Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KEMAL KILIÇDAROĞLU vs DENGİR MİR MEHMET FIRAT


Misafir CYRANO

Önerilen İletiler

Kemal Kılıçdaroğlu ile giriştiği düellodan sonra bir süre ortalıkta görünmeyeceği sanılan Dengir Mir Mehmet Fırat, dün yine gazetecilerin önüne çıktı, birtakım karşı hücum ve savunmalara girişti...

Kılıçdaroğlu da peşinden konuştu. Dengir Bey yeniden golleri yedi...

Aslında yalnız o değil.. Bütün Türkiye gol yeme antrenmanında...

Ülkenin cumhurbaşkanı New York’ta Fethullah Gülen cemaatinin verdiği iftara katılıyor... Zimbabve’nin kanlı diktatörü ile aynı masaya oturuyor. Aynı Cumhurbaşkanı, bütün dünyanın soykırımcı diye nitelediği Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’i de Ankara’da ağırlamış olup dünyanın en gerici liderlerinden Suudi Arabistan Kralı Abdullah’a devlet şeref madalyası vermiş, karşılığında değeri açıklanmayan şahsi hediye almıştır... İftihara geçmiştir...

 

Dünya ekonomik sarsıntılar geçirirken Türkiye “Bayrama Şeker mi desek Ramazan mı?” tartışması yapıyor.

Maliye Bakanı’nın çocukları alınteriyle kazanıldığına kimsenin kuşku duymadığı sermayeleriyle 600 milyon dolara elektrik santralı kuruyor...

 

Radyo televizyonların ahlaklı yayın yapmasından sorumlu kurumun başındaki Zahid Bey ramazan ayının en çok ve en usta yalan söyleyen kişisi unvanını alıyor...

 

“Laik Türkiye” sloganıyla yollarda yürüyenler hapiste... Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan hüküm giyen parti iktidarda...

 

Herkes her şeyi biliyor bu ülkede.

Anayasal düzen, demokrasi, hukuk, ahlak nasıl geri gelecek?

Kim geri getirecek?

İşte bunu kimse bilmiyor...

 

 

(M.Aşık)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vallaha Sayın Demirefe cehalet sistemli bir şekilde emniyete,hukuk sistemine sızıp kendini akıllı görenler karşısında galip geliyorsa

Ne galip gelmesi kardeşim, ne alakası var? Sen neden bahsettiğinin farkında mısın, aklına geleni rasgele mi söylüyorsun? Burada bahis mi oynanıyor, boks maçı mı yapılıyor? Hukuktan bahsediyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne galip gelmesi kardeşim, ne alakası var? Sen neden bahsettiğinin farkında mısın, aklına geleni rasgele mi söylüyorsun? Burada bahis mi oynanıyor, boks maçı mı yapılıyor? Hukuktan bahsediyoruz...

 

Tuncay Özkan'ın gözaltına alınırken dediği gibi "cehalet hiç bu kadar cüretkar olmamıştı!" E, normal. Adamlar yıllardır emniyete, hukuk sistemine sistematik olarak sızma çalışması yapıyorlardı, meyveler olgunlaştı...

 

İroni(TDK sözlük:1. anlamı) yapmak sadece size mahsus da ben mi bilmiyorum demirefe niçin bu kadar celallendiniz?Yukardaki cümleler hukuğun hangi maddesiyle hangi bendiyle ilgili acaba aydınlatırsanız memnun olurum?Yoksa birazcık güldürü ögesi de var mı içinde?Ayrıca yazdığım cümleler irdelendiğinde garip bir durumun tesbiti yapılmış olmuyor mu sizin de yazdığınız cümleler ışığında?

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cehaletin bir yerlere sızması için akıllı filan olması gerekmez. Herkes üç aşağı beş yukarı ortalama bir zekaya sahiptir. Sızmak için işbirlikçilik ve sponsorlar yeterlidir. "Tanrı yürü ya kulum dedi" miydi, yokuşlar iniş olur. Söz konusu olan illa zeka ise, daha az zeki olanlar daha çok dayanışırlar. Akıllılar daha çok anlaşmazlığa düşer. Çünkü ayrıntılara önem verirler.

 

Başa koydun mu sözü kutsal, eleştirilmez bir şeyh veya hoca efendi, parmağı ile işaret etti miydi, tamamdır. Düşünmeye, tartıp ölçüp biçmeye gerek yoktur. Bir tek "şu partiye oy verilecek" demesi yeterlidir. "Şu teşkilata girin" demesi yeter. Yapılacak iş, sadece emri yerine getirmekten ibaret...

 

Aşiret ve tarikatlardan siyaset niye vazgeçemiyor sanıyorsunuz? Bir aşiret ağası bir aşiret kadar, bir tarikat şeyhi müritleri kadar ve bir hoca efendi, cemaati kadar oy demektir de ondan! Dine oynamak daima kazandırır. Hiç bir marifetin olmasa, bismillah deyip kolları sıva, apdes ıbrığını eline al, sakalı şöööyle bir sıvazla, geldi en az bir düzine oy... Kesindir, garantidir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cehaletin bir yerlere sızması için akıllı filan olması gerekmez. Herkes üç aşağı beş yukarı ortalama bir zekaya sahiptir. Sızmak için işbirlikçilik ve sponsorlar yeterlidir. "Tanrı yürü ya kulum dedi" miydi, yokuşlar iniş olur. Söz konusu olan illa zeka ise, daha az zeki olanlar daha çok dayanışırlar. Akıllılar daha çok anlaşmazlığa düşer. Çünkü ayrıntılara önem verirler.Başa koydun mu sözü kutsal, eleştirilmez bir şeyh veya hoca efendi, parmağı ile işaret etti miydi, tamamdır. Düşünmeye, tartıp ölçüp biçmeye gerek yoktur. Bir tek "şu partiye oy verilecek" demesi yeterlidir. "Şu teşkilata girin" demesi yeter. Yapılacak iş, sadece emri yerine getirmekten ibaret...

 

Aşiret ve tarikatlardan siyaset niye vazgeçemiyor sanıyorsunuz? Bir aşiret ağası bir aşiret kadar, bir tarikat şeyhi müritleri kadar ve bir hoca efendi, cemaati kadar oy demektir de ondan! Dine oynamak daima kazandırır. Hiç bir marifetin olmasa, bismillah deyip kolları sıva, apdes ıbrığını eline al, sakalı şöööyle bir sıvazla, geldi en az bir düzine oy... Kesindir, garantidir...

 

Bu cümle ilgimi çekti fikrimi söylemeden geçemeyeceğim izninizle:Birlik olmak aynı fikir etrafında hareket etmek makbuldur doğru mu?Az zeki olanlar daha kolay birlik kurup çok zeki olanlar ayrıntılara takılıp birlik olamıyorlarsa az zeki olup birlik kurup çok zekilere karşı herhangi bir mücadelede galip geliniyorsa şu az zekilerin yaptığına bak engel olamadık deniyorsa çok zekiliğin iflasının resmidir bu.Düşünülmesi gereken yerde tam bu noktadadır:Bu mücadelede benim ıska geçtiğim saf dışı bırakamadığım üzerinde yoğunlaşamadığım nedir diye?Var olan bir tabloyu sadece tesbit edip tesbitle yetinmek çözüm getirmez ancak söz üretir ve ruhsal savunma mekanizmasının geçici rahatlığını üretir.

 

Tablo yukardaki gibi.Kabulenilmeyen durumun oluşmasında karşı çıkılanları öne geçiren durum ne din olgusu mu?Mücadeleniz dine karşıysa bir dindar olmayarak din bugüne kadar tamamen ortadan kaldırılamamıştır tüm mücadelelere rağmen.Din kitlesel her türlü mücadelede kendinden kaynaklanan özellikleriyle sizden öndeyse en başata bir sıfır yeniksiniz tesbitinde bulunmanız sonra mücadeleye doğru ergümanlarla başlamanız daha sağlıklı sonuçlar verir.Örneğin CHP'nin yaptığı ve bir türlü anlamadığı hata da budur.Karşı mücadeleyi verdiğin intibasını uyandırdığın bir kitleden kendine destek isteyeceksin destek alamayınca da siz inançlısınız sizin en büyük probleminiz bu diyeceksin.Küçük bir örnekti.

 

Ayrıca yukarda din olgusunun oluşturduğu tablo İslam'ın istediği tablo değil.Akıl etmeden, bilinçsizce hareket etmek dinin istediği tablo değil bence.Aklı olmayanın dini de olmaz.Bilinçli Müslüman yetişmesine katkıda bulunmazsan bırak dinini gerçekliğiyle öğretmeyi dine karşı mücadele verirsen dini yok edemediğin gibi daha tehlikeli dinini bilmeyen her türlü dini yönlendirmeye açık bir kitleyle karşılaşırsın sonra da bunlar nasıl bu noktaya geldi demen normaldir.Bunları siz diyorsunuz diye demiyorum genel durum bundan ibaret...

 

MUHABBETLE...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu cümle ilgimi çekti fikrimi söylemeden geçemeyeceğim izninizle:Birlik olmak aynı fikir etrafında hareket etmek makbuldur doğru mu?Az zeki olanlar daha kolay birlik kurup çok zeki olanlar ayrıntılara takılıp birlik olamıyorlarsa az zeki olup birlik kurup çok zekilere karşı herhangi bir mücadelede galip geliniyorsa şu az zekilerin yaptığına bak engel olamadık deniyorsa çok zekiliğin iflasının resmidir bu.Düşünülmesi gereken yerde tam bu noktadadır:Bu mücadelede benim ıska geçtiğim saf dışı bırakamadığım üzerinde yoğunlaşamadığım nedir diye?Var olan bir tabloyu sadece tesbit edip tesbitle yetinmek çözüm getirmez ancak söz üretir ve ruhsal savunma mekanizmasının geçici rahatlığını üretir.

 

Tablo yukardaki gibi.Kabulenilmeyen durumun oluşmasında karşı çıkılanları öne geçiren durum ne din olgusu mu?Mücadeleniz dine karşıysa bir dindar olmayarak din bugüne kadar tamamen ortadan kaldırılamamıştır tüm mücadelelere rağmen.Din kitlesel her türlü mücadelede kendinden kaynaklanan özellikleriyle sizden öndeyse en başata bir sıfır yeniksiniz tesbitinde bulunmanız sonra mücadeleye doğru ergümanlarla başlamanız daha sağlıklı sonuçlar verir.Örneğin CHP'nin yaptığı ve bir türlü anlamadığı hata da budur.Karşı mücadeleyi verdiğin intibasını uyandırdığın bir kitleden kendine destek isteyeceksin destek alamayınca da siz inançlısınız sizin en büyük probleminiz bu diyeceksin.Küçük bir örnekti.

 

Ayrıca yukarda din olgusunun oluşturduğu tablo İslam'ın istediği tablo değil.Akıl etmeden, bilinçsizce hareket etmek dinin istediği tablo değil bence.Aklı olmayanın dini de olmaz.Bilinçli Müslüman yetişmesine katkıda bulunmazsan bırak dinini gerçekliğiyle öğretmeyi dine karşı mücadele verirsen dini yok edemediğin gibi daha tehlikeli dinini bilmeyen her türlü dini yönlendirmeye açık bir kitleyle karşılaşırsın sonra da bunlar nasıl bu noktaya geldi demen normaldir.Bunları siz diyorsunuz diye demiyorum genel durum bundan ibaret...

 

MUHABBETLE...

 

 

Sayın FUZULİ

 

Yukarıdaki kırmızaya boyadığım yazınız gerçekten çok önemli... Sanırım geldiğimiz noktanın en büyük etkeni de budur! Ancak bilinmesi gereken konu "din" akıllı olmayanların elinde değildir. Maalesef gayet akıllı kötüniyetliler ve neyi nasıl kullanacağını çok iyi bilenlerin, din ile uzaktan yakından alakası olmayan insanların elinde, çıkarları için alet olmasıdır... İşte bencil akıllıların verdiği "fetvalar" ile akılsızların başarısı ortadadır...

 

Uzağa gitmeye gerek yok! Bakınız, ülkemizin şuan içinde bulunduğu duruma!

 

Sizce akıllı kötüniyetlilerin tazyiki ile bir yere gelmiş (güya) akılsızlar, başarımı kazandılar? Gelinen bu nokta aslında akıllıların bas bas bağırdığı ama akılsızların söz dinlemeden, sorgulamadan, körü körüne kapılmalarının sonucu değilmidir? Demekki akılsızlar kaybetti! Ancak, bu kayıpları öylesine sere serpe oldu ki, akıllıların zararı gibi görünmekte...

 

Akıllı kötüniyetliler ile akıllıların savaşında gelinen nokta, aynen müstehak olunan noktadır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız kardeşim... Ortada bir mücadele, birirleri despotlukla bir şeyleri elinde tutuyormuş, kimseciklere vermiyormuş, birileri eziliyormuş, haklarını alamıyormuş filan gibi bir durum yok.

 

Ha, ama en temel insan haklarını ihlal eden dogmatik din kuralları hukuka sokulmak istenirse, bu engellenir. Bu despotluk ve zorlamaysa, bu var. Sorunu bu olanların, sorunu sürecek. Bunun haricinde bir rejim sorunu yoktur. Yolsuzluk, her su başını tutanın öncelikli derdinin, kendi testisini ağzına kadar doldurmak olması sorunu vardır. Bu da bu ülkenin en önemli sorunudur, hiç kimse aşamamıştır. İşleyişte aksaklıklar vardır, insanımızda yetersizlikler vardır.

 

Bu bir... İkincisi, din gökten inmiş insanlara sunulmuş bir olgu değildir ki "dinde aslında böyle, fakat insanlar öyle yapmıyor" gibi bir önesürüm yapılsın? Din insandan bağımsız bir olgu değildir, din dediğiniz yapıyı insanların fikirleri kurar, düşünceleri oluşturur. Din bir insani kültürel üretimdir. Yaşayan, şekillenen, formatı değişen bir olgudur. Gökte yazılı, yerde yorumlanıyor bir şey değildir. Yapan da, yorumlayan da insandır.

 

Din ile ilgili hiç bir sorun yoktur, laik düzen vazgeçilmez ve demokrasinin ön şartıdır, bazı aksamalar olsa da işlemektedir. Ha laiklikle derdi varmış, şeriat olsa, laiklik yıkılsa iyi olurmuş diye düşünen varsa, bu kendi sorunu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açık olarak gördüğüm. Kemal Kılıçdaroğlu iddia ettiği şeyleri belgelerle temellendirirken Dengi Mir Mehmet Fırat işi sulandırdı.

 

Kılıçdaroğlu 1994 yılında kendisi şirketin yöneticisiyken hayali ihracat yüzünden şirketin ceza aldığını. Mahkeme kararının danıştay tarafından 2000 yılında onaylandığını söylüedi ve danıştay kararını gösterdi. Dengi Mir Mehmet Fırat, 2006 yılında başka bir hayali ihracat iddiası yüzünden savcılıkça kovuşturmaya gerek olmadığına hükmettiğini söyledi ve kararı gösterdi. İyide Kılıçdaroğlu 1994 yılında gerçekleşen hayali ihracattan bahsediyor. Fırat 2006 yılında başka bir olaydan dolayı yapılan suç duyurusundan bahsederek kendisini savunuyor. Kemal Kılıçdaroğlu, "Dengir Mir Mehmet Fırat'ın ortağı olduğu şirket, hayali ihracat işine karışmıştır" iddiasını doğruladı. 1994 yılında hayali ihracat yapmışlar. Mahkeme buı yüzden ceza vermiş. Danıştay onaylamış. Demogoji bunu saptıramazki. Kılıçdaroğlu 1994 yılında mahkemenin verdiği karardan bahsettikçe. Fırat sözü 2006 yılındaki karara getiriyor. Yahu ikisi ayrı olaylar. Kılıçdaroğlu 94'teki olaydan bahsediyor.

 

Bir başka konu. Gümrük idaresi tarafından "Kırmızı hat" da alınmış olan Menas şirketinin. Dış ticaret işiyle uğraşan birisi olarak söylüyorum. Kırmızı hata alınan şirketler şüpheli ve güvenilmez şirketlerdir Gümrük idarelerine göre. Ve her çıkışta aranırlar. Şirket hisselerini devredip şirketle hiçbir bağı olmadığını söyleyen Dengir Mir Mehmet Fırat'ın imzasıyla Gümrüğe, Kırmızı hatta alınan Menas şirketinin yeşil hatta alınması yani aranmaması için istek yazısı gönderiliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakan yardımcısı "hiç alakam yok " dediği şirketin gümrükten geçerken tırlarının aranmaması için gümrüğe yazı gönderiyor. Ve o şirketin tırında eroin yakalanıyor. İşte bu çok mide bulandıran ve tartışmada Fırat'ın bu iddiaya cevap vermek yerine, gaz çıkarma fıkrası anlatarak sınıfta kaldığı ana nokta.

 

Bu tartışmanın galibi Kılıçdaroğlu'dur. Gümrük konusu bundan sonra elbette araştırılacaktır. Ve dediğim gibi gerçekten ilginç bir olay.

 

Tartışmadan sonra yapılan anketlerde %79 oranında Kılıçdaroğlu haklıdır gibi sonuç çıktığı söyleniyor. Taraflıdır, tarafsızdır boşverelim. Zaman gazetesinin sitesinde düzenlediği "Kim Haklı" adlı ankette bile kafa kafaya çıkıyorsa sonuç. Bırakalım genel kamuoyunu. Kendi tabanını bile ikna edemediği görülüyor.

 

Ben her iki tarafinda yaninda degilim, sadece buldugum haberi ekliyorum,

saygilarimla.

Evren.

Fırat ve Kılıçdaroğlu kozlarını paylaştı

 

4601.jpg

 

Dengir Mir Fırat ile Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Uğur Dündar'ın yönettiği programda, kozlarını Uğur Dündar yönetiminde TBMM'de paylaştılar. 25.09.2008 22:00AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, gazeteci Uğur Dündar yönetiminde TBMM'de tartıştı. Türkiye'nin hemen hemen tüm televizyonlarının takip ettiği tartışmada beklendiği gibi gerginlik olmadı. Tartışmanın seyri genel olarak Kılıçdaroğlu iddiaları ortaya attı. Ardından Dengir Mir Mehmet Fırat iddialara tek tek belgelerle cevap verdi.

 

Tartışma başlamadan önce TBMM'nin basın toplantısı salonunda konuşan taraflar ortamı yumuşatan açıklamalarda bulundular. İlk olarak konuşan Fırat şunları söyledi: "Birileri şunu bekleyebilir. Çok sert olacak. Biraz önce düellodan bahsediliyordu. Biz belgelerle ve belli bir adap çerçevesinde konuşacağız. Bazıları hayal kırıklığına uğrayacak."

 

Ardıdan konuşan Kılıçdaroğlu ise "Öncelikle size ve sayın Fırat'a teşekkür ediyorum. Bu bir düello değil. Burda sokaktaki yurttaşın rahat soramadığını soracaca bir program olacak. Siyasette yalanın uzun olmayacağını arayacağız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının nasıl yendiğini öğreneceğiz" şeklinde konuştu.

 

İDDİA-1: FIRAT, BİR BÜROKRATI YOLSUZLUKLA SUÇLADI

 

İddia tarafı Kılıçdaroğlu, Fırat hakkında ilk olarak şu iddiada bulundu: "Değerli basın mensupları yaşamım boyunca hiç kimseye iftira atmadım. Benim kitabımda yok. söylediğim herşey belgeye bağlıdır. Belgeyi fotokopi olarak algılamam. Aslı ile doğrularım. Şaban Dişli olayında bana yine CHP kurumsal olarak Kılıçdaroğlu iftira atıyor dediler. Deniz Feneri'nde iftira atıyor dediler hala yayılıyor. Mehmet Gürhan ile Karaman arasındaki ilişkiyi ortaya koydum. Dolayısı ile söylediğim herşey doğrudur. İftira atmadım. Öyle bir niyetim de yoktur. Size bir belge gösteriyorum. Altında saygılarımla Dengir Fırat imzası var. Fırat'ın mal varlığını çocuklarının üstüne geçirdiği ile ilgili belge. Fırat sıradan bir politikacı değil. Bu dilekçeyi yazarken iyi düşünmüştür.

 

 

 

Bu belge Ukrayna hükümetinin Gümrük İdaresi'ne yazıyor. Menas dış ticaretin gönderdiği faturanın sahte olabileceğini incelenmesi gerektiğini söylüyor. Bu olaydan sonra sayın Fırat Gümrük İdaresi kontrolörünü şikayet ediyor. Başbakan onay veriyor. İnceleniyor. kendisi kardeşleri küçük çocukaları dahil tüm yakınları kontrolör arkadaşın yedi sülalesi inceleniyor. Müfettişlerin sonucu 'yapılacak soruşturmaya gerek olmadığı' yönünde sonuç bildiriyor. Başbakan da tamam diyor. Bir politikacı olarak sizin çocuklarınızın kardeşlerinizin üstüne geçen malların incelendikten sonra iki müfettişin aylarını vererek ortaya çıkardığı sonuç bunun fiyasko olduğudur. Muhbir şikayetçi ben değilim. Ortaya çıkmasını isteyen arkadaş Fırat. yine iki müfettiş tarafından aklanmış olmasıdır. Sayın Fırat bununla da yetinmedi bu arkadaşları görevini kötüye kullanmaktan mahkemeye verdi. Mahkeme bunun iddiadan ileriye gitmediğini somut bir delil olmadığı için beraatine karar veriyor. Şimdi bizi dinleyen vatandaşlarımıza sesleniyorum. Kim müfteridir, kim değildir. Benim söylediğimin hepsi doğru çıktı.

 

Bir politikacı halkın önüne çıkarken her söylediği düzeltilecekse o yanlıştır. Biz belgemizi alıp konuyu gündeme getirmeliyiz. Sayın Fırat'ın ortaya koymuş olduğu bana yönelik muhbir suçlamasının doğru olmadığını benim belgelerle takdiri size bırakıyorum"

 

CEVAP-1: EN DOĞAL HAKKIMI KULLANDIM

 

Birşeyi düzeltmem lazım. Ben hiç bir zaman Kılıçdaroğlu'na muhbirdemedim. Ben müfteri dedim. Müfteri iftira edendir. İkincisi sayın Kılıçdaroğlu çok öncesinden bir iddiada bulundu. Hayali ihcatla ilgili ve ikincisi de benim ortağım olduğu şirketin uyuşturucu kaçakçısı olduğu iddiası. Kılıçdaroğlunun söylediğine gelince. Ben siyasetçiliğiin dışında ben TC vatandaşıyım. Anayasa'nın verdiği yetkileri kullanma hakkıma sahibim. Bu tahkikatı yürüten kişi 2002 seçimlerinde Diyarbakır aday adayımıydı? 2007 yılında yine bu raporu hazırlayan kişi aday adayı mıydı? Eğer aday adayı ise organik bağ var. Doğrudur benim hakkımda haksız iddia olduğu gerekçesi ile yetkili merciler nezdinde kullandım. Bunun diğer belgeleri okuma gerekçesi görüyor. Aslında tümünü okumak lazım. Ne diyor bu belge. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun belgesi. Mal beyanı yönünde suç olmadığı. Fakat haksız yere beni suçladığından dolayı mahkemeye sevkine karar veriliyor. Ben şikayet hakkımı kullanıyorum. Benim söylediklerimin birisi uygun bulunmuyor ve diğerleri uygun bulunuyor mahkemeye sevk ediliyor. Bu raporu da size veriyorum. Davalı Fırat: Dava: Manevi tazminat. Fakat mahkemenin kararı çok ilginç. Anayasal hak arama özgürlüğü sınırsız değildir. Başkasını karalamak için kullanamaz.

 

Şikayet hakkı bazı emare ve olguların varlığı yeterlidir. Sonuç reddine karar veriyor. Eğer mutlaka bir mahkeme kararı istiyorsa buyursun. Onu inceleme lütfunda bulunursa aynı şeyi burda görünecek.

 

Biz asıl meseleye dönelim. Ben neyle itham ediliyorum. Benim şirketimin hayali ihracat ile itham ediliyorum. Hangi belge ile sayın Kılıçdaroğlu bunu belgelerse ben de memnun olurum. Hukukun temel şeyi müddeyi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Önce iddia edeni dinleyelim. Benim de kendisine bir sözüm var. Burda istifa dilekçem var. Belgelerse onu götürme zahmetinde bulunur.

 

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu:

 

Sayın basın mensupları 2002 yılında aday adayı olmuştur. Doğru. Halka doğruları söyleyeceğiz. Bütün bürokratlar aday adayı olabilir. Kendilerinden de oluyor. Sayın Fırat bir düzeltme yaptı. Ben müfteriyim dedi. Başbakanlık Teftiş Kurulu bir memur üzerine yedi göbeğini inceliyorsa bu nedemektir. Bunu Başbakanlık Müfettişleri yapıyor. Kim söylüyor bunları Başbakan söylüyor. Tazminat davasında yansıma olmaz. Bir kişiye kesilir.

 

İDDİA-2: FIRAT'IN FİRMASI HAYALİ İHRACAT YAPTI

 

İhracat yapılmış gibi gösteriliyor. İhracat yapılmıyor. Döviz içerden toplanıyor. Mersin'e götürülüyor. Para dışardan geldi diye bankaya veriyorlar. Bunun üzerine teşviği alıyorlar.

 

Bir soruşturma oluyor. O raporda bu iş Menas yönetim kurulu başkanına soruluyor. Siz defif teşviklerini merkez bankasına geri verdiniz. O da diyor ki biz bu konuda Merkez Bankası'nı mahkemeye verdik. Parayı geri alacağız diyor. Dava Mersin İdare Mahkemesi'nde açılıyor. Dava sonucunda: 'İhracata ödenen parasal teşviklerin gerçekten ihracat yapmadan, para transferi ile yapıldığını ve paranın iadesinde hukuka aykırılık yoktur. Oy birliği ile karar alıyor. İlk mahkemedir. Firma itiraz ediyor. Temyiz dilekçesi bu. Menas eksik ve yanlış soruşturmasına itiraz ediyor. İtiraz Danıştay'a gidiyor. 10. Dairede görüşülüyor. İhracata ödenen parasal teşviklere ödenen paranın ihracat yapmadan haksız olarak elde edildiğinden bahsediliyor. Cezai mahiyetin gecikme faizi ile birlikte geri istiyor. Karar: Usül ve hukuka uygun olarak temyiz dilekçesinin kararı bozduracak nitelikte olmadığına karar veriyor. Burda çok önemli birşey var. Burda hayali ihracatın yapıldığı dönemde Fırat bu şirketin yönetim kurulu başkan verkili. Bunu nerden biliyorsunuz diyorsun. Pek çok yerde var ama ben müfettişin raporunda var. Adı geçen ticaret memurluğunun yazının incelenmesinde Fırat'ın olduğu anlaşılmıştır. Hayali ihracatı böylelikle sonlandırıyoruz.

 

CEVAP-2: YARGI KARARIYLA AKLANDIK

 

Biraz önce bu elemanın CHP ile bir organik bağının olduğu ortaya çıktı. İki seçimde aday adayıydı. Bu müfettişin raporunu okuyorum. Nedense hep noksan okuyor. Biraz daha devam etse: Firmanın diğer ortakları Dengir Fırat En önemli ikinci bu soruşturma raporu Mersin Cumhuriyet Savcılığı'na gidiyor. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı bunu inceliyor. Ve kovuşturmaya yer olmadığına karar veriyor. Takipsizlik kararı veriyor. Hüküm kısmı: Yukarda açıklanan nedenlerle soruşturma karar sayı ile kovuşturmaya gerek olmadığı reddine. İtiraz masraflarının itiraz edenden alınmasına karar veriliyor. Bu aslında Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi'nin gümrük avukatının itirazıdır. Kovuşturmaya yer yoktur diyor. Ama bu olmuyor. Bir de mahkemeye gidiyor. Kesin karara inanıyorlar mı? her vatandaş gibi kalkıp bunu niye şikayet ettin diyorlar. CHP ile bağlantısı olduğunu bilseydim şikayet etmezdim. Ben kovuşturmaya yer olmadığına karar. Mahkemenin tasdik eden kararını sundum. Şurada da basın mensuplarının alması için o dosyalardan koydum. Alırlarsa bunun fotokopisini ordan alma fırsatı olur. Siyaset yapıyoruz. Siyaset dürüstlük sanatıdır. Delillere dayanmadan ben o şirketin yönetim kurulu üyesi değilim. Ben milletvekili olduğum zaman ordan çekildim. O bilirkişi raporunda var. Orada hangi tarihten 1993 yılında kurulan şirketin hangi tarihte yönetiminin değiştiği yer alıyor. Bunun içinde onlar da var. Eğer ben bu olayın olduğu tarihte yönetim kurulu üyesi isem haklılığını kabul ederim. Soruşturma raporunda da müfettiş yazıyor. O tarihte ben sadece anonim şirketi ortağıyım.

 

Şimdi bu kadar ciddi bir işlem yaparken araştırma yapmadan. Şu bizim tosun, müfettiş raporu düzenledikten sonra bunun sonucu ne oldu. nereye gidecek mahkemeye gidecek. 8-9 tane yere gidiyor. Bir tanesi de gereği yapılmak üzere mahkemeye gidiyor. Savcılıktan bu hükmün ne olduğunu isteseydi. Bu belgeler eline geçerdi. Sayın Kılıçdaroğlu benim hakkımda böyle bir ithamda bulunmazdı. Kendisine tek taraflı verilen belge ile beni suçlamasını haksızlık olarak görüyorum. Ben hiç bir şeyi savunmam da mahkeme kararı olmadan iddia etmem dedim. Keşke benden daha önce bunu isteseydi. Mersin Cumhuriyet Savcılığı kovuşturmaya gerek olmadığına dair karar da buradadır. Bu konuda yapılan iddia asılsız ve çirkindir. Hukuken de geçersizdir. Ben inanıyorum ki dosyayı inceledikten sonra benden bir özür dilemeyi beklerim.

 

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu:

 

Birimiz elmadan bahsederken birimiz başka birşeyden bahsediyoruz. Yargı kararlarına sonuna kadar saygılıyım. O raporla ilgili olarak dosya zaman aşımından reddedildi. Bir dosya zaman aşımından dolayı geri dönmüşse zaman aşımına uğratılan memurlardan hesap sorulmuyor. Terfi ediliyor. Benim sözünü ettiğim Fırat'ın söylediği raporla ilgisi yok. Hazine kontrolörü ismini vereyim. Ortan Turbey'in yazdığı rapordur. Ben yazının tarihini de vereyim. Olay kesinlikle şu rapora dayanıyor. Sayın Fırat bu dosyayı gazetecilere dağıtın. Ben size Danıştay kararını okuyorum. Ben size savcılığa götürülüp zaman aşımına uğrayan belgeleri göstermiyorum. Bu başka bir rapor. Yine aday adayı olan adamın raporu yok. Bu adamların siyasetle ilgisi yok. Bu raporda gümrük müfettişi Menas'ın İngiltereye gönderdiği malları soruyor. İngiltere memurları gidiyor bakıyor. Firmanın hakkında incelemenin yapıldığı malesef bu şirketin var olduğuna dair bilgi olmadığı. Antrepolarla dolu boş bir yer olduğunu söylüyor. Soruşturmayı yapan gümrük müfettişine soruyor. Ben hayali ihracatı söylerken özellikle raporu düzenleyen arkadaşın o dönemde yapılan ihracatın Fırat'ın görevde oluduğu döneme rastlıyor. 1998 o görevden ayrılmış. Ama 1997 ve onun öncesi yapılan hayali ihracat yapıldığı dönemde Fırat görevde ve en büyük ortağı.

 

Ben size hem mahkemenin hem de Danıştay'ın kararını okudum. Net açık yapılmayan ihracatın belgeleridir bunlar.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat:

 

Çok üzgünüm böyle bir rapordan dolayı üzülüyorum. Bu rapor Ukrayna ile ilgiliydi şimdi İngiltere oldu. Danıştay kararını açıkladı. 10. daire 1994 tarihinde yapılan ihracattan bahsediyor. Nerden yapılıyor. 2003 yılında yapılıyor. 2003 yılında yapılan bir ihracatı Danıştay nasıl karara bağlamış. Bölge idare mahkemesinin kararı birbirini tutmuyor. Fotokopi çekin ve dağıtın. Bana yöneltilen suç ayrı söylenenler ayrı. Bir de zaman aşımı var. Çok ayıp çok çok çok ayıp. Hemen okuma ihtiyacını söylemek isterdim. Ben bir kez daha okumak istiyorum. İhraç edilen mallarda sorun olmadığ tespit edilmek üzere Fırat'ın suç tarihinde görevde olmadığını. Fırat'ın suç tarihi itibari ile görevde olmaması. Bu davanın düştüğüne dair tek bir belge var mı. Ben bunu kendilerine sundum. Şimdi hayali belgelerle Daşıtay şu kararı vermiş deyip başka kararı vereceksiniz. Bu kaçakçılık değil, zaman aşımından kapatılmış diyeceksiniz. Bu memurlara ne yapacaksınız. Bu konuda devamlı gündeme getirdiniz. Tartıştık. Size süre istediğiniz yerde istediğiniz zaman tartışmaya hazırım. Sahte belge göstermeyin. Yanlış ve yalan beyanda bulunmayın. Burda bir zaman aşımı yok. Zaman aşımından değil. Tarsus mahkemesi bunun uygun oludğunu söylüyor. Danıştay kararını o dosyaları çıkarın onları tartışalım. Onlar mutlaka yargıdan mutlaka neticelenmiş olması lazım. O bakımdan ben takdiri sizlere bırakıyorum. Sakın ola bana ordan evrak sallanmasın. Fotokokopi yapılır biiri bana birisi de basına verilir. Mahkeme kararlarını inceleyin. Bir de bu dava ile inceleyin. İlişki var ise hak verin. Yoksa bir daha inanmayın.

 

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu:

 

Değerli vatandaşlarım 3 tane rapor var. Birisin tarihi 2000 144/9, 2004/6 ve 2006/21-206 sayılı rapor. Benim tespit ettiğim yargı kararlarını dağıtacağım rapor 2004 tarihli rapor. Bu rapor 24 Ekim 200 bu rapor hatalı. Benim iddiam bu. Menas'ın mallarını yurtdışına götüren. Hayali ihracat yaptı diyor. Mahkemeye verdim. Danıştay'ın verdiği kararı verdim. Ben hiç bir zaman Ukrayna'ya diye söylemedim. Hayali ihracat diye söylemedim. İhracat 30 senede bir yapılan bir iş değildir. Yapılır, raporlara girer. Uzun süre bu işi yaptım. 24 Ekim 2000 tarihli raporda hayali ihracat yaptığı karar var. Daha benden ne istiyorsunuz. 3. raporu bilmiyorum. O raporu da bana verirse incelerim. Kesinleşen mahkeme kararı yok mu? Ben onlarla ilgilenmem ben yargının kesinleştirdiği size bilgiyi raporu, kimin düzenlediğini itirazı ve Danıştay'ın kararını açıkladım.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat:

 

Sayın Kılıçdaroğlu hesap uzmanı olup olmadığımı sordu. Peki bana birşey söyleyebilir mi biraz önce ilk sorusu vardı ya. Başbakan'ın imzası ile yalanlayacaktı. Kimdi o? Bayram Çolak adında bir arkadaştı. Onun düzenlediğini bilmiyorsa yemin ederse ve dosya üzerine yemin ederse ben inanırım. Biraz önce dağıtılan rapora dikkat edin. 3 tane gelecek. Bunların ilintisi var mı yok mu? aynı dava mı ayrı dava mı bakın. Karar bunlarla ilgili mi değil mi? Bayram Çolak'ın benim hakkımda düzenlediği rapor ile neden çok ilgilendi. Gündeme getirdi. Zannediyorum Mersin belediyesi bu kadar belge bulmuş. Bunları kendisine göndermiş. Tekrar o konularla ilgili konuşalım. Ben ne gibi konuşacaksam belgeleri takdim ediyorum. Siz de takdim ederseniz ihtilaf olmaz.

 

İDDİA-3: FIRAT EROİN BARONUDUR

 

Ben yine 24 Ekim 2004 yılındaki raporu alıp dağıtması ile ilgili söz istiyorum. Söz versin her ortamda tartışalım.

 

Şimdi ikinci işe gelelim. Arkadaşlar benim iddiam. Fırat'ın ortağı olduğu şirketin tırında 89 kilo eroin yakalandı mı yakalanmadı mı? Sayın Başbakan'a sordum. 27 Şubat 2008'de yakalandı. Bu olay Vatan Gazetesi'nde yayınlandı. Manşetten. Eroin tırının sırrı diye yayınlandı. Ben bu haberi okudum. Sayın Fırat'ın açıklamalarını okudum. Ayrıldıktan sonra başka firmada çıkar çıkmaz beni ilgilendirmez. Fakat bir süre sonra bir belge elime geçti. Gümrükler İdaresi'ne yazılmış. Belge'de şöyle ifade var. İdaremizden her türlü işlemin durdurularak taarfıma bilgi verilmesini rica ederim. Bu şu demek bizim ürünlerimiz sınırdan geçerken engellemeyin diyor. Firma diyebilir mi diyebilir. Yazının altında A.Kadir Gürüz'ün altında Fırat deniliyor. Vekil olarak avukat imzalıyor. Ben iktidardaki partinin genel başkan yardımcısı isem. Benim adımı Gümrük Müsteşarlığına yazılan yazıya kim hangi hakla yazabilir. Bunu alan memur ne diyebilir. Dikkatli olalık diyecek. Bu sadece Menas olsa sorun yok. Siyasi nüfuzunu burada kullanmıştır. Burda soru işareti doğar. Sayın Fırat ben 1 Eylül 2007'de ayrıldım. ayrılma yazısı bu arkadaşlar. Bir daktilo ile yazılmış. Sorna ne oluyor. Yönetim Kurulu toplanıyor. onlarda diyorlar 2007'de ayrılmıştır diye karar alıyorlar. Aradan 8 ay geçiyor. Bir gün Vatan Gazetesi şunu manşet yapıyor. 10 Mayıs'ta 9 Mayıs'ta Sayın Fırat'a tır yakalandı ne diyorsun diyor. 8 ay sonra notere gidilip ben şu tarihte ayrıldım diyor. 1 sorum ayrıldığınız neden 8 ay sonra notere gidiyorsunuz. Siz tereddüt etmez misiniz? Sonra Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanmış. 4 Haziran 2008. Şimdi Sayın Fırat diyor ki ben ordan ayrıldım. Bu iki belgenin daktilonun 8 ay bekliyorsunuz da uyuşturucu olayından sonra notere götürüyürsunuz. Fırat efendim suçlular bulundu ağır cezada yargılanıyor, şoför hapiste diyor. Bizi dinleyen vatandaşlar siz bugüne kadar uyuşturucu baronlarının yakalandığını duydunuz mu? Van'da bir uyuşturucu baronlarının karakol basıp polisin burnunu kırdığını biliyorsunuz. Hapishaneye gir sana ve ailene bakarız diyor. Sen bunu uyduruyor musun? Hayır. Jandarma narkotikten davet edilen insan. Niye yakalayamıyorsunuz deniliyor. Diyor ki bizim yakalayabildiklerimiz sadece taşıyıcılar. Onların bu işle hiç bağlantısı görülmüyor. Delil ve veri elde edilmiyor. Tamamen geri planda kalıyor. Tüm dünyada bu böyle. Baba filmini hepimiz biliyoruz.

 

Peki nasıl yakalandı. Kırmızı, sarı yeşil hat. Yeşil hatlar hiç aranmazlar. Onlarda hiç sorun olmaz. Sarı hat evrakları incelenir, kırmızı hattaki firmalar tamamen incelenir. Menas kırmızı hatta olan bir firma. Kırmızı hatta olan bir firmayı çıkarın diye bir belge var. Niçin kırmızı hattan çıkarın derken sayın Dengir Fırat beyin ismi yazılır. Bu bürokrasi anlamadığımız yada iyi anladığım baskı anlamına gelir. İddiamı yine okuyayım size. Fırat'ın en büyük ortağının firmasında uyuşturucu yakalandı mı yakalanmadı mı? Kaygılarım da kuşkularım da bu. Kılıçdaroğlu'nun iddialarını ispatına gerek yok. Ben aşağılık sözü için özür diliyorum. Benim söylediklerimin tamamı belgeye dayalı. Asla bir tane belgeli yok. 89 kilo eroin yakalandı mı yakalanmadı mı? yazı var mı yok mu? var. Uyuşturucu haberinden sonra götürdü. Benim aklıma geldi.

 

CEVAP-3: BEN BARON DEĞİL, MİR'İM (BEY) Birincisi bütün delilleri şu dosyanın içinde var. Size dosya verdim zahmet edip bakın. Şimdi dolayısıyla ortak idim. Birşey sormak istiyorum. Ben şu tarihte hissemi şu kadar 300 bin ABD dolarına aldım diyor. Bunu yönetim Kurulu Kararı'na işliyorlar. Vatan gazetesinin yayınının yapıldığı gün ile aynı. Vatan'ın Ankara temsilcisi bana ulaştı. Ne gibi bir durum olduğunu sordu. Menas'ı aradım noter tasdikli karar zaten noter tasdikli ama alınan kararın da noter tasdikli olduğunu yazıyor. Ben orda banka havale mektuplarını gösterdim. Bazılar hisse senedi alıp satıyor ben o tarihte sattığım ile ilişkili olarak 300 bin doların hesabıma İş Bankası'na geldiğini görebilirsiniz. Dolayısı ile ben 1 Eylül'de ayrıldım. Velev ki ben ayrılmadım. Ben Menas AŞ bu işlerle uğraştığı konusun tenzil ediyorum. Benim ortağım avukat ben de avukatım. İkimiz de hukuk fakültesi mezunuyuz. Narenciye ile geçiniyoruz. Narenciyeyi bir tüccara satıyoruz. Bazen parasını alamıyoruz. Arkadaş geldi biz de bu işi yapalım dedi. Biz Menas'ın adını söyleyelim. Paketleme tesisi aldık. Mersin'de olan Menas Kooparatifi'nin tesisi vardı. Onu aldık. 1993 yılında kuruldu. Ne zamana kadar 1998'e kadar yönetimdeydi. Sadece imza yetkim yoktu. 1998 yılında seçime gireceğim için ben bu işten ayrılıyorum dedim. Bu arada ihracatımız devam ediyor. Ortak yarısındayız dedi. Kar zarar beraberiz dedi. Tamam dedim. Ama bu tesis var, buna da bir kiralama fiyatı koyalım onu da siz işletin dedi. Benim hisseme düşen 500 bin dolar zarar çıktı. Ben o kirayı da alamadım. Borçlarıma sayıldı. Bu arkadaşlarım benden dolayı iftiraya uğruyordu. Ankara'ya geldi. Ben bunu satayım dedim. Ya sen al yada bunu üçüncü kişiye satalım dedim. Oğlumla görüştüm çok masraf yapmış. Paramı gönderdiğin gün ben sana satarım dedi. İki kızımın hissesi de var dedi. Onlar da vardı. Yine banka dekontlarını incelerseniz. Ama bunlar önemli değil. Menas saedce narenciye ihracatçısı. Gelelim ki buna hadi ortak oldum. Değerli arkadaşlar birşey söylerken ayağınız yere basmalı. Sizin Tır'da eroin yakalandı mı yakalanmadı mı. Senede 1500 tır ile nakliye sevkiyat yapan bir sektör. O bakımdan ben hiç baron olmadım. 5 kuruş parayı haram parayı cebime sokmadım. Ben rahatım dedim. Yapılan yoklamada bu daha evvel takip edilen bir araç. Kaçakçılık tarafından. Geliyor yükü yüklüyor ve malı çıkarıyorlar içerisinden. Edirne hazırlıyor mahkemeye gönderiyor. Halen orda cezaevinde. İlk yakalandığı anda da ifade veriyor. Ben Irak'a yük götürmüştüm. Urfa yakınlarında bu yükü yükleyeceklerini söylemişlerdi. Bana şu kadar para vereceklerdi dedi. İfadeleri bu. Menas'tan herhangi bir ifade vermek üzere çağrılmamıştır. Eroin'in üzerinde 4 kişinin parmak izi görünüyor. Parmak izleri alınıyor ve izler uyuşmuyor. Başka şahıslar olduğu tespit ediliyor. Durum bu Menas'ın aracında eroin çıktı mı? Diyelim ki basın Finlandiya'dan kağıt getiriyor. Gelirken üzerinden uyuşturucu çıkıyor. Bunu patron mu öder. Aracın başka yerinde esrar ele geçiyor. Bu sizin mi esrarınız mı oluyor?. Siyaset yapıyoruz diye birilerini karalamayın. Siz Vatan'ın devamı sayfasına geçseydiniz. Arkasını çeviriyorsunuz Dengir Fırat şu tarihte şirketten ayrılmış diyor. Yapılan araştırmada şoför tarafından yapıldığı yazılıyor. Her cümlesinde beni ve Menas'ı aklıyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu haberi okudunuz devamını neden söylemiyorsunuz. Şüphe uyandırsanız doğru ama şüphe uyandırmazsanız başka yerde tekrar edeceğim. Aksini ispat etmediğiniz sürece iftira olduğunu ve yanlız Fırat'a yönelik değil partimizin anlayışı olarak algılıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.