Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sevgili arkadaşlar,

 

İnsan için ölçüt her zaman insandır.Kainatta var olan herşey insan için vardır.Peki ya dinler?Ben lise yıllarımda okuduğum İncil'de kadını göremedim.Peki İslam'da kadının yeri nedir?Peygamberimizin veda hutbesinde kadın emanet edilen.Neyse uzatmaya gerek yok.İslam'da dört evlilik konusundan başlayalım.Neden dört kadın.Az önce de belirttiğim gibi bu durumu o dönemle açıklamak,İslam'ın zaman ve mekandan soyutlanan evrenselliğini yok saymak değil midir?

Gönderi tarihi:

İncil de kadının yerini görmemek mi?

Her erkeğin bir kadından dünyaya geldiğini vurgulayan kutsal kitabımız için ,ben yeniden okumanı tavsiye ederim kardeşim.. erkeğin ,evlendiği karısına nasıl davranması gerektiğini vurgulayan,nasıl sevmesi gerektiğini vurgulayan ayetleri yeniden okumalısın.Erkek ,ailesini bırakacak,karısına bağlanacak,ikisi tek beden olacak.. sadece oku,yeniden yeniden oku..

İslamda ki 4 kadını da düşünmeden önce,ikinci eşin nasıl alınması gerektiği konusuna dikkat edersen,olayın hiçte yaşananlar gibi olmadığı açıktır.. hükümler ağırdır,dinler ağırdır,emanetin yükü inceliklerde tahmin edilemeyecek kadar ağırdır.İslamda ki 4 eşten bahseden ayeti de yeniden değerlendirmeli,yeniden okumalısın.. Elbette dinimiz evrenseldir,asla değişmeyecek kurallar içerir .. Ne zaman,hangi koşulda ,neyin öğüt olarak sunulduğunu,tek bir ayetle değil,bütün kutsal Kitaplarımızla anlayıp oturtarak düşünmek zorundayız.. Cımbızla aradan ayet çekip,işlerine geleni uygulayıp,işlerine gelmeyeni geriye atmaları,bugün dinimizi(sözde dinlerini) ne hallere soktu.. Dünya,müslüman olmadığına şükür için dua etmeye başladı(nice batı ülkesinde,nice Kitap ehli,Tanrımıza yakarıyor ve minnet sunuyor,"iyi ki müslüman değiliz" diye).. İyisi mi kardeşim,her ayetle bütün hüküm elde edebilmek için, nice inanırımıza tek tavsiye,Kuran ı bir kere mi okudun,ikincisine başla,derken üçüncüsüne,derken diğerlerine de başla,bir kez bitir sonra yeniden başla okumaya.. İşte ancak o zaman,değişim ve rehberlik başlar.. Biz haşa peygamber değiliz ki ayet anlatalım,kendin oku,kendin anla.. ama imandan hiç şüphe duymadan. Gerisi gelir..işte o zaman açığa çıkar,Kitabı bir iki okuyup gerisin geri falancaların kitapları ardı sıra gidip,giderken ana kaynağı unutanın akibeti..

Gönderi tarihi:

Sevgili Arkadaşım,belki de tembelliğimin verdiği bir düşünceler karmaşasıdır bu ama,gerçekten aklıma takılıyor;neden Hz Adem,Hz Havva'nın yönlendirmesiyle,yasak meyveyi yemişte,Hristiyanlık bunu kadına mal etmiştir.Tabi ki bahsim İslam.İslam'da kadını bir kadın olarak anlamak istiyorum.Bakın az önce arkadaşlarımızla bunu konuştuk,onlar ısrarla kadın 4 te olsa heladir erkeğe.Bu bana yanlış geldi.

Gönderi tarihi:
Sevgili Arkadaşım,belki de tembelliğimin verdiği bir düşünceler karmaşasıdır bu ama,gerçekten aklıma takılıyor;neden Hz Adem,Hz Havva'nın yönlendirmesiyle,yasak meyveyi yemişte,Hristiyanlık bunu kadına mal etmiştir.Tabi ki bahsim İslam.İslam'da kadını bir kadın olarak anlamak istiyorum.Bakın az önce arkadaşlarımızla bunu konuştuk,onlar ısrarla kadın 4 te olsa heladir erkeğe.Bu bana yanlış geldi.

Çünkü hristiyanlık değil,başta Tevrat bunu kadına yükledi,kısacası bütün dinimiz.. kadının daha duygusal ,daha kuruntusal yaratılış özelliğini iyi değerlendirirsen,duygusallığının günaha eğilimde daha işleri kolaylaştıran yönlerini düşünürsen,ayetin gerçek yaşamla çokta ayrılmadığını kavrayabilirsin.. Erkek her zaman daha güçlü ve daha sert ,daha radikal duruşuyla anlam kazanır.Ama bu demek değil ki,diğer ayetler hiçe sayılıp,kadın ,tek başına günah keçisi ilan edilsin.. Bu sadece ,yıllardır süren erkek-kadın çatışmasının ,baskın erkek elinde ki uyduruk uygulamalarıdır. Sonuçta erkek,kendisinin de elmayı yediğini keşke hiç unutmasaydı..

Kadın 4 te olsa helaldir diyenler ise,elbette helaldir,ama ikinci eşi nasıl alacaklarını,kuralların ne olduğunu aktarsınlar.. Sen yapabileceklerine kanaat getirirsen,dininle ilgili ne düşünürsen düşün.. Yapamazlar,yapamayacaklarını Rabbim söylüyor ve Allahın sözü asla değişmez.. Peki bazen iki,bazen üç neden olabiliyor,neden izin var?? ben,şahsım adına,gerçektende şimdi ki hayatımızda ,iki eşin sanıldığı kadar da ,bir aile için kötü olmadığını bizzat gördüm çok çok uzak bir akrabamız sayesinde.. evlendiler,ilk eşinden olmayan ,ikinci eşten çoluk çocuğa karıştılar,iki kuma abla kardeş gibi can ciğer yıllarca yaşadılar,hatta iki kız bir erkek olan kardeşlerden ,erkek olanın nüfusu lk eş üzerine yapıldı.. çocuklar ikisini de anne anne yüceltti durdu ...eşleri en sonunda öldüğünde bile birbirlerine destekleri hiç bitmedi ve hala birlikte yaşıyorlar.. O kadar mutlu,o kadar sevgi dolu,yardımlaşmaya dayalı bir aile kavramı oturmuşlardı ki,insan gerçekten mutluluklarına özenebiliyordu.. belki canım köyüm insanın,köyüm köyüm kokan masum hayatı onların ki,ama bildiğim tek gerçek senden benden ondan bundan mutlu oldukları..

Dönelim başa,İkinci eş konusunda,iki eş arasında,en ufak bir hak geçmemesi gibi bir yük söz konusu iken,birle yetinmeniz hakkınızda daha hayırlı denilirken,kalkıp ikiyi geçip üçe dörde yeltenen varsa ne ala.. artık kadından anladıkları ortadadır sanırım bu erkeklerin.. Kadın ve erkekler arası konumlarda ,özellikle Hadid suresi ve dışında da nice ayet bulurum ama sen bul.. diyanetin arama motoruna "erkekler" yaz yeterli.. hepsini geçip,bir iki işlerine gelen ayete takılsınlar ve uygulamaya kalksınlar.. aman ne güzel din ...nefislerinin yarattığı yeni din olur olsa olsa..

Gönderi tarihi:
Sevgili Arkadaşım,belki de tembelliğimin verdiği bir düşünceler karmaşasıdır bu ama,gerçekten aklıma takılıyor;neden Hz Adem,Hz Havva'nın yönlendirmesiyle,yasak meyveyi yemişte,Hristiyanlık bunu kadına mal etmiştir.Tabi ki bahsim İslam.İslam'da kadını bir kadın olarak anlamak istiyorum.Bakın az önce arkadaşlarımızla bunu konuştuk,onlar ısrarla kadın 4 te olsa heladir erkeğe.Bu bana yanlış geldi.

 

Sevgili mavi olmayan gökyüzü,

Umarım hiçbirzaman, "bu bana yanlış geldi" diyebilme örgürlüğünüzü ve düşünce yapınız kaybetmezsiniz.

Her insan farklıdır, her insan kadar da farklı düşünce vardır.

Dinler ve ideolojiler insanları "zoraki" aynılığa sevketmeye çalışırlar.

 

İslam dini kadını ikinci sınıf ve erkeğin hayattaki figüranı/dekoru olarak gören bir dindir. Kadın sadece dekor olarak vardır. Figüran olarak vardır İslam dininde.

 

Karşılıklı rızaya dayanan ilişkilere bir sınır konulamaz.

Bu erkek için de, kadın için de geçerlidir.

 

Ama İslam dini için, kadın sadece bir dekor/figüran olduğundan, onun haklarından bahsedilmez.

Bahssedilen yerlerde (miras, şahitlik) de, erkeğin yarısı kadar hak verilir.

 

Bir erkeğin cinsel gücü sonsuz değildir.

Bir kadın da bir erkek kadar çabuk cinsel tatmine ulaşmaz.

Bu bakımdan, İslam Dini kadını sadece erkeği tatmin etmekle görevli bir meta olarar görür.

Kadının tatmini ve duyguları önemsizdir.

Kadının "biricik" olma duygusu önemsenmez.

Kadının 4'den biri olmaktan, sıradan biri olmaktan duyduğu rahatsızlık ve eziklik önemsenmez.

Eş olmak, ana-baba olmaktan daha yakın olmaktır.

Anenle babanla paylaşmadığın bir şeyi, vücudunu eşinle paylaşırsın.En gizli yerlerini paylaşırsın.

Bu insanın biricik olması gerekir, özel olması gerekir. Paylaşılmaması gerekir.

 

Neymiş efendim, eşlere adaletli davranmak şartmış. (Bu bir palavra, aşağıda söyleyeceğim)

Adaletli davransa ne olur, davranmasa ne olur?

Adalet, mahrumiyette adalet ise, ne anlamı var ki?

"Karıcığım, senle ancak 4 günde bir uyuyabilirim. 3 gün mahrumiyetin var. Zira adaletli olmam lazım. Bak öbürlerine de veriyorum bu mahrumiyeti. Sen hiç şikayet etme!!"

 

Eşler arasında adaletli davranmak da palavradır.

Zira Muhammed'in yaptığını yapmak sünnettir.

9 yaşında kızla evlendiyse, gidip ilkokul 3. sınıf bir kızla evlenmek sünnettir.

Eğer Muhammed, karılarından istediğini geri bırakıp, istediğine torpil geçebiliyorsa, müslümanın da bunu yapması serbest ve sünnettir.

 

İnsan ömrü ortalama 75 yıldır.

75 yılın son 5-10 yılı cinsel aktivite en düşük seviyelere iner. Hadi inmedi varsayalım. 75'inde de bomba gibisiniz!

Evlenme yaşı ortalama 25'tir.

75-25=50'dir.

 

25 yaşında evlenen ve boşanmayan, ortalama 75 yıl yaşayan insanlar 50 yıl evli kalırlar.

Bu elli yılı 4'de bölüp, bir kadına 12,5 yıllık fiili evlilik hayatı yaşatmak, dolandırıcılığın daniskasıdır.

Dolandırıcılıktır, zira hukuken 50 yıl evli görünüp, fiilen 12.5 yıl evli kalmak dolandırıcılıktır.

4 kadın alarak, Mahrumiyette adaletli davranıp, kadınlardan herbirini 37.5 yıl yalnız yalnız uyumaya mecbur etmek adaletsizliğin daniskasıdır.

 

Her kadın, her gece, kendini güvende hissedebileceği, başını güvenle dayayabileceği, kucaklayabileceği, sarılabileceği, konuşabileceği, dert yuanabileceği, kendine önem verildiğini hissedeceği bir sevgi arar.

Belki sıradan birşey gibi gelecektir bu örnek, ama o kadar önemlidir ki, ne bileyim, gecenin bir yarısı sırtınız kaşınır, annizden babanızdan bile yakın olması gereken kişi nerdedir? Diğer bir kadının yanında, 2. 3. veya 4. nün yanında!!

Ne bileyim, yorgunsunuzdur, takadiniz kalmamıştır, su içmek istersiniz, "aşkım bana bi su verebilirmisiniz" dersiniz, aşkınız (!) nerededir? Diğer bir kadının yanında, 2. 3. veya 4. nün yanında!!

4 kadınla evlenen erkek 4'e ayrılamayacağına göre, bunları yapamaz.

Dört kadından 3'ü yalnızlığa terkedilmiştir. Yalnız uyumak zorundadır.

Birlikteyken yalnız olmanın acısı tarif edilebilir mi?

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Rabbim söylüyor ve Allahın sözü asla değişmez.. Peki bazen iki,bazen üç neden olabiliyor,neden izin var?? ben,şahsım adına,gerçektende şimdi ki hayatımızda ,iki eşin sanıldığı kadar da ,bir aile için kötü olmadığını bizzat gördüm çok çok uzak bir akrabamız sayesinde.. evlendiler,ilk eşinden olmayan ,ikinci eşten çoluk çocuğa karıştılar,iki kuma abla kardeş gibi can ciğer yıllarca yaşadılar,hatta iki kız bir erkek olan kardeşlerden ,erkek olanın nüfusu lk eş üzerine yapıldı.. çocuklar ikisini de anne anne yüceltti durdu ...eşleri en sonunda öldüğünde bile birbirlerine destekleri hiç bitmedi ve hala birlikte yaşıyorlar.. O kadar mutlu,o kadar sevgi dolu,yardımlaşmaya dayalı bir aile kavramı oturmuşlardı ki,insan gerçekten mutluluklarına özenebiliyordu..

 

Sn. Ftoyd, yapmayın... :)

Çizdiğiniz saadet tablosu bana pek de rasyanol gelmedi. Açık soruyorum, siz hiç aşık oldunuz mu? Bir erkeğin on gömleği, üç pantolonu, üç ayakkabısı olabilir; ama iki tane karısı olmaz. Kadın mülkiyet değildir. Bu anlayışın kadın bedenini metalaştıran batıdan farkı yoktur.

Şimdi işin teorik kısmına gelelim..

Evet bir dinin bir topluma empoze edilebilmesi zordur. Çünkü yerleşmiş uygulamalar, adetler, gelenekler vardır. Cahiliye toplumunda haremi olan bir erkeğe kadın ve erkeğin Allah'ın önünde takvadan başka derecelendirilmesi yoktur diye yaptırım uygulanamazdı. Çünkü gönderilen elçiler bulundukları top. yaşayış biçimlerinde bağımsız aktarım yapamazlar. Bu bir kısıtlamadır ve aşamadır. Bugün bir erkeğin bu ayeti baz alarak dört eş alıp aynı evde yaşatması caiz olmak bir yana ''zulumdur''... Doğadaki hayvanlar bile eşlerini kıskanırlar. Kadın da sevdiği eşinin evde odadan odaya muhacir geçinmesini anlayışla karşılamaz. El insaf!

Bırakalım islamda kadın dosyasını da artık hepimizin en güncel sorusuna dönelim;

''kapitalist sistemde insan ''

Gönderi tarihi:
Sn. Ftoyd, yapmayın... :)

Çizdiğiniz saadet tablosu bana pek de rasyanol gelmedi. Açık soruyorum, siz hiç aşık oldunuz mu? Bir erkeğin on gömleği, üç pantolonu, üç ayakkabısı olabilir; ama iki tane karısı olmaz. Kadın mülkiyet değildir. Bu anlayışın kadın bedenini metalaştıran batıdan farkı yoktur.

Şimdi işin teorik kısmına gelelim..

Evet bir dinin bir topluma empoze edilebilmesi zordur. Çünkü yerleşmiş uygulamalar, adetler, gelenekler vardır. Cahiliye toplumunda haremi olan bir erkeğe kadın ve erkeğin Allah'ın önünde takvadan başka derecelendirilmesi yoktur diye yaptırım uygulanamazdı. Çünkü gönderilen elçiler bulundukları top. yaşayış biçimlerinde bağımsız aktarım yapamazlar. Bu bir kısıtlamadır ve aşamadır. Bugün bir erkeğin bu ayeti baz alarak dört eş alıp aynı evde yaşatması caiz olmak bir yana ''zulumdur''... Doğadaki hayvanlar bile eşlerini kıskanırlar. Kadın da sevdiği eşinin evde odadan odaya muhacir geçinmesini anlayışla karşılamaz. El insaf!

Bırakalım islamda kadın dosyasını da artık hepimizin en güncel sorusuna dönelim;

''kapitalist sistemde insan ''

 

:clover::)

Gönderi tarihi:
Sevgili mavi olmayan gökyüzü,

Umarım hiçbirzaman, "bu bana yanlış geldi" diyebilme örgürlüğünüzü ve düşünce yapınız kaybetmezsiniz.

Her insan farklıdır, her insan kadar da farklı düşünce vardır.

Dinler ve ideolojiler insanları "zoraki" aynılığa sevketmeye çalışırlar.

 

İslam dini kadını ikinci sınıf ve erkeğin hayattaki figüranı/dekoru olarak gören bir dindir. Kadın sadece dekor olarak vardır. Figüran olarak vardır İslam dininde.

 

Karşılıklı rızaya dayanan ilişkilere bir sınır konulamaz.

Bu erkek için de, kadın için de geçerlidir.

 

Ama İslam dini için, kadın sadece bir dekor/figüran olduğundan, onun haklarından bahsedilmez.

Bahssedilen yerlerde (miras, şahitlik) de, erkeğin yarısı kadar hak verilir.

 

Bir erkeğin cinsel gücü sonsuz değildir.

Bir kadın da bir erkek kadar çabuk cinsel tatmine ulaşmaz.

Bu bakımdan, İslam Dini kadını sadece erkeği tatmin etmekle görevli bir meta olarar görür.

Kadının tatmini ve duyguları önemsizdir.

Kadının "biricik" olma duygusu önemsenmez.

Kadının 4'den biri olmaktan, sıradan biri olmaktan duyduğu rahatsızlık ve eziklik önemsenmez.

Eş olmak, ana-baba olmaktan daha yakın olmaktır.

Anenle babanla paylaşmadığın bir şeyi, vücudunu eşinle paylaşırsın.En gizli yerlerini paylaşırsın.

Bu insanın biricik olması gerekir, özel olması gerekir. Paylaşılmaması gerekir.

 

Neymiş efendim, eşlere adaletli davranmak şartmış. (Bu bir palavra, aşağıda söyleyeceğim)

Adaletli davransa ne olur, davranmasa ne olur?

Adalet, mahrumiyette adalet ise, ne anlamı var ki?

"Karıcığım, senle ancak 4 günde bir uyuyabilirim. 3 gün mahrumiyetin var. Zira adaletli olmam lazım. Bak öbürlerine de veriyorum bu mahrumiyeti. Sen hiç şikayet etme!!"

 

Eşler arasında adaletli davranmak da palavradır.

Zira Muhammed'in yaptığını yapmak sünnettir.

9 yaşında kızla evlendiyse, gidip ilkokul 3. sınıf bir kızla evlenmek sünnettir.

Eğer Muhammed, karılarından istediğini geri bırakıp, istediğine torpil geçebiliyorsa, müslümanın da bunu yapması serbest ve sünnettir.

 

İnsan ömrü ortalama 75 yıldır.

75 yılın son 5-10 yılı cinsel aktivite en düşük seviyelere iner. Hadi inmedi varsayalım. 75'inde de bomba gibisiniz!

Evlenme yaşı ortalama 25'tir.

75-25=50'dir.

 

25 yaşında evlenen ve boşanmayan, ortalama 75 yıl yaşayan insanlar 50 yıl evli kalırlar.

Bu elli yılı 4'de bölüp, bir kadına 12,5 yıllık fiili evlilik hayatı yaşatmak, dolandırıcılığın daniskasıdır.

Dolandırıcılıktır, zira hukuken 50 yıl evli görünüp, fiilen 12.5 yıl evli kalmak dolandırıcılıktır.

4 kadın alarak, Mahrumiyette adaletli davranıp, kadınlardan herbirini 37.5 yıl yalnız yalnız uyumaya mecbur etmek adaletsizliğin daniskasıdır.

 

Her kadın, her gece, kendini güvende hissedebileceği, başını güvenle dayayabileceği, kucaklayabileceği, sarılabileceği, konuşabileceği, dert yuanabileceği, kendine önem verildiğini hissedeceği bir sevgi arar.

Belki sıradan birşey gibi gelecektir bu örnek, ama o kadar önemlidir ki, ne bileyim, gecenin bir yarısı sırtınız kaşınır, annizden babanızdan bile yakın olması gereken kişi nerdedir? Diğer bir kadının yanında, 2. 3. veya 4. nün yanında!!

Ne bileyim, yorgunsunuzdur, takadiniz kalmamıştır, su içmek istersiniz, "aşkım bana bi su verebilirmisiniz" dersiniz, aşkınız (!) nerededir? Diğer bir kadının yanında, 2. 3. veya 4. nün yanında!!

4 kadınla evlenen erkek 4'e ayrılamayacağına göre, bunları yapamaz.

Dört kadından 3'ü yalnızlığa terkedilmiştir. Yalnız uyumak zorundadır.

Birlikteyken yalnız olmanın acısı tarif edilebilir mi?

 

Saygılar.

 

Selamlar; söylediğiniz bir çok şeyin dayanağı ve kaynağı kesin değildir. Bakın hepsi demiyorum çoğu diyorum.

Konu ile alakalı bildiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

 

İslam'da insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de eşit derecede Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına muhataptır. Erkek de kadın da, yeryüzünü imar etmek ve orada Allah'a kulluk yapmakla sorumludurlar. İslâm'da insanlık ve Allah'a kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi temel hak ve sorumluluklar açısından da kadının konumu erkekten farklı değildir.

 

Kadın, yaratılış itibariyle erkeğe göre ikinci derecede bir değere sahip değildir. İlke olarak insanların en değerlisi, 'takvâda (güzel şeyler yapma ve kötülüklerden sakınma da) en üstün olanıdır' (el-Hucurât 49/13) Kurân-ı Kerim'de, farklı fizyolojik ve psikolojik yapıya sahip olan kadın ve erkekten biri diğerinden daha üstün veya ikisi birbirine eşit tutulmak yerine, birbirinin tamamlayıcısı kabul edilmiştir. (el-Bakara 2/187)

 

Ben, erkek olsun, kadın olsun (ki hep birbirinizdensiniz) içinizden hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. (Al-i İmran, 3/195) ve 'O'nun varlığının delillerinden (Allah'ın ayetlerinden) biri de kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.' (Rum, 30/21) âyet-i kerimeleri, İslam'a göre kadının bir insan olarak asla ikinci sınıf olmadığını ifade etmektedir.

 

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim; 'Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.' (Bakara, 2/187) beyanıyla da erkek ve kadının insan olarak birbirlerine olan ihtiyaçlarına açık bir şekilde dikkat çekmektedir.

 

 

İslâm dininin kadına tanıdığı hakların değer ve önemini daha iyi kavrayabilmek için İslâm'dan önceki çeşitli toplum ve medeniyetlerde kadının durumu çok iyi değerlendirilmelidir. Kadının insan olup olmadığının, rûhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı, tamamen erkeğe tabi olduğu ve sürekli vesayet altında bulunduğu, hatta mirastan hisse alması bir yana, kendisinin bile miras malı gibi değerlendirildiği bir dönemde, yüce İslam dini; kadının da insan olduğunu beyan etmiş, mirastaki haklarını ortaya koymuş, onu sadece emir alan değil, yerine göre emir veren konumuna yükseltmiş ve kadını olması gereken yere koymuştur.

 

ÇOK EŞLİLİK

 

Çok eşlilik İslam'ın getirdiği bir sistem değildir. İslam öncesi dünyada yaygın olan ve sınır tanımayan bir şekildeydi. Kadının zaten hiçbir konuda fikir beyan etmesi bile mümkün değildi. İslam dini böyle bir ortamda ortaya çıktı ve bu çok eşliliği 20-30'dan dörde indirdi. Buna da çeşitli şartlar getirdi. Bu konuda eşler arasında adaletin yapılması gibi ağır şartlar getirdi. Aksi takdirde bir hanımla evlenmenin daha sağlıklı olacağını tavsiye etti.

 

İslam dininin çok evliliğe ruhsat vermesinin önemli hikmetleri vardır. Toplumlarda azımsanmayacak derecede var olan hastalık, iki cins arasındaki nüfus orantısızlığı gibi faktörler bu hikmetlerden bir kaçıdır. Örneğin, Batı medeniyetinde, hanımı felç de geçirse, deli de olsa, bir erkek ikinci bir hanımla evlenemez. Bu sebeple de gayr-ı meşru yolların kapısını açmak zorunda kalmıştır. Genellikle erkekler savaşa katılırlar. Bu savaşlarda erkeklerin ölmesi ve –özellikle ahir zamanda, bir hikmete binaen doğumlarda kız çocukların sayısının daha fazla olması, kadınların ister istemez bekâr kalmasına sebep olmaktadır. İşte, gerek ağır ve müzmin hastalıklar sebebiyle olsun, ister kızların sayıca daha fazla olmasından dolayı olsun, bazen çok evlilik zorunlu hale gelebilir. Aksi takdirde, aile yuvası bir yandan erkek için cehenneme dönerken, diğer yandan birçok kadın, bu kutsal evlilik hakkından mahrum kalır. Bu ise, toplusal barışı zedelediği gibi, ahlâkı da deforme eder.

 

İşte İslam'ın çok evlilikle ilgili verdiği ruhsat bu yaraları tedavi etmeye yöneliktir.

 

Bu asırda, mümkün oldukça, fertlerin tek evlilikle yetinmeleri daha uygundur. Onları zulümden, mutsuzluktan, hukukî yönden illegal-eş ve çocuklarının haklarını zayi etmekten korur. Çok evlilik söz konusu olduğu takdirde, formel hukuk açısından eski eşinden izin alması gerekmiyorsa da, ailede saygı ve sevginin devamı adına böyle bir izin ve rızanın alınması daha uygun düşer.

 

PEYGAMBERİMİZ EVLİLİK

 

HZ. Aişenin 9 yaşında olmadığı;

 

Hz. Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz. Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma 100 yaşındayken, hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde 27 yaşındaydı. Hz. Ayşe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam 17 yaşında olması icap eder. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.” (Hatemü’l enbiya Hz. Muhammed ve hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210) Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet” kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997)

 

Peygamberimiz gençlik döneminde Hz.Hatice gibi ihityar bir kadınla iktifa etmiştir. Dolaysıyla daha sonraki evlilikleri nefsani olmayıp, islamın aile hayatı gibi mahrem konulardaki ahkamını müslümanlara öğretmek amacıyladır. Buda ancak nikahlı eşler vasıtasıyla olabilir, başka kadınların bu işi yapması mümkün değildir. Hem islam dinindeki kadın erkek arasındaki mahremiyet buna izin vermez.

Gönderi tarihi:
İslâm dininin kadına tanıdığı hakların değer ve önemini daha iyi kavrayabilmek için İslâm'dan önceki çeşitli toplum ve medeniyetlerde kadının durumu çok iyi değerlendirilmelidir. Kadının insan olup olmadığının, rûhunun bulunup bulunmadığının tartışıldığı, tamamen erkeğe tabi olduğu ve sürekli vesayet altında bulunduğu, hatta mirastan hisse alması bir yana, kendisinin bile miras malı gibi değerlendirildiği bir dönemde, yüce İslam dini; kadının da insan olduğunu beyan etmiş, mirastaki haklarını ortaya koymuş, onu sadece emir alan değil, yerine göre emir veren konumuna yükseltmiş ve kadını olması gereken yere koymuştur.

Doğruları bulabilmek için taaaa 1500 sene öncesindende öncesine gidiyorsunuz bu nasıl bir mantık. Kitabı yazan allah(hatasız olan) böylemi gösterir doğrusunu.

Bende ilk sigara içerken yakaladığımda babam hesap soruyordu. Oğlum bu şey insanı öldürür zararlıdır v.s. v.s. bende cevap olarak demiştimki "ama ali birada içmişti" e oldumu şimdi açığa çıktımmı?

Senin ifadende aynı kusurlu olan bir şeyi dahada kusurlusunu örnek göstererek örtbas ediyorsun. Bence sen o 1500 sene evvelinden kopta bir dünyamıza gel. madem kadın erkek eşit birde şöyle düşünün kadınada 4 koca alma hakkı olsaydı ve her gece birinin yanında yatsaydı nasıl olurdu?

Gönderi tarihi:
İslam'da insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de eşit derecede Yüce Allah'ın emir ve yasaklarına muhataptır. Erkek de kadın da, yeryüzünü imar etmek ve orada Allah'a kulluk yapmakla sorumludurlar. İslâm'da insanlık ve Allah'a kulluk bakımından kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı gibi temel hak ve sorumluluklar açısından da kadının konumu erkekten farklı değildir.

 

Kadın, yaratılış itibariyle erkeğe göre ikinci derecede bir değere sahip değildir. İlke olarak insanların en değerlisi, 'takvâda (güzel şeyler yapma ve kötülüklerden sakınma da) en üstün olanıdır' (el-Hucurât 49/13) Kurân-ı Kerim'de, farklı fizyolojik ve psikolojik yapıya sahip olan kadın ve erkekten biri diğerinden daha üstün veya ikisi birbirine eşit tutulmak yerine, birbirinin tamamlayıcısı kabul edilmiştir. (el-Bakara 2/187)

 

Ben, erkek olsun, kadın olsun (ki hep birbirinizdensiniz) içinizden hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. (Al-i İmran, 3/195) ve 'O'nun varlığının delillerinden (Allah'ın ayetlerinden) biri de kendileriyle kaynaşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.' (Rum, 30/21) âyet-i kerimeleri, İslam'a göre kadının bir insan olarak asla ikinci sınıf olmadığını ifade etmektedir.

 

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim; 'Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.' (Bakara, 2/187) beyanıyla da erkek ve kadının insan olarak birbirlerine olan ihtiyaçlarına açık bir şekilde dikkat çekmektedir.

Kadınla Erkek, Kur'an-a göre eşit değildir.

 

Çünkü

Kadın; erkekten, erkeğin nefsinden, erkeğe br lütuf olarak yaratılmıştır.

Kadın; erkek için sürülecek bir tarladır,

Erkekler peygamber olabilirlerken, kadınlar peygamber ve hatta imam dahi olamaz,

Şahitlikte iki kadın bir erkeğe eşit olabilir,

Şahitlikteki bir eşitsizliğin nedeni, kadınların erkeklerden daha hafif ve güvenilmez bir akla sahip olduğu düşüncesinden temelini almaktadır.

Bunun diğer bir temeli de, Şeytan'ın Akıllı olan Adem'i kandıramaması ama Havva'yı çok kolay kandırabilip, onun dolayısıyla da Adem'i kandırabilmiş olmasıdır.

 

Nahl Suresinde mesela, Tanrı'nın Kadınları, Erkeklere "Oğullar ve Torunlar" doğurmaları durumuyla yarattığı ifade edilmektedir.

"Kızlar, Oğullar ve Torunlar" değil...

Sadece "Oğullar ve Torunlar"...

AtaErkil Erkek Egemen bir toplumda, Oğul ve Torun sayısı çok önemlidir.

Bunlar "Güç", "Saygı" ve "Erkeklik" göstergeleridir.

Kur'an ortaya çıktığı çağ açısından bu düşüncenin esiridir ve bu yüzden kadının "Kapının Eşiği Olduğu" (Hz. İsmail - Hz. İbrahim kıssasında) ve Kadının "Tarla Olduğu" düşüncesi hakimdir.

Kadının "Tarla" olması durumu, hiçbir şekilde eşitlik emaresi olamaz.

Zira bugüne kadar değişmeyen bir kabul ve düşünce olarak İslam Toplumlarında, kan babadan geçmektedir düşüncesi vardır.

Eğer Kur'an bu düşünceyi benimsememiş olsaydı, bu düşünce var kalmış olamazdı.

Eğer Kur'an bu düşünceyi benimsemediği halde, istisnasız her İslam toplumunda kadın erkekten aşağı kalıyorsa,

Demektir ki Tanrı'nın Sözü, insanlara etki edecek kadar güçlü ve yapısı değil...

 

Ayrıca Kur'an-da Erkek, dört kadınla evlenebilir...

Ama hiçbir koşulda kadın bunu yapamaz.

Neden?

Çünkü "Güç" unsuru olan erkekler, aynı zamanda savaşçıdırlar...

Savaştıkça öldükleri için kadın nüfusu yüksek kalmakta ve kadınlar eşsiz kalmaktadır.

Araplar ve Arap kültürü için uygun bir düşünce.

 

Peki mesela kadınlarında savaşlara katılabildikleri kültürler için ne olacak?

Mesela Amazon Kültürü devam etseydi?

Kur'an onlara hitap etmiyordu sanırım!

1 Kadın, 4 Erkek alamaz değil mi?

 

En bariz örneğini Kurtuluş Savaşında gördük...

Erkek nüfusu kadar kadın nüfusu da savaşıp yok olmuştur.

Erkek nüfusu kadar kadın nüfusu da erimiştir.

Ama Kur'an-ın sözü evrensel olduğu için, bu savaş için bile geçerlidir bu kural değil mi?

Ya da bugün Irakta ve Filistinde kadın erkek demeden katliamlar yaşanıyor.

Ne kadın sayısı erkekten, ne erkek sayısı kadından çok çok farklı...

Hala bu kural geçerli mi, evrensel mi peki?

 

1Kadının 4Erkekle evlenememesinin

Ama 4kadının 1Erkekle evlenmesinin en temel nedeni

Kim ne derse desin "Nesil" meselesidir.

"Nesli geniş olan adam güçlüdür." düşüncesidir.

 

"1Kadın 4 Erkekle niçin evlenemez?" sorusunu ortaya attığımızda aldığımız karşılık şu olur:

"Ama doğacak çocuklardan hangisinin hangi erkeğe ait olduğunu bilemeyiz..."

Bu AtaErkil düşüncenin bir ürünüdür.

-1Kadın, eşinin 3 kadından daha çocuk yapmasına rıza gösterebilecek yapıdadır İnancınıza göre.

Çünkü kadının doğurması değil, kadının kimden çocuk doğurduğudur önemli olan.

-1Erkeğin, karısının 3 adamdan daha çocuk yapması ise rıza gösterilebilecek birşey olamaz...

Çünkü aynı kadından başka erkeklerin üremesi, rekabettir...

Ama tam tersi ise erkek için onurdur...

 

Kur'an-ın bu anlayışlarının "AtaErkil"likten ve "Arap Kültürü"ndan ayrı ve evrensel ele alınabileceğini söylemek için, o insanın Kur'an-dan başka bir kitap okumamış olması gerekmektedir.

Çok eşlilik İslam'ın getirdiği bir sistem değildir. İslam öncesi dünyada yaygın olan ve sınır tanımayan bir şekildeydi. Kadının zaten hiçbir konuda fikir beyan etmesi bile mümkün değildi. İslam dini böyle bir ortamda ortaya çıktı ve bu çok eşliliği 20-30'dan dörde indirdi. Buna da çeşitli şartlar getirdi. Bu konuda eşler arasında adaletin yapılması gibi ağır şartlar getirdi. Aksi takdirde bir hanımla evlenmenin daha sağlıklı olacağını tavsiye etti.

Çok Eşliliği 20den 4e indirmek Çok Eşliliği kaldırmak demek değildir.

Hz. Muhammed bir abartıyı, mantık dışı bir uygulamayı, yapabildiği kadar revize edebilmiştir.

En az 4e kadar çekebilecek kadar güç bulmuştur kendisinde belkide...

Ama temelinde yatan ve benimsenen düşünce aynıdır...

İslam dininin çok evliliğe ruhsat vermesinin önemli hikmetleri vardır. Toplumlarda azımsanmayacak derecede var olan hastalık, iki cins arasındaki nüfus orantısızlığı gibi faktörler bu hikmetlerden bir kaçıdır. Örneğin, Batı medeniyetinde, hanımı felç de geçirse, deli de olsa, bir erkek ikinci bir hanımla evlenemez. Bu sebeple de gayr-ı meşru yolların kapısını açmak zorunda kalmıştır.

İşte bu başlı başına sizin kendi öz kuruntunuz.

Kendi düşüncelerinizi ispatlamak için diğer milletlere çamur atmayınız.

Sizin sunduğunuz Cariye ve Çok Eşlilik daha elzem öyle mi?

 

Peki, yukarıda batı toplumunda olduğunu söylediğiniz yapı Türklerde de vardı...

Türklerde tek eşliydi ve başka bir kadınla evlenemezdi bir erkek.

Hatta Cengizhan bile sırf bu yüzden kaçırılan karısının peşine düşmüş, geri almış, kendisinden olmayan ama karısının doğurduğu Çiçi Han'ı bile benimsemiştir.

Yukarıda verdiğiniz yapıyı örnekleyen Türklerde ne gayri meşru ilişkilere girilmiş, ne de soysuzluk meydana gelmiştir.

Buna ne diyeceksiniz?

Genellikle erkekler savaşa katılırlar. Bu savaşlarda erkeklerin ölmesi ve –özellikle ahir zamanda, bir hikmete binaen doğumlarda kız çocukların sayısının daha fazla olması, kadınların ister istemez bekâr kalmasına sebep olmaktadır. İşte, gerek ağır ve müzmin hastalıklar sebebiyle olsun, ister kızların sayıca daha fazla olmasından dolayı olsun, bazen çok evlilik zorunlu hale gelebilir. Aksi takdirde, aile yuvası bir yandan erkek için cehenneme dönerken, diğer yandan birçok kadın, bu kutsal evlilik hakkından mahrum kalır. Bu ise, toplusal barışı zedelediği gibi, ahlâkı da deforme eder.

Dediğim gibi bu Arap Toplumunda görülen bir kültür öğesidir...

Kurtuluş Savaşında ne olacaktı peki?

Bu emir aslını yitirdi öyleyse?

İşte İslam'ın çok evlilikle ilgili verdiği ruhsat bu yaraları tedavi etmeye yöneliktir.

Dediğim gibi, bu ruhsat dediğiniz kabul o dönemle, Kur'an-ın ortaya çıktığı dönemle ilgilidir.

Evrensel bir hüküm değildir.

Bu asırda, mümkün oldukça, fertlerin tek evlilikle yetinmeleri daha uygundur. Onları zulümden, mutsuzluktan, hukukî yönden illegal-eş ve çocuklarının haklarını zayi etmekten korur. Çok evlilik söz konusu olduğu takdirde, formel hukuk açısından eski eşinden izin alması gerekmiyorsa da, ailede saygı ve sevginin devamı adına böyle bir izin ve rızanın alınması daha uygun düşer.

Hala günümüz içinde bu kuralı illa ki uygulamaya geçirebilme düşüncesindesiniz...

Pes doğrusu...

Peygamberimiz gençlik döneminde Hz.Hatice gibi ihityar bir kadınla iktifa etmiştir. Dolaysıyla daha sonraki evlilikleri nefsani olmayıp, islamın aile hayatı gibi mahrem konulardaki ahkamını müslümanlara öğretmek amacıyladır. Buda ancak nikahlı eşler vasıtasıyla olabilir, başka kadınların bu işi yapması mümkün değildir. Hem islam dinindeki kadın erkek arasındaki mahremiyet buna izin vermez.

Nefsani olup olmaması konusunu daha önce işledik arkadaşım...

Yani böyle bir tahlil yapmak zorunluluğunda hissetmeniz bile komik.

Gönderi tarihi:
Kadınla Erkek, Kur'an-a göre eşit değildir.

 

Çünkü

Kadın; erkekten, erkeğin nefsinden, erkeğe br lütuf olarak yaratılmıştır.

Kadın; erkek için sürülecek bir tarladır,

Erkekler peygamber olabilirlerken, kadınlar peygamber ve hatta imam dahi olamaz,

Şahitlikte iki kadın bir erkeğe eşit olabilir,

Şahitlikteki bir eşitsizliğin nedeni, kadınların erkeklerden daha hafif ve güvenilmez bir akla sahip olduğu düşüncesinden temelini almaktadır.

.

.

.

 

 

Yukarıda verdiğim örnekler genel müslümanlık sınırları içerisinde bugün geçerli olan kurallardır.

 

Sizin verdiğiniz cevaplara gelince yukarıda yazdıklarımı ön yargısız okuduğunuz zaman

hukuki açıdan bu dönemde kuran ı yorumlarken kadın ve erkeğin tam olarak eşit olduğunu

seçme ve seçilme hakkının olabileceğini yorumlyabilir kadınlara düzgün davranmamız gerektiğini znlayabilirsiniz.

 

Kadınlar fiziksel olarak erkeklerin yapabilecekleri bazı işlere müsait değiller bunun için Peygamberlik te dahildir.

Peygamberle çok acı cekerler ıstırap cekerler ve fiziksel olarak dayanıklı olmaları gerekmektedir. Bunun yanı

sıra erkeklerde kadının fiziksel ve ruhsal olarak eşit olduğunu zaten kimse idda edemez. Ayrıca bu gün dünya tarihine baktığınız

zaman kaç tane kadın hükümdan başbakan cumhurbaşkanı var? %5 belkide. Yani bu doğanını da bir kanunu ALLAH bunları

bizim yüzümüze vuruyor diye suçlumu oluyor. Savuduğunuz şeyin hiç bir tutar yanı yok.

 

Siz Hz. Muhammed (sav) ve ALLAH ın Arap toplumunu büyütmek geliştirmek için uydurulmuş bir oyun olarakmı görüyorsunuz.

O dönemde o kadar acıdan sürgünden ve ızdıraptan sonramı? bir insan 1000 sene sonrasını nasıl görebilirde böyle muntazam bir

plan yapabilir. Bütün tarihi bilebilir ve bunları bir kitapda toplayarak hala dünyadaki insanların %50 sine mantıklı gelecek bir şekilde

yaşatabilir ki? Bu böyle bile olsa oda insan üstü bir güce işaret olur.

Gönderi tarihi:
Yukarıda verdiğim örnekler genel müslümanlık sınırları içerisinde bugün geçerli olan kurallardır.

 

Sizin verdiğiniz cevaplara gelince yukarıda yazdıklarımı ön yargısız okuduğunuz zaman

hukuki açıdan bu dönemde kuran ı yorumlarken kadın ve erkeğin tam olarak eşit olduğunu

seçme ve seçilme hakkının olabileceğini yorumlyabilir kadınlara düzgün davranmamız gerektiğini znlayabilirsiniz.

 

Kadınlar fiziksel olarak erkeklerin yapabilecekleri bazı işlere müsait değiller bunun için Peygamberlik te dahildir.

Peygamberle çok acı cekerler ıstırap cekerler ve fiziksel olarak dayanıklı olmaları gerekmektedir. Bunun yanı

sıra erkeklerde kadının fiziksel ve ruhsal olarak eşit olduğunu zaten kimse idda edemez. Ayrıca bu gün dünya tarihine baktığınız

zaman kaç tane kadın hükümdan başbakan cumhurbaşkanı var? %5 belkide. Yani bu doğanını da bir kanunu ALLAH bunları

bizim yüzümüze vuruyor diye suçlumu oluyor. Savuduğunuz şeyin hiç bir tutar yanı yok.

 

Siz Hz. Muhammed (sav) ve ALLAH ın Arap toplumunu büyütmek geliştirmek için uydurulmuş bir oyun olarakmı görüyorsunuz.

O dönemde o kadar acıdan sürgünden ve ızdıraptan sonramı? bir insan 1000 sene sonrasını nasıl görebilirde böyle muntazam bir

plan yapabilir. Bütün tarihi bilebilir ve bunları bir kitapda toplayarak hala dünyadaki insanların %50 sine mantıklı gelecek bir şekilde

yaşatabilir ki? Bu böyle bile olsa oda insan üstü bir güce işaret olur.

Yani:

"Erkekler ile Kadınlar eşittir, ama Erkekler daha da eşittir." diyorsunuzz... :D:lol:

 

Tamam tamam, sizi zorlamayacağım daha fazla...

Söylediklerimiz açık ve nettir...

Gönderi tarihi:

İSLAMA GÖRE KADIN,PARAYLA SATIN ALINAN BİR EŞYADIR

 

İslamda da erkek evleneceği kadına belirli bir ücret ödemek zorundadır. Kuranda ve hadislerde mehir kelimesi geçmemesine rağmen islam geleneğinde kadına ödenen bu bedele, mehir denilir. Oysaki kuran ve hadislerde bunun için kullanılan kavram ecir,dir.Ücret ve ticaret kavramlarıda bu kökten türetilir.

 

Ecir kelimesinden türetilen başka bir kavramda icare,dir,anlamı ise kiralamaktır.Müslümanların ,ücret kelimesi yerine mehir kelimesini kullanmaları,bu kelimesinin kadını ne denli aşağıladığını farkında olduklarından kaynaklanmaktadır.

 

İcare sözcüğünde bana güvenmeyen müslümanlar aşağıdaki islami siteye bakabilir.

 

 

-http://fikih.ihya.org/ans.php?t2=oku&an=544&g=EJDR&s=1-

 

Evlilik esnasında erkekten böyle bir ücret talep etmenin kadını bir eşya aşağıladığını müslümanlarda kabul etmektedir. Bakınız.

 

 

 

 

 

[başlıkparası, kocaya gidecek kadının Babası ya da başka bir yakını tarafından alınan ve evlenecek kadına verilmeyen bir para ya da mal olup, kadının eşya gibi satılması anlamına geldiğinden; çirkin bir haramdır ve kadını aşağılamadır. Mehir ise bizzat kadının aldığı ve kocanın iznine bile gerek kalmaksızın istediği gibi harcayabileceği bir haktır, bir garanti unsurudur ve kadına değer vermenin ifadesidir.(bk. Mavsbilî, el-Ihtiyâr 448)

 

 

-----

 

 

Mehir, duhulle, yani zifafla beraber farz olur. Koca, ondan önce vermek zorunda değildir.Mehire zaman belirtilmemişse, kadın mehrini almadan kendisini kocasına teslim etmeyebilir.

 

Eğer ücreti başkası alırsa kadını aşağılamak olurmuş ama kadın kendisi alırsa olmazmış.Değişen ne oldu k?.Forum kurallarına aykırı olduğu için ismini telaffuz etmek istemiyorum ama anlarsınız artık. O tür kadınlarda ücreti kendisi alıyor.Bu mantığa göre o kadınlar da aldıkları ücret için aşağılanmış olmuyor demek ki.

 

 

Kadına verilen bu ücret, muhammed hariç tüm müslümanlara şarttır.

 

 

Ahzap 50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Ücretlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hediye ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

 

 

Bu ücret karşılığında erkek, kadının sadece cinselliğini değil, aynı zamanda benliğini de satın almakta,kiralamaktadır.Zaten satın aldığı içinde kadını istediği gibi

 

BOŞAYABİLİR

 

Bakara suresi

 

 

229- Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir.

 

230-Eğer kadını bir daha boşarsa, bundan sonra artık başka bir kocaya varıncaya kadar ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor.

 

231-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir.

 

232-Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında meşru bir şekilde rızalaştıkları takdirde, kendilerini kocalarıyla nikâhlanacaklar diye sıkıştırıp, engellemeyin. İşte bu, içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere verilen bir öğüttür. Bu, sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.

 

236-Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur.

 

237-Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür.

 

 

Bu ayetlerde görüldüğü gibi hitap erkeklere, erkeklerin kadınları boşama yetkisinden bahsediyor.Diğer önemli bir husus ise dokunmak (mess) ifadesi. Bu mecazi anlamda olup cinsel ilişki kastedilmektedir.Ayetlerde görüldüğü gibi cinsel ilişkinin olup olmamasına göre ücret değişebilmektedir. Buda göstermektedir ki kadının cinselliği alenen bir eşya gibi kiralanmaktadır.

 

DÖVEBİLİR

 

Nisa 34- Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

 

EVDE HAPSEDEBİLİR

 

Ahzap 32- Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin.

 

33- Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

 

34- Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.

 

 

 

KADIN ERKEĞİN TARLASIDIR

 

223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!

 

 

VE KADIN BİR EŞYADIR

 

Ali İmran 14- İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının eşyasıdır. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.

 

Ayette açıkça görüldüğü gibi,eşya olarak verilen listenin içinda kadınlar da var.

 

 

İSTEDİĞİ GİBİ POŞETE SOKABİLİR

 

Ahzap 59- Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

Ama şimdi tüm bunlara rağmen yinde haksızlık etmeyelim.Allah kadını kiralanan bir eşya gibi nitelemesine rağmen nasıl oldu ise iyilik damarları tutmuş,mirasta erkeğin yarısı pay vermiş,şahitlik meselesinde de iki kadını bir erkeğe denk tutmuştur.

 

Yani bu konularda da eşyanın mirasa ne ihtiyacı olacak diye düşünebilir ve tamamen mirastan men edebilir,eşyanın şahitliği mi olurmuş diye yüz kadında olsa şahitliklerini kabul etmeyebilirdi.

Gönderi tarihi:
Sn. Ftoyd, yapmayın... :)

Çizdiğiniz saadet tablosu bana pek de rasyanol gelmedi. Açık soruyorum, siz hiç aşık oldunuz mu? Bir erkeğin on gömleği, üç pantolonu, üç ayakkabısı olabilir; ama iki tane karısı olmaz. Kadın mülkiyet değildir. Bu anlayışın kadın bedenini metalaştıran batıdan farkı yoktur.

Şimdi işin teorik kısmına gelelim..

Evet bir dinin bir topluma empoze edilebilmesi zordur. Çünkü yerleşmiş uygulamalar, adetler, gelenekler vardır. Cahiliye toplumunda haremi olan bir erkeğe kadın ve erkeğin Allah'ın önünde takvadan başka derecelendirilmesi yoktur diye yaptırım uygulanamazdı. Çünkü gönderilen elçiler bulundukları top. yaşayış biçimlerinde bağımsız aktarım yapamazlar. Bu bir kısıtlamadır ve aşamadır. Bugün bir erkeğin bu ayeti baz alarak dört eş alıp aynı evde yaşatması caiz olmak bir yana ''zulumdur''... Doğadaki hayvanlar bile eşlerini kıskanırlar. Kadın da sevdiği eşinin evde odadan odaya muhacir geçinmesini anlayışla karşılamaz. El insaf!

Bırakalım islamda kadın dosyasını da artık hepimizin en güncel sorusuna dönelim;

''kapitalist sistemde insan ''

Benim anlatmaya çalıştığım tek olgu vardı kardeşim,üstünde durduğum tek olgu,ikinci eşin alımıyla ilgili kuralların ağır oluşu.. İslam dininde evli bir çift birbirine elbisedir,onlar artık tek bedendir,onlar artık tekdir.. Hatta ileri gideyim,mümin kullar açısından,"Tanrının kulunu sevdiği gibi erkek karısını sevmeli",bu da bir ayet ve öğüttür Kitaplarımızın hepsini bütün kabul edebilene.. Ancak erkek biyolojisi ve soy devamı gibi olgularda,öyle kavramlar vardır ki,çoğa meyilli erkeğin aslında önü kesilmiştir ayetlerle.. Sizce bugün, toplumumuzda yer etmiş,erkeğin karısını aldatış oranı nedir? Özellikle uzun süreli evliliklerde ne gibi sıkıntılar oluşabilmekte,yaşanabilmekte..??Aşk dediğimiz kavram??Aşk bence sadece Allaha olur,bunu yaş otuzuna yaklaşırken kavradım.. Hani gece gündüz aşık olur birini düşünürsünüz,kafanızdan hayalinizden çıkmaz ya, işte bu duygu bence sadece Allaha duyulabilir,duyulmalı.. Gece gündüz sadece O zikredilir,O düşünülür.. Bunun dışında da iki eş,sadece Allah a karşı birbirlerini ibadette ve hayatta desteklemekle şefkat ekseninde yaşayabilirler.. Onlar ,Allahın ağır dinini hayatta uygulayabilme için birbirlerine destekte eştirler olsa olsa.. Yani elbise gibi birbirlerinin eksik taraflarını tamamlamakta,örtmekte eştirler en çok..

Kadın bedeninin metalaşması,şu an ekranlarımızda tam sürat devam ederken buna tepki verilmiyor da,dinlerin örttüğü bir kadın mı meta olabiliyor bu arada.. Çıtır bir sevgili gibi düşlenen kadın meta değil de ,aile kavramında bir anne olgusundaki kadın mı meta oluyor ya da.. iki eş?? ilk eş istemezse ,onay vermezse , adam aynı bile davransa hisler aynı olmayacaksa mümkün mü dinde?İslama dayanarak sorayım,evlilik kavramı kolay mı bu dinde?öyle ki Rahibeler sizce neden evlenmemekte..

Gönderi tarihi:

çok evlilik keyfiyete göre gelişebilen bir durum değil ki arkadaşlar. bu konuyu daha önce de tartışmıştık başka bir konuda...

bu zaruri durumlarda bir ruhsattır, erkeklerin kendi zevklerine göre kullanabileceği bir durum değildir. çok evliliği emreden bir tek ayet gösteremezsiniz. en hayırlının tek olduğu vurgulanır zaten...

 

ayrıca bir erkek islama göre iki eş alırsa kıyamet kopuyor. ama bir çok erkek evde eşleri, dışarda bilmem kaç tane sevgilileri rahatça yaşayabiliyorlar. bu çok medeni mi oluyor şimdi.... nikah altına alınca kötü, gayrı meşru olunca güzel...

 

islam kadına hiçbir dinin ve anlayışın veremeyeceği değeri vermiştir siz kabul etseniz de etmesenizde.... istediğiniz yerden bakabilirsiniz...

 

tüm toplumlarda anne kadar değerli bir varlık var mıdır? ALLAH anne olma şerefini kadına vermiştir. çocuk yetiştirmek ve hayırlı nesiller oluşturmak en çok annelerin görevi değil midir?

 

tüm müslümanların ulaşmak için çabaladıkları cennet, annelerin ayakları altına serilmemiş midir????

 

bugün kadının durumu nedir. her yerde erkeği çekmek için kullanılan bir araç... hangi tv kanalı açarsanız açın giyinmeyi unutmuş bir kadın görürsünüz. en çok erkekleri ilgilendiren reklamlarda bile kadın kullanılmaktadır. araba tanıtımlarında araba değil, kadın tanıtılmaktadır adeta... kadın sadece cinsel bir meta olarak erkeğin önüne atılmış bir durumda.. bu mu çağdaş hayatın kadına verdiği değer? eğer bu değilse çağdaşlığımızla övündüğümüz şu çağlarda neden kadın bu durumda...

 

sonra çıkıp islam kadına değer vermiyor diyorsunuz. tesettürü eleştiriyorsunuz... şu tabloda kadınların tesettüre ihtiyacı yok mudur??? kadını insandan ziyade sadece vitrin gibi kullanan zihniyetlerin çıkıp ta islamın kadına değer vermediğini söylemesi ilginçtir....

 

eşlerin birbirleriyle en özelini, vücudunu paylaştığını söylüyorsunuz... eşinden önce birçok bakışla paylaşmıyormu vücudunu... gizli olan özeldir. hazineler gizli olduğu için değerlidir... tesettür, kişiliğini dişiliğinin önüne geçirebilmektir.....

 

Gönderi tarihi:

Burada bayan arkadaşlar acaba şeriatla yönetilen ve\veya 'sözde'dinin içine sokulmuş yoz kuralların herşeye burnunu soktuğu ülkelerde bayanların durumlarının ne olduğu konusunda en ufacık bir fikri var mı?Kadını en başta kuran kullanıyor insanları kendine çekmek,bağlamak için;erkeklere iman ederlerse öldükten sonra verilecek hurilerin güzelliği,gençliği anlatıla anlatıla bititrilemez din çevrelerinde erkekler arasında!Neyse bu konuyu tartışmayalım şimdi...

Çok eşlilik konusuna gelince;bakınız nasıl ki kadın sadece ve sadece eşini sevmek ve bağlı olmak durumundaysa biz erkekler için de aynı şey söz konusu olmak zorundadır çünkü sevginin gereği temeli budur..en azından vicdani açıdan.Ayrıca bu karşılıklı sevginin-aşkın insani ve evrensel yasasıdır.Eğer kadın eşinin kendinden başka eşleri de nikahına almasına gönüllüyse (ki burada bir bayan arkadaş bunun yararlı bile olabileceğini yazmış!!??)

o kadın eşini tüm kalbiyle asla sevmiyor demektir ve kendini de diğer eşler gibi erkeğin bir gönül eyleme aracı olarak da peşinen kabul etmiş demektir,bu gerçeğin insan psikolojisi açısından tartışılacak hiçbir yönü yoktur.Söz meclisten içeri ;Fanatizm boyutunda sözde dinsel yaşam tarzına kendini kaptırmış,beyni ve iradesi başkaları tarafından ipotek altına alınmış,sorgulamaktan ve düşünmekten korkutulmuş kişiler zaten sevgiye ve hatta aşka inanmazlar bunu başka bir topikteki soruma verilen cevaplardan da bir kez daha gördük.Ve biz burada örneğin bayanların asla ikinci sınıf olarak değerlendirilemeyecek birkere sevildimi üzerine gül koklanmayacak değerde olması gerektiğini izah etmeye çalıştığımızda en büyük tepkiyi yine kendilerinden alıyoruz,hakikatten çok üzücü.

Gönderi tarihi:
Burada bayan arkadaşlar acaba şeriatla yönetilen ve\veya 'sözde'dinin içine sokulmuş yoz kuralların herşeye burnunu soktuğu ülkelerde bayanların durumlarının ne olduğu konusunda en ufacık bir fikri var mı?Kadını en başta kuran kullanıyor insanları kendine çekmek,bağlamak için;erkeklere iman ederlerse öldükten sonra verilecek hurilerin güzelliği,gençliği anlatıla anlatıla bititrilemez din çevrelerinde erkekler arasında!Neyse bu konuyu tartışmayalım şimdi...

Çok eşlilik konusuna gelince;bakınız nasıl ki kadın sadece ve sadece eşini sevmek ve bağlı olmak durumundaysa biz erkekler için de aynı şey söz konusu olmak zorundadır çünkü sevginin gereği temeli budur..en azından vicdani açıdan.Ayrıca bu karşılıklı sevginin-aşkın insani ve evrensel yasasıdır.Eğer kadın eşinin kendinden başka eşleri de nikahına almasına gönüllüyse (ki burada bir bayan arkadaş bunun yararlı bile olabileceğini yazmış!!??)

o kadın eşini tüm kalbiyle asla sevmiyor demektir ve kendini de diğer eşler gibi erkeğin bir gönül eyleme aracı olarak da peşinen kabul etmiş demektir,bu gerçeğin insan psikolojisi açısından tartışılacak hiçbir yönü yoktur.Söz meclisten içeri ;Fanatizm boyutunda sözde dinsel yaşam tarzına kendini kaptırmış,beyni ve iradesi başkaları tarafından ipotek altına alınmış,sorgulamaktan ve düşünmekten korkutulmuş kişiler zaten sevgiye ve hatta aşka inanmazlar bunu başka bir topikteki soruma verilen cevaplardan da bir kez daha gördük.Ve biz burada örneğin bayanların asla ikinci sınıf olarak değerlendirilemeyecek birkere sevildimi üzerine gül koklanmayacak değerde olması gerektiğini izah etmeye çalıştığımızda en büyük tepkiyi yine kendilerinden alıyoruz,hakikatten çok üzücü.

Sen bunu, Kadının bir "Meta" bir "Eşya" olarak görülüp, ancak öyle sevilebilmesini bilinçaltına kazımış ve kadın olduğu halde de bunu bütünüyle benimsemiş bir zihniyete mi anlatmaya çalışıyorsun?

Neresinden bakarsanız bakın, hangi yönden çekerseniz çekin...

Din AtaErkildir ve kadın her şekilde ikinci plandadır, erkeğin evinin eşiğidir, erkeğin neslinin üremesi için araçtır, erkeğin gönlünü hoş etmek için bir metadır, erkeğin egosunu tatmin etmek için bir gereçtir, erkeğin daldan dala atlayabileceği birer çiçektir...

Ama ne de olsa çiçektir...

Bakın, sonuçta çiçek olarak bakıyor, önemsiyor yani...

Gönderi tarihi:
Benim anlatmaya çalıştığım tek olgu vardı kardeşim,üstünde durduğum tek olgu,ikinci eşin alımıyla ilgili kuralların ağır oluşu.. İslam dininde evli bir çift birbirine elbisedir,onlar artık tek bedendir,onlar artık tekdir.. Hatta ileri gideyim,mümin kullar açısından,"Tanrının kulunu sevdiği gibi erkek karısını sevmeli",bu da bir ayet ve öğüttür Kitaplarımızın hepsini bütün kabul edebilene.. Ancak erkek biyolojisi ve soy devamı gibi olgularda,öyle kavramlar vardır ki,çoğa meyilli erkeğin aslında önü kesilmiştir ayetlerle.. Sizce bugün, toplumumuzda yer etmiş,erkeğin karısını aldatış oranı nedir? Özellikle uzun süreli evliliklerde ne gibi sıkıntılar oluşabilmekte,yaşanabilmekte..??Aşk dediğimiz kavram??Aşk bence sadece Allaha olur,bunu yaş otuzuna yaklaşırken kavradım.. Hani gece gündüz aşık olur birini düşünürsünüz,kafanızdan hayalinizden çıkmaz ya, işte bu duygu bence sadece Allaha duyulabilir,duyulmalı.. Gece gündüz sadece O zikredilir,O düşünülür.. Bunun dışında da iki eş,sadece Allah a karşı birbirlerini ibadette ve hayatta desteklemekle şefkat ekseninde yaşayabilirler.. Onlar ,Allahın ağır dinini hayatta uygulayabilme için birbirlerine destekte eştirler olsa olsa.. Yani elbise gibi birbirlerinin eksik taraflarını tamamlamakta,örtmekte eştirler en çok..

Kadın bedeninin metalaşması,şu an ekranlarımızda tam sürat devam ederken buna tepki verilmiyor da,dinlerin örttüğü bir kadın mı meta olabiliyor bu arada.. Çıtır bir sevgili gibi düşlenen kadın meta değil de ,aile kavramında bir anne olgusundaki kadın mı meta oluyor ya da.. iki eş?? ilk eş istemezse ,onay vermezse , adam aynı bile davransa hisler aynı olmayacaksa mümkün mü dinde?İslama dayanarak sorayım,evlilik kavramı kolay mı bu dinde?öyle ki Rahibeler sizce neden evlenmemekte..

A

 

Eğer yaşla bir ilintisi varsa ben de yirmili yaşlarının başında şunu söyleyebilirm, bir erkeğin kadını ya da bir kadının erkeği sevmesi Allah aşkından bağımsız değildir. Elbette Aşk yalnızca Allah'a olur. Erkeği sevmek de bundan bağımsız olmadığı gibi onunla birlikte olmak takvadır. Ancak her işin bir hukuğu ve yordamı vardır. Gece gündüz Allah'ı zikrederiz zaten farkında olarak ya da olmayarak. Ancak ben sağlıklı bir insanın iki kişiyi birden aynı ölçüde sevip aynı ölçüde birlikte olacağına inanmıyorum. Batının kadını metalaştırmasına verdiğim tepkiyi ikince eş gibi ''eş'' olması insan olma özelliğinden ağır basan kadın imgesi içinde sürdürürüm. Evlilik elbette zordur. Zaten kolay elde edilebilir olan değerli olmaz. Bugünkü çarpık aile yapısına müslüman cenah da dahildir, ayıramayız.

Dücane Cündioğlu şöyle söylemiş; ''Erkek Allah2ın üzerinde yaptığı baskının acısın kadından çıkarmak istiyor.'' eyvallah demeyeceğim.

 

Saygılar

Gönderi tarihi:
A

 

Eğer yaşla bir ilintisi varsa ben de yirmili yaşlarının başında şunu söyleyebilirm, bir erkeğin kadını ya da bir kadının erkeği sevmesi Allah aşkından bağımsız değildir. Elbette Aşk yalnızca Allah'a olur. Erkeği sevmek de bundan bağımsız olmadığı gibi onunla birlikte olmak takvadır. Ancak her işin bir hukuğu ve yordamı vardır. Gece gündüz Allah'ı zikrederiz zaten farkında olarak ya da olmayarak. Ancak ben sağlıklı bir insanın iki kişiyi birden aynı ölçüde sevip aynı ölçüde birlikte olacağına inanmıyorum. Batının kadını metalaştırmasına verdiğim tepkiyi ikince eş gibi ''eş'' olması insan olma özelliğinden ağır basan kadın imgesi içinde sürdürürüm. Evlilik elbette zordur. Zaten kolay elde edilebilir olan değerli olmaz. Bugünkü çarpık aile yapısına müslüman cenah da dahildir, ayıramayız.

Dücane Cündioğlu şöyle söylemiş; ''Erkek Allah2ın üzerinde yaptığı baskının acısın kadından çıkarmak istiyor.'' eyvallah demeyeceğim.

 

Saygılar

 

"Ancak ben sağlıklı bir insanın iki kişiyi birden aynı ölçüde sevip aynı ölçüde birlikte olacağına inanmıyorum"

Allah ta olmayacağını söylüyor, bu koşulda da evlenme izni vermiyor,,Kuran da ,eşit olmayan tek bir koşulda ,evlenemezler..E v L e nemezler... İzin yok.. Ayet açık ve net. Bunu umursamıyorlarsa Allah sözü olarak,tıpkı umursamadıkları nice kavram gibi, yaptıklarını dine mal etmekten sakınmalı o kadar. Yapılan uygulama dinimizle alakasız,tamamen alakasız,ama anlayan bir kavim için,düşünen bir mümin için.. Dinimizi gayet basite indirgeyip,Allah affeder maskesinin arkasında herşeyi kolayca yapıyorlar.. Oysa din ağır,Allah ın kuralları ağır,ağır olduğunu bizzat Rabbimiz söylüyor.. İşte tam da bu noktada Rabbim bize sesleniyor ,şüphesiz çok az düşünüyoruz... O halde varsın biz kadın olarak tepkimizi ve sesimizi,her iki uç için de duyuralım.. Ne dine,ne de dinden uzak yaşama,her iki kutubunda yakışmadığını haykıralım!!!! desemde sesin biz gibi meta olamayan kadından çıkıyor oluşu ,ve çok eşliliğe boyun eğen pasif bir kadın ile ekranlarda vücudundan para kazanmaya alışmış bayana sorsak,işte tamda bu kesimden tek çıt çıkmıyor sanırım.. bizler sadece onlar adına konuşuyoruz,hem de onlar hiç umursamazken,boyun eğmek işlerine gelirken.. bence bu da ayrı bir kısır döngü..

Gönderi tarihi:

 

Yazdığın yazıyı okumadım ama ,imzana koyduğun hareketli resimler bende youtube da ki Türbanlı kadın avcısını çağrıştırdı..

Tek bir dua...

Allah şeytanın ve ona uyanların şerrinden hepimizi korusun,şüphesiz biz sadece Allaha sığınırız... bir şeylere inanmamakla medeni insan olmanın önemli çizgileri vardır.. ne mutlu medeni olan evrensel insanlara,hatta ateistin önde gideni bile olsa.. Ama ne yazık ,çok çok yazık bu ince çizgiyi kavrayamayanlara.. işte Allahın cehennemi hak olarak bu insanlara,bence gayet adil,kim ne derse desin gayet adil.Allah her daim hükmünde adildir,her zaman.. Allah size zulmetmedi,siz nefsinize zulmettiniz..

Gönderi tarihi:

Zinadan uzak durun yaklaşmayın bile, diyor Allah, ve eğer başka bir kadına meyil verirseniz de ilk eşinizin rızasını alarak ikinci eşi de nikahınıza alın ama tek eşli olmak sizin için en hayırlısıdır da diyor bunun yanında, ancak kendi adıma şunu söyleyebilirim ki hiç bir kadın ikinci eşe gönül rızası ile izin vermez sanmam ben vermem en azından,günümüzdeki boşanmalrın en büyük sebebi ikinci kadınlar değil midir zaten? şeriatla yönetilen bir ülkede de yaşasaydım ve eşim diretseydi de mümkün olmazdı böyle birşey...

İkinci ve üçüncü eşe izin verilmesinin sebebi sadece zinadan koruma amaçlıdır, günümüzde yapılan şeyden uzak tutmak yani...

Gönderi tarihi:

Ya arkadaşlar, bakın, çok mu zor kabul etmek bilmiyorum ama biz görünürde "Kur'an-ın yasalarının ne kadar evrensel olup olmadığını" tartışıyoruz aslında...

 

"4 kadınla evlenebilmek" olayını sıka basa zoraki olarak bir kılıfa uydurmaya çalışan arkadaşlarımız, söylemlerinde "Belirli şartlar altında, belirli koşullarla vs. vs. vs" diyerek bir taraftan bu yasaların belirli bir çerçeveye ait olduklarını söylemelerine rağmen, diğer bir taraftanda "Hayır Evrensel Değildir" diyemiyorlar...

 

Oysa şartlara göre bir yasanın uygulanıp uygulanamaması zaten başlı başına göreceliliktir.

 

Kur'an, ortaya çıktığı dönemde, Arap Dünyası için çığır açmış, Arapları kendilerine getirmiş olan bir kitaptır.

Açıkça söylemek gerekir ki İslamiyet ortaya çıkmasaydı, Arap Kültürünün bırakın Endülüse kadar uzanmasını,

İran'ı bile geçemezdi...

Fakat İslam buna büyük bir atılım katmıştır, bu bir gerçek...

 

Lakin şöyle de bir gerçek var ki:

İslamın toplumsal normları, ortaya çıktığı çağa özgüdür...

 

"4 Kadın ile evlenme" uygulaması için şunları söylerseniz eğer

Kur'an-ın mantığı ve gerçekliğe olan paralelliği açısından tutarlı olacaktır:

 

-Kur'an-ın, içinden çıktığı Arap Toplumu AtaErkil bir yapıdadır ve Kur'an-da ister istemez bu yapının bir ürünü olarak belirli normlar ortaya koymuştur.

 

-Bu yapıyı, Arap Kültürünün "Çok Eşliliğe" dayalı toplumsal yapısındaki bu abartıyı, eş sayısını belirli bir sayıya indirgeyerek düzenlemiş ancak yine de temelini korumuştur, tümden değiştirmemiştir.

 

-Her ne kadar kadın ile erkeğe eşit olarak yaklaştığı iddia edilse de, ister biyolojik olarak eşit olmadıkları sanrısına dayandırın, isterseniz duygu ve akıl olarak kadınların zayıf olduğu uydurmasyonuna dayandırın, Kur'an-a göre kadın ile erkek eşit değildir ve bu da ortaya çıktığı toplumun bakış açısını revize etmesine rağmen temel kaynağını sahiplenmesinden ileri gelir.

 

-Arap Toplumunda Çok Eşlilik, Erkeğin Egemen olduğu bu toplumda gayet normal bir uygulamadır ve Hz. Muhammed bunu belirli koşullara bağlayarak revize etmiştir fakat kaldırmamıştır.

 

-Bu koşullardan birisi de erkeklerin savaşlarda ölmesi ve bakıma muhtaç! kadın sayısının artması, bunların korunmaya muhtaç kalmaları durumudur... Oysa aynı dönemde yine savaşçılıkları ile tanınan (ve oldukça kayıplar veren) Türklerde kesinlikle böyle bir uygulama görülmemiştir, ihtiyaç olmamıştır, kadınlara "Kendilerine bakamazlar, erkeğe muhtaçlar" gözüyle bakılmıştır. Bu da demektir ki kur'an-ın bu yargısı, sadece ve sadece ortaya çıktığı Arap Kültürü için geçerlidir, evrensel bir yargı değildir.

 

-Savaşlarda ölen erkekler nedeniyle Sahipsiz!/Erkeksiz! Kadın sayısının (ki bu tanımlama utanç vericidir) fazla kalacağının, böylelikle toplumun bozulacağı bahanesi ise tamamen bir kılıftır. Çünkü aynı dönemde savaşçılıkları ile de tanınan Türkler, büyük miktarlarda Erkek kayıpları vermelerine rağmen, Kadına verilen değerleri değişmediği gibi toplumsal yapıları da bozulmamıştır. Öyle ki İslamiyeti kabul etmelerine rağmen, forumda da göreceğimiz firelere de rağmen, hala bu değerleri korumaktadırlar..

 

-"Kadınlar acıya erkekler kadar katlanamazlar, erkeklerden çok daha duygusaldırlar..." gibi düşünceler tamamen uydurmacadır. Özellikle Türklerde kadınlarda savaşlara katılabildikleri gibi Cahiliye Devri Araplarında bile kadınlar savaş meydanında bulunurlar ve destek verirlerdi. Özellikle Türklerde kadınlar yönetime katılıp, devleti, Hakan olmadığı zamanlarda yönetebilmiştirler.

 

-Kur'an-da geçen "4 eş alabilme" uygulaması;

Ortaya çıktığı çağa,

Ortaya çıktığı topluma,

Ortaya çıktığı kültüre,

Ortaya çıktığı öğretiye,

Ortaya çıktığı koşullara ait

ama gerekli ama gereksiz,

ama yerli ama yersiz,

Ne olursa olsun bir uygulamadır...

 

Ne bugüne hitap eder,

Ne ortaya çıktığı dönemdeki Araplardan başka diğer toplumlara hitap eder,

Ne Arap kültüründen başka bir kültüre uyumlanabilir,

Ne de başka bir koşula uygulanabilir...

 

Kesinlike evrensel değildir ve çağları aşıp bugüne hitap edemez...

Ait olduğu yer;

1500yıl öncesi Arap Toplumudur...

Ve de ne yazık ki Bugünün Arap Toplumudur...

 

Televizyolarda çokça görebilirsiniz:

Başı türbanlı olduğu halde "hangi kadın kocasının ikinci bir eş getirmesini kaldırabilir, akıl var mantık var!" şeklinde, kendi inancından bihaber Türk örneğine rastlayabilirsiniz...

Bakınız: Popüler Kadın programları...

 

 

Eğer bunların aksine şunları söylerseniz:

"4 eş alabilme uygulaması, İslamı kabul etmiş her topluma, her kültüre, her millete her yüzyılda ve her koşulda uygulanabilir bir uygulamadır" derseniz eğer;

Bu, bırakın sizin İslamdan anlıyor olduğunuzu, daha içinde bulunduğunuz toplumu ve kültürü bile anlayamadığınızı ortaya koyar bu...

 

Bu da bir yana...

Mavilediğim şekildeki bir düşünce tarzı;

Emperyalistleştirilmiş, kapitalistleştirilmiş, sadece kendisini meşru gören ve tüm diğer kültürleri ve o kültürlerin kabullerini yok ederek kendisini kabul ettirmeye koşullanmış vahşi bir bilinç düzeyidir...

 

İster kabul edin ister etmeyin ama Haçlı Zihniyetinin, Hilal karşılığıdır...

Gönderi tarihi:
Zinadan uzak durun yaklaşmayın bile, diyor Allah, ve eğer başka bir kadına meyil verirseniz de ilk eşinizin rızasını alarak ikinci eşi de nikahınıza alın ama tek eşli olmak sizin için en hayırlısıdır da diyor bunun yanında, ancak kendi adıma şunu söyleyebilirim ki hiç bir kadın ikinci eşe gönül rızası ile izin vermez sanmam ben vermem en azından,günümüzdeki boşanmalrın en büyük sebebi ikinci kadınlar değil midir zaten? şeriatla yönetilen bir ülkede de yaşasaydım ve eşim diretseydi de mümkün olmazdı böyle birşey...

İkinci ve üçüncü eşe izin verilmesinin sebebi sadece zinadan koruma amaçlıdır, günümüzde yapılan şeyden uzak tutmak yani...

Tabi ki bu da başka bir kılıf...

Kılıflar, aslını başka gösterir ama değiştirmez...

Daha cazip ve kabul edilebilir hale bürümeye çalışır...

Asla ve asla Kadına, İnsan olarak değilde Meta olarak bakıldığı gerçeğini değiştirmez.

 

Dediğinize göre, zinaya yönelen bir kadında iki üç erkekle mi evlenmeli?

Gönderi tarihi:

Tabi ki bu da başka bir kılıf...

Kılıflar, aslını başka gösterir ama değiştirmez...

Daha cazip ve kabul edilebilir hale bürümeye çalışır...

Asla ve asla Kadına, İnsan olarak değilde Meta olarak bakıldığı gerçeğini değiştirmez.

 

Dediğinize göre, zinaya yönelen bir kadında iki üç erkekle mi evlenmeli?

 

 

Kadınlar erkeklere oranla nefislerine daha çok hakim olan varlıklardır, 4 kadınla evlenen erkeklerin çocuklarının hepsinin babası bellidir, ancak 4 erkekle evlenen kadının çocuklarının babası belli olmayacağından böyle bir uygulama önerilmemiştir. Günümüzde erkeklerin yaptığı şeyin (evliyken eşini aldatma, birkaç kadınla beraber olma)tartıştığımz konudan ne farkı vardır sayın tengeriin, bu yasal olsun denince belli kurallara bağlanınca anormal de, gayrı meşru olunca mı normal? Cazip hale gelsin isteyen her erkek 4 kadınla evlensin demiyorum zaten farkındaysanız, hangi konuda yazılanları kabul ettiniz ki bu konudakini kabul edeceksiniz?

Gönderi tarihi:
Sevgili arkadaşlar,

 

İnsan için ölçüt her zaman insandır.Kainatta var olan herşey insan için vardır.Peki ya dinler?Ben lise yıllarımda okuduğum İncil'de kadını göremedim.Peki İslam'da kadının yeri nedir?Peygamberimizin veda hutbesinde kadın emanet edilen.Neyse uzatmaya gerek yok.İslam'da dört evlilik konusundan başlayalım.Neden dört kadın.Az önce de belirttiğim gibi bu durumu o dönemle açıklamak,İslam'ın zaman ve mekandan soyutlanan evrenselliğini yok saymak değil midir?

 

Sayın mavi olmayan gökyüzü; size başka bir başlıkta söylediğim gibi temel kaynaklara başvurmak her zaman daha iyidir bu ortamlar kafa karıştırabilir...

 

Sırf siz sormuş olduğunuz için yazıyorum ki;

 

Bildiğim kadarıyla;

 

İslam'da kadının yeri için biraz genel olsa da bir cümlem vardır benim: "Peygamber Efendimize ilk inanan eşidir ve ona zorlu ilk günlerinde en önemli desteği verenlerdendir." Şimdi ben bir erkek olarak bu güzel insandan üstün olabilir miyim???Kesinlikle hayır...

 

Ama yeryüzünün bazı gerçeklikleri vardır; toplumda bazı duvarlar vardır...

 

Şimdi bahsettiğimiz dönemde bir merkezi otorite falan düşünmeyin lütfen öyle resmi nikahlar kıyıp kadınların hukukunu düzenleyen; sonradan İslam'la yasaklanmış çeşit çeşit nikah türü de varmış hatta...

 

Kadının hakkını hiçe sayan bir miras ve aile anlayışı düşünün ki zaten çokça kadınla evlilik de var...

 

Bakınız 4'e çıkarma değil 4'e indirme söz konusudur ve aslında tavsiye edilen her zamanki gibi adalettir...

 

Şimdi o ayete ulaşamadım ama buraya getirirseniz siz de görecekseniz zaten ifadenin özünü; Kur'an'ı ve Peygamberimizin yaşamını bölük pörçük anlamak da mümkün değildir bu arada...

 

"Keyfi hareket edemezsin, bireyselin vardır ama toplumsalın hatta dinselin de vardır; Allah sana adaleti emretmiştir birden fazla kadına aile ve miras hukuku hakları verilmeyen bir yerde eşinin üzerine bir başka kadını getirip onun hukukunu yok saymak ne kadar doğrudur böyle kültürden gelen bir hanımı ne kadar memnun edebilirsin diğer eşten olacak çocukların nolcak???"

 

Bu sadece bir düşünüş; benim dediğim doğru olandır demiyorum belki tüm sorularımı bertaraf edip başka fikirler üretenler de olabilir...

 

Sanırım ne anlatmak istediğim anlaşılmıştır; mesele birilerinin yansıttığı gibi "aman İslam kadına değer vermiyor" meselesi değildir; ince düşünebilmek gerekir İslam'ın ilkeleri bellidir değerli vatandaş; barış, huzur, güven, sevgi vaadeden bir dini zulüm, güvensizlik, ayrılık, nefret yollarına sürebilir misin???

 

Evetse sorun sendedir; öyle değil mi???

 

Şimdi pek çok meselede temele Kur'an ve sünnetten çeşit çeşit ilkeyi koyduğumuzda zaten aydınlık yakalanacaktır...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.