Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2008 Ergenekon tam olarak size ne ifade ediyor? Bir paşa cumhuriyetinde arda kalan hesaplaşmaları mı, bir iktidar kavgasını mı? Yoksa sadece birileri tarafından yazılıp çizilen bir senaryo? Darbe günlükleri yayınladığı andan itibaren tavana bakıp olayı seyretmekle yetinen parlemento da ki temsilcilerimiz şimdi de susmayı yeğliyor. En son M. Ufuk Uras tarafında meclise verilen önerge geri çekildi. M Ufuk Uras tarafından imzalaya açılan bu önerge de 22 milletvekilimizin imzası var. Şimdi sormak gerek. Bu bir hukuk ayıbıdır diyen iktidarımızın değerli vekilleri, davanın sadece iktidarın hesaplarına bağlayan sözüm ona sol olan bir ana muhalefetin vekilleri ve diğerleri… Siz hala nasıl meclisin halkın meclisi olduğunu iddia ediyorsunuz? Siz hala hangi hakla o parlemanto da oturuyorsunuz? Sizin demokrasi anlayışınız hukuki olan mı yoksa pragmatik olan mı? Galiba faydacı bir zihniyetin meyveleri hala olgunlaşma döneminde. Ergenekon size tam olarak neyi ifade ediyor? Bana büyük bir aldatmaca içerisinde yer alan bir halkı, daha hukuki olmayı beceremeyen bir yargıyı, mecliste kişisel hesapları peşinde olan vekilleri… Sayın Uras bu imzaların bağımsızlar tarafından verildiğini söyleyince aklıma nedense ‘’neden hala %10 barajı ile yaşadığımızın hikmetleri’’geldi.Satın Çiçek bunu boşuna mı ‘’ %25 ‘ e çekelim’’ dedi.Vardır bir hikmeti değil mi ama? Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2008 ''Sosyalistlerin Ergenekon hadisesiyle ilgili tek eleştirel tavrı, yürütülen soruşturmayı yetersiz bulmak olabilirdi: Esas işin başındakilere dokunulmuyor, yeterince derine inilmiyor, geçmiş bir sürü cinayetin, katliamın, kamuoyu kışkırtma eylemlerinin hesabı sorulmuyor, vs. Ergenekon soruşturmasını, Deniz Baykal gibi, AKP’yi kapatma davasının rövanşı veya “başbakanın kişisel davası” sayıp “bize ne!” diyebilmek için bir sosyalistin şuurunu yitirmiş olması gerekir. Şu andaki kapışmada bizim taraf seçmemiz için, meselâ hükümet partisinin ne olması gerekiyordu? Demokrat mı? Kimdir bu memlekette demokrat? İşçileri öldürerek gemi yapanlara dur diye dayılanacak ve Tuzla’yı sendikalı işçilerin gül gibi çalıştığı, emniyetli, işçi dostu bir mekâna çevirecek bir başbakan mı olmalıydı? 1 Mayıs’ta Taksim’i işçilere açacak bir başbakan mı olmalıydı? Kürt hakları için kolları sıvamış bir hükümet mi görmek isterdik? AKP önderliği, milletin dindarlığından nemalanmayı birdenbire kenara koyup eleştirel akıl dışında otorite tanımadığını mı ilân etmeliydi? Tatlısu demokratı insanların “hayat tarzıma karışacaklar” falan gibi hezeyanlarla pısıp bir kenara çekilmesini maalesef anlıyorum. Cumhuriyet adı altında sürdürülen bir yarı-askerî rejimin taleplerine göre Türk Millî Eğitimi denen cendereden geçirilmiş, ruhu ve zihni kirlenmiş, hayatında demokrasi ve hukuk nedir görmediği, bilmediği için kimi hayalî kimi sahici korkularıyla hangi totaliter kampın şemsiyesi altına savrulacağını şaşırmış zavallı ortalama tahsilli insanımızın trajik konumunu da anlıyorum. Ama bugüne kadar Türkiye’deki örtülü totaliter düzenin, askerî darbelerin en çok hışmını çekmiş, zulümlerden zulüm beğenerek yaşamak zorunda kalmış sosyalistlerin önemli bir kısmının, Ergenekon soruşturması gibi bir hadiseye tavrını hiç mi hiç anlamıyorum; ölene kadar da anlamayacağım –inadına!(ÜMİT KIVANÇ)'' Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Kafalar karisik. Parola o kadar basit ki Kafalar karisik. Parola o kadar basit ki isareti tahmin etmek hic de zor degil. Bir aydan daha kisa bir surede yasanan olaylar: Fetullah Gulen hakkinda Yargitay tarafindan beraat karari, Fetullah Gulen’in Yesil Kart basvurusunun(!) reddi ve ABD topraklari disina cikartilacagi bilgisi, emniyet teskilatindaki Fetullahci kadrolarla en cok ugrasan isimlerden biri olan Adil Serdar Sacan’a duzenlenen saldiri gibi bir goruntu yaratan tir kazasi, Paksut’un “birilerince” takip edilmesi, Ergenekon adli sorusturma adi altinda gerceklesen Fetullah karsiti goruntu olusturan kisi ve kurumlarin gozaltilari, baskinlari. Oncesinde Kostebek kitabinin da yazari olan yazar-aydin Doc.Dr. Necip Hablemitoglu’nun sehit edilmesi, Danistay saldirisi ve bir yargicin vazifesi basinda sehit edilmesi, Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombali uc saldiri, gayri muslim azinlik statusundeki kisilerin (rahiplerin) oldurulmesi… Yesil Kusak projesi yerini Ilimli Islam ideolojisi altinda gerceklestirilecek yeni bir projeye, GOP’a birakti. Bazi ulkelerde renkli devrimler yapildi. Bazilarinda yapilmasi icin temelleri atiliyor. Bizde de “Sessiz Germe Psiko-Saldirisi (SGPS)” uygulaniyor. Insanlar fark ettirilmeden, sessizce birbirlerinden bazi kavramlar araciligiyla gerdiriliyor, kopartiliyor, kiskirtiliyor. Ergenekon teror orgutudur, degildir bu ayri. Ama birileri toplumun onemli bir yuzdesinin takdir ettigi, ornek aldigi, takip ettigi bir ismi (Sinan Aygun)’u “en cok aranalar listesinde” yer alan teroristler gibi muamele yaparak kameralar esliginde goz altina alirsa, o kadar polis arasinda kacma olasiligi bulunmayan Tercuman Gazetesi Genel Yayin Yonetmenini kelepce takarak goz altina alirsa bunda kiskirticilik hatta tahrik aramak gerekir. Bu konu kisilerin ustunde lakin, bu muamelelerin fotografi cok guzel yansitmasi nedeniyle bahsetmek istedim. Ama konuya cesitli acilardan da bakmak gerekir ki, stratejimizi iyi belirleyebilelim. Bunlara komplo teorileri de diyebiliriz. Olasilik 1-) Once kadrosu iktidara geldi simdi de Fetullah Gulen’in kendisi Turkiye’ye gelecek. . ! Fetullah Gulen’in tum kadrolari ve toplumu-devleti ele gecirmesi icin, Gulen’in Turkiye’ye gelisi oncesinde tum karsi-aykiri sesler sindirilmek isteniyor. Bu nedenle ABD-Israil ve bilmem kim destekli bu derin guc Necip Hablemitoglu’nu oldurerek ise baslamistir. Emre Poyraz’lari iceri alarak, Fetullah Gulen’in ABD’den yaptigi cagrilara da uyarak yani Ulusalciligi engellemeye bitirmeye calisarak, Ergenekon yaftasiyla karsi ses ve gucleri bitirmektedir. Turkiye’ye gelisi oncesinde ulkede gerilim yaratilmak toplum ayristirilmak isteniyor. Fetullah Gulen’in o ulvi(!) ve sakin mizacindan toplum yararlatilmak ve tek care olarak %70’lerle iktidar olunmak isteniyor. Cunku bu plana gore SGPS sonucundaki gergin toplumu sakinlestirecek, toplumsal barisi ve huzuru saglayabilecek yalniz ve yalnizca Gulen ve onun kadrolaridir. Ergenekon olarak iddia edilen yapilanma icinde belki de bir kostebek vardi, Turhan Comez. Olabilir mi, niye olmasin? Tayyip Erdogan ile belki de yapay olarak ayrilik yasadi, birilerinin verdigi bilgilerle yolsuzluklarin ustune giderek ani donus ve degisimin suphelerini unutturdu, guven sagladi. Surekli ulusal camianin icinde yer aldi. Bir nevi iceri sizma. Bilgi aldi, aktardi, yonlendirdi… Olasilik 2-) AKP temmuz sonunda kapatilacak ve… AKP’nin temmuz ayi sonunda kapatilmasi ve malum AKP kadrosuna siyasi yasak konulmasi ile, istese de istemese de bu kesim buyuk bir oranda oy kaybi yasayacak, cunku yeni isimle (her ne kadar SPK’nca ve anayasaca yasaklanmis olsa da) kurulacak partiyi devam ettirebilecekleri kadro tasfiye edilmis olacak. Bir erken secim ve buyuk olasilikla CHP-MHP koalisyonu iktidar olacak (hemen AKP’den kurtuluyoruz diye sevinmeyin). CHP’nin iktidar olmasi, su an cok ters hatta olanaksizmis gibi gorunse de ABD’nin isine yarayacak. Cunku ABD Iran’i, ******** goruntusu veren AKP ile vuramaz ama ABD karsiti gorunen CHP ile vurabilir. Neden boyle ters bir yorum yapiyorum. Cunku tarih bize her zaman gostermistir ki, biz o gun ne goruyorsak yarin o seyin tam tersini goruyor ve yasiyoruz. Cunku politika aldatma, cokyuzluluk ustune kuruludur. Bugun AB’ye hayir diyenler yarin en koyu AB’ci olabiliyorlar. AKP’nin kapatma davasi ve ulkede yaratilan gerilim de ABD’nin oyunu olabilir. Yanlis anlasilmasin AKP’nin kapatilmasi icin dava acan sahin yurekli Bassavcimiz ABD’nin oyuncagidir demiyorum. AKP bilerek ve isteyerek (ABD’nin kendisi icin yarattigi gucun ruzgariyla bana bir sey olmaz diyerek, bei delige supurmeyecekler diyerek, ABD’den sinirsiz destek alarak-ABD’de bu gunleri onceden planlayip AKP’ye aykiri eylemlerde bulunmasi icin destek vererek) kapatma davasinin konusu olusturan eylemleri gerceklestirmistir. AKP sandiginin aksine kapatma davasinin acilmasini ABD araciligiyla engelleyememistir. ABD de, onceden gaz verdigi AKP’yi kendi ettigini kendi bulmasi icin uzaktan izlemektedir. Boylece AKP’yi delige supurmus, CHP-MHP’yi basa almis olacaktir. AKP’nin kapatilmasi, olasi (hem ic hem de dis dinamiklerin etkisiyle) ekonomik kriz, AKP’nin agresif ulke yonetiminin yarattigi toplumda huzur bulma istegi, CHP-MHP koalisyonunun kurulup iktidar olmasi icin yeterlidir. Tabi bu arada yeni bir parti ve kisi ulke yonetimine talip olmazsa(ABD’nin yeni oyuncagi olarak). ABD, CHP-MHP koalisyonunun iktidar olmasini, Iran’i vurmada kendisine destek olmasi icin istemektedir. AKP kapatilir belki bir ekonomik kriz cikar erken secime gidilir ve CHP-MHP iktidar olursa, bu partileri Iran operasyonuna ikna etmek icin (hem de toplumu) ulkede onemli kisiler (sagdan ve soldan kendisine deger verilen kisiler), dis kaynakli guclerin (CIA/MOSSAD/MI-6) operasyonlariyla öldürülüp, bu Iran’in ustune yikilabilir. Irtica ve seriatciliktan kapatilan bir AKP, laik ve cumhuriyetci koalisyon partileri CHP-MHP; ve nukleer silahlari(!) olan bizim aydinlarimizi olduren irticaci seriatci bir “yakin tehdit Iran”. Her gun bu yorumlari tv.lerde izlete izlete, yasanacak olaylarin da destegiyle on gunde tum toplumu Iran dusmani yapmak zor degil. Sonra usler, limanlar acilir, ABD Iran’a girer. %45’nin Turk oldugu (guney Azerbaycan-Iran’in kuzeyi ve civari) bir ulke daha soykirimlarla isgal edilir. ABD istedigini almis olur. GOP’ta bir adim daha ilerlemis olur. Sonucunu bu sekilde tahmin ettigim ABD’nin Turkiye operasyonu devam ededursun, toplum halâ Ergenekon, turban, laik-antilaik kavramlariyla ugrasiyor. Iran vurulur/isgal edilir. Zayiflatilmis bir Iran (tipki bugunku Irak gibi) PKK’nin yeni yuvasi olur. Bu arada toplum, Iran’da yasanacak vahsetleri/soykirimi gordukce CHP’den nefret etmeye baslar. Iran’li kardeslerimiz icin, onalara destek icin musluman bir parti(!) arayislari baslar. Sonrasi malum kisir dongu. Ha bu arada Irak’tan sonra bir de Iran’da ABD ile komsu oluruz. Suriye’de gitti mi sıra bize gelir. Gelir mi, evet gelir. Cunku BOP/GOP’un merkezi Turkiye, baskenti Diyarbakir. Ve saire ve saire… Okurlarim, simdi bu soylediklerim size belki de cok ucuk gelebilir. Cunku ben bile bazen bu dusuncelerimle catisiyorum, sorguluyorum. Ama bana, 20-25 sene sonra donupte arkaya baktigimizda boyle bir tablo, boyle bir tarih gorecekmisiz gibi geliyor. Bu yalnizca Ergenekon meselesi falan da degil. Bariz bir bicimde yolun sonu ABD-Israil (yani Evangelist) planlarina cikiyor. Turkiye zarar gorecek, kazanimi Evangelizm saglayacak. Suan cok buyuk bir projenin parcalarini seyrediyoruz. Bu duruma basit yorumlar yapmaktan oteye gidemeyerek seyirci mi kalacagiz yoksa birileri uyanip da buna bir dur deyip aktor konumuna mi gececek, Turkiye sahipsiz degil, onu kan dokerek binbir zorlukla kazandik ve savunduk, bu ulke bizimdir, kimseye yem etmeyiz mi diyecek, bunu da gorecegiz. Belirtmekte yarar var. Olasilik 1 ve 2 ile ilgili elimde herhangi bir duyum, bilgi ya da kanit yoktur. Yalnizca zihnimden gecen dusuncelerden, “mi acaba”lardan ibaret komplo teorileridir. TEVFiK BiR Stratejist-Yazar Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Sayın Efendi Türkler bu yazıyı başka bir başlıkta daha okumuştum.Şimdi ikinci defa okudum.Sayın BİR her ne kadar zihninden geçenler olarak özetlese de yazdıklarını oldukça ince hesaplara dayanan varsayımlar.Biraz da korkutucu! Fethullah Gülen'den başlayan bu yazı da önce tabanı oluşturmak,ulusalcıları bertaraf etmek daha sonra Fethullah Gülen'in kendisiyle,düşünceleriyle söz sahibi olduğu bir ülkeye olanak sağlayan güçlerin iktidar kavgasını ve bunu açıklamaya çalışan örnekleri görüyoruz. Kafalar karisik. Parola o kadar basit ki isareti tahmin etmek hic de zor degil. Bir aydan daha kisa bir surede yasanan olaylar: Fetullah Gulen hakkinda Yargitay tarafindan beraat karari, Fetullah Gulen’in Yesil Kart basvurusunun(!) reddi ve ABD topraklari disina cikartilacagi bilgisi, emniyet teskilatindaki Fetullahci kadrolarla en cok ugrasan isimlerden biri olan Adil Serdar Sacan’a duzenlenen saldiri gibi bir goruntu yaratan tir kazasi, Paksut’un “birilerince” takip edilmesi, Ergenekon adli sorusturma adi altinda gerceklesen Fetullah karsiti goruntu olusturan kisi ve kurumlarin gozaltilari, baskinlari. Oncesinde Kostebek kitabinin da yazari olan yazar-aydin Doc.Dr. Necip Hablemitoglu’nun sehit edilmesi, Danistay saldirisi ve bir yargicin vazifesi basinda sehit edilmesi, Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombali uc saldiri, gayri muslim azinlik statusundeki kisilerin (rahiplerin) oldurulmesi… inanınki bu örnekler benim aklımı oldukça karıştırdı.Ama bütün olanların içerisinde eminim daha büyük denklemler vardır.Sadece Fetullah Gülen hesabına dayanmayan;belki de onunda içinde bulunduğu çözülmesi zor bir denklem.Gelelim olasılıklara; Olasilik 1-) Once kadrosu iktidara geldi simdi de Fetullah Gulen’in kendisi Turkiye’ye gelecek. . ! Alın size bir komplo teorisi;haklılık payını gelin beraber sorgulayalım.Önce kadrosu iktidara geldi diye bizde AKP üzerinde teoriler üretelim.AKP kendini merkez olarak niteleyen;bence muhafazakar bir sağ çizgisini taşıyan bir iktidar.AKP tabanına baktığımız zaman oldukça ilginç bir tablo karşımıza çıkar.O taban da kimler yoktur ki!Milli Görüşçüler,liberaller,demokratlar biraz daha halka inelim;esnafından işçisine,fakirinden zenginine...%47 bunu bize açık bir şekilde gösteriyor.Peki bu parti denildiği gibi Fetullah Gülen için çalışan,kadrolaşma yoluyla ona yol açan ve bunun öncesinde aykırı sesleri susturmayı mı amaçlıyor.Olabilir, neden olmasın?Olabilirliği kadar olmayabilir de;neden mi?Bir kere son yaşananlar bana her oyuna kurban verilecek siyasi bir anlayışın varlığını açık olarak gösterdi.Ama bunu yanında da kadrolaşma dediğimiz sadece bu iktidar ile var olan değildir;CHP de iktidarsa olsa bunu yapar,DTP de olsa bunu yapar!Ve her iktidar geldiği zaman kurallarını getirir,hukuk anlayışını getirir.Var mı aksisini iddia eden? Olasilik 2-) AKP temmuz sonunda kapatilacak ve… ve yine demokrasi diye bir aldatmacının kıyısında nefes almaya çalışacağız,ekonomi iyi olmayan haliyle bugünü aratacak.Ve bence de gelen erken seçim eğer siyasi yasaklılar getirecekse bu kapatma, CHP-MHP iktidarı kolkola devam edecek bizim olmayan bir parlemantoda bizi temsil etmeye.AB demeyeceğim bile;bazı arkadaşlarımız ısrarla AB bizi almazsa biz de istemeyelim,ne olacak anlayışında... ve gelegelim ABD ve köstebek olabilir mi?ABD hesaplarına göre davranmasını çok iyi bilen süper güç.O işine geleni ister ve eğer AKP onun için artık işlevlirliğini yitirmişse neden o da kendine zemin yoklamazsın. Ben kendi kişisel çıkarları için halkı,yasayı,hukuku,insanı yok sayan bir parlemantoda,beni temsil ettiğini sayan ama hala sistemi bile çözme aşamasına gelmiş bir vekiller topluluğundan,tekelci bir medyadan ve yine de susmayı yeğleyen ülkem insanından sonra tüm komplo teorilerini alıp kavramlar dünyasına kendi ülkemle beraber armağan ediyorum. Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 olasaılık 4;bu oyunlar hiç hız kesmeden bu ülkeyi yıkıp yakmaya devam eder. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 olasaılık 4;bu oyunlar hiç hız kesmeden bu ülkeyi yıkıp yakmaya devam eder. Dur bakalım,daha neler olacak!ben geçtim anlamayı şimdilik seyirciyim...bu arada Sayın Uras tarafından verilen önerge kabul edilmiş.Sadece bağımsızların imzası var...AKP ve CHP nerede?çok merak ettim...meclis kürsülerinde mi sadece savcılık,avukatlık! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Aslinda bütün bunlarin tek bir maksadi vardir oda darbeye davet,gerisi fasa fiso,hadi bakalim göstersinler kendilerini ceksinler Kenan Evren'i sorguya Hilmi Özkök'ü,Tayyip Erdogan'i,Abdullah Gül'ü.iste demokrasi budur yoksa iki generalle vatan kurtaran aslan misali marksist döneklerin gazeteleriyle kendilerini avutanlar acikca darbe cagrisi ypmaktadirlar.Yani tavsana kac taziya tut hesabi. saygilarla Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 ERGENEKON'DAN VEKİLLERİMİZE.... Birde ülkemizi satan ABD VEKİLLERİMİZE.... dokuna bilsek şöyle rahatca.. Alıntı
Φ Yorgun_Demokrat Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Veli Küçük, Allah Büyük... Alıntı
Φ Istanbulian Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 ERGENEKON'DAN VEKİLLERİMİZE.... Birde ülkemizi satan ABD VEKİLLERİMİZE.... dokuna bilsek şöyle rahatca... Gecmis 60 yilda "dokunuldu" ve hatta idam bile edilenler oldu ... Bu darbeler gelismemizi "on yilda bir" kesintiye ugratti ... Evet Ergenekoncular bizi Rusya,Cin, Iran olusuma cekmek istiyorlardi ... Suriye vari bir rejim hayallerinde ... Buraya ulasmak icin de terör estirdiler ... Ve bu is cok daha fazla büyeyebilir ... Bunu su siralar ibretle,hayret ve saskinlikla seyir ediyoruz ... AB cercevesinde kanunlar degismeseydi anli,sanli pasalar idam ile yargilanacakti. "Amerikaya satildik" meselesine gelince ... Sanilir ki DP ile baslamistir. Halbuki bizi Natoya sokan Inönü ve CHP´idi ... Bunu da pek yadirgamamak lazim. Malum2.DS sonra Stalin Kars vilayetini ister ve bunun üzerine Türkiye ABDye siginir. ABDye kaymanin sebebi ise , Rusyanin yayilmasi toprak üzerinden oldugundandir. Öyle deniliyor ... Diger Türk cumhuriyetlerine baktigimizda , onlarin gibi bir kaderimiz de olabilirdi ... Mustafa Armaganin bu konuda bir makalesi : Menderes mi Amerikancıydı İnönü mü Tarihini unutmaya yatkın bir toplumuz. O yüzden Adnan Menderes ve DP’nin Amerikancılıkla suçlanması karşısında sormamız gereken soruları sormuyoruz Türkiye’de sağ ve sol kesimlere mensubiyet, oyuncuların film icabı aldıkları isimlere benzer. Solun tohumlarını atanların (mesela Nazım Hikmet) Avrupa’da sağ kabul edilen kesimden, yani Osmanlı aristokrasisinden, buna mukabil sağın öncüsü kabul edilenlerin önemli bir kısmının alt ve orta sınıftan gelmiş olmaları (mesela Mehmed Akif) yeterince açıklayıcıdır. Bu açıdan bakılırsa Türkiye’nin siyasî yelpazesindeki sol partiler ile sağ partiler arasında su geçirmez bölmeler bulunduğu varsayımının manasızlığı daha net olarak görülür. AMERİKA’NIN ACENTESİ Geçenlerde kapım çalındı. Kargocuymuş gelen. TBMM Yayınları’ndan sipariş verdiğim kitapların içinden İsmet İnönü’nün TBMM’deki Konuşmaları adlı üç ciltlik derleme çıkınca az daha çığlığı koyuverecektim. Ne de olsa ‘İkinci Adam’ın çizdiği fuleli zikzakları bizzat kendi konuşmalarından takip etmenin keyfi bambaşka olacaktı. Bu kitapta bir araya toplanan konuşmalar sayesinde görüyoruz ki, ikide bir Türkiye’yi küçük Amerika yapmakla suçlanan ve sanki ABD’nin Türkiye’deki acentesiymiş gibi bir muamele gören DP, meğer bu işte pek masummuş, hatta CHP’nin ve İnönü’nün eline su dökemezmiş. Yine kitaptan görüyoruz ki, TBMM’de açık açık Amerikan dostu olduğunu, Türkiye’nin çıkarlarının mutlaka ABD’nin yanında olmakta yattığını haykıran kişi de İsmet Paşa’dan başkası değilmiş. Diyeceksiniz ki, bunu yeni mi öğrendin? Ağustos 1944’den itibaren tornistan ederek savaşı kaybedeceğini kör sultanın bile anladığı Almanya’yla ilişkileri aniden kesen ve hatta ona savaş ilan eden, ardından 25 Nisan 1945’te San Fransisko Konferansı’na temsilci gönderirken kendisi de boş durmayıp Tek Parti idaresini bitireceği demecini veren, böylece ABD ve müttefiklerine göz kırpıp el sallayanın İnönü olduğunu biliyordum kuşkusuz. Hatta 1948’de Türkiye’ye gelen ABD’li uzman Max Thornburg’un TC’nin belli başlı kurumlarını ve evrakını baştan ayağa didik ettiğini ve ulaştığı sonuçları bir rapor halinde ABD yetkililerine sunduğunu da okumuştum bir yerlerde. Yine de Paşa’nın üstelik Meclis çatısı altında, üstelik muhalefetteyken bu denli net bir dille ABD yanlısı olduğu itirafında bulunduğunu yeni öğrendim. Şimdi vakit kaybetmeden geçelim İnönü’nün itiraflarına ve bakalım gerçek Amerikancı kimmiş, o anlatsın bize. Tarih: 25 Şubat 1960. İnönü coşmuştur. Bakın neler döktürmüş TBMM kürsüsünden. Beraber okuyalım: ‘Birleşik Amerika NATO’dan evvel yardımcımız, NATO içinde müttefikimiz, CENTO içinde ittifakın teşvikçisi ve bunlardan başka iktisadi, mali alanda kuvvetli desteğimiz olmuştur... Siyasi partilerin hiçbirinde Amerika münasebetlerini kıymetli tutmayan bir telakki yoktur. Biz, CHP ise, bu yeni münasebetlerin 15 sene evvelki kurucusu ve 15 seneden beri sadık taraftarıyız. Bizim kanaatimizce ABD dostluğunun temelini Hükümetten Hükümete bir münasebet manzarasının ötesinde, milletten millete münasebet kaidesinde sağlam olarak muhafaza etmek lázımdır.’ Demek ki neymiş: İnönü’ye göre ABD yardımcımız, müttefikimiz, iktisadi ve mali alanda destekçimizmiş, bir. 1960 yılında, yani 27 Mayıs’tan 3 ay önce partiler arasında zaten farklı düşünen de yokmuş, iki. 15 yıl önce, yani 1945’te ABD ile ilişkileri başlatanın CHP olduğundan gururla bahsediyormuş, üç. ABD ile ilişkiler öyle hükümet politikalarıyla ilgili olmayıp bizzat iki millet arasındaki kalıcı bir ilişkiymiş, dört. Bununla de yetinmiyor İsmet Paşa; ABD ile ilişkilerin o kadar sağlam tutulmasını istiyor ki, onu sakın ola ki, iki milletin dostluğuna değil, sadece çıkar hesaplarına dayamak şeklinde anlamayın. Çünkü Paşa’ya göre Amerika Devleti kadar halkı ve kültür alemi de Türkiye’nin iyiliğini istemekte ve dostluğu milletten millete olarak benimsemektedir. Partiler, iktidarlar gelip geçicidir ona göre, ancak ABD ile dostluğumuz kalıcıdır. RULET MASASI İnönü son söz olarak şunları söylemekten alamaz kendisini: ‘Amerika emin olmalıdır ki, kendisi için en sağlam müttefik Türkiye, demokrasi ile idare edilen bir Türkiye olacaktır.’ Hiçbir yoruma açık kapı bırakmayan bu net ifadelerden sonra Türkiye’yi ABD politikalarına teslim edenlerin sözüm ona sağcılar ve DP olduğunu, buna karşılık CHP’nin anti-Amerikan bir duruş sergilediğini hálá tekrarlayan olacak mı, bilmiyorum. Olur bence. Zira hafızası ve süreklilik fikri tahkim edilmemiş bir toplumda her 5-10 yılda bir herkes rulet masasında yer değiştirir ve bir süre sonra kimse kimsenin daha önce nerede durduğunu hatırlayamaz ve sorgulayamaz olur. Ama rulet oyunu devam etmektedir bu arada. Önemli olanın oyunun devam etmesi olduğuna inanmışızdır. 14 Mayıs 1990 günü ‘Silahlı Kuvvetler’in işbirliğiyle Türkiye’yi hiçbir yere götürmek mümkün değildir’ diyen Deniz Baykal’ın bugün apoletli e-muhtıraya can havliyle sarılmasındaki farkı çelişki olarak mı yoksa takiyye olarak mı değerlendirmek gerektiğine karar veremeyişimizin sebebi budur. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Dokunabilmek,dokunabilmek,dokunabilmek...keşke herkes yürekli,cesur olsa da yazılanları anlasa!Ve dokunulması gereken dokunulmazları tanısa! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gecmis 60 yilda "dokunuldu" ve hatta idam bile edilenler oldu ...Bu darbeler gelismemizi "on yilda bir" kesintiye ugratti ... Evet Ergenekoncular bizi Rusya,Cin, Iran olusuma cekmek istiyorlardi ... Suriye vari bir rejim hayallerinde ... Buraya ulasmak icin de terör estirdiler ... Ve bu is cok daha fazla büyeyebilir ... Bunu su siralar ibretle,hayret ve saskinlikla seyir ediyoruz ... AB cercevesinde kanunlar degismeseydi anli,sanli pasalar idam ile yargilanacakti. "Amerikaya satildik" meselesine gelince ... Sanilir ki DP ile baslamistir. Halbuki bizi Natoya sokan Inönü ve CHP´idi ... Bunu da pek yadirgamamak lazim. Malum2.DS sonra Stalin Kars vilayetini ister ve bunun üzerine Türkiye ABDye siginir. ABDye kaymanin sebebi ise , Rusyanin yayilmasi toprak üzerinden oldugundandir. Öyle deniliyor ... Diger Türk cumhuriyetlerine baktigimizda , onlarin gibi bir kaderimiz de olabilirdi ... Mustafa Armaganin bu konuda bir makalesi : Menderes mi Amerikancıydı İnönü mü Tarihini unutmaya yatkın bir toplumuz. O yüzden Adnan Menderes ve DP’nin Amerikancılıkla suçlanması karşısında sormamız gereken soruları sormuyoruz Türkiye’de sağ ve sol kesimlere mensubiyet, oyuncuların film icabı aldıkları isimlere benzer. Solun tohumlarını atanların (mesela Nazım Hikmet) Avrupa’da sağ kabul edilen kesimden, yani Osmanlı aristokrasisinden, buna mukabil sağın öncüsü kabul edilenlerin önemli bir kısmının alt ve orta sınıftan gelmiş olmaları (mesela Mehmed Akif) yeterince açıklayıcıdır. Bu açıdan bakılırsa Türkiye’nin siyasî yelpazesindeki sol partiler ile sağ partiler arasında su geçirmez bölmeler bulunduğu varsayımının manasızlığı daha net olarak görülür. AMERİKA’NIN ACENTESİ Geçenlerde kapım çalındı. Kargocuymuş gelen. TBMM Yayınları’ndan sipariş verdiğim kitapların içinden İsmet İnönü’nün TBMM’deki Konuşmaları adlı üç ciltlik derleme çıkınca az daha çığlığı koyuverecektim. Ne de olsa ‘İkinci Adam’ın çizdiği fuleli zikzakları bizzat kendi konuşmalarından takip etmenin keyfi bambaşka olacaktı. Bu kitapta bir araya toplanan konuşmalar sayesinde görüyoruz ki, ikide bir Türkiye’yi küçük Amerika yapmakla suçlanan ve sanki ABD’nin Türkiye’deki acentesiymiş gibi bir muamele gören DP, meğer bu işte pek masummuş, hatta CHP’nin ve İnönü’nün eline su dökemezmiş. Yine kitaptan görüyoruz ki, TBMM’de açık açık Amerikan dostu olduğunu, Türkiye’nin çıkarlarının mutlaka ABD’nin yanında olmakta yattığını haykıran kişi de İsmet Paşa’dan başkası değilmiş. Diyeceksiniz ki, bunu yeni mi öğrendin? Ağustos 1944’den itibaren tornistan ederek savaşı kaybedeceğini kör sultanın bile anladığı Almanya’yla ilişkileri aniden kesen ve hatta ona savaş ilan eden, ardından 25 Nisan 1945’te San Fransisko Konferansı’na temsilci gönderirken kendisi de boş durmayıp Tek Parti idaresini bitireceği demecini veren, böylece ABD ve müttefiklerine göz kırpıp el sallayanın İnönü olduğunu biliyordum kuşkusuz. Hatta 1948’de Türkiye’ye gelen ABD’li uzman Max Thornburg’un TC’nin belli başlı kurumlarını ve evrakını baştan ayağa didik ettiğini ve ulaştığı sonuçları bir rapor halinde ABD yetkililerine sunduğunu da okumuştum bir yerlerde. Yine de Paşa’nın üstelik Meclis çatısı altında, üstelik muhalefetteyken bu denli net bir dille ABD yanlısı olduğu itirafında bulunduğunu yeni öğrendim. Şimdi vakit kaybetmeden geçelim İnönü’nün itiraflarına ve bakalım gerçek Amerikancı kimmiş, o anlatsın bize. Tarih: 25 Şubat 1960. İnönü coşmuştur. Bakın neler döktürmüş TBMM kürsüsünden. Beraber okuyalım: ‘Birleşik Amerika NATO’dan evvel yardımcımız, NATO içinde müttefikimiz, CENTO içinde ittifakın teşvikçisi ve bunlardan başka iktisadi, mali alanda kuvvetli desteğimiz olmuştur... Siyasi partilerin hiçbirinde Amerika münasebetlerini kıymetli tutmayan bir telakki yoktur. Biz, CHP ise, bu yeni münasebetlerin 15 sene evvelki kurucusu ve 15 seneden beri sadık taraftarıyız. Bizim kanaatimizce ABD dostluğunun temelini Hükümetten Hükümete bir münasebet manzarasının ötesinde, milletten millete münasebet kaidesinde sağlam olarak muhafaza etmek lázımdır.’ Demek ki neymiş: İnönü’ye göre ABD yardımcımız, müttefikimiz, iktisadi ve mali alanda destekçimizmiş, bir. 1960 yılında, yani 27 Mayıs’tan 3 ay önce partiler arasında zaten farklı düşünen de yokmuş, iki. 15 yıl önce, yani 1945’te ABD ile ilişkileri başlatanın CHP olduğundan gururla bahsediyormuş, üç. ABD ile ilişkiler öyle hükümet politikalarıyla ilgili olmayıp bizzat iki millet arasındaki kalıcı bir ilişkiymiş, dört. Bununla de yetinmiyor İsmet Paşa; ABD ile ilişkilerin o kadar sağlam tutulmasını istiyor ki, onu sakın ola ki, iki milletin dostluğuna değil, sadece çıkar hesaplarına dayamak şeklinde anlamayın. Çünkü Paşa’ya göre Amerika Devleti kadar halkı ve kültür alemi de Türkiye’nin iyiliğini istemekte ve dostluğu milletten millete olarak benimsemektedir. Partiler, iktidarlar gelip geçicidir ona göre, ancak ABD ile dostluğumuz kalıcıdır. RULET MASASI İnönü son söz olarak şunları söylemekten alamaz kendisini: ‘Amerika emin olmalıdır ki, kendisi için en sağlam müttefik Türkiye, demokrasi ile idare edilen bir Türkiye olacaktır.’ Hiçbir yoruma açık kapı bırakmayan bu net ifadelerden sonra Türkiye’yi ABD politikalarına teslim edenlerin sözüm ona sağcılar ve DP olduğunu, buna karşılık CHP’nin anti-Amerikan bir duruş sergilediğini hálá tekrarlayan olacak mı, bilmiyorum. Olur bence. Zira hafızası ve süreklilik fikri tahkim edilmemiş bir toplumda her 5-10 yılda bir herkes rulet masasında yer değiştirir ve bir süre sonra kimse kimsenin daha önce nerede durduğunu hatırlayamaz ve sorgulayamaz olur. Ama rulet oyunu devam etmektedir bu arada. Önemli olanın oyunun devam etmesi olduğuna inanmışızdır. 14 Mayıs 1990 günü ‘Silahlı Kuvvetler’in işbirliğiyle Türkiye’yi hiçbir yere götürmek mümkün değildir’ diyen Deniz Baykal’ın bugün apoletli e-muhtıraya can havliyle sarılmasındaki farkı çelişki olarak mı yoksa takiyye olarak mı değerlendirmek gerektiğine karar veremeyişimizin sebebi budur. Nasil olsa firsat bu firsat vur gitsin hesabi Menderes korumaya alindi Inönüye satasiliyor.Inönü mecbur kalmisti Natoya girmeye,ama Marshall yardimi ile Türkiyeyi Amerikanin kucagina oturtan Kore icin bayram eder gibi Amerika ugeruna asker gönderen Menderesti hemde Inönüye sormaya bile gerek duymadan.Tarihleri ya tam olarak anlatin yada anlatmayin,bilmem kimlerin tarihlerini alip burada Istiklal savasinin önde gelen isimlerinden olan birisine dil uzatmayin.Gercekleri örtemezsiniz ama gercek olmayan cok yalanlar üretebilirsiniz. Ergenekoncular diye yarattiginiz öcüye inandirmak icin cabaliyorsunuz,gercekte Ergenekon AKP nin gladyosu olmaktan öte birsey degildir vede fasafisodur,yok efendim Suriye yapacaklarmisda yok daha neler,kim dedi bunlari,darbe günlükleri kim bunlari yazid kimmis darbe günlügü yazan adam,onun kim oldugunu acikladilar ama nedense hic o tarafa dokunulmuyor.Taraf gazetesinin yalanlari ile hareket eden bir savci var ortada.Yarin bu adamlar serbest kaldiginda kiml,erin yüzlerinin kizaracagini simdiden merak ediyorum.Ordu düsmanligi ile hicbir yere varilmaz.Ordu düsmanligi halka hakarettir cünkü milletin evlatlaridir o orduda görev yapanlar.Mideleri baska yerlerden dolanlarin ordu düsmanligi cok dogaldir. Idamla sorgulanacakmislar siz heralde Tayyip le karistirdiniz.Oadamlar Türkiye icin mücadele verdiler AB ve ABD icin degil.önce onlarin idamla sorgulanmalari gerekir Imralida semirende dahil olmak üzere. saygilarla saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2008 301 icin neden gürültü koparildigi,AB nin ve besleme medyanin neden 301 icin savas verdigini anlamak icin su son günlerde Türkler ve Türkleri savunnalar hakkinda yazilan yazilara bakarak fikir yürütebiliriz.Cünkü yazilan hicbir makale veya manset fikir özgürlügünü yansitmamakta sadece kin kusulmaktadir.301 icin savas verenler ancak muratlarina ermislerdir.Bundan daha iyi firsat olamz artik,küfretmek saldirmak serbesttir yola devam edebilirsiniz.Apoya sayin diyebilirsiniz sehitlere kelle diyebilirsiniz,artik top sizin elinizde,AB ve ortagi AKP sayesinde top elinize verildi artik atip tutabilirsiniz. saygilarla Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2008 301 icin neden gürültü koparildigi,AB nin ve besleme medyanin neden 301 icin savas verdigini anlamak icin su son günlerde Türkler ve Türkleri savunnalar hakkinda yazilan yazilara bakarak fikir yürütebiliriz.Cünkü yazilan hicbir makale veya manset fikir özgürlügünü yansitmamakta sadece kin kusulmaktadir.301 icin savas verenler ancak muratlarina ermislerdir.Bundan daha iyi firsat olamz artik,küfretmek saldirmak serbesttir yola devam edebilirsiniz.Apoya sayin diyebilirsiniz sehitlere kelle diyebilirsiniz,artik top sizin elinizde,AB ve ortagi AKP sayesinde top elinize verildi artik atip tutabilirsiniz. saygilarla 301 sizi çok mu rahatsız ediyor?Peki düşünün,AKP tüm kaleleri ele geçirmiş ve Cumhuriyetçiler düşünce suçlusu.Biraz da kendiniz için düşünün.Nasıl 301? Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2008 Ben kendi kişisel çıkarları için halkı,yasayı,hukuku,insanı yok sayan bir parlemantoda,beni temsil ettiğini sayan ama hala sistemi bile çözme aşamasına gelmiş bir vekiller topluluğundan,tekelci bir medyadan ve yine de susmayı yeğleyen ülkem insanından sonra tüm komplo teorilerini alıp kavramlar dünyasına kendi ülkemle beraber armağan ediyorum. bende altına imza atsam mı mavi?hemde tüm samimiyetimle. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.