Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Anayasa Mahkemesi Rapörtörü Doç. Dr. Osman Can, türbanı serbest bırakan düzenlemenin iptalini isteyen davanın düşürülmesi yönünde görüş verdi. “Değişiklikler şeklen uygun” diyen Can, Anayasa Mahkemesi’nin “esasa” ilişkin karar alamayacağını öne sürdü. Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, türbanı üniversitelerde serbest bırakan Anayasa değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın reddi yönünde görüş bildirdi. Nihai kararı ise Anayasa Mahkemesi üyeleri verecek. Hatırlanacağı üzere CHP ve DSP, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren 5735 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un birinci ve ikinci maddelerinin iptali veya yok hükmünde olduklarına karar verilmesi ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması” istemiyle 27 Şubat tarihinde Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı. Davaya konu olan iki madde, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik yapılarak türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını öngörüyordu. AKP'nin Anayasa değişikliğini gündeme getirdiği süreçte "Ülkemizi ve üniversitemizi gericiliğe teslim etmiyoruz" başlıklı bir imza kampanyası düzenleyerek üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasına karşı çıkan ve 7 bin 532 akademisyenin imzasını alan Üniversite Konseyleri Derneği de Anayasa Mahkemesi'ne bir dilekçe vermişti. “Yalnızca şekil yönünden” Can’ın hazırladığı raporda, 1982 Anayasası’nın “Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa değişikliklerini esas yönünden denetim yetkisi vermediği; yalnızca şekil yönünden denetim yetkisi verdiği” ifade edildi. Can, değişikliklerin şekil yönünden Anayasa’ya uygun olduklarını savundu. Can’ın hazırladığı rapor, “Bu çerçevede esas denetimi yapılamayacağından, CHP ve DSP’nin Anayasa değişikliğinin iptal edilmesi talebinin yetkisizlik nedeniyle reddedilmesi” görüşünü içerdi. Can, görüşünü desteklemek için 1982 Anayasası’ndan önce Anayasa Mahkemesi’nin şekil görünümü altında esas denetimi yapan 1970 ve 1975 tarihli kararlarını hatırlattı. Can, bu kararların ardından kabul edilen 1982 Anayasası’nda yer alan 148. maddenin, Anayasa değişiklerinin denetimini şekille sınırlı tutma şartını getirdiğini ve bundan sonra esas denetiminin yapılamadığını vurguladı. Can ayrıca, Anayasa değişikliklerinin yargısal denetimi konusunda Avrupa’daki Anayasa Mahkemeleri’nin karar ve içtihatlarından örnekler verilirken, anayasa değişiklikleri üzerinde yargısal denetimin örneklerinin sınırlı olduğunu vurguladı. Karar tarihini Kılıç belirleyecek Basın sızan bilgiye göre Raportör Can, hazırladığı raporu dün Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a teslim etti. Haşim Kılıç da raporun birer örneğini üyelere dağıttı. Raporda davanın iptali ve türbanın üniversitelerde serbest bırakılması yönünde görüş bildirildi. Son söz Anayasa Mahkemesi’nin Raporun üyelerce incelenmesinin ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın belirleyeceği bir günde, anayasa değişikliğinin “iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması” istemi karara bağlanacak. Davayı, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması halinde 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak. Karar için en az 6’ya 5 salt çoğunluğun sağlanması gerekiyor. AKP'den raportöre alkış, CHP Mahkeme kararını bekliyor Raportörün kararının açıklanmasından sonra AKP milletvekili Sadullah Ergün, görüşü olumlu bulduklarını söyledi. CHP adına konuşan Onur Öymen ise daha önceki süreçleri göz ardı ederek esas olanın Anayasa Mahkemesi'nin kararı olduğunu, kendilerinin bu kararı beklediklerini söyleyerek raportörün görüşü ile ilgili yorum yapmaktan kaçındı. Raportör görüşünden ibaret değil Osman Can'ın aynı zamanda AKP'ye açılan kapatma davasının da raportörü olması, dün akşam iletilen kararın sadece türban düzenlemesine ilişkin bir "görüş" olarak değerlendirilmesini güçleştiriyor. Can'ın kapatma davasında da AKP lehine görüş bildirme olasılığının yüksek olduğuna dikkat çekiliyor. Ayrıca türban düzenlemesinde raportör kararıyla içine girilen bu sürecin, özellikle de Anayasa Mahkemesi'nin türban konusunda alacağı kararın AKP kapatma davasını da etkileyeceği belirtiliyor. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Erdogan neden sessiz durmakta ve sanki kendisi icin normalmis gibi Anayasa mahkemesinin kararini beklemektedir,Erdogan neden ikide bir AKP kapatilmayacak demektedir,neye dayanarak neye güvenerek bunu söyleyebiliyor kesinlikle. Sadece Anayasa mahkemesi rapörtörü degil AKP yanlisi olan mahkemenin baskanida AKP yanlisidir.Rapörtörün türban lehine yazdigi raporla AKP kapatilmayacak diyen Erdogan arasinda sizce ne fark olabilir?Bence sadece isim farkibirininki Osman digerininki Tayyib,isimler degil tasinan kafanin icindekiler önemli,**** saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Raportörün görüşü anayasaya uygun. "ANAYASA MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler." Yani Anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerini esas bakımından incelemeye yetkili değil. Bu yüzden anayasa değişikliğinin hukuken iptali zor görünüyor. Ancak, değişiklik son derce yersiz ve anlamsız. Anayasaya eklenen metin şu: “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez.Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.” Fakat zaten mevcut madde şöyle: "MADDE 42.– Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir." Şimdi bu maddeye bir de üstteki eklemeyi yapmaya gerek var mı? Anayasa böyle oyuncak edilir mi? Aklına esen böyle gereksiz eklemeler yaparsa bu işin sonu ne olur? Anayasa özleşsin, kısalsın denilirken anlamsız tekrar içerikli eklemeler yapılmış oluyor. Yasama böylesi sorumsuz mudur? Ha şimdi, yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez ama ilköğretim, ortaöğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilebilir öyle mi? Bir de deniyor ki AKP nin kapatılma davası bu karara bağlı. Anayasa değişikliği iptal edilmezse AKP haklılık kazanır ve kapatılmaması gerekir. Tam tersine! AKP anayasal düzeni böyle anlamsız zorlamalarla bükmeye çalıştığı için kapatılmalı. Şimdi ayıkla pirincin taşını! Mahkemenin esas bakımından iptal yetkisi yok! Ama ekleme de son derece anlamsız ve gereksiz! Ne olacak? Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2008 SEN DE HAKLISIN!Kadilik yapmakta olan Hoca davaliyi dinler, "Haklisin!" der. Davaci hemen atilir ve olayi uzun uzun anlatir. Dikkatle dinleyen Hoca ona dönerek, "Sen de haklisin!" deyince, yardimcisi Hoca'ya, "Hocam ikisine de hakli dediniz, bunlardan biri haksiz olmali." Hoca düsünür ve yardimcisina, "Dogrusu sen de haklisin!" diye karsilik verir. MUHABBETLE Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.