Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hastaneye mi..? Yoksa Nereye..?


Misafir birce

Önerilen İletiler

Evet bu soru ile karşı karşıya kaldım birkac haftadır Gazeteleri takip ederken...

 

Bir durum olduğun da, hastaneye mi gitmeli, yoksa nereye...?

 

 

 

1.5 YTL'lik iplik yok diye öldü !

 

Hamile kadının, 1.5 YTL'lik ameliyat ipliğinin bulunmaması yüzünden öldüğü anlaşıldı.

 

İnceleme, dördüncü çocuğuna hamile Fatma Ayan'ın, hastanede 1.5 YTL'lik ameliyat ipliğinin bulunmaması yüzünden

 

yaşamını yitirdiğini ortaya çıkardı...

 

Sivas'ta geçen temmuz ayında 26 yaşındaki Fatma Ayan'ı ölüme götüren olaylar, iddiaya göre şöyle gelişti:

 

Merkeze bağlı Gazi Köyü’nde 11 yıl önce 32 yaşındaki Şahin Ayan ile evlenen Fatma Ayan, 4’üncü çocuğuna hamile

 

kaldı. Doğuma 10 gün kala rahatsızlanan ve yeşil kartı bulunan Fatma Ayan, 7 Temmuz 2007 tarihinde eşi İstanbul’da

 

olduğu için kayınbiraderi Yıldıray Ayan tarafından bir otomobille saat 05.00 sıralarında Numune Hastanesi Doğum

 

Servisi’ne götürüldü.

 

 

Hastanede yapılan ilk muayene ve incelemeler sonucunda, anne karnında kordonu kopan bebeğin öldüğü anlaşıldı. Doktor

M.B. tarafından yapılan sezaryenle ölü bebek alındı. Operasyon sonrasında kanamanın devam ettiğini gözleyen doktor,

 

kanamanın durmaması halinde rahmin de alınabileceğini hastanın yakınlarına iletti. Doktor M.B., bu operasyon için

 

hastayı doktor L.K.'ya teslim ederek ayrıldı. Hastanın yapılan incelemelerinde kanamanın durmadığı belirlenince rahminin

 

alınması için ikinci bir operasyon yapılmasına karar verildi.

 

 

 

AMELİYAT İPLİĞİ BULUNAMADI

 

Operasyonun yapılabilmesi için iddiaya göre hastane içerisinde bir süre ‘sütür 1’ denilen ameliyat ipliği arandı, ancak

 

bulunamadı. Hasta bir süre bekletildikten sonra, acil olarak Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk

 

edildi.

 

 

Bu kez sevk evrakı eksik olduğu gerekçesiyle hasta iddiaya göre bir süre de orada bekletildikten sonra ameliyata alındı,

 

ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen, aşırı kan kaybettiği için saat 12.30 sıralarında yaşamını yitirdi.

 

 

ÖNCE ‘KUSUR YOK’ RAPORU

 

Olay sonrasında Fatma Ayan'ın yakınları Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruda bulunarak her hangi bir doktor hatası olup

 

olmadığının belirlenmesini istedi.

 

Savcılığın yaptığı soruşturma kapsamında Numune Hastanesi’nden, hastanenin kusuru olmadığı, hastanın durumunun ağır

olması nedeni ile kurtarılamadığı yönünde rapor geldi. Bunun üzerine savcılık takipsizlik kararı verdi.

 

 

 

BAKANLIK İNCELETİNCE ORTAYA ÇIKTI

Türkiye’de anne ve bebek ölümlerini derinlemesine inceleyen Sağlık Bakanlığı, Fatma Ayan'ın ölümünün araştırılması için

 

Sivas Sağlık Müdürlüğü’ne talimat verdi.

 

Sağlık Müdürlüğü’nce başlatılan soruşturmada, iddiaya göre Fatma Ayan'ı ölüme götüren ihmaller dizisi ortaya çıktı.

 

Savcılığa daha önce verilen doktor ifadelerinin aksine, müdahale yapılamamasının nedeninin, ‘sütür 1’ adlı ameliyat

 

ipliğinin bulunmaması olduğu öne sürüldü.

 

 

Soruşturma kapsamında başhekim başta olmak üzere, hasta kabulu yapan doktorlar ile satınalma birimi görevlilerinin

 

ifadeleri alındı. Görevlilerin ifadelerinden, ameliyat ipliğinin yokluğu nedeni ile müdahale yapılamadığı kanaatine varıldı.

 

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden de hastanın sevki ve sonrasında yaşananlarla ilgili bilgi alındı.

 

 

İHMALLER ZİNCİRİ

 

Yapılan soruşturma kapsamında, hastanede bulunması gereken ‘sütür 1’ adı verilen ameliyat ipliğinin, geçen yıl mayıs

 

ayında Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Çin malı’ ve ‘uygun ürün olmadığı’ gerekçesiyle toplatıldığı, hastane yönetiminin de

 

zamanında yeni ihale açmayarak bu tıbbi malzemenin alımını geciktirdiği iddia edildi.

 

 

O dönemde hastanede doktorlar arasında, ameliyat ipliği bulma yarışı yaşandığı ve bir çok doktorun ise hastalardan iplik temin etmeleri talebinde bulunduğu ileri sürüldü.

 

Hazırlanan raporlarda, ‘Böylesine önemli bir eksiklik bulunmasına rağmen, hastanenin hasta kabulüe devam etmiş

 

olması, ödünç bulma ve geçici olarak temin etme tercihi kullanmaması ve hastanın sevkini geciktirmesinin önemli kusur

 

olduğu’ kayda geçti.

 

 

Fatma Ayan'ın ölümünden bir gün sonra hastanenin, başka bir hasta için gerekli olan malzemeyi, ilde bulunan başka bir

 

hastaneden temin ettiği de soruşturma raporlarına yansıdı.

 

 

KARARI SAĞLIK BAKANLIĞI VERECEK

 

Sivas Sağlık Müdürü Sadettin Yazı, olay ciddi buldukları için hazırlanan soruşturma raporunun Sağlık Bakanlığı Teftiş

 

Kurulu'na gönderildiğini söyledi. Şimdi Sağlık Bakanlığı’ndan gelecek müfettişlerin olayı tüm yönleriyle aydınlatması

 

bekleniyor.

 

Yaklaşık 3 ay önce Numune Hastanesi’ndeki doğum bölümü kapatılarak, doktor ve personeliyle birlikte Sivas Devlet

 

Hastanesi bünyesine alındı. Ölüme neden olduğu iddia edilen ameliyat ipliğinin, operasyon yapıldıktan sonra kendi

 

kendine eriyerek kaybolan bir malzeme olduğu kaydedildi.

 

 

BAŞHEKİM: BİZ DE SORUŞTURMA AÇTIK

 

Olayda adı geçen doktorlar konuşmazken, Numune Hastanesi Başhekimi Ahmet Çakır ise olay tarihinde malzeme

 

eksikliği nedeni ile kendilerinin de bir soruşturma açtıklarını belirterek, şunları söyledi:

 

"Sağlık Bakanlığı bu malzemeleri o dönemde toplattığı için eksiklik vardı. Geçiş dönemi yaşandı. Ancak ölüm olayı

 

malzeme eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bu konuda bilirkişi raporları var. Uzmanlar hastaneye gelmeden önceki genel

 

durumundan kaynaklanan bir ölüm olayı olduğunu belirtiyorlar. Zaten ölüm olayı bizim hastanemizde değil, Cumhuriyet

 

Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleşti. Bu konuda değişik şeyler söylemeye çalışanlar var. Malzeme ile

 

ilgili hem bizim, hem de Sağlık Müdürlüğü’nün soruşturması devam ediyor. Konu soruşturma sonrasında netlik

 

kazanacak."

 

 

AİLE OLAYI ÖĞRENİNCE ŞOKE OLDU

Sağlık Müdürlüğü'nün açtığı soruşturma kapsamında ifade vermek için çağrılan Fatma Ayan'ın eşi Şahin Ayan ve

 

kayınbiraderi Yıldıray Ayan, ölüme neden olan ihmalleri yeni öğrendi. Olay tarihinde yengesini hastaneye getiren Yıldıray

 

Ayan şunları anlattı:

 

 

"Yengem hastalanınca hemen otomobille hastaneye götürdük. Sabahın çok erken saatleriydi. Hastaneye vardığımızda

 

yengem arabadan inip yürüyerek hastaneye girdi. Yapılan incelemede doktorlar bebeğin öldüğünü ve sezaryenle

 

alacaklarını söyledi. Ameliyat yapıldı ve bebeği aldılar. Daha sonra ise kanamanın durmadığını belirttiler. Aradan belirli bir

 

zaman geçtikten sonra hastayı Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edeceklerini söylediler. Sevk işlemini yaparken,

 

yengemin perişan bir halde olduğunu gördüm. Fakülte Hastanesi’ne gittiğimizde sevk evrakı olmadığı için bir süre daha

 

bekledik. Sonra acilen ameliyata aldılar. Ameliyata girerken yengem yine çok perişan haldeydi. Gözlerini açıp bana iki

 

kez ‘Abi’ diyebildi. Ancak bir süre sonra öldüğünü söylediler. Savcılığa, herhangi bir ihmal olup olmadığının belirlenmesi

 

için şikayette bulunduk. Ancak sonrasında bir gelişme olmadı. Bir süre önce Sağlık Müdürlüğü bizi arayınca bizim

 

bilmediğimiz yaşanan ihmalleri öğrendik ve üzüntümüz katlandı."

 

 

Olay tarihinde eşinin yanında olamayan Şahin Ayan ise, "Biz savcılıktan bir sonuç çıkmasını beklerken, Sağlık Müdürlüğü

beni aradı ve ifade vermem için çağırdı. Oraya gittiğimizde gerçekleri öğrendik. Koskoca bir hastanede nasıl olur da 1.5

 

YTL’lik bir iplik bulunamaz. Geride 3 tane öksüz çocuğumuz kaldı. Sorumluların gereken cezayı almalarını istiyorum. Biz

 

bu acıyı yaşadık, bari başka insanlar yaşamasın" dedi. Şahin Ayan, sorumlular hakkında dava açacaklarını da söyledi.

 

 

3 ÇOCUĞU ÖKSÜZ KALDI

 

İhmaller zinciri kurbanı olan Fatma Ayan’ın Seda (10), Iraz (8) ve Zeynep (2) adında 3 kız çocuğu öksüz kaldı. Seda ve

 

Iraz Ayan, Gazi Köyü İlköğretim Okulu’nda okuyor.

 

Ağzında emzik ile dolaşan 2 yaşındaki Zeynep Ayan ise yakınları tarafından büyütülüyor.

 

Fatma Ayan’ın mezarı ise köydeki evlerinin tam karşısındaki alanda bulunuyor.

 

 

06.03.2008

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sağlıklı böbreklerini aldılar

 

Bir hastane skandalı daha! Artık hastane teşhislerinden de emin olamayacağız. Genç kızın kanserli diye iki böbreği de

 

alındı. Ama...

 

Elazığ'da 23 yaşındaki Sevcan Yılmaz’ın sağlam olan iki böbreğinin kanserli olduğu gerekçesiyle doktorlar tarafından

 

alındığı iddia edildi.

 

Elazığ’ın Arıcak İlçesi’nde çiftçilik yapan 10 çocuklu ailenin 23 yaşındaki kızı Sevcan Yılmaz, bir süre önce halsizlik

 

şikayetiyle Elazığ Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi’ne götürüldü.

 

Burada, gerekli tetkikleri yapılan genç kızın patolojik raporlarına göre bir böbreğinde kanserli hücre tespit edildi. Üroloji

 

Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Kemal Atikeler başkanlığındaki bir ekip tarafından ameliyat edilen Sevcan

 

Yılmaz'ın iki böbreği birden alındı. Ancak iddiaya göre, alınan böbreklerde yapılan incelemede kanserli hücreye

 

rastlanmadı.

 

BANA BÖBREKLERİMİ GERİ VERSİNLER

 

Dialize bağlı olarak yaşamını sürdüren Sevcan Yılmaz, büyük üzüntü yaşıyor. Kendisi için her şeyin bittiğini söyleyen

 

Yılmaz, “Halsizlik şikayetiyle geldiğim hastanede iki böbreğimi aldılar. Bana böbreklerimi geri versinler. Bunun sorumlusu

 

kimse cezasını çeksin” dedi.

 

SORUMLUSU CEZASINI ÇEKSİN

 

Kızının durumundan büyük üzüntü duyan Abdullah Yılmaz, “Kızım hastalanınca Arıcak’ta doktora götürdüm. İlaç verip bir

 

şeyi olmadığını ve iyileşeceğini söylediler. Ancak bir süre sonra daha iyi tedavi olması için Elazığ’a getirdim. Hastanede

 

doktorlar böbreklerde kist olduğunu söyleyerek ameliyata alacaklarını, duruma bakacaklarını söylediler. Ama kızımın iki

 

böbreğini birden aldılar. Sorumlularının cezasını çekmesini istiyorum" diye konuştu.

 

KONU YARGIYA TAŞINACAK

Yılmaz ailesinin avukatı Burhan Şener, konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Avukat Şener, hastanenin

 

başhekimliğinden hastanın durumuyla ilgili raporları istediğini belirterek, “Bana rektörün onayından sonra raporları

 

verebileceklerini söylediler. Patolojik sonuçlara göre böbreklerin birinde kanserli hücre olduğu belirtilmiş. Ancak hastanın

 

iki böbreği birden alındı. Ameliyattan sonra iki böbrekte kanserli hücre olmadığı bilgisine ulaştık. Raporlardan sonra dava

 

açacağız” dedi.

 

26 Nisan 2008

 

 

Elektrik çarptı, 4 hastane dolaştı

 

Batman'da çocuğu elektrik akımına kapılan baba, 4 hastane dolaştı. Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nde solunum

 

cihazı takılan çocuk Diyarbakır'a sevk edildi. Batmanda yanık ünitesinin olmadığı ortaya çıkınca ortaya sağlık skandalı

 

çıktı.küçük kızın babası,yetkililer hakkında davacı olacağını kaydetti.

 

Olay, Batman Bahçelievler Mahallesi'nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Şırnak'ın İdil ilçesinden Batman'da ikamet

 

eden yakınlarını ziyarete gelen Yıldız ailesinin çocukları Semanur Yıldız (3), ısıtıcı kablosuna temas etmesi sunucu

 

elektrik akımına kapıldı.

 

Vücudunun büyük kısmı yanan küçük kız, babası A.Baki Yıldız tarafından Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Yapılan ilk

 

tedavisinin ardından çocuğunu özel bir hastaneye getiren baba burada da umduğunu bulamayınca, başka bir özel

 

hastaneye, oradan da Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne götürdü. Burada yapılan tedavinin ardından solunum cihazına

 

bağlanan Semanur, Diyarbakır Çocuk Hastanesi'ne sevk edildi.

 

Hastane yetkilileri, gelen hastaya ilk müdahalenin anında yapıldığını, ancak yanık ünitesi olmadığı için ilgili yerlere

 

sevkinin yapıldığını söyledi.

 

Recep Okuyucu- heryerdenhaber-Batman

 

27.04.2008

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hastanede skandal!

 

Küçük kıza, cildinde yanık olduğu halde 6 saat boyunca beş hastane dolaştırıldı

 

Üzerine kaza neticesi kaynar su dökülmesi sonucu yanan 8 aylık Rabia Karagöz isimli bebek, 6 saat boyunca hastane

 

hastane dolaştırıldı. Götürüldüğü 4 hastaneye de kabul edilmeyen Rabia bebek sonunda bir özel hastanede yoğun

 

bakıma alındı. Yaşanan olayla perişen olan aile, hastanelere tepki gösterdi. Güçlükle ayakta duran anneyi yakınları

 

sakinleştirmeye çalıştı.

 

 

Geçtiğimiz günlerde Adana'da yaşanan ve vücudu yanan birçocuğun acil serviste uzun süre bekletilmesi olayına benzer

 

bir olay da, İstanbul ve Kocaeli'nde yaşandı. Gebze'de ikamet eden Özal ve Sevil Karagöz'ün 8 aylık kızları Rabia, kaza

 

sonucu üzerine dökülen kaynar suyla yandı. İddialara göre baba Karagöz'ün işte bulunduğu saat 18:30 sularında

 

meydana gelen olayda, acılar içinde ağlayan bebeğini alan anne Sevil Karagöz, komşularının yardımıyla minik Rabia'yı

 

önce Darıca Devlet Hastanesi'ne götürdü.

 

 

Burada Rabia'ya ilk müdahale yapılırken hastane Rabia bebeği Gebze Fatih Devlet Hastanesi'ne gönderdi. Vücudunda

 

yanıklar bulunan Rabia'nın kabul edilemeyeceğini öğrenen aile bu kez Derince Devlet Hastanesi'nin yolunu tuttu. İddiaya

 

göre burası da acılar içerisindeki Rabia'yı kabul etmedi. Rabia'yı taşıyan ambulans, hastaneden gelen telefonla tekrar

 

Darıca Devlet Hastanesi'ne götürülürken kendilerini arayan hastane yetkilileri, yaralı Rabia'nın Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve

 

Araştırma Hastanesi'ne götürülmesini istedi. Bunun üzerine

 

 

Yanan bebeği hastane hastane dolaştırdılar

 

Kocaeli’nin ardından İstanbul’da da acil servis skandalı yaşandı. Üzerine kaynar su dökülen 14 aylık bebek, 7 saat

 

boyunca hastane hastane dolaştırıldı.

 

 

 

 

14 Mayıs 2008

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hastanelere Sıla cezası

 

Kaynar su dökülerek vücudu yandı. 6 hastane gezmesine rağmen hiç bir hastaneye kabul edilmedi. Hastaneler şimdi

 

cezasını çekiyor...

 

Sağlık Bakanlığı, "Özel Halkalı Sağlık Hizmetleri İstanbul Hospital Hastanesi'nin hasta kabul bölümünün 3 gün, Özel TEM

Hastanesi'nin hasta kabul bölümünün 5 gün süre ile kapatıldığını" bildirdi.

 

Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden yapılan yazılı açıklamada, "Kaynar su dökülmesi sonucu yanan

 

Sıla Temur isimli bebeğin 6 hastane gezmesine rağmen yoğun bakım yatağı olmadığı gerekçesiyle hastaneye kabul

 

edilmediği, en son getirildiği bir özel hastanede ise hastane ücreti pazarlığı yapıldığı" konusunda Bakan Recep Akdağ'ın

 

talimatı ile bir soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.

 

 

Yapılan ilk soruşturmada, Özel Halkalı Sağlık Hizmetleri İstanbul Hospital ile Özel TEM Hastanelerinin sağlık mevzuatına

 

aykırı hasta kabul ve tedavi işlemi yaptığı belirlendiğinden hastanelerin hasta kabul hizmetlerinin engellenmesi gerektiği

 

sonucuna varıldığı ifade edildi.

 

 

Açıklamada şunlar kaydedildi:

 

"Bu konudaki müfettiş önerisi Bakanlığımızca uygun görülmüş olup, olası mağduriyetlerin önlenmesi açısından Özel

 

Halkalı Sağlık Hizmetleri İstanbul Hospital Hastanesi'nin hasta kabul bölümünün 3 gün, Özel TEM Hastanesi'nin hasta

 

kabul bölümünün 5 gün süre ile kapatılarak hasta kabul hizmetlerinin engellenmesi, kapalı oldukları süre içerisinde bu

 

hastanelere getirilecek acil vakaların başka sağlık kurum ve kuruluşlarına sevki konusunda gerekli tedbirlerin alınması, bu

 

süre sonunda adı geçen hastanelerin sağlık mevzuatına uygun olarak hasta kabul ve tedavi edip etmediklerinin sıklıkla

 

denetlenerek sonucundan Bakanlığımıza bilgi verilmesi kararlaştırılmıştır."

 

 

 

DOKTORA "GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA"

 

Açıklamada ayrıca, Kocaeli'nde kaynar su dökülmesi sonucu vücudu yanan bebek Rabia Karagöz'ün götürüldüğü 6

 

hastaneye kabul edilmemesi sonucunda mağdur edildiği konusunda Bakanlık tarafından başlatılan soruşturmanın da

 

devam ettiği belirtilerek, "Hastanın ilk getirildiği Gebze (Darıca) Devlet Hastanesinde gerekli ilk müdahale yapıldıktan

 

sonra hastanın yoğun bakım yatağı bulunan bir hastaneye sevkinde gerekli koordinasyonu yapmayarak olumsuzlukların

 

yaşanmasına neden olan Gebze (Darıca) Devlet Hastanesi Nöbetçi Uzman Hekimi 657 Sayılı Devlet Memurları

 

Kanununun 137. maddesi gereğince görevinden uzaklaştırılmıştır. Bakanlığımızın bu konularla ilgili hassasiyeti aynı

 

şekilde devam edecektir" denildi.

 

 

 

16 Mayıs 2008

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

KANSERSİNİZ İKİ AY SONRA GELİN !

 

 

İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi kemoterapi ünitesinde yeterli hemşire görevlendirilmediği için, yaşam savaşı

 

veren hastalar saatlerce beklemek zorunda kalıyor.

 

Yeni kanser tanısı konanlara ise tedavi için en az 1.5-2 ay sonraya gün veriliyor.

 

 

DOKUZ Eylül Üniversitesi’nin kemoterapi ünitesinde sıkıntılı günler yaşanıyor. Ünitenin yeterli hemşireye sahip olmaması,

hizmetin özel yetişmiş kemoterapi hemşireleriyle değil başka kliniklerden geçici olarak gönderilen hemşirelerle

 

karşılanmaya çalışılması sorun yaratıyor.

 

Hemşireler tüm gün 09.00-17.00 saatleri arasında çalışmak zorunda kalıyor. Kemoterapi ünitesinde günlük tedavi olan

 

hasta sayısı 60-70 arasında, tedavi süreleri de 15 dakika ile 8 saat arasında değişiyor.

 

Tedavisi tüm gün süren hastalara, tedavilerinin tamamlanabilmesi için öncelik tanınıyor.

 

Hasta kemoterapi aldıktan sonra diğer seans için üniteden ayrılırken randevusu veriliyor. Ancak her hastanın ilaç alma

 

süresi farklı olduğu için hastalara saat değil gün randevusu veriliyor. Bu yüzden de hastalar sabah erkenden kuyruğa

 

giriyor.

 

Başhekim Prof. Dr. Sedef Gidener ise, "Hemşireler özel hastaneleri tercih ediyor.

 

Giden hemşirelerin yerine yenileri gelmiyor. Bu sorunun bir an önce çözülmesini istiyoruz" dedi.

 

Hastaların haklı olduğunu belirten Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Yılmaz da şunları söyledi: "Kemoterapi

 

hemşireliği özel eğitim ve tecrübe gerektiriyor. Her hastaya serum takılıyor.

 

Hemşire sayısı az olunca tedavi sırasında ciddi zaman kaybı yaşanıyor.

 

Yeni kanser tanısı konanlara tedavi için en az 1.5-2 ay sonraya gün veriliyor.

 

Burası zor bir servis olduğu için geçici olarak verilen hemşireler de kalmak istemiyor."

 

 

 

Hemşire istiyoruz

 

Hastalar defalarca dilekçe verip, hemşire takviyesi yapılmasını istediklerini belirterek, "Zaten hastayız. Saatlerce kuyrukta

beklemek bizi perişan ediyor" diye yakınıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doktor Hastanın Ölümünü İzledi

 

Türkiye her ne kadar sağlık skandallarına alışmış olsa da, Amerika´da yaşanan benzer bir olay dünyanın gündemine

 

oturdu.

 

New York’ta Kings County hastanesinde meydana gelen olayda, acil servise gelen 49 bir yaşındaki kadının bekleme

 

salonunda oturduğu sandalyeden düşüşü güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

 

Düştüğü yerde uzunca bir süre yüz üstü yatan kadınla, ne güvenlikçiler ne de sağlık ekipleri ilgilenmeyince, sonuç ölümle

sonuçlanan bir sağlık skandalına dönüştü

 

 

Çünkü hastanenin acil servis bekleme bölümündeki kadına fenalaştıktan 1 saat 4 dakika sonra müdahale edildi.

 

Güvenlik kamerasının üzerindeki saat sayesinde vurdumduymazlık kayda geçti ve yaşamını yitiren kadının ardından

 

ABD´nin sağlık sisteminin durumu herkesi ürküttü.

 

 

 

 

77400fh6.jpg

 

 

 

Görüntüler sadece sağlık sisteminin değil insan ilişkilerinin de nasıl zayıfladığını gösteriyor. Yere düşen kadının çırpınışını

 

görenlerin ilgisiz kalışı herkesi düşündürüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Başbakan Tayyip Erdoğan dün Uşak Atatürk Kültür Merkezi’nde Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, genç nüfusun önemine değindi ve ailelere en az 3 çocuk önerdi.

 

08.03.2008

 

 

Yedi bebeğe 1 hemşire bakmış

Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Ve Araştırma Hastanesinde yaşanan bebek ölümlerini inceleyen heyeti

 

hastanenin personel yetersizliğini saptadı...

 

Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşanan bebek ölümleriyle ilgili incelemelerde

 

bulunan Sağlık Bakanlığı'na bağlı İnceleme Heyeti bebek ölümlerinin dörtte birinin enfeksiyondan kaynaklandığını açıkladı.

Heyet, mikropların farklı türlerde olduğunu ve farklı mikroorganizmalar tespit ettiklerini belirtirken, hastanedeki personel

 

yetersizliğine dikkat çektiler.

 

Hastane yetkilileri; "Şu anda ünitede 78 tane bebek yatmakta, bunlardan 14 tanesinde enfeksiyon tespit edildi, tedavileri

 

devam etmekte.

 

Yeni doğan birimlerinde sıkıntılar mevcuttur ama beş sene öncesine göre ilerleme kaydedildi.

 

Sorun kapasitesinin üzerinde hasta kabul etmekten kaynaklanıyor ama bu çok genel bir sorun.

 

Sağlık personelinin yetersizliği burada çok önemli bir faktördür." açıklamasını yaparken,

 

Sağlık Bakanlığı'na bağlı İnceleme Heyeti, hastanede 6 bebeğe bir hemşirenin baktığını tespit ettiklerini açıkladılar.

 

BİR HEMŞİREYE 7 BEBEK

 

Bir hemşireye 6-7 tane bebek verirmesi durumunda aksamaların olacağının kaçınılmaz olacağını belirten yetkililer,

 

Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, bir hemşirenin yüksek riskli 4 tane bebeğe

 

bakmak zorunda kaldığını saptadıklarını açıkladılar.

 

Bu rakamların dünya sağlık standartlarının çok üstünde olduğunu açıklayan heyet, ölümlerin 4'de birinin hastane

 

enfeksiyonu yüzünden meydana geldiğini belirtti.

 

Sevgili hanım kardeşlerim, bir Başbakan olarak konuşmuyorum, bir dertli kardeşiniz olarak konuşuyorum.

 

-http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8405007.asp?m=1-

 

08.03.2008

 

Peki simdi kendi kendime soruyorum..

 

Hayatlarini yitirmis Bebeklerin, dertli Anne ve Babalarinin da....

 

konusmalarini duyabilecekmiyiz ...

 

seslerini duyura bilme imkani...,

 

Kendilerine Saglanacakmidir...

 

Alt yapi saglam olmadikca 2.8 kg - 3.6 kg bile, görüldügü gibi, malesef yok olmaya mahkumdur....evet malesef.

 

Saygilar

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 ay sonra...

3e747bc7984bd8408a53388.jpg

 

 

Yoğun bakımda yer bekliyor

Trafik kazası sonucu boyun ve ayakları kırılan Nazif Melen, yoğun bakımda yer olmadığı gerekçesiyle 3 gündür ölümle burun buruna !.

 

4 gün önce İstanbul Yolu üzerinde yolun karşısına geçmeye çalışırken otomobilin altında kalan Nazif Melen,

 

112 acil servis ambulansı ile Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

 

Burada ilk müdahalesi yapılan Melen, boynunda ve ayaklarında kırıklar tespit edilmesi üzerine UÜ TIp Fakültesi

 

Hastanesi'ne sevk edildi.

 

Ancak yaşlı adam, yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı ileri sürülerek yeniden Çekirge Devlet Hastanesi'ne gönderildi.

 

4 gündür burada tedavi gören Melen'in hayati tehlikesinin devam ettiği ve bir an önce ameliyat olması gerektiği belirtiliyor.

 

Nazif Melen, acılar içerisinde Tıp Fakültesi Hastanesi'nde kendisine yer açılmasını bekliyor.

 

Nazif Melen, çaresiz bir şekilde Tıp Fakültesi'nden haber beklediğini belirtirken, yanından hiç ayrIlmayan eşi Serife Melen

 

ise "Eşimin hayati tehlikesi hala devam ediyor.

 

Ama yoğun bakImda boş yatak yok deniyor" dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

622944633750.jpg

 

 

''Öldü'' denilen bebek aslında yaşıyordu

 

Balıkesir'de 9 yıllık tedavinin ardından tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen, ancak iki gün sonra

 

''öldü'' denilerek ailesine teslim edildiği öne sürülen bebek yaşadığı anlaşılınca tedavi altına alındığı

 

Bursa'daki hastanede yaşama tutunamadı.

 

Balıkesir İl Sağlık Müdürü Mehmet Çalışkan, olayın doğru olduğunu, sorumlular hakkında gereken tüm idari

 

ve hukuki işlemlerin yapılacağını bildirdi.

 

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Sütlüce Mahallesi Nil Sokak'ta oturan ve bebekleri olmadığı için 9 yıldır tedavi

 

gören Hüseyin-Hatice Bölme çifti, 6 ay önce gerçekleştirilen ''tüp bebek yöntemi'' sayesinde dünyaya gelecek ikiz

 

bebeklerine kavuşmanın hayalini kurarken, anne adayı 23 Mayısta ''kanama'' şikayetiyle Balıkesir Doğumevi'ne kaldırıldı.

 

 

 

Genç kadının doktoru, muayene ettiği hastayı ''erken doğum riski'' şüphesiyle doğumevine yatırdı.

 

Doğumevinde yatarken şikayetleri gittikçe artan genç kadın,

 

28 Mayıs gecesi yapılan müdahaleyle erkek bebeklerini dünyaya getirdi.

 

Ancak ölü doğan bebeklerden biri ailesi tarafından defnedilirken, yaklaşık 550 gram ağırlığında dünyaya gelen

 

ve ''Halil'' adı verilen diğer bebek kuvöze konuldu.

 

 

 

Anne, doğumevinden taburcu edilirken, bebeğin tedavisini üstlenen Çocuk Sağlığı

 

ve Hastalıkları Uzmanı Dr. S.G.T, doğumdan yaklaşık 36 saat sonra baba Hüseyin Bölme'yi telefonla arayarak,

 

bebeğin öldüğünü bildirdi.

 

Bunun üzerine kardeşinin eşiyle doğumevine giden Hüseyin Bölme, gerekli işlemleri yaptıktan sonra hastane

 

görevlilerince kantinden alınan bir karton kutuya konulan bebeğin cesedini teslim aldı.

 

Hastaneden ayrıldıktan sonra bebek için kefen dahil defin malzemelerini alan baba Bölme,

 

yaklaşık 2 saat süren alışverişin ardından evine gitti.

 

Hatice Bölme, defin öncesinde bebeğini son kez görmek isteyince, kutu içinde sargı bezine sarılı bebek anneye getirildi.

 

Bölme'nin baktığı sırada bebeğin hareket etmesi üzerine aile bebeği hemen evin yakınındaki bir özel hastaneye götürdü.

 

Burada yapılan ilk müdahalenin ardından kuvöze konulan bebek, tam donanımlı ambulansla, bir doktor ve hemşire

 

gözetiminde Bursa'daki hastaneye sevk edildi.

 

 

 

''Halil'' bebek, dünden beri tedavi gördüğü Bursa'daki özel hastanede bu sabah hayatını kaybetti.

 

''SORUMLULARIN BUNUN HESABINI VERMELERİ GEREKİYOR''

Bebeğin cenazesini teslim alarak Balıkesir'e giden baba Hüseyin Bölme, AA muhabirine yaptığı açıklamada,

 

eşinin 24 haftalık hamile olduğunu, kanama başlayınca doktor kontrolünde olması için doğumevine yatırdıklarını belirtti.

 

Eşinin kanamasının şiddetlenmesi üzerine doktorun müdahale ettiğini

 

ve bebeklerin 28 Mayısta dünyaya geldiğini anlatan Bölme, şöyle konuştu:

 

''Doğumda 'Biri öldü, biri yaşıyor' denildi. Yaşayan bebeğimiz de 36 saat yaşadı kuvözde.

 

Dün hastaneden beni aradılar, 'Bebeğiniz öldü, gelin alın' dediler. Hastaneye gittik, ölüm raporunu falan aldık.

 

Bebeği sargı bezine sarmışlar elime verdiler. 'Böyle ayıp olur' dedim, gidip bir kutu getirdiler.

 

Çocuğu kutuya koyduk. Bebeği aldığımızda saat 14.00 civarıydı.

 

Hastaneden çıkınca bebeğin defni için gereken malzemeleri aldık. Eve gittiğimizde saat 16.00'yı geçiyordu.

 

Hanım, çocuğun yüzünü son kez görmek istedi. Açtığımızda yengem bebeğin yaşadığını fark etti.

 

Hemen Balıkesir'deki özel bir hastaneye kaldırdık.

 

Burada 1-2 saat müdahale edildikten sonra ambulansla Bursa'ya getirdik.

 

Buradaki doktor, bebeğin dışarıda çok kaldığını, akciğerlerinin havasızlıktan zedelendiğini

 

ama kurtarmaya çalışacaklarını söyledi.

 

Ancak bebeği kaybettik.

 

 

Balıkesir Doğumevindeki doktor, bebeğin yaşasa da sakat kalabileceğini söylemişti, ben 'Olsun çocuğumu yaşatın'

 

dedim. Benim çocuğum, 'Öldü' diye verildikten 5 saat sonra bile yaşıyordu.

 

Niye 'Öldü' diye rapor verdiler elime ?

 

Sorumluların bunun hesabını vermeleri gerekiyor. Ben 9 yıldır evlat hasretiyle yaşıyorum.

 

Bakmasak çocuğu canlı canlı toprağa koyacaktık. Adalete başvuracağız, ben yandım başka aileler yanmasın.''

 

 

İL SAĞLIK MÜDÜRÜNÜN AÇIKLAMASI

 

 

Balıkesir İl Sağlık Müdürü Mehmet Çalışkan da iddiaların doğru olduğunu,

 

''Öldü'' denilerek ailesine teslim edilen bebeğin daha sonra yaşadığının anlaşıldığını belirterek, şunları söyledi:

 

 

''Olay çok üzücü, kesinlikle yaşanmaması gereken bir olay, soruşturma başlattık.

 

Bebeğin bu sabah Bursa'da hayatını kaybettiğini öğrendik, çok üzgünüz.

 

Bir bebeğin, ölmeden 'Öldü' diye hastaneden çıkartılması kabul edilemez bir şey.

 

Olayın sorumluları ortaya çıkarılacak ve hem idari hem de hukuki yönden gerekenler yapılacak.''

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

368120081103115217496.jpg

 

 

 

'Doktor mesai bitti dedi Adem öldü'

Olay Hakkari Şemdinli'de yaşandı. 4. kattan düşerek ağır yaralanan çocuk, müdahale edecek doktor olmadığı için öldü..

 

Hakkari Şemdinli'de 4. kattan düşen ve ağır yaralanan bir çocuk, sevk edildiği Yüksekova Devlet Hastanesi'nde,

 

doktorun, mesaisi bititği gerekçesiyle hastaneye gelmemesi üzerine hayatını kaybetti.

 

 

 

Alınan bilgiye göre, iki yaşındaki Adem Sağ ismindeki çocuk, Şemdinli'de 4. katta oturduğu evin balkonundan düştü.

 

Ağır yaralı olarak Şemdinli Devlet Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan Küçük Adem, ağır yaralı olarak yakınları

 

tarafından Yüksekova Devlet Hastanesi'ne götürüldü.

 

Burada, acil servisten çağrılan beyin cerrahı doktorun, mesaisi bitiği gerekçesiyle hastaneye gelmemesi

 

üzerine dört saat sedyede bekletilen Küçük Adem hayatını kaybett.

 

Hastaneye gelen çocuğun yakınları sinir krizleri geçirirken, hastane ve doktor hakkında şikayetçi olacaklarını belirttiler.

 

Bu arada, alınan bigiye göre, Şemdinli Devlet Hastanesi ve Yüksekova Devlet Hastanesi çalışanları

 

birbirleriyle tartışırken, hastane yönetiminin daha sonra bir açıklama yapacağı ifade edildi.

 

(CİHAN)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

 

Doktor: ...... sürüsü gibi hasta geliyor

Bu üçüncü çağrı Sağlık Bakanlığına.

 

Konu yine Körfez, yine Edremit Devlet Hastanesi.

 

Talihsiz bir kaza sonucu, yolumuz düştü dün.

 

Bir daha da'Allah düşürmesin'.

 

80 yaşındaki yengemiz, düşme sonucu kalça kemiğini kırdı.

 

Kuzey Ege'de, sağlık sistemine dair sorunları sıklıkla dile getirdim son dönemde.

 

Buralarda, yani Küçükkuyu, Altınoluk, Akçay gibi tatil beldelerinde, ne yazık ki donanımlı hiçbir sağlık kuruluşu yok.

 

Küçükkuyu, Çanakkale'nin son beldesi...

 

Balıkesir sınırını belirleyen Mıhlı Çayı'na mesafesi 5 dakika...

 

Dolayısıyla en hızlı ulaşılabilinecek hastane 60 kilometre uzaklıktaki Edremit.

 

Edremit, tüm çabalara rağmen 'İl' statüsüne getirilmedi hala... Dolayısıyla Araştırma Hastanesi filan yok.

 

Devlet Hastanesi de, evlere şenlik.

 

Hastanenin girişini bulmak bile dert.

 

Acil Servis'te Hastanenin eski başhekimi olan Ortepedi uzmanı ile görüştük.

 

Bıkkın, sıkkın hatta öfkeli 'Sabaha kadar 5 kalça kırığı geldi.

 

80 yaşında sokakta ne işleri var.Evlerinde otursunlar' eleştirisini yutmak zorunda kalarak...

 

'Kadro' yokmuş,uykusuz kalıyorlarmış, yorgun düşmüşler. Tüm bu serzenişleri anlamak mümkün.

 

Ama gelen telefonla, servisin ortasında avaz, avaz 'Bugün ...... sürüsü gibi hasta geliyor.'

 

İfadesini aynı anlayışla karşılamak mümkün değil elbette.

 

Maaşlarını, '.....' diyerek hakaret ettikleri vatandaşların ödediği vergiler sayesinde alan kasanın çürük elmaları,

 

Ak Parti hükümetinin, sağlık konusundaki titizliğini, insana hak ettiği değerin verilmesi konusundaki çabalarını,

 

beyhude bir çabaya dönüştürüyor ne-hak yere.

 

Bize diyor ki; 'Burada bir şey yapamayız. Hastanın ambulansla İzmir ya da İstanbul'a gitmesi gerekiyor.'

 

Ne deseler yapacağız elbette... 'Tamam' diyoruz. 'Ambulansınız var mı?'

 

Varmış 2 adet ama görevdeymiş. Bunun Türkçesini de aynı hekimden öğreniyoruz 'Özel ambulans tutacaksınız.

 

' Özel ambulans dediğiniz, 950 milyon.

 

Paranız yeterli değilse, ne halt ederseniz edin.

 

Önce Küçükkuyu Belediyesini aradım ambulans için...

 

Aracın motorundaki arıza, uzun yolda sorun çıkarabilir dedikleri için,

 

kadim dostumuz Edremit Belediye Başkanı Av. Tuncay Kılıç'tan yardım talep ettim.

 

Tuncay Bey'e ulaşamadım aslında ya, asistanının yönlendirmesiyle ulaştığım başkan yardımcısı arkadaşımız,

 

başkana dahi sormadan, Belediye'nin ambulansını hastaneye yönlendirdi.

 

Bu hareket kabiliyeti, karar mekanizmasının oluşturduğu düzenekle mümkün oluyor işte...

 

Tuncay Başkan'a ve Edremit Belediyesi'nde görev yapan tüm arkadaşlarımıza, nazımızı çeken ambulans sürücüsü kardeşimize duyarlılıklarından ötürü çok teşekkür ediyor minnetlerimi sunuyorum..

 

Hoş, Belediye'nin devlet hastanesine ulaştırdığı ambulansla oradan çıkmak da kolay olmadı aslında. Zira, hastane tam teşekküllü bir ambulansla yolculuk konusunda son derece ısrarlıydı.

 

Hem bakmayacaksın, hem saatlerce sedyede bırakacaksın, bir ördek dahi bulamayacak, sonda takmak için hasta yakınlarından yardım isteyeceksin, sonra da, nasıl bir araçla nakil edileceği konusunda ahkam keseceksin.

 

Senin '...... sürüsü' olarak gördüğün vatandaşa insani değeri verenin de yolunu keseceksin.

 

Yok öyle yağma..

 

Geceden, gündüze 5 kalça kırığı müracaatının hepsinin özel ambulansla yolculuk ettiğini varsayın bakalım...

 

Bölgede adı şimdilik tıpkı ortapedist hekim gibi bende saklı birkaç özel ambulans şirketi mevcut...

 

Dedikodular ayyuka çıkmış durumda 'Bu yönlendirmeden rant mı elde ediliyor?'

 

Milletin ağzı torba değil ki büzesin...

 

Aynı söylemlerde, bazı hekimlerin özel hastane ortaklığı da dilleniyor.

 

Buna da aşinayız, Allah çarşılarını Pazar etsin.

 

Amma velakin, 'Tek tabanca' durumundan istifadeyle 'Kasabanın Şerifi' gibi davranmak, hastane müdürünün de,

 

kapsamında bulunduğu düzenekle iş yürütmek gibi iddialar gündeme gelirse, Sağlık Bakanlığı'nın sorularına

 

cevap vermek, bu iddiaları çürütmek için uğraşmak hiç kolay olmaz.

 

Bu bölgede yapılması gereken en hayırlı hareket, Edremit'in il statüsüne getirilmesini hızlandırmak olacak eminim.

 

Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç'ın, bölgesine dair müthiş planları olduğunu biliyorum...

 

Ki bu projeler içinde Medikal Park da mevcut...

 

'Köpek' değil, 'insan' olarak anılmak ve hak edilen değerin teslim edilmesi için, tüm bölge halkını,

 

Başbakanı, Bakanlıkları Körfez'i mercek altında tutmaya davet ediyorum...

 

 

 

 

Not; Kaza sonrasında, hastamızın durumuyla ilgili sürekli iletişimde bulunduğumuz İstanbul İstinye Devlet Hastanesi

 

Baş Hekimi Sayın Cengiz Tamer'e ve ekibine de sonsuz teşekkürler ediyoruz...

 

Onlar gibi hekimlerimiz olduğu için de duyduğumuz gururun tarifi yok...

 

İdil Çeliker

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

adszgnn.png

 

 

 

Bebekleri karıştıran hastaneye 56 bin dolar ceza

Güney Kore'de bir mahkeme, bebekleri karıştıran hastanenin, 16 yıl boyunca başkalarının kızını

 

yetiştiren aileye yaklaşık 56 bin dolar tazminat ödemesine karar verdi.

Seul Merkez Bölge Mahkemesi hakimi Kim Sung-soo, tazminat kararının bu ay başında alındığını belirtirken,

davanın ayrıntısına ilişkin bilgi vermedi.

 

Yerel basında çıkan haberlere göre, çiftin 1992 yılında ülkedeki bir hastanede kız çocukları dünyaya geldi, ancak çift, kızlarını büyütürken kan grubu A olan çoğunun, kendilerinin olmayabileceğinden şüphelenmeye başladı.

 

Şu anda 16 yaşında olan kıza yapılan DNA testleri,

 

kızın bu çiftin çocuğu olmadığını gösterirken, hastane yaptığı hatayı geçen yıl kabul etti.

 

Hastane, özel hayata müdahale olacağı gerekçesiyle

 

çiftin biyolojik çocuklarının kimliği hakkında bilgi vermeyi reddediyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hastanın kasığında enjektör iğnesini unuttular

Karabük'te ameliyat edilen bir hastanın vücudunda 3 adet enjektör iğnesi unutulduğu iddiası

 

üzerine hastane yönetimince inceleme başlatıldı.

İddiaya göre, yaklaşık 3 ay önce Karabük Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi'nde kasık bölgesindeki

 

ağrılarından dolayı ameliyat edildiği bildirilen Nezahat Akçaoğlu'nun (38), taburcu olmasına karşın ağrıları dinmedi.

 

Artan ağrılar nedeniyle tekrar aynı hastaneye başvuran Akçaoğlu'na ağrı kesici ve enfeksiyon giderici ilaçlar

 

verilmesine rağmen kadının durumu iyice kötüleşti.

 

Bunun üzerine Akçaoğlu, yakınlarının da önerisiyle Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne müracaat etti.

 

Hastaneye yatırılan Akçaoğlu, sabah uyandığında kasık bölgesinde sivri bir cisim çıktığını fark etmesi üzerine

 

doktorunu çağırdı.

 

Hekimin müdahalesiyle enjektör iğnesi olduğu anlaşılan metal çıkarıldı.

 

Yapılan tetkiklerde, Akçaoğlu'nun kasık bölgesinde 3-4 santimetre uzunluğunda 2 iğne daha belirlendi.

 

Hareket halinde olduğu belirlenen enjektör iğneleri, ameliyatla alındı.

 

Tedavisi süren kadının eşi Saadettin Akçaoğlu, AA muhabirine, enjektör iğnelerinin Karabük Doğum

 

ve Çocuk Bakımevi Hastanesi'nde eşinin vücudunda unutulduğunu iddia etti.

 

Eşinin günlerce ağrı çektiğini, hayati tehlike yaşadığını anlatan Akçaoğlu, şöyle dedi:

 

''Ameliyatın ardından eşimde daha şiddetli ağrılar başladı. Maddi imkansızlıklardan başka hastaneye götüremedim.

 

Akrabalarımızın desteğiyle son çare Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurduk.

 

Burada, eşimin vücudundan enjektör iğneleri unutulduğu röntgen filmlerinde görüldü.

 

Şu anda iğneler çıkarıldı, eşimin tedavisi sürüyor. Bunun sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunacağım.

 

Avukatımız, şu anda gerekli hukuki hazırlıklarını yapıyor. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.''

 

-İNCELEME BAŞLATILDI-

 

Karabük Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi Başhekimi Yüksel Kurban da konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı

 

açıklamada, hastaya bakan doktorun yıllık izinde olmasından dolayı kendisiyle görüşemediğini,

 

iddialar üzerine inceleme başlattığını söyledi.

 

Hastanın dosyasını incelediğini anlatan Kurban, ''Bu konu hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum.

 

Ama biz ameliyatlarımızda sözü edilen enjektörlerden kullanmayız.

 

Unutulduğu iddia edilen iğnelerden ameliyat masamızda bulunmaz.

 

Ben yine de inceleme başlattım. Gereken neyse yapılacaktır'' dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

picaqz.jpg

 

 

 

 

Bunun hesabını kim verecek

AKP'NİN SAĞLIK POLİTİKALARI ‘MEYVELERİNİ’ VERİYOR

 

İstanbul'da 12 yaşında bir çocuğun kopan parmağı babasının elinde, hastane hastane gezmesi sağlıkta gelinen son noktayı gözler önüne serdi.

 

Sultangazi'de bir aile, çocuklarının kopan parmağını diktirmek için hastane hastane dolaşmak zorunda kaldı.

 

Aile 5'inci hastaneye gittiğindeyse, yaşanan zaman kaybından ötürü küçük çocuğun parmağını dikmek artık tıbbi olarak mümkün değildi.

 

 

KOPAN PARMAKLA ZAMAN YARIŞI

 

12 yaşındaki Doğan Ay, İstanbul Sultangazi'deki iki katlı evlerinin çatısına çıktı. Dengesini kaybetmesi üzerine merdiven boşluğuna düşen

 

çocuğun serçe parmağı korkulukların arasına sıkışarak koptu.

 

Ailesi de kopan parmağı bir poşete koyarak çocuklarıyla birlikte hemen hastaneye koştu.

 

PARMAK POŞETTE, YÜREK AĞIZDA

 

Gidilen ilk hastane İstanbul Tıp Fakültesi’ninkiydi. İddialara göre böylesine önemli bir hastanenin ameliyathanesi tadilatdaydı.

 

Aile de elinde kopan parmağın bulunduğu poşetle koşarak Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesine gitti.

 

Bu hastane parmağı dikecek donanıma sahip olmadığı için çocuğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne sevk etti.

 

Ancak çocuğun parmağı burada da dikilemedi. Doğan Ay'ın parmağının koptuğu yere bir pansuman yapıldıktan sonra hastaneden gönderildiği öne sürüldü.

 

 

İHMAL ZİNCİRİ PARMAKSIZ BIRAKTI

 

Aile çareyi bu kez de özel hastanelerde aradı. İlk olarak Fatih'teki bir özel hastaneye gidildi.

 

Burada ameliyat için 8 bin, tedavi için de 4500 lira istendi. İstenilen ücreti ödeyemeceğini söyleyen baba Nurettin Ay,

 

bir süre bu hastanenin bahçesinde çaresizce bekledi.

 

Buradan da Gaziosmanpaşa'daki başka bir özel hastaneye giden babaya kötü haber verildi.

 

Hastane hastane dolaşırken harcanan süre, artık çocuğun parmağının dikilmesini imkansız hale getirmişti.

 

Oğlunu parmaksız bırakan ayıp zincirine gözyaşları içinde tepki gösteren Nurettin Ay, "Biri tatilde, biri başka bir şey söylüyor.

 

Oradan oraya dolaştırıyorlar bizi.

 

Nereye gidelim?

 

Avrupa'ya, İngiltere'ye gidecek durumumuz yok ki. Şaşırdık kaldık. Parmağın koptuğu yere tedavi yapılması için bile hastane 1000 TL istedi." dedi.

 

Terim’e başka, fakire başka

 

Mİllİ Takımlar Teknik Sorumlusu ve Mehmet ağar’ın çocukluk arkadaşı olan Fatih Terim’in kopan parmağını uygulanan prosedür ise çok farklıydı.

 

Terim, teknesinin halatını çözerken parmağının uç kısmını koparmış ve duruma rekor derecede bir hızla müdahale edilmişti.

 

Koparak denize uçan parmağı bulmak için acilen bir dalgıç ekibi bölgeye ulaşmıştı. Dalgıçlar tarafından bulunan parmak, getirtilen özel bir

 

uçakla hemen İstanbul'a sevk edilmişti.

 

Bu sayede 6 saat gibi kısa bir sürede kopan parmak İstanbul'a ulaşmış ve Fatih Terim hemen ameliyata alınmıştı.

 

Fatih Terim'e, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Metin Kazancıoğlu,

 

Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, Galatasaray Yöneticisi Haldun Üstünel,

 

Galatasaraylı futbolcu Arda Turan da gelerek geçmiş olsun dileklerini iletmişti.

 

 

Hastaneler artık ticarethane

 

Olayla ilgili açılama yapan Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Altan Ayaz, bu durumu çok büyük bir üzüntüyle karşıladığını,

 

yaşanan olayın ülkemiz sağlık sisteminin gelmiş olduğu durumu tüm açıklığıyla resmettiğini söyledi.

 

AKP hükümeti sonrası değişen üniversite hastanelerinin yönetim kurullarının tam bir ticarethane mantığına sahip olduğunu vurgulayan Ayaz,

 

üniversite hastanelerinin kendi donanımlarını yorulmadan kar etmeye yönelik işlettiğini ifade etti.

 

AKP hükümetinin sürekli vurguladı ‘parasız sağlık’ ifadesinin tamamiyle yalan olduğunu belirten Ayaz, parası olmayan insanların bu gibi

 

benzer muamelelere maruz kaldığı şeklinde konuştu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

3 gün önce akşam doktora götürülen sabah ise yataklarında ölü bulunan 7 yaşındaki Hedal ile 5 yaşındaki Sait Ece kardeşlerin geride kalan tek kardeşleri 1 yaşındaki İzzet de

 

bu sabah yaşamını yitirdi.

 

 

İnşaat malzemeleri satışı yapan Abdülrezzak Ece, 3 gün önce öksürük, ateş ve kusma gibi şikayetleri bulunan çocukları ilköğretim birinci sınıf öğrencisi Hedal

ve anasınıfı öğrencisi Sait Ece’yi özel bir hastaneye götürdü.

 

Hastanede serum takılan çocuklar, doktor tarafından ilaç yazılarak evlerine gönderildi.

 

İlaçları alan Abdülrezzak Ece, çocuklarıyla birlikte eve döndü. Evde anneleri Zeliha ve babaları tarafından ilaçları içirilen çocuklar, odalarındaki yataklarına yatırıldı.

 

 

2 KARDEŞ YATAKLARINDA ÖLÜ BULUNDU

 

 

Sabah saatlerinde uyanan baba Abdülrezzak Ece, hasta olan çocuklarının durumunu kontrol etmek için girdiği odada, Hedal ve Sait’in cansız bedenleri ile karşılaştı. Gelen polisler, doktor tarafından 2 kardeşe yazılan ilaçlara el koydu. Çocuklardan alınan numuneler de Domuz gribi (H1N1) şüphesiyle otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Eşi Zeliha ile birlikte polise verdiği ifadenin ardından çocukların cenazeleri, ailesi tarafından Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgundan alınarak toprağa verildi.

 

 

MİNİK İZZET DE BU SABAH ÖLDÜ

 

 

2 çocuklarının aynı gece ölümünün şokunu yaşanayan Ece çifti, geride kalan tek çocukları 1 yaşındaki İzzet'le teselli bulmaya çalışırken, minik İzzet de dün gece geç saatlerde aniden ateşlendi. Baba Abdülrezzak Ece tarafından Şanlıurfa Çocuk Hastanesi’ne kaldırılan minik İzzet yoğun bakıma alındı ancak sabah saatlerinde yaşamını yitirdi.

 

Ceset torbasına konulan minik İzzet’in cansız bedeni, otopsi yapılmak üzere ambulansla Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna götürüldü.

 

 

ANNE YOĞUN BAKIMA ALINDI

 

 

Ailenin tek çocuğu İzzet’in de yaşamını yitirmesi ile ikinci bir şok yaşayan anne Zeliha Ece de, sabah saatlerinde aniden rahatsızlandı.

 

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırılan anne, yoğun bakıma alındı. Doktorlar annenin rahatsızlık nedeni ile ilgili kesin birşey söylemedi.

 

 

Domuz gribi ŞÜPHESİ

 

 

Ece ailesinde yaşanan ve nedeni saptanamayan ani ölümler, akıllara Domuz gribi şüphesini getirdi. 2 gün önce ölen Hedal ile Sait kardeşlerin kan

ve vücutlarından alınan doku örneklerinin sonuçları Adana’dan beklenirken, İzzet’ten de alınan örnekler de test için Adana’ya gönderildi.

 

3 kardeşin kesin ölüm nedeni, Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılacak incelemenin ardından belli olacak.

 

 

CEPTEKİ GÖRÜNTÜLERİ AĞLATTI

 

Yaşamlarını yitiren Hedal, Sait ve İzzet kardeşlerin birbiriyle oynarken babaları tarafından cep telefonu kamerası ile çekilen görüntüleri yürek burktu.

 

Görüntüleri izleyen baba Abdülrezzak Ece ve yakınları gözyaşlarına boğuldu

 

 

~~~

 

 

Anlamak zor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.