Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2008 Kendimi bilmediğim bir sona hazırlıyorum. Tüm uğraşlar çabalar bunun için. Korkuyorum neyden korktuğumu bilemeden, ürküyorum. Hasret çekiyorum neye hasretim bilemeden, özlüyorum. Ve yaşıyorum ne için yaşadığımı bilemeden!! Öylesine bir hayat işte benimki.. tek başına tüm umutlardan mutluluklardan uzak. Sürekli bir şeylerden kaçıyor hissetmediğim duygular adına çaba veriyorum. Herkesi her şeyi geride bırakarak arkamı dönüp uzaklaşmak istiyorum yalnız çaresiz… yıldım artık kendime mücadelemden. Pes ettim!! Sensiz geçen yıllarım vardı ya hani, hiçbir şey acıtamamıştı beni bu denli. Yine yalnız yine umutsuz ve yine çaresizdim ben. Eksiktin ama kimdin ki sen. Umursamıyordum bile. Kim olduğunu bilmediğim halde kaçıyordum senden. Yasamadan anlamak öyle zormuş ki meğer.. ve sen karşıma çıktın yeniden. İlk günlerde mutluydum bende. Mutluyum diyordum her önüme gelene onca yıldan sonra bende mutluyum. Herkese her şeye tüm yaşanmışlara rağmen mutluydum. Yavaş yavaş anladım senin için hiçbir şey ifade etmediğimi.. ve başlamalıydı artık mücadelem. Ne kadar zor olsa da senden vazgeçmeliydim. Gecelerce günlerce ağladım ama başaramadım senden bir adım dahi uzaklaşamadım. Ve hep bir gün senin baskasına aşık olacağından korkarak yaşadım. Hep bu sondan kaçındım. Ve gördüm işte. Sen başkasına aşıktın. Ben sana sen ona.. hayat değil mi işte? bu aşamadan sonra bitmeliydin benim için uzaklaşmalıydım senden çıkmalıydın hayatımdan. Gözlerine baktıkça daha çok acıyordu içim. Senden nefret ediyorum diye haykırmak istiyordum gözlerine bakarak.. sonra da saatlerce omzunda hıçkıra hıçkıra ağlamak. Sürekli düşündüm beni sana çeken ne diye. Hiç bir şey bulamadım belki de bu yüzden bu kadar çok seviyordum seni. Ve gözyaşlarımla süslediğim bu yazım senin içindi. Artık başardım sen bittin benim için. BİTTİN!! ELVEDA yaşam sebebim… Alıntı........... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazmakla tamamlayamıyorum kendimi… Bana bile kendini anlatamamış ben’i anlatıyorum sana… Olur da anlam bulurum diye yüreğinde… Anla(ya)mıyorsun… Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum… Sus-konuş vardiyalarında,sinsi ağrılar çörekleniyor göğsümün sol cenahına… Ve duman çöküyor bu yüz duman… İçimde ayaklanan en militan duygularımı kelepçelesem; Bu aşk terörden kurtulur mu? Bu büyük yıkımdan ağrısız günler çıkarmı?…Çıkmazındayım işte!… Bu yüzden seni beklemekten vazgeçiyorum… Artık çek işvebaz bakışlarını gözlerimden… Sesini sesimin üstüne koyma… Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Herkes uyurken düşlerine,ben sevilmediğimin altını çiziyorum, parantezi bol satır aralarında… Çizdikçe çoğalıyor yalnızlığım… Yine dalgın gemiler geçiyor ıslak gözlerimden… Senin için bir dalgınlık daha tutuyorum aklımdan… Nikotine kesmiş verem kokulu odamda; (d)alıyorum bir fincan kahveyle sensizliği, kırk yıl kalasın diye hatırımda… Hüzünlü yaz(g)ılar baskı kurarken sürgün yanlarıma, tenimde unuttuğun yangınlarda ısınıyor sözlerimin sahte sahipleri… Oysa sana (k)aralamıştım tüm bildiklerimi… Kararlı yürüyüşlerde ıslıkla çalınan marşlara eşlik etmiştim, aldırmadan tel örgülerin yırtıcılığına… Yeni bir ülke kurar gibi anlatmıştım umutlarımı… Şimdi kararlı adımlarıma yılgınlık dayatan sevdanın sus işaretiyim… Kimse bilmez kederden kanayan,ağır yalnızlığımı… Acıların ağır abisi demiştin bana… Kim hesaplayabilir ki gönül kırıklarımın hacmini… Kıldan ince hasretimin keskinliği ve atomdan ağır sevdamın yok edici yakıcılığında, bir ben biliyorum gecelerin bitimsiz uzunluğunu… Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yokluğun soğuk bir savaş gönlümde… Seni beklemekten vazgeçiyorum… Uzayan tutsaklığımda,dalgalanan esaret bayrağının altında, dökülen kanda boğuluyor gülüşlerim… Üzerine çığ düşmüş beklentilerimin hareketsizliğinde, umutlarımı birbirine çatıp duruyorum… Kalemimde ölü şairlerden hırsızlama harflerle, tekil cümleler kuruyorum acılarla uyumlu… Saçlarımda kelepçesi hükümlü rüzgar… Savruluyorum… Yine dalgın gemiler geçiyor ıslak gözlerimden… Gün yüzünü dönerken geceye,düştüğüm tepelerine yeniden tırmanıyorum, kendi mazoşist duygularımla… Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Sen uyurken gideceğim Haberin olmayacak Uykularının dışında bir yere Düşlerin seni nereye götürürse Ben orada olabilirim Bir martının kanadına koyup gönder Sen uyurken Son defa gözlerinden öpeceğim Sen bilmeyeceksin Ben seni uyurken seveceğim Küçük zamanlar gerek bana Kalbimi soğutmama Seni de otuz günlük bir Eylül’de sevmiştim Sakın unutma Bir çocuğun avuçlarına sıkıştır özlemini Ya da yüzündeki masum gülümseyişe Ben anlarım Sen uyurken gideceğim Sesimi duymayacaksın Parmaklarımın ucunda yürüyeceğim Son kez saçlarını okşayacağım Öyle sessiz seveceğim ki seni Uyanmayacaksın… Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 kanunu yok bu aşkın galibi mağlubu yok kaybolduk birbirimizde kendini çaldın sen benden kelepçeliyim ben sana yüreğimden ta derinden suçumda sensin cezamda kaçıp gitme ellerimden mahkumu yok bu aşkın yanlışı doğrusu yok hapsolduk birbirimize kendini çaldın sen benden Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 kOrkmuyormuSun bir fırsatını buLur da kacarım diye karanLıqından.. iCimdeki aydınLık ürkütmüyormu seni? zincir vurmayacakmısın yOkSa biLekLerimden , qözLerimden ya$ qeLene kadar acıtmayacakmısın canımı? akıtmayacakmısın zehrini kanıma.. damıtıLmı$ karanLıqını aydınLıqıma? ELimi tut , seni böyLe qörmeye aLı$ık deqiLim .. yaLvarırım konu$ , bu qöz ya$Ların sebebi benmiyim? Bak qözLerime , qörüyor musun kendini? Nefretin nefretim , sonun sonum… azat etmek istedin beni.. faydasız , yok qitmeye niyetim.. Arzum yok uzak kaLmaya senden.. Ne qüCüm ne cesaretim var bunu yapmaya! Ben sendE kaLmaya mahkumum anLadınmı.. ve sen sonsuza kadar sahibim oLmaya… EqiL yere , birLe$tir parcaLarımı .. ta$tan bozma da oLsa bir kaLbin oLsun.. aL beni oradan.. ait oLduqum yeri biLiyorsun , topLa daqıLan parçaLarımı hadi ne duruyorsun.. Alıntı. Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Bırakıp Gitmek .. Herşeyi unutupda gitmek .. Dünümü, yarınımı düşünmeden gitmek .. Bunu yapmak istiyorum ama başaramıyorum .. Gittiğim yerlerde izine Baktığım yerlerde gözlerine rastlıyorum .. Admin.. Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Ondan gelecek tek bir haberi umutsuzca beklersin… Bir de beklemek ölüm gibi gelir insana böyle zamanlarda… Aslında ölüm fikride garip değildir artık sana… Geri dönerse diye, ölemezsin bile… Admin Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Gölgem Yazık kı ben senın kadar sanslı degılım alıskanlıktan ıbaret degıldı benımkı senın askın gıbı de degıldı ewet belkı caresızım caresızlıgım golgeme asık olusum.. senın ellerındeyım ne yazık kı... bılıyorum bu ayrılık, umutsuzluk, hıc kımseler senı mutlu edmıycek, bılıyorum... belkı kımseyı gercekten sevemedın hep sahtekarlıklar gectı su sıradan gunlerın.. Ama ben herseyın farkında olsam da bı yol bulup kacmayı bı cok kez dıleyıp cabalasamda bosunaymıs ben zaten golgeme olesıye asıkmısım kı yansıyan ısıklara aldırmadan o sokakta hep onlamıymısım ben onde o arkada yıne hep ellerındeymısım de anlamamazlıktan gelırmısım o kdar zamn benmle gelen karanlıklar ardımda olan golgem ben sana asık oldum? Anlamalıydım .. o da ben gıbı aksamlarda sessızken etraf. bı sokak ararısnda bı sokak lambasından yanısr ardımda belılırdı gozyaslarına etrafı goremez hala gelırdı karanlık sessız tek sokak lambaları olan o yerde bı o kadar sessız ve o lamba gıbı tek ama cok olurdu verdıgı ısık gıbı yaslarım senın ıcın agladıgımdan olcak herhalde bu ask denılen koca palavra kadar kocaman o sevgı sozcuklerı kdar sahte sahtekarlıga agladıgındandır herhalde bır tane nedenı daha var ama soylıyemıyorum dogrulardan kacıyorum ben sana degıl golgeme asık oldum gozyasalrım senın ıcın degıl. artık o sokak ıssız degıl. o tek lambadan baska lambalar, etrafa yanısyan baska ısıklar var benım arkamdakıde golgem degıl uzuntum ondan bırtanem yoksa ne olcak kı her zamn kı gıbı- nasılsın?iiii- ıste bu kadar ben herseye ragman golgemı cok sevıyorum o sokakta benı terketsede ısıklarla bırlıkte gozden kaybolsada benı o sokakta caresızlıgıme karısk dusuncelerıme bı basıma bırakıp hep oldugu gıbı zorluklardan kacsa da BEN GOLGEME ASIGIM... sana degıl!! ve ınan bu hep bole olacak cnm ınan bana . SEN GOLGEM YOK MUSUN ?????? Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Zamanı olmıyan mektuplar................... “Nereye” diye soruyor... “Bilmiyorum” diyorum buz gibi umursamaz bir sesle. Gerçekten bilmemek mi benimkisi yoksa tamamen umursamamak üzerine uydurulmuş güzel bir kılıf mı tüm bu söylediklerim... Belki her ikisine de sığınıyorumdur soruları cevaplarla çoğaltmamak adına kim bilir... Ama bildiğim bir şey var ki; ne kadar zorlasam da kendimi gözlerimin önüne o ana dair, sana dair hiçbir şey gelmiyor. Sessiz, kırgın ve uzak zamanlardan geriye yüzü olmayan bir adam kalmış sadece belleğimde. Ve o adam, bulduğu her fırsatta belleğimden gün yüzüne çıkarıp da kendini, oturduğu yerden ağır ağır kalkıyor, açıyor kapıyı ve tek kelime etmeden çekip gidiyor. “Ne zaman” diye soruyor... “Çok oldu” diye geçiştiriyorum, hatırlayamayacak kadar çok hem de...Hani belleğin unutulmuş bölgesine atılan ve bir daha şimdiki zamana geç(e)meyen, yaşanıp yaşanmadığı bile bir süre sonra bilinmeyen, yarı gerçek yarı rüya, belli belirsiz anlar vardır ya işte onun gibi... Oysa az önce kapanmışcasına kapıya bakıyor buluyorum kendimi, kulaklarımda belirsiz bir zamana ait ayak sesleri, kendi kendimi yalancı çıkararak içten içe, her adımda benden biraz daha uzaklaşmasını dinliyorum. İşte böyle anlarda, hani belleğin sana sormadan habersizce tüm ağırlığıyla üzerine abandığı ve senin kayıtsız şartsız teslim olduğun zamanlarda, hiçbir şeyin değişmediğinin bir kez daha farkına varıyorum içim ürpererek. Oysa her seferinde öyle çok yalan biriktiriyorum ki üşümemek adına, öyle çok umursamazlıklarım oluyor ki, kendime yetmelerim, yetmediğimde yok saymalarım, avuntularım...Ama olmuyor işte, ne kadar sağlamasını yapsam da kendi içimde, bir yerinden hep fire veriyor hayat, tutunmalarım hep eksik kalıyor, bir ucu hep sana çıkıyor bütün bu kaçmaların. Ve bütün bu gitmeler var ya hani içimin duvarlarına ellerinle kazıdığın, hep yalan aslında, hep zamansız, hep yarım.. Düşünüyorum da şimdi tanıdığım her insanda senin yüzünü arıyorken ve her giden taşıyorken senin ayak seslerini nereye gittiğinin bir önemi kalmıyor aslında, ya da dönüp dönmeyecek olmanın... Her sene bu zamanlarda yazılıp da, hiçbir zaman yollanmayan karalamalar bunlar. Zamandan bahsettiğime bakma sen, bunlar aslında zamanı olmayan mektuplar. Yıllar geçmiş olsa bile üzerinden ya da sadece birkaç saniye ne farkeder ki, sen hala aynı yerde aynı şekilde kaldıktan sonra zaman “şimdi” değil midir...Ve her nerede olursa olsun, ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın bir baba her zaman kızının yüreğindedir. Özlem Baki. Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Savaşım olma!!!!!!!! Hüznün sağanağında ıslanan cenazelerim var benim, tam yüreğimin acıyan yanında. Çok ağrıyorum. Düştü yine bedenim, düştü yine gözlerin kanayan avuçlarımın izlerine ve beni sağır eden o yangın beter sözlerine. Fersah fersah uzaklaşıyorsun, hangi denizlerin tuzuyla kavuruyorsun beni. Benim sevdam Erciyes kadardır, bir baksan Yeditepelidir. Bir baksan Ankara mevsimidir. Benim sevdam çok sancılıdır, ege bilir bunu en iyi, toroslardan söndürür yangınını. Sığmaz cilt cilt sayfalara. Biçimsiz, anlamsız, coğrafyası talan, darma duman şehirler gibidir kuzum. Şimdi mahyalarda kavruluyorum. Bir ezan okunuyor gece yarısı, melekler dolduruyor şehrimi, susuzluğun ciğerimi kavurduğu bir anda. Hiç bitmeyen cümlelerimin peşinden koşuşuyorlar. Çok üşüyorum. Bana yürek sızısı hediye etme. Nereye gitsem, hangi sokaklarda savrulsam bükülmüş harfler çıkıyor karşıma. Kırılganlığım dahada çatırtıyor ve başıma koca binalardan cam kırıklıkları yağıyor. Morarmış tüm hücreleri cümlelerin. Sıkışmışım sevdam. Olmadık bir anın keşkelerini senin omzuna yükleyemem ama yüreğim yinede seni sayıklıyor. Bak güz geldi toprak sen kokuyor. Yağmur yağdırmasın mevlam, yine toprak sen kokar, korkuyorum. Adım olursun, gökyüzüne düşlerin kurulur, sahneye sen çıkarsın. Off… Bırakta bir hiç olarak kalayım, hiç… Koynuma aldığın sen titriyor, en insancıl gölgeler sarsıyor bizi. Şizofreni krizlerin sesleri geliyor dışarıdan, şimdi yağmurda başlar ve bir bakmışım koynum bomboş, öfkeli serzenişlerim kapımın eşiğinden sızar dışarıya ve şizofreni krizlere karışır. Çıldırırmıyım yoksa, şehrimin duvarları yarim olurmu En mahrem anların geliyor aklıma. Sevişmelere ayıp diyor şehrim. Soluklarıma soluğun siniyor, günahsın, guslüne müsaade etmiyor tabiat ama ben seni silemiyorum ve düşüyorum her defasında rüyalarımda. Kan revan içindeyim. Devriyeler çıktı sokaklara, gece yürüyüşlerime yasaklar koydu. Odama düşen ışığına gölgeler kondu. Lekeni bıraktım göğsümde, gürmüyormusun. Çırılçıplağım, gelde çıksın lekelerim. Karanlıktayım ve sessizliğin kabuğunu atmaya çalışıyorum bedenimden ve uzakta ölümlü savaşlar yaşanıyor. Sen benim savaşım olma, ben yenildim şiddetli çarpışmalarda. Alıntı .. Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2008 Senin dagınıklığını sevmek........... Bugünlerde çok yoğun çalıştığından bahsediyorsun, sen konuşurken ellerin bir yandan ortalığı düzeltmeye çalışıyor alelacele... Bırak kalsın diyorum sana, içimden aslında evinin bu dağınık halini sevdiğimi geçiriyorum, kitaplığından taşıp duvar diplerinde kendine yer bulmuş olan kim bilir senin tarafından kaç kez okunmuş, satırları çizilmiş, belleğinde ya hepsi ya da sadece tek bir kelimesi yer etmiş kitaplarına, sağa sola bıraktığın üzerine belli belirsiz kokunun sindiği kıyafetlerine, dinlerken sadece kendinin duyabileceği bir sesle eşlik ettiğin cd�lerine, benim gözümün görebildiği, senin ellerinin değdiği her yere bakarken...Senin bu dağınıklığını seviyorum ben aslında diye düşünüyorum. Senden bir parça, sana dair her parça sağa sola, her yere dağılmışken, her yerde gözlerimin sana çarpmasını, seni bulmasını seviyorum. Aklının dağınıklığını seviyorum mesela. O tatlı unutkanlıklarını, yanlış zamanlamalarını, kimi zaman bana kimi zaman kendine geç kalmalarını. Ellerinin dağınıklığını seviyorum; nereye koyacağını bilemediğin ellerinin, o çocuk telaşında sağa sola değip, her dokunduğu yerde senden bir iz bırakmasını. Gözlerinin dağınıklığı seviyorum sonra. Geçmişten bir parça hüzün, şimdiden belirsizlik ve geleceğe dair umut taşıyan gözlerinin bazen bana yakın, bazen çok uzaklarda olmasını. Yüreğinin dağınıklığını seviyorum, yaşadığın o umarsızlığı, o kırılganlığını, sonra tek bir sözle, tek bir sözde yeniden başlamalarını. Saçlarının dağınıklığını seviyorum, o küçücük yüzünün her yanına bulaşmış ışık parçaları gibi gözlerimi kamaştırmasını ve parmaklarımın arasında kaybolmalarını... Senin bu dağınık hallerini seviyorum ben aslında biliyor musun... Evinin dağınıklığını, aklının dağınıklığını, saçlarının dağınıklığını, ellerinin, gözlerinin, yüreğinin sonra...senin bu dağınıklığını seviyorum en çok. Sonra o en masum, en utangaç hallerinle bana, sadece bana olan toplanmalarını... Özlem Baki Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Şimdi ben gidiyorum Halde tecelli edip Zamanda kavl yüzü takınarak Sağanak gece / zemheri Ellerimi uzatıp bahara Kem göze, şom ağıza Ana - avrat Bacı – gardaş Sövüp sayıp Şimdi ben gidiyorum Güz artığı yanımla Acemilikler giyinip Anadan üryan Dem bu / vurgun Esrik umut / yorgun Aykırı yarına Başkaldırı Pusat tenhada Şimdi ben gidiyorum İllegal sevdamı kuşanıp Altı üstü intihar bu Gençliğime Yollar kanar yar Diken diken batar ayaklarım Yıllar kanar yar Seni kendime yasaklarım… IMDAT OZCAN Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 İki eli yakamda yalnızlığın .Sen gitmelere gittiğinden beri,ben yok olmaları öğreniyorum. Şansım yaver gitseydi eğer ;gelir bulurdu beni,yeşerirdi toprağımda ölüm. O değil de en çok seni öpmeleri arıyorum saklandığım sığınaklarda. Olacak iş değil ya yel değirmenleri de kendini savunmayı öğrenmiş,şimdi savaş meydanından kaçmalara sığınıyor Donkişot hallerim. Yoksun ... Hiçbir şey kar kalmıyor artık yanıma. Sırf senin hatırına ;selam veriyorum hayaline, ve her defasında borçlu çıkıyorum Özledim diye yolculukları çağıyorum imdadıma ama;nafile!faydalar boyunları büküp kaçıyorlar. Bu kaçırdığım kaçıncı hayat! Olsun diyorum zaten hiç birisi gözlerine bakmıyordu Zaman bütün dünyayı hükmü altına alsa da bir benim sokaklarımda koşarak geçmeleri beceremiyor. Yani sı askıda kalıyor hep gidişin. Yanlış anlama sakın bir gün;bir kaç tesadüfü denkleştirip de bulursam yine sevmeleri, işte o zamanlar kapılar çizeceğim duvarlara ,gelip de içeri girip baş köşeye oturtmak için unutmaları. Sevmek dedim de öyle bir şey vardı dimi neyse bir örnek verip kuvvetlendirmek isterdim bu iddiamı ama gerek yok. Bu saatten sonra haklı çıkmalar seni geri getirmeyecek nasıl olsa Özledim elimden geleni ardıma koyduğum yer burası ,belki gelirsin diye bir arpa boyu bile gidemedim bu hüzünden.. alıntı Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Ayrıyız...Gör bak... sanki yüzünden bir martı uçuverdi, öyle bembeyaz sanki bir çarpışma oldu,birden bire ölüvermişim misal. beni öylece sen buldun, hatta sen vurdun say. sanki bir gecesin öyle karanlık öyle derin. sanki bir adım atsam,pas tutacak ellerim... bir daha hiç yağmur yağmayacak, güneş batmayacak, belki dünya duracak... bir kadının gözleri kapanacak kızını doğururken, ve başka bir yerde, başka bir uykuda, annesi kızının gözlerine kendi çekecek mirini... bu öyle bir biçimdir ki, derimize atlaslar boyanacak sevgisizlik adına, kin tutmaya çalışacak hiç yere gövdelerimiz. ve yine akacak gözlerimiz, ayrı anlarda ayrı Niagaralar gibi çok içecekler gözyaşlarımızı bu kez şarap gibi değil belki, ama rakı gibi. sen olmadan, bir daha ayılamayacağım sanki. ve Su gibi. ağlamazsak susuz kalacak vücutlarımız anlık kuruyacak, ve biz, tan çiğsini yememiş yapraklar gibi öleceğiz. sen yaralarıma ağlarken, en derin yarayı çizdin göğüslerime. ismine yürek demişler. benimki çok ürkek,sebepsiz ve biçimsiz. Vakitsiz okudun aklımı ve vakitsizce sevdin beni, Alçak! biz bir takım gezegenler, yörüngene karışsam patlayacak dünya. Burda,şuanda ve daha sonraları... Ayrıyız bundan böyle. Bundan böyle lanet olsun her haddime. Öylece bir ten karmaşası, Öylece bir karagöz oyunu oynadık karşılıklı, Dert etme, bu sondu artık. Artık şairler ölecek gözlerimde. Gör bak, yavaş yavaş kaybolacak bu zan. Aklanacak her tel saçım................................................ Gizem.. . Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 SEVGİLİNİN YAKINLIĞI Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca. Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken, Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken. Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar. Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar. Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sende yakınımdasın. Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar ne olurdu burda Yanımda olsaydın Goethe Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç Sana diyeceklerim söylemekle bitmez. Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar Adına düğümlendi. Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç, Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar İkimize yetmez. Özdemir Asaf Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Karanlıkta Görmek Karanlık mağarandan bir ses şimdi kulaklarımda. Sarsıldım, irkildim, korktum!... Ama kaçmadım. Karanlığının en derininden bir sır verdin bana. Ve elimden bir şey gelebildi ancak. Yalnızca seni daha çok ...... .. Karanlıkta gezmeyi seversin sen. Öğle ışığıyla aydınlanmış şu manzaranın sığlığı batar sana. Parlak renkler başını döndürür, mideni bulandırır. Gölgeler uzadıkça rahatlarsın biraz.. Derinlik... Sonra yalnız siluetler... Ve görünmez olunca herşey... Gözlerinde gezen sonsuz karıncanın arasında kalır ya artıklar... Biliyorum sen asıl o zaman görürsün. İLOYD Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2009 Seni görmek güzel di karıncam YAĞMUR Birden serçelerle indi yağmur Hangisi serçe Hangisi yağmur (Göçebe Denizin Üstünde) Melih Cevdet Anday Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2009 Seni görmek güzel di karıncam di geçmiş zaman buradayım bakkkkkk YAĞMUR Birden serçelerle indi yağmur Hangisi serçe Hangisi yağmur (Göçebe Denizin Üstünde) Melih Cevdet Anday Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Gitme Kıyamet Olur gitme bak bu gece bak yıldızlar ne iri sular ateşböcekleri çimler çiçekler ışıl ışıl her biri kal gitme gitmek kolaydır gitme bu gece bak dolunaydır gitme uzar bu gece söner birer birer yıldızlar şebi yeldaya döner bu gece bir uzun ihtilal olur iklimler karışır sular yanar bir acayip hal olur gitme ay kararır ay erir kederinden bir ince hilal olur gitme henüz çok erken ince biralevle ruhumuz henüz tutuşmadayken uzun bir şarkının ilk mısrasında gitme beni incitme gidersin yaşamak muhal olur aşksız sevdasız kalırım sessiz sedasız kalırım çölde vahasız kalırım ölmek ihtimal olur gitme beni anaforlara beni kör kuyulara beni sensizlik cehennemine itme gitme beni delirtme Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Gidiyorum....... ben gidiyorum artık çok uzak şehirlere hayatımın şiirini yazmaya gidiyorum varolmaya gidiyorum en safça yaşanan aşkların içinde kaybolmaya gidiyorum tanımadığım sevgililerin bedeninde maviyim ben en maviyi bulmaya gidiyorum hasrette olacak bu gidişin içinde onuda yüreğime gömüp gidiyorum Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2009 gitme henüz çok erken henüz çok erken diyemiyeceğim, saat gözümün önünde cünkü .. faka herzaman ki gibi seni gördüğüme sevindim Karıncam Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2009 henüz çok erken diyemiyeceğim, saat gözümün önünde cünkü .. faka herzaman ki gibi seni gördüğüme sevindim Karıncam gene yakalandım saatin farkında degilmişim ama senin yakalamaların beni mutlu kılıyor sevgili birce iyiki varsın Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.