Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2008 Kadıköy vapurunda provokasyon Çeşitli yerlerde sergiledikleri garip davranışları anlatan mesajlar alıyorum. Ama bugüne kadar hiçbirini yazmadım çünkü (lütfen gönderenler alınmasın) bunların doğruluğunu bilmek mümkün değil. Bu tür mesajlarla kolaylıkla oyuna da getirilebilirsiniz. Ancak bugün ilk kez bu tür bir olayı size de anlatmak istiyorum. Çünkü bu kez neredeyse 40 yıldır tanıdığım okul arkadaşım bir iş kadınından dinledim olayı. İsterseniz onun ağzından okuyalım; Pazartesi günü Eminönü’nden kalkan Kadıköy vapuruna bindim. Üst salonda oturuyorum. Karşımda simsiyah çarşaf içinde bir kadın oturuyor. Yanında da 7-8 yaşlarında bir oğlan çocuk var. Çocuk bayağı haşarı. Bir aşağı bir yukarı koşturup duruyor. Ara sıra da benim yanıma geliyor. Dirseğini dizime dayıyor. Çocuktur, yapar. Benim kızım da küçükken otobüste vapurda tanımadığı kişilerin yanında durur, hatta yaslanırdı bile, çocukların genel davranışıdır bu. Ancak biraz sonra garip bir şey olmaya başladı. Çocuk önce dirseğini dayarken daha sonra bacağımı tutmaya başladı. Daha sonra elini etiğimin altına sokmaya çalıştı. Bir iki sefer kızıp “Haydi git bakayım annenin yanına” diye seslendim. Oralı olmayınca çarşaflı kadına dönüp “Hanım şu çocuğuna biraz sahip çık, bak ne yapıyor” dedim. Dememle birlikte kadın ayağa kalkıp bana ne söylesin? “Kadın kadın çocuk diye kızıyorsun değil mi, büyük biri okşasa çok hoşuna giderdi ama.” O an kendimi kaybetmişim. Yerimden fırladığım gibi kadının üzerine atladım. Boğuşmaya başladık. Kadının çarşafı açıldı, altından 20-22 yaşlarında bir kız çıktı. Tam bu sırada cüppeli, beline kadar siyah sakallı bir adam peydah oldu. Kalabalığa dönüp “Ey ümmeti Müslüman, görüyorsunuz değil mi bu dinsizleri, Müslüman kızlara nasıl saldırıyorlar?” diye bağırmaz mı? Çok şükür ki vapurdakiler hem olayı görmüşlerdi hem de aralarında fanatik dinci yoktu herhalde adamın etrafını çevirip “Her şeyi gördük, milleti tahrik etme, burayı İran’a çevirmeyin” diye çıkıştılar. Adam, kız ve çocuk hemen alt kata indiler, bu sırada iskeleye yanaşıyorduk, yok olup gittiler. Eğer çok güvendiğim biri başına geleni anlatmasa dünyada inanmazdım. ***** Güncel bir Irak fıkrası Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Irak’lı barda içki içiyorlarmış. Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçaladıktan sonra “Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika’da aynı bardakla iki kere içki içmeyiz” demiş. İngiliz de bunun üzerine içkisini fondip yapmış ve şişeyi havaya atarak ateş edip, şunu söylemiş: “Bizim İngiltere’de o kadar çok içki yapılır ki şişeyi açtıktan sonra aynı şişeden bir daha içmeyiz.” Bunun üzerine Iraklı da soğukkanlı bir şekilde içkisini bitirmiş, silahını çekip Amerikalı ve İngiliz’i öldürmüş. Barmen panik içinde “Sen ne yaptın?” deyince Irak’lı cevap vermiş; “Bizim Bağdat’ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz de aynı adamlarla 2 kere içki içmeyiz...” ***** Başbakan artık başbakan gibi konuşmuyor Tayyip Erdoğan kapatılma davasının açıldığı 14 Mart’tan bu yana yaptığı hiçbir konuşmada “başbakan gibi” konuşmuyor. Bunun yerine “seçime hazırlanan bir siyasi parti lideri” gibi konuşuyor. Size dün AKP’nin “baskın seçime” hazırlandığı konusunda ciddi duyumlar aldığımı yazmıştım. Başbakan’ın son günlerdeki konuşma tarzı bana göre bunu doğruluyor. Tayyip Bey hemen her gün partisiyle ilgili bir toplantı bahanesiyle seçim konuşmaları yapıyor. Dikkat edin ağzından bir başbakandan duymanız gereken hiçbir şey duymuyoruz artık. Varsa yoksa “Onlar ve biz.” Sürekli bir meydan okuma, demokratik kurumları yıpratma, rakiplere karşı hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan açıklamalar yapma. Ancak yeri gelmişken yazmak istiyorum. AKP baskın seçime hazırlanıyor ama, bunun gerçekleşebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Yakında fikir ortaya atılacaktır ama hayata geçer mi? Çünkü girilen bu süreçte baskın seçim alternatifini kullanmak bana göre çok zor. Gözlediğim kadarıyla AKP ciddi bir sıkıntı içinde. Kapatma davası açıldığında önce Yargıtay karalanmak istendi, iddianame hakkında küçük düşürücü sözler söylendi, burdan vazgeçildi. Anayasa değişikliği gündeme geldi, bundan vazgeçildi, parti kapatma zorlaştırılıp referanduma gidilmesi önerildi, bundan vazgeçildi. Tayyip Bey aldırmaz bir tutum içindeydi, “savunma yapacağız, partimiz kapanmaz” demeye başlandı. Şimdi seçim alternatifi de ortaya atılacaktır, ama bundan da vazgeçilecektir. Bana öyle geliyor. *** Başbakan’ın şifreleri Tayyip Bey çeşitli zamanlarda söyledikleri ya da yaptıklarıyla çok eleştirildi. Ancak bunların bir kısmına toplu olarak baktığımda sanki kendi partililerine şifreli mesaj veriyor gibi geliyor bana. Bu bir tür “Başbakan böyle yapıyor, sen de bunu yapabilirsin” mesajı. Al ananı da git: Bizden olmayan ve üstelik bize karşı çıkanlara karşı her türlü öfke ve hakareti yapabilirsiniz. Bu tipleri yanınızda bile tutmayın. Ne zaman ki bizden olur o zaman bağrınıza basarsınız. Bir tür ötekileştirme politikası. Çakı taşımak: Bakın ben çakı taşıyorum, silah taşımak bir tür Türk adetidir. Siz de gerektiğinde kullanmak için üzerinizde bazı kesici delici alet taşıyabilirsiniz. Bunun abartılı halleri döner bıçağı ve tabancadır. Benzin için rüşvet verdim: Rüşvet vermek de almak da elbette hem kanunsuzdur hem de ahlaki değildir. Ama bizden olmayanlara karşı ahlaklı olmamızı düşünmeyin. Bu nedenle eğer bizden değillerse onlara karşı hiçbir ahlaki yükümlülüğünüz yoktur. Bizde şiddet olmaz: Bizden olmayanlara karşı her türlü şiddeti kullanabiliriz. Ama ahlaki bir kaygımız da olmadığı için herkesin gözü önünde yaşansa bile gerçekleri çarpıtmaktan ve yalan söylemekten çekinmeyin. Bizden olan bize inanır nasıl olsa, bizden olmayanları da boşverin dinlemeyin bile.Can Ataklı ***** Yalan ne kadar büyükse inananı da o kadar çok olur Adolf Hitler Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2008 Çarşaflı ve cüppeli tipler ,özellikle halkın arasında bunları yapıp sanırım tepki oranını ölçüyor.Bunlar ara ara bir yerden bir yere dolaşarak,hem halkın gözünü alıştırıyorlar hem de olaylar karşısında halkın nabzını ölçüyorlar.Keşke cüppeli adam evire çevire *******,bazen bu kadar hiddetleniyorum.Allah yardımcımız olsun,bunlara geçit vermeyelim..uyduruk satancı renkleriyle, hileleri boşa çıksın İnşallah.. Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2008 Şimdi yazacağım haberle ilgili olarak bu başlık uygun bence, kim bilir daha ne garip davranışlar sergileyecekler BAŞBAKANIYLA BİRLİKTE, BAŞBAKANININ HALKI KISMI... *** Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da askeri uçakla GATA’ya getirip tedavi ettirmek için devreye girdiği, "uzman doktor yok" diye gittiği hastanede kapı önüne konulan 65 yaşındaki felçli kadının dramıyla ilgili habere "duygu sömürüsü" diyerek sert tepki gösterdi. 6 yıldır felçli olan 65 yaşındaki Müzeyyen Boztaş, durumu kötüleşince oğlu Mehmet ile eşi Fadime Boztaş tarafından İstanbul’daki Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine getirildi. Burada serum takılan Boztaş, iddiaya göre, röntgene gönderileceği sırada kolundaki serum iğnesi de çıkarılarak, "uzman doktor yok" denildi ve sedye ile dışarı bırakıldı. Boztaş’ın dramını televizyondan izleyen Büyükanıt, Star TV Genel Yayın Yönetmeni Uğur Dündar’ı telefonla arayarak, hastayı askeri bir uçakla Ankara’ya getirtip GATA’da tedavisinin yapılacağını bildirdi. Erdoğan, dünkü Meclis grubunda bu olayı gündeme getirerek, tepkisini şu sözlerle ortaya koydu: YAYGARA "Bazen bakıyorsunuz, bazıları... Bunu özellikle malum çevrelere ithaf ediyorum. Bir hastanede bir olay olursa... Aman Yarabbim sanki Türkiye’nin her yeri böyleymiş gibi yaygara kopararak bunun faturasını kesmeye çalışıyor. Bir olay olursa, Sağlık Bakanı’nı ararsın, il sağlık müdürünü ararsın, olmuyorsa gel Başbakan’ı ara. Kıyametler kopardılar... Bunu da bu işlere yıllarını verenler yapıyor. Dürüstlük adına yapıyor. Dürüstlük adına yaptıkları işte, hasta hastanede yatmıyor havası veriliyor. Bizzat aradım, başhekimle görüşüyorum, meğer hasta hastanede yatıyormuş. Ama güya havaalanına uçaklar inecekmiş, alacakmış... Bu tür spekülatif olaylarla bu ülkenin devletini, sağlık bakanlığını gölgelemeye, lekelemeye kimsenin hakkı yok. Bu tamamıyla duygu sömürüsüdür, duygu sömürüsü yapamazsın." *** YAZIKLAR OLSUN, demekten başka diyecek bişey yok... Ve ayrıca lütfen, SADECE BAŞBAKAN, BAŞBAKANININ BAKANLARI VE BAŞBAKANININ HALKI DUYGU SÖMÜRÜSÜ YAPMA HAKKINA SAHİP, DİĞERLERİ SAKINNN HAAAA... NE MÜNASEBETLE HEM AAAAAA... Yani kısacası: BAŞBAKANIN BİZLERİ: SİZE HERŞEY ÖZGÜR BAŞBAKANIN ONLARI: DUYGU SÖMÜRÜSÜ YAPMAAAAA, HADDİNİ BİİİİİİL Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2008 Yaşanan olay bence kişilik anlamında hiçbirşey olamamış birkaç kendini bilmezin yaptığı dengesizlikten başka bir şey değil!Bunuı kalkaıp belirli kişilere mal etmenin de hiçbir anlamı yok.Hangi düşünce,kimlik olursa olsun onun değeri kişilerle ölçülemez.Özellikle kadın konusunda daha doğrusu kadının giydikleri;kimseyi ilgilendirmeediği gibi kimseye de söz hakkı vermez! Çarşaflı ve cüppeli tipler ,özellikle halkın arasında bunları yapıp sanırım tepki oranını ölçüyor.Bunlar ara ara bir yerden bir yere dolaşarak,hem halkın gözünü alıştırıyorlar hem de olaylar karşısında halkın nabzını ölçüyorlar.Keşke cüppeli adam evire çevire *******,bazen bu kadar hiddetleniyorum.Allah yardımcımız olsun,bunlara geçit vermeyelim..uyduruk satancı renkleriyle, hileleri boşa çıksın İnşallah.. Ve bunları yazmak da sadece öfkenin dışa vurumudur.Alıştırmak da var olan zaten alışkanlık değil mi? Güncel bir Irak fıkrası Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Irak’lı barda içki içiyorlarmış. Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçaladıktan sonra “Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika’da aynı bardakla iki kere içki içmeyiz” demiş.İngiliz de bunun üzerine içkisini fondip yapmış ve şişeyi havaya atarak ateş edip, şunu söylemiş: “Bizim İngiltere’de o kadar çok içki yapılır ki şişeyi açtıktan sonra aynı şişeden bir daha içmeyiz.” Bunun üzerine Iraklı da soğukkanlı bir şekilde içkisini bitirmiş, silahını çekip Amerikalı ve İngiliz’i öldürmüş. Barmen panik içinde “Sen ne yaptın?” deyince Irak’lı cevap vermiş; “Bizim Bağdat’ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz de aynı adamlarla 2 kere içki içmeyiz...” Galiba kitlelerin ölümüne sessiz kalışımızda;İNSAN bolluğu ile ilgili...Nasıl olsa adım başı değil mi? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.