Φ Xenomorph Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2008 Aslında işin özü "İNSAN" olmakta yoksa, Einstein materyalist (ateist) hiç olmamıştı, ve bütün bilimsel buluşlarıda (materyalist) düşünceyi bertaraf eden gelişmeler, idi. Hadi ya! Ya sen bizim Einstein'den mi bahsediyorsun yoksa bilmediğimiz başka bir Einstein daha mı var? Yoksa adı İbn-i Einsteinullah mıydı onunda? Adam yoktan var edilemeyeceğini kanıtladı E=MC2 ile kardeşim, nasıl oluyorsa Materyalist düşünceyi bertaraf ediyor açıklar mısın? Einstein; Yahudi olmadı demek, Yahudiliğin ne olmadığını,ne olduğunu,irdelemeden (Yahudi'mi doğulur,sonradanmı olunur) bilmek gerekir yoksa,işi Einstein "Namaz'mı kılmış,hacca'mı gitmiş" polemiğine,indirgeyip oradan güya "MÜSLÜMAN" eleştirisi yapmak kişinin olaya nasıl yaklaştığını - gösterir, yoksa her hangi bir düşünce, inanç bazında,izm bazında, evvela kendi düşüncesinin ,enternasyonal bir değerini,ve yahut bilimsel bir buluşunu yazıp onun üzerinden,karşı düşünceye eleştirel yaklaşır. Ve öyle olması gerekir. Bak işte bunu ************ söylemen lazım. İnsanların iyiliklerine bakmadan, sırf kendisine inanmıyorlar diye cehenneme atan o çünkü kardeşim. Einstein'i boşuna kendi safında savunma. Müslüman değildi, inandığı Tanrı'da paganizme aitti yani senin tabirinle şirk yapıyordu, müşrikti. Einstein size göre cehenneme mi gidecek? Evet, gidecek! Bitti kardeşim. Bir kere; "ATEİST" düşünce eğer "MÜSLÜMAN"eleştirisine soyunacaksa evvela "KAİNATIN; OLUŞUMUNU,İNSAN OLUŞUMUNU" hülasa bilimsel; buluşlarının, dayanaklarını ispat etmesi gerekir, yoksa ben yazdım öyledir,ben böyle düşünüyorum,sen şöylesin,şu böyle demek tam bir laf canbazlığıdır, Sana laf canbazlığına örnek vereyim o zaman kardeşim: S-Dünya neden vardır? C-Allah yaratmıştır, biz yaşayalımda ona kulluk yapalım diye. S-Kimdemiş bunu? C-Kuranda yazıyor! S-Kuranı kim yazmış? C-Allahın emriyle Hz. Muhammed yazmış! S-Peki Muhammed'e Allah'ın yazdırdığını nereden bileceğiz? C-Çünkü Kuranda öyle diyor! S-Peki Kuranı Muhammed yazmamış mı? C-Ama Allah vahyetti ona, o da öyle yazdı! S-Yani Kuranı Muhammed yazmış değil mi? C-Evet! Allahın emriyle, vahyetmesiyle! S-Peki nereden biliyoruz Allahın vahyettiğini? C-Çünkü Kuranda öyle diyor! S-İyi de zaten Kuranı Muhammed yazmış, nerden biliyoruz ona vahyeden bir Allah olduğunu? C-Çünkü Kuranda öyle yazıyor. Hem Hz. Muhammed'in lakabı El-Emin'di, o yüzden güvenmek zorundasın! S-İyi de benim adım da Güven, bana da güven o zaman. Benide Allah gönderdi. Yazdığım kitapta bunu açık açık söylüyor! C-Olamaz, çünkü Hz. Muhammed son peygamberdir! S-Niye? C-Çünkü Kuranda öyle yazıyor! S-Hani şu Muhammedin kendi kendine uydurup yazdığı Kuranda mı? C-Hayır onu Allah gönderdi! S-Nereden biliyorsun? C-Çünkü Kuranda öyle yazıyor! S-Yani kendi kendisini Allah yazdı denilince Allah yazmış mı oluyor? C-Hayır, Kuran öyle bir kitap değil. Hem siz anlamazsını Kurandan. İnananlar anlar ancak. S-Niye anlamayayım ya! Bende zamanında inanıyordum, şimdi gerçek olmadığını bilecek kadar biliyorum. C-Hayır, Allah senin gönül kapını kapatmış, gözüne perde indirmiş. O istemedikçe göremezsin. S-O istemedikçe göremezsem beni niye cehenneme atıyor o zaman? C-Sus! Sen Allahtan daha mı iyi bileceksin? S-Hangi Allahtan? C-Alemlerin Rabbi olan Allahtan, Kuran öyle diyor! S-Hani şu Muhammedin uydurduğu kitap olan mı? ... Bu böyle gider kardeşim. Sen çık var oluşu 15 asır önce birisi tarafından uydurulmuş bir kitaba göre açıkla, kanıt sunama. Sonra bana de ki -Var oluşu açıklamak için bilimsel tüm kanıtları sunmak zorundasın- Komedi ya, gülünecek şey bu kardeşim. buradan hareketle kısa ve net bir soru soracağım! "MÜSLÜMAN" eleştirisi yapanlara; ateist düşünce "TESADÜF" olayının neresindedir 21. yüzyılda, durağan evren modeli (sonsuzluk) la " kainat" nasıl açıklanır (tesadüf) bunun neresinde, İnsan nasıl oluşmuştur gibi. Öğrenemediniz sanırım. Bilimde de Evrimde de tesadüflere yer yoktur kardeşim. Tesadüflerin var olduğunu söyleyen tek bir bilimsel makale, kaynak sunar mısın kardeşim? Şimdi bu yazdıklarıma "NET" bir cevap,yazıp yazmamak, önemlimi,önemsizmi diye düşünebilir kişi ve kişiler o zamanda şu sorulur evvela ne düşünüyorsan, kanıtla, (doğrumu) sonra inanmadığın her ne ise eleştir, yoksa "İNANDIRICILIĞIN, OLMAZ" bu durumda, bekliyorum, habu yazıp sorduklarımı, kââle almayıp,yine bildik eleştirel yaklaşımı (Müslümana) "ajite,tahrik,dezonformasyon," olarak yapılacaksa, oda normal, ve beklenen, bir durum olarak, (her zamanki gibi) kayıtlara geçer (ileti olarak)... Şimdiye kadar kayıtları inceledim. Kimin ajitasyon yaptığı ortada kardeşim bunu sende çok iyi biliyorsun. Konuyu kaynatıyorsun kardeşim hep. Tartışmaya değmez. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2008 Hadi ya! Ya sen bizim Einstein'den mi bahsediyorsun yoksa bilmediğimiz başka bir Einstein daha mı var? Yoksa adı İbn-i Einsteinullah mıydı onunda Abert Einstein;Koyu bir Yahudidir, kaynak vikipedi (inönü'ye yazdığı 1933 tarihli mektup). Bilimle ciddi şekilde uğraşan herkes tabiat kanunlarında bir ruhun, insanlardan daha üstün bir ruhun olduğuna ikna olur. Bu yüzden bilimle uğraşmak, insanı dine götürür. kaynak,vikipedi ( Letter to a child who asked if scientists pray, January 24, 1936; Einstein Archive 42-601) Din duygusu ne zaman kaybolsa, bilim, ilhamı olmayan bir deneyciliğe dönüyor.( Letter to Maurice Solovine,1 Ocak, 1951; Einstein Archive 21-174, 80-871, Solovine'de yayınlandı, s. 119) Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adamı düşünemiyorum. ( Science, Philosophy and Religion, A Symposium, Conference on Science yayını, Philosophy and Religion in Their Relation to the Democratic Way of Life, Inc., New York, 1941) Tanrı Zar Atmaz.( Vikisöz) Bilimsiz din kör, dinsiz bilim ise topaldır. (Vikisöz Bireysel bir tanrı anlayışı bana oldukça yabancı ve hatta safça geliyor.(1950) (Vikisöz.) Hayatın gelişmesi ve yüceltilmesine ilişkin temel ahlakı ilkelerin öneminin bilince çıkarılmasında, kural koyucu inancına özellikle de ödüllendiren ya da cezalandıran bir kural koyucuya gereksinim olmadığından eminim. M.Berkowitz'e mektup, 25 Ekim 1950 (vikisöz) Yarattıklarını cezalandıran ve ödüllendiren ya da bizim yaşayacağımız bir irade türüne sahip bir tanrı düşünemiyorum. Bedensel ölümden sonra kişinin yaşamını sürdürdüğüne ne inanırım, ne de inanacağım... 1930, Ideas and Opinions, s.80 (vikisöz) Yüce Tanrıyı anlamak çok zordur; o, esrarengizdir fakat hiç bir zaman kinci ve kötü değildir. (vikisöz) Fırdöndü gibi, hangisinde karar, vermek kişiye kalmış... Adam yoktan var edilemeyeceğini kanıtladı E=MC2 ile kardeşim, nasıl oluyorsa Materyalist düşünceyi bertaraf ediyor açıklar mısın? 20. yüzyıla Newton fiziğinin hâkimiyeti altında girildi.Bu fizik anlayışına göre uzay ve zaman, birbirlerinden ayrı ve mutlaktılar.Daha önce termodinamiğin birinci yasası ‘enerjinin korunumu yasası’ ve ‘maddenin korunumu yasası’ olarak, enerjinin ve maddenin ayrı ayrı ele alınmalarıyla ifade ediliyordu.Einstein’E=MC2.Enerji = Kütle Işık hızının karesi) formülüyle, birbirlerinden bağımsız görünen bu yasalar birleştirildi.Einstein, 1915 yılında ise ‘genel izafiyet teorisi’ni ortaya koydu.İzafiyet teorisiyle madde ve enerji birleştirildiği gibi uzay ve zaman da birleştirildi. Böylece evrenin; hiç olmadığı kadar bütünleşmiş, dinamik ve her şeyin irtibatlı olduğu bir tablosu ortaya çıktı. Bu teorinin en önemli felsefî ve teolojik sonuçları ise zamanın -bilimsel olarak- izafî olduğunun gösterilmesiyle ilgilidir.Aristo ve Newton’un fiziklerindeki mutlak ve kendi içinde oluşan olaylardan etkilenmeyen ‘bağımsız zaman’ kavramı; bu teoriyle, hız ve kütlesel çekimden etkilenen ‘elastiki zaman’ kavramıyla yer değiştirdi. İlk defa duyulduğunda birçok kişiye inanılmaz gelen bu teorinin önermeleri; paradoksları çözen matematiksel yapısının yanında, deneylerle ve gözlemlerle de desteklenmştir.İzafiyet teorisi ortaya konmadan önceki uzun dönemde, önce Aristoteles ve sonra Newton fiziğinde etkisiyle durağan bir evren modeli fiziğe hâkimdi. Ateistlerin hemen hepsi, ezelden beri bugünkü gibi var olan bir evreni öngörüyorlardı.1920’li yıllarda birbirlerinden bağımsız olarak Alexander Friedmann ve Georges Lemaitre, izafiyet teorisinin formüllerinden hareketle evrenin genişlemesi gerektiğini gösterdiler.Bu, Big Bang teorisinin ortaya konmasının ilk adımı oldu; daha sonra yapılan birçok deney ve gözlem bu teoriyi destekledi.böylece hiç umulmadık şekilde kozmogoni (evrenin kökeni) alanında bilimsel bir teori ortaya çıktı. Tanrı-evren ilişkisinde, evrenin yaratılmış olup olmadığı en temel meselelerden biridir. ‘Yaratılmış evren’ fikri, evrenin Tanrısal bilinç ve kudretle meydana geldiğini, ateizm'in en temelinden yanlış bir felsefî görüş olduğunu gösterir.Günümüzde bu konuyla ilgili tartışmalar daha çok Big Bang teorisi ile ilişkili başlıklarda yapılır; bu teorinin üzerine bina edildiği teorik temel ise izafiyet teorisine dayanır. Bu teoriler, yoktan varlığa geçişin nasıl olduğunu göstermez; fakat evrenin başlangıç anını göstererek, tektanrıcı dinlerin, ‘ezelî evren’ fikrini savunan materyalist-ateistlere karşı savundukları ‘başlangıçlı evren’ görüşünde ileri sürülen ‘başlangıç’ anını göstermelerine olanak tanır.D.Caner Taslaman. "KISA VE ÖZ, BERTARAF". Şimdi ben bekliyorum (materyalist) düşüncenin argümanlarını "KISA VE ÖZ OLARAK"... Bak işte bunu Allah denilen uydurmasyon zalim hayale söylemen lazım. İnsanların iyiliklerine bakmadan, sırf kendisine inanmıyorlar diye cehenneme atan o çünkü kardeşim. Einstein'i boşuna kendi safında savunma. Müslüman değildi, inandığı Tanrı'da paganizme aitti yani senin tabirinle şirk yapıyordu, müşrikti. Einstein size göre cehenneme mi gidecek? Evet, gidecek! Bitti kardeşim. "ALLAH" hakkındaki sözlerinden, yine "ALLAH'A c.c." sığınırım. Ve (ajite,tahrik,dezonformasyonun) nasıl yapıldığının delilidir bu yazdıkların, eğer kişi inanmıyorsa yazdığın gibi ( Evet, gidecek! Bitti kardeşim.) der ve inanmadığı bir şeyse aldırmaz,ama (zalim,uydurmasyon) gibi feveran yazı yazmaz, ve bu yazdıklarının eğer inandığın her ne ise (ateist) haklılık kazandırmaz bilakis, delil,ispat getiremediğinden dolayı kızan insanın Ruh halini yansıtır,bundan dolayı, ben yine tekraren soruyorum? materyalist (ateist) düşüncenin 21. yüz yılda (KAİNATIN VE İNSANIN) varoluşu hakkındaki, düşüncesi nedir, E=MC2 formülünün, materyalist (ateist) düşünceye katkısı nedir... Kardeşim... Sana laf canbazlığına örnek vereyim o zaman kardeşim: Ne söylediğine ve ne zaman söylediğine dikkat et. Çünkü söz, senin aklını gösterir. İnsan, dilinin altında gizlidir. Nasıl bir insan olduğu konuştuğu zaman anlaşılır. Mevlana. Değmez... Bu böyle gider kardeşim. Sen çık var oluşu 15 asır önce birisi tarafından uydurulmuş bir kitaba göre açıkla, kanıt sunama. Sonra bana de ki -Var oluşu açıklamak için bilimsel tüm kanıtları sunmak zorundasın- Komedi ya, gülünecek şey bu kardeşim. Her zaman yazdığım, ve inandığım bir şey var,birisine bir şey sordunmu,cevap vermeden (zaten veremez) kontra, aynı soruyu sana sorup,güya üstünlük sağlar,sonrada olayı mizahi bir şekle (tahrik,dezonformasyon) eşliğinde sunar,ve BİLİMSEL olduğunu zanneder,neyse ben şimdi 1400 sene evvelinden KUR'AN'ın bildirdiği gerçeklerden bir kaç Ayet buraya alıntılayayım bakalım.( O (Allah) gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. Enam Suresi, 101. O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? Enbiya Suresi, 30.Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. Zariyat Suresi, 47). Şimdi bana materyalist (ateist) düşüncenin 21. yüz yılda ne söylediğini ve bilgi çağının alıntıladığım Ayet'ler doğrultusunda, Evrenin genişlediğini,sonlu olduğunu,bir başlangıcı olduğunu,ve sonlu,başlangıçlı olanın (EVREN) yaratılmış olacağını,keşfetmiş olduğundan, materyalist (ateist) düşüncenin ancak laf canbazlığı,yapabileceği, gerçeğini gösterir... Öğrenemediniz sanırım. Bilimde de Evrimde de tesadüflere yer yoktur kardeşim. Tesadüflerin var olduğunu söyleyen tek bir bilimsel makale, kaynak sunar mısın kardeşim? Evrim kuramına göre canlılığın ilk yapı taşları basit organik moleküllerden oluşmuştur. Bunlar birden bire protein ya da hücre organelleri biçiminde karşımıza çıkmaz. İlk organik moleküller adım adım gelişmiş, farklılaşmış, karmaşıklaşmışlardır. İlk organik moleküllerden proteinlere ya da nükleik asitlere ulaşılması için milyarlarca yıl geçmesi gerekmiştir. Yukardaki yazı; bir prof'tan alıntıdır ve "Mizah değil" üstelik kendi içersinde ne kadar çelişkili olduğu gayet açık. Değilmi kardeşim... Alıntı
Φ AIRBUS Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Arkadaşalar; Milyarlarca galaksilik evrende yaşayan ve bizden daha önce hayat formları başladığı için teknolojik olarak bizden çok ama çok daha ileride olan bir uygarlık evrende bizim gezegenimize gelir, bakar ki orada vahşi bir ırk var ve geliştirilmeye açık,genetik olarak gerekli değişimler yapılır, bir çoğu yok edilir(tufanlar,felaketler) ve daha akıllı yeni bir soy geliştirilir ve bazı konularda çok düşünüp (varoluş,yokoluş)akıl sağlıklarını yitirmemeleri ve sağlıklı bir şekilde soylarını devam ettirebilmeleri için,temelinde ödül-ceza sistemini içeren ve fazla sorgulamayı,düşünmeyi şiddetle reddeden bir sistem(dinler)oluşturuldu.Biliniyordu ki gelecekte bilim gelişip,evrensel akıl ortaya çıkınca tüm cevaplar verilecek herşey öğrenilecekti ama o zamana kadar akıl korunmalıydı. İşte bunun üzerinde tartışıyorsunuz arkadaşlar; Mutasıp arakadaşlara önerim;bilime ve evrensel yani objektif ve takıntısız düşünceye biraz zaman tanıyın binlerce yıllık tarihimizde teknoloji ve bilimle sadece son 100 yıldır bu kadar ileri gittik bu hızla bir 100 yıl daha sonra nasıl yaşayacağımızı neleri bileceğimizi hiçkimse bilemez.ve yine iddia ediyorum torunlarımızın torunları birçok konuda çok farklı düşünecekler ve bizim vazgeçilmez zannettiğimiz inanış ve düşüncelere sadece tatlı tatı gülmseyecekler ve tüm bugünün materyallerini müzelerde ziyaret edecekler. sevgilerle.. Alıntı
Φ fmf Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Bunu yapan kişi zaten sizinde söylediğiniz gibi dini kullanmış olur ve gerçek müslüman değildir çünkü gerçek bir Müslüman Kur an da yazanları uygular kılavuzu Kuran dır Oysa Kuranda "Bizi aldatan bizden değildir"diye hadis var bu yüzden bu tarz olayları müslümanlar yapıyormuş gibi gösteremezsiniz onlar kendilerine Müslüman derler ama sözde.... ALDATMAK… ‘’Bizi aldatan , bizden değildir ! ’’ (Hadis) Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) bu sözü alış-verişte dürüst olmayan bir tüccara söylüyor. Ticaretin tüm sınırlarını belirleyen çok keskin bir ifade. Yalnızca ticareti mi? Rasulullah’ın bu sözü hayatın ince bir çizgisini gösteriyor , bizlere. Bu çizgi dürüstlüğün , samimiyetin özüdür. Aldatmak Müslümanlıkla bağdaşmayan bir harekettir .Müslüman sözüyle , fiiliyle dosdoğru olan kişidir. Diğer insanların ‘’emin’’ kabul ettiği , güvendiği samimi insanlardır. Rasulullah ‘’yalan söylemenin’’ münafığın 3 alametinden biri olduğunu söylüyor ve müslümanları bu kötülük konusunda ikaz ediyor. Münafık ise toplumun hiçbir zaman güvenmediği ,kinin, hasedin, fitnenin kaynağı olarak görülen bataklık yuvalarıdır. Böyle insanların taşıdığı bir davranışın bir Müslüman da olması elbette beklenemez. Lakin durumun böyle olmasına rağmen günümüzde ‘’yalan söyleyen’’ Müslümanlara çok rastlıyoruz. ‘’Yalan bataklığında gül yaşar mı?’’ Allah insanları bir fıtrat üzerine halketmiştir (yaratmıştır.) Hilkatten uzaklaştığımız müddetçe özümüzü yitirir, benliğimizi kaybederiz. Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insan bir güldür. Çevresine miski amber gibi kokular yayan, onu temaşa(seyretmek) eden gözlere nur veren , gönüllere ihlas (samimiyet) katan firdevstir(cennet bahçesi).Bu gülün,yalan gibi bataklıklarda yaşaması,güzelliklerini sürdürmesi mümkün değildir.Nitekim Peygamberimiz ‘’……..bizden değildir!’’ diyor. Yani insanları ‘’aldatan,yalan söyleyen’’ kişinin, gül vasfını yitireceğini söylüyor, maazallah. Yalan kalbi katılaştıran bir kötülüktür. Müslüman kötülük yapamaz, yapsa da bilmeden yapar ve hatasını görür görmez tevbe eder.Yalan ise bilinçli şekilde söylenir ve sonuçları hüsranla doludur. Allah bize halifelik gibi yüce bir vazife vermiştir.Böyle büyük bir görevin mükafatı da büyük olacaktır.Gül olmak varken, gülsüz yaşamayı tercih etmek bedbahtlıktır. Fiillerimizle,sözlerimizle dosdoğru insan olmamız bize hiçbir şey kaybettirmeyecek aksine kazandıracaktır. Aldatmak ise hep felaketi getirecektir. ‘’Kişi doğru söylerse,doğru söyleye söyleye, ismi sıdıklar defterine yazılır,cennete girer. Kişi yalan söylerse,yalan söyleye söyleye ismi yalancılar defterine yazılır.Yalancıların gideceği yerde cehennemdir.’’ (Hadis) Alıntı
Φ birvarmışhiçyokmuş Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Bunu yapan kişi zaten sizinde söylediğiniz gibi dini kullanmış olur ve gerçek müslüman değildir çünkü gerçek bir Müslüman Kur an da yazanları uygular kılavuzu Kuran dır Oysa Kuranda "Bizi aldatan bizden değildir"diye hadis var bu yüzden bu tarz olayları müslümanlar yapıyormuş gibi gösteremezsiniz onlar kendilerine Müslüman derler ama sözde.... ALDATMAK… ‘’Bizi aldatan , bizden değildir ! ’’ (Hadis) Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) bu sözü alış-verişte dürüst olmayan bir tüccara söylüyor. Ticaretin tüm sınırlarını belirleyen çok keskin bir ifade. Yalnızca ticareti mi? Rasulullah’ın bu sözü hayatın ince bir çizgisini gösteriyor , bizlere. Bu çizgi dürüstlüğün , samimiyetin özüdür. Aldatmak Müslümanlıkla bağdaşmayan bir harekettir .Müslüman sözüyle , fiiliyle dosdoğru olan kişidir. Diğer insanların ‘’emin’’ kabul ettiği , güvendiği samimi insanlardır. Rasulullah ‘’yalan söylemenin’’ münafığın 3 alametinden biri olduğunu söylüyor ve müslümanları bu kötülük konusunda ikaz ediyor. Münafık ise toplumun hiçbir zaman güvenmediği ,kinin, hasedin, fitnenin kaynağı olarak görülen bataklık yuvalarıdır. Böyle insanların taşıdığı bir davranışın bir Müslüman da olması elbette beklenemez. Lakin durumun böyle olmasına rağmen günümüzde ‘’yalan söyleyen’’ Müslümanlara çok rastlıyoruz. ‘’Yalan bataklığında gül yaşar mı?’’ Allah insanları bir fıtrat üzerine halketmiştir (yaratmıştır.) Hilkatten uzaklaştığımız müddetçe özümüzü yitirir, benliğimizi kaybederiz. Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insan bir güldür. Çevresine miski amber gibi kokular yayan, onu temaşa(seyretmek) eden gözlere nur veren , gönüllere ihlas (samimiyet) katan firdevstir(cennet bahçesi).Bu gülün,yalan gibi bataklıklarda yaşaması,güzelliklerini sürdürmesi mümkün değildir.Nitekim Peygamberimiz ‘’……..bizden değildir!’’ diyor. Yani insanları ‘’aldatan,yalan söyleyen’’ kişinin, gül vasfını yitireceğini söylüyor, maazallah. Yalan kalbi katılaştıran bir kötülüktür. Müslüman kötülük yapamaz, yapsa da bilmeden yapar ve hatasını görür görmez tevbe eder.Yalan ise bilinçli şekilde söylenir ve sonuçları hüsranla doludur. Allah bize halifelik gibi yüce bir vazife vermiştir.Böyle büyük bir görevin mükafatı da büyük olacaktır.Gül olmak varken, gülsüz yaşamayı tercih etmek bedbahtlıktır. Fiillerimizle,sözlerimizle dosdoğru insan olmamız bize hiçbir şey kaybettirmeyecek aksine kazandıracaktır. Aldatmak ise hep felaketi getirecektir. ‘’Kişi doğru söylerse,doğru söyleye söyleye, ismi sıdıklar defterine yazılır,cennete girer. Kişi yalan söylerse,yalan söyleye söyleye ismi yalancılar defterine yazılır.Yalancıların gideceği yerde cehennemdir.’’ (Hadis) Tebrikler Sayın FMF , Durmak Yok . Yolumuza Devam. Saygılarımla. Doğan gülbudak Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 Durmak Yok . Yolumuza Devam. Hangi yola??? Karşı devrim yolu mu bu? Atatürk Cumhuriyeti'ni yıkmaya başkoymuşların yolu mu? Zira bu söylediğiniz slogan bugün buna karşılık gelmektedir!!! Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2009 Müftüden imamlara "Para toplayın" mesajı DİYARBAKIR merkez Sur İlçe Müftüsü Hasan Yakut’un imamlara cep telefonuyla, cemaatten para toplanmasını, aksi halde haklarında soruşturma açılacağı yönünde geçtiği mesaj imamlar tarafından tepkiyle karşılandı. İmamlar, "Dilencilik yapmaya zorlanıyoruz. Cemaatten para isterken dini görevlerimizi yerine getiremiyoruz. Ayrıca müftülüğe makam aracı için bizden para talep edildi" dedi. Müftü Yakut, yardımların Diyanet İşleri Başkanlığı'nın izniyle toplandığını belirterek, geçtiği mesajın yanlış anlaşıldığını savundu. Diyarbakır Merkez Sur İlçe Müftüsü Hasan Yakut, bir süre önce cep telefonu ile 91 cami imamına, "Geçen hafta diyanet camisi için para toplamayan 91 cami bugün para toplasın. Toplamayanlar hakkında soruşturma açılacak. Sur Müftüsü" yazılı bir mesaj geçti. Bu mesaja tepki gösteren imamlar, cemaatten para istemeye utandıklarını söyledi. Devlet memuru olmaları nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen imamlar, "Biz din görevlisiyiz. Cemaate dini bilgiler verir ibadetlerine yardımcı oluruz. Ancak bizi dilenci haline getirdiler. Cemaatten para toplamamızı istiyorlar. Camiye gelen insanlardan para istemeye utanıyoruz. Parayı toplamaya çalışırken asli görevimizi tam olarak yerine getiremiyoruz" dedi. İmamlar ayrıcı müftülüğe makam arcı alınması için kendilerinden de para talep edildiğini söyledi. Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı ve Mehmet Akif Ersoy Cami İmamı Ömer Evsen, para toplama olayını doğrulayarak, bunun için imamların zorlanmadığını öne sürdü. 1983 yılında 2860 sayılı yardım toplama kanunu gereğince Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talimatı üzerine müftülerin para topladığını söyleyen Evsen, "Diyanet İşleri Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı'ndan böyle bir yardım toplayacağına dair izin ister. İçişleri Bakanlığı da valiliklere bu yardımın yapılacağını bildirir. İl ve ilçelerde ise müftülükler vali ve kaymakam oluruyla böyle yardım toplayabiliyor. Sur İlçe Müftümüz Hasan Yakut da böyle bir yardım için imamlara talepte bulunmuş. Bu zoraki değil gönül isteğine bağlı bir yardımdır. Her camide 5-6 kişiden oluşan ve başkanlığını din görevlisinin yaptığı yardım komisyonları var. Makbuz karşılığında cemaatten yardım toplanıyor" dedi. "PARA İSTERKEN ELİM TİTREDİ, OKUDUĞUMU ŞAŞIRDIM, UTANDIM" Kendi isteğiyle 100 TL yardım yaptığını ifade eden Evsel, "2004 yılında Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın, din görevlilerini dilencilikten kurtaracağı yönünde açıklaması olmuştu. Ancak aradan geçen sürede hiç bir şey değişmedi. Diyarbakır'da 200'ü aşkın cami var. Camilerin zaruri ihtiyaçları var. Elektrik, su gibi. Su parasını belediyeler almıyor. Ancak elektrik parasını ödemek durumunda kalıyoruz. Devlet elektrik parasının 40 TL'ye kadarını ödüyor. Geri kalanı ise her cami topladığı yardımlarla karışlamak zorunda kalıyor" şeklinde konuştu. Para isteme olayıyla ilgili başından geçen bir olayı anlatan Ömer Evsel, "Bir hutbe sırasında yine cemaatten yardım yapılmasını istedim. O an elim titredi, utandım. Okuduğumu şaşırdım" dedi. ANKARA'DA 20 BİN KİŞİLİK CAMİ İÇİN PARA TOPLANIYOR Din Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Mevlüt Yıldız da para toplama olayını doğruladı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Ankara'da 20 bin kişi kapasiteli bir cami yaptırdığını anlatan Yıldız, "Diyanet İşleri Başkanlığı, bu caminin tamamlanması için Türkiye genelindeki tüm müftülüklerden yardım toplanmasını istedi. Kayapınar, Yenişehir ve Bağlar Müftülüğü, para toplama işini tamamladı. Sur İlçesi'ndeki 140 camiden 49'u para topladı ancak 91 cami para toplamamıştı. Bunun üzerine Sur müftümüz de para toplamayan 91 cami imamına mesaj geçerek yardım toplama akıbetini sormuştur. Yani soruşturma açılacağından değil, yardım toplama konusunda imamlara hatırlatma amacıyla geçilen bir mesajdı" dedi. "MAKAM ARACI ALINMASI İÇİN 200 TL VERDİM" Sur Müftülüğü’ne makam aracı için para toplanması konusuna da açıklık getiren Yıldız, "Kayapınar, Bağlar ve Yenişer Müftülükleri de aynı yöntemle araç aldı. Tamamıyla personelin kendi imkânlarıyla topladığı yardımlarla alındı. Bu yardımlar zoraki değil, gönüllü bir yardım. Her imamdan 100 TL isteniyordu, ben 200 TL verdim ve kendi isteğimle verdim, kimsenin zorlamasıyla vermedim." şeklinde konuştu. HİÇ BİR İMAMDAN ZORLA PARA ALMADIM, ISPATLASINLAR İSTİFA EDERİM Sur Müftüsü Hasan Yakut, yardım toplanması için 91 imama geçtiği mesajın yanlış anlaşıldığını savundu. Yakut, "Bu kurumun başındaki bir yetkili olarak yardımların toplanması konusunda imamlara hatırlatma amacıyla geçtim mesajı. İmam arkadaşlarımızla sürekli toplantı yaparak bu konuları konuşuruz. Ve kesinlikle zorla yardım alınmayacağı konusunda uyarıda bulunuyoruz. Yardımlar gönül rızasıyla olur. Diyanet İşleri Başkanlığı talimatı ve kaymakamlığımızın onayı ile bu yardımlar makbuz karşılığında yapılıyor. Araba konusunda da yine arkadaşlarımızla toplandık. Arkadaşlarımız, 'cemaatten para almayalım. Arabayı kendi imkânlarımızla alalım' diye karar aldık. Her imam gönlünden ne koptuysa yardım yaptı. Kimse yardım yapılma konusunda zorlanmadı. Zaten bu yardımlar sürekli yapılıyor. Hiç bir zaman kimseden zorla para almadım. Zorla para aldığımı ispatlasınlar istifa ederim" dedi. 1 Alıntı
Φ alkanaga Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Ya hu,Şu para işi daim dönüyor işte. Vaktiyle öyle bakardık cami bahçalerine.Çıkış kapısı önünde özellikle Cumaları olurdu bir sandık yardım isteğiyle... Bazen atmışlığımız vardı işte birkaç kuruş bizimde... Lakin O sandık özellikle Cumaları dururdu hep o bahçede... Felan Camii inşaatına,filan Bosnaya veya bilmem nerede ki bir olaya.... Bazıları utanır çıkışlarda.Belki parası yoktur yanında.Ee.. bizde gıcık kaptık tabi bu acıtasyonlara... Bak dedim Agam ,önümüz bayram..Millet kesecek birer kurban..Şimdi para ardında koşanları seyreyle.Her kurban derisi olucak pesinde koşulan... Büyüük rant var ya hu.Cemaatler,Tarik ler veya bilmemneciler.Avuçlarını açmış beklerler... Yardım eylemek dilerse kişi,önce kendii eğitmeli.Görmeli yoksulu Yetimi,Yardımı o halde etmeli. Yardım etmek isterse kişi,Yaşlıları görmeli.Büyülerine saygı gösterip,,geleceğini görmeli... Yardım etmek isterse kişi,önce kavgayı kesmeli,sevdiklerini arayıp,gönlünü şen etmeli.. Yardım etmek isterse kişi,güleryüz göstermeli.İnsanlara sevgi gösterip,önce moral vermeli.. Yardım etmek isterse kişi,çalışmayı öğretmeli.kendi üretip,kendi kazanan değer bilmeli.. yardım etmek isterse kişi,çocukları sevindirmeli.Bazen bir çikolata olur, bazen tatlı yüz göstermeli... Yardım etmek güzel dir.Güzellik gönüldendir.Ah ile verilen akçe geçmez.Seni yakan değil sevindirendir.. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 . Dinler tarihi, insanin, tanrisal güce katilmaya ve onu beseri amaclar icin kullanmaya yönelik girisimleriyle doludur. Paul Tillich Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 . Dinsel inanclara siginmadikca, insan, kötülügü büyük bir zevkle ve acimasizca asla yapamaz. james A. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2010 " Türkiye'yi kemiren ihanet.ALLAH ILE ALDATMAK..."basligi,bence kasitli olarak saptirilip Islam karsitlarinin Islama karsi söylemlerine dönüstürülmüs.Halbuki baslik cok önemli ve de gercekten tartisilmasinda yarar olan bir konudur. Islam söyle Islam böyle,Muhammed bu veya Muhammed su gibi baslikla uzaktan yakindan hicbir ilgisi olmayan bir tartisma alanina cekmenin amaci ne ola ki?Basligin bize anlattigi,Türkiye'de Allah adi ile Allah'a inananlarin nasil aldatildigidir.Bu dur tartisilmasi gereken Islam veya Muahammed degil.Eger bu baslikla alakasi olmayan yönlere konu cekiliyorsa bunun altindada bir farkli amac aramak gerekir. Evet Türkiye'de gücü elinde bulunduran iktidar ve yandaslari halkimizi ALLAH ILE ALDATMAKTADIRLAR.Bu Özal dönemindede böyleydi,Erbakan dönemindede böyleydi AKP dönemindede aynidir.Laik bir ülkenin basbakani veya Cumhurbaskani eger pesine 50 tane bodyquard takipta Cuma namazina gidiyorsa bunun adi ALLAHLA ALDATMAKTIR.Belki bu ifademi baska yönlere cekmek isteyenler olabilir bu nedenle onlara pek firsat birakmadan aciklayayim:Yukaridaki ifadem Cuma namazinin kilinmasina karsi degildir.Laik bir ülkenin Cumhurbaskani veya Basbakani olarak reklam amácli Cuma namazina gitmeleridir.Halbuki Cuma namazi birkac kisinin topluca kilabilecegi bir namazdir.Mecliste mescit vardir.Tam tamlarla Cuma namazina gidenler halki Allah ile aldatanlardir.Sadece Cuma degil,halk daha bircok dini alanda ülkeyi yönetenler tarafindan inanc sömürüsüne tabi tutulmaktadirlar. Müslüman Cumhurbaskani,Müslüman basbakan ifadeleri Allah ile aldatmaktir.Laik bir ülkede bir dinsizde Cumhurbaskani olabilmelidir basbakan olabilmelidir.Eger Laik bir ülkede devletin zirvesinde oturanlar din ayirimi yapiyorsa halki aldatiyorlardir. saygilarla Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 4 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2010 Takkesi para,tesbihi para,seccadesi para..hacca gideceksin beş milyarlira,camiye giriş bedava çıkarken para,kurban kesilecek üçyüz beşyüz lira..ne bereketli değilmi dinimiz..ne yaparsan yap PARA.. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 Ya hu,Şu para işi daim dönüyor işte. Vaktiyle öyle bakardık cami bahçalerine.Çıkış kapısı önünde özellikle Cumaları olurdu bir sandık yardım isteğiyle... Bazen atmışlığımız vardı işte birkaç kuruş bizimde... Lakin O sandık özellikle Cumaları dururdu hep o bahçede... Felan Camii inşaatına,filan Bosnaya veya bilmem nerede ki bir olaya.... Bazıları utanır çıkışlarda.Belki parası yoktur yanında.Ee.. bizde gıcık kaptık tabi bu acıtasyonlara... Bak dedim Agam ,önümüz bayram..Millet kesecek birer kurban..Şimdi para ardında koşanları seyreyle.Her kurban derisi olucak pesinde koşulan... Büyüük rant var ya hu.Cemaatler,Tarik ler veya bilmemneciler.Avuçlarını açmış beklerler... Yardım eylemek dilerse kişi,önce kendii eğitmeli.Görmeli yoksulu Yetimi,Yardımı o halde etmeli. Yardım etmek isterse kişi,Yaşlıları görmeli.Büyülerine saygı gösterip,,geleceğini görmeli... Yardım etmek isterse kişi,önce kavgayı kesmeli,sevdiklerini arayıp,gönlünü şen etmeli.. Yardım etmek isterse kişi,güleryüz göstermeli.İnsanlara sevgi gösterip,önce moral vermeli.. Yardım etmek isterse kişi,çalışmayı öğretmeli.kendi üretip,kendi kazanan değer bilmeli.. yardım etmek isterse kişi,çocukları sevindirmeli.Bazen bir çikolata olur, bazen tatlı yüz göstermeli... Yardım etmek güzel dir.Güzellik gönüldendir.Ah ile verilen akçe geçmez.Seni yakan değil sevindirendir.. Bostanci Altintepe'bir cami... Yaninda restore edilen bir okul, okulun adi Ahmet Rasim Ilk Ögretim Okulu. Günlerden cuma. Hoca vaaz veriyor: "Sayin müslümanlar,Kartal'da Kuran kursu okulumuz yapiliyor, Imam-Hatipliler icin yurt yapiliyor. Lütfen yardim edin. Allah bir verene 7 fazlasini verir." Bekledim belki hocanin dili sürcerde "ey müslümanlar bakin bu yanibasimizda bir okul var restore ediliyor, cocuklar baska okullara gitmek zorundadir lütfen yardim edelimde bizim de bu okulun cimentosunda bir katkimiz olsun" der diye düsündüm. Hayir hocanin dili sürcmedi. Cünkü hoca ne diyecegini nereye yardim toplanacagini iyi bilenlerdi. saygilarla Alıntı
Φ tebu Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 Arkadaşalar; Milyarlarca galaksilik evrende yaşayan ve bizden daha önce hayat formları başladığı için teknolojik olarak bizden çok ama çok daha ileride olan bir uygarlık evrende bizim gezegenimize gelir, bakar ki orada vahşi bir ırk var ve geliştirilmeye açık,genetik olarak gerekli değişimler yapılır, bir çoğu yok edilir(tufanlar,felaketler) ve daha akıllı yeni bir soy geliştirilir ve bazı konularda çok düşünüp (varoluş,yokoluş)akıl sağlıklarını yitirmemeleri ve sağlıklı bir şekilde soylarını devam ettirebilmeleri için,temelinde ödül-ceza sistemini içeren ve fazla sorgulamayı,düşünmeyi şiddetle reddeden bir sistem (dinler) oluşturuldu. Biliniyordu ki gelecekte bilim gelişip,evrensel akıl ortaya çıkınca tüm cevaplar verilecek herşey öğrenilecekti ama o zamana kadar akıl korunmalıydı. İşte bunun üzerinde tartışıyorsunuz arkadaşlar; Mutasıp arakadaşlara önerim;bilime ve evrensel yani objektif ve takıntısız düşünceye biraz zaman tanıyın binlerce yıllık tarihimizde teknoloji ve bilimle sadece son 100 yıldır bu kadar ileri gittik bu hızla bir 100 yıl daha sonra nasıl yaşayacağımızı neleri bileceğimizi hiçkimse bilemez.ve yine iddia ediyorum torunlarımızın torunları birçok konuda çok farklı düşünecekler ve bizim vazgeçilmez zannettiğimiz inanış ve düşüncelere sadece tatlı tatı gülmseyecekler ve tüm bugünün materyallerini müzelerde ziyaret edecekler. sevgilerle.. Hikayenizi yazıp yayınlamanızı tavsiye ederim baya bir sansasyon yaratırsınız. Allah'ın varlığına ilişkin Kuran'da geçen ve bilimsel olarak kanıtlanmış bazı bilgiler. Büyük patlama yani evrenin varoluşu, bilim adamlarınca kabul edilen evrenin varoluşu yaklaşık 13,7 milyar yıl önce olduğu tahmin edilen büyük patlamaya dayanmaktadır, bu artık kanıtlanmıştır (uzaydaki hidrojen helyum oranıyla ve radyasyonla) ve aksini inkar eden bilim adamı neredeyse yoktur. Büyük patlamanın ispatı daha önceki görüş olan, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olduğu ve bir Yaratıcı'nın varlığını da bulunmadığı görüşünü genel olarak çürütmüştür. Kuran yaratılışı 1400 yıl evvel şu ayetlerle bildirmiştir. Enam - 101 O gökleri ve yeri yoktan var edendir. Zariyat - 47 Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. Bilim adamları dağların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, dağ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10-15 katı kadar yerin altına doğru uzandıklarını fark etmişlerdir. Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi Başkanı olan Frank Press'in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir. Kuran ayetlerinde ise, dağların bu işlevine, "kazık" benzetmesi yapılarak şöyle işaret edilir: Nebe Suresi - 6,7 Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? Dünyamızın ve diğer gezegenlerin bir yörüngesi olduğunu hatta Güneş Sistemimizdekilerin değil, evrendeki bütün gök cisimlerinin bir yörüngesi olduğu biliniyor. Yani hepsi kendileri için belirlenmiş olan bir yol üzerinde dolaşırlar. Bilim adamları bu bilimsel gerçeği yakın bir dönemde keşfetmişlerdir. Ancak günümüzden 1400 yıl öncesi gibi, gök cisimlerinin yörüngelerinden haberdar olunmadığı bir dönemde, Kuran’da Allah bu gerçeği bir mucize olarak şöyle bildirmiştir: Enbiya - 33 Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. Denizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, birbirine açılan fakat kesinlikle birbiriyle karışmayan sularıdır, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller. Bunuda Kuran 1400 yıl önce şöyle bildirmiştir. Rahman - 19,20 Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. Ayrıca Discovery Channel'da Kutsal Kitap metinlerinin üzerine bilimsel araştırma yapılan bir program var. Bu programda Kuran'da ve İncil'de bildirilmiş olan Lut kavminin helakını bilim adamları bilimsel olarak kanıtlamıştır. Olayı anlatan ayetler: Hicr - 74,75,76 Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. Aynı programda Kuran ve İncil'de anlatılan Hz.Musa'nın kızıl denizden geçişi kızıl denizin zeminindeki yükseltiler ve rüzgarın sayesinde mümkün olabileceği deneylerle ortaya koyulmuştur. İnanmak istemeyen, işlerine gelmeyen, sorumluluk zoruna gidenler inanmamak için hala ispat, kanıt aramaya devam etsinler. Bu arkadaşlar hiç ölmeyi istemez sonsuza dek yaşamak isterlerki sürekli zihinlerini kurcalayan dirilme ve hesap vermenin başlarına gelmesinden korkarlar. Başlıkla ilgisi olmayan bu ileti için başlığı açan arkadaştan özür dilerim fakat yazmak zorunda hissettim kendimi. Başlıkla ilgili olarak ise böyle bir rantın kesinlikle ülkemizde tıkır tıkır işlediğini söyleyebilirim çok üzücü ama maalesef gerçek. İnsanlarımızın en kolay kandırıldığı konu din olduğu için siyaset bu konudan senelerdir rant sağlıyor ve olan maalesef güzel ülkemize ve insanlarımıza oluyor. Ülkemizin temel sorunlarından eğitimsizlik ve okumamak burada baş rolu oynayan etkenler. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2010 İnsanlık tarihi boyunca uyanıklar safları Allah ile aldatmayı başarmışlar. Hala böyle, bundan sonrada böyle devam edecek. İnsanlarda tapınma dürtüsü, avantacılık kültürü, cehalet oldukça, uyanıklar Allah'a tekel koyup yolunda bilet kesmeye devam edecekler... Alıntı
Φ i'tezele Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 İnsanlık tarihi boyunca uyanıklar safları Allah ile aldatmayı başarmışlar. Hala böyle, bundan sonrada böyle devam edecek. İnsanlarda tapınma dürtüsü, avantacılık kültürü, cehalet oldukça, uyanıklar Allah'a tekel koyup yolunda bilet kesmeye devam edecekler... Sn. sardunya Kâdim insanlık tarihi hususunda sahip olduğunuz malumatın kaynağını bilemem ama şu an dünyada yaşayan milyonlarca aç müslümanın Allah yolunda avantacılıkları sebebiyle direttiklerini iddia edemezsiniz sanırım. Tapınma dürtsüsü demişsiniz, bu dürtüyü ontolojik olarak nasıl açıkladığınızı merak ediyorum, zira biz nacizene, bunun Allah'ın istemesiyle fıtrattan geldiğine inanıyoruz. Yine, cehaletten söz etmişsiniz ancak şunu bilmelisiniz ki batının bugün sömürgecilik hareketleri miladıyla sahip olduğu teknik ilerlemenin dışında sosyoloji, astronomi, matematik-coğrafya, optik, kimya, logaritma (algoritma), denklemler vs. müslümanların bulup ilerlettiklerini göz önünde bulundurun. Pek çok islam filozofu bilim adamıdır. Siz aldanmıyorsanız ne ala. Saygılar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Sn. sardunya Kâdim insanlık tarihi hususunda sahip olduğunuz malumatın kaynağını bilemem ama şu an dünyada yaşayan milyonlarca aç müslümanın Allah yolunda avantacılıkları sebebiyle direttiklerini iddia edemezsiniz sanırım. Tapınma dürtsüsü demişsiniz, bu dürtüyü ontolojik olarak nasıl açıkladığınızı merak ediyorum, zira biz nacizene, bunun Allah'ın istemesiyle fıtrattan geldiğine inanıyoruz. Yine, cehaletten söz etmişsiniz ancak şunu bilmelisiniz ki batının bugün sömürgecilik hareketleri miladıyla sahip olduğu teknik ilerlemenin dışında sosyoloji, astronomi, matematik-coğrafya, optik, kimya, logaritma (algoritma), denklemler vs. müslümanların bulup ilerlettiklerini göz önünde bulundurun. Pek çok islam filozofu bilim adamıdır. Siz aldanmıyorsanız ne ala. Saygılar Hakli oldugunuzu kabul edelim ne varki bu Islam filozofu bilim adamlari asirlar öncesindeydi.Peki bugün Müslümanlar hangi noktada?Gecmisle gurur duymak iyidir ama adece gecmiste kalarak yasanmaz.Bugün cok önemlidir ve tabii ki gelecek daha önemli. saygilarla Alıntı
Φ i'tezele Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Hakli oldugunuzu kabul edelim ne varki bu Islam filozofu bilim adamlari asirlar öncesindeydi.Peki bugün Müslümanlar hangi noktada?Gecmisle gurur duymak iyidir ama adece gecmiste kalarak yasanmaz.Bugün cok önemlidir ve tabii ki gelecek daha önemli. saygilarla İlginize teşekkür ederim. Konu 'insanlık tarihi' ile açılınca verilen cevabın zaman zarfı da bunun paralelinde kapsamlı oluyor. Bugün müslümanların olduğu noktanın pek de iç açıcı olmadığını itiraf etmek gerekir ki üzerine oynanılan oyunları görmedikçe bu böyle sürecektir. Ancak, bugün dünyada kapsamlı bir dönüşüm ve/veya değişim hareketi başlamıştır ve bu da müslüman halkaların çeşitli alanlardaki ilerleyiş hızlarına -ya da durağanlıklarına- zaruri olarak yeni bir ivme kazandıracaktır. saygılar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 İlginize teşekkür ederim. Konu 'insanlık tarihi' ile açılınca verilen cevabın zaman zarfı da bunun paralelinde kapsamlı oluyor. Bugün müslümanların olduğu noktanın pek de iç açıcı olmadığını itiraf etmek gerekir ki üzerine oynanılan oyunları görmedikçe bu böyle sürecektir. Ancak, bugün dünyada kapsamlı bir dönüşüm ve/veya değişim hareketi başlamıştır ve bu da müslüman halkaların çeşitli alanlardaki ilerleyiş hızlarına -ya da durağanlıklarına- zaruri olarak yeni bir ivme kazandıracaktır. saygılar Müslümanlarin üzerine oynanan oyunlardan bahsediyorsunuz,egri oturup dogru düsünelim;bu oynanan oyunlarin aktörleri arasinda müslümanlarin da oldugunu itiraf edebilirmisiniz?Bugün Türkiye'nin üzerinde oyun oynayanlara kimler destek vermektedir?Lütfen cok samimi yanit bekliyorum.Cünkü vereceginiz yanit ayni zamanda sizin bu anlamdaki samimiyetinizi ve de objektif durusunuzu belli edecektir. saygilarla Alıntı
Φ i'tezele Gönderi tarihi: 17 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2010 Müslümanlarin üzerine oynanan oyunlardan bahsediyorsunuz,egri oturup dogru düsünelim;bu oynanan oyunlarin aktörleri arasinda müslümanlarin da oldugunu itiraf edebilirmisiniz?Bugün Türkiye'nin üzerinde oyun oynayanlara kimler destek vermektedir?Lütfen cok samimi yanit bekliyorum.Cünkü vereceginiz yanit ayni zamanda sizin bu anlamdaki samimiyetinizi ve de objektif durusunuzu belli edecektir. saygilarla Ne demek istediğinizi anladım, ancak bu ülkenin üzerine seksen yıldır oynanıldığını ve bugünün de bu sürecin bir devamı olduğunu düşünüyorum. Ne kadar objektif olabiliriz bilemem ama bu tip meclislerde ahlakî ölçütün samimiyet olduğuna inanırım; samimiyetimden şüpheniz olmasın. Saygılar Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.