Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Sayin Sarigol, Mevlanin su yazisini anlarsaniz, onun felsefesini anlamis olursunuz. "I searched for God among the Christians and on the Cross and therein I found Him not. I went into the ancient temples of idolatry; no trace of Him was there. I entered the mountain cave of Hira and then went as far as Qandhar but God I found not. With set purpose I fared to the summit of Mount Caucasus and found there only 'anqa's habitation. Then I directed my search to the Kaaba, the resort of old and young; God was not there even. Turning to philosophy I inquired about him from ibn Sina but found Him not within his range. I fared then to the scene of the Prophet's experience of a great divine manifestation only a "two bow-lengths' distance from him" but God was not there even in that exalted court. Finally, I looked into my own heart and there I saw Him; He was nowhere else." --- Rumi Bu yazıda(özetle) , Mevlana yuce Tanrıyı arayıp bulmaktan bahseder. Her yerde aramış. Hristiyanlar arasında aramış, bulamamış. Putatapan mabedhanelerde aramış, bulamamış. Hira dagı magarasında aramış, bulamamış. Kabe'de aramış, Tanrı oradada yokmus. Peygamberiniz bulundugu yerlere gitmiş, oradada bulamamış. Rumi, en sonunda, kendi "kalbine" bakmış. Tanrıyı orada bulmuş. Başka hic bir yerde degil. Demekki, Kuranda bile bulamamış. Sayıne Suheyla, Mevlana'nın yazılarını yabancı dilden tercüme edeceğinize (topiğe) orjinaline bakılsa ve öyle yazılsa daha iyi olur. Bu canım var oldukça ben Kur'ana tutsağım Muhammed Mustafa'nın yolundaki toprağım Benden,başka bir sözü nakledenler olursa Hem onu söyleyenden hem o sözden uzağım Saygılar. Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Sayıne Suheyla, Mevlana'nın yazılarını yabancı dilden tercüme edeceğinize (topiğe) orjinaline bakılsa ve öyle yazılsa daha iyi olur.Bu canım var oldukça ben Kur'ana tutsağım Muhammed Mustafa'nın yolundaki toprağım Benden,başka bir sözü nakledenler olursa Hem onu söyleyenden hem o sözden uzağım Saygılar. Sayin Sarigol, sizde onun yazilarini "tercume" ettiniz. Cunku onun yazilari orijinal olarak "Farsca" idi. Suphesiz, Islam toplumu icinde yasayan, her insan, ona tesirleri oldu. Fakat, onun felsefesi manevi idi. Muhammedin goruslerinde kendisine maneviden ziyade maddi menfaatleri oldu. Diger Dunyadan devamli bahseden Muhammed, bu Dunyada kendisine istedigini yapti. Istedigini verdi. Cenneti beklemedi. Haremini karilariyle, cariyeleriyle, koleleriyle doldurdu. Evlatliginin karisina bile goz koydu. Iki defa Türbesini ziyaret etigim Mevlana, Muhammed gibi kendi nefsini doyurmak icin yasamadi. Insanliktan, toleranstan ve Tanri sevgisinden konustu, yazdi. Arada buyuk bir fark var. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Sayin Sarigol, sizde onun yazilarini "tercume" ettiniz. Cunku onun yazilari orijinal olarak "Farsca" idi. Suphesiz, Islam toplumu icinde yasayan, her insan, ona tesirleri oldu. Fakat, onun felsefesi manevi idi. Muhammedin goruslerinde kendisine maneviden ziyade maddi menfaatleri oldu. Diger Dunyadan devamli bahseden Muhammed, bu Dunyada kendisine istedigini yapti. Istedigini verdi. Cenneti beklemedi. Haremini karilariyle, cariyeleriyle, koleleriyle doldurdu. Evlatliginin karisina bile goz koydu. Iki defa Türbesini ziyaret etigim Mevlana, Muhammed gibi kendi nefsini doyurmak icin yasamadi. Insanliktan, toleranstan ve Tanri sevgisinden konustu, yazdi. Arada buyuk bir fark var. Sayıne suheyla. Eleştiriken bile bir şeyi göz ardı ediyorsunuz, Mevlana; Hz Peygamber ve İslam var olduğu için var bu böyle biline. Ve Peygamberimize (a.s.v.) (güya) eleştirirken bile nasıl yaklaştığınız yukardaki satırlarınızda belli,üstelik yazdıklarınıza binler,on binler cevap yazıldığı halde, hep aynı teraneler, neyse... Divan-ı Kebir"in III. cildinin 1137 numaralı gazelinde: “Hz. Muhammed"in nuru milyonlarca parçaya ayrıldı da, uçtan uca iki dünyayı kapladı. Peygamber Efendimiz o nurun (parıltısındaki) şimşek gibi çakınca küfür perdeleri yırtılır da binlerce kişi, binlerce rahip zünnarlarını koparıverirler.” “Küfür karalar giyindi çünkü Hz. Muhammed"in nuru geldi. Ölümsüzlük davulunu çaldılar, ebedi saltanat devri geldi. Yeryüzü yemyeşil oldu. Gökyüzü hasedinden yenini yakasını yırttı. Ay ikiye bölündü ve dünyaya ruh geldi, canlandı. Gerisi teferruat bile değil. Alıntı
Φ alpnoyan Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Sayıne suheyla.Eleştiriken bile bir şeyi göz ardı ediyorsunuz, Mevlana; Hz Peygamber ve İslam var olduğu için var bu böyle biline. Ve Peygamberimize (a.s.v.) (güya) eleştirirken bile nasıl yaklaştığınız yukardaki satırlarınızda belli,üstelik yazdıklarınıza binler,on binler cevap yazıldığı halde, hep aynı teraneler, neyse... Divan-ı Kebir"in III. cildinin 1137 numaralı gazelinde: “Hz. Muhammed"in nuru milyonlarca parçaya ayrıldı da, uçtan uca iki dünyayı kapladı. Peygamber Efendimiz o nurun (parıltısındaki) şimşek gibi çakınca küfür perdeleri yırtılır da binlerce kişi, binlerce rahip zünnarlarını koparıverirler.” “Küfür karalar giyindi çünkü Hz. Muhammed"in nuru geldi. Ölümsüzlük davulunu çaldılar, ebedi saltanat devri geldi. Yeryüzü yemyeşil oldu. Gökyüzü hasedinden yenini yakasını yırttı. Ay ikiye bölündü ve dünyaya ruh geldi, canlandı. Gerisi teferruat bile değil. Sevgili suheyla kardeşim.Ben nezaketende olsa metafizik üzerine kurulu bir inanç sistemini savunacak yada tartışacak değilim.Ancak kişisel kanaatimide belirtmek hakkımızdır.Neden müslüman kardeşlerimizi incitelimki.Varsa bir bildiğimiz yada rahatsızlığımız bunu ikrar eyleriz. Evet bencede islam türk varlığının sonunu hazırlamıştır.Bu benim akademik tezim.Bakın bir ergenekon binlerce yıl önce olmuş ve hala naklediliyor (azda olsa).Oysa ÇANAKKALE kapsamı ve zorluğu itibariyle belkide ergenekonun 100 katı bir olaydı...Ama ne dediler efendim gökten melekler inmişde kefereleri haklamış.Yokk yaaa madem öyle 250 bin Türk askeri neden ölmüş? veyahut ölülerin arasında melek tarafından öldürülen bir düşman askeri bir tanecik bile tespit edilemedimi hadi biz edemedik ya bu cenazeleri toplayan düşmanlardamı böyle bir olay tespit edememişmi.Ben size birşey söyleyeyim Mauzer nişancılarının düşman askerlerinin hatıralarından savaşlarını okuyun..2 Mauzer nişancısının ingiliz taburlarını nasıl yerine mıhladığını ve mevziilerine hapsolduklarını okuyun...Ve bana deyin ki bu savaşı melekler kazandı.Dahası böyle bir savaşta Tanrı neden Türklerin tarafını tutsunki?Yani ikiside emperyal güç neticede yoksa Tanrı HAKEDEN KAZANSIN diyemiyecek kadar KULLARINA EŞİT DAVRANMIYORMU.Oysa müslümanın kitabında tam tersini garanti etmemişmiydi? Diğer taraftan hristiyanlar içinde aynı değilmi resulunun karnı mızakla delinirken bile olaya el atmayan tanrı(yohanna 31-37) nedense çanakkale savaşında müdahil oluyor.... Not : Benim islamın metafizik öenrmelerini tartışmak gibi bir kastım yoktur.Haddimde değildir.Ancak o islamla bana ait bir şey*(herhangibir şey) örtülüyor yada yadsınıyorsa kimse kusura bakmasın ve şu ayeti okusun''Leküm diniküm veliyedin'' Bu biraz mahhale maçında yenilen çocuğun'verin topumu ben oynamıyorum'' demesi gibi oldu ama napalım kardeşler yerseniz.... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Sayin Sarigol, sizde onun yazilarini "tercume" ettiniz. Cunku onun yazilari orijinal olarak "Farsca" idi. Suphesiz, Islam toplumu icinde yasayan, her insan, ona tesirleri oldu. Fakat, onun felsefesi manevi idi. Muhammedin goruslerinde kendisine maneviden ziyade maddi menfaatleri oldu. Diger Dunyadan devamli bahseden Muhammed, bu Dunyada kendisine istedigini yapti. Istedigini verdi. Cenneti beklemedi. Haremini karilariyle, cariyeleriyle, koleleriyle doldurdu. Evlatliginin karisina bile goz koydu. Iki defa Türbesini ziyaret etigim Mevlana, Muhammed gibi kendi nefsini doyurmak icin yasamadi. Insanliktan, toleranstan ve Tanri sevgisinden konustu, yazdi. Arada buyuk bir fark var. Çok ağır cümleler,bence Peygamber bunu haketmiyor.Mevalana kimin yolundaydı ki kime sırt çevirsin?İslam Peygamberi ardında bu kadar büyük kitleler bırakmışsa,biraz daha dikkatli olalım;lütfen. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Evet bencede islam türk varlığının sonunu hazırlamıştır.Bu benim akademik tezim.Bakın bir ergenekon binlerce yıl önce olmuş ve hala naklediliyor (azda olsa). Siz; sayın alpnoyan. Akedemik tezinizi hazırlarken, Gelmiş geçmiş en şaşaalı Türk toplumu hangisidir mutlaka bilirsiniz ve beni, dolayısı ile forumdaşlarımızı,aydınlatırsanız sevinirim. Ergenokon destanı ne zaman yazılmıştır (veya yaşanmıştır) veya kaç senedir söylenir, misal "MANAS" gibimidir... Oysa ÇANAKKALE kapsamı ve zorluğu itibariyle belkide ergenekonun 100 katı bir olaydı...Ama ne dediler efendim gökten melekler inmişde kefereleri haklamış.Yokk yaaa madem öyle 250 bin Türk askeri neden ölmüş? veyahut ölülerin arasında melek tarafından öldürülen bir düşman askeri bir tanecik bile tespit edilemedimi hadi biz edemedik ya bu cenazeleri toplayan düşmanlardamı böyle bir olay tespit edememişmi Çanakkale,Ergenokon bağlantısı niye, pek anlayamadım,mazur görün,acaba izah edermisiniz... Saygılarımı sunarım... Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Çok ağır cümleler,bence Peygamber bunu haketmiyor.Mevalana kimin yolundaydı ki kime sırt çevirsin?İslam Peygamberi ardında bu kadar büyük kitleler bırakmışsa,biraz daha dikkatli olalım;lütfen. Sayın Mavi, eger siz Kurani, Hadisleri ve Muhammedin hayatını okumus olsaydınız boyle bir yorum yapmazdınız. Heyber savaşını okuyun. Ahzab suresinde gecen Heyber savaşı. Benim tavsiyem Sahih Buhari'nin hadislere bakin bilhassa. Bu hadislerde insanlari katliamdan ve kadinlara cinsi tecavuzler hakkinda okuyunca, belki benim yeterli kadar ağır yazmadıgımı gorursunuz. Kuran islamda köleliği legalleştirdiği gibi onlara tecavüzü de legalleştirmiştir. Mut'a evliligin ne oldugunu biliyormusunuz? Gercekleri okumadan, bilmeden, yalnız duygulara dayanarak insanları ikaz etmek mantıksızdır. Mantikli yorum belki "hangi hadiste?" veya "hangi ayette" bu gecer diye sorabilirdiniz. Ben Muhammedin dedigi gibi Kadinlarin eksik zekali olduguna inanmiyorum. Siz? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayın Mavi, eger siz Kurani, Hadisleri ve Muhammedin hayatını okumus olsaydınız boyle bir yorum yapmazdınız. Heyber savaşını okuyun. Ahzab suresinde gecen Heyber savaşı. Benim tavsiyem Sahih Buhari'nin hadislere bakin bilhassa. Bu hadislerde insanlari katliamdan ve kadinlara cinsi tecavuzler hakkinda okuyunca, belki benim yeterli kadar ağır yazmadıgımı gorursunuz. Kuran islamda köleliği legalleştirdiği gibi onlara tecavüzü de legalleştirmiştir. Mut'a evliligin ne oldugunu biliyormusunuz? Gercekleri okumadan, bilmeden, yalnız duygulara dayanarak insanları ikaz etmek mantıksızdır. Mantikli yorum belki "hangi hadiste?" veya "hangi ayette" bu gecer diye sorabilirdiniz. Ben Muhammedin dedigi gibi Kadinlarin eksik zekali olduguna inanmiyorum. Siz? Hadis. İnsana dinini yaşamak için yeterli gelecek 4 söz vardır. Onlar da şunlardır. Ameller (eylemler) niyetlere göredir. Kendini ilgilendirmeyen (malayani) şeyleri terketmesi, kişinin güzel (akıllı, bilinçli) müslüman olduğunu gösterir. Bir mü’min, kendi için istediğini din kardeşi için de istemelidir. Bunu yapmadıkça imanda olgunluğa eremez. Allah’ın koyduğu helaller bellidir, haramlar da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. Onları insan açıkça bilemez, ama vicdanı bir kanaat belirler. Gerisi tererruat,yazmaya bile değmez sebebi, binler,onbinler yazıldığı halde (cevap) aynı teraneler sürüp gider,dolayısı ile bizim dinimize, inanmayan, kendi inandığı her ne ise onu ortaya koysunda,karşılıklı bir karşılaştırma yapalım,yoksa ben böyle yazdım,oldu demek abesle iştigaldir ve olmaz. İnancınız nedir,bizler Müslüman olarak İnancımız belli her şey ortada,üstelik anlayanda,anlamayanda güya eleştiri babında istediğini yazıyor, Yahu siz ve şürekalarınız neye,nasıl inanıyorsunuz,bir şeyler yazında görelim bakalım,ortaya koyduğunuz kriterler nedir,maddi,manevi, bekliyoruz,hadi... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayın Mavi, eger siz Kurani, Hadisleri ve Muhammedin hayatını okumus olsaydınız boyle bir yorum yapmazdınız. Heyber savaşını okuyun. Ahzab suresinde gecen Heyber savaşı. Benim tavsiyem Sahih Buhari'nin hadislere bakin bilhassa. Bu hadislerde insanlari katliamdan ve kadinlara cinsi tecavuzler hakkinda okuyunca, belki benim yeterli kadar ağır yazmadıgımı gorursunuz. Kuran islamda köleliği legalleştirdiği gibi onlara tecavüzü de legalleştirmiştir. Mut'a evliligin ne oldugunu biliyormusunuz? Gercekleri okumadan, bilmeden, yalnız duygulara dayanarak insanları ikaz etmek mantıksızdır. Mantikli yorum belki "hangi hadiste?" veya "hangi ayette" bu gecer diye sorabilirdiniz. Ben Muhammedin dedigi gibi Kadinlarin eksik zekali olduguna inanmiyorum. Siz? Değerli arkadaşım, Bakın düşüncelerinize sonsuz saygım var,ben siz yanlış düşünüyorsunuz da demedim,haddime düşmez.Yalnız neyi tartışırsak tartışalım,kimi anlatmaya çalışırsak çalışalım,kullandığımız ibarelere dikkat edelim dedim.Bu sadece sizin için değil,hepimiz için geçerli.İslam Peygamberini,onun getirdiği dini onaylamayabilirsi(ri)niz.Ama bu demek değildir ki onu eleştirirken,ona inanları,ona değer verenleri;onunla ilgili kullandığımız cümlelerle kıralım.Sonuç itibariyle kitleleri ardında sürükleyendir,insanlar için özeldir;öyle olmasa bile kendimize olan saygımız cümlelerimizdir. Ben kadını eksik zeka olarak görmem,Kuran ve hadisleri de okumadım.Madem böyle yaklaşımlarla İslam kadını yok sayıyor diyorsunuz,bakın sizi dinliyorum.Benimle paylaşırsanız bende öğrenirim. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Çok ağır cümleler,bence Peygamber bunu haketmiyor.Mevalana kimin yolundaydı ki kime sırt çevirsin?İslam Peygamberi ardında bu kadar büyük kitleler bırakmışsa,biraz daha dikkatli olalım;lütfen. Sayın Suheyla'nın yazdığı cümleler, Muhammed'in Kuran'ında insanları küçük düşüren, kadını hiçten sayan, insanı insana karşı savaşa teşvik ettiren amiyane cümleler karşısında hiç kalır. Muhammed'in ''Kuran bütün zamanların kitabı'' iddiası yok mu? Ancak bütün zamanların kitabı olmuş olsaydı ve Kuran'ın Allah'ı (yoksa Muhammed mi demek gerek?) geleceği bilmiş olsaydı sadece ve sadece insanlar arası sevgi ve saygıyı ön planda tutardı. Muhammed, diğerlerinin kitaplarından tırtıklamalar yapıp, kendi şahsi menfaatlerini ve hırslarını üstüne ekleyerekten Allah kelamı diyerek dayatmış bir kişi. Bu kişinin veya kitabın kutsallığı bundan ibaret mi olmalıydı? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 "Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır." (Hucurat Suresi, 13). Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah herşeyi bilendir. (Nisa Suresi, 32). Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71). Ve onlar: "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir. (Furkan Suresi, 74). "Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97). Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü'min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler. (Mümin Suresi, 40). Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. (Nisa Suresi, 36). Şimdi; isteyen inanır istemeyen inanmaz, ama bir dine veya bir topluluğa olan kin, garez, kişiyi o dine inananlara ve topluluğa karşı haksız eleştirilere maruz bırakıyorsa, insana sorarlar siz neye nasıl inanıyorsunuz,ortaya koyun bakalımki, kıyas imkanı olsun. Dine,Dini gönderen “ALLAH c.c.” ve onun Şanlı peygamberine a.s.v. bazı İnsanlar inanmayabilir bu inanmama kişinin “İRADESİ” doğrultusunda aldığı bir karardır,dolayısı ile kendince karşı argümanlar ileri sürebilir ama bu argümanlar hakaret boyutunda oldumu o zaman inananlar şu soruyu sorma hakkına sahip olurlar, maksadınız üzüm yemekmi,yoksa bağcıyı döğmekmi,yani,nesiniz; “ DİN, İZM,İDEOLOJİ,” olarak,ortaya koyduğunuz kriterler nedir, bu kriterleri sayarmısınız,yoksa Ülkemiz üzerine oynanan oyunlar;misyonerlik babında emperyalizm, Siyonizm, vs vs, mi maksat, yani ne kadar Ülkemiz ve insanlarını katogorize etmek ve karışıklık çıkarmakmı maksat, hülasa madem Müslüman ve onun getirdiklerini beğenmiyorsunuz, sizin getirecekleriniz nelerdir,açıklayın,açıklayayında niyetinizin ne olduğunu bilelim,değimli. Maide-8. Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Saygılar sunarım. Alıntı
Φ alpnoyan Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Siz; sayın alpnoyan. Akedemik tezinizi hazırlarken, Gelmiş geçmiş en şaşaalı Türk toplumu hangisidir mutlaka bilirsiniz ve beni, dolayısı ile forumdaşlarımızı,aydınlatırsanız sevinirim. Ergenokon destanı ne zaman yazılmıştır (veya yaşanmıştır) veya kaç senedir söylenir, misal "MANAS" gibimidir... Çanakkale,Ergenokon bağlantısı niye, pek anlayamadım,mazur görün,acaba izah edermisiniz... Saygılarımı sunarım... Çanakkale ve ergenekon destanlarında aynı soruları sorarak dönem itibariyle islamın türk etnisitesine verdiği tahribatı görmemiz mümkündür.Bu örnekler bu maksatla seçilmiştir. Sırasıyla cevap verecektim ancak en dikkat çekici sorunuz son soruydu bu sebeple sondan başlamış olduk kusuruma bakmayın kardeşim. Diğer sondan 2. sorunuzda ergenekon destanı: Tarihte ilk Türk adını alan devlet GÖKTÜRK dönemine aittir.Ergenekon destanının içinde varoluş konuları işlenmekte ancak özellikle son bölümde Anadoluya göçen kayı boyunun ATA'sı Kayı Han'dan da bahsetmesi Anadolu Oğuzları için ontolojik bir önem arzetmektedir.Zira Anadolu ve islamiyet etkisi altında türklerin Asyadan taşıyabildikleri ve günümüze uzanan nadir bir Mit teşkil etmektedir. Sorunuzun 2. bölümü: MANAS gibimidir? Hayır hatta kişisel görüşüm yeryüzünde ontolojik önem ve kapsam olarak hiçbir destanı MANAS'destanı ile kıyaslayamayız.Ebü'l Gazi Bahadır Han tarafından Manasın Cengize atfedilmesinin yanlşlığı ve nakledilirken dinamik zaman ve coğrafi etkilerle bu yanlış anlamanın yaygınlaştığı belirtilmektedir(Bahsedilen coğrafya hem geniş hemde değişik ulusların zaman dilimi içinde etkilerini bıraktığı adeta kültürlerin karışıp kaynaştığı bir coğrafyadır. Her halukarda bu gün fergana vadisi turfandan kazan'a akmescitten baküye türk dünyasında nereye giderseniz gidin halkın dilinde tamamen örtüşmesede bu destanların bilindiğini tespit edebilirsiniz Ancak Anadoluda ergenekon marksist bir çete ismi olarak bilinmektedir.Zira öncesi yoktur.Haddi zatında bilinenin aksine Anadoluda etnik anlamda Türk yok denecek kadar azdır.(Yani bilinmemesi normaldir).Buna mukabil Anadoluda pekçok bedevi hikayeleri halkın ezberindedir.Mütemadiyen ezberletilmektedir(devlet eliyle zorunlu din dersi adı altında) Sizin ilk sorunuz Benim son cevabım : En şaşaalı Türk topumu hangisidir diye sormuşsunuz? Şaşaalı derken neyi kastettiniz ve bu şaşaalı olan kimler halkımı yoksa devlet idarecilerinimi sordunuz.Yoksa Görkemli yada askeri siyasi olarak en güçlü ve en etkin olanınımı sordunuz. Ben tedbiren her ihtimalde cevap bulabileceğiniz bir yol önerebilirim.Yeryüzünün küreselleşme devrelerini inceleyin.Özellikle kavimler göçünü ve Demir çağının EFENDİLERİ'ni inceleyin.Trigonometride bütün dünyanın tangant seviyesinde pratiği kullanırken bir ulusun secant ve cosecant'ı kullanarak kübik düzeyde pratik uygulamalarını velhasılı TÜRK RÖNESANSINI inceleyin. Ve neden Çanakkaleye gönderme yaptım 5-10 kişinin zaiyat olduğu bedevilerin aşiret kavgası bedir savaşı seviyesine indirgenen ÇANAKKALE Türk Irkının Kazandığı ama ne yazıkki Aynı zamanda yokolduğu Anadoludaki son savaşıdır. Genelkurmayın bu savaşta hangi illerin kaç şehit verdiğine dair listesi mevcuttur.O listeye bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. tanrı TÜRKÜ korusun* *İşinize gelirse elin arabına kaç sayfa methiye düzdünüz sabırla okuduk.Bende nacizane Kendi ırkıma bir satır dua yazıyorum.(Amen) Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Değerli arkadaşım, Bakın düşüncelerinize sonsuz saygım var,ben siz yanlış düşünüyorsunuz da demedim,haddime düşmez.Yalnız neyi tartışırsak tartışalım,kimi anlatmaya çalışırsak çalışalım,kullandığımız ibarelere dikkat edelim dedim.Bu sadece sizin için değil,hepimiz için geçerli.İslam Peygamberini,onun getirdiği dini onaylamayabilirsi(ri)niz.Ama bu demek değildir ki onu eleştirirken,ona inanları,ona değer verenleri;onunla ilgili kullandığımız cümlelerle kıralım.Sonuç itibariyle kitleleri ardında sürükleyendir,insanlar için özeldir;öyle olmasa bile kendimize olan saygımız cümlelerimizdir. Ben kadını eksik zeka olarak görmem,Kuran ve hadisleri de okumadım.Madem böyle yaklaşımlarla İslam kadını yok sayıyor diyorsunuz,bakın sizi dinliyorum.Benimle paylaşırsanız bende öğrenirim. Sayin Mavi: Lutfen Kurani okuyun. Cunku okuyabiliyorsunuz. -http://www.kuran.gen.tr/- Turkler 1000 yildan fazla islam dinindeki ayetleri arapca okuyup anlamadilar. Ataturk zamanindan beri Kuran Turkce okunabilir. Simdi artik, okumamak icin hic mazaret yok. Bugunku Kuran dediginiz kitap Muhammed zamaninda bir kitap olarak yoktu. Bu kitap yillar sonra derlendi. Bu kitaptaki ayetlerin siralari arap sacina dondurulup kronolojiyi Kuran kitabina getirirken tamamen bozmuslar. Yani, sasirtici ayetler dahada sasirtici olmus? Kuran insanlara kin ve nefret dolu kitaptir. 1.Kuran: Ayet 4:34 Bu ayet milyonlarca evde kocasindan dayak alan kadinlara nasil aciklanir? Kocasina ??onları (hafifçe) dövün? der. Bu ayetten utanan ve tercumesini yazan Islam Alimleri, buna parantez icinde (hafifce) diye eklemisler. Arapca Kuranda ?hafifce? demiyor. Tercumeciler bunu uyduruyorlar. Arapca Kuran okuyanlar bu Allahtan gelen dayak olduguna inanarak karilarini dovuyorlar. Bana Iranli komsularimin anlattigi acikli bir olayda, gecenlerde, Iranda bir Musluman kadin Mahkemeye gidip Mahkemeden ?Kocasinin sadece onu haftada bir dovmesini rica etmis, her gun degil? ? Islam Dunyasinda, seriat kanunlariyla yasayan kadinlarin hali boyle 2.Kuran: Ayet 4:3 ? Bu ayette Muhammed erkeklere 4 kadinla evlenebilirsin dedi. Ama kendisi icin bu sayi yeterli olmadigi icin, bilhassa Muhammede bir istisna verildi (33:50). Muhammed istedigi sayida, ve her kimi istemis olsaydi onunla evlenebilirdi. Muhammed oldukten sonar onun karilari bir daha evlenemezdi. Bu yasak 33:53 ayetle bildi. Yani 9 yasinda bir cocukla evlenip, kendisi vefat ederse, bu cocuk hayati boyunca ?dul? kalacak. Yalniz kalacak. Muhammed bu kadar kiskancti. 3.Kuran: Ayet 4:3 ? ?sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin.? Burada sahip olmak demekle ?kole?lerden bahsediyor. Erkekler kolelerini istedigi zaman, istedigi kadar cinsi iliskide bulunuyorlar. Kuranda ki ayetler biribirlerini celiski ediyorlar. Bunun farkina varan Muhammed, Kurana bir ayet koyup, en son verdigimiz ayet daha gecerlidir diyor ve oncelikle verilen ayetleri iptal ediyor. Yani, kendisini dogru gostermek icin Tanriyi "hata" yapabilen bir yaratici olarak gosteriyor. Sizi Kurandan suphe etmekten engellemek icin, bir ayet koyup size "suphe etmeyin der". Suphe ederseniz, imaninizi kaybedersiniz ve cehenneme gidersiniz der. Korkuyla savunuyor kurani. "Takva" ne oldugunu biliyorsunuz. Degilmi? Allah korkusu. Peki bunun tersi olan bir kelimeyi biliyormusunuz? Allah Sevgisini ifade eden. Ben bilmiyorum. herkes takvayi biliyor. Buradaki muhim nokta insanlari korkuyla inandirmak, gercekle degil! Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayın Suheyla'nın yazdığı cümleler, Muhammed'in Kuran'ında insanları küçük düşüren, kadını hiçten sayan, insanı insana karşı savaşa teşvik ettiren amiyane cümleler karşısında hiç kalır. Muhammed'in ''Kuran bütün zamanların kitabı'' iddiası yok mu? Ancak bütün zamanların kitabı olmuş olsaydı ve Kuran'ın Allah'ı (yoksa Muhammed mi demek gerek?) geleceği bilmiş olsaydı sadece ve sadece insanlar arası sevgi ve saygıyı ön planda tutardı. Muhammed, diğerlerinin kitaplarından tırtıklamalar yapıp, kendi şahsi menfaatlerini ve hırslarını üstüne ekleyerekten Allah kelamı diyerek dayatmış bir kişi. Bu kişinin veya kitabın kutsallığı bundan ibaret mi olmalıydı? Değerli arkadaşım, Muhammed kimdir değil benim sorunum.Ki dikkat ederseniz,ben İslam Peygamberi hakkında kişisel düşüncem dışında herhangi bir şekilde yorumlamada bulunmadım. O basit bir insan değil,olsaydı asırlarla milyonlara hitap etmezdi.İnsanlar içi özel olan birinden bahsederken,kendimize olan saygımızdan ötürü,eleştirirken sınırlarımızı iyi bilelim.Demek istediğim sadece buydu. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayin Mavi: Lutfen Kurani okuyun. Cunku okuyabiliyorsunuz. . . . Korkuyla savunuyor kurani. "Takva" ne oldugunu biliyorsunuz. Degilmi? Allah korkusu. Peki bunun tersi olan bir kelimeyi biliyormusunuz? Allah Sevgisini ifade eden. Ben bilmiyorum. herkes takvayi biliyor. Buradaki muhim nokta insanlari korkuyla inandirmak, gercekle degil! Sayın Suheyla, En kısa zamanda Kuran'ı okuyacağım.Takva mı üstündür sevgi mi?Söz konusu insan olunca ben yine takva derim.Ayet ve hadislerle konuşacak kadar birikimli değilim dini anlamda,düşündüklerinize saygım var. Yalnız,lütfen eleştirirken söz konusu din,dil gibi insanlar için özel olan değer ve kişileri,kendimize olan saygımızı düşünelim.Bunu sizden bir müslüman olarak istiyorum. Dediğiniz ayetleri özellikle bir köşeye not ettim.Saygılar! Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayın Suheyla, En kısa zamanda Kuran'ı okuyacağım.Takva mı üstündür sevgi mi?Söz konusu insan olunca ben yine takva derim.Ayet ve hadislerle konuşacak kadar birikimli değilim dini anlamda,düşündüklerinize saygım var. Yalnız,lütfen eleştirirken söz konusu din,dil gibi insanlar için özel olan değer ve kişileri,kendimize olan saygımızı düşünelim.Bunu sizden bir müslüman olarak istiyorum. Dediğiniz ayetleri özellikle bir köşeye not ettim.Saygılar! Sayin Mavi, alti cizgili yorumunuz uzerindeki duygularinizi anliyorum.... Mamafih, lutfen sunu aklinizda tutun benim yazilarimi okurken. Benim gayem kimseyi, hic kimseyi, sizi ve Muslumanlari incitmek degildir. Cunku boyle bir gaye mantiksiz ve manasizdir. Muslumanlari hor gormem. Benim en sevdigim insanlar (ailem) kendilerine Musluman diyorlar. O yuzden, bu yorumlar Muslumanlara hitaben yazilmamistir. islam dinini aciklamak icin. Gercekleri yazmak icin baska sekilde yazmak mumkunmudur? Gercekleri saklamak insanlara saygi gostermekmidir? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayin Mavi: Lutfen Kurani okuyun. Cunku okuyabiliyorsunuz. http://www.kuran.gen.tr/ Turkler 1000 yildan fazla islam dinindeki ayetleri arapca okuyup anlamadilar. Ataturk zamanindan beri Kuran Turkce okunabilir. Simdi artik, okumamak icin hic mazaret yok. Bugunku Kuran dediginiz kitap Muhammed zamaninda bir kitap olarak yoktu. Bu kitap yillar sonra derlendi. Bu kitaptaki ayetlerin siralari arap sacina dondurulup kronolojiyi Kuran kitabina getirirken tamamen bozmuslar. Yani, sasirtici ayetler dahada sasirtici olmus… Kuran insanlara kin ve nefret dolu kitaptir. 1.Kuran: Ayet 4:34 Bu ayet milyonlarca evde kocasindan dayak alan kadinlara nasil aciklanir? Kocasina “…onları (hafifçe) dövün” der. Bu ayetten utanan ve tercumesini yazan Islam Alimleri, buna parantez icinde (hafifce) diye eklemisler. Arapca Kuranda “hafifce” demiyor. Tercumeciler bunu uyduruyorlar. Arapca Kuran okuyanlar bu Allahtan gelen dayak olduguna inanarak karilarini dovuyorlar. Bana Iranli komsularimin anlattigi acikli bir olayda, gecenlerde, Iranda bir Musluman kadin Mahkemeye gidip Mahkemeden “Kocasinin sadece onu haftada bir dovmesini rica etmis, her gun degil” … Islam Dunyasinda, seriat kanunlariyla yasayan kadinlarin hali boyle 2.Kuran: Ayet 4:3 … Bu ayette Muhammed erkeklere 4 kadinla evlenebilirsin dedi. Ama kendisi icin bu sayi yeterli olmadigi icin, bilhassa Muhammede bir istisna verildi (33:50). Muhammed istedigi sayida, ve her kimi istemis olsaydi onunla evlenebilirdi. Muhammed oldukten sonar onun karilari bir daha evlenemezdi. Bu yasak 33:53 ayetle bildi. Yani 9 yasinda bir cocukla evlenip, kendisi vefat ederse, bu cocuk hayati boyunca ‘dul” kalacak. Yalniz kalacak. Muhammed bu kadar kiskancti. 3.Kuran: Ayet 4:3 … “sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin.” Burada sahip olmak demekle “kole”lerden bahsediyor. Erkekler kolelerini istedigi zaman, istedigi kadar cinsi iliskide bulunuyorlar. Kuranda ki ayetler biribirlerini celiski ediyorlar. Bunun farkina varan Muhammed, Kurana bir ayet koyup, en son verdigimiz ayet daha gecerlidir diyor ve oncelikle verilen ayetleri iptal ediyor. Yani, kendisini dogru gostermek icin Tanriyi "hata" yapabilen bir yaratici olarak gosteriyor. Sizi Kurandan suphe etmekten engellemek icin, bir ayet koyup size "suphe etmeyin der". Suphe ederseniz, imaninizi kaybedersiniz ve cehenneme gidersiniz der. Korkuyla savunuyor kurani. "Takva" ne oldugunu biliyorsunuz. Degilmi? Allah korkusu. Peki bunun tersi olan bir kelimeyi biliyormusunuz? Allah Sevgisini ifade eden. Ben bilmiyorum. herkes takvayi biliyor. Buradaki muhim nokta insanlari korkuyla inandirmak, gercekle degil! Sayin Suheyla, bu gercekler isiginda bile insanlar halaa Kuranin tanri tarafindan gönderildigine inaniyorlar ve ben buna bir anlam veremiyorum. Anladigim kadariyla aslinda sadece ya tutarsa hesabi öbür dünya icin yatirim yapiyorlar. Birde tabiiki dini kullanarak insanlari sömürmek oldugu icin din tacirleri kuranin tercümesinin yanlis oldugunu ve tam anlayabilmek icin sadece Arapcasinin okunmasi gerektigini söylüyorlar. Tabii Arapcayi da kimse anlamadigi icin hrkes icerigini anlamadan ezbere bir seyler okuyor, ama anlamiyor. Birde sunu anlamiyorum, tanri neden Muhammedi son peygamber olarak yolluyor ve onun nezninde islamida son ve dogru din olarak? Neden son dine ve peygambere ihtiyac duydu Allah? Yoksa önceki dinlerin, hiristiyanlik ve yahudilik, ve peygamberlerin hatalarinimi buldu? Bulmus olsa aslinda kendi hatasini bulmus oluyor, cünki inanca göre hiristiyanlik ve musevilikte hak din ve hak peygamberler. Ama nedense Muhammed hepsinden iyiymis. Nasil Allah kendi peygamberleri ve dinleri arasinda böyle bir ayrim yapabilir? Bunlarin cevebini dogal olarak almak istiyorum ama tabiiki sizden degil, Kurani ve islami savunanlardan duymak isterim. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayin Mavi, alti cizgili yorumunuz uzerindeki duygularinizi anliyorum.... Mamafih, lutfen sunu aklinizda tutun benim yazilarimi okurken. Benim gayem kimseyi, hic kimseyi, sizi ve Muslumanlari incitmek degildir. Cunku boyle bir gaye mantiksiz ve manasizdir. Muslumanlari hor gormem. Benim en sevdigim insanlar (ailem) kendilerine Musluman diyorlar. O yuzden, bu yorumlar Muslumanlara hitaben yazilmamistir. islam dinini aciklamak icin. Gercekleri yazmak icin baska sekilde yazmak mumkunmudur? Gercekleri saklamak insanlara saygi gostermekmidir? Hayır,gerçekleri saklamak saygı değildir;aldatmacanın kendisidir. Beni anladığınızı düşünüyorum,bunun için de teşekkür ederim. Kendimizi aldatmayalım,bize ters gelen noktaları;kendi dışımızda ki değerleri de baz alarak,saygı çerçevesinde tertışmayı bilelim. Saygılar! Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Ben tedbiren her ihtimalde cevap bulabileceğiniz bir yol önerebilirim.Yeryüzünün küreselleşme devrelerini inceleyin.Özellikle kavimler göçünü ve Demir çağının EFENDİLERİ'ni inceleyin.Trigonometride bütün dünyanın tangant seviyesinde pratiği kullanırken bir ulusun secant ve cosecant'ı kullanarak kübik düzeyde pratik uygulamalarını velhasılı TÜRK RÖNESANSINI inceleyin. Muhteşem bir tesbit,teşekkür eder,sağlıklı bir yaşam dilerim... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayin Suheyla, bu gercekler isiginda bile insanlar halaa Kuranin tanri tarafindan gönderildigine inaniyorlar ve ben buna bir anlam veremiyorum. Anladigim kadariyla aslinda sadece ya tutarsa hesabi öbür dünya icin yatirim yapiyorlar. Birde tabiiki dini kullanarak insanlari sömürmek oldugu icin din tacirleri kuranin tercümesinin yanlis oldugunu ve tam anlayabilmek icin sadece Arapcasinin okunmasi gerektigini söylüyorlar. Tabii Arapcayi da kimse anlamadigi icin hrkes icerigini anlamadan ezbere bir seyler okuyor, ama anlamiyor. Birde sunu anlamiyorum, tanri neden Muhammedi son peygamber olarak yolluyor ve onun nezninde islamida son ve dogru din olarak? Neden son dine ve peygambere ihtiyac duydu Allah? Yoksa önceki dinlerin, hiristiyanlik ve yahudilik, ve peygamberlerin hatalarinimi buldu? Bulmus olsa aslinda kendi hatasini bulmus oluyor, cünki inanca göre hiristiyanlik ve musevilikte hak din ve hak peygamberler. Ama nedense Muhammed hepsinden iyiymis. Nasil Allah kendi peygamberleri ve dinleri arasinda böyle bir ayrim yapabilir? Bunlarin cevebini dogal olarak almak istiyorum ama tabiiki sizden degil, Kurani ve islami savunanlardan duymak isterim. Sevgili dostum,ben de inanırım yüce olan varlığa.Bunun için çok okumadım,ama buna gerek duydum.Dediğiniz soruların yanıtı muhakkak ki çok önemlidir;umarım bu soruların cevabını beraber alırız.Şunu da unutmayalım;inanç vicdani olandır,farklılık arzeder ve bireyle farklılaşır.Başka din,değer,kimlikler benim için saygı duyulması gerekendir.Selamlar. Alıntı
Φ adafili Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 degerli arkadasim hafizanizda olusan sorularin cevabini yine KURAN'da bulabilirsiniz.Bunun icin size mealleri okumanizi salik veririm. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Nisa-34.ERKEKLER, kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koru[nmasını buyur]duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara [önce] nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür. Açıklama;Hz Peygamber a.s.v. Veda Haccı münasebetiyle yaptığı konuşmada, kadının sadece "gayriahlakî davranışta bulunmaktan açık şekilde suçlu bulunması" halinde dövülebileceğini ve bunun da, "acı vermeyecek şekilde yapılması" (ğayr-i müberrih) gerektiğini bildirmiştir. Bu mealdeki Hadislere Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Neseî ve İbni Mâce'de rastlanmaktadır. Bu Hadisler ışığında bütün otoriteler, eğer her şeye rağmen dayağa başvurulursa, bunun hafif veya sembolik nitelikte olması, "bir misvakla veya benzeri bir şey" ile (ilk dönem alimlerinin görüşlerine dayanarak Taberî) veya hatta "katlanmış bir mendil" ile yapılması (Râzî) gerektiğini vurgulamışlardır; ve bazı büyük İslam bilginleri (mesela Şâfiî) dayağa istisnaî olarak izin verilmiş olduğu ve tercihen bundan sakınılması gerektiği görüşündedirler. Nitekim bu görüşü Hz. Peygamber'in konuya ilişkin şahsî hassasiyetiyle de desteklemişlerdir. Nisa-3. Eğer yetimlere karşı adil davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman, size helal olan [diğer] kadınlardan biri ile evlenin [hatta] ikisi, üçü veya dördü [ile]; ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman [sadece] bir tane ile yahut meşru şekilde sahip olduklarınız ile (evlenin). Bu, doğru yoldan sapmamanız için daha uygundur. Açıklama; "Onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman [sadece] bir tane ile [evlenin]" hükmü ile öylesine sınırlandırılmıştır ki böylesi çok evlilikten yalnızca çok istisnaî durumlarda ve istisnaî şartlar altında söz edilebilir. Açıktır ki "ikisi, üçü veya dördü (ile); ama ... korkarsanız" ibaresi, hem cümlenin ilk bölümünde değinilen hür kadınlar, hem de esirler -çünkü bu her iki isim de "evlenin" emir-fiili ile bağlantılı olarak kullanılmaktadırr. Böylece cümlenin tümü şu anlama gelir: "Size helal olan [diğer] kadınlar arasından veya meşru şekilde sahibi olduklarınız [arasın]dan biri ile evlenin; [hatta] ikisi, üçü ya da dördü [ile]. Ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, [sadece] bir tane [ile]". Bununla, kadınların hür mü yoksa menşe itibariyle esir mi olduğuna bakılmaksızın evlenilecek kadın sayısının dördü geçmemesi îma edilmektedir. .”Bu yazı şahsi fikrimdir nacizane”Şimdi bu kural varken 4 evlilik yapıpta hepsine “ADİL” davranmak galiba çok zor zaten imkansız gibi,dolayısı ile,4 evlilik yapan ve her kadına, her konuda “ADİL” davranan (kadının rızası dahilinde) erkeğe helal olsun demekten başka bir şey denmez,bence… Ahzab-50. EY PEYGAMBER! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helal kıldık. Ve seninle birlikte [Yesrib'e] göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ve kendilerini Peygamber'e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber'in de almak istediği mümin kadınları [da sana helal kıldık]: [bu sonuncusu] yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, [zaten] onlara eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda yapmaları gerekeni bildirdik. [Ve] artık sen [gereksiz] bir endişeye kapılmamalısın, şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır. 51. [Şunu bil ki,] onlardan dilediğini bir süre yanından uzaklaştırabilirsin ve dilediğini de yanına alabilirsin; ve [bir süre] uzaklaştırdıklarından birini yeniden istemende bir vebal yoktur: bu, [seni her gördüklerinde] gözlerinin parlamasını ve [gözden çıkarıldıkları zaman] üzülmemelerini ve onlara vermek zorunda olduğun her şeyden hoşnutluk duymalarını sağlar: çünkü [yalnız] Allah kalplerinizden geçeni bilir; ve Allah her şeyi bilendir, halîmdir. 52. Bundan sonra [başka] hiçbir kadın sana helal değildir -onları[n hiç birini] başka kadınlarla, güzellikleri seni fazlasıyla cezbetse de, değiştirme[ne izin verilmemiştir]- [halen] sahip oldukların dışında [hiç biri sana helal değildir]. Allah her şeyi görüp gözetendir. Hz Peygamber'in oturduğu yer bir saray değildi Ev, bir mescit ve küçük odalardan ibaretti Duvarlar ker****ten, tavan hurma ağacı ve yapraklarından oluşmuştu Yağmurların sızmaması için, tavanın üstüne bir kilim örtülmüştü Hz Peygamber Eşleri'nin yaşadığı mahaller; Dünya nimetleri ile değil, mahrumiyet ve sıkıntılarla doluydu Allah'ın Resul'ü sahip olduğu bütün nimetleri toplumuna dağıtıyor; kendisi, eşleri ve çocuklarına daha az pay ayırdığından, ashabından daha fakir bir hayat yaşıyorlardı Bu fedakârlıkları Hz Peygamber ile birlikte tüm aile göğüslemekteydi Çoğu bolluk ve varlıklı bir yaşam içinden gelen eşler, yoksulluktan zaman zaman şikâyetçi olmuşlarsa da, ilâhî görevini eksiksiz yapan Allah'ın Elçisi tavrını hiç değiştirmemişti. Aslında bu yaşam bile yeterli cevaptır,üstelik Hz Peygamberimizin çok eşliliğinin bir çok sebebide vardır fakat ileti uzun olur ve defalarca yazıldığından gerek yok... Hz Ayşe’nin evlendiği zaman yaşının büyük olduğunu, ablası Esma’nın biyografisinden kesin olarak anlıyoruz Eski biyografi kitapları Esma’dan bahsederken diyorlar ki: “Esma 100 yaşındayken, hicretin 73 Yılında vefat etmiştir Hicret vaktinde 27 yaşındaydı Hz Ayşe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam 17 yaşında olması icap eder Ayrıca Hz Ayşe, Hz Peygamber’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı Demek evlenecek çağda bir kızdı. RAHMET. İncelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme. Allah'ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi anlamında Kur'anî bir tabir. Allah Teâlâ, kullarına rahmet ve şefkatle davranmayı nefsine vacib kıldığını, Rabbiniz, sizden her kim bilmeyerek fenalık yapar da arkasından tövbe eder ve nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, bağışlayan ve merhamet edendir" (e! En'am, 6/54) ayetiyle açıklamıştır. TAKVA. Korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahtan kaçınmakta, Allah'ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme. Allah'ın himâyesine girmek, emrini tutup azabından korunma anlamında Kur'anî bir terim. "İman eden ve iyi isler yapanlara, hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) imân ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) imân ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde, (haram kılınmadan önce) taptıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra imân ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever" (el-Maide, 5/93). Bakara-165. Ama hâlâ Allah'a rakip gördükleri varlıklara inanmayı tercih eden ve onları [yalnızca] Allah'a özgü [olması gereken] bir sevgi ile seven insanlar var: halbuki imana ermiş olanlar, Allah'ı başka her şeyden daha çok severler. Zulüm yapmaya şartlanmış olanlar, [Kıyamet Günü] azaba uğratıldıkları zaman görecekleri gibi, bütün kudretin yalnızca Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın cezalandırmada ne çetin olduğunu da keşke görselerdi! Maide-54. Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer imanınızı kaybederseniz, Allah, zaman içinde [sizin yerinize] O'nun sevdiği ve O'nu seven insanlar geçirecektir; müminlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkar edenlere karşı onurlu; Allah yolunda üstün çaba gösteren ve kendilerini kınayabilecek kimselerin kınamasından korkmayan [insanlar]: Bu, Allah'ın dilediğine bağışladığı lütfudur. Allah (lütfunda) sınırsızdır ve her şeyi bilendir. Saygılar ve sevgiler sunarım... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Ahzab-50. EY PEYGAMBER! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helal kıldık. Ve seninle birlikte [Yesrib'e] göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ve kendilerini Peygamber'e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber'in de almak istediği mümin kadınları [da sana helal kıldık]: [bu sonuncusu] yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, [zaten] onlara eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda yapmaları gerekeni bildirdik. [Ve] artık sen [gereksiz] bir endişeye kapılmamalısın, şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır. 51. [Şunu bil ki,] onlardan dilediğini bir süre yanından uzaklaştırabilirsin ve dilediğini de yanına alabilirsin; ve [bir süre] uzaklaştırdıklarından birini yeniden istemende bir vebal yoktur: bu, [seni her gördüklerinde] gözlerinin parlamasını ve [gözden çıkarıldıkları zaman] üzülmemelerini ve onlara vermek zorunda olduğun her şeyden hoşnutluk duymalarını sağlar: çünkü [yalnız] Allah kalplerinizden geçeni bilir; ve Allah her şeyi bilendir, halîmdir. 52. Bundan sonra [başka] hiçbir kadın sana helal değildir -onları[n hiç birini] başka kadınlarla, güzellikleri seni fazlasıyla cezbetse de, değiştirme[ne izin verilmemiştir]- [halen] sahip oldukların dışında [hiç biri sana helal değildir]. Allah her şeyi görüp gözetendir. Bu ayetleri açıklarsanız çok sevineceğim Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Sayin Sarigol, Siz daha da acikladıgınızı zannetiginiz ayetler benim dusuncelerime destek veriyor. Haydi biraz Kuranı beraber okuyalım. (Ben "Diyanet" mealini kullaniyorum). Muhammede zamaninda ona "deli" dediler. Muhammed bir cevap verdi bu ayette: Onlar düşünmediler mi ki (çok iyi tanıdıkları, kendileriyle içiçe yaşamış olan) arkadaşlarında (Peygamber'de) delilikten eser yoktur. O ancak apaçık bir uyarıcıdır. (7:184) veya bu ayetle; (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir. (81:22) Ona şair dediler, Muhammed bu ayetle cevap verdi; "Biz, deli bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" diyorlardı. (37:36) Ona Muhammed hep başka biri ogretiyor dediler, Muhammed bu ayetle cevap verdi; Andolsunki biz onların, "Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur'an ise gayet açık bir Arapça'dır. (16:103) Kuran, incilden kopya çekilmemiş diger sayfalari Muhammede olan hakaretlere, suçlamalara "karşılık vermek" "cevap vermek"le doldurmuş. Sizin herşeyi yaratan olarak inandığınız ALLAH, 7inci asırdaki araplarla bu şekildeki sozlerle gidip gelip münakaşamı etmis? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Bu ayetleri açıklarsanız çok sevineceğim İslam, cariyeliğin hiçbir şekline rıza göstermez ve meşru bir nikaha dayanmadıkça bir erkek ile kadın arasındaki her tür cinsel ilişkiyi kesinlikle yasaklar. Bu konuda "özgür" bir kadın ile köle arasındaki tek fark, birincisinin kocasından mehir talep edebilmesine karşılık, meşru yollarla sahip olduğu kölesi (lafzen, "sağ elinin sahip oldukları") ile, yani inancın ve özgürlüğün savunulması için yürütülen "Kutsal Savaş"ta (cihâd) esir alınan bir kadın ile evlenen kişinin böyle bir mükellefiyetinin olmamasıdır: çünkü bu durumda köle kadının evlenme yoluyla özgürlüğünü elde etmesi, mehire denk bir bedel olarak görülmektedir. , Hz. Peygamber'in evliliği konusunda -eşlerinden hiç birini boşayamamasına ilaveten- getirilmiş yeni bir kısıtlamadır: Bütün öteki Müslümanlar amca veya dayıları çocukları ile evlenmekte serbest oldukları halde Hz. Peygamber, bunlar arasından ancak kendisi ile birlikte Mekke'den Medine'ye göç etmek (hicret) suretiyle İslam'a bağlılıklarını güçlü bir şekilde ve erkenden isbatlamış olanları ile evlenebilir: Beğavî'ye göre, "amcalarının ve halalarının kızları" terimi, eski Arapça'daki kullanımından gelen bir içerikle, yalnız gerçek amca ve hala çocuklarını değil, genelde Muhammed (s)'in babasının mensup olduğu Kureyş kabilesinin bütün kadınlarını kapsar. Aynı şekilde "dayılarının ve teyzelerinin kızları" da, annesinin kabilesi olan Benî Zühre'nin bütün kadınlarını gösterir. Bu yan cümlecik, lafzen, "kim Peygamber'e kendini bir armağan olarak sunarsa (in vehebet nefsehâ)" şeklindedir. Klasik müfessirlerin büyük kısmı, bunun, "bir mehir beklemeden veya istemeden" anlamına geldiğini, çünkü mehrin normal/sade Müslümanlar için evlilik akdinin temel bir unsuru olduğunu söylerler. İbni Hanbel'in Müsned'inde Hz. Ayşe'den rivayet edilen bir Hadis'e göre "Hz. Peygamber, sevgisini eşleri arasında eşit bir şekilde paylaştırır ve şöyle dua ederdi: Ey Allah'ım, ben elimden geleni yapıyorum, öyleyse benim elimde olmayıp [yalnızca] Senin kudretinde bulunan bir şey[i yapamadığım]dan dolayı beni sorumlu tutma. ********** Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.