Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Topluma ve başkalarına dolaylı yollardan da zarar verebilirsiniz. Hiç kimseye zarar vermeden iki kişi toplumdan soyut birlikte yaşarsınız ve yedi sekiz çocuğunuz olur. Bu çocukları öyle sevgisiz, öyle hınçlı ve öyle insan ve toplum düşmanı yetiştirirsiniz ki, biri uyuşturucu satıcısı olur, biri haraç keser, biri mafya üyesi, biri seri katil olur, diğerleri de buna benzer işlere girer.

 

Böyle bir kimseye zararı olmadan istediğini yapma felsefesi doğru olsa, başta zorunlu eğitim diye bir kavram olmazdı. Çocuklar sosyal bir ortamda eğitilir ve olası sorunların farkına varan eğitimciler tarafından yönlendirilir. Yoğun bir sorun varsa ebeveynin elinden alınmaları bile mümkündür. Zarar verme illa ki anında gerçekleşen bir eylem olmayabilir. Biraz uzun vadede çok daha büyük ve telafisi zor zararlar verebilirsiniz.

 

İnsanın sosyal bir canlı olduğu gerçeği, insanlığın en önemli ve temel kültür değeridir. Bu olmadan başka değerler olmaz. Sosyal bir düzen kurmak ve kurallar koymak zorundayız. Şempanze sürüsünün bile kuralları vardır. Onlar kurallarını yaşayarak, deneyimleyerek evirmişler. Biz de öyle. Yalnız bizim artı olarak bilimsel deneyimlerimiz ve birikimimiz var.

  • Cevaplar 430
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Nasıl okursam okuyayım, sonuç değişmiyor, ahlakın göreceli olduğunu görüyorum.

Nasıl okursam okuyayım, sonuç değişmiyor, kendi değerlerini/ahlakını/hurafelerini bilime dayalı evrensel ahlak diye dayatmak *******

Nasıl okursam okuyayım, sonuç değişmiyor, sizin köyün ahlaki değerleri, demokrasinin, laikliğin, özgürlüğün temel ilkesi olan "rızası dışında hiçkimseye bişey yapılamaz ve yaptırılamaz" ilkesini aşamıyor.

*******

Nasıl okursam okuyayım, ister elimi vicdanıma koyarak okuyayım, ister başımı ellerimin arasına alarak okuyayım, ister ellerimi klavyeye koyarak okuyayım, sonuç değişmiyor, nerden beslenirse beslensin, ister faşizmden beslensin, ister semitik dinblerden beslensin, ister komünizmden beslensin, dayatmacılık her zaman dayatmacılıktır. İnsan onuruna aykırıdır, insan haklarına aykırıdır, özgürlük düşüncesine aykırıdır. Bu dayatmayı ister ahlak adına yapınız, ister din adına.

 

Başkasının özgürlük alanına girmedikçe, her insan istediği şeyi yapmakta ve düşünmekte özgürdür.

 

Saygılar.

 

ahlak görecelidir, komünizm, laiklik vs diye demogojiler bilimin söz konusu fiili cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği gerçeğini değiştirmez. bilimin cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği bir fiili ifa edenlere sapkın demek ne dayatmacılıktır, ne hurafedir, ne ahlakçılıktır. Bu bilimselliktir sadece.

 

cinsel sapkınlıkların suç sayılıp sayılmamasıda cinsel sapkınlık olduğu gerçeğini değiştirmez. Kriter bu da değildir. Kriter bilimdir. Ve biliminde ne söylediği açıktır.

 

Yok böyle değil diyen uzman bilim adamı dediğim gibi. Hazırlar tezini psikiyatride çığır açar.

 

bu tartışma bize ısrarcı olmak için bilimden nasıl fersah fersah uzaklaşılıp, ********* argümanlarla bilime ne kadar karşı çıkılabileceğini göstermiştir.

Gönderi tarihi:
bu tartışma bize ısrarcı olmak için bilimden nasıl fersah fersah uzaklaşılıp, ********* argümanlarla bilime ne kadar karşı çıkılabileceğini göstermiştir.

 

İşte bunda çok ama çok haklısın...

Gönderi tarihi:
ahlak görecelidir, komünizm, laiklik vs diye demogojiler bilimin söz konusu fiili cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği gerçeğini değiştirmez. bilimin cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği bir fiili ifa edenlere sapkın demek ne dayatmacılıktır, ne hurafedir, ne ahlakçılıktır. Bu bilimselliktir sadece.

 

cinsel sapkınlıkların suç sayılıp sayılmamasıda cinsel sapkınlık olduğu gerçeğini değiştirmez. Kriter bu da değildir. Kriter bilimdir. Ve biliminde ne söylediği açıktır.

 

Yok böyle değil diyen uzman bilim adamı dediğim gibi. Hazırlar tezini psikiyatride çığır açar.

 

bu tartışma bize ısrarcı olmak için bilimden nasıl fersah fersah uzaklaşılıp, ********* argümanlarla bilime ne kadar karşı çıkılabileceğini göstermiştir.

 

Bu tartışma bize göstermiştir ki, bazı arkadaşlar, sırf birilerine itiraz etmek için daha önce savundukları tezlerinden vazgeçebilmekte, ******

 

Bu tartışma bize göstermiştir ki, bazı arkadaşlar, demokrasinin de, laikliğin de temelinin "dayatmacılık yapmamak olduğunu" kavrayamamışlar

 

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

"Kıssadan hisse"den sonra, sıra geldi özeleştiriye...

 

"Dini fanatizme karşı çıkarken din karşıtı fanatizm gösterme"yi eleştirirken, kendimi de fanatizme kaçmış olmakla eleştirebilirim. Bu başlıktaki yıldızlanma bolluğu ve mod kontrolleri gösteriyor ki, konu fazla hararetli ve suçlamalı tartışıldı.

 

Bunun da nedeni, konunun zihnimizde canlandırdığı son derece itici ve sevimsiz çağrışımlardı. Bazen bir konuya ne kadar şiddetle karşı olduğumuzu göstermenin en iyi yolunun kontrol edilmeyen öfke olduğu sanrısına hepimiz kapılabiliyoruz. Sonuna kadar karşıt olduğumuzu en iyi bu şekilde ifade edebileceğimizi düşünüyoruz.

 

Ancak bunu, dar düşünen ve dar düşüncesi içinde kendini sonuna kadar haklı gören kişilerin de yöntem olarak benimseyebileceklerini unutmamalıyız. Linç niye önlenir? Çünkü bir masumun suçlu zannıyla linç edilmesi riski vardır. Bu yüzden tüm kanıtları zanlı aleyhine değerlendiren yargıcın bile hükmünü öfke ile vermemesi gerekmektedir.

 

Öfke esasen insan evrim sürecinden çıkması gereken bir özelliktir. Ama bunun için daha çok zaman geçecek gibi görünüyor...

Gönderi tarihi:
Bu tartışma bize göstermiştir ki, bazı arkadaşlar, sırf birilerine itiraz etmek için daha önce savundukları tezlerinden vazgeçebilmekte, ******

 

Bu tartışma bize göstermiştir ki, bazı arkadaşlar, demokrasinin de, laikliğin de temelinin "dayatmacılık yapmamak olduğunu" kavrayamamışlar

 

 

Saygılar.

 

demokrasi ve laiklik ensest ilişkiyle ölçülecek yada değerlendirilecek değerler değildir. Son silah olarak demokrasinin laikliği öne sürmekte cidden ısrarcı olmak için ne kadar ileri gidilebileceğinin göstergesi :)

 

Ahlak kuralları bilimin ve yasaların kesin görüş bildirmediği konularda referans ve kriterdir. Bilimin ve/veya yasaların kesin görüş bildirdiği konularda ne ahlakın göreceliliği ne ahlakın evrenselliği önemli değildir. Bilim uyuşturucu insanı öldürür diyorsa peru köylülerinin uyuşturucu içerek yaptıkları geleneksek ayinlerini, peru köylülerin ahlakına bakarak değerlendirmeyiz. Onların geleneklerine göre bu iyi birşey diye bizde iyi demek zorunda değiliz. peru köylülerinin ahlakına göre bu nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin uyuşturucu kötü birşeydir. Çünkü bilim böyle söylemektedir.

 

eğer bilim kesin görüş bildiriyorsa, ahlakın ne söylediği önemli değildir. ensest ilişki cinsel sapkınlıktır diyen kişinin hertürlü ahlak kuralından daha muteber olan bir referansı vardır. yani bilim.

 

Bilimin kesin görüş bildirdiği ve cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği ensest ilişki nerede veya kimler tarafından yaşanırsa yaşansın, yaşayanların ahlaki kuralları ne olursa olsun cinsel sapkınlıktır. Çünkü bilim böyle söylemektedir. Bu arkadaşımıza göre bilim dayatmacıdır bilmemnecidir.

Bilimin "cinsel sapkınlık" dediği ensest ilişkiye "cinsel sapkınlık" demenin dayatmacılık olduğunu iddia etmek üstüne durmaya değmeyecek kadar anlamsız bir söylemdir. Demokraside laiklikte bilimi referans alan ideolojilerdir. Bir yandan bilime bu kadar karşı olup bir yandan demokrasiden laiklikten bahsetmek ülkemizde bize yabancı gelmeyen bir tarzdır.

 

ensest ilişki. Bilim ne diyor bu konuda ? Cinsel sapkınlık. nesine itiraz ediliyor ? o belli değil işte.

Gönderi tarihi:
Bilimin "cinsel sapkınlık" dediği ensest ilişkiye "cinsel sapkınlık" demenin dayatmacılık olduğunu iddia etmek üstüne durmaya değmeyecek kadar anlamsız bir söylemdir. Demokraside laiklikte bilimi referans alan ideolojilerdir. Bir yandan bilime bu kadar karşı olup bir yandan demokrasiden laiklikten bahsetmek ülkemizde bize yabancı gelmeyen bir tarzdır.

 

önceki sayfalarda defalarca anlatıldı, yorum yapıldı, tartışıldı, yeni bir şey görmediğim için tekrar aynı şeyleri tartışmayı gereksiz bulmaktayım, yoksa bu yorumunuza karşı sayfalar dolusu yazabiliriz tekrar (aynı şeyleri)

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:

tartışmayı gereksiz bulmaktaysan yazmasın. ikide bir gereksiz bulmaktayım, gereksiz bulmaktayım demek yerine. zira burada tartışanların kriterinin de senin gerekli bulup bulmaman olduğunu sanmıyorum. kimsenin kırmızı mumlu davetiye falan gönderdiğini de sanmıyorum sana gel tartışmaya katıl diye...

 

........

 

bilimin "cinsel sapkınlık" olarak teşhis ettiği bir fiile "cinsel sapkınlık" demeyi dayatmacılık bilmemnecilik olarak adlandırmanın ne tür demogoji yapılırsa yapılsın anlamsızlığı ve komikliği gizlenemez. özelliklede bilim karşıtlığı yapıp bilime en bağlı iki ideoloji olan demokrasi ve laikliğin arkasına saklanmak ******.

Gönderi tarihi:
tartışmayı gereksiz bulmaktaysan yazmasın. ikide bir gereksiz bulmaktayım, gereksiz bulmaktayım demek yerine

 

Türkçe dil bilginiz varsa lütfen şu iki cümlenin ne anlama geldğini araştırınız

 

 

"tartışmayı gereksiz bulmaktayım"

 

"tekrar aynı şeyleri tartışmayı gereksiz bulmaktayım"

 

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
tartışmayı gereksiz bulmaktaysan yazmasın. ikide bir gereksiz bulmaktayım, gereksiz bulmaktayım demek yerine. zira burada tartışanların kriterinin de senin gerekli bulup bulmaman olduğunu sanmıyorum. kimsenin kırmızı mumlu davetiye falan gönderdiğini de sanmıyorum sana gel tartışmaya katıl diye...

 

........

 

bilimin "cinsel sapkınlık" olarak teşhis ettiği bir fiile "cinsel sapkınlık" demeyi dayatmacılık bilmemnecilik olarak adlandırmanın ne tür demogoji yapılırsa yapılsın anlamsızlığı ve komikliği gizlenemez. özelliklede bilim karşıtlığı yapıp bilime en bağlı iki ideoloji olan demokrasi ve laikliğin arkasına saklanmak *****.

Bilim cinsellikten ibaret ise sen haklısın CYRANO. Bilimin sınırları olmalı diyorsan birşey söyleyemeyeceğim. Demokrasi ve laikliğin arkasına saklanmakta ne demek. demokrasinin anlamını biliyormusun acaba? Yada konuşurken hiç durup düşünüyormusun? Demokrasi bir anlamda herkes kendine demek ama sen neyin arkasına saklanıyorsun? Kalabalığın. Biz bunu düşünemedikmiki insanların çoğu ensesti savunanın arkasında durmaz saldıranın arkasında durur. :)

Gönderi tarihi:
Bilimin kesin görüş bildirdiği ve cinsel sapkınlık olarak teşhis ettiği ensest ilişki nerede veya kimler tarafından yaşanırsa yaşansın, yaşayanların ahlaki kuralları ne olursa olsun cinsel sapkınlıktır. Çünkü bilim böyle söylemektedir. Bu arkadaşımıza göre bilim dayatmacıdır bilmemnecidir.

...

ensest ilişki. Bilim ne diyor bu konuda ? Cinsel sapkınlık. nesine itiraz ediliyor ? o belli değil işte.

 

Yeni birşey görmediğim için, ben de, TARAFSIZ gibi, birşey eklemeye gerek görmüyorum. Bütün önceki sayfalarda tezimiz yeterince açıklanmıştır.

Bilim dayatmacı değildir.

Bilim dayatmacıdır da demedik.

Bilim dayatma, dayatmama işine karışmaz.

Bilim tespit yapar.

 

*

 

Sayın CYRANO'ya yine Sayın CYRANO cevap versin.

 

Bilim artık bize öğretmiştir. İnsan sadece fiziksel yaşamını ve üremesini sağlayacak güdülerle doğar. Bunun haricindeki tüm değerler ve bilgileri toplumdan öğrenir.

 

Çok doğru bir söz. Tezimin esası budur.

 

İnsan sadece fiziksel yaşamını ve üremesini sağlayacak güdülerle doğar. Bunun haricindeki tüm değerler ve bilgileri toplumdan öğrenir.

Fiziksel yaşamını sürdürürken ve üremesini sağlarken ne tür sosyal kurallara uyması gerektiğini toplumdan öğrenir.

 

Öğrenilen bir değere uymamaktan dolayı, insanlar psikolojik sorunlar yaşarlar.

Bu bir tespittir. Psikolojinin yaptığı sadece bir tespittir.

Psikoloji, herkes için geçerli evrensel teşhisler sunamayacağı gibi, evrensel reçeteler de sunamaz.

 

Bir adam, öğretilen değerlerden dolayı, karısının elinin bir başkası tarafından tutulmasından acaip rahatsız olur, bunalıma girer.

Başka bir adam, bunda sakınca görmez, bunalıma da girmez.

Psikolojinin 1. adamın bunalıma girdiğini, 2.sinin girmediğini tespit etmiş olması "karınızın elini başka bir erkeğin tutmasının" iyi veya kötü olduğu göstermez. Psikolojinin verdiği sonuçlar, edinmiş olduğunuz değerlere göre değişir.

 

Bir toplumda kuzenleriyle cinsel ilişkiye giren birisi, kendini sapık hissetmezken, diğer bir toplumda bunu yapan kişi "yasak bir şeryi yapmış ve suç işlemiş bir sapık gibi" hisseder kendisini.

 

Psikoloji her ikisinin de psikolojik durumunu tespit eder.

Ancak psikoloji "kuzenlerle ilişki" insanların psikolojisini bozar diye evrensel bir teşhis ile ortaya çıkamaz.

 

demokrasi ve laiklik ensest ilişkiyle ölçülecek yada değerlendirilecek değerler değildir. Son silah olarak demokrasinin laikliği öne sürmekte cidden ısrarcı olmak için ne kadar ileri gidilebileceğinin göstergesi :)

...

Bilimin "cinsel sapkınlık" dediği ensest ilişkiye "cinsel sapkınlık" demenin dayatmacılık olduğunu iddia etmek üstüne durmaya değmeyecek kadar anlamsız bir söylemdir. Demokraside laiklikte bilimi referans alan ideolojilerdir. Bir yandan bilime bu kadar karşı olup bir yandan demokrasiden laiklikten bahsetmek ülkemizde bize yabancı gelmeyen bir tarzdır.

 

Demokrasi, laiklik, insan onuruna ve özgürlüğüne saygı, son silah olmayıp savunduğum bu tezin kökenidir, çıkış noktasıdır.

 

bu tartışma bize ısrarcı olmak için bilimden nasıl fersah fersah uzaklaşılıp, ********* argümanlarla bilime ne kadar karşı çıkılabileceğini göstermiştir.

İşte bunda çok ama çok haklısın...

 

***

 

İnsan'ın kendi iç barışının sürebilmesi için, savunduğu şeyleri gerekçelendirmesi, temelsiz bırakmaması gerekmektedir.

Israrcılık ise, temelsiz ve gerekçesiz bir şekilde inat etmektir.

Benim savunduğum tezin gerekçeleri ve temelleri vardır. Temelsiz ve gerekçesiz değildir.

Bu nedenle yaptığım şey inada ve cehalete dayalı bir ısrar değil, gerekçeli ve temeli bulunan bir tez savunusudur.

 

Savunduğum tez çürükse, bir problem yokmuş gibi davranmayı sürdüremem.

Zira benim için en önemli şeylerden biri kendimle barışık olmaktır, iç huzurumu korumaktır.

Savunduğum tez hakkında kafamda küçük bir şüphe oluşsa ve ben hala ısrar etse idim, iç huzurum kaçardı.

Kendine bile dürüst davranamayan insan konumuna düşerdim.

Savunduğum tez hakkında, kafamda en küçük bir şüphe oluşmamıştır.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

gereksiz bulmaktaysan tartışmazsın olur biter. ikidebir bunu yazmak yerine. sana gel illa tartış diyen falan yoktur sanırım.

 

bu konu zaten iyice çığrından çıktı, yeni yeni tartışmalara sürüklemek istemiyorum

 

 

saygılar

 

not: Konuyu bitirebilmek yada duraklatmak için artık daha az noktaya temas etme gereği duymaya başladım, gerçektende konu çekilmez hale geldi, cevap vereceğim diye, çok değerli ve zor bulduğum boş vakitlerimi bu konuya harcamak zorunda kalıyorum. Artık her cümleye cevap veremeyeceğim, forumda diğer başlıklarla pek ilgilenemiyorum bu konu yüzünden.

 

saygılar

 

 

Zaten konu sadece tartışan kişilerin tekelinde olmaya başladı, dışardan birinin bizden hiçbirşey anlamadığına eminim, acayip bir kargaşa oluştu.

 

Artık bu konudan yavaş yavaş uzaklaşma vaktimin geldiğini düşünüyorum ! uzatmanın bir faydası olmayacağına karar verdim !

 

Konu hakkında yeni ve taze bir tartışma görürsem buradayım zaten

 

 

saygılar

 

 

ve yinede aynı şeyleri tartışmak isteyenlere kolay gelsin diyorum !

 

saygılar

 

 

önceki sayfalarda defalarca anlatıldı, yorum yapıldı, tartışıldı, yeni bir şey görmediğim için tekrar aynı şeyleri tartışmayı gereksiz bulmaktayım, yoksa bu yorumunuza karşı sayfalar dolusu yazabiliriz tekrar (aynı şeyleri)

 

 

saygılar

 

 

:) :)

 

hayır sanarsınki tarafsız arkadaşımız şiddetli bir tehdit altında illa tartışması için bu başlıkta. yazmazsın artık olur biter. 4 gün boyunca gereksiz buluyorum, gereksiz buluyorum diye yazmak yerine. sen artık "aynı şeyleri" tartışmayı gereksiz buluyorsan tartışma. isteyende tartışır ikide bir aynı şeyi yazıp tartışmayı bölme bari.

Gönderi tarihi:
4 gün boyunca gereksiz buluyorum, gereksiz buluyorum diye yazmak yerine

 

1. Gereksiz bulma konusunda size iki tane cümle vermiştim üzerinde düşünün diye, zira yanlış bir tespitte bulunmuşsunuz !

 

2. Hala tartışmayı gereksiz bulduğumu iddia etmektesinizki, bunun böyle olmadığınız kendiniz bile benden alıntı yaparak göstermişsiniz

 

3. Tartışmayı gereksiz bulan bir insan, konu hakkında bu kadar çok iletiyi yazmaz ! ileti sayımı kontrol ediniz !

 

4. İsteyen tartışır isteyen tartışmaz çıkarımını ileti 299 da yapmıştım zaten, ben kimseye müdahele etmedim

 

5. Tartışmayı yeniden alevlendiriyorsunuz, sanki biz hiçbir şey yazmamışız gibi, 1 hafta boyunca emek sarfettik hepimiz, siz hiç tartışılmamış gibi tekrar yorum yapıyorsunuz ve bize cevap hakkı doğuyor, demekki siz yeni kişiler için tartışmayı devam ettiyorsunuz,

 

Size kolay gelsin diyorum, ama düşüncelerinize katılmadığımıda belirtmek isterim bunun nedenlerini yüzlerce kez yazdık, siz istediğiniz kadar yazabilirsiniz, bunu engelleyen yok, ben sadece görüşlerimi belirttim, ve hala aynı görüşleri savunmaktayım değişen bir şey yok !

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:

:) gereksiz bulduğun herneyse, tartışma yada aynı şeyleri tartışmak, tartışmazsın olur biter. tartışmayı sabote etme. konu hakkında söyleyeceğin şey varsa yaz. 4 gün boyunca ben artık aynı şeyleri tartışmayı gereksiz buluyorum gereksiz buluyorum , gereksiz buluyorsan yazmasın dediğim gibi zorlayan yok. artı senin yazdıklarını okumadım bile. ne senden alıntı yaptım ne sana cevap verdim. alıntı yaptığım cevap verdiğim arkadaşla hala tartışıyoruz.

 

aynı şeyleri tartışmayı gereksiz buluyorsan tartışmazsın. biz gerekli buluyoruz tartışıyoruz. gereksiz bulan adamda 4 gün boyunca "aynı şeyleri tartışmayı gereksiz buluyorum, aynı şeyleri tartışmayı gereksiz buluyorum" diye yazmaz. :)

 

sen istemiyorsun diye tartışmayacak halimizde yok.

 

varsa konu hakkında fikri olan yazar. bir ayda tartışırız, bir yılda tartışırız canımız isterse.

 

benim konu hakkında fikrim var ve yazıyorum. ne kadar tartışacağımız bizim bileceğimiz iş.

Gönderi tarihi:

ensest ilişki hakkında ilgili bilim dallarının ne dediklerine bakalım şimdide .

 

psikiyatri ; ensest ilişkiyi cinsel sapkınlık olarak tanımlar. bireyin 1,5 yaşında üst beyninde oluşan ensest yasağına rağmen aile üyelerine karşı duyduğu sevgiyi cinsel arzuyla karıştırması sonucu doğan bir bozukluk olarak niteler. oedipus kompleksi olarak adlandırılan kompleks enses ilişkiye giren birey üst beyninde kalıcı olan ensest yasağıyla çatıştığından sürekli suçluluk duygusuna kapılır, depresyona girer.

 

genetik; insanoğlu doğanın ensest ilişkiye karşı önlem aldığı canlı türlerinden birisidir. uzak ensest ilişki sonucu doğan insanlar bile bir çok hastalığa karşı zayıf ve korumasız olmasının yanında zihinsel veya bedensel engelli olarak doğma riskinide diğer insanlara oranla çok yüksek olarak taşır. Bu doğanın aldığı bir önlemdir. modern dünyada şiddeti fazla hissedilmese de. doğal ortamda yetişkinliğe erişmesi mümkün değildir engelli insanların. Yani doğa ensest ilişki kuran insanların genlerinin yayılmaması için önlemler almıştır. hastalıklara karşı zayıf, bedensel ve zihinsel engellilik oranı yüksek genler doğada kısa süre içerisinde kaybolacak genlerdir.

 

Antropoloji ; insanlık tarihi boyunca tüm insan toplumlarında ensest yasağının olduğunu belirtir. Kimi arkadaşlarımız aksini iddia etsede (zaten bilim ne bilir ki) antropolojiye göre ensest yasağının olmadığı hiçbir insan toplumu yoktur. Ensest yasağının toplumun şekillenmesini sağlayan unsurlardan birisi olduğunu söyler antropoloji. Lacan'ın ifadesiyle , "Ensest Yasağı toplumsal yaşamın ve kültürün kuruluş yasasını meydana getirmektedir"

 

hukuk; ensest ilişki aile içi cinsel istismarı doğurur. ensest ilişki vakalarının %100 e yakını, çocukların ebeveynleri tarafından cinsel istismara maruz bırakılması şeklindedir. burada zaten yasa çok ağır yaptırımları olan cezalar öngörmektedir. Birey cinsel istismara karşı yetişkin olana kadar ailesi tarafından gerek fiziksel önlemlerle gerekse bilinçlendirme yoluyla korunmaktadır temelde. Ensest ilişki olan bir ailede ise çocukların cinsel istismarına davetiye vardır. Çocuğun kendisini korumak ve kollamakla yükümlü olan ailesinin kimi üyeleri çocuğa karşı cinsel istek duyarsa. o çocuğu cinsel istismardan korumak imkansızlaşır. ancak çocuğun başkalarına anlatmasıyla açığa çıkar bu durum. ve genelde hiçbir cinsel bilgisi olmayan çocuk sessiz kalır. ancak mutlaka ağır travmalar ve ömür boyu sürecek psikolojik sorunlar yaşar. (burada psikatrinin teşhis ettiği oedipus kompleksi dikkat çeker)

 

bugünde tüm dünyada aile üyelerinin birbirleriyle evlenmesi yasaktır. yani hiçbir devlet ensest ilişkiyi onaylamamaktadır.

 

kanunlarla yasaklayıp yasaklamamak da farklı bir konudur. hayvanlarla cinsel ilişkiyi girmek yasalarda suç olarak belirtilsede, belirtilmesede yanlıştır, cinsel sapkınlıktır.

Gönderi tarihi:
artı senin yazdıklarını okumadım bile. ne senden alıntı yaptım ne sana cevap verdim. alıntı yaptığım cevap verdiğim arkadaşla hala tartışıyoruz.

bu cümle herşeyi ifade ediyor

 

kolay gelsin diyorum

 

Sevgili TARAFSIZ,

 

Ben de kolay gelsin diyorum kendisine.[/b]

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Bilim cinsellikten ibaret ise sen haklısın CYRANO. Bilimin sınırları olmalı diyorsan birşey söyleyemeyeceğim. Demokrasi ve laikliğin arkasına saklanmakta ne demek. demokrasinin anlamını biliyormusun acaba? Yada konuşurken hiç durup düşünüyormusun? Demokrasi bir anlamda herkes kendine demek ama sen neyin arkasına saklanıyorsun? Kalabalığın. Biz bunu düşünemedikmiki insanların çoğu ensesti savunanın arkasında durmaz saldıranın arkasında durur. :)

 

arkadaşım şu yazdığın paragrafı bir kez okuyup ne kadar anlaşılır olduğu hakkında sen yorum yaparsan sevinirim.

 

ben birşeyin arkasına saklanmıyorum. iddia ve tezlerimde bilimi kriter ve referans alıyorum. bilimin söyledikleriyle destekliyorum iddia ve tezlerimi.

Gönderi tarihi:
Sayın CYRANO'ya yine Sayın CYRANO cevap versin.

 

 

 

Çok doğru bir söz. Tezimin esası budur.

 

İnsan sadece fiziksel yaşamını ve üremesini sağlayacak güdülerle doğar. Bunun haricindeki tüm değerler ve bilgileri toplumdan öğrenir.

Fiziksel yaşamını sürdürürken ve üremesini sağlarken ne tür sosyal kurallara uyması gerektiğini toplumdan öğrenir.

 

Öğrenilen bir değere uymamaktan dolayı, insanlar psikolojik sorunlar yaşarlar.

Bu bir tespittir. Psikolojinin yaptığı sadece bir tespittir.

Psikoloji, herkes için geçerli evrensel teşhisler sunamayacağı gibi, evrensel reçeteler de sunamaz.

 

arkadaşım istersen önce psikoloji ve psikiyatri arasındaki farkı öğrensen :) Psikoloji bağımsız bir bilim dalıdır. Psikiyatri ise tıbbın bir koludur. Böylece psikiyatrinin tespitleri için psikolojinin tespitleri demezsin.

ensest yasağı, odeipus kompleksi vs psikolojinin değil psikiyatrinin koyduğu teşhisler ve tespitlerdir. ha keza psikanaliz psikoloji alanında değil psikiyatri alanındadır. Sigmund Freud psikolog değil psikiyatristtir.

 

Psikoloji bireyin toplumla olan ilişkisi ile ilgilenir psikoloji için birey bir toplumun parçasıdır ve bu özelliğiyle psikolojinin ilgi alanına girer. Psikiyatri ise bireyi doğuştan gelen beyinsel fonksiyonları ve genetik özellikleriyle değerlendirir psikiyatri için birey tek başına ilgi alanına giren bir kavramdır.

 

Ensest yasağı psikolojinin değil psikiyatrinin alanındaki bir konudur. Ve psikiyatri kesinlikle herkes için geçerli evrensel teşhisler koyar. evrensel reçeteler sunar. Bağlı olduğu bilim dalı olan Tıp gibi.

 

burada gördüğüm şey tarih kişinin iddia ettiğinin aksini söyleyince "zaten tarih güvenilir değildir" yaklaşımına benzemekte aynen.

 

açıkçası bu konuya bu kadar yabancı olup ısrarcı olmayı tasvip etmiyorum.

 

Bir adam, öğretilen değerlerden dolayı, karısının elinin bir başkası tarafından tutulmasından acaip rahatsız olur, bunalıma girer.

Başka bir adam, bunda sakınca görmez, bunalıma da girmez.

Psikolojinin 1. adamın bunalıma girdiğini, 2.sinin girmediğini tespit etmiş olması "karınızın elini başka bir erkeğin tutmasının" iyi veya kötü olduğu göstermez. Psikolojinin verdiği sonuçlar, edinmiş olduğunuz değerlere göre değişir.

 

Bir toplumda kuzenleriyle cinsel ilişkiye giren birisi, kendini sapık hissetmezken, diğer bir toplumda bunu yapan kişi "yasak bir şeryi yapmış ve suç işlemiş bir sapık gibi" hisseder kendisini.

 

Psikoloji her ikisinin de psikolojik durumunu tespit eder.

Ancak psikoloji "kuzenlerle ilişki" insanların psikolojisini bozar diye evrensel bir teşhis ile ortaya çıkamaz.

.

 

 

 

Ensest yasağı bireyin henüz toplumun varlığından bile bihaber olduğu 1,5 yaşında üstbeyni oluşurken doğar. Öğretilmiş bilgilerle alakası yoktur. Ensest Yasağı fiziksel yaşamı ve üremesini sağlayacak güdülerden birisidir benden alıntı yaptığın tezde anlatıldığı gibi. Her canlı genlerini bir sonraki nesle en sağlıklı şekilde aktaracak güdülerle doğar. İnsanoğlu için ensest ilişki nesli sağlıksızlaştıracak sonuçlara yol açtığı için. Her doğan insanın beyninde henüz 1,5 yaşındayken ensest yasağı oluşur. Bu yasak sayesinde bireyler aile dışından karşı cinslerle cinsel ilişkiye girer ve doğacak bireyleri hastalıklara karşı zayıf, yüksek engelli doğum oranına maruz bırakacak olan ensest ilişkiden korur.

 

Psikoloji ensest yasağıyla ilgilenmez çünkü konusu değildir. Psikiyatrinin konusudur ve psikiyatri "ensest ilişki insanların psiklojisini bozar" diye evrensel teşhislerle orataya çıkar ve çıkmıştır. Psikiyatriye göre ensest ilişkiye giren bireyin üstbeynindeki enses yasağıyla çatıştığı için mutlaka psikolojisi bozulur.

 

ensest yasağı öğrenilmiş bir değer değildir. Üstbeyni oluşurken doğan genetik bir özelliktir. birey bu yasağı toplumdan öğrenmez genetik olarak geçer bireye.

 

 

Demokrasi, laiklik, insan onuruna ve özgürlüğüne saygı, son silah olmayıp savunduğum bu tezin kökenidir, çıkış noktasıdır.

 

demokrasi, laiklik insan doğasına ve insanlığa aykırı şeyleri savunmaz. Bilime son derece bağlı ideolojilerdir.

 

ensest ilişki insan doğasına aykırı olduğu için her insanın üstbeyni oluşurken ensest yasağıda oluşur.

 

İnsan'ın kendi iç barışının sürebilmesi için, savunduğu şeyleri gerekçelendirmesi, temelsiz bırakmaması gerekmektedir.

Israrcılık ise, temelsiz ve gerekçesiz bir şekilde inat etmektir.

Benim savunduğum tezin gerekçeleri ve temelleri vardır. Temelsiz ve gerekçesiz değildir.

Bu nedenle yaptığım şey inada ve cehalete dayalı bir ısrar değil, gerekçeli ve temeli bulunan bir tez savunusudur.

 

Senin savunduğun "tez" in hiçbir gerekçesi yoktur. "gerekçe" olarak ortaya koyduklarının hiçbir bilimsel değeri yoktur. bilimin "cinsel sapkınlık" olarak teşhis ettiği bir fiilin öyle olmadığını ispat etmek tek kelimeyle bilime muhalefet etmektir. tartıştığın kişiye değil. Tezlerin ilk ölçütü bilimsel dayanağı olup olmamasıdır. Bu konuda ise senin tezlerinin durumu ortadadır. Bilimin söylediğinin tam tersini iddia etmektesin.

 

yapacağın şeyde basittir aslında. yeni bir tez hazırlayıp psikiyatri dünyasında çığır açmak :)

 

ben ensest ilişkinin cinsel sapkınlık olmadığını iddia eden herhangi bir bilim adamı bulursan bak onuda kabul ederim.

Gönderi tarihi:

Bir tezin doğruluğuna kanıt olarak kendi iç huzurunu göstermek de süper (!) doğrusu. Değil mi, Einstein de göreliliğe kanıt olarak "gece uyumak için yattığımda tüm hücrelerim bu tezi ortaya atmakla ne kadar iyi ettiğimi haykırıyorlar, göreliliği düşündüğüm zaman içim huzurla doluyor" demiştir herhalde. Bilim çevreleri de yemişlerdir bunu. O günden beri göreliliği sınamak için sayısız deney filan da yapılmamıştır. Madem Einstein gibi bir dahinin iç huzuru böyle demiş, sınamak kimin haddine?

 

"İnsan sadece fiziksel yaşamını ve üremesini sağlayacak güdülerle doğar" sözü, konumuzu da içerir, zıt bir veri oluşturmaz. Canlılar genetiklerini korumaya doğal olarak eğilimlidir. Çünkü genetiği olumsuz etkileyen durumlar, doğal seleksiyona uğrayarak süre gelememiştir. Olumlu durumlar, soyun sağlıklı devamını sağladığı için süre gelmiştir. Mekanizma budur. Çiçeklerin içinde dişi ve erkek organların bulunduğunu ilkokuldan beri öğretirler. Fakat bu iki organ eşzamanlı olgunlaşmaz. Amaç, çiçeğin kendi içinde değil, başka çiçeklerle tozlaşmasıdır. Doğada buna benzer sayısız örnek vardır. Bu örnek, konunun evrimsel süreç içinde ne kadar eski ve köklü olduğunu gösterir.

 

Madem bilim sadece "olanı tespit etmektir" ise, olan bu. İç huzurun yeniden gözden geçirilmesi önemle tavsiye olunur. Tabii bu temel "tespit"ten sonra diğer bilim dallarının da bir takım tespitler yapmasına sıra gelir. Psikolojide sapkın davranışlar gibi. Ya da etikte hoş karşılanmayan, gayri ahlaki davranışlar gibi. Ya da hukuksal kısıtlama ve yasaklamalar gibi. Hepsi doğadan köken alır.

 

Bilimin de bir dogma olduğu savı bana hiç yabancı gelmedi. Teist-ateist zıt uçlarının kıvrılıp buluştuğu bir örnek daha. En uç teistlerden de duymuştum bu savı. Onlar da "her şey dogmadır, temelsiz hurafedir, kabuller ve şartlanmışlıklardır, ancak vahy ile tanrının bildirdikleri müstesna" derler.

 

Bilimi, doğayı, evrimi inkarda nasıl da buluşuyorlar. Her iki uca tavsiyem: Yaratılmışlık, yaratılmamışlık tezlerini bir yana bırakın, evrimi nedensellik bağlamında araştırın ve inceleyin. "Bu olgunun nedenleri nelerdir?" sorusunu sorun ve nedenleri araştırın. Çok gerçeğin ipuçlarını bulacaksınız... "Neden kan kırmızı, denizler mavi?" Bilim bu soruları sorarak ilerler. "Neden çiçeklerin dişi ve erkek organları eşzamanlı olgunlaşmaz?" da iyi bir sorudur...

Gönderi tarihi:

Sayın CYRANO,

 

Tezim yerinde duruyor.

Wikipedia da yerinde duruyor, Google da.

Bilgi ucuz, hatta bedava, herkese açık.

*

 

Artı "evrensel iyi ahlak, güzel ahlak, kötü ahlak" gibi tanımlar dinsel felsefenin tanımlarıdır. İslamın ahlak anlayışına sahip olanlar "güzel ahlaklı" olarak tanımlanır islam felsefesinde. Bunun dışında genel felsefe veya etik veya sosyolojide iyi ahlak, kötü ahlak diye ayrımlar yoktur. Ahlak vardır.

 

Bunları yazan kişinin, "cinsel sapıklık/sapkınlık" ifadelerinin sosyolojik bir kavram ve dolayısı ile göreceli olduğunu da bilmesi gerekir.

 

*

 

bugünde tüm dünyada aile üyelerinin birbirleriyle evlenmesi yasaktır. yani hiçbir devlet ensest ilişkiyi onaylamamaktadır.

 

Sweden

Sweden is the only country in Europe which allows marriage between siblings who share one parent. However, permission for this must be acquired from the County Administrative Board.

 

Yorum yok.

 

*

 

kanunlarla yasaklayıp yasaklamamak da farklı bir konudur.

 

Evrenselleşen ahlak kuralları vardır. Genel kabul görmüş evrenselleşen ahlak kuralları birer ahlak kuralı değildir artık. YASA dır.

 

Yorum yok.

 

*

 

Aynı şeyleri savunan iki kişiden birinin yazdıklarını okumayan "ben senin yazdıklarını okumadım bile" **********.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Bilimin de bir dogma olduğu savı bana hiç yabancı gelmedi. Teist-ateist zıt uçlarının kıvrılıp buluştuğu bir örnek daha. En uç teistlerden de duymuştum bu savı.

 

Bilimin dogma olduğunu ben iddia etmedim, veya verdiğim örneklerde bilimin dogma olduğunu ima edecek birşey yoktur.

Aksine, bilimin değişmez ahlak kuralları koyduğunu idda etmek, bilimi dogmalaştırmaktadır. Dincilikten farkı yoktur.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

her canlı aynı zamanda genlerini bir sonraki nesle en sağlıklı şekilde aktarma güdüsüyle doğar. üreme güdüsü ile bir bütündür bu. üreme güdüsü bunun bir parçasıdır yani. Ve bu konuda çok katıdır doğa. En basitinden bir belgesel izlerken bile insan bazı hayvanların üreme şekline bakıp yahu sürüde bir sürü dişi var, bir sürü erkek var dişi sayısıda erkek sayısıda yeterli o zaman niye erkekler birbiriyle dövüşüyor en sonunda final dövüşünüde kazanan erkek çiftleşebiliyor sürüde diye düşünür. Ya da hayvandır en nihayetinde böyle büyük dövüş organizasyonları düzenleyeceklerine isteyen istediğiyle niye çiftleşmiyor diye düşünür. Ama sonra neredeyse bir otomobil kadar hızlı, bir jet uçağı kadar çevik antilopların haline bakıp buna bir anlam verir. Bu mükemmel özellikleri kazanmak , korumak, dahada geliştirmek için genler hep en sağlıklı şekilde aktarılır gelecek nesile.

 

İnsanoğlunda Ensest ilişki ile genler zayıf, hastalıklara karşı hassas, bedensel ve zihinsel özürlü doğum oranı yüksek bir şekil kazanır. Bu oran gitgide artar ve ancak en sağlıklı genlerin yaşam şansı bulduğu doğada uzun süreç içinde insanoğlunun soyunu tüketir. Bu yüzden her insan genetik olarak ensest yasağını edinir. İnsanoğlu gibi ensest ilişkinin genleri tehlikeye attığı diğer canlı türlerinde de ensest yasağı vardır ve doğa onların beyninde de kimi önlemler almıştır.

 

Antroploji bilimi de bize tarih boyunca var olan tüm insan toplumlarında bu yasağın olduğunu, toplum yasasını oluşturan temelin bu yasak olduğunu söyler. Her bireyin aile dışından bireylerle birlikte olarak çocuk sahibi olmasının zamanla klanları, kabileleri ve modern toplumu oluşturduğunu söyler. ilk klanlardan modern topluma uzanan süreçte, insanlar arasındaki ilk ilişki değişik ailelerinin üyelerinin diğer bir ailenin üyeleriyle birlikte olup çocuk sahibi olmasıdır. Bu ilkel insan ilişkisi yakın yüzyıllara kadar devletlerin bile en sağlam müttefiklik bağı olarak var olmuştur (ülkelerin kralları ile diğer ülkelerin krallarının karşılıklı evlilikler yapması)

Gönderi tarihi:
Bilimin de bir dogma olduğu savı bana hiç yabancı gelmedi. Teist-ateist zıt uçlarının kıvrılıp buluştuğu bir örnek daha. En uç teistlerden de duymuştum bu savı. Onlar da "her şey dogmadır, temelsiz hurafedir, kabuller ve şartlanmışlıklardır, ancak vahy ile tanrının bildirdikleri müstesna" derler.

Bilimi, doğayı, evrimi inkarda nasıl da buluşuyorlar. Her iki uca tavsiyem: Yaratılmışlık, yaratılmamışlık tezlerini bir yana bırakın, evrimi nedensellik bağlamında araştırın ve inceleyin. "Bu olgunun nedenleri nelerdir?" sorusunu sorun ve nedenleri araştırın. Çok gerçeğin ipuçlarını bulacaksınız... "Neden kan kırmızı, denizler mavi?" Bilim bu soruları sorarak ilerler. "Neden çiçeklerin dişi ve erkek organları eşzamanlı olgunlaşmaz?" da iyi bir sorudur...

 

:clover:

Çok güzel bir tespit sevgili demirefe...

"Bilimi dogma haline getirmeyin, tanrsallaştırmayın, din haline getirmeyin" gibi söylemler her iki uçta da ortakmış meğer. Ve bu söylemin arkasında da bilimle barışık olamamanın getirdiği nedenler var diye düşünüyorum.

 

Aslında her iki uç demek belki de bu açıdan yanlış olacaktır. Ortada iki uç var evet, ama bunlar teist-ateist uçları değil sanırım. Bilimsel olabilmek ve olamamak uçları. Bunu sınamanın en güzelve yegane yolu: nedenselliği düşünmek. Şu soru bile, hurafe zannedilen bazı kuralların bilimsel bir dayanağı olup olmadığını ortaya koyuyor. Neden böyle bir kural var diye düşünebilmek insanı bilimsel sorgulamaya itmeli bence.

 

En basitinden bir belgesel izlerken bile insan bazı hayvanların üreme şekline bakıp yahu sürüde bir sürü dişi var, bir sürü erkek var dişi sayısıda erkek sayısıda yeterli o zaman niye erkekler birbiriyle dövüşüyor en sonunda final dövüşünüde kazanan erkek çiftleşebiliyor sürüde diye düşünür.

 

Hayvanlarda bile (örneğin üreme konusunda) görülen bazı kurallar acaba hurafe mi diye düşünmeli insan. Yoksa verilen örneklerdeki gibi BİLİMSEL bira dayanağı var mı? Nedenselliği düşünen, düşünebilen bulur diyelim... Bu arada psikiyatri ve psikoloji terimleri hakkında verdiğin bilgi çok yararlı oldu sayın Cyrano. Nitekim ben de o terimleri yanlış kullandığımı farkettim.

Gönderi tarihi:

Dünyanın büyüleyici bir şekilde, bilgiden çok istence dayalı bir temelde açıklanacağı yeni bir çağa adım atmak üzereyiz. Ne ahlaki ne bilimsel doğru vardır.” Adolf HİTLER.

 

Ancak bu düşünüşün zirvesini Sovyetler gerçekleştirmiştir. ABD asıllı Hermann J. Muller, 1922 de nedeni bilinmez bir şekilde çalışmalarını Sovyetlerde sürdürme kararı alarak küçük bir uçakla Berlin’den Moskova’ya geçti. Ancak 1930 da Trofim Lysenko adlı biri Stalin’i canlı soylarının kazanılmış özellikleri sürdürebileceğine ikna etti. Ona göre genetik Mendel adlı bir papazın ortaya attığı dini dogmalardı. Darwin’in çöpe atmış olduğu Lamarkçı evrimi savunan Lysenko, yanlış tarım politikası yüzünden azalan buğday hasadını, kış buğdayına yılda iki kez ürün verdirip artıracağını iddia ederek Stalin’in desteğini aldı.

 

Stalin bu adamı Sovyet Tarım Bilimleri Akademisi başkanı yaptı. Eski başkan N. I. Vavilov, Muller ile birlikte bu yanlışa karşı çıktı. 1936 yılında Muller'i davet ettiği Tarım Bilimleri Akademisinde Muller tüm salonu alkıştan inleten müthiş bir savunu yaptı ve Lysenko’yu yerle bir etti. Ayrıca Stalin’e de bir örneğini de Pravda’ya gönderdiği bir mektup yazmıştı. Ancak gizli polis terörünün hüküm sürdüğü bir ülkede böylesi bir batılı davranışın kendisine ne getireceğinden habersizdi.

 

Üç ay sonra Muller ortadan kayboldu. İspanya iç savaşında gönüllü olarak çarpışma isteğini belirten bir dilekçe vardı sadece ortada. Gizli polis onu Moskova'da bulamadı. Kaçmayı başardığı ya da iç savaşta kaybolmuş olarak gösterilip öldürüldüğü olasılıklarından hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum. Vavilov ise tutuklanarak Sibirya’ya kampa gönderildi ve orada 1943 te öldürüldü.

 

Stalin’in ardından Kruşçev’in de desteğiyle Lysenkoculuk 1960 lara kadar Sovyetlerde hüküm sürdü ve kitaplardan kromozomlarla ilgili bilgiler ya çıkarıldı, ya tahrif edildi. Ancak kış buğdaylarının kromozomlarının Lysenkoculuktan hiç haberi olmadı. Tarım hala kesat gidiyordu. 1964 de Andrei Sakharov’un Bilimler Akademisindeki çabalarıyla Lysenko egemenliği sona erdirildi. Ancak iki kuşak biyolog yitirilmişti ve genetik, Rus biliminin en gelişemediği alan olarak kaldı.

 

Bilim, bir çok diğer insani girişimden farklıdır. Uygulayıcılarının, içinde yetiştikleri kültürden etkilenmeleri, kimi zaman haklı, kimi zaman haksız olmaları bağlamında değil, denenebilir hipotezler oluşturmaya olan tutkusu, tartışmayı destekleme ve eksik bulunan görüşleri terk etmeye olan isteği bakımından farklıdır.

 

Sınırlarımızın bilincinde olmasaydık, daha fazla veri elde etmeye çalışmasaydık, kontrollü deneyler yapmasaydık, kanıta saygı göstermeseydik, doğruyu bulma çabamızda pek az yol alabilirdik.” Carl SAGAN

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.