Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2008 Iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta… diye başlayan yeminlerle evlilik müessesesini ayakta tutmak mümkün olmuyor artık. Başka bir şeyler yapmadıkça da bu ortaklığı sürdürmek pek olası gözükmüyor. Öyle bir ortaklık düşünün ki, bir kadınla bir erkeğin birbirine yakınlık duymasıyla başlasın. Ardından kendi istekleriyle birlikte yaşamaya karar vermeleriyle gelişsin, fiziksel ve ruhsal gizlilikleri ile düşüncelerini paylaşmalarıyla ve birbirlerinin çıkarını ön planda tutmalarıyla hayat bulsun. Eğer evliliğe bir çiftin iletişim ortaklığı gözüyle bakacak olursak bunu yürütebilmek için de bir hazırlık döneminden geçmemiz gerekiyor. Ne var ki çok az kimse evlenmeden önce bilgi eksikliğini gidermek için bir ön hazırlık yapmanın ciddiyetini kavramış durumda. Bir çoğumuzun evlenmeden önce yaptığı en önemli şey, düğünün veya nikahın nerede olacağını düşünmek, kurulacak yuvaya alınacak eşyaları modaya uydurmak. Oysa evliliğin sürekliliğini alınan eşyalardan ziyade çiftlerin iletişim konusundaki bilgilerinin yoğunluğu sağlamakta. Uygarlık tarihinin hiçbir döneminde evlilik ve onun getireceği sorunlar hakkında günümüzdeki kadar bilgi ve deneyim sahibi olmadık. Bugün geldiğimiz noktada herkes, ister evlenmeden önce, isterse evliyken evlilik konusunda birçok şeyi öğrenme olanağına sahip. Gerçek anlamda mutluluğu yaşamanın ilk adımı tabii ki öğrenmekten geçiyor. Ortaklık hiçbir önbilgi almadan devreye girince, daha ilk aylarda geçimsizlikler ortaya çıkıyor ve eşler arasındaki anlaşmazlıklar aileyi sarsmaya başlıyor. Belki aile içi anlaşmazlıklar eşleri hemen yargıç karşısına çıkarmıyor ama tatsız olaylar, gece-gündüz süren tartışmalar, artık bir istisna olmaktan çıkıp, bir alışkanlık haline geliveriyor. ~~~ Günümüzde sağlam ve mutlu bir yuva ancak eğitimli bir karı-kocanın desteğiyle ayakta kalmaktadır. Burada hiçbir sorunun olmadığı evlilikten bahsetmiyoruz. Niye sorunsuz olsun ki evlilikler? Tabii ki sorunlar çıkacak, problemler yaşanacaktır. Aile hayatında inişler-çıkışlar, kayıplar-kazançlar, üzüntüler ve sevinçler de olacaktır. Bunlar eşleri düşünmeye, soru sormaya, çözümler aramaya motive eder ve hayatı daha anlamlı kılar. ~~~ Eğer evlilik gibi bir iletişim ortaklığında uzun süreli tatmin arıyorsak, bu ilişkinin temelinin sağlam olmasına özen göstermeliyiz. Yani bu temelde sevgi, karşılıklı saygı ve anlayışın ön planda olmasına dikkat etmeliyiz. O yüzden evlilik bize bu gibi değerlerin konuşulduğu Yaşama Sanatı’nı öğreten bir okul gibidir. Bizi bu okulda nelerin beklediğini önceden kestirmek pek kolay bir iş değil tabii ki. Ama evlilik süreci içinde karşılaşılacak sorunları önceden sorgulamak ve bunların önlemini almak amacıyla eğitime açık olmak da o kadar zor olmasa gerek. İnsanlar binlerce yıldan beri evlenip, evliliklerini mutlu bir şekilde yürütmek için mücadele veriyorlar. Bunun bir nedeni olmalı. Belki de o neden evliliğin bize öğretmeye çalıştığı Yaşama Sanatı’ndaki değişmez şu tanım: "Yaşama Sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük bir zevk duyduğumuzu göstermekten başka bir şey değil!" Bakın İtalyan yazar Cesare Pavase bu konuda asıl başarısız insanın kim olduğunu nasıl ifade ediyor: "Asıl başarısız insan, mutlu bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla huzurlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parasını kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren kimsedir. Başarısızlığın en acısı budur" Evliliklerin uzun soluklu olmamasının en önemli nedenlerinden biri eşlerin birbirlerine karşı ruhsal bakımdan yabancı kalmaları, birbirlerine yeterli zaman ayırmamaları, bir diğer önemli neden de onları birbirine yakınlaştıracak "ortak değerlerini" oluşturmamaları. Evlilik gibi ikili ilişkilerdeki sorunlarla başa çıkmak için ilişkinin temel doğasını incelemenin ve anlamanın büyük önemi olduğu unutulmamalıdır. Yaşadığımız çevre evde yaşayan her iki karşı cins için hiçbir zaman aynı değildir ve olamazda. Çünkü yapı ve doğuştan gelen program farkları onların aynı çevre içerisinde birbirinden az yada çok farklı yaşantılar edinmelerine, aynı olay için farklı düşünmelerine, farklı karar vermelerine yol açmaktadır. Her erkek ve her kadın evlikle ilgili sorumluluğunu mutlu bir şekilde yerine getirmeyi düşlüyorsa bilhassa bu özel durumu dikkate almalıdır. Çevrelerindeki olumlu yada olumsuz örneklerden yola çıkarak olası durumlar için kendilerini hazırlamalı ve bilgi dağarcıklarını geliştirmelidir. ~~~ Peki, duygusal ve ruhsal açıdan kendinizi geliştireceksiniz derken neyi kastediyoruz.? Bir insanın duygusal ve ruhsal açıdan gelişmesi onun aklına ve inançlarına uygun olarak yaşayacak düzeye gelmesi demektir. Ruhsal ve duygusal gelişim bu durumdaki bir insanın daha büyük bir sevinç, canlılık ve sevgiyle yaşamasına olanak sağlayacak, onun yaşam ustalığına katkıda bulunacaktır. Bu ustalığın ödüllerini ise, berrak bir yön duygusuyla, kendine söz geçirmeyle ve olanların nedenleri hakkında derin bir anlayışla hayatında görmeye başlayacaktır. Bu durumdaki bir insandan hem kendi hayatına, hem de birlikte yaşadığı insanların hayatlarına gerekli özeni ve saygıyı göstermesi beklenir. Onlar artık kendilerini etkileyen ve yönlendiren iç ve dış güçlerin (kayınvalide, kayınbaba, görümce, elti vd.) farkına varacak sonrada hayatlarını diledikleri gibi yöneteceklerdir… Alinti 1 Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2008 sağlıkda zenginlıkde,hastalık ve 3.şahıs bızı ayırana kadar.... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2008 sağlıkda zenginlıkde,hastalık ve 3.şahıs bızı ayırana kadar.... İşte budur.... Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Türkiye'de kaç çeşit evlilik var ? Türkiye'de kaç tür evlilik var deseler bir çırpıda, anlaşmalı, aşk, berdel, görücü usulü gibi 5-6 çeşit evlilik sayabilirsiniz. Ama tam 33 adet evlenme biçimi var dersek sayabilir misiniz ? İnsanların yaşamları boyunca uyguladıkları temel kavramlardan birisi olan evliliğin, Türkiye'de 33 türünün olduğu belirlendi. Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lütfi Sezen'in AÜ Türkiyat Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan çalışması evlilik kavramına ayrılmış. Evliliğin, insan hayatının ''geçiş dönemleri'' olarak bilinen, doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden sürecin en önemlilerinden biri olarak tanımlanan çalışmada, çocukluk ve gençlik dönemi bitince; evlilik hazırlıklarının başladığı hatırlatılıyor. İnsan neslinin devamının, evlilik olgusunun gerçekleşmesi ve aile çatısının kurulmasına bağlı olduğunu dile getiren Dr. Sezen, aile çatısını oluşturan evlenme biçimlerinin de toplumun değer yargılarına, sosyal ve ekonomik yapısına, kırsal kesimlerdeki yaşam biçimlerine göre farklılıklar gösterebildiğini aktarıyor. AÜ Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Sezen, çalışması ile ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 33 evlilik biçimi belirlediklerini, toplumsal değişme sürecinde endüstrileşme ve kentleşmenin önemli rol oynadığını dile getirdi. Sezen, şunları söyledi: ''Türkiye'de kültürel değişimlerin yoğun görüldüğü büyük kentlerde tanışıp evlenme giderek yaygınlaşırken, gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde çok farklı evlenme biçimlerine rastlanmaktadır. Her toplum, kendi yapısına uygun evlenme biçimlerini tercih ederken, kişisel anlayışına ters düşecek evlenme biçimlerini de engellemeye çalışmaktadır. Buna rağmen çok farklı evlenme biçimleri vardır.'' Dr. Sezen, günümüzde en çok evlenme biçiminin, belli bir flört döneminden sonra anlaşarak evlenme olmasına karşın, bu tarz evliliklerde dahi zaman zaman büyük anlaşmazlıkların çıktığına, eşlerin evliliklerini sona erdirdiklerine rastlandığına dikkati çekti. Evlenme çağına gelen gençlerin ve yakınlarının farklı evlilik arayışlarına girmesine ve yuva kurma konusunda kararsızlıkların oluşmasında, günümüzde eşler arasında anlaşmazlıkların etkili olduğunu ifade eden Sezen, şöyle konuştu: ''Değişik evlenme biçimlerinin ortaya çıkmasında, yöresel faktörler, kültürel farklılıklar, eğitim durumu, sosyal ve ekonomik nedenler önemli ölçüde rol oynamaktadır. Türkiye'de bazı evliliklerde rol oynayan kan davalarının asıl sebebi ise cehalettir. Bu olayların sona ermesi için toplumun eğitim düzeyinin yükselmesi gerekiyor. Bu konuda siyasilerin de oy hesabı yapmadan konuya ciddi biçimde eğilmeleri gerekiyor.'' EVLENME BİÇİMLERİ 1- GÖRÜCÜ USULÜ İLE EVLENME: Gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde görülen bir evlenme biçimidir. Bu evlenme biçiminde kız seçme girişimi, doğrudan doğruya evlenecek gencin annesi,babası veya diğer yakınları tarafından başlatılmaktadır. Gencin kızı beğenmesi yeterli değildir. Diğer aile bireylerinin de onayını alması gerekmektedir. İlk önemli değerlendirme kızın güzelliği, asaleti, huyu, mahareti ve iffeti konusunda olur. Akrabalık kurmada ailenin ekonomik durumu da gözden uzak tutulmaz. Kız alıp vermenin birbirine denk aileler arasında olması yeğlenir. Anadolu'da ''Davul dengi dengine'' sözü bunun için söylenmiştir. 2- KIZ KAÇIRMA: Ailelerin evliliğe kesin karşı çıkması durumunda kız kaçırma olayı gündeme gelir. Bu durum, sosyo-ekonomik ve diğer sebeplerle en çok kız tarafının engellemesi ile ortaya çıkar. Bu engeller arasında kız tarafının başlık parası istemesi önemli bir yer tutmaktadır. Delikanlı kızla anlaşarak kızı kaçırır. Kız kaçırmanın diğer bir şekli de kızın rızası olmadan, zorla kaçırılmasıdır. Bu durumda delikanlı, arkadaşlarından veya yakınlarından yardım almakta, bu da aileler arası sürtüşme ve kavgalara sebep olmaktadır. 3- BAŞLIK PARASI KARŞILIĞINDA EVLENME: Başlık, Anadolu'nun birçok yerinde ,evlenecek gencin kız tarafına ödediği paraya denir. Bu ödeme nakit para yanında; altın, ev, bahçe, tarla veya canlı hayvan (at, koyun, sığır vb.) olarak da gerçekleştirilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde başlığa; ''bedel'', ''ağırlık'', ''ana hakkı'' gibi isimler de verilmektedir. Başlık, kadını bir mal olarak gören bir anlayışın ürünü olması yönüyle, son derece ilkel bir zihniyetin devamıdır. Oğlan tarafının ekonomik yıkımına sebep olmakta, gerekli paranın temin edilmemesi durumunda, kız kaçırma ve kan davası çoğaltmaktadır. 4- OTURAK ALMA EVLİLİK: ''Erkeğin kızı zorla kaçırması yanında, kızın bohçasını alarak oğlan evine gidip oturması durumu vardır ki buna bazı yörelerde, ''oturak alma'' denilmektedir. Kütahya, Sivas, Kastamonu illerinde bu evlilik biçimlerine rastlanmaktadır. 5- BAŞ ÖRTÜSÜ KAÇIRMA YOLUYLA EVLİLİK: Hakkari, Van, Ağrı ve Erzurum'un bazı ilçelerinde rastlanan bu evliliğin gerçekleştirilmesinde; kıza ait bir eşyanın kaçırılması, kızı kaçırmakla eş tutulmaktadır. Yerel adı ''dezmal kaçırması'' olan bu adete göre; çeşmede, evde veya yoldayken, bir kızın baş örtüsü delikanlı tarafından zorla kaçırılırsa, baş örtüsü kaçırılan kızın iffeti (kızlığı) bozulmuş sayılır. Oğlanın ailesi, kız tarafıyla anlaşmak zorundadır. Aksi taktirde silahlı çatışmalar ve kan dökülmeleri kaçınılmaz olur. 6- BEŞİK KERTME: Ülkemizde rastlanan evlenme biçimlerinden birisi de ''beşik kertme''dir. Dede Korkut Kitabı'nda adı geçen bu evlenme biçiminin çok eski bir geçmişi olduğu anlaşılmaktadır. Birbirini çok seven eş-dost, komşu veya yakınlar, çocukları henüz beşikte iken, beşiklerine birer kertme (işaret) vurarak kız ve oğlanın haberi olmadan nişanı gerçekleştirirler. Temelinde sosyo-ekonomik ve psikolojik etmenlerin yattığı bu tür evlenme, Hindistan ve Avustralya'da da görülmektedir. 7- TAYGELDİ: Dul bir kadının, eski kocasından olan çocuklarını da alarak dul bir erkekle, ya da dul bir erkeğin eski karısından olan çocuklarını alarak dul bir kadınla yaşamasından doğan evliliğe denir. Kadın veya kocanın yanında getirdikleri çocuklar, ''taygeldi'' olarak adlandırılırlar. 8- KUMA: Cumhuriyetten önce, karısı kısır olan veya erkek çocuk doğuramayan erkek, yeniden evlenirdi. Günümüzde büyük kentlerde giderek kaybolan bu adet, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin kırsal kesimlerinde hala devam etmektedir. Bu gibi evlenmelerde ilk kadın, sonradan gelenin yanında ikinci plana düşer. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 9- BERDEL (BEDEL): Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da uygulanan bir evlenme biçimidir. Başlık sorunu ve yükümlülüğünü ortadan kaldıran bu tür evlilik; hem kızı hem de oğlu bulunan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını hem de oğullarını birlikte evlendirmeleri suretiyle gerçekleştirilmektedir. 10- KEPİR (YABAN DEĞİŞİMİ): Zor kullanılarak gerçekleştirilen bir evlilik biçimidir. Evlenmek isteyen fakat başlık parası ve düğün masraflarını karşılayacak durumu olmayan ya da ailelerin çıkardıkları zorluklardan çekinen bekar iki arkadaş, kız kardeşlerini kendi aralarında değiştirmeye karar verirler. Ailelerine sezdirmeden, kız kardeşlerini yanlarına alarak (özellikle bir akşam vakti) ıssız bir yere götürürler. Karşılıklı birbirlerine teslim ettikleri kızlara zorla sahip olurlar. Böylece bir değiş tokuş evliliği gerçekleşmiş olur. Yanlarına karılarını alarak obalarına (köylerine) dönerler. Bu durumda, evden bir kız gitmiş, yerine bir gelin gelmiştir. Fakat kız kardeşinin namusunu kendi eliyle teslim eden, onun iğfal edilmesine göz yuman oğulları ile her aile bir süre küskün kalır. Bu tarz evlenme biçimine Hakkâri ve çevresinde rastlanılmaktadır. 11- ÖLEN KARDEŞİN KARISIYLA EVLENME: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da rastlanan bir evliliktir. Törelerden kaynaklanan bu evlilik biçimi, ''Namusu başkalarına kaptırmamak'' gibi bir anlayışla gerçekleştirilmektedir. Ölen kardeşin karısı, bekar olan erkek kardeşle evlendirilir veya evli olan erkek kardeşin ikinci eşi olması yoluna gidilir. Erkek kardeşin olmaması durumunda ise, yeğenler veya yakın akrabalardan birisi tercih edilir. Mirasın bölünmesi, öksüz kalan çocukların geleceğinden duyulan endişeler de bu tarz evliliklere neden olmaktadır. 12- BALDIZLA EVLİLİK: Eşinin ölümünden sonra dul kalan kocanın, baldızı (eşinin kız kardeşi) ile evlenmesidir. Öksüz kalan çocuklara ''üvey anne'' olarak seçilen teyzenin daha hoşgörülü davranabileceği düşüncesi, bu evlenme biçiminin tercih edilmesinde etkili olmaktadır. Türkiye'de karşılaşılan evliliklerden biri olan bu tür, Batı Avustralya'da yaşayan bazı toplumlarda yaygın olarak görülmektedir. Bu evliliğin başka bir biçimine ''sorarat evlilik'' denilmektedir. 13- İÇ GÜVEYİ: Erkek çocuğu olmayan, ekonomik durumu iyi bazı aileler, kızı dışarı verme yerine, damadı ''iç güveyi'' olarak eve almaktadırlar. Özellikle tek kız çocuğu olan bazı aileler bu yola başvurmaktadır. Erkeğin ekonomik durumunun bozuk veya işsiz kalması gibi nedenlerle de iç güveyi evliliğinin gerçekleştiği görülmektedir. 14- YETİM EVLİLİĞİ: Anne ve babası ölmüş, kardeşleri olmayan bir delikanlı veya kızın, ileride kimsesiz kalmaması için yakın akrabalarından biriyle evlendirilmesidir. Bu evliliğin temelinde yardımseverlik ve sosyal dayanışma arzusu yatmaktadır. 15- YAKIN AKRABA EVLİLİĞİ: Türkiye'de evli çiftlerin yaklaşık üçte birinin birbirleriyle yakın akraba oldukları ifade edilmekte ve akraba olan eşlerin yüzde 80'inin kardeş çocukları oldukları belirtilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesimlerinde oldukça yaygın olan bu evlenme biçiminin sosyo-ekonomik ve psikolojik nedenlere dayalı olarak gerçekleştiği bilinmektedir. Mirasın bölünmemesi, yakın akraba ve kardeş çocuklarının yaşlılık döneminde kayın valide ve kayın pedere daha iyi bakabilecekleri ümidi vb. sebeplerle bu evlenme biçimi tercih edilmektedir. 16- OLDU BİTTİ EVLİLİK: Bir oldu bitti sonucu, kızın erkeği kendisiyle evliliğe zorlamasıyla gerçekleşir. Kızın, erkeğin zayıf tarafını yakalayıp onunla ilişkiye girmesi sonucunda gerçekleştirilmektedir. Erkeğin, kızın zayıf tarafını yakalayıp iğfal etmesi sonucunda da bu yola başvurulmaktadır. 17- PARA KARŞILIĞI EVLENME: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kırsal kesimindeki yoksul ve eğitimsiz çevrelerinde gerçekleştirilmektedir. İlköğretim çağındaki çocukların okula gönderilmeyerek veya okuldan alınarak para karşılığında evlendirilmesidir. ''Çocuk'' denecek yaştaki kızların yaşlı ve özürlülere satılması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Öte yandan, Batı'daki büyük kentlere yerleşmiş, belli bir iş düzeni kurmuş, Doğu kökenli bazı zenginlerin, zihinsel ve bedensel özürlü çocuklarını, kırsal kesimlerden para karşılığı satın aldıkları kızlarla evlendirdikleri de görülmektedir. 18- KAN PARASI KARŞILIĞI EVLENME: Doğu ve Güneydoğunun kırsal kesimlerinde, öldürülen kişinin kan bedeli olarak para, altın, ev, tarla yanında kız verildiği de görülmektedir. Temelinde eğitimsizlik olan, ilkel bir evlenme biçimidir. Kan davalarının devam etmemesi amacıyla yapılmış olması tek olumlu yanıdır. 19- ÖÇ ALMA KARŞILIĞI EVLENME: Aralarında kan davası bulunan kimi ailelerin, karşı tarafın onurunu incitip saygınlığını zedelemek amacı ile bu yola başvurdukları görülmektedir. Bu evlilik, ailelerin karşılıklı olarak birbirlerinden kız kaçırması biçiminde gerçekleşmekte, silahlı çatışmalara ve kan davalarına neden olabilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kırsal kesimlerinde bu gibi eylemlere başvurulduğu görülmektedir. 20- ÇOK EŞLİ EVLİLİK: Cumhuriyetten sonra çok eşli evlilik yasaklanmıştır. Eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde bu evlenme biçimi ortadan kalmış olmasına rağmen, eğitim düzeyi düşük kırsal kesimlerde hala devam etmektedir. Çoğunlukla, erkek çocuk sahibi olup bulunduğu çevreye hükmetmek amacı ön plandadır. 21- ANLAŞMALI EVLİLİK: Dul kalan kadın veya erkeklerin yaşlılık döneminde gerçekleştirdikleri bir evlenme biçimidir. Yaşlı erkeğin bakımı için muhtaç dul veya evlenmemiş bir kadınla anlaşılarak dini nikah yapılır. Nikahlanan kadına para, altın ev cinsinden ekonomik destek sağlanılır. 22- HİLELİ EVLİLİK: Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olan erkeklerin dul olanlarının, maaşlarının öldükten sonra bir yakını tarafından alınması için başvurulan evlilik biçimidir. Kağıt üzerinde kalan bir evliliktir. Yurt dışında çalışan bazı vatandaşlarımız da bu tarz evlilik biçimini, bulundukları ülkeden çalışma izni alabilmek için yabancı kadınlarla evlenmek biçiminde gerçekleştirmektedirler. 23- RASTLANTI EVLİLİĞİ: Rastlantı sonucu, başı sonu düşünülmeden yapılan evliliktir. Bir yolculuk sırasında karşılaşma, arkadaş, eş dost, akraba evinde karşılaşma, telefon konuşması sırasında ortaya çıkan etkilenme üzerine bu tür evliliğe karar verilebilmektedir. 24- İLAN YOLUYLA EŞ SEÇME (EVLENME): Son zamanlarda, gazete, dergi, televizyonların teletext sayfalarına ve internete ilan vererek eş seçme yoluna gidildiği sıkça görülmektedir. Ortak noktalarda birleşenler, ilanı gerçekleştiren aracı kurumun desteği ile bir araya gelip konuşup anlaştıktan sonra, evlilik kararı verir. 25- TERCİHLİ EVLİLİK: Bu tür evlilik, genellikle ana baba, büyük anne, büyük baba gibi aile büyüklerinin onayı ile gerçekleştirilmektedir. Genellikle komşu ve yakın akraba grupları arasında gerçekleşir. Görücü usulü ile evlilikten farklı yönü, kız ve oğlanın aynı çevreden olmaları ve önceden birbirlerini tanımalarıdır. 26- YABANCI İLE EVLİLİK: Yurt dışında görev yapan veya ''işçi'' olarak çalışanların gerçekleştirdikleri bir evlenme biçimidir. Bu evlilik, yabancıdan kız alma veya yabancıya kız verme şeklinde görülmektedir. 27- FARKLI MEZHEP EVLİLİĞİ: Evliliklerin gerçekleştirilmesi sırasında karşılaşılan engellerin başında din ve mezhep farklılıkları gelmektedir. Buna rağmen, birbirini seven bazı gençler, bu engelleri aşıp mutlu evlilikler kurabilmektedirler. 28- METRES EDİNME: Büyük kentlerde yaşayan eğitimsiz zenginler arasında; refah ve zenginlik göstergesi olarak ''metres edinme'' modası görülmektedir. Her türlü bakım ve masrafı üstlenilen, başka bir evde ikame ettirilen ikinci bir kadınla sürdürülen gayr-i meşru ilişkidir. 29- MUTA EVLİLİĞİ: Geçici bir süre için yapılan evliliktir. Daha çok İran'da uygulanan bu evlenme biçimi, Türkiye'de de bazı çevrelerde görülmektedir. 30- DIŞ GÜVEYİ EVLİLİĞİ: Son zamanlarda, bir Japon televizyonunun çöpçatan aracılığı ile Türkiye'ye eş seçmeye gelen Kuni Nakazon'a gösterilen aşırı ilgi,Türk erkeklerinin ''dış güveyilik'' konusuna ilgi duyduklarını, hatta istekli olduğunu ortaya çıkarmıştır. 31- DUL EVLİLİĞİ: Karısından boşanmış veya karısı ölmüş bir erkeğin, yine kocasından boşanmış veya kocası ölmüş bir dul kadınla evlenmesidir. Bazen de evlilik yaşı geçmiş olan kızın veya yaşlı bekar erkeğin, karşı cinsle evlendiği görülür. 32- TANIŞIP ANLAŞARAK EVLENME: Büyük kentlerde ve eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde en yaygın olan evlenme biçimidir. Kız ve erkek belli bir süre arkadaşlık yaparak birbirlerini iyice tanıdıktan sonra gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Kişiliğini bulmuş, ekonomik özgürlüğü olan eğitim düzeyi yüksek gençler, bu yolla evliliği tercih etmektedirler. 33- TELEVİZYON EVLİLİĞİ : Bazı televizyon kanallarınca yürütülen reyting amaçlı bir evlenme biçimidir. Evlenmek arzusunda olan gençler, orta yaşlılar, hatta; gençlerin evlenmesinde söz sahibi olan kaynana adayları, ilgili kanala davet edilerek kapalı bir mekanda, aylarla ifade edilebilecek uzun bir süre bir arada tutulmaktadırlar. Bu süre içerisinde birbiriyle anlaşabilenlerden, izleyicilerle yapılan anket sonucunda en çok oy alan kız ve erkeğin evlilik masrafı karşılanmakta, çeşitli bağışlar yapılmakta ve ekonomik destek verilmektedir. Ayrıca, son zamanlarda evliliğe aday insanlar bazı televizyon kanallarında görücüye çıkıp program esnasında tanışarak da evlenebiliyorlar. Yani ben pes diyorum, siz ne dersiniz artık onu bilemem.. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Oldukca cok cesitleri varmis evliliklerin ama sonucta hepsi ayni kapidan cikiyor bir nevi.. Ama soyle bir gercek varki bu zamandaki evliliklerin cogu kisa sureli evlilik olmakta bu ister gorucu usulu olsun isterseniz 1-33 hangi sinifa girerse girsin insanlar simdilerde corap degistirir gibi es degistirir oldu ... Aslinda benim merak ettigim bu 1-33'e kadar olan evleliklerden en uzun sureli evlilikler hangisi olmakta bunun hakkindada bir arastirma yapilmismidir acaba ... Saygilar Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2009 Aslinda benim merak ettigim bu 1-33'e kadar olan evleliklerden en uzun sureli evlilikler hangisi olmakta bunun hakkindada bir arastirma yapilmismidir acaba ... Saygilar Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamışken, Eskidendi, çok eskiden. Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden, Daha biz kimseye küsmemiş, Daha kimse ölmemişken, Eskidendi, çok eskiden. Eskidendi, cok eskiden.. bu eser geliverdi birden aklıma Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2009 Türkiye'de kaç çeşit evlilik var ? Türkiye'de kaç tür evlilik var deseler bir çırpıda, anlaşmalı, aşk, berdel, görücü usulü gibi 5-6 çeşit evlilik sayabilirsiniz. Ama tam 33 adet evlenme biçimi var dersek sayabilir misiniz ? İnsanların yaşamları boyunca uyguladıkları temel kavramlardan birisi olan evliliğin, Türkiye'de 33 türünün olduğu belirlendi. Bir tanesini unutmuşlar... 34-AİLE İÇİ ŞİDDET VE BASKIDAN KAÇIŞ EVLİLİĞİ 2 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.