Φ patika06 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 öncelikle selamlar, foruma yeni üye oldum... Güzel bir sözü sizinle paylaşmak istiyorum; Acaba tesadüfler sonucu mu burdayız, yoksa yanılıyormuyuz? Bir Köy Muhtarsız Olmaz. Bir İgne Ustasız Olmaz. Bir Harf Kâtipsiz Olmaz, Olamaz, Biliyorsun. Nasıl, Bu Muntazam Kâinat Sahipsiz Olur? ayrıca her kelimesi mucize olan Kutsal kitabımızdan bir ayeti sizlerle paylaşmak istiyorum Genn Ginsen isimli bir İngiliz 1856 yılında ilk defa parmak izinin insanların kimliklerini yansıttığını ve herkesin parmak izinin farklı olduğunu bulmuştur. Bu konu ile ilgili asırlar öncesinden haber veriyor Kuarnı Kerim ve şöyle buyuruyor... Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (75 Kıyamet Suresi, 4) ALLAHUEKBER.... Huzur İslamda, saygılar Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (75 Kıyamet Suresi, 4) ALLAHUEKBER.... Huzur İslamda, saygılar Bilim kitabı Kuran'dan inciler! Baskı ve işkence tamamen yok oluncaya ve din Allah için (uygulanır) oluncaya kadar onlarla savaşın. Onları yakaladığınız yerde öldürün. Arzu ettilerki kendileri küfre saptıkları gibi sizde sapasınız beraber olasınız.Bu sebeple onlar allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün.Onlardan ne bir dost edinin ne de bir yardımcı. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. İslam ve huzur: Alıntı
Φ patika06 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 arkadaşım Peygamberimizin savaş hukukuna hep beraber bakalım; Bedir savaşı bitmiş ve esir alınan müşrikler okuma, yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmıştır... Peygamberimiz ordusu ile mekkeye girerken herkesin canı ve malı güvendedir, kimseye zarar gelmeyecek demiştir. işte İslam ahlakı bu.... Peygamber efendimiz müşriklere sesleniyordu: -Şu dağın arkasında ordu var dersem inanırmısınız -evet inanırız... -Ben Allahın elçisiyim inanıyormusunuz, İman ediyormusunuz -hayır inanmayız.. diyorlardı, sende bunlardansın... İslamiyet güneş gibidir üflemekle sönmez gözünü kapatan yanlız kendine gece yapar... Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Genn Ginsen isimli bir İngiliz 1856 yılında ilk defa parmak izinin insanların kimliklerini yansıttığını ve herkesin parmak izinin farklı olduğunu bulmuştur. Bu konu ile ilgili asırlar öncesinden haber veriyor Kuarnı Kerim ve şöyle buyuruyor... Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (75 Kıyamet Suresi, 4) ALLAHUEKBER.... Huzur İslamda, saygılar Parmak ucuyla parmak izinin ne alakası var? Gen Ginsen adını topix.com/forum/religion/islam'dan buldunuz herhalde. Başka da bir yerde geçmiyor zaten. Parmak izi sisteminin bulunuşu çok eski tarihlere dayanır, fakat bu izden istifade etmek oldukça yenidir. Eski literatürde parmak izi konusunda bazı kayıtlar varsa da bu kayıtlarda parmak izinin kullanılması hususunda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. İlk önce, Nehemiah Grew (1684), Marcello Malpighi (1686) ve J. E. Purkinje (1823) gibi anatomistler insanların parmaklarındaki kıvrımların bazı özellikleri bulunduğuna dikkat çekmekle beraber, bu izlerden faydalanma metodlarını belirtmemişlerdir. Modern manada parmak izi tespiti ve faydalanma konusunda ilk adım 1880'de atılmıştır. Bu tarihte İngiliz bilgini olan Henry Faulds ve Wiliam James Herschel adlı iki İngiliz, Nature adlı bir ilmi mecmuada parmak izi hakkında makale yazmışlardır. Bu bilginler önceleri pişmiş çömleklerdeki parmak izleriyle ve matbaa mürekkebiyle parmak izi alma metoduyla uğraştılar. Bu gün kullanılan parmak izi metodu da aynı esasa dayanır. Parmak izi konusunda daha sonra çalışan Galton da, kalıtım yolu ile geçen parmak izi olmadığını açıkladı. Her insanın parmak izinin birbirinden farklı olduğunu kaydetti. Bugünkü parmak izi metodu Henry tarafından bulunmuş olandır. Henry Sistemi olarak bilinen bu sisteme göre parmak izinde, beş genel biçim kabul ediyor: Yay, fitilli yay, radyal ilmik, uhnar ilmik ve demet. Bu tipler genel olarak A,T,R,U,W harfleriyle ifade edilirler. Dünyadaki bütün parmak izleri örneklerinin % 65'ini ilmikler, % 30'unu demetler, geri kalan % 5'iniyse diğerleri meydana getirir. Demet ve ilmik tipi de kendi arasında birçok kısımlara ayrılır. Benzer bir parmak izi usulünü de Vucetich geliştirmiştir. Bu bilginse dört temel parmak izi kabul etmiştir: Yay, iç ilmik (sola yatık ilmik), dış ilmik (sağa yatık ilmik) ve demet. Henry ve Vucetich dışında da bazı yazarlar parmak izi konusunda çalışmışlarsa da bunlar bir iki ülke tarafından kabul edilmiştir. Henry ve Vucetich sistemi ise, dünyanın birçok ülkesi tarafından kabul edilmiştir. (Alıntıdır) Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 (düzenlenmiş) parmak ucunu göster desem nereni gösterirsin, böbreklerini göstermezsin heralde... Dahada inanmıyorsun ya ben ne diyeyim sana Patika06, inancına saygı duyarımi foruma da hoşgeldin... Ancak bir şeyi de belirtmek isterim. Verdiğin surenin parmak izleriyle pek bir alakası yok ki... Bilimsel gerçeklere birazcık yamama olmuş ha? Nedersin? TESADÜFLER SONUCU BURDA OLDUĞUNA İNANIYORSAN Ayrıca, kim öğretir size bu tesadüf kelimesini onu da anlamış değilim... Hiç bir şey tesadüf değildir... Tesadüf diye bir şey yoktur! Tarih: 27 Şubat , 2008 Düzenleyen: YARASA Alıntı
Φ patika06 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 öncelikle hoşbulduk diyelim.. sağol Arkadaşım demişsin ki verdiğin sure parmak izi ile alakası yok peki ben sana sorayım neye vurğu yapmış orda Allah peki uzunca anlatmasını mı istiyordun inanmak için.... Ayrıca sadece bu değil atmosferin 7 kat olduğu, Güneş ve gezegenlerin bi yörüngede yüzdüklerinide belirtilmiş hepsi düzmece mi oynama mı yapmışlar... Tövbe haşa.. Ve tesadüfleri kim uyduruyor demişsinde, Evrim teorisinin kaynağı tesadüftür kardeş.. herşey tesadüfler sonucu oluşmuştur. Bir tablo göstersen sanatcıyı inkar etmezler, bunu biri yapmıştır derler ama Kâinatın sanatcısını inkar ediyolar. sahipsiz diyorlar Alıntı
Misafir hayhak Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Bilim kitabı Kuran'dan inciler! Baskı ve işkence tamamen yok oluncaya ve din Allah için (uygulanır) oluncaya kadar onlarla savaşın. Onları yakaladığınız yerde öldürün. bu ayetlerde birşey yok..gayet normal, herkes huzurlu bir yasam için savaşır, bugün yaşadığımız ülkede bunun savaşını veriyor...hatta insanlar; '' hayat mücadelesi'' dedikleri ''hayatımı kazanıyorum'' dediği yerdede savaşıyor...birini öldürmek, onu; diskalifye etmek, muaf kılmak, alandan sonsuza kadar cıkarmak, anlamında kullanıla bilir bunları artık acmayalım!... sizler kültürlü davranan kişilersiniz, ama maalesef bu öldürmeyi ve katletmeyi insan oğlu her kökende meydana getiriyor...bu psikolojikte olabilir,bedenselde olabilir..bunlar artık geri kalmış insanların savunduğu karşıtlardır!... ben sizi birazdaha ön plana davet ediyorum!.. kuranı kesinlikle savunmuyorum ama hakikatede göz yumamam!...bugün dogaya baktıgımızda ekolojide bu sayede hayat bulur, bunları ekolojiye göre degerlendirelim. sanırım bizim özümüz ekoloji yani hayat ve hakikat veya dogruluk bu deyişle ilk noktadan hareketle ele alınabilr. o yüzden bu söz çok normaldir eğer sağduyulu entellektüel degilsek.... bide resimlerde birşey göremiyorum!... bilhassa bu alıntıladığım yazıyı söyleyen sizseniz!... Doğruluktan sapma! Peki doğruluk nedir. İslam konusunda doğruluk: ''Hazır pişmiş yemek'' demektir. Yani yiyene... herkes ekolünü bir simge altında toplaya bilir... bunda tezat bir durum yoktur ,dünyamız dostluğun pekiştirildiği bir yer degil gayet bütün savaşların meydana geldiği yerdir... bu ekoldede herkes kendi mevkisinde akrep,akbaba ve ahtapot olabilir! kim güç olarak, birlik olarak öndeyse o kazanan ve yaşama devam eden olarak kalır.... bu cok normal bir serüvendir.....unutmayalım HAYAT HAYATLA BESLENİR.... eger ekoloji olarak bunu göz önüne alıyorsak bu bir hayatta kalma mücadelesidir ve bunun eşi ve benzeri yoktur... ama sahiplenme ve benimseme olarak bunu yapıyorsak bu bir başarısızlık örneğidir ve gene bu tarz her örneğin eşi ve benzeri yoktur.. saygılar... Alıntı
Misafir hayhak Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 öncelikle hoşbulduk diyelim.. sağol Arkadaşım demişsin ki verdiğin sure parmak izi ile alakası yok peki ben sana sorayım neye vurğu yapmış orda Allah peki uzunca anlatmasını mı istiyordun inanmak için.... Ayrıca sadece bu değil atmosferin 7 kat olduğu, Güneş ve gezegenlerin bi yörüngede yüzdüklerinide belirtilmiş hepsi düzmece mi oynama mı yapmışlar... Tövbe haşa.. senin bu söylediğin terimler hz muhammetten çokçok öncede biliniyordu... misal zerdüşt ve buda veya hermes herseyin sudan meydana geldiğini hz muhammetten en az 500 ve sırasıyla hermese gelirsek 2000 sene önce biliyorlardı!..bunu söylemek o insanın mucizelerinden çok yaşama yön verme çabası olarakta alınabilir..bir bilgin olmadığını idda edemeyiz ama bir bilgin oldugunuda!... Ve tesadüfleri kim uyduruyor demişsinde, Evrim teorisinin kaynağı tesadüftür kardeş.. herşey tesadüfler sonucu oluşmuştur. bu dogru hz muhammet,buda,isa,musa ve diğerleri ,hepsi bunu söylüyor.. yalnız onların bunu tesadüf degilde ekoloji ve denge bunun kendilerince ismi allah, rab, ilah vs....herşey tesadüstür!... hatta tanrı hayattır..yokmu bu allahın isimlerinde... Bir tablo göstersen sanatcıyı inkar etmezler, bunu biri yapmıştır derler ama Kâinatın sanatcısını inkar ediyolar. sahipsiz diyorlar kesinlikle öyle birşey yok!... işte tesadüf tabiatın ilahıdır........hayat evrenin allahıdır........kudret evrenin rabbidir.... saygılar... Alıntı
Φ patika06 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 hayhak@ tasadüf doğru demek.. madem yaradıcıyı inkar etmek maksat... baklava ustasını red ederek baklava yapılışını anlat bakalım Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 hayhak@ tasadüf doğru demek.. madem yaradıcıyı inkar etmek maksat... baklava ustasını red ederek baklava yapılışını anlat bakalım - Bu gördüğünüz evet bir tepsi baklavadır. Nasıl olmuş merak mı ediyorsunuz? Görüyorsunuz etrafta un çuvalları var. Bidonun içinde de su var. Yine şeker çuvalıda kenarda duruyor. Fırında tam karşıda. Olay gayet açık. Gördüğünüz un çuvalı muhtemelen açık olan pencereden gelen hava cereyanı ile devrilmiş ve tepsinin içine akmış. Bu un çuvalı devrilirken yanındaki şeker çuvalına takılmış o da tepsinin içine akmış. Ani bir sarsıntı ile su bidonu yerinden kaymış ve tepsinin içine dökülmüş. Hava cereyanının verdiği ilk ivme ile kaygan zemin üzerinde duran tepsi ritmik hareketlerle gitmiş gelmiş, gitmiş gelmiş ve içindeki materyal hamur halini almış. Güçlü hava cereyanları ile yerinden kopan hamur parçacıkları masanın üstüne düşmüş. Kenarda duran oklava ise yerinden kayarak hamurun üstüne denk gelmiş ve hava akımının sağladığı mevcut ritmik hareketlere kapılarak ileri geri hareket etmeye başlamış ve bu esnada yufkalar incecik açılmış. Rüzgarlar yardımı ile yufkalar yerinden havalanarak tepsilerin içine düşmüş. O anda yine güçlü hava cereyanlarına maruz kalan ceviz parçacıkları yufkanın iç yüzeyine yayılmış. Hazır hale gelen tepsi karşıda duran ve ezelden beri yanık olan fırının içine muhtemel büyük bir sarsıntı ile düşmüş ve fırının kapağıda o esnada kapanmış. Belli bir süre sonra muhtemel zıt bir yer hareketi ile fırının kapağı geri açılmış ve içinden pişmiş tepsi dışarı düşmüş. Ve ortada gördüğünüz bu baklava tepsisi husule gelmiş. Durum gayet açık değil mi ? Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Patika kardeşim,taşıdığın konular burda daha önce defalarca konuşulmuş konular.Sanırım ilk önce,belki zahmetli olacak ama zamanını bütün konuları ,en azından gündemde ki son konuları okuyarak değerlendir.Hangi arkadaşımız nedir ne değildir,neleri savunur onları bir sindir..Zamanla açtığın başlıkları görmek,daha farklı olur belki bu sayede..Unutma ki,elbette eğer burdaysan,senin için mutlaka birşeyler vardır öğreneceğin ya da fayda sağlayacağın ya da belki aksi.Mutlaka bir sebep vardır..Sadece Allah a ve Kuran a güven,hadisleri ve islam kanallarındaki bazı yazıları aktarmadan gel..Sen sen olarak gel.. Hoşgeldin.... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2008 Arkadaş forumda yeni ama, ben kısaca yardımcı olayım: Nasıl olduysa büyük bir patlama sonucu tanrı tesadüfen oluşmuş. Kısa sürede ol dediğinin olduğunun farkına varınca, ol demiş evren oluşmuş. Bu işin nasıl olduğuna kendisinin de aklı ermemiş ama, oluyormuş işte nasılsa... Sonrası malum, Adem, kaburga kemiği, Havva... Ve diğerleri... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Acaba tesadüfler sonucu mu burdayız, yoksa yanılıyormuyuz? Bir Köy Muhtarsız Olmaz. Bir İgne Ustasız Olmaz. Bir Harf Kâtipsiz Olmaz, Olamaz, Biliyorsun. Nasıl, Bu Muntazam Kâinat Sahipsiz Olur? Hiç sahipsiz olurmu? Sahipten çok ne var? Her kültür bir sahip yakıştırmış kendisine. Sahipsiz edememişler. Kölelerin güçlü sahipleri, kendilerini de koruyacak birer güçlü sahip bulmuşlar. Tıpkı Araplar gibi. İşte sahiplerimizden sadece birkaçı: Eros Horus Zeus Manitu Kybele Al-ilah Ahura Mazda Elohim Yehova Tanrı Allah Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Bir Köy Muhtarsız Olmaz.Bir İgne Ustasız Olmaz. Bir Harf Kâtipsiz Olmaz, Olamaz, Biliyorsun. Nasıl, Bu Muntazam Kâinat Sahipsiz Olur? - Kendi kendini ç.ürüten bir mantık bu- Aynı mantıkla devam edebiliriz. Herşeyi yarattığı, herşeye gücü yettiği, herşeyi bildiği iddia edilen o şeyin adı neyse, Allah mı, Zeus mu, Tanrı mı, Horus mu, Osiris mi, Ahura Mazda mı, herneyse, O da sahipsiz olamaz. Zira bu kadar üstün yetenekleri olan şeyin de bir sahibi olmalı. Saygılar. Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 - Kendi kendini ç.ürüten bir mantık bu- Aynı mantıkla devam edebiliriz. Herşeyi yarattığı, herşeye gücü yettiği, herşeyi bildiği iddia edilen o şeyin adı neyse, Allah mı, Zeus mu, Tanrı mı, Horus mu, Osiris mi, Ahura Mazda mı, herneyse, O da sahipsiz olamaz. Zira bu kadar üstün yetenekleri olan şeyin de bir sahibi olmalı. Hem her şeye gücü yeten diyorsun hem sahipsiz olamaz diyorsun.... Her şeye gücü yetenin sahipsiz olmaya da gücü yeter Aslında mantığınızda bir sıkıntı yok; sıkıntı Allah'ın "her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, her şeyi istediği gibi yaratabilen" vs. Allah'ı bize tanıtan sıfatları farklı anladığımızdan kaynaklanıyor. Siz "her şeye gücü yeten" denince ne anlıyorsunuz? Ölçünüz nedir yani ? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=586983 Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Hem her şeye gücü yeten diyorsun hem sahipsiz olamaz diyorsun....Her şeye gücü yetenin sahipsiz olmaya da gücü yeter Aslında mantığınızda bir sıkıntı yok; sıkıntı Allah'ın "her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, her şeyi istediği gibi yaratabilen" vs. Allah'ı bize tanıtan sıfatları farklı anladığımızdan kaynaklanıyor. Siz "her şeye gücü yeten" denince ne anlıyorsunuz? Ölçünüz nedir yani ? O ilah tanımını ben yapmıyorum, o tanım sizin fantazilerinizin ürünü. Eski çağlardan kalma, ilahları yarıştırma kültürünün devamı. Esasen, sizin Allah'ın hiçbirşeye gücü yetmez. Zira putların, görünmür de olsalar, görünmez de olsalar, hiçbirşeye güçleri yetmez. Mesela "bunları söylerken, bir çarpılsa da, görse BrainSlapper diye zentilyon kere dua etsen" yine duyuramazsın senin ilaha. Zira putlar, görünür de olsalar, görünmez de olsalar, duymazlar. Herhangi bir eylem kabiliyetleri yoktur. Siz daha iyi bilirsiniz putların yeteneksizliklerin. Görünmez olunca durum değişmiyor. * O sıfatları yanlış anlama falan gibi bir durumumuz yok. Hayali görünmez putlara istediğiniz sıfatları atfedebilirsiniz. Zira ne kadar sıfat atfederseniz atfedin, değişen bişey yok. Ne arttıkça ne de eksildikçe sıfatlarının bir etkisini göremiyoruz. Saygılar. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Siz daha iyi bilirsiniz putların yeteneksizliklerin.Görünmez olunca durum değişmiyor. 1400 senedir kuyudan çıkarılamayan taş... Kimbilir kaç kişi daha inecek o kuyuya, ne yaptığının farkında olmadan, düşünmeden, sorgulamadan, görmeden, duymadan, bilemeden vs.vs.vs... Sayın Muallim, söylenti ve hurafelerin dışında, hayallerin ve rüyaların dışında, kabul ve inançların dışında söyleyecek/söyleyebilecek bir şeyiniz var mı? Siz ondan bahsedin! Dikkat ederseniz yazdığınız herşey soyut. Sizi somutlar dünyasına çağırıyorum. Önce somutu anlayın da ondan sonra soyut anlamlar yükleyip hurafelere girişin! Alıntı
Φ patika06 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Kuranı Kerim 1400 yıldır kainata meydan okuyor... hadi yazın bir kitapta görelim gelmiş ve geçmişi içinde barındırsın bilim ve teknolojiye aykırı olmasın ve binlerce yıl saygısından bişey kaybetmesin.. Kurana beşer sözü diyenlerin aklından şüphe ederim... Bilim adamlarının son yıllarda araştırmalar da gezegen sayısının 9 değil 12 olduğunu ortaya cıkarmışlar dır. Bakaın Kuran bunu asırlar öncesinden nasıl bildiriyor... Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.(Yusuf Suresi/4) Alıntı
Φ halkalıyıldız Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.(Yusuf Suresi/4) E, iyi de burada 11 demiş, 12 değil. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Bilim adamlarının son yıllarda araştırmalar da gezegen sayısının 9 değil 12 olduğunu ortaya cıkarmışlar dır.Bakaın Kuran bunu asırlar öncesinden nasıl bildiriyor... Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.(Yusuf Suresi/4) Bu dincilerce sık kullanılan argüman da yedi kat gök, altı günde yaratma gibi tamamen temelsiz ve uydurmadır. Plüton gibi olan bir çok cisim ortaya çıkarıldı. Bunların hepsi gezegen kabul edilirse sayı onikiyi çok geçer. Karmaşayı önlemek için astronomlar Plüton'u gezegen statüsünden çıkardılar. Plüton ve diğerlerinin hepsine "Neptün ötesi gezegenler" dendi. Çünkü bunların bir çoğu Pluton'dan da büyük ve hepsi gezegen kabul edilirse gezegen sayısı anormal artacak. Bu cisimler öyle çok ki artık astronomlar isim koymaktan vazgeçtiler, numaralarla kodluyorlar. Kuiper kuşağı denen bölgede zamanla çok daha fazlasının bulunması bekleniyor. İrili ufaklı sayısız Kuiper cisimlerinden küresel biçimleriyle ve nispi büyüklükleriyle ayırd ediliyorlar. Özetle: Gezegen sayısı sekizdir ve sabittir, diğerleri gezegenimsi statüsündedir, sayıları dörtten çok fazladır. Ayrıca bir ayrıntı daha: Sistemde Ay'a Güneşle kıyaslanan özel bir önem atfetmek tanrı bakışı olamaz, ancak yeryüzünden insan bakışı olabilir. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Kuranı Kerim 1400 yıldır kainata meydan okuyor... hadi yazın bir kitapta görelim gelmiş ve geçmişi içinde barındırsın bilim ve teknolojiye aykırı olmasın ve binlerce yıl saygısından bişey kaybetmesin.. Kurana beşer sözü diyenlerin aklından şüphe ederim... Bilim adamlarının son yıllarda araştırmalar da gezegen sayısının 9 değil 12 olduğunu ortaya cıkarmışlar dır. Bakaın Kuran bunu asırlar öncesinden nasıl bildiriyor... Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.(Yusuf Suresi/4) *********************** 1. En basit şekliyle: 11+1+1= 13 eder, 12 etmez. verdiğin ayet ile resim uyuşmuyor. Resimde, Güneş ve Ay dahil toplam 12 "uzay cismi" bulunuyor, ama Yusuf suresinde Güneş ve Ay dahil 13 "uzay cismi" var. Buradan bakınca gösterdiğin resim, seni desteklemiyor, aksine seni yalanlıyor. Öte yandan, neden "uzay cismi" deyip tırnak içine aldım? Nedenine sayın demirefe kısaca değinmiş. [/b]Ayrıca bir ayrıntı daha: Sistemde Ay'a Güneşle kıyaslanan özel bir önem atfetmek tanrı bakışı olamaz, ancak yeryüzünden insan bakışı olabilir. Herşeyden önce, yıldızlar, gezegenler ve gezegenlerin uyguları, bu arada Ay, aynı kategoride değildir. Sınıflandırma yapılırken, "ne neyin etrafında dönüyor" hususu dikkate alınmıştır. Güneş, Samanyolu galaksisinin etrafında dönen benzer "yıldızlar" ile aynı kateoridedir. Dünya ve güneş sistemine dahil diğer gezegenler, Güneşin etrafında döndü için, aynı kategoridedirler. Ay, Güneş çevresinde dönen bir gezegenin çevresinde döndüğü için, kendi kategorisindedir. Senin yaptığın şey, galaksiler ile galaksilerin içinde yeralan yıldızları, yıldızların uydusu gezegenleri ve gezegelerin uydularını aynı yerde toplamak gibi matamatiğe aykırı birşey ki, bu absürd hesapla bile amacına ulaşamamışsın. Eğer Ay'ı hesaplamaya katarsan, Mars'ın, Jüpiter'in, Satürn'ün ve diğer gezegenlerin uydularını da hesaba katmak zorundasın. Eğer o uyduları hesaba katmazsan, Ay'ı da katamazsın senin Yusuf namlı kişinin yaptığı bakkal hesabına. Admın rüyası, kendi çağının bilgileriyle kısıtlı, geo-centric (dünya merkezli) evren anlayışının bir ürünüdür. Dünya-merkezli evren modelinin yanlış olduğunu sağır sultan bile biliyor. Kuran'ın ne kadar bilim dışı olduğunu bu vesileyle bize gösterdiğin için teşekkürler. Saygılar. Alıntı
Φ patika06 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Verdiğim resmi görmediniz heralde Güneş ile birlikte 12 ediyor gezegen sayısı... Güneşte dahil edilir... bunada muhalif oldunuz ya, altamaca dedinizya ne diyeyim ben size... Millet İslamı seçiyor akın ,akın SİZİN KAPLERİNİZ KÖRERMİŞ ALIN BİR MUCİZE DAHA... HADİ BUNADA Bİ BAHANE UYDURUN... Denizaltı araştırmaları ile ünlü Fransız bilim adamı Kaptan Jacques Cousteau denizlerdeki su engelleri ile ilgili yaptığı araştırmaların sonucunu şöyle anlatmaktadır.. Okyanusu'ndaki su kütlesini inceledik ve Akdeniz'den tamamen farklı olduğunu gördük. Halbuki Cebeli Tarık Boğazı'nda birleşen bu iki denizin tuzluluk, yoğunluk ve sahip olduğu hayatiyet açısından eşit veya eşite yakın olması gerekiyordu. Oysa ki bu iki deniz, birbirine yakın kısımlarda bile ayrı yapılara sahiptiler. 19 İki denizi salmıştır, birbirleriyle birleşiyorlar. 20 Aralarında bir engel vardır, birbirlerinin sınırını aşmıyorlar. 55 Rahman Suresi 19-20 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 patika06 kardeşim, bak sen daha iddia ettiğin şeyin ne olduğunu bile bilmiyorsun. 11 taneye güneşi değil, dünya gezegenini ekleyeceksin. Yani: Yakup=Güneş Anne=Ay Dünya= Yusuf Onbir yıldız=onbir kardeş. Bir de Yusuf oniki kardeş. Yorum budur ve açıkladığım gibi yanlıştır. Oniki gezegen filan yoktur. Denizlere gelince... Bunu bir topikte açıkladım, istersen bulayım ama, kısaca tekrarlayayım; bahsettiğin konuda hiç bir mucize yoktur. Fenikeliler taa milattan önce Atlas okyanusuna ilk açılmaya cesaret ettiklerinde bu durumu görmüşlerdi. Asırlar öncesinden haber verme ve yeni keşfedilme diye bir durum yok. Fakat ayette söylenen bu da değil, Nil nehrinin kuvvetli debisi nedeniyle Akdeniz sularını kilometrelerce iterek kıyıdan uzaklaştırması ve bu sayede gemici tüccarların denizden içecek tatlı su alabilmeleridir. Bu da denizci tüccarların anlattığı bir şeydir ki, hiç bir mucizevi ve keşfedilmemiş bir bilginin önceden haber verilmesi değildir. Dediğim gibi milattan çok önce Akdeniz'de deniz ticareti vardı. Karışmayan tatlı ve tuzlu iki deniz diye bir şey yoktur. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Verdiğim resmi görmediniz heralde Güneş ile birlikte 12 ediyor gezegen sayısı... Güneşte dahil edilir... Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir (11) yıldız, güneşi (1) ve ayı (1) gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.(Yusuf Suresi/4) Bu basit matematik hesabını yapmak çok mu zor? 11+1+1=13 Arkadaşımız ne diyor ve koyduğu resimde ne var? Güneş ve Ay dahil 12 "uzay cismi var". bunada muhalif oldunuz ya, altamaca dedinizya ne diyeyim ben size... Millet İslamı seçiyor akın ,akın SİZİN KAPLERİNİZ KÖRERMİŞ ALIN BİR MUCİZE DAHA... HADİ BUNADA Bİ BAHANE UYDURUN... Her yeni gelene sıfırdan ders anlatmak da var bu işin içinde galiba... Basit bir deney yapın: Yolunuz herhangi bir nehrin bir denize kavuştuğu yere düşerse, yüksekçe bir yere çıkınız. Nehir ve denizin birleşme yerinde, sanki o iki su kütlesi birbirnine karışmıyormuş gibi gözükür. Yağışı ve nehir suyunun bulanık olduğu günlerde bu çok daha net biçimde gözlemlenebilir. Kızıldeniz ve Basra körfezindeki Araplar bilimsel olarak açıklamasını yapamamış olsalar da, Muhammed'den yüzyıllarca önceden beri tatlı su ile tuzlu suyun hemencecik karışmadığını biliyorlardı. Halen Kızıldeniz'de, Basra Körfezin'de, Aden'de, Arap balıkçılar deniz dibine dalarak, deniz dibindeki kaynaklardan, tulumlarına içme suyu doldururlar. İki denizin suyu hiç karışmaz mı? Karışır elbette, ama karışma noktası su kütlesine göre inanılmaz derecede küçükse bu zaman alır ve sürekli bir akıntı ile karışma noktası beslenirse dışarıdan bakan birine sanki iki su kütlesi karışmıyormuş gibi görünür. Atlas Okyanusunun Büyüklüğünü ve CebeliTarık Boğazının büyüklüğünü karşılaştırınız. Daha müslümanlık nedir, islamiyet nedir bilmeden, daha 3-4 yaşında bir çocukken, annemle otobüs yolculuğunda anneme sorduğum sorulardan biridir bu "Anne neden karışmıyor bı ırmak denize?" Hiçbirşeyden haberdar olmayan bir çocuğun bile gözlemleyebileceği, yoğunluk farklından kaynanlanan bir vakayı, mucize diye pazarlamak da heralde sadece dincilerde var. Saygılar. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.