Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Din, Bilim ve Felsefe Üzerine Düşünmeler...  

10 üye oy verdi

  1. 1. Hangisi???

    • Metafizik Felsefe mi?
      0
    • Tarihsel Materyalizm mi?
      10


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Yersoy ne yazık ki açtığım konu yine polemiiğe kurban gitti gördün mü?

Neden acaba, merak ediyorum...

 

Sağalm bir kanıt niye yok, değil mi?

 

Ben Sayın Ali0_1'e soruyorum;

Yukarıdaki iki madde dışında bir üçüncü olarak "Hiçbirisi" demiş...

 

Peki ona göre nedir?

 

Benim söylediğimi yanlışyacağı düşüncesini çok merak ediyorum...

 

Hala anlamadınız değil mi sizinle hiçbir derdim yok, en baştan söyledim de buralara gelmesin diye...

 

Bakınız sonunda vatandaş da gerisini getiremedi de bunu sanki sıkılmışlığından yapmadı gibi yazmış yukarıda; bu konular dipsiz kuyudur ve biribirimizi alt etmek amacıyla yazarız; bense bunu istemiyorum...

 

Ben başlığa yazdım yazacağımı, tabii ki okur dolu yazıları okusun da değerlendirsin; emin olun(yanlış da anlamayın sakın) sizin görüşünüzü yanlışlamak beni hiç ilgilendirmiyor...

 

O yüzden zaten kaç iletidir ya çelişkiyi belirtin düzgünce ya da bırakalım artık diyorum, fikir falan tartışılmıyor işte bu konularda şurada yazan üçümüzün de binasını yükselttiği temel belli bu temele göre katılan ve katılmayanlar olacak kimisi kendi fikrinde daha da ısrarcı olacak(ki forum ortamında bunlar olduğu için özellikle din konusunda artık yazmak istemiyorum, bilimsellikle olan sorunumdan değil!!!) ve her zamanki döngü yaşanacak...

 

Hadi yarasa isimli üye belki beni pek tanımaz ama sizinle bu çelişki, din-bilim-felsefe üzerine çok yazdık artık bazı şeyleri biliyorsunuz düşüncelerim hakkında ama ısrarla sanki bunları benden hiç okumamış gibi "yok polemikmiş, çelişkiymiş"

 

Çelişkiyi bulmak için önce karşılaştırılacaklar iyi bulunmalı,siz bizzat şahit oldunuz benim bu şekilde yazdıklarıma bu dahi yokken ısrarla ilkeli davranın demem bu şahsa eğer polemiğe götürüyorsa evet polemik benden ama aslında ısrarla kendi fikrini yazdığını değil de benim fikirlerimin çelişkisini buduğunu söyleyip bunu ilkelice ortaya koyamayan üye varsa karşımda polemik ondandır ama yine ben üzerime alırım...

 

Dediğim gibi çelişkiyi bulmak sizlerden çok bana yarar sağlar çünkü ben kimseyi alt edecek değilim;ama yok, çünkü kendine güvenen yazardı bunları dediğimiz şekilde halbuki ortada bir yorum var ve inatla benim kendi görüşümün çelişikliği bu yoruma dayandırılmaya çalışılıyor...

 

Polemik mi???

 

Ben size en baştan dedim size yazmıyorum diye, okuyun geçin; en kötü ihtimalle genel anlamda cevap verirken bu yazıyı da hesaba katıp kendi görüşünüzü dillendirin ama ben tartışma istemedim ki...

 

Hala da tartışmıyorum evet...

 

:zorro:

  • Cevaplar 58
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Sayın Ali0_1...

Aslında amacım siz değilsiniz, başka arkadaşları da konuya çekmekti...

Abarttıysam üslubumu özür dilerim...

 

Hiç önemli değil; benim hassas noktam şu "çelişiyorsun" lafı, fikrime karşı çıkıldığında bir iki iletiyle bırakmayı düşünüyordum cidden ama malum sonrası ondan ben de ilerleyen dönemde abarttım biraz... :D

Gönderi tarihi:
, marksist felsefi materyalizm, dünyayı haliyle maddi olarak kabul eder; dünyadaki bütün değişik olayları, hareket halindeki maddenin değişik biçimleri olarak görür; diyalektik yöntemin ortaya koyduğu gibi, olayların karşılıklı ilişkileri ve birbirine bağlılıkları, hareket eden maddenin gelişme yasasıdır; dünya, maddenin hareket yasalarına uygun olarak gelişir ve hiçbir "evrensel ruh"a gereksinimi yoktur.

Engels diyor ki:

"Materyalist dünya görüşü, doğanın, olduğu gibi, hiçbir şey katmaksızın kavranmasıdır." (Ludwig Feuerbach'ın Tezi)

 

Kısaca...

Ve kendi,kendini "TEKZİP" etmesi...

 

marksist materyalist felsefe, maddeyi, doğayı, varlığı bilincimizin dışında ve ondan bağımsız olarak var olan nesnel bir gerçek olarak kabul eder. Madde, bütün duyuların, düşünlerin ve bilincin kaynağı olduğu için, ilk veridir. Maddenin, varlığın bir yansıması olan bilinçse, ikinci veridir. Düşünce, gelişmesinde yüksek bir kusursuzluk düzeyine erişmiş olan bir maddenin, yani beynin ürünüdür. Beyin düşünme organıdır, ve bu yüzden, insanın düşünceyi maddeden ayırması büyük bir yanlışlık yapması demektir.

 

Engels, şöyle sürdürüyor:

"Tek gerçek, bizim de içinde olduğumuz, duyusal olarak algılanabilen maddi dünyadır... de, maddi ve bedensel bir organın, yani beynin ürünüdürler. Madde ruhun ürünü değil, tersine, ruhun kendisi maddenin en yüksek ürününden başka bir şey değildir

 

Görüldüğü üzere "Engels" Tam manasıyla şaçmalamış neymiş "RUH" MADDE'nin bir ürünü imiş o zaman adama sormazlarmı madem "MADDE" her şey ve "RUH" yok neden MADDE'den "RUH" meydana geliyor, ya yok dersin, yada var ama "engels" zamane "MATERYALİST"lerine yanlış "TİYO" vermiş.

Sonra çaktırmadan bir şey daha yazmış ( Bilincimiz ve düşüncemiz, ne kadar duyuların üstünde görünürlerse ) de...

 

Madde ve düşünce sorunu üzerine, Marx şöyle diyor:

"Düşünceyi, düşünen maddeden ayırmak olanaksızdır. Bütün değişikliklerin öznesi maddedir." (Kutsal Ai1e)

 

Yahu ben şaşırdım "DÜŞÜNEN MADDE" mesela; "TIK YOK"...

 

DİKKAT??? şimdi bir yazı daha" lenin'"den ustasını haksız çıkarıyor...

 

 

Lenin, marksist materyalist felsefeyi tanımlarken şöyle diyor:

"Genellikle, materyalizm, nesnel gerçek varlığın (maddenin) bilinçten, duyulardan ve deneyimden bağımsız olduğunu kabul eder... Bilinç... varlığın bir yansımasından başka bir şey değildir, ve en fazla, varlığın yaklaşık olarak doğru (yeterli, tamı tamına) bir yansımasıdır." (Materyalizm ve Ampirio-Kritisizm

 

Aslında "İNSAN" "EŞREFİ MAHLUKAT" tır dikkat edin "materyalist'ler" İnsan ve Kainat'ın nasıl oluştuğuna dair hiç bir tatmin edici cevap veremezler ve en büyük düşün adamları dahi yukarda örneklerini verdiğim "TEZATLARA" düşerler bundan dolayı bu İnsanların günümüzdeki takipçileride çok uzun yazı,yazdıkları (kurgu) halde pek bir şey anlatamazlar sorun yok...

 

Not.

Madde; "CANLIMI'DIR"...

 

:)

Gönderi tarihi:
Çelişkiyi bulmak için önce karşılaştırılacaklar iyi bulunmalı,siz bizzat şahit oldunuz benim bu şekilde yazdıklarıma bu dahi yokken ısrarla ilkeli davranın demem bu şahsa eğer polemiğe götürüyorsa evet polemik benden ama aslında ısrarla kendi fikrini yazdığını değil de benim fikirlerimin çelişkisini buduğunu söyleyip bunu ilkelice ortaya koyamayan üye varsa karşımda polemik ondandır ama yine ben üzerime alırım...

 

Görüşlerinizde gördüğüm çelişkileri, yanılsamaları, yanlışları, altı boş kalan cümleleri teker teker açıkladım. Yazımı tekrar okuyunuz. Hepsi açıktır...

 

Bakınız sonunda vatandaş da gerisini getiremedi de bunu sanki sıkılmışlığından yapmadı gibi yazmış yukarıda;

 

Bu vatandaş ben isem, cevabımı vereyim: Uzun uzun yazdığım iki iletide "çelişkileri, yanılsamaları, yanlışları, altı boş kalan cümleleri teker teker açıkladım. Yazımı tekrar okuyunuz. Hepsi açıktır..." Gerisizni getirmem için öncelikle sizin yazdıklarıma ve düşüncelerime eleştiri sunmalısınız... Hiddetlenme ile değil!

 

Sonuç olarak eğer yazılarıma ve fikirlere verecek bir cevabınız yok ise, bu yollara başvurmayınız... Yok "vatandaş gerisini geteremedi", yok "havadan eleştirdi" demekle olmaz bu işler... Yazınızı aklamak istiyorsanız önceliklle yeniden değerlendirin derim...

 

çünkü kendine güvenen yazardı bunları dediğimiz şekilde halbuki ortada bir yorum var ve inatla benim kendi görüşümün çelişikliği bu yoruma dayandırılmaya çalışılıyor

 

Kendine güvenen yazdı yazacağını da, hala cevap bekliyor; polemik ve ajitasyon değil! :stuart:

 

benim hassas noktam şu "çelişiyorsun" lafı,

 

Bu da yeterince belli oluyor... :stuart:

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Bir düşünceyi eleştirmek öncelikle o düşünceyi anlamayı gerektirir.

Aksi taktirde yapılan eleştiriler havada kalır ve hatta ileri gidilirse eleştiri olduğu sanılan şeyler mizah olmaktan öteye geçemez...

 

Şimdi de buna bir örnek var önümüzde. Gelin birlikte değerlendirelim...

 

Kısaca... Ve kendi,kendini "TEKZİP" etmesi...

 

Neymiş bakalım o kendini tekzip eden şey?

 

 

Görüldüğü üzere ..........

 

(Aslında görülemediği ve anlaşılamadığı üzere desek?) :stuart:

 

"Engels" Tam manasıyla şaçmalamış neymiş "RUH" MADDE'nin bir ürünü imiş o zaman adama sormazlarmı madem "MADDE" her şey ve "RUH" yok neden MADDE'den "RUH" meydana geliyor, ya yok dersin, yada var ama "engels" zamane "MATERYALİST"lerine yanlış "TİYO" vermiş.

 

Engels diyormuş ki: Ruh yok madde var...

Adama da soruyorlarmış: Madem yok, maddeden ruh nasıl meydana geliyor?

 

Burada anlaşılamayan nedir peki? RUH kavramı...

 

Metafiziğe göre maddi dünyanın ötesinde RUH denilen varlıklar vardır.

 

Materyalist düşünceye göre ise RUH diye bir şey yoktur! Sizin (metafiziğin) "ruh" dediği şey maddenin bir özelliğidir. Ancak anladığınız anlamda bir varlık değildir! Ruh, materyalizme göre maddenin bir özelliği olan bilinçtir.

 

Şimdi felsefeyi eleştirmeye soyunan insanlar daha bu iki görüşün RUH kavramından ne anladığını anlamamış olması, sanırım ilk cümlemi haklı çıkarmaktadır...

 

Yine de tekrar edelim: Materyalizme göre RUH diye bir şey yoktur; bilincin kendisidir ki o da maddenin (beynin) bir özelliğidir. İtirazı olan?

 

Sonra çaktırmadan bir şey daha yazmış

 

Bak sen tilki Engels'e... Çaktırmadan neler yapıyormuş:)

Ne yapmış?

 

Bilincimiz ve düşüncemiz, ne kadar duyuların üstünde görünürlerse ) de...

 

eee? Ne yapmış çaktırmadan?

Burada biraz Türkçe sorunu var sanırım...

 

Madde ve düşünce sorunu üzerine, Marx şöyle diyor:

"Düşünceyi, düşünen maddeden ayırmak olanaksızdır. Bütün değişikliklerin öznesi maddedir." (Kutsal Ai1e)

 

 

Evet... Aynen öyle diyor... Eeee?

 

Yahu ben şaşırdım "DÜŞÜNEN MADDE" mesela; "TIK YOK"...

 

Ne demek istiyorsunuz şimdi? "Masa neden düşünemiyor" diye mi soruyorsunuz?

 

Peki şunu bir kenara not alın öyleyse:

Her madde düşünmez, düşünemez. Beynin yapısı ile masayı bir mi sayıyorsunuz?

Düşünen, düşünebilen her şey yine maddenin kendisidir.

 

DİKKAT??? şimdi bir yazı daha" lenin'"den ustasını haksız çıkarıyor...

 

Bak geliyor bir tane daha :stuart:

 

"Genellikle, materyalizm, nesnel gerçek varlığın (maddenin) bilinçten, duyulardan ve deneyimden bağımsız olduğunu kabul eder... Bilinç... varlığın bir yansımasından başka bir şey değildir, ve en fazla, varlığın yaklaşık olarak doğru (yeterli, tamı tamına) bir yansımasıdır."

 

Bu yazıdan ne anlıyoruz? Ne anlaşılması gerekmektedir?

Materyalizm maddeyi bilinçten ayrı değerlendirir. Bilinç, yine madenin bir yansımasıdır.

 

Arkadaş ne anlıyor?

Matertalizm maddeyi ayrı, bilinci ayrı görür (yani sanıyor ki, bu cümle "maddenin farklı, bilincin farklı varlıklar olduğunu söylüyor"). Bunu diyen düşünce metafizik düşüncedir. Metafizik düşünceye göre bilinci maddeden ayırabilirisniz ki onun da adı ruh olur...

 

İşte diyorum ya önce anlamak lazım diye :stuart:

 

Aslında "İNSAN" "EŞREFİ MAHLUKAT" tır

 

eeee?

 

dikkat edin "materyalist'ler" İnsan ve Kainat'ın nasıl oluştuğuna dair hiç bir tatmin edici cevap veremezler

 

Verilen cevapları anlayamamak cevapların tatmin edici olmadığı anlamına gelmez...

 

ve en büyük düşün adamları dahi yukarda örneklerini verdiğim "TEZATLARA" düşerler

 

Tezat mı? :) Yazıyı tekrar okur musunuz? :stuart:

 

bundan dolayı bu İnsanların günümüzdeki takipçileride çok uzun yazı,yazdıkları (kurgu) halde pek bir şey anlatamazlar sorun yok...

 

Bugün o insanlar size çok şey anlatıyor da, anlamak isteyene...

Bir insan duyularını kapatınca sen ne anlatırsan anlat boştur.

"Verilen cevapları anlayamamak cevapların tatmin edici olmadığı anlamına gelmez..."

 

Madde; "CANLIMI'DIR"...

 

Her canlı bir maddedir. Her madde canlı değildir!

 

 

Yani ne yaparsınız? Dünyayı etkileyen bu filozoflar nereden bilsinler 2008 yılında biri çıkıp bu şekilde kendilerini çürütebilecek? Vay beee :stuart:

Gönderi tarihi:

Ahhaha ha haaa...

İlahi Sarıgöl...

Sana hep diyorum biraz Bilim oku ve öğren diye...

İşimiz iş seninle yaaa, valla bak...

 

Hayır, bir de niçin seni ********* diye hayıflanıyorsun ama hak ediyorsun be kardeşim.

 

Yani ben bahsettiği şeyler hakkında bu kadar az şey bilen ve hatta bilmediği şeyler hakkında öyle google'dan iki dakikada bir şeyler çırpıp biliyormuş gibi aktaran ve bu da yetmiyormuş gibi sanki o adı geçen kimselerin felsefelerini uzun uzadıya düşünmüş ve hazımsamış gibi alıntılayan bir kimseyi niye eleştirmeyeyim ki?

 

Bak şimdi kim ne demiş, sen ne sanmışsın...

 

, marksist felsefi materyalizm, dünyayı haliyle maddi olarak kabul eder; dünyadaki bütün değişik olayları, hareket halindeki maddenin değişik biçimleri olarak görür; diyalektik yöntemin ortaya koyduğu gibi, olayların karşılıklı ilişkileri ve birbirine bağlılıkları, hareket eden maddenin gelişme yasasıdır; dünya, maddenin hareket yasalarına uygun olarak gelişir ve hiçbir "evrensel ruh"a gereksinimi yoktur.

Engels diyor ki:

"Materyalist dünya görüşü, doğanın, olduğu gibi, hiçbir şey katmaksızın kavranmasıdır." (Ludwig Feuerbach'ın Tezi)

 

Kısaca...

Ve kendi,kendini "TEKZİP" etmesi...

Ben açıklayayım mı?

Bak arkadaşım, Materyalist Felsefe ya da Bilim bir "Metafizik bir Ön Koşulsuz ve Ön Yargısız" olarak ele alır maddeyi...

Nasıl mı?

"Madde Vardır ve Var olanı inceler..."

Şimdi bu yargıya atlayıp "Ahanda bu bir ön yargı değil mi?" diyebilirsin, senden bunu beklerim.

Zira Bilim'in "Hiç bir şey yoktan var edilemez, vardan yok edilemez" yargısna da

"Bilim yanılamaz mı, elbette ki yanıldığı müsbettir" diye eleştiri getiren de sendin değil mi?

Ama biz bu tarz düşünmeye "Bilim'den zerre kadar anlamamak" diyoruz, kusura bakma...

 

Ya hu sizin zaten ister bilim adamı olun, ister sıradan bir dilenci olun...

"Var Olanı" inceleyip ele almaktan başka bir çareniz var mı?

Mensubu olduğunuz inancın peygamber bile Kur'an-da yine işe maddeden başlayarak Tanrı'yı ispatlamaya koyulmuştur?

Dolayısı ile o da aynı şeye dayanmıştır.

Ve dolayısı ile o da kaçınılmaz olarak kendi kendisini mi tekzip etmiştir?

 

Nasıl mı?

Maddeyi ele alıp Metafiziğe inanmış olduğu kendi kendini tekzip değil midir?

 

marksist materyalist felsefe, maddeyi, doğayı, varlığı bilincimizin dışında ve ondan bağımsız olarak var olan nesnel bir gerçek olarak kabul eder. Madde, bütün duyuların, düşünlerin ve bilincin kaynağı olduğu için, ilk veridir. Maddenin, varlığın bir yansıması olan bilinçse, ikinci veridir. Düşünce, gelişmesinde yüksek bir kusursuzluk düzeyine erişmiş olan bir maddenin, yani beynin ürünüdür. Beyin düşünme organıdır, ve bu yüzden, insanın düşünceyi maddeden ayırması büyük bir yanlışlık yapması demektir.

 

Engels, şöyle sürdürüyor:

"Tek gerçek, bizim de içinde olduğumuz, duyusal olarak algılanabilen maddi dünyadır... de, maddi ve bedensel bir organın, yani beynin ürünüdürler. Madde ruhun ürünü değil, tersine, ruhun kendisi maddenin en yüksek ürününden başka bir şey değildir

 

Görüldüğü üzere "Engels" Tam manasıyla şaçmalamış neymiş "RUH" MADDE'nin bir ürünü imiş o zaman adama sormazlarmı madem "MADDE" her şey ve "RUH" yok neden MADDE'den "RUH" meydana geliyor, ya yok dersin, yada var ama "engels" zamane "MATERYALİST"lerine yanlış "TİYO" vermiş.

Sonra çaktırmadan bir şey daha yazmış ( Bilincimiz ve düşüncemiz, ne kadar duyuların üstünde görünürlerse ) de...

 

Madde ve düşünce sorunu üzerine, Marx şöyle diyor:

"Düşünceyi, düşünen maddeden ayırmak olanaksızdır. Bütün değişikliklerin öznesi maddedir." (Kutsal Ai1e)

 

Yahu ben şaşırdım "DÜŞÜNEN MADDE" mesela; "TIK YOK"...

 

DİKKAT??? şimdi bir yazı daha" lenin'"den ustasını haksız çıkarıyor...

 

Ahha ha haaa...

Ya hu sen beni güldürdün ya, umarım sende gülersin ömrün boyunca...

Sana boşuna demiyorum, git biraz psikoloji falan oku diye.

Hatta Felsefe oku...

"İkra!" yavrucum "ikra!"

 

marksist materyalist felsefe, maddeyi, doğayı, varlığı bilincimizin dışında ve ondan bağımsız olarak var olan nesnel bir gerçek olarak kabul eder.

Varlık senin bilincin dahilinde, ona bağımlı olarak mı vardır?

Nesnel değil de sanal mıdır?

Bunu neyini yanlış anladın?

 

Madde, bütün duyuların, düşünlerin ve bilincin kaynağı olduğu için, ilk veridir. Maddenin, varlığın bir yansıması olan bilinçse, ikinci veridir.

Madde değil midir ilk kaynak arkadaşım?

Sen sobanın sıcak olduğunu nasıl öğreniyorsun? Vahiy mi geliyor sana "-Soba sıcak kardeşim, dokuma işte" diye?

Velev ki diyelim böyle bir haber geldi sana, sobaya dokunmadan, nasıl bir sıcaklık olduğunu ya da sıcaklığın, el yakıcı sıcaklığın nasıl bir şey olduğun deneyimlemeden nasıl öğrenebileceksin? Bu bilgiui nasıl elde edeceksin?

Ya hu sen hiç Aama ya da sağır bir insanla da mı karşılamadın hayatında?

Birisi ışığın ne olduğunu hiç bir şekilde bilemez, çünkü maddeden o veriyi alamaz... Sen anlatsan da anlamaz, anlamlandıramaz...

Ya da diğeri Sesin ne olduğunu bilemez, kavrayamaz, öğrenemez... Yaşayamamıştır çünkü.

Bilginin kaynağı olan maddeden, o bilgiyi elde edebileceği duyumsamaları gerçekleştirebileceği organı yoktur. Ama bu o ses'in olmadığının ispatı değildir... Açıkçası ilk bilgiyi elde edimin kaynağının Madde olduğunun ispatıdır...

Kısaca Bilinç, maddeden gelen bilgiyi işleyerek ikinci veri konumudandır...

Bunu neyini yanlış anladın?

 

Düşünce, gelişmesinde yüksek bir kusursuzluk düzeyine erişmiş olan bir maddenin, yani beynin ürünüdür. Beyin düşünme organıdır, ve bu yüzden, insanın düşünceyi maddeden ayırması büyük bir yanlışlık yapması demektir.

 

Bunun neresi yanlış ya hu?

Hiç ni lise eğitimi görmedin de hiç mi fizik dersine ve biyoloji dersine katılmadın?

Hiç mi hayatında Beynin işleyişine dair bir yazı okumadın!?

 

Bak kardeşim:

Madde insan bilincinden bağımsız olarak vardır, yani madde sen varsın diye var diye bir şey yok.

Aksine madde var olduğu için sen varsın...

Ya da senin şimdiye kadar anlamadığın şeyi söyleyeyim:

"Sen ruhani ya da soyut bir şey değil, aksine sen de bir Madde'sin..."

Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musun?

Bak çok basit:

Etinle, kemiğinle, beyninle falanınla fistanınla, şeyinle püsürünle sen bir Maddesin...

Anladın değil mi?

 

Şimdi senin bir beynin var ve bedeninde bir madde.

Beyninde bedenine trilyonlarca sinir bağlantısı var.

Yani dış dünya olduğu gibi senin kendi bedeninde senin için bir veri işlemcisi ya da arayüzü anladın mı?

Yani vücut, beyin ile madde arasındaki bir arayüz, usb bağlantılı bir yazıcı ya da ekran gibi...

Daha basit nasıl anlatayım ya hu, ilk okul çocukları seviyesinde anlatıyorum, çocuklar "Ara yüz" deyince anlayıveriyorlar hemen...

 

Sonra bak karşında bir kağır var tamam mı?

Onun kalınlığı, eni ve boyu var: yani üç boyutlu...

Işık, kaynağından geliyor ve o kağıda çarpıyor, oradan gözüne ulaşıyor ve oradan da senin beynine ulaşıyor...

Beyin bu veriyi alıyor ve işliyor yani tanımlıyor...

 

Tanımladıktan sonra artık geri dönülemez bir biçimde sen onunla ilgili bir kazanım elde etmiş oluyorsun...

Tabii beyninin ilgili bölümü hasar görmediği sürece...

 

Beynimiz günde belkide trilyonlarca bit gücünde bilgi işliyor anlıyor musun?

Ve bu bilgiler arasındaki bağlarını yeniliyor...

Bu bilgiler arasındaki etkileşimden dolayı düşünce dediğimiz ürün ortaya çıkıyor...

 

Tek gerçek, bizim de içinde olduğumuz, duyusal olarak algılanabilen maddi dünyadır... de, maddi ve bedensel bir organın, yani beynin ürünüdürler. Madde ruhun ürünü değil, tersine, ruhun kendisi maddenin en yüksek ürününden başka bir şey değildir

Ya Sayın Sarıgöl...

Şu adamların "Ruh" dediklerinde neyi kastettiklerini bir türlü öğretemedim sana...

Usandım artk, bıktım ya hu?

Ya hu gidin ve bir kere de olsa bir "Psikolojiye Giriş" kitabı okuyun...

 

S. Freud görebileceğiniz en sağlam Ateistlerdendir ama bir psikolog olarak ağızından "Ruh" sözcüğü düşmez...

Bu metafizik bir ruh değildir...

Ruh'tan kasttetikleri Bilinçtir, Akıl süreçleridir, Düşünme süreçleridir...

Beynin fonksiyonları ve bilgi işlem süreçleridir...

Hala "Ruh" dediklerinden "Metafizik" şeylerden bahsettiklerini sanıyorsunuz...

 

Sizin Bilinciniz elbette ki Madde'nin bir ürünüdür...

Beyninizin bir ürünüdür...

Beyniniz bir maddedir...

Ruh dedikleri de Bilinçtir, Akıldır, Düşüncedir...

 

Bak arkadaşım, sen kurban kesiyorsundur değil mi?

Büyük baş hayvanın beynini al eline bir daha ki kurbanda...

Beyninde öyle bir beyin ama sadece daha gelişmişi, çok daha gelişmişi onun tamam mı?

Şimdi o beyin bir maddedir...

Madde değil mi...

Hah işte "Bilinç" dediğimiz şey o beyinden çıkıyo değil mi?

Yani o şey kafamızın içersine olmasaydı düşünebilir miydik?

Hayır...

Mesela bir adamın kafasını kestiğimizde o yüzden yaşayamıyor...

Beyninin yarsını aldığımızda o yüzden düşünce şekli ve davranışları, bilinci bozuluyor...

Eksiliyor...

 

En basit örnek, kafana bir kurşun sık mesela...

Bakalın eskisi gibi net düşünebiliyor musun!

 

Neymiş arkadaşım?

Beyin bir Madde imiş...

Ve Düşünce/Bilinç yani Psikolojideki terimi olarak Ruh onun bir ürünü imiş...

 

Buradaki Ruh kelimesini Dinlerdeki Metafizik Ruh ile karıştırmayın bakın ilk okul seviyesinde anlattım size artık, başka çarem kalmadı...

 

Daha nasıl anlatayım ya hu?

Liseye giden kuzenim yanımda, okudukça "sen bunlarıı mı anlatmaya çalışıyorsun da anlamıyor" diye yerlere yatmış durumda gülmekten...

Bende güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım...

 

Ya kusura bakmayın ama artık sizinle tartışmak istemiyorum bu konuda...

Bir kaç bilgi edinin, ondan sonra konuşalım rica ederim...

Gönderi tarihi:
En basit örnek, kafana bir kurşun sık mesela...

Bakalın eskisi gibi net düşünebiliyor musun!

 

:unsure:

Gönderi tarihi:
Yani ne yaparsınız? Dünyayı etkileyen bu filozoflar nereden bilsinler 2008 yılında biri çıkıp bu şekilde kendilerini çürütebilecek? Vay beee :stuart:

Eminim o adamlardan birisi bugün yaşayıpta söylediklerinin tek bir insanca bile böyle anlaşılacağını görebilselerdi, çoktan kafayı yerlerdi...

"-Ya hu o kadar çabaladık, bilimsel veri ortaya koyduk, adam hala Metafizik Ruh ile Bilinç(Materyalist/Psikolojide tanımlanan Ruh) arasındaki farkı kavrayamamış ve bizim ikincisinden bahsettiğimizi anlayamamış" diye...

Yemin ediyorum, bir tanesini "Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi"nde bulurduk...

Aa bakın "Ruh Sağlığı Hastanesi" dedim...

Oralarda cin falan çıkarıp ruh çağırıyorlardı değil mi?

Bu şekilde çoook eskiden ölmüş kimselerin hasta ruhlarını da iyileştiriyorlar falan.

Hatta ruhunuz hasta olduğunda artık o hastaneye gitmeye de gerek yokmuş artık,

Siz uyurken hani ruh bedenden çıkıp dolaşabiliyormuş ya?

Bir teknik geliştirmişler, geceleri ruhunuzu çağırıyormuşlar siz uyurken,

Her gece ikişer saatlik seanslarla tedavi ediyormuşlar...

Yoksa niye "Ruh Sağlığı Hastanesi" desinler...

Akıl var mantık var yani...

Gönderi tarihi:
Kısaca...

Ve kendi,kendini "TEKZİP" etmesi...

Görüldüğü üzere "Engels" Tam manasıyla şaçmalamış neymiş "RUH" MADDE'nin bir ürünü imiş o zaman adama sormazlarmı madem "MADDE" her şey ve "RUH" yok neden MADDE'den "RUH" meydana geliyor, ya yok dersin, yada var ama "engels" zamane "MATERYALİST"lerine yanlış "TİYO" vermiş.

Sonra çaktırmadan bir şey daha yazmış ( Bilincimiz ve düşüncemiz, ne kadar duyuların üstünde görünürlerse ) de...

 

Madde ve düşünce sorunu üzerine, Marx şöyle diyor:

"Düşünceyi, düşünen maddeden ayırmak olanaksızdır. Bütün değişikliklerin öznesi maddedir." (Kutsal Ai1e)

 

Yahu ben şaşırdım "DÜŞÜNEN MADDE" mesela; "TIK YOK"...

 

DİKKAT??? şimdi bir yazı daha" lenin'"den ustasını haksız çıkarıyor...

 

Aslında "İNSAN" "EŞREFİ MAHLUKAT" tır dikkat edin "materyalist'ler" İnsan ve Kainat'ın nasıl oluştuğuna dair hiç bir tatmin edici cevap veremezler ve en büyük düşün adamları dahi yukarda örneklerini verdiğim "TEZATLARA" düşerler bundan dolayı bu İnsanların günümüzdeki takipçileride çok uzun yazı,yazdıkları (kurgu) halde pek bir şey anlatamazlar sorun yok...

Not.

Madde; "CANLIMI'DIR"...

:)

 

Yazıyı okumak kadar anlamakta önemlidir. Metafizik alt yapıyla bakıldığında maddeci değerlendirmelerde elbette yanlışlık yapılıyor.

 

Marks ve Engels burada ruh olarak, inançlardaki gibi tasvir edilen, bir madde olan insandan ayrı, o ölünce ondan ayrılıp bilinmeyene giden, cinlerde olduğu gibi görünmez bir “ruh” olgusundan bahsetmiyor.

 

Bir madde olan insana ait beyin, nesnel dünyadaki olayları algılar, irdeler, düşünür yorumlar ve nihayet algıladığı bilgi ve kültürle bir kişilik, bir yapı oluşturur. Bu oluşturduğu yapı artık o kişinin kişiliği yapısı olmuştur. Marks ve Engels kişinin bu yapısını, kişiliğini "insan ruhu" olarak tanımlıyor. O insana ait kişliği, yapısı, ruhu olarak değerlendiriyorlar.

 

Buradan şu anlaşılıyor ki. İnsan ruhu, kişiliği madde olan insan beyniyle ayrı düşünülemez. Onun ürünüdür.

 

Lenin ise Bilincin nesnel gerçeklikten soyut olduğunu, ama bilincin, insan duyuları tarafından algılanıp, beyinin de yorumuyla nesnel gerçeklikten ayrı, fakat onu tanımlayan kişiye ait nesnel bilgi bütünü olarak tanımlıyor. Çelişki yok.

Gönderi tarihi:
Yazıyı okumak kadar anlamakta önemlidir. Metafizik alt yapıyla bakıldığında maddeci değerlendirmelerde elbette yanlışlık yapılıyor.

 

Sayın Maraba, tamam yanlışlık yapılabilir ama bu artık yanlışlıktan da öte...

Bence arkadaş yanlışlık yapmıyor, kasti olarak yapıyor...

 

Çünkü kaç zamandır bu forumda Materyalist Felsefe'deki Ruh tanımını uzun uzadıya yaptık, açıkladık...

Gerek bu Din Bölümünde olsun, gerek Psikoloji Bölümünde olsun, Bilim'in "Ruh" tanımını ortaya koyduk...

 

Ama arkadaş inatla hala mantıksız mantıksız önermeler koyuyor karşımıza.

Hayır o konulara tekrar tekrar yönlendirmemiş olsak derim ki:

"-Ya hu en azından bir öğretmedikte o yüzden bilmiyor..."

 

Ama bu arkadaşın tavrı düpedüz boşa kürek çekmek...

Ve inat...

 

Saygılarımla...

 

Gönderi tarihi:
Sayın Maraba, tamam yanlışlık yapılabilir ama bu artık yanlışlıktan da öte...

Bence arkadaş yanlışlık yapmıyor, kasti olarak yapıyor...

 

.....................

 

Ama bu arkadaşın tavrı düpedüz boşa kürek çekmek...

Ve inat...

 

Saygılarımla...

 

 

Galiba haklısın Sayın Boşig.

Gönderi tarihi:

Din: İnsanlar tek bi insandan türemiştir. Çamurdan yaratılmıştır. Hayır hayır sulu bi balçıktan yarattık. Yok yok sudan yarattık sudan. O da mı olmadı? Pişmiş toprak gibi bişeydi işte, tam hatırlamıyorum şu an.

Bilim: Daha araştırıyoruz bakalım, şimdiye kadar tüm canlıların ortak bir atadan evrimleştiğini düşünüyoruz.

 

Din: İnsan ilahlara karşı sorumludur, ahlakı o ilah belirler. Şimdiye kadar o ilahı gören duyan yok ama duyduğunu söyleyenler var. Biz duyamadığımıza göre duyduğunu söyleyenlere inanacağız artık, yapcak bişey yok.

Bilim: İnsan önce kendine ve birlikte yaşadığı insanlara, toplum ve doğaya karşı sorumludur. Ahlakın temelini bu oluşturur. Gaibten geldiği iddia edilen hiçbi bilgi insana dikte edilemez.

 

Böyle uzayıp gidiyo liste.

Gönderi tarihi:

Sayın boşig.

Beni küçümsüyorsun diye bir yazım olmadı ve hayıflanmam bilakis yanlız İNSAN'da var olan "SECİYE" ye sadık ol ve ona göre davran...

Kendine üstünlük atfetmen freud'ça bir şeylerin bilinç altı ***** olmasın sakın...

Sonra şöyle yazıyorsun (Şu adamların "Ruh" dediklerinde neyi kastettiklerini bir türlü öğretemedim sana...) kendine gel? bana bir şey öğretmek haddin değil üstelik şu adamlar deyip "RUH"ta kastettikleri şeyi "TAKLA ATTIRIP YİNE MADDEYE BAĞLAMAK" onları ve şürekalarını bağlar geç...

Şimdi İlmi yanlız kendinize has,bir haslet olarak lanse edip İnsanlara "MADDECİ" bir bakış açısını dayatmak absürt'te değildir sebebi'de "Planck, Eeinstein, Bohr, De Broglis, Schroetmger, Heisenberg, Diroc, ve Poul gibi Nobel ödülü kazanmış, kişileri" yadsımaktır bu itibarla kuzeninin bana gülüşleri (şimdilik) ilim öğrendikçe kendine dönecektir neyse şimdi esas olan konumuza dönersek Evrende her şey zıddıyla birlikte vardır. Bu bilimselliğin gereği olarak, maddenin de bir karşıtı yada simetriği mevcuttur .Anti-madde (karşıt madde-zıt madde.)

Madde artı değildir. Sıfırdan daha ağır, uzun, buna mukabil yavaştır. Enerji ışık hızında devindiğinde, hareket ettiğinden sıfır değerlidir. Madde, kütlesini bu hızda muhafaza edemez, koruyamaz. Kuantlara (boyutsuz.ağırlıksız) varlıklara dönüşerek kütlesini yitirir, sıfırlar. Işık hızına ulaşan bir insanın öz kütlesi sıfır grama iner, boyu da sıfır cm.dir, yani maddi varlığı ortadan kalkar.Eğer madde, ışık hızının ötesine ulaşırsa, bu kez eksi değerden söz edilir. Bu değerler bugün elimizde mevcut araçlarla ölçülemez. Dolayısıyla böyle bir varlık ölçülemez ve görülemez. Örneğin, şuur/bilinç böyle bir varlıktır, yani uzay-zaman boyutunun dışında beşinci bir boyuttur. Eksi bir uzay-zaman boyutunda nur (enerji) olarak mevcuttur. Bu eksi parçacıklara ?Takyon? adı verilmektedir. Takyon: Hızlı parçacık demektir.

 

Enerji maddeye hükmeder, Takyonlar ise şuur-bilinç enerjisine hükmeder misal;

 

 

 

 

,( aşk, duygu, sevgi, düşünce, rüya, hayal, zeka, idrak, akıl )

 

Diyalektik Materyalizm, bilimsel feksefeye inandığını ve teoriyi pratikle denetleyip doğruluğunu sınadığını söyler. Ama, deneyemediği, denetleyemediği, tecrübe etmediği ancak varlıkları Matematik biliminin verileriyle saptanmış olan teoriler için nasıl bir tavır takınır veya asla deneyemeyeceği durumlar (örneğin milyarlarca derece sıcaklık ortamının oluşturulabilmesi) için ne yapar? : En azından kuşkuyla bakmalıdır. Fakat materyalizm ?kuşku?yu da mahkûm eder çünkü kuşku ?determinizm?i ortadan kaldırır.

 

Kâinat?ın ?Oluş Öncesi? (Quark Öncesi) mücerret ve bilinemeyen (ve mantıken de asla bilinemeyecek olan) dönemini de açıklamak gerekir. Burada şunu artık bir tartışılmaz gerçek olarak yazalım: Kâinat?ta en gelişmiş varlık, ?organik madde? değil, ?Takyonik varlık?tır ki, onun maddî kimliği yoktur ve Işık Hızı?nın ötesinde devinir. Kabul edilmelidir ki, Işık?tan defalarca hızlı ve devingen bir varlığın maddîlikle hiçbir alâkası olamaz. ?organik maddi varlık? ise, varlıklar arasında en hantal ve en gerisidir ki, örneğin insanın fizikî varlığı buna tam uyar. İnsanın takyonik varlığa evrilmesinin önündeki en büyük ve en geri varlık ?organik varlık?tır

 

 

Tabiîdir ki, Marks-Engels?in ve onun tercümesini yapan günümüz adamının (Homo Modernus!), ne Takyonlar?dan, ne karadelikler?den, ne Işık Hızı?nın aşılabileceğinden, ne de Quasarlar?dan haberi yok! Üstelik bunlar ?modern dünyanın bilimsel olguları?.

 

Şimdilik...

 

Not.

Hiç bir dini argüman kullanmadan "GOOGLE" dende istifade ederek yazıyorum ve kompleksede kapılmam üstelik "KÜTÜPHANEM"de bayağı geniş çevremde öyle.

 

Bir hayvan bilgisayar yapabilirmi,bir bilgisayar aşık olabilirmi...

 

:)

 

 

Gönderi tarihi:

Bir madde olan insana ait beyin, nesnel dünyadaki olayları algılar, irdeler, düşünür yorumlar ve nihayet algıladığı bilgi ve kültürle bir kişilik, bir yapı oluşturur. Bu oluşturduğu yapı artık o kişinin kişiliği yapısı olmuştur. Marks ve Engels kişinin bu yapısını, kişiliğini "insan ruhu" olarak tanımlıyor. O insana ait kişliği, yapısı, ruhu olarak değerlendiriyorlar. alıntı..maraba..

 

 

 

Maraba :)

 

Yani,İnsan Ruhsuz doğar..bu gezegende Ruhlanır..bumu.. :D

 

Aynısını söylüyor Muhidin Arabi..Halil Cıbran abiler falan.. :)

 

Marx ve engels abilerde yanılmamışlar.. :)

Gönderi tarihi:
Maraba :)

 

Yani,İnsan Ruhsuz doğar..bu gezegende Ruhlanır..bumu.. :D

 

Aynısını söylüyor Muhidin Arabi..Halil Cıbran abiler falan.. :)

 

Marx ve engels abilerde yanılmamışlar.. :)

 

Tabi zeki insanın hali bi başka. Yeterince düşünürsek aklın yolu bir işte.

Gönderi tarihi:

 

 

Söz konusu İNSAN Ruhu..nane ruhu değil :D ..insan elbette düşünerek Ruhlanıyor..Allah kimseye bedavadan Ruh dağıtmıyor..bedavadan verilen CAN..Ruhlanabilen tek CAN,lıda İNSAN.. :)

 

 

Tek bir Ruh var zaten..BİLGİ..Allahta öyle demiyormu..Tek bir Ruhtan Var ettim.. :)

Gönderi tarihi:
Sayın boşig.

Beni küçümsüyorsun diye bir yazım olmadı ve hayıflanmam bilakis yanlız İNSAN'da var olan "SECİYE" ye sadık ol ve ona göre davran...

Kendine üstünlük atfetmen freud'ça bir şeylerin bilinç altı ***** olmasın sakın...

 

Sayın Sarıgöl, o şeciyeye sahibim merak etmeyin... Lakin bu işler öyle google'dan falanla olmuyor sadece. Kapatalım o zaman üniversiteleri, herkes internetten diploma alsın? Size seviyeli davranmak istiyorum ve benim bu mesafeli davranma konusundaki özenimi herkes bilir...

 

Ama sizde hakediyorsunuz arkadaşım...

 

Nasreddin Hoca fıkrası gibisiniz yaa...

Hoca herkese karılarını ve kızlarını açık saçık giydirmemeleri konusunda uyarırmış.

Onun kızının niçin öyle giyindiğini sormuşlar,

"Ee o na yakışıyor..." demiş...

Sonra şöyle yazıyorsun (Şu adamların "Ruh" dediklerinde neyi kastettiklerini bir türlü öğretemedim sana...) kendine gel? bana bir şey öğretmek haddin değil üstelik şu adamlar deyip "RUH"ta kastettikleri şeyi "TAKLA ATTIRIP YİNE MADDEYE BAĞLAMAK" onları ve şürekalarını bağlar geç...

 

Arkadaşım, anlatamıyor muyum, anlamıyor musun?

Kaç kere söyleyeceğim, o adamlar "Ruh" kavramına takla attırmıyorlar.

Ya hu üç kuruşluk bilgilerle burada konuşmayın yaaa...

 

En iyisi Psikolojiye Giriş dersini burada vereyim:

 

Psikoloji kelimesi "Psykhe=ruh" ve "logos=bilgi" kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilmiştir.

 

"Psyke" kelimesi aslında Eski Yunanca bir kelimedir ve adını "Psyche ve Eros" efsanesinden alır.

Bu efsaneye dayanarak "Eros"da Freud tarafından "Cinsellik"i tanımlar şekilde kullanılmış ve daha sonra da buna "Libido" demiştir.

Efsaneyi bulup okursunuz ama o adını verdiğiniz filozoflar ne İslam ile ne de Hıristiyanlık ya da Yahudilikteki insana Soyut bir İlahça verildiği iddia edilen şeyden bahsetmiyorlardı.

 

Kısaca Türkçe'de "Tin"

Arapça'da "Ruh" (Rayihe, Riyh) ve "Can", "Nefs"

İngilizce'de "Soul"

Almanca'da "Geist"

Yani o bilim adamları bu kelimelerin karşılıklarından bahsetmiyorlar ve hiç bir zamanda senin o "Ruh" dediğin şeyi rasyonelleştirmeye, tanımlamaya ya da maddeye bürümeye kalkmamışlardır.

 

Hatta belki de onlar bizim kullandığımız "Ruh" kelimesini ömürlerinde hiç duymadılar bile.

 

"Psykhe" ve "logos" yani "Psikoloji" sözcüğü ilk olarak Alman filozof Wolff tarafından kullanıldı.

 

"-Niye Psykhe?" diye de sorarsınız şimdi, onu da cevaplayayım...

Dikkat ederseniz filozofun yaşadığı dönem ve tabii ki aslında daha öncesinden gelmek üzere, Avrupa'nın kendi kültürel temelini Helen Uygarlığına dayandırdığı bir dönemdir. Ve hemen hemen bütün Avrupalı bilim adamları yeni keşiflere Helen Uygarlığına ait isimlendirmeler vermişlerdir. Mesela "Yankı-Ses" kelimesini "Eko" kelimesi karşılar ve "Eko ve Narkisos" efsanesindeki Peri kızıdır. Hatta bu efsanede adı geçen "Narkisos"un adı hem "Nergis Çiçeğinin" adı olmakla birlikte piskolojide tanımlanan "Narsiszm - Özsevicilik" rahatsızlığına ad olarak seçmişlerdir. Bugüne kadar bu tanımlamalar kullanılmış ve Bilimde ortak bir dil oluşmuştur.

 

Daha sonra Türkiye'nin Bilimde batıya açılması ile ve Türkçülük akımı ile kavramlar Türkçeleştirilmiş ya da en azından geleneksel olarak kullanılan Arapça karşılıkları kullanılmıştır.

 

Bu Türkçe karşılık arama çalışmalarında "Psykhe" kelimesi "Ruh" olarak karşılık bulmuş. Bu kelimeye karşılık olarak daha da Türkçü olan kimseler "Tin" kelimesini kullanırlar. "Logos" sözcüğü de "Bilmek" anlamını karşılamıştır ve "Ruh-Bilim" demişlerdir.

 

Yani senin sandığın gibi o adamlar;

"-Amanda biz metafizik bir kelimeyi maddi bir anlamla kullanalım da, birgün Sarıgöl diye biri çıksın ve yakalasın bizim açığımızı, alay etsin aman ha kendisi alay konusu olmasın!"

dememişlerdir canım kardeşim...

 

Ama kusura bakma bu Türkçeleştirme faaliyetleri sırasında senin gibi çok çok çok bilgili kimselerin ortaya çıkabileceğini düşünememişler... Eğer o zamanlarda karşılarına çıkmış olsaydın "Ruh" ya da "Tin" kelimesi yerine "Us" (Arapçası Akıl) kelimesini kullanırlar ve "Us-Bilim" diye çevirebilirlerdi. Daha tutarlı olurdu ve Akıl Sağlığı"nın tam karşılığı olurdu, affet, düşünememişler işte...

Ama ne tuhaftır ki Araplar da aynı hataya düşüp "Psikoloji" kelimesini "İlm'ün Nefs" olarak çevirmişler.

Sen ona da şimdi "Maddeye bürüyorlar" dersin diye ben söyleyeyim, keşke "İlm'ül Akl" diye çevirselerdi.

 

Bakın, Üniversite de bile bu kadar değinmezler bu konuya...

Kıymetinizi bilin...

 

Şimdi İlmi yanlız kendinize has,bir haslet olarak lanse edip İnsanlara "MADDECİ" bir bakış açısını dayatmak absürt'te değildir sebebi'de "Planck, Eeinstein, Bohr, De Broglis, Schroetmger, Heisenberg, Diroc, ve Poul gibi Nobel ödülü kazanmış, kişileri" yadsımaktır bu itibarla kuzeninin bana gülüşleri (şimdilik) ilim öğrendikçe kendine dönecektir

 

Bu arada kuzenim bizde kalıyor bu aralar ve hala gülüyor...

İnsanlara Maddeci bakış açısını ben dayatmıyorum, Madde zaten kaçınılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.

 

Bana AntiMadde'dir ZıtMadde'dir falandır fistandır filan anlatmayın arkadaşım...

Daha 300yıllık bir terimi anlayamayan bir adamın bana böyle şeylerden bahsetmesini ciddiye alacağımı sanmıyorsunuzdur umarım?

 

Ben size çok somut bir kaç örnek verdim, ilk okul seviyesinde anlattım ve şimdi soruyorum:

 

"Bilginin ilk kaynağı nedir?"

 

Not.

Hiç bir dini argüman kullanmadan "GOOGLE" dende istifade ederek yazıyorum ve kompleksede kapılmam üstelik "KÜTÜPHANEM"de bayağı geniş çevremde öyle.

 

Bir hayvan bilgisayar yapabilirmi,bir bilgisayar aşık olabilirmi...

 

Ya hu ben "Dini Argüman" kullanıp kullanmamanızı eleştirmiyorum ki?

Hatta kullansanız ona bir kılıfta bulunur yani, İslam'ın da psikoloiye bir bakış açısı var çünkü.

Ama siz Bilimsel argümanları kullanıp tamamen BilimDışı tespitlerde bulunmaya çalışıyorsunuz.

İşte ben buna kızıyorum.

Ve bunu çok acemice yapıyorsunuz, ayyuka çıkıyor.

 

Daha Bilimin ilkelerini kavrayamamış birisiniz, kusura bakmayın.

Nedenini merak ediyorsanız kızmızıladığım iletinize bir kere daha bakın.

Sonra tüm yazılarınızı en baştan beri bir daha okuyun.

Sonra Bilimin ne olduğu konusunda şöyle ön yargısız bir araştırma yapın olur mu?

 

Kitaplarınızla ilgili bir hikaye daha anlatayım mı?

Zenginin biri diğr sınıfdaşlarının evlerini dolaştıkça kütüphanelerinde dolasıya kitaplar görürmüş. Özenmiş

"-ya hu benimde bir kütüphanem olsun." diye.

Bir kütüphane yaptırmış evine ve kahyasına bir miktar para vermiş. Demiş ki

"-Sahaflara git, ne kadar alabiliyorsan o kadar kitap al gel.". Kahyada gitmiş sahafa, demiş ki

"-Ahanda bana bunca kitap ver.". Sahafta almış parayı, elinde ne kadar satamadığı işe yaramaz kitap varsa vermiş. Boyama kitabıdır, Alice harikalar diyarındadır, Kırmızı başlıklı kızdır, Ayşeciktir, falandır filandır...

Kahya memnun, kitapların bolluğunu göre zengin arkadaşımız memnun, sahaf memnun. Sonra zengin tüm sınıfdaşlarını kütüphanesini göstermeye çağırmış...

Kütüphanesi bıcır bıcır, renkli renkli, dolu dolu...

Hiç komik değil...

Hatta Acı... ama... gerçek...

 

Ayrıca Google'dan ziyade H.Y.'ye ya da Ahmet Hulusi'ye güveniyorsunuz siz.

Yemeyin şimdi bizi burada...

Gönderi tarihi:
Tengeriin boşig

 

Olay bitmiştir...

Evvela " LAİLAHEİLLELLAH,SUBHANALLAH" sonra "VAHDETİ ŞUHUD" öğren öyle gel...

 

Not.

Şunuda bilmeni isterim yazılarının tamamını okumuyorum sebep; aynı nakaratlara devam ediyorsun ve bilmediğinide,bilmiyorsun hadi iyi günler...

 

:)

Gönderi tarihi:
insan elbette düşünerek Ruhlanıyor..Allah kimseye bedavadan Ruh dağıtmıyor..

 

"Akıl" konusunu da buna dahil edebilir miyiz dayı :D

Gönderi tarihi:
Olay bitmiştir...

Evvela " LAİLAHEİLLELLAH,SUBHANALLAH" sonra "VAHDETİ ŞUHUD" öğren öyle gel...

 

Not.

Şunuda bilmeni isterim yazılarının tamamını okumuyorum sebep; aynı nakaratlara devam ediyorsun ve bilmediğinide,bilmiyorsun hadi iyi günler...

 

:)

 

Biz buna kısaca "Yemedi" diyoruz...

 

Her halükarda kimin ne bildiği ve kimin nasıl cevap verebildiği ortadadır...

 

Yazdıklarımı okumamanız hiç önemli değil, zira ben okudunuz varsayıp diyecek bir cevap bulamadığınızı düşünüyorum. Zira aynı şeyi söylediğim(i varsaysak bile) halde bir kelimenin dahi anlamını öğrenemeyen birisinden Kelime-i Tevhid'in ve Vahdet-i Şühud'un anlamını öğrenecek değilim.

 

Öyle ki bu kişi Farabi'nin bir cümlesini kullandığı halde Farabi'nin felsefesinden bihaber olsun... Bilimsel yargıları kullandığı halde bilimden bihaber olsun... Bir takım kavramları kullandığı halde o kavramları anlamaktan aciz olsun, sonra gelsin bana tavsiyede bulunsun... Sonra ben bu adamın öğrenmemi salık verdiği kavramların güvenilirliğini sorgulamayayım...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Biz buna kısaca "Yemedi" diyoruz...

 

Her halükarda kimin ne bildiği ve kimin nasıl cevap verebildiği ortadadır...

 

Yazdıklarımı okumamanız hiç önemli değil, zira ben okudunuz varsayıp diyecek bir cevap bulamadığınızı düşünüyorum. Zira aynı şeyi söylediğim(i varsaysak bile) halde bir kelimenin dahi anlamını öğrenemeyen birisinden Kelime-i Tevhid'in ve Vahdet-i Şühud'un anlamını öğrenecek değilim.

 

Öyle ki bu kişi Farabi'nin bir cümlesini kullandığı halde Farabi'nin felsefesinden bihaber olsun... Bilimsel yargıları kullandığı halde bilimden bihaber olsun... Bir takım kavramları kullandığı halde o kavramları anlamaktan aciz olsun, sonra gelsin bana tavsiyede bulunsun... Sonra ben bu adamın öğrenmemi salık verdiği kavramların güvenilirliğini sorgulamayayım...

 

Saygılarımla...

 

Mutlu ve huzurlu bir yaşam dilerim size...

 

Olay bitmiştir...

 

:)

Gönderi tarihi:
Bir düşünceyi eleştirmek öncelikle o düşünceyi anlamayı gerektirir.

Aksi taktirde yapılan eleştiriler havada kalır ve hatta ileri gidilirse eleştiri olduğu sanılan şeyler mizah olmaktan öteye geçemez...

 

Şimdi de buna bir örnek var önümüzde. Gelin birlikte değerlendirelim...

 

Diyoruz diyoruz da bu örnekler sürekli çoğalıyor ya ona yanıyorum!

 

Diyalektik Materyalizm, bilimsel feksefeye inandığını ve teoriyi pratikle denetleyip doğruluğunu sınadığını söyler. Ama, deneyemediği, denetleyemediği, tecrübe etmediği ancak varlıkları Matematik biliminin verileriyle saptanmış olan teoriler için nasıl bir tavır takınır veya asla deneyemeyeceği durumlar (örneğin milyarlarca derece sıcaklık ortamının oluşturulabilmesi) için ne yapar? : En azından kuşkuyla bakmalıdır. Fakat materyalizm ?kuşku?yu da mahkûm eder çünkü kuşku ?determinizm?i ortadan kaldırır.
Gönderi tarihi:
Görüldüğü üzere "Engels" Tam manasıyla şaçmalamış neymiş "RUH" MADDE'nin bir ürünü imiş o zaman adama sormazlarmı madem "MADDE" her şey ve "RUH" yok neden MADDE'den "RUH" meydana geliyor

 

ruh, beyinin bütün işlevlerinin ortaya çıkardığı sonuçtur

 

ruh, madde sonuç ilişkisidir !

 

maddeden ruh meydana gelmesi, maddenin özelliğidir (örneğin insanlar)

 

siz ruhu hep dini inançlara göre algılarsanız, hep böyle bilimsel yanlışlar yaparsınız

 

saygılar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.