Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TOPLUMCULUKTAN DÖNEKLİĞE....


OBJEKTİVİST

Önerilen İletiler

Toplumculuktan Dönekliğe...

 

1968'li yıllar ilginçtir. Dünya ölçeğinde ilerici ve toplumcu nitelikli gençlik eylemselliği, Türkiye'yi de o dönemde çığ gibi içine almıştır. O zamanki deyimle ''Talebe Cemiyetleri'' yükseköğrenim gençliğine önderlik ederek alabildiğince toplumcu güç ve etkinlik gösteriyorlardı. Birinin başkanlığına da arkadaşlarım beni seçmişlerdi.

 

Antiemperyalist, halkçı-devletçi, laik, devrimci ve özellikle de ulusalcı bir çizgiyi Cumhuriyetin temel çizgisi sayıp mücadelemizi yürütüyorduk. Ülke ve ulusun, 14 Mayıs 1950 tarihinden sonra apaçık bir karşıdevrim içinde giderek bunaldığı düşüncesindeydik. Ciddi bir inanç dalgasıyla Türkiye'nin her yerine koşuyorduk. Kemalist devrimciliğin onurlu gözüpekliği içinde elimizden geleni ardımıza koymuyorduk. Önümüzdeki düşman ise kapitalizmin yarattığı emperyalizmdi. ABD'yi ''mazlum'' bir dünyanın başlıca karşıtı sayıyorduk. 6. Filo'yu kovmaya çalışan, Asya-Afrika uluslarının sömürgecilik pençesinden kurtulmaları uğruna giriştikleri şanlı dirence destek veren, aynı zamanda da feodalitenin yıkılması için Anadolu'nun dört yanındaki savaşımlarda yer alanlar arasındaydık.

 

Gerçekler: Bizlerin 1968'li yıllarda temsil ettiği politik çizgi, Kemalist ideolojiydi. Toplumculuğumuzun özenli kıstası bu taraftı. Büyük Türk devrimine ''altıok'' çizgisinden gidileceği yol ve yöntemini hiç unutmamıştık. Günümüze doğru akıp gelen süreçte başkaca arayışların izlemcisi olmadık. Çünkü Kemalizm; hem dünü kurtararak inşa etmiş ve hem de yaşamın her safhasına sonrası için de yanıt verecek gerçekçi ideolojiydi. Bu inancı hiç yitirmedik. 68'li kuşağın toplumcu kavgası her büyük aşamada olduğu gibi bünyesine; provokatörlerin, serüvencilerin, iç ve dış karanlıkların da sızmasını önleyememiştir. Şimdilerin gerici-liberal yayın organlarında kalem oynatan, ''Karen Fogg'' belgelerinde dizi dizi boy gösteren bunlardır. 12 Mart ve 12 Eylül'ün girdaplarından kazasızca geçip bugünün AB-ABD saflarında veya bölücü-mozaik etnik seslendiricilikte görünenler de bu affedilmezlerdir.

 

Tarih, kendi ulus ve ülkesine ihanet edenleri çok görmüştür. Güya toplumcu çizgide bulunduktan sonra, geçen yıllar içinde kimliklerini sergileyenlerin bu ülkede şimdilerde söyleyip savundukları, ancak yüz kızartıcıdır. En saldırgan, en pervasız ve dışa en bağımlı tavırlarını, dönekliğin iç bunalımıyla abartarak silahşorluk olarak sunmaktadırlar. Öyleyse diyecek odur ki; toplumcu olmanın onurlu cephesindeki insanları aldatıp yanılttıktan sonra dönerek emperyalizme yanaşanların bağışlanıcı yanları yoktur.

 

Aklın alamadığı: İnsan önemli bir varlıktır. Önce kendisine özsaygınlığı olmalıdır. Ülke ve ulusuna bağlılığı ise yaşamının bir gereği saymalıdır. Yüksek değerleri, bireysel tutku görmelidir. Sapmamalı, kandırmamalı ve hainlik yapmamalıdır. Geçmişte toplumcu görünüp de sonradan saflarını bırakarak, örneğin Türkiye'de rastlandığı üzere; Lozan 'a düşman, Sevr 'e yandaş çıkmamalıdır. İç ve dış kara para tüccarlarının sermaye beyinleri olmamalıdır. AB-ABD ''muhibi'' görünüp kişiliklerini pazarlamamalıdır. Geçmişlerini ''çılgınlık yılları'' göstererek gerici-liberal cephede sığınma yeri aramamalıdır. İnsan aklının alamayacağı bir düzeyle Cumhuriyet ve devrimin tüm kazanımlarına hınçla saldıranların başlıca dostları eskinin dönekleridir. Şu anda sığındıkları gerici-liberal şemsiye, Türk ulusu ve yurduna başkaldıran kutuptur. Ne yazık ki, maddesel olanaklar ve siyasal iktidarlar onların yanındadır. Atatürk'ü en katı şekilde hedef alanların, ülke bölünmesine omuz verenlerin, dış sarkmalara dayanak olanların başını dönekler çekmektedir. Utanç dolu bir yaşamın tam ortasındadırlar. Onlar öylesine pervasızdırlar ki; dava arkadaşlarının yaşamlarını yaktıktan sonra kendilerini kurtaranlardır. Onlar; halkçı-devletçi siyasetlerden sıyrıldıktan sonra ülke bölücülüğüne yönelenlerdir. Onlar; ulusalcı ve toplumcu örgütlerde nasılsa yer ettikten sonra gerçek yüzlerini göstererek emperyalizmin savunuculuğuna soyunanlardır. Onlar ki; itibarsız ve dışlanmayı hak etmiş öğelerdir.

 

Sonuç: Toplumculuktan dönekliğe giden yol; bilim ve aklı dışlama yoludur. Maddesel yararlanmalar peşindeki çabadır. Bir zamanlar içlerinde inançsızca yer aldıkları safın; ihbarcıları ve inkârcıları da yine onlardır.

 

Türkiye'de; toplumsal huzur ve barışı bozan, Kemalizmi yadsıyan, emperyalizmle köprü kuran, vahşet dolu liberalizme yönelen adımlarda döneklerin varlığı söz konusudur. Onlar; Derviş Vahdetin 'lerin, Ali Kemal 'lerin, Damat Ferit 'lerin vârisidir. Onlar; Washington ve Brüksel'in oyuncuları, Türk varlığının düşmanlarıdır. Cumhuriyet ve devrimin, 1923'lerden beri karşıtı olanların doğal ''müttefikleri'' günümüzde yine döneklerdir. Selam olsun, dönmeden ve sapmadan onurla yolunda yürüyenlere!..

 

 

-----------------------------

Av. Ertuğrul KAZANCI ADD Genel Başkanı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.