Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 giderken en çok neyi götüreceğim acaba cebimde? sadece cebime sığacak kadar küçük bir şey götürmem gerek.. yumruğum kadar olmalı büyüklüğü.. gidiyorum tüm yaşadıklarımla ve yaşayamadıklarımla herkes hoş kalsın güzel kalsın bıraktığım gibi kalsın neler bekliyor acaba beni gittiğim yerde? neler bekliyor beni acaba kaldığım yerde, diye bu kadar düşünmemiştim şimdiye kadar, tuhaf. halbuki kalırken de bir yerde, bir şeyler bekliyor bizi. demek giderken aklına geliyor insanın beklenenler bekleyecekler.. birileri de bekleyecek mi acaba beni? az da olsa özleyecek mi acaba? burada olsa da , ne yapsa denir acaba benden için? gittiğim yerden size soğuk havalar getireceğim, şimdilik tek o'sunu biliyorum gidilen yerin. belki daha ılık şeyleri de vardır onları da armağan ederim size o zaman , şayet benimle gelirlerse. ilk defa uçacağım kendi içime kendimle.. gerçekten, ilk defa yalnız kalacağım yalnızlığımla.. bir kabileye esir düşmek gibi'den çok daha farklı olacak bu eminim, belki orda bile daha iyi ağırlanabilecekken burada hafife alınacağım belki de.. tüm bunları kendi özgür irademle yapıyorum kendime, diye bir yazı imzalamam gerekir mi acaba, dengeler kaybolursa sorumlusu yine ben olmak için? size başka bir de anı getireceğim oralardan anı biriktireceğim yine, pişmanlıklardan arıtılmış anılar.. süzülerek geçecek o anılar benim belleğimden ki pişmanlıklar hep kalburun diğer tarafında kalsın diye. tüm bunları hissetmek için gitmek var çünkü, pişmanlıklar acılar burada da baki yoksa.. giderken en çok neyi götüreceğim acaba cebimde? sadece cebime sığacak kadar küçük bir şey götürmem gerek çünkü,, görmesin kimse ne götürdüğümü.. ara sıra çıkarıp cebimden bakıp dalmalıyım, biri aniden gelecekken hemen telaşlanıp tekrar saklamalıyım cebime, yumruğum kadar olmalı büyüklüğü, yusyuvarlak bir yumru gibi.. o yumruğum kadar olan şey açılınca yüreğim kadar olacak kocaman olacak. evet evet! ben cebime sığabilecek ve yumruğum büyüklüğünde bir şey götüreceğim sadece yanımda! koklamak için tüm hasretimi.. ağlamak için, için için , içime .. her şeyi yaşamalıyım çünkü gittiğim yerde , eksik kalmamalı hiç bir acı da keyf de! belki sarhoş olup cebime bakarken nemli nemli kimse anlam veremeyecek.. yada bir yandan çorba içip bir yandan iç çekerken.. belki bir garsona anlatacağım tüm hüznümü özlemimi, yaşadığım güzellikleri göz ardı ederekten .. şaşkın ve anlam verilemeyen bir bakış alarak çıkacağım belki o yerden ama içim çok daha rahat bir şekilde. acıyamadı bana teselli edemedi,teselli olmak isteyen kim ki zaten, teslim olmak gibidir teselli olmak. olmam teslim! acımı da çekerim kahrolurum sefamı da sürerim keyf olurum, diyeceğim belki ve bir an fark edeceğim en sevmediğim bu sesi bile özlediğimi.. sonra annemi arayacağım tüm gücümü toplayarak kocaman gülümseyerek açacağım telefonu canım annemmm!!! diye sesimi sesine geçireceğim nasıl mutlu olur beni duyunca, ben de mutlu olacağım dakikalarca .. sıkmayacağım kendimi ağlamamak için anlar yoksa o da ağlar.. sanki zırt pırt arayıp, n’apıyosun anne? dediğim iş yerini arar gibi arayacağım bu yüzden.. babama sevgi sözcüklerimi daha mı kolay sarf edeceğim acaba? kardeşime de okulunu ve antrenmanlarını soracağım o da bana, iyi! diyip ona ne aldığımı soracak hemen çocuk saflığıyla .. metazori oluşan kocaman bir gülümseme pinokyo’nun perisi tarafından gerçeğe dönüşecek sanki, sonra iç huzurumla birlikte 'evime' gideceğim ve yarın olacak... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 Hesabın yanlış yoldaş, sen bize lazımsın! Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Bana ne gerek var dediğinde. Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Ben olsam da olur, olmasam da dediğinde Bir kişi az olmuş, fazla olmuş ne farkeder dediğinde! "Yeter artık, hep benim nerede olduğumu, Ne yaptığımı sormayın; Ben ha olmuşum, ha olmamışım, ben kimim ki?" dediğinde hesabın yanlış yoldaş, sen, tam da sen lazımsın bize! Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Bana ne gerek var dediğinde... Bu grevde Ben olmuşum, ya da olmamışım, Ne farkeder dediğinde; Grevin zaferi Bana bağlı değil dediğinde Ben sizinle olsam ne olacak, Bana gerek yok, bensiz de olur dediğinde Hesabın yanlış yoldaş, Sen, tam da sen Lazımsın bize! Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Bana ne gerek var dediğinde... "Binlerce insan sokaklara döküldüğünde Ben de yürüsem ne olur, yürümesem ne olur, bensiz de olur; dediğinde İki bacak daha fazla, ya da daha eksik olmuş farketmez" dediğinde Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Bana ne gerek var dediğinde... Hesabın yanlış yoldaş, Tam da, bugün lazımsın sen, tam da sen lazımsın bize! Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Bir kişiye bağlı değil bu iş Olsam da olur, olmasam da dediğinde Sen, tam da sen lazımsın bize, Eğer sen yürümezsen, Sen evinde oturup Diğerlerinin senin gibi düşünmediğini düşünürsen O zaman yapılmasını gerekli gördüğün iş yarım yapılacaktır. Sen, tam da sen yoldaş, lazımsın bize! Yanlış hesap yapıyorsun yoldaş, Hesap sana karşı bir hesap. Bu hesap, sen, bensiz de olur dediğinde Çarşıya uymaz bir hesap. Bu hesap Bağdat'tan dönüp Senin önüne ödetilmek üzere Konulacak bir hesap yoldaş. Bugün henüz vakit çok geç değil. Bugün yanlış hesabı düzeltebilirsin henüz. Yoldaşlar, Her biriniz, tek tek lazımsınız bize. Sen, sen, sen, sen, hepiniz. Olmaz sizsiz! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 Gece, melek ve uzaklar Kalp krizi geçirdiği zaman üniversitede okuduğum şehirden dönüp hastaneye gittiğimde kaldığı koğuştan çıkmasını koridorda beklerken. Kapıda biri göründü. Upuzun. Bembeyaz. Saçları dalgalanmış biri. Parlak. Işık içinde. Yüzünü tanıdım. Babamdı. Hastanede sürekli diyet programına göre yemek vermişler. Sulu taze fasulyeler, sulu sebze yemekleri. Sigarayı bırakmış. Yükünü yıllarca taşıdığı kocaman karnı erimiş. Yağlı etli beslenmenin etkisiyle, sigaranın etkisiyle, yılların birikimiyle yüzünde de birikmiş toksinler gitmiş.Vücudu arınmış. Saçları uzamış. Siyahlar arasında parlayan gümüş teller dalgaları gösterecek şekilde omuzlarına doğru kıvrılmış. Kilosu yüzünden kısa görünen boyu, tıkız görünen gövdesi selvi gibi uzamış, uzamış, uzamış, sanki başı göklerde bir ağaç ayaklanmış yürüyor. Sonra hastaneden çıkış... Ve bir zaman sonra yine o yük... Arkada şaşırtıcı hayalini bırakarak git gide uzaklaşan o büyüleyici Meleksi görüntü. Gece gider gelir Kar gider gelir İnsan gider gelir Sen beni bırakma, olmaz mı? * * * Kar serpiştirirken yolun karanlığında ilerleyen bir dolmuştayım. İki yandan beyaz ipeksi taneler savrulurken, yol kenarına sıralanmış evlerin, restoranların, kafelerin arasında bir yolculuktayım. Kulaklarımda kara uygun düşen hafif bir müzik yumuşak, dolaşmakta... Uzakta hayal. "Uzakta Beyaz". Şu kısacık yolculukta düşe kapılıp gideceğim, bir süreliğine müziğin gönül kandırıcı sesini dinleyeceğim. Bir de yol kenarındaki şu az sarı ışıklı loş daireler, loş restoranlar, boş kafeler büyüyü bozmasa. Bu bana uzak yaşantılar, bu bana uzak daireler, bu bana uzak insanlar... Bu bana acı veren benden ayrı bana yabancı akan dünya canımı acıtmasa... O evlerin her birine girsem, ben geldim desem, bir süreliğine hayatınızı paylaşabilir miyim desem, Bütün restoranlara girsem, bana en sıcak yemeğinizden getirir misiniz ama sizinle birlikte desem, Bütün kafelere girsem, kırk yıllık bir acı kahveniz ama beraber içeceksek desem... Solusam, yakınlaşsam, yaklaştırsam, kendime katsam, Yeni çiçek açmış kiraz ağacına penceresini açıp "Kaldırmaz bunca sevinci gözlerim benim" diye ciğerinin tüm gücüyle bağırmış şair. Kaldırmazsa ne yapmalı? Tahammül mülkü baştan yıkıksa neye dayanmalı? Güzelliğe dayanamayıp yemek, acıya dayanamayıp yemek. Tahammülün sonsuzluğuna kadar... Tahammülsüzlüğün sonuna kadar. Yok etmeye yemek. Yedikçe yok olmak... Ya da su gibi duru, şeffaf bir meleksi olup akmak, gelmek * * * Karanlığın içinde kaybolan yola beyaz kar taneleri serpiştiriyor. Evet, bir halka kayıp. Bir miras. Açlığa mahkum bir kuyu. Kürek kemiklerimin üzerinde kaşıntıya benzer bir sızı. Küçük kanatlarım çırpınıyor. Beni tut, olmaz mı? netten Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 28 Aralık , 2005 esiniz, sevdikleriniz, arkadaslariniz, hayalleriniz..... HAYATIMIZDAKI BUYUK TASLAR Profosor sinifa girip karsisinda duran, dunyanin en secilmis ogrencilerine kisa bir sure baktiktan sonra, Bu gun zaman yonetimi konusunda deneyle karisik bir sinav yapacagiz dedi.Kürsünün altindan kocaman bir kavanoz cikarip ardindan yumruk büyüklüğünde taslari alip buyuk bir dikkatle taslari kavanozun icine yerlestirmeye basladi.Kavanozon daha fazla tas almayacagindan emin olduktan sonra ogrencilere döndü ve bu kavanoz doldumu? diye sordu.Ogrenciler hep bir agizdan doldu diye cevapladilar. Profosor oylemi? dedi ve kursunun altina egilerek bir kova micir cikarti.Miciri kavanozun agzindan yavas yavas doktu sonra kavanozu sallayarak micirin taslarin arasina yerlesmesini sagladi.Sonra ögrencilere dönerek bir kez daha bu kavanoz doldumu? diye sordu.Bir ögrenci dolmadi heralde diye cevap verdi.Dogru dedi. Profosor yinekürsünün altina egilip bu defa bir kova kum cikartti ve kumu kavanoza bosaltarak taslarin ve micirlarin arasina yerlesmesini sagladi.Tekrar ögrencilere kavanozun dolup dolmadigini sordu ogrenciler hayir diye cevapladilar.Guzel dedi ve bu defa bir surahi su alarak kavanoza bosaltti.Sonra ögrencilere donerek bu deneyin amaci ne? diye sordu.Uyanik ogrencilerden biri zamanimiz ne kadar dolu görünürse görünsün aslinda ayirabilecegimiz zamanimiz mutlaka vardir diye yanitladi. Hayir dedi Profosor bu deneyin esas amaci Eger buyuk taslari bastan yerlestirmezsen kucukler girdikten sonra buyukleri asla kavanozun icine yerlestiremezsin gercegidir. Profosor devam etti nedir hayatimizdaki büyük taslar?Cocuklariniz, esiniz, sevdikleriniz, arkadaslariniz, hayalleriniz, sagliginiz, egitiminiz vs vs.. buyuk taslariniz belki bunlardan biri belki bir kaçı belkide hepsi.Bu aksam uyumadan once iyice dusunun sizin buyuk taslariniz hangileri iyice karar verin. Bilinki buyuk taslarinizi kavanoza ilk basta yerlestirmezseniz bir daha asla yer bulamazsiniz ... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2006 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2006 İNCİR ÇEKİRDEĞİ.... sedef rüyalar yaratmak belki hiç inançsız...yaşamak değil belki hiç var olmamak ! Elde avuçta bir şey kalmamacasına titremektir bazen ruhları oyalayan ve bir nesnedir ki tanımı olmaz ! adaklar adanır yollarına.... Huzur neresindedir yaşamın hangi kavanozun kapağına sıkışmış ve unutulmuştur.Siyah kederler bile bazen kızıl bir tutkuyu getirir hiç umarsız , anlayamazsın yokuşların ardından gelen yagmurun şiddetini.... hani ellerini açıp dizlerinin üzerinde çökmüş gibi görünürsün ya ! toplanır yıldızlar tüm ihtişamıyla yüreğine bir damla su olursun sıgamayacak kadar büyük denizlere... heyecanı götürür actıgın her kapı ve kilit,gezdiğin dünyaları tanımazsın hiç görmemecesine...İncir çekirdeği olmak değil bu mesele ! sedef rüyalar yaratmak belki hiç inançsız...yaşamak değil belki hiç var olmamak ! aramak neyi nereye kadar?? zamandan haberi yok şaşkın çağlayan....tutarsız arzular mutluluğun mimarı gibi gösterilen (!) ne yakıştırır yüce ruh' a o hakir sefaleti...... duyamaz acıyan , kanayan benliğin duasını...giden gider zamandan ve hayattan.gölgeler düşer kaderine ve yollar..ardı ardınca uzun ,pervasız ............. biçare ! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 fazla sevdim seni. fazla sakındım seni gözümden... fazla özledim, fazla bekledim, fazla dinledim seni. fazla anlattım sana.. derinliğim fazla geldi sana, fazla korktu gözün.. sense en kolayını seçtin: görmemezlikten geldin. çırpınırken sana, sense yaraladın beni her adımda. biliyordun çünkü heryerimi, herşeyimi.. bu acı fazla bedenime, ruhuma, kalbime... yüreğim fazla yaralandı, kırıldı... elinden gelenin en fazlasını yapsan da artık eskisi gibi olamaz ki.. zaten sende fazlasını yapmazsın ki... işte bende hayatımdaki tüm fazlalıkları temizliyorum. öncelikle en fazla yeri olan "seni" gönderiyorum hayatımdan. özgürsün artık, fazlalıklar ağır gelmeyecek sana.. bense temizlendikten sonra, fazlalıkları çıkarınca hayatımdan, ruhum eksilmiş, kaybolmuş ama ben çoğalmış olacağım bu hayata... doğru ya haklısın ben fazla geldim sana.. işte bu yüzden fazlasıyla bencillik yapıyorum ve terk ediyorum bu hayatı. öylece gidiyorum fazlasıyla yalnız fazlasıyla yorgun fazlasıyla kırgın fazlasıyla bıkkın ve fazlasıyla dönüşü olmayan imkansız diyarlara gidiyorum gerçi bu elveda da fazla sana ya neyse... elveda... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.