Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 O ihaneti 12 -13 yaşındaki çocuktan değil o çocuğu yetiştiren zihniyette aramak lazım... o çocuğun günahına giren , çocuğu ihanet içinde yeştirip kendine kalkan olarak kullanan zihniyette aramak lazım. Ne dün sondu, nede bugün. yarınında son alacağını sanmıyorum bu zihniyetler ve çanakçıları olduktan sonra... Arayacağınız ihanette büyüklerin taşıdığı zihniyette ise susarım! Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Sn.Mavi, Bu konuda atlanan bir şey var, o da PKK'nın o çocukların aileleri üzerindeki etkili propogandası belki de baskısı. Araya dil yasağını serpiştirmeniz ise yersiz. Çünkü şu anda dil yasağı diye bir şey yok. Ha derseniz ki bazı Kürtçe yayınlar, kitaplar yasaklanıyor, o zaman o kitaplarda, yayınlarda ne derece bölücülük var, kanunlara aykırı yaklaşımlar var ona da bakmak lazım. Yani, eğer varsa bir yayın yasağı Kürtçe olmasından değil, o yayında belki PKK'ya övgü yapılmasından belki çarpıtılmış bölücü tarih anlayışından vs. Öte yandan, eğitimsiz olduğunu vurguladığınız bu insanların PKK'nın bu anlamda Kürtçe yasağı diye niteledikleri şeyi içselleştirebileceklerini hiç sanmıyorum, çünkü kendi hayatlarında Kürtçe zaten doğal olarak var ve bu konuda hiç bir engel yok. Bu yüzden bu olaylarda PKK'nın Kürt vatandaşlarımız üzerinde psikolojik ve doğrudan baskısı olduğunu düşünüyorum. Sizin söylemek istediğiniz sanırım devletin öğretmenler vasıtası ile diyaloğu kurması, karşı propogandayı etkin hale getirmesi, insanımıza gerçekleri göstermesi. Bu konuda hem fikiriz. Ancak, devletin yaptığı yardımları ( çocuk parası, kömür parası, ücretsiz sğlık hizmeti ) küçümsemek de doğru değildir. İnsanların göç etmesinde de sadece devletin sorumlu olduğunu düşünmeniz de yanlıştır. Bunu söylemek, asıl sorumluyu, sebebi ( PKK terörü ) atlamaktır ki büyük bir hatadır. Adana valisinin yeşil kartları inceleteceğini söylemesi üzerine o insanların ayaklanması, bu ayaklanmaların arkasında PKK teorisyenlerinin olduğu düşüncesini güçlendiriyor ve valiyi haklı çıkarıyor. Bu insanlar aç oldukları yada muhtaç oldukları için, sömürüldükleri için falan marksist bir isyan içinde değiller. Böyle olduğunu düşünürseniz otomatikman Türkiyenin diğer çok daha yoksul bölgelerinde neden ayaklanma olmuyor sorusu haklı olarak gündeme getirilir. Bu insanların üzerinde PKK'nın çok etkili propagandası söz konusu ve devletin acilen sizin dediğiniz gibi önlemler alması, öğretmenler vasıtası ile birebir karşı propaganda yapması gerekli. Saygılar. Ben PKK yı meşru görmüyorum,devlet ve PKK'yı karşılaştırmıyorum...benim sitemim muhatabımadır, o da devlettir.Sadece siyasal anlamda devlet iken,sosyal,ekonomi...her yönüyle bizler! Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Ben PKK yı meşru görmüyorum,devlet ve PKK'yı karşılaştırmıyorum...benim sitemim muhatabımadır, o da devlettir.Sadece siyasal anlamda devlet iken,sosyal,ekonomi...her yönüyle bizler! bir muhatap ariyorsan bu Türkiye cumhuriyeti olamaz senin boyunu asar dikkat et? ama sözün hükümeteyse bugünkü mevcut kanunlarda rahatsizlik veren birsey varsa o sekilde konus boyunu asma derim.. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2008 bir muhatap ariyorsan bu Türkiye cumhuriyeti olamaz senin boyunu asar dikkat et? ama sözün hükümeteyse bugünkü mevcut kanunlarda rahatsizlik veren birsey varsa o sekilde konus boyunu asma derim.. Öyle mi,ben boyumu aşmayıp susayım Devlet anlayışınızı merak ettim şimdi...siz de yazarken öfkenizi kontro edin!Ben haddimi bilirim,emin olun! Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut, buyurun size baska bir örnek daha o ulusalci Türk Solu dergisinden. Kendileride burada cok güzel itiraf ediyorlar Kürt'lerin neden Türkiye'nin diger bölgelerine yollandigini. Bu irkcikik ve asimilasyon politikasi degilde ne acaba? Adamlar yaziya bile "Kürt istilasi...." diye basliyorlar. Ne küzel kabul etmisiz bu Kürt'leri, onlar bizim kardesimiz ya, bakin kardesimiz hakkinda düsündüklerimize. Saygilar "Kürt istilasının çok uzun dönemli bilinçli bir politika olduğunu Cmhuriyet’ten bugüne izlemekteyiz. Solda birinci harita 1927 ve 1935 nüfus sayımı baz alınarak hazırlanmıştır. Kırmızı işaretli bölgeler Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerde 1927 yılında toplam 877 bin kişi yaşamaktadır. Bunların 206 bini Türkçe, 543 bini Kürtçe konuşmaktadır. Yani Türkçe konuşanlar nüfusun %23’ünü, Kürtçe konuşanlar %77’sini oluşturmaktadır. 1935 yılı nüfus sayımında ise bölge nüfusu 993 bine çıkmıştır. Bunun 228 bini Türkçe konuşanlar, 765 bini Kürtçe konuşanlardır. Yani 8 yılda Türkler 22 bin kişi çoğalırken Kürtler 222 bin kişi artmıştır. Kürtler Türklerin on katı çoğalmıştır. Bunun doğum oranının yüksekliği ile açıklanamayacağı açıktır. Nitekim Atatürk iktidarı bu durumu Kürtlerin Türk bölgelerini istila etmesi ve Kürtleştirmesi olarak değerlendirir. Bu durum üzerine Başbakan İsmet İnönü Doğu gezisine çıkar ve bir rapor hazırlayarak Atatürk’e sunar. İsmet İnönü’ye göre bölgede en sağlam Türk kalesi Bitlis’tir. Aynı şekilde Van da Türk hakimiyetindedir. Bu bölgenin sağlam tutulması gerekmektedir. Diyarbakır ve Urfa da Türklerin dayanağı olacak bölgedir. Kürt nüfus üç merkezli bir istila hareketi gerçekleştirmektedir. 1- Bugünkü Mardin, Hakkari, Diyarbakır üçgeninden yayılan Kürtleştirme hareketi. Bu hareket özellikle Diyarbakır, Urfa ve Bitlis’i hedef almaktadır. 2- Ağrı merkezli Kars, Iğdır, Ağrı ve Muş’ta Kürtler Ermenilerden boşalan verimli toprakları istila etmiştir. 3- Tunceli merkezinden Erzincan, Elazığ ve Bingöl’e doğru istila hareketi. Tüm bunların önlenmesi için Atatürk iktidarı, 1- Kürtlerin başka bölgelere iskanını 2- Bölgede ağalığın tasfiyesini 3- Bölgenin Türk yerleşimcilerle doldurulmasını politika olarak belirler. Yanda bu politikanın sonuçlarını oransal olarak görüyorsunuz." Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Türklerin Kürtlestirilmesi yeni bir olay degilki bu tarih boyunca olagelmis bir gercek,asimile edilmis olanlar Kürtler degil Türklerdir,bu nedenle Atatürk gettolasmayi önlemek icin Kürtlerin baska bölgelere naklini uygun görmüstür.Eger bir Kürt istilasindan bahsediliyorsa ki buda dogrudur.Kürtlerin demokratik haklari dendikce Kürtler Batiya hücüm etmeye basladilar,bugün Istanbul'un bircok semti Kürt mafiasinin elindedir.Ve hicte demokratik haklari yokmus gibide davranmazlar,acaba Kürt olduklarindan mi yoksa kendilerini bu devletin hertürlü anayasal hakkina sahip bir ferdi saydiklari icinmi. saygilarla Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut,buyurun size baska bir örnek daha o ulusalci Türk Solu dergisinden. Kendileride burada cok güzel itiraf ediyorlar Kürt'lerin neden Türkiye'nin diger bölgelerine yollandigini. Bu irkcikik ve asimilasyon politikasi degilde ne acaba? Adamlar yaziya bile "Kürt istilasi...." diye basliyorlar. Ne küzel kabul etmisiz bu Kürt'leri, onlar bizim kardesimiz ya, bakin kardesimiz hakkinda düsündüklerimize. Saygilar "Kürt istilasının çok uzun dönemli bilinçli bir politika olduğunu Cmhuriyet’ten bugüne izlemekteyiz. Solda birinci harita 1927 ve 1935 nüfus sayımı baz alınarak hazırlanmıştır. Kırmızı işaretli bölgeler Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerde 1927 yılında toplam 877 bin kişi yaşamaktadır. Bunların 206 bini Türkçe, 543 bini Kürtçe konuşmaktadır. Yani Türkçe konuşanlar nüfusun %23’ünü, Kürtçe konuşanlar %77’sini oluşturmaktadır. 1935 yılı nüfus sayımında ise bölge nüfusu 993 bine çıkmıştır. Bunun 228 bini Türkçe konuşanlar, 765 bini Kürtçe konuşanlardır. Yani 8 yılda Türkler 22 bin kişi çoğalırken Kürtler 222 bin kişi artmıştır. Kürtler Türklerin on katı çoğalmıştır. Bunun doğum oranının yüksekliği ile açıklanamayacağı açıktır. Nitekim Atatürk iktidarı bu durumu Kürtlerin Türk bölgelerini istila etmesi ve Kürtleştirmesi olarak değerlendirir. Bu durum üzerine Başbakan İsmet İnönü Doğu gezisine çıkar ve bir rapor hazırlayarak Atatürk’e sunar. İsmet İnönü’ye göre bölgede en sağlam Türk kalesi Bitlis’tir. Aynı şekilde Van da Türk hakimiyetindedir. Bu bölgenin sağlam tutulması gerekmektedir. Diyarbakır ve Urfa da Türklerin dayanağı olacak bölgedir. Kürt nüfus üç merkezli bir istila hareketi gerçekleştirmektedir. 1- Bugünkü Mardin, Hakkari, Diyarbakır üçgeninden yayılan Kürtleştirme hareketi. Bu hareket özellikle Diyarbakır, Urfa ve Bitlis’i hedef almaktadır. 2- Ağrı merkezli Kars, Iğdır, Ağrı ve Muş’ta Kürtler Ermenilerden boşalan verimli toprakları istila etmiştir. 3- Tunceli merkezinden Erzincan, Elazığ ve Bingöl’e doğru istila hareketi. Tüm bunların önlenmesi için Atatürk iktidarı, 1- Kürtlerin başka bölgelere iskanını 2- Bölgede ağalığın tasfiyesini 3- Bölgenin Türk yerleşimcilerle doldurulmasını politika olarak belirler. Yanda bu politikanın sonuçlarını oransal olarak görüyorsunuz." 1- Ben, ne zaman Türk Solu Ulusalcı demişim ? 2- Türk Solu dergisi, kendisini Ulusalcı olarak tanımlamıyor. Ulusalcılara şiddetle karşılar. Onları zorla ulusalcı yapacak halim yok. 3- Eğer, PKK'nın ırkçı Türk Milliyetçilere bir tepki olduğunu düşünüyorsanız ve bunu haklı ve anlaşılır buluyorsanız, bu durumda, -eğer,Türk Solu dergisinin, PKK'nın Kürtleştirme projesi dedikleri olay doğru ise- buna karşı tepki (refleks) olarak onların da dediklerini haklı ve anlaşılır bulmanız gerekir. 4- Bu dediklerim onları onaylıyorum anlamına gelmez. Eleştirilecek yanları çok. Atatürk'ün yaptıklarını, etnik Türk Milliyetçiliği olarak göstermeleri tamamen hata, Atatürk'ü anlayamadıklarını gösteriyor. Bu yaklaşım, Atatürkün de, İsmet Paşanın da, Turancı ve Türkçüleri, hapse atmasını, işkence yaptırmasını da açıklayamaz. 5- Bu tür yöntemlerle benim dediklerimi çürütmeye çalışmanız da anlamsız ve de imkansız. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 1- Ben, ne zaman Türk Solu Ulusalcı demişim ? 2- Türk Solu dergisi, kendisini Ulusalcı olarak tanımlamıyor. Ulusalcılara şiddetle karşılar. Onları zorla ulusalcı yapacak halim yok. 3- Eğer, PKK'nın ırkçı Türk Milliyetçilere bir tepki olduğunu düşünüyorsanız ve bunu haklı ve anlaşılır buluyorsanız, bu durumda, -eğer,Türk Solu dergisinin, PKK'nın Kürtleştirme projesi dedikleri olay doğru ise- buna karşı tepki (refleks) olarak onların da dediklerini haklı ve anlaşılır bulmanız gerekir. 4- Bu dediklerim onları onaylıyorum anlamına gelmez. Eleştirilecek yanları çok. Atatürk'ün yaptıklarını, etnik Türk Milliyetçiliği olarak göstermeleri tamamen hata, Atatürk'ü anlayamadıklarını gösteriyor. Bu yaklaşım, Atatürkün de, İsmet Paşanın da, Turancı ve Türkçüleri, hapse atmasını, işkence yaptırmasını da açıklayamaz. 5- Bu tür yöntemlerle benim dediklerimi çürütmeye çalışmanız da anlamsız ve de imkansız. Sayin Dogucudavut, bir baska basliktaki yorumunzda siz bana Türk solu dergisinin Ulusalci degilmi diye sorarak onlarin ulusalci olduklarini söylemis olmuyormusunuz? Türk solu dergiusi kendisini Ulusalci nitelemiyorda ne olarak niteliyor? ve nasil onlarin Ulusalcilara siddetle karsi olduklarini gösterebilirsiniz? O dergini genelde tüm Kürt'lere karsi vermis oldugu kabul edilemiyecek sekildeki asagilamalarini nasil reflex olarak kabul edebiliriz anlasilir degil dogrusu. Herkes her seye istedigi gibi reflex gösterirse sonuc nereye gider. Kürt'lerin iddaa edildigi gibi bir projeleri olsa (bana göre yok ve olamaz) onlara karsi verilmesi gereken reaktion bumu olmali? Bunlar kabul edilecek argumentler degil. Ben herhangi bir yöntem uygulamiyoru. Türk solu dergisinden örnekler vermemin sebebi sadce sizin onlari ulusalci degilmi diye sormanizdan dolayidir. Lütfen siz önce nerede ne söylediginize dikkat ederseniz celiskiye düsmezsiniz. Sn. Dogrucudavut size bir alinti yaziyorum , bu alinti sizden . Ayrıca Türk Solu neden sizce ulusalcı değil ? Bunu da açarsanız sevinirim. Perinçek'i yazmıyorum çünkü onu ben de daha çözemedim. Burada benden Türk solu dergisinin neden ulusalci olamdigini aciklamami istiyorsunuz, iddaa etmedigim halde. Buradan anlasilan sizin Türk solu dergisini Ulusalci olarak görmeniz. Yoksa baska bir anlamimi var? Ama diger taraftan Kürt sorunu ve Türkiyenin gelecegi hakkindaki baslik altindaki yorumunuza Türk solunu Ulusalci olarak kabul etmiyorsunuz. Nedir bu celiski? Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Sayin Dogucudavut, bir baska basliktaki yorumunzda siz bana Türk solu dergisinin Ulusalci degilmi diye sorarak onlarin ulusalci olduklarini söylemis olmuyormusunuz? Siz de o başlıkta: Ulusalcilar kendilerini tanimliyorlar, mesela Perincek ve cevresi, Türksolu dergisi, sn Tuncay özkan. Inaniyorumki siz bunlari kabul etmeyeceksiniz Ulusalci olarak. diyerek onların ulusalcı olduğunu söylemediniz mi? Türk solu dergiusi kendisini Ulusalci nitelemiyorda ne olarak niteliyor? ve nasil onlarin Ulusalcilara siddetle karsi olduklarini gösterebilirsiniz? Türk Solu, Ulusal Sol olarak niteliyor kendini. Yazılarında ulusalcıları eleştiriyorlar. Şimdi buldurmayın, yormayın beni. Israr ederseniz bulur, yapıştırırım. O dergini genelde tüm Kürt'lere karsi vermis oldugu kabul edilemiyecek sekildeki asagilamalarini nasil reflex olarak kabul edebiliriz anlasilir degil dogrusu. Herkes her seye istedigi gibi reflex gösterirse sonuc nereye gider. Kürt'lerin iddaa edildigi gibi bir projeleri olsa onlara karsi verilmesi gereken reaktion bumu olmali? Bunlar kabul edilecek argumentler degil. 1-Bu aşağılama olarak gördüğünüz şeyler nelerdir ? Savunduğum için sormuyorum, sadece bakış açınızı anlamak istiyorum. 2-'Herkes her seye istedigi gibi reflex gösterirse sonuc nereye gider' derseniz PKK'yı da haklı görmemeniz gerekir. 3-Türk Solu ne demiş, Kürtleri öldürelim mi demiş ? Ben herhangi bir yöntem uygulamiyoru. Türk solu dergisinden örnekler vermemin sebebi sadce sizin onlari ulusalci degilmi diye sormanizdan dolayidir. Lütfen siz önce nerede ne söylediginize dikkat ederseniz celiskiye düsmezsiniz. Burdan bunu mu çıkardınız ? Bakalım ben ne demişim, siz ne demişsiniz: Ulusalcilar kendilerini tanimliyorlar, mesela Perincek ve cevresi, Türksolu dergisi, sn Tuncay özkan. Inaniyorumki siz bunlari kabul etmeyeceksiniz Ulusalci olarak. Lütfen bana Tuncay Özkanın suçunu söyleyin ve tabii suçunun sabit olup olmadığını da, hükümete karşı olmaktan başka...Ayrıca Türk Solu neden sizce ulusalcı değil ? Bunu da açarsanız sevinirim. Perinçek'i yazmıyorum çünkü onu ben de daha çözemedim. Bu soru ile sizin ulusalcı tanımlamanızı, bakış açınızı anlamak istemişim bu çok açık. Burada benden Türk solu dergisinin neden ulusalci olamdigini aciklamami istiyorsunuz, iddaa etmedigim halde. Buradan anlasilan sizin Türk solu dergisini Ulusalci olarak görmeniz. Yoksa baska bir anlamimi var?Ama diger taraftan Kürt sorunu ve Türkiyenin gelecegi hakkindaki baslik altindaki yorumunuza Türk solunu Ulusalci olarak kabul etmiyorsunuz. Nedir bu celiski? Bunu siz iddia etmişsiniz, ben de neden görmüyorsunuz diyerek, sizin ulusalcılıktan ne anladığınızı anlamak istemişim. Yeterince açık anlattım herhalde. Ulusalcilar kendilerini tanimliyorlar, mesela Perincek ve cevresi, Türksolu dergisi, sn Tuncay özkan. Inaniyorumki siz bunlari kabul etmeyeceksiniz Ulusalci olarak. Lütfen bana Tuncay Özkanın suçunu söyleyin ve tabii suçunun sabit olup olmadığını da, hükümete karşı olmaktan başka...Ayrıca Türk Solu neden sizce ulusalcı değil ? Bunu da açarsanız sevinirim. Perinçek'i yazmıyorum çünkü onu ben de daha çözemedim. Bu soru karşısında sizin yapmanız gereken, vermeniz gereken cevap sadece Türk Solu şundan, şundan dolayı Ulusalcı değildir demekti. Beni suçlamak değil. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Siz de o başlıkta: . . . Bu soru karşısında sizin yapmanız gereken, vermeniz gereken cevap sadece Türk Solu şundan, şundan dolayı Ulusalcı değildir demekti. Beni suçlamak değil. Arkadasim beni tekrarlatmak zorunda kaliyorsunuz ama genede yapayim,baskada carem yok herhalde. Perincek ve Türk Solu dergisi kedilerini Ulusalci olarak niteliyorlar. Benim onlari nasil degerlendirmem önemli degil, cünki benim icin etiket degil söylenenler ve yapilanlar önemli. Size göre Türk Solu Ulusalcidegilse aciklama zorunlulugu size ait. Benim icin Türk Solu dergisi cizmis oldugu siyasi cizgisi ve aciklamalariyla tamamen irkci bir kurulus. Türk Solu illada Kürt'leri öldürelimmi desin aciktan. Hele bir firsat gecsin onlarin eline o zaman iyi anlarsiniz, ama is isten gecmis olur. Hatirlayin Hitler iktidara gelmeden önce neler demisti. Lütfen bana bir yazimda gösterinki ben PKK'lilar haklidir diye yazmisim. Ben devamli teröre ve bu anlamda PKK terörünede karsi oldugumu söylemisimdir. Ama bu demek degildirki Türk solu dergisinde Kürt'ler hakkinda yazilanlari dogru bulayim. Lütfen lütuf yapin ve arastirip bize Türk Solu dergisinin Ulusalciligi elestirdigini gösterin. Onlar perincek'i elestiriyor ama neden acaba? Ulusalciligi paylasamiyorlarda ondan. Her ikisde kedisini ulusalciligin neferi zannediyor. Ama siz genede arastirin ve bizlere gösterin, sadece arastirip gösteririmle kalmayin. Herhalde birazda direkt olarak konusamadigimiz icin bazi konusmalar yanlis anlasiliyor aramizda. artik Forumlarin bu tür negatif etkilerinede katlanarim derim. tahminime göre Türk Solu hakkinda aramizda bir yanlis anlasilma söz konusu. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Arkadasim beni tekrarlatmak zorunda kaliyorsunuz ama genede yapayim,baskada carem yok herhalde. Perincek ve Türk Solu dergisi kedilerini Ulusalci olarak niteliyorlar. Benim onlari nasil degerlendirmem önemli degil, cünki benim icin etiket degil söylenenler ve yapilanlar önemli. Size göre Türk Solu Ulusalcidegilse aciklama zorunlulugu size ait. Benim Arkadasim beni tekrarlatmak zorunda kaliyorsunuz ama genede yapayim,baskada carem yok herhalde. Perincek ve Türk Solu dergisi kedilerini Ulusalci olarak niteliyorlar. Benim onlari nasil degerlendirmem önemli degil, cünki benim icin etiket degil söylenenler ve yapilanlar önemli. Size göre Türk Solu Ulusalcidegilse aciklama zorunlulugu size ait. Benim icin Türk Solu dergisi cizmis oldugu siyasi cizgisi ve aciklamalariyla tamamen irkci bir kurulus. Arkadaşım, beni tekrarlatmak zorunda kalıyorsunuz ama gene de yapayim, başka da carem yok herhalde, onlar kendilerine Ulusal Sol diyor, Ulusalcı değil. Beni yormayın lütfen. Benim, şimdi Türk Solu'nu savunduğum gibi bir yargıyı nerden çıkardınız. Ben doğru ve objektif gördüğüm, herhangi bir fikri, yazıyı alıntılamakta sakınca görmem. Bilen bilir, Taha Akyol’dan da alıntılarım, Alevi sitelerinden de, Sosyalist sitelerden de…Siz, onlar hakkında istediğinizi düşünebilirsiniz, bana saygı duymak düşer. Türk Solu illada Kürt'leri öldürelimmi desin aciktan. Hele bir firsat gecsin onlarin eline o zaman iyi anlarsiniz, ama is isten gecmis olur. Hatirlayin Hitler iktidara gelmeden önce neler demisti. Evet, Hitler de Nasyonal Sosyalistti, nasyonallik dışında da, uyguladığı politikalar sosyalistti. Sadece Hitler mi ? Stalininki de aynı, Sovyet döneminde de Rus merkezli sosyalizm uygulanmıştı, Rus kültürü hakim kılınmış, Ruslaştırma politikası uygulanmıştı. Ha keza Çin de öyle. Lütfen bana bir yazimda gösterinki ben PKK'lilar haklidir diye yazmisim. Ben devamli teröre ve bu anlamda PKK terörünede karsi oldugumu söylemisimdir. Ama bu demek degildirki Türk solu dergisinde Kürt'ler hakkinda yazilanlari dogru bulayim. Bakın, PKK Kürt sorununun sonucudur demek, PKK’nın varlığına ve yaptıklarına bir ölçüde hak vermek demektir. Yani, bunu söylemek, ‘ etnik Türk milliyetçiliği yüzünden ( ki bence bu sebep yanlış ) PKK bir tepki olarak çıkmıştır’ demektir. Bu durumda, PKK’nın yürüttüğü etnik Kürt milliyetçiliğine tepki olarak da etnik Türk Milliyetçiliğinin kabarması doğaldır ve buna da hak vermeniz gerekir. Lütfen lütuf yapin ve arastirip bize Türk Solu dergisinin Ulusalciligi elestirdigini gösterin. Onlar perincek'i elestiriyor ama neden acaba? Ulusalciligi paylasamiyorlarda ondan. Her ikisde kedisini ulusalciligin neferi zannediyor. Ama siz genede arastirin ve bizlere gösterin, sadece arastirip gösteririmle kalmayin. Türk Solunun Ulusalcı olduğunu iddia eden sizsiniz, ben değil, bu durumda, lütfedip bize sizin göstermeniz gerekir Türk Solunun, ‘biz, Ulusalcıyız’ dediğini. İddianız, ancak, eğer, şu anlamda ise doğru olur: ‘Bugün, Türkiye, ABD, AB, emperyalizm destekli Şeriatçılar ve Kürtçülerin yoğun siyaset ve propogandaları tarafından kuşatılmış durumda ve buna karşı Ulusal, Milli düşünen tüm kesimler ortak bir tepki gösteriyor, ortak bir payda da buluşuyor, bu da Ulusalcılık etiketinin altında toplanır.’ Ancak, bu şekilde düşünürseniz diyebilirsiniz, anlatabildim mi ? Herhalde birazda direkt olarak konusamadigimiz icin bazi konusmalar yanlis anlasiliyor aramizda. artik Forumlarin bu tür negatif etkilerinede katlanarim derim. tahminime göre Türk Solu hakkinda aramizda bir yanlis anlasilma söz konusu. Sanırım, açıklamalarımdan sonra anlaşılmayan bir şey kalmamıştır. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 "Etnik bir sorun olmadan terör olabilir miydi?" Tam bir tuzak soru! Evet,etnik sorun olmadan da terör va olabilir hatta olmustur.Ideolojik terörün sonuclarini 12 Eylül öncesi sag sol catismalarindan hatirliyoruz. Soruyu söyle sormak daha dogru olurdu: "Emperyalizm sorunu olmasaydi terö olabilir miydi?" Dis kurgular:Var oldugu söylenen Kürt sorununda dis kurgulari yabana atmak meseleyi anlamamak demektir. Her millete bir devlet kavrami Bati'li Kürt hamileri tarafindan ortaya atilmis bir kavramdir.Gercekte Kürt hamisi olmalari,Kürtlerin kara kasina kara gözüne asik olduklari icin degildir elbette. Churchill'in stratejisine dayanmaktadir. Önemli olan,Iran,Türkiye ve Irak'i dolayisiyla bütün Orta Dogu'yu ilgilendiren bir sorunun neleri atesleyebilecegidir.Bati'nin hedefi hicbir zaman Kürtlerin mazlum bir millet olarak istiklallerine kavusmalari,bir devlet catisi altinda birlestirilmesi olmamistir.Bölge ülkelerini siyasetlerine ram edebilsinler.Bati'nin Kürt politikasinin özeti budur. Insan haklari,azinlik haklari ve daha bircok yeni söz evrensel vizyon icinde bir simülasyondan ibarettir.Fakat Israil'in elbette Kürt devleti kurulmasi yönünden öteden beri bir karari,siyaseti mevcuttur.Cünkü Israil kökten dinci bir zihniyetle siyaset yapmakta ve kendilerine vadedilmis topraklari bir sekilde avuclarinin icinde tutabilecekleri bir siyasi olusumu desteklerler. LÜTFÜ SEHSURAVOGLU-KÜRTLER NASIL TÜRK OLUR s,95-96 Bu anlamda sorunu Kürt sorunu olarak görüp kabul edenlerin ve Lozan'in degistirilm esinin kacinilmaz oldugunu cikis yolu olarak gösterenlerden birside Fetullahci ZAMAN gazetesinin yazarlarindan biri olan Mümtazer Türkönedir.Türköne Kürtlerin azinlik olarak kabul edilmesinin kacin ilmaz oldugunu Lozan maddelerinin ilanihayet devam edemiyecegini savunan bir yazardir. Gerceklerin isiginda Türköne'nin ileri sürdügü görüsleri inceledigimizde, bunun ne anlama geldigini zaten fazlaca irdeleme nedenide kalmaz.Türköne Türkiyenin bölünmesi icin dis güclerin acmaya calistigi kapinin Türkiye ayagini temsil edenlerden biridir.Onun Prof.olmasi degildir önemli olan,önemli olan aydin diye gecinen birisinin Lozanin maddelerinin degistirilmesi gerektigini yazabilmesidir.Böyle bir görüsü siz dünyanin baska hicbir ülkesinde göremezsiniz,böyle marazi görüsler maalesef bazi Türk aydinlari tarafindan dile getirilmektedir,aydinim diyenlerin böyle ucuz ve onursuz siyasetlere basvurmalari onlarin aydin olmadiklarini ama elde edilebilir olduklarini ve kendi ideolojik saplantilarini ülke cikarlarinin üzerinde tutabileceklerini belgeler. Terör sorunu yaninda hic olmazsa Kürt sorunun varligi neden kabul edilmez demek isporta pazarligina benzer kalitesiz ve ucuz. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Arkadaşım, beni tekrarlatmak zorunda kalıyorsunuz ama gene de yapayim, başka da carem yok herhalde, onlar kendilerine Ulusal Sol diyor, Ulusalcı değil. Beni yormayın lütfen. Benim, şimdi Türk Solu'nu savunduğum gibi bir yargıyı nerden çıkardınız. Ben doğru ve objektif gördüğüm, herhangi bir fikri, yazıyı alıntılamakta sakınca görmem. Bilen bilir, Taha Akyol’dan da alıntılarım, Alevi sitelerinden de, Sosyalist sitelerden de…Siz, onlar hakkında istediğinizi düşünebilirsiniz, bana saygı duymak düşer. Evet, Hitler de Nasyonal Sosyalistti, nasyonallik dışında da, uyguladığı politikalar sosyalistti. Sadece Hitler mi ? Stalininki de aynı, Sovyet döneminde de Rus merkezli sosyalizm uygulanmıştı, Rus kültürü hakim kılınmış, Ruslaştırma politikası uygulanmıştı. Ha keza Çin de öyle. Bakın, PKK Kürt sorununun sonucudur demek, PKK’nın varlığına ve yaptıklarına bir ölçüde hak vermek demektir. Yani, bunu söylemek, ‘ etnik Türk milliyetçiliği yüzünden ( ki bence bu sebep yanlış ) PKK bir tepki olarak çıkmıştır’ demektir. Bu durumda, PKK’nın yürüttüğü etnik Kürt milliyetçiliğine tepki olarak da etnik Türk Milliyetçiliğinin kabarması doğaldır ve buna da hak vermeniz gerekir. Türk Solunun Ulusalcı olduğunu iddia eden sizsiniz, ben değil, bu durumda, lütfedip bize sizin göstermeniz gerekir Türk Solunun, ‘biz, Ulusalcıyız’ dediğini. İddianız, ancak, eğer, şu anlamda ise doğru olur: ‘Bugün, Türkiye, ABD, AB, emperyalizm destekli Şeriatçılar ve Kürtçülerin yoğun siyaset ve propogandaları tarafından kuşatılmış durumda ve buna karşı Ulusal, Milli düşünen tüm kesimler ortak bir tepki gösteriyor, ortak bir payda da buluşuyor, bu da Ulusalcılık etiketinin altında toplanır.’ Ancak, bu şekilde düşünürseniz diyebilirsiniz, anlatabildim mi ? Sanırım, açıklamalarımdan sonra anlaşılmayan bir şey kalmamıştır. Kendilerini ulusal solcu niteleyenleri siz ulusalci olarak kabul etmiyorsunuz, cünki birbirlerinden farkli siyasi düsünceye sahipler herhalde. Lütfen ulusalcilikla ulusal sol arasindaki farki anlatirmisiniz ve neden ulusal sol ulusalciligin disinda kaliyormus? Kelime oyunlariyla bir yere varamayiz, ben hayatta PKK kürt sorununun sonucudur demedim, ama ona ragmen kelimeler üzerinden bu konuyu cözemeyiz. Sonucta bir Kürt sorunu var ve bunu her iki rataftada kullananlar var, nasilki PKK kendi terörö emelleri icin kullaniyorsa, bölgede yasayan gene Kürt agalarida kendi cikarlari icin feodal yasamlarini devam ettirebilmek icin devlet tarafinda saflarini alarak, hem koruculuk üzerinden paralarini kazaniyorlar, hemde bölgede söz sahibi olarak bir cok kacakcilik ve diger yasa disi isler icin kullaniyorlar. Gene Türkiye tarafinda Kürt sorunundan rant saglayanlar var. bazi siyasi partiler mesela basta MHP olmak üzere ve diger sag partiler bu cözümsüzlükten siyasi rant sagliyorlar. gene bazi cete ve mafya gruplari ülkedeki agirliklarini pekistirebilmek icin devlet yaninda yer alarak onun adina insan öldürüp, devletin yapamayacagi yasa disi eylemlerde bulunuyorlar, ama nicin sadece kendi cete cikarlari icin. Onlara verilen karanlik iic bir baska ülkenin cetesine, mesela rus mafyasina bile versen ayni isi yaparlar, önemli olan para verilsin onlara. Tabiiki istediginiz yerden alinti yapabilirsiniz, yaptiginiz alintinin arkasinda duruyorsaniz ve benim icin o alinti irkciligi ve fasizanligi iceriyorsa bende sizi ayni bicimde elestiririm, bunada saygi göstermek gerek. Benim icin ne Stalin, ne Cin nede baska birisi belirleyici. Ben her yerde uygulanan irkciliga ve sövenizme karsiyim, ama en basta inandirici olabilmem icin kendi ülkemdeki irkciliga ve söveniszme karsi olmam gerek. bende bunu yapmaya calisiyorum. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 "Kürt istilasının çok uzun dönemli bilinçli bir politika olduğunu Cmhuriyet’ten bugüne izlemekteyiz.Solda birinci harita 1927 ve 1935 nüfus sayımı baz alınarak hazırlanmıştır. Kırmızı işaretli bölgeler Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerde 1927 yılında toplam 877 bin kişi yaşamaktadır. Bunların 206 bini Türkçe, 543 bini Kürtçe konuşmaktadır. Yani Türkçe konuşanlar nüfusun %23’ünü, Kürtçe konuşanlar %77’sini oluşturmaktadır. 1935 yılı nüfus sayımında ise bölge nüfusu 993 bine çıkmıştır. Bunun 228 bini Türkçe konuşanlar, 765 bini Kürtçe konuşanlardır. Dilimizi konuşamıyoruz diyenlere duyrulur Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Kürtlerin istilası ile başlayan bir yığın bilgi,hemen akaibinde gelen Türklerin Kürtleştirilmesi mevzusu ve duyuru...zamanım olsaydı çok şey yazardım,başladığım yer vicdan bittiğim yer vicdan olurdu.Öncesini düşünmeye gerek var mı?Önceside vicdanla başlayacak olan objektiflikti.... Bir duyuru da benden;Kürt Dili yoktur yada sonradan oluşturulmuş diyenlere... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2008 İzninizle bir düzeltme yapmalıyım. Kürt istilası adı altında verilen bilgilerin,alıntı yapılarak verildiğini ve bu alıntıyı yapan forumdaşımın ne demek istediğini ben çok iyi anladım. Yalnız bu sıralar,zamanın kısıtlı olduğundan kısa cümlelerle bu konuda ki düşüncelerimi yazdım. Dediğim gibi,birey düşüncesinde özgürdür;kendince bir dili ve halkı yok sayabilir;ben var olduğum sürece haklılığını sorgular,bireylerin düşüncelerini sorgularken de kendimi ölçüt alır,saygı duyarım. Ayrıca; bu konu hakkında,kimin,ne düşündüğünü az çok biliyorum. Kimseyi yanlış anlamadım,alıntı yapana değil alıntılanan kısımla ilgiliydi tüm yazdıklarım. Özür dilerim. Duyuru kısmı da sadece başka bir duyuruya eklemek istediğim bir duyuruydu...saygılar! Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2008 Dilimizi konuşamıyoruz diyenlere duyrulur Sn suheda, yapmis oldugunuz alintiyi keske bütünüyle yapsaydiniz. Yapmis oldugunuz alinti bana ait degil. Ben bir dergiden Kürt'ler hakkinda nasil bir irkci düsünceler oldugunu göstermek icin alinti yaptim. Sizin bir pasaji alinti yaparak sanki Türkiye'de Türkce yerine Kürtce konuusluyormus gibi bir itiba birakmaya calismaniz dogru degil. Ben buradan tüm arkadaslara benim o konuda yazdiklarimi ve alintimi okumalarini rica ediyorum. O zaman her sey acikliga kavusur. Kürt'ler ve diger azinliklar hakkinda degisik düsünceye sahip olabilirsiniz, ama lütfen kimseyi yaniltma yoluna gitmeyelim. Saygilar Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Sn suheda, yapmis oldugunuz alintiyi keske bütünüyle yapsaydiniz. Yapmis oldugunuz alinti bana ait degil. Ben bir dergiden Kürt'ler hakkinda nasil bir irkci düsünceler oldugunu göstermek icin alinti yaptim. Sizin bir pasaji alinti yaparak sanki Türkiye'de Türkce yerine Kürtce konuusluyormus gibi bir itiba birakmaya calismaniz dogru degil. Ben buradan tüm arkadaslara benim o konuda yazdiklarimi ve alintimi okumalarini rica ediyorum. O zaman her sey acikliga kavusur.Kürt'ler ve diger azinliklar hakkinda degisik düsünceye sahip olabilirsiniz, ama lütfen kimseyi yaniltma yoluna gitmeyelim. Saygilar Sevgili dostum, Doğduğunuz da bakarsınız ki coğrafyanız da kan vardır,her daim silahlar patlar.Önce korkarsınız,sonra alışırsınız.Acı coğrafyanızın diğer adı olur,anlamaya çalışırsınız,çalıştıkça yok olur ve sonra ansızın susarsınız. ve bu size biçilen kaderdir,sadece siz yaşarsınız.Ben artık bu sorunlar yığınından çok sıkıldım,çözüm konusunda umutsuzum.Maalesef yarının çocukları da bunu konuşucak;birbirine yabancı kalacaklardır. Düşüncelerinizle,objektifliğinizle burada olduğunuz için çok teşekkür ederim. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2008 ............................ YENİ ANAYASA ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ? Kuşkusuz, yeni Anayasası'nın temel amacının, AK Parti'nin kurucu üyesi olan ve AB ile katılım müzakerelerini yürüten bir ülke olarak Türkiye'yi, evrensel ilkelere uygun laik bir demokratik hukuk devletine dönüştürmek olacağı açık. Ayrıca, Türk Anayasa geleneğine uygun olarak, Fransa modeline dayalı üniter devlet modelinin korunduğu bir anayasal sistemin oluşturulacağı varsayımından hareket etmek bugün içinde bulunduğumuz koşullarda gerçekçi bir yaklaşım. Bu bağlamda, ülkesinde azınlıklar bulunmadığını savunan Fransa örneğiyle, Kürtler dahil farklılıkları olan vatandaşlarımız için oluşturulabilecek anayasal güvencelere biraz daha ayrıntılı bakmakta yarar var. Fransa Anayasası, herkesin dil, din ve kültür ayırımı gözetilmeksizin Fransız vatandaşı ve yasalar önünde eşit olduğu ilkesinden hareket ediyor. Buraya kadar, kuşkusuz Türkiye de benzeri bir yaklaşımı benimsemiş bulunuyor. Aradaki temel fark, farklılıkları bulunan vatandaşların durumuyla ilgili. Fransa farklılıkları bulunan vatandaşlarının bu farklılıklarını yasaklamıyor. Hatta Fransız yargısının böyle bir yasaklamanın Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin bir içtihadı var. Şöyle özetlenebilecek bir gerekçeye dayanıyor: “madem ki tüm Fransız vatandaşları, Anayasa uyarınca özgür ve hiçbir ayırım gözetmeden birbirine eşittir; o zaman farklılıkları olan vatandaşların bu farklılıklarını ifade etmeleri ve kullanmalarını yasaklamak, onların farklılıkları olmayanlara oranla daha az özgür, dolayısıyla farklılıkları olmayanlara eşit olmadıkları gibi bir sonuca yol açar. “Bu noktadan hareketle, Fransız içtihadı bir tür “farklılık hakkı” yaratıyor. Türkiye'nin Kürt sorununun çözümü bağlamında temel alması gereken asgari ölçüt de bu. İlk bakışta basit görünse de, bu ilkenin uygulanması ve Anayasa'da hiçbir ayırımcılığa izin verilmemesi önemli bir demokratik zihniyet değişikliği. Sonuç itibariyle, Kürt kökenli vatandaşlarımızın farklılıklarına dayalı bireysel temel hak ve özgürlükleri tümüyle anayasal güvence altına alınmış olmakta. Evrensel ölçütlere uygun temel hak ve özgürlükler içerisinden bunları çıkarıp ayrıca sıralamaya ve tartışmaya gerek yok doğal olarak. Bu temel ilkeyi benimseyecek bir DTP'nin, parlamento aritmetiği bakımından olmasa da, Kürt sorununun çözümüne katkısı büyük olacaktır kuşkusuz. Geriye terörün sona erdirilmesi konusu kalıyor ki, bu noktada da yukarıda değindiğim hususların ışığında, bir çözüme varılması olasılığı, teorik olarak mevcut. Ama gerçeklerin tüm çıplaklığıyla görülmesi kaydıyla... * Marmara Üniversitesi Uzman Eğitim Görevlisi - Emekli Diplomat Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2008 Doğduğunuz da bakarsınız ki coğrafyanız da kan vardır,her daim silahlar patlar.Önce korkarsınız,sonra alışırsınız.Acı coğrafyanızın diğer adı olur,anlamaya çalışırsınız,çalıştıkça yok olur ve sonra ansızın susarsınız. Kürt Sorunu denildiğim de aklıma gelen bunlar.PKK öncesinde isyanlar...kanlı bi tarih ve Kürt Sorunu. Ben de Kürt Sorunun çözümü konusun da umutsuzum.Çözüm için herşeyden önce soruna ad gerek;biz bundan bile korkuyoruz. Adını bile söylemeye cesaret edemediğimiz bir sorun nasıl çözülebilinir ki?Bir doktor hastalığa ad vermeden nasıl müşahade edebilir ki? Bunun gibi sıralanacak sorunlar yığının da bize kalan bir hiç. AKP,iktidar bayrağı ile demokratikleşme yolunda sendelemeye başladı bile,üstelik dürüst değil. MHP,bu sorunda ne kadar çözüm olabilir ki? CHP,nerede bile duramayacağını bile kestiremiyor hala... DTP,benim için parlemantoda değilller...ve diğerleri. Samimi ve cesur bir Gandhi gören var mı içimiz de? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2008 Mohandas Karamchand (MAHATMA)GANDHI, Hindistanin bagimsizligi icin mücadele vermis Mustafa Kemal'in bagimsizlik mücadelesinden örnek almis Atatürk'ün silahli mücadelesine karsin sessiz direnisle Ingiliz emperyalizmine karsi cikmistir.Ve yine bir Hintli tarafindan da öldürülmüstür. Sizin Gandhi yok mu demeniz heralde Türkiye'nin bagimsizligi icin olmasa gerek,yoksa yanlismi yorumluyorum. saygilarla Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2008 Nihat Ekinci TESEV VE KÜRT RAPORU Türkiye’nin temel sorunlarından olun Kürt sorununun çözümü noktasında talep ve beklentilerin ortaya konulması ve bu taleplere çözüm bulunması yolunda son dönemde ciddi çalışmaların yürütüldüğü görülmektedir. Yapılan görüşmeler, araştırmalar, tartışmalar ve önerilen düşüncelerden anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’de Kürt sorununun demokratik zeminde çözümünün yolunun açılması istenmektedir. Bu öneri ve talep radikal olmayan kesimlerce de genel kabul görmektedir. Oldukça çetrefilli hale gelmiş bulunan Kürt meselesinin çözümünün kolay olmayacağı aşikârdır. Çünkü barış kararları almak savaş kararları almaktan daha güçtür. Sağlam ve ilkeli bir duruş gerektirmektedir. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar vakfı (TESEV) ülkenin temel sorunu olan Kürt sorununun çözümü konusunda bir araştırma yapmış. Bu araştırmanın sonucu kamuoyuna açıklandı. Genel ilkeler açısından değerlendirildiğinde sorunun tespiti ve çözüm önerileri konusunda oldukça etkili vurguların yapıldığını ya da tespit edildiğini söylemek mümkündür. Böylesi bir araştırmayı kamuoyuyla paylaşan TESEV, ortaya çıkan taleplerin kendi görüşü olmayıp görüşlerine başvurduğu kesimlerin görüşü olduğu belirlemesiyle biraz temkinli davranış sergilemiş olsa da araştırmanın hazırlanıp yayınlanması bile başlı başına bir sorumluluk örneği olduğunu belirtmek yanlış olmaz sanırız. Rapor ana başlıkları ile —Operasyonların durdurulup ateşkes ilan edilmesini — PKK’nın silahsızlandırılmasını — Kürt dilinin eğitim dâhil diğer alanlarda kullanılmasının önünün açılmasını — Vatandaşlık tanımının düzenlendiği yeni sivil ve demokratik bir anayasanın hazırlanmasını — Seçim barajının düşürülmesini —Kürt siyasi partileri ile diyalogun geliştirilmesini — Genel bir eve dönüş yasasının hazırlanması Gibi çok önemli konu başlıklarına vurgular yapmaktadır. Genel bir demokratik açılımın sağlanması olarak yorumlanabilecek olan bu adımların atılması durumunda Ülkede otuz yıldır sürmekte olan silahlı çatışmanın bitmesi ve sorunların meclis çatısı altında veya ülke kamuoyunda siyasal yollarla çözümlenmesinin imkânının doğacağını söylemek abartılı olmayacaktır. Bilindiği gibi Ülkemiz AB üyeleri arasında İngiltere ve Yunanistan’dan sonra silahlanmaya en fazla bütçe ayıran üçüncü ülke konumundadır. Yunanistan ile Kıbrıs konusunda yaşanan sorundan başka aktif olan tek çatışmalı alan Kürt sorunundan kaynaklı olan çatışmalardır. AB’ye girmemiz durumunda Yunanistan’la olan sorunun çözümü ile birlikte Kürt sorunundaki çatışmaların da bitirilmesi ile askeri alanda yapılan harcamaların eksilmesi, ülkenin kaynaklarını yatırımlara yönlendirerek bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmesi mümkün olacaktır.Bu hem işsizliğin azaltılmasını sağlayacak hem de sosyal dengenin sağlanması nedeniyle sosyal patlamaların önünü de kapatmış olacaktır.Yani operasyonların durdurulması ile başlatılması mümkün olan sürecin başlaması durumunda içte ve dışta yapılan diplomatik girişimler sonucunda Kürt sorununda olumlu sonuca varmanın ümidi doğacaktır.Ancak son günlerde medyada çıkan haberlerden öğrendiğimiz gibi Zile kampında silahlarının bedeli ödendiği haldi teslim alınmayan yada alınamayan militanların durumu değerlendirildiğinde bir silahsızlandırma programının zorlukları ortaya çıkmaktadır. her şeye rağmen artık sorunun tespiti ve çözüm yolları konusunda yeterli bilgi ve görüşe sahip olduğumuzu söylemek mümkündür. Gelinen süreçte istenmesi ve dürüst davranılması durumunda Ülkeyi çatışmalı ortamdan kurtarmak mümkündür. Bu ortam ülkede bugüne kadar yakalanabilmiş en iyi ortamlardan biridir. Birileri yeni bir provokasyon yaratmadan bu ortamın gereklerini yerine getirmek gerekmektedir. Sorunun askeri yöntemlerle çözümlenemeyeceği artık çatışan taraflarca da açık bir şekilde dile getirilmektedir. Türkiye’de bütün eksikliklere rağmen çok önemli gelişmelerin kaydedildiğini kabul etmek gerekmektedir. Ancak atılan adımlardaki çelişkileri de görmek gerekir. Bir yandan TRT’de Kürtçe kanal açarak Kürt dilinde yayınlara hazırlanan ülkemiz diğer taraftan Kürt dilinde mevcut olan harfleri yasaklayarak, cezaevlerinde Kürtçe konuşmaları engelleyerek çelişkiler yaratmaktadır. TESEV raporu bütün boyutlarıyla değilse bile Kürt sorununu, talepleri ve yapılması gerekenleri sıralaması açısından önemlidir. Operasyonların durdurulması ve bir süredir hazırlıkları sürdürülen Anayasa çalışmalarının hızlandırılması umutların yeşermesini sağlayabilir. Bu adımların atılması durumunda diğer gelişmelerin zincirleme olarak ilerleyebileceğini düşünüyoruz. Beklentimiz ve umudumuz olan kardeşin kardeşle çatışmadığı bir ortamın yaratılması bu ülkeye yapılacak en büyük hizmet olacaktır. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2008 Mohandas Karamchand (MAHATMA)GANDHI, Hindistanin bagimsizligi icin mücadele vermis Mustafa Kemal'in bagimsizlik mücadelesinden örnek almis Atatürk'ün silahli mücadelesine karsin sessiz direnisle Ingiliz emperyalizmine karsi cikmistir.Ve yine bir Hintli tarafindan da öldürülmüstür. Sizin Gandhi yok mu demeniz heralde Türkiye'nin bagimsizligi icin olmasa gerek,yoksa yanlismi yorumluyorum. saygilarla ben Gandhi yok dedim;çünkü o kadar cesur ve yürekli kimse yok şu an ki siyasi arenamızda.Bağımsız Türkiye,ekonomik ve siyasal,kendine yeten bir Türkiye;işte bunun için Gandhi! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2008 TESEV raporundan önce TESEV'in ne oldugu kimlerin parasiyla kimlerle birlikte ve kimlere karsi calistiginida yazmis olsaydiniz size gercekten objektif bir gözle bakabilirdim ama maalesef diger konularda oldugu gibi yine Kürt konusuna dalmis dolayisiyla TESEV'i gecistirmissiniz. TESEV;Yabanci parasiyla bölücülük yapan,Asker karsiti ve en önemlisi TC karsiti bir vakiftir.Sömürücüler tarafindan yönetilir.Sorozcudur,yani ne ararsaniz hepsi onda vardir. TESEV'in Kürt raporu tam bir bölücülüktür.Maddeler incelendiginde zaten bu bölücülük kendiliginden ortaya cikiyor.Dünyanin hicbir ülkesinde TESEV gibi kuruluslara izin verilmez,verilmisse derhal geri alinir ve mahkemelere sürülür yöneticileri.Ama Türkiye'de böyle seyler mübah ve demokrasi!sayildigi icin TESEV'in calismalarida zor degildir. TESEV direktörü eski büykelci Özden Samberk,(soyadi bile süpheli)Irak'in isgalinden önce"Bir sivil toplum lideri olarak diyorum ki,Türkiye'nin yeri stratejik müttefikinin yanidir"diyerek Amerikan dis politikasina yani Irak'taki katliamlara yeterli destegi vermisti. Bu vakfin üyelerinden biride Yunan asilli eski senatör,Onasis vakfi baskani ve Helen mirasini Koruma vakfi baskani olan JOHN BREMADAS'tir.Daha da önemlisi Sivil Örümcek Agi'nin merkez örgütü NED'in on yila yakin baskanligini yapan kisi.Öylesine önemli bir kisiydi ki,yönetiminde TESEV'den de kisiler bulunan TÜSIAD heyeti,Amerika'ya gidip,T.C. Anayasasinin degistirilmesiyle ilgili raporu Bramedas'a vermisti. TESEV' in Istabul'daki konferansina bu Bramedas'ta davetliydi.Ayrica bu Bramedas ayni zaman da 1974 Kibris Baris harekatindan sonra Türkiye'ye uygulanan ambargolarinda söz sahibiydi. Iste size TESEV'den kisa bir kesit sundum,isterseniz bu kesiti daha da acabilirim. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2008 STOCKHOLM KÜRT KONFERANSI-KÜRT POLITIK MANIFESTOSU'ndan alinti ve Türkiyede gündemde turulmaya calisilan Kürt sorunu iddiasini gercek yüzü: "Kürdistan'in ulusal kurtulusu ancak aktüel olarak bu ülkeyi bölen ve icinde tutan devletlerarasi sinirlarin ortadan kaldirilmasi,Birlesik Ulusal Kürt Devleti'nin yaratilmasi,bu Kürt devletinin kendi silahli kuvvetlerin olmasi,diger devletlerle dogrudan diplomatik ve dostluk iliskilerini kurmasi özgürlügü,bu halkin kendini sürdürebilme ve ilerleyebilmesi ici kosullarin olusturulmasi suretiyle tamamlanabilir." Simdi manifesto'nun basina dönelim: "Sevr Antlasmasinin 64.maddesinde öngörülen bir sürece göre eskiden Osmanli olan Kürdistan,antlasmanin yürürlüge girmesinden itibaren bir yillik bir süre icersinde Milletler Cemiyeti'nin himayesinde bagimsiz bir Kürt devleti kurulabileceginden....." Demek ki Kürdistan'in yasalligi gücünü SEVR'den aliyor.Kürdistan Güney devleti anayasasinin girisinde de bu ilke aynen gecmektedir.ABD-AB-Almanya-Ingiltere kaynaklarindan beslenen azinlikci ve federasyoncu profesörlerin,yaygaraci liberallerin dedikleri gibi,"SEVR SENDROMU"birhastalik gereksiz,siddetli bir paranoya degil bir gercekmis. Ayni manifestoda T.C Devletinin tapu senedi olan LOZAN Antlasmasina deginiliyor: "Lozan Antlasmasi Suriye-Türk sinirinin belirlenmesi icin 9 Mart 1921 Fransiz-Türk sözlesmesi ve Ingiliz isteklerine uygun olarak GünyeKürdistan'i Irak denetimine baglayan 16 Aralik 1925 Milletler Cemiyeti karari kendi halkinin iradesine aykiri olarak Kürdistan'in emperyalist bölüsümünü onayladigindan...." Demek ki bölücü derken paranoya degil dogruyu söylemisiz. Kavga dil kavgasi degildir dedigimizde bize hayir bu bir dil kavgasidir diyenler dogruyu söylememislerdir. Amacin bir Kürdistan oldugunu söyledigimizde bize demokratik haklardan bahsedenlerin,siyasi cözüm isteyenlerin amaclarida bölücülük olmaktadir. Diger yanda oylarinin oranini arttirabilmek icin Kürt manifestosunu kabul edercesine "Türkiye'de Kürt sorunu vardir"diyen basbakan acaba kimin tarafindaydi? Dün basbakani ölümüne savunanlar demokratik acilim yapiyor diye yere göge sigdiramiyanlar acaba simdi neden ona karsi oldular,acaba "TEK BAYRAK TEK VATAN TEK MILLET"dedigi icin olmasin??? DTP yi yani pkk yi meclise sokan Tayyib Erdogan yasalari olduguna göre neden DTP ona karsi siyaset yapmaya basladi acaba? Ermeni sorununu özür kampanyalari ile,Ermeni konferansi ile gündeme tasiyip Türk milletini soykirimla suclayanlarin ayni zamanda Kürt sorunu ile de cok yakindan ilgili olmalari acaba bir tesadüfler yoksa bir ihanet zincirinin halkalari olmalarindanmi kaynaklanmaktadir. Demek ki askerlerin ölümüne aslinda kimse acimiyor sadece Türklerin bu kavgadan vazgecmiyecekleri bilindigi icin farkli yöntemlerle halkta bir isyanmi olusturulmak istenmektedir. Tüm bölücü güclerin demokrasi kilifina bürünerek,Türk silahli kuvvetlerine saldirmalari,Ergenekon senaryolari,Atatürkle ilgili ***** iddialar ve Mustafalar belirli bir amaca yönelik savas taktiklerimidir.Gördügümüz kadariyla öyle. Lozan'i degilde Sevr'i baz alanlarin kendilerine karsi olanlari irkcilikla suclamalarinin sirri anlasilmistir. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.