Misafir yersoy Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Ne o et parçası yerine kullanacağını mekanik kalp ne de kafanıza takacağınız çip sizi ontolojik olarak ''DEĞER''li kılmıyor... sayın 4 mevsimin anlatmaya çalıştığı bu olsa gerek... Ben insanın bu sosyal değerini benlik duygusunun ortaya çıkmasıyla kazandığına inanıyorum. Diğer hayvanlardan bizi ayıran en önemli özelliklerden birisi bu "benlik". Düşünmeyi, paylaşmayı, birşeyler uğrunda savaşmayı, çalışmayı vb. tetikliyor sanırım. Savunduğunuzun aksine bahsi geçen bilim dalları bunları inceler ve nasıl geliştiklerini/evrildiklerini ortaya koyar. Öyleyse asıl önemli olan mevzu bunun nasıl kazanıldığıdır. Yaratılış kuramına göre bunu açıklamak basit: böyle yaratıldık... Evrim teorisine göre ise, tam tersine, evrimin bir getirisidir. Ama bunu kanıtlamak tabiiki de çok ama çok zor. Bİr yerde okumuştum. Narkoz etkisinin ilk olarak bilince etki etmesi ve bilincin iflas etmesi, evrim sürecinde bilincin en son oluştuğunu göstermekteymiş. Evrim sürecinde erken dönemde kazanılan organlar ve yetileri en son etkileniyormuş çünkü zamanla birlikte güçlenmişler. Benlik konusunda bir de şempazeleri örnek olarak verebiliriz. Bir deneyde, şempazeye aynada kendisi gösteriliyor. Bir süre sonra şempazenin kafasına bir boya sürülüyor ve şempaze aynada bunu görüp kendi kendini temizlemeye çalışıyor. Öğrenme sürecinin zamanla değişeceğini düşünün bir de. Bu arada, neden dine inanan insanlar evrime bu denli soğuk ve düşman olarak görürler bunu anlamıyorum. Yaşamın çeşitliliği zaten bize bir çok şeyi göstermekte aslında. Bu çeşitliliği ortam koşullarıyla karşılaştırırsak daha mantıklı bir şey var mı acaba? Öyle değil mi? Saygılarımla Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 sayın yersoy; şunlar benim cümlelerim : ÇÜnkü ne sosyoloji ve ne de Pisikoloji sayın 4 mevsimin anlatmaya çalıştığı ''DEĞER''i üretmez... böyle bir kaynak ve merkez olma özelliği onlarda yoktur.. Bu yazdığınız bilim dalları var olan değerleri araştırmaya, anlamaya yönelik çabalardır Şu da sizin cümleniz : Savunduğunuzun aksine bahsi geçen bilim dalları bunları inceler ve nasıl geliştiklerini/evrildiklerini ortaya koyar. Yani cümlenizdeki AKSİNE kelimesini GİBİ şeklinde değiştirmenizi öneririm.. çünkü cümlenizin devamında ''ahsi geçen bilim dalları bunları inceler ve nasıl geliştiklerini/evrildiklerini ortaya koyar.'' ifadesini kullanmışsınız... sanırım aynı şeyleri ifade etmişiz... Sayın Yersoy sizin ''tetikleme'' düşüncenize gelince... Duygular ve düşünceler birbirini tetikleyebilir.. ama bu nasıl tetikleme ki hep ''erdem ve fazilet'' yönünde işlemesini bekliyor ve onları değer olarak kabul ediyoruz.. Mesala ''ihanet, kötülük, ********'' gibi yönlerde tetiklemiyor... bu ''benlik'' dediğiniz şeyden kastettiğiniz eğer BİLİNÇ ise, önce bu bilinci nasıl oluşturmalısınız, sonra evirip çevirmelisiniz... Bütün bunları yaparken diğer hayvanlarda bunu durduracaksınız... insan bedeni ilkel dönemlerin şartlarında (ki bugünkü zehir bilimadamlarımız da o dönem de yok) kendiliğinden evrilip çevriliyor...dediğiniz gibi zor, çook zor... hele iddia ettiğiniz gibi bilinç sonradan evrilmiş ise, bu bilinçsiz yaratıklar nasıl kendilerini evirip çevirecekler ??? Kendiliğinden hadi mükemmele evrilelim diyecek bir bilinç geliştirecek bu yaratıklar ? sonra oturup nasıl evrildiklerini bile hatırlamayacaklar ve MS. 2008 yılında hala tartışıp duracaklar, öylemi evrildik, böyle mi çevrildik ? diye... Aklımızla mı konuşuyoruz allah aşkına ? hadi kalbetmekten, tefekkür etmekten vazgeçtim... hiç olmazsa akletmemiz lazım değil mi ? Şempanzenin kendini temizleme duygusu, nasıl oluştu ? neden kendisini temizleme ihtiyacını hissediyor ? o değeri nasıl elde etti... dili olsa da söylese diyeceğim ama, dili olanlar bile hatırlamadıktan sonra, zavallı hayvanın ne günahı var ki ? Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 ...........ifadesini kullanmışsınız... sanırım aynı şeyleri ifade etmişiz... Evet burada haklısınız aynı şeyleri söylemişiz, yanlış anladığım için kusura bakmayın. bu ''benlik'' dediğiniz şeyden kastettiğiniz eğer BİLİNÇ ise, önce bu bilinci nasıl oluşturmalısınız, sonra evirip çevirmelisiniz... Bütün bunları yaparken diğer hayvanlarda bunu durduracaksınız... Sayın evaporit. Evrim teorisinde her hayvan ya da bitki aynı yolu izleyerek evrilmez. Kendi şartları içinde evrilir. Çeşitlilik bundan kaynaklanır. insan bedeni ilkel dönemlerin şartlarında (ki bugünkü zehir bilimadamlarımız da o dönem de yok) kendiliğinden evrilip çevriliyor...dediğiniz gibi zor, çook zor... hele iddia ettiğiniz gibi bilinç sonradan evrilmiş ise, bu bilinçsiz yaratıklar nasıl kendilerini evirip çevirecekler ??? Kendiliğinden hadi mükemmele evrilelim diyecek bir bilinç geliştirecek bu yaratıklar ? sonra oturup nasıl evrildiklerini bile hatırlamayacaklar ve MS. 2008 yılında hala tartışıp duracaklar, öylemi evrildik, böyle mi çevrildik ? Hatırlamak nereden çıktı sayın evaporit? İnsan annesinin ya da dedesinin yaşadıklarını hatırlıyormu da böyle bir sonuca geldiniz? Bir anlam veremedim.... Aklımızla mı konuşuyoruz allah aşkına ? hadi kalbetmekten, tefekkür etmekten vazgeçtim... hiç olmazsa akletmemiz lazım değil mi ? Aklımızla konuşuyoruz ama eksik yanlar var sayın evaporit. Anladığım kadarıyla evrim teorisini yalnızca yanlı kaynaklardan okuyup değerlendirmişsiniz. Keşke bilimsel yayınları da okusanız. Ben burada size oturup evrimle ilgili herşeyi size yazamam, böyle bir zaman lüksüne sahip değilim. Diğer forumlarda bazı linkler verdim. Bunları okuyup konuya derinlemesine girebilirsiniz. Daha sonra tartışmak daha verimli olacak diye düşünüyorum... Şempanzenin kendini temizleme duygusu, nasıl oluştu ? neden kendisini temizleme ihtiyacını hissediyor ? o değeri nasıl elde etti... dili olsa da söylese diyeceğim ama, dili olanlar bile hatırlamadıktan sonra, zavallı hayvanın ne günahı var ki ? Neyi hatırlayacak sayın evaporit? mantığınızı anlamış değilim... Burada önemli olan husus şempazenin kendisini temizlemesi değildir. Bunu her hayvan bir şekilde yapar. Kediler mesela değil mi? Burada önemli olan husus aynada kendini görüp tanımasıdır. Bu da bizimle evrim dalları açısından en yakın olan türün arasındaki bilinçsel benzerliği göstermektedir. Çok önyargılı yaklaşıyor ve işin özünü kaçırıyorsunuz. Bilmiyorum ki nasıl anlaşabileceğiz? Saygılarımla... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2007 Diğer iletimde "anlamak" kelimesinin metafizik olgular için kullanıldığını ancak; bilmek, benimsemek, görüş edinmek gibi kullanılarak ta bir karmaşanın olduğunu söylemiştim. Bu karmaşa sözlüklerde de görülmektedir: "Bilmek ve güvenmek yüklemlerinin orta noktası, kesişim kümesi." Söylenilenlere katılıyorum. Benimsemek olarak algılanabilirdi. Konunun özü konuşulabilirdi. Ama katılmadığım diğer görüşler: Bu sözler aksine çok iddialı. Zira ahlakı ortaçağın köleci, işkenceci kültürü ile açıklarken; "İmkansızdır" diyerek Sosyoloji, psikoloji ve felsefe disiplinlerini dışlamanın mantığı nedir? Ben anlayamıyorum. Daha sonrada.... Ben artık; insanları metafizik masallardan (cin, şeytan, ruh) kurtarma çabalarını "takla atmak" olarak nitelemeyi... Bu zihniyetle aşağıdakiler gibi uçuk, kaçık bir açıklamaları demagoji olarak niteliyor, artık "inatçı olmayan samimi sohpet" söylemlerine inanmıyorum. Zira tutucu tartışmalarla vakit kaybettiğimizi artık ne yazıkki anlamış bulunuyorum. İşte en güzel demagoji örneklerine devam: Köpekle evlenmek yasası için uğraş, "Değerli insanların" çabalarıymış.. Böyle niteliyor iyi niyetli arkadaşımız. Bir demagoji örneği de başka arkadaştan: Soruya bak, cevaba bak. Hiç değişmeyecek... Artık ümitsizim. İnsanların tutucu yapıları, sadece tartışmalarla, yok denecek kadar az etkileniyor. Pratiğin içinde de olmaları gerek. sayın maraba gerçekten keyifli bir sohbetti benim açımdan.. sanırım çekiliyorsunuz ...katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum...ayrıca da teessüf ediyorum...benim birilerini etkilemek gibi bir amacım ,şurdan bir iki ateisti de imana getireyim gibi bir çabam hiç olmadı ..olmaz...ama sizin tartışmalarla bizleri sizin yorumunuzla masallardan ve ortaçağ karanlığından kurtama çabanız ve etkileme gayretiniz varmış..ve üstelik ümit kesmişsiniz...haklısınız etkilemeye çabalamanız boşa çıkar...ben ancak insanların samimiyetinden etkilenirim saygılarından erdemlerinden zekalarından ve bunu doğru kullanabilmelerinden..bu yüzden günlük hayatta da öyle pek kimseyle sohbet etmem..herkesin sohbetinen keyif almam...seçiciyimdir... fikirlerim bir çok kimsenin düşündüğü gibi çocukluktan beri kafama doldurulan bilgiler değildir...belli bir yaşa geldikten sonra herbilgiyi kendime mal etmeye çabaladım...bilginin hep peşinde oldum...bana hagi konuda olursa olsun eğer bir şey dikte edilirse ona karşı bir savunma oluşur..ama kendim ikna olduğumda artık o bilgi benimdir...ve savunurum...yine de kendime yanılma payı koyarım herşeye rağmen... isterdim ki siz benim söylediklerimi açıklamalarınızla kanalize edin ya da aksini ispatlayın...ama olmadı...gördünüzmü ahlak konusu ne kadar zor bir konu...oysa hayatımızın en basit konularından biri gibi duruyor...sizin materyalist ve sosyalist bir bakış açısıyla toplumsal ahlakı savunmanız ve toplumu bireyin de önünde tutmanız beklenir ..ama siz bunu da savunmadınız...ahlaksızlığın kaynağı örgütlenmiş devlettir...brdan anarşiye atlama yapabilir bunun da olmazını söylersiniz...değerli insan köpeğiyle evlenir demedim ki ben...ahlak objektif mi subjektif mi tartışmasına atıfla kendi köpeğiyle evlenmeyi bir insanlık hakkı olarak gören insanların varlığından ve onların kendi subjektif bakışları ile haklı olabilirliklerinden bahsetim..neden kızdınız...insan değerinden hareketle hiçbir ahlaki tanımlamayı ve sınırlamayı kabul etmeyen görüşe atıfta bulundum...hatırlarsanız bunları yazdığım iletimde öncesindeki cümlemde ahlakı tanımlarken kutsaldan soyutlanana bir anlayış geliştirirler ve bunu kendileri de beğenmez manasında birşey söylemiştim..bakın siz bile beğenmemiş ve darılmışsınız bana... ben bilimi tabi ki benimserim..aksini aklı başında kimse söylemiyor zaten...karıştırılan nokta burda...inanmak kelimesinin bu yüzden üzerinde durdum...bilimi dinin rakibi gibi gösterip vuruşturmaya çalışmak ve bilime taraftarlar düşmanlar oluşturma çabası kof bir çabadır...bilim bilgiye ulaştıran bir yoldur...bilim atomun parçalandığıda ne kadar büyüük bir enerji ortaya çıkardığnı bulur...ahlaklı insan onu alır insanlığın faydasına kullanır...******** insan atom bombası yapıp masum insanların tepesine atar...bilim burada taraf değildir...bilgiyi kimin nerede hangi maksada hizmet etme yönünde kullandığıyla alakalıdır... bu yüzden bilime saygımız büyük...ama o kadar aşikare dini olanı reddetme için bilimsellik oraya buraya çekiştiriliyor ki ister istemez takla atma gibi görünüyor...ayrı bir başlık açabiliriz bunun için... birşey daha aslında ortaçağın köleci işkenceci mantığına takılan sizsiniz gibi geliyor bana...ben kendi adıma hz ademden beri inen ayetlere hem de kainattaki ayetlere hayranım...karıncanın sivrisineğin yaratılışına hayranım... insana hayranım...insanın yaratılışına ve onu yaratana insan kılana değer verene hayranım... selamlar sevgiler... Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 sayın maraba gerçekten keyifli bir sohbetti benim açımdan.. sanırım çekiliyorsunuz ...katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum...ayrıca da teessüf ediyorum...benim birilerini etkilemek gibi bir amacım ,şurdan bir iki ateisti de imana getireyim gibi bir çabam hiç olmadı ..olmaz...halbuki bu millet için birşeler yapmak isterse insan önce empati yapma erdemini kazanmalı ama sizin tartışmalarla bizleri sizin yorumunuzla masallardan ve ortaçağ karanlığından kurtama çabanız ve etkileme gayretiniz varmış..ve üstelik ümit kesmişsiniz...haklısınız etkilemeye çabalamanız boşa çıkar...ben ancak insanların samimiyetinden etkilenirim saygılarından erdemlerinden zekalarından ve bunu doğru kullanabilmelerinden..bu yüzden günlük hayatta da öyle pek kimseyle sohbet etmem..herkesin sohbetinen keyif almam...seçiciyimdir... Evet şu sıralar çekilmeye çalışıyorum. Zira boş tartıştığımızı anladım. Bu yazımı bile boşa yazdığımın farkındayım. Samimi gözükmeye çalışıyorsun ama değilsin. Zira samimiyet, samimi gözükür gibi olmak değildir. Samimiyet sağ duyulu olmak, sağ duyulu olmak ta objektif olmak demektir. Sağduyulu, objektif olan bir insanın takıntıları olmaz. Bir kültürün yoğun savunucusu olmadığı gibi, evrensel/bilimsel düşünmeye çalışır. İşte budur samimiyet. Sizler bilimi bile kendi gözlüklerinizle görüyor ve sadece pozitif bilimleri bilim addediyorsunuz. Diğer sosyal bilimleri de masallarla uzlaştırma çabalarındasınız. Sende her teistin yaptığı gibi, gerçekler karşısında ya cevap vermiyor yada çarpıtarak cevap veriyorsun. Çarpıtmaları son zamanlarda demagojiye de bozdun. Birincisi her arkadaşımızın burada bildiklerini ortaya koymasının nedeni; kendi doğrularından bahsetmek. Buradaki amaç nedir? Senin dediğin gibi düşünürsek eğer; aklımıza esiyor, "yahu bu günde şu konuda bildiklerimi asayım foruma" diyoruz ve buraya doğrularımızı asıyoruz. Olabilirmi böyle birşey? Yok eğer, yanlışları görüyor, dayanamıyor müdahale ediyorsan; O halde; "bir amacım yok banane" demelisin değilmi? Bu konuda bile samimi olamadın çelişkili sözlerinle. Ben ise herkesle sohpet eder üslubumca tartışırım zira alçakgönüllü olup kendini beğenmemek te bir erdemdir. Herkesin birilerinden alacağı birtakım bilgiler vardır. Filozoflarımız "bilmediğimi biliyorum" demiştir. Kaldıki üslup konusunda bile alçak gönüllü olmak gerekir. Taaki zarar görene kadar. Doğal olmak ta erdemli olmaktır. fikirlerim bir çok kimsenin düşündüğü gibi çocukluktan beri kafama doldurulan bilgiler değildir...belli bir yaşa geldikten sonra herbilgiyi kendime mal etmeye çabaladım...bilginin hep peşinde oldum...bana hagi konuda olursa olsun eğer bir şey dikte edilirse ona karşı bir savunma oluşur..ama kendim ikna olduğumda artık o bilgi benimdir...ve savunurum...yine de kendime yanılma payı koyarım herşeye rağmen... Bu konuda da samimi değilsin. Zira bu bilimseldir; Çocuklukta aldığı bilgiden etkilenmeyen insan olamaz. Bilimsel ispatı ise insanların %99 unun çocuklukta edindiği kalıplarının dışına çıkamamasıdır. Uzaydan geldiğini sanmıyorum. Diğer yanılgın, bilgi ile metafizik inançlar ters oranlıdır. İnsanlar bilgisinin azlığı oranında, ya da açıklaması uzun sürecek bazı zorunluluk ve çıkarlar için, kaynağı olmayan metafizik inançlar peşindedir. isterdim ki siz benim söylediklerimi açıklamalarınızla kanalize edin ya da aksini ispatlayın...ama olmadı...gördünüzmü ahlak konusu ne kadar zor bir konu...oysa hayatımızın en basit konularından biri gibi duruyor...sizin materyalist ve sosyalist bir bakış açısıyla toplumsal ahlakı savunmanız ve toplumu bireyin de önünde tutmanız beklenir ..ama siz bunu da savunmadınız...ahlaksızlığın kaynağı örgütlenmiş devlettir...brdan anarşiye atlama yapabilir bunun da olmazını söylersiniz... Ne tür bir ahlakı savunmam gerektiğini bana öğretmeyi bırakıver. Sosyalist ahlakla, toplumsal ahlakın ne olduğunu bilebilecek birikimdeyim. Yine her teistin yaptığı gibi "Bilmiyorsun" tavırlarına sende giriyorsun. Aslında değişik gözükmeye çalışıyorsun ama hiçte değilsin. Sen biraz daha "mış" gibi davranıyorsun. Savunduğum diyalektik materyalist ahlakın ne olduğunu, toplumu, bireyi senden öğrenecek değilim. Kibirini kendine sakla. *********** kaynağı, örgütlenmiş devlet olamaz. Devlete hakim olan sınıfın etkenliği önemlidir. Zira sosyalist devlet te "halk örgütlü" devlettir. *********** kaynağı, insan değerinden kopuk emperyalist zihniyetin oluşturduğu yaşamsal baskıdan gelir. Çok bilmiş dostum. "değerli insan köpeğiyle evlenir demedim ki ben...ahlak objektif mi subjektif mi tartışmasına atıfla kendi köpeğiyle evlenmeyi bir insanlık hakkı olarak gören insanların varlığından ve onların kendi subjektif bakışları ile haklı olabilirliklerinden bahsetim..neden kızdınız...insan değerinden hareketle hiçbir ahlaki tanımlamayı ve sınırlamayı kabul etmeyen görüşe atıfta bulundum...hatırlarsanız bunları yazdığım iletimde öncesindeki cümlemde ahlakı tanımlarken kutsaldan soyutlanana bir anlayış geliştirirler ve bunu kendileri de beğenmez manasında birşey söylemiştim..bakın siz bile beğenmemiş ve darılmışsınız bana... Darılırım tabi. İşte yaptığın demagojiyi sen söylüyorsun. İnsan değerinden hareketle, ahlakta yapılacak her tür düzenlemeyi, her tür bilim kabullenmekte. Sen ise, "insan değeri" için çağrı konusunu, köpekle cinsel isteğin demagojisi olarak göstermektesin. Söylediğini çarpıtmaya çalışıyosun ama beceremiyorsun. ben bilimi tabi ki benimserim..aksini aklı başında kimse söylemiyor zaten...karıştırılan nokta burda...inanmak kelimesinin bu yüzden üzerinde durdum...bilimi dinin rakibi gibi gösterip vuruşturmaya çalışmak ve bilime taraftarlar düşmanlar oluşturma çabası kof bir çabadır...bilim bilgiye ulaştıran bir yoldur...bilim atomun parçalandığıda ne kadar büyüük bir enerji ortaya çıkardığnı bulur...ahlaklı insan onu alır insanlığın faydasına kullanır...******** insan atom bombası yapıp masum insanların tepesine atar...bilim burada taraf değildir...bilgiyi kimin nerede hangi maksada hizmet etme yönünde kullandığıyla alakalıdır... Bilimi benimserim diyen utangaç bilimciler her zaman var olmuşlardır hem bilimle hem de cin şeytan ve fallarla bir yaşam seçmişlerdir. Bu onların yaşam anlayışlarıdır. Çıkarlarına bu uygundur böyle yaparlar. Bilim bilgiye ulaşan yoldur ve metafizik engellerine çarpar. Metafizik masalları "inanç" olarak gösterip konuyu duygusallaştırıyorsun. Kişilerin hassasiyetine hitap etmeye çalışıyorsun. İşte samimiyet(!) örneği. Mistisizm, metafizik, masal farklı şeyler değiller. "Bilim burada taraf değildir" sözü, tam bir teist mantığı. Söyylediğim gibi bilim deyince sadece doğa bilimlerini sanan işine gelir utangaç bilimcilerin savunuları. bu yüzden bilime saygımız büyük...ama o kadar aşikare dini olanı reddetme için bilimsellik oraya buraya çekiştiriliyor ki ister istemez takla atma gibi görünüyor...ayrı bir başlık açabiliriz bunun için...birşey daha aslında ortaçağın köleci işkenceci mantığına takılan sizsiniz gibi geliyor bana...ben kendi adıma hz ademden beri inen ayetlere hem de kainattaki ayetlere hayranım...karıncanın sivrisineğin yaratılışına hayranım... insana hayranım...insanın yaratılışına ve onu yaratana insan kılana değer verene hayranım... "Bilime saygımız büyük" ayrı bir samimiyetsizlik. Metafizik inançlarla bilim'in karşısına çıkmayı bilime saygı olarak nitelendirmek, tamda bir kandırmaca. Elinizden gelse bilimin içerisine cinleri şeytanları sokacaksınız. Sizlerin "bilime saygı amacınızın asıl amacı bu. Ademden beri geliştirdiğiniz mistik inançları bilimsel göstermek, veya bilimle uzlaştırmaya çalışmak, asıl takla atmaktır. Takiyyedir. İşte görüyorsun, objektif olunamayınca tartışmalardan bir sonuç ta alınamayacak. Samimi olabilmenin ilk koşulu, objektif olmayı iyicene kavramak olacaktır. Ön kabullerle asla objektif/samimi olunamaz. Helede bir ortaçağ toplumunun anlayışını savunarak. Kendini objektif olabilmek için resetlemelisin. Artık konuları da, söylediklerimi de çarpıtsan dahi cevap vermeyeceğim. Hoşçakal. Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 . Samimi gözükmeye çalışıyorsun ama değilsin. Zira samimiyet, samimi gözükür gibi olmak değildir. Samimiyet sağ duyulu olmak, sağ duyulu olmak ta objektif olmak demektir. Sağduyulu, objektif olan bir insanın takıntıları olmaz. Bir kültürün yoğun savunucusu olmadığı gibi, evrensel/bilimsel düşünmeye çalışır. İşte budur samimiyet. Sizler bilimi bile kendi gözlüklerinizle görüyor ve sadece pozitif bilimleri bilim addediyorsunuz. Diğer sosyal bilimleri de masallarla uzlaştırma çabalarındasınız. Sende her teistin yaptığı gibi, gerçekler karşısında ya cevap vermiyor yada çarpıtarak cevap veriyorsun. Çarpıtmaları son zamanlarda demagojiye de bozdun. Birincisi her arkadaşımızın burada bildiklerini ortaya koymasının nedeni; kendi doğrularından bahsetmek. Buradaki amaç nedir? Senin dediğin gibi düşünürsek eğer; aklımıza esiyor, "yahu bu günde şu konuda bildiklerimi asayım foruma" diyoruz ve buraya doğrularımızı asıyoruz. Olabilirmi böyle birşey? Yok eğer, yanlışları görüyor, dayanamıyor müdahale ediyorsan; O halde; "bir amacım yok banane" demelisin değilmi? Bu konuda bile samimi olamadın çelişkili sözlerinle. Ben ise herkesle sohpet eder üslubumca tartışırım zira alçakgönüllü olup kendini beğenmemek te bir erdemdir. Herkesin birilerinden alacağı birtakım bilgiler vardır. Filozoflarımız "bilmediğimi biliyorum" demiştir. Kaldıki üslup konusunda bile alçak gönüllü olmak gerekir. Taaki zarar görene kadar. Doğal olmak ta erdemli olmaktır. Bu konuda da samimi değilsin. Zira bu bilimseldir; Çocuklukta aldığı bilgiden etkilenmeyen insan olamaz. Bilimsel ispatı ise insanların %99 unun çocuklukta edindiği kalıplarının dışına çıkamamasıdır. Uzaydan geldiğini sanmıyorum. Diğer yanılgın, bilgi ile metafizik inançlar ters oranlıdır. İnsanlar bilgisinin azlığı oranında, ya da açıklaması uzun sürecek bazı zorunluluk ve çıkarlar için, kaynağı olmayan metafizik inançlar peşindedir. Ne tür bir ahlakı savunmam gerektiğini bana öğretmeyi bırakıver. Sosyalist ahlakla, toplumsal ahlakın ne olduğunu bilebilecek birikimdeyim. Yine her teistin yaptığı gibi "Bilmiyorsun" tavırlarına sende giriyorsun. Aslında değişik gözükmeye çalışıyorsun ama hiçte değilsin. Sen biraz daha "mış" gibi davranıyorsun. Savunduğum diyalektik materyalist ahlakın ne olduğunu, toplumu, bireyi senden öğrenecek değilim. Kibirini kendine sakla. Ahlaksızlık kaynağı, örgütlenmiş devlet olamaz. Devlete hakim olan sınıfın etkenliği önemlidir. Zira sosyalist devlet te "halk örgütlü" devlettir. Ahlaksızlık kaynağı, insan değerinden kopuk emperyalist zihniyetin oluşturduğu yaşamsal baskıdan gelir. Çok bilmiş dostum. Darılırım tabi. İşte yaptığın demagojiyi sen söylüyorsun. İnsan değerinden hareketle, ahlakta yapılacak her tür düzenlemeyi, her tür bilim kabullenmekte. Sen ise, "insan değeri" için çağrı konusunu, köpekle cinsel isteğin demagojisi olarak göstermektesin. Söylediğini çarpıtmaya çalışıyosun ama beceremiyorsun. Bilimi benimserim diyen utangaç bilimciler her zaman var olmuşlardır hem bilimle hem de cin şeytan ve fallarla bir yaşam seçmişlerdir. Bu onların yaşam anlayışlarıdır. Çıkarlarına bu uygundur böyle yaparlar. Bilim bilgiye ulaşan yoldur ve metafizik engellerine çarpar. Metafizik masalları "inanç" olarak gösterip konuyu duygusallaştırıyorsun. Kişilerin hassasiyetine hitap etmeye çalışıyorsun. İşte samimiyet(!) örneği. Mistisizm, metafizik, masal farklı şeyler değiller. "Bilim burada taraf değildir" sözü, tam bir teist mantığı. Söyylediğim gibi bilim deyince sadece doğa bilimlerini sanan işine gelir utangaç bilimcilerin savunuları. "Bilime saygımız büyük" ayrı bir samimiyetsizlik. Metafizik inançlarla bilim'in karşısına çıkmayı bilime saygı olarak nitelendirmek, tamda bir kandırmaca. Elinizden gelse bilimin içerisine cinleri şeytanları sokacaksınız. Sizlerin "bilime saygı amacınızın asıl amacı bu. Ademden beri geliştirdiğiniz mistik inançları bilimsel göstermek, veya bilimle uzlaştırmaya çalışmak, asıl takla atmaktır. Takiyyedir. İşte görüyorsun, objektif olunamayınca tartışmalardan bir sonuç ta alınamayacak. Samimi olabilmenin ilk koşulu, objektif olmayı iyicene kavramak olacaktır. Ön kabullerle asla objektif/samimi olunamaz. Helede bir ortaçağ toplumunun anlayışını savunarak. Kendini objektif olabilmek için resetlemelisin. Artık konuları da, söylediklerimi de çarpıtsan dahi cevap vermeyeceğim. Hoşçakal. anlıyorum...yoktur birbirimizden farkımız diyorsunuz sadece.... ya yazılanları tekrar okuyun....ya da boşverin unutun gitsin.... selamlar ve yine de sevgiler... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Elinizden gelse bilimin içerisine cinleri şeytanları sokacaksınız. Sizlerin "bilime saygı amacınızın asıl amacı bu. Ademden beri geliştirdiğiniz mistik inançları bilimsel göstermek, veya bilimle uzlaştırmaya çalışmak Zaten bütün sorun, üzerinde kıyametin koptuğu konu bu değil mi? Bir kere "bilim" diye ağzını açan bir insan "Hz. Adem" diye bir laf etmez. Bilimde "Hz. Adem" diye bir şey yoktur. Bilimde "Hz." deyince frekansın birimi olan ve saykıl/saniye olarak tanımlanan "Hertz" anlaşılır. Hz. Adem'den bahsedecekseniz vaaz kürsüsüne, ya da dini nasihat kanalında kamera karşısına geçeceksiniz. Bilim Hz. Adem diye birini tanımıyor, tanımlamıyor, kusura bakmayacaksınız. Hayır şimdi, bilim tartışacaksak durum bu. Ama din tartışıyorsak, ki bu forumda öyle, o zaman din eğer bir tartışma konusu ediliyorsa, "Hz Adem'den beri..." diyemezsiniz, çünkü bu burada tartışılıyor. Peşin olarak kabullenilmiş değil. Peşin kabullerinizi vaaz kürsüsünden atarsınız. Sizin yapacağınız, Hz. Adem tanımlamasının neye dayandığını, bu tanımlamanın etkilerinin ne olduğunu, Hz. Adem'in torunları olduklarını düşünen insanların daha erdemli ve ahlaklı davranma durumunda olduklarını filan söylemektir. Maymunun torunları olduklarına inanan insanların maymun gibi davranacağını iddia edeceksiniz, biz de oturup tartışacağız. Yani sizin savınız ahlakın temelinin ve kaynağının din olduğu, o halde bunu savlayacaksınız. Dinin hayattan çıkmasının veya hayata yerleşmesinin getirileri, götürüleri tartışılacak burda. "Hop, ne zamandır forum komiserliğini üstlendin?" sorusu akla geldiyse, öyle durumdan vazife çıkarma durumu yok, bu sadece bir öneri. Olması gereken benim düşünceme göre bu, kabul etmeyen yine istediğini tartışsın. Benim bu konudaki fikrime gelince: Kimse kalkıp: "Ey millet, bundan böyle din diye bir şey yok. Herkes keyfine baksın, içkileri de ben ısmarlıyorum!" diyemeyeceğine göre, bu bir süreçtir, bu bir... İkincisi: Başka biri de kalkıp: "Destur! Bu ne ahlaksızlıktır bre? Bundan kelli kimse din hakkında ileri geri laf etmeye, kutsallarımıza dil uzatmaya, yoksa tiz boynu vurula!" da diyemeyeceğine göre, kutsal mutsal yok, her şey tartışılabilir. Biri çıkar tıpkı sizin "şeker bilimciler" dediğiniz gibi "şeker Muhammed" diyebilir. Kızmaca yok. "Külahımın peygamberi" de diyebilir, yine kızmaca yok. Onun düşüncesi o, kutsallığa ve kutsal kişilere inanmıyor, bunu ifade edecek. Sizin için sorun yok, zaten bilimciler kutsal insanlar değiller. İstediğiniz gibi atıp tutuyorsunuz. Ama din insanlarının siz kutsal olduklarını iddia ediyorsunuz, biz olmadıklarını, sıradan insanlar olduklarını... Burhan'ın "külahımın rakçısı" demesi ile bu, bizce aynı şey. Bu bizim savımız yani, gürültü koparıyor diye ne yapalım şimdi, bükülelim mi? Tek fark, Burhan çıkar Tanrıverdi'ye "külahımın rakçısı" deyince gülünür, "külahımın peygamberi buyurmuş zatı cenapları, koyun kesilecekmiş bugün" dese ortalık ayağa kalkardı. Peki niye? Soruyorum niye? Şimdi: Adem torunları olduğumuz safsatası ahlaksızlığın daniskasıdır. Çocukları birbiriyle çiftleşen, kurban diye bir oğlu öbür oğlunu öldüren ve bunun hep böyle gideceğini, bir oğlunun neslinin itaatkar, bir oğlunun neslinin isyankar ve katil olarak süreceğini ve hep birbirlerini öldüreceklerini, yarısının cennete, zevk ve sefaya, yarısının cehenneme işkence çekmeye doluşup orada ebedi kalacaklarını söyleyen bir öğreti... Bundan büyük ahlaksızlık mı olur? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Eğer insanın yeryüzünde tanrının halifesi, en değerli ve erdemli varlık olduğuna filan inanıyorsanız, alırsınız bir National Geographic dergisi, açarsınız 36. sayfasını... Orada iç burkan bir fotoğraf görürsünüz. En erdemli diye tanımladığınız yaratıklardan oluşan bir sürü, erdemli olmadığına inanılan fakat dünyada sadece 700 tane yaşayan üyesi kalmış ve son derece barışçıl canlılar olup, ailesiyle mutlu bir yaşam sürmekten ve yavrularını sevip okşayıp onları büyütmekten başka bir ereği olmayan başka bir canlıyı bayıltmış, vahşice bağlamış ve ya işkence ederek öldürmeye, ya esaret altında ızdırap içinde yaşamaya mahkum etmeye götürürlerken görüntülenmiştir... Sorsanız yaratıkların hepsi de eminim son derece dindardır. İçlerinde ilaç için olsun bir ateist bulmanız olasılığını yüzde sıfır görüyorum. Zavallı esirin o kendini kutsal, tanrının özel yaratığı sanan budala canlıya benziyor olmaktan ve ondan daha iri ve güçlü olmaktan başka hiç bir inancı ve suçu yoktur... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Eğer insanın yeryüzünde tanrının halifesi, en değerli ve erdemli varlık olduğuna filan inanıyorsanız, alırsınız bir National Geographic dergisi, açarsınız 36. sayfasını... Orada iç burkan bir fotoğraf görürsünüz. En erdemli diye tanımladığınız yaratıklardan oluşan bir sürü, erdemli olmadığına inanılan fakat dünyada sadece 700 tane yaşayan üyesi kalmış ve son derece barışçıl canlılar olup, ailesiyle mutlu bir yaşam sürmekten ve yavrularını sevip okşayıp onları büyütmekten başka bir ereği olmayan başka bir canlıyı bayıltmış, vahşice bağlamış ve ya işkence ederek öldürmeye, ya esaret altında ızdırap içinde yaşamaya mahkum etmeye götürürlerken görüntülenmiştir... Sorsanız yaratıkların hepsi de eminim son derece dindardır. İçlerinde ilaç için olsun bir ateist bulmanız olasılığını yüzde sıfır görüyorum. Zavallı esirin o kendini kutsal, tanrının özel yaratığı sanan budala canlıya benziyor olmaktan ve ondan daha iri ve güçlü olmaktan başka hiç bir inancı ve suçu yoktur... sayın demirefe insanın değerli varlık oluşu ile yaptıklarının tamamı değerli ve doğrudur demek farklı şeylerdir değil mi... dinin getirdiği öğreti insanın mükerrem bir varlık oluşudur...ama hemen ardından gelen esfeli safilin ifadesi sizin bahsettiğiniz durumu açan bir ifadedir... insan yaraatılış olarak elbette değerlidir...ama yapıp ettikleri ile en değerli ya da en aşağı olabilir ahlaki açıdan.... bilimin hz tanımlamasını kabul ettiği ya da etmesi gerektiği gibi bir savunma olmamıştır....bilim tarafsız demişiz aksine...bilimi tekeline alıp (Ne hakla?) taraftar ve düşman icat etmeye çalışanlara sormak isterim....bilim adamı olanların tamamı ateist midir...ya da bilim adamı olmak için insanların inançlarından soyutlanması mı gerekir....yoksa bilim bilgiye ulaşmada bir metod mudur... selamlar... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Sayın Demirefe ; ''Şimdi: Adem torunları olduğumuz safsatası ahlaksızlığın daniskasıdır. Çocukları birbiriyle çiftleşen, kurban diye bir oğlu öbür oğlunu öldüren ve bunun hep böyle gideceğini, bir oğlunun neslinin itaatkar, bir oğlunun neslinin isyankar ve katil olarak süreceğini ve hep birbirlerini öldüreceklerini, yarısının cennete, zevk ve sefaya, yarısının cehenneme işkence çekmeye doluşup orada ebedi kalacaklarını söyleyen bir öğreti.. Bundan büyük ahlaksızlık mı olur? '' diye sormuşsunuz ? evet olur .. Bütün bu *********** ''islam öğretisi'' diye önce yutturmaya çalışmak, sonra da insan iradesini inkar edip, her şeyin sorumlusu olarak olmadığını iddia ettiğiniz Tanrı olarak göstermeye çalışmak... daha kötüsü de var... öyle olmadığını bildiğiniz halde, bilerek ve isteyerek, böyle bir iddiada bulunmak... Aslında cevap vermeye bile değmeyecek mesnetsiz ucuz, basit, sıradan bir söylem işte... Müslümanların sizin Allaha ve Muhammede alaycı ve incitici bir uslup kullanmanızı nasıl karşıladıklarını düşünüyorsunuz ? '' onların ilahları(kutsalları-değerleri-önemsedikleri şeyler) hakkında incitici, küçük düşürücü, sözlerde ve davranışlarda bulunmayınız, çünkü onlar da aynı şekilde sizin kutsallarınıza-önemsediğiniz şeylere benzer şekilde davranabilirler...'' diyen ilahi bir uyarının muhatablarıdır... size o ifadeleri kullandığınız için, hiç bir müslüman elbette ''***********'' şeklinde bir yaklaşım sergilemez...bu doğru ... Ama sayın Demirefe, 1- Değerler kümelerimiz birbirinden farklı ve hiyerarşileri de değişik, bu bir gerçek değil mi ? Siz kendi değer kümenizin değerleri ile bizim değerler kümesi arasında ontolojik bir eşleme yapıp, kendi değerlerinizle müslümanların değerlerini örtüştürerek algılamaya çalışıyorsunuz. 2- Müslümanların değerleri içerisinde ki Tanrı, Melek, Resul gibi ontolojik değerleri, kendi sisteminizde karşılayacak kutsal olmadığı için, ''şeker bilim adamı'' şeylerle kıyaslamaya kalkışmanız, normal gibi gözükse de, aslında ne kadar büyük çapsızlık ve *********** değil mi ? 3- Yaptığınız kıyaslama, çok önemli maddi hatalar içerdiği gibi, önemli içsel hatalar da içermektedir .... ''Külahımın Rakıcısı'' sözüne gülmeniz, sizin kendi kabullerinizle ilişkilidir... Sizin ''kutsal''ınızın olmayışını esasmış gibi kabul edip, sizin gibi inanmayan ve düşünmeyen insanların da ''kutsal''ının olmaması gerekli kılacağını düşünmek kadar ahlaksızca bir düşünce olabilir mi ? Yoksa insanların neye, ne kadar ve nasıl inanacaklarını, neyi kutsal kabul edeceklerini siz mi belirleyeceksiniz ? sizin deyiminizle böyle bir ********** olabilir mi ? 4- İnsanlar ayağa kalkınca da soracaksınız ''Neden ?'' Müslümanlar, kendileri gibi inanmayan kimselerin haklarına tecavüz edip, onların değerlerine alay edecek, küçük düşürecek bir ifade ya davranışta bulunsalar, ilk ben ayaklanmalıyım diye inanırım... İlk ben ayağa kalkmalıyım bu haksızlığa, bu saygısızlığa karşı... bu insan olmanın, duyarlı olmanın ve var olmanın bir göstergesidir.. insan da azıcık kemik olmalı değil mi ? iskeleti olmayan yumuşakçalar ayağa kalkmasını bilmezler... 5- bir özür boçlu olduğunuzu düşünüyorum, müslümanlara sayın demirefe... Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Bence sayın demirefe birilerine özür borçluysa, o zaman Müslümanların da tüm insanlığa bir özür borcu var sanırım... Azhap 72 - "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o zalimdir, çok cahildir." Şuara 224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. Araf 179 - İşte bunlar ********* gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. Furkan 44 - Onlar ******** gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. Bunlar sadece birkaç örnek ayet... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Eğer insanın yeryüzünde tanrının halifesi, en değerli ve erdemli varlık olduğuna filan inanıyorsanız, alırsınız bir National Geographic dergisi, açarsınız 36. sayfasını... Orada iç burkan bir fotoğraf görürsünüz. En erdemli diye tanımladığınız yaratıklardan oluşan bir sürü, erdemli olmadığına inanılan fakat dünyada sadece 700 tane yaşayan üyesi kalmış ve son derece barışçıl canlılar olup, ailesiyle mutlu bir yaşam sürmekten ve yavrularını sevip okşayıp onları büyütmekten başka bir ereği olmayan başka bir canlıyı bayıltmış, vahşice bağlamış ve ya işkence ederek öldürmeye, ya esaret altında ızdırap içinde yaşamaya mahkum etmeye götürürlerken görüntülenmiştir... Sorsanız yaratıkların hepsi de eminim son derece dindardır. İçlerinde ilaç için olsun bir ateist bulmanız olasılığını yüzde sıfır görüyorum. Zavallı esirin o kendini kutsal, tanrının özel yaratığı sanan budala canlıya benziyor olmaktan ve ondan daha iri ve güçlü olmaktan başka hiç bir inancı ve suçu yoktur... Azhap 72 - "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o zalimdir, çok cahildir." Şuara 224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. Araf 179 - İşte bunlar ******** gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. Furkan 44 - Onlar *********** gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. Bunlar sadece birkaç örnek ayet... aslnda tam olarak aradığım cevap buydu..teşekkürler sayın muki.... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Sayın muki istemesede Sayın Demirefenin tanımladığı vahşete ilşkin ayetleri bulup çıkarmış... özellikle Araf 179 - İşte bunlar ****** gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. ayetini tam isabet yapmış... Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2007 Sayın muki istemesede Sayın Demirefenin tanımladığı vahşete ilşkin ayetleri bulup çıkarmış...özellikle Araf 179 - İşte bunlar ******* gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. ayetini tam isabet yapmış... Sayın evaporit, kişisel saldırıları bırakıp konuya yoğunlaşsanız diyorum... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Sayın muki, bu size karşı kişisel bir saldırı değil ki ? bakın Sayın Demirefe, orada bir dergiden ve o dergideki bir yazıdan bahsediyor... okuyabildiniz mi ? o yazıda insanların türü yok olmakta olan bir hayvan türüne saldırıda bulunduklarını anlatıyor... onları yok ettiklerinden bahsediyor... Şimdi bu insanların ahlaki pozisyonlarını sorguluyor.... sizin yazmı olduğunuz ayetleri okuyunca da içlerinde gerçekten bu insanları tanımlayacak bir ayeti sizin yazdığınızı gördüm... sanırım siz de bizimle aynı fikirdesiniz dir öyle değil mi ? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Basit ve ucuz bir çıkış yolu... Davranışları hoşuna gitmeyen insanları en aşağı canlılık derecesine düşür, türlü hakaretlerle aşağılayarak egonu tatmin et, ölünce de yüksek fırınlarda kavurmaya gönder. Sana boyun eğen ve itaat edenleri kutsa, en yüce canlı yap, aynı günahları işlemiş olsalar da affet, ölünce ebedi zevk sefa vaadet... Böyle bir şey yoktur. İnsan olgusu tümüyle ve ayrımsanmaksızın ele alınan bir olgudur. İnsan tüm davranışlarıyla canlı evriminin en üst basamağıdır. Bu gezegene ve bu doğaya ne yapıyorsak birlikte yapıyoruz, ne yapamıyorsak birlikte yapamıyoruz. Sorumluluk ve görev hepimize ait. Öyle yarısını cennete yarısını cehenneme göndermekle çözülmez. Ben bilmem neye inanıp neye inanmıyormuş, dini mezhebi neymiş. Ben ne yaptığına bakarım. İnsanların bir kısmı hayvanlardan aşağı, bir kısmı meleklerden yüksek filan değildir. Bu yeryüzünde hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz ve bu gezegeni hepimiz şekillendiriyoruz. İnsanları kategorize etmekle bir yere varamayız. Koyarsın kuralı, ihlal edenin kimliğine bakmadan canına okursun, aklı başına gelir. Yaratanına havale etmekle hiç bir iş çözülmez... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Basit ve ucuz bir çıkış yolu... Davranışları hoşuna gitmeyen insanları en aşağı canlılık derecesine düşür, türlü hakaretlerle aşağılayarak egonu tatmin et, ölünce de yüksek fırınlarda kavurmaya gönder. Sana boyun eğen ve itaat edenleri kutsa, en yüce canlı yap, aynı günahları işlemiş olsalar da affet, ölünce ebedi zevk sefa vaadet... Böyle bir şey yoktur. İnsan olgusu tümüyle ve ayrımsanmaksızın ele alınan bir olgudur. İnsan tüm davranışlarıyla canlı evriminin en üst basamağıdır. Bu gezegene ve bu doğaya ne yapıyorsak birlikte yapıyoruz, ne yapamıyorsak birlikte yapamıyoruz. Sorumluluk ve görev hepimize ait. Öyle yarısını cennete yarısını cehenneme göndermekle çözülmez. Ben bilmem neye inanıp neye inanmıyormuş, dini mezhebi neymiş. Ben ne yaptığına bakarım. İnsanların bir kısmı hayvanlardan aşağı, bir kısmı meleklerden yüksek filan değildir. Bu yeryüzünde hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz ve bu gezegeni hepimiz şekillendiriyoruz. İnsanları kategorize etmekle bir yere varamayız. Koyarsın kuralı, ihlal edenin kimliğine bakmadan canına okursun, aklı başına gelir. Yaratanına havale etmekle hiç bir iş çözülmez... Zaten cevabı kendiniz vermişsiniz diyeceğim ama, ya yorgunluktan, ya da uykusuzluktan ne yazdığınızdan haberiniz yok sanırım... İnsan zaten yapıp ettikleri ile o dediğiniz sıfatları hak ediyor değil mi ? Ama şu yaptığınıza bakarmısınız şimdi : 1- Tanrı ''İnsanların yarısını cennete, diğer yarısını cehenneme'' koymaz... Hak eden bir kısım cennete giderken, diğer bir kısım da hakettiği cezayı çeker...bu adalettir.. siz ise toptancılık yapıp, hepsine aynı cezayı ya da aynı mükafatı verme yolundasınız... bu adalet değildir... kim neyi hak ederse onunla karşılık bulmalı değil mi ? 2- Siz iradeye inanmadığınız için insanların meleklerden daha üstün olacağıa inanmıyorsunuz... Oysa insan iradesi ile Meleklerden de üstün olabilir, belki de esfeli safilin olabilir... bu tamamen onun elinde olan bir şey... 3- Yeryüzünü şekillendirme işi derken, bunun içinde tahrip etmek de var, imar etmek de.... Tahrip edenle, imar edeni aynı kefeye koyan bir tanrıya iman etmemizi beklemiyorsunuzdur umarım... 4- Eğer Tanrının bu ayetini, sizin koyduğunuz o dergideki insanlar için kullanmayacaksanız (Esfeli safilin), neden o insanları yazınıza alıntılayıp, vahşet ve gayri insanı davranış olarak gösterdiniz anlayamıyorum... Tanrı hiç bir yarattığı için hakaret edip aşağılamaz, İnsan ne yaparsa kendi elleriyle yapar.. bunun aksini iddia etmek, iftiradır, asıl ucuz ve basitlik budur, bence... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Müslümanlar, kendileri gibi inanmayan kimselerin haklarına tecavüz edip, onların değerlerine alay edecek, küçük düşürecek bir ifade ya davranışta bulunsalar, ilk ben ayaklanmalıyım diye inanırım... İlk ben ayağa kalkmalıyım bu haksızlığa, bu saygısızlığa karşı... insan da azıcık kemik olmalı değil mi ? iskeleti olmayan yumuşakçalar ayağa kalkmasını bilmezler... Sayın evaporit, insanlar omurgalı canlılardır. Yumuşakçaların klavye tuşlarına basacak parmakları yoktur. Bu yüzden benim hakkımda kemiksizlik endişesi taşımanız yersiz olduğu gibi ben de sizden bu konuda endişeli değilim. O halde kutsal olarak kabul ettiğiniz ve her insana (bu arada bana da) hitap ettiğini, yükümlülük yüklediğini iddia ettiğiniz dininizin kitabında, bahsettiğiniz ve sayın Muki'nin alıntıladığı küçük düşürücü hakaret ifadeleri yer almaktadır. Buyrun, ayağa kalkın... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Sayın evaporit, insanlar omurgalı canlılardır. Yumuşakçaların klavye tuşlarına basacak parmakları yoktur. Bu yüzden benim hakkımda kemiksizlik endişesi taşımanız yersiz olduğu gibi ben de sizden bu konuda endişeli değilim. O halde kutsal olarak kabul ettiğiniz ve her insana (bu arada bana da) hitap ettiğini, yükümlülük yüklediğini iddia ettiğiniz dininizin kitabında, bahsettiğiniz ve sayın Muki'nin alıntıladığı küçük düşürücü hakaret ifadeleri yer almaktadır. Buyrun, ayağa kalkın... 1- ''İnsan da azıcık da kemik olmalı'' sözündeki kemik kelimesinin mecaz manada kullanıldığını anladığınıza sevindim... 2- Tanrı sorumluluk sahibi olarak bütün insanları görür.. Özel olarak da müslümanları sorumlu kılar... İnsanlar, akletmek ve tefekkür etmek gibi bir sorumlulukla muhatap alınırken, Müslümanlar için de yeryüzünde kötülükle mücadele etme, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymak gibi sorumluluklara muhatap kılınmıştır... Yani Sayın Demirefe, endişe buyurmayınız.... O Ayetlerdeki hakaret olarak algıladığınız ifadelere gelince, ''zalim, gaafil, şaşkın, cahil ve esfeli safilin'' kavramlarını kastediyor olmalısınız... önceki iletimde yazdığım gibi hepsi bir eylemin neticesidir... ilk 4 sıfat kelimesinin karşılıklarını bildiğinizi ve tanımlama içerdiklerini, hakaret kasdı taşımadıklarını tahmin ediyorum.... Tamam ? Ama sizin sorduğunuz, Esfeli Safilin olmalı büyük olasılıkla .... Arkadaşlar.. Hayvanları ve bitkileri sahip olmadıkları bir özelliklerini kullanmadıkları nedeniyle yargılayamayız, eleştiremeyiz... Ama insan sahip olduğu özellkleri nedeniyle sorumludur (akıl gibi) .. Tanrının esfeli saflin olarak nitelediği ise yeryzünde fitne çıkarıp, insanlık değerlerini yok etmeye çalışanlardır... Allah adına Allah adını kullanarak insanları aldatanlar için kullanılmaktadır... Şimdi hala ısrarcımısınız ? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yok canım ne esfeli safilini... Biz hakaret ayetlerini buraya yazdığımızda moderasyon yıldızlıyor. Öyle ağır kelimeler var yani. O yüzden alıntılayamıyoruz. Siz bir zahmet açıp okuyacaksınız artık. Küçük bir ipucu vereyim, o ifadeleri birinin yüzüne karşı sarfetseniz sizi mahkemeye verebilir. Yalnız önyargılı değil, "sizi gidi sizi... Hepsi müstehak bunlara, az bile demiş" peşin hükümlülüğünden, bir de "yaratıcı değil mi kardeşim, kendi yarattığına istediği hakareti yapar, mal onun değil mi size ne?" saplantısından sıyrılıp okuyun size zahmet. Ola ki bizim algımız öyle olmadığı için bize hakaret gibi geliyor, size gelmiyor olabilir. Empati yapınız... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yok canım ne esfeli safilini... Biz hakaret ayetlerini buraya yazdığımızda moderasyon yıldızlıyor. Öyle ağır kelimeler var yani. O yüzden alıntılayamıyoruz. Siz bir zahmet açıp okuyacaksınız artık. Küçük bir ipucu vereyim, o ifadeleri birinin yüzüne karşı sarfetseniz sizi mahkemeye verebilir. Yalnız önyargılı değil, "sizi gidi sizi... Hepsi müstehak bunlara, az bile demiş" peşin hükümlülüğünden, bir de "yaratıcı değil mi kardeşim, kendi yarattığına istediği hakareti yapar, mal onun değil mi size ne?" saplantısından sıyrılıp okuyun size zahmet. Ola ki bizim algımız öyle olmadığı için bize hakaret gibi geliyor, size gelmiyor olabilir. Empati yapınız... sayın demirefe ..bazen yazdığımız ifadelerde hakaret kastetmediğimizde de yıldızlıyorlar..bakıyoruz yazı anlaşılmaz bir hale geliyor...oysa hiç te hakaret olarak algılamadık yazarken.... düşünürüm bazen şaban isminin ne günahı var...hiç....ama şaban ismini duyduğumuzda hemen hemen herkes güler gülümser...çünkü o ismi kemal sunalı filimleriyle eşleştirerek duyarız...adam bakan bile olsa şaban bey olsa yine bu durum değişmez.... algılarımız hep birşeylerle özdeşiktir...birleşiktir...bunun bazen bilincinde oluruz....bazen de biliçaltı bu eşleşmeleri biz farkına varmadan yapar... empati bunun için de çok önemlidir...karşımızdakinin kavramı durumu neyle özdeşleştirip anladığı çok önemlidir..bunu çözersek birbirimizi de daha kolay anlarız...aa bu ne kadar zordur değil mi.. bakın ayetleri anlarken neyle eşleme yapıyorsanız öyle anlayacaksınız....ben sizin hakaret olarak algıladığınız ayetleri kendinizle eşleştirmenizi anlamıyorum mesela....ben eşleştirirken gözümde yeryüzünde bozgunculuk yapanlar firavunlar ve onların yandaşları geliyor...zavallı hayvanları işkenceyle katledenler..bebekleri vuranlar .. yeryüzünde ilahlık taslayanlar...ama siz üzerinize alınıp hakaret var diyorsunuz...yanılıyorsunuz... oysa sizin yazdığınz dergideki habere ben o ayetleri nasıl da uyumlu gördüm ve beğendim...ya siz...kimbilir belki de içinizden o adamlara karşı aklınızdan daha ağır hakaretler bile geçmiş olabilir...yanlış tanımadıysam eğer siz merhametinizle belki de o hayvanların acısını birebir hissetmiş bile olabilirsiniz... tüm bunların dinle ne alakası var diyeceksiniz belki de....ahhhh....ahhh...anlatmaktan aciz kaldığım da bu ya.... selamlar... bakın Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Kuranda esfeli safilinden daha ağır olarak kullanılan başka bir ifade bilmiyorum... insan için bu ifade bana göre yeterince ağır gelir, ötesine ihtiyaç duymazsınız... Ama Şunu unutmayınız ki ; o bahsettiğiniz sıfatlar insanlar tarafından kazanılıyor bir şekilde... mesala ihanet eden hain olur... Tanrı onu hain yapmaz, o kendi ihaneti ile hain olur... Tanrı kimseyi kaatil yapmaz, o kendi iradesi ile o cinayeti işler ve cani sıfatını hak eder... iyi ve güzel sıfatların çalışıp kazanılarak hak edildiği gibi, kötü sıfatların da insanoğlunun kendi emeği ile hak ettiğini düşünüyorum... İnsan kendisi alkol sınırını aşar ve sarhoş olur.. insan kendisi zani olmayı tercih eder... İnsan kendisi Münafık olur (iki yüzlü şahsiyet), İnsan kendisi dürüstlüğü ve eminliği seçer... biz ona el-emin dersek o biz dediğimiz için el-emin olmaz ki? o bizatihi o sıfatı hakedip üzerine alırsa Emin olur... şimdi empati yapıp sizin gibi düşünmeye çalışayım... neden hala daha bu ifadeleri size karşı kullanılmış hakaret olarak algılayacaksınız ki ? Tanrının zaten olmadığına inanıyorsanız, ya da olsa bile bütün bunlara kudreti olmadığını düşünüyorsanız, kızmanıza zaten gerek yok... Uluhiyyet hakkından ötürü Tanrının böyle yaptığını müslümanların bu şekilde düşündüğünü sanıyorsanız yanılıyorsunuz... Çünkü Tanrı hak etmeyene hak etmediği bir sıfatı vermeyeceğini söylüyor.... Siz şu ileitniz de söylermisiniz neyi kastettiğinzi, bakın ne yazmışsınız : alırsınız bir National Geographic dergisi, açarsınız 36. sayfasını... Orada iç burkan bir fotoğraf görürsünüz. En erdemli diye tanımladığınız yaratıklardan oluşan bir sürü, erdemli olmadığına inanılan fakat dünyada sadece 700 tane yaşayan üyesi kalmış ve son derece barışçıl canlılar olup, ailesiyle mutlu bir yaşam sürmekten ve yavrularını sevip okşayıp onları büyütmekten başka bir ereği olmayan başka bir canlıyı bayıltmış, vahşice bağlamış ve ya işkence ederek öldürmeye, ya esaret altında ızdırap içinde yaşamaya mahkum etmeye götürürlerken görüntülenmiştir... Sorsanız yaratıkların hepsi de eminim son derece dindardır. İçlerinde ilaç için olsun bir ateist bulmanız olasılığını yüzde sıfır görüyorum. Zavallı esirin o kendini kutsal, tanrının özel yaratığı sanan budala canlıya benziyor olmaktan ve ondan daha iri ve güçlü olmaktan başka hiç bir inancı ve suçu yoktur... Sizin bu anlattığınız her kimlerse, anlaşılan bir vahşete sebebiyet vermiş bir takım insanlardan söz ediliyor... bu insanlar sizce hangi sıfatları hak etmişlerdir ? şimdi sizce bu insanlar kalkıp arkadaşım bize bu hakaret dolu sıfatları neden kullanıyorsun diyebilirler mi ? Hayır Neden ? Çünkü o sıfatı biz size yakıştırmadık ki, siz kendiniz elde etmeyi başardınız, bir yaşamı yok ederek.... şimdi de siz bir empati yapın... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 ben eşleştirirken gözümde yeryüzünde bozgunculuk yapanlar firavunlar ve onların yandaşları geliyor...zavallı hayvanları işkenceyle katledenler..bebekleri vuranlar .. yeryüzünde ilahlık taslayanlar...ama siz üzerinize alınıp hakaret var diyorsunuz...yanılıyorsunuz... Ne farkeder? oysa sizin yazdığınz dergideki habere ben o ayetleri nasıl da uyumlu gördüm ve beğendim...ya siz...kimbilir belki de içinizden o adamlara karşı aklınızdan daha ağır hakaretler bile geçmiş olabilir...yanlış tanımadıysam eğer siz merhametinizle belki de o hayvanların acısını birebir hissetmiş bile olabilirsiniz... Sayın 4 mevsim, bence burada sorun insanların insana yaptığı hakaret değil. Ayetlerin bu hakaretleri nasıl insanlara yaptığı da önemli değil. Bu hakaretlerin bir yaratıcıdan kullarına gönderilmiş olması... İster suçlu olsun ister suçsuz. Adamı zaten yakacan ne diye hakaret ediyon. Tamam büyüksün ve yaratıcısın da... Ha birde, bozguncuların, bebek katillerinin, firavunların suçu neymiş? Kaderlerinde bu şekilde yaşamak varmış ki yaşamışlar, öyle değil mi? Yakacaksın nasılsa, kaderi de baştan belli, e ne diye hakaret ediyon? Sen yazmadınmı bunların kaderini??? Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 İnsan kendisi alkol sınırını aşar ve sarhoş olur.. insan kendisi zani olmayı tercih eder... İnsan kendisi Münafık olur (iki yüzlü şahsiyet), İnsan kendisi dürüstlüğü ve eminliği seçer... biz ona el-emin dersek o biz dediğimiz için el-emin olmaz ki? o bizatihi o sıfatı hakedip üzerine alırsa Emin olur... ah kader kuramı aahhh... Alıntı
Φ evaporit Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2007 bunu sizinle konuşmuştuk sayın yersoy hala neden aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz anlamadım hala daha tanrı nasıl lkulları için bu kelimeleri kullanıyor diyorsunuz ? sayın yersoy, bunlar niteleme sıfatı... o sıfatı sen kendin kazanıyorsun... tanrı sana demiyor ki hain ol, sarhoş ol, vs. ol. sen kendi tercihinle oluyorsun anlaştık mı ? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.