Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Tüm yasaklar kalkacak diyor,Gül'ün Yök baskani ve ayni zamanda Gül'le birlikte POLLMARK sirketiyle iliskisi bulunan Prof.Dr.Yusuf Ziya Özcan.

Tüm yasaklar kalkacak dedigine göre,bunun anlami bence söyledir;Artik üniversitelere isteyen,türban,salvar,sarik,takke,bikini veya bermuda short giyerek gelebilecektir.Nede olsa orasi ilim yuvasi,kimsenin kilik kiyafeti kimi ilgilendiriyorki.Bence mayolular giderse sariklilarin,türbanlilarin abdestleri bozulur,varmi bunun bir hal caresi dersiniz?eEger YÖK mayolu girmeyi yasaklarsa o zaman seyredin gümbürtüyü,bu seferde üniversite kapilarinda mayolular protesto gösterisi yapacaklar,ama yapsinlar bence haklidirlar.Özgürlükler ne icin varki?

 

 

SAYGILARLA

Gönderi tarihi:

Prof.Dr.Yusuf Ziya Özcan'a İlk Hediye...

Ne yapmış Doç. Dr. Filiz? Televizyonlara çıkmış, 'mahalle baskısı'ndan, 'mikrofaşizm'den söz etmiş. Buna karşılık fakültesi ne yapmış? Doç. Dr. Filiz'in devlet memuru olmasından hareketle, 'Şehir dışına izinsiz çıktığını' ve 'TV'lerde izinsiz görüş açıkladığını' söylemiş, soruşturmayı başlatmış.

Doçent doktor Şahin Filiz'in görüşlerine katılmayabilirsiniz, hatta o görüşlerden hiç hoşlanmıyor olabilirsiniz, onun görüş açıklamayı tercih ettiği gazete ve televizyonlardan da hazzetmeyebilirsiniz ama unutmayın Şahin Filiz bir akademisyen. İşi düşünce üretmek, bilgi üretmek ve mümkünse bunları yaymaya çalışmak.

Bu soruşturma, doğrudan bir akademisyenin akademik özgürlükleriyle ilgili. Ve bizim, bilim yapmak üzere üniversitede istihdam edilen bilim insanlarını 'devlet memuru' sayan YÖK yasamız sayesinde onları hoşa gitmeyen görüşler oluşturduklarında kolayca suçlayabiliyoruz.

Bu soruşturmayı yeni YÖK Başkanı'na bir 'hoş geldin hediyesi' diye nitelememin nedeni de, yeni başkan Prof. Dr. Özcan'ın 'Bilimsel özgürlüklere önem ve öncelik vereceğini' açıklamış olması.

Hatırlayın, geçmişte, dinle ilgili, Cumhuriyet tarihinde dindarlara yapılanlarla ilgili çalışmalar yapan, tezler yazan akademisyenler soruşturuldu, olabilecek en ağır ceza olan akademik unvanların geri alınmasına karar verildi, verilebildi. O insanların başlıca suçu, Atatürk'ü, Atatürk devrimlerini ve Cumhuriyet'in kimi uygulamalarını eleştirel gözle incelemek ve eleştirmekti. Zamanın YÖK Başkanı bu kişilerin tezlerinden bölümleri TV'lerde okuyup haklılığını kanıtlamaya çalışmıştı.

O zaman yapılan da, hoşa gitmeyen görüşler açıklayan akademisyenlerin akademik özgürlüklerinin sınırlanmasıydı, bugün yapılan da o.

Biz türbanı ve katsayı uygulamasını konuşmaktan üniversitelerimizi konuşamıyoruz, üniversitelerimizin nasıl ceberrut yöntemlerle yönetildiğini, özgürlüklerin kalesi olması gereken üniversiteden her gün sansür haberlerinin gelmesinin nasıl bir tuhaflık olduğunu konuşamıyoruz.

Düşüncenin yasaklandığı bir üniversitede bilim falan olmaz, bunu anlayamıyoruz, kabul edemiyoruz.

Düşünceleriyle hayat geçiren insanlara devlet memuru kılıfı geçiremeyeceğimizi, geçirmememiz gerektiğini anlayamıyoruz. :angry:

Üniversitemizi 'yüksek lise'ye, YÖK'ü de alternatif Milli Eğitim Bakanlığı'na çevirmenin bu ülkeye nasıl bir bedel ödettiğinin ve gelecekte daha da fazlasını ödeteceğinin farkında değiliz. :excl:

'Fikri hür, vicdanı hür' nesiller yetiştirebilmek için önce fikri hür, vicdanı hür akademisyenlere ihtiyacımız olduğunu, her şeyin bizim hoşumuza gitmesi gerekmediğini anlamıyoruz, anlatamıyoruz.

Bakalım yeni YÖK Başkanı ne yapacak?

Gerçekten özgürlükçü başkan, YÖK'ün ortadan kaldırılmasını ister, onu düzeltmeye falan uğraşmaz. Çünkü sistem üniversite fikrine kökünden aykırı olduğu için düzeltilemez.

Üniversitenin bir babaya, ağabeye, veli/vasiye ihtiyacı yoktur. Üniversite üniversitedir ve öyle olabilmelidir.

Gönderi tarihi:

Üniversitelerle ilgili görüslerinize katilmamak elde degil,sayin Bezgin,konu zaten üniversiteler degil yeni YÖK BASKANIYDI.

Yeni Yök baskani Özcan kimdir?Yeni Yök baskani Özcan Cumhurbaskani Gül'ün adamidir.Yani kendi saflarindan kendi ideolojilerinden birisi.Zaten gelir gelmez yaptigi aciklamada bunu gösteriyor.Sunu cok iyi bilmemiz gerekirki AKP tarafindan atanan her kim varsa bu kisi,Atatürk ilke ve inkilablarinin karsisindadir,zaten böyle olmasa atamazlar ki.Bakin Anayasa mahkemesi baskanina,kimin safindadir bu adam?AKP nin.Yeni Yök baskaninin atanmasina saniyorum tüm dinci yani Laiklik karsiti kesim sevinmistir,bunu inkar etmemiz gerceklerden uzaklastirir bizi.AKP üniversiteleride ele gecirmistir.Gercek budur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ayrıca hukuk tanımaz, kanun bilmez bir kişidir. Bu aymazlığını taraf olduğu iktidara borçludur. Onlardan güç alarak Anayasa Mahkemesi kararlarının görmezden gelinmesinin doğru olacağını belirtmiştir. Bu düpedüz anayasa ve hukuk düşmanlığıdır.

 

Bakınız detaylandırayım ;

 

"YÖK Başkanı Özcan, başörtüsü sorunuyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarının hatırlatılması üzerine de sorunun çözümü için bunlara gerek olmadığını savundu.

Özcan, "Onların savlarını biliyorum. Bunlar, üniversitenin dışında konmuş yasaklardır. Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir. Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz. Biz öyle bir sonucun çıkacağını ümit ediyoruz" diye konuştu." Daha detaylı bilgi için tıklayınız.

 

Ve bu korkunç fikre karşı Türkiye Barolar Birliği'nden acilen yanıt verildi. Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) yeni başkanında, ‘gerçek hukuk devleti’, ‘bağımsız yargı’ gibi kavramların tam oluşmadığı görülüyor” denildi.

Kesinleşmiş mahkeme kararlarını uygulamamanın suç olduğunun anımsatıldığı açıklamada, gerçek hukuk devletinin yargı organının, yasama ve yürütme karşısında tam bağımsız olabilmesi, baskı altında kalmadan karar verebilmesi ve kesinleşen kararların gecikmeden uygulanabilmesi ile mümkün olduğu belirtildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Ne yazık ki YÖK’ün yeni başkanında ‘gerçek hukuk devleti’, ‘bağımsız yargı’ gibi kavramların tam oluşmadığı görülüyor. ‘Eksiksiz demokrasi’, ‘gerçek hukuk devleti’, ‘bağımsız yargı’ kavramlarının her biri bütün yasakların kaldırılmasını hedefler ancak bütün bu kavramların içinde kendilerini korumaya yönelik sistemleri vardır. Bu denge kurulmaz ise eksiksiz demokrasiyi oluşturmak daima uzak bir hayal olarak kalacaktır.

Sayın YÖK Başkanımıza bir sosyolog olarak bütün bu konuları biraz daha geniş düşünmesini ve ‘hukuk devleti’ ile ‘bağımsız yargı’ kavramlarını değerlendirirken, kesinleşmiş her düzeydeki mahkeme kararlarını, uyulması ve uygulanması gereken emirler olarak dikkate alması gerektiğini hatırlatırız.” denildi. Daha detaylı bilgi için tıklayınız.

 

 

Bu hukuk tanımayan insanı göreve getiren kim? Cumhurbaşkanı. Kendisine ve geçmişine yakışanı yapmıştır ancak bu görevlendirme neticeleri itibariyle makamına hiç yakışmamıştır. Bu çelişkiyi de ısrarla görmezlikten gelmemiz istenmektedir.

İktidar ve yandaşlarının sevinç çığlıkları attıklarını gördükçe icraatlarına da devam edecektir.

Bizim artık bunları görüp, görmek istemeyenlerle hesaplaşmalarımızın zamanı gelmiştir. Uyan artık canım vatandaşım!

Gönderi tarihi:

Bizim halkimizda secim zamani sandiga gidip kimin reklami daha cok yapilmissa ona oy vermek disinda farkli bir eylem yasamadim ben bugüne kadar,oy kullanip sonra aglayan kendisi oldugu halde secimden secime tavrini degistirmemistir.Bunu bazilari Demokrasi diye niteler ki bu demokrasi degil uykudur resmen.Tabiiki,oy kullanmak demokrasilerin vazgecilmezidir,oy kullanmak yurttasin görevidir.Buna zaten bir diyecegimiz olamaz.Ama secimden secime gecen sürecde halka ragmen halka karsi, devlete karsi, yürütülen siyasetlere halkimiz ne zaman tepki koydu tavrini gösterdi,ben böyle birsey hatirlamiyorum.Bilincli halk kitleleri yeri geldiginde tüm diger ülkelerde oldugu gibi tepkisini dile getirir,bu kahve köselerinde veya yolda tesadüfen televizyon kamerasinin karsisinda*ya iste gecinmeye calisiyoruz*tarzi söylemlerle degil,kitlesel tepkiler seklinde olur.Yeri geldiginde begenmedigimiz bircok Afrika ülkesinde bile örnegin*Ekmege yapilan zam icin insanlar sokaklara dökülmüs ve o zammi geri aldirmistir.*Avrupa ülkelerinde bu tepkiler daha organize edilmis bir tarzda kendini gösterir.milyonlarca insan sel olur akar ve tavir koyar begenmedigi kararlara.Bu bizde maalesef olmaz,cünkü biz uyutulmus bir toplumuz.Uyutulmus olmasa idik AKP yi ikinci defa basa getirmezdik,uyutulmus olmasa idik bir YÖK baskani anayasaya aykiri laflar edemezdi,biz uyutulmus olmasaydik,Gül Cumhurbaskani olamazdi.Biz uyutulmus olmasaydik ,PKK meclise giremezdi.

Maalesef uykudan pek uyanacaga da benzemiyoruz, bu nedenle karda yürüyüp izlerini belli etmeyenler artik ayaklarini yere vura vura yürümeye basladilar.

 

 

saygilarla

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

15.12.2007 TARİHLİ BİR KOMEDİ. TEK PERDE.

 

Rektörler Komitesi toplantısından ayrılırken kameralar önünde açıklama yapmak istemeyen Özcan, saat 14.00’de de Meclis Başkanı tarafından kabul edildi. Toptan’ın Meclis’teki makamında gerçekleşen görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.

 

Basına kapalı gerçekleşen görüşme öncesinde basının fotoğraf ve görüntü almasına izin verildi. Bu sırada Toptan ile Özcan arasında ilginç bir diyalog gerçekleşti. Toptan, ”Eleştirilere karşı açıklama yapıp yapmama “ konusu gündeme getirdiğinde, YÖK Başkanı hem Cumhurbaşkanı Gül’ün hem de Başbakan Erdoğan’ın kendisini ” dikkatli konuşma “ konusunda uyardıklarını söyledi. Bu sırada Kanal D kamerası çekimde olduğu için kameranın tepe üstü mikrofonu bu diyaloğu kayda geçirdi.

Kanal D editörlerinin çözümledikleri Toptan ile Özcan arasındaki ilginç diyalog şöyle:

* Toptan: Arada sırada bu konularla ilgili katılım için cevap da vermek lazım.

* Özcan: Aynısını konuştuk bunların. Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti. Başbakan ’Aman hocam’dedi. ’Dikkat’ dedi, ’Bir şey söylersin, ipimizi çekerler’.

 

Yaaaa işte böyle sevgili okur. Bu size aslında başbakanın ne kadar doğru bir tespitte bulunduğunu göstermiyor mu şimdi?

Adam elindeki malzemeyi biliyor, bu kesin sağda solda konuşur bizi zor durumda bırakır, dur şuna iki çift laf edeyim diyor. Ancak nato kafa nato mermer. Dakika 1 gol 1 görüldüğü üzere.

 

Ama başbakan endişe etmesin, biz ip atanlardan değil, ************. Herşey sırayla.

Gönderi tarihi:

Veeee,o kadar ilginc vede komikki,bunlari konusanlarla ilgili degilde bunlari kamuya aktaranlar hakkinda savcilik harekete geciyor,gülermiyiz aglarmiyiz bilmiyorum ama aklima bir atasözü geldi;

+Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine!*

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Veeee,o kadar ilginc vede komikki,bunlari konusanlarla ilgili degilde bunlari kamuya aktaranlar hakkinda savcilik harekete geciyor,gülermiyiz aglarmiyiz bilmiyorum ama aklima bir atasözü geldi;

+Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine!*

 

 

saygilarla

 

 

 

Bilmeden azmettiren kim? Başbakan.

 

Sözü söyleyen kim? Yök Başkanı.

 

Olayı adli vaka haline getiren kim? Meclis başkanı.

 

Suçlu kim? Kameraman.

 

Altta kalanın canı çıksın. Yakışır.

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Dünya Günümüzde Büyük Bir Alt-Üst Oluş Sürecinden Geçerken Bilimin, ve Üniversitelerin Önemi Ön Plana Çıkmaktadır

 

 

Üniversiteler hızla dönüşmekte, düşün-felsefe-bilim-sanat yerine günlük teknolojilerin oluşturulması ve rekabet koşullarına uyarlanmaları beklenmektedir. İnsanlık tarihinin üçüncü büyük dönüşümü olarak tanımlanabilecek iletişim, bilgi teknolojisi ve ekonomik rekabetin gerçekleştiği bu dönemde üniversitelerin rolü eskisine göre farklılaşmış ama azalmamıştır. Böyle yoğun bilginin üretildiği ve bütün alt ve üst yapıların yeniden şekillendiği bir dönemde özellikle finans ve tüccar üst sınıfların kendine uygun bilgiyi üretmek ve ürettiği bilgiyi stratejiye dönüştürmek ve bu yolla bulunduğu konumu korumak ve yükseltmek ister. İşte bugünlerde dünya bilgiyi üreten ve bilgiyi satın alan ülkeler olarak yavaş yavaş saflara ayrılmaya başlamışlardır. Eskiden de günümüzde de bilgi aynı zamanda bir kontrol ve sömürü aracı olarak kullanılmak istenmiştir. Ülkemiz tarım ve sanayi devriminden sonra yaşanan bu üçüncü dönüşümün filizlendiği geçen yüzyılın ikinci yarıyılında özellikle de son çeyreğinde üniversitelerinin önünü açacağı yerde, bunların özerkliğini sınırlandırarak kendi içine kapalı bir devlet dairesi konumuna getirdi. Daha önce de belirtildiği gibi YÖK ile birlikte üniversiteler nitelik yönünden Türkiye’nin coğrafi, ekonomik ve nüfus büyüklüğüne oranla gelişmedi, dünya bilimine katkısı %1 düzeyinden öteye geçemedi. Bu tespite benzer yaklaşımlar YÖK strateji raporunun satır aralarında da okunabilir. Temelde ülkelerin gelişmesi, bilgi ve teknoloji üretimi ile üniversitelerin gelişmişliği arasında doğrudan ilişki bulunmaktadır. ABD AB ve Japonya gibi ülkeler başta kimya, ilaç ve silah alanında patentler yaparak bunu bir getiriye dönüştürmektedir. Bir ülkenin gelişmişliği ile ülkenin bilim ve eğitim politikası arasında doğrudan bir ilişkinin varlığı insanlığın önemli bir deneyimidir. Savaşların şiddeti ve üstünlük kurma da önemli oranda bu teknoloji mücadelelerine bağlı gelişmektedir. Bunun en açık örneği yanı başımızda bizi de içine alan Ortadoğu’da Arap yarım adası dahi bütün Kafkas Bölgesi batılıların silah üstünlüğü ile içinden çıkılamaz çatışma alanlarına dönüştürülmüştür. Maalesef bu durumda bilimin kirli savaşa alet edilmesi ile gerçekleşmektedir. Ne yazık ki bugün bilim ve politika da iç içe bulunmaktadır. Ancak teknolojik ilerilik ile milli gelir doğrudan ilintili değildir. Kuveyt ve Suudi Arabistan kişi başına milli gelir yönünden dünyanın ilk sıralarında yer alırlar, hatta her ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydedirler. Ancak bilimsel bilgi üretiminde dünyada hiçbir etkileri bulunmadığı da bir gerçektir. Ülkemizin bu gerçeği görerek bilimde öncü olması gerekir.

 

 

YÖK Üniversitelerin Özerklik Anlayışına Uygun Değildi

 

Türkiye’nin bilimsel itibarının uluslararası alanda istenilen düzeyde olmadığı hepimizin malumudur. Bugüne kadar konu çok yazıldı, ne yazık ki ülkemizin bilimsel gelişmesi için istenilen ölçüde bir ilerleme sağlanamadı. YÖK’ün kurulması sırasında yeni üniversite öğrencisiydim. Olağanüstü koşullarda düşüncenin yeterince açıklanamadığı dönemde basına sınırlı oranda akan bilgiye göre ülkemizin seçkin bilim insanları Türkiye’nin bilimsel geleceğinin bu yasa ile zarar göreceği, üniversitelerin kalitesinin düşeceği belirtiliyordu. Bugün o söylemler haklı konuma geldi ve artık bugünkü üniversite atmosferi ve akademik profili ile ülkemizin çağı aşması ve yeni yaklaşımlar getirmesi beklenilmemektedir. Bugünkü yapı ile üniversiteler, ne aydınlanma anlamında, ne de teknoloji yaratımı anlamında bekleneni vermemektedir.

 

Kendini Sorgulamaktan Uzak Üniversiteler, Üniversite Olamıyor

 

Kurulduğundan bu yana arada geçen 25 yıl sonra bugün ülkemiz üniversiteleri ve YÖK her yönü ile sokak tarafından bile sorgulanabilir durma gelmişken üniversiteler kendilerinin sahip oldukları çalışma metodu olan sorgulama ve araştırmadan itina ile uzak durmaktadırlar. Üniversitelerin kendi kendisini sorgulamadan uzak tutması üniversitenin bir okul gibi algılanmasını doğurmakta ve bu durum söz konusu kurumlarda yetişen akademisyenlerin de üniversiteyi gördükleri gibi kabul etmesine neden olmaktadır. En tehlikeli olanı da budur ve bugün çok sayıda akademisyen üniversitelerimizin mevcut işleyiş biçimini gerçek üniversite gibi algılamaktadır. Açık söyleyelim, en azından benim dünyanın değişik ülkelerinde gezerek gördüğüm üniversitelerin atmosferi ile bizim üniversite atmosferlerimiz birbirine benzemiyor. Tabii bunların derin neden-sonuç ilişkileri bulunmaktadır. Birçok yönden bu konunun irdelenmesi gerekir.

 

Türkiye’nin Tek Şansı Bilim ve Teknolojiye Öncelik Vermesidir

 

Belirtildiği gibi artık bu anlayışla ne neo liberal gelişmelere bağlı yeni iletişim ve bilgi teknolojisi ve ekonomisi devrimine katkı yapması şansı, ne de aydınlanma-ufuk açma potansiyeli olmadığı ortada. Bilinen bilgiyi zor kavrayan ve sürekli başkasının ürettiği bilgiyi alan ve her yönden bağımlı hale gelen toplumumuzun çağa yön verme şansı şimdilik yok. Ancak halen genç nüfusu ve istekli insan potansiyeli ile sıçrama yapabilir. Bu da yine özerk üniversite ve özgür ortamda yüksek eğitimle gerçekleşebilir. Bunun ispatı dünyada bin küsur yıldır denendiği bugünkü gelişmiş ülkelerin geldikleri bilgi üretme düzeyinde üniversitelerin oynadığı roldür.

 

Yeni YÖK Başkanın Omuzlarındaki Yük Çok Daha Büyük Olacak

 

Tam da bugünlerde Yükseköğretimden sorumlu YÖK’E yeni başkan atanacağı dönemde ülkemiz üniversitelerinin geleceği ile toplumumun geleceği arasındaki yüksek ilişkinin sorumluluğu, yeni başkanın omuzlarına şimdiden yüklenmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla yeni seçilecek veya atanacak YÖK Başkanının, ülkemiz bilimine ve teknolojisine ne katacağı ve söz konusu olan yeni iletişim, bilgi teknolojisi ve ekonomisi devrimi treninde Türkiye’nin yerinin ne olacağı açısından çok önemlidir. Aydınlanma yarışında da çok önemli olacaktır. dün sanayi devrimi ve onun ardından aydınlama sürecini kaçırdığımız için şimdi halen geçmişin sıkıntılarını yaşamaktayız. İnsanımızın ve ulusumuzun yüz yıl sonra bugünün insanını sorumlu tutmasını istemiyorsak, yarını düşünerek hareket etmemiz gerekir.

Gönderi tarihi:

YÖK Aynı YÖK, Başkanların Tutumları Farklı

 

 

 

YÖK kurulduğu 1982 yılından bu yana tam dört başkanlık dönemi yaşanmıştır. Her başkanın YÖK ve üniversitelere bakış açısı çok da değişmemekle beraber, uygulamada farklılıklar oluşturdukları bilinmektedir. Sayın Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresinin bitimi ile birlikte yeni bir başkanlık dönemi daha başlayacaktır. YÖK’ün ve üniversitelerin sorumluluğu, yukarıda belirtildiği gibi dünyanın ve insanlığın bu aralar yaşadığı yeni dönüşüm döneminde çok daha ciddi. Tabii ülkemizin geleceğini şekillendirecek olan insan gücünün yetiştirilmesi sorumluluğu olan bir kurumun başında olmak, daha yüksek bir sorumluluk gerektirmektedir. Devletin üst yönetiminde bulunan Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Milli Eğitim Bakanlarının elbette sorumlukları vardır, ancak Üniversite eğitimi gibi bir toplumun şekillenmesinde politika geliştirici olmanın sorumluluğu çok daha yüksektir diye düşünüyorum. YÖK’ün artık mevcut hali ile ülkemize katkı sağlayamayacağı açık. Bu aşamada yeni atanacak YÖK başkanına çok ciddi görevler düşmektedir. Yeni başkanın artık ülkemizin bir bilim politikası oluşturulması için yeni bir analiz ve yeni bir bakış açısı ile konuyu ele alıp yeni çıkış kapılarının aralanması gerektiğini göstermesi gerekir. Aksi taktirde yeni bir başkanın atanması, yeni dönemde kendine yakın kişilerin rektör ve dekan olmasını sağlayacak girişimlere yol açacaksa yine ülkemiz bundan zarar görecektir. Temennimiz bunun böyle olmamsı yönündendir. Olması durumunda da yine de eğer bazı temel hedefler oluşturabilirse, en azından bunlarda başarılı olabilir diye düşünüyoruz. Onun için birinci öncelik atanacak kişinin kim olacağından çok hangi çevrelerin etkisi ile getirileceği ve temel işlev olarak ondan ne bekleneceği çok belirleyici olacaktır.

 

Yeni YÖK Başkanında Ne Tür Özellikler Olması İstenir

 

YÖK başkanı olacak hocamızın ne yönde öncelik göstereceği, bu anlamda özgür bir iradeye sahip olup olamayacağı, güven ve motivasyon kazandırıp kazandırmayacağı çok önemli olacaktır. YÖK gibi üniversitelerin koordinasyonunu oluşturan, ulvi özelliği olan önemli makama, ağırlığı olan özellikli kişinin atanması önemli. makamın mutlaka akademisyen özellikli kişiler tarafından doldurulması gerekir. Tabii YÖK üyelerinin de donanımlı olması önemli.

 

Yükseköğretim Üst Yönetimlerine Atanmanın Kriterlerinin Olması Gerekir.

 

Doğal olarak YÖK Başkanı adayı için de seçilme ve atanma kriterlerin belirlenmesi gerekir. Maalesef bugüne kadar bu konuda herhangi bir talep de oluşmamıştır. YÖK’ün kurulduğu olağan üstü koşullarda Cumhurbaşkanının takdirine bırakılan süreç halen devam ediyor. Cumhurbaşkanın takdirine saygı duymakla beraber, yeni YÖK başkanı adayın belirlenmesinde arzumuz, ülkemizi bilimsel yönde geliştirecek, üniversiteleri kucaklayacak, üniversite özerkliğini savunacak bilgi, yetenek ve istekte bir hocamızın olması yönünde olur.

 

Yükseköğretimin Üst Kurumları İçin Atama Kriterleri Olmadığı İçin Nitelikli Adaylar Çıkmamaktadır

 

Bugün ülkemiz bilim ve eğitim kurumlarının ciddi yönetim ve yönetici sorunu olduğu dikkate alındığında YÖK başkanlığına nasıl ve ne nitelikte bir yöneticinin atanacağı merak konusudur. Temelde YÖK’ün yönetici belirleme işlemindeki sübjektif süreç nedeniyle maalesef yeterli donanıma sahip olan çok sayıda kişinin üniversite yönetimlerine ve diğer organlara aday olmak istemedikleri bilinmektedir. Yeni başkanın mutlaka üniversite üst yönetimlerine üniversiteyi üniversite yapacak liyakatle nitelikli kişilerin ölçütlere göre gelmesini sağlayacak süreçlerin önünü açacağı beklenilmektedir.

 

Atamada İlgili Kurumların Görüşünün Alınması Önemli

 

Ayrıca atanacak YÖK başkanı için Üniversitelerarası Kurul, Üniversite Öğretim Üyeleri, Öğretim Üye ve Görevlileri Dernekleri, Öğrenciler, TÜBİTAK, TÜBA gibi ilgili birimlerin görüşlerinin alınması ayrıca yararlı olacaktır. Sorunu siyaset üstü yaklaşımla ele alarak ülkemizin uzun süreçli çıkarlarını düşünerek konuyu daha yüksek düzeyde değerlendirmek gerekir. Tabii bu kurum ve kuruluşların da YÖK, Yeni bir Yükseköğretim yasası isteyip istemedikleri ve kurumun başına hangi özellikler ve kriterlere sahip adayın seçilmesini istediklerini ve bu konudaki düşündüklerini açıklamaları gerekir.

 

Kimin Atanacağı Değil, Ne Yapmak İstediği Önemli

 

Sorun YÖK’ün yanlış kurgulanmasındadır. Günümüzde sürecin çok hızlı değiştiği bir durumda 25 yıl önce o dönemin koşullarında kurulan ve anayasanın 130. Ve 131. Maddeleri ile günümüze kadar korunan YÖK’ün mutlaka çağa uygun hale getirilmesi gerekir. Bu işleyişle ülkemizin sürekli bilgi satın alma yönünden gelişmiş ülkelere bağımlı hale geldiği görülmektedir. Sürecin bu şekilde devam etmesi yanlışta ısrar etmek anlamına gelecektir. Ülkemizde yeni bir Yükseköğretim Yasası hazırlanmadan, üniversiteler bilimden yana özerk bir yapıya kavuşmadan gerçek anlamda bir yüksek öğrenim sağlanamaz ve ülkemiz bilimi dünyada saygınlığını koruyamaz. Onun için yeni başkanın kim olacağı sorusundan öteye atanacak kişinin üniversitelerin geleceğine yönelik ne düşündüğü ve ne yapacağı veya yapabilme kapasitesinde olması daha önemlidir. YÖK başkanın hepsinden önemlisi ülkemize yeni bir Yükseköğretim Yasasının nasıl kazandırılacağı konusunda ne düşündüğü de önemli. Bir kez daha tekrarlarsak: dışa bağımlı pazara ve sanayiye mi, bilim ve düşünce mi ikilemi, en önemli belirleyici unsur olacaktır.

 

Sonuç olarak, dileğimiz akademisyen özelliği ağır basan, bilimsel gelişmelere önemli bir katkı sunacak bir hocamızın atanmasıdır. Aksi durumda geçmişte olduğu gibi bugün de muhafazakar ve denetleyici işlevlerini sürdürecek bir YÖK yapılanması hiçbir değişim ve dönüşüm sağlayamaz. Esas yaklaşım, bugünkü YÖK’ün tümden dönüştürülmesi, “Fikri Hür, İrfanı Hür” bir ortamda, temel bilimsel çalışmalara öncelik verilmesi olacaktır. Küresel figüranlar değil, yaratıcı bir toplum oluşturulması olacaktır. Esas sorun da sanırım burada. Biz biz olacak mıyız? Aksi taktirde değişimi yaratan değil, mevcutlara uyarlanan hiyerarşik YÖK’e Başkan atanması yapılmış olur ki bu ülkemize yarar getirmez.

 

YÖK Başkanlığı, beklentimiz yönünde olsun veya olmasın yetenek gerektiren önemli bir makamdır. Hukuk ve ekonomi bilgisi de ayrıca önemli. Sosyal ilişkiler, öğrenci ve öğretim görevlileri ve devlet düzeyindeki ilişkileri de artık önem teşkil etmektedir. Devlet protokolünde en ön sıralarda yer alan YÖK Başkanlığına mutlaka makamın ağırlığı yanında bilimsel erki ispatlanmış, yabancı dil bilen, kültürel alt yapısı gelişmiş temsil ve yönetme yeteneği gelişmiş bir hocamızın atanması üniversiteler tarafından saygı ile karşılanacaktır.

 

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

Gönderi tarihi:

SAYIN Tayyip Erdogan nın bir ...... daha devletin bir kadrosuna yerleştirildi.bundan sonra nemi olacak üniversiteleri özgürleştirecez adı altında türbanı üniversiteye sokacaklar herkez kendini ifade edebilecek diye yeni yök başkanı açıklama yapmış evet herkez kendini ifade edebilecek ve devrimci sosyalist olan öğretim görevlileri kendilerini ifade ettiklerinden ötürü teker teker üniversite kadrolarından atılıp bu atılanlar yerine dinci feytullah hocanın adamları yerleştirilecek,paralı üniversitelere SAYIN Tayyip Erdogan ın zengin yaptığı adamların çocukları akrabaları gidecek arkadaşlar karanlık bir Türkiye gelecek sonra bu SAYIN Tayyip Erdogan .... üniversitelerimiz istenilen seviyeye geldi diyerek Türkiye yi iran gibi bir devlet yapacak başta eksik demişim bence yök başkanı SAYIN Tayyip in ......SAYIN Tayyip te abd nin ...... ve maalesef bu 3lem her devlet kururmnda aynı şekilde işliyor tek fark yök yerine bir başka kurumun gelmesi...................

Gönderi tarihi:

Maliye Bakanı mikrofonu unutup, "güzel güzel konuşan" YÖK Başkanı için "isterse konuşmasın" demiş...

 

Normali, istifa.

 

Japon olsa, harakiri.

 

Okurlar soruyor haliyle...

 

"****** durumuna düşen YÖK Başkanı hálá oturacak mı orada?"

 

Oturmasın da n?aapsın şekerim?

 

"İsterse konuşmasın"ı olduğu gibi, "sıkıysa istifa etsin"i de var bu işin!

 

Otur dediler, oturdu.

 

Kalk demeden, nasıl kalksın?

 

Alıntı, Yılmaz Özdil.

  • 5 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Prof.Dr.Yusuf Ziya Özcan yani AKP nin YÖK baskani kendisine verilen emir üzerine Türban yasagi kalkti artik herkes istedigi kiyafetle üniversiteye girer diye aciklama yaparken ayni zamandada üniversite rektörlerini, ögretim üyelerini tehdit eder gibi sakin ha karsi cikmayin suclu olursunuz demeye calisti.sandiki o rektörlerde kendisi gibidirler,yani emirle hareket ederler,bugün üniversitelerde yasananlar gösterdiki,rektörler ne emir almaya alisiklar nede Atatürkcülüklerinden ödün vermeye yanastilar.Bilim yuvalarini seriat merkezi haline getirmek isteyenler icin simdi tabiiki daha hummali bir dönem baslayacaktir,baska yöntemler bulunacaktir,tarikat seflerinden yeniyeni icazetler dogrultusunda yine Laiklige karsi eylemler yapacaklardir.Özellikle Kayseri ve Sakarya ÜNIVERSITESInin türbana kapilarini acmasi hangi üniversitelerin Atatürk ilke ve inkilablarina karsi oldugunuda göstermesi bakimindan önemlidir.Kayseri üniversitesi,Kadir Has Üniversitesi,Sakarya üniversitesi parmakla gösterilebilecek kadar Cumhuriyet karsiti ve AKP nin dümen suyunda hareket eden üniversitelerdir,bunlara belki birkaci daha ilave edilebilir.

Üniversiteler tabiiki kiyafet kontrol merkezleri degildir olmamalidirda,ne varki Atatürk sevdalilarinin 84 yildir irticaya karsi verdigi fakat hep malum kesim ve yandaslari tarafindan paranoya veya baski diye adlandirilan mücadelesi eger firsat bulduklarinda irticacilarin neler yapabilecegi anlaminda bakildiginda, haklidir,bu mücadele Türkiyenin LAIK yapisinin devam ettirilmesi mücadelesidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

YÖK baskani aldigi emir üzerine,kilik kiyafet serbesttir isediginiz gibi girebilirsiniz üniversiteye ,anayada degisikligine gerekyok diyerek üniversite kapilarina türbanlilari ümitle kosturmasinin ardindan ortaya cikan tablo gercekten YÖK baskaninin kime hizmet icin atandiginida göstermistir.yÖK tarihinde görülmemis bir sekilde YÖK ikiye bölünmüstür,AKP yandasi rektörlerle Atatürkcü rektörler birbirleri nin ayni zeminde birlesmelerinin mümkün olamiyacaginida göstermis oldular.Erbakan'in Imam-hatip okullarini arka bahcesi ilan etmesi gibi Erdoganda üniversiteleri kendine arka bahce yapma savasi vermektedir.Slogan aynidir;DEMOKRASI VE INANC ÖZGÜRLÜGÜ bu iki sihirli sözle hewm Türkiyenin temelleri oytlmakta hemde bilim yuvasi olmalari gereken üniversiteler ilerde diger okul ve kurumlar seriat yuvalari haline getirilmek istenmektedir.AB ye uyum saglamaliyiz diyenlerin AB standartlarinda kalkinmis bir Türkiye yerine Türkiyenin kalkinmasini ülkeyi satmakta görürken ayni kisilerin AB ye uyum adi altinda dinci ideolojilerini yerlestirmeye calismalari dikkat cekicidir.

AKP nin tek amaci AB nin sirtindan AB bizi reddetmis oldugu halde kendi dinci hedeflerine ulasabilmektir.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.