Misafir demirefe Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Sayın demirefe... Bu yazdıklarınızın gerçek olacağını kabul etsem de doğrusunun bu olduğunu hiç sanmıyorum. Asıl ürperilmesi gerekeken, hem bitkiler hem hayvanlar hem de insnalar için, insanlığın ürettiği mekaniktir. Evrimin en büyük ayıbı, en büyük hatası insanı meydana getirmiş olmasıdır! Başka hangi canlı türü "yaşamak adına öldürmek" den çok daha fazlasını öldürdü, yok etti? Başka hangi canlı türü diğer canlılara bu kadar zarar verdi? Başka hangi canlı türü üzerinde yaşadığı doğasını bukadar nankörce kullandı? İnsanlara güveneeyin sayın demirefe... İnsan sadece insanın değil doğanın kurdudur. Ve öyle umuyorum doğa bunun intikamını alacaktır... Tabii ki sizin bakış açınızdan da bakılabilir Sayın Yersoy. Mekanikleşme giderek çok daha şiddetle tartışılıyor olacak. Hatta bu, endüstri devriminin yarattığı bunalım gibi bir bunalıma da yol açacak, fakat sonuçta kabullenilecek. Çok olağanüstü bir felaket ortaya çıkmadıkça. Fazla büyük bir göktaşı gibi... Çok ciddi bir felakete yolaçması için bayağı bir büyük olması gerekiyor. Bu konuda "Deep Impact" filmini öneririm. İnsan türü çok büyük hatalar yaptı ve yapıyor. Fakat bu, çok şey yapabilme potansiyelinin kaçınılmaz yan etkisi. Çok geniş bir tartışma açtığınızın bilmem farkında mısınız? Tüm bunlar tam da, determinizmin çok geniş düşünsel uygulama alanları. Buna göre hiç bir hata yoktur. Her şey ancak olabileceği biçimde olmaktadır. İnsanın büyük işler başarması için kökeninin karnivor bir primat olması şarttı. Bu başka biçimde olamazdı. Bilimciler en çok dünyaya çarpan bir asteroid tarafından yok edilmeselerdi dinozorların nasıl bir evrim sürdüreceklerini ve bilince erişip erişemeyeceklerini tartışırlar. Bence dinozorlar yok olduğunda küçük ilkel memelilerin yok olmaya dayanması, kesinlikle olması gerekenin olduğunun kanıtı. Evrim kesinlikle heterotrof - eşeyli - memeli - karnivor - primat - insan çizgisini izlemek zorundaydı. Bu determinizmin gerekircilik ilkesidir. Doğadan sert bir tokat yiyeceğimizi ben de tahmin etmekteyim. Bakalım bu nasıl olacak ama çok yakında olacağını sanmıyorum. Doğa sabırlı, acelesi yok. Uzun macerasında sayısız kayıp verdi. Ancak şu an gerçekten hiç görmediği şiddette bir tehditle karşı karşıya. Jeolojik devirlerde en büyük tür yokoluşları bu kadar hızlı olmamıştı. Şunu bilmeliyiz ki gezegenimiz hiç bir garanti altında değil. Sonsuz karanlıkta mavi bir inci gibi parıldayan gezegenimiz, değeri ölçülemeyecek bir mücevher. Ne yazık ki yüzeyine yaklaştığınızda acı, vurdumduymazlık ve hoyratlıkla karşılaşıyorsunuz. "Kanatlı uygarlık Kuşlar" belgeselini durur durur yeniden izlerim. Bu eşsiz mavi gezegene ne yaptığımızın en acı belgesidir bence. Kuşlar bence gezegenimizin en narin, en acınası ve en olağanüstü canlıları, özgürlüğün sembolü kuşlar... Sanki özgürlüklerini hep kıskandık ve bu yüzden intikam almaya çalıştık. "Niye bizim en çok yapmak istediğimiz şeyi bu kadar kolaylıkla yapabiliyorsunuz?" diye kıskançlığımızdan çatladık ve bu zarif canlılara yerleri gökleri dar ediyoruz. Üzerimizden pervasızca geçip gitmelerini hazmedemeyerek korkunç tüfeklerimizi ateşliyor ve özgürce kanat çırpmalarını çekemeyip dar kafeslere hapsediyoruz. O belgeselde hayvan kaçakçılarının yakaladığı bir papağanın kendi çabasıyla kafesin mandalını açmayı başarıp özgürlüğe uçuşu vardı. Sanki doğanın, insan hoyratlığından kurtulmanın bir yolunu bulacağının simgesi gibiydi. Eti yenmeyen, tüyleri süs olarak kullanılan bir tür kuşun neslinin aşırı avlama nedeniyle tükenmiş olduğunu düşününce... Haklısınız, korkunç bir türüz. Ancak bunun bilincine varırsak büyük bir mesafe almış olacağız, çok geç değil... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Eti yenmeyen, tüyleri süs olarak kullanılan bir tür kuşun neslinin aşırı avlama nedeniyle tükenmiş olduğunu düşününce... Haklısınız, korkunç bir türüz. Ancak bunun bilincine varırsak büyük bir mesafe almış olacağız, çok geç değil... demirefe bunlar ve benzeri durumlar olmazsa, evrim sürecide olmaz ! canlılığın gelişimi (ve kökeni), bu tür yok edişlerden dolayı ortaya çıkan kazanımlara dayanır. İnsanın bütün canlı türlerini yokederek hayatını devam ettirmeside evrimin bir parçası olacaktır. Daha iyi ya da daha kötü bir canlıya dönüşecektir. kişisel görüşümdür saygılar Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 canlılığın gelişimi (ve kökeni), bu tür yok edişlerden dolayı ortaya çıkan kazanımlara dayanır. Elbette, evrim bu demek zaten. Baskın ve başarılı olan, diğer türlerin yok olmasına neden olur. İnsan bütün yokoluşlardan sorumlu olamaz, insan ortaya çıkmadan önce de sayısız tür yok oldu. Ancak, insanın neden olduğu tür yokoluşları doğal olmadığı için farklı. İlkel insan bile bir çok türü yoketti. Dünya tarihinde hiç bu kadar tür azalması tehdidine maruz kalmadı. Sanırım en büyük küresel felaket (etkilenen tür sayısı bakımından, önce de oldu ama tür sayısı azdı.) 65 milyon yıl önce (büyük olasılıkla asteroid çarpması sonucu) oluşan ve dinozorları da yokeden olay. Bu olayda bile insan baskınlığı faktörü olmadığı için kendi halindeki doğa kendini toplayabildi. İnsan ise doğal evrimin akışını çok fazla bozacak kadar baskın bir tür. O yüzden doğal evrim işleyişi içinde değerlendirilemez. Diğer türler ne kadar başarılı olsa bile hiç birine devam etme şansı tanımayacak kadar baskın. Doğada insandan başka hiç bir düşmanı olmayan çok tür vardır. İnsan da aksine bu türlere can düşmanı, kan davalısı gibi davranmıştır. O yüzden doğa için çok büyük bir tehdittir. Adeta bu gezegene uzaydan gelmiş yabancı bir tür gibidir. İnsan türü şu anki davranışını sürdürürse doğa kendini toparlayamadan tür çeşitliliği trajik biçimde azalabilir. Bu sorunun tek çaresi, insanın bu gezegeni tüketinceye kadar sömürmek için gelmiş bir farklı tür değil, bu doğanın çocuğu, bütün bu türlerle kardeş olduğunun bilincine varmasıdır. Ya insan, dolayısıyla da baskınlığı ortadan kalkmalı, doğal süreç işlemeli, ya da insan bencil baskınlığına son verip korumacı davranışa geçmeli. İnsansız bir evrim süreci şu an kurgubilimde gündemde bir varsayımsal tartışma konusu, bence çok fazla ilginç. Bu konuda henüz pek düşünmedim, izliyorum. Pek bir beklentim yok ama şu "I'm Legend" bir gösterime girsin bakalım... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 İnsan türü çok büyük hatalar yaptı ve yapıyor. Fakat bu, çok şey yapabilme potansiyelinin kaçınılmaz yan etkisi. Çok geniş bir tartışma açtığınızın bilmem farkında mısınız? Tüm bunlar tam da, determinizmin çok geniş düşünsel uygulama alanları. Buna göre hiç bir hata yoktur. Her şey ancak olabileceği biçimde olmaktadır. İnsanın büyük işler başarması için kökeninin karnivor bir primat olması şarttı. Bu başka biçimde olamazdı. Bilimciler en çok dünyaya çarpan bir asteroid tarafından yok edilmeselerdi dinozorların nasıl bir evrim sürdüreceklerini ve bilince erişip erişemeyeceklerini tartışırlar. Bence dinozorlar yok olduğunda küçük ilkel memelilerin yok olmaya dayanması, kesinlikle olması gerekenin olduğunun kanıtı. Evrim kesinlikle heterotrof - eşeyli - memeli - karnivor - primat - insan çizgisini izlemek zorundaydı. Bu determinizmin gerekircilik ilkesidir. Konu üzerine düşününce ben de ne kadar derin olduğunu fark ettim sayın demirefe. Yukarıda kırmızı ile işaretlediğim cümlenize göre, olabilecek her olay, olabileceği ya da olması gerektiği gibi "oluyor" ise aklıma "kader"; "oldu" ise determinizmin gerekirciliği geliyor. Çünkü ilk seçenekte neden-sonuç ilişkileri biraz göz ardı edilmekte, ikinci seçenekte ise nedensellik ön plana çıkarımakta sanırım. İlk seçenekteki şimdiki zaman, ancak geçmiş zaman haline geldiğinde neden ve sonuçları tartışabiliyoruz, verdiğiniz dinozor evrimi örneğinde olduğu gibi. Diğer türlü, gelecek hakkında tahminden öteye de gidemeyiz her halde; ki bu bilimsel de olsa, olasılık işlevlerini barındırır temelinde. Her halde bu konuda bir sorun yoktur. Burada kafamı karıştıran şey, bir nedenler-sonuçlar örgüsünün ortaya çıkardığı "hatalar", "ayıplar", "olumsuzluklar", bu nedensellik içinde, sizin de söylediğiniz gibi, neden hata olarak görülemiyor? Olumsuz sonuçların da kökeninde "olumsuz nedenler", ya da sadece "nedenler" hatta belki de "olumlu nedenler" vardır. Sonucun olumsuzluğu, içinde barındırdığı "nedenler"den ötürü aklanamaz bence. Ama her ne şekilde olursa olsun, bu hataların doğa için çok küçük, göz ardı edilebilecek ve aşılması kolay "hatalar" olarak değerlendiriyorum. Nitekim yakın geleceğimizde yaşamayı beklediğimiz bir "buzul çağı" (küresel ısınmanın bir sonucu olarak) belki de bu hatayı tamir edecek olumlu bir gelişme olacaktır doğanın kendi sürecinde... Doğada insandan başka hiç bir düşmanı olmayan çok tür vardır. İnsan da aksine bu türlere can düşmanı, kan davalısı gibi davranmıştır. O yüzden doğa için çok büyük bir tehdittir. Adeta bu gezegene uzaydan gelmiş yabancı bir tür gibidir. İnsan türü şu anki davranışını sürdürürse doğa kendini toparlayamadan tür çeşitliliği trajik biçimde azalabilir. Bu sorunun tek çaresi, insanın bu gezegeni tüketinceye kadar sömürmek için gelmiş bir farklı tür değil, bu doğanın çocuğu, bütün bu türlerle kardeş olduğunun bilincine varmasıdır. Ya insan, dolayısıyla da baskınlığı ortadan kalkmalı, doğal süreç işlemeli, ya da insan bencil baskınlığına son verip korumacı davranışa geçmeli. İşte bu oldu, anlaştık demirefe... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 olabilecek her olay, olabileceği ya da olması gerektiği gibi "oluyor" ise aklıma "kader"; "oldu" ise determinizmin gerekirciliği geliyor. Çünkü ilk seçenekte neden-sonuç ilişkileri biraz göz ardı edilmekte, ikinci seçenekte ise nedensellik ön plana çıkarımakta sanırım. İlk seçenekteki şimdiki zaman, ancak geçmiş zaman haline geldiğinde neden ve sonuçları tartışabiliyoruz, verdiğiniz dinozor evrimi örneğinde olduğu gibi. Diğer türlü, gelecek hakkında tahminden öteye de gidemeyiz her halde; ki bu bilimsel de olsa, olasılık işlevlerini barındırır temelinde. Her halde bu konuda bir sorun yoktur. Sorun olmadığı gibi, belirleme güzel olmuş. Bu belirlemeniz, determinizmin neden binyıllarca kader olarak algılanageldiğinin açıklaması. "Oluyor" dememin nedeni, "statüko" kelimesinin yanıltıcılığını kırıp, determinist sürecin aslında çok dinamik ve değişken olduğunu vurgulamak için. "Oldu" ama, aynı doğrultuda da olmaya devam edecek, çünkü gerekircilik ilkesi var. Kader olarak algılanan da bu. Gelecekte olacak her şey "olmuş"larla sıkı sıkıya bağlantılı ve nedenselliğin güdümünde. Kaotik bir etki olmadıkça çok büyük bir sapma beklenemez ve öngörülebilirdir. Bu da belirlenimcilik ilkesi... Nedensellik şu an'a kadar belli bir örüntü oluşturmuş, bu örüntü belli bir işleyiş düzeni tutturmuş artık, öncesinde belirsizlik kaosu olsa da düzen sürecine girmiş. Artık rasgele düzensizliklere izin vermeyecek bir yapıya kavuşmuş. Yani tesadüfün ellerinde değildir evren. Yapısına aykırı gelişmeleri dışlar. Fakat kaotik etki hiç bir zaman devreden çıkmış değildir. Kaos her zaman düzeni tehdit edebilecek durumdadır. Kaos her an pusudadır ve belirlenimcilik ilkesini aslında tehdit etmektedir. Determinizmin en büyük problemi kaosu kapsayabilmektir. Şu an kabul edilen görüş kaosun determinizmi ihlal etmediği fakat bunun kanıtlanmasının da çok zor olduğu. Determinizmi devreden çıkaracak bir kaotik etkinin kanıtlanamayışı, determinizmin geçerliliği için yeter kabul ediliyor. Kanıtın ulaşamadığı felsefi inanç: Kaosun determinizmin içine alınıp dördüncü ilkesini oluşturabileceği, kaosun da kuralları olduğu... Bu konular halen tartışılan biraz da karmaşık konular. Benim şahsen kafam bazen götürmüyor. Kaos yeni ve çok karmaşık bir konu. Bence determinizmi kesinlikle ihlal etmediği gibi, parçası olduğu kanıtlanacak. Kısacası: Her şeyin ancak olabileceği biçimde olabildiği savı, kaderi dışlar. Çünkü, çıkış konumuzdaki örnekte, yaratıcının kaderi doğrultusunda olsaydı, evrim bahsettiğim heterotrof - eşeyli - memeli - karnivor - primat - insan çizgisini izlemek zorunda kalmazdı. Yaratıcı değil mi, kim itiraz eder, hiç evrimle uğraşmaz, tutar sıfırdan apayrı bir genetik tasarım yapar, pat diye aniden ortaya çıkarırdı. Benim bir iddiam, farklı gezegenlerde hayat varsa, çok farklı olmayacağı. Çünkü evrimin izleyeceği yol belli, büyük farklılıklar gösteremez. Başka gezegenlerde hayat bulmak istemenin en büyük gerekçesi bu kanıtlamadır. Teist yaklaşımın buna yanıtı belli: İnsansımaymunları ve insanı yaratmış ki, yaratıcıya inanmak istemeyenler imtihan edilsin! Bu varsayım ile bilimde ve felsefede bir yere varmak olası değil. Tüm varsayımları çöpe atıp aklı kutsallığa teslim etmeyi gerektiriyor. İnsanların kimi bunu tercih ederken kiminin etmeyeceği de açık. Sonuçta bu bir tercih... Yalnız tercihin nedeni korkudur onu söyleyeyim. Burada kafamı karıştıran şey, bir nedenler-sonuçlar örgüsünün ortaya çıkardığı "hatalar", "ayıplar", "olumsuzluklar", bu nedensellik içinde, sizin de söylediğiniz gibi, neden hata olarak görülemiyor? Olumsuz sonuçların da kökeninde "olumsuz nedenler", ya da sadece "nedenler" hatta belki de "olumlu nedenler" vardır. Sonucun olumsuzluğu, içinde barındırdığı "nedenler"den ötürü aklanamaz bence. Olumlu - olumsuz yargıları göreceli. İnsan sizce ve bence olumsuz bir ürün. Ama determinist açıdan olabileceğin en olası olanı, buna en iyisi demek, göreceli bir atama olacaktır. Ama her ne şekilde olursa olsun, bu hataların doğa için çok küçük, göz ardı edilebilecek ve aşılması kolay "hatalar" olarak değerlendiriyorum. Nitekim yakın geleceğimizde yaşamayı beklediğimiz bir "buzul çağı" (küresel ısınmanın bir sonucu olarak) belki de bu hatayı tamir edecek olumlu bir gelişme olacaktır doğanın kendi sürecinde... Determinizm tek bir evrenin saat gibi tıkır tıkır işlemesini sağlayamaz derim ben. Bunu belirlemek çok zor olsa da, benim "inancım" bu, daha büyük bir kapsam gerekli. Evren kapsamında bakmak, çok geniş bir kapsam olsa da kozmoz açısından yetersizdir. Evrenlerin kaynadığı kozmik oluşum ise çok fazla büyük bir kapsam. Yaptığımız, kısıtlı süreçleri genellemek ve kapsamlı yargılar üretmeye çalışmak. Ancak korkuya, kutsallığa dayalı kısıtlamalar bu yolu kapatır. Korkarak bu yolda gidilemez. Çünkü "ya kısıtlılığın ardında kapsanamaz bir içerik hakkında yargıda bulunuyorsak?" korkusu aşılamaz. Bunun ilacı şudur: Bu kadar büyük bir kapsam, biz acizlerden gerçekten intikam alır mı? Yanıtım: Hayır... İnançsa madem, bu da benim inancım. Ben kişisel olarak karmaşanın içinden çıkamamaktan bile zevk alıyorum... Alıntı
Φ xprensesx Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 bir tek kelime.... venhar... çobanlar ve koyunlar... etler kanlar vb.. kurban yerine: aşevi .............. bir kere dinin emirleriyle çobanlık farklı şeyler... biz akıllıyız... idrak yeteneğimiz var... tabii bunu kullanabilenlere.... ve müslüman olarak sadığız bağlıyızz...... başka insanların (örnek olduğunun farkına varmadan) bulundukları halleri bütün müslümanlara atfetmek hoş değil... biz de müslümanız.. biz de kurban kesiyoruz... ama bu dediklerinizi yapmadan... ve biz bunu bir hayvan katli olarak görmüyoruz.. bazı caniler hayvanları öldürmeden parçalıyorlar... bu hak.. kimse bundan bahsetmiyor... ama biz kuralına göre kesince bayram yapılmaz deniyor. ne iş anlamadım. aşevleri de bence sadece bir anlık açlığı gideriyor.. ama bir et dolapta saklanabilir ve daha uzun süre yoksulları doyurur. hem et yiyemeyen insanlar etin tadını alır... saygılar Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 biz akıllıyız...idrak yeteneğimiz var... Şunu da idrak edebilir miyiz acaba? Satanistler de kedileri ve insanları kurban ettiler inançları gereği, Putlardaki sunaklara genç kız yada çocuk kanı koyanlar da kötü niyetli değillerdi... Putlara hayvan kurban edenler de... Onlarınki de bayram ya da dini tören, ayindi; onlar da katliam olarak görmemişti bu olayı... Kendi Allahlarının adlarını anarak yapıyorlardı. biz de müslümanız..biz de kurban kesiyoruz... ama bu dediklerinizi yapmadan... ve biz bunu bir hayvan katli olarak görmüyoruz.. ............. ama biz kuralına göre kesince bayram yapılmaz deniyor. ne iş anlamadım. Şimdi idrak edelim mi aradaki farkı? Saygılarımla Alıntı
Φ xprensesx Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Şunu da idrak edebilir miyiz acaba? Satanistler de kedileri ve insanları kurban ettiler inançları gereği, Putlardaki sunaklara genç kız yada çocuk kanı koyanlar da kötü niyetli değillerdi... Putlara hayvan kurban edenler de... Onlarınki de bayram ya da dini tören, ayindi; onlar da katliam olarak görmemişti bu olayı... Kendi Allahlarının adlarını anarak yapıyorlardı. öyle düşünüyorsunuz; peki siz kedi yiyor musunuz? ya da insan eti? ama koyun keçi yiyorsunuz. kasaplar kesmiyor mu? biz sadece bunu dini inanç gereği yapınca sorun çıkıyor sanırım??? Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 öyle düşünüyorsunuz; peki siz kedi yiyor musunuz? ya da insan eti? ama koyun keçi yiyorsunuz. kasaplar kesmiyor mu? biz sadece bunu dini inanç gereği yapınca sorun çıkıyor sanırım??? İşte aradaki fark: Tanrı için kesmek, beslenmek için kesmek... Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2007 ... ve, kurbanda kan dökülmesi lazimdir. Islam dinin de, “Kan akıtılmazsa, kurban caiz olmaz.” Bu dolayisiyle "Tanrı" icin kesildigi muhakkak. Alıntı
Φ xprensesx Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 evet.. allah için kesiliyor. bunun aksini iddia eden yok zaten... bence bu: faaliyete bir hoşluk katıyor.. yemek için değil de(ama sonuçta yeniyor değil mi? önpalnda allah olunca neden sorun çıkıyor bunu açıklar mısınız?) allah için kesmek daha hoş.. ... ve, kurbanda kan dökülmesi lazimdir. Islam dinin de, “Kan akıtılmazsa, kurban caiz olmaz.” Bu dolayisiyle "Tanrı" icin kesildigi muhakkak. zaten şokla mı öldüreceksiniz hayvanı? herhalde kurban keserken kan akması lazım. di mi? saygılar Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 bence bu: faaliyete bir hoşluk katıyor..yemek için değil de(ama sonuçta yeniyor değil mi? önpalnda allah olunca neden sorun çıkıyor bunu açıklar mısınız?) allah için kesmek daha hoş.. Diyecek bir şeyim kalmadı Size hoş ibadetler (eğlence mi demeliydim?) Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 evet..allah için kesiliyor. bunun aksini iddia eden yok zaten... bence bu: faaliyete bir hoşluk katıyor.. yemek için değil de(ama sonuçta yeniyor değil mi? önpalnda allah olunca neden sorun çıkıyor bunu açıklar mısınız?) allah için kesmek daha hoş.. zaten şokla mı öldüreceksiniz hayvanı? herhalde kurban keserken kan akması lazım. di mi? saygılar Bir ulusun büyüklüğü ve ahlaksal kalkınması insanlarının hayvanlara nasıl davrandıklarıyla ölçülür. Mahatma Gandhi Bu yüzden hayvanlara yapılan her türlü gereksiz işkenceye karşıyım. Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 kurban kesilmesi emri hayvanlara işkence yapma demek değildir...kurbana karşı olmak başka şeydir işkence yapılmasına karşı olmak başka... kurban kesmek ile hayvan kesmek birbirinden dini içerik anlamında ayrıdır..neye karşı bir duruş sergiliyoruz net olması lazım..hayvanların kesilmesi ve yenmesine karşı isek bunu kurbana karşı değil tüm dünyaya yapılmış bir itiraz olarak ve insan türünün ihtiyaçlarına yönelik bir karşı koyma olarak sunmak zorunda kalırız...kolay gelsin derim ancak... kurbana karşı isek nedenini bilmemiz gerekir ki anlayalım...dine sataşırken bu konuyu da es geçmemek için mi..çocuklukta yaşanmış hemen hemen bir çoğumuzun da hatıralarında yeralan kötü bir kurban bayramı anısı mı...yoksa kurbanın vacip değil sünnet oluşu mu ...venhar kelimesinin aslında allaha yaklaşmak gayesi olup bunun için illa kurban kesmek gerekmediği tezi mi.. hayvana işkence konusunda karşı çıkış inanan inanmayan herkesin itirazsız katılacağı bir durumdur... selamlar.. Alıntı
Φ xprensesx Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2007 ben de bunu söylüycektim tam şimdi... 4mevsim +5 Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 kurban kesilmesi emri hayvanlara işkence yapma demek değildir...kurbana karşı olmak başka şeydir işkence yapılmasına karşı olmak başka...kurban kesmek ile hayvan kesmek birbirinden dini içerik anlamında ayrıdır..neye karşı bir duruş sergiliyoruz net olması lazım..hayvanların kesilmesi ve yenmesine karşı isek bunu kurbana karşı değil tüm dünyaya yapılmış bir itiraz olarak ve insan türünün ihtiyaçlarına yönelik bir karşı koyma olarak sunmak zorunda kalırız...kolay gelsin derim ancak... kurbana karşı isek nedenini bilmemiz gerekir ki anlayalım...dine sataşırken bu konuyu da es geçmemek için mi..çocuklukta yaşanmış hemen hemen bir çoğumuzun da hatıralarında yeralan kötü bir kurban bayramı anısı mı...yoksa kurbanın vacip değil sünnet oluşu mu ...venhar kelimesinin aslında allaha yaklaşmak gayesi olup bunun için illa kurban kesmek gerekmediği tezi mi.. hayvana işkence konusunda karşı çıkış inanan inanmayan herkesin itirazsız katılacağı bir durumdur... selamlar.. Sayın 4mevsim, bakın, yukarıda gereksiz işkence dedim. Bunun içine; bir tanrıya yapılan, sokak ortasında illa kan akacak diye bir hayvanın gırtlağının ilkel ve bilinçsizce kesilmesi de dahildir. Bakın gene alıntı olacak ama, başka bir sitede bu konuda yazan arkadaştan daha güzel dile getiremezdim beynimdekileri: Fakir insanların boğazından yılda bir kez et geçmesini sağlayarak bütün problemlerinin çözüldügü bayram. Her ne kadar uygulamada bu fakir insanlar %99 apartmandaki komsular olsa da, her ne kadar uygulamada %99 kurban kesmek bir prestij göstergesi haline getirilmis olsa da (bak gördün mü 8 numaradaki Abdullah beyler deve kesmiş, biz bi koyun bile kesemedik körolmayasıca herif), her ne kadar günümüzde kullanılan alış gücü birimi et değil para olsa da (parayla et veya neye ihtiyacınız varsa onu alabilirsiniz ama, etle para alamazsınız), her ne kadar fitre-zekat gibi güzel geleneklere kimsenin itirazı olmasa da; karşı çıkanların has müslümanlar(!) tarafından elinde colayla bilgisayar başında ahkam kesen tuzukuru, toplum sorunlarından habersiz, fakirliğin ne olduğunu bilmeyen tipler olarak gösterilmeye çalışıldığı, tartışmalara sebep olan, ilkel toplumlardan kalma gelenek. Her kurban bayramında büyük zevkle kurban kesen bu sahışların ve kesmeyen sahışların hayatlarında kaç kişiye yardım etmiş, kaç hayır kurumuna ne kadar bağışta bulunmuş olduklarının karşılaştırılması bence sonuçları çok saşırtıcı olabilecek ayrı bir araştırma konusudur. Ama yapmak gerekir çünkü bonus puan iyidir, kolay kazanılır, level atlatır... (anyman) Alıntı
Φ AIRBUS Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Koyunları önce besler güder sonra gırtlaklar,keserler…Koyun ise olacaklardan habersiz kendini mezbaya götüren kasabın bıçağını yalar…koyun olmamak lazım kesinlikle… Alıntı
Φ AIRBUS Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Şaka bir yana konunun özeti şudur en yalın biçimiyle ; Tanrıya yada tanrılara onu mutlu etmek yada kendisinin yada kabilesinin başına kötü birşeyler gelmesini engellemek,öfkesinden korunmak, memnuniyetini kazanmak vs.düşünceleriyle çok eski devirlerde çeşitli hediyeler verilirdi. bu hediyelerin içinde kimi zaman genç güzel kızlar ve oğlanlar da olurdu. Zaman içinde birgün tanrılar misyonlarını tamamlayıp geldikleri gibi geridöndükleri vakit,insanlar başlangıçta saydığım dürtülerden hareketle tanrılarını yine mutlu etmek için onların yaşadığı tapınaklara hediyeler bırakmaya devam ettiler.fakat daha da ileri giderek seçilmiş genç bakire kızları belirli zamanlarda ruhlarının tanrılarına ulaşacağı gayesiyle kurban etmeye başladılar.Yüzyıllar boyu yerleşmiş bu inanç adına yapılan vahşet karşısında Peygamber tüm uğraşlarına rağmen insanları tamamen bundan vazgeçirememiş fakat hiç olmazsa yenilebilir hayvan kurban etmeye indirgeyebilmiştir. O dönem tabi ki bilim yeterli olmadığı için hayvanlar ister adak ve ya kurban olsun ister besin ihtiyacı için olsun bıçakla kesilerek öldürülüyordu. Bugünse bizim her iki niyetle olursa olsun bu canlılara acı çektirmeden,can bile çekiştirmeden yaşamına sonvereceğimiz imkanlarımız vardır ve Vicdanen kullanmaya mecburuz,herkes kendini kurban zamanı bu canlıların yerine koysun ve tekrar düşünsün.. Unutmayalım ki inançlarımız mantığımızı ve aklımızı bir dereceye kadar zorlayabilir, ama vicdanımızı zorlamaya başladığı zaman orada bir yanlışlık olduğunu da bilmeliyiz, inanç ile vicdan arasında yapacağımız seçim vicdanı yoketmek ise tehlike büyüktür arkadaşlar.. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Valla 4mevsim argümanlarımı baştan tekrar yazamayacağım. Kurban bayramı benden, ben kurban bayramından mümkün olduğunca uzak, çok ama çok uzak olsun yeter... Başka bir şey demeyeceğim... Alıntı
Φ xshadowx Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 sokaklarda kan ve et onun ardından da leş kokularını duyumsamamıza az kaldı, müthiş dini bayram yaklaştı gerçekten... bu yılda zavallı hayvanlar ızdırap içinde ölecekler.... ama ölürken mutlu oluyormuş hepsi... KURBAN!!! oldukları için... çocukluğumun kabusları hep bu bayramdan sonrasına denk gelirdi şimdi yine anımsamaya devam o kabusları.... Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 bu yılda zavallı hayvanlar ızdırap içinde ölecekler....ama ölürken mutlu oluyormuş hepsi... KURBAN!!! oldukları için... Izdırap mı? Ne ızdırapı? Usulüne gör kesilince canları yanmıyormuş (nasıl oluyorsa artık)... Bir de Allah adına kesilince daha hoş oluyormuş (nasıl oluyorsa artık)... Alıntı
Φ xshadowx Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Bide gözlerinin üstüne bir örtü serilir hayvanların nedense... Bir de Allah adına kesilince daha hoş oluyormuş (nasıl oluyorsa artık)... ...... adına insan ******** *** sonuçta, bide hayvanlara üzülüyoruz bizde... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Valla 4mevsim argümanlarımı baştan tekrar yazamayacağım. Kurban bayramı benden, ben kurban bayramından mümkün olduğunca uzak, çok ama çok uzak olsun yeter... Başka bir şey demeyeceğim... ben alıntıladım zahmet olasın size...bakalım... . Kurban bayramı yaklaşıyor. Yine kural tanımaz, hijyen tanımaz, çevre, hayvan ve insan saygısı tanımaz insan yığınları sokakları, otoyol kenarlarını, yeşil alanları mezbahaya, kan gölüne çevirecek, kelleleri, işkembeleri, oraya buraya atacak, bayram diye bunları kaldıran da olmayacak, bu utanç tablosu yine koca bir coğrafyayı avucuna alacak. Buna neden olan tek kelime nedir? İşte o sihirli kelime: VENHAR! Bunca olanın tek kaynağı bu tek kelime. İşte İslam'ın bu etki gücü iştahları kabartıyor ve tek bir hareketle, sadece bir abdest alarak, "Bismillah" diyerek...vs. Fazla bir efor ve beyin sarfetmeyerek insanları peşine takıp sürükleme, kandırma, sömürme potansiyeli uyanık istismarcıların cirit atmasına yol açıyor. Düşünmek gerek... Acaba koca bir koyun sürüsünün kolayca güdülebilmesi çobanın gücüne mi bağlı, yoksa koyunların itaatine mi? anladığım kadarıyla sizin argümanınız hayvan kesiminde yaşanan olumsuzluklar...peki siz bu olumsuzluklara neyi sebep gösterdiniz ..venhar kelimesini ve onun algılanışı olan kurban bayramını...yani size göre ayet bu olumsuzlukları emrediyor öyle mi.... bu bir yanılsama değlse yanlış hedef göstermedir... trafik kazaları oluyor...yollar can pazarı...o halde kimse araba kullanmasın....BU RESMEN CİNAYETTTTT....aynı yoldan gittim ama çıkan sonuç bana doğru görünmüyor....bi yerde yanlışlık var ...sizce??? diğer argümanınız ise insanların güdülebilmeleri...bu her dönemde her toplumda her ideolojide rastlanılabilen bir durumdur...ülkeyi yıllarca nasıl yönettin sorusuna ispanya kralının cevabı..onları yüzbinlik beşiklerde uyuttum...demek ki her toplumun hatta her insanın çekilecek bir ipi vardır(zayıf noktası)...bazı insanlar o ipleri çekmesini bilirler...bazı insanlar da iplerden nasıl kurtulacaklarını bilirler... selamlar... Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 anladığım kadarıyla sizin argümanınız hayvan kesiminde yaşanan olumsuzluklar...peki siz bu olumsuzluklara neyi sebep gösterdiniz ..venhar kelimesini ve onun algılanışı olan kurban bayramını...yani size göre ayet bu olumsuzlukları emrediyor öyle mi....bu bir yanılsama değlse yanlış hedef göstermedir... trafik kazaları oluyor...yollar can pazarı...o halde kimse araba kullanmasın....BU RESMEN CİNAYETTTTT....aynı yoldan gittim ama çıkan sonuç bana doğru görünmüyor....bi yerde yanlışlık var ...sizce??? Sayin 4mevsim, yanlislik ayni yolu almadiginizdan dolayi, Birisi, vahsiligi cocuklara ogretiyorlar. Cocuk babalari "titreyen" kuzulari , bogazindan kanlar fiskirirak kesiyorlar... cocuklarinin onunde. Babasi "Allahu ekber" diyerek devam eder ve bacaklarindan kuzuyu asip, derisini soyar cocugun gozlerinin onunde. Cunku bu kurban etidir "Sevap" tir derler. Neden olarak, yeni evlenen insanlara kurban kesilir. Kan akitmak, ugur icin. Yeni bir araba mi alindi? Hemen kurban kesilir. Araba, kanin üzerinden gecer, ugur sayilir. Yeni bir Fabrika mi acil di? Kurban kesilir. Allah icin kurban kesilir.... gereksiz yere Ikincisi (Sizin verdiginiz ornek), Insanlar ailelerini beslemek icin calismaya gidiyorlar. Arabalar arac olarak kullaniliyor, cunku baska sekilde bir yerden diger gitme imkani yok. Kazalar yalniz kazadir. Ne yazik ki, insan oluyor ama araba kullanmak gerekli. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 14 Aralık , 2007 Peki o zaman argümanlarımı baştan bir daha toplayayım: Hayvan kesme "ibadet" olmamalı. Ve bunun "bayramı" olmamalı. Ve bu gelenek sürdürülmemeli... Kişisel argümanlarım bunlar. Arap bedevileri için et, en birincil gıda idi. Zaten sürekli etle beslenen bir toplum için belli bir günde kesilen hayvanın sadece adı değişip "kurban" oluyordu. O da tanrı için kesildiğinden, tek farkı sıradan değil, sürünün en iyisi oluyordu. Tek bir kelimeye dayalı gelenek inatla sürdürülüp günümüze taşınınca, kalabalık metropollerde çok sayıda hayvanın kısa bir sürede kesilmesi çağdışı bir rezalet görüntüsüne neden oluyor. Bu bir utanç tablosu ve ilkelliktir. Devletin kesin biçimde yasaklaması gerekir. Aynı zamanda insanlık dışıdır. Nasıl tedavi tıp kurum ve kuruluşlarına, güvenlik emniyet kurumu ve özel güvenlik kuruluşlarına, keza eğitim benzer şekilde bir yetkiyse ve rasgele kullanılamazsa, hayvan kesimi de kurum ve ruhsatlı kuruluşlara ait bir yetkidir. Kimse gözönünde tavuk bile kesemez. Bu işler sadece gerekli ve yeterli ekipmana, personele sahip kurum ve kuruluşlarda yapılır. Olmadığı köy ve mezralarda zarurete dayalı bireysel izin verilebilir. Uygarlık bunu gerektirir. Bunlar da toplumsal yönden savunduklarım... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.