Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Batı kültürü laikliği "dinsel dogmaları değil, bilimsel gelişmeleri ve doğruları referans almak" olarak düşünür. Din'in bireysel ibadet dışında hiçbir toplumsal alanda belirleyici olmaması gerektiğini düşünür. Laikliğin orjinal tanımında olduğu gibi yani. Laic, din ve dinsel kurumların dışında kalan herşeyi ifade eden bir tanımdır.

 

İngiltere kralı Anglikan kilisesinin başıdır aynı zamanda. Senin batıya atfettiğin laiklik tanımı burada geçersiz o zaman. Laiklik slogan olarak "kilise devlet ayrılığı" ndan ibaret değildir batı kültüründe. Dinin devlet alanında görünürlüğü onları sandığının aksine çokça gerer ve buna izin vermezler.

 

Buna şekli bakışla değil mahiyet olarak bakarlar.

 

 

diger görüşlerine sonra deginiriz.

laiklik bizide ilgilendirdiginden -başka tecrübelerin bizi bu kadar ilgilendirmeside garip ya- buna öncelik vermek istiyorum.

bazı konularda malumat sahibi olmak onlara derinlemesine inmek anlamına gelmiyor malesef.

 

laiklik olarak formüle edilen uzlaşma batıda 100-200 yıllık bir mesele degildir, yani modern bir mesele degildir.

aslında bugün için batının bir çok kavramının tarihi 2000 yıllık ve daha fazladır, yeni olan birşey yokdur.

klasik tanımla batıyı oluşturan kökler roma hukuku, grek felsefesi ve hıristiyanlıkdır.

batı olanı anlamak için iş bu köklere biraz dalmak gerekir.

 

laik demek dinin degil bilakis din adamı dışında kalanlar için kullanılırdı.

tarihden beri, hıristiyanlıgın mahiyeti itibariyle din-siyaset ilişkisi her zaman tartışma konusu olmuşdur ve hıristiyanlıgın metinlerine dayalı bir tartışmadır.

İncilde tevratta oldugu gibi bir hıristiyan devletden sözedilemez, yahudi devleti teokrasi üzere kılınmışdır, bu devletde din ve siyaset arasında hiç bir bir ayrım yoktur.

dünyevi işlerde dinin yargı yetkisi olmadıgından yada çok kısıtlı oldugundan, din ve siyaset iki ayrı gerçeklik olarak belirir.

kilisenin tasallutu burada devreye girer ve bu tamamen ruhban sınıfının kendi yargılarını dine dayandırmasına zemin teşkil eder.

ruhban sınıfının her türlü zülmü irtikap etmeleri ve bunun dine dayandıtılmasının din açısından çokda geçerliligi yoktu.

laiklik olarak formüle edilen ve kilise ve sivil yönetimin ayrışması olgusu bu dinin dogasında zaten mevcuttu. tarihine göre din, bazen kilise tarafına bazen devlet tarafına çekilmiştir türlü gerekçelerle.

mutlak iktidarın eleştirisini yapan Locke siyasetle dinin birbirinden ayrılmasını ve kilisenin devletden bagımsızlaşmasını talep eden ilk düşünürlerden biridir.

bunu ne dinin tarafını tuttugundan ne de devletin tarafında oldugundan istemişdir.

sadece devleti ve kiliseyi kendi öz mizaç ve istidatlarına döndürmek istemiş ve onlara aslen ne iseler o olma imkanı sunmuştur.

Locke devletin din alanına ve dinin dogmalarına, ayin ve törenlerine kesinlikle karışmamasını da vaaz eder; çünkü bu siyasetin yani dünyevi iktidarın ilgi ve bilgi alanına girmez der.

 

öyle devletin ya da laikligin dinin dogmaları, ayinleri, hurafeleri ile bilim adına ugraşmak gibi bir derdi olamaz.

bunu yapanlar 19. yy pozitivistleridir ve batı tarihinde her şey demek degildir bunlar ve etkileride pek kalmamışdır vs.vs.

 

batıda dinin dayanak oluşturdugu kanunlar ve dinin görünürlügü batı laiklige zarar vermez, bunların siyasal taleplerle bir alakası yoktur . hatta başka dinden insanlar bile ibadetlerini eda ederler.

batı dini salt bir vicdan telakki eder, ve bunu gene kendi dinlerinden çıkarırlar, kaynakları dindir gene.

istisnası yok mu? tabiki var.

hıristiyanlık mahiyeti itibariyle yahudilikden ve islamdan çok farklıdır, bunları aynı düzlemde mütala etmek mümkün degildir.

 

not;

tek elle yazmak zorunda oldugum için kısa geçtim ama devam edecegiz.

 

Protestanlıkta, bu ilk üç alt mezhepten sonra yüzlerce mezhep çıkmıştır. Müslümanlıkta, sunniliğin altında, hanefilik, şafilik, hanbelilik gibi alt mezhepler çıkmıştır. Şiiliğin altında ismaililik, zeyidilik, caferilik, imamilik ve alevilik gibi alt mezhepler çıkmıştır. Katolik mezhebinde ise alt mezhepler yoktur bilinen.

 

mezhep olgusunu tartışmak yani insanların görüşlerinin farklılaşmasını tartışmak kanımca gereksiz ve sonuçsuzdur.

 

bana bir tane din ya da dünyevi görüş söyleki içinde farklı algılamalar olmasın.

bir tane sadece...

 

insanlar görüş farklılıklarına düşecek, bu insan olmamızdandır öyle veya böyle.

 

bakın şunun tartışması olabilir, hangi görüşün nasıl oldugu ve olması gerektigi...

 

bir görüş çıkıyor ve digerleri ondan neşet ediyor vs.vs.

 

tarışma ana düşüncenin ve bu ana düşüncenin kaynaklarında olmalıdır.

 

mezhep denilen olgu sadece dini ilgilendirmiyor, bir çok dünyevi mezhepde mevcuttur

 

bu gereksiz bir tartışma oldugu için teferruata girmiyorum.

 

Bilgi kıtlığı ile birilerini itham ediyorsunda arkadaşım. Ama daha kalvenizmin anglikanizmden sonra ortaya çıkmış bir görüş olduğunu bilmiyorsun.Ayrıca Anglikanizm görüş uzlaşmalarından falan değil. İngiltere Kralı boşanmak için gereken izni Papa'dan alamaması sonucu başının kendisi olduğu bağımsız bir kilise kurmasıyla ortaya çıkmıştır. Etkilendiği görüşler ise Calvin'in görüşleri değil. Luther'in görüşleridir.

 

sevgili dostum

 

kralın papayla bagını koparması mevzusunu konuşmuyoruz.

bizim konuştugumuz katolisizm ile kalvinizmin uzlaştırılmasından resmi dini dogmuşdur ingilterenin.

mezhepler zaten bu şekilde ortaya çıkar, toptan bir red söz konusu olmaz.

kalvinizm de Luther'in fikirlerinden neşet etmişdir.

öncesi sonrası diye bir şey söylemedik zaten bunlar birbirine yakın tarihlerdir. ne öncesi ne sonrası, reform başlamış reform...

Katoliklik ve Protestanlık arasında bir orta yol olarak söyleseydik daha dogru olurdu galiba.

Luther ile Calvin temelde kiliseye karşı çıkmışdır, bakın din/hıristiyanlıga karşı degil, yanlış anlamayasınız diye söylüyorum.

  • Cevaplar 86
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
İslam dininde hangi mezhepler var. Hz. Muhammed zamanında hangi mezhepler vardı?

Kuran'da hangi sure ve ayetlerde mezheplerden bahsediliyor?

Hangi mezhepten olursak İslam dinine göre cennete daha yakın oluruz?

Bu soruların yanıtları hakkında fikriniz varsa lutfen paylasın benimle...cunku bu sorulara yanıt verecek kimseyi bulamadım bugune dek...

Hz. Muhammed hangi mezheptendi?

Mezhep ayrılıkları nerden ileri geliyor?

Allah bir, Kuran bir, Hz. Muhammed onun kulu ve elçisi oda bir ama bizim kac mezhebimiz var?

Şeyhler ve tarikatlar ne işe yarar? Zikr nedir bir gece yarısı kalkıp ellerimi acıp dua etsem Allah'a yetmezmi? illaki trans halinde kendimden gecmelimiyim?

İslam dininde Allah ve kul arasında hicbir aracı yoktur ne demek?

Yatırlara gitmenin anlamı nedir? Din buyukleri denen kişilerden şefaat beklenir mi?

İslamda zorlama yoktur ama İslam adına öldurmek neden mukafatlandırılır?

 

Bu tür gayet basitce acıklanabilecek sorularım var ama ben cevaplarını bulamadım. Bilgili bir arkadasım varsa ve bana yardımcı olursa sevinirim.

Aldıgım cevaplar yeni soruları aklıma getirirse de bunları sizinle paylasmaya devam edecegim...

 

 

 

İslam dininde hangi mezhepler var. Hz. Muhammed zamanında hangi mezhepler vardı?

Kuran'da hangi sure ve ayetlerde mezheplerden bahsediliyor?

Hangi mezhepten olursak İslam dinine göre cennete daha yakın oluruz?

Bu soruların yanıtları hakkında fikriniz varsa lutfen paylasın benimle...cunku bu sorulara yanıt verecek kimseyi bulamadım bugune dek...

 

 

slm arkadasım en basta sunu soylemek ısterım ıslamda mezhep yoktur!

 

su ayetten bunu gorebılırsın

 

 

(EN'ÂM suresi 159. ayet)

 

Diyanet Çevirisi: Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.

 

 

Hz. Muhammed hangi mezheptendi?

Mezhep ayrılıkları nerden ileri geliyor?

Allah bir, Kuran bir, Hz. Muhammed onun kulu ve elçisi oda bir ama bizim kac mezhebimiz var?

 

muhammet hıc bır mezhepden degıldı! mezhepler umrunda bıle olmaz, o kendını hıc bır seye baglamazdı ıslamdan ve allah tan baska! cunku adam aydınlanmıs ve gercegı farketmıstır.yanı allahı bulmus, saadetı bulmus, herhangı bır seye ıhtıyacı yoktu veya olsada olmasada cokta umrundaydı, bugun bu konusmaları gorse guler gecerdı.

 

bıde soyle bak olaya bır cocuga veya bır adama gıt sor! neden kuran okuyorsun de: derkı bır harfınde 40 bın sevap var!

bırı bunu hz muhammede soylese varya hz muhammet gulmekten catlar olurdu.

 

herseyı bozan bızız cunku bırazdan zıkırde bahsedecegım seyı soyleyecegım zıhnımızı asamıyoruz.

 

 

 

Şeyhler ve tarikatlar ne işe yarar? Zikr nedir bir gece yarısı kalkıp ellerimi acıp dua etsem Allah'a yetmezmi? illaki trans halinde kendimden gecmelimiyim?

İslam dininde Allah ve kul arasında hicbir aracı yoktur ne demek?

Yatırlara gitmenin anlamı nedir? Din buyukleri denen kişilerden şefaat beklenir mi?

İslamda zorlama yoktur ama İslam adına öldurmek neden mukafatlandırılır?

 

bırkere her ınsan kendı serıatı uzerıne yaratılmıstır, kımseye tabı degıldır.buna hz muhammette dahıl!yanı sonsuza kadar hep onun arkasında kalırsan veya onun yardımını beklersen, her takıldıgın yerde medet umarsan sen hıc bır zaman, onun olmasını ıstedıgı bır ınsan olmazsın! hayatta ınsan her zaman yalnız bır fıtrata sahıptır sen sadece kendınlesın bu yuzden ,ıkı sakallının bırılerınden daha fazla bırsey, bır kac felsefe bılmesı veya devamlı kuran okumaları bırsey ıfsa etmez! bu sadece onların ve cevrelerının acızlıgıdır.

 

zikirdeki tek amac ınsanın zıhnının otesıne gecmesı, bunu herseyden bagımsız olarak yapabılırsın! zıkır ıllede allahı veya muhammedı veya bır baska seyı anma ve devamlı soyleme degıldır. herseyı devamlı zıkredıp onun gercegını anlaya bılırsın. bu aynı suna benzer:bır yere koyup unuttugun esyayı hatırlamak ıcın, gunluk ıslerıne devam edersın ama aklının hep bır kosesındedır o esyan, ve enınde sonunda hatırlarsın ve esyanı ordan alıp gıdersın.

 

yaptıgın hıc bır ıbadet allah ıcın degıl! ozunu anlayıp ozunu yasaman ıcın, bunlar senın ıcın gereklıdır.sen nesın?bu soru yuzunden bunlar ınsanlarda bedensel terbıye olunması ıcın ıbadet halıne gelmıstır.pek tabı dın olunca ınsanı her koldan yakalıyor, ama bazı tarıkatlere bakınca sadece bır koldan yakalamaya calısıyor ve ınsanlar bertaraf edılıyor. adeta karga tulumba zorluyor.

 

islamda allah ile kul arasında hiç bir aracı yoktur demek: ınsanın rabbıne her sekılde heryerde done bılecegıdır. ve bunu sadece kendı yapa bılecegı anlamındadır.ama sımdı burda aklıma bır sey geldı ateıst arkadaslar sordumu bılmıyorum ama sunu sormalarını beklerdım eger samımılerse: ozaman hz muhammetle allah arasında cebraılın ne ısı var? :)

 

 

yatıra gıtmenın hıc bır anlamı yoktur! adamın kendıne yararı olsa kalkıp yurur ve yasar :) bunu uygulama halıne getırmek sadece bır camının hocasını seyh yapar. bu cevapla su ıkı sorunu cevaplamıs oldum sanırım :)

 

ıslamda dusunceye zorla getırılme yoktur! yanı kımse zorla ıslam edılemez. bunun bır dunya seklı var ama en ozet anlamında sunu soylemek ısterım: ıslam allah yoludur! yanı allaha ulasmanın yolu, bu yolda ınsan ozgur olup , allah ıle kulun arasında kımse olmamalıdır, bu yuzden zorlama yoktur

 

ıslam adına oldurmek veya ne dıyorsanız bununla bu zorlamanın arasında bır ılgı kuramadım. herkes bırsey adına bırseyler yapabılır bunun sorumlusu ıslam veya muhammet veya allah tutulamaz hep tekrarlıyorum allahın butun bu olanlardan haberı bıle olmaya bılır.oldurmekten kasıt bınlerce neden olabılır, ama benım fıkrımce bır gorus dıgerını yok edebılır.bunda bır sakınca yoktur!ve boylede olması gerek bunu gunumuzun dunyasında bıle gore bılıyoruz,

ama oldurmekten kasıt kesınlıkle bır cana maledılen bır fııl degıldır,bır cok dusuncenı ıslam ıcın oldure bılırsın.bu acıdan ele alıyorum ben, bu konuda herkez ozgur acıklamasını ıstedıgı yone cekebılır.bırısı ınsan katlı dıye bılır ,bırısı ıse hayır dusuncelerın olmesı dıye bılır. bız nereye cekersek oraya gelır bu tarz yazılar, bunun ıcın ınsan kendı vıcdanıyla yargılaması ve hıc bır seyın etkısı olmadan bu soruya cevap vermesı gereklıdır.

 

 

saygılar......

Gönderi tarihi:
olayın siyasi boyutu ayrı

bu siyasi boyutdan çıkıp Muhammed(as) Arapların lideri demek için O'nun yaşamından bunu destekleyecek bir şeyler sunman lazım.

bunun aksi bir çok delil var tarihi olarak.

Muhammed neden çıkmışdır ve davası nedir?

önce buna bakalım, Muhammedin arapların arasından çıkması Arapların lideri oldugu anlama gelir mi?

 

Muhammed bu noktada ne diyor?

önce bunlardan bahsetmek lazım.

 

Niye boş konuşuyoruz anlamıyorumki. Hz Muhammed Peygamber sıfatının yanında, araplar birleştirildikten sonra "kabileler federasyonu" denilen yapının siyasi lideridir. Hristiyan devletler Hz Muhammed'le anlaşmaları onun peygamber sıfatıylamı yapıyorlardı. Yoksa bu federasyonun lideri sıfatıyla mı ? Hz Muhammed'in elçilerini ne olarak kabul ediyorlardı Hristiyan , pagan yada diğer dinlere ait devletler? Peygamberin elçileri sıfatıylamı yoksa Arapların liderinin elçileri sıfatıylamı ?

 

Hz Muhammed'in hayatı anlatılırken bir başlıkta nedir "arapl yarım adasını birleştirmesi" peki bu birleşen çatının lideri kimdir o ölene kadar ?

 

Önce yazılanları okuyacaksın sonra ithamda bulunacaksın.

 

Birde Hz Muhammed'in Allah'ın elçisi olması yanında, ikinci bir vasfıda vardır. Arap dünyasının lideridir. Dünyada köleci toplum dediğimiz düzenin sürdüğü bir çağda. Arap ülkelerinin siyasi lideridir. Diyelimki siyasi lider sıfatıyla bir şey yaptı. Bir anlaşma, bir icraat vesaire. Ve diyelim bunu o günün şartlarına göre yaptı. Sonuçta milyonlarca insanı yönetiyor ve onların canından, malından sorumlu. Onların lideri. O çağın, ülkenin o günkü koşullarına göre yaptığı bir siyasi, ekonomik, yada sosyolojik bir icraatı alıp sunnete dahil edebilir misin ?

 

Evet bu yazıda "bilgi kıtlığı" bilmemneyle itham ettiğin nedir. Bunu söylediğinde tabiki altını dolduracaksın. O halde kimdir, Arapların lideri Hz Muhammed ölene kadar? Ben onun siyasi lider vasfından bahsediyorum. Bana "siyasi boyutu ayrı" diyorsun.

 

İslamiyetteki bölünüş. Hz Muhammed öldükten sonra doğan siyasi boşluktan çıkmadımı ?

 

Dediğim gibi çok basit soruyorum. Araplar birleştirildikten sonra. Kimdir onların lideri ? Öyle ya Hz Muhammed değilse. Bu yeni devletin bir lideri olması lazım. Yok anarşist bir devlet değilse bu.

 

Sırf bir şeyler yazmış olmak için yazmamak lazım. Yazılanları okumak lazım.

Gönderi tarihi:
diger görüşlerine sonra deginiriz.

laiklik bizide ilgilendirdiginden -başka tecrübelerin bizi bu kadar ilgilendirmeside garip ya- buna öncelik vermek istiyorum.

bazı konularda malumat sahibi olmak onlara derinlemesine inmek anlamına gelmiyor malesef.

 

laiklik olarak formüle edilen uzlaşma batıda 100-200 yıllık bir mesele degildir, yani modern bir mesele degildir.

aslında bugün için batının bir çok kavramının tarihi 2000 yıllık ve daha fazladır, yeni olan birşey yokdur.

klasik tanımla batıyı oluşturan kökler roma hukuku, grek felsefesi ve hıristiyanlıkdır.

batı olanı anlamak için iş bu köklere biraz dalmak gerekir.

 

laik demek dinin degil bilakis din adamı dışında kalanlar için kullanılırdı.

tarihden beri, hıristiyanlıgın mahiyeti itibariyle din-siyaset ilişkisi her zaman tartışma konusu olmuşdur ve hıristiyanlıgın metinlerine dayalı bir tartışmadır.

İncilde tevratta oldugu gibi bir hıristiyan devletden sözedilemez, yahudi devleti teokrasi üzere kılınmışdır, bu devletde din ve siyaset arasında hiç bir bir ayrım yoktur.

dünyevi işlerde dinin yargı yetkisi olmadıgından yada çok kısıtlı oldugundan, din ve siyaset iki ayrı gerçeklik olarak belirir.

kilisenin tasallutu burada devreye girer ve bu tamamen ruhban sınıfının kendi yargılarını dine dayandırmasına zemin teşkil eder.

ruhban sınıfının her türlü zülmü irtikap etmeleri ve bunun dine dayandıtılmasının din açısından çokda geçerliligi yoktu.

laiklik olarak formüle edilen ve kilise ve sivil yönetimin ayrışması olgusu bu dinin dogasında zaten mevcuttu. tarihine göre din, bazen kilise tarafına bazen devlet tarafına çekilmiştir türlü gerekçelerle.

mutlak iktidarın eleştirisini yapan Locke siyasetle dinin birbirinden ayrılmasını ve kilisenin devletden bagımsızlaşmasını talep eden ilk düşünürlerden biridir.

bunu ne dinin tarafını tuttugundan ne de devletin tarafında oldugundan istemişdir.

sadece devleti ve kiliseyi kendi öz mizaç ve istidatlarına döndürmek istemiş ve onlara aslen ne iseler o olma imkanı sunmuştur.

Locke devletin din alanına ve dinin dogmalarına, ayin ve törenlerine kesinlikle karışmamasını da vaaz eder; çünkü bu siyasetin yani dünyevi iktidarın ilgi ve bilgi alanına girmez der.

 

öyle devletin ya da laikligin dinin dogmaları, ayinleri, hurafeleri ile bilim adına ugraşmak gibi bir derdi olamaz.

bunu yapanlar 19. yy pozitivistleridir ve batı tarihinde her şey demek degildir bunlar ve etkileride pek kalmamışdır vs.vs.

 

batıda dinin dayanak oluşturdugu kanunlar ve dinin görünürlügü batı laiklige zarar vermez, bunların siyasal taleplerle bir alakası yoktur . hatta başka dinden insanlar bile ibadetlerini eda ederler.

batı dini salt bir vicdan telakki eder, ve bunu gene kendi dinlerinden çıkarırlar, kaynakları dindir gene.

istisnası yok mu? tabiki var.

hıristiyanlık mahiyeti itibariyle yahudilikden ve islamdan çok farklıdır, bunları aynı düzlemde mütala etmek mümkün degildir.

 

 

Laiklik diye bir başlık açarsın orada tartışırsın. Ki halihazırda forumda bu adlı başlıklar fardır.

 

Birde laik tanımı, din adamı dışında kalanlar için falan değil. Dinin kapsadığı alanın dışında kalan herşey için kullanılırdı. Bu bir canlıda olabilir, bir yapıda olabilir, bir araçta olabilir. Bilinen ilk laik olgu savaş ve silahlardır. Roma paganizminin kutsal kenti Roma'ya eli silahlı olarak girilemezdi. Çünkü silahlar ve ordular dinin dışında kalan askerler, orduya katılırkan tapınakta baş rahiplerin izniyle dinden geçici olarak ayrıldıkları ve savşa bitince tekrar dine geri girmek için öldürdükleri adam sayısına göre para öderlerd tapınaklara. Ve bu şehirde ancak, Roma pantheonları kurulduğu günden beri ona hizmet etmekle görevli olanların soyundan gelenler silahla dolaşabilirdi. (ki Roma iç savaşını başlatan olay Julius Caesar'ın Roma'ya ordusunu dağıtmadan silahlarıyla girmesidir) Bu geleneğin Katoliklik üzerinde etkisi halen vardır. Devlet başkanları, diplomatik misafirler vs Vatikan'a girerken korumalarını ve silahlarını sokamazlar. Vatikan içinde ancak Vatikan kurulduğundan beri muhafızlık yapan. İsviçre şovalyelerinin soyundan gelen İsviçreli muhafızlar silah taşırlar ve görev yaparlar.

 

 

Artı batıda dinin kaynak oluşturduğu kanunlar yoktur. Batı hukukunda da, bizim hukukumuzdada. Din hukukun kaynakları arasında değildir. Örf ile dini birbirine karıştırıp. Hukuk'un örfi kaynaklarını dinin dayanak oluşturduğu kanunlar sanmak ise ayrıma varamamaktır. Ki butür kanunlar incelendiğinde. Bunların dinede zamanla girdikleri ve temellerinin örfi olduğu anlaşılır.

 

Laikliğin hangi çağda, ortaya çıktığı, hangi antik devletlerde uygulandığı, hangilerinde iç savaşlara sebep olduğu vs. Bu forumda defalarca yazılmış şeylerdir. Dediğim gibi ilgili birçok başlık vardır.

 

mezhep olgusunu tartışmak yani insanların görüşlerinin farklılaşmasını tartışmak kanımca gereksiz ve sonuçsuzdur.

 

Kanınca gereksiz ve sonuçsuzsa tartışmazsın olur biter. Biz herşeyi tartışırız. Mezhepler nasıl ortaya çıkmış. Neden ortaya çıkmış bunlarada cevaplar ararız. Kendimizce cevaplarda buluruz, sonuçlarada varırız. Tartışanlarda varır. Neticede, islam dünyası nasıl iki mezhebe ayrılmıştır. Hristiyan dünyası nasıl ayrılmıştır. Bunlar gayette sonuca varmış tartışmalardır.

 

Katolikliğin alt mezhebi yoktur. Sözüne vardır diyen kişiden basit olarak. Bizi Katolikliğin hangi altmezhepleri olduğu konusunda bilgilendirmesini beklerim.

 

Ve insanlar "yok, yanlış, " vs demenin ötesine geçip. İddialarını ve söylediklerinin altını doldurmasını beklerim.

 

Zira sadece itiraz etmek, yada bir şeyler yazmış olmak için yazılan şeyleri tartışmayı saboteden öte görmem.

 

sevgili dostum

 

kralın papayla bagını koparması mevzusunu konuşmuyoruz.

bizim konuştugumuz katolisizm ile kalvinizmin uzlaştırılmasından resmi dini dogmuşdur ingilterenin.

 

Anglikan mezhebi böyle kurulmuştur. Ne demek kralın papayla bağını koparması mevzusunu konuşmuyoruz. Bir yıl önce ülkesinde lutheryanları astıran bir kral. Bir yıl sonra boşanma iznini alamadığı için kendine yeni bir mezhep kurmuş, kendisinide bu mezhebin başı ilan etmiş. Biz neyi konuşacağız. Son derece siyasal ve güncel çıkarlar gözetilerek kurulmuş bir mezhebin ana kuruluş sebebini bir kenara bırakıp "yorum, fikir" mi arayacağı temelinde.

 

Sen Anglikanizmin katoliklik ve kalvenizmin bir uzlaşması olduğunu nereden çıkardın. Hala imkansız bir şeyde ısrar ediyorsun.

 

Anglikanizm, Kalvenizmden önce ortaya çıkmış bir mezheptir. Nasıl Kalvenizmle Katolikliğin uzlaşması olsun Anglikanizm. Kalvenizm, Anglikanizm ve lutheryanlık aşırılaştırılmış halidir. Yani etkilenen kendisidir. Etkileyen değildir.

 

mezhepler zaten bu şekilde ortaya çıkar, toptan bir red söz konusu olmaz.

 

Kalvenizm Katoliklikten toptan red ederek ayrılır. Katolikliğin hiçbir öğretisini, hiçbir ibadet biçimini ve hiçbir sembolunu kullanmaz. Kalvenizmi Lutheryanlıktan ve Anglikanizm den ayıran temel özellikte budur. Lutheryanlık ve Anglikanizm Katolikliği "merkezi dini otorite" bağlamında reddeder. Ancak, ibadet ve sembolizm konusunda Katoliklikten kopmaz. Kalvenizm ise, tüm başlıklarda Katolikliği reddeder. Katolikliği tüm kurumları, ibadetleri, görüşleriyle reddeder. Yani tam anlamıyla kendine ait yeni bir hristyanlık yorumuna sahiptir. Kendinden önceki 1500 yıllık hristiyanlık tarihinin tüm mirasını ve değerleriyle reddeder.

 

Buna teknik örnek islam dinindeki vehhabiliktir. Vehhabilik diğer iki ana mezhebin tüm değerlerini reddeder. Kuranda yazanlar ve peygamerin söyledikleri dışında kalan gelenekleri ve normlarıda reddeder. Diğer mezheplerin yaptığı hiçbir içtihatı kabul etmez.

 

Katoliklik ve Protestanlık arasında bir orta yol olarak söyleseydik daha dogru olurdu galiba.

Luther ile Calvin temelde kiliseye karşı çıkmışdır, bakın din/hıristiyanlıga karşı degil, yanlış anlamayasınız diye söylüyorum.

 

Evet daha doğru olurdu. Zira , "Anarşizm, sosyalizmden etkilenerek doğmuş bir ideolojidir" demek ne kadar mantıksız ve temelden yanlışsa. Yada "meşrutiyetçilik, cumhuriyetçilikten etkilenerek doğmuş bir akımdır" demek ne kadar yanlışsa. Buda öyledir. Doğru olan tam tersidir çünkü. Kalvenizm anglikanizm ve lutheryanlıktan etkilenmiş. Fakat onların "merkezi dini otoriteyi reddediş" lerini tüm sahaya yayarak geliştirmiş ve marjinalleştirmiştir. Ki halen çok küçük ve marjinal bir mezheptir.

 

 

Hristiyan dini. Kutsal kitabının "emirler ve yasaklar" şeklinde olmadığı bir dindir. Hristiyanlığın emirleri ve yasakları. Kutsal kitabın yorumlanmasıyla oluşmuştur. İncil format olarak bir anı kitabı gibidir. İsa idam edildikten sonra havarileri tarafından, İsa'nın yaşarken söyledikleri ve yaptıklarının anlatıldığı anı ve biyografi şeklinde yazılmıştır. Bu özelliğiyle "yorum" u en önemli olgu olarak kılar.

Gönderi tarihi:

Şunu tartışmayalım, şunu tartışmak sonuçsuz, siyasi boyutunu konuşmuyoruz gibi argümanlar son derece gereksizdir.

 

Konu mezheplerse. Bunun siyasi tarafıda vardır, dini tarafıda vardır, sosyolojik tarafıda vardır, tarihsel ve konjonktürel tarafıda vardır. Ve her yönüyle incelenir.

 

Neticede dünya, bir imparatorluğa isyan edebilmenin önündeki dini engeli kaldırmak için mezhep kurulduğunuda görmüştür. Bir Kralın karısından boşanmak için mezhebinin en yüksek makamından izin alamadığı için mezhep kurulduğunuda görmüştür. Bir devletin iktidarı paylaşılamadığı ve bunun sonucunda çıkan savaşın sebep olduğu mezhep kuruluşunuda görmüştür. İnsanların yeni bir dini kabul ettikleri halde, ata dinlerinden tamamen vazgeçemedikleri için mezhep kurulduğunuda görmüştür. Dine yeni bir yorum ve bakış açısına sahip olunduğu içinde mezhep kurulduğunu görmüştür.

 

Neticede hiçbir dinin asli olarak parçası olmayan ve hiçbir dinin özünde barındırmadığı "mezhep" kavramının ortaya çıkışı bir çok sebep ve etkene bağlıdır. Her biri yadsındığında ve yoksayıldığında konuyu anlayamamayı sağlıyacak etkenlerdir bunlar.

Gönderi tarihi:
Niye boş konuşuyoruz anlamıyorumki. Hz Muhammed Peygamber sıfatının yanında, araplar birleştirildikten sonra "kabileler federasyonu" denilen yapının siyasi lideridir. Hristiyan devletler Hz Muhammed'le anlaşmaları onun peygamber sıfatıylamı yapıyorlardı. Yoksa bu federasyonun lideri sıfatıyla mı ? Hz Muhammed'in elçilerini ne olarak kabul ediyorlardı Hristiyan , pagan yada diğer dinlere ait devletler? Peygamberin elçileri sıfatıylamı yoksa Arapların liderinin elçileri sıfatıylamı ?

 

Hz Muhammed'in hayatı anlatılırken bir başlıkta nedir "arapl yarım adasını birleştirmesi" peki bu birleşen çatının lideri kimdir o ölene kadar ?

 

bak dostum sen hatayı şurada yapıyorsun;

 

sen Muhammedi ya da İslamı kendi ifadeleri ile degil de, hıristiyan vb. İslam dışı görüşlerden tanımlamaya çalışıyorsun.

önce durdugun ve baktıgın yeri iyi bileceksin.

İslamı islamın kendi gözünden görmezsen, islama dair veya Peygambere dair bir çok tanım bulabilirsin.

bu, baktıgın yere göre farklı anlamlara gelebilir.

 

yazılanları okumak yetmiyor, birde anlamak icap ediyor.

biz kaynak kayna derken bunu ifade etmek istiyoruz.

her konuda çok farklı tanım yapabilirsin, lakin İslamın tanımı ve bu tanımın ifade ettigini yakalamak lazım.

 

son kez yazıyorum;

Muhammed(as) Arap olabilir ve Arabistanda Araplara liderlik yapmışda olabilir.

bu demek degildir ki, Muhammed Arapların lideridir, bu ikisi mahiyet itibariyle çok farklıdır birbirinden.

 

MUHAMMED ARAPLARIN DEGİL AMA MÜSLÜMANLARIN PEYGAMBERİDİR, HER AÇIDAN LİDERİDİR, O'NUN DAVASI TEVHİD'DİR, BUNA UYMAYAN HİÇ BİR TEKLİFİ, İSTERSE ARAPLARDAN GELSİN, KESİN, KATİ BİR ŞEKİLDE REDDEDER...

 

bu O'nun yaşamında o kadar açıkki üstünde konuşmak bile gereksiz.

yok aksini düşünmekde isen

iddia ettigin şeyin şeyin altını Muhammede dayanarak ispat et diyorum, başka bir şey istemiyorum.

 

bir şeyi ifade etmek yetmez onu dogru kavramlarlada ifade etmek gerekir,

Muhammed kendisini anlattıgım gibi ifade etmişdir, aksini düşünen buyursun.

bana başkasının, dışardan tanımları delil degildir, yoksa sonu gelmez tanımlar çıkar...

Gönderi tarihi:
Din hukukun kaynakları arasında değildir. Örf ile dini birbirine karıştırıp. Hukuk'un örfi kaynaklarını dinin dayanak oluşturduğu kanunlar sanmak ise ayrıma varamamaktır. Ki butür kanunlar incelendiğinde. Bunların dinede zamanla girdikleri ve temellerinin örfi olduğu anlaşılır.

 

nasıl ayıracaksın örfü dinden dini örfden.

batı bir kültürdür, bunda pagan kültürüde vardır, romada, hıristiyanlıkda.

yüzlerce yılda oluşmuş bu kültürde din yok demek batı hıristiyan degil demekdir.

 

fransa gibi laik bir ülkede dinsel cemaatlerin seçimlerde açık bir şekilde siyaset yaptıgını bilmek bile laı uzatmaya degmiyor.

 

işin özü bizim gibi emanet kavramlarla toplumsal bir yaşam kurmak isteyenlerin fazla tasarruf imkanı olmuyor.

batı kendi mallarını istedigi gibi kullanabilir, eksiltir veya ekler, çünkü kültür onların.

 

emanet malı tasarrufu olmaz, üstünde oynama yapamazsın

bu işin sonuda fetişleştirmekdir o malı veya kavramı.

örnek;

bizde sınıf çıkarlarını temsilen parti kurulmaz, bizde rejim partileri vardır.

sadece bir misal....

Gönderi tarihi:
Kalvenizm Katoliklikten toptan red ederek ayrılır.

 

 

çok açık bir anlama problemi var.

 

toptan red demek başka bir din demekdir.

başka kutsal metin falan yani.

 

hiç bir mezhep ana kaynagını inkar edemez, bu mümkün degildir.

mezhepler bu şekilde ortaya çıkar demek budur.

Gönderi tarihi:
Katolikliğin alt mezhebi yoktur. Sözüne vardır diyen kişiden basit olarak. Bizi Katolikliğin hangi altmezhepleri olduğu konusunda bilgilendirmesini beklerim.

 

mesele senin mezhepleri din gibi telakki etmendir.

bir birinden apayrı şeyler gibi düşünmen.

bunların hepsi tek bir kaynakdan çıkmışdır, tek bir kaynakdan neşet edenler apayrı şeyler olamaz.

başka kaynaklardan etkilenmiş olsa bile ana kaynagın rengi bellidir.

mezhep iki günde ortaya çıkmaz, ardında yaşam vardır, tavır vardır, sosyal, siyasal, ekonomik vb. bir pratikler bütünü vardır.

hıristiyanlıkda mezhep ayrışmaları daha ilk yıllara kadar gider, ardından 5. yüzyılında önemli ayrışmalar vuku bulur, katoliklik olarak formüle edilen mezhep ise 11. yy dan sonra netlik kazanmışdır. bu demek degil ki katolikligi ifade eden temeller daha önceden yoktu. vb. vb.

olayı klasik tarihi kalıplar içinde degilde, içine nufuz edecek şekilde- ama oryantalist bir yaklaşımla degil- yaklaşmak gerekir.

 

 

sen kabaca yapılan tanımlardan bahsediyorsun.

tarihi sıralama gibi bir şey yani.

 

inanki tek ve sol elle yazmak zorunda olmasaydım çok daha derine inerdim, lise düzeyindeki bir tarih olarak degilde daha ince.. demokrasiyi anlatan bir kitabın yada laikligi anlatan bir kitabın hıristiyanlıgı gibi degil ama...

hıristiyanlık zaten bütün sunacak bir yapıdan yoksundur, ona yaklaşan hiç bir ciddi engel görmen yorum yapabilir.

Gönderi tarihi:
Muhammed(as) Arap olabilir ve Arabistanda Araplara liderlik yapmışda olabilir.

bu demek degildir ki, Muhammed Arapların lideridir, bu ikisi mahiyet itibariyle çok farklıdır birbirinden.

 

Gerçekten sadece muhalefet etmek için yazmak. "Araplara liderlik etmiştir ama arapların lideri değildir" bu ne ya.

 

Lider : "Önder, Şef, Bir parti veya organizasyonun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse"

 

Hz Muhammed arapları birleştirdikten sonra onların lideri midir ? evet

 

Kurduları devletin en üst düzeydeki yöneticisi midir? evet

 

Burada Hz Muhammed'in arapların lideri olması dini bir tanım değildir.

 

çok açık bir anlama problemi var.

 

toptan red demek başka bir din demekdir.

başka kutsal metin falan yani.

 

hiç bir mezhep ana kaynagını inkar edemez, bu mümkün degildir.

mezhepler bu şekilde ortaya çıkar demek budur.

 

Kanımca önce hristiyanlık hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Hristiyan mezhepleri incelerken. Kuran'ın hristiyanlığın nasıl olması gerektiğini söylediğine değil. Hristiyanlığın nasıl olduğu ve hristiyanların nasıl inandıklarına bakmak gerekir.

 

Hristiyanlığı islamla aynı şekilde, Tanrının sözlerinin peygamber aracılığıyla kitaba döküldüğü, emirlerinin, kurallarının, sisteminin baştan belli olduğu bir din sanıp ona göre tespitler yapmak abesle iştigaldir.

 

İncil, İsa'nın anılarının, hikayelerinin anlatıldığı ve havarileri tarafından o öldükten yıllar sonra yazılan bir kitaptır. Her havari farklı bir incil yazmıştır. 4. incil yani Yahuda'nın incilide bulunmuştur artık. O ise tamamen farklıdır diğerlerinden. Hristiyanlığın yasakları ve emirleri. Din adamlarının bu üç incilde anlatılan İsa'nın anılarını yorumlamalarıyla oluşmuş kurallar ve emirlerdir. Hristiyanlık İsa yaşarken, oluşmuş bir din değildir. İlk kilise dahi İsa öldükten sonra kurulmuştur. Hristiyanlık kelimeside İsa öldükten sonra doğmuştur.

 

Yani şeklen. İslam dininde hadis-i şerifler neyse. İncilde yazanlara aynen böyle. Nasılki hadis-i şerifler sahabelerin peygamberin davranışları ve söyledikleriyle iligili anırlarıysa. İncil'in şeklide aynen böyledir.

 

Peygamberi ve tanrıyı reddetmek farklı. Dini reddetmek farklıdır. Müslümanlarda incilin kutsal bir kitap olduğuna, İsa'nın peygamber olduğuna inanır. Ama Hristiyanlık dinini reddederler. Ama o dinin kaynaklarını reddetmezler değilmi? Reddettikleri nedir ? O kaynaklar üzerine inşa edilen hristiyanlık dini. Kalevenistler, aynı kaynaklar alıp yeni kurallar, yeni kiliseler, ve yeni yorumlar getirmişlerdir. Kendilerinden önceki 1500 yıllık hristiyanlık tarihinin hiçbir öğretisini ve kuralını kabul etmemişlerdir. Yani onlarda müslümanlar gibi o kaynaklar üzerine inşa edilen dini reddetmişler. Yani yeni bir hristiyanlık kurmuşlardır.

 

Ki lutheryanlar, orthodoxlar, katolikler, kalvenistler özünde. Ya biz aynı dinin parçasıyız diye bakmazlar. Katoliklere göre sadece Katolikler hristiyandır. Kalvenistler ve protestanlara göre Katoliklik ve Vatikan şeytanın karargahı şeytanın yolundan gitmektir.

 

mesele senin mezhepleri din gibi telakki etmendir.

bir birinden apayrı şeyler gibi düşünmen.

bunların hepsi tek bir kaynakdan çıkmışdır, tek bir kaynakdan neşet edenler apayrı şeyler olamaz.

 

Evet bahsettiğim gibi. Tüm dinleri islamla aynı şekilde sanmak bu.

 

Hristiyanlık mezhepleri incelenirken. Kriter senin hristiyanlığı nasıl gördüğün veya nasıl olmasını temenni ettiğin değildir. Hristiyanlığın nasıl olduğu ve hristiyanların nasıl baktıkları, nasıl inandıklarıdır.

Gönderi tarihi:

mezheplerin ortaya çıkışı peygamberden sonra olduğu için elbette kuranda geçen mezhep kavramı bugünki anlamını karşılamıyor FFT nin izahı çok doğrudur bu anlamda... ama günümüzde var olan mezhep kavramı 3 boyutludur...

birincisi SİYASİ Temele dayanan Mezhepleşmeler ki, bu konuda sayın CYRANO nun verdii bilgiler çok isabetlidir...dini hiç bir mesnedi ve anlamı yoktur, tamamen iktidar kavgası olmasa da netice olarak oraya vaarmıştır... Ama daha öneml bir kırılma noktası ortaya çıkarmıştır ki bu bence çok daha önemlidir ; İTİKADİ MEZHEBEŞME dediğimiz bilginin oluşturulması ve kabulündeki kırılmadır.... zira dinde asıl olan bilgidir.... elde edilen bilginin değerlendirilmesi ve gerek hukukta ve gerekse pratik hayatta uygulamalrıdır.... oysa siyasi alandaki çekişmeler, inanç esaslarıın belirlenmesinde temel bilginin oluşmasına etki etmeye başladığında, mantık değişimleri başlamakta ve neticede de çok kötü ayrımlaşmalar ve kırılmalar ortaya çıkmaktadır...

şii ve sünni dünyalardan başka onlarca farklı itikat ve inanç sistemi bu farklı bilgi sistemlerinin ortaya konulmasıyla islam dünyasını derinden yaralamıştır....

diğer 3 boyut olarak ele almamız gereken Ameli mezhepleşmeler ise ; pratik hayatta uygulamalara ilişkin basit yorum farklılılıklarıdır ki; bunlar okunan metinlerin uygulanmasına ilişkin basit ayrıntılardır.... bu tür görüş ayrılıkları doğaldır ve islamın özüne ilişkin değildir... yani uygulamalrdaki bir takım basit anlayış ve değerlendirme farklılıklarıdır.... bütün dinlerde bu tür metne bağlı farklı anlamlandırma ve farklı değerlendirmelere ilişkin görüş mektepleri olağandır... bu farklı görüşler, dinin kurallarını -kendi dönemi içerisinde- anlama ve yaşamakta insanlara fayda sağlarlar..

Gönderi tarihi:
Gerçekten sadece muhalefet etmek için yazmak. "Araplara liderlik etmiştir ama arapların lideri değildir" bu ne ya.

 

Lider : "Önder, Şef, Bir parti veya organizasyonun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse"

 

Hz Muhammed arapları birleştirdikten sonra onların lideri midir ? evet

 

Kurduları devletin en üst düzeydeki yöneticisi midir? evet

 

Burada Hz Muhammed'in arapların lideri olması dini bir tanım değildir.

 

Bana Muhammed(as)in hangi sebeplerle ortaya çıktıgını söyle.

amacı neydi? ne istiyordu?

 

seküler kavramlarla dini olanı anlayamayız.

 

Muhammed dini ve dini olmayan diye bir ayrıma gitmez siyasette.

Arapların lideri demek Muhammedin davasını gölgelemekdir, eger öyle bir temel olsaydı Araplardan başka kimse Müslüman olmazdı. görünen ile görmek istedigimiz arasında fark vardır.

Vahyi anlamadan yapılan yorumlar ve anlamak istemeyen yorum sahipleri her zaman olmuşdur ve olacakdır.

önemli olan kaynakları nedir?

görüyorumki kaynak falanda yok, oryantalist bir bakışla bir anlamlardırma çabası

 

buradan bir başlayalım istersen.

evet Muhammedin siyaseti neydi? gayesi neydi?

 

Kanımca önce hristiyanlık hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Hristiyan mezhepleri incelerken. Kuran'ın hristiyanlığın nasıl olması gerektiğini söylediğine değil. Hristiyanlığın nasıl olduğu ve hristiyanların nasıl inandıklarına bakmak gerekir.

 

Hristiyanlığı islamla aynı şekilde, Tanrının sözlerinin peygamber aracılığıyla kitaba döküldüğü, emirlerinin, kurallarının, sisteminin baştan belli olduğu bir din sanıp ona göre tespitler yapmak abesle iştigaldir.

 

dostum sen hiç bir şey anlamamışsın.

Kur'an' daha devreye hiç sokmadık, yani sen başından beri bunu mu anlıyorsun;?

başından beri konuştugumuz şey hıristiyan metinlerdir, kaynaklardır ve İncildir.

 

eger sen benim yazdıklarımdan yola çıkıp İslamla hıristiyanlıgı, Tanrının sözlerinin peygamber aracılığıyla kitaba döküldüğü, emirlerinin, kurallarının, sisteminin baştan belli olduğu bir din sanıp ona göre tespitler yaptıgımı sanıyorsan yazılanları hiç okumamışsın ya da anlamamışsın demekdir.

Hıristiyanlıgın nasıl bir din oldugunu iki üç yerde açık bir şekilde yazdım.

yahudilikden ve islamdan hangi özelliginden dolayı ayrıldıgını ifade ettim ve aslında inncilin tevratın devamı gibi bir şey oldugunu ima etttim.

 

ama senin şu üsteki alıntıladıgım iki cümlen artık yazmanın ne kadar gereksiz oldugunu söylüyor.

kusura kalma diyorum.

 

bütün bu yazılanlardan sonra islam ile hıristiyanlıgı aynı anladıgımı söylemen çok alakasız kaçmış.

selametler diliyorum.

 

Evet bahsettiğim gibi. Tüm dinleri islamla aynı şekilde sanmak bu.

 

Hristiyanlık mezhepleri incelenirken. Kriter senin hristiyanlığı nasıl gördüğün veya nasıl olmasını temenni ettiğin değildir. Hristiyanlığın nasıl olduğu ve hristiyanların nasıl baktıkları, nasıl inandıklarıdır.

 

ben 'tek bir kaynak' derken sadece hıristiyan inancını kasttetmiştim. haliyle hepsi hıristiyan mezhepleri demek istedim ve senin anladıgın manada 'toptan bir red' olamaz dedim, bu işin tabiatına aykırı olur dedim.

 

Kur'an'ın tevhid tarihinden hiç bahsetmedim.

 

şimdi yapma gereken şudur;

 

yazdıgım iletilerden senin bu anlayışını destekleyecek bir alıntı yapman gerekir.

 

Peygamberi ve tanrıyı reddetmek farklı. Dini reddetmek farklıdır. Müslümanlarda incilin kutsal bir kitap olduğuna, İsa'nın peygamber olduğuna inanır. Ama Hristiyanlık dinini reddederler. Ama o dinin kaynaklarını reddetmezler değilmi? Reddettikleri nedir ? O kaynaklar üzerine inşa edilen hristiyanlık dini. Kalevenistler, aynı kaynaklar alıp yeni kurallar, yeni kiliseler, ve yeni yorumlar getirmişlerdir. Kendilerinden önceki 1500 yıllık hristiyanlık tarihinin hiçbir öğretisini ve kuralını kabul etmemişlerdir. Yani onlarda müslümanlar gibi o kaynaklar üzerine inşa edilen dini reddetmişler. Yani yeni bir hristiyanlık kurmuşlardır.

 

Müslümanlar tabiki İsa(as)yı ve İncili kabul ederler.

Aynı Musa(as)yı ve Tevratı Allah(cc) katından oldugu gibi.

 

hıristiyanlık ve yahudilik sonradan bir niteleme sıfatı kazanmışdır. Allah bu nitelemelerle onları nitelememişdir, bu onların kendilerine yakıştırmalarıdır.

 

Müslümanlar bu iki dinin kaynaklarını reddetmezler, bilakis hükümsüz sayarlar, tahrif edilmiş sayarlar.

müslümanların reddettikleri sandıgın gibi kaynaklar üzerine inşa edilen hıristiyanlık yada yahudilik degil, bilakis söz konusu kaynaklar kabul edilmez.

kabul edilmeyen kaynaklar üzerine ne bina edersen et veya hangi yorumu yaparsan yap kabul görmez.

söz konusu kaynaklar Kur'an'na göre hükümsüzdür, geçersiz, tahrif edilmişdir.

kalvenistlerin veya başka bir görüşün söz konusu kaynaklar üzerine bina edecegi her mezhep baştan kaybediyor, tabi bu Kur'an'a göre bir kaybediş oluyor.

yoksa yorumlarını yaparlar ve yaşarlar...

 

sanırım müslümanların daha dogrusu Kur'an'ın reddettigi ile hıristiyanlıga yeni yorum getirmiş olanların arasında ki fark anlaşılmış oldu.

tarihsel/kitabi bir kabul ediş ile mevcut kabul ediş farklı şeylerdir.

Kur'an'a göre geçerliligi kalmamış bir dinin yüzlerce yeni yorumuda yapılsa degişen bir şey yoktur. Kur'an bilakis onların kaynaklarını muteber saymıyor, Müslümanlarda o kaynaklar üzre bina edilen her şeyi akidevi anlamda reddedeceklerdir.

pratikde herkes diledigi ve inandıgı gibi yaşamakda sonuna kadar hürdür, bu bahsi diger...

 

Kalevenistler, aynı kaynaklar alıp yeni kurallar, yeni kiliseler, ve yeni yorumlar getirmişlerdir. Kendilerinden önceki 1500 yıllık hristiyanlık tarihinin hiçbir öğretisini ve kuralını kabul etmemişlerdir. Yani onlarda müslümanlar gibi o kaynaklar üzerine inşa edilen dini reddetmişler. Yani yeni bir hristiyanlık kurmuşlardır.

 

ortak noktalar yoktur degil;

 

Tanrının varlığı, ebediliği, yüceliği ve üçlü-birliği, İsa Mesih'in yaratılamayıp ebediyen var olduğu, O'nun tam Tanrı ve tam insan olduğu.

İsa Mesih'in Kutsal Ruh aracılığıyla meryem anadan mucizevi bir şekilde doğduğu, tamamen günahsız ve kusursuz olup, günahlarımız için haça gerilip öldüğü, üçüncü gün ölüler arasından bedenen dirilerek öğrencilerine göründüğü ve kırk gün sonra da diriliş bedeniyle göğe çıkması.

İsa Mesih'in ikinci kez görkemle yargı için geleceği, diriliş olacağı ve inananları cennete, inanmayanları da cehenneme atacağı.

Kutsal Ruh'un bir etki olmayıp üçlü-birliğin üçüncü şahsiyeti olduğu.

Meleklerin ve aynı zamanda Şeytan ve cinlerinin ruhi şahsiyetler olarak var olduğu.

Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın esini olduğu vs.

 

dikkat ederseniz ortaklık tamamen metafizik alanda.

ayrıldıkları temel nokta protestanların incilden başka kaynagı kabul etmemeleri olarak özetleriz.

 

katolikler ise kilise ögretileri yani kilise babalarının öğretileri, Papa'nın öğretileri, kilise konsillerinde alınan kararlar ve kilise tarihi boyunca kiliseye sokulan öğreti, örf ve adetler anlaşılmaktadır. Katolikler, Kutsal Kitap ve bu kilise geleneklerini eşit bir şekilde Tanrı sözü olarak benimsemektedirler.

yani katolik ve protestanların ayrıldıgı nokta tamamen dünyevi alanın yani siyasetin alanına dairdir.

protestanların laik fikirlere yakın olmaları onların incilden anlayışlarının tabi sonucudur.

incilin siyasal yaptırımla alakalı olmadıgını, kilisenin yaptırımlarını ise tamamen keyfi bir yorum çabası oldugunu iddia etmişlerdir.

iki iktidar ayrımı hem hem lutherin hemde calvinin szvundugu tezdir ve kaynagı incildir.

bu ayrım özünde tamamen siyasal temele dayanmaktadır.

dini ve dünyevi alan ayrımı hıristiyanlarda kabul görmüşse, bu onların gene dini yorumlarından neşet etmişdir.

laiklik olara formüle edilen siyasetin dayanagı bir bakımdan dindir.

ayrım, siyasal iktidar ile dini iktidarın ilişkilerinin nasıl olması gerektigi noktasındadır.

bizde anlaşıldıgından çok farklıdır bu süreç.

vs.vs

 

 

biraz yorum;

 

kapitalizmin ruhunun protestanlıga dayandırılması boşuna degildir.

her ne kadar protestanlık kutsal kitap dışında başka delil kabul etmesede, en nihayetinde kendiside keyfi bir çok yoruma kapı açmışdır.

katolik kiliseside bu keyfilikden başka bir şey degildi.

uçlarda gezinme gibi bişi yani.

yorumlardan kaynaklanmıyor tabiki bu çarpıklık, asıl sorun tahrih edilmiş temel metin varsayılanda..

 

 

selametler.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.