Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Aslında çok şeydir, Türk olmak.

 

Türk olmak, Osmanlı’nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi. Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

 

Türk olmak Kıbrıs’ta, Hocalı’da, Anadolu’da ve Balkanlar’da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.

 

 

Türk olmak lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini anlatamamaktır.

 

 

Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce Viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığın için.

 

 

Türk olmak Selanik’te Pontus Anıtı’nın, Viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.

 

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

 

 

Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.

 

 

Türk olmak; Troya’dan bu yana, Sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.

 

 

Doğu Roma’yı da Batı Roma’yı da yıkıp, yeni Roma olan AB’ye girmeye çalışmaktır Türk olmak. Türk olmak, Mostar’da köprüdür, Kerkük’te kaledir, İstanbul’da Kızkulesi’dir, Anadolu’da buğdaydır, Çukurova’da pamuktur, Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, Trakya’da ayçiçeğidir.

 

 

Türk olmak Çanakkale’de ölmektir. Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.

 

 

Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.

 

 

Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.

 

 

Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.

 

 

Türk olmak “Türk çayında radyasyon olmaz” yalanları ile, “gusül abdesti alana aids bulaşmaz” dolanları ile yaşamaktır. Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

 

 

Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

 

 

Türk olmak, milli maçta ağlamaktır. Ayhan Işık’a, Belgin Doruk’a aşık olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir. Sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.

 

 

En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır, Türk olmak. Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak. Türk olmak Yunus’u bilmektir, Aşık Veysel’i sevmektir. Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve Hoca Yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.

 

 

Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü’nde...

 

 

Hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. Her işin “hayırlısına” inanmaktır ve “feleğe” küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.

 

 

Türk olmak, Asya’da batılı, Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.

 

 

Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

 

 

Türk olmak, buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.

 

 

Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

 

 

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir.

 

(alıntıdır)

Gönderi tarihi:

Türk adına çeşitli kaynak ve araştırmalarda türlü manalar verilmiştir. çin kaynakları Tu-küe (Türk)'ü miğfer olarak , ıslam kaynakları ise ses benzetmesine dayanarak terkedilmiş,olgunlukçağı ve benzeri manalar vererek yeni anlamlar üretmiştir.

XIX. asırda A. Vambery'nin ilmi izaha yakın olan fikrine göre ise Türk kelimesi "TÜREMEK"ten gelmektedir. Zira Gökalp bunu "TÜRELİ" yani kanun ve nizam sahibi olarak açıklamıştır.

 

Ancak Türk sözünün cins isim olarak "Güç-KUVVET" manasında olduğu, buradaki Türk kelimesinin milletin adı olan "Türk" kelimesi ile aynı olduğu A.V. Le Coq tarafından ileri sürülmüştür. Bu iddia Kök-Türk kitabelerinin çözücüsü olan V. Thomsen tarafından kabul edilmiş,aynı iddia G. Nemeth'in tetkikleri ile de ispat edilmiştir.

 

Ayrıca Türk kelimesinin cins isim olarak "ALTAYLI" (Ceyhu ötesi Turanlı) kavimlerini ifade etmek üzere 420 yıllarına ait bir Pers metninde,daha sonradan 515 hadiseleri dolayısıyla "Türk-Hun"(Kudretli-Hun) tabirleride geçtiği bilinmektedir.

ıran kaynaklarında Türk sözü "Güzel ınsan" karşılığında kullanılırken, XI. yy'da Kaşkarlı Mahmut "Türk adının Türkler'e Tanrı tarafından verildiğini " belirterek,"Gençlik,kuvvet,kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu bir kez daha belirtmiştir. Tarihçiler ise Türk kelimesinin "Güçlü-Kuvvetli" anlamına geldiğini kabul etmektedirler.

 

Türk Soyu

 

Tarihte Türk ırkı hakkında çeşitli tasvirler yapılmıştır. çin,Latin ve Grek kaynaklarında Türkler daha çok Moğol tipinde tasvir edilmişlerdir. Bunun sebebi ise Türkler'in tarih boyunca en çok temasının Mogollar'la olmasıdır. Moğol kitleleri yıllarca Türkler'in idaresinde yaşamış,göçlere,savaşlara Türkler'le beraber katılmışlardır. Bunun sonucunda bu kaynaklar Türk ile Moğol tipini birbirine karıştırmıştır.

 

Son yarım asır içinde yapılan ilmi çalışmalar ve araştırmalar sonucu Türkler'in beyaz ırka mensup bulundukları, yeryüzünde mevcut üç büyük ırk grubundan "Europid" adı verilen grubun "Turanid" tipine mensup bulundukları anlaşılmıştır. Kafa yapıları Brakisfal (yuvarlak kafalı)dır. Türklerin kendilerini başta "Mongolid" Moğollar olmak üzere diğer topluluklardan ayıran antropolik çizgilere sahip oldukları tespit edilmiştir. Türkler'in hakim vasfı beyaz renk,düz burun,değirmi çene,hafif dalgalı saç,orta gürlükte sakal ve bıyıktır.

Turan tipine örnek olan Orta Asya, Maveraünehir ve diğer Yakın Doğu Türkleri beyaz tenli ,koyu parlak gözlü, değirmi yüzlü,endamlı,sağlam yapılı erkek ve kadınları ile Ortaçağ kaynaklarında güzelliğin timsali olarak gösterilmiş hatta ıran edebiyatında Türk sözü "Güzel ınsan" manasında kullanılmıştır. Tevrat'ta nakledilen bir rivayette ise Türk soyunun Ham ve Sam'dan değil, Yafes'den türemiş olarak beyaz ırktan geldiği gösterilmiştir.

 

Türk Yurdu

 

Yeryüzünde 350 milyonu aşan sayıları ile çok geniş bir bölegeye yayılan Türkler'in ilk anayurdu'nun tesbiti birçok bilimadmını asırlarca meşkul eden büyük bir konu olmuştur. Bilim adamları ve araştırmacılar yaptıkları çalışmalar sonucu Türkler'in ilk Anayurdu ile ilgili bir çok iddialar ortaya tmışlardır.

 

Tarihiçler , çin kaynaklarına dayanarak Altay Dağlarını,

 

Etnologlar,ıç Asya'nın kuzey bölgelerini,

 

Dil araştırmacılar,Altaylar'ın veya Kingan Dağları'nın doğu ve batısını,

 

Kültür Tarihçileri , Altay-Kırgız Bozkırları arasını,

 

Sanat tarihçileri , Kuzeybatı Asya sahasını,

 

Antropologlar ise Kırgız Bozkırı-Tanrı Dağları arasını ilk Türk Anayırdu olarak iddia etmişlerdir.

 

Bütün bu araştırmalara göre ilk türk yurdunun kesin sınırlarını çizmek mümkün olmamaktadır. Zira Türkler'in ilk zamanlardan itibaren çok geniş bir sahaya yayılmaları bu tesbitte güçlük çıkartmaktadır.

 

Bununla beraber son yıllarda yapılan dil araşturmaları ve yukarıda yapılan çalışmalar göz önüne alındığında , ilk Türk yurdunun "Altay Dağları'ndan, Urallar'a kadar uzanan , Hazar Denizi Kuzeydoğu Bozkırlarından,Tanrı Dağları'nı kapsayan çok geniş bir bölge olduğudur."

 

Tarihi akış içerisinde meydana gelen göçler sonucu Anayurtları'ndan çok uzak mesafelere ve geniş bir coğrafialana yayılan Türkler, bugün Balkanlar'dan doğuya çin Seddi'ne ,Kuzeyde Sibirya Bozkırları'ndan Güneyde Horasan, Afganistan,Tibet'e kadar olan bölgeleri yurt tutmuşlardır.

 

 

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

Gönderi tarihi:

Türklerin beyaz avrupa ırkına mensup oldukları. Almanya'da ırkçılığın iktidarda olduğu ve Ari ırk akımının populerleştiği dönemlerde. Eline Türk kafatası alıp Avrupa'da "Bakın Türkler'de Germen ırkına mensup" diye dolaşan adamların uydurmasıdır. (kafatası milliyetçiliği lafı buradan gelir)

 

Bu konuda benim bildiğim hiçbir "ilmi" araştırma sonucu böyle bir sonuca varılmamıştır.

 

Artı, Türkler ve Moğollar tanımı nasıl bir tanım. Moğollar Türk'tür.

 

Anadoluya giren Türkler çekik gözlü, kızıl tenli, çıkık elmacık kemikli insanlardır.

 

Türkiye Türkleri oğuz Türkleri'nin soyundan gelmektedir. Oğuz Türkleri'nin fiziksel görünümü ise bellidir. Aynen tanımdaki gibi kızıl tenli, çekik gözlü, çıkık elmacık kemikli.

 

Ancak Anadoluda Batı'da başlayan Ortaçağ ve onun getirdiği vahşi düzenden kaçmak için Bizan tekfurlarına bağlı olan hristiyan tebalar (bu yeni düzenle, köylü tekfurun mülkü sayılıyordu. Bu düzen Anadoluda tutmadığı için bizansın parçalanma süreci başladı) toplu halde islamiyeti kabul ederek Ertuğruloğulları beyliğinin devletleşme sürecinde bu devlete dahil olmuşlardır. Öyleki Osmanlı Devleti kurulduğunda, topraklarının yarısı müslümanlığa geçerek bu devlete tabi olan ermeni ve rumlardan oluşmaktaydı. Osmanlı Bilecik, yarhisar gibi büyük bizans tekfurluklarını topraklarına katarak kuruldu.

 

 

İslamiyeti kabul eden rum, ermeni halklara da Türk denilmişti zamanla. Ancak Hristiyan kalanlar rum ve ermeni olarak bilinir hala. Bildiğimiz müslüman ermeni veya rum varmı ? Yok onlarda zamanla Türk sayıldı. Zaman içinde bu kaynaşma ( o çağlarda sadece din kriterdi, soy yada ırk değil) sonucunda Anadoluda diğer halklarla kaynaşan Türkler bu günkü fiziki görünümlerini kazandılar.

 

Bunun yanında, bin yıldır kapalı bir yaşam süren Türk boyları, kırgızlar, kazaklar, moğollar, türkmenistanlılar, tatarlar, özbekler vs fiziksel görünümlerinden hiçbir şey kaybetmediler ve. Hun türkü tanım ve sıfatlamalarına birebir halen benziyorlar.

Gönderi tarihi:

Her nasıl olmuşsa bir zaman (1940'lar civarı) Orta Asya'lı olmak birileri için utanç vesilesi olmuş. Bu güruh kalkmışlar Türkler için Avrupa'dan ata aramaya başlamışlar.

 

Türkler orta asya menşeili bir kavimdir. Ataları yani Hun'lar çekik gözlü, çıkıl elmacık kemikli, kızıl tenli insanlardır. Bu üç özelliğe sadece Türk boyları sahiptir o coğrafyada. Çekik gözlüdürler ama diğer orta asya ırkları gibi sarı derili değildirler.

 

Anadolu'da ve Güney Kafkasya'da yaşıyan. Türkler haricindekiler Hun'lardan beri fiziksel özelliklerini ve dış görünüşlerine aynen sahipler. Çünkü binlerce yıldır, hep kapalı toplumlar olarak yaşamışlardır. Türklerin dünyada en çok yayılan boyu Moğollar mesela. Anadoluya hakimlerken bile şehirlerde diğer halklarla birlikte yaşamazlardı. Gider üç bölgeye hakim bir tepeye garnizonlarını kurar. Şehirleri oradan idare ederlerdi. "Cengizhan yasaları" na bağlı oldukları içinde moğol olmayan hiçkimseyke evlenmezlerdi.

 

Güney Kafkasya ve Anadoluda ise diğer halklarla iç içe yaşadıkları, kız alıp kız verdikleri için zamanla bugünkü dış görünüşlerine kavuştular. Orhan Gazi'nin bile iki karısının ikiside Rum yanılmıyorsam. Birisi Bizans'ın harmankaya Tekfuru'nun kızı Lotus (lülüfer) hanım. Diğeride bizans imparatorunun kızı.

 

O çağlarda ülkeler ve bölgeler arasında birlik kurmanın en kolay yolu evlilik yoluyla akraba olmak olduğu için. Bizans'tan kopup Ertuğruloğullarına katılan tekfurluklar ele geçirildikten sonra. Kız alıp kız verilmiş yaygın olarak böylece kurulan akrabalık hukuğuyla birlik sağlanmıştır. Yada karadenizde, lazlar, gürcüler, uzaya gitmediler ya. Türklerle evlendiler, müslüman oldular adları Türk oldu. E tabi evlilik olunca bilimsel olarak genler alışverişe girer.

 

Türkler'in batı avrupa ırkıyla uzaktan yakından alakası yoktur. Ki o insanlar Hun akınlarıyla Türkler'le tanıştıklarında. Onların ne kadar farklı göründüğünü yazıtlarında anlatırlar. Macar'larla türkler arasındaki akrabalıklarda Türkler'İn batı menşeili olmalarından değil. Attila komutasında Batıya akınlar düzenleyen Batı Hun İmparatorluğu'nun kalıntılarıdır.

 

Kızılderililer Türk'tü geyiğinin bir varvasyonudur.

 

Kabaca şöyle dayanak ararlar. Roma lıların romulus destanı ile, Türklerin Türeyiş Destanı birbirine benziyor diye, Romalıların Türk olduğunu iddia ederler. Oysa destan bu adı üstünde. Her coğrafyada benzerleri anlatılır durur. Ki "kurtların büyüttüğü çocuk" benim bildiğim her coğrafyada buna benzer bir efsane var.

Gönderi tarihi:

konu türklerin geldiği yer ırka dayanmışken bu yazıyı buraya koymayı uygun buldum...

 

Mogolistan'daki 2000 yaşındaki mezarlıktan alınan DNA, Merkezi Asya'da yerleşen Xiongnu isimli kabileye ait çok önemli bilgiler ortaya koydu. Fransalı araştırmacılar, 62 iskeletten alınan DNA örneklerini kullanarak, bu unutulmuş kavmin tarihi ve sosyal organizasyonunu ortaya koymak için çalıştılar.

 

Araştırmacılar, Avrupalılar ile Asyalılar arasındaki etkileşimin zannedilenden daha önce oluştuğunu buldular. Ayrıca, günümüzdeki Türklerle benzer DNA dizilişleri bularak, Türk milletinin Moğolistan'da ortaya çıktığı konusunda güçlü bir kanıt buldular.

 

Araştırmalar, ayrıca Xionghu Kültürü hakkında detaylar da sağladı. Toplumun seçkin üyelerinin kutsal hayvanlar ve insanlarla beraber gömüldüğü de ortaya çıktı. Ayrıca, akrabalar birbirine yakın olarak gömülüyordu.

 

"Bu, kalıtım teknikleri kullanılarak sosyal örgütlenmesi hakkında gelişmiş bilgiler bulabildiğimiz ilk eski uygarlık diyen, Strasbourg Adli Tıp Enstitüsü'nden Christine Keyser-Tracqui, bu araştırmayla 2000 yıl önceki Asyalı-Avrupalı etkileşimlerini de anlamamızın da kolaylaştığını ekledi.

 

Mezar yeri, 1943 yılında Moğol-Rus araştırma ekibi tarafından, Moğolistan'ın Egyin Gol Vadisi'nde bulundu. Kuru ve soğuk hava, iskeletlerin bozulmasını önlemişti. Araştırmacılar, bu alanın M.Ö. III. Yüzyıldan M.S. II Yüzyıla kadar kullanıldığınıtahmin ediyor.

 

Araştırmacılar, sadece anneden gelen mitokondri DNA'sı, sadece babadan gelen Y-kromozomu DNA'sı ve vücut DNA'sı da denilen, eşey kromozomları dışında kalan tüm kromozomları kapsayan DNA örnekleri kullanarak çeşitli iskeletler arasındaki akrabalıkları ortaya koymaya çalıştı.

 

Çoğu bilimadamı, Asyalı ve Avrupalı etkileşiminin XIII. Yüzyıldan sonra, Cengiz Kağan'ın Asya'yı ve Pers İmparatorluğu'nu fethetmesinden sonra, ortaya çıktığını sanıyordu. Ancak, Keyser-Tracqui ve çalışma arkadaşları Xiongnu iskeletlerinde Avrupalılar'a ait DNA dizilimleri buldu.

 

Keyser-Tracqui, "Bu durum bize, Avrupalı-Asyalı karşılaşmasının bu bölgede Xiongnu Kültürü'nden daha eski olduğunu gösterdi." dedi.

 

Mezar alanındaki en eski kazılar birçok çift mezarı içeriyordu. Bu da, ölülerle beraber cariyelerinin, atlarının ve bazı hayvanların da da kurban edilmesi ile ilgili eski gelenekle alakalı olabilir. Bu adet, ayrıcalıklı kişilere uygulanıyordu ve -daha sonraki kazılarda çift mezarlara rastlanmamasının da gösterdiği gibi- bu adetten daha sonraları vazgeçildi.

 

Mezarlığın en yeni bölümü ise sadece birbirine akraba erkeklerin cesetlerini içeriyor. Bu tür bir gömme tarzına daha önce hiç rastlanmamış.

 

En son cesetlerdeki DNA dizilişleri günümüz Türkiye insanlarıyla benzeşmektedir. Bu da Türk boylarının Xiongnu Kültürünün son döneminde Moğolistan'ın bir yerinden çıktığını desteklemektedir.

Gönderi tarihi:
Aslında çok şeydir, Türk olmak.

 

. Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.

 

Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.

 

Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

 

Türk olmak, milli maçta ağlamaktır.

 

Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü’nde...

Hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. Her işin “hayırlısına” inanmaktır

 

Türk olmak, Asya’da batılı, Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.

 

Türk olmak, buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.

 

Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

 

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir.

 

(alıntıdır)

 

Bunların aynısını yaptığıma göre...............

Ne mutlu Türk'üm diyene

Gönderi tarihi:

.............TÜRK OLMAK NERDE OLURSAN OL,VATANINDAN UZAK OLSANDA, VATANINA SAHIP ÇIKMAKTIR.............

Gönderi tarihi:

Türkler irkci degildir ama Türklerin icinde irkcilari tabiki vardir,olmamasi tabiata aykiridir.Türklerin tarihinden ,Türklerin ne ve kim olduklarindan,Türklerin tarih boyunca yaptiklarindan bahsetmek irkcilik degildir,ama Türklerden gocunanlar icin bunlari anlatanlarin irkci olarak ifade edilmeleride dogaldir.Türklerin cok eski bir tarihi vardir,bunu söylemek neden irkcilik olsunki,yani Fransiz tarihinden bahsedenler ne kadar irkci ise Türklerin tarihinden bahsedenlerde o kadar irkcidir.

Türklerin en büyük meziyetlerinden birisi dostluklarina güvenilir olmasi düsman olanlarin ise iflah olmamalaridir.Buna ragmen Türkler düsmanlarina karsi bile insancil ve onlarin haklarini gözeticidir.Tarih böyle örneklerle doludur.

Türkler baska kavimlerle birlikte baris icinde yasamayi severler,iste Türkiye örneginde bunu fazlasiyla görebiliyoruz,iste bu baris ve kardesligi bozmaya calisan odaklar yilllardir Türk ulusunun huzur icinde yasamasina karsi mümlün olan her art niyeti sergilemisler ve buna ragmen bu birlikteligi bozamamislardir.Umarizki bundan sonrada bu birliktelik daha güclü olarak devam edecektir.Türk ulusu bunu haketmistir.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Ne mutlu Türk'üm diyene

 

evet suheda; :clover:

 

Ne Mutlu Türk'üm Diyene

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.