Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Musa'nın çocukları


BlackCADY

Önerilen İletiler

Tayyip'in hayat hikâyesine başlamadan önce dedelerinin nere­den geldiğine bakmak onun hikâyesini anlamamızı bir hayli kolay­laştıracaktır. Tayyip'in anne tarafı Rize ili Güneysu ilçesine Gürcis­tan'ın başkenti Batum'dan gelmişlerdi. O sıra Batum'dan gelen ai­leler arasında "Mezarcı" ailesi de vardı.

 

1991 yılı milletvekili seçimlerinde liste savaşları başlıyor, Erbakan'ın kendine yakın gördüğü isimleri İstanbul'da liste başlarına yerleştirmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Erbakan liste başına Ali Oğuz'u getirmek istiyor, Tayyip ise aynı yere Gürcü kökenli, Ümra­niye Müftüsü Hasan Mezarcı'yı düşünüyordu. Erdoğan parti merke­zine karşı direniyor, bu direnmenin sonucunda hemşehrisi Hasan Mezarcı'yı liste başına getirtiyordu. Mezarcı, milletvekili seçilmesi­nin ardından Tayyip'e layık olduğunu konuşmaları ve davranışları ile bir bir kanıtlıyordu. Partinin Bayrampaşa teşkilatında kadınlara yaptığı konuşmada Atatürk'e ********* iftiralarla saldırırken kendi kök­lerini de açıklıyordu. Mezarcı, Tayyip gibi Batum'lu olduğunu vur­guladı^ konuşmasında şunları söylüyordu: (mezarcı sonra kendini mesih ilan etti)

 

"Atatürk milliyetçiliği ne demek? Herkes Türküm diyecek, ne yani, senin hatırın için ben anamı babamı inkâr edeyim. Ben senin atan gibi veled-i zina mıyım? Ben Batum'luyum benim köküm bel­li..."

 

MUSA'NIN ÇOCUKLARI

Tayyip de aynı tarihlerde Almanya'da yaptığı konuşma ile Me­zarcı'ya adeta destek veriyordu:

"Ne mutlu Türküm diyene ne demek? Sen 'Ne Mutlu Türküm Diyene' dersen, o da 'Ne Mutlu Kürdüm Diyene' der..."

Yine her fırsatta Türklüğü ********* Tayyip'in yakın arkadaş­larından Rize milletvekili Şevki Yılmaz şöyle yırtmıyordu:

"Şimdi gençler! Müjde veriyorum. Şafak var... Şafak!.. Vallahi şafak var. Safları sıklaştırın... Tahrik için konuşmuyorum, şafağı gördüm... Nerede?.. İşte burda... SümeyyelerL. Nerde?.. İşte burda; Bilaller.L.

Şafak vakti var. Gençler, gençler!... Muhammed İkbal'i dinle, meşhur şair: "Güneş doğarken şafak gelir. Kızıllık olur sabah. Gök kızarmadan güneş gelmez. Şehit kanı dökülmeden hak gelmez..."

Şevki, Sümeyye'nin İslam'ın ilk şehidi olduğunu, putperestlerin onu ayaklarından develere bağlayarak iki ayrı yöne develeri sürme­leri sonucu feci bir şekilde öldürerek şehit ettiklerini anlatıyor ve gençlere "bu düzen sizi ayaklarınızdan taksilere bağlayıp parçalasa dahi asla yolunuzdan ayrılmayın "diyordu.

Tayyip'in çocukları Sümeyye, Bilal ve diğerleri soluğu Ameri­ka'da alıyorlar, öğrenimlerini oralarda devam ettiriyorlardı. Akran­ları Türban kavgaları verirken, kendileri, babalarının açıklamaların­da görüldüğü gibi, Türbanla okuyamadıkları için Amerika'ya gidi­yorlar, Sümeyye, ABD'de, HolIywood yıldızları ile aynı masada mum ışıkları altında yemekler yiyordu.

Kızları, Amerika'da Robert De Niro ile mum ışıklarında yemek­ler yiyen Tayip, 1994 yılında, Ümraniye'de yaptığı konuşmalarda, insanlarımızı kendi refah ve mutlulukları için kullanmanın değişik versiyonlarını sergiliyor, bu konuşmalarının kasetleri AKP teşkilatla­rında saf insanlarımıza seyrettiriliyordu:

"...Bir gece saat bir buçukta elektrik direğinde bir yaşlı amca, eve dönüyorum, araba ile durdum, gece saat bir otuz durdum. Üç dört tane genç, "amca" dedim, "yahu ne yapıyorsun?.. Elektrik çar­pacak in aşağı bu gençler çıksın bağlasın" hiç umurunda değil. Bağladı, indi. Gayet kararlı. İfade aynen şöyle; "Sen bana şaha­deti çok mu görüyorsun?" dedi. "yahu amca Refah'ın bayrağı ile şa­hadetin ne alakası var Allah aşkına?" , "Sen ne diyorsun" dedi. "Her Refah bayrağı, Muavenet Muhribi'nden Saratoga'ya bir mer­midir" dedi. Şimdi soruyorum sizlere; bu inancın, bu imanın önün­de Amerikası, Batısı, basını televizyonu durabilir mi?.."

 

Bugün kızlarının ABD'de sergiledikleri davranışları görmeyen Tayyip, dün bu imkânlan sağlamak için döktürmeye devam ediyordu: "...Olay bu kadar açık ve net ortada. Ama bunun hala farkında değildi onlar... Hala bunlar, yok çarşafların içinde erkekler vardı, ondan dolayı seçim gitti diyorlar... Ve bununla da kalmıyor, şu ha­nım kardeşlerimizin çalışması var ya, Hey Rabbim... Bunu papatya­ların yapması mümkün mü? Değil... Gelinciklerin yapması müm­kün mü?.. Değil. Onlar ancak beş yıldızlı otellerde demlenirler. Ama onların da huzuru inanıyorum ki, refahı, mutluluğu, kurtuluşu inşal­lah bu hanım kardeşlerimizin gayretinde yatmaktadır..."

 

Potamya'nın gururu

 

Tayyip, Başbakan olarak memleketi Rize'nin Güneysu Belde-si'ne gittiğinde hemşehrileri kendisini 'Potamya'ya Hoşgeldin', 'Po­tamya'nın Gururu' pankartlanyla karşıladı. Buralar Güneysu olarak bilinirdi. Potamya ne demekti? İşin aslı çok geçmeden ortaya çıkı­yordu: Güneysu Beldesi'nin Rumca ismi Potamya'ydı. Bu beldenin ahalisinin bir kısmı sonradan Müslüman olmuş(!) Rum'du. Hala beldenin Rumca adını kullandıklarına göre Türklüğü içlerine tam sindirememişler demekti. Tayyip Erdoğan bu pankarttan rahatsız olmadı. En ufak bir tepki göstermedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan olduğunda ilk ziyaretini Yunanistan'a yapmış, Ra­mazan ayında olduğumuz halde orucunu tutmamıştı. Oysa hayatını anlattığı "Bu şarkı burada bitmez" adlı kitapta her zorluk karşısında orucunu bırakmadığıyla övünüyor, hatta röportaj günü Ramazan olmadığı halde oruç tuttuğunu söyleyerek reklâmını yapıyordu.

 

Erdoğan Simiüs'le gerçekleştirdiği görüşmelerde iki saati aşkın başbaşa kalmıştı. Bu görüşmelerde konuştukları dil merak konusu olmuştu. Öyle ya, Tayyip İngilizce bilmiyor, Simitis ise Türkçe'den anlamıyordu. Sonunda Tayyip bu olaya da açıklık getirdi. Anlatımı­na göre ilk patronu Rum'du. Bu arada kardeşinin de Mossad ile ya­kın ilişki içinde olan Ofer'in gemilerinde çalıştığı ortaya çıkıyor, Tayyip hükümeti tarafından ülke limanları ve kaynakları Ofer'e ade­ta altın tepsi içinde sunuluyordu.

 

Ben Gürcüyüm eşim Arap

 

Hürriyet Gazetesi'nden Emin Çölaşan 2 Ekim 2006 tarihinde Tayyip'in kökleri ile ilgili şöyle yazıyordu:

"...Elimde Recep Tayyip Erdoğan'ın aile nüfus kütüğü var. Devletin resmi belgesi.

Bu belgede "baba tarafından çeşitli kimselerin anneleri" olarak şöyle isimler geçiyor:

"Havuli... Farfuli...Fatuli..."

Örneğin, Ahmet ve Yunus Erdoğan'ın ana adı Havuli.

Fatuli Erdoğan'ın ana adı Farfuli, Vesile Erdoğan'ın ana adı Fatuli

Bizim aklımıza insanların soyunu sopunu araştırmak, oralar­dan sonuç çıkarmak, bunları siyasal amaçla kullanmak asla gelmez.

"Falanca Ermeni'dir, filanca Rum'dur, Yahudi'dir, dönme­dir!.."

İnsanların ve ailelerin kökeni şu veya bu olabilir.

 

Onlar Hıristiyan, Musevi kökenli de olabilir. Kınanması gerek­mez. Biz, rektörler ve başbakanlar dâhil istisnasız herkesi dinine, ır­kına, aile kökenlerine göre değil, bu ülkeye yaptıkları -veya yapma­dıkları- hizmetle değerlendiririz.

Her uygar insanın yapması gereken de budur..."

 

3 Ekim 2006 Hürriyet Gazetesi; "Doğu Karadeniz'de Fatma Fatuli' dir." Başlığı altında Çölaşan'm yazdıkları ile ilgili bir haber ya­pıyordu:

 

"Hürriyet yazan Emin Çölaşan, önceki gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın nüfus kayırlarında Havuli, Farfuli ve Fatuli gibi isimiere rastlandığını yazdı. Çölaşan'ın verdiği bilgiye göre, 'Ahmet ve Yunus Erdoğan'ın ana adı Havuli. Fatuli Erdoğan'ın ana adı Farfuli, Vesile Erdoğan'ın ana adı Fatuli’ydi.

 

Çölaşan daha sonra, "Bizim aklımıza insanların soyunu sopu­nu araştırmak, oralardan sonuç çıkarmak, bunları siyasal amaçla kullanmak asla gelmez" diyordu. Bu kelimelerin hangi dilden gel­miş olabileceğini bölgeyi yakından tanıyan insanlara sorduk. Rize doğumlu gazeteci Ömer Lütfi Mete, Doğu Karadeniz'de Fatma'ya Fatuli, Havva'ya Havuli denildiğini belirterek, "-H eki Gürcüce'den geçmiş olabilir. Zaten biliyorsunuz, Türkçe ve Gürcüce'nin karışı­mından, araya Ermenice kelimelerin de girmesiyle ortaya çıkan dile bölgede Lazca ismi verilir" dedi.

 

Doğu Karadeniz'de Lazca türküler derleyen ve Türkçe'yi son­radan öğrenen, Rize-Pazar doğumlu müzisyen Birol Topaloğlu da, Ömer Lütfi Mete'nin dediklerini doğruluyor. Topaloğlu da, bölge­de, özellikle kadın isimlerine bu tür eklerin takıldığını, zamanla hece düşmesiyle Havuli, Fatuli, Farfuli şekline dönüştüğünü söylüyor. Er­menice ve Rumca'da ise böyle kelimeler bulunmuyor..." diyordu. Ancak içinde zerre kadar Müslümanlık bulunan bir insan İslam Peygamberi'nin Kızı'nm ismi olan Fatma'nın özgün hali dururken ona Fatuli der mi, diyebilir mi?... Yine Âdem Peygamber'in Eşinin ismi Havva'yı nasıl Havuli yapabilir?.. Peki, *Farfuli neydi ve nere­den geliyordu?..

 

Ağustos 2004 yılında yaptığı Gürcistan gezisinde Gürcistan Devlet Başkanı1 nın yanında; "Ben de Gürcüyüm. Ailemiz Ba-tum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü Ailesi'dir" diyordu. Bu bağ­lamda Tayyip'in Gürcü olma ihtimali de kesinlik kazanıyordu. Kısa­cası; Tayyip Erdoğan Türk kökenli değildi. Zaten Türklük şuuru da taşımıyordu. Zorunlu olmadıkça Türk sözünü kullanmıyor, Türklü­ğü ve Türk milliyetçiliğini ayrımcılık olarak değerlendirdiğini çok ke­re vurguluyordu.

Tayyip'in en yakınındaki isim tarafından yazılan ve Tayyip ta­rafından yalanlamayı bırakın desteklenen "Erdoğan'ın Harfleri" ad­lı kitaba baktığımızda Tayyip Erdoğan'ın Musa Peygamber'in so­yundan geldiği bildiriliyor. Musa'nın İsrailoğlu olduğu vurgulaması yapılıyordu. "Ben Şeriatçı'yım" diyen birinin Hz. Muhammed'in so­yundan geldiğini ya da en azından onla bağlantılı olduğunu iddia etmesi gerekirken, İsrailoğullarına gelen peygamberle kendini Öz-leştirip bir de onun soyundan geldiğini açıklattırması, soyunda Ya­hudilik olduğunun en açık kanıtı oluyordu. Gürcü olduğunu açıkla­yan Tayyip, bir özelliğini gizliyordu. Tayyip anne tarafından Gürcis­tan'da yerleşik Musa'nın yani Yahudinin soyundan geliyordu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan olduğundan beri ağzından bir kez bile Türk milleti'' sözü .çıkmıyor, hep Türkiye halkı" diyordu. Kaldı ki; gerek MSP Gençlik Kolları Başkanlığı, gerek RP İl Başkanlığı, gerekse Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlığını yapan ve Tayyip'in; "Beyni­min yarısı, bugünlere gelmemde çok emeği vardır" dediği Mehmet Meüner, Tayyip için Türk değildir" diye açıklamalarda bulunuyordu. Gürcülüğünü ilan eden Tayyip Erdoğan, 1994 yılında Ümrani­ye'de yaptığı konuşmada, Türklüğe karşı tüm kinini kusuyordu:

 

"Bakınız, geçen gün İstanbul Valiliği'nin bir beyanı var. Ne di­yor? 4 şehit polis memurunun cenazesine "Ben Türküm diyen gel­sin" diyor. "Ben İstanbulluyum diyen gelsin" diyor. Ben Lazım di­yen ne olacak? Ben Gürcüyüm diyen, Ben Kürdüm diyen ne ola­cak? Ben Çerkez'im diyen ne olacak?... Ben Abaza'yım diyen ne olacak?..

Ya bunlar bu ülkeyi zaten yıllardır bu ifadelerle parçaladılar. Ama Anayasa'da ne yazdılar? Ne Mutlu Türküm Diyene.1.. Mîlletin bütünlüğü ilkesi "Ne Mutlu Türküm Diyene" ifadesi ile sağlanır mı?...

 

Babama sordum "Biz Laz mıyız, Türk müyüz?" dedim. Allah rahmet eylesin, babam dedi ki; "Oğlum ben de dedeme sordum, de­deme dedim ki, 'dede biz Laz mıyız, Türk müyüz?' Torinim dedi, 'Yarın Öleceğiz. Öldüğümüz zaman Allah bize bir soru soracak, men Rabbüke vemen Nebiyyüke ve ma Dinüke diyecek. Vema Kav-müke diye bir soru sormayacak torinim' dedi...

 

Şimdi salonda saf saf dinliyor. Tabi büyük dedem molla idi. 'Torunum Rabbin kim? Nebin kim? Dinin ne? Ama kavmin ne diye bir soru sormayacak. Sana sordukları zaman 'Elhamdülillah Müslü­man'ım de geç'. Şüphesiz her kavmin mensubu rahatlıkla ben Kür­düm, ben Türk'üm, ben Çerkez'im, ben Abhaza'yım, demek hak ve hürriyetine sahiptir. Bundan daha tabi bir hak ve hürriyet olmaz...

 

... 600 sene Osmanlı otuzu aşkın etnik gurubu Ümmet düşün­cesiyle bir arada tuttu. 600 sene... Buyrun, şu anda 70 senedir tuta­bildiler mi? Tutamadılar işte, bak ülke birbirine girdi..."

 

Tayyip, Ocak 1995'te Hollanda İslam Federasyonu'nda yaptığı konuşmasında "Türkiyeli Müslüman" olduğunu şu sözleri ile vurgu­luyordu:

 

"Ben Türkiyeli bir Müslüman'ım. Müslümanlar şu anda önemli bir karar aşamasında bulunmaktadırlar. İslam havzası, bu kararın arifesindedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu adamların Türklükle bir ilişkisi olmadığı aslında o kadar aşikar. Kanlarında taşımadıkları gibi ruhlarındada Türklük bilinci yok. Ergün Poyraz Musanın çocukları isimli kitabında belgelerle birlikte çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuş bu kitap okunmalı tabi bu kitap yüzünden adamın başına neler geldi.

 

Başbakan Erdoğan, Ergün Poyraz’ın yazdığı “Musa’nın Çocukları, Tayyip ve Emine “adlı kitabın toplanılması için mahkemeye başvurmuştu biliyorsunuz. Kitap Erdoğan ailesinin kökeni konusunda çarpıcı bilgiler veriyordu. Bu sebeple, Ankara 19. Asliye Hukuk mahkemesinde, "kitabın toplatılması ve yayının durdurulması" için dava açtı Erdoğan.

 

“Buyrun benimle ilgili şimdi kitaplar yazılıyor. Yahudi deniliyor, kimisi Rum diyor, kimisi Musa'nın çocuğu diyor. Arkadaşım Abdullah Bey için Musa'nın Gülü deniliyor.”( Hürriyet- 23 Mayıs 2007)

 

Ankara 19. Asliye Hukuk, Erdoğan tarafından açılan bu davayı ret etti. Çünkü kısa bir süre önce Başbakanın danışmanı ve basın sözcüsü Akif Beki’nin de yayınlanmış böyle bir kitabı vardı. O kitapta Erdoğan’ın Musa’nın soyundan geldiği belirtiliyordu. Başbakan Erdoğan, sözcüsü Beki yazınca “Musa soyundan “olmakla gurur duyuyor da Ergün Poyraz yazınca niye mahkemeye veriyor onu anlayamadım?

 

Burada kıstas Erdoğan’ın siyasi kariyeri boyunca bu konuda gösterdiği performans olmalıdır. Bilhassa AKP iktidarı süresince yapılan icraatların semeresini kimler görecektir? Bunun cevabı verildiğinde kendisinin “Musa’nın çocuğu” olup olmadığı netleşecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.