Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2007 Peki şimdi ne olacak 9 Ekim 2007 Sınır ötesi harekat için "Siyasi direktif" verildi. Bunun anlamı şudur: Önemli şeyler olacağının ilk işaretidir. İşte "Peki şimdi ne olacak Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2007 TÜSİAD'dan sınır ötesine temkinli yaklaşım 9 Ekim 2007 A.A. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, terör sorunundan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini belirterek, sınır ötesi operasyon konusunda da “Eğer onun faydası olacaksa olabilir ama faydası olacak mı, olmayacak mı gerçekten onun iyi irdelenmesi gerektiği düşüncesindeyiz” dedi. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ile Başbakanlık Merkez Bina'da yaptıkları görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. TÜSİAD'ın, İspanya'daki muadil kuruluşu olan iş adamları derneğinin başkan ve üyeleri ile birlikte Nazım Ekren ile görüştüklerini anımsatan Yalçındağ, şunları söyledi: “Ancak ülkemiz o kadar acı bir olay yaşamakta ki - bu maalesef terör - bugünkü bütün konuların üzerini bir sis gibi kapladı. Biz de TÜSİAD olarak terörü kınıyoruz, lanetliyoruz. Türkiye'nin bu beladan bir an önce kurtulmasını temenni ediyoruz. Burada millet olarak birlik ve beraberlik içinde olmamız, soğukkanlı olmamız, acılarımızın üstesinden gelmekte de ve çözüm bulmakta da bize yardımcı olacaktır diye düşünüyoruz.” Terörle mücadelede sınır ötesi operasyon konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de Yalçındağ, “Bu sorundan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılmalı. Eğer onun faydası olacaksa olabilir ama faydası olacak mı, olmayacak mı gerçekten onun iyi irdelenmesi gerektiği düşüncesindeyiz” dedi. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Peki şimdi ne olacak 9 Ekim 2007 Sınır ötesi harekat için "Siyasi direktif" verildi. Bunun anlamı şudur: Önemli şeyler olacağının ilk işaretidir. İşte "Peki şimdi ne olacak Evet sınır ötesi için direktif verildi ve çok önemli şeyler olcaktır bunlardan en önemlisi alışık olduğumuz şehit haberleri en az 2-3 katına çıkacaktır. Biz opr.yaparken pkk armut toplamayacak elbette araziyi mayınlayıp çekilecektir olan bize askerimize olacaktır. Şimdi burada bas, bas bağırıp sınır ötesi operasyon yapılmalı diyenlerin bakalım operasyon sonucundan sonra ne diyecekler umarım haklı çıkarlar. Bu güne kadar bir çok defa sınır ötesi operasyon yapıldı ne oldu çözüm olabildimi? Emekli org.Edip başerin açıklaması çok doğruydu Sınır opr. yapılabilir teröre azda olsa darbe vurula bilir ama beklenen sonuç çıkmaz. Ayrıca beklenen sonucu alınamayınca hem ordunun hem hükümetin hemde opr.destekleyenlerin itibarı kalırmı? Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2007 Evet sınır ötesi için direktif verildi ve çok önemli şeyler olcaktır bunlardan en önemlisi alışık olduğumuz şehit haberleri en az 2-3 katına çıkacaktır.Biz opr.yaparken pkk armut toplamayacak elbette araziyi mayınlayıp çekilecektir olan bize askerimize olacaktır. Şimdi burada bas, bas bağırıp sınır ötesi operasyon yapılmalı diyenlerin bakalım operasyon sonucundan sonra ne diyecekler umarım haklı çıkarlar. Bu güne kadar bir çok defa sınır ötesi operasyon yapıldı ne oldu çözüm olabildimi? Emekli org.Edip başerin açıklaması çok doğruydu Sınır opr. yapılabilir teröre azda olsa darbe vurula bilir ama beklenen sonuç çıkmaz. Ayrıca beklenen sonucu alınamayınca hem ordunun hem hükümetin hemde opr.destekleyenlerin itibarı kalırmı? Arkadasim haklisin ama unutmayalim bu cografyada yasayanlarin basiretsizligi yüzünden bugünlere geldik,herseyi Tanriya havale ettik ama onlar geldi bizleri sardi sarmaladi sira bogmaya geldi.? evet buyrun nefesiniz kuvvetliyse bu sekilde soluk almaya devam edin.! artik baska diyecek söz kalmadi ... ama unutma onlar gitmeyecek onlarin can damarida nefeside burda , ya onlar ya biz nedersin.? yada birakirlarsa hep beraber soluyacagiz, evet cok kötü günler gecirecegiz , kacmak yok. yamyam frankfurt Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 sen yeterki iste iyi günler kapina gelir.! Ermeni Soykırımı yasa tasarısının ABD,de Dıs İliskiler Komitesi,nde kabul edilmesi asltnda bu tüm gelismeler bir oyunun her bir parcasini olusturuyor.! ben sadece sunu söyliyebilirim bu sonunda tarihcilere birakilacaktir.. onun icin bizde hazir olmayan tarihcilerin yerine ,kendini tarihci diye tanitan isbirlikciler görevi devralacaktir aslinda bu tüm gelismeler.. ortadoguda azalan enerji yataklarin yerini alacak yeni yerlesim alanlari icin oralarin ele gecirebilmesi icin yapilacak müdahalelerin ,bizleri ön cephe olarak kullanmanin baskilaridir,geri kalanlarada göz dagidir.! bugün petrolun varili yüz dolardir.. bu ortadogunun petrolun dibe vurdugunu gösterir... onun icin yeni yataklara sahip ülkelerin önüne konucak anlasmalarin derhal hayata gecirilmesi lazimdir buda ancak böyle irakta yapilan katliamlarla gözdagi büyük senaryolarla hayata gecirelerek ne olduya getirebilmek istenmektedir.. yani bir hokus pokus olayi devlesip yutmak bunun baska altarnatifi yok. evet tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulundan geçirilmemesini tavsiye ettiler sonunda dedigim gibi bu is tarihcilere kalacaktir... bizlerde zafer kazanmis edasiyla bu gelismelere seyirci kalacagiz ,bir nevi katliamlara göz yummak artik adını siz koyun herkes oyunun bir parcasi.! siz olsaydiniz ne yapardiniz bu bayram gününde belki bayramida beklemezdiniz düsünebiliyormusunuz irakta su saatlerde kimbilir neler oluyor.. sizi bilmem ama ben abd,de okuyan oglumu derhal geri cekerdim.? ve abd ziyaretlerini üst düzeyde son verirdim... ve irakta kendime yakin arap halkindan olusan heyete muhatap alirdim.. ve bunu irak halkina ilan ederdim o heyet orada yasayamiyorsa sürgünde yasayan hükümet gibi ülkemde faliyetine izin verirdim... istenildimi neler yaratilmazki sen yeterki dürüst ol.! yamyam frankfurt Alıntı
Φ ERXAN Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Hükümetin tezkere kararı bence halkın tepkisini yatıştırma gayretinden öte bir anlam taşımıyor...Eğer samimi olsalardı bayram sonrasına bırakmazlardı, isteseler bir günde meclisten geçirirlerdi. Bir nevi oyalama taktiği uyguluyorlar ve mümkün olduğu kadar da bu işi uzatacaklar.. Teskereyi meclisten geçirseler bile TSK ya operasyon için izin vermeyecekler. Nasrettin Hoca gibi ipe un serecekler. Önümüzdeki hafta göreceğiz neler olacağını.. Alıntı
Φ siyaset Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Arkadaşlar biliyorum çooook uzun ama sınır ötesi operasyonla ilgili farklı yönleri çekmiş bir yazı... Olaya farklı açılardan bakmanızı sağlayacak.... Son dönemde Irak'a sınır ötesi operasyon yapılması halinde terörün sona ereceği iddiaları daha çok dile getirilmeye başlandı. Bu iddialarda ayrıca Türkiye'nin sınır ötesi bir operasyon yapmak veya sıcak takipte bulunmak için her türlü hukuki hakka sahip olduğu da vurgulanıyor. Oysaki bu iddia sahiplerinin bahsettikleri tarzda bir girişim, yani on binlerce Türk askerinin Irak'a girmesi ve burada aylarca kalması 'sınır ötesi operasyon' veya 'sıcak takip' kavramları ile açıklanamaz. Bunun adı açıkça işgaldir. Bunun örnekleri Irak'ta, Afganistan'da ve Lübnan'da görülebilir. Böyle bir işgalin sebebi ne olursa olsun hukukiliği tartışmalıdır ve daha çok işgalci ülkenin gücü ile ilgilidir. Yani Türkiye'nin ABD, AB ve diğer güçler karşısında direnme gücü var ise ancak böyle bir işgale girebilir. Başka bir deyişle eğer Türkiye on binlerce asker ile ve aylarca kalmak için bölgeye girecek ise bunun adı sınır ötesi operasyon veya sıcak takip değildir. Bunun netleşmesi gerekiyor. Eğer böylesine kapsamlı ve uzun dönemli bir işgalden bahsediyor isek bunun amacının sadece terörle mücadele olduğunu söyleyebilmek zor olacaktır. Çünkü böyle bir girişim terörü sona erdirmek bir yana teröre uygun bir zemin hazırlar ve hatta Kürtçülüğü de bölgede daha fazla azdırır. Böyle bir girişimin olası risklerini şu şekilde özetlemek mümkündür: Olası bir operasyonun başarısını olumsuz etkileyebilecek nedenlerin başında hazırlıksız olmak geliyor. Ne iç, ne de dış kamuoyu yeterince hazırlanamamıştır. Karşı cephe çok genişletilmiştir ve genişletilmeye de devam etmektedir. Türkiye, ABD ve AB de dâhil olmak üzere, bölgede İran hariç hiçbir ülke veya güç ile işbirliği yapabilecek bir konumda değildir. Oysa bu tür askeri harekâtları tek başına yapmak riskleri artırır. ABD dahi Irak ve Afganistan'da sadece kendi gücü ile hareket etmemeye çalışmış ve bir tür ittifak sistemi geliştirmiştir. Türkiye ise Irak içerisinde tamamen kendisine düşmanca bakan grupların arasına uluslararası alanda da hiçbir destek olmaksızın girecektir. Daha önceki 20'den fazla operasyonun tecrübeleri yeterince dikkate alınmamaktadır. Oysa geçmişte bu tür operasyonlar yapılmıştır. Bu operasyonlarda ne kadar teröristin öldürülebildiği dahi meçhuldür. Resmi kaynakların rakamları arasında büyük çelişkiler var. Ancak bilinen bir gerçek var ki bu operasyonlar sonucunda terör sona ermedi. Bu operasyonların tüm açılardan bir muhasebesi dahi yapılmadı. Üstelik önceki operasyonlarda ABD, Barzani ve Talabani güçlerinin açık desteği Türkiye'nin yanındaydı. PKK'nın etkili görüntüleme ağı ve propaganda Kamuoyundaki beklentiler gereksiz yere artırıldı ve konu iç siyaset malzemesi haline getirildi. Sanki hükümet ile askerler arasında büyük görüş farkları varmış algısı oluşturuldu. Oysaki kendi içinde birlik olamayan bir ülke dışarıda güçlü olmaz ve başarıyı yakalayamaz. Bazı çevrelerde askerin sınır ötesi operasyonu hükümete karşı bir araç olarak kullandığı dahi iddia ediliyor. Bu durumda terörle mücadelede ülkenin birliğini zedeleyebilecek bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Oluşturulması düşünülen tampon bölgeden teröristleri yok etmek çok zor olabilir ve burada aylarca, hatta yıllarca kalmak gerekebilir. Bu da Türkiye'yi Irak'ta işgalci ülke konumuna sokabilir ve kalıcı olarak birçok ülke ile sorunlu hale gelinmesine yol açabilir. Ayrıca USAK Kuzey Irak Raporu'nda da belirtildiği üzere Türkiye'nin sınırda oluşturacağı geniş bir tampon bölge Türkiye'nin terörden etkilenen bölgeleri ile birleşerek teröristlere stratejik bir derinlik kazandırabilir. Hâlihazırda Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde saldırılarını sürdüren teröristler Türk güvenlik güçlerinin Irak'ın kuzeyine de yayılmasıyla birlikte manevra alanlarını genişletebilirler. Unutulmamalıdır ki Irak'a girilmesi ile birlikte Türkiye'nin en iyi birlikleri burada görev alacak ve içeride bir zaaf ortaya çıkabilecektir. Türkiye'nin K.Irak'ta ilerleyeceği her km için Irak'ın iç dengelerinde daha fazla 'dost' bulması gerekmektedir. Başta Şiiler olmak üzere Iraklı direnişçiler ile karşı karşıya gelecek bir Türkiye, Irak iç savaşı içinde zarar görebilir. Bunun önlemlerinin şimdiden alınması gerekirdi, ancak yıllardır bu yönde bir yatırım olmadığı görülmektedir. PKK, Türk ordusunun daha da içlere çekilmesi için çaba sarf edecektir. Bunun için bazı provokasyonlara da gidecektir. Bu konuda tepkisel değil, planlı ve hazırlıklı hareket etmek gerekir. Türkiye, Kuzey Irak'ta ilerledikçe alacağı riskler de büyüyecektir. Türkiye'nin, diğer operasyonlardan farklı olarak bu operasyonda başarısız olma lüksü yoktur. Eğer başarı sağlanamadan geri dönülür ise ABD ve Irak'taki yetkililer Türkiye'nin "PKK kamplarını ortadan kaldırın" çağrılarını hiçbir şekilde ciddiye almayacaklar ve "sen de bunu başaramıyorsun. Bu durumda diğer ülkelerden talepte bulunman da gerçekçi değildir" diyebileceklerdir. Böylece terör kampları sorunu çözümsüzlüğe sürüklenebilecektir. Türkiye'nin Irak'ta gerçekleştireceği saldırılarda sivil hedefleri vurmaması hayati bir önem taşımaktadır. Bölge tüm dünyanın gözü önündedir ve PKK'nın Kuzey Irak'ta etkili bir görüntüleme ağı bulunmaktadır. Burada yaşanacak hatalı saldırılar anında dünya medyasında yer bulacaktır. Yanlışlıkla öldürülmüş çocuklar, kadınlar ya da yaşlılar, hava saldırısında isabet almış hastane veya okullar PKK propaganda makinesince ve Batı'daki destekçilerince Türkiye'ye karşı kullanılacaktır. Bölgedeki terörist dağılımı ise Türk güvenlik güçlerinin hatalı vuruşlarına çok uygun bir durumdadır. Teröristler daha çok yerleşim yerlerine gömülü şekilde yaşamaktadırlar. Birçok köyde çok sayıda terörist sivil hayatın içindedir. Ayrıca mobil terörist gruplar sık sık yer değiştirerek zaman zaman sivil birimleri de hedef haline getirmektedirler. PKK'ya sempatisi olan bazı köyleri teröristlerden ayırmak çok zordur. Buna karşın köyleri tamamen ortadan kaldırmak da düşünülemez bir hedef olur. Teröristlerin sivil hayata eklemlenmiş yaşamları ani ve arkadan saldırılara da yol açabilir. Geri güvenliği sağlanmamış bir derinlere operasyonda beklenmedik noktalardan saldırılar gelebilir. Türk askeri ile Barzani güçleri arasında yaşanacak her türlü sıcak temas Kürtçü hareketlerce istismar edilecektir. Özellikle tüm Kürtlerin liderliğine oynayan ve Kuzey Irak'ta gerçek bir Kürt milleti kurmaya çalışan Mesut Barzani için Türk askerlerinin varlığı yararlı görülebilir. Çünkü düşmansız bir milliyetçilik olamaz. Bu bağlamda Türkiye teröristleri öldürürken farkına varmadan gerçekte henüz oluşmamış olan bir ulus-devletin meşruiyet zeminini de oluşturmuş olabilir. Belki de en büyük risk de budur. Yani Türk askeri eliyle Kuzey Irak'ta gerçek bir Kürt milliyetçiliğinin ve devletinin olgunlaştırılması. Eğer Türkiye'nin Irak'a girişinin sınırları ve operasyonun nerede biteceği iyi çizilmez ise, hatta bu operasyonu fırsat bilen bazı gruplar operasyonu hızla Barzani karşıtı bir yapıya dönüştürür ise Barzani Türklere karşı Kürtlerin lideri haline de gelebilir. Bu ise Irak'ta ve bölgede Türk-Kürt karşıtlığının kalıcı hale gelmesine yol açar ki bunun yan etkileri Türkiye'de PKK'dan dahi daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle sınırın ötesine düzenlenecek olası her türlü operasyonda Türk-Kürt çatışmasına neden olmamak için azami gayretin gösterilmesi gerekiyor. Elbette en büyük risklerden biri de çok büyük kayıplar vermektir. Eğer Türkiye çok kısa bir zamanda büyük kayıplar verirse bir yandan askerin moral düzeyi düşer, diğer taraftan PKK güçleri motive olarak daha diri saldırılarda bulunabilirler. Üstelik sınırın ötesinde operasyon sürer iken Türkiye içinde artacak saldırılar durumu daha bir içinden çıkılmaz hale sokabilir. Son dönemde PKK'nın en büyük sorunu militanlarını motive edebilmekti. Ciddi bir yılgınlık hali söz konusuydu. Söz konusu operasyon haberleri bu yılgınlığı kırmaya ve PKK içinde hareketlenmelere yol açtı. Eğer PKK operasyona direnebilir ve kendince kısmi başarılar sağlayabilirse dağılmanın eşiğine gelmiş olan terör örgütü daha fazla yeni terörist de kazanabilir. Şu sıralar yeni adam devşirmede sorunlar yaşayan PKK 15-16 yaşındaki kız çocuklarını dahi bünyesine katmaya hazırken, 'savaş' ortamı olarak lanse ettiği operasyon sayesinde bu sorunlarından kurtulabilir de. Bu nedenle sınır ötesine yapılması olası her türlü girişim sessiz ve derinden olmak zorunda. Muhtemelen operasyon esnasında PKK'nın Türkiye içindeki saldırıları katlanarak artabilir. PKK'nın amacı 1980'lerin sonundaki çatışma ortamında Türkiye'de yeniden üretmektir. Bir diğer hedef de Türkiye'deki çatışmaları bir azınlığın ayaklanması olarak lanse edebilmektir. Eğer Türkiye Kuzey Irak'ta bariz hatalar yapar ve bunu uluslararası alanda yalnızlaşarak gerçekleştirirse Türkiye içindeki çatışmalar dünya kamuoyunda Türkiye'yi kıskaca alacak bir araç haline gelebilir. Özellikle Avrupa kurumlarında Türkiye eski konumuna dönebilir. Türkiye AB hedeflerinden uzaklaşabilir mi? Diğer bir risk de operasyonun istenmeyen ölçüde büyümesi ve bir tür savaş halini almasıdır. Bu durumda Türkiye'nin karşısında PKK'dan daha fazla gücün oluşması, hatta bazı yeni terör örgütlerinin ve/veya gayrinizamî güçlerin oluşmasıdır. En kötüsü ise Türkiye içinde bazı grupların operasyonu fırsat bilerek Türkiye siyasetini militarize etmesi gayretleri olacaktır. Seçimleri engellemek için sınır ötesi operasyon olasılığına fırsat olarak bakanlar yeni dönemde hükümeti etkisizleştirip, yerine demokrasi dışı yolları ikame etmeye çalışabilirler. Operasyon kısa sürede büyük bir savaş havasına döner ise olağanüstü hal günlerine, hatta sıkıyönetim kurallarına dönüş gündeme taşınabilir. Operasyonun ekonomiye yükü henüz hesaplanmış değildir. Ayrıca borsa ve yabancı sermaye girişleri üzerindeki yükü de tahmin edilmesi güç zararlardır. Operasyonun aylarca sürmesi ve kalıcı bir hal alması halinde zararlar katlanarak büyüyecektir. Operasyonun kalıcı hale gelmesi halinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi ekonomisi de bundan olumsuz yönde etkilenecektir. Bölge ekonomisindeki sorunların terörün zeminini oluşturduğunu hatırlar isek operasyonun ekonomik etkilerinin sadece ekonomik alanda kalmayacağı anlaşılacaktır. Operasyonun sınırlı hedefleri aşması halinde Türkiye'nin Kuzey Irak ile olan ticaretinin ve buradaki yatırımlarının etkilenmesi de olasıdır. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi alanlarda Kuzey Irak'ta yabancı bir güç haline gelmesi sonucunda, bölge daha fazla bölge dışı güçlerin kontrolüne geçebilir. Böylece Türkiye uzun yıllar giderilmesi olanaksız bir zararla karşılaşabilir. Türkiye'nin operasyon esnasında yapacağı hatalar Türkler ve Kürtler arasında kalıcı hasarlara yol açabilir. Bu nedenle operasyonun çok dar ve iyi tespit edilmiş hedeflerinin olması gerekmektedir. Bu hedeflerin öncelikle istihbaratla tespit edilmiş olması ve bunun üzerine askeri ve siyasi hedeflerin inşa edilmesi şarttır. İstihbarat da sadece askeri açıdan değil, sosyal doku, ekonomik durum ve diğer boyutlar göz önünde tutularak toplanmalı ve analiz edilmelidir. Dış politikada Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinde süreklileşen ve zamanla işgal görüntüsü alan varlığı Türkiye'yi Avrupa Birliği hedeflerinden koparabilir ve Ortadoğululaştırabilir. Avrupa Birliği ülkelerindeki en son gelişmeler de bu süreci pekiştirebilir. Avrupa'da Türkiye'nin AB üyeliğini durdurmak isteyen çok güçlü lobilerin olduğunu hatırlarsak Kuzey Irak'taki gelişmeler bu kişilere fırsat verebilir. Türkiye'nin Irak içine daha fazla girmesi bu konuda AB'nin yüklenmek zorunda kalacağı yükleri de Türkiye'nin sırtına yıkacaktır. Irak'ta askeri macera daha da derinleşir ve kontrolden çıkar ise Avrupalı Türkiye'den Ortadoğulu Türkiye'ye geçiş geri döndürülemeyecek bir şekilde hız kazanabilir. Dünya kamuoyunda askerin Türkiye'nin yönetimindeki rolü abartılı bir şekilde yansıtılarak Türkiye'nin bir tür askeri diktatörlük olduğu propagandası etkili bir şekilde işlenebilir. Bu tür malzemeleri kullanmaya hazır Ermeni, Yunan, Kıbrıs Rumu ve PKK'lı güçlü bir lobinin Batı'da hazır beklediği unutulmamalıdır. Bu tür propagandalar Türkiye'nin dışarıdaki siyasi ve askeri çıkarlarını zedelemekle kalmaz, aynı zamanda ticari çıkarlarını da baltalayabilir. Örneğin ihracat yavaşlayabilir, turizm gelirleri azalabilir. Türkiye'nin militarist görünümü güç kazanırken Ermeni sorunu ve Kıbrıs meselesi başta olmak üzere ulusal dava sayılabilecek konularda Türkiye'nin meşruiyet zemini kayabilir. Türkiye'nin aleyhine dönecek bir rüzgârda Ermeni ve Kıbrıs sorunlarında son derece olumsuz kararlar alınabilir ve bu kararlardan geri dönmek zordur. DR. DAVUT ŞAHİNER - ULUSLARARASI GÜVENLİK UZMANI KAYNAK: ZAMAN Alıntı
Misafir ADAMIN_BIRI Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Ben bu hühümetin etkili ve ciddi bir sınırötesi harekat yapacağı konusunda endişeliyim.. yani göstermelik bir harekat olmamasını diliyorum. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Ben bu hühümetin etkili ve ciddi bir sınırötesi harekat yapacağı konusunda endişeliyim..yani göstermelik bir harekat olmamasını diliyorum. sevgili adamın biri bu harekatı hükümet yapmayacak ordu yapacak. Eğer ordu hükümetin çizgisinde olacak diyorsan ayrı, ben sanmıyorum. Alıntı
Misafir ADAMIN_BIRI Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2007 Tabiki ordu yapacak.. ama bu kararı hükümet verecek..! bunu sınırlı şekilde izin vermesi veya savsaklayıp geçiktirmesi gibi endişelerin bulunduğu söyleniyorken benimde bu konuda kuşkulu olmam doğaldır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.