Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunlar laikçi de değil, Stalinci


xenesx

Önerilen İletiler

Bunlar laikçi de değil, Stalinci

Eski Kültür Bakanı Zeybek, Türkiye’de belli bir grubun laikliği ayrı bir din olarak algıladığını, kendileri gibi düşünmeyenlere yaşama hakkı tanımadıklarını söyledi.

 

Hükümetin Sivil Anayasa çalışmaları sürecinde başörtüsü konusu yine gündemin ilk maddesi haline getirildi. Anayasa taslağında, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik sağlanmasının hedefleniyor olması aşırı laik çevreleri son derece rahatsız etti. Kültür eski Bakanı Namık Kemal Zeybek, gündemin iki ana maddesi başörtüsü ve laiklik konularında Vakit’e çok önemli açıklamalarda bulundu. Bir dönem Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı da yapan Zeybek, Türkiye’de belli bir grubun laikliği ayrı bir din olarak algıladığını, kendileri gibi düşünmeyenlere yaşama hakkı tanımadıklarını söyledi. Zeybek, şöyle konuştu:

 

“Türkiye’de azınlık, ama sesleri çok çıkan bir azınlığın dillendirdiği laiklik laiklik değil, laikçiliktir. Türkiye’deki laikçiler ne Fransa, ne İtalya’daki laikçilere benziyor. Türkiye'deki laikçiler Stalin tipi laikçilerdir. Stalin döneminin laikliği şöyleydi; ‘Din afyondur, yok edilmelidir. Dine lüzum yok.’ Stalin döneminde Sovyetlerde, din adamları öldürülüyordu. İnançlı olduğu öğrenilen kişiler en hafif cezayla partiden atılıyorlardı. Partiden atılan adama da hayat yoktu. Şimdi bu uygulanıyor Türkiye'de. Diyorlar ki; 'Kamu alanında, özel alanda İslâm’ı yaşamak isteyenler laikliğin düşmanıdırlar'. Kamu alanını anladık, peki özel hayatta, alanda İslâm'ı yaşamaya karşı olmak laiklik midir, hayır, bu doğrudan doğruya din düşmanlığıdır. Ve din düşmanlığı anlamında laiklik sadece komünist rejimlerde vardır. Stalin döneminin Sovyetlerinde vardır.”

KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNMEYENLERİ KÂFİR İLAN EDİYORLAR

 

Zeybek, Türkiye'de aşırı laik kesimin laikliği din olarak algıladığını, işi daha da ileri götürerek, kendileri gibi düşünmeyenleri “kafir” ilan ettiklerini söyledi: "Laiklik edebiyatı yapanlara, laikliği kutsallaştıranlara bakınız. Laikliği din olarak kabul ediyor bunlar ve öyle bir noktaya taşımışlar ki laikliği; aralarında laikliğin münafıkları, laikliğin müminleri ayrımı yapıyorlar. Kendilerini imanlı laikler olarak görüyor en üst tabaka. Bir alta, laik olduğunu söyleyen bir alt tabakaya da 'bunlar aslında laikliği kabul etmiyor, bunlar münafık' diyorlar. Bunlara göre bir de kafirler var. Kendileri gibi düşünmeyenleri kafir ilan ediyorlar. Dinle siyaseti ayırmak, din özgürlüğü getirmek amaçları ile ortaya çıkmış bir kavram olan laiklik, tam tersine hizmet ettirilir hale getiriliyor. Bu apaçık laiklik öncesi Avrupa’daki kilise kafasıdır."

TÜRBAN DİYE HEDEF ALINAN

BAŞÖRTÜSÜDÜR

Namık Kemal Zeybek, "Türban başka, başörtüsü başka. Biz başörtüsüne değil, türbaya karşıyız" şeklindeki görüşlerle ilgili de şunları söyledi: "Bunlar bunu ya bilinçli yapıyorlar, ya da çok cahiller. Türban Fransızca bir sözdür. Tanımı da şöyledir; ince kumaştan yapılmış, başı sımsıkı saran başlık. Bere gibidir. Çok nadir insanımızda görülen bir başlık. Bu, özellikle Fransa'da çok rastlanılan bir başlıktır. Yani Türkiye'de türban diye bir şey yoktur. Üniversiteli kızlarımızın kullandıkları türban değil, başörtüsüdür. Türban diye hedef alınan başörtüsüdür. Kimse oturduğu yerden uydurmasın. Birileri uyduruyor, sonra bu tekrar edile edile gerçekmiş gibi algılanıyor. Toplumda yer ediniyor.”

"Daha geçtiğimiz günlerde bir rektörümüz çıkmış, 'Biz' diyor, 'Türbana karşıyız, başörtüsüne karşı değiliz.' Değerli hocam siz bu işleri biliyor olmalısınız. Bizim kızlarımızın örttüğü türban değil ki, başörtüsü. O zaman da diyecekler ki, bağlama biçimleri 'Benim nineminkine benzemiyor'. Bakın, bağlama biçimi dönemden döneme değişir. Ninen öyle bağlamış olabilir, sonuçta o da başını örtüyordu. Ona bakarsak, ninen bugünkü gibi elbiseler de giymiyordu. Ninenin, babaannenin giydiği elbise de farklıydı o zaman. Bugün kızlarımızın giydiği, çok da yaygın olan örtü, eskiden ninelerimizin taktığı örtünün bugünkü halidir, yine başörtüsüdür. Amaç aynıdır."

HERŞEY YASAYLA DÜZENLENMEZ:

PİJAMAYLA SOKAKTA GEZMEK YASAK MI?

Sivil anayasa ile üniversitelerde başörtüsü serbestliği getirilmek istenmesine “O zaman üniversitelere çarşaf girer, sarık girer” gibi gerekçelerle karşı çıkılması konusuna da değinen Zeybek, toplumun, bireylerin her hareketini yasayla düzenlemenin mümkün olmadığı söyledi. Zeybek "İnsanlar sanıyorlar ki her şey kanunlarla düzenlenir. Hayır. Yasalar her şeyi düzenlemez, düzenleyemez. Örneğin pijamayla, iç çamaşırı ile sokakta gezmek yasak değil. Ama hiç sokakta pijamayla, iç çamaşırı ile gezen görüyor musunuz? Toplumun örfü, adetleri, ahlak kuralları bunu denetler" dedi. Zeybek, üniversitelerde kılık kıyafet konusunda olması gerekenin bu olduğunu ifade ederek, "Önceleri böyleydi. Bu kurallar, yasaklar yokken insanlar üniversiteye mayoyla mı geliyorlardı? Böyle şey olur mu, toplum bunu kendiliğinden ayarlar. Her şeyi yasayla düzenlemek insan tabiatına aykırı. Kıyafet böyle olacak.. Bıyıklar, sakallar şöyle olursa serbest, böyle olursa yasak.. Nedenmiş o? Kim karar verecek buna? Bu hakkı kendisinde gören adamlar kim? Doğuştan asil, aristokrat bir sınıf mı?" diye konuştu.

KENDİLERİNE HAS BAŞÖRTÜLERİ Mİ

VAR Kİ, SİYASİ SİMGE OLSUN?

Zeybek'in, "Türbanın, başörtüsünün siyasi simge olduğu" yönündeki iddialarla ilgili çarpıcı değerlendirmeleri ise şöyle oldu: "Siyasi denilince siyasi partiler kastediliyor olsa gerek. O zaman siyasi simge şu anlama gelir; bir parti var, bu partinin mensupları birbirlerini tanımak için özel bir başörtüsü tipi geliştirmişler ve hep bunu takıyorlar. Peki böyle mi? Başörtülülerimiz içinde AKP'liler vardır, Saadet Partililer vardır, MHP'liler de vardır. BBP'liler, DP'liler, Anavatanlılar vardır. Hatta az da olsa CHP'liler de vardır. Demek ki bu siyasi simge görüşü de yanlıştır. Başörtüsü bir siyasi simge değildir. Kadınlarımız, kızlarımız dini inançlarından dolayı başörtüsü takıyor.. Kendisine yakıştırdığı için başörtüsü takıyor vesaire..."

ASIL AYKIRILIK, EŞİ BAŞÖRTÜLÜ

DİYE KARŞI ÇIKMAKTIR

Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına, açıkça dillendirilmese de "eşi başörtülü ve dindar bir kişiliğe sahip olduğu" için karşı çıkıldığını vurgulayan Zeybek, şöyle devam etti: "Bir kişi dindar diye, hanımı başörtülü diye kamu görevine gelmeyecekse bu laikliğe aykırıdır. Başı açık diye, dindar değil diye gelmeyecekse bu da laikliğe aykırıdır. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığını hazmedemeyenler, dediğim gibi asıl tepkileri dindarlığına ve eşinin başörtüsüneyse, laikliğe aykırı hareket ediyorlardır."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ABD'de İncil'in ruhu, burada laiklik hassasiyeti!

 

Türkiye'de adına laiklik hassasiyeti denen şey, bazen zıvanadan çıkıyor ve insanı resmen çıldırtacak boyutlar kazanıyor.

 

Amerika'nın kurucu babalarından Thomas Jefferson, Amerikan anayasasının ruhunu İncil'in oluşturduğunu söyler.

 

Peki, aynı şeyi, biz söyleyebilir miyiz? Meselâ Türkiye'nin anayasasının ruhunu Kur'ân oluşturur, İslâm oluşturur, diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Böyle bir şey söyleyen adama Türkiye'de hayatı zindan ederler.

 

Ama bir dakika arakdaş? Amerikan Anayasasının ruhunu İncil oluşturabilir de, Türk anayasasının ruhunu neden Kur'ân oluşturamaz? Zaten 100 sene öncesine kadar Kur'ân / İslâm oluşturmamış mı bizim anayasamızı da, ruhumuzu da, mayamızı da, tarihimizi de, sanatımızı da, düşünce hayatımızı da?

 

Amerikan anayasasının ruhunu İncil oluşturur ama bizimkisini Kur'ân oluşturamaz. Bu, teklif dahi edilemez, hatta hayal bile edilemez. Kimin ne haddine? İyi de neden? Çünkü Amerikalılar, aptal; biz akıllıyız da o yüzden!

 

Mehmet Ali Birand, Türkiye'deki anayasa hazırlıklarının Avrupa'daki yansımalarını ve yankılarını Brüksel'den Kanal D anahaber'e aktarırken “Avrupalılar, tek bir şey üzerinde titriyorlar: Laiklik, laiklik, laiklik!” diyordu o her zamanki “heyecanlı” hâliyle...

 

Nitekim, M. Ali Birand Brüksel'de AB'nin, AP'nin ve AK'nin koridorları arasında mekik dokurken, aynı saatlerde, AP'nin (Avrupa Parlamentosu) Alman Hıristiyan Demokrat üyesi Renate Sommer de “Avrupa'da Şeriat” başlıklı konferansta konuşuyor ve Türkiye'deki laiklik konusunda kaygılı olduğunu, Türkiye'de özgürlüklerin yavaş yavaş budandığını söylüyordu; bazı belediyelerin içki yasağı koyduğu iddiasını da buna örnek olarak da gösteriyordu.

 

NTV'den de izlediğim ve Milliyet'te yer alan kendisiyle ilgili haberde, Sommer'in, “dini inançların kamusal alanda bir baskı unsuru haline getirilmemesi için Türkiye'yi yakından izleyeceklerini” söylemiş.

 

Yalnızca bir AP üyesinin Türkiye için duyduğu bir laiklik hassasiyetinden sözetmiyoruz. AB'nin kurucu babaları da, ABD'nin kurucu babalarının çocukları da Türkiye'nin laikliği konusunda çok hassaslar. AB'den yapılan hemen hemen bütün açıklamalar, anayasa hazırlıklarından itibaren hükümetin aleyhine dönük açıklamalar. Bu konuda açıklama yapan bütün yetkililer, Türkiye'deki laiklik konusundaki kaygılarını dile getiriyorlar.

 

Başından beri, Schroeder'den Clinton'a, Wolfowitz'den Perle'e kadar belli başlı bütün Batılı liderler, Türkiye'deki laiklik konusunda çok hassas olunması ve “Türkiye'deki laikliğin yara almaması için laiklerin İslâmcı radikallere karşı desteklenmesi” gerektiğini söyleyip duruyorlar. Bu söz, eski Alman Başbakanı Schroeder'e ait bir söz.

 

Türkiye'de de “laiklik, laiklik” diye diye burnundan soluyarak sadece milletin değil, laikliğin de burnundan getiren tuhaf insanlar var. Hırsızlığı, yolsuzluğu, elde ettikleri gücü meşrulaştırmak ve devam ettirebilmek için, laiklik diye bir hayalet güç icat etmişler, ona yüce, kutsal, dinsel, tanrısal anlamlar ve güçler yüklemekte hiç bir sakınca görmüyorlar!

 

Adama bakar mısınız? Cumhurbaşkanının eşi başörtülü diye ve onu da karşılamamak için tam bir şark kurnazlığıyla karşılama protokolünden hemen sıvışıyor. Sonunda cumhurbaşkanına karşılama töreninin sonunda eşlik ediyor. Pes doğrusu!

 

Ne demişti Şerif Mardin: “Başörtüsü yasağı ahlâkî bir sorun hâline geldi. Derhal kaldırılmalıdır.”

 

Başörtüsüne ve başörtülü insanlara vebalı muamelesi yapan insanlar, kendilerini gözden geçirmeliler: İnsaf, vicdan, merhamet, hak, hukuk, adalet duygusu adına en küçük bir kırıntı var mıdır, kalmış mıdır içlerinde, şöyle bir durup düşünmeliler.

 

Ama asıl kafama takılan soru şu benim: Türkiye'deki laiklerle Avrupalılar, (Avrupalıların laiklikten hazzetmeyenleri bile! Evet aynen öyle!) neden laik Türkiye konusunda çok hassasiyet gösteriyorlar acaba?

Yusuf Kaplan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

laiklik insanı çıldırtmaz ama din baskısı çıldırtabilir özgürlüğün adı başörtüsü olan yerde diğerlerinin yaşam hakkı göz ardı edilmiş olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada Laiklikle yönetilmeyen ülkelerin halkları. Laiklikle yönetilen ülkelere iltica edebilmek için mayın tarlalarını aşıyor. Gemilerin ambarlarında saklanıyor. Umut tacirlerine ellerinde ne var ne yoksa veriyor.

 

bir kez daha düşünün

 

;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklik dini,Atatürk dini,Cumhuriyet dini,Türbanlilarin dini,tarikatlarin dini!!!!

 

Türkiye Cumhuriyeti devletinin camilerinde mescitlerinde Laiklik ve Atatürk diniyle namaz kildiriliyor,Laiklik ve Atatürk dininin orucu tutuluyor,hacca gidenler Laiklik ve Atatürk dininin mensuplari,bunlarin hepsine özgürlük var ama türbanlilarin tarikatlarin dinine özgürlük yok.onlarin dini müslümanlik digerlerininki Laiklik ve Atatürkcülük,bu iki din arasinda müslümanlarin dinine baski var.

Türkiyeyi karistirmak isteyenler,bölücülerle elbirligi yapanlar,bir bez parcasi icin bu ülkeyi satmaya hazir olanlar hala Kuranin ruhundan bahsediyorlar ve Amerikadan örnek veriyorlar.Amerikada türban kavgasi yok,Amerikada salvar kavgasida yok,herkes adam gibi yasiyor,devlet kendi isini yaparken ibadetini yapacak olanlarda gidip kiliselerinde ibadetlerini yapiyorlar.Amerika kurulali ikiyüz küsüryil oldu,Amerikalilar Amerikanin kurucusunu saygi ve sevgiyle aniyorlar,Anayasalarinin basinda ondan bahsediyorlar.Amerikan Hristiyan devleti diyede sabah aksam kavga vermiyorlar.hele bir versinlerde görsünler hanya ile konyayi,Amerikada ölüm cezasi var devlet hainleri devleti yikmak isteyenler icin.

Kendinden baskasini,Türban karsitlarini müslüman olarak göremeyenler,önce kendi müslümanliklarini teraziye koysunlar,Müslümanlikta Vatana ihanet en büyük suctur.Ama türban takmamak degil.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada Laiklikle yönetilmeyen ülkelerin halkları. Laiklikle yönetilen ülkelere iltica edebilmek için mayın tarlalarını aşıyor. Gemilerin ambarlarında saklanıyor. Umut tacirlerine ellerinde ne var ne yoksa veriyor.

 

bir kez daha düşünün

 

;)

 

 

laiklikle yönetilmeyen ülkeler neyle yönetiliyor acaba.?

 

ben söyleyeyim, diktatörlükle...

 

maskelere aldanmamak lazım.

nasıl ki her cumhuriyet, demokrasi denilen yerde, bunların tersi geçerli ise, aynısı sözde dini sanılan yerde aslında başka bir şeydir.

esas mesele maskeli baloları fark edebilmekdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dini siyasete alet ederek yönetilen her ülkede diktatörlük hüküm sürmektedir.Söyle bir etrafiniza bakarsaniz bunun hayal mahsülü olmadigini görürsünüz.O ülkeler diktatörlükle yönetiliyor diyerek gercekleri örtbas etmeye calismak kacak güresmeye benzer.Iran,Suriye,Suudi Arabistan,Kuveyt,Irak,Afganistan,Sudan ve daha nice nice müslüman ülkelerin diktatörlükle yönetilmesi tesadüf olamaz.Türkiyedeki dinci AKP yönetimi bile demokrasi kilifina bürünüp diKtatörlüge soyunmaktadir.

 

 

 

SAYGILARLA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın eski kültür bakanımız öyle bir açıklama yapmış ki, evlere şenlik. Aslında hiç yanıta gerek yok, çünkü kendi yanıtını kendi vermiş. Çünkü hem Türkiye'yi Stalin dönemi Rusya'sına benzetmiş, hem de "Stalin Rusya'sında din adamları öldürülüyordu" diyerek bu benzetmesini kendisi tekzip etmiş. Türkiye'de din adamı öldürüldüğünü daha yeni duyuyorum. Ben aydınlar, yazarlar öldürülüyor diye duymuştum, aslı yok muymuş? Din adamları mıymış onlar? Allahalla... Medya da olayları ne kadar çarpıtıyo?

 

Ha, demek kendi gibi düşünmeyeni "kafir" ilan etmek, "mümin" "münafık" ayrımı yapmak kötü ve yanlış bir işmiş. Günaydın! İyi ki aklınız başınıza gelmiş. Bunu size anlatabilmişsek ne mutlu bize. Demek hidayetin ne zaman nasip olacağı belli olmuyormuş. Arkadaşlarımız dini ayrımcılığın ne kadar tehlikeli olduğuna sonunda ayıkmışlar. Şükürler olsun.

 

Ama bunlar bu kadar kolay ayıkmazlardı, bu işte bir bit yeniği var. Korkarım bu arkadaşlar bu ayrımcılığı yapmanın kendileri için bir hak, bir vazife olduğunu sanıyorlar. Çünkü ellerinde dokunulmaz, eleştirilmez bir kutsal var. "Biz istediğimizi cennete, istediğimizi cehenneme sokarız. Çünkü bizim dinimiz hak! Bunu sen yapamazsın, seninki insan uydurması batıl!" E be kardeşim, biz burada boşuna mı çabalıyoruz, bir şeyi kutsallaştırır, eleştirtmez, eleştireni cehennemi boylatırsan hür düşünce, ilerleme, çağdaşlaşma diye bir şey kalmaz diye? Günaydın yani, hayırlı sabahlar!

 

Ayıkacaksınız, anlayacaksınız ama galiba çok zaman geçecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama bunlar bu kadar kolay ayıkmazlardı, bu işte bir bit yeniği var. Korkarım bu arkadaşlar bu ayrımcılığı yapmanın kendileri için bir hak, bir vazife olduğunu sanıyorlar. Çünkü ellerinde dokunulmaz, eleştirilmez bir kutsal var. "Biz istediğimizi cennete, istediğimizi cehenneme sokarız. Çünkü bizim dinimiz hak! Bunu sen yapamazsın, seninki insan uydurması batıl!" E be kardeşim, biz burada boşuna mı çabalıyoruz, bir şeyi kutsallaştırır, eleştirtmez, eleştireni cehennemi boylatırsan hür düşünce, ilerleme, çağdaşlaşma diye bir şey kalmaz diye? Günaydın yani, hayırlı sabahlar!

 

Ayıkacaksınız, anlayacaksınız ama galiba çok zaman geçecek...

 

Demirefe.

 

***********

***********

 

Din dedinmi siz ve şürekalarınız konuşacak Laiklik dedinmi zaten ihtisas alanınız'ki (size öyle geliyor) yahu nedir bu her şeyi ben bilirim tafraları biraz "TÜRKİYE" gerçeğinde olan bitene bakın ve her zaman karşı çıktığınız "HOLDİNG" basını ve ilerici "CUMHURİYET gazetesi???"nin aynı parelelde yayın yapması ne hikmet bir izahat üstelik istediğiniz nedir mesela sevdiğiniz o eleştirel yaklaşmayı birde "DEMOKRASİDEN" yana kullansanız Ülkemizde yaşayan ötekileştirdiğiniz İnsanları anlamak içim "EMPATİ" yapsanız bir avuç mutlu azınlığın isteklerini insanlara solcu sosu bulandırılmış "LAİK,SOSYAL" diye sunmasanız'ki bu durumda gerçek sosyal demokratlarada haksızlık yapıyorsunuz aslında "ÜSKÜDARDA SABAH OLMUŞ" bizim kendinden menkul "LİTERATİ" geçinen ama literati bile olmayan kendinide solcu diye pazarlayan bir avuç insanımız ayıkacak ve uyanacak olsun buda bir gelişme hiç bir ilerleme kolay olmaz anlayacaksınız ve rahatlayacaksınız "DEMOKRASİ" iyi bir şeydir ve yaşanması totaliter düşünce tarafından sevilmez bu itibarla şeffaflığa,düşüncelere tahammüle,başkasının özgürlüğünü

savunmayada alışacaksınız neyse saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın demirefe kutsallık ve öbür dünya hayaliyle yaşayan insanlar gerçekleri görmek istemezler çünkü rüyalar tatlı gelir.

neden eleştirtmiyorlar belli eleştiri gerçeğe açılacak kapıdır. neden nasıl diye sormadan kavrayamazsın ki.

 

bir zamanlar başörtüsüyle başlayan tartışma şimdi bizi bu durumlara getirdi. bir işe başvuru yapacağımız zaman artık başka şeyler soracaklar. tabi bunada gülerler ya onlar zaten herşeye gülüyor. namaz kılarmısın oruç tutarmısın mezhebin ne falan filan nede olsa öncelikli vasıf dindarlık.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

laiklikle yönetilmeyen ülkeler neyle yönetiliyor acaba.?

 

ben söyleyeyim, diktatörlükle...

 

maskelere aldanmamak lazım.

nasıl ki her cumhuriyet, demokrasi denilen yerde, bunların tersi geçerli ise, aynısı sözde dini sanılan yerde aslında başka bir şeydir.

esas mesele maskeli baloları fark edebilmekdir.

 

İyide bana bir tane ilaç niyetine, dini yasalarla yönetilip demokratik olan ülke söylesene. Sadece bir tane :)

 

Birde kimse çocuk değil.

 

"bunlar aslında laik değil", "laiklik bu değil" vsyi yazan yayın organları, yazarların yani biz anlamıyormuyuz Laiklik hakkındaki gerçek fikirlerini. O kadar safmı bu toplum?

 

Yani şimdi mesela Akit gazetesi Laik, Laikliğe gönülden bağlı. Ama gerçek laiklik bu değil diye hayıflanıyor öylemi :)

 

Yada bir tarikatın laik olması mümkünmü ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani şimdi mesela Akit gazetesi Laik, Laikliğe gönülden bağlı. Ama gerçek laiklik bu değil diye hayıflanıyor öylemi

 

Yada bir tarikatın laik olması mümkünmü ?

Gerçekten tam bir demogoji ürünü yazı peki "LAİK" ne demektir ve Akit gazetesi,bir tarikatın "LAİK" olması gerekiyormu üstelik şartmı gerçek bir "DEMOKRASİDE". B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten tam bir demogoji ürünü yazı peki "LAİK" ne demektir ve Akit gazetesi,bir tarikatın "LAİK" olması gerekiyormu üstelik şartmı gerçek bir "DEMOKRASİDE". B)

 

Bak kardesim asil Demokrasi Laiklikle olur,sizin bahsetmeye calistiginiz demokrasi tramvaydir,yani sizi duraga götüren demokrasi,basbakaninizda öyle söylemisti bir zamanlar sonra döndüm kravat taktim dedi.,aslinda dönenlere baska adlar verilirde bosver simdi bunlari.

Laik herkesin inancina saqygi göstermektir,yani burasi müslüman ülkesi diye kanun ve yasalara karsi gelmekle olmuyor bu isler.

Ben,siz ,Akit ,Tarikatlar *Laik olmak zorunda degiliz degilsiniz degiller,ama eger bu ülkede yasalar bunu öngörmüsse buna hepimizin herkesin uymasi zorunlulugu vardir.Bana ne Laiklikten diyecekseniz o zaman bosunosuna Demokrasi sözcügünü kullanmayin.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklik tanımı beğendiremiyoruz ki size? Laikliği ne şekilde tanımlasak size uymuyor. Laikliğin en temel tanımı: (Devletin ve tüm kurumlarının işleyişinin, anayasa ve yasaların dine dayandırılmaması) dır. Tanımı beğenmediyseniz siz beğendiğiniz tanımı yapın, duyalım.

 

Din ise bu tanımın tam tersini öngörür. Yani (Devletin ve tüm kurumlarının işleyişinin, anayasa ve yasaların dine dayandırılması) nı…

 

Bunda da bir tuhaflık yok, başka türlüsü beklenemez. Din insanların nasıl yatıp, nasıl uyuyacaklarına, nasıl yiyip nasıl içeceklerine, nasıl yürüyüp nasıl oturacaklarına bile karışır. “Ben başımı örterim, sen istemiyorsan örtme” diyerek çocuk mu kandırıyorsunuz. Din “emr-i bil maruf, nehy-i anil münker” temeline oturur. Senin anlayışına göre olan “iyi”yi EMREDECEKsin, senin anlayışına göre “kötü”yü YASAKLAYACAKsın. Senin anlayışına göre yanlış olanı elinden geliyorsa elinle engelleyecek, yapamıyorsan dilinle kınayacak, yapamıyorsan kalbinle buğz edeceksin. Yani düşman olacaksın içinden. Bu düşünce kime huzur verir? Bu düşüncenin laiklikle en küçük biçimde bağdaşma ihtimali var mı? Bu düşünce biraz pirim yaptı mı sol eliyle ağzına bir şey atanın sol elini tutar, engel olursun. Yemeğe besmele ile başlamayanı sofradan kovarsın. Sünnet üzere sağına yatmayanı uykusundan uyandırırsın. Ayağını kıbleye uzatanın ayağına ********. Bana kimse böyle bir şey yok demesin. Hiçbir şey yapamazsan sünneti yerine getirmediğin için peygamberin nefretini kazandığını ve şefaatten mahrum kalacağını söyleyerek baskı yaparsın. Farzları hiç sözkonusu etmiyorum.

 

Din böyle bir sistemdir. Dine göre ağaçtan düşen yaprak rabbin izniyle düşer. Allah rızası dışında parmağını kıpırdatsan günahtır. Allah rızasının dışında nefes alsa adam, bu niye nefes alıyor dersin. Ne abartı yapıyorum, ne demagoji…

 

Yeryüzünde din Allah’ın dini oluncaya kadar savaşmakla mükellefsin. Nerde bir Allah’ın yasalarını temel almayan laik rejim var, oraya savaş açmakla ve ya İslam yasalarını uygulamaya, ya cizye ödemeye mecbur etmekle görevlisin. Nerde bir şirk koşan var, onu ya tevhide sokmaya, ya ******** görevlisin.

 

Bütün bunlardan bir teki dinde yoktur deyin, ben size satır satır kanıtlayayım. Hiç öyle “biz de laiklik istiyoruz ama böyle değil” diye saf kandırmaya çalışmayın. Laiklikle din iki kutup kadar birbirine zıttır. Dünyanın iki kutbu birleşir tek kutup olursa, laiklikle din de bağdaşır.

 

Bu böyle diye din ortadan kalkacak, din diye bir şey olmayacak demek istemiyorum. İnancınızı devam ettireceksiniz, ama diğer insanlara ancak tavsiye edeceksiniz. İnsanlara istediğinizi tavsiye edebilirsiniz. Ama bu tavsiyelerinizi devlet eliyle yaptırıma dönüştüremezsiniz. Dini kendi hayatınızda istediğiniz ölçüde geçerli kılın. Ama devlet yapısına sokamazsınız. Yüzde doksan çoğunluğa da ulaşsanız, geri kalan yüzde on, sizin laikliği yıkma çabanıza karşı koyacaktır. İsterseniz yüzde ona karşı jenosit uygulamaya kalkın. Yine başarılı olamazsınız. Dine dayalı devlet yapılanması olabilir bir şey değildir. Bu ülke onu geçti artık. Eşyanın tabiatında geri dönüş yoktur. Hiç kimse aynı nehirde iki kere yıkanamaz, istese bile. Aynı nehirde yıkanıyorum diye ancak kendini kandırır. Dine dayalı devlet ancak daha henüz ötesine geçememiş ülkeler için geçerlidir. Hani “ne uydusu, ne digisi, biz daha oraya gelemedik, normal antenle çekmeye çalışıyoruz” diye reklam var ya, o hesap…

 

 

Ötesine geçmeyi ve laik demokrasi olmayı başarmış tek İslam ülkesi Türkiye’dir. Onun için bütün hesaplar Türkiye üzerine yapılıyor, bütün oyunlar Türkiye’ye göre oynanıyor ve satrancın taşları hep Türkiye’ye göre diziliyor.

 

Laik olmadan demokrasi mümkün değildir. Demokrasi olmadan laik olunabilir. Baas partisi laikliği olur o zaman. Bu yüzden laiklik benimsenmeden, demokrasiye tam geçiş de mümkün olamıyor. Tam demokrasi istiyorsak, laikliği bir başarmamız lazım. “Laikliği boşver, demokratik olalım yeter” bir safsatadır. Böyle bir şey eşyanın doğasına aykırıdır. Açık söylüyorum: Laikliği dinamitlerseniz demokrasi niye yok diye şikayet etme hakkınız olmayacaktır…

 

Şunu eklemek isterim ki ben ne ateistim, ne dine karşıyım. Bireysel anlamda benim evren ve varoluş hakkında içimden ne geçirdiğimi kimse bilemez. Sizi temin ederim bir an durup düşündüğümde ne derece derin şeyler düşündüğümü tasavvur edemezsiniz. Beni bir dine inanmaya zorlayan olmadığı sürece aklımdan geçenleri bir ben bilirim. Ne düşündüğümün, neye inandığımın hesabını benden yaratılmışlar soramaz…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

neden nasıl diye sormadan kavrayamazsın ki.

 

BlackCADY, bu sözünüzü çok önemsiyorum. Din ile felsefe bu noktada ayrılır. Felsefe her şeyin neden'ini sorar ve araştırır. "Bu kalem bu masanın üzerinde "neden" duruyor? gibi basit bir sorudan başlayan bir sorgulama dizisi oluşturur.

 

Dine göre ise nedenlerin önemi yoktur. Tüm nedenselliği kurgulayan bir ilk neden vardır. Kalemin masanın üzerinde durmasını isteyen de ilk neden'dir. Onun dileği dışında olan hiç bir şey yoktur. Eşya karşı koyamayacağı ve değiştiremeyeceği bir akışla o'na gider. Bu yüzden sorgulamanın anlamı yoktur, teslim olmak anlamlıdır din için. Kavramaya gerek yoktur, söyleneni yapmak esastır.

 

Felsefe ve din sonsuzda belki birleşir, din kestirme, felsefe uzun yoldur belki, bunu bilemeyiz. Evrenin derin bir gerçeği olduğu su götürmez. Şu var ki bu gerçeği felsefe kadar din de çözebilmiş değildir.

 

Din sadece "uzun yoldan gitmeye gerek yok, ben buldum" diye kestirip atmıştır, o kadar.

 

Fakat varlık hiç bir kestirmeye izin vermeyecek değin karmaşıktır. Bu yüzden kestirmeden gitmeyip zahmete katlanmaya değer...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyide bana bir tane ilaç niyetine, dini yasalarla yönetilip demokratik olan ülke söylesene. Sadece bir tane :)

 

Birde kimse çocuk değil.

 

"

 

********

 

dini yasalarla yönetilsin diyen kim.?

biz ne diyoruz?

ne sözde dini, ne de sözde demokrat olmasın diyoruz.

her ikiside askeri vesayete dayalı otoriter yönetimlerdir.

azınlıgın çogunluga tahakkümüdür.

iki yanlış bir dogru etmez ki.

 

önemli olan ülke gerçekleri ile barışık bir yönetimin olmasıdır,

sadece azınlıgın gerçeklerini barındıran degil.

 

kimse çocuk degil diyorsun ama bir türlü sıkıştıgınız kalıplardan çıkamıyorsunuz.

Türkiye'deki uygulama şekli ile laiklik bu toplumun gerçekleri ile alakadar degil.

başkasının gerçekleri olabilir ama bu toplumun degil..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dini siyasete alet ederek yönetilen her ülkede diktatörlük hüküm sürmektedir.Söyle bir etrafiniza bakarsaniz bunun hayal mahsülü olmadigini görürsünüz.O ülkeler diktatörlükle yönetiliyor diyerek gercekleri örtbas etmeye calismak kacak güresmeye benzer.Iran,Suriye,Suudi Arabistan,Kuveyt,Irak,Afganistan,Sudan ve daha nice nice müslüman ülkelerin diktatörlükle yönetilmesi tesadüf olamaz.Türkiyedeki dinci AKP yönetimi bile demokrasi kilifina bürünüp diKtatörlüge soyunmaktadir.

SAYGILARLA

 

senin dini siyasete alet etmek dedigin olgu, toplumun gerçekleri ile alakalı.

 

saydıgın ülkeler ile Türkiye'nin yönetimi arasında nitelik farkı yoktur.

(Sudan ve Afganistan'ı ayrı başlıkda ele almak lazım)

İran'ı ise tanımıyorsunuz, halkının büyük çogunlugu mevcut sistemin ardındadır.

***************

 

müslüman ülkelerin mevcut yönetimini kabul ediyor da degiliz, ama bu demek degil ki bizim gibi olsunlar.

bir yanlış iki dogru etmez.

 

batı destekli askeri yönetimler agırlıktadır bu sayılan ülkelerde.

batı derken abd yani

ne farkımız var bizim yönetimin, nicelige takılmayın işin özüne yogunlaşın.

 

başörtüsü ile vatan hainligini sakın alt alt getirme, bu büyük yanlış olur.

İslam ülkelerinde dışarıdan gelmiş ve gelecek bütün emperyalist saldırılara karşı koyma iradesi İslam dır.

bu konuda istersen tarihe bir göz at.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe her şeyin neden'ini sorar ve araştırır.

Dine göre ise nedenlerin önemi yoktur.

 

Şunu eklemem gerekiyor: Bu yüzden felsefe bilimi doğurmuştur ve bilim yoğun bir çabayla evrendeki nedenselliği adım adım, sabırla çözme yolunda ilerlemektedir. Din ise teslimiyetçiliği, bilim ve akıl dışı peşin kabulleri, değişime kapalı sabit ve katı kuralcılığı doğurmuştur. Dine göre zaten biliniyor olan, çünkü nedenselliğin kurgulayıcısı olan yaratıcı tarafından bildirilen gerçekleri yeniden bir daha araştırmaya gerek yoktur. Bize gerekli bilgileri bildirmiştir, onlara uymamız yeterlidir.

 

Bu anlayışın günümüzde çok dar kaldığını farkeden bazı modernist dindarlar yeni bir tavır geliştirip Kur'an'da bilimsel bulguları önceden haber veren mucizeler olduğunu gösterme gayreti içine girmişlerdir. Bu uğurda bir çok zorlama yorumlara başvurup bir çok bilim dışı anlatımı ise pas geçerek dini bilimselleştirme çabası göstermişlerdir. Bu çabaya bile dine bilim tarafından olur alınmaya çalışıldığı ve bilime dini okeyleyecek bir üst merci konumu sunulduğu gerekçesiyle bir çok İslam düşünürü karşı çıkmıştır.

 

Son dönemde aralarındaki tüm bu tartışmalar bırakıldığı gibi, dine yararlı olacak her ne varsa yardımına başvurma gibi bir anlayış belirmiştir. Eskisi gibi bir tarikatin diğerini sapık ilan ettiğini artık pek göremezsiniz. En olmayacak iddialarda bulunan, mehdiliğini ilan eden, magazin güzelleriyle düşüp kalkan, hakkında tıbben şizofren raporu bulunanları bile desteklerler, bu haberlerin uydurma, raporların düzenin oyunu olduğunu öne sürerler. Bu derece sıkı bir dayanışmaya girmişlerdir. Amaçlarına hizmet edecek hiç bir fırsatı kaçırmaz, haçlı zihniyeti diye düşman ilan ettikleri Papa ile de kol kola girebilirler. Karşıtlarını bile yanlarına çekmeye başlamışlardır. Cumhuriyet* mi, evet, demokrasi** mi, evet, kapitalizm*** karşıtlığı mı, evet, ırkçılık karşıtlığı**** mı, evet, düzen karşıtlığı mı, evet, hatta ayrılıkçı etnik hareket mi, evet... Mevcut laik düzene karşı yardımı olacak tüm güçleri yanına çekmek için hepsine kucak açmışlardır.

 

Böylece kökeninde katılık ve değişmezlik olan dine bir hareket getirmeyi, bir güncelleme gerçekleştirmeyi hedeflemişlerdir. Nazım Hikmet'in mezarını getirmek için çaba gösterirler, etnik ayrılıkçılara sempati gösterirler, fakirlik ve halkçılık konularında sol tarzı söylemler geliştirirler, halbuki fakir halkın onların yaşam standartlarını rüyasında görmesi olası değildir. Fakat bir iki gecekondu ziyareti, bir iki yardım ve iftar çadırı görüntüleriyle durumu kurtarmayı, çocuklarının Amerikalarda okuduğunu unutturup, hatırlandığında bunu başörtüsü zulmü yüzünden böyle yaptıklarını empoze etmeyi beceriyorlar. Nedense Riyad'da, Tahran'da üniversite okumazlar. İlla ABD olacak. Hani şu Filistinli kardeşlerimize sıkılan kurşunları finanse eden ABD de...

 

Gerçekten bu işi becerdiler. Hakları yenmez. Bu bir beceriyse, gerçekten başardılar. Fakat bu, laik demokrat ve Atatürkçülerin derin bir uykuda, "nasılsa beceremezler, nasılsa yüzlerine gözlerine bulaştırırlar" diye ülkeyi güvende hissetmelerinden kaynaklandı. Uyuyan geri kalır, uyumayan, çalışan yol alır...

 

*yalnız bu cumhuriyet, çoğunluk diktası yeni cumhuriyet veya ikinci cumhuriyet

**Bu da kendinin yok edilmesine izin verecek kadar özgürlükçü! bir demokrasi

***Bu kapitalizm, kendilerinin servet edinmesine engel bir kapitalizm değildir

****Bu, Kürt ırkçılığına karşı olmayan bir ırkçılık karşıtlığıdır. Öznel olarak sadece Türk ırkçılığını hedefler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bak kardesim asil Demokrasi Laiklikle olur,sizin bahsetmeye calistiginiz demokrasi tramvaydir,yani sizi duraga götüren demokrasi,basbakaninizda öyle söylemisti bir zamanlar sonra döndüm kravat taktim dedi.,aslinda dönenlere baska adlar verilirde bosver simdi bunlari.

Laik herkesin inancina saqygi göstermektir,yani burasi müslüman ülkesi diye kanun ve yasalara karsi gelmekle olmuyor bu isler.

Ben,siz ,Akit ,Tarikatlar *Laik olmak zorunda degiliz degilsiniz degiller,ama eger bu ülkede yasalar bunu öngörmüsse buna hepimizin herkesin uymasi zorunlulugu vardir.Bana ne Laiklikten diyecekseniz o zaman bosunosuna Demokrasi sözcügünü kullanmayin.

 

 

 

saygilarla

 

Bu ülkede "YASALAR" bunu öngörmüşse buna uymak zorundasınız yazınız olayın tam bam teli bizim "ülkemiz" yasaları'da tam

"LAİK" bezirganlara her türlü istismarı yapmaları için biçilmiş kaftan nasılki akp anayasa taslağı hazırlattı evvelce 12 eylül anayasasını değiştirmek için çalışma yapan tusiad (teziç'e yaptırmış) barolar birliği malumaliniz teziç yök başkanıdır yaptıkları anayasa taslaklarında değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez 12 eylül anayasasının ilk 4 maddesi üstelik kemalizim de

(atatürkçülük) değiştirilmesi teklif ediliyor onlar yaparsa doğrudur buradan hareketle olay şu akp yaparsa muhakkak kafasının arkasında başka bir düşünce var fakat bizim (literetiler)yaparsa bu "ÜLKEDE" yasalar var olur bak "politika" bu yazdıklarımı yapanlar fikirlerinden veya görüşlerinden dönme değil insanın başını döndüren fırdöndülerdir öbür yazdıklarına cevap yazmaya gerek dahi görmüyorum sebebide ülkemiz insanlarını katagorize ederek kendine bir pay çıkarıyorsunki (çağdaş,ilerici,demokrasi aşığı demokrat) boş ver şimdi bunları kimse yutmuyor. ;)

 

Şunu eklemek isterim ki ben ne ateistim, ne dine karşıyım. Bireysel anlamda benim evren ve varoluş hakkında içimden ne geçirdiğimi kimse bilemez. Sizi temin ederim bir an durup düşündüğümde ne derece derin şeyler düşündüğümü tasavvur edemezsiniz. Beni bir dine inanmaya zorlayan olmadığı sürece aklımdan geçenleri bir ben bilirim. Ne düşündüğümün, neye inandığımın hesabını benden yaratılmışlar soramaz…

 

Demirefe.

 

Daha öncede size başka bir iletimde yazdım yazılarını ilgi ile okuyorum ama bu demek değildirki sizinle aynı fikirdeyim karşılıklı yazışmalar eğer kişide veya kişilerde fikri bir açılım yapar ve ajitasyon olmaz ise kişilerin kapasitelerine görede (entellektüel) katkı yapar ama sorun bizim ülkemizin yakın tarihinin yapılanmasında yatıyor yani eğer egemenler "laik" tanımını

laikçilik (bir nevi din) olarak alır insanlara dayatırsa sorun olur yani bizdeki solculuk (sosyal demokrat) asıl kaynağı olan avrupadaki solculuk (sosyalist,sosyal demokrat,laik) kavramına uymaz ne olur kaba bir milliyetçilik,jakoben, nevi şahsına uygun konjotüre göre değişen bir yönetim şekli çıkar bu itibarla yazdıklarına eleştirel karşı yazı yazmayacağım ama lütfen biraz "SAĞDUYU" ha birde şu var kimse kimseye cennet veya cehenneme bilet kesemez "İSLAM" tebliğ dinidir ve dinde zorlama yoktur illada bir ülkeyi işgal edelim dini yayalım cizye alalım diyede "İSLAMI" hedef gösteremez başka dinler ne yapmış diyede misale gerek yok müslüman ülkelerin veya liderlerinin yapmış oldukları savaşlar veya idare şekilleride kendilerini bağlar Müslümanı bağlayan yanlız "KUR'AN ve Peygamber Sünnetidir malumaliniz müslümanlığın belirli bir döneminden sonra (asrı saadet) saltanat başlamıştırki uzun bir konu mezhepler,tarikatlar çıkmış çekişmeler yaşanmış bu zamana gelmişiz aslolan bundan sonra yapılacak olandır klasik bir kelime ama bazı klasikler iyidir hepimiz aynı gemideyiz birde hesap sorma işini laik düşünce yapabilirmi. Yaratılmışlardan hesabı zaten "YARATAN" sorar.

Anglo sakson laiklikmi fransız jakoben laiklikmi merak. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

özgürlük nedir biliyormusunuz? ermenilerin, rumların osmanlı devletinde kimliklerini kaybetmeden yıllarca yaşıyabilmesidir...

vatana ihanet nedir onu biliyormusunuz? ermenilerin, rumların kurtuluş savaşında devletini, yıllarca beraber yaşadığı müslüman halkı arkadan vurmasıdır...

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

özgürlük nedir biliyormusunuz? ermenilerin, rumların osmanlı devletinde kimliklerini kaybetmeden yıllarca yaşıyabilmesidir...

vatana ihanet nedir onu biliyormusunuz? ermenilerin, rumların kurtuluş savaşında devletini, yıllarca beraber yaşadığı müslüman halkı arkadan vurmasıdır...

 

saygılar

 

Ne güzel de yazmışsınız.

 

Özgürlük nedir biliyor musunuz? Laik Türkiye Cumhuriyet'inde dinini özgürce yaşamaktı ve yaşamaktır.

Vatana ihanet nedir onu biliyor musunuz? Dinci çevrelerin Laik Türkiye Cumhuriyet'inde dini ve dinine inanan insanları alet edip politika yapmalarıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne güzel de yazmışsınız.

 

Özgürlük nedir biliyor musunuz? Laik Türkiye Cumhuriyet'inde dinini özgürce yaşamaktı ve yaşamaktır.

Vatana ihanet nedir onu biliyor musunuz? Dinci çevrelerin Laik Türkiye Cumhuriyet'inde dini ve dinine inanan insanları alet edip politika yapmalarıdır.

 

laiklik gitse bile Türkiye buradan bir yere gidemez.

vatan ayaklı bir şey degil ki tutsun biri kolundan getirsin bir yere.

sistemlerin ilelebet kalıcı olacak diye bir vahiy mi var.?

her şey gelir geçer..aynı insan gibi.

 

muhalefeti dogru yapmak lazımdır.

bu şekil içinde bol bol ihanet, yıkılıyor, satılıyor vb. ifadeler geçen cümlelere milletin ezici çogunlugu itibar etmiyor.

biliyorlar ki sadece bu boşa çıgıranlar vatanı sevmiyor.

vatana ihanet gibi agır ifadeleri kullanmak hoş bir şey degil, Türkiye her zaman burada merak buyurmayın...

not;

İslam ülkelerinin bütün bagımsızlık mücadelelerinin temeli İslam'dır..

halkların İslam için yapmayacagı şey yokdur, önemli olan dogru zamanda dogru kişilerin bulunmasıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin cepheniz bellidir,Islam Türk CUmhuriyeti bu nedenle sizlerle ülkenin bütünlügünü,Laikligi Atatürkü tartismak gereksizdir bence.Amacinizi cok acik ve net olarak ortAya koymussunuz liderinizde Recep Tayyip Erdogan olduguna Cankayayida fethettigineze bakilirsa Allahta sizin adimlarinizi desteklemektedir,bu ülkeni artik dindar olmasi gerekiyor,Laiklikmis Atatürkcülükmüs Cumhuriyetmis bunlar bosseylerdir sizce,Hedef Islam Cumhuriyetidir gazaniz mübarek olsun.

 

Ben hicbikrseye degil,bu ülkenin bagimsizligi icin hayatlarini feda eden Canakkalede,Sakaryada topraga düsen binlerce vatan evladina aciyorum.onlar bosubosuna hayatlarini feda etmislerdir.***

 

 

varin saglicakla kalin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.