Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

xenesx

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    69
  • Katılım

  • Son Ziyaret

xenesx tarafından postalanan herşey

  1. asıl ameliyat ekonomide yapılır. milyar dolarlık ameliyatlar. hiç kimse darbelerin bu ülkeyi daha yaşanılır bir yer kıldıgını iddia edemez. azgın azınlık hariç tabi, onlar istisna tabi yeni süreçte darbe yapmak şey pardon ameliyat da eskisi gibi kolay olmuyor. bir yazarın dedigi gibi, ''bunlar yumurtalarını pişirmek için bile bu üşkeyi ateşe verir''.. ama süreç artık mümkün kılmıyor, mümkünü yapan çıkarsa ilkin bu enkazın altında kendileri kalır. eee cuntacılar ve maşanın sahibi o kadarda saf degiller, artık farklı yollardan deneyecekler yapmak istediklerini; ülkenin demokratikleşmesinin önünü kesmek...
  2. Yumurtalarını pişirmek için memleketi yakarlar Şu malum zümreden söz ediyorum. Özellikleri belli: Karınlarından konuşuyorlar. Dillerinin altında **** baklası var. Bir türlü esas hedeflerini söylemiyorlar. İdeolojik yobazlıkta üzerlerine yok. Cehaleti saadet biliyorlar. En beteri, dine ve dini değerlere karşı giderilemez bir önyargıları, saklı bir hınçları, maskelenmiş bir düşmanlıkları var. Onların halini tasvirde “devşirme psikolojisi” dahi yetersiz kalıyor. Aytmatov'un romanında tasvir ettiği “mankurtlaştırma” ameliyesine tabi tutulmuş gibiler. Düşman adına öz anasına, babasına, kardeşlerine, milletine ve değerlerine düşman edilmişler. Can dostlarına düşman, can düşmanlarına dost gözüyle bakıyorlar. Adeta kortekslerinin alınlarına gelen kısmı alınmış gibiler. Hastalar. Kafaları fobi imalathanesi gibi çalışıyor. Korkularıyla yüzleşmek yerine korkularıyla özdeşiyorlar. Ve HİV virüsü kapmış bir sokak kadınının virüsünü bulaştırmaktan zevk alması gibi, hastalıklarını yaygınlaştırmaktan özel bir zevk alıyorlar. En tehlikeli azınlık hastalığı bu: Azınlık psikolojisinden kurtulmanın tek yolunun hastalıklarını yaygınlaştırmak olduğunu düşünüyorlar. Bilmedikleri alanlarda konuşurken cesaret abidesi kesiliyorlar. ******* cür'eti cehaletinin rüşveti imiş. Cehaletlerini ancak böyle gizliyorlar. Hepsinden beteri çıkar, güç ve şehvete tapıyorlar. Çıkarları gerektirdiğinde olmayacakları şey yok. Yumurtalarını pişirmek için memleketi yakacak kadar gözleri dönmüş bir zümre bu. Ama etkililer. Baksanıza, memleketi suni gündemlerle oyalamayı ne de güzel başarıyorlar. Bir deli bir kuyuya bir taş atıyor, binlerce akıllı o taşı çıkarmak için kuyruğa giriyor. Son günlerdeki “mahalle baskısı” saçmalığı da, “Türkiye Malezya olur mu?” saçmalığı da, bunun en son örnekleri. Mevhum “mahalle baskısı” üzerinden, millete baskı yapmanın daniskası değil de nedir bu? Bak şu konuşana? Mahalle baskısından dem vuranlar, bu ülkede on yıllardır devlet baskısına çanak tutanlardı. Darbeleri alkışlayanlardı. Asker sopasına selam duranlardı. Yasakları savunanlardı. Özgürlüklerin budanmasına ses çıkarmayan, hatta bazen alkışlayanlardı. Farklılıkların bir arada barış içinde yaşaması için atılan her adımı “laiklik elden gidiyor” naralarıyla jurnalleyenlerdi. Mahalle baskısından dem vuranlar, rejim sopasının milletin sırtındaki izlerini ne çabuk unuttular? Başbakan ve bakan asan darbecileri ne çabuk unuttular? Temenna çakmak için sıraya girdikleri 12 Eylül darbecilerinin cinayetlerini ne çabuk unuttular? Millete dışkı yedirenleri kahraman diye takdim ettiklerini ne çabuk unuttular? Fail-i meşhur cinayetler ve boşaltılan köyler konusunda sustuklarını ne çabuk unuttular? Onlara sormak gerek: “Hainleri tanıyalım” başlıklı yazılar döşendikleri andıçlar ne baskısıydı? 28 Şubat zorbalıkları, Sincan'da yürütülen tanklar, görevini yapıp iddianame yazdı diye bir savcıya yapılanlar, darbe günlüklerini yazdı diye Nokta dergisine ve Alper Görmüş'e yapılanlar ne baskısıydı? Bunlar gibi daha yüzlercesini, hatta binlercesini sayabiliriz. Mahalle baskısı, bu milletin yaşadıkları yanında çok masum kalıyor. Acaba diyorum, “mahalle baskısı” kavramını, ucuz kurtulmak için mi bayraklaştırıyorlar? Kaldı ki, o da yok. Hangi mahalle, kimin mahallesi? Bizim, bin yıldan beri farklı inançları barış içinde yaşattığımız bir coğrafyamız vardı. Bu coğrafyada, farklı dinlerden, ırklardan, milletlerden insanlar huzur içinde yaşardı. Fakat önce sizi devşirenler geldi, işgalci olarak. İşgalci olarak var olamayacaklarını anlayınca, sizi devşirdiler ve bin yıllık sitemizin içine bir fildişi kule inşa ettiler. Oraya devşirmelerini yerleştirdiler. Bu “bizim mahalle” dediler. Bu mahalle, mahalle değil Truva atıydı. O atın içinden çıkanlar değerlerimizi yağmaladı ve işgal etti. Şimdi işgal edilmiş değerlerimize ucundan kıyısından sahip çıkmaya başlayınca vaveylayı koparıyor bu “ecnebi mahalle”: Mahalle baskısı!.. Hadi ordan! Mahalle baskısıymış. Biz salyangozu Müslüman mahallesinde sattırmayacak kadar değer sahibi, gâvur mahallesinde satılmasına izin verecek kadar da özgüven sahibiydik. Siz geldiniz, salyangozla yetinmeyip domuz çiftlikleri kurdunuz. Onunla da yetinmeyip, provoke etmek için bizim mahallemizde domuzlarınızı pazarlamaya kalktınız. O da yetmedi, zaman zaman domuzunuzu bize zorla yedirmeye kalktınız. “Domuz haram” diyene “mürteci, gerici” yaftası vurdunuz. “Sen de yemesen iyi olur” diyecek bir cesuryürek çıktıysa, onu “hayat tarzınıza müdahale” etmekle suçlayıp laiklik aşkına tepelediniz. Millet size diyor ki: Alın gidin şu domuzcuklarınızı, ille de zıkkımlanacaksanız kendi mahallenizde zıkkımlanın! Basıyorsunuz çığlığı: mahalle baskısı! Mahalle baskısı değil bu. Aksine, malum mahallenin millete baskısına “dur” demektir. SAmi Hocaoğlu Yeni Şafak
  3. bana bunu niye anlatıyorsun.? nikahı bana niye anlatıyorsun ki? nikahın ne demek oldugunu bana niye anlatıyorsun? kaç kere degindim ben. dini nikah, resmi nikah ayrılıgı olmaz, nikah duyurmakdır, ilan etmekdir. neden duyurmak ve ilan etmektir? galiba senin anlaman için bazı şeyleri çok etraflı açıklamak gerekecek. ******* bu son iletim sayın maraba, yeter diyorum ben... selametler
  4. sen zinayı aldatma olarak sunuyordun. neden konuyu saptırıyorsun bakalım. nikahla olan bir şeyi sen aldatma olarak savunuyordun, duyurulmuş bir şeyi sen aldatma olarak anlatıyordun. önce bunda bir karar kılalım isterseniz. sana söyledim, sıkıntın çok evlilik bahsi ise tartışırız, ama kurdugun cümlelerde bile çelişki varken başkasına ders verme istersen. ömce bu aldatmaya açıklık getirmelisin. ****
  5. sevgili kardeşim; siz kafanıza göre konuşamazsınız. bu dinin kaynagı var, her önüne gelen herşey hakında konuşsun ama bu din hakkında konuşacaksak, bu kaynaklardan ayrı olamaz. maden iyi bildigini söylüyorsun ve kafana göre yorum yapıyorsun, bize NUR süresinin ilgili ayetini açılımlarmısın. "Başörtülerini yakalarını üzerine indirsinler" diye geçen ayeti... bakın herhangi bir müslümanın uygulaması olabilir, bu ayrı bişi, birde dini amelin yapılmasının maksadı bulunur. Dinin ve yapılması gereken-istenen ibadetlerin ruhunu, varılmak istenen duragı yok sayarak öyle herkes kafasına estigi gibi konuşamaz. kafalarındki Din tanımı meçhul kişilerin din adına ortalık yere çıkması bayagı garip kaçıyor. bakın şu medyada din konusunu diline dolayan zevata, hiç birinin asgari ilmihal denilen bilgiden haberi dahi yoktur. bu defalarca kanıtlanmış bir olgudur. dünyada kendi dini hakkında bilgisi yok denecek seviyede olan medya bize aittir, ben buna eminim. ama mubarekler her gün dini fetvalar yayınlamakdan da geri durmazlar, dini de kendi kaynaklarından degil, agızdan dolma duymuşlardır. neyse... İslamın tesettür bahsinde şekile takılıp kalmadıgını defalarca vurguladık. bu yıllardır bilinen bir şeydir. yaşar hoca her zamanki gibi işgüzarlık yapıp karnından konuşmuş ( ben karından konuşan adamı degil bilim adamı saymak adam ******) ( kendi gerçegini haykıramayan adam ******* demektir) be adam türbanın kavram olarakda, şekil olarakda yeni mi farkına vardın müslümanlara ait olmadıgını. tabiki müslümanların arasında sık bulunsaydın, bu türban kavramının kullanılmadıgını ve başörtüsü denildigini bilirdin. iş güzar seni!! müslümanlar bu kavramı kullanmaz, yani işin bilincinde olanlar, kullananlar ise bellidir.. yaşar hoca ya da demir efe hoca bize Kur'an'da ki ayetleri izah ederler. bekliyoruz, Nur 31 ayetini.... neyse.. evet arkadaşlar, kimse zorbalıkla gelenin hukukla gidecegi masalına inanmasın. kimsede büyüklere masallar anlatmasın. dogru oturup dogru konuşalım, zulüm ile abad olunmaz, adalet ise mülkün temelidir... bu ülkeye eziyet eden, milletin degerleri ile ugraşanlardır, onlar bu milletin asli unsurları degildir. selametler.
  6. konuyu saptırmayalım. yaşar hoca'nın söyledikleri üzerine bir şey söylemek istermisiniz. zaten tam olarak ne demek istedigini de belli degil..
  7. olur olur. Türkiye ne olmadıki bu zaman kadar. Fiji'de olur başka bir ülkede olur işin şakası bir yana, bu ülkenin hemen hemen bütün okumuş-yazmış, seçkin sanılan kesimi derhal görevini bırakmalı. onlar ülkenin ayak bagı, bilinçli olanından hemde,
  8. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    Allah'ın sevgili kulu olan hak edendir, şu veya bu degil, Kur'an'da açıkca yazar bu ilke. mesela bunun aksini söyleyen mi oldu, kendi adıma soruyorum? neden mi soruyorum? sevgili arkadaşım; neden alakasız yazılar yazıyorsunuz, söylenmemiş şeyleri söylenmiş varsayıyorsunuz? bu garip bir münazara uslubu!! alıntılayın yazdıklarımı oradan yazın söyleyeklerinizi. ********* bir tartışmanın adabı, konuların üstünden gitmekdir, daldan dala atlamak degil sevgili arkadaşım. lütfen yani
  9. Tegabün süresi 3. ayet “Zira gökleri ve yeri hak ile yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı.” Allah(cc) insanoğlunu en güzel bir surette yarattı. Tin suresi 4’te “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” buyuruyor. İsra suresi 70. ayet “Biz insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik. Yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Zâriyât sûresinin 56. âyetinde ''Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım'' buyurur Rab. bir diger özelligide; Tin Süresi; 5. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. insanın en büyük özelliginden bir tanesi, onun bir yukarı bir aşagı hareket etmesi.
  10. Yaşar hoca ''türban müslümanın örtüsü degildir diyor'' evet orjinal anlamıyla degil, ama gerçek türban, kavram bile bizim degil. ben zaten bu kavramı kullanmam, başörtüsü derim. ama hoca bu deyişle müslümanın örtüsü oldugunu kabul ediyor, sadece türban degildir diyor. hoca müslümanın örtüsünün ne oldugunu da söylemelidir. daha dogrusu tesettürün ne oldugunu söylemelidir. İslamda şekil şartı zaten yoktur, bu yıllardır bilinen bir şeydir.
  11. xenesx

    Yeni Anayasa Yapmaya Yetkileri Yok

    dogayı geçtik, son yüzyılda bu 'gelişimin' kaç masum cana kıydıgını düşün yeter tarihde savaşlar olmuştur, ama bu zamandakinin örnegini bulamazsın geçmişde.
  12. Yaşar Nuri hoca'ya soramadıgımız eleştirimizi sayın politika siz cevaplarmısınız? yaşar nuri hoca ne demek istiyor mesela? müslüman kadınların şekil olarak tek tip bir örtüsü zaten yoktur. kültür ve gelenekden kaynaklanan farklılıklar gayet dogal kabul görür. müslüman örtüsü ne demek, siz önce buna bir cevap verin? burada önemli olan, Allah'ın koymuş oldugu sınırlara riayet etmekdir, ölçüleri gözetmekdir. her baş kapama Kur'an'ın hedefledigi olmayabilirde.. nasıl ki her namaz ruhu arındırmaya, kötülüklerden korumaya vb. vesile olmuyorsa.. ''veyl olsun o namaz kılanlara''vb.... bu dinin, İslamın ruhunu anlamadan hiç bir şeyi anlayamazsınız, kabukda gezinir durursunuz...
  13. Bardakoglu'nun yazısını kast ediyor iseniz, mesela ben tam anlamadım, anladıgınızı bana anlatırmısınız?
  14. ben ne diyorum siz ne diyorsunuz. yazdıklarınızdan kimi görüşlere katılmayacak degilim. sorun bu degil. kutsal degerler olmadan hiç bir şeyin degerinin olmayacagı, insanları harekete geçirenin manevi güçler oldugu vb. önemli olan bunlar. 3-5 istisna olabilir, bunlar sonuca etki etmez. müslümanları vatanlarını korumaya iten İslamdır, bu kadar basit. başka insanlar, başka vatanlarını başka degerler adına koruyabilir, bu şimdilik bizi ilgilendirmez. önemli olan manevi olarak bir toplumu dagıttıgınız zaman, onu çekemeyeceginiz yer yokdur. çünkü o dayanaklarını kaybetmişdir. şehitlik meselesini ise Kur'an'a müracaat ederek çözebiliriz. bu zamanda herkes öleni için şehit diyor, diyebilir ama bizi baglayan Kur'an'dır. şimdi konuyu dagıtmadan bu özden gidelim. çünkü sorun burada, yani sizin önceki iletilerde söylemiş oldugunuz ve yanlış temellendirdiginiz fikirler için söylüyorum. salt toprak kimseye bir şey ifade etmez, ardında manevi bir itici güç yoksa. genel durum budur, genelin dışında kalan ise başka bir sorundur.
  15. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    ''Kur'an'da herşey var'' diyen kim? Kur'an temellerin kitabıdır. bu konuda bilgi istersen yazabilirim. bir dinin içinde oldugunu sanan, gelenekçi, dini bir ekstra olarak gören, bedavacılar bu şekilde inanabilir. birde dinin dışında olup, dinden bi haber olanlar. sen sadece avrupa, abd demi okuyorlar sanıyorsun? nerden biliyorsun? ****
  16. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    laiklik bu ülkenin misyonunu biçmek için kullanılan bir alet olmuş. ekonomiyi bu ülkenin darbelerle çizilmiş tarihinde aramak lazım. İslam'da sorun yok, sorun müslümanım diyendedir. Sorunu İslamda görüyorsan bu akide konusuna girer. hangi temelde tartıştıgımızı bilmeliyiz. medeni dedigin şey nedir, biraz altını doldur? biz bilimden bahsediyorsuk. mevcut bilim anlayışı dünyamızı daha yaşanabilirmi kılmışdır? nicelik olarak bir takım kolaylıklar saglamışdır diyelim, lakin birazda nitelige bakalım. somuta inelim, tartışalım, hangi hakikat kapılarını açmışdır mesela. anlayamıyorsan biraz daha açabilirim.
  17. anlaşamamak sizden kaynaklanıyor arkadaşım. öyle alakasız şeyler yazıyorsun ki, neresinden tutacaksınız. senin anladıgın zina seni baglar. zinanın haramlıgı sadece evli olanı degil bekarıda baglar. senin aldatma dedigin herkesin karşılıklı bildigi bir durum. herkesin bildigi bir durumu sen aldatma olarak kabul ettiginde anlaşmak tabiki mümkün degil. böyle bir durum olabilir mi? siz kalkmış tarihin konjöktürel bir durumundan kendine pay biçiyorsun ama temelin sakat temelin. nikah demek, herkesin ilişkiyi bilmesi demekdir, duyurmakdır bu evlilik ilişkisini. aldatma ise nikahda oldugun kişiden habersiz yapılan eylemdir. yani bunları anlattıgıma şaşıyorum. sen kalkmış haberli olan durumu aldatma olarak savunuyorsun..senin çelişkin budur. bizde diyoruz ki, bir ilişki duyurulmamışsa, arada nikah yoksa zinadır. senin neye inandıgın beni baglamaz. çok evlilik bahsi ise dedigim gibi konjöktürel bir durumdur, kaç tane var çevren bu durumda olan, bir say bakalım? senin ahlaklı dedigin şey, kimsenin bilmedigi, sosyal, hukuksal temeli olmayan, biraz onla biraz bunla yaşanan cinsel ilişki galiba.!! *********** *********** *********** imam nikahı, dini nikah, resmi nikah vb. vb. bu işin dinisi falan olmaz, nikah ilan etmekdir, duyurmakdır, 'ey falancalar bakın biz evlendik, ey kanun ilerde buna uygun davran' vb. vb.
  18. sayın Bardakoglu, başörtüsünün nasıl siyasete alet edilmemesi gerektigini de söyleseydi daha iyi olurdu. başı kapalı olanların hepsi tek bir siyasi hareketin mensubudur. diyebilir mi Bardakoglu? ya da Türban denilen örtme biçimi yasakdır sadece geri kalan baş örtmeler serbesttir, diye söyleyebilir mi? aslında ne demek istedigi de belli degil, bir takım şeyler söylemiş işte. burası karından konuşulan ülke.....
  19. sevgili maraba anlama sorunu yaşayan sizsiniz. ben sizden Kur'an'ı nasıl anladıgınızı sormadım. ben sizden kendi dünya görüşünüze göre zinaya veya başkaları ile bir olmayla alakalı durumu soruyorum. sanki Kur'an sadece evlilere zinayı haram kılmış gibi yazıyorsun ve yazdıkça ************. burada yaptıgın zina tanımı geçersizdir, duygusal yaklaşıyorsun konuya. neden zinayı konjöktürel bir durum olan, birden fazla eş durumuna endeksli düşünüyorsun? bu senin konuyu anlamadıgını gösterir. birde ''apaçık mapaçık'' diyerek gülünç olma lütfen. nikah'ın ne demek oldugunu anlamadan zinayı anlamaya çalışıyorsun. dersine iyi çalış derim, yoksa bu tür anlamsız cevaplara söyleyecek bir şey yok. zina sadece biraysel degil, toplumsal bir hastalıkdır ayrıca. sizin derdiniz konjöktürel olan çok evlilik bahsidir, bunu istersen ayrıca tartışırız. şöyle bir etrafına bak ve İslami anlamda kaç tane bu durumda insan var.? ama önce zina meselesini yanlış anladıgını itiraf et..
  20. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    lafı egip bükmenin bir anlamı yok. bu iş siyasettir ve siyaset çözecekdir. kimene milletin ipe sapa gelmez fikirlerinden? bırak milleti istedigi gibi giyinsin, sizi geren ne? kusura kalma ama bir çok şey yazıyorsun, hiç bir şey söylemiyorsun. alıntıladıgım şekilde daha sade oldu, daha anlaşılır anayasaya kılık kıyafet koymaya gerek yok demen bile anlamsız kaldı artık. senin yasaklansa yeridir mantıgın başkalarına da daha farklı mantıklar verecekdir. biraz özgüven sahibi olmak lazım, dileyen istedigine inansın, yazıya sinmiş bu kendinden emin olmayan ruh hali nedir? dünya tüm İslamdan dönse beni zerre etkilemez mesela... *********************
  21. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    öyle çok lafla hiç bir şey anlatmak olmaz. evet fransada serbest, bunu senin iflas etmiş 19. yy bilim anlayışın için örnek verdim. yoksa çokda ırgalamaz beni serbest olması. anlat bakalım bize 'çag dışı' fikirlerimizi de bizde bilelim, ya da senin çagın içinde kalan fikirlerini. öyle sıkmayla olmuyor malesef. Kur'an çagın önündedir, çagların üstündedir. illaki bu zamanda var diye Kur'an bir şeyi kabul etmez. bu zamanda olmak demek 'hayırlı' demek degildir. bu çagda olana hep eyvallah diyeceksek, Kur'an yerine göre çagın dışında ama hakikatin yanındadır. çag demek hakikat demek degildir, iyi demekde degildir. çag zamanla alakalıdır... insanın fıtri yapısı degişmez bir vakıadır, Kur'an'da bu fıtri yapıyı kaale alır ve terbiye eder. pratik bilimi bir kenera koyalım önce bilimin hangi hakikatin anahtarlarına sahip oldugunu anlat bize? batı orta çagın karanlıklarındayken İslam kütüphaneleri milyonlarca kitapla doluydu. neyi ne için yapacaksın, önce bunu bir izah et bize..
  22. parmaga degil işaret ettigi yere bakın. iki yanlış bir dogru etmez. kulluk Allah'a (cc) mahsustur. Allah'a kul olmayan her şeye ama her şeye kuldur. nefsine, önderine, hanımına, çocuguna, sevgilisine, mala, paraya, güce vb.vb...
  23. örtü toplumda sorun halinde degil, devlet imkanlarını tekeline almış bir takım insanlarda -nedense- sorundur. takva sadece örtü ile ilgili degil bütün ameller için geçerlidir. Kur'an'da bulabilirsiniz ( sizin inanmadıgınızı sanıyordum) takva diye bir elbise mi var? takva bütün ibadetlerin özünde olan niyet demek daha dogru. bunu bilginiz yoksunluguna yoruyorum. bir şeyi vurgulamak lazım. islam'ın belirttiği tesettür sadece zahiri degil yani bedeni bir kapanmanın yanında bayanlardan daha farklı beklentileride var, sureti bir kapanma ve sireti bir edep lazım olan... sureti kapanmayı ele alırsak, mü'mineye bu Kur'an da acıkca belirtilmiş, el yüz,ayaklar(hanefilere göre olmayalabilirde) hariç cümle bedenin kapatılması, kapatmaktan kasıt sadece bir kumaş parcası değil örtününde olması gereken kriterleri var, örneğin EFENDİMİZ s.a.v.in "örtülü çıplak" sözüne muhatab olunan giysinin dar veya içi göstermesi asla tesettürce kabul edilemez...! konunun özü kadının yaratılış bakımından tamamen 'zinet' hükmünde yani değerli olmasıdır ve 'zinet' saklanmalı, muhafaza edilmelidir mü'mine tesettür hükmünü yerine getirirken ahlakende, siretende bir mü'mineye yakışır olmalı. zinet hususunda daha önce yazdıgımız gibi; Bu ayetde kadınlara, teşhir etmeleri yasaklanan 'zinet' ten maksadın ne oldugu konusunda farklı görüşler vardır, bunu belirtim. Bir görüşe göre bu zinetten maksat, küpe, bilezik, yüzük ve gerdanlık gibi süs takıları ile sürme, kına, vb. şeylerdir. Bu yoruma göre bu tür zinet eşyasının bedebde teşhiri kadınlar için haramdır. Elbisede zinet olmakla beraber, gizlenmesi mümkün olmadıgı için ayette digerlerinden istisna edilmiştir. diger bir görüşe göre ve kuvvetli görüşe göre ise, ayette ki 'zinet' tabiri, kadının vucudunu ifade ederki, buna göre yasaklanan, süs eşyalarının teşhiri degil, vucudun teşhiridir. Bu yasaklamadan istisna edilen 'görünen kısım' ise, kadının yüzü, elleri ve 'bir görüşe göre' ayaklarıdır. gizlemekde oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar, dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. müslüman kadınların, söz konusu zinetlerini gösterebilecek olanlardan biride 'kendi kadınları' olarak ifade edilen ve mümin kadın olarak kabul gören kimselerdir. buluga ermemiş çocuklarında zinetleri görmesinde bir sakınca görmemiştir ayet. neden şehvet ve cinsi istek gücüne ulaşmamaış çocuklar söz konusu yasakdan istisna tutulsun. ya da cinsi gücü olmayan, yaşlı vb. kişiler istisna tutulsun.. namus ve iffetlerini esirgemeleri, bakışlarını haramdan korumaları istenmektedir. sonra görünenler hariç zinetlerini göstermemeleri istenmektedir... zineti vucut olarak aldıgımızda, yasaklanan vucutların teşhiridir, süs eşyalarının teşhiri degil. belkide ayetde her iki anlamada geliyor. dogrusunu Allah bilir. burada önemli olan nokta müslüman kadın için örtünmenin İlahi bir emir oldugudur, konunun özü budur. Lafzen, "gizledikleri güzellikleri/cazibeleri bilinsin diye". Yedribne bi-erculihinne ifadesi deyimsel olarak darabe bi-yedeyhi fî mişyetihî (yürürken kollarını salladı) ifadesiyle benzeşmektedir (bu anlam örgüsü içinde Tâcu'l-Arûs'da kaydedilmiştir) ve dolayısıyla, tahrik edici bir yürüyüşe işaret etmektedir. Muhammed Esed'in de belirtigi gibi, 'anlam örgüsü içinde'... salt sizin bakış açınızdan baktıgımız zaman ayet biraz eksik -haşa- gibi gelir.. Ahzap; 55. [Fakat] onların babalarına, oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarına, kadın hizmetçilerine yahut sağ ellerinin sahip olduğu [kadın köleleri]ne [serbestçe görünmelerinde] bir mahzur yoktur. Ama [ey Peygamber eşleri, her zaman] Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir. bu sürede biraz düşünmek için gereklidir. başörtme İslam'dan öncede mevcuttu (örn; kimi sınırlı uygulamalarıyla hıristiyanlar ve yahudiler) Kur'an -çogu ilkede oldugu gibi- yozlaşan bir ilkeyi aslını vaaz etmiştir. bu din saf bir şekilde ortaya çıkmadı, kensinden öncekilerin devamıdır.
  24. reyting falan başka bir konu. türban kavramı her şeyden önce bizim degil. Kur'an tesettüre tek tip şekil şartı getirmez. tesettüre şart getirir. konunun özü budur. Kur'an, geleneklere, kültüre, toplumun gerçeklerine uygun örtünmeyi, kendi koydugu sınırlara uyuldugu sürece dayatma getirmez. illaki şu model ya da renk diye bir şart yoktur. örtünün şeklini, rengini vb. tartışmakdan ziyade örtünmeyi tartışmak daha anlamlıdır. bilmem anlatabildim mi?
  25. xenesx

    ANAYASADA KILIK KIYAFET

    19. yy da kalmış bilim anlayışın bir kenara.. Fransanın üniversitelerinde başörtülü kızlar okuyorda neden müslüman bir ülkede okuyamıyor.? Fransayı özel durumu ile örnek verdim. ne yani fransızlar başörtülü kızların agzını mı bantlıyor okula girerken tartışmasın diye. gerekçelerinizin çok naif, bilim anlayışınızı ise söz konusu etmeye bile gerek yok. gerekçeye bakarmısınız, ''müslüman ülkesinde tehlike olan İslam'', bilim öyle diyor..!! ne yaparsanız yapın bunun gerekçeleri absürt kaçacakdır. bu iş tamamen siyasidir, lamı cimi yok... anasayada kılık-kıyafet absürttür, daha absürtü müslüman bir ülkede - bu alanda tek- başörtüsü okumaya engel olmasıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.