Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dvorak

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    96
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Dvorak tarafından postalanan herşey

  1. Pfaffikonesee'deki ördekler aklıma geldi
  2. de omnibus dubitandum est..

  3. Dvorak

    Tam Avucunuzun İçinde

    Yapılan seçimlerin yaşam üzerindeki etkisini çok ince bir üslupla anlatmış bilge. Her seçimimizi ne kadar düşünerek yapmamız gerektiğinin farkına vardırdı hikayeniz.
  4. Antep'in Menengiç kahvesi ve yanında kara üzümüde mutlaka denemelisiniz. Menengiç, yabani aşılanmamış antepfıstığına verilen isimdir. Latincede pistacia terebinthus olarak anılan menengiç bazı yörelerde çitlembik, çıtlık, çitemik, çetene, bıttım gibi farklı isimlerle tanınmaktadır. Menengiç, ülkemizin doğal bitki örtüsünün bir parçasıdır.Kahve severlerin kesinlikle tatması gereken farklı bir kahve türüdür Menengiç Kahvesi. Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgelerinin Dağlık ve Kırsal alanlarında ekimi yapılmadan yabani olarak yetişen Menengiç ağacından toplanan menengiç meyveleri, yıkandıktan sonra bir kaç gün güneş altında kurumaya bırakılır. Daha sonra menengiçler geniş bir tavada rengi koyu kahverengiye dönene kadar kavrulur. Kavurma işleminden sonra macun kıvamına gelene kadar ezilmesiyle menengiç kahvesi meydana gelir. Menengiç kahvesi yaparken, Türk kahvesi yapımında dikkat edilmesi gereken şeylere menengiç kahvesi yapımında da dikkat edilmesi gerekir. Menengiç Kahvesi kısık ateşte kendi halinde pişirilmelidir. Kahve yapılırken su yerine süt de koyulabilir. Bir fincan menengiç kahvesi kalori olarak yaklaşık 50 Kaloridir (Kcal/Kj). İçerik : Kavrulmuş, öğütülmüş menengiç. Hazırlanışı : Her fincan için yeteri kadar süt ve bir tatlı kaşığı menengiç kahvesi cezveye koyarak kısık ateşte kaynatınız. İsteğe göre şeker ilave ederek servis yapınız.(Menengiç kahvesini kullanmadan önce kavanozu iyice karıştırınız.) Pratik olarak hazırlamak için fincan içerisine bir tatlı kaşığı menengiç kahvesi, iki tatlı kaşığı kahve kreması (süt tozu) ve yeteri kadar şeker üzerine kaynar su ilave ederek servis yapınız. (Menengiç kahvesini kullanmadan önce kavanozu iyice karıştırınız.) MENENGİÇ KAHVESİNİN ÖZELLİKLERİ : -Kafein içermez. İçimi yumuşaktır -Öksürüğü keser, balgam söktürür. -Nefes açıcıdır, nefes darlığına iyi gelir. -Antiseptik özelliği vardır, göğsü yumuşatır, solunum yollarına faydası vardır. -Yaraları tedavi edici özelliği vardır. -Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur. -Ses tellerine ve ses kısıklığına iyi gelir. -Mide ağrılarını ve mide bulantısını dindirmeye yardımcı olur. -Afrodizyak(Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır. Menengiç Kahvesi içinde kimyasal madde yoktur % 100 doğaldır. Bünyesindeki doğal antepfıstığı yağı sayesinde, yüksek E vitamini ve doymamış yağ asidi içerir. Kandaki kolesterolü düşürmeye, kalp ve damar sertliğini önlemeye yardımcı olur.
  5. O halde bende size Manisa'nın meşhur Cilveli Kahvesinden ikram edeyim Manisa'nın tarihi ve turistik mekanlarından olan Yenihan'da içebilirsiniz. Eski dönemlerde şehzadeler için de özel olarak hazırlana bu kahve, asıl şöhretini gelinlik kızlarla edinmiş. Gelinlik kızlar eve gelen görücülere bu cilveli kahveyi hazırlarmış. CİLVELİ KAHVE NASIL HAZIRLANIYOR? Cilveli kahve, sunumu ve tüketiliş şekliyle diğer kahvelerden ayrılıyor. Fincana dökülen bol köpüklü Türk kahvesinin üzerine çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve iki çeşit baharattan oluşan karışım dökülüyor. Kahvenin yanında bir kaşık veriliyor. Kahve içilmeden önce bademler yeniyor. Ardından kahve içiliyor. Köpükle badem ezmesinin karışımı özel bir tat oluşturuyor. Dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor
  6. Gördüğüme göre kahveniz fincan yerine cezvede pişmiş Aries
  7. X XYLOPHON (Silofon) – (Yun. – Tahta sesi) Birçok eski milletlerin kullandığı bu alet çeşitli sesler çıkaran muhtelif boyda tahtalara demir çubuklar vurularak çalınır. Basit şekli bugün dahi bazı iptidai insanlar arasında kullanılır. Avrupa’da Onaltıncı Yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmıştır. O zamanki şeklini Alman ressamı Holbein’in “Ölüm Dansı” adlı tablosunda görüyoruz. Silofonun mütekamil şekli üç oktavlıktır. Bazı orkestra eserlerinde (örneğin; Saint-Saëns’in “İskeletlerin Dansı” senfonik şiirinde, Çaykovski’nin “Fındık Kıran” süitinde) kullanılır. Bugün silofon en çok caz müziğinde rağbet bulmuştur.
  8. W WAGNER, Richard – (1813-1883) Besteci. Leipzig’de doğdu. Venedik’te öldü. Asıl babası genç yaşta öldüğü için üvery babası tarafından büyütüldü. O da Weber ve Lortzing gibi sahne, tiyatro ve müzik atmosferi içinde yetişti. Üvey babası ailenin eski bir dostu, tiyatro artisti, ressam ve şair Ludwig Geyer’di. Richard Wagner’in bütün kardeşleri bu yüzden sahneye intisabettiler. Yalnız o ilk zamanlar büyük bir şair olmak hevesindeydi. Müziğe hevesi Dresden’de başladı. Bu hevesin doğmasına Weber operalarının ve Beethoven senfonilerinin büyük etkisi olmuştur. 1827-1831 yılları arasında Leipzig’de Gottlieb Müller’den teori, Thomas kantoru Theodor Weinlig’den kompozisyon dersi almaya başladı ve çok geçmeden “Düğün” adlı bir opera denemesi yazdı. Ayrıca bir piyano sonatı, bir kuartet ve bir uvertür, Goethe’nin “Faust”una yedi kompozisyon ve bir senfoni “Do majör” (1833) meydana geldi. Bunlardan sonra ilk esaslı operası “Die Feen – Periler”i yazdı. Eser tam romantizmin etkisindeydi. Bundan sonra “Aşk Yasağı – Noviza di Palermo” adlı operası Magdeburg tiyatrosunda oynandı ve o kadar kötü karşılandı ki bestecinin tiyatro orkestrası şefliğinden atılmasına sebep oldu. Königsberg ve Riga’da çalıştı. Riga’daki saray orkestrası şefliğinden anarşistlikle itham edilerek atıldı ve mahkum edildi. Wagner bu tarihten sonra karısı artist Minna Planer ile Paris’e kaçtı. Burada büyük bir sefaletle karşılaştı. Edebi parçalar yazıyor ve maişetlerini ancak bu suretle sağlayabiliyordu. Paris’te “Rienzi” operasını ve vatanına genel af üzerine dönüşünde de “Der Fliegende Hollander – Uçan Hollandalı”yı yazdı. Opera şairliğine bu eserle başlamıştır. 1842-1849 yılları arasında Dresden saray orkestrası şefliğini yaptı. Bu yıllar zarfında Beethoven’in dokuzuncu senfonisini uzun mücadeleler sonunda çaldırmayı başardı ve bu suretle bu muazzam eseri unutulmaktan kurtardı. “Tannhaeuser” (1845) ve “Lohengrin” (1847) bu tarihlerde yazıldı. Lohengrin ilk defa 1851’de oynandı ve orkestrayı Franz Liszt idare etti. Yine bu yıllar zarfında bir de oratoryo “Apostel’s Liebesmahl”I yazdı. 1848-1849 yılları arasında Almanya’da siyasi cereyanlara karıştı ve sosyalist hareketinde aynı siyasi mezhebin taraftarı olduğu için takip edildi fakat bu sefer de İsviçre’ye kaçmak suretiyle hapisten kurtuldu. Burada Zürih şehrinde yerleşerek meşhur yazılarını, “Sanat ve İhtilal”, “İstikbalin Sanat Eseri”, “Sanat ve İklim”, “Opera ve Dram”I yazdı. Zürih’de en yakın arkadaşı Otto Wesendonck’un evinde karısı Minna ile dört yıl kaldılar. Bu zaman zarfında arkadaşının karısı Mathilde Wesendonck ile büyük bir aşk hayatı yaşadı. Bir yandan da abidevi eseri “Der Ring des Nibelungen”in metnini Siegfried operasının ikinci perdesine kadar tamamladı. Ayrıca tekrar Paris’e gitti. Üçüncü Napoléon’un emri ile “Tannhauser” tekrar sahneye kondu. Fakat şiddetli tenkitlere maruz kalarak üç temsil sonra kaldırıldı. Politika hayatındaki mazisi unutulmuştu. Tekrar vatanına döndü. Bu sefer büyük dahi için çok güç bir hayat başladı. Mali bakımdan müthiş sıkıntı içindeydi. 1861’de Viyana’ya giderek “Lohengrin”i oynattı. 1864’te Stuttgart’ta sefalet içindeyken Bavyera Kralı genç İkinci Ludwig’in sureti mahsusada gönderdiği bir adam kendisini Münih’e davet etti. Artık sıkıntıdan kurtulmuştu. Wagner hayranı kral besteciye istediği yardımı yapıyordu. Bu suretle sanat projelerini gerçekleştirmek imkanını buldu. Saray tiyatrosunda arkadaşı Hans von Bülow ile kendi eserlerini etüd ediyor, beraberce rötüş yapıyorlardı. Bülow’un sahne eserleri için fevkalade bir idare kabiliyeti olduğunu anlamıştı. 1865’te Münih’te Saraya Tiyatrosunda temsil edilen “Tristan und Isolde” fevkalade büyük bir başarı kazandı. 1866’da “Meistersinger von Nürnberg”, 1869’da “Rheingold”, 1870’de “Walküre” bu büyük zaferi devam ettirdiler. Son iki operayı meşhur orkestra şefi Franz Wüllner idare etti. Çünkü bu arada orkestra şefi Hans von Bülow’un karısı ve Franz Liszt’in kızı Cosima ile Wagner sevişmiş, evlenmişlerdi. Hans von Bülow da Münih’ten ayrılmıştı. 1872’de Bayreuth şehrinde fastival temsilleri için bir tiyatro binasının, Wagner’in bu en büyük projesinin temelleri atıldı. Binanın resmi küşadı, Beethoven’in muazzam bir şekilde çalınan ve bizzat Wagner tarafından idare edilen “Dokuzuncu” senfonisi ile yapıldı. 13 ve 16 Ağustos 1876’da ilk temsillerde “Der Ring des Nibelungen” tam olarak Hans Richter’in idaresi altında temsil edildi. Hayatının en büyük rüyası gerçekleşmişti. Dramatik sahadaki düşünce ve ideallerini son eseri “Parsifal” ile gösterdi. Eserin Hermann Levi idaresindeki ilk temsilinden sonra altı ay yaşadı. Yetmiş yaşında Venedik’te bir kalp krizi sonucu öldü. Ölümünden beş gün sonra Bayreuth’da “Wahnfried” adlı evinin bahçesine gömüldü. Wagner, “müzikli dram” adını verdiği sahne eserleri yaratarak tiyatro sanatının mükemmeliyeti uğruna mücadele etmiştir. Wagner’e göre bu mükemmeliyet ancak “Gesamtkunstwerk – Topyekün sahne eseri”nin yaratılması ile meydana gelebilir. Bu eser nasıl olmalı? Wagner’e göre şiir (deklamasyon), müzik, resim, mimari ve heykel sanatının bir arada toplanması böyle bir eserin doğması demektir. Bunun örneklerini “Ring des Nibelungen”de ve “Parsifal”de görüyoruz. Halka hitap edecek konuların “Kahramanlık” ve “din” efsanelerinden seçilmesi halkın ruhi ve ahlaki kalkınmasını sağlar, diyerek eski Yunan trajedilerini örnek gösteren Wagner bu yoldaki hedefini de açıklamıştır. Müzik sanatında yaptıkları çok önemlidir. Wagner özellikle orkestra üzerinde durmuş, orkestra renklerinin anlamları ve orkestra dili üzerinde işlemiştir. Melodi bakımından en büyük yeniliği eskiden de bazı besteciler tarafından kullanılmış olmakla beraber ilk defa kendisi tarafından mükemmeliyete ulaştırılmış olan “Melodik an – Leitmotiv”dir. “Melodik an” müzikli dramın inşasında en gerekli yapı elemanıdır. Wagner’in “Leitmov” adını verdiği “Melodik an” muayyen bir motiv olup dramdaki ayrı eşhasa ve olaya tahsis edilmiştir. Bu motivle dinleyiciye olayla ilgili bir kişi veya olayın bizzat kendisi hatırlatılmış olur. “Walhalla”, “Wotan”, “Siegfried”, “Brünnhilde”, “Parsifal” motivleri gibi. Wagner müzikli dram hakkındaki ideallerini ve görüşlerini “Oper und Drama” adlı eserinde açıklamıştır. WAGNER, Siegfried – (1869-1930) Besteci. (Richard Wagner’in oğlu). 1869 yılında İsviçre’de Lozan şehri yakınında Triebschen’de Richard Wagner ve Franz Liszt’in kızı Cosima’nın oğlu olarak doğmuştur. Wagner, bu olay için meşhur “Siegfried Idyll” adlı orkestra eserini bestelemiştir. Siegfried bir yandan Humperdinck, J. Kneise ve Felix Mottle’dan müzik dersleri almış, diğer taraftan mimari öğrenim görmüştür. 1896’dan sonra Bayreuth Festival Evi direktörü olmuş ve hayatını müziğe adamıştır. Besteci olarak en başarılı olduğu bölüm masal operalarıdır. “Herzog Wolfang” (1901), “Der Kobold” (1904), “Bruder Lustig” (1905), “Sternen Gebot” (1908), “Banadietrich” (1918), “Heidenkönig” (1915) (ilk defa olarak Kolonya’da temsil edildi) vs. Ayrıca “Arzu ve Saadet” adlı iki senfonik şiir, “Dünya Şeytanlarla Dolduğu Vakit” adlı bir senfonik scherzo bestelemiştir. Siegfried’in ayrıca nefis bir keman konçertosu vardır. Bayreuth’da ölmüştür. WEBER, Carl Maria von – (1786-1826) Geçen yüzyıl Alman operasının en büyük kişiliklerinden biridir. Eutin kasabasında doğmuştur. Aslen Avusturyalı asil bir aileye mensuptur. Weber ailesi içinden birçok amatör ve profesyonel besteciler yetişmiştir. Babası Eutin’de şehir müzikçisi Franz Anton Weber’di. Babası oğlunu önceleri Mozart gibi bir harika çocuk olarak yetiştirmek istemişti. Fakat küçük Weber’de müziğe karşı büyük bir lakaydi vardı. Buna rağmen Salzburg’da Michael Haydn, Münih’te von Valesi ve Kalcher’den dersler aldı ve son olarak Abbe Vogler yanında daha iki yıl çalışarak öğrenimini tamamladı. Bundan sonra “Aşkın ve Şarabın Kudreti” adlı bir opera ve 1800’de temsil edilen “Dilsiz Orman Kızı” adlı diğer bir opera besteledi. Ayrıca bu genlik çağlarında “Peter Schmoll ve Komşuları” adlı diğer bir opera ile “lied”ler, piyano ve koro parçaları yazdı. Bundan sonra Brelau şehrinde kısa bir süre müzik direktörlüğü yaptı ve bu sırada “Rübezahl” adlı operasını da temsil ettirdi. Ayrıca Krlsruhe sarayında Prens Eugen ve Stuttgart sarayında Prens Ludwig’in müzik direktörlüğünü yaptı. Bu süre zarfında iki senfoni, konçertolar ve “Silvana” adlı bir opera daha yazdı. Bundan sonra Almanya ve İsveç’te konserler verdi, 1813-1816 yılları arasında Prag operası orkestrasını idare etti. Bu zamanda yazdığı en önemli sahne eseri “Abu Hasan”dır. Ayrıca şair Körner’in şiirlerini, bir piyano, bir ***** konçertosu, “Savaş ve Zafer” adlı bir kantat, klarnetli kentet ve piyano sonatları besteledi. 1816’da Dresden Saray Orkestrası şefi oldu. Burada on yıl kaldı ve şaheserlerini verdi. 1821 yılında Berlin’de Yeni Tiyatro binasında en büyük eseri olan “Freischütz” operası oynandı. İki yıl sonra Viyana’da “Euryanthe”, 1826’da Londra’da “Oberon” temsil edildi. İngiltere’deki zafer muazzamdı. Fakat büyük besteci uzun zamandan beri muzdarip olduğu hastalığın insafsız bir krizi sonucunda tekrar vatanına dönemedi. Richard Wagner 1844’de ölümünden on sekiz yıl sonra cenazesini Londra’dan getirterek Dresden’de gömdürdü. Weber’in doğumu bütün sanat şekillerinde romantik hareketlerin kıpırdanmalarına tesadüf eder. O müzikte romantizmi sahne eserleriyle yapmış, bu yolda “Freischütz” gibi muazzam bir eser yaratmıştır. “Lied”lerindeki zerafet ve piyano eserlerindeki güzellik Weber’in başlıca özelliklerindendir. Piyano eserleri arasında “Konçerto Kısmı” ve genelde orkestraya uygulanmış şeklinin çalındığı “Valsa Davet” adlı büyük valsi bestecinin bu yolda en sevilen yaratmalarıdırlar. WETZ, Richard – (1875-1935) Hofmann ve Thuille’ın öğrencisidir. Leipzig ve Erfurt’da orkestra şefi ve kompozisyon öğretmeni olarak bulunmuş, 1916’da Weimar Yüksek Müzik Okulu’nda kompozisyon ve müzik tarihi okutmuştur. 100’den fazla “lied”leriyle devrinin bu yolda en ileri gelen kişiliklerinden biridir. WOLF, Hugo – (1860-1903) Besteci. Windischgraetz (Avusturya)da doğdu. Schubert, Schumann ve Brahms’dan sonra Alman “lied”inin büyük üstatlarından biri olan Wolf, ilk müzik terbiyesini babasından almıştır. On beş yaşında Viyana Konservatuvarına girmiş. Helmesbarger’in öğrenciliğini yapmış ayrıca okuldan ayrılarak bilgisini kendi çalışmaları ile pekleştirmiştir. 1884-1887 yılları arasında “Salonblatt” adlı bir mecmuaya müzik tenkitleri yazmış ve ilk “lied”lerini vermiştir. Ibsen’in “Fest auf Solhaag” adlı eserine müzik, “İtalyan Serenadı” ve “Ateş Süiti” adlı orkestra eserlerini, 1883’de “Penthesilea” senfonik şiirini yazmış, 1896’da en güzel eseri “Der Corregidor” adlı operası Mannheim’da oynanmıştır. Ayrıca operayı Gustav Mahler Viyana’da bizzat idare etmiş ve oynatmıştır. Bir yandan şaheser “lied”lerini yazmaya devam eden besteci ağır bir sinir hastalığına tutulmuş, genç yaşta ölmüştür. Wolf, büyük Alman şairlerinin şiirlerini fevkalade güzel ve lirik bir üslupla bestelemiştir. Bu yolda en tanınmış albümleri şunlardır: “Mörike Lieder”, “Goethe Gesenge”, Eichendorff’tan yirmi “lied”, “Spanisches Liederbuch”, “Keller Lieder”. Bütün bu albümlerde iki yüz yirmi kadar “lied” vardır. “Panthesilea” senfonik şiiri Heinrich von Kleist’in aynı adlı trilojisi için yazılmıştır. Hugo Wolf’un oda müziğine ait en güzel eseri “Re minör” kuartetidir. Ateşli ruhlu üstatlarından biri olarak daima anılacaktır.
  9. V VALS – Üç vuruşlu bir dans. VARIATION (Varyasyon-çeşitleme) – (Lat.) Bir tema veya kısa bir melodiyi bir takım elemanların yardımıyla bestelemeye veya seslendirmeye denir. Bu elemanlar: ritmik, melodik, armonik elemanlardır. Eski varyasyon şekillerinden en önemlileri kanon ve fügdür. Barok müziğinde özellikle önemli rol oynamıştır. Baso ostinato denilen devamlı bas partisi şakon ve pasakagliya varyasyonları yapılırdı. Önemli müzik sanatlarından biridir. Kompozisyon uygulamalarında başlıbaşına bir yer tutar. Sonat, konçerto ve senfonilerde önemli rol oynar ve çok kullanılır. VERDI, Guiseppe – (1813-1900) Besteci. İtalya’da Le Roncole kasabasında doğdu. Geçen yüzyılın büyük İtalyan operalarınınönemli isimlerinden biridir. Verdi, sahne müziğine birçok yenilikler getirmiştir. Bir köy otelcisinin oğlu olarak doğmuştur. Çok küçük yaşta müziğe başlamış ve ilk bilgilerini doğduğu kasabanın okulundan almıştır. Ayrıca Milano’ya gönderilmiş, La Scala operasının orkestra şefi Vincenzo Lavigna yanında öğrenime devam etmiştir. Çünkü Milano Konservatuvarı kendisinde gelecek görmediği için okula kabul edilmemişti. Milano’daki dört yıllık ilk ikameti sırasında iki senfoni ve bir kantat yazmıştır. Ayrıca ülkesine dönmüş ve burada dört yıl orkestra şefliği yapmıştır. 1836’da Antonio Barezzi adlı bir adamın kızıyla evlenmiş ve tekrar Milano’ya gitmiştir. Burada opera yazmaya başlamış, bu arada oynanan ikinci eseri “Il Finti Stanislao” büyük bir başarısızlığa uğramıştır.Daha sonra sürekli başarılı eserlere imza atmaya başladı. Verdi 1850’den sonra çok sayıda opera yazdı. Hepsi birer müzik anıtı olan bu eserler İtalya’da oynanır oynanmaz bütün Avrupa’ya yayıldı. 1871’de Kahire için en büyük eseri “Aida” operasını besteledi ve yüz bin frank aldı. Bundan sonra bir süre opera türünü terketti ve büyük şair Manzoni’nin anısına ünlü “Manzoni Requiem”ini yazdı. 1887’de tekrar operaya döndü, son iki operası “Othello” ve “Falstaff”I verdi. Seksen sekiz yaşındayken Milano’da öldü. Verdi’nin eserlerinin en güzel örneklerini şunlar oluşturur : “I Vespri Siciliani” (1855), “Simon Boccanegra” (1857), “La Forza del Destino” (1862), “Don Carlos” (1867) ve “Aida” (1871). Sonuncu eser bir tarihsel konuyu, lirik, romantik ve melodik unsurları ile özellikle Verdi sanatının en yüksek noktasını ifade eder. Verdi bu eserlerden sonra çalgısal müzik denemeleri de yapmıştır. Bu arada bir yaylı kuarteti ve şair Manzoni’nin anısına bir requiem bestelemiştir. Altmış yaşından sonra arkadaşı besteci ve metin şairi Boito’nun ısrarları üzerine tekrar opera türüne dönmüştür. Baito onun için iki opera metni yazmıştır: Bunlardan birincisi Shakespeare’in “Othello”su olup 1887 yılında ilk defa La Scala’da sahnelenmiştir. Diğeri yine büyük İngiliz şairinin “Windsor’un Şen Kadınları” adlı eseridir ki bunu Verdi seksen yaşındayken bestelemiş, eser 1893’de oynanmıştır. “Falstaff”, onun son eseri olup nefis bir komik operadır. Her iki eserin dramatik unsurlarında mistik olmayan Wagner etkisi göze çarpar. Buna karşın bu eserler yine tipik İtalyan müziği ile bezenmişlerdir. Verdi operaları, opera repertuvarlarının en sevilen eserleridir. VIBRATO – (İtal.) Çalgı ve ses müziğinde bir tür sunuş. Yaylı çalgılarda, titrek karakterli bir ses elde etmek için yapılır. VIOTTI, Giovanni Battista – (1753-1824) Viyolonselci ve besteci. Fontaneto’da doğan çok ünlü İtalyan viyolonselcisi. Gaetano Pugnani’nin öğrencisidir. Uzun bir öğrenim döneminden sonra gezgin virtuoz olarak başlıca İtalyan şehirlerini dolaşmıştır. Duc de Loubise’nin orkestra şefliğini yapmış, Paris’te uzun süre Feydeau tiyatrosunu yönetmiştir. 1788’de aynı şehirde bir İtalyan operası kurmuştur. Bu opera, ihtilal zamanında kapanmışsa da ayrıca tekrar açılmıştır. Viotti ayrıca Londra’ya gitmiş, orada Haydn ile tanışmıştır. Bir süre de Londra’daki İtalyan operasını idare eden Viotti, bir ara tekrar Paris’e dönmüş son Londra seyahatinden sonra burada ölmüştür. Eski İtalyan keman okulunun en büyük ustasıdır. 29 keman konçertosu, 21 yaylı sazlar triosu, 51 keman düeti bırakmıştır. Eserleri bugün keman konserleri repertuvarına girmektedirler. Viotti öğretmen olarak da Fransız keman okulunun en tanınmış iki yetiştirmiştir. Pierre François ve Pierre Rode. VIVACE – (İtal.) Canlı. VITALI. Giovanni Battista – ( 1644-1692) Viyoloniselci ve İtalyan barok döneminin en iyi sonat bestecilerinden biridir. VOCE – (İtal.) Ses. Mezza voce – Yarım sesle. Sotto voce – Hafif sesle. VOKALMÜZİK – İnsan sesi için müzik. Şarkı, opera, oratoryo (Messe, motette, kantat, passion) gibi kilise müzik eserleri bu türün uygulamaları arasındadır. VOLKMANN, Robert – (1815-1883) Lommatzsch’da doğmuş, Freidberger ve Leipzig’de Becker yanında öğrenim görmüştür. Prag ve Viyana’da öğretmenliklerde bulunmuş, Budapeşte’de Akademi’ye profesör olmuştur. Başlıca eserleri : 2 senfoni, yaylı çalgılar orkestrası için 2 serenat, “Bayram” uvertürü, oda müziği eserleri. Volkmann özlü ve akıllıca işlenmiş eserleriyle döneminin önemli bestecilerden biri olarak kabul edilmiştir. VOLKSMUSIK – (Alm.) Halk müziği.
  10. U UVERTÜR – Müzikli sahne eserlerinin başında çalınan çalgılı açış kısmı. İtalya’da ilk büyük opera bestecilerinden Scarlatti ile yeni bir şekil aldı. Uvertürler orkestraya uygulanınca senfoni ve süit gibi müzik eserlerinin doğuşunda önemli gerekçe olmuşlardır. Klasik tarzda uvertürler Gluck ile doğdu, Mozart, Beethoven, Cherubini bu tarz eserlerin en büyük ustalarıdır. Mozart’ın “Don Juan”, “Titus”, “Sihirli Flüt” operalarının uvertürleri güzel örneklerdendir.
  11. T TANGO – Arjantin dansı. Tango bugün dans müziğinin bellibaşlı türlerinden biridir. TARANTELLA – Çabuk tempolu bir Napoli dansı. TARDANDO – (İtal.) Yavaş anlamına gelmektedir. TARTİNİ, Guiseppe – (1692-1770) Besteci ve kemancı. Corelli ile İtalyan keman okulunun ilk ve en büyüklerindendir. Kemanın bütün güçlüklerini yenmiş ve yüksek virtuozitesi ile zamanında herkesi hayran bırakmıştır. Öğrenimine 1709 yılında on yedi yaşındayken başlamış, teoloji, hukuk ve edebiyat öğrenmiştir. Bir yandan da müzik bilgisini ilerletmiştir. Ilk öğretmeni Czernohorski’dir. 1721’de St. Antonio kilisesinde kemancı ve orkestra şefi olmuştur. 1723-1725 yılları arasında Prag’da kalmıştır. 1728’de tekrar Padua’ya dönmüş ve ünlü keman okulunu kurmuştur. Aynı zamanda müzik teorisine ait yazılar yazmıştır. Pittio Nardini gibi bir kemancıya öğretmenlik yapmış ve bu büyük ustayı yetiştirmiştir. Tartini, besteci olarak 125 keman konçertosu, 150 solo keman sonatı, 50 trio sonatı bırakmıştır. “Şeytan Trili” sonatı en güç ve ünlü eserlerinden biridir ve keman virtuozitesini gösterir. TENOR – (Lat. Tenere – Tutmak) En ince erkek sesi. Müzikli sahne eserlerinde tenor sesi genellikle birinci partiyi seslendirir. Operalarda erkek ses yıldızlarına aynı ad verilir. TETRAZZINI, Louisa – (1871-1940) Koloratur soprano, İtalya’da Floransa şehrinde doğmuştur. Geçen yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyıl başlarında en tanınmış opera yıldızlarından biriydi. “Afrikalı Kadın” operası ile tanınmış ve özellikle İtalyan ve Fransız operalarında büyük başarı göstermiştir. Tetrazzini bir süre Amerika’da kalmış sonra ülkesine dönerek Roma’da yerleşmiş, ömrünün sonunu dünyanın en tanınmış opera merkezi Milano şehrinde geçirmiş, 1940 yılında ölmüştür. THEMA (Tema) – Bir müzik eserinde esas müziksel düşünceyi ve ifadeyi aktaran melodi. THOMAS, Ambroise – (1811-1896) Fransa’da Metz şehrinde doğdu. Paris Konservatuvarının öğrencisidir. Bu okulda Kalkbrenner ve Lesueur gibi değerli öğretmenler yanında öğrenim görmüş, 1829’da piyano, 1830’da armoni ödüllerini kazanmış, yine aynı yıl “La Double Echelle” adlı komik operası ve “Hermann et Ketty” adlı kantatı ile büyük Roma ödülünü kazanarak İtalya’ya gönderilmiştir. Burada Roma, Napoli, Bolonya, Venedik ve Trieste konservatuvarlarında öğrenimine devam etmiş, 1836’da memleketine dönerek yazdığı bazı operaları sahnelemiştir. 1846’da “Betty” adlı bir bale yazmış, 1849’da “Le Cald” adlı operası ile büyük bir ün yapmıştır. Sonra beş sahne eseri daha yazmışsa da bunlardan yalnız ikisi “Raymond” (1851) ve “Le Carneval de Venise” (1857) adlıları beğenilmiştir. Fakat Thomas’ın adını asıl dünyaya yayan eseri konusunu Goethe’nin “Wilhelm Meister” adlı nuvelinden alarak bestelediği “Mignon” olmuştur. Eser ilk defa 1866’da Paris’te Opéra Comique’de oynanmış, büyük bir başarı kazanmıştır. Fransız ruhuna uygun bir şekilde duygusal ve şiirsel elemanlarla bezenmiş olan eser çok kez sahnelenmiştir.Thomas’a “Légion d’Honeur” nişanı verilmiş ve Akademi üyeliğine tayin edilmiştir. Son eseri “François de Rimini” (1882) adlı bir opera olmuş, Paris’te ölmüştür. TOKKATA – Özellikle orgla seslendirilen ve doğaçlama esası üzerine yazılmış bir müziksel biçim.Füge benzer. Eski bestecilerden özellikle Frescobaldi ve Bachorg için çok güzel tokkata eserler bırakmışlardır. TORELLI, Giuseppe – (1650-1708) İtalyan kemancı ve bestecisi. Uzun yıllar Almanya’da yaşamış, Viyana ve Ansbach’da saray müzikçiliklerinde bulunmuştur. Trio sonatları, senfonileri, solo konçertoları ve sonatları döneminin en parlak örnekleridir. TRIO – Üç çalgı üzerine yazılmış bir müzik eseri türüdür. İçerdiği çalgılra göre isimlendirilir. Yaylı sazlar triosu, piyanolu trio gibi. TROPPO – (İtal.) Çok anlamına gelir. TROUBADOURS (Trubadur) – Ortaçağda Onbirinci ve Ondördüncü Yüzyıllar arasında Fransa’da yaşamış gezgin şarkıcılar. Trubadurlar (jongleurs) denilen çalgıcıların eşliğinde dolaşırlardı. Özellikle epik şarkılar (chansons d’histoire), pastureller, (jeux-parties) denilen savaş şarkıları, “estampies, danses royales” gibi dans şarkıları, balladlar, rondolar söylerlerdi. İspanya ve güney Fransa’dakiler daha çok Arapların etkisinde kalmışlardır. Söyledikleri şarkılarda oryantal bir etki görülür. TUTTI – (İtal.) Hep beraber anlamına gelir. Konçerto ve koro eserlerinde solonun eşliğinde bulunan çalgı ve seslerin hepsine verilen isimdir.
  12. S S – İtalyanca “Sinistra” diye adlandırılan ve sol elle çalınacağını bildiren işaretin kısaltılmışı. SACHS, Hans (Meistersinger) – (1494-1576) Eski Alman şarkıcılarından. Richard Wagner “Meitersinger von Nürnberg – Nürnberg’li Usta Şarkıcılar” operasında bunların hayatlarını, adetlerini, yarışmalarını konu olarak almış ve Hans Sachs’I da operaya katarak dünyaya ikinci defa tanıtmıştır. SAINT – SAENS, Camille – (1835-1921) Besteci. Paris’te doğdu. Yazdığı “Samson ve Dalila” adlı opera ve senfoniler bestelemiştir. Beş yaşındayken piyano çalan besteci, altı yaşında besteciliğe başlamıştır. Bundan sonra konservatuvara gönderilmiş ve orada Gounod yanında öğrenimini ilerletmiştir. Onsekiz yaşında St. Marie ve 1858-1877 yılları arasında St. Madelaine kiliselerinde orgçuluk yapmıştır. Bu arada bazı programlı orkestra eserleri yazmıştır: “Phaeton”, “Cezayir Süiti”, “Hercule’ün Gençliği” ve “Omphale’in Çıkrığı”. 1864-1911 yılları arasında da on iki kadar opera bestelemiştir. Bunların yalnız bir tanesi (Samson ve Dalila) başarı kazanmıştır. Aynı eseri Liszt, Weimar’da temsil ettirmiş ve Almanya’da tanıtmıştır. Saint Saens, 1906 yılında Amerika’ya gitmiş ve San Francisco’da açılan Dünya Sergisinde Fransa’yı temsil etmiştir. Burada koro eseri “Hail California”yı ilk defa çaldırmıştır. 1916’da Güney Amerika’ya bir seyahat yapmıştır. Avrupa’ya döndükten bir süre sonra Cezayir’e gitmiş, burada ölmüştür. Saint Saens’ın çalışmaları arasında orglu senfonileri, senfonik şiirleri, bir viyolonsel ve keman piyano konçertoları, oda müziği eserleri, iki piyano ve orkestra için “Hayvanlar Resmi Geçidi” sayılabilir. Ayrıca “Samson ve Dalila” da tutulmuş bir operasıdır. Koro eserlerinden en çok iki tanesi tanınmıştır: “Noel Oratoryosu” ve “Pométhée’nin Düğünleri”. SALIERI, Antonio – (1750-1825) Besteci. İtalya’da Legnago şehrinde doğdu. Venedik’ten Viyana’ya kilise korosu çocuklarının bir seyahati sırasında gelmiş ve bu şehirde kalarak Florian Gassman’dan dersler almıştır. Salieri 1774’te Viyana’da saray bestecisi olmuş, 1788-1790 yılları arasında saray orkestrasını idare etmiştir. Ayrıca yine aynı sarayın koro direktörlüğü görevi verilmiştir. Salieri bir yandan da öğretmenlik yapmış, Schubert’I yetiştirmiş, Beethoven’a vokal tekniği dersleri vermiştir. Salieri bir ara Gluck ile arkadaşlık yapmıştır. Bu besteci ile “Les Danaides” adlı operayı beraber yazmışlardır. Eser 1784’de Paris’te ilk defa temsil edilirken her iki bestecinin isimleri operanın kapısında yanyana asılmıştı. Bu opera çok büyük bir başarı kazanmıştır. Salieri ayrıca Mozart’ın da çağdaşı ve dostu idi. Salieri bütün ömrünü Avusturya başkentinde geçirmiş, 1825’de yine orada ölmüştür. Besteci olarak kırk kadar opera, oratoryolar, oda müziği eserleri, serenadlar ve kantatlar bırakmıştır. SALTARELLO – Çabuk tempolu bir tür İtalyan halk dansı. Eski lavta süitlerinde rol oynamış olan “pavane” dansının devamıdır. SAMMARTINI, Giovanni Battista – (1701-1775) Milanolu org virtuozu ve bestecisi. Gluck’un öğrencisi olup, “galant” tarzda çalgısal müziğin ilk önderlerinden biri olmuştur. Uzun zaman Londra’da Prince of Wales’in saray müzikçiliğini yapmış, trio sonatlar bırakmıştır. SARABANDE – Yavaş tempolu eski bir İspanyol dansı. SARASATE, Pablo de – (1844-1908) İspanya’da Pamplena şehrinde doğmuş, öğrenimini Paris Konservatuvarında yapmış, keman virtüözü. Sekiz yaşında İspanya Kraliçesi İsabella’nın huzurunda verdiği konser sonrası kraliçe tarafından bir “Stradivarius” kemanı ile ödüllendirilmiştir. Sarasate öğrenimini bitirdikten sonra Avrupa’da turneler yapmış, 1870’de Amerika’ya giderek konserler vermiştir. Fransız bestecisi Edouard Lalo, birinci keman konçertosunu ve “Symphonie Espagnole”unu onun için bestelemiş, Max Bruch bir keman konçertosu ile “Scotch Fantasia” adlı keman eserini ona ithaf etmiştir. Sarasate çalgısı için pek tanınmış “Zigeunerwelsen – Çingene Havaları” adlı parçasını, “Navarra” adlı kaprisini ve İspanyol danslarını bestelemiştir. Fransa’da Biarritz şehrinde ölmüştür. SATIE, Erik – (1866-1925) Fransa’da Honfleur kasabasında İskoçyalı bir anne ve Fransız bir babadan doğmuştur. Müzik öğrenimini Paris Konservatuvarında ve ayrıca da “Schola Cantorum”da yapmıştır bundan sonra Monmartre kahvelerinde piyanist olarak çalışmış ve yine bu sıralarda Debussy ile tanışarak “İmpresyonizm” etkisinde eserler vermiştir. Bunların büyük bir kısmı orkestra ve piyano için yazılmışlardır. 1887’de yazdığı “Sarabande” ve 1891’de bestelediği “Fils des Etoiles” adlı eserleri müzikte bir yeniliğin müjdecisi olarak görülmüşlerdir. “Parade” adlı realist balesi en tanınmış eseridir. Eser ilk defa 1917 yılında temsil edilmiş, metnini Cocteau yazmış ve dekorlarını Picasso çizmiştir. Bu eserin partisyonunda Satie bir de daktilo makinesi kullanmış ve makine herhangi bir çalgı gibi orkestra içinde partisi boyunca çalınmıştır. Besteci, ömrünün sonlarına doğru “Sokrat” adlı senfonik dram yazmıştır ve bu eser ilk defa bestecisinin ölümünden iki yıl sonra çalınmıştır. Satie, Paris yakınında Arcueil adlı küçük bir kasabada ölmüştür. SCARLATTI, Domenico – (1865-1757) Alessandro Scarlatti’nin oğlu ve öğrencisidir. Napoli’de doğmuştur. Ilk müzik derslerini babasından aldıktan sonra Roma’da Pasquini ve Gasparini yanında bilgisini çoğaltmış ve orada tanındığı genç Haendel ile dost olmuştur. Aynı zamanda cembalo virtuozuydu. Domenico bugünkü modern piyano tekniğinin babası sayılır. On yedi yaşındayken Venedik’te babasının operalarını oynatmıştır. 1709-1714 yılları arasında Polonya Kraliçesi Marie Casimire’in “maestro di capella”sı olmuş, 1714’te tekrar ülkesine dönerek Roma’da St. Pietro kilisesinde aynı göreve devam etmiştir. 1720’de Portekiz Prensesi Maria Barbara tarafından saray müzikçisi olarak kabul edilmiş ve Lisbon’a gitmiştir. İspanya’da Madrid şehrinde ölmüştür. Piyano eserleri serbest bir tarz ve yetkin bir kontrpuvan tekniği içerir. Cembalo için altı yüz kadar sonatı ayrıca operaları, kantatları ve oda müziği eserleri vardır. SCHERZANDO (Şerzando) – Hicivsel ve esprili. SCHERZO (Şerzo) – (İtal.) Neşeli mizahi karakterli müzik parçası. SCHILLINGS, Max von – (1868-1933) Besteci ve orkestra şefi. Duren’de doğdu. W. Brambach ve Bonn’da kemancı Königslöw yanında öğrenim görmüştür. 1908’den sonra da Münih okulunun önderi olarak Bavyera başkentinde yaşamıştır. Bu arada Stuttgart’da epeyce bir süre müzik direktörlüğü yapmış, 1919-1920 yılları arasında Berlin Devlet Operası intendantı olarak çalışmıştır. Schillings 1910-1920 yılları arasında birçok müzik birliklerinin başkanlığını yapmış, 1932’de Prusya Sanat Akademisi başkanı olmuş, bundan bir yıl sonra da ölmüştür. Yazdığı operalar ve oynanış tarihleri şunlardır: “Ingvelok” (1899), “Pfeifertag” (1899), ve “Meloch” (1906). Bütün bu eserler Wagner etkisinde olup yeni opera edebiyatının örnekleridir. En tanınmış sahne eserlerinden biri de “Mona Lisa”dır. Ayrıca lied’leri, orkestra ve deklamasyon için “Hexenlied” adlı bir melodramı, “Kral Ödipus” adlı bir senfonik prologu, “Meergruss” ve “Seemorgen” adlı senfonik fantazileri, op. 25 keman konçertosu ve bazı oda müziği eserleri bırakmıştır. SCHOBERT, Johann – (1739-1767) Şilezyalı piyanist ve besteci. 1760’tan sonra Paris’te Prens Conti’nin klavsenistliğini yapmış, orada ölmüştür. SCHUBART, Daniel – (1739-1791) Şair ve besteci. Iki edebiyat ve müzik gazetesinin yayımcısıdır. Önce orgçu ve müzik öğretmeni olarak Hohensperg’de ayrıca tiyatro şairi ve müzik direktörü olarak Stuttgart’da yaşamıştır. Alman “lied”inin ilk isimlerinden biridir. Yazdığı “Die Forelle-Alabalık” adlı şiiri üzerine Schubart ayrıca aynı adlı “lied”ini bestelemiştir. SCHUBERT, Franz Peter – (1797-1828) Besteci. Avusturya’da Lichtenthal kasabasında doğdu. Ilk müzik derslerini babasından, koro şefi Michael Holzer’den ve ayrıca Anton Salieri’den aldı ve genç yaşta öğretmen oldu. 1818’den sonra serbest çalışmaya başladı ve ilk Goethe “lied”ini yazdı. Bunların içinde “Gretschen am Spinnrad”, “Erlkönig”, “Ganymed” gibi çok tanınmış olanları vardı. Diğer eserleri; “Trajik Senfoni”, oda müziği, koro ve piyano parçaları. Bu arada birkaç kere Macaristan’a seyahat ettiyse de tekrar Viyana’ya döndü. Arkadaşları arasında F. von Schrober, şarkıcı Michael Vogli Spaun, şair Mayrhofer, Fr. Lachner, ressam Schwind vardı. 1823’te vereme yakalandı ve hastalığı beş yıl çektikten sonra 1828’de henüz çok genç yaşta öldü. Çalgısal olduğu kadar vokal müziğine ait eserleri özellikle “lied”leri ile meşhurdur. Altı yüz kadar “lied”I buna örnektir. Aynı zamanda birkaç opera da yazan Schubert bu alanda büyük bir başarı gösterememiştir. Başlıca operalarının isimleri şunlardır: “Şeytanın Eğlence Sarayı”, “Alfonso ve Estrella”.Koro parçaları: “Tabiattaki Allah”, “Serenad”, “Gece” ve “Savaş Şarkıları”. Çalgı müziği eserleri şunlardır: “On kadar senfoni (En meşhurları: “Do majör”, “do minör”, ve “si minör, Bitmemiş”) 14 yaylı kuarteti, “Alabalık” kenteti, oktet, 21 piyano sonatı, seyyah fantazisi, “Moments Musicaux”, danslar, valsler (Divertissment a l’Hongroise) dört el piyano için. Hakkında pek çok eser yazılan bestecilerden biridir. Schubert “lied”lerindeki şiirlerinin çoğunu Goethe, Schiller, Heine, Körner ve Shakespeare’den almış ve Müller, Mathison, Kosegarten gibi küçük şairlerin şiirlerini bestelemiştir. Altı yüz kadar “lied”inden büyük bir kısmı albümler halinde basılmıştır. Bunların başında Wilhelm Müller’in seri şiirlerinden “Die Schöne Müller’in – Güzel Değirmenci Kız” ve “Winterreise – Kış Seyahati” adlı albümleri başta gelir. Bunlar arasında “Faust”dan “Gretchen am Spinnrade – Margrit Çıkrık Başında”, “Ganymed”, “Erlkönig”, “Heideröslein – Küçük Çalıgülü” özellikle tanınmışlardır. Ayrıca “Ölüm ve Genç Kız”, “Seyyah”, Sir Walter Scott’un baladından “Maria, Lady of the Lake”, “Kuğuların Şarkısı”, “Alabalık”, “Lied”leri de eserleri arasındadır. Schubert bazı operalar yazmıştır: “Şeytanın Eğlence Sarayı”, “Alfonso ve Estrella”, “İkiz Kardeşler” bunların en tanınmışlarıdırlar. Koro eserleri şunlardır: “Tabiatta Allah”, “Serenad”, “Gece Işığı”, “Gece Şarkısı”, “Savaş Şarkısı”. Çalgısal alanda, başta on senfonisi gelir. Bunların içinde “si minör” (Bitmemiş), ve beşinci senfonileri tanınmış eserleridir. Fakat onun bu türde en yetkin eseri Schumann’ın “Dev Eser” diye adlandırdığı “Yedinci do majör” senfonisidir. Ayrıca on dört kuarteti (re minör, “Ölüm ve Genç Kız” adlısı meşhurdur), “Alabalık” kenteti, bir oktet, yirmi bir piyano sonatı (biri tamamlanmamış), orkestra ve piyano için “Seyyah” fantazisi, “Momenta Mucaux”lar, valsler. SCHUMANN, Robert Alexander – (1810-1856) Besteci. Almanya’da Zwickau şehrinde doğdu. Aynı zamanda eleştirmen olan Schumann hem Leipzig ve Heidelberg üniversitelerinde hukuk öğrenimi aldı hem de Friedrich Wieck ve H. Dorn’dan dersler alarak ve kendi çalışmaları ile ede etmeye çalıştığı müzik bilgisini edindi. Bunlardan başka ayrıca edebiyatla da uğraşıyor, şiirler yazıyordu. Bu zamanlarda özellikle romantiklere hayrandı ve Lord Byron’un kuvvetle etkisi altındaydı. Müzikte bütün amacı iyi bir piyano virtuozu olmaktı. Bu sıralarda diğer parmaklarını kuvvetlendirmek için orta parmağını bağlayarak çalıştığından parmağı sakat kaldı ve virtuozluk hayatı sona erdi. Bu sefer bestelemeyi denedi. Bu arada ilk yirmi üç piyano parçasını yayımladı. Bunların arasında en tanınmış eserlerinden “Kelebekler”, “Davidsbündler”, “Carnaval”, “Konser Etütleri”, “Etudes Symphonique”, “Kreisleriana”, “Çocuk Sahneleri” ve üç sonat vardır. 1834’ten sonra Friedrich Wieck, L. Schunke ve Knorr ile “Neue Zeitschrift für Musik – Yeni Müzik Dergisi”ni yayınlamaya başladı. 1840’da Jena Üniversitesine felsefe doktoru olduğu yıl Friedrich Wieck’in kızı piyanist Clara ile gizlice evlendi. Bundan sonra lirik “lied”ler besteledi. Ayrıca birden dörde kadar senfonilerini, kentet ve kuartetlerini “Paradeis und Peri” adlı oratoryosunu besteledi. Bir yandan da sanat hakkındaki yazılarını ve eleştirilerini yazıyordu. 1843 yılında Leipzig Konservatuvarına öğretmen oldu. Karısı ile 1844 yılında Rusya’ya kadar bir sanat seyahati yaptı. 1850’de Düsseldorf’da müzik direktörü ve orkestra şefi oldu. Üç yıl sonra ani bir beyin hastalığı sonucunda Ren nehrinde intihara teşebbüs ettiyse de kurtarıldı. Endenich şehri tımarhanesinde öldü. Schumann Ondokuzuncu Yüzyıl müziğine romantik ruhu getiren ilk büyük bestecidir. Piyano sanatında Chopin ve Liszt ile yeni tarzın yaratıcısıdır. Yukarıda saydığımız eserlerinden başka piyano, keman ve viyolonsel için konçertoları, çeşitli oda müziği eserleri, orkestra ve koro için “Manfred”, “Der Rose Pilgerfahrt”, “Goethe’nin Faust’undan Parçalar”, “Kralın Oğlu” ve “Requiem”i ve “Genoveva” adlı bir operası vardır. Schumann çıkardığı dergiden başka diğer gazetelerde de sanat yazıları yazmıştır. SENFONİ – (Yun. Sinfonie, İtal. Sinfonia) Ortaçağda genellikle şarkı, melodi gibi müzik şekillerine bu ad verilirdi. Rönesans ve Barok devirlerinde ise sadece aletlerle sunulan müzik parçası anlamına gelirdi. Sonraları opera, oratoryo ve kantatların baş ve ortalarında çalınan çalgısal kısımlara senfoni dendi. A. Scarlatti ve Lully kilise ve oda senfonileri yazdılar. Bunlar sonat formunda yani iki veya üç kısımlık eserlerdi. Birinci kısım yavaş, ikincisi çabuk ve üçüncüsü yine yavaş olarak yazılırdı. Büyük orkestrayla beraber Onsekizinci Yüzyılda yeni senfoni şekli doğdu, hareketler ve şekil klasik bir hal aldı. Berlin, Mannheim okullarının yetiştirdiği besteciler bu müzik türünde eserler verdiler. Özellikle üç Viyana klasikleri; Haydn, Mozart, Beethoven, bu türün en yetkin bestecileri oldular. Haydn orijinal isimleri içeren 160 kadar senfoni yazdı. Mozart son orkestra eseri olan “Jupiter” senfonisi, Haydn’ın klasik tarzdaki senfonileriyle Beethoven’in her biri yeni bir fikir sunan anlamlı ve konulu senfonileri arasında bir köprü görevi gördü. Beethoven’ın dokuz senfonisinden ilk ikisi Mozart etkisi gösterir. Asıl kişiliğini Napoléon’a ithaf edip sonra vazgeçtiği 3’üncü “Eroica – Kahramanlık” senfonisinde bulmuştur. 5’inci ve 6’ncı “Pastoral” senfonileri birer harikadır. Bunlardan sonra karakteristik Allegretto’su ile 7’nci ve baştan aşağı mizahi bir hava taşıyan 8’inci senfonileri gelir. Son senfonisi olan 1824’te bestelediği 9’uncu senfonisi tam anlamıyla bir deha ürünüdür. Büyük besteci eserin son kısmına Alman şairi Schiller’in “Lied an die Fraude” adlı şiirini besteleyerek ilave etmiş ve insanlığa hem saz, hem insan sesiyle hitap ederek senfoni edebiyatının en güzel eserlerinden birini vermiştir. Beethoven’in erişilmez dehasının ürünü olan şaheserler sanat dünyasının dokuz abidesidirler. Ondokuzuncu Yüzyıl ortalarına doğru edebiyatla başlayan romantizm her sanat dalında olduğu gibi müzikte de etki yaptı. Ve Schubert’le beraber senfoni türünde de kendisini gösterdi. Schubert 9 senfoni yazdı ki bunlardan 8’incisi “Bitmemiş” adıyla anılır. Brahms ve Bruckner gibi Alman besteciler Beethoven’and etkilenerek eserlerini yazmışlardır. Diğer taraftan Fransız bestecisi Berlioz ve Franz Liszt programlı senfoniyi tanıttılar. Programlı senfoni, önceden hazırlanmış bir konuyu program dahilinde, müzik aletleri aracılığıyla dinleyiciye sunmaktır. Bu tür eserler tasvir içerirler. Programlı senfoninin geçmişinin çok eskilere dayanmasına karşın bu yolda ilk bellibaşlı eser veren sanatçı Berlioz’dur. “Symphonie Fantastique”, “Romeo ve Juliette” gibi eserleri bu türe birer örnektirler. Liszt’in “Dante” ve “Faust” senfonileri, “Mazeppa”, “Les Préludes” gibi senfonik şiirleri de bu tarzda eserlerdir. Richard Strauss’un “Till Eulenspiegel’in Şen Maceraları”, “Don Juan”, “Zerdüşt Dedi ki…” senfonik şiirleri de bu tarza birer örnektirler. Her ulustan besteciler senfonik eserler yazmışlardır. Bunlardan Rusya’da Çaykovski, Çekya’da Smetana ve Dvorak, İngiltere’de Edward Elgar, İtalya’da Respighi, Finlandiya’da Sibelius en önemlilerindendir. SEPTETT – 7 ses için yazılmış müzik parçası. 7 farklı müzik aleti için olduğu gibi, 7 insan sesi için de olabilir. SERENAD – (İtal. Serenata) Akşam müziği. Müzik aletleri ve insan sesi için müzik eseri. SERIA, SERIOSO – (İtal.) Ciddi. Opera Seria – Ciddi Opera. SEVÇIK, Ottokar – (1852-1934) Bohemyalı keman virtuozu. Prag Konservatuvarında öğrenim gördükten sonra Avusturya’ya gelmiş ve Salzburg’da Mozarteum’a konzetmeister olmuştur. Buradan sonra Kief, Prag ve Viyana konservatuvarlarında öğretmenlik yapmış, 1922-1931 yılları arasında Amerika’da kalmıştır. Keman tekniğine ait eserler yazmış, 4.000’den fazla etüd bırakmıştır. SEXTETT – 6 ses için müzik parçası. 6 çalgı için olduğu gibi, 6 insan sesi için de yazılabilir. SIBELIUS, Jean – (1865-1957) Besteci. Finlandiya’da Tavastehus şehrinde doğdu. Romantik müzikte tanınmış bir sanatçı ve bestecidir. Bir fizik profesörünün oğludur. Önce hukuk öğrenimi görmüş, sonra Helsinki Konservatuvarına devam ederek besteci olmuştur. 1892’de tanınmış ilk senfonik şiiri “En Saga”yı yazmıştır. Sibelius bundan sonra Almanya’ya giderek Viyana ve Berlin’de uzun süre kalmıştır. Bu sıralarda Weingartner ve Richard Strauss ile tanışmıştır. 1900 yılında Paris Sergisine katılan Helsinki Filarmoni orkestrasında orkestra şefi asistanlığı yapmıştır. 1914 yılında Amerika’ya gitmiş, eserlerini çaldırarak tanıtmıştır. Bu seyahat esnasında Yale Üniversitesi kendisine fahri müzik profesörü ünvanını vermiştir. Bestecinin yurt dışında çıkan ilk eseri “Tuenela Kuğusu” adlı orkestra eseridir. Milano’da Toscanini tarafından çaldırılmıştır. Diğer eserleri arasında 1893’te yazdığı “Karelia” süiti, “Finlandiya” (1899), “Pohjola’nın Kızı” (1906) adlı senfonik şiirleri ve orkestra için “Valse Triste – Kederli Vals” sayılabilir. Ayrıca yedi senfonisi, Shakespeare, Strindberg ve Maurice Maeterlinck’in çeşitli sahne eserlerine müzik, “Kuledeki Bakire” adlı bir opera, “Esir Kral”, “Vatanım” ve “Toprak Şarkısı” adlı koro ve orkestra eserleri ve “lied”ler yazmıştır. “Oceanidas – Okyanusun Kızı” adlı tanınmış orkestra eserini 1914 Amerika Norwalk Müzik Festivali için bestelemiştir. SKRIYABIN, Aleksandr Nikolayeviç – (1872-1915) Piyanist ve besteci. Moskova’da doğmuş ve müzik öğrenimini yine aynı şehir konservatuvarında yapmıştır. Ilk eserlerini arkadaşı Mutrofan Belayef’in teşviki ile yazmıştır. Ayrıca konser seyahatları yapmış, bu arada 1906 yılında Amerika’ya gitmiştir. Dönüşte 1908-1910 yılları arasında Belçika’da kalmıştır. Bıraktığı sonat, etüd, prelüd ve noktürnleri ile Chopin etkisi derhal göze çarpar. Bestecinin aynı zamanda dini fikirlere ve Hint felsefesine inancının etkileri de eserlerinde gözükür. Piyano yaratmalarından başka “Poem of Ecstasy” ve “Poem of Fire” adlı iki orkestra şiiri vardır. Skriyabin, yine Moskova’da ölmüştür. SMETANA, Bedrich – (1824-1884) Besteci. Bohemya’da Leitmeritz’de doğmuştur. Modern Çek müziğinin kurucusudur. Genç Smetana ilk müzik derslerini Prag’da Proksch’den aldı. Franz Liszt ile tanıştı ve onun yardımı ile bir müzik okulu açtı. 1856’da yurt dışına çıktı. Isveç’e giderek Göteberg şehrinde müzik öğretmenliği ve filarmoni topluluğu orkestrası şefliğini yaptı. Burada Liszt etkisinde ilk senfonik şiirlerini yazdı: “Richard III.” (1858), “Wallenstein’in Meskeni” (1859), “Hakon Jarl” (1861). Ülkesine dönüşte bir Prag gazetesine müzik eleştirileri yazmaya başladı. Ayrıca Prag Tiyatrosu orkestrası şefliğini yaptı. Bu yıllarda “Brandenburglular Bohemya’da”, “Satılmış Nişanlı” operalarını yazdı. 1874 yılında ani olarak sağır oldu. “Ma Vlast – Vatanım” adlı senfonik şiirler serisi sağır olduğu döneme rastlar. Besteci bu olaydan sonra on yıl daha yaşadı. Smetana, İsveç’ten döndükten sonra ulusal bir Çek müziği yaratmak istiyordu. Bu yolda yazdığı başlıca operaları şunlardır: “Brandenburglular Bohemya’da”, “Dalibor”, “Libussa”, “Satılmış Nişanlı”, “İki Dul”, “Öpücük”. “Blanik”, “Tabor” ve “Moldau” adlı senfonik şiirleri tanınmış eserlerdirler. Oda müziğine ait eserlerinden biri “Aus Meinem Leben – Hayatımdan” adını taşıyan kuartetidir. Smetana “Milli Çek Müzik” okulunu kurmuş ve ülkesinin müziğini bütün dünya opera konser salonlarına sokmuştur. SOLFEJ – (İtal. Solfeggio, Fran. Solfége) Şarkı egzersizlerinde yedi notanın dizi sırayla okunması, Do, re, mi, fa, sol, la, si gibi… SOLO – (İtal.) Yalnız. Konçertolarda eser hangi alet için yazılmışsa çalgının o kısmı eşliksiz yalnız çalacağını gösterir ve o alet “solo çalgı” adını alır. SONAT – (İtal. Sonata) Onaltıncı Yüzyıl sonların doğru çalgısal yani yalnız çalgılarla çalınan “canzon – şarkı”nın gelişmesi ile meydana gelmiş bir müzik türüdür. Bölümleri şöyle sıralanır: Çabuk kısım, Yavaş kısım, (Adagio, Andante) – Menuett (Scherzo) – Yine Çabuk kısım (Allegro). Bir sonat kısmı veya cümlesi ise şöyledir: Birinci parti iki esas temadan oluşur. Ikinci parti, birincideki temaların serbest şekilde değiştirilmeleriyle yazılır. Üçüncü parti birinci ve ikinci temaların tekrarından ve kısmın final notlarından ibarettir. Her parti arasında köprü görevi gören pasajlar vardır. Sonat her müzik aleti için yazılabilir. Fakat genelde keman, piyano gibi çalgılar için yazılır. Solo sonatlar genelde piyano içindir. Bach’ın yalnız keman için sonatları da vardır. Piyano bu türde en güzel eşlik sazıdır. Senfoni, konçerto ve oda müziği eserleri şekillerini sonattan almışlardır. SOPRANO – Kadın ve çocuk sesi. Soprano en ince ses kalitesidir. STACCATO (Stakato) – (İtal.) Müzik aletlerinde kesik ve kuvvetli sesler çıkarmak için kullanılan işaret. STAMITZ, Johann Wenzel Anton – (1717-1757) Besteci. Mannheim okulunun kurucusu, ve önderidir. Bohemya’da Deutsch-Brod’da doğmuştur. Ilk defa kemancı olarak İmparator Yedinci Karl’ın taç giyme töreninde dikkat çekmiştir. 1745’te Mannheim’a orkestra şefi ve saray oda müziği direktörü olarak gelmiştir. Burada ilk klasik Alman orkestrasını kurmuş ve senfonisini yazmıştır. Başta Stamitz olmak üzere Mannheim’da kurulan bu yeni müzik okulunun diğer sanatçılarını Dük Carl Theodor himaye ediyordu. Franz Xaver Richter ve Christian Cannabich de aynı okulun başta gelen bestecilerindendi. Mannheimlılar, senfoni, orkestra trioları ve konçertoları ile müziğe büyük yenilikler getirmişler, eserleri ile klasik sanat dünyasına uzun süre önderlik yapmışlardır. Orkestraya getirdikleri en büyük yenilik tahta nefesli çalgılara verdikleri önem olmuştur. Vurmalı çalgılar ve 1690’da Nürnberg’li Denner tarafından imal edilen klarnet de orkestraya yine Mannheim bestecileri sayesinde girmiştir. Stamitz şahsen elli kadar senfoni, on orkestra triosu ve birçok oda müziği eserleri bırakmıştır. STRADIVARIUS, Antonio – (1644-1737) Keman ustası. Müzik tarihinde yaptığı kemanlarıyla isim bırakmış olan bu sanatçı usta Cremona’da doğmuştur. Yine bu yolda tanınmış sanatçı olan Nicola Amati’nin öğrencisidir. Stradivarius bütün hayatınca Cremona şehrinde yaşamış ve buradaki atelyesinde keman inşa sanatının en mükemmel örneklerini vermiştir. Yaptığı kemanların seslerindeki parlaklık ve yumuşaklığın esrarı halen çözülmüº değildir. Bugün elde bulunan kemanlarının miktarı pek az olup pek yüksek fiyatla elde edilebilmektedir. STRAUSS, Johann (Baba) – (1804-1849) Besteci. Viyana’da doğdu. Joseph Lanner ile zamanının tanınmış bestecilerinden biri olup besteci Johann Strauss’un babasıdır. 1825’de bir orkestra kurmuş, vals orkestralarında viyola çalmış, 1835’ten sonra saray balolarının idaresine getirilmiştir. Johann Strauss güzel valsler bırakmıştır. STRAUSS, Johann (oğul) – (1825-1899) Besteci. Viyana’da doğdu. “Radetzky” marşının bestecisi Johann Strauss’un (baba) oğludur. Viyana’da çeºitli dans orkestralarının şefliğini yapmıştır. Strauss yazdığı valslerle tanınmıştır. 1855’ten sonra devamlı olarak on yıl Petersburg’da yaz konserlerini idare etmiş, 1872’de Amerika’ya giderek “Şarap – Kadın ve Şarkı”, “Bin Bir Gece”, “Viyana Kanı”, “Artist Hayatı”, “Mavi Tuana”, “Viyana Ormanları Efsanesi”, “İmperial” valslerini yazmıştır. 1871’de ilk opereti “İndigo ve Kırk Haramiler”I, 1874’te başarı kazanan ve konusunu o zamanki Viyana hayatından alan “Yarasa” adlı operetini oynatmıştır. Ayrıca “Çingene Baron”, “Neşeli Savaş” ve “Venedikte Bir Gece” adlı operetleri vardır. Kardeºleri Joseph Strauss (1827-1870) ve Eduard Strauss (1835-1916) da besteci olup dans müziği eserleri ve operetler bırakmışlardır. STRAUSS, Richard – (1864-1949) Besteci. Almanya’da Münih şehrinde doğdu. Saray orkestrasında kornocu Franz Strauss’un oğludur. Ilk müzik derslerini babasından ve onun dostları B. Walter, Franz W. Meyer’den almış, Hans von Bülow tarafından takdir ve teşvik edilmiştir. Besteci olarak eserleri ilk defa kendisi on altı yaşındayken çalınmıştır. Bunlar Sofokles’in “Elektra” ve “Festgesang” adlı bir orkestra eseridir. Birkaç yıl sonra Hans von Bülow Meiningen’de “Serenad” adlı parçasını idare etmiştir. Amerika’da ilk çalınan eseri kendisi yirmi yaşındayken yazdığı “Fa minör” senfonisidir ki 1884’te Theodor Thomas idaresinde “Filarmonik Society” orkestrası tarafından tanıtılmıştır. Richard Strauss 1889-1894 yılları arasında Bülow’dan sonra Meiningen saray orkestrasına şef olmuştur. Burada karakteristik çalgısal, dramatik tarzını yavaş yavaş bulmaya başlamış eserler vermiştir. Buradan sonra Münih Saray Operası orkestrasına üçüncü şef olmuştur. 1889’dan sonra Weimar’a birinci orkestra şefi olarak gitmiş, burada beş yıl boyunca daha çok programlı orkestra eserleri vermiştir. Bu arada rondo formunda “Till Eulenspiegel’in Şen Maceraları”, “Ölüm ve Basübadelmevt” ve “Macbeth” adlı senfonik şiirlerini yazmıştır. Ilk operası 1894’de Weimar’da temsil edilen Wagner etkisinde yazılmış “Guntram”dır. Bundan sonra besteci, Cosima Wagner tarafından Bayreuth’a davet edilmiş ve orada Wagner’in “Tannhaeuser” adlı operasını idare etmiştir. 1895’den sonra Berlin Filarmonik Orkestrası konserlerini idare etmiştir. 1896’da Amerika’ya bir sanat seyahati yapmış ve programlı senfonisi “Sinfonia Domestica”yı New York’da ilk defa olarak çaldırmıştır. Ikinci operası olan “Salome” 1905’te Dresden’de temsil edilmiºtir. Bundan sonra şair Hugo von Hofmannsthal ile işbirliği yapmıştır. Şair besteciye beş farklı opera metni yazmıştır ki bunların arasında “Elektra” ve bestecinin en tanınmış eseri olan “Der Rosenkavalier” bulunmaktadır. Ayrıca “Gölgesiz Kadın”, “Intermezzo”, “Mısırlı Helena”, “Arabella”, “Daphne” operaları da vardır. Yukarıdaki eserlerinden başka çalgısal alanda “İtalya’dan” ve “Alpler” adlı iki senfonisi, ayrıca “Bir Kahraman Hayatı”, “Don Juan”, “Don Quichote”, “Zerdüşt Dedi Ki” adlı senfonik şiirleri vardır. Strauss ayrıca Gluck ve Mozart operaları üzerinde bazı çalışmalarda bulunmuştur. 1894'de oynanan ilk operası “Guntram”ın primadonnası Pauline de Ahna ile evli bulunuyordu. Münih’te ölmüştür. Richard Strauss’un Viyana’lı vals bestecisi Strauss ailesi ile hiçbir yakınlığı yoktur. STRAVİNSKY Igor – (1882-1971) Besteci. Rusya’da Petersburg şehri civarında Oranienbaum kasabasında doğdu. Ülkesinin ritm ve renkleri Fransız impressionism’inin etkileri ile karıºarak orijinal Stravinski sanatının doğuşuna yardımcı olmuşlardır. Rimski – Korsakof ve ayrıca Debussy’nin öğrenciliğini yapmıştır. Bu değerli öğretmenin ölümü üzerine “Chant Funébre” (1908)ini yazmış, gençlik eserlerinden birini, “Fireworks” adlı parlak orkestra eserini onun kızı için bestelemiştir. Bundan sonra Paris’e gitmiş ve burada bir Rus balesinin direktörü olan Diagilef’le tanışmıştır. Bu bale trupu için “L’Orieseau de feu – Ateş Kuşu”, “Petruşka” ve “Le Sacre de Printemps – Bahar Ayini” adlı balelerini yazmıştır. Bütün bu eserler Rus folklorundan alınan motiflerle bezenmiştir. SÜİT - Aynı karakterli dansları içeren eski bir müzik şekli. Süit, Ortaçağ sonlarına doğru bazı dansların sıra halinde çalınmalarından doğmuştur. Böylece dansları gruplandırmak özel bir hava yaratmış ve süit, zamanımıza süregelen bir müzik türü olmuştur. Örneğin önceden, Passamezzo, Pavane, Saltarello gibi dansları içeren süit, 1600 yıllarında Gagliarda, Allemande, Courante danslarından oluşmaktaydı. Onyedinci Yüzyılda en güzel şeklini buldu. Bu yüzyılda süit genellikle şu dansları içeriyordu: Allemande, Courante, Sarabande, Gigue, Süit senfoni ve uvertürlere de etki etmiştir. Bu tür eserlerden Passacaglia, Loure, Gavotte, Menuett, Musset gibi dansları içerenleri vardır. Eskiden süitler genellikle lavta, org, piyano için yazılmışlardır. Orkestra süitleri de bulunmaktadır. Zamanımızda çeşitli dansları içeren bu türden eserler vardır. Bu arada Edward Grieg’in “Peer Gynt – Per Günt” süiti, P. Çaykovski’nin “Cassenoisette –Fındık Kıran” süiti, Eduard Künecke’nin “Dans” süiti meşhur ve popüler müzik eserleridir. Opera eserleri için yazılmış ve birçok dansları içeren bale süitleri de vardır.
  13. R RAHMANİNOF, Sergey – (1873-1943) Piyanist, besteci ve orkestra şefi. Rusya’da Oneg şehrinde doğdu. Rahmaninof ilk müzik eğitimini ve piyano derslerini annesinden almıştır. Öğrenimine Petersburg Konservatuvarında başladı. Moskova Konservatuvarında Siloti, Arenski, Taneyef ve Zveref gibilerinin yanında devam etti. Çaykovski’nin etkisinden ömrünün sonuna kadar kurtulamadı ve onun çizdiği sanat yolundan ayrılmadı. “Aleko” adlı operasını 1892’de yazdı. Bu onun hemen hemen ilk eseridir. 1893’de yazdığı “Prelüd de diyez minör” adlı piyano eseri ile tanındı. Bundan sonra Avrupa’da solist olarak konser gezileri yaptı. Moskova Imperial operası ve Moskova filarmonik topluluğu konserlerini idare etti. Amerika’ya ilk defa 1909 yılında gitti. 1917 ihtilalinden sonra bir daha ülkesine dönmedi. 1918’de ikinci defa Amerika’ya gitti. Ölümünden iki ay önce 1943 şubat ayında Amerikan vatandaşı oldu. Müziği şekil bakımından klasik fakat içerik bakımından romantik bir karaktere sahiptir. California’da öldü. Rahmaninof başlıcaları “Aleko”, “Fransesco da Rimini” ve “Tamahkar Yargıç” adlarını taşıyan operalar, senfonik şiirler, “Paganninin Bir Temi Üzerine Rapsodi” adlı bir eser, üç senfoni, üç piyano konçertosu, birçok prelüdler ve şarkılar bırakmıştır. RALLENTANDO – (İtal.) Yavaşlayarak. RAMEAU, Jean Philippe – (1683-1764) Besteci. Fransa’da Dijon şehrinde doğmuştur, ayrıca müzik yazarıdır. Ilk derslerini fakir bir kilise orgçusu olan babasından almış, sonra İtalya’ya giderek bilgisini ilerletmiştir. Dönüşte birçok Fransız şehirlerinde kalmış. 1732’de Paris’e gelerek yerleşmiştir. Burada yaptığı en önemli görev St. Paul kilisesi orgçuluğudur. 1733’te Lully’den beri Fransız operasının yetkin örneklerinden biri olan “Hippolite et Aricie”yi yazmıştır. Rameau bu eseri ile birçok yenilikler getiriyor, adeta gelenekselleşmiş Lully sanatını yıkıyordu. Bu durum eski Lully operalarının taraftarlarını harekete getirdiyse de, besteci 1760 yılına kadar eser üzerine eser yazarak eleştirileri susturdu. Bu yolda yazdığı diğer sahne eserleri şunlardır: “Les Indes Galantes” (1735), “Castor et Pallux” (1737), “Dardanus” (1739), “Zais” (1748), “Acanthe et Céphise”, “Anacreon”, “Le Temple de la Gloire”, “Les Paladins”. Piyanoda ise devrinin “galant” tarzlı sanat eserlerinin yetkin örneklerini vermiştir: “Piéces de Clavecin”, “Nouvelles suites du piéces de Clavecin” (1736), “Piéces de Clavecin en concerts” (1741). Aynı zamanda bir müzik bilgini olan besteci bu yolda “Traité de l’Armonie” adlı bir eser yazmıştır. Rameau Paris’te ölmüştür. Çağdaşları Bach, Haendel ve diğer besteciler içinde merkezinde yaşaması dolayısıyla rokoko sanatını eserlerinde bütün özelliğiyle yaşatmıştır. 1760’da yazdığı bir yazıda sanat idealini şöyle anlatır: “Gerçek müzik, düşüncelerin ve duygularının bıraktığı izlenimden oluşmalıdır.” Zaten Rameau felsefeyi daima müziğin yanında görerek, buna göre eser vermiştir. RAVEL, Maurice – (1875-1937) Besteci. Fransa’da Ciboure kasabasında doğdu. César Franck’tan sonra Fransız müziğinin Erik Satie, Claude Debussy ve Ernest Chausson ile en tanınmış devrimcilerinden biridir. Ravel, Gabriel Fauré’nin öğrencisidir. Özellikle genç yaştan itibaren Debussy etkisinde kalmıştır. Impressionisme okulunun öğrencisi olan Ravel öğretmeninin etkisini yine aynı tarz eserler yazarak kabul etmiştir. Debussy’nin “Images-Çehreler”ine karşılık “Miroirs-Aynalar”, Debussy’nin “La mer – Deniz”ine “Une Barque sur L’Océan”ını, öğretmeninin “İberia” süitine karşılık “Rhapsodie Espagnole”unu yazmıştır. Ravel annesi dolayısıyla özellikle İspanyol müziği etkisinde kalmıştır. 1910 yılı bestecinin hayatında en önemli tarihtir. Sergeyi Diyagilef adlı bir Rus balesi şefi Ravel’e bir bale müziği ısmarlamış, besteci “Daphnis et Chloé” yi yazmış ve bu tarihten sonra parlamıştır. Ravel Paris konservatuvarından yetişmiştir. 1889’da bu okula gelen Ravel doğrudan doğruya Fauré’nin öğrencisi olmuştur. 1895’te ilk eserini piyano için “Habanera”sını, 1899’da “Pavane pour un Infant Défunte”unu ve 1901’de “Jeux d’Eau” adlı eserini vermiştir. Bir perdelik ilk operası “L’Heure Espagnole – İspanyol Saati” 1911’de oynanmıştır. 1914-1917 yılları arasında “Le Tombeau de Couperin – Couperin’in Mezarı” adlı eserini yazmıştır. 1920’de “La Valse”ı bestelemiştir. 1928’de Amerika ve Kanada’ya gitmiş, piyanist ve orkestra şefi olarak eserlerini çalmıştır. Ravel aynı tarihte Oxford Üniversitesi fahri müzik doktoru olmuştur. 1930’da dansöz İda Rubinstein için en tanınmış eseri “Bolero”yu yazmıştır. Bu İspanyol dansı sekiz ölçülük bir temanın değişik çalgılar ve değişmeyen bir ritmle daimi tekrarıdır. Ravel’in tanınmış eserlerinden biri de Birinci Dünya Savaşı’nda sağ elini kaybeden arkadaşı piyanist Paul Wittgenstein için yazdığı sol el için piyano konçertosudur. REBEC (Rebek) – Arapların “rebab” denilen müzik aletine çok benzeyen bir çalgıdır. Ortaçağda Avrupa’da kullanılmıştır. Yayla çalınırdı. Kemanın atalarından biridir. REGAL – Ortaçağın sonlarında kullanılan bir tür küçük org. REGISTER – Orgda çeşitli ses karakterleri. Bunlar çeşitli sayıda olurlar. Büyük orglarda sayıları çoktur. Içerdikleri ses karakterlerinin farklı adları vardır. REQUIEM (Rekuem) –Katolik mezhebinin bir tür dini müzik şekli. Ölüm duası. RESİTATİF – (İtal. Recitativo) Tek melodi üzerine yazılmış, konuşur gibi söylenen bir tür vokal şekli. RHAPSODIE (Rapsodi) – (Yunanca) Homer epopelerinde görülen bir tür nazım şekli. Klasik müzikte büyük şiirlerin şarkıya uygulanmasıyla doğmuş bir tür müzik şekli anlamına gelirdi. Romantik devrinde ise bir tür çalgısal eser şeklidir. Liszt’in 16 Macar rapsodisi bu türün tanınmış örnekleridir. RHEINBERGER, Joseph – (1839-1901) Münih’te Kraliyet Müzik Akademisi’nde öğrenim görmüştür. 1859’dan sonra aynı okula kompozisyon öğretmeni olmuştur. 1877 saray müzik örgütlerinin idaresine getirilmiş, burada saray orkestrasını ve koroyu idare etmiştir. Rheinberger özellikle kilise eserleriyle tanınmıştır. Ayrıca operalar yazmıştır. RHYTMUS (Ritim) – Kompozisyon tekniğinde ve bir çalgının çalınmasında çok önemli rol oynayan bir ölçüdür. Bir eserin bütün anlamını verir. Dans ve marşlarda belirli ritmler vardır. RIEMANN, Hugo – (1849-1919) Berlin, Tübingen ve Göttingen’de müzik ve müzik tarihi öğrenimi görmüştür. Sonra birçok Alman üniversitelerinde dersler vermiş, müzik anlayışı, tarihi, estetiği üzerine eserler yazmıştır. Özellikle “Müzik Sözlüğü” adlı eseri tanınmıştır. RIMSKI – KORSAKOF, Nikolay – (1844-1908) Besteci. Rusya’da Tişvin şehridne doğdu. Eski nesle bağlı müzik okulu (Glinka, Cui, Borodin, Mussorski) ile Yirminci Yüzyıl Rus bestecileri (Glasunof, Liyadof, Greçaninof) arasında köprülük görevi yapmıştır. Bu büyük sanatçı, halkının müziğini parlak bir enstrümantasyonla karakterize etmiştir. Rimski-Korsakof müziğe altı yaşındayken başladı. Ayrıca ailesi tarafından İmparatorluk Bahriye Akademisi’ne verildi. Bu okulda uzun yıllar süren öğrenimi sırasında bazı kompozisyonlar yazdı. 1865’te deniz subayı olarak katıldığı üç yıl süren bir deniz seyahati sonunda ilk senfonisini Petersburg’da idare etti. 1871’de bahriyeden ayrıldı ve konservatuvara öğretmen tayin edildi. Aynı zamanda bahriye bandoları müfettişi oldu. 1874-1881 yılları arasında Balakiref Okulu direktörlüğünü, 1883-1884 yılları arasında saray korosu ve 1886-1890’da Rus Senfoni Orkestrası şefliğini yaptı. Besteci olarak eserlerinde Rus halk müziğine geniş bir yer vermiştir. Rus-Bizans müziklerinin kendi armoni ve ritmlerine büyük etkisi olmuştur. Orkestra eserleri ve operalarında Berlioz, Liszt ve Wagner etkisi görülür. On beş kadar sahne eseri yazmıştır ki başlıcaları şunlardır: “Psikof’lu Kız”, “Mayıs Gecesi”, “Voyvoda”, “Görünmeyen Kiteç Şehrinin Efsanesi”, “Altın Horoz”, “Mozart ve Salieri”. Ayrıca üç senfoni, senfonietta, nefis senfonik şiirler (Sadko, Şehrazad, Sırp Fantazisi, İspanyol Kaprisi) süitler, uvertürler başlıca çalgısal yaratmalıdırlar. Korsakof bazı oda ve piyano müziği eserleri, koro ve “lied”ler de bırakmıştır. Bir otobiyografisi ve enstrümantasyon kitabı vardır. RISOLUTO – (İtal.) Kuvvetli. ROMANESCA (Romaneska) – (İtal.) Roma melodisi. Onyedinci Yüzyılın vokal ve çalgısal müziğinde kullanılan bir tür tekrarlı bas melodisi. ROMANS – Bir tür vokal şekli, onsekizinci Yüzyıldan sonra çalgısal müzik türü olarak da kullanılmıştır. Fr. J. Gossec 1761’de yazdığı op. 5, 2’nci senfonisi için romans şeklinde bir kısım yazmıştır. ROSSINI, Gioacchino – (1792-1868) Opera bestecisi. İtalya’da Pezaro kasabasında doğdu. Ilk müzik eğitimini soprano olan annesi ve trompetist olan babasından almış, on beş yaşında Bolonya Konservatuvarına okuması için gönderilmiştir. Kısa bir zaman sonra “opera buffo” tarzında operalar yazmaya başlamış, 1810 yılında ilk operası “Demetris ve Polibic”i oynatmıştır. 1813’te Venedik’te “Tancredi” operası oynanmıştır. Ayrıca “L’Italiana in Algieri” operasını oynatmıştır. 1816’da “Sevil Berberi” Roma’da oynanmış, fakat tutunmamıştır. Rossini bundan sonra Viyana, Londra ve Paris’e gitmiştir. 1830 ihtilalinden az önce Fransa Kralı besteciye “Guillaume Tell” operasını ısmarlamıştır. Bu opera bestecinin son sahne eseridir. Bundan sonra “Stabat Mater”ini tamamlamıştır. ROUSSEAU, Jean Jaques – (1712-1778) Filozof, besteci, müzik yazarı. Fransa’da Genf şehrinde doğdu. Ilk müzik derslerini von Warren’dan almış, ayrıca kendi çalışmaları ve Rameau üzerinde yaptığı araştırmalar sayesinde bilgisini ilerletmiştir. 1774’te yazdığı “Les Muses Galantes” adlı operası büyük bir başarısızlığa uğramıştır. Bundan sonra zamanının Fransız müziğini eleştiren bazı kitaplar yazmıştır: “Dissertation sur la musique modern” ve “Lettre sur la musique française” adlıları özellikle önemlidir. Rousseau özellikle Fransız müzik dili ve büyük opera konusu üzerinde durmuştur. “Le Devin de Village” operası bu konulardaki devrimsel fikirlerini yansıtır, ancak bu da birincisinin akıbetine uğramıştır. Fakat filozof bundan da yılmamış, “Pygmalion” adlı bir melodram daha yazmışsa da oynatamamıştır. Müzik bilimi bakımından en önemli eseri “Dictionaire de Musique” adlı sözlüğüdür. Öldükten sonra diğer müzikal çalışmaları, bu arada “Daphnis et Chloé” adlı bir operanın bazı kısımları ve “Les cosolations des miséres de ma vie – Sefil Hayatımın Tesellileri” başlığını taşıyan doksan beş kadar şarkısı yayımlanmıştır. RUBINSTEIN, Anton (1829-1894) Piyanist ve besteci. Rusya’da Vikvatinet şehrinde doğdu. Aslen Yahudi bir aileye mensuptur. Kardeşi Nikolaus ile müzik öğrenimini Berlin’de yapmıştır. Ayrıca Rus sarayı piyanisti, imparatorluk Rusyası Müzik Cemiyeti başkanı olmuştur. “Feramors”, “Şeytan”, “Sulamith” adlı operaları, “Babil Kulesi” ve “İsa” adlı oratoryoları, orkestra oda ve piyano müziği eserleri ve “lied”ler, “Elli Yıllık Hatıralar” adlı bir otobiyografi ve “Pedal Kullanma Tekniği” adlı bir eser bırakmıştır.
  14. Q QUARTETT (Kuartet) – Dört ses veya dört alet için yazılan müzik parçası. Gerek vokal ile gerek yalnız müzik aletleriyle sunulan müzikte en uygun gruplanma şeklidir. Çalgısal oda müziğinin en çok sevilen ve sunulan şekli kuartettir. Kuartet sonat formunda yazılır yani üç veya dört kısımdan oluşur. Eserde yer alan çalgılar yaylı çalgılar ise genelde; 1. keman, 2. keman, viyola, viyolonsel şeklinde sıralanırlar. Bazen dört nefesli çalgı için “nefesli çalgılar kuarteti” veya üç farklı çalgıya piyano eşliğiyle “piyanolu kuartet” yazılır. Yaylı çalgılar kuarteti için en güzel eserleri klasik devir verdi. Bu türün ilk büyük bestecisi Joseph Haydn’dır. Mozart, Beethoven, Schubert gibi besteciler ve onlardan sonra gelen romantik besteciler müzik edebiyatının bu türüne etkili eserler bıraktılar. Ondokuzuncu ve Yirminci Asırların en ünlü yaylı çalgılar kuarteti çalan grupları “genellikle birinci kemacının adıyla anılmak üzere” şunlardır: Schuppanzigh – Qu, Bohemya – Qu, Joachim – Qu, Gürzenich – Qu, Capet – Qu, Gewandhaus – Qu, Budapeşte – Qu, Havemann – Qu, Pro Arte – Qu, Quartetta di Roma, Strub – Qu. QUIETO (Kuieto) – (İtal.) Sessiz. QUINTETT (Kentet) – Beş ses veya beş alet için yazılan müzik parçası. Oda müziği türünün çok sevilen şekillerinden biri olup diğerleri gibi sonat formunda yazılır. Yaylı çalgılar kenteti şu çalgılardan oluşur: (2 keman, 2 viyola, 1 viyolonsel) veya (2 keman, 1 viyola, 2 viyolonsel). Bu şeklin de en önemli bestecileri Viyana klasikleridir. Beethoven, Schubert, Brahms yetkin kentetler bestelemişlerdir.
  15. P P – Piyanoda pedala basılması gereken yerlerde notanın altına konan işaret. Pedal. Piyano – Hafif sesle anlamına gelen ifadenin kısaltılmışı. PACHELBEL, Johann – (1653-1706) Org sanatçısı. Eisenach, Erfurt, Gotha ve 1695’ten sonra doğduğu şehir olan Nürenberg’de çalmış, bir çok eser yazmıştır. PACINI, Giovanni – (1796-1867) 1813 yılında “Anetta Licindo” adlı bir operasıyla büyük bir başarı kazanmış, çağdaşları Rossini, Donizetti gibi bestecilere karşın 60 kadar sahne eserini oynatabilmiş fakat Verdi’nin ortaya çıkmasıyla hemen hepsi bir anda unutulmuştur. PAGANINI, Niccolo – (1782-1840) Kemancı ve besteci. İtalya’da Cenova şehrinde doğmuştur. Babası bir bakkaldı, fakat müziğe sevgisi çok fazlaydı. Niccolo daha çok küçükken babası kendisine mandolin çalmasını öğretmiştir. Ayrıca kemana başlamıştır. On altı yaşında İtalya’da ilk konser turnesine çıktı. Bir konserinden önce kumarda kemanına varıncaya kadar kaybetti. Levron adlı bir Fransız tüccarı sanatçıya bir “Guarnerius” kemanı hediye etti. Paganini konserini ancak bu yolla verebildi. Bundan sonra ömrü bütün Avrupa şehirlerinde başta Viyana, Berlin, Paris, Londra olmaz üzere parlak konserler vermekle geçti ve Levron’un hediye ettiği kemanla yıllarca bütün Avrupa’yı büyüledi. Paganini kemandaki virtuozitesi sayesinde büyük bir ün kazandı. Başlıca eserleri keman için konçerto, sonat ve kaprisleri içerir. özellikle solo keman için “24 Kapris” op. 1, tanınmış eserlerdir. Ayrıca iki keman konçertosu ve “Venedik Karnavalı” gibi varyasyonları vardır. PALESTRINA, Giovanni Pierluigi – (1525-1594) Besteci. İtalya’da Roma civarında Palestrina kasabasında doğdu. Kilise müziğinin ilk bestecisidir. Müziğe doğduğu şehirde yedi yaşındayken koro çocuğu olarak başlamıştır. Ayrıca Roma’da Santa Maria Meggiore kilisesinde öğrenim görmüş ve “maestro” ünvanını almıştır. 1544-1550 yılları arasında ülkesine dönmüş, koro şefliği yapmıştır. Bundan sonra tekrar Roma’ya dönerek St. Pietro kilisesi şapelini idare etmiş ve Papa Julius III. tarafından himaye edilmiştir. Papa Paul IV. ise besteciyi bu görevinden uzaklaştırmış, Palestrina yine burada St. John Sateran kilisesinde orgçuluk ve öğretmenlik yapmıştır. 1571’de tekrar St. Pietro şapeline dönmüş ve bu görevdeyken Katolik kilisesi müziğinin etkili örneklerini yaratmıştır. Roma’da ölmüştür. Başlıca üç yüz kadar motet, doksan üç mes, altmış sekiz offertorian, otuz üç madrigal topyekün dokuz yüz elli kadar eser bırakmıştır. Çok sesli duaları arasında “Missa Papae Marcelli” ve “Improperia” adlıları en etkilileridirler. Palestrina “a capella” sanatının yaratıcısıdır. Bütün eserleriyle devrinin müziğini en yüksek noktasına ulaştırmış, o öldükten hemen sonra opera doğmuştur. Sanatı bütün Alman ve Flaman okulları üzerinde etkili olmuştur. Palestrina Ondokuzuncu Yüzyıl romantik sanatında dahi bazı hamlelerin doğuşlarını etkilemiştir. Hans Pfitzner’in bestecinin eserlerinden ilham alarak “Palestrina” adlı operasını yazmıştır. PARTİSYON – (Alm. Partitur, İtal. Partitura, Fran. Partition d’Orchestre) Orkestra için bestelenmiş bir müzik parçasının müzik aletlerini ve bu aletlere ayrılmış aynı anda çalınması gereken notları gösteren eser. Yalnız bunlar uzaktan görebilmek için büyük çapta basılmışlardır. Partisyon kitaplarında genel bir kural olarak çalgı grupları aşağıdan yukarıya olmak üzere: yaylı, vuruşlu, nefesli, tahta nefesli çalgılar olarak sıralanır. Küçük çapta partisyonlar müzisyenler tarafından bir eserin nasıl çalınacağını takip etmek üzere kullanılırlar. PASSION – Roma’da doğan ve bir tür kilise müziği olan “Liturgie”nin Onüçüncü Yüzyıldan sonra değişmesiyle meydana gelen dini müzik parçası. Genellikle dine ait konuların müzik şeklinde sunumudur. Onaltıncı Yüzyıl sıralarında koro için yazılmış çok sesli passionlar özellikle orijinaldir. J. Walter (1530) tarafından yazılmış “Matthäus – Passion” bu türün en yetkin örnekleindendir. Sonraları Heinrich Schütz ve J. S. Bach gibi besteciler de passion yazmışlardır. K. H. Grauns’un “İsanın Ölümü” adlı eseri bir devrim yapmıştır. PAUSE – (İtal. Pausa, Fran. Pause, İng. Silence) Sessizlik. Belirli bir uzunlukta olup bir müzik aletinin susacağını gösterir. PAVANE (Pavan) – Paduana. Passemezzo ile doğmuş eski bir danstır. PEDAL – (Kısaca: Ped.) Büyük orglarda ayak tuşu görevi görür. Piyanoda sağ ve sol olmak üzere iki tanedir. PENTATONİK – (Yunanca) Beş seslilik. En eski müzik kültürlerinde özellikle Çin ve Yunan müziğinde yedi sesliliğin başlangıcı olarak kullanılmıştır. Bu beş temel ses: Fa, Sol, La, Do, Re seslerinin karşılığıdırlar. Bu sistemde yarım sesler yoktur. Pentatonik sistem hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri tarafından kullanılmıştır. PERGOLESİ, Giovanni Battista – (1710-1736) Besteci. Kısa hayatında dramatik müzikte birçok yenilikler yapmakta başarılı olmuştur. Pergolesi özellikle “Comedia dell’arte” adı verilen klasik İtalyan komedilerinin müzikal ve lirik elemanlarla pekleştirilmesi olan “Opera buffa” tarzının ilk bestecilerinden birisidir. Jesi kasabasında doğmuş, Napoli Konservatuvarında Feo ve Durante gibilerinin yanında öğrenim görmüştür. Ilk operası “Il Maestro di Musica” olup müzikal bir intermezzodur. Aynı tarzda yazılmış olan “La Conversione” adlı eseri 1731 yılında temsil edilmiştir. “La Serva Padrona” ilk defa 1733’te ciddi operası “Il Progionier Superbo”nun ikinci ve üçüncü perdeleri arasında oynanmıştır. Pergolesi’nin dini müziğe ait eseri “Stabet Mater”idir. Ayrıca çalgısal müziğe ait eserleri: Hamisi Prens Stiglione için yazılmış trio sonatları piyano parçaları, senfoniler ve konçertoları vardır. PIANINO – Küçük piyano. PIANO – (İtal.) Hafif sesle. (kısaltılmışı p). PİYANO MÜZİĞİ – Orgdan ayrı olarak başlı başına ilk piyano okulunu Paul Hoftheimer kurmuştur. Öğrencileri Kotter, Kleber de onun yolunda yürümüşler ve bu yolla piyano yavaş yavaş yayılmaya başlamıştır. İngiltere’de Elisabeth devrinde genelde varyasyonlar ve dans parçaları içeren piyano eserleri yazılıyor ve çalınıyordu. Almanya’da Barok devrinden sonra piyano süitleri, Froberger, Kerll, Muffat, Krieger, J. Ch. Bach, Kuhnau gibi virtüözler elinde mükemmel bir şekil aldı. İtalya’da ise bu zamanın en büyük piyanistleri, Frescobaldi, Pasquini, D. Scarlatti; Fransa’da Chamboniéres, L. Marchand ve özellikle Fr. Couperin’di. Piyano sonatları Rameau, Daquin gibi Fransızlar ve Platti, D’Alberti, Paganelli, Rutini gibi İtalyanlar elinde gelişti. PIANOSSIMO – Çok hafif sesle (kısaltılmışı pp). PIZZICATO (Pitsikato) – (İtal.) Kısaltılmışı: Pizz. Yaylı sazlar için kullanılan bir terim. Bu işaret çalıcıya aletin yayla değil, sağ elin parmaklarıyla tellere dokunarak çalınacağını bildirir. POLKA – Bohemyadan doğma çabuk tempolu bir tür ulusal dans. POLONEZ – (İtal. Polacca) Hafif ve yavaş tempolu bir çeşit halk dansı. PRESTO – (İtal.) Çabuk. Prestissimo – Çok çabuk. PRİMADONNA – Birinci bayan. Operalarda birinci partiyi söyleyen solistler için bu terim kullanılır. PROKOFIYEF, Serjey (1891-1953) Besteci. Rusya’da Sonzovka kasabasında doğdu. Vatandaşı Stravinski ve arkadaşı Şostakoviç ile bugünkü modern Rus müziğinin en tanınmış bestecilerindendir. Değişik bir yazış tarzına sahiptir. Klasizm ve yeni empresyonizme kaçan, politonal, halk müziğinden ibaret eserlerle Prokofiyef tanınmaya değer bir bestecidir. Prokofiyef de çok küçükken müziğe yetenek gösteren bir çocuktu. Beş yaşında piyanoda mükemmel galoplar çalıyordu. On yaşındayken yazdığı “The Giant” adlı operası amcasının evinde oynatıldı. Bundan sonra Rimski – Korsakof, Taneyef ve Çerepnin’den ders aldı. Birinci Dünya Savaşı’nda asker olarak hizmet etti. 1918’de terhis olunca Amerika’ya gitti ve orada Chicago operasında “Love for tree Oranges” adlı eserini oynattı. Piyanist olarak konserler veren ve eserlerini çalan Prokofiyef bir süre sonra Paris’e ve oradan da ülkesine döndü. Senfoniler, dört piyano konçertosu, iki keman konçertosu, piyano parçaları, “Çelik Adım” ve “Harika Çocuk” adlı iki bale, İskit süiti, operalar, koro eserleri ve şarkılar yazmıştır. Prokofiyef Walt Disney’in bir filmi için aynı adı taşıyan bir çocuk masalından ilham alarak “Peter and the Wolf – Peter ve Kurt” adlı deklamasyon eşlikli bir orkestra eseri yazmıştır. PSALM – Hıristiyan kiliselerinin bir çeşit solo vokal parçası. Hıristiyan dininin her mezhebinde değişik şekillerde bestelenir ve söylenir. Psalmın Rönesanstan zamanımıza kadar kronolojik olarak büyük bestecileri şunlardır: Lasso, Palestrina, Cl. Le Jeune, H. Schütz, Händel, J. S. Bach, Haydn, Mozart, Schubert, Brahms, Richter, Liszt, Kretzschmar. PSALTERIUM – Ortaçağda kullanılan üçgen şeklinde bir tür mızraplı çalgı. PUCCINI, Giacomo – (1858-1924) Verdi’den beri İtalyan operasının en tanınmış ismidir. Luca’da doğmuş, Bazzini ve Ponchielli yanında müzik öğrenimi görmüştür. Ilk eseri 1884 yılında Milano’da Teatro del Verme’de temsil edilen “Le Villi” operasıdır. Bunu şu operaları izlemiştir: “Manon Lescaut” (1893), “La Bohem” (1896), “Tosca” (1900). Tanınmış diğer operası “Madame Butterfly” 1900 yılında sunulmuşsa da başarısızlığa uğramış, 1904’te tekrar değiştirilerek oynatılmış ve başarılı olmuştur. “La Fanciulla del West” 1910 yılında New York’ta sunulmuş, bir perdelik küçük operaları “Il Tabarro”, “Sour Angelico”, “Gianni Schicchi” de yine ilk defa New York’ta oynanmışlardır. Son operası “Turandot” 1924 yılında bestecisinin ölümü üzerine yarım kalmışsa da Alfano tarafından tamamlanarak 1926’da ilk defa sunulmuştur. Puccini Verdi’nin gençlik dönemlerini hatırlatan bir anlayışı içinde kalmış, sadece sahne realizmine önem vermek ve her sınıf halka hitabeden melodiler bulmak yoluyla başarının sırrını bulmuştur. Eleştirmenler tarafından zaman zaman çok acı bir şekilde eleştirilen bu operalar herşeye karşın popüler karakterleriyle opera sanatını halka indirmek ve sevdirmek bakımından yararlı olmuştur. PURCELL, Henry – (1659-1695) Besteci. İngiltere’nin ilk belli başlı müzik okulunun kurucusu ve bestecisidir. Eserlerinde Anglo-Sakson ruhunun yansımaları göze çarpar. Purcell aynı zamanda ilk İngiliz operasını yazması bakımından da önemli bir sanatçıdır. Bu yolda ilk eseri olan “Dido and Aeneas”ı yirmi bir yaşındayken bir kız okulu için bestelemiştir. Operanın bestesindeki polifonik tarz ve orijinal melodiler metnin karakterini yazılı bir şekle sokmuştur. Koro ve dans sahneleri için ayrıca İngiliz halk müziğinden yararlanılmıştır. Bundan başka Purcell oda müziği eserleri, fantaziler, sonatlar ve cembalo için süitler bestelemiştir. 1694 yılında yazdığı bir teori kitabı vardır. Henry Purcell, kraliyet şapeli orgçularından Thomas Purcell’in oğludur. 1659 yılında Londra’da doğmuştur. Amcası Henry Purcell de Westminster korosu şefiydi. Sanatçı bir süre sonra kraliyet şapeline koro çocuğu olarak girmiştir. Bu arada da J. Blow ve P. Humhrey’den org dersleri almıştır. Yirmi yaşındayken Westminster’e orgçu olarak alınmıştır. Kral İkinci Charles ve ailesi için birçok besteler yapmış ve böylece tanınmıştır. Purcell bundan sonra birçok eserler vermiştir. Bunların başında elli dört opera gelir. Başlıcaları şunlardır: “Theodosius” (1680), “King Arthur” (1691), Shakespeare’in “Bir Yaz Ortası Gecesi Rüyası” adlı eserinden “Fairy Queen” (1692), “The Indian Queen” (1692). Purcell genç yaşta ölmesine karşın pek çok eser yazmış ve bu eserlerde İngiliz müziğini yaratmıştır. İngiltere’nin yetiştirdiği bu besteci Westminster’de gömülüdür.
  16. O OBUA – Nefesli çalgı. Onyedinci Yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanan yeni bir müzik aletidir. Çift veya tek boru, bir dil ve 9 ila 14 arası ses düğmeleri vardır. Modern obua tahtadan, koni şeklinde karakteristik tatlı bir sese sahiptir. Barok zamanında en sevilen müzik aletlerinden biri olan obuanın iki çeşidi vardır: “Oboe d’amore – Aşk obuası” ve “Oboe da caccia – Av obuası”. Bach bu iki çeşit alet için çeşitli eserler yazmıştır. Daha tiz sesli olan “Oboe da caccia”dan İngiliz kornosu denilen müzik aleti doğmuştur. OCKEGHEM, Johannes – (Tahminen 1430-1495) Hollandalı besteci. Dufay’ın öğrencisidir. 1453 yılından sonra Paris sarayında yaşamıştır. Devrinin sayılı bestecilerinden olup dini eserler ve süitler bırakmıştır. OFFENBACH, Jacques – (1819-1880) Besteci. Almanya’da Kolonya şehrinde doğdu. Fransa’da Üçüncü Napoléon devrinin neşeli günlerinde “Vie Parisienne – Paris Hayatı”nı eserlerine başarıyla yansıtmış, operet ve “opéra bouffe”lar yazmıştır. Kendi kendini yetiştirmiştir. Paris’e 1833 yılında gelmiştir. O sırada “chansonette”ler yazmış ve ilk hafif operalarını oynatmıştır. 1855’te “Bouffes Parisienne” adlı tiyatrosunu açmıştır. Ayrıca kendi trupu ile bütün Avrupa’yı gezmiş, 1877’de Amerika’ya da gitmiştir. 1858’de “Orphée aux Enfers – Orfe Cehennemde”, 1864’te “La Belle Hélene – Güzel Hélene”, 1866’da “Barbe Bleu – Mavi Sakal”, “La Vie Parisienne – Paris Hayatı”, 1867’de “La Grande Duchesse de Gerolstein” adlı operalarını yazmıştır. En önemli eseri ölümünden bir yıl sonra, yani 1881’de Paris’te temsil edilen “Les Contes d’Hoffmann – Hoffmann’dan Hikayeler” adlı operasıdır. Bu opera bütün diğer eserleriyle tezat olarak romantik ve lirik bir hava taşır. OKTAV – Sekiz sesten oluşan başlıca ses dizisi. Do sesinden başlayarak bir sonraki do sesine kadarki aralık. OKTET – sekiz alet için yazılmış müzik parçası. OP – (Lat. Opus - Eser) Müzik sanatında yazılan eserlerin sayısı bu adla anılır. OPERET – “Singspiel” denilen müzikli komik konulu sahne eserlerinin olgun şekli. ORATORYO – Çeşitli konuları içeren düzenli eserlerin koro ve orkestra için bestelenmiş şekli. Oratoryonun konularının genelini dini eserler oluşturur. Eski müzik sanatının en önemli kollarından biridir. Operanın doğmasında önemli rol oynamış, sonraları yerini tamamıyla bu sanata bırakmıştır. Oratoryo solo parçaları koro ve orkestrayla orijinal bir etki yaratır. Eski oratoryonun ustası Händel’dir. Sonraları geçen yüzyılın başında Haydn’ın yazdığı “yaradılış” ve “Mevsimler” oratoryoları bu türün şaheseri olmuşlardır. Romantik bestecilerden; Liszt, C. Franck Elgar, Bruch, Pfitzner oratoryo bestelemişlerdir. ORFF, Carl – (1895-1982) Besteci. Almanya’da Münih şehrinde doğdu. Yeni Alman beste okulunun tanınmış sanatçılarından biridir. Münih müzik akademisinde öğrenim görmüş, ayrıca Kaminski’den kompozisyon dersleri almıştır. Halen “Bach Birliği”nin direktörü, aynı zamanda iyi bir orkestra şefidir. Kantatlar, “Carmina Burana” adlı bir oratoryo, orkestra eserleri ve “Der Mond – Ay” adlı bir opera bestelemiş ve ayrıca Monteverdi’nin eserleri üzerinde çalışmalarda bulunmuştur.
  17. N NOCTURNE (Noktürn – (Fran.)) Gece parçası. Lirik şekilde piyano parçalarının önemlilerinden biri. Piyano müziğinde sık rastlanan kompozisyon parçasıdır. Almanya’da önce Field tarafından yazılan noktürn’ün en önemli bestecisi piyanonun lirik şairi Chopin’dir. NOTA – Müzik yazısı. En eski nota yazısına yani, seslerin işaretlerle ifade edilmesine eski Yunan ve Roma medeniyetlerinde rastlanır. Bu zamanlarda sesleri şimdi bile tamamıyla okunmayan bir yolla, yazı harfleriyle işaretliyorlardı. Bizansın müzik yazısı aksanlarla idi. Bu tarz zamanımızda kullanılan notanın temeli olmuştur. Buna “neumen” denir. Melodideki seslerin yükselmesini iki eğri çizgiyle veya noktalı eğri çizgiyle ifade ediyorlardı. Bunların adları “acutus, gravis, secondicus”du. “Neumen” denilen bu yazının gelişimi birçok aşamalardan geçti. Bunların en önemlisi Guido Arezzo tarafından bulunan renkli çizgilerdir. Renklerin sarı veya kırmızı olması anahtar görevi görüyor ve notlar çizgi aralıklarına yazılıyordu. Daha sonra Cermen ve Roma usulü “neumen” yazısı kullanıldı. Nihayet Onikinci Yüzyılın dört köşe notaları “nota quadrata” en mütekamil şeklini aldı. Bunlar bugünkü notalara benzer kare şekilli işaretlerdi. Ondördüncü Yüzyılda “Ars Nova – Yeni Sanat” devri bunları çoğalttı ve çeşitlendirdi. Nihayet 1600 yıllarında artık bugünkü şekil ortaya çıkmıştır.
  18. M MACHAUT, Guillaume de – (1300-1377) Ortaçağ sonlarının Avrupa’lı şair ve müzikçisi. Özellikle “Ars Nova” sanatının ilk bestecilerindendir. Johanns von Luxemburg, Johanns von der Nomandie ve Fransa Kralı Beşinci Charles’ın saraylarında yaşamıştır. Machaut, kilise müziği eserleri bırakmıştır. MACKENZIE, Alexandre Sir – (1847-1935) Mac Faren’in okulundan İngiliz besteci. 1888-1924 yılları arasında Royal Academy of Music’i ve uzun yıllar Filarmoni Topluluğu’nu yönetmiştir. “Rose of Sharon” (1884) oratoryosu tanınmış eserlerinden biridir. Mackenzie ayrıca koro, piyano ve org eserleri “lied” ve operalar bırakmıştır. MADRIGAL – Pastoral şekilde bir tür şiir şekli. MAHLER, Gustav – (1860-1911) Öğrenimini Viyana’da yapmış besteci. Ayrıca besteci ve orkestra şefi olarak Kassel, Prag, Leipzig, Budapeşte, Hamburg, Viyana (1897-1907 yılları arasında saray operası direktörü olarak) ve New York’ta (1909’dan sonra Metropolitan operası orkestrası şefi olarak) yaşamıştır. Mahler 9 senfoni (10.uncu bitmemiş), “Das Lied von der Erde” adlı bir orkestra ve koro eseri ve birçok “lied”ler yazmıştır. Viyana Filarmonik Orkestrası’nın şefliğini yapmıştır. MANDOLİN – Tahtadan, lavta şekilli mızraplı çalgı. MARAIS, Martin – (1656-1728) Fransa doğumlu gamba virtuozu. Lully’den kompozisyon dersleri almıştır. 1685’ten 1727 yılına kadar Ondördüncü Louis’nin sarayında kalmıştır. Gamba için “piéce”ler ve trio sonatları bırakmıştır. MARŞ – (İtal. Marcia. Fran. Marche) Marş eski asker şarkıları ve trampetlerinin ahenkli ölçülü müziğinden doğmuştur. Fransız besteci, Lully yetkin marşlar yazmıştır. Marşların; geçit marşı, hücum marşı, bayram marşı gibi çeşitleri vardır. MAZAS, Jaques Féréol – (1782-1849) Fransız keman virtuozu ve pedagogu. Baillot’nun okulundandır. Bazı keman düetleri ve op. 60 etüdü eserleri arasındadır. MAZURKA – Polonyalıların bir tür ulusal dansı. MELODRAMA – Müzik eşliğinde oynanan dram. Tarihi eski Yunanlara kadar dayanır. MELOGRAPH (Melograf) – Nota yazma makinesi. İlk defa Onsekizinci Yüzyılda M. von Creed ve J. F. Unger tarafından yapılmıştır. Tuşları piyano gibi olup bütün sesleri yazabilir. 1906’da Kromar, 1913’te Koppensteiner tarafından en iyi ve kullanışlı şekli yapılmıştır. MENDELSSOHN, Arnold – (1855-1933) Genç romantik Alman müziğinin tanınmış kişiliklerinden biridir. Berlin’de Kiel ve Grell yanında öğrenim görmüş, 1919’da Berlin Güzel Sanatlar Akademisi üyeliğine seçilmiştir. 3 senfoni, oda müziği eserleri bırakmıştır. MENDELSSOHN – BARTHOLDY, Félix – (1803-1847) Besteci ve orkestra şefi. Hamburg’da doğmuş, ilk konserini dokuz yaşındayken vermiştir. On yaşında bestelediği bir psalm’ını Berlin’de Singakademi’de çaldırmıştır. İlk öğretmenleri Zelter ve H. Berger’dir. Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı eserinin müziğini yapmıştır. Eser 1826 yılında yazıldı. Tamamlandıktan bir yıl sonra ilk defa çalındı. İngiltere’de, piyanist ve orkestra şefi olarak konserler verdi ve özellikle kendi eserlerini idare etti. 1834’de Düsseldorf şehir müziği direktörü ve ertesi yıl Leipzig Gewandhaus konserleri şefi oldu. Burada Robert Schumann ve Félicién David ile 1843 yılında Leipzig Konservatuvarını kurdu. Sophie Jeanrenaud ile evlenmesinden kısa bir süre sonra Leipzig’de öldü. Mendelssohn, beş senfoni (en meşhurları “İskoç” ve “İtalya” adını taşyanlardır), konser uvertürleri “Sakin Deniz ve Mesut Seyahat”, “Fingal Mağarası” iki piyano bir keman konçertosu, birçok piyano ve org parçaları, oda müziği eserleri, "Paulus” ve “Eliah” adlı iki oratoryo, birçok koro parçaları ve şarkılar bırakmıştır. MENUET – (İtal. Minuetto) Eski Fransız dansı. Rokoko zamanında toplantı ve balolarda oynanılırdı. Menuet klasik müzikte de rol oynadı. Özellikle üç büyük Viyana klasiği Haydn, Mozart, Beethoven ayrı menuet’ler yazdıkları gibi her tür eserlerinde özellikle senfonilerinde kullandılar. MESSE – Dua. MESTO – (İtal.) Kederli bir tarzda. MEYERBEER, Giacomo – (1791-1865)Yahudi Besteci. Berlin’de doğdu. Ondokuzuncu Yüzyılda opera sanatına verdiği romantik, müzikli dramlarıyla tanınmıştır. Asıl adı Jacob Liebmann Beer olup, küçük ismi Jacob’un İtalyanca karşılığı olan “Giacomo”yu önce bir lakap olarak kullanmış, ayrıca benimsemiş ve soyadını da değiştirmiştir. İlk önceleri tipik İtalyan operası örnekleri vermiş, ayrıca Fransız “grande opéra”sı tarzında dramlar bestelemiştir. Meyerbeer gençken C. M. von Weber’le uzun süre dostluk yapmış, bu olay onun eserlerinde Weber etkisinin yerleşmesine sebep olmuştur. Hayatının büyük bir kısmını Paris’te geçirmiştir. Burada yazdığı eserlerinin başında şu dört operası gelir: “Şeytan Robert” (1831), “Les Huguenots” (1836), “Peygamber” (1849) ve “Afrikalı Kadın” (1865). Bu arada ülkesine bazı seyahatler yapmış, “Das Feldlager in Schlesien” adlı operası Almanca olarak 1843’te Berlin’de temsil edilmiştir. Eserin ilk temsilinde baş kadın rolünü geçen yüzyılda “İsveç Bülbülü” adı ile tanınmış soprano Jenny Lind oynamıştır. Meyerbeer bir ara Berlin’de Kraliyet Operası orkestrası şefliği de yapmış, bu arada Wagner’in “Rienzi” ve “Uçan Hollandalı” adlı operalarını oynatmıştır. Eserleri dünyanın hemen her yerinde temsil edilmiştir. MEZZO – (İtal.) Yarı, yarım. MEZZOFORTE – (İtal.) Yarı kuvvetli. MODULATION (Modülasyon) – Bir müzik makamından diğerine geçiş. MOLTO – (İtal.) Çok. MOTIV (Motif) – (Lat. Mevere hareketten) Eski müzik teorilerine göre en küçük melodi parçası. Rousseau sözlüğünde motifi psikolojik olarak “bestecinin temel fikrini ifade eden parça” diye anlatır.
  19. L LA – Kullandığımız gamın altıncı sesinin adı. LALO, Eduard – (1823-1892) Lille’de doğmuş Fransız besteci. Aslen İspanyol bir aileden gelmedir. Paris Konservatuvarında Habeneck yanında öğrenim görmüştür. “Le Roy d’Ys” adlı operası ve “Namouna” adlı balesi ile başarı kazanmıştır. Keman ve orkestra için ulusal özellikleri olan bazı eserler yazmıştır; “Norveç Fantezisi”, “Rus Konçertosu”. Bunların arasında en tanınmışı, yine keman ve orkestra için yazılmış olan “Symphonie Espagnole” adlı eseridir. LÄNDLER – Güney Almanya’da Alp memleketlerinde oynanan kıvrak halk dansı. Ländler valsin babası sayılır. Schubert bu türde çok güzel müzik parçaları yazmıştır. LASSO, Orlando di, (Roland de Lassus) – (1532-1594) Belçika’da Mons kasabasında doğmuş besteci. Müzik sanatına koro çocuğu olarak başladı. On üç yaşındayken İmparatorluk Generali Ferdinand Ganzoga’nın himayesine girdi. Bundan sonra birçok seyahatler yaptı. Bu arada özellikle İtalya’ya giderek Milano, Napoli ve Roma’da uzun süre kaldı. Bu şehirde 1553 yılına kadar orkestra şefliği yaptı. İki yıl sonra tekrar ülkesine döndü. 1556 yılına kadar Anvers’te kaldı. Lasso son olarak 1560 yılında Münih’e gelmiş, ölümüne kadar orada saray şapelini idare etmiştir. Lasso’nun en çok başarılı olduğu branş kilise müziğidir. 1584 yılında basılan “Buss” psalmları, 516 adet metot içeren “Magnum Opus Musicum” adlı albümü bu yolda en tanınmış eserleridir. Lasso aynı zamanda devrinin sanat müziğine ait eserler vermiş, bu yolda “willanel”ler, “chanson”lar, “madrigal” ve “lied”ler bırakmıştır. Bunların geneli dört veya beş ses için yazılmıştır. LEGRENZI, Giovanni – (1626-1690) Kuzey İtalya’nın operada tanınmış bestecilerinden 1685 yılında Venedik’te San Marco kilisesi şapelini idare etmiş, ayrıca aynı şehir konservatuvarında yönetici olmuştur. Legrenzi ilk opera yazarlarından biridir. 17 sahne eseri oratoryoları ve kantatları vardır. Çalgısal müzik eseri olarak kilise ve oda sonatları bırakmıştır ki bu türlü eserler ayrıca Corelli tarafından geliştirilmiştir. İtalyan bestecisinin bir temi üzerine org için bir füg bestelemiştir. LEITMOTIV – (Alm.) İlk defa Hans von Wolzogen tarafından kullanılan müzikli dramlara ait bir tür kompozisyon tekniği. Richard Wagner bunu etkili kullanmıştır. Kendisi buna “melodik an” veya “temel tema” adını vermiştir. Eserde sık sık geçer ve dinleyiciye belirli bir tezi, olayı veya kişiyi hatırlatır. Leitmov, romantik müzikte özellikle programlı müzikte senfoni ve senfonik şiirlerde kullanılmıştır. Berlioz, Çaykovski, Liszt’in ve Richard Strauss’un bu tür eserlerinde özellikle göze çarpar. LIBRETTO – (İtal.) Opera metni, opera kitabı. Eskiden bu gibi eserler başlıca şair ve yazarlar tarafından yazılırdı. Fransa’da; Quinault, İtalya’da; Zeno ve Metastasio en ünlü metin yazarlarıydı. Sonraları büyük yazarların piyes ve romanları da opera metni olarak düzenlenip bestelendi. Richard Wagner operalarının müziğini ve metnini kendisi yazmıştır. LIED – Hem müziği, hem şiiri lirik olan bir tür şarkı. Özel tarzlarda yazılmış olanları olduğu gibi marş, dans ve halk liedleri vardır. İlk lied şekilleri Almanya’nın gezginci şarkıcıları olan Minnesänger ve Meistersingerler tarafından söylenirdi. Ondördüncü Yüzyıldan itibaren lied bazı müzik aletlerinin eşliğiyle çalınıp söylenmeye başlandı. O zaman en önemli lied bestecileri; Hofhaimer; Dietrich, Senfi ve Hassler’dir. Onaltıncı Yüzyıldan itibaren lied İtalyan kanzonettalarının ve madrigallerinin etkisinde kaldı. Onyedinci Yüzyıldan itibaren Heinrich Albert, Dedekind, Harsdöffer, Vötter ile tekrar değerlendi. 1753’te Berlin Okulunun etkisiyle yeni bir şekli, Prusya lied’i meydana çıktı. Sonra gelen bestekarlar özel olarak birçok liedler bestelediler. Bunların başında Beethoven gelir. Sonraları Schubert, Schumann, Liszt, Wagner, Brahms, Hugo Wolf, Richard Strauss bu türde önemli eserler bestelediler. LISZT, Franz (von), - (1811-1886) Macaristan’da, Raiding şehrinde aslen Alman olan bir aileden doğan piyanist, besteci. Müzik öğretimine çok küçük yaşta başlamıştır. Ayrıca Czerny, Salieri, Paer ve A. Reicha yanında çalışmıştır. Bir çok Avrupa şehirinde piyano virtüözü olarak konserler vermiştir. Bu arada İstanbul’a da gelmiş, Dolmabahçe sarayında konser vermiş, padişah tarafından bir nişan almıştır. Yine bu seyahatlerin birinde Kontes Marie d’Agoult ile evlenmiş, bu birleşmeden sonradan Richard Wagner’in karısı olacak kızı Cosima doğmuştur. 1848’den sonra Weimar’a gelen Liszt orada yerleşmiştir Bu arada Richard Wagner ile tanışmış, genç besteciyi her bakımdan desteklemiştir. Liszt 1850 yılında Wagner’in ünlü operası “Logengrin”in ilk temsilinde orkestrayı idare etmiştir. Bir yandan birçok eserler yazarken, diğer taraftan yetenekli sanatçıları tanıtmaya ve korumaya çalışmıştır. “Yeni Alman Okulu”nu kurmaya karar veren genç müzikçileri teşvik ediyordu. Bu okula dahil bestecilerin başında Hans von Bülow, Peter Cornelius, A. Ritter, Bronsart, Draesecke geliyordu. 1858’de idare ettiği Peter Cornelius’un “Barbier von Bagdad” adlı operasının başarısızlığa uğraması üzerine Roma’ya gitmiş, uzun süre dini bir çevre içinde yaşadıktan sonra 1869 yılında Weimar’a dönmüştür. Bundan sonra tekrar öğretmenliğe devam etmiştir. Liszt Bayreuth’daki Wagner festivali sırasında ölmüştür. Liszt’in hemen her çeşit piyano kompozisyonları vardır. Beethoven’ın senfonileri ve Berlioz’un fantastique senfonisi üzerine çalışmaları, 19 Macar Rapsodisi ve “Mi Bemol Majör” ve “La Majör” konçertoları ve “Si Minör” piyano sonatı bunların başında gelir. Bunların yanında senfonik şiirleri de vardır: “Dağda duyulanlar”, “Tasso”, “Prelüdler”, “Orpheus”, “Prometheus”, “Mazeppa”, “Bayram Sesleri”, “Hamlet”, “Hunların Savaşı”, “İdeal”, “Beşikten Mezara Kadar”. Büyük üstadın ayrıca “Bir Faust Senfonisi” ve “Dante” adlı iki orkestra eseri daha vardır. “Graner Bayram Duası”, “Macar Taç Giyme Duası”, “Christus” ve “Azize Elisabeth’in Efsanesi” oratoryolarından başka bu yolda dini şarkılar ve 60 kadar “lied” bırakmıştır. Kitaplarının hemen hepsi Fransızca yazılmış olup başlıcaları şunlardır: “Richard Wagner’in Lohengrin ve Tannhaeuser Operaları”, “Uçan Hollandalı”, “Frédéric Chopin”, “Berlioz ve Harold Senfonisi”, “R. Schumann”, “Çingeneler ve Macaristan’daki Müzikleri”. LÜBECK, Vincent – (1654-1740) Zamanının pek tanınmış org virtuozlarındandır. Önceleri Stade’de, sonraları Hamburg’da Nicolai kilisesinde çalmıştır. Org için prelüdler ve fügler bırakmıştır. LULLY (Lulli), Jean Baptiste – (doğ. 1632) Fransız, opera bestecisi. İlk operanın yazıldığı şehir olan Floransa’da doğmuştur. 1646’da Duc de Guise tarafından ahçı yamağı olarak Paris’e götürülmüştür. Orada orgçu Métru, Roberday ve Gigault’dan keman, piyano ve kompozisyon dersleri almıştır. Ayrıca “24 Violons du Roi – Kralın 24 Kemanı” adlı orkestraya kemancı olarak girmiş, 1652’de aynı orkestranın şefi olmuştur. Besteciliğe saray balesine eserler yazarak başlamıştır. Bu sıralarda özellikle Moliére ile işbirliği yapmıştır. Bu tarihten itibaren yazdığı operalarla başarı elde etmiştir. Bu eserlerde trajedi kuralları, özellikle deklamasyon üzerinde durmuştur. Ayrıca resitatifleri, dekorları ve sahne realizmi ile operada büyük yenilikler yapmıştır. Operalarının metinleri zamanının ünlü şairi Philipp Quinault tarafından yazılmakta idi. Lully’nin başlıca eserleri şunlardır: “Bacchus ve Amour’un Bayramları” (1672), “Cadmus ve Hermione” (1673), “Alceste” (1674), “Thésée” (1675), “Atys” (1676), “Pérsée” (1682), “Phaéton” (1683), “Amadis de Gaul” (1684), “Armide” (1686). Lully operalarının içerdiği yeni elemanların başında danslar ve özellikle çok kuvvetli olan dans sahneleri, uvertürler ve uvertür süitleri gelir. LURE – Çok eskiden kullanılan bir tür nefesli saz. LYRA – Eski Yunanların kullandığı kitharis şeklinde bir tür mızraplı saz. Lyra bugün kullanılmakta olan yaylı sazların atalarından biridir. LYRA, Justus Wilhelm – (1822-1882) Osnabrück’de doğmuştur. Bir çok şarkı bestelemiştir.
  20. K KADANS – (Lat. Cadere – düşmek) Solo müzik aleti için yazılmış büyük eserlerin, örneğin konçertoların bir cümlesi sona ererken çalınan veya çalınması için bir solist tarafından bestelenen parça. Kadans, bazen eseri yazan tarafından bestelenir. Örneğin Beethoven piyano konçertoları için kadanslar yazmıştır. KAMERA (Camera) – (İtal.) Odo. Alla camera (Ala kamera) – Oda müziği tarzında (Oda müziği için). KANTO (Canto) – (İtal.) Şarkı. KANON – Çok sesli bir tür müzik parçası. İki, üç veya daha çok seslerin aynı melodiyle birbiri arkasından aynı zamanda çalınması veya söylenmesi. KANTAT – (İtal. Cantata) Tek sesle yahut koro ile sunulan ses partisinin genellikle aletlerin eşliğiyle söylenmesi. KANTOR – (Lat.) Kilise şarkıcısı. Kilisenin doğuşundan beri, dini ilahi ve şarkıları söyleyen özel olarak yetiştirilmiş şarkıcılara denir. KAPELLMEISTER – (Alm.) Orkestra şefi. KEISER, Reinhardt – (1674-1739) Alman barokunun önemli opera bestecisidir. Leipzig Thomas Okulu’nda okumuş, 1683’te Hamburg’a gitmiştir. Orada “Basilius” adlı eseri ilgi görmüştür. “Adonis”, “Pomona”, “Claudius”, “La Forza di Virtu”, “Masannielleso”, “Octavia”, “Almira” gibi operaları bu başarıyı devam ettirmişlerdir. 1723 – 1728 yılları arasında Kopenhag Saray Orkestrası şefliği yapmış, hayatının son yıllarını Hamburg’da geçirmiştir. Keiser, 120 opera, kantat, oratoryo ve pasyon bestelemiştir. KIEL, Friedrich – (1821-1885) Vestefalyalı müzikçi. Prens Witgenstein’in şapelinde bulunmuş, öğrenimini Berlin’de Dehn yanında tamamlamıştır. Stern Konservatuvarına öğretmen olmuş, 1870’de yüksek müzik okuluna öğretmen olarak tayin edilmiştir. Kiel Sanat Akademisi üyesidir. Asıl uamanlığı oda ve koro müziği üzerindedir. Op. 16, 51 keman, op. 12, viyolonsel sonatları, op. 24, 33, 34, 65 piyano trioları, op. 43, 44, 50 piyano kuartetleri, op. 75, 76 piyano kentetleri özellikle tanınmıştır. Koro eserleri, “İsa” oratoryosu, “Missa Solemnis” 2 “Requiem”, “Stabat Mater” eserleri arasındadır. KLARINET – Tahtadan bir borudan ve ağızlıktan oluşan nefesli müzik aleti. İlk defa 1690 sıralarında Nürnberg’li müzik aletleri ustası Charistoph Denner tarafından yapılmıştır. Önce iki ses düğmesinden oluşan klarnet sonraları, Onsekizinci Yüzyılda on sekiz delik ve on üç düğmeye kadar gelişmiştir. Daha kalın seslisi basklarnettir. Klarnet önce Onsekizinci Yüzyılda Güney Almanya ve Paris operaları orkestralarında kullanılmıştır. Stamitz 1755’te yazdığı senfonide kullandı. Mozart 1764’ten sonra bu alet için çok güzel solo eserler yazmıştı. KLAVIER – (Alm.) Piyano. KLEIN, Bernhard – (1793-1832) Cherubini okulundan Alman besteci Kolonya’da doğmuş ve orada bir süre kilise orkestrası şefliği yapmıştır. 1818’de Berlin’e gelmiş, 1820’de Kilise Müziği Enstitüsüne kompozisyon öğretmeni olmuştur. Kilise müziği eserleri özellikle oratoryoları ile tanınmıştır. En bilinenleri : “Hiob”, “Jephta”, “Davit” isimlileridir. KLEMETTİ, Heikki – Finlandiyalı besteci ve orkestra şefi. Helsinki ve Berlin’de öğrenim görmüştür. Suomen Launu adlı koro birliğinin yöneticiliğini yapmış, 5 büyük dua ve birçok kilise müziği eserleri bestelemiştir. Klemetti, ayrıca bir “Koro Şarkıları Öğretim Kitabı” yayımlamıştır. KLINGLER, Karl – (doğ. 1879) Keman tarihinin önemli isimlerinden biridir. Salzburg’da doğmuştur. 1903’te Berlin Yüksek Müzik Okulunda öğretmen olmuştur. 1905 yılına kadar öğretmeni Joachim’in kuartetinde viyola çalmış, bu tarihten sonra kendi adını taşıyan kuartetini kurmuştur. KNEIP, Gustav – (doğ. 1905) Zamanımızın tanınmış bestecilerinden biridir. Kolonya Konservatuvarının öğrencisidir. Burada Abendroth, Unger yanında yetişmiş, Alman radyolarında tonmeisterlik ve Kolonya’da halk müziği üzerine uzmanlık yapmıştır. “Heiodor”, “İsa’nın Çocuğu”, “Dünya Seyahati” adlı operalar, kantatlar, oratoryolar ve “lied”ler yazmıştır. KODALY, Zoltan – (1882-1947) Macar bestecisi. H. Kössler’in öğrencisidir. Müzik bilimcisi ve folklorist olarak tanınmıştır. Uzun süre Budapeşte Üniversitesi yöneticiliğini yapmıştır. Birçok koro eserleri vardır: “Macarpslam”, orkestra eserleri, “Hary Janos’a Müzik”, pek çok halk şarkıları çalışmaları, oda müziği eserleri (Yaylı triosu, yaylı kuartetleri ve cello sonatları) ve Macarca birkaç operası vardır. Kodaly, yine vatandaşı Bartok ile zamanımızın önemli bir folkloristiydi. Özellikle kendi halkının ve Balkan ülkelerinin halk müziği üzerinde yaptığı araştırma ve çözümlemelerle tanınmıştır. KOMPOZİTÖR – Besteci. KONÇERTO – Çeşitli bölümleri olan ve orkestra ya da solo için yazılmış eser biçimi. Kliseden doğma bir biçimdir. Orkestra eşliğinde solo sunumla bugünkü şeklini almıştır. Vivaldi ve Bach bu şekle esas karakterini vermişler, sonradan yetişen büyük besteciler çeşitli aletler için konçertolar bestelemişlerdir. Orkestra solist (ler) söyleşisi anlamına gelir. KONSERVATUVAR – Müzik öğretimi için kullanılan büyük okullar. İlk konservatuvar İtalya’da, Napoli’de kurulan S. Maria di Loreto’dur. Sonra Almanya’da da böyle bir okula ihtiyaç duyulmuş ve 1775’te Württemberg’de ilk konservatuvar kurulmuştur. Fransa’da ilk olarak 1795’te Paris’te kurulmuştur. Sonra bu okullar bir çok şubeye ayrılmış, şan ve bazı müzik aletleri için özel konservatuvarlar kurulmuştur. Dünyanın en büyük konservatuvarları ve açılış tarihleri şunlardır: Londra’da “Royal Academy of Music” (1823), “Bruxelles Şehir Konservatuvarı” (1830), İspanya’da “Maria Christina Konservatuvarı” (1830), Macaristan’da “Milli Konservatuvar” (1834), İsviçre’de “Genfer Konservatuvarı” (1836), Amerika’da “New England Konservatuvarı” (1953) ve “Musical College in Chicago” (1867). KONTRPUVAN –Birden daha çok sesi birbiriyle örüp bir müzik parçası yapmak. KONZERTMEISTER (Konsermayster) – (Alm.) Orkestrada birinci kemanı çalan sanatçı. KORO – Çoksesli bir müzik parçasının bir grup tarafından hep bir ağızdan söylenmesi. Başlıbaşına çocuk, kadın ve erkeklerden oluşur ve bazen de karışıktır. KÖSSLER, Hans – (1853-1926) Rheinberger’in okulundan besteci ve teori öğretmeni. Dresden ve Kolonya’da ve ayrıca Budapeşte Müzik Akademisinde kompozisyon öğretmenliği yapmıştır. (İlki 1883-1908, sonra 1920-1925) yılları arasında). Eserleri Brahms’ınkilere büyük bir yakınlık gösterir. Kössler 2 senfoni, senfonik varyasyonlar, “Güzelliğe Himn”, “Silvester Çanları” adlı koro eserleri, yaylı kuarteti ve kentetleri, “lied”ler ve bir opera bırakmıştır. KREUTZER, Konradin – (1780-1849) Albrechtberger’in okulundan besteci. Stuttgart Donaueschingen. Kolonya ve Viyana şehirlerinde uzun süre orkestra şefliklerinde bulunmuştur. Viyana’da bulunduğu tarihlerde Beethoven’ın arkadaşı olmuştur. Onun 9.uncu senfonisinin provalarında bulunmuş, bazen idare etmiştir. Yine Beethoven için şair Grillparzer’in “Melusine” adlı eserini müzikleştirmiştir. Kreutzer’in en tanınmış kompozisyonları Ludwig Uhland’ın şiirleri üzerine bestelediği “lied”leridir. Dünyaca tanınmış eseri “Nachtlager von Granada” adlı operasıdır. KREUTZER, Rudolphe – (1766-1831) Aslen Alman kanından büyük Fransız kemancısı. Johann Stamitz’in öğrencisidir. 1783’ten sonra Paris’te birçok değişik müzik ödevlerinde bulunmuştur. 1795’te konservatuvara profesör, 1801’de orkestra şefi, 1817’den sonra büyük operada orkestra şefliği, ayrıca Napoléon’un, 1815’ten sonra da Onsekizinci Louis’in oda müzikçiliğini yapmıştır. Kreutzer’in adı bugün, Ludwig von Beethoven’ın kendisine ithaf ettiği op. 47 kendi ismini taşıyan keman ve piyano sonatı sayesinde yaşamaktadır. Kreutzer’in kırk iki kadar etüdü keman öğretiminde yararlıdır. KRIEGER, Adam – (1634-1666) Tanınmış Alman “lied” bestecilerindendir. Halle’de S. Scheidt yanında öğrenim görmüştür. Leipzig’de Nicolai kilisesinde iki yıl kadar orgçuluk yapmış, ayrıca Dresden prenslik orkestrası şefi olmuştur. Krieger, Alman “lied”inin tanınmış isimlerindendir. KRIEGER, Johann – (1651-1735) J. Philipp Krieger’in kardeşi ve öğrencisidir. Greiz ve Eisenberg’de saray orkestraları şefliği yapmış, 1681’den sonra Zittau şehrine müzik direktörü olmuştur. Org ve piyano için parçalar ve süitler bırakmıştır. KRIEGER, Johann Philipp – (1649-1725) Nuremberg’de doğmuştur. Alman barok devri operasının tanınmış isimlerinden biridir. İlk öğrenimini Kopenhag’da, ayrıca Venedik’te Rosenmüller ve Roma’da Pasquini yanında yapmıştır. Bayreuth, Halle (1677) ve Weissenfels (1680)’de orkestra şefliklerinde bulunmuştur. Org, orkestra ve kilise eserleri ve elli kadar da opera yazmıştır.
  21. J JANNEQUIN, Clement – (1485-1560) Paris’te ve Bordeaux’da yaşadı. Lorrain kardinalinin ve Duc de Guise’in hizmetinde bulundu. 395 adet “chanson”u ile programlı “chanson”un önemli isimlerinden biri olduğu görülür. Marignano savaşına katılmış, savaşa ait “chanson”lar yazmıştır. “La Guerre – Savaş”, “La Bataille de Renty – Renty Savaşı”, “Le Prise de Boulogne – Bolonya’nın Zaptı” gibi. Ayrıca sokak hayatına ve doğaya ait şarkılar da yazmıştır. “Kuşların Şarkısı”, “Kırlangıç” gibi. JAQUES – DALCROZE, Emile – (doğ. 1865) Viyana’da doğmuştur. Aslen Fransız İsviçre’sindendir. Viyana’da Fuchs ve Bruckner’in ve Paris’te Delibes’in öğrencisi olmuştur. 1910’da ritmik jimnastik metodunu yayımlamış ve Dresdende Hellerau Enstitüsünde uygulamaya sunmuştur. Daleroze, besteci olarak da operalar, koro parçaları, “lied”ler, orkestra ve oda müziği eserleri yazmıştır. Ritmik metodunu aydınlatan kitapları vardır.
  22. I IMPROMPTU (Empromptu) – (Lat. Impromptu) Klasik tarzda yazılmış serbest şekilli fantazi parçası. 1820’den sonra piyano müziğinde de kullanılmaya başlanmıştır. IMPROVISATION (Emprovizasyon) – Doğaçlama. Notasız, yazılı bir parçaya benzemeden, müzik kurallarına uygun bir şekilde herhangi bir müzik çalsıyla seslendirmeye denir. Organistler sanatlarını yaptıkları emprovizasyonlarla gösterirlerdi. Büyük Bach’ın oğlu organist Emmanuel Bach “Serbest Fantazi” adlı bir makalesinde: “Zamanımızın org edebiyatının en önemli sanatının emprovizasyon olduğuna eminim”, diyor.
  23. H HARMONIUM – 1810’da Fransız Grélé tarafından yapılan ve geliştirilen, piyanoya, ses ve kullanış bakımından orga benzeyen müzik aleti. HARPA (yahut ARP) – (Fran. Harpe. Alm. Harfe) Harpanın atası olan on iki telli müzik aleti. Milattan 3500 yıl önceye ait Ur harabelerinin kazısında görüldü. Karakterini değiştirmeden zamanımıza kadar gelen en eski müzik aleti harpadır. Fakat şekilce değişerek bugünkü çok sesli ve büyük müzik aleti olmuştur. Harpayı geliştirmekte Fransız Sébastienne Erar’ın büyük rolü oldu. Sébastienne Erar, alete piyano gibi pedal da ilave etti. Ton değişmelerinde önemli rol oynayan bu pedallar, yedi tane olup üçü sol ayak ve dördü sağ ayak içindir. Harpa ses ve şekil bakımından çok zarif görünüşe sahip olduğundan tercihen kadınlar tarafından çalınır. Orkestrada önemli rol oynar. Gluck’un “Orfeo”sunda, Beethoven’in “Promethius” balesinde vardır. Bundan başka Spontini, Rossini, Boildieu, Berlioz en önemli eserlerinde kullanmışlardır. HARTMANN, Johann Peter Emilius – (1805-1900) Danimarkalı besteci. İlk müzik öğrenimini ülkesinde yapmış, ayrıca Avrupa’da Spohr ve Marschner’den ders almıştır. 1867’den sonra Gade ve Paulli ile beraber Kopenhag Konsevatuvarını idare etmiştir. İskandinav Milli Romantik Okulunun önderlerindendir. Eserleri arasında, “Karga”, “Korsanlar”, “Küçük Christine” (Andersen’den) gelir. Ayrıca baleler, senfoniler, uvertürler, oda müziği eserleri, “lied”ler ve piyano eserleri bestelemiştir. HASSE, Johann Adolf – (1699-1783) Begedorf’da doğmuştur. Lübeckli müzikçi bir aileden gelmiştir. Venedik’te ölmüştür. Galan tarzında İtalyan rokoko operasının önemli isimlerindendir. Kısa bir zaman Hamburg Operasında tenor olarak çalışmış, ayrıca Napoli’ye giderek Porpora ve A. Scarlatti’den ders almıştır. 1723’te “Tigrane” adlı operasıyla besteci olarak tanınmıştır. 1727’de Venedik’te bir müzik okulununyönetimini almış, 1731'de karısı ile beraber Dresden operasına orkestra şefi olarak girmiştir. 1757’ye kadar orada kalmış, hayatının sonlarını Viyana ve İtalya’da geçirmiştir. 65 opera, 14 Intermezzi, 12 oratoryo, ayrıca kilise eserleri, oda ve piyano müziği, konçertolar, orkestra parçaları bestelemiştir. HASSE, Karl – (doğ.1883) Saksonya’da Dohnau’da doğmuş, Leipzig’de Thomas kilisesinde çalışmış, orada Kiehl, Nikisch ve Ruckhardt ile arkadaş olmuş, Straube ve Reger’den müzik, Kretzschmar ve Riemann’dan müzik bilimi öğrenimi görmüştür. Ayrıca Heidelberg’de organistlik, 1909’da Chemintz’de kantorluk, Osnabrück ve 1919’da Thübingen Üniversitelerinde müzik direktörlüğü yapmış, 1935’de Kolonya’da Ren Yüksek Müzik Okulu’na direktör olmuştur. Eserleri: “Prens Öjen İçin Senfonik Varyasyonlar”, “Kurlan Uvertürü”, “Prelüd ve Pasakaglia”, ”Süit” op. 37, solo keman ve orkestra için konçerto parçası, birçok koro eserleri, oda müziği eserleri, yaylı kuartetleri, triolar, kentetler, org eserleri, piyano parçaları, “lied”ler ve ayrıca “Max Reger” ve “Alman Müzik Hayatından” adlı kitapları vardır. HAYDN, Michael –Joseph Haydn’ın beş yaş küçük kardeşi. Viyana’da Stephan kilisesinde şarkıcılık yapmış, Grosswardein’da orkestra şefliği yapmıştır. 1762’den sonra Salzburg’da orkestra şefi ve orgçu olarak çalışmış ve orada ölmüştür. Duaları, erkek sesi için çok sesli koro parçaları ve senfonileri vardır. HERMANN, Hugo – 1896’da Ravensburg’da doğmuştur. Berlin ve Stuttgart Yüksek Müzik Okullarında öğrenim görmüştür. Reutlingen’de koro şefliği yapmıştır. Hermann, bir çok koro parçaları, bir okul operası, bir oda senfonisi, klarnet için “Toccata Gotica”, bir cembalo ve bir keman konçertosu, flüt parçaları ve “lied”ler bestelemiştir. HINDEMITH, Paul – 1895 HANAU doğumludur.1906 da ilk müzik eğitimine başlamış 1912 de Arnold Mendhelssohn’la kompozisyon çalışmıştır. Hitler iktidarı ile birlikte Hindemith için zor günler başlamış, 1934 yılında İsviçre’de yaptığı bir konuşma üzerine Nasyonal Sosyalistler tarafından yoğun eleştirilere hedef olmuştur. 1935 yılında çalıştığı Yüksekokuldan süresiz izinle ayrılmıştır. Hindemith’in o sıralarda henüz tamamladığı 1. Piyano sonatının yanına ülkesinden ayrılmak zorunda oluşunun kendisine verdiği acıyı yansıtan şu notu düştüğünü görüyoruz: “ Friedrich Hölderling’in ‘Der Main’ adlı şiiri bu sonatların bestelenmesinde ilham kaynağım olmuştur.” Bu şiirin, bestecinin o sıralarda çektiği ızdırabı yansıttığı söylenmektedir. Bu çalkantılı dönem içersinde Hindemith’e Furtwaengler aracılıyla Türk hükümetinden bir öneri gelmiştir. Bu teklif Türk müzik hayatının Avrupa düzeyine getirilmesinde Hindemith‘in katkı yapması şeklindedir. Çünkü o tarihlerde Türkiye Cumhuriyeti’nde bir batılılaşma anlayışı ve pek çok kurumun bulunduğu noktadan daha ileriye götürülme çabaları yoğunlaşmıştır. Paul Hindemith, bu anlayış içinde yapılan bu öneriyi memnuniyetle kabul etmiş ve 1935 Nisan’ından Mayıs 1935 ortalarına dek Türkiye’de bulunarak çalışma yürütmüştür. İstanbul Ankara ve İzmir’e giderek bölgesel müzikleri incelemiş, Türk müzik adamlarıyla konserler vermiş ve Almanya’ya döndükten sonra da Türk Müzik Yaşamının Kalkınması Üzerine Öneriler başlıklı kitabı yayınlamıştır. Bu kitabın ilk çoğaltımının Berlin –Steglitz’deki bir matbaada mumlu kağıda yazılıp yapılmış olması ve mavi bir kapakla basılmış olması yüzünden adı Mavi Kitap olarak da anılmaktadır. Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulmuştur. Bu Mavi Kitap‘ta Hindemith belirgin bir şekilde Avrupa müzik kültüründen yola çıkarak Türkiye için çok önemli uyarı ve önerilerde bulunmuştur. Türkiye’de müzik eğitimin esaslarının Geleneksel Türk Halk Müziğine dayanması ve Türk Halk Müziğinin özgünlüklerinin ele alındığı bir çalışmanın yapılması ve bunun bir kitap olarak yayınlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Bunun yapılmaması durumunda sağlıklı bir müzik eğitimi gerçekleşemeyeceğini ve zorunlu olduğunu söylemiştir. Türkiye’de müziğin büyümesi için yaygınlaşmasını önerdiği batı müziği orkestra çalgılarından ihtiyaç duyulanları ve Türkiye‘de bulunmayanları Almanya’da kendisi satın almış ve Alman müzik adamları ile diğer sanat insanlarını Türkiye’ye yönlendirmiştir. Hindemith‘in Türkiye‘ye davet ederek gelmelerini sağladığı sanat adamları şunlardır : Carl Ebert, Dr. Praetorius, Eduard Zuckmayer, Markowitz, Licco Ammar. Bunun yanısıra Ankara Devlet Konservatuvarının kuruluşunu sağlamış, o dönemde Türk Müzik hayatı için çok önemli olan Müzik Öğretmeni Okulununun ( Musik-i Muallim Mektebi‘nin) kurularak mükemmelleşmesi doğrultusunda öneri ve katkılar gerçekleştirmiştir. Ankara’daki Devlet Konservatuvarının Müzik Bölümü de Hindemith tarafından, kurulmuştur. Bu konservatuvar Ankara Cebeci semtindeki Müzik Öğretmeni Okulunun sahası içinde 1937 yılında ve kısmen Hindemith’in önerileri doğrultusunda yapılandırılmıştır. O zamanlar bu okulun ek binaları Hindemith’in direktifleri yönünde inşa edildiğinden ve Paul Hindemith’in bu inşaata önem vererek sürekli denetlemesi gerekçesiyle çalışanlar ek binalara esprili bir biçimde Hindemith Katedrali adını takmışlardı. Bununla beraber Hindemith‘in önerisiyle Türkiye‘ye çağırılan yukarıdaki isimler de Türk Müzik ve Sahne Sanatlarına büyük katkılar sağlamış, Türkiye‘nin Müzikte ve Sahne Sanatlarında başarmak istediği devrimsel değişimi üstlenerek sorumluluk ve ciddiyetle bu yönde çalışmışlardır. Bu sanat adamlarının bir bölümü bu ülkenin Devlet Konservatuvarının ve ilk Müzik Öğretmeni Okulunun kurulmasını, bir kısmı Devlet Tiyatrosunun ve Opera Balesinin kurulmasını, bir kısmı ise Devlet Orkestrasının yapılanmasını sağlayarak örgütlemişlerdir. Çoğu kendi içinde iletişim halinde çalışan bu isimlerin kuruluşunu sağladıkları bu kurumlara yansıttıkları ekoller bugün hala etkisini hissettirmektedir. Hindemith, 1936 yılı Mart-Mayıs, 1937 de Şubat-Ekim ve Kasım aylarında daha önceki önerilerini denetlemek, sonuçlarını gözlemlemek üzere Türkiye’ye tekrar gelmiştir. 1936 daki Almanya’ya dönüşünde karşılaştığı yoğun baskılar onun için zor olmuş 1938 de belli etmeksizin hazırlanarak İsviçre’ye göçmen olarak gitmiş, oradan da Amerika’ya geçmiştir. 1946 da Amerikan vatandaşlığını elde etmiş, bu süreçten sonra özgürce çeşitli seyahatlere çıkma olanağı bulmuş, konserler vermek üzere geldiği İsviçre‘de hastalanmış ancak eşinin önerisiyle hastalığının 10 gün sonrasında geri döndüğü Frankfurt’da 28 Aralık 1963 yılında Marienkrankenhaus hastanesinde ölmüştür. HOFFMANN, Ernst Theodor Amadeus – (doğ. 1776) Königsberg’de doğmuştur. Besteci ve aynı zamanda şairdir. İlk müzik derslerini doğduğu şehirde orgçu Pabielski’nin yanında yapmış, Berlin’de hukuk öğrenimi sırasında Reichardt’la beraber müzik çalışmıştır. 1808-1813 yılları arasında tiyatro besteciliği ve orkestra şefliği yapmış, bu arada bir senfoni, piyano sonatları, oda eserleri ve dini parçalar bestelemiştir. Ayrıca sahne eserleri de yazmıştır: “Maske”, “Mizah”, “Neşeli Müzikçiler”, “Sonsuz Hayat Suyu”, “Aurora”, “Aul”. 1813-1814 yılları arasında ise Fouqué’nin bir teksti üzerine “Undine” operasını yazmıştır.
  24. G G – sol sesi. Gabrielli, Giovanni (1557-1612). İtalyan besteci, amcası Andrea Gabrielli'’in öğrencisi olmuştur. Andrea Gabrielli 1585’te Venedik’te St. Mark’s kilisesinde baş orgçu olarak çalışmıştır. Giovanni Gabrielli’nin eserlerine “Sacred Symphonies” ve ses ve çalgılar için diğer kilise müzikleri, çalgılar için müzikler, org çalışmaları dahildir. Schütz’ün öğretmenidir. GERHARD, Roberto (1896-1970). İspanyol besteci, 1938’den sonra İngiltere’de yaşamıştır, Pedrell ve Schoenberg’in öğrencisidir. “The Duenna” operası (Sheridan’dan sonra, radyo için), 4 senfoni, keman konçertosu, mezzo-soprano ve iki vurmalı çalgı için Edward Lear’ın ‘The Akond of Swat’ının düzenlenmesi, orkestra olmadan 8 çalgı (akordiyon da dahil) için “Konçerto”, eski İspanyol müziklerinin düzenlenmesi çalışmalarına dahildir. GERSHWIN, George (1898-1937). Amerikalı piyanist ve besteci. Bir çok popüler şarkı bestelemiştir, özellikle konser çalışmalarına jazz fikirlerini uygulamıştır. “Rhapsody in Blue” (1924), piyano konçertosu, “Cuban Overture”, “An American in Paris”, “Porgy and Bess” operası, piyano preludleri çalışmaları arasındadır. R. Goldmark’la çalışmıştır ama daha çok kendi kendini eğitmiştir. Başarısız bir beyin ameliyatı sonucunda ölmüştür. GIBBONS, Orlando (1583-1625). İngiliz besteci, orgçu. Babası William, kardeşleri Edward, Ellis ve Ferdinando, oğlu Christopher da müzisyendir. Cambridge, King’s Kolejinde koro çocuğu olmuş daha sonra da Chapel Royal ve Westminister Abbey’de org çalmıştır. 40 anthem ve diğer kilise müzikleri, “The Silver Swan” gibi madrigaller, “In Nomines” ve yaylılar için başka eserler, org parçaları çalışmaları arasındadır. GIORDANI, Tommaso (1730-1806). İtalyan besteci, Dublin ve Londra’da çalışmıştır. İtalyanca ve İngilizce 50’den fazla opera bestelemiş, Sheridan’ın “Eleştiri”si için şarkılar yazmıştır. GIUILIANI, Mauro [Giuseppe Sergio Pantaleo] (1781-1829). İtalyan gitarist ve besteci. 3 gitar konçertosu, gitar ile oda müziği çalışmaları, gitar veya piyano eşlikli şarkılar, vb. bestelemiştir. GLAZUNOV, Alexander [Konstantinovich] (1865-1936). Rus besteci. 8 senfoni ve bir tane de bitmemiş senfoni ki bu ilk defa 1948’de Moskova’da sunulmuştur; piyano (2), keman, saxaphon için konçerto; “Karnaval” uvertürü,; “Mevsimler”in de dahil olduğu baleler; piyano parçaları; şarkılar bestelemiştir. Rimsky-Korsakov’un öğrencisi olmuştur ve öğretmeninin ulusal yaklaşımından farklı olarak romantik bir fikir geliştirmiştir. St Petersburg Konservatuarının yöneticisi olmuş ama 1928’de buradan ayrılmıştır. Paris’e yerleşmiş ve burada ölmüştür. GLUCK, Christoph Willibald [von] (1714-87). Alman besteci, Bavyara’da doğmuştur, aslen Bohemyalı olduğu düşünülmektedir. 1745’te Londra’da, 1773-9 arasında Paris’te yaşamış, sonra Viyana’ya yerleşmiş ve orada ölmüştür. Opera alanında devrimci fikirleri vardır, özellikle müziğin dramatik ihtiyaçalara hizmet etmesinin önemini vurgulamıştır ve bunu “dry Recitative” ile göstermiştir, ayrıca “Alkestls”i (1767) fikirlerini yansıtan operasıdır. “Orpheus” operası gibi bunun da orjinali İtalyanca’dır ancak daha sonra ikisi de Fransızca’ya çeveilmiştir. Diğer operaları “Iphıgenia in Aulis”, “Iphigenia in Tauris” ve “Armida”dır ve hepsi Fransızcadır. 45’ten fazla sahne exeri bestelemiş ayrıca çalgısal parçalar yazmıştır. GODARD, Benjamin Louis Paul (1849-95). Fransız besteci, kemancı. “Jocelyn” ve başka 7 opera, orkestral çalışmalar, 100 kadar şarkı eserleri arasındadır. GOEHR, Alexander - İngiliz (1932 Almanya doğumlu) besteci. R. Hall’ın ve Messiaen’in öğrencisi olmuştur. 1976’da Cambridge’de profesör olmuştur. Küçük orkestra için Senfoni (önceden yanlıış olarak Küçük Senfoni diye adlandırılırdı); keman konçertosu; 3 yaylı çalgılar dörtlüsü, “A Little Cantata of Proverbs” (Blake’ın metniyle); “Arden Ölmeli “ operası ve “Naboth’s Vineyard” gibi müzik tiyatrosu çalışmaları eserleri arasındadır. Babası orkestra şefi ve besteci Walter Goehr’dir (1903-60). GOUNOD, Charles [François] (1818-93). Fransız besteci, Paris Konservatuarı'n’a Halévy ve diğerlerinin öğrencisi olmuştur, burada “Roma ödülü”nü kazanmış ve bu yüzden Roma’da 3 yıl geçirmiştir, daha sonra da Paris’te kilise orgçusu olmuştur. Bir ara rahip olmaya çalışmıştır. “Faust” (1857) operasıyla önemli bir başarı kazanmıştır. Aynı zamanda orkestra şefidir, Londra ‘da geçirdiği 1870-75 yılları arasında şimdi Royal Choral Society’ olan orkestrayı yönetmiştir. Daha sonra dini müzik yazmıştır, örneğin, “The Redemption” oratoryosu. Bunların dışında “Romeo ve Juliet” ve 12 başka opera, 9 Clavier mass ve başka kilise müzikleri, bir çok şarkı, 3 senfoni, Bach’ın “The Well Tempered” ve “Funeral March of Marionette”nin ilk preludü üzerine “Meditation” eserleri arasındadır.
  25. F F A G O T – Kamıştan yapılan nefesli çalgı. Onaltıncı yüzyılda doğan bu alet, iki birbirine yapışık uzun borudan ve “S” şeklinde bir ağızlıktan oluşur. Orkestrada önemli rol oynar ve nefesli çalgılar için yazılmış oda müziği eserlerinin hemen hepsine girer. Bir oktav daha derin olan “kontra *****” en derin ve kalın nefesli çalgıdır. Viyana klasikleri fagotu eserlerinde kullanmışlardır. Haydn’ın “Yaratılış” ve “Mevsimler” oratoryolarında, Beethoven’in 5 ve 9.uncu senfonilerinde karakteristik bir rol oynar. FALLA, Manuel de (1876-1946). İspanyol besteci, piyanist. 1913’te yazdığı operası “Yaşam Kısadır” (La vida breve) ile ün kazanmıştır. Daha sonra “Üç köşeli şapka” ve “Büyücüyü sev” balelerini yazmıştır. Bu eserlerinde ve “İspanya’nın bahçelerindeki geceler” ile “Fantasia Bética” (piyano için) bestelerinde İspanyol halk müziğinden etkilenmiştir. “ysta Peter’in Kukla Gösterisi” adlı kukla operasında ve klavsen konçertosunda İspanyol halk müziğinin etkileri daha az görünmektedir. Sonraki çalışmaları da neokalsik eğilimindedir. Diğer çalışmaları ise şarkılar, piyano parçaları ve gitar için bir kaç eserdir. 1938’den itibaren Arjantin’e yerleşmiş ve orada ölmüştür. “Atlantis” operası ölümünden sonra E. Halffter tarafından tamamlanmıştır. FANFAR – (Fran. Fanfare. İtal. Fanfara) Askeri ve av müziğinde nefesli çalgılarda kullanılan işaret. FANTASIE (Fantazi) – (İtal. Fantasia) Serbest şekilde yazılmış müzik parçası. FIEDLER, Max –Uzun süre Berlin filarmonik orkestrasının konserlerini yönetmiştir. Bundan sonra Amerika’ya gitmiş, Boston senfonik konserlerini yönetmiştir. 1916’dan sonra Essen’de müzik müdürü olmuştur. Bir senfoniden başka, oda müziği eserleri, liedler ve piyano eserleri bırakmıştır. FINALE – Bir bestenin (senfoni, sonat, konçerto, v.s. gibi) son kısmının adı. FINE – (İtal.) Bir müzik parçasının . Alfine – Sondan. FISCHER, Johann Kasper Ferdinand –Barok dönem füg tarzının önemli isimlerinden biridir. 1715’te “Ariadne Musica” adında yayınladığı eserindeki org için 20 prelüd ve füg Fischer’in tanınan bir bestesidir. FLAGEOLET (Flajole) – En yüksek sesli flüt. FLAUTO – (İtal.) Flüt. FLÜGEL – (Alm.) Üç köşeli, kuş kanadı biçiminde piyano. Kuyruklu piyano. FLÜT – Nefesli müzik aleti. Tahta veya madenden olanları ve uzun, kısa bir çok şekilleri vardır. Bir borudan ve üzerindeki ses düğmelerinden oluşur. Borunun ucundaki delikten üflenen nefesle çalınır. Flütün tarihi çok eskilere dayanır. Eskiden ordu müziğinde ve gençlik örgütlerinde kullanılırdı. Bugün orkestrada uzun madeni flüt ve tahtadan, bir oktav daha yüksek sesli flüt yani pikolo flüt (piccolo flauto) kullanılmaktadır. FORTE – Kuvvetli. FRESCOBALDI, Girolamo – (1583-1643). İtalyan besteci. Antwerp’te ve daha sonra (1608-28 arası) Roma’da ST. Peters’ta org çalmıştır. St. Peters’ta 30000 kişilik bir seyirci grubunun önünde çaldığı haberi yayılmıştır. Org ve klavsen için toccatalar, fügler, ricercari, vb. yazmıştır. Alman müziği ve başka müziklerden etkilenerek bestelerini yapmıştır. Ayrıca motetler, madrigaller, vb. de yazmıştır. FUGATO – Füg kuralları ile yazılmış müzik parçası. FUGE (Füg) – Çok sesli bir tür müzik parçası. Tema birbirini izleyen belirli seslerden oluşur. Birinci ses temaya önderlik eder, ikincisi değişiktir, tekrar eden birinci sesten sonra gelen diğer üçüncüsü melodiyi tamamlar. Fz. – İtalyanca “forzato” (kuvvetli)nin kısaltılmışı.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.