Zıplanacak içerik

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Savaş illaki fiziki verilmez. Her alanda Milli ( Ulusal )düşünmek Milliyetçi ( Ulusallıkçı )olmaktır.
  2. Arjantin ile BB'nin savaşı ne savaşı idi ?
  3. Eğer, o Milletin tanımında Etnik içerik varsa öyledir. Yoksa değildir.
  4. Demokrasilerde haklar ve özgürlükler herkes için talep edilir. Yalnızca kendi etniği için savaş vermek etnisitenin siyasete taşınmasıdır.
  5. Nihilizm Birey Bilincinin, Birey Bilinci de Siyasi Felsefede Liberalizmin ön koşuludur. Liberalizm de Ekonomide Kapitalizm yorumu ile birlikte, Milli pazar gerektirir. Bunun için de etnikten, dinilikten arınmış Millet siyasi yapısı Kapitalizmi maksimize eder. Nihai hedefi bu olan, eğer devrim ile bu koşulları sağlamak istiyorsa birey bilincine sahip yurttaşlar için alt ve üst yapı kurumlarını oluşturmak zorundadır. Bananeci bireyleri oluşturmak için bananeci davranmak sonuç vermez.
  6. Milleti olmayan Modern Devlet yoktur. Millet herhangi bir değer üzerinden kader ortaklığı temelinde bir siyasi yapının toplumsal tabanı iken, Milliyet bu tabana mensubiyeti ifade eder. Yalnızca etnisiteye mensubiyeti değil. Türküm demek modern anlamda siyasi temelli birliği kabul etmek bilincine, modern toplumsallaşma bilincine sahip olmak demektir. Bu toplumsallaşma bilincine sahip olmak da birey olmakla, birey bilincine sahip olabilmekle mümkün olur. Onun dışında Kültürel / Etnisite bilincinin siyasi yapı ile bir ilişkisi bulunmaması gerekir Modern bir Millet içerisinde. Modern Milliyetçilik farklılıkları yok saymaz. Eger bir kisi kendisine "ben turkum" diyor ve bunu "herkes turktur" e tasiyorsa; BİREY BİLİNCİNE DOLAYISIYLA MODERN TOPLUMSALLAŞMA BİLİNCİNE SAHİP DEMEKTİR. TÜRK OLMAK / OLABİLMEK İLE TÜRKÜM DEMEK / DİYEBİLMEK AYNI BİLİNÇTEN KAYNAKLANIR. Ancak bu bilinç olursa Modern Milleti oluşturan etnisite unsurları çatışmadan, bölünmeden, emperyalizm tarafından ayrıştırılamadan yaşayabilir.
  7. Alıntının kenarındaki oka tıklanarak mesaja gidilebilir. Bunu daha önce de söylemiştim.
  8. Değildir. İngilterede Din Reformu İç Savaştan öncedir.
  9. Chanak Crisis From Wikipedia, the free encyclopedia The Chanak Crisis, also called the Chanak Affair and the Chanak Incident, in September 1922 was the threatened attack by Turkishtroops on British and French troops stationed near Çanakkale (Chanak) to guard the Dardanelles neutral zone. The handling of the crisis by the British cabinet was a major contributor to the downfall of British Prime Minister David Lloyd George. In addition, it was the occasion of the Canadian government's first assertion of diplomatic independence from the United Kingdom. The crisis was a major factor for the Statute of Westminster 1931, which determined that the Dominions of the British Commonwealth would have independence in foreign policy. The Events[edit] The Turkish troops had recently defeated Greek forces and recaptured Izmir (Smyrna) on 9 September and were advancing on Constantinople in the neutral zone. The British Cabinet met on September 15, 1922 and decided that British forces should maintain their positions. On the following day, in the absence of Foreign Secretary Lord Curzon, certain Cabinet ministers issued a communiquéthreatening Turkey with a declaration of war by Britain and the Dominions, on the grounds that Turkey had violated the Treaty of Sèvres. On 18 September, on his return to London, Curzon pointed out that this would enrage the Prime Minister of France, Raymond Poincaréand left for Paris to attempt to smooth things over. Poincaré, however, had already ordered the withdrawal of the French detachment at Chanak, but persuaded the Turks to respect the neutral zone. Curzon reached Paris on September 20, and after several angry meetings with Poincaré, reached agreement to negotiate an armistice with the Turks.[1] The British public were alarmed by the Chanak episode and the possibility of going to war again. It did not help that Prime Minister David Lloyd George had not fully consulted the Dominion prime ministers. Unlike the case eight years earlier, when World War I broke out, Canada in particular did not automatically consider itself active in the conflict. Instead, Prime Minister Mackenzie King insisted that the Canadian Parliament should decide on the course of action the country would follow. By the time the issue had been debated in theCanadian House of Commons, the threat at Chanak had passed. Nonetheless, King made his point: the Canadian Parliament would decide the role that Canada would play in external affairs and could diverge from the British government.[2] The other Dominion Prime Ministers also gave no support, nor did the Serbs, Italy or Romania.[1] On 23 September, the British cabinet decided to abandon East Thrace to the Turks. On 28 September, Mustafa Kemal told the British, he had ordered his troops to avoid any incident at Chanak and agreed to a peace negotiation, nominating Mudanya as the venue. The parties met there on 3 October and agreed to the terms of the Armistice of Mudanya on 11 October, two hours before British forces were due to attack. The Turks may have been persuaded to agree by the arrival of British reinforcements.[1][3] Consequences[edit] Lloyd George's rashness resulted in the calling of a meeting of Conservative MPs at the Carlton Club on 19 October 1922, which passed a motion that the Conservative Party should fight the next general election as an independent party. This decision had dire ramifications for Lloyd George, as the Conservative Party made up the vast majority of the 1918–1922 post-war coalition. Indeed, they could have made up the majority government if it were not for the coalition. Lloyd George also lost the support of the influential Curzon, who considered that the Prime Minister had been manoeuvring behind his back. Following the Carlton Club decision, the MPs voted 185 to 85 for ending the Coalition. Lloyd George resigned as Prime Minister, never to return as a major figure in party politics.[4] British and French forces were ultimately withdrawn from the neutral zone in summer 1923, following the ratification of the Treaty of Lausanne. References[edit] 1.^ Jump up to:a b c Macfie, A. L. "The Chanak Affair (September–October 1922)", Balkan Studies 1979, Vol. 20 Issue 2, pp 309–341. 2.Jump up^ Dawson, Robert Macgregor. William Lyon Mackenzie King: 1874–1923 (1958) pp 401–16 3.Jump up^ Harry J. Psomiades, The Eastern Question, the Last Phase: a study in Greek-Turkish diplomacy (Pella, New York 2000), 27-36. 4.Jump up^ Darwin, J. G. "The Chanak Crisis and the British Cabinet", History, Feb 1980, Vol. 65 Issue 213, pp 32–48. Çanakkale Krizi Vikipedi, özgür ansiklopedi Çanakkale Krizi (İngilizce: Chanak Affair), Türk kuvvetlerinin 9 Eylül 1922'de İzmir'e girmesinden sonra, Eylül 1922'de İngiliz-Fransız kontrolündeki Boğazlar Tarafsız Bölgesi'ne ilerlemesiyle ortaya çıkan siyasi ve askeri bir krizdir. Bu kriz, Birleşik Krallık BaşbakanıDavid Lloyd George'un iktidarını kaybetmesine sebep oldu. Buna ek olarak, Kanada hükümeti bu kriz ve sonrasında Birleşik Krallık'tan diplomatik olarak bağımsız davranmaya başladı. Ayrıca bu kriz İngiliz Milletler Topluluğu'na üye devletlerin dış işlerinde serbest bırakılmasının önünü açan 1931 Westminster Tüzüğü'nün oluşmasında en önemli etkenlerden biri oldu. Kriz[değiştir | kaynağı değiştir] İzmir'in 9 Eylül 1922'de kurtuluşundan sonra Türk Ordusu'na bağlı bağlı birlikler Çanakkale'den başlayan tarafsız bölge üzerinden İstanbul'a doğru ilerlemeye başladı. Birleşik Krallık Bakanlar Kurulu, 15 Eylül 1922 tarihinde bir araya geldi ve İngiliz kuvvetlerinin konumlarını koruması gerektiğine karar verdi. Ertesi gün, Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un yokluğunda, bazı kabine bakanları Türkiye'ninSevr Antlaşması'nı ihlal ettiği gerekçesiyle, İngiltere ve dominyonları tarafından Türkiye'yi bir savaş ilanı tebliği ile tehdit etti. 18 Eylül'de Fransa'da bu konuyu görüştükten sonra ülkesine geri dönen Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa Başbakanı Raymond Poincaré tarafından geri çağrıldı. 20 Eylül'de tekrar Fransa'ya gelen Curzon'a Poincaré, Çanakkale'de bulunan Fransız birliklerinin derhal geri çekilmeye başladığını bildirdi ve ateşkes yapılması için sert bir dille azarladı.[1] İngiliz halkı, Çanakkale'de Türklerle tekrar savaşa gitme olasılığı ile paniğe kapıldı. Dominyonlar, Başbakan David Lloyd George'un bu konu hakkında danışmaması üzerine hiç bir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar. Kanada Başbakanı Mackenzie King, durumun 8 yıl önce patlak veren I. Dünya Savaşı'ndan farklı olduğunu, asker gönderebilmek için Kanada Meclisi'nin karar vermesi gerektiğini açıkladı.[2] İtalya, Romanya ve Sırbistan da Çanakkale'ye savaşmak için herhangi bir kuvvet göndermeyeceklerini açıkladılar.[1] 23 Eylül'de toplanan Birleşik Krallık Bakanlar Kurulu, Doğu Trakya'yı Türkiye'ye terk etme kararı verdi. Bunun üzerine Türk Ordusu Başkomutanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, herhangi bir olayı önlemek için orduya emir verdi. Ayrıca ateşkes görüşmeleri içinMudanya'yı teklif etti. Taraflar, 3 Ekim'de Mudanya'da bir araya geldi. 11 Ekim'de ateşkes şartları İngilizlerin takviye kuvvet alması üzerine 2 saatlik bir gecikmeyle Birleşik Krallık tarafından kabul edildi. Türkiye, bu takviyenin herhangi bir mukavemete sebebiyet vermemesi konusunda ikna oldu. Sonuçları[değiştir | kaynağı değiştir] Muhafazakâr Parti, 12 Ekim 1922'de Carlton House deklarasyonuyla hem hükümetten çekildi, hem de bir sonraki seçimlere Liberal Parti'den ayrı olarak gireceğini beyan etti. Böylece Lloyd George önemli bir destekten yoksun kaldı. Ayrıca Lord Curzon, Lloyd George'tan desteğini çektiğini açıkladı. Daha sonra Lloyd George, parti siyasetinde önemli bir figür olarak dönmemek üzere Başbakanlıktan istifa etti. İngiliz ve Fransız kuvvetleri Lozan Antlaşması'nın onaylanmasının ardından, 1923 yılının yaz aylarında tarafsız bölgeden çekildi. Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir] 1.^ a b Macfie, A. L. "The Chanak Affair (September–October 1922)", Balkan Studies 1979, Vol. 20 Issue 2, pp 309–341. 2.^ Dawson, Robert Macgregor. William Lyon Mackenzie King: 1874–1923 (1958) pp 401–16
  10. O halde kaynaklarınız neden dinci siteleri ?
  11. Cromwell din adamı değildi ama dindardı. Zaten İngiliz İç Savaşı din temelli değil, halk egemenliği yanlıları ile kralın ve soyluların kuvvetleri arasındaki egemenlik savaşı idi.
  12. İstanbul'un kurtuluşu Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesinden sonra Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu İtilaf Devletleri kontrolündeki tarafsız bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bunun üzerine Müttefik kuvvetlerde bulunan Fransız ve İtalyan birlikleri derhal geri çekildi. Çanakkale'de bulunan İngiliz birlikleri General Harrington'un emriyle savunma pozisyonu aldı. İngiltere, TBMM hükümetiyle anlaşma yolları aramaya başladı. Ankara hükûmeti İstanbul ve Çanakkale boğazlarının denetimini istedi. İngiltere başbakanı Lloyd George'un bu istekleri reddetti. Birliklere savaş pozisyonu alması emrini verdi. Fakat Harrington ateş açılmaması emrini verdi. Türk birlikleri, İngiliz direnişi ile karşılaşmadan tarafsız bölgeye girerek Çanakkale Boğazı'na doğru ilerlemeye başladı. Türklerle savaşılmasını istemeyen Winston Churchill'in başını çektiği bir grup bakan istifa etti. Diğer taraftan İzmir'in Kurtuluşu'ndan sonra padişah VI. Mehmet Vahdettin ve Damat Ferit Paşa Eylül 1922'de ülkeden sürgün edildiler. 4 Ekim 1923'de işgal kuvvetleri Türk bayrağını selamlayarak İstanbul'u terk etti. 6 Ekim'de Selahattin Adil komutasındaki Türk birlikleri İstanbul'a girdi. ( tr.wikipedia )
  13. OD'da miili bağımsızlık savaşı olmamıştır. K. Afrifa ülkelerinin bağımsızlıkları da çok sonradır.
  14. Tam tersine birey bilinci olmadan Millet olma bilinci olmaz. Emperyalizm için birey bilincini geliştirme yönünde kurumsallaşma devrimleri yapan biri bir tehdittir. Emperyalizm sürüleri yönetmeyi sever. Çünkü bu daha kolaydır.
  15. Hedef ile yöntemi karıştırmamak gerekir. Mesela, Demokrasi hedefine varmak için pratik yararı olan, denenmiş yöntemler Pragmatik yöntemlerdir. Bu hedefe daha uzun çetrefilli, dolambaçlı, teorik yöntemlerle ulaşmaya da çalışabilirsiniz, başarılı olup olunmadığı yolun sonunda pratiğe döküldüğünde / denendiğinde anlaşılır. Mesela, bir Mühendis veya Doktor ile bir Bilim Adamının yaklaşımı farklıdır. Makyavelizm de ise Ahlak /Etik yoktur. Pragmatizmden ayrılan yönü budur.
  16. Bu tanım olması gereken / ideal tanım değil midir ?
  17. Ben de bunu diyorum zaten( İroni ). 1745'deki Krallıkta, Dini bir atıf yok muydu ? Buna rağmen Milli Marşları, Siyasette Din Hegemonyasını kırmada mani olmamış. O halde, neden İstiklal Marşının, Türkiye'de üstelik Cumhuriyet dönemine aitklen, Din Hegemonyasını kırmaya engel olacağını iddia etmiştiniz ? Ayrıca, Dinsizlik / Dindarlık başkadır, Dini / Dinsizliği Siyasete taşıma başkadır.
  18. Atatürk'ün Osmanlı'yı yıkacağını biliyorduysalar neden işgal etme gereğini duydular İstanbul'u ? Kaynak ?
  19. İstanbul'un Yahudilik açısından bir göz ebekliği durumu yoktur. OD ülkeleri bağımsızlık savaşı mı vermiştir ? Ne zaman ? Ayrıca, Atatürk Dini temelli ( Milli = Dini ) bir mücadele vermiştir zaten. ( bkz. Erzurum Kongresi Kararları 7.madde )
  20. Sevr'de çizilen ülke sınırları içerisinde İstanbul var mıydı ? Neden Halifenin bulunduğu şehir işgal edildi ve kontrol altına alındı ? Kurtuluş hareketinin Osmanlı'yı yıkacağını, Halifeliği ilga edeceğini, İngilizlerin önceden bilmesinin mümkünatı var mıydı ? Neden Yunanistan'a yardım ettiler ?
  21. Pragmatistlik çıkar / yarar sağlama olmadığı gibi, yalnızca Bireysel Hedonizm değildir. Toplum yararını gözeten Hedonizm temelli Pragmatizm, nihai hedef ne ise, ona varmada bir yoldur, yöntemdir. Teorik yaklaşımın tersine Pratik olanın tercih edilmesi ile ayırd edilir. Buna göre, amaca varmada ( amaç her ne ise ) faydalı / yararlı / kullanışlı / pratik / sonuç alıcı / işe yarayan her şey doğrudur. Pragmatizm, " Amaca giden her yol mübahtır " diyen Makyavelizm ile de karıştırılmamalıdır.
  22. Demokrasi tanımı bu durumdan muaf mı ? " Demokrasi budur " diye bir tanım yapılmış da :
  23. Millet'in Türkçesi Ulustur. Milli' nin Türkçesi Ulusaldır. Milliyet'in Türkçesi Ulusallıktır. Milliyet ( Ulusallık ) Etnisite değildir. Millet ( Ulus ) Siyasi bir kavram iken, Etnisite ( Kültürel / Sosyolojik bir kavramdır ). Milliyet ( Ulusallık ), Millet ( Ulus ) denilen Siyasi Birliğe mensubiyeti ifade eder. Eğer, Etnisite Siyasete taşınırsa, buna Etnik Milliyetçilik denir. Aynen din siyasete taşındığında buna Dinsel Milliyetçilik denmesi gibi.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.