-
İçerik Sayısı
522 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf Kritikleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm Kritikleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
İletiler gönderen: içimdeki deniz
-
-
şişşşttttt
topic üyeleri
bu aralar pek toplanamıyoz
olmuyo yani bööle
bence de
kızlar bu aralar yogunsun galiba
-
kesinlikle
-
Otuz yasini asmis kadinlar...
Andy Rooney der ki...
" Yasim ilerledikce,
en cok otuz yasini asmis bayanlara
deger vermeye basladim."
Iste bunun sebeplerinden birkaci:
Otuz yasini gecmis bir kadin
asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip
"ne dusunuyorsun?" diye sormaz.
Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
Eger otuzunu asmis bir kadin
TV deki maci seyretmek istemiyorsa,
soylene soylene TV 'nin karsisinda
yaninizda oturmaz.
Yapmak istedigi bir seyi yapar.
Ve bu genellikle daha enteresan birseydir.
Otuz yasini asmis bir kadin
kendini yeterince iyi tanir ve
kendinden emindir...
Kim oldugunu, ne oldugunu,
ne istedigini, ve kimden istedigini bilir.
Otuzunu asmis cok az kadin
onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda
ne dusundugunuzu onemser.
Otuz yas ustu kadin
cogunlukla buyuk asklara,
omur boyu surecek bagliliklara doymustur.
Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey
bir baska miz miz, devamli soylenen,
ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir.
Otuzunu asmis kadin,
agirbaslidir.
Bir operanin ortasinda ya da
Pahali bir restoranda sizinle
ciglik cigliga kavga etmesi cok nadirdir.
Ha tabi hakettiyseniz,
sizi vururken de hic tereddut etmez,
sonuclarina katlanmayi da planlayarak...
Otuzunu asmis kadin
ovguler yagdirmakta cok bonkordur,
cogu hak edilmemis bile olsa...
cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
Otuzunu asmis kadin
sizi bayan arkadaslariyla
rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir.
Daha genc bir kadin,
en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir,
yanindaki adama guvenmedigi icin.
Otuz yasin ustundeki kadin
sizin onun arkadasina ilgi duymanizi
hic sallamaz,
arkadasinin onun aldatmayacagini bilir.
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar.
Ona gunah cikarmaniza
Hic gerek yoktur,
Onlar her bir haltinizi bilirler.
Otuz yasini asmis bir kadin
Kipkirmizi bir ruj surdugunde
bu ona cok yakisir.
Ama daha genc kadinlarda boyle degildir.
Otuz ustu kadinlar
aciksozlu, dogrucu ve durustturler.
Ne kadar geri zekali oldugunuzu
bir cirpida acik acik soyleyiverir,
eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.
Onun icin ne anlam tasidiginizi
merak etmenize gerek yoktur.
Evet, bircok sebepten
Otuz yasini asmis kadinlari
begeniyor ve takdir ediyoruz.
elinde ihanet hançeriyle dolaşarak aşktan ve sevgiden bahsetmek ancak bir yılan kadar doğruluktur...
-
Sezen Aksu / Yine mi Çiçek
Kur masayı Madam Despina
Kirli beyaz muşamba örtüleri ser
Çek sediri asmanın altına
Yanında bir ince Müzeyyen abla
Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canın sağolsun
Amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
Gece çok genç, arzular şelale
Haber etsek o yare
Gelse Bomonti'den
Şereflendirse bizi
Olsak teyyare
Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canın sağolsun
Amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canın sağolsun
Amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
-
aslına bakarsan şevval ahmet altanı pek sevmem tek bi kitabını okudumve begenmedim.tehlikeli masallar.ama dar kapılar yazısını çok begendim.o kitabı yazan birinden böyle güzel bir yazı ummazdım.gerçi kılıçyarası ve sudaki iz içinde güzel diyolar ama..neyse.
-
hakkatten made o kısmı da güzelmiş
-
Karanlıklar Ötesindeki Düşler
Gecelerin karanlığına sığındım yine. Yalnızlığıma eşlik eden sonsuz boşluk olarak nitelendirdiğim gökyüzünün sevgi ışıkları, usulca özlemini sunuyor yüreğime. Bu zaman dağarcığında yıldızların bazen gizlice göz kırptıklarını görüyorum. Sanki:’boş ver aldırma, unutursun!..’ diye teselli ediyorlar beni...
Unutur muyum sence?..
Yıldızların parlaklığında bile senin gözlerinin ışıltısını görürken, silinir mi bu çerçeve düşüncemden? Gülüşün aklıma her düştüğünde, içimi kavuran yalnızlığı yok etmek istiyorum.
Karaladığım satırlara ‘sen’ ile başlamadan nokta koymayı, doğan yeni güne senden hiçbir şey katmadan bitirmeyi öyle istiyorum ki...Ama olmuyor işte, beceremiyorum; gökyüzünün büyüleyen mavisini, denizin dalgalarını, seninle süslemeden hayal edemiyorum.
Hem bunca güzellik senin yokluğunda bana haz verir mi sanıyorsun?
Herhangi bir söz bile seni hatırlatmaya yetiyorken, olanları yok saymak mümkün mü?
Gerçekte yanımda yoksun. Sana hasret kalıp göz yaşlarımı cömertçe sunduğum, yıldızları kaybolmuş gecelerin hiçbirinde yanımda olmadın zaten.
Bu karanlık gecelerde ben hep yalnızım, ama ne kadar yalnızsam, sana bir o kadar yakınım nedense!
Sana olan sevgim; karanlıkta yanıp sönen yıldızlar kadar çok ve en az onlar kadar öksüzdü, ama bu yalnızlığıma rağmen leke düşürmedim sevmelerime...
Sen uzaklarda bir yıldız misali yanıp sönerken, ben hep suskun yüreğimle seni özledim...
Her şeye rağmen hep büyüttüm içimdeki SEN’İ, her saniye geçişinde bir o kadar çoğaldın yüreğimde...
En acıyan yanımsa, ben seni sanki asırlardır tanıyorum ve doğduğumdan beri seninleyim, ama birlikte hayallerimizi sandala koyup, hiç açılamadık uzaklara...
Çok ağladım, çok acı çektim ve hep yalnız kaldım, ama hiç kızmadım kendime, hiç isyan etmedim...
Çünkü sevmek kutsaldı, her ne kadar bazen acıyı yudumlamanın adresi de olsa...
Sen ki, benim gönlüme yakışan rengarenk bir gökkuşağıydın.
Senin de yaşadığın karanlık gecelerin var biliyorum, ama yine de sana sesleniyorum: ‘Hadi ver elini, uzat ne olur... Bir kerecik de olsa seninle el ele, yürek yüreğe karanlığı delip, bize yakışan aydınlıklara doğru uzanalım
Atilla İlhan
-
"Insanlarin birbirini tanimasi icin en iyi zaman, ayrilmalarina en
yakin zamandir", der Dostoyevski...
Veda acisi, kabugunu soyar insanin; yildizini kaziyip cirilciplak
ortaya serer. Birlikteligin örttügü tüm kusurlari ayrilik sergiler.
Bir ayrilik arifesinde helallesilir ve o an hakiki tabiatlariyla
yüzlesilir. "Ölene kadar" diye söz verilmistir, ama "ölüm yolunda"
baska tercihler belirmistir. Kararsiz prensesin vicdani azap cekerken
7 cücelerin somurtkani "aklini basina" al diye fisildar kulagina;
haytasi ise "kalbinin sesini" dinle diye cekistirir eteginden. Hep
hayran
bakan gözlere, hatalar takilmaya baslar. "Ama"yla biter alelade iltifat
cümleleri: "Sen iyi bir insansin, ama arkadaslarin kötü", "Seni
seviyorum, ama bu iliskide mutlu degilim", "Ben baska türlü bir
beraberlik düslemistim" vs..vs.. Sonra gelsin uykusuz geceler...
bir türlü karar verememeler... ruhen gidip gelmeler... "Hele biraz daha
zaman gecsin" diye nikah ertelemeler...
Birlikteymis gibi yaparken,sevecek baska yüzler, yüzecek baska denizler
kollamalar.. "Aslinda bütün bunlar bizim iyiligimiz icin"e kendini
kandirmalar.
Sonrasi hep ayni: Bekleyenin "Hani sonbaharda bulusacaktik. Hazan geldi
gecti,
sen gelmez oldun" sizlanmalari... Bekleyenin "Geliyorum az kaldi"
oyalamalari...
Bittigini bile bile isi uzatmalar; söyleyemedikce hepten bataga
saplanmalar...
Terke makul bir gerekce ararken hepten carsafa dolanmalar...
Veda konusmasinda süslü iltifat cümlelerinin arasina, o cümleleri
hiclestiren
mayinlar serpistirmeler...
Üzgün görünmeler... bagis dilenmeler... "...ama kacinilmazdi"
demeler...
"Sözünden caydin" yakinmalarini "Sen de eski sen degilsin. Degismissin"
diye gögüslemeler...
....asıl kendinin degistigini bilmezden gelmeler... Ve son sahne: Terk
edenin o mahcup "Yapamiyorum, dayanamiyorum..her seyi denedim.."
itirafina karsilik terk edilenin kirik calimi: "ugurlar olsun! Ben yoluma
devam ediyorum".
Ihanetler hep böyledir: ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az
aci verir. Ondan sonra dur durak yoktur: Güvenilmez asik, sevdikce kiran,
gezdikce ardinda bir kirik kalpler mezarligi birakan bir dervise döner.
Artik acilara hapsolmustur: Bulusmak istedikce ayrilacak, birlesmeye
calistikca parcalanacak, sonunda terk ettiklerinin "ah"i tutup, terk
edildiginde, mukadder yalnizligina kapanacaktir.
CAN DÜNDAR
herşeyi denemiştim.
-
YAĞDIKÇA...
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
YILMAZ ERDOĞAN
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
çok güzel bir şiir...
-
parfümün dansı-tom robbins
-
Yalnız İnsan
Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan
Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir
Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan
Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kim bilir kim tarafından
-
bana söylersen unutabilirim,
gösterirsen anımsayabilirim,
ama benide katarsan anlarım....
KIZILDERİLİ ATASÖZÜ...
-
Kararsızlığımız! Korkularımız! ..
Gabriel Garcia Marquez'den... Yaşlı ve çirkin tüccar; karşılığını
parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel ama taş kalpli bir
fahişeye gitmiş... Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat
bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki tüccar, tilki
uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye
başlamış. Haydutlar hem kalabalık hem de işinin ehliymiş. Kolayca köşeye
sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf ve çirkin
bedende hiç yara açılmadığını, can alıcı darbelerin hiç iz birakmadığını
görmüşler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler. Ancak en keskin bıçak, en
acımasız kılıç bile tüccara bir şey yapamıyormuş.
Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi
gücünden etkilenmiş, bir kez daha, ama bu kez 'aşk' adına tüccarla
sevişmek
istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış...
Gelgelelim, güzel kadının her dokunuşunda tüccarın bedeninde yeni bir yara
beliriyormuş.
Dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış
bunlar... Yaralar, içten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar.
Sonunda tüccar kanlar içinde kadının kollarına yığılmış, ölmüş....
Tam da bu türden hayatlar yaşamıyor muyuz? Aşktan bunca korkmamız da
bu yüzden değil mi? Kimsenin kollarında yığılıp can vermek istemiyoruz.
Çünkü zaten, her yanımız kılıç yaralarıyla dolu. Ama bir şekilde
kapanmış, kabuk bağlamış yaralar onlar....
Nasıl yapmışsak yapmışız, üstesinden gelmişiz... Ama biri, o kabuk
tutmuş yaraları okşamaya başladığında, yaralar tekrar açılıveriyor ve
hepsinden oluk oluk kan akmaya başlıyor.... Birine teslim olduğumuzda,
kendimizi anlatmaya başladığımızda, içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve
ruhumuz kan revan içinde kalıveriyor....
O yüzden değil mi kendimizi tutmamız? Birine teslim olmaktan
korkmamız? 'Anlatsam mı, anlatmasam mı? ' kararsızlığımız...
-
sonunda suçsuz olduguna karar verildi.ama bir can gitti.
-
candan erçetin meğer
-
of yine ne yiycem diye düşüncem
-
amann isteyen yok ki.biz aç ölürüz ama sizden 5kuruş almayız
-
çok basit bi soru bu ya daha zor sorularınız yok mu?
neden olcak sıkıntıdan.artık o evlilik yada ilişki sıkar bogar değişiklik olsun.
hatun naparsa yapsın değişiklik ister
-
AŞIK VEYSEL DEN OLSUN
BENİM SADIK YARİM KARA TOPRAKTIR.
AAHH ULEYNN AHH
-
iyi o zaman sevindim
-
OLUR BE ARASIRA BÖLE......HER KONUDA ANNAŞACAZ DİYE BİŞİ YOKKİ..........BU ARADA SENİN İMZANDAKİ YAZANIDA ZÜLFÜ DEN DİNLEMEYE BAYILIRIM..............
yanii
evet en sevdiğüm şarkısıdır
-
pek kalmadı herşeyi sööledim
artık lafımı esirgemiyorum en iyisi
-
hayret hem fikir olduk bu konuda
babam ve oglum da olmamıştı bu
bu arada imzanı biraz küçültsen gördüm yazıyı artık
-
evet çok güzel bir yazı teşekkürler sedatsan.
bu sıkıntıları açıkçası çekmiyorum desem yalan olur.çalıştıgım sektörden dolayı giyim kuşamımın çok şık makyajlı olmam gerekmiyor ama kot kazakla işe geldiğimde bazı kamu yerlerine gittiğimde karşılanmam farklı oluyor güzel giyinip de gittiğimde farklı oluyor bu beni aşırı derece de sinirlendiriyor ve çok aptalca geliyor.insanlara artık bakış açımız giyime güzelliğine yönelmiş.ilk sordugumuz soru güzel mi?
bütün kizlar toplandik....
- Kadın Erkek İlişkileri
Gönderi tarihi:
dremar benim en sinir oldugum şeylerden biri de (geçenlerde kuzenim yaptı hiç beklemezdim çocuktan)
ortamda erkek kız karışık bi grup oturuyoruz bi arkadaş çok espirilidir (erkek bi arkadaşımız) bizi gülmekten öldürdü o akşam benim kuzense astı süratını oturdu.ki akşam a kadar çok iyiydi hatta o çocuk gelene kadar bizle gayet keyifli sohbet yaptı.ammmaaa ortama başka bi erkek gelince 90 derece döndü daha önce de 1kere daha oldu başka bi arkadaşla da.komik bence hemde çok -_-yani ortamda bi tek kendilerimi olacaklar alla allaa