berceste tarafından postalanan herşey
-
insan !
- nickinizin anlami
Alemsin alaTurka yaa- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Geç oldu ama tşk.. alaTurka Sevgi dolu bir yüreğin olduğu için- İçindeki nakaratı yaz...
Dört yanımda uçurumlar paramparça bir hayat çıldırtan yalnızlıklar ve melankoli......- nickinizin anlami
Seçkin, latif, ince anlamlı.... Ve edebiyatta da en güzel söylenmiş mısra (mısra-ı berceste) anlamına gelir- ÇUKURUN DİBİNDE
Düşündüm de bu konuya neden hiç tepki yok... Acaba bu , bu tür olayları içimize sindirdiğimizin bir göstergesi mi?- Cihad mı Vahşet mi?
Size tam anlamıyla katılıyorum... Aramızda ki farklılıklara bakıp birbirimizi kategorize edeceğimize aramızdaki ortak paydaları bulup onlara tutunmalıyız... Aslında aramızda o kadar ''bir '' olan mevzularımız var ki...Fakat bir olanlara tutunmak yerine ayrı gayrı deyip yanlış bir yola sapıyoruz... Sizinde böyle düşünmeniz beni sevindirdi...Ki , zaten birbirimize sevgi ile yaklaşırsak çözülmeyecek ortak payda bulunmayacak bir mevzu olduğuna inanmıyorum.Yeter ki ön yargılarımızı atıp temiz bir zihinle yaklaşalım etrafımızdaki insanlara ve olaylara... Bende zamanında İslam ile beraber bütün dinleri araştırdım...Çünkü benimde düşünceme göre kişi bir inancın içerisindeyse tam olarak bilmeli körü körüne bir bağlılık içerisinde olmamalıdır... Ve bende tüm dinleri araştırdım...Hristiyan arkadaşlar edindim...İncili , tevratı ve yanısıra Kuranı inceledim... Fakat benim gördüğüm sonuç sizinkinden farklıydı ve ben sadece İslam dininin mükemmelliğini bir daha gördüm...Fakat sadece üzüldüğüm ve içimin yandığı mevzu neden insanlar hakkıyla islamı araştırmıyor yaşamıyor ve oldugu yerden farklı bir konuma getiriyorlar oldu... Hristiyan alemi ilerlemiş diyorsunuz fakat sizde biliyorsunuz ki bunun din ile hiç alakası yok çünkü hepimiz bilyoruz ki zamanında kiliseler tüm bilimsel gelişmelerin karşısında bir duruş sergiliyordu...Günümüzde ki hristiyan ülkeleri de sizin dediğiniz gibi dinden uzaklaşınca bunları yapabildiler..Kİ , zaten hristiyanlıkta ruhbanlığa da rslayabiliyoruz ki...Bu da kısmen de olsa bazı şeyleri açıklyor zannımca...Tabi hrsitiyanlığı ele alırsa k konu uzar onun için kısa kesiyorum...Ben kendi adıma bir ygın çelişki gördüm diğer dinlerde... Fakat islamda hiç bir çelişki bulamadım... Ve Kuran-ın yanısıra Hz.Muhammed (sav) in hayatını da okuyup derinlemesine arastırdıgım zaman anladığım tek gerçek su oldu , İSLAM DİNİ TAM ANLAMIYLA KUSURSUZ BİR DİNDİR...Kİ , BİR CAHİLİYE DEVRİNİ ASR-I SAADET KONUMUNA GETİRMİŞTİR..CEHALETTİN İÇİNDE BOĞULAN BİR DÖNEM BİR GÜL BAHÇESİNE DÖNMÜŞTÜR... Günümüzde ki islamın yaşanışına aldanmamanızı ve takıldıgımız konumlarda da Efendimiz(sav)in hayatını okumanızı tavsiye ederim size... Çünkü EFENDİMİZ YAŞAYAN BİR KURAN İDİ... Kafanızı kurcalayan herşeye O'nun hayatında cevap bulacagınız kanısındayım... Belki de bu durum ile pek karşılaşmadığımızdan dolayıdır...Fakat hepimiz biyoruz ki Rabbimiz herkesin içine muhakkak imanı koymus ve kulluk bilincini vermiştir. Hz. İbrahim'in hayatına baktığınız da da Allah'ı daha küçük yaşta iken nası bulduğu ve o dönemde iman ettiğini görebilirsiniz... Çünkü hepimizin mayasında bu his vardır... Yüreğinize sağlık... Hepimizin Rabbinin bir oldugu kanısındayım Ve Efendimiz (sav) bir kutsi hadiste bizlere şöyle anlatır ; '' Kulum beni nasıl tanırsa ben ona öyle muamele ederim'' Rabbimizi Gazap eden olarak tanıyanlar sadece yanılırlar... Allah merhamet sahibidir..Ve Rabbimizin esmalarından biride Vedud'tur (kullarını en çok seven ve en çok sevilen)...Ve bizlerin en yakın değil , TEK DOSTUDUR... Güzellikten öte birşey yoktur Rabbim de...Ve kainatta ki her güzellikte sadece O'nun güzel esmalarının çok küçük yansımalarıdır...Her zerre bize O'nu haykırır , görmeyen gözlere kainatta ki her kare O'nu gösterir.....Aynaya baktığımızda bile kendi muhteşemliğimiz içerisinde kaçınılmaz bir şekilde O'nu hatırlarız yine... Yada kışın adeta bir ölü gibi kefenini giymiş tabiat , bahar gelince aniden canlanır ve tüm ihtişamı , güzelliği ile kalplerimize salıverir sevincini...İşte bu da Rabbimizn güzelliklerinden ve bizlere ibretlerindendir... Gerçekten , ne söylense ne dense az... Elbette sözler ifade edemiyor Rabbimin güzelliğini ve bizlere aksettirdiği güzelliklerin bir katresini bile... Fakat bizler bir nebze olsun anlayabiliyor ve görebiliyorsak Rabbimizin güzelliklerini... Bir Ağrı dağında Rabbimin haşmetini ve büyüklüğünü , denizde sonsuzluğunu , yağmurda bizlere rahmetini ve sevgisini görebiliyorsak ne mutlu bize... Allah yar ve yardımcınız olsun...- Dosdoğru insan olmak...
ÖZDEN ÇİÇEK-DUBAİ Birkaç ay önceydi... Öğlen vakti, bir alışveriş merkezinin mescidine girdim... Vakit epeyce ilerlediği için içeride pek kimse yoktu. Uzakdoğulu görünümlü 30-35 yaşlarında bir hanım abdest almış titizlikle örtüsünü bağlamaya çalışıyordu. Üzerinde yukarıdaki fast food yiyecek satan yerlerden birine ait armalı üniforma vardı. O sırada içeriye orta yaşlı Arap bir anne ile 14-15 yaşlarındaki kızı girdi. Genç kız aynanın önünde örtüsü ile uğraşan bayanı görünce heyecan ile annesine bir şeyler söyledi, sonra da yanına giderek; “Sen yukarıda çalışıyorsun hep görüyorum; ama şaşırdım şimdi, maşallah çok sevindim ne zaman Müslüman oldun?” diye sordu. Genç hanım kısık ve titreyen bir sesle cevap verdi: “3 gün önce.” İşte bundan sonrası benim için anlatılması güç duyguların yaşandığı çok önemli dakikalardı... Üçümüz gayri ihtiyari hanımın etrafını çevirdik, heyecan ile anlattığı hikayesini dinlemeye başladık. O ise gözleri dolu dolu, sesi titreyerek, tedirgin, sıcak; ama sıcacık bakışlar ile anlatıyordu. “10 yıldan fazladır bu ülkedeyim.” diyordu: “Buraya çalışıp para kazanmaya geldim. Sri Lanka’lıyım. Aynı memleketli 5-6 arkadaş aynı evde kalıyoruz. Ben yıllardan beridir dikkat ediyorum da İslam’ı kendime çok yakın buluyordum. Sessiz bir insan sayılırım. Kimsenin işine karışmam, kimse ile alay etmem, kimse hakkında konuşmam, hep iyi insan olmaya çalışırım, pek fazla paraya önem vermem. Arkadaşlarım da çoğu zaman benimle dalga geçerler. Bu Ramazan birden tuhaf bir şeyler hissettim. Kendi kendime dedim ki ben de Müslümanlar gibi oruç tutacağım. Denedim, çok müthiş hissettim kendimi. Ne kadar güçlü olduğumu anladım. İçimdeki duygular o kadar güçlü idi ki anlatamam. Ramazan’ın sonlarına doğru karar verdim ben Müslüman olmalıyım diye. İslam merkezine gittim. Oradan Allah, İslam, ibadet gibi konularda merak ettiğim her şeyi sordum. Sonra dedim ki işte benim aradığım bu! 3 gün önce de Müslüman oldum, belgemi de aldım. Ama evde artık benimle kimse konuşmuyor. Bu zaten deliydi, şimdi artık iyice çıldırdı diyorlar. Ben de sadece gülümsüyorum. Yalnız şimdi çok korkuyorum. Hiç hata yapmamam lazım. Her şey sıfırlandı, yeniden başlıyor hayatımda. Her attığım adıma dikkat ediyorum. Ağzımdan her çıkan söz için on defa düşünüyorum. Acaba yanlış bir şey söyler de kimseyi üzer miyim diye... Yaptığım işte azami dikkat sarf ediyorum, kimsenin hakkı üzerimde kalmasın diye. Her şeyi dosdoğru yapmam lazım, ben artık Müslüman’ım, olabildiğince iyi olmam lazım.” Böyle anlatıp gidiyordu işte... İçimin titrediğini hissettim. Hepimiz yan yana namaz kıldık. Onun yanı başımda elleri ayakları titreyerek, huşû içinde kıldığı namazı hiç unutmayacağım. Sonra da bana gözlerini dikerek “Doğru yapabiliyorum değil mi? Kabul olur değil mi?” diye soruşu... Aman Allah’ım! Acaba ben, ya benim yaptıklarım. O kadar özendim ki. Onun yerinde olup Rabb’ime en az onun kadar yakın olabilmeyi istedim. Ellerini tuttum ‘Dua ederken eğer beni de hatırlarsan bana da dua et olur mu?’, dedim. Oradan nasıl ayrıldığımı, eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Aslında her an yeni bir başlangıç yeniden bir yaratılış değil mi?.. Rabb’im her an yeni baştan yaratmıyor mu her şeyi? O zaman hiçbir zaman geç değil, değil mi? Şu an, şimdi her şeye yeniden başlayabiliriz onun gibi. O kadar titiz, doğru ve dürüst bir insan olmaya... Her söylediğimize, her attığımız adıma dikkat edebiliriz. Geçmiş geçmiştir ders alırız; ama ‘keşke öyle değil de böyle yapsaydım’ diye bir şey yok, zamanı geri getiremeyeceğimize göre bu keşkeler daha da zaman kaybından başka bir şey değil. Gelecekte ise bizi neler bekliyor bilmiyoruz. İşte elimizdeki en büyük hazine; yaşadığımız an. Onu en iyi nasıl yaşarız?.. Asıl ona bakmalı değil mi? Nerede olursak olalım, ortam nasıl olursa olsun biz hep olmamız gerektiği gibi dosdoğru olacağız. Bazen kendimizi yapayalnız hissediyoruz bu insan kalabalığının içinde. Oysa bir bilebilsek hiçbir an yalnız olmadığımızı... Yıllar önce bir mektubunda söyle yazmıştı rahmetli kardeşim: “Yalnızlık yalnızlığı hak edenlerin defterinde, etrafında kalabalıkla yitip gidenlerin vicdanlarında... Bir tek kişi gülmese içten, hep maske altından baksa yüzler, umurumda bile değil. Ne tanınmak amacım, ne de istenmek. Verdiğim kadarını bile almak istemiyorum. Bana değneği verene, körlük edip vurmuyorum ya gerisin geriye. Gülden ne koku istiyorum, ne de şarkı bülbülden. Hırslar sadelikte erirken, kim tahmin ederdi ki en kompleks olanın en sadenin arkasında beklediğini. Sonsuzun, hiçliğin gözünden gülümsediğini.''- Allah kulundan ne bekler?
Allah kulundan ne bekler? Bir insan sahip olduğu şeyden ne isterse, efendisi kölesinden nasıl bir itaat beklerse, Allah da kulundan bunu bekler. İnsan makine alır, kendisi için çalıştırır, araba alır gideceği yere ulaşmak için; Allah da kullarını yaratmış, kendisine itaat etsin diye... Kâinattaki her şey Allah’a itaat eder. Toprak zerre zerre Allah’ın emrindeki, toprak gibi bir şeyden her şey yaratılıyor. Yıldızlar ve gezegenler Allah’ın emrindeki, o çok büyük şeyler, hızla hareket ettikleri hâlde çarpışmıyor! Gökte yıldızlara, toprakta köklere, suda balıklara, vücudumuzda hücrelere hükmeden Allah’tır. Her şey Allah’ın emrindedir! Her ağacın yaprağı farklı, her yaprak topladığı enerjiyi köke veriyor. Kök, yapraklara su gönderiyor. Ağaç bütünüyle seferber olup, meyvesini veriyor... O meyveler de şifa kaynağı depolanmış insan için... Güneşten gelen ışıklar, bulutlardan gelen sular, dağlardan gelen rüzgârlar insan için... Kocaman kâinatı insanın hizmetine sokan Allah, insandan da kendisine “İTAAT” etmesini istemektedir. İnsan vücudu bir çiftliğe benzer. Organlarımız o çiftlikte çalışan makinelerdir. Allah diyor ki: “O çiftliği benim adıma çalıştırın. Çiftlikteki aletleri benim adıma işletin; size cennet gibi bir ücret vereceğim!” Bunun tersini düşünelim. Adam Müslüman... Eğer içki içiyorsa, kadeh tutan eli, gayrimüslim elidir. Adam Müslüman... Haram lokma yiyorsa, ağzı gayrimüslim ağzı gibidir. Bu sebepten ‘Müslüman’ım’ diyenler, organlarını tek tek İslâm’a uydurmak zorundadır. Aksi halde çiftlik Müslüman’dır, çalışanlar gayrimüslim... Almanya’ya gittiğimde dediler ki: “Sen de bir şeyler söyle...” Dedim ki: “Ey Müslümanlar! Mister Huk’a itaat ettiğiniz kadar, Allah’a itaat edin, evliya olursunuz!” Camiden çıkarken, bir adam ağlaya ağlaya yanıma geldi. “Ben...” dedi: “Amerikalı patronuma itaat ettiğim kadar, Allah’a itaat etmiyorum. Allah beni affeder mi?” “Allah Rahman ve Rahim’dir. Tövbe et. Haramları terk et, sünnet-i seniyyeye ittiba et; çok muhterem insan olursun.” Sahabenin geçmiş hayatını düşünün. Onlar bir tövbeyle her türlü haramı terk etmişler, her türlü helale ittiba etmişler. Ve mükemmel insan olmuşlar. Bu yol, herkes için açıktır... Sen âmirine, kumandanına, patronuna, babana ve ustana itaat eder gibi Allah’a itaat etmeyi öğrenmelisin! Sen, evini, barkını düşündüğün gibi, dinini imanını düşünmelisin! Sen, parçalanan bir gemiden, okyanusa düşmüş kazazede de olsan, intihara hakkın yok, çırpınmalısın! Sen, uzun yolların yolcusu değil, camiyi sokağa bağlamaya memursun! “Rabb’im, nihayet Sana itaat edeceğiz... Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı, Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı, Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz...” Ziya Osman Saba HEKİMOĞLU İSMAİL 17.06.2006 CUMARTESİ / ZAMAN- sizi hangi filmler ağlattı?(anket)
Kasımda aşk başkadır...- SEZAİ KARAKOÇ
4. Taşların ortasında Leylanın gözleri Leyla köşe köşe göz göz şiirin ortasında Ben Leylayı bulduğumdan yahut kaybettiğimden beri Leyla ya o adamın bardağında ya o dağın ortasında Ben Leyla gibi güneş doğarken uyanamam Şehir gece gündüz benim içimde uyur Leylayı götürüp Londranın ortasına bıraksam Bir bülbül gibi yaşayışını değiştirmez çocuktur Leyla diyorsam kesik yanaklarıyla Leyla Üç köşeli dünyasıyla Okuyla yayıyla yaylasıyla acımasıyla Leyla diyorsam şu bizim gerçek Leyla Biz seni işte böyle seviyoruz Leyla O gitti bize ağlamak kaldı kala kala 5. Beni yeraltı sularına karşı iyi savun Tırnağını taşa sürten yitik keçilere karşı Bu çeşmenin üç köşesinden hangisinden su içecek Senin bahtsız ve mesut Eyyubun Atların en güzel biçimini sessizce kalbime indiriyor İçımde İstanbul çalkanırken bozbulanık çeşme Bir dans için can vermeğe hazır bekliyorum Sen orda gelirayak kuklalara insan gibi konuşmasını öğretme Su akıyor birikiyor kan lekeleri Kurtulsam diyorum bir eser buna engel Öyle büyüyor öyle çoğalıyorsun İstanbul kalmıyor Hangi köşesinde huzur o köşesinde sen Hangi köşesinde yeni çağlara uygun odalar Ben bölünmez bir şairsem Sen bölünmez bir anne Bir çeşme- SEZAİ KARAKOÇ
KÖŞE 1. Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin Gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir Sen kaç köşeli yıldızsın Fabrika dumanlarında resmin Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim Sen kaç köşeli yıldızsın 2. Evlerinin içi ayna döşeli Ayna hatıra gözler ve sevmek Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli Bir köşe gidince bin köşe yeniden gelecek Ayna hatıra gözler ve sevmek Evlerinin içi kabartma bahar Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar Halıları öpe öpe nakış yapar nakış gibi ayaklar Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar Köşelerde keklik gibi bakıp duran saksılar Evlerinin içi yeni güllerden Görülmemiş güneşleri görülmemiş gözlerine getiren Sağ köşedeki entari sol köşedeki şapka Beni katıl suların ortasına bıraka Katıl sular güneşi gözlerinden götüren Evlerinin içi gurur döşeli Benim aşkım binbir köşeli ah binbir köşeli 3. Sen geldin benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu Bulutlar geldi altında durduk Konuştun güneşi hatırlıyordum Gariptin yepyeni bir sesin vardı Bu ses öyle benim öyle yabancı Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı Dişlerin öpülen çocuk yüzleri Güneşe açılan küçük aynalar Sert içkiler keskin kokular dişlerin İçinden geçilen küçük aynalar Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı Sen geldin benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin- EN İYİ FİLM MÜZİKLERİ...........
kesinlikle...- ÖZLEDİKLERİMİZ
Çocukken mahallemizde ki o uzun ince sokakta yağmur altında umarsızca koşmayı özledim...- ÖZLEDİKLERİMİZ
Çocukken mahallemizde ki o uzun ince sokakta yağmur altında umarsızca koşmayı özledim...- Hayırlı cumalar
- Cihad mı Vahşet mi?
Sevgili Evrensel , Evet sözleriniz beni kırdı...Ama bu şahsi bir kırılmadan öte birşey.Fakat sizi de anlamaya çalıştım.Sizin de beni anlamaya çalıştıgınızı ve bu açıdan olaya yaklaştığınızı biliyorum inş...Affetmek bizlere mahsus değil.Yeter ki yaptığımız hataları bilelim farkedelim...Gerisi boş zannımca...Bu içten ve kibar yaklaşımınız için Teşekkürler... Herkes sizin gibi olamayabilir..Şayet kırıcı bir söz söylense de arkada bıraktığı kırık kalbe dönüp bakmayı bırakın bir an olsun düşünülmüyor...Bu yaklaşımınız da sizin ne derece ince bir insan oldugunuzu gösterir ki bu da beni sevindirdi...Sizin gibi kişilere ihtiyacımız var... Sizi anlıyorum ... Fakat bizler inananlar olarak bir sınavda olduğumuza inanıyorsak bunu da sınavın bir parçası olarak görürüz...Daha ziyade bunu cihat için söylemek yanlış olur.Çünkü , Kuran-Kerimde ve Hz.Muhammed (sav)in hadislerinde söylenenlere baktıgımız zaman tam aksinin yansımalarını görebiliyoruz hayatta...Yada yasak ve günah olan bir şeyi mübah gibi gösterenleri, islamda olmayan bir yığın saçma hurafeleri İslama soktuklarını... Demek ki bu ne olursa olsun oluyor ve olacak hem fikiriz bu mevzuda...Demek ki bu mevzuda onlardan biri...Burada ki hata insanların istedikleri gibi algılayıp kabul etmeleri , düşünmeye ve araştırmaya gitmemeleridir... Bir öğretmen dersinde bir konuyu güzelce anlatsa ve bu dersin sonunda öğrenci tam tersini anlasa ve anlatsa etraındakilere...Bizler ne deriz o kişiye 'iyice anlamadan dinlemeden konuşma deriz'' bence bu olaya da bu yönden yaklaşmalısınız... Ezberci bir yığın zihniyet var etrafımızda...Şayet bu ezberzilikten çıkıp araştırmacı bir ruha bürünür isek bu sorunlar bitecek...Yoksa haşa hata Allahta mı diyeceğiz... Dünya düzenine baktıgımız zamanda bazı kişiler Allah yok çünkü varsa neden bu adaltsizliklere müdahale etmiyor diyebiliyor...Burada suçlu kim? Yine hakkıyla düşünemeyen insandır... Ama işin içinden çıkamaz ve Allahı inkara gider... Her halukarda sonuç aynı...İşin içinden çıkamadığımız algılayamadığımız zaman yaptığımız hatalar bunlar...malesef... umarım beni anlıyorsunuzdur... Cihat “gayret etmek, ceht etmek, olanca gücünü ve kuvvetini sarf etmek” demektir. Fakat, cihatta bir şart var ki onu diğerlerinden net biçimde ayırır; “fisebilillah” yani Allah yolunda olma şartı; Kur’an namına ve İslâm uğrunda olma şartı. “Savaş ve cidal” ancak bu şartın gerçekleşmesi halinde “cihat” olurlar. Cihadı anlamak için su ayeti okuyabiliriz ki , “Ey iman edenler! Sizleri acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah ve Resulüne iman edip, mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz.” (Saf Sûresi, 10-11) Demek ki cihatta gaye, âhiretimiz için bir ticaret yapmaktır. Cihadın bazı külfet ve meşakkatleri olsa da bunlar insanın o acıklı azaptan kurtulması yanında hafif kalırlar. O halde, cihat başkalarını öldürüp Cehenneme göndermek için değil, nefsimizi ve diğer nefisleri Cehennemden kurtarmak için yapılır. Cihat, bu yönüyle, insan kurtarma savaşının adıdır. Bu yazının size açıklayıcı olacağı kanısınayım inş... Sizi anlıyorum... Elbette ki her inanç ve ideolojiye saygı duymak gereklidir...Ben de size saygı duyuyorum...Olumlu yaklaşımlarınız için de ben teşekkür ederim... Fakat neden her hangi bir dine mensup değilsiniz merak ettim...Aradığınız ve bulamadığınız şey nedir? Paylaşırsanız sevinirim... Selam ve dua ile... Sevginin gerçek sahibine emanet olun...- ÇUKURUN DİBİNDE
Bu zamana kadar asla o sahsın bir programını bir iki dakika dahi izlemedim..Asla izlemem de .... O sahsın sözde yaptıgı bel altı esprilerine gülenler, alkışlayanlara ve saatlerini onu izlemek ile harcayıp tv başlarında zaman israfı yapan insanlarada hep hayret etmişimdir... Öyle bir hale gelinmiş ki ucuz beş para etmez rezillikleri kayde deger gibi görüp tv basında vakit kaybediliyor ve daha da acısı alkış tutuluyor! İşte güzel Türkiyemin acı tablolarından biri... İnsanların beyni uyuşturuluyor ve bu afyon etkisi yapan programların tiryakisi olunuyor!!! Uyan Türkiye Uyan !!! Ve bu ************ prim verme!!!- BEĞENİLEN FİLMLER
Kasımda aşk başkadır- Cihad mı Vahşet mi?
Bu sözünüz beni çok düşündürdü... Kuran bizlere göre bir kişi tarafından yazılan herhangi bir kitap değildir...İlahi bir kitaptır...Siz belki inanmayabilirsiniz fakat bu tarz söylemlerde hiç hoş değil...Birşeye ya inanırsınız yada inanmazsınız ama bu tür bir söylem sadece gerginlik yaratır... Kişilerin algılalarına ki sorunları bir dine ve en önemlisi o dinin kitabına yüklemek hiçte adilce değil... Her dönem , her dinin ve ideolojinin içerisinde radikaller olmustur ve malesef olacaktır...Bunlar kaçınılmaz gerçeklerdir... Cihat üzerine çok yazıldı , çizildi... Ve çokta belirttik fikirlerimizi... Ben tekrar yenilemek istiyorum ki , CİHATTAN HEDEF İNSANLARI ÖLDÜRMEK DEĞİL , ÖLÜ KALPLERİ DİRİLTMEKTİR.... Selam ve dua ile...- BEN
BEN Ben, kimsesiz seyyahı, meçhullerler caddesinin; Ben, yankısından kaçan çocuk, kendi sesinin. Ben, sırtında taşıyan işlenmedik günahı Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı. Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların; Ben, tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların. Ben, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda; Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda. Ben, başı ağır gelmiş, boşluktan düşen fikir; Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir. Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal; Ben, bugünkine mazi, yarınkine istikbal. Ben,ben,ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş. Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum; Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi, uçurum. Necip Fazıl Kısakürek- Terör örgütü, kanlı yüzünü belgeselle maskeleyecek
Kanlı terör örgütü Almanya’dan gelen Dr. Harun kod adlı teröristin başında olduğu prodüksiyon ekibinin çektiği filmin konusunun Türk ordusu ile girilen çatışmalar olduğu belirtiliyor. Terör örgütünün belgesel filminin ismi ise AGİT. Milli Güvenlik Kurulu’na sunulan raporda terör örgütünün sinema sektörüne de el attığı yer aldı. PKK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, örgütün yurtdışı propagandasında kullanılmak üzere belgesel nitelikte film çekilmesi talimatı verdiği rapora yansıdı. Talimatın ardından Dr. Harun kod adlı terörist, ekibiyle birlikte Almanya’dan Kuzey Irak’a gelerek Gara Dağı bölgesinde film çalışmalarına başladı. Belgesel filmin PKK’lı teröristlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’yle girdiği çatışmalar, Irak sınırından Türkiye’ye yapılan yasadışı geçişler, örgüt kamplarında teröristlere verilen siyasi ve askeri eğitimleri içerdiği belirtiliyor. Raporda kamp sorumlusu teröristlerle yapılan röportajlara da yer verildiği anlatılıyor. PKK’lı teröristlerin figüran olarak rol aldığı belgesel filmin bu yıl içinde tamamlanmasının hedeflendiği belirtiliyor. Rapora göre terör örgütü bu amaçla Kandil Dağı’ndaki bazı faaliyetlerini de askıya alarak filme yoğunlaştı. MGK’ya sunulan bir başka raporda terör örgütünde firar olaylarının artması üzerine çok sayıda infaz gerçekleştiği de kaydediliyor. İsimleri belirlenemeyen üç terörist bir süre önce Metina Dağı’ndaki kamptan kaçtı. Bamamiye’ye geçen teröristler köylülerin ihbarı sonucu KDP tarafından yakalandı. Sorgulanan üç terörist Besili Deresi’ndeki PKK grubuna teslim edildi. Örgüt tarafından da sorgulanan teröristler infaz edildi. İnfazı Rüstem kod adlı teröristin gerçekleştirdiği ve kaçmak isteyenlere “Kaçmak isterseniz sonunuz bunlar gibi olur.” diye mesaj verildiği ifade ediliyor. Sedat Güneç, Ankara ZAMAN- İSLAM VE TERÖR
Sevgili Evrensel öncelikle iltifatlarınız ve hüsnü zannınız için teşekkür ederim... Bende sizinle belli noktalarda hem fikir oldugumuzu ve sizin sagduyu sahibi olup beni anlayacağınızı umarak sunları demek isterim... Dediğiniz gibi elbette ki terörün hiç bir açıklaması olamaz...Sebebi şu yada bu denilemez...Herşeyden öte bu bir insanlık ayıbıdır... Fakat kabul etmemiz gerekir ki günümüzde petrol için bir ülke ve binlerce insan hunharca saldırılara maruz kalabiliyor.İslam ülkeleri de hep ellerinde olan imkanları yerinde kullanamammanın ve belli noktalarda yaptıkları hataların acısını çekiyorlar malesef...Ama bu demek değildir ki , bunlar terörü yapanları haklı gösterir..Siznde dediğiniz ve belirttiğim gibi ne olursa olsun bunun açıklaması olamaz... Dediğiniz belli noktalarda doğrudur.İslamı hakkıyla anlayamayan ve bu haliyle anlatmaya çalışan bir yığın insan var ve bu kişilerde islamın özüne inemedikleri gibi hakkıyla da islamı yansıtamamışlardır..Ve bu yanlış düşünceler sanki birer gerçekmiş ve dinimizde varmış gibi kemikleşmiş ve yerleşmiştir... Ama dinini hakkıyla arastıran ve okuyan insan bilir ki dinde asla böyle birşey yoktur...İslam dini esasen hosgörü dinidir.Ve 1400 yıl öncesinde ki cahiliye devrini asrı saadet'e çevirmesinde ki önemli hususta budur.Düşünün ki karanlılarda boğulan ve cahiliye diye anılan bir yer bir anda asrı saadet oluyor... Ama çoğu müslüman malesef tahkiki değil taklidi bir iman içerisinde ve budnan dolay bir yıgın yanlışlar yapılıyor... Fakat bilmemiz gerekenlerin başında gelenlerden biride İsrailin elbette ki müslüman düşmanı oldugudur..Bu bir ırkı veya bir dini karalama veyahut ön yargıda değildir..Şayet Musevilerin dinini iyi,ce araştırırsanız kastettiklerimi daha iyi anlayabilirsiniz...(bu çok derin bir konu) Ama bu değildir ki her yahudi veyahut her amerikalı müslüman düşmanı...Benim de amerikalı avrupalı bir çok arkadaşım var ve sizin de belirttiğiniz gibi gayet sıcakkanlı ve benim inancıma kendi ülkemin vatandaşının göstermedigi kadar saygı gösteriyorlar... Fakat bizler burada bir halktan değil yönetimden bahsediyoruz...Ve bunun yanısıra elbette halkında belli kitlesi bu olayları destekliyor ki savaşı destekleyen kişi yeniden iktidar oluyor...Bunlarıda bilmek lazım... Önemli olan uçlara gitmeme olabildiğince objektif yaklaşımlarda bulunmaktır...Ki , sadece bu yoldan gidilirse saglıklı bir iletişim olabilir... Sizin saydığınız terör örgütleri israile karsı bir tutum sergiliyor olabilirler...Terör örgütleri ne olursa olsun asla desteklemem...Fakat burada sunu düşünmek lazım , öyle bir noktaya gelinmiştir ki , kendilerini savunmak için cevaben baska örgütler kurulmuştur...Lütfen sunuda düşünün bir el-kaide neden çıkmıştır??? Hunharca gelen saldırılara karsılık için... Ama yinede ne olursa olsun ben hepsinin karsısındayım ve inanıyorum ki ne kadar çıkış noktaları israile karsıtlık olsada gün geliyor ve bunlarda İsraile uşaklık ediyor...ettiriliyor... Çatışma yaratıp , huzur ortamını bozmak için İsrail ve yandaşları tarafından piyon olarak kullanılıyorlar... Asırlardır terör estiren İsrail ile değil de sadece İslam ile dünyada terörün bagdastırılmak istenmesinin sebebi nedir??? Bunuda düşünmek lazım... Bu olay üzerinde bir sürü komplo teorileri var...Buda onlardan biri net birşey söylememem fakat neden olmasın ki ? derim size...Zaten Amerika'nın sadece adı var...Amerikayıda dünyayıda yöneten İsraildir...Bunda hem fikiriz inş... Demek istedigim bunlar üç beş kişinin hadi gel de su ikiz kuleleri bombalayalım demesiyle olacak işler değil..Bunları hepimiz biliyoruz..Bunların arkasında büyük oyunlar var..Ve hedefte İslam alemi...Müslümanları kötü bir şekilde lanse etmek ve bu oyunlar sonunda da bu bahaneyle ırak ve diger ülkelere saldırmak..Sonuçlar ortada..Hepimiz biliyoruz... Selam ve dua ile sevgili Evrensel...- BANA İKİ RAKI VER, ACİL
- BANA İKİ RAKI VER, ACİL
Bunların hepsi birer oyun... Bir ara Fadime şahin ve tayfası vardı ... Sonra aczimendiler çıktı..Sokaklarda sarıklı adamlar doluydu..Onlar tehlikeydi..Şİmdi aczimendiler nereye kayboldu acaba? Şimdide farklı isimler altında sözde başka tehlikeler çıktı... Bunlar büyütülüp , besleniyor... Her dönem karşımıza başka başka kimliklerle çıkacaklardır... Bazen islami irtica diye , bazen pkk diye , bazen de.... - nickinizin anlami
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.