Zıplanacak içerik

berceste

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

berceste tarafından postalanan herşey

  1. berceste şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
    Kayıp Şehir (The Lost City) Devrim, önce çocuklarını yer! Devrim, önce çocuklarını yer! “Danton’un Ölümü”nü izleyenler ya da hikâyesini bilenler yukarıdaki sözü az çok hatırlar. Devrimler, dünya siyasî tarihinin belki de en keskin kopuş noktalarını işaret eder. Sadece Türkiye’ye has bir gerçeklik değil, Afrika’sından G. Amerika’sına oradan Asya’ya nereye giderseniz gidin karşınıza çıkarlar. Siyasal rejime karşı yapılmış bir başkaldırı -şimdilerde balans ayarı deniliyor- gibi gözükse de devrimlerin temelinde sistemi tümüyle değiştirme amacı yatar. Değişimi, özgürlüğü vaat eden birçok hareket, hedefine ulaşsa da bazen kendi yapılış amaçlarının altına dinamit de koyarlar. Bundan da en fazla zararı birlikte hareket için yola çıkanlar görür ve adeta bir bumerang gibi gelir sahiplerini parçalar. Bugün gösterime girecek olan Kayıp Şehir (The Lost City) tam da böyle bir öykü ile karşımıza çıkıyor. ABD’nin burnunun dibindeki Küba’da, Fidel Castro ve Che Guevara’nın başını çektiği devrime götürüyor film izleyiciyi. Ünlü aktör Andy Garcia’nın oyuncu ve yönetmen olarak karşımıza çıktığı Kayıp Şehir, aşk, aile dramı, dans ve müzik gibi temaları birleştirerek bir devrimin pek de bilinmeyen yüzüne ışık tutuyor. Küba’da geçen bir ‘Casablanca’ niyeti ile yola çıkan Garcia’nın, filmi izledikten sonra bu arzusuna ulaştığını söylemek mümkün. Daha çok dans ve Küba’nın o iç yakıcı müziğinin sindiği filmde yavaş yavaş yükselen bir siyasî gerilim de var. Yönetmenin ‘ezber bozma’ kabilinden girişimleri Castro ve devrimine cesur yaklaşımlar getirirken, dram ve aşkı da beraberine almasıyla filmi izlenilebilecek kıvama getiriyor. Diktatörlerden kaçış öyküsünün, sonunda ‘özgürlükler ülkesi’ ABD’de bitiyor olması ise seyirciyi hiç şaşırtmayacak doğrusu. Küba’nın usta romancısı Guillermo Cabrera Infante’nin kaleminden çıkan Kayıp Şehir, 1958 yılının Havana’sına götürür. O dönemin başkenti için herkes “Karayiplerin Paris’i” demektedir. Gündüzün güneşi ile kavrulan ülke insanını, gece dans ve müzik kucaklamaktadır. Lüksün hüküm sürdüğü şehirde Amerikan hayatı özentisi hakimdir. Kalburüstü kesim, şık giyimi kuşamı, son model arabalarıyla birçok kişinin hayallerinden bile geçmeyen bir hayat sürmektedir. Ülkenin görünmeyen yüzünde ise halk, diktatör Fulgencio Batista’nın zorbalıkları altında ezilmektedir. 1940 anayasasını geri getirmek üzere entelektüeller ve siyasetçiler harekete geçer; ama her şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayanlar silahlanır ve meçhul suikastlar başlar. Tam da böyle bir karışıklığın çıkmasını bekleyen iki kişi vardır; Fidel Castro ve Che Guevara. Devrimci güçler başkent Havana’ya girerek el koymak üzeredir. Bu kadar keşmekeşin ortasında kalan kişi ise Fico Fellove’dir (Andy Garcia). Havana’nın en şık gece kulübünü işleten Fico, iyi bir aile çocuğudur. Karışıklığın ortasında ailesini ve işyerini bir arada tutmak adına gayret sarf eden genç adam, gün geçtikçe dizginlerin elinden kaçtığını anlar. Demokrat babanın iki oğlu çoktan Castro saflarına katılmıştır. Ayakta kalan belki de tek bir şey oluyor; müzik. O, sürgünde bile olsa sesini duyuruyor… Kayıp Şehir, öncelikle müziğiyle kesinlikle kulağa hitap edecek türden bir film. Her anı müzikle dolu filmde yönetmen kendi sevdiği Kübalı sanatçılardan bir seçki yapmış. Biraz uzun olmasına rağmen kurgudaki hızlı geçişlerle film sıkıcı olmaktan çıkıyor. Net ve fotoğrafa yakın kareler yakalayan görüntü yönetmeni iyi iş çıkarıyor. Bill Murray ve Dustin Hoffman’la zenginleştirilen kadro ise göz dolduruyor. Infante’nin anlatımı sessiz ve derinden, Garcia bunu iyi gözlemlemiş ve tüm hareketliliği içinde daha naif ve romantik bir anlatım yakalamış denilebilir. Biraz Küba müziği, romantizm hatta biraz da tarih derseniz Kayıp Şehir, bu haftanın filmleri arasında öne çıkıyor gibi. KAYIP ŞEHİR Yönetmen: Andy Garcia Oyuncular: Andy Garcia, Bill Murray, Dustin Hoffman, Ines Sastre
  2. Danıştay cinayetinde kafaları karıştıran yeni bir iddia Danıştay saldırısının 150 milyon dolar için işlendiği iddia edildi. Aktüel dergisinde yer alan habere göre, MİT'e soruşturmanın seyrini değiştirebilecek yeni bir bilgi ulaştırıldı. Bu bilgi notunda 500 milyonluk bir emanetin, bir ekip tarafından Kuzey Irak'tan Adana'nın Kozan ilçesine getirildiği kaydediliyor. Arslan parayı teslim etmesine rağmen komisyonunu alamadığı için eski MİT'çi D.F.'ye giderek olup biteni ayrıntısıyla anlatır. Kendisini, komisyon için aracılığına ihtiyacı olduğu için V.K. ile buluşturmasını ister. D.F. ise V.K. ile iletişimi olmadığını söyler. Bu görüşmelerden bir hafta sonra Cumhuriyet Gazetesi bombalandı, iki hafta sonra da Danıştay saldırısı gerçekleşti. D.F. saldırının ardından Alparslan Arslan’ı televizyonda görünce, “İyi ki yardımcı olmamışım, yoksa ben de işe bulaşmış olacaktım.” diyor. Haberde Arslan’ın ulaşmak istediği V.K.’nın da Kuzey Irak bağlantıları olduğu ve son yıllarda PKK ile mücadele için bölgeye adam gönderdiği iddia ediliyor. ‘Hakkı Hoca’nın da bölgeyle bağlantılı olduğu savunulurken Danıştay saldırısında kullanılan Glock marka silahın da Kuzey Irak’tan getirildiği hatırlatılıyor. Derginin haberinde saldırgan Arslan’ın kişisel özellikleriyle ilgili bilgiler de yer alıyor. Otomobilinde Ulusal Kanal araç kartı, Vanatseverler Kuvvetleri Güç Birliği’ne ait kartvizit ile Glock marka silah çıkan Arslan’ın avukatlık stajını daha önce çete kurma sanığı Sedet Peker’in avukatı ve Kızıl Elma koalisyonunun önemli isimlerinden Hakkı Kurtuluş’un yanında yaptığına dikkat çekiliyor. Arslan’ın ilişkide olduğu isimlere de işaret edilen haberde, 1980 yılında disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan atılan Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve eski Ata Ocakları yöneticisi Ayhan Parlak’ın da adının olaya karıştığı anlatılıyor. İstanbul, Zaman
  3. Hala bu konulara yazmaktan ne anlıyorsunuz inanın anlamıyorum arkadaşlar... Ortaya çıkan durum sadece inanmayanlar ile gergin bir ortam...Ve onları da bu düşüncelerinde daha da kızgınlaştırıyorsunuz... Görecek olan göz zaten gün geldiği zaman görür... Bu tür yaklaşımlar ile bir yere varamayız...
  4. Alevî dedesinden köye ikinci cami Afyonkarahisar’da bir Alevi kasabasında cami yetersiz kalınca aralarında para toplayan halk, ikinci camiyi yaptırdı. Alevi dedesi Ali Demir, caminin yapılması için emek harcayanların başında geliyor. Aleviliğin yanlış tanıtıldığını belirten Alevi dedesi, “Aleviliği İslamiyet’ten ayrı bir dinmiş gibi tanıtanlar karmaşadan başka bir iş yapmıyor. Birlik beraberliğe ihtiyaç var.” diyor. AK Partili Belde Belediye Başkanı Cemal Çakır ise Alevi olmalarından dolayı birçok yerde zorluk çektiklerini söylüyor. Camide açılan yaz Kur’an kursunda 100’den fazla öğrenci öğrenim görüyor. Afyonkarahisar’ın İscehisar ilçesine bağlı Alanyurt’ta halkın tamamı Alevi. Halk Aleviliğin İslamiyet’ten ayrıymış gibi tanıtılmasından yakınıyor. Aleviliği, güzel huy, güzel ahlak ve sevgi olarak tanımlayan Alevi dedesi Ali Demir, “Bizim rehberimiz Kur’an’ı Kerim’dir. Yüce Peygamber’imizin getirdiği en yüce din İslam’dır.” diyor. Alevilik’te Hz. Ali’yi Hz. Muhammed’den üstün tutma gibi inanış olmadığını kaydeden Demir, Çerkezlerin, Yörüklerin, Türkmenlerin kendilerine has kültürleri olduğu gibi Aleviliğin de bir kültür olarak benimsenmesini, ayrımcılık yapılmamasını istiyor. Köyün eski camisi yetersiz kalınca aralarında para toplayarak cami yaptırmaya karar verdiklerini söyleyen Demir, isteyenin camiye isteyenin cemevine gidebileceğini ifade ediyor. İmam olmadığı zamanlarda namaz kıldırdığını anlatan Demir, hac vazifesini de yerine getirdiğini söylüyor. Bir Alevi’nin cami için arsa bağışladığını belirten Belediye Başkanı Cemal Çakır ise “Cami inşaatı bittikten sonra halı yardımı için duyuru yaptım. Bir günde 80 halı bağışlandı.” diyerek, Alevilerin yardımsever olduğunu ifade ediyor. Köy imamı, yaz Kur’an kursuna 100 öğrencinin Kur’an öğrenmek için kayıt yaptırdığını bildirdi. Alanyurt’un Alevi olmasına rağmen din görevlilerine sahip çıktığını ifade eden imam, vakit namazlarında caminin boş kalmadığını sözlerine ekledi. Yeni cami 3 yılda bitirildi 2 bin 250 nüfuslu Alanyurt, 1992’de belediyelik oldu. Köyün eski camisi 1935’te restore edilerek hizmete açıldı; ancak belediyelik olduktan sonra yetersiz kaldı. İkinci camiyi yaptırmaya karar verdiklerinde bazı Alevi vatandaşların tarlasını satarak bağışladığını belirten Belediye Başkanı Cemal Çakır, “Yaklaşık 300 bin YTL’ye mal olan caminin kaba işçiliğini imece usulüyle yaptırdık. Vatandaşların çabasıyla 3 yılda hizmete açtık.” diye konuştu. ZAMAN
  5. İnsanlar bir anlasa zaten... Hepimiz sanki dünyaya çivi çakmışız , hiç ölmeyeceğiz edasıyla geziyoruz sokaklarda... Bana hiç birşey olmaz diyerek... Zaten ölümün gün gelip bizide bulacagını hakkıyla idrak etsek , hiç böyle olur muydu? NİSÂ SÛRESİ (78) Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, "Bu, Allah'tandır" derler. Onlara bir kötülük gelirse, "Bu, senin yüzündendir" derler. (Ey Muhammed!) De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
  6. Maryam bu verdiğin parçayı da indirdim... Fakat diğer parça kadar güzel değil..Ben önce ki parça gibi sizin kendi kütürünüzü yansıtan parçalar istiyorum...tabi senin için mümkünse... Önceki parçanın kendine has bir havası var...ben gerçekten çok sevdim ve kendimi buldum bu parçada ne hikmetse Bu arada tercüme edersen sevinirim..Kadın yanık yanık bişeyler söylüyor merak ettim şimdi ne diyor Özellikle nakarat bölümünü merak ettim... Tekrar tşk...
  7. elbette... ne yaparsan yap , niyetin halis olmadıktan sonra hiç bir işe yaramaz...
  8. ya parçayı kaçıncı dinleyişim bilmiyorum... nedendir bilmiyorum kendimi buldum parçada... hüzünlere gark etti beni... biraz daha dinlersem ağlatacak bu parça beni...
  9. Ben bunda şaşılacak bir taraf göremedim... Ben bazıları bazı mevzulara hayret edince klasik repliğimi söylüyorum... ''Burası Türkiye... ''
  10. Toprak ol ki , gül bitsin sende... Topraktan başka , kavuşan olmadı güle...
  11. Daha bir kaç saat önce filistinde ölen ufacık çocukları gördüm tvde... Artık öyle olağan hale gelmiş bu kahrolası düzen.... Kimsenin filistine çıkıp yardım etmesini desteklemesini bırakın , minicik çocuklar okul yolunda can verir , hayata güvensiz karanlık bir pencereden bakar , vucutları kurşunlara siper olurken , onları düşünen , bir dk dahi olsun onlar için hüzünlenen ve gözyaşı döken , iştahı kesilen , ellerini açan insanlar bile yok denecek kadar az... nerede insanlık... nerede... nerede
  12. Deli kızım -Şebnem Ferah gece geçmez gündüz olmaz can bu dünyaya dayanmaz neden haykırdım dağlara duymaz bekledim günlerce yok ki gelen karlı dağların ardında biri yaşarmış bulut olur yağmur olur bize bakarmış hem yakın hem uzakmış yanakları al almış deli kızım uyan söylenenler yalan deli kızım uyan bir tek sensin duyan bir tek sensin duyan! yerde oldum gökte oldum sormayın halim ah başım duman gönül uslanmayı bilmez düşlerim gerçek gerçeğim yalan
  13. berceste şurada cevap verdi: bohem başlık Kova Burcu
    tamam arkadaşlar sizler muhtşemsiniz... su koca kainatta sizden harikası yok... herkes sizin gibi olmaya çalışıyor ama kahretsin ki , ancak taklidiniz olabiliyorlar ... sanırım şimdi rahatlamışsınızdır okuyanda dünya meselesi var sanacak...
  14. maryam parçayı bende indirdim... beni çok hüzünlendirdi ya gerçekten çok güzelmiş...tşk.. bu tür başka parçalar varsa paylaşırsan sevinirim
  15. merhaba şimdi gelir merak etme... ben ona o kadar tembih ettim geç kalma diye ama
  16. Ve bazıları için de kendilerini güçlü , herşeye hakim düşünüp...Bir yaratıcının varolduğunu ve onların da yaratıcının karşısında aciz kaldıklarını kabul etmek benliklerine ağır geldi...Öyle ki , önüne geçilmez bu benlik duygusu ile kendilerinin yeteri güce sahip olduğu fikrine varıp idealizmden uzaklaşmışlardır...En ufak olayı bile tesadüf olarak kabul etmeyen bu kişiler bu kainatın yaradılışını da tesadüfe ( hatta çoğu daha hiçbir şeye dayandıramıyor...) dayandırdılar.Ve onları bu fikirler ve bu kompleksler Allahın yok olduğu düşüncesine götürdü... İdealizm dünya anlayışı ve bilimsel bir düşünme olgusu olmadığı için dünyada ki insanları çoğu bu fikirde Ve yine bilimsel olmadığı için bilim adamları yaptıklarını araştırmalarının sonucunda Allah'ın varlığını kabul ediyor Değil mi sevgili bilimselci ...
  17. Meşgul olduğunuz işe, ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. O zaman anlarsınız kimlere destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi?.. Ne ile meşgulsünüz? Hayır kapılarını açmakla mı, şer kapılarını zorlamakla mı? ‘Bu soru da nereden geldi?’ diyebilirsiniz. Hemen arz edeyim nereden geldiğini. Okuduğum Tenbihül’gafilin kitabında bir hadisin izahı yapılırken böyle bir soru sorulmakta ve şöyle de bir tasnif yapılmaktadır: “İnsanlar iki sınıftırlar: Ya hayır kapılarını aralayanlardan olurlar ya da şer kapılarını zorlayanlardan... Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını aralayanlardan olur, yahut da onların arasında bulunur, onlara yardım edip, destek verir.” Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanlardan olur ya da onların içinde bulunur, onlara yardım edip destek verir! İşte bunun için soruyorum ben de size bu soruyu: - Hayır kapılarını açanlardan mısınız, onlara yardım edip destek mi veriyorsunuz? Yoksa şer kapılarını açanlardan, yahut da onlara yardım edip destek olanlardan mısınız? Birine hadiste, müjdeler olsun denilirken, ötekine eyvahlar olsun diye acınmakta, ikaz edilmektedir. Denilebilir ki: Ne bileceğiz hayır kapılarını açanların arasında mıyız, yoksa şer kapılarını zorlayanların içinde mi? Bunu anlamak kolay. Meşgul olduğunuz işe bakın, yakınlık duyup ilgi gösterdiğiniz insanlara nazar edin. İşte o zaman anlarsınız kimlere yardım edip, destek verdiğinizi. Müjdeler olsun denilecek bir faydalı hizmetin ucundan bucağından mı tutuyorsunuz, yoksa eyvahlar olsun dedirtecek bir ilgisizlik ve bilgisizlik içinde mi tüketiyorsunuz günlerinizi, hayatınızı?.. Kendi kendinize yapacağınız bu nefis muhasebesini basite alıp da dudak büküp geçemezsiniz. Ciddiye almalı, üzerinde durmalı, hayatınızı şöyle bir gözden geçirmelisiniz. Zira hayatınızın değeri, günlerinizin kıymeti, meşgul olduğunuz işle anlaşılır. Hayırla meşgulseniz hayatınız değerini buluyor, hedefine varıyor demektir. Hayırla ilginiz yoksa, meşgul olmuyor, hizmete değer vermiyorsanız hayatınızı ne ile değerlendiriyor, hayatınızın ne ile hedefine vardığını kabul ediyorsunuz? Bunun da izahını yapacaksınız! Kalbinizi, gönlünüzü, vicdanınızı susturamazsınız. İçinizdeki müftü sizi ikaz eder: - Hayatın boşuna gidiyor, hedefini bulmuyor, bir hayırlı işin ucundan bucağından tutmuyor, Hakk’a yarar bir işin sahibi olmuyorsun! Sadece nefsini düşünüyor, yalnızca kendin için yaşıyorsun. Allah için, Allah’ın kullarına bir hizmetin yoktur. Yarın mahşerde ne cevap vereceksin? Evet kalbindeki bu ikazcıyı günahlarla boğup da sesini çıkaramaz hale getirmeyen her insanın içinden böyle sesler gelir, gönlünü dinleyen her insan da bu sesleri kalb kulağıyla dinler ve nefs muhasebesi yapar... Şimdi bir nefis muhasebesi yapmak zamanıdır belki de. Ne dersiniz, ne halde, ne durumdasınız? Hayatınızı hayırlı hizmetlerle değerlendiriyor musunuz? Yoksa sizin işiniz gücünüz mü var? Böyle angaryalarla başkaları mı meşgul olsun? Siz de hep geriden seyirci mi kalasınız? Size düşen bu mudur? Bir dinleyin lütfen, kalbinizden gelen ses ne diyor? AHMED ŞAHİN
  18. benim yokluğumdan olmuştur muhtemelen
  19. ben yokken neler yaptınız bakayım siz hı
  20. Burası da başlık değil üye kaldırma bölümü olcak zaten Göster kendini dogville Sedelina elektrik var mı elektrik?
  21. berceste şurada cevap verdi: bohem başlık Kova Burcu
    noluyor yaa... siz , biz falan... bir burç hakkında iki laf ettik olaya bak
  22. berceste şurada cevap verdi: bohem başlık Kova Burcu
    Kendi çıkarları için demedim zaten... Kafalarına birşey koydular ise , hedeflerine ulaşabilmeleri için her şeyi göze alabilecek bir yapıya sahiptirler... Ve o hedefe ulaşırkende başkalarının ne dediğini asla umursamazlar... Ve bu noktada kırıcı daha ziyade umursamaz olabilirler... Kendilerince özgürlük adına...
  23. Düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın! (NFK).
  24. berceste şurada cevap verdi: bohem başlık Kova Burcu
    Kova burçları , kafalarına koyduklarını yaşama uğruna etrafındakileri hiçe sayıp kırabilme yetisine fazlasıyla sahipler malesef...tabi genelleme yapılamaz... tabi ben kova değilim...
  25. hayırdır ? ne oldu ya

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.