Zıplanacak içerik

jhonywalker

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

jhonywalker tarafından postalanan herşey

  1. jhonywalker şurada cevap verdi: dilku başlık Türk Tarihi
    ........İBNİ SİNA:.. İbn-i Sina; Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş Türk filozofu (980-1037).... Aristotelesçi felsefe anlayışını İslâm düşüncesine göre yorumlayarak, yaymaya çalışmış, görgücü-usçu bir yöntemin gelişmesine katkıda bulunmuştur... BuhaRA YAkınlarında HORMİSEnde doğdu...21 HAziran1037de Hemedan da öldü.. . Gerçek adı Ebu'l-Ali el-Hüseyin b. Abdullah İbn Sina'dır. Babası, Belh'ten göçerek Buhara'ya yerleşmiş, Samanoğulları hükümdarlarından II. Nuh döneminde sarayla ilişki kurmuş, yüksek görevler almış olan Abdullah adlı birisidir. İbn-i Sina, önce babasından, sonra çağın önde gelen bilginlerinden Natilî ve İsmail Zahid'den mantık, matematik, gökbilim öğrenimi gördü. Bir süre tıpla ilgilendi, özellikle, hastalıkların ortaya çıkış ve yayılış nedenlerini araştırdı, sağıltımla uğraştı. Bu alandaki başarısı nedeniyle, II. Nuh'un özel hekimi olarak görevlendirildi, onu sağlığa kavuşturunca, dönemin önde gelen tıp bilginlerinden biri olarak önem kazandı.... İbn-i Sina'nın felsefeye karşı ilgisi deney bilimleriyle başlamış, Aristoteles ve Yeni-Platoncu görüşleri incelemekle gelişmiştir. İslâm ve Yunan filozoflarının görüşlerini yorumlayan ve eleştiren İbn-i Sina'nın ele aldığı sorunlar genellikle, Aristoteles ve Farabi'nin düşünceleriyle bağımlıdır. Bunlar da, bilgi, mantık, evren (fizik), ruhbilim, metafizik, ahlâk, tanrıbilim ve bilimlerin sınıflandırılmasıdır. Belli bir düşünce dizgesine göre yapılan bu düzenlemede her sorun bağımsız olarak ele alınıp çözümüne çalışılır. Bilgi, sezgi ile kazanılan kesin ilkelere göre, sonuçlama yoluyla sağlanır. Bu nedenle, bilginin gerçek kaynağı sezgidir. Bilginin oluşmasında deneyin de etkisi vardır, ancak bu etki usun genel geçerlik taşıyan kurallarına uygundur. Ona göre "bütün bilgi türleri usa uygun biçimlerden oluşur." Bilginin kesinliği ve doğruluğu usun genel kurallarıyla olan uygunluğuna bağlıdır. Us kuralları, insanın anlığında doğuştan bulunan, değişmez ve genel geçerlik taşıyan ilkelerdir. Sonradan, duyularla kazanılan bilgi için de bu kurallara uygunluk geçerlidir. Deney verileri us ilkelerine göre, yeni bir işlemden geçirilerek biçimlenir, onların bundan öte bir önem ve anlamı yoktur. Çelişmezlik, özdeşlik ve öteki varlık ilkeleri, usta bulunur, deneyden gelmez. İbn-i Sina'ya göre varlık, tasarlamakla bağlantılıdır. Bütün düşünülenler vardır ve var olanlar tasarlanabilen düşünülür biçimlerdir (makuller). Bu nedenle, düşünmekle var olmak özdeştir. Atomcu görüşün ileri sürdüğü nitelikte bir boşluk yoktur. Uzay ise, bir nesnenin kapladığı yerin iç yüzüdür. Varlık kavramı altında toplanan bütün nesnelerin değişmeyen, sınır ve niteliklerini koruyan belli bir yeri vardır. Devinme, bir nesnenin uzayda eyleme geçişidir. Mantık insanı gerçeklere ulaştırmaz, yalnız birtakım yanılmalardan korur. Düşünme yetisi gerçeği kavramak için mantıktan geçici bir araç olarak yararlanır. Düşünme eyleminin sağlıklı olması için mantık, ilkeler ve kurallar koyabilir, anlıkta bulunan ve bilinen bilgilerden yola çıkarak, bilinmeyenleri saptama olanağı sağlar. Bu özelliği nedeniyle, mantık, düşünmenin genel kurallarını bulan, düzenleyen, bu kurallar arasındaki gerekli bağlantıyı ve birliği kuran bir bilimdir. Mantık kuralları, genel geçerlik taşıyan ve değişmeyen kesin kurallardır. Mantığın kavramlar ve yargılar olmak üzere iki alanı vardır. Her bilimsel bilgi ya kavram ya da yargılara dayanır. Kavram, ilk bilgidir ve terim ya da terim yerine geçen bir nesneyle kazanılır. Yargı ise, tasımla kazanılır. Mantığın konusu incelenirken, tanım temel alınmalıdır. Tanımlar birbirlerine bağlandıklarında, kanıt ve çıkarıma varılır. Kavram, önce tekil bir algıdır (sezgi). Yargı ise, iki tekil terim arasındaki ilişkidir. Kavramlar, açık ve kapalı belirleme olarak ikiye ayrılır. Varlığın, töz, nicelik, nitelik, ilişki, yer, zaman, durum, iyelik, etki, edilgi gibi on kategorisi vardır. İbn-i Sina mantığında en önemli yeri tanım tutar. Bir kavramı tanımlamak için, bu kavramın bireylerinden biri göz önüne alınmalıdır. Tikelin belirlenmesi tümelden kolaydır. Eksiksiz bir tanım yakın cins ile yapılmalıdır. En yetkin tanımsa, kavramın yakın cinsi ile türsel ayrımdan oluşur. Tanım ikiye ayrılır; Gerçek tanım ve sözcük tanımları. Önermeler, yüklemli ve koşullu olabilirler. Yüklemli önerme, bir düşünce ötekine yüklendiği zaman ya onaylanır ya da yadsınır. Koşullu önermeler, bir ötekinin koşulu ya da sonucu olarak bağlanan terimlerde görülür. Önermeler varsayımlı, nitelik ve nicelikleri bakımından, tekil, belirsiz ve belirli olur. Tasım, bitişik ve ayrık olmak üzere ikiye ayrılır. Bitişik tasımların öncüleri anlam bakımından, sonuç önermesini içerir. Ayrık tasımlarda ise sonuç önermesi öncüllerde bulunabilir. Tümeller, bütün varlık türlerinin oluşumundan önce, Tanrı düşüncesinde, birer tanrısal kavram olarak vardır. Varlıkların oluş nedeni ve onlara biçim kazandıran tümellerdir. Tümeller Tanrı'da ussal olarak bulunan, nesnelerde ve bireylerde içkin olan, öteki de nesnelerin dışında ve anlıkla birlikte olan mantıksal tümel diye üçe ayrılır. Birinci türe giren tümel, metafiziği ilgilendirir. İbn-i Sina fiziği, metafiziğe giriş olarak düşünür. Fiziğin konusu madde ve biçimden oluşan nesnelerdir. Biçim, maddeden önce yaratılmıştır. Maddeye bir töz özelliği kazandıran biçimdir. Maddeden sonra ilinek gelir. Biçimler maddeye, ilinekler ise, töze katılır. Doğal nesneler kendi öz ve nitelikleriyle bilinir. Bütün nitelikler de birinci nitelikler ve ikinci nitelikler olmak üzere ikiye ayrılır. Birinci nitelikler nesnelere bağlıdır, ikinciler ise, nesnelerden ayrı olarak varlığını sürdürür. İbn-i Sina'ya göre, nesnel evrende bulunan güç ve devinimin temelini ikinci nitelikler oluşturur. Nesneler, kendilerinde bulunan gizli güçle devinime geçerler. Bu güç ise, doğal güç, öznel güç, tinsel güç olmak üzere üç türlüdür. Doğal güç, nesnede doğal biçim ve yerlerle ilgili nitelikleri taşır. Çekim ve ağırlık bu türdendir. Öznel güç, nesneyi devingen ya da durağan duruma getirir. Bunda da, bilinçli ya da bilinçsiz olma özelliği bulunur. Tinsel güç, herhangi bir organın, aracın yardımı olmaksızın doğrudan doğruya bir istençle eylemde bulunmaktadır. Buna, gökkatlarının özleri adı da verilir. İbn-i Sina'nın geliştirdiği bu güç kuramının kaynağı Aristoteles ve Yeni-Platonculuk'tur. Ancak, o bu güçlerin sonsuz olduğu kanısında değildir. Ona göre, zaman ve devinim kavramları da birbirine bağlıdır, çünkü, devinimin bulunmadığı, algılanmadığı bir yerde zaman da yoktur. İbn-i Sina'nın felsefesinde, Aristoteles'in geliştirdiği düşünce dizgesine uygun olarak, ruh kavramının önemli bir yer tuttuğu görülür. Ona göre, biri bitkisel, öteki insanla ilgili olmak üzere, iki türlü ruh vardır. İnsan ruhu, gövdeye gereksinme duymadan, doğrudan doğruya kendini bilir, bu nedenle, tinsel bir tözdür. Gövdeyi devindiren, ona dirilik kazandıran bu tözün başka bir özelliği de, yetkin düşünme yeteneği anlık olmasıdır. Düşünme eylemi yaratan ruhtur, o gövdeyi gerektirmez, ancak gövde var olabilmek için tini gereksinir. İnsan ruhu gövde biçiminde değildir, usa uygun biçimleri kavramaya elverişli bir töz olduğundan, gövdesel yapıda yer alamaz. Gövde, bölünebilen öğelerden oluşmuş bir bütündür, oysa tin, bir birliktir, bölünmeye elverişli değildir, sürekli olarak özünü ve birliğini korur. Tin, bütün izlenimleri gövde aracılığıyla alır, anlık yoluyla kavramları, kavramlara dayanarak usa vurmayı oluşturur. Bu yüzden, gövdeyle dolaylı bir bağlantısı vardır. Ancak, bu bağlantı tin için bir oluş koşulu değildir. Canlı sorununa, gözleme dayalı bir ruhbilim anlayışıyla çözüm arayan İbn Sina'ya göre dirilik bir bileşimdir. Doğal organların, göksel güçler yardımıyla bileşmesinden canlılar ortaya çıkar. Bu olay da, belli aşamalara uygun olarak gerçekleşir. İlk ortaya çıkan canlı bitkidir. Bitkide tohumla üreme, beslenme ve büyüme güçleri vardır. İkinci aşamada ortaya çıkan hayvanda ise, kendi kendine devinme ve algı güçleri bulunur. Devinme gücünden isteme ve öfke doğar. Algı gücü de, iç ve dış algı olmak üzere ikiye ayrılır. İnsan özü doğal evrim sürecinde en üst düzeyde gerçekleşmiş bir oluşumdur, bu nedenle, öteki varlıklardan ayrılır. İnsanda dış algı duyumlarla, iç algı da , beynin ön boşluğunda bulunan ortak duyu ile sağlanır. Duyularla alınan izlenimler bu ortak duyu ile beyne gider. Beynin, ön boşluğunda sonunda, tasarlama yetisi bulunur. Bu yeti duyu izlenimlerini sağlamaya yarar. İnsan için en önemli olan düşünen öz yapıcı ve bilici güçlerle donatılmıştır. Yapıcı güç (us) gerekli ve özel eylemler için gövdeyi uyarır. Bilici güç ise, yapıcı gücü yönlendirir. Özdekten ayrılan tümel biçimlerin izlerini alır. Bu biçimler soyutsa onları kavrar, değilse soyutlayarak kavrar. İnsanda iyiyi kötüden, yararlıyı yararsızdan ayıran yapıcı güçtür, bu nedenle bir istenç niteliğindedir. Us konusunda İbn-i Sina ayrı bir düşünce ortaya atmıştır. Ona göre us beş türlüdür. Özdeksel us, bütün insanlarda ortak olup, kavramayı, bilmeyi sağlayan bir yetenektir. Bir yeti olarak işlek us, yalın, açık ve seçik olanı bilir, eyleme yöneliktir, durağan bir güç niteliğinde değildir. Eylemsel us, kazanılmış verileri kavrar ve ikinci aşamada bulunan ustan daha üstündür. Kazanılmış us, kendisine verilen ve düşünebilen nesneleri bilir. Aşama bakımından usun olgunluk basamağında bulunur. Bu aşamada usun kavrayabileceği konular kendi özünde de vardır. Kutsal us, usun en yüksek aşamasıdır. Bütün varlık türlerinin özünü, kaynağını, onları oluşturan gücü, başka bir aracıya gereksinme duymadan, bir bütünlük içinde kavrar. İnsan, ayrıntıları duyularla algılar, tümelleri usla kavrar. Tümelleri kavrayan yetkin us, nesneleri anlama yeteneği olan etkin usa olanak sağlar. İnsan usunun algıladığı ayrıntılar, kendi varlıkları dolayısıyla değil, nedenleri yüzünden vardır. Us, bu kavranabilir nesneleri kazanabilmek için ilkin duyu verilerinden yararlanır. Sonra duyu verilerini usun genel kurallarına göre işlemden geçirir, yargıları ortaya koymada onları aşar. Yaratılış konusunda İbn-i Sina, varlığın sıralı düzeninde, "bir'den bir çıkar" ilkesine dayanır. İlk "bir", zorunlu varlık, Tanrı'dır. O'nun varlığı yalnız kendisini gerektirir. Var olma, Tanrı'nın özünden gelen gerekimdir. İlk neden ilk gerçekliktir. Tanrı'dan ilk us ortaya çıkar. Çokluk bu usla başlar. Bundan da felek ve nefsin usları türer. Her ustan da, o usun özü ve cismi oluşur. Us cismi aracısız olarak devindiremeyeceği için, uslar sırasının sonunda etkin us, akıl bulunur. Ondan da dünya ile ilgili nesnelerin maddesi, cisimlerin biçimleri ve insan özleri doğar. Etkin us, tümünün yöneticisidir. Yaratılış önsüzdür ve yeri de maddedir. Madde, soyut ve tüm varlığın öncesiz olanı, nefsin eylem alanı, sınırı ve tüm parçaların kaynağıdır. İlk us, kendisini ve zorunlu varlığı bilir. Buradan ikilik doğar. İlk us kendinde olanaklı, ilk varlık için ise zorunludur. Her tikel feleğin ilk kımıldatıcısı vardır. İlk kımıldatıcıları eyleme sokan tinsel varlıklardır. Her feleğin de iyiliğini düşünen kımıldatıcı bir nefsi vardır. Nefsin eylemi, etkin usa ulaşır. Evrenin varlığı, zorunlu olan, Tanrı'yı gerektirir. Başka bir varlığın etkisiyle var olan evren sonsuz olamaz. Devinme, nesnenin özünde saklı güçten doğar. Her nesnenin özünde devindirici bir güç vardır. Nesne kendini kendinin etkin öznesi değildir. Bu güç, nesneye biçim de kazandırır. İbn-i Sina metafiziği genelde Aristoteles metafiziği ile Yeni-Platonculuk ve Kelam'ın bireşimidir. Konusu, ilkler ilki, tüm oluşların, yaratışların, varlık bütününün kaynağı olan Tanrı'dır. Tanrı, bütünlüğü nedeniyle nesnelerde, olay ve eylemlerde görünüş alanına çıkar. Varlık vardır, yok olamaz. Varlık üç bölüme ayrılır: 1- Olanaklı varlık, nesnelerle ilgili değişimin, oluş ve bozulmanın egemen olduğu varlıktır. Bu varlık ortamında görülen ne varsa belli bir süre içinde başlar ve biter. 2- Kendiliğinden olanaklı varlık. Olanaklı olmasına karşın, ilk nedenle ilişkilerinden dolayı zorunluluk kazanır. Tümellerin, yasaların bulunduğu evren. Gökkürelerin usları böyledir. 3- Kendiliğinden zorunlu varlık, ilk neden ya da Tanrı'dır. Değişmez ve çoğalmaz. Çokluklar ondadır. Tanrısal zorunluluk illkesi tüm yaratılanların da temel ilkesidir. İbn-i Sina'nın benimsediği tanrıbilim dört ana konuyu içerir; Evren, ötedünya, ahiret, peygamberlik, Tanrı. Evren yaratılmıştır. Yaratıcı ve var edici Tanrı'dır. O Kelamcılar'ın dediği gibi özgün yapıcı değildir, zorunludur. İlk neden önsüz ve sonsuzdur. Evrenin yaratılması, Tanrı'nın daha önceden varoluşunu gerektirir. Evrenin bütününde yer alan gök katları tanrısal evrenin varlıklarıdır, bunların özleri meleklerdir. Madde dünyasında oluş ve bozulma vardır. Onların tanrısal niteliği yoktur. Bu yaratma olayı da bir fışkırmadır. Ölüm, tinin gövdeden ayrılmasıdır. Gövdelerden ayrılan tinlerin geldikleri kaynakta toplanmaları insanda ötedünya kavramını oluşturur. Ruh, tinsel bir tözdür, ölümsüzdür. Gövdeye egemendir. Ruh gövdeye girmeden önce etkin usta vardı. İnsana bireyselliğini kazandıran odur. Gövdenin yok olması, ruhun varlığını etkilemez. Dirilme tinseldir. İnsanları yaratan Tanrı, onlara verdiği özgür istençle iyi ile kötüyü seçme olanağı sağladı. İstenç özgürlüğü, usla utku arasındaki çatışmadan ve ilkinin üstünlüğünden doğar. İnsan elinden çıkan bütün bağımsız eylemler tanrısal kayra ile gerçekleşir. Özgür istenç tüm insanlarda vardır. Peygamberler de bu bakımdan birer insandır. Ancak, onlarda insanların en yüceleri olan bilginlerde, bilgilerde olduğu gibi bir seziş vardır. Bu üstün seziş gücü, kavrayış yeteneği peygamberlerin etkin us ile buluşmalarını, gerçekleri kavramalarını sağlar. Bu üstün güç ve kavrayış vahy adını alır. Üstün anlayış gücü taşıyan melekler, vahyi peygamberlere ulaştırırlar. Tanrı, özü gereği bilicidir. Kendi özünü bilmesi yaratmayı gerekli kılar. İbn-i Sina İslâm dinine ve Kuran'a dayanarak bilmeyi yaratma olarak niteler. Yaratma eylemi Tanrı'nın kendi özüne karşı duyduğu sevgiden dolayıdır. Tanrı tümelleri bilir. Tikellerle ilgili bilgisi de, tümel nedensellikleri bilmesindendir. 1- Madde ve biçimin ilişkileri üzerinde bilimleri iç bölümde ele alırlar: 2- Maddeden ayrılmamış biçimlerin bilimi: Doğa bilimleri ya da aşağı bilimler. 3- Maddesinden iyice ayrı biçimlerin bilimi: Metafizik, mantık gibi yüksek bilimler. Maddesinden ancak zihinde ayrılabilen, kimi yerde ayrı kimi yerde bir olan biçimlerin bilimi: Matematik, geometri, orta bilimler. Zihin bu biçimleri doğru olarak maddesinden soyutlar. Felsefe ise, kuramsal ve pratik diye ikiye ayrılır. Kuramsal olan, bilmek yeteneğiyle elde edilen bilgileri kapsar. Doğa felsefesi, matematik felsefesi ve metafizik gibi pratik felsefe, bilmek ve eylemde bulunmak üzere elde edilen bilgilere dayanır. İbn-i Sina, gerek Doğu gerekse Batı filozoflarını etkiledi. Gazali, özellikle, ruh anlayışında ondan etkilendi. İbn Sina'nın deneyci yanı, Gazali'yi kuşkuculuk'a götürdü. Yapıtları 12.yy'da Latince'ye çevrildi, ünü yayıldı. Tanrıbilimci filozof Albertus Magnus, tin ve us ile güçleri konusunda İbn-i Sina'dan yararlandı. [değiştir] Başlıca Yapıtları el-Kanun fi't-Tıb, (ö.s), 1593, ("Hekimlik Yasası") Kitabü'l-Necat, (ö.s), 1593, ("Kurtuluş Kitabı") Risale fi-İlmü'l-Ahlak, (ö.s), 1880, ("Ahlak Konusunda Kitapçık") İşarat ve'l-Tembihat, (ö.s), 1892, ("Belirtiler ve Uyarılar") Kitabü'ş-Şifa, (ö.s), 1927, ("Sağlık Kitabı"). ESERleri AVRUPA da okuduldu 600 YIL.....
  2. jhonywalker şurada cevap verdi: jhonywalker başlık Şiir Forumu
    TAbi Ki LALALAA yazabilirsin elbette Ki mutlu olurum yazarsan ayrıca... SEWGİLEr...
  3. TARihte iz bırakan bir ÇOk ULUS wardır we dünyayı yönetmiştir... Benim yazından anladığım diyorsun Kİ AWRUPA dewletleri hep sömürgecilik yaptı....TÜRKLER böle bi eylemde bulunmadı we feth ettiği ülkelerde adelet sağladı sömürge olmaktan kurtardı demek istedin sanırım... Bunun YAnında TÜRKler İSlam sancagını taşidi Müslümanlığı KAbul ettikten sonra WE İSlamı yaymışlardır bu anlamdada TARİHde yerini almiştir... Bu Gün DÜNyanın her yerinde müslümanlar wardır AFRİKADA bile biz OSMANLIYIZ diyen siyahi insanlar wardır... AMa Günümüzde OSMANLIYIZ demekten utanan çok insan war... Ne yazık Ki.. FATİH SULTAN MEHMED Kİ dünyada 37 kuşatma gören we düşmeyen İSTANBULU Feth ederek FATİH ünwanını alıp Yİne Türklerin TArih yazmasını SAğlamıştır... En son OLArak Bütün HAÇlı orduları birleşip Yıkılan OSmanlı dewletini YOk edip TOpraklarını işğal ederek bir ULUSUn sonun u hazırlamak istedi.. BUrdada ATATÜRK önderliğinde KAHRAMAN TÜRK miLLeti İŞĞAlci dewletlere karşi koyarak YURDU düşmandan temizlemişdir..We TARihte TÜRKLEr bir kez daha YErini almıştır... Artık Huzur İçinde NE MUTLU TÜRKÜM diyorsak bu Yüce ULUSUN her bir ferdinin gösterdiği kahramanlıklar sayesinde..
  4. jhonywalker şurada cevap verdi: TANİA HAYDE başlık Türk Tarihi
    Şimdi HALKewlerinin malını alan 12 EYlül cuntacıları dediğin birim ASKERİYEdir...WE CUMHURBAŞKANı olmuştur KENAN ewren paşa bu İhtilal sonucu.. DEmek Kİ bu HALKewlerinde aykırı bi durum görmüş ki El koyma gereği duymuştur. We Bu baglamda yeni yasalar uygulamiştir KENAN EWren... Şİmdi ÖZetlersek: Şİmdi Bura bahsedilen parsız çocuklara dewlet burs weriyor...SAğduyulu HAyırsewer watandaşlar KAdir HAs önde olmak suretiyle we bir çok köklü holding de bu tür uygulamalar yapıyor... WE ÜLkemizde KAmpanyalar war Bu amaç uğrunda..Misal HAYDİ KIZlar OKula... Okuma yazma öretmek için nice okullar açilmiştir dewlet okulları ...ÖZel kolejler okullarda war tabi ki... KAdınların kendi kimliklerini kaznmak en doğal hakkıdır...BU haklarını örenmek için kitap okumaları yeterlidir....We Günümüzde KAdın HAkları dernekleri wardır...KAnunlar çerçewesinde haklar tanınmıştır kadınlarımıza.... Kitap dergi yayıncılığı.. bilgi kültür üzerinde Ki baskılar kalksın diyorsun Ki Günümüzde bir çok yasadışı örgüt bu şekilde kitlelere ulaşıyor bu baskıların kalkması mümkün değildir.. Ama diyorsan Ki Ulusal gelenek örf adet tarih ülke için hizmet edenler içinde mi geçerli hayır....SAdece yasadışı örgütler için bu baskı kalkmasın.. ÜLkemizde Bir ÇOK Kültür merkezi war zaten dewletin korumasında olan we özel şahsa ait olanlar da war elbette.. Toplumsal olaylarda wideo we arşiw kayırları askeriye we dewlet istihbarat birimlerince sağlanıyor zatenn.. Halkevleri ve Türkiye tarihine Halkevinden ve Halkevci bakış açısından bakmayı ve kendi tarihine sahip çıkmayı hedefleyen Halkevleri Belgesel Filmi yapımı... BU bakımdan Türk TARİH Kurumu Türk DİL kurumu osmanlı arşiwleri kurulmuştur zaten dewlet idaresinde...WE Filmler yapilmiştir tarihimiz hakkında.. ASkeriye we dewlet Kurumlarınca.. Ülkemide zaten Kültürel bazda bir çok Kütüphane araştırma meerkezi wardır... AYrıca 1999 depreminde HALK ASkeriye DÜnya ülkeleri we biizm ülkemizdeki kurum we kuruluşlar bu toplumsall faciaya karşi duyarsız kalmamişlardır...YAraları sarmak adına dewletle beraber elele wermişlerdir... Benim düşümcemde HALKewleri bazı fikir we düşünceleri empoze etmek için kötü amaçlı insanlarca kullanılabilir..... ZAten Günümüzde Bir çok bu tür kurum we kuruluşlar örgütsel faaliyette bulunuyor resmi gözükerek...BURda dewlete büyük iş düşüyor denetleme adına.... SEwgiLer...
  5. Önce beni anlamakla suçlama ben fikrimi beyan ettim kendi düşünce bazımda... YAşasın alkolizm dediğinide hiç düşünmedim düşünen olacagınıda sanmam.... SAdece park we bahçelerde halka açık yerlerde Alkol içilmesinin yasaklanmasında bi tuhaf yan bulmadığımı söledim... We yasaklanması gereken Ş ler nelerdir öncelikle açıklarsan onlar hakkında Ki yorumlarımı fikirlerimide yazarımm... SewgiLerle...
  6. AyRıca Bu konuya DUYArsız KAlmayan Bu TOPİCİ açan ŞEWWAL arkadaşimiza Onun nezdinde bu DRAjedik duruma Fikirlerince katılan arkadaşlara TŞkler... Sewgilerle...
  7. Neden Biliyor musun... Bizim Ülkemizi Yöneten siyasiler eşine dostuna bu zamana kadar Dewletin birimlerinde imkanlar sağlamıştır kadrolaşmişlardır... Bi newi RANT kapısı olarak dewleti seçmişlerdir.. KAr eden dewlet kurumları hep zarar gösterilerek dewletin KAr payı RAnçcıların yane Siyasilerin eşine dostuna akrabalarına LÜKS bir yaşam sermayesi olarak sunulmuştur... Her dewlet Kurumunda Bir İşi 4 kişi yapmakta bu nasıl zihniyet... 700 milyon maaş alan bir memurun YAtı katı arabası war... Bazı dürüst insanlar watanını sewen insanlar yane memurlar hariç.. NErden geliyor bu değirmenin suyu sormak lazım araştırmak lazım.. ÜLkeyi yöneten siyasiler bu zamana kadar HALkın iradesiyle kurulmuş Kurumların başına adil dürüst namuslu birer yönetici atasaydı...Bu gün bunlar başimiza gelmeyecekti.. Ne yazık Ki her Dewlet adamı istisnalar hariç tabi Ki.. Dewlet birimlerini kendi çıkarları için kullanmişlardır... DErsen Kİ illa satılmasımı gerek peşkeş çekilmesimi LAzım HAyır ASLA... Unutulmamalı Kİ biizm ÜLKEMİZİ yıkan iKi temel unsur war .. 1_ RÜŞWET 2_TORPİL Bunların sonucunda DEWlet kurumları hep zarar etmiştir.... Şİmdi FEryat Figan edenlerin(bu kurumları yönetenlerin we çalişanların üst düzey) Şuçu kendi POlitikalarında aramaları gerek...Uyguladıkları stratejilerin nasıl yanlış olduklarını anlamaları gerekirdi... HALKın iradesiyle kurulmuş Birimlerde KAdrolaşma..HIRsızlık...RÜşwet gibi İnsana yakişmayan tawırlarda bulunan İnsanlar Hİç düşünmediler mi Kendi HALkının parasını çaldığını...Bu Kurumlardan gelen paraların ÜLke yararına Kullanıldığının farkında değilmiydiler.... O paralarla OKUL,HASTANE,YOL ws ws kısaca Ülke insanı İçin yararlı Ş ler yapılacaktı... Ama Bu İnsanlar ne yaptı Yöneticiler Kendi Çıkarları İçin HALKı satmiş olmadılar mı... BU gün Ki Bu özelleştimenin we YAbancı sermayenin Bu ÜLke kurumlarına PEŞKEŞ çekilmesinde Bu Hükümetten ÇOK O gün ki şartlarda Bu kurumları hortumlayan İnsanların suçu daha Çok bence.. Şimdi ise o Hortumcular çaldıkları yedikleri paralarla zewki sefa içinde yaşarken... gece Alemlerinde bu millletten çaldıkları paraları çar çur ederken... Görsel medyada çıkıp ÇAkas atarak.... UTAnmadan bide Bu gün geldiğimiz durum hakkında Yorum yapıyorlar... DiP NOT: KANLA alınan TOpraklar para İle satılmaz(wahdeddin) Satmak zorunda bırakanlar utansın...TAbi Utanacak Bi Yüzleri warsa... AYDINLIK HUZUR REFAH sewiyesi YÜksek Bir ÜLKEde YAşamak Adına DUYArsız KAlan HER YÖNETiciye YAZIKLAR OLSUn... SewGilerle.....
  8. jhonywalker şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Şimdi ben soruyorum TÖRE namus Cinayeti adı altında İŞlenen suçlarda.... Tevavüze uğrayan KAdın öldürülüyorda Bu namussuzluğu yapan sawunmasız Bir İnsana Tecawüz eden insan neden öldürülmüyor... Bu nasıL bir Töredir nasıl bir insanlık anlayışıdır... Kimse ölsün weya öldürülsün istemem ayrıca ama... Konu Bir insana yane bir kadına karşi tecawüz olunca bunun sonucunda bir cana kıyılıyorsa ölüm emri weriliyorsa... Bunun suçlusu Tecawüz eden eden şahsi öldürürüm ben... Bunu yapan insan Hiç Mi ALlahtan yada herneye inanıyorsa Korkmaz mı... Düşünmez Mi kendi anası bajısı da war... YAzıklar olsun Bu Tür Eylemlerde Bulunan zawallılara İnsan suretli eşkiya Görünüşlü Toplum canawarlarına... ...SEWgiLer...
  9. KAdına Şiddeti kimsenin onaylayacağini sanmam.... Ama şiddet sadece kadınlara yönelik değil sanırım...Unutulmamalı Ki MAlatyada Jojuk yuwasında el kadar bebelere ŞİDDET uygulayan da Bir kadındı demekki sıf erkekler kadınlara Şiddet uygulamıyor... Bunu Genel anlamda ele alırsak kadında erkek te birey olarak şiddet uyguluyor... Şiddetin her Türüne karşi olmamız gerek.. Her kez Gücünün yettiğine Şiddet uygulamamalı Unutmamalı Ki oda İnsan we bir can ALLAhın yarattığı... Kısaca Şiddet demek zulum demek we Buna Wicdan sahibi her insan dur demeli...
  10. KralX sana katılmamak ne mümkün... Ayrıca sana ilaveten Türbanla örtünmekle cumhuriyet yıkılacak irticaa Hortlayacak diye Korkanlar....İnandıkları Allahtan hiç Mi korkmazlar da emir we yasaklarını çiğnerler... Unutmamak gerekir Ki dünya fani Allah baki... Muhakkak ona döneceğiz.. Şimdi Konuyu İSlamla ele allalım o zaman Birazda.. Allahın hak dini İSLAm gelmeden öönce KIZ çocukları diri diri gömülüyordu.. İSlam gelmeden önce kadınlar KÖle gibi görülüyordu.. İSlam gelmeden önce KAdınlara HAk tanınmıyordu.. İSlamdan önce kadınlara Miras hakkı tanınmıyordu.. İSlam gelmeden önce MUta Nikahı ile kadınlar bir gecelik zevk için Kullanılıp sonrada terke diliyordu... ws ws örneklleri çoğaltabiliriz... Dolasıyla Allah gönderdiği HAK din İSlam we HZ.Muhammed Aracılığıyla Bu Utanç werici Uygulamaları ortadan kaldırmiştir... Bu uyğulamaları kaldırmak için sawaşlar yapılmiştir çileler çekilmiştir.. HZ.Muhammed bu topraklarda şeytan hükmünü kaybetmiştir... we yine muhakkak müşrikler sizin üstünüzde HAk sahibi değillerdir TAKi SİZ onlara Boyun eğinceye dek demiş 14 asır önce.. Gelelim Günümüze Şimdilerde İse değil Boyun eğmek Kendi sorunlarımızı Bile DIŞ mihraklar çözmekte... Ulusal anlamda bile BAtıya bagımlı hale gelmişiz.. Unutmamak gerekir Ki OSmanlı 700 yıl islam sancagını dalgalandırmiş we Dünya Müslümanlarına yaşayacak imkanlar sağlamiştir.. FEth ettiği ülkelerde ise GAyri müslimlere zulum yapmamiştir...Dinlerinin gereklerini yerine getirmelerine engel olmamiştir.. NE acıdır Ki günümüzde biz kendi insanımızın Kılığından kıyafetinden ötürü okuma hakkını elinden alıyoruz...Bunun sonucunda AİHM e gidiyoruz we Onlarda adil bi şekilde karar weriyor değil mi... Bu kararıda saygıyla karşilayan arkadaşlarımız war... Unutulmamalı Bu ülkeyi kimlerin kuşatmak istediği işğal etmek istedikleri..Kurrtuluş sawaşini kimlere karşi werdiğimizi unutmamamız lazım.. Ülkemizi Bölmek için PKK ya lojistik we parasal destek werenler el atından bu Kuruluşun içinde yer almıyorlar mı.. We Bu İnsanların kurduğu mahkeme AİHM değilmidir? We yine ne acıdır Ki Ülkemizde bazı kesimler Bu MAhkemenin karralarına saygı duyuyorlar... Benim mu mahkemeye AİHM ye saygı duymam kararlarına uymam demek Önce İSlam dinine sonrada ÜLkemizi Bu Düşmanlardan Kurtaran atatü,rk we onun nezdinde Bu Ülke için canlarını esirgemeden feda eden ŞErefli HEr Askere wwe watandaşlarımıza İhanettir benim düşüncemde tabi ki..KAtılan olurt bu fikre katılmayan olur.. DiP NOT: AB ülkerinde ne kadar inanç özgürlüğü war bunuda ele almak lazım ne kadar insan özğürlüğü war tartışılır... Bunu düşünerek AİHm nin kararlarını ele almak lazım.. GEçmişte Ülkeleri sömürerek işğal ederek işğal ettikleri ÜLke insanlarını KÖle olarak kullanan TOplumların dewletlerin Kurduğu bir mahkemenin werdiği KARAra saygı duymak ne kadar doğru düşünmek gerek... Ne kadar tarafsız ne kadar adil Olduğuda düşünülmeli bence... ....SewgiLer..
  11. Önce slm....Şimdi neden Türbanlı arkadaş İRANDa yaşayacakmiş sorarım O Türbanlı insanların ataları dedeleride bu ÜLKe için kanlarını Dökmüşlerdir...SEnin benim Bu ÜLkede yaşamaya ne kadar HAkkımız warsa O İnsanlarında sen ben o biz siz onlar Gibi ÖZgürce bu ülkede yaşaması gerek....O zmaan bende derim Kİ IRAK ta ezilen Türkmenler..Çİn de doğu türkistan Olarak Türkleri temsil edenler...Rus Kominist rejimi altında Yıllarca ezilen İnsanlar...Bosnada zulüm gören Müslümanlar....Kurtuluş sawaşindan sonra bU Ülke için sawaştıktan sonra Gurbet elde kalan İnsanlarda gelsin TürKiyede Yaşasın ÖZ we ÖZ kardeşlerimizdir...AMA o insanlar Yıllarca zulüm altında yaşadıkları halde Dinlerinden Türk Örf we Adetlerinden Ödün wermediler...ACAba Bu ÜLKEde yaşayan İnsanlardan kaçimiz Bu İŞkenceler altındda yaşayabilirdik...BU İŞkence altında yaşayan sen ben o biz siz onlar da olabilirdik... DOlasıyla Kimse Dinini yaşıyor diye Bi ülkeden Kowulamaz başka Ülkede yaşamaya zorlanamaz.. İnsanlar her konuda ne kadar ÖZgürse Din Konusundada özgür olmalı.. ...SewgiLer...
  12. PAtron+içe Mi desem
  13. jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Havadan Sudan Konular
    BUraya ÇöP DökeNin ......
  14. jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    İnsan...
  15. jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    TUhaF...
  16. YA ben Bu Konuda Meskun MAhalde ALKOl içmekten ceza Bile ödedim ama HAKlı bi UYgula HER kez Ağzi ile İçmiyor Ki bu mereti.. iLLa Ki bu Durumdan rahatsız olanlar war...Bence YAsakllanması doğaL.. Bu Uygulama sanırım AB kriterlerince uygulanan Bİ yasa park we bahçelerde meskun mahallerde alkol içmek yasak... Düne kadar AB ye girecez diye KOKoreç YAsaklanıyordu ne çabuk unuttunuz)) AlKOl yasaklanmiş çok mu..
  17. jhonywalker şurada cevap verdi: jhonywalker başlık Şiir Forumu
    ...........GeCE........ seni Gece Görmekİstiyorum.. Bütün günahlarımdan uzak.. Yeni kızıllığının içinde.. Çehren ne ÇOk değişmiş.. Bırak Yıldızlar Olsun TAcın.. Ay ise Deniz Üzerindde İnce Yolun.. O zaman NArin Ellerini Uzatıp.. Boynuma sarıl istersen.. İstiyorum ewet geL çekinme.. Ben HAzırım sesssiz gelişine... Seni Gece Seyretmek istiyorum.. Bütün günahlarından uzak.. PArlayan Yüzüne YAklaşarak.. DuDAklarına Dokunup Fısıldamak.. ''ArTıK SeNi SewiYoruM''
  18. HEr konuda OLduğu gibi yırtığımzıı eller diksin felfesefesi işte... Bu Türban için değil her konuda Ülkesini AHİm e şikayet eden insanı kınıyorum... Bu neye benzer biliyormusun gawura kızıp oruç bozmaya.. Bu Güne KAdar AHİm in biiz kaç para cezasına çarptırdığıda bi gerçek ÜLKE olarak.. Ben İDAm edilceğimi bilsem genede AHİm e ülkemi şikayet edecek kadar namert değilim.. BEn Kendi şahsıma AHİm in güwenilirliğine inanmam ATAlarım boşuna dememiş Türk Ün Türk ten başka dostu yok diye.. MAdem AWrUPA bu konuda bu kararı weriyorobjektif olarak... FEHRİYA ERDAlıda Ahime şikayet edelimde bize GERi wersinler yargılayalım DÜŞÜn İŞte Bu zihniyet BİR teröristi Koruyor we BUnun için YAsa çıkarıyor... Sence AHim ne der bu konuda kararı ne yönde olur... YA kısaca BATIYA bagimli yaşamaya sinir oluyorumm.. HER GÜn diz ÜStü YAşamaktansa ..AYAkta Ölmeyi TERcih ederim.. AWRUPAlılar benim ülkemde dinlerini Bütün Ölçüleriyle yaşarken wecibelerini yerine getirirken... Kendi İnsanımız dinin wecibelerini yerine getiremiyor Bunuda Kendi İçimizde halletmeliyiz.. Mesela HAlk Arasında REFERANdum yapılsın bakalım Türban a ewet mi? yoksa hayır MI? sonuç nwe olacak acaba... Bence sanırım HALK Türban yasagının kalkmasını ister... BU İnsanlar HALkı temsil ediyorlarsa meclislerde HALKA hizmet ediyorlarsa.. NEDEN HALKA sormuyorlar..Biliyorlar Kİ HALK Türban yasagını kalkmasını isteyecek Çoğunlukta... Onun İçindir Ki ABA ALTINDAN SOPA Gösteriyoırlar ...
  19. jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Havadan Sudan Konular
    ŞAmpiyon FENErbahçe.... ....................................GenÇ FenerBAhçeLiler
  20. jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    RAkı..))
  21. MYM

    jhonywalker şurada cevap verdi: arman başlık Doğum Günü Kutla
    Mutlu YIllar arkadaşım...
  22. Mutlu Yıllar paşam....En Güzel yarınlar senin olsun...
  23. ÇAy alim bide nargile... Cümleten geçmiş olsun..DAğ gibi adamları gözle bile görünmeyen ufacık bi Mikrop yıkmış... Arkadaşlarıma TAılot alim sıcak sıcak)
  24. jhonywalker şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Forum Oyunları
    Kimler geldi kimler geçti... YAzıtura başbakanlar.. eşkiya suretli siyasiler.. Dewrimler ,İhtilaller.. İnadına yaşşa dediler.. YAşadıkta ne oldu sandığa gömüldük.. Eskiyi arar olduk...
  25. Mizaha Eywallahta bende yorumumu fikrimi söledim...Begensende begenmesende.... Oylar Türkiyeye...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.