Zıplanacak içerik

instantkarma

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

instantkarma tarafından postalanan herşey

  1. Yerçekimi hissedilen bir varlık değilse nasıl olur da bilimin içinde oluyor ya da konusu hissedilenler olan bilim nasıl olur da hissedilen bir varlık olmayan yerçekimini inceleme konusu yapabiliyor ? Ateistler maddenin ezeli ve ebedi olduğuna inanır. Hiçliğe değil. Madde de enerjinin bir görünümü olduğundan, enerjinin ezeli ve ebedi olduğuna inanırlar da denilebilir. O x faktörünün sonu var mı ? Onun da bir sebebi olan y faktörü olamaz mı ? Bu iki örneği benzetmek mümkün değil. Hissetmek Akli mi nakli mi, hissetmek akletmek ile aynı mı ben bir şey anlamadım bu yazıdan.
  2. Bahsettiğim gerçeklik, insanın önyargısız biçimde ( Tanrıyı aramak amacıyla ya da herhangi bir amaçla değil ) içine yöneldiğinde ulaşılabilen, insanın kendi somut gerçekliği. Bunun yöntemleri var. Emin misiniz ? Hayal olmadığından bahsetmiştim. O nedenle , '' hayalse '' ön koşulu ile soruya başlamak, yazılanın anlaşılmadığını gösterir. '' Hayal değilse '' diye soruya başlamak daha mantıklı olur. Hayal değilse, gerçek olduğundan, herbirimizi ayrı ayrı ilgilendirir ve birinin gerçekliği diğerini hiç ilgilendirmez ( Buna gerek kalmaz ).
  3. Sayın Muki, İnsanları hemen dürüst olmamakla suçlamak yerine, ne anlatılmaya çalışıldığı sorgulansa daha akıllıca olurdu diye düşünüyorum.Tanrı yoksa da varsa da gerçek olan, somut olan, ortada olan bizim varoluşumuz, böylesiliğimiz. Dolayısıyla, Tanrının yokluğundan ya da varlığından kaynaklanan gerçekliğin içimizdeki derinliklerine inip, ona uygun yaşayabilmek, '' içimizde hayali bir varlığı yaşatmak '' ile ilgisinin olamayacağını belirteyim. Şimdilik.
  4. Tanrı'nın var olup olmamasının bir önemi yok. Önemli olan onu yaşayabilmek.
  5. Rica ederim, ben de önem verip, önyargısız anlamaya çalıştığınız ve mantıklı sorularla konunun netleşmesini sağladığınız için teşekkür ederim.
  6. Sayın Bilimselci, ilkin, yaptığınız '' klasik felsefe metodlarla düşünme/çıkarsama geleneği '' tanımlaması ile rasyonalizmi (akılcılık ) kastettiğinizi düşündüm. Evet, Amprizm, Rasyonalizmin tamamen karşıtıdır. Ama, '' bunun dışındadır '' diye, katıksız bir Amprisist olan hatta, Amprizmin sistematiğini oluşturan filozof olan Hume’u örnek vermeniz, doğrusu benim kafamı karıştırdı. İnsan zihninde doğuştan a-priorik hiçbir bilginin olmadığını iddia eden Amprizm ya da deney ve gözlemle kanıtlanmadıkça hiçbir bilginin doğru kabul edilemeyeceğini savunan Pozitivizm ya da somut deneyimlerin ve pratik bilginin her şeyin ölçüsü olduğunu öne süren Pragmatizmin, her türlü deney ve gözlemin, belli bir bakış açısıyla yapıldığı gerçeği ( Hipotez ) veya gözlem sonuclarının yorumlanmasını sağlayan '' Tümevarma '' düşüncesinin zinindeki varlığı, insan zihinde apriorik bilgilerin olabildiğini göstermez mi ? O halde, bu apriorik bilgiler, yanlıştır denilebilir mi ? ( Deneyden elde edilmeyen Tümevarım, Hipotez geliştirme bilgileri ) Bunun yanısıra, Kuantum Mekaniğinin geçerli olduğu dolayısıyla, deteminizmin geçerli olmadığı bir alan olan atom altı düzeyde, '' hiçbir deneyin, deneycinin etkisinden bağımsız yapılamayacağı '' ilkesinin ( Heisenberg ), yaptığımız deneyleri subjektif hale getirdiği bilindiğine göre ve deterministik anlamda hakim olamadığımız bu gibi bir süreçte bilinemeyecek olanların olanaklılığı karşısında, '' Bilimsel bilgi dışında hiç bir bilginin doğru olamayacağını düşünüyorum '' ifadenizin kapsayıcılığının daraldığını söylemek de mümkündür.
  7. Sanırım biraz kafanız karışmış. Amprizm bir felsefi akımdır, Amprizmi savunan filozoflar vardır( T. Hobbes gibi ) Buraya kadar sorun yok. Ama, Amprizm, Amprizm felsefesini ortaya atan filozoflara nasıl mal edilemez ? Bunu pek anlamadım. Bu da filozofik bir faaliyet oluyor zaten
  8. Sayın Tengeerin Bosig, yaklaşımınız güzel. Evet, terim ve adlandırmalara takılmadan, güncel bilimin sonuçları üzerinde tartışmak gerekli. Bunun eksikliğimiz ile ilgisi var tabii ama bu sadece fiziği ilgilendiren ya da deneysel fizik biliminin ortaya çıkardığı bir şey değil, direk matematik biliminin formel olarak ortaya koyduğu bir sonuç. Çözülemeyeceği de başlangıç koşullarının pi, e gibi transandan yada kesirli sayılar gibi irrasyonel değerler alabildiği durumda zaten çok açık. Zaten tüm olasılıklar hesaplanıyor kuantumda. Elektronun nerede ve hangi hızda bulunabileceği ‘’Beklenen değer’’ler hesaplanarak ortaya konabiliniyor. Başka bir deyişle, hızını ve yerini aynı anda kesin bilme şansımız yok. Bunun da sebebi, elektronun dolayısıyla maddenin, madde-parçacık ikilemine sahip olması. Yani, bazı durumlarda elektronun madde gibi, bazı durumlarda parçacık gibi davranmasından dolayı. Bir bakıma öyle denilebilir. Daha doğrusu determinizm kaosun özel bir halidir diyebiliriz. Evet, insanı huzursuz eden bir şey değil mi ? Özellikle kadınlar belirsizliklerden hiç hoşlanmaz. Gerçek olan Kaos. Bizi yanıltan ise, son yüzyılda mühendislik bilimlerinin deterministik başarısı. Çünkü, mühendislik, ihmal ve kabullerin yapılabildiği alanda yürütülen bir faaliyet. Kaosun determinizmi kapsamasının mantığı da burada zaten. Fakat bu olgu aslında insanı özgürleştirici bir şey. '' Kader var mı '' başlığında bunlara biraz değinmiştim. Saygılarımla.
  9. Sadece, belli durumlarda geçerli olan bir fizik yasası var mıdır ki bu analoji yapılsın ?
  10. Belirsizliğin tabiiki nedenleri var. Ama Determinizm bu değildirki. Eğer, bir süreçte öngörüm yapamıyorsam, determinizm geçerli değildir diyebilirim. Nedir determinizm' in tanımı : Aynı koşullarda aynı etkiler, aynı sonuca veya sonuçlara yol açarlar. E peki aynı sonuçlara yol açmıyorlarsa, her defasında farklı sonuçlar elde ediyorsak ya da kestirim için determinizmin felsefesine tamamen zıt olarak olasılık hesabı yapıp ancak en yüksek olasılıklı sonuçtan söz edebiliyorsak.... Neden-Sonuç'un önceliği ve sonralığı konusu ise farklı bir konu, bunu formülize eden yanılmıyorsam fizikçi Hilbert. Orada tersine bir determinizm söz konusu ama bu süreçle ilgili değil. Işık hızının aşılması durumunda söz edilebiliyor ancak.
  11. Simyanın '' bakırı altına çevirmenin illa bir yolu olmalı '' diye saplantılı bir önyargısı olabilir ve buna değer yargısı değil, hipotez denir. Kanıtlanamayınca çöpe atılan bir hipotez. Yine felsefeyi bilim felsefesi bazında ele almak. İlk bahsettiğiniz olaylar, süreci tanımlayan ve bir öngörüde bulunulabilen olaylar. Ohm yasası ise süreç değil yasa. Yani, zamana ve konuma bağlı bir matematiksel denklemin temsil ettiği bir süreçten söz ediyoruz. Ohm yasasında ne zamana bağlılık var ne de konuma. Analitik olmayan ( Non-Lineer ) süreçlerde öngörümde bulunmak yani örneğin, hava tahmininde, hangi koşulların belirlenimde etken olabilecekleri, hangisinin daha baskın olabileceği bir yere kadar belirlenebiliyor. Çünkü, etkenler , ekonomi veya insansal durumlara göre nispeten daha az. Uzun vadede kestirim yapmak ise zorlaşıyor. Önemsiz görünen bir kelebeğin kanat çırpışı bile beklenmedik biçimde uzun vadede bir fırtınaya sebep olabiliyor. Sosyolojik, ekonomik süreçlerde yasalar belli olmasına rağmen ( arz-taleb vb. ), nedensel olmayan insan davranışındaki faktörlerin belirenemeyişi, yani, kesin şu nedenledir gibi bir yargıda bulunmanın olanaksızlığı, felsefecileri kendince bazı baskın etkenleri önemseyip bazılarını gözardı etme yoluna sevketmiştir. Yani, bazı ateist ya da dini düşünenlerin, tarihi, dogma ile özgür düşüncenin karşıtlığı ya da inanan ile inanmayanların karşıtlığı gibi paradigmalarla açıklamaya çalışmaları gibi veya Marks'ın, tarihi emek-sermaye çelişkisiyle açıklama yoluna gitmesi gibi. Dolayısıyla, tek eşlilik yasası ( bilimsel yasa değil ), mevcut psikolojik, sosyolojik verilerden de yararlanarak nasıl olması gerektiğini birkaç baskın etkene indirgeyip( lineerleştirilip ), yargıda bulunan etik felsefesinin de dikkate alındığı yasa koyucu otoritelerin belirlediği bir yasadır. '' Fizik konseyi '' gerilimin karesiyle akım doğru orantılı olsun derse, yani; daha az gerilimle daha fazla akım elde etmek mümkün olduğunda, fazla akım direnci artıracağından, akım daha fazla azalır. Dolayısıyla, gereken trafo gücü yaklaşık aynı kalır. Yani, maliyetler azalmaz.
  12. Lise matematik bilgisiyle Fizik biliminin konularını anladığını zannetmek hatalıdır. Daha önceki iletimde söz etmiştim. Demirefe arkadaşımız Kaotik durumları anlatmaya çalışıyor ama iş, temel bilimlerden Fiziğe gelince ohm yasasını anlatıyor. Oysa, Kaosun yasalarla ilgili değil, süreçlerle ilgili olduğunu da daha önce kendisine defalarca tekrarladım ve anlatmaya çalıştım.
  13. Bu ifadelerde ben bir temenni göremiyorum, gayet açık ve net ifadeler...
  14. Tartışmalarda iyi niyet, dürüstlük, doğruların ortaya çıkması için önemlidir. Yoksa, dön dolaş hiç bir yere varılamaz. 1- ************ 2- O zaman burada neden o madde yok ? Yani, '' 3- Eksik bilgili olmak '' diye ?
  15. Ama biyoloji de der ki, '' insanların bazısı zeka açısından zayıf bazısı zeka açısından kuvvetli '' ya da '' insanların bazısı kas gücü açısından zayıf bazısı kas gücü açısından kuvvetli doğmuştur '' , kısacası '' binlerce insana özgü yetenek her insanda eşit değildir '' der. Hatta '' bazıları da doğuştan hasta doğar '' der. Psikoloji der ki; '' süper egosu gelişmemiş olanların, antisosyal kişilik bozukluğu vardır. Ama bilinçli düşünebilirler '' Psikososyoloji der ki; '' antisosyal kişilik bozukluğun oluşumunda kişinin yetiştiği sosyal çevre belirleyicidir.Bunlar topluma uyum sağlayamaz '' Psikopatoloji der ki '' ağır organik-psikiyatrik sorunları olan hastalar bilinçli hareket etmezler, sanrı ( halüsinasyon ) dünyasında yaşarlar ( Şizofreni, Paranoya ) '' Fizyonomi der ki; '' suça eğilimli insanların yüz yapısı, çene büyüklüğü, kafatası oranları, vücut-kafa oranları şöyle şöyledir '' Bunları dikkate alan, bir hukuk felsefesi der ki, '' suç işlemiş ağır psikopatolojileri olan hasta insanlara ceza yasaları uygulanmaz ama aynı suçu işlemiş antisosyal kişilik bozukluğu olanlar için cezalar etkili olabilir, ceza verilmelidir '' Yine bu verileri değerlendiren başka bir hukuk felsefesi de der ki;'' bazı insanlar doğuştan suç işleme eğilimli olarak dünyaya gelmiştir dolayısıyla hem suç işlemiş ağır psikopatolojileri olan hastalara, hem de antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlara ceza yasaları uygulanmaldır '' Yasa koyucu otorite de bunlardan birini tercih eder. ise, Etik pozitif bir uygulamalı bilim olamaz. Ayran içmek de uyku verir, stresi azaltır, n’olmuş yani ? Toplumun genel geçer ahlak kurallarına uyumun yararlarını bilim ispatlayabilir. Peki bu ahlak kurallarını hangi kurum belirler ?
  16. Arkadaşımız felsefe yapıyor farkında değil! Konu: Hayvanları korumanın ve onlara iyi davranmanın nedeni. Ama mantık sorunu var : Neden hepimizi birimiz, birimizi hepimiz gibi görmek zorundayız.? Biyoloji aynı kökten evrimleştik diyorsa, hepimizin yaşaması gerekmediğini de söylüyor. Aynı tür içindeki hasta, sakat ve yaşlıların veya farklı türlerden uyumsuz olanlarının genlerinin evrimleşmesi için doğal seleksiyona uğraması gerektiğini söyler biyoloji bilimi. Arkadaşımız burada ekolojik dengelerin aynı kalması gerektiğini bize bilimin söylediğini söylüyor. Oysa, türler arasındaki besin zinciri ile oluşan ekolojik denge, farklı bir besin zinciri ile de başka bir ekolojik denge oluşumunu sağlar. Bilim, insanın yaşaması gereken ekolojik dengenin bozulmasının önlenmesinin yollarını tabii ki söyleyecektir. Ama, bu ekolojik dengenin bozulup yeni bir ekolojik dengedeki koşullara uyum sağlayacak olan farklı bir insan türünün ortaya çıkmasının da mümkün olduğunu söyler bilim. Yani, eğer, insanlığın ortak tercihi, hep birlikte kardeşçe bu doğa ile uyumlu yaşamak gerekli diyorsa, bilim buna uygun yolları size söyler. Peki, insanın bu tercihini ne belirler ?Felsefe. İnsanların bir kısmı da ne olacaksa olsun, zayıflar ayıklansın yeni bir tür insan ortaya çıksın derse, böyle bir felsefesi olanlara, bilim bu tercihin yerine getirilmesi için de nelerin yapılması gerektiğini söylemez mi ? Bu da yaşamak isteyen insanın tercihidir. Bilim sadece bu tercihe uygun çözüm önermiştir. İyileşmek istiyorsan ilaç kullanmalısın. Eğer, ben miniminnacık sevimli virüslere kıyamam dersen iyileşemezsin. Tercih senindir. Peki, tersini düşünürsek, bilim ötenazi konusunda bir fikir belirtebilir mi ?İnsan, dayanamadığı acılar veren bir hastalık yüzünden ölmek isterse, bilim ona bu yolu sağlamak zorunda mıdır ? Türler arasındaki besin zinciri ile oluşan ekolojik denge bozulmasın diye hayvanlara iyi davranmak onları öldürmemek, yememek… Peki dengenin bozulmayacağını bilirsen ne olacak ? Tavuk çiftliklerinde üretilen milyonlarca tavuğun doğal yaşamla ilgisi var mı ?Hayvanlara acıdığından, sevdiğinden, sana zevk verdiğinden iyi davranırsın, kan dökmenin ruhunu vahşileştireceğini bildiğinden, insanlık denilen olgudan uzaklaşacağını bildiğinden öldürmezsin bu kadar basit.
  17. Tüm bilim değil de, Kaotik süreçlerin geçerli olduğu durumlar ve Kuantum fiziğinin geçerli olduğu durumlar dışındaki tüm bilim determinizm üzerine kuruludur dersek daha doğru olur. İndeterminizmin tanımımından yola çıkarsak, Kuantum fiziğindeki olasılık kavramı ile ve Kaotik süreçlerdeki belirlenemezlik, gerekmezlik, nedeni bilinmezlik ile indeterminizm bir sav olarak kanıtlanmıştır. Daha sonra ne olacağı konu dışıdır.Şu andaki bilime göre determinizm çok dar bir alana kısılmıştır. Hala dogmatik deniliyor. Felsefenin Teoloji dışında dogmatik bir dalı yoktur. Metafizik, dogmatik bir felsefe türü değildir. Metafiziğin, metafizik ögeleri, uslamlama, mantık kullanarak çıkarsamaya çalışması dogmatiklik değildir. Metafizik bilimin işine ''karışmaz.'' Bilimin işine Bilim Felsefesi ''karışır. '' Bilim Felsefesinin herhangi bir akımının ise dogma ile uzaktan yakından ilgisi olamaz. Tekrar edelim : Felsefe dine karışamaz. Din felsefeye karışamaz. Din bilime karışamaz. Bilim dine karışamaz. Ama, Felsefe bilime karışır. Bilim Flesefesi bilimi yönlendirir.
  18. Tabii ki, bilimin demirefe arkadaşımızın hayalindeki gibi bir yöntemi yoktur. Bilim felsefeden hangi olayları araştırması gerektiği ile ilgili bir öneri almaz. Bilimciler tarafından, gözlemleri açıklamak için üretilen hipotezler ( varsayım ), deneylerle kanıtlanmaya çalışılır.Eğer, deneyler hipotezi kanıtlamaz ise, hipotez değiştirilir. Buna göre deney tekrarlanır, bağlantılı tüm olaylara ilişkin hipotez veya hipotezlerin kanıtlandığı durumda ise teori inşa edilir. Bilimin ne yönde gelişmesi, hedefinin ne olması gerektiği ise, Bilim Felsefesini, bilimsel araştırmalarda hangi etik kurallarına uyması gerektiği ise ilgili bilimin Etik Felsefesini ( Deontoloji, Mühendislik etiği vs. ) ilgilendirir. Arkadaşımızın anlattığı, hukuk felsefecileri tarafından,, belli ön kabuller ( insanlar eşit doğmuştur, eşit haklara sahiptir gibi ) üzerinden '' adalet '' denen şeyin tanımlanıp psikolojik ve sosyolojik veriler dikkate alınarak, '' nasıl olması gerektiği ''nin mantık yoluyla ortaya konması... Peki, '' insanlar eşit doğmamıştır, dolayısıyla eşit haklara sahip olamazlar '' önermesi üzerinden mantık geliştirmek daha bilimsel olmaz mı ? Sonuçta insanlar bilimsel olarak eşit doğmazlar çünkü. Bunu öne sürmekten bizi alıkoyan nedir ? Önce, bilim türleri ile ilgili temel bilgiler : Temel pozitif bilimler : Fizik, Matematik, Kimya, Jeofizik, Bioloji, Psikoloji, Sosyoloji, Tarih, Antropoloji, vs. Temel formel ve normatif bilimler : Matematik, Siyaset, Hukuk, Mantık vs. Uygulamalı bilimler : Makine, Kimya, Elektrik, Elektronik, İnşaat, Tıp, Bilgisayar, Jeoloji, Metalurji mühendislikleri, Psikopatoloji gibi tıbbın alt dalları vs. Şimdi, temel ve uygulamalı pozitif bilimlerin özelliği nedir ? Deney yöntemini kullanmaları. Peki, Etik bir uygulamalı bir bilim ise, deney yöntemi nedir ? Örneğin, bir toplumda onurlu insanların, onursuz insanlara göre uzun yaşayıp yaşamadığını araştıran bir deney yapılmış mıdır ? Ve '' evet, deneylerimize göre onurlu insanlar daha uzun yaşıyorlar o halde onurlu olunmalıdır '' diye bir bilimsel sonuç ortaya koymuş bir çalışma var mıdır ? Peki, böyle bir çalışma yapılsa ve sonuç '' hayır, deneylerimize göre onurlu insanlar daha kısa yaşıyorlar o halde onurlu olunmamalıdır '' gibi bir sonuç çıksa ne yapmalıyız ?
  19. '' Determinizm kanıtlanmadıkça, İndeterminizm güç kazanır '' da denilebilir. Bu iki önermenin birbirine göre bir önceliği olabilir mi ? Ama benim o tartışmada, '' İndeterminizm geçerlidir '' diye bir iddiam olmadığı halde, konuyla ilgili tüm dünya bilimcileri tarafından bilinen, Kaotik süreçlerde ve Kuantum mekaniğinin geçerli olduğu atom altı dünyada Determinizmin '' geçerli olmadığı '' bilgisine itirazın etmenin anlamı nedir ? Bu durumda, denilebilir mi ?
  20. Şimdi, önce, yazarken, bunun alıntı olduğunu iddia edip kaynak istendiğinde cevap veremeyen bir insan, diyerek acaba karşısındaki insanı ya dogmatik ya da anarşik olmakla suçlamak suretiyle komik olmaz mı ? Sonra da, ve diyerek üste çıkmaya çalışması da komik ötesi bir durum olmaz mı ?
  21. Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş. Ben o cümleyi, Sn.Bilimselci arkadaşımızın, bence '' Paragmatizm '' olan anlayışının dışındaki felsefe akımlarının tümünü birden Metafizik olarak nitelemesi üzerine yazdım.
  22. Sn.Bilimselci, hangi inançlar insan ahlakını olumsuz yönde etkilemiştir ve nasıl bir mekanizma ile bunu gerçekleştirmiştir, bunu biraz açmanız gerekir. Bana göre, hangi inanç söz konusu olursa olsun böyle bir net bir yargıya varmak yanlış olur. Bu konuda olumlu ya da olumsuz bir şey söylemek hiç bilimsel olmaz.Cyrano tartışmanın başında söylemiş zaten : Araştırma konuları itibariyle, elbette, ahlakın doğuşu, gelişim tarihi, gelişim nedenlerini Sosyoloji, Antropoloji gibi bilimlerin ilgi alanındadır. Buna herhangi bir itirazımız olamaz. Ama bu, Ahlak’ın, Etik’in nasıl olması gerektiğini söyleyenlerin de bu bilimler olduğunu söylemez bize. Bunlar Felsefenin alanına girer. Kısaca söylersek bu tanımlar bilimin değil, '' Teknoloji ''nin tanımı olabilir ancak. Bilim eşittir Teknoloji değildir. Teknoloji, bilimin insan yararına uygulanmasıdır. Mühendislikler uygulamalı bilimlerdir. Temel bilimlerin böyle bir derdi yoktur ve olamaz. Bu ifadelerde Naturalist ( Doğalcı ), Materyalist ( Maddeci ) ve Pragmatist ( Faydacı ) felsefelerin etkisini görüyorum.Faydacılar, en son Nükleer kazaaların insanlık için iyi bir şey olduğunu savunmaya kalkmışlardı. Böyle bir mantığa ben şunu sormak isterim : Adam öldürmenin veya yalan söyemenin kişiye ve topluma çok faydalı olduğu bir durumda, Yalan söylemek veya adam öldürmek ahlaki açıdan '' iyi bir davranış '' mı olur ve bu görüş evrensel ahlakla desteklenebilir mi? Herhangi bir erdem ögesi örneği üzerinden gidelim o zaman : Adalet duygusunun dayandığı doğa gerçeği hangisidir ? Adalet ögesi, sömürü aracı olabilir mi yada adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın kötü bir şey olduğunu söylemek doğru ve mantıklı olur mu? Eğer dinler sadece bunları söylemiş olsa haklısınız derim. Ama, elinden geleni yap ama olmayınca da, çıldırma, hırsının esiri olma demesi sömürüye hizmet eden bir yanı olabilir mi ? Sadece, ibadet etmeyi direk iyi ahlaklı olmaya bağlayan bir tanımlama varsa ortada yine haklısınız derim. Böyle bir şey diyen yok zaten bu topikte. Anlatılmaya çalışılan şey, bu tür değer yargılarının insanın düşünsel gelişimiyle ortaya çıkan olgular olduğu ve bilimlerin konusu dışında olduğudur. Olmalı ama şimdiye kadar ve hali hazırda olamadığına göre, yani bu değer yargılarını henüz hiçbir bilim ortaya koyamadığına ve konusu içerisine almadığına/alamadığına göre, bunlar bilimin konusudur denilemez. O zaman ahlak anlayışının temeline acıyı ve arzuları koyan Schopenhauer de veya gücü, güçlüolmayı koyan Nietzsche de böyle bir tanımlamaya göre Metafizikçi sınıfına sokulabilir ama bunlar Metafizikçi falan değildir.
  23. Aslında ben bu arkadaşımızın sıkıntısını anlıyorum. Bu arkadaşımız sanıyor ki felsefe, bilimi dogmatik yönlendirmelere tabi tutabilir. Burada söz edilen felsefenin sadece bilim felsefesi olduğunu sanması ve İndeterminizmin dogmatik veya anarşik (!) sebeplerle ortaya atıldığını sanması onu bu savunmaya yönlendiriyor.Bu da bilim felsefesinin bile ne olduğundan haberi olmadığını gösteriyor. Örneğin, demirefe ile Bilimsel Determinizm başlığındaki tartışmamızdan bir kesit : Arkadaşımıza göre, determinizm demek bilim demek, deterministik süreçlerin her zaman ve her yerde geçerli olmadığını söylemek bilimi reddetmek anlamına geliyor. Cyrano da söylemiş, insan bir açar, okur, bilim neymiş, felsefe neymiş, bilim felsefesinin konusu, yöntemi, ilgi alanları nelermiş diye anlamaya çalışır. Diğer yandan, Etiki neden bilim yapmaya çalıştığı ile ilgili sorduğum soruya da demogojik bile olsa cevap verememiş olması, bu tezi destekler.
  24. Bu konuyu demirefe’ye bir daha anlatmanın sonuçsuz ve yararsız bir çaba olduğunu gördüğümden daha fazla uzatmayacağım.
  25. instantkarma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Felsefesi
    Aksi kanıtlar ortada olduğu halde hiç zannetmiyorum.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.