Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

apetalous

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    6
  • Katılım

  • Son Ziyaret

apetalous - Başarıları

Acemi

Acemi (1/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Ne diyim arkadaşım zaten konumuz diyalektiğin materyalizimden ayrışmış haliydi ya onun için belirtmeliydim yani ne desen haklısın. Yani ne demeliydim "sosyalizmin bir çok yöntemi vardır bunlardan biride diyalektik materyalizimdir." peki düzeltmiş oldum ama çok zorlamayınca ikiside aynı anlamda be dostum. Neyse. Ayrıca bir önceki yazında "Sosyalizm, bilimsel değildir; bilimsel olan diyalektik materyalizm'dir" demiştin ya. nasıl olduysa bende senin bu dediğini onaylayan bir cevap yazmıştım ya o cevabı kesinlikle dikkate alma. zira sosyalizim bilimsel bir olgudur. Elbette labaratuvar ortamında deneye tabii tutulamaz ama. Ekonomi, İktisat vb. dalları bilimsel sıfatından men edemeyiz değil mi? Son olarak; yine yazmış olduğun bir yazıda "Marx'ın dini reddeden hiçbir lafı yoktur.Sadece,yanılmıyorsam KOMüNİST MANİFESTO'da: din,insanlar için bir afyondur" şeklindeki söyleminide Marksizmi bilen biri için talihsiz bir açıklama olarak atfediyorum. hele materyalizmin önüne diyalektiğide eklememi söyleyen biri için. İdealizmin çıkmazından kurtulamayan materyalizmi tam olarak özden kurtarıp maddeye dayandıran marx'ın ayrıca ben dine karşıyım demesi gerekir mi? marksizmi bilen diğer arkdaşların takdirine bırakıyorum. aslında Materyalizmin tarihsel süreciyle ilgili yazı yazacaktım ama şimdi o uzun sürer. Uykumda var. Onu yarın yazarım. Sevgiyle kal.
  2. Dostum 1. paragraf için hiç kusura bakma değiştiremem... Zira o benim fikrim değil klasik liberalizmi savunanların görüşüdür. Katılmamakla beraber sosyalizimle arasında farkı belirginleştirmek için yazdım. Klasik liberalizmi savunanlar, savundukları düşünce için tam olarak yukarıda yazılanları söylemektedirler. İkinci paragraftaki itiraz noktana bahis kelimeyi ise idealist liberalizm olarak değiştiriyorum. "Sosyalizmin bilimsel bir metodu vardır o da diyalektiktir" burada yazılan ile söylediklerinin arasındaki fark nedir peki? Sanırım okurken tam olarak konsantre olamamışız. Çünkü ben sosyalizme bilimsel demiyorum. Sosyalizmin diyalektik adında bilimsel bir metodu vardır diyorum.
  3. Kralx arkadaşın söylediklerinden sonra farz oldu ki birşeyi bilmeden yazmakta sakınca yoktur. Zira söyledikleri aslında bilginin söylenmesi için bilinmesi gerekmediğinin açık göstergesidir. Her ne kadar ortaya çıkan sonuç komik, abes ve saçma da olsa; olsun! Sanırım özellikle 80 sonrası malum amcalar tarafından ortaya atılan komünist tanımlaması kulaktan dolma bilgilerle bu gibi arkadaşlara ulaşmış ve bu gibi arkadaşlarda kendilerinde olduklarını düşündükleri debi derya hafızalarına araştırıp, okuyup, sorup soruşturmadan bu şekilde tıkmışlar bilgileri. Öyle ki Karl Marx gelse komünizim hakkında daha doğru şeyler söyleyemez onlardan, onlara göre. Faslı muhabbet bu noktaya gelmişken nedir şu komünizim olayına da bir el atalım. Komünizm bir anlamda denilebilir ki uygulanan liberal politikaların bir anti-tezi olarak çıkmıştır ve ikisi beraber moderniteyi oluşturur. Liberalizm, çok değişik anlamlarda kullanılan bir deyimdir. Genellikle siyasal ve ekonomik bağlamlarda ayrı ayrı ele alınır. Ortaçağ avrupasında bulunan sert feodal düzen, kıtada hareketlenen merkantalizm politikaları ve aydınlanmayla beraber yıkılmış ve mutlak otoriteye (yâni krala) karşı, bireyin hak ve özgürlüklerini korumak ve gerçekleştirmek gerektiği yollu bir görüş ortaya çıkmıştır. Bu görüş ilk olarak locke tarafından dile getirilmiş, kitlelere ulaşması aydınlanmayla sağlanmıştır. Öte yandan, liberalizm kelimesinin, belirli bir doktrinin adı olarak, yani ekonomik ve siyasi bakımdan belirli bir doktrinin adı olarak yaygın bir biçimde kullanılması, adam smith ile başlar. Adam smith'in temel düşüncesi, insanların zengin olmak için özgür bir biçimde çaba göstermeleri gerektiği ve bunun her türlü ilerlemenin ön koşulu olduğuydu. Böylece insan, kendi çıkarı için çalışırken, toplumun gelişmesine de hizmet etmiş olmaktaydı. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" formülüyle özetlenen klasik liberalizm, ekonomiye herhangi bir müdahalenin gerekmediğini, bunun kendiliğinden işleyen piyasa ekonomisini bozacağını; tersi durumda ise en akıllılar ve en yeteneklilerin yapacakları çalışmaların toplumun da yararına olacağını öne sürüyordu. Bu mekanizma içinde, mal ve hizmetlerin değeri, arz-talep ilişkilerine göre belirlenir. nitekim, bir malın mâliyet bedeli üzerine eklenen kâr payı ne kadar yüksekse, o malın satılması da o kadar zor olur. Bu durumda satış fiyatı, maliyet bedeline doğru yaklaşır ve bu, malların, giderek doğal değerlerinde satışının önünü açar vs... Ana hatlarıyla, klasik liberalizm, bu yollu görüş ve önerileri içinde barındırıyordu; fakat 19. yüzyılın başlarından itibâren ortaya çıkan gelişmeler, klasik liberalizme karşı, çok ciddi eleştiriler ortaya çıkarttı. Liberalizmin öngördüklerinin aksine, bu yollu görüş ve önerilerin tatbik edilmesi, toplum içinde tüm bireylere refah getirecek türden bir kazanım sağlayamadı. Serbest rekâbet, aslında, sermayenin yoğunlaşmasına ve merkezileşmesine sebep oldu ve piyasa içinde birtakım tekelleşmelerin ortaya çıkmasına bağlı olarak, işsizlik artışına yol açtı. İşte tüm bunların sonucu olarak da sosyalizm ortaya çıktı. Sosyalizmi savunanlar, özet olarak kapitalizmin bu olumsuz sonuçlarını gidermek için kapitalizmin üretim ilişkilerini değiştirmeyi, yerine üretimin kontrolünü üreticilere verip özyönetim uygulamasına geçilmesini savunurlar. Yâni üretim üniteleri düzeyinde (fabrika ve işletmelerde) çalışanlar hem üretimi planlayacak, hem de planı uygulayacak yöneticileri kendi aralarından seçiyorlar; ayrıca onların uygulamalarını da, planlarını da denetleme hakkını elde tutuyorlar. Böylelikle üretim, üreticilerin direkt denetimi altında gerçekleştirilmiş oluyor, böylece üretim düzeni aşağıdan yukarıya şekilleniyor. Sosyalist düzenin iddiası, kapitalizmin(veya liberalizmin) yarattığı tahribatları gidermek, bu durumu değiştirmektir. O yüzden de sosyalizm, birinci planda, üretimin üreticilerin eline ve denetimine geçmesini öngörür. Başka bir deyişle, Sosyalizme, sosyalist üretim biçimine geçmek demek, yukarıdan aşağıya örgütlenmiş üretimi bırakıp; aşağıdan yukarıya örgütlenmiş bir üretime geçmek demektir. Herkesin özellikle burayı çok iyi anlaması gerekir. 20.yüzyılda gördüğümüz sosyalist düzenlerde üretimin aşağıdan yukarıya örgütlenmesine boşverilmiş, Sadece mülkiyetin kamulaştırılması, üretim biçiminin değiştirilmesi için yeterli sayılmıştır. Bu uygulama gerçek mânâda sosyalizm değildir hiç kuşkusuz çünkü gerçekte kapitalist emek düzenini bütünüyle değiştirmemekte, Sadece eski patronların yerine bu kez adı belirsiz işverenleri yâni bürokrasiyi geçirmektedir. Kavramların ne olduğunu kısaca açıkladıktan sonra şimdi de iddialara geçelim: "Komünizmin en önemli fikir babası Karl Marx’tır. Şu an fikirleri hem teoride hem pratikte bitmiştir. zaten küba haricinde komünizmin egemen olduğu ülke kalmamıştır. " Konuyu biraz bilenler yukarıdaki tırnak içine alınmış cümlelere kusura bakmayın ama popoyla güler. Teori hususunda kısa kesmek için sizlere ikinci dünya savaşı sonrası kurulan "frankfurt okulu"ndan, adorno ve horkheimer'den, marcuse'den, sartre ve onun varoluşçuluğundan, foucault ve psikojik anarşizmden, negri ve idealist iktisat felsefesinden bahsetmeyeceğim. Sadece şunu söyleyeceğim: sosyalizmden çok daha eski bir kavram olan "demokrasi" hâlâ nerdeyse toplumlara zorla kullandırılırken (ve kimsenin şikayeti yokken) neden bilimsel bir siyasi düzen olan sosyalizm bitmişmiş? Fransız devrimi'nden sonra o ülkede ilk uygulanılmaya heveslenilen demokrasiyle, şimdi uygulanan demokrasi birbiriyle aynı mıdır? Kaldı ki ülkeden ülkeye görülen demokrasiler bile birbirinden farklıdır. Demokrasi de bunlar olur da sosyalizmde niye olmazmışmış. Sosyalizmin bilimsel bir metodu vardır o da diyalektiktir. Bu metod kullanılarak da farklı bir hâl alsa da 21.yüzyılda da sosyalizm devam eder. Teorik olarak da yeri gelir uygulama olarak da. "Türkiyede komünizm yanlısı kesimin çoğunluğu ne yazık ki herhangi bir fikir sahibi olamamış üniversite öğrencileridir. Bu öğrencilerin bilgi eksikliğinden zaafından yararlanarak kendilerini militan gibi yetiştiren bir kafa takımı vardır. Bu kafa takımı genellikle daha önce birçok suç işlemiş değişik yasak oluşumlara katılmış zaten bu kesim ile birçok oluşumun halen ve vakti zamanında organik bağları olduğu bilinmektedir. Türkiye'de ve dünyada sosyalist kişilerin çoğunluğu üniversite öğrencileridir. Bu da çok normal bir durumdur; Çünkü öğrenci gençtir, duygusaldır ve kolay etkilenir. Sosyalizmin öngördüğü "sömürünün yokedilmesi, eşitlik" gibi kavramlardan etkilenir, bu çok normaldir. Fakat kişi öğrencilikten kurtulup iş hayatına girdiği zaman oradaki insan ilişkilerini, insanların üç kuruş için birbirini aldattığını görünce sosyalizme inancını kaybedebilir. Bernard shaw 'un dediği gibi "20'sinde sosyalist olmayanın kalbi,30'unda kapitalist olmayanın da kafası yoktur." Bu bir ikincisi; bu ülkede liberallerin, islâmcıların, türkçülerin çok büyük bir entellektüel kapasitesi yoktur. Bu durum sosyalist öğrencilere mahsus değildir. Bunlar görmeyip de "yahu şunlara bak sosyalistim diyo bi ********* da bilmiyo nihahahaha" diyenlerin sosyalizmi ne kadar bildikleri, kendileri dışındaki olaylarla ne kadar uğraştıkları da meydandadır. Son olarak şunu aklınızdan çıkarmayın ki şu ana kadar hiç bir ülkede marksizmde geçen komünizm uygulanmamıştır. Uygulananlar sadece biraz sosyalizm ve devlet kapitalizmi olarak adlandırılabilir. Zaten uygulanacak olsa da bu sosyalizmden sonra olacaktır; çünkü marksizmde devlet hâkim sınıfın baskı aracıdır ve eğer sınıf çatışması ortadan kalkarsa devlet de sönüme gider ve mülkiyet kavramı da tartışmaya açılır. Komünizm ancak bu zamandan sonra düşünülebilir. Buradaki tartışma konusu ise bambaşkadır. Bburada sanki sosyalist düşüncenin sonu gelmiş,ve ekonomik düşünce olarak liberalizmden başka çıkar yol yoktur gibi bir kabullenme var, Bunu çevremizde de bir çok insan tekrarlamakta. Bu yazı da bu kabullenmenin çok yanlış olduğunu göstermek ve kralx gibi düşünen arkadaşların olaya kendi ideolojileriyle değil de olması grektiği gibi bakmasına yardımcı olur umuduyla yazılmıştır.
  4. Sen bizim yapamadığımızı yap. İnsanlar sigaranın zararlarını anlat. Sigara üretenlere dokunmadan. Her gün gidip bir fidan dik. arazi elde etmek için ormanları yakanlara karşı durmadan. Bir kaç öğrenciye burs ver, anayasal hak olan eğitimi paralı hale getirenlere tek laf etmeden. Sen bataklıkta sivrisinek avlamaya devam et. Bizim derdimiz bataklığı kurutmak.
  5. Emperyalis ülkelerin döktükleri kan neden göz ardı edilir. Bunun için tarihin derinliklerine inmeyede gerek yok. daha dün yanıbaşımızda afganistan ardından hala devam eden ırak taki katlimlara neden tepkiniz bu kadar sert olamıyor.
  6. Tamame gerçeklerden uzak propaganda amaçlı yazmış olduğunuz bu yazıya cevap verme gereği bile hissetmiyorum. Yaklaştığınız her olay tarihi yönden olabildiğince doğru ve bilimsel gerçeklere olabildiğince uygun olmalı ki tartışmaya değer, karşılıklı fikir alışverişi ise mümkün olabilsin. Yukarıda yazıldığı gibi ülkücü zihniyetin ürünü yazılar ise ancak yandaşlarınızı kandırmaya yarar. Diğer insanlar ise gülüp geçer veya bazıları dayanamayıp bu şekilde karşılık yazmak ister. Demem o ki artık çıkarıp gözlerinizdeki at gözlüklerini dünyaya biraz daha objektif bakın. Birazdaha bilimin ve gerçeğin ışığında baktığınızı görmeye çalışın.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.