Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kralx

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    7.449
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

kralx tarafından postalanan herşey

  1. Duygular sadece insanda vardır.. Sardunyamında yazdığı gibi, duygular olmazsa hesap makinasından bir farkımız kalmaz, gerçi onu da beceremeyiz.. Eğer tarafsızın mantığından gidersek ortaya sağırların, körlerin yada derileriyle hissedemeyenlerin düşünemez olduğu sonucu ortaya çıkar ki, bunu kabul etmek akla mantığa ve bilme terstir.. Saygılar..
  2. Aramaktan fiili aramayı kastetmediğimi anlaman lazım.. İllaki her yazdığımız iletinin tefsirinimi yapalım arkadaşım.. Sebeb bağlamak bir bahane bir küçük iyi iş.. Sanırım anlaşıldı.. Saygılar..
  3. +1 Dünya ile ahiret hayatının özellikelri nitelik bakımından kıyas edilemez.. Dünyadaki fizik kuralları ve canlıların yaşama devam etmesi için gereken şartlar dünya içindir.. Ahiret hayatında ihtiyaç giderme var dediğiniz an, hastalık ve ölümüde eklemeniz gerekiyor.. Oradaki şartlar tamamen farklıdır.. Saygılar..
  4. Dekor olsun diye koydum.. Kimse almasın..
  5. Bunun sebei ilahi dinlerin beşeri dinlerden yada beşeri inançlardan etkilenmiş olması değil.. Tam tersine beşeri dinlerin, ilahi dinlerden etkilenmiş olmasıdır.. Çünkü ilahi dinler beşeri dinlerden öncedir.. Adem aleyhisselam ilk insandır ve peygamberdir..! Saygılar..
  6. Doğru yola iletilmek bir ödüldür... Sence bu ödül yada seçilmişlik, senin ömrünüz boyunca işlediğin fillerden Allah'ın hoşnut olduğu bir fiil üzerine olamaz mı..? Allah bizleri affetmek ve doğru yola iletmek için gerçekten sebepler arıyor.. Bilirsin bazen küçücük bir hareket büyük ödüllerle ödüllendirilebilir.. Saygılar..
  7. Bana bütün canlıların seceresini çıkarıver.. Hangi canlı hangi dönemde varmış yada yokmuş tespit ediver.. Dinazorlar zamanında olmayan canlılarıda tespit ediver.. Sonra cevap vermeye çalışacağım.. Saygılar..
  8. Tekrar yazmama gerek yok.. Allahın biliyor olması, Allah'ın ilminin büyüklüğüyle ilgilidir.. Bende biliyorum ki, gece hava kararacak.. Ben bildiğim için mi kararacak.. Nefsine arif olan Rabbine arif olur Saygılar..
  9. Bu sorunun cevabını hiç bir zaman bulamazsın.. O mantıkla gidersek zincirleme sonsuza kadar gidecektir.. Fakat asıl sonsuz olan Allahtır ezelidir ve ebedidir.. Ben böyle inanıyorum.. Saygılar..
  10. İlginç olan da bu zaten Brain.. Bizim size söylememiz gerekenleri siz bize söylüyorsunuz.. Çünkü sisin kanıtlarınız tesadüf keilemesini aşmamaktadır.. Bizim kanıtlarımızda ise bilinçli tasarımın kesin olduğu aşikardır.. Ki, zaten tasarımı kamul etmiştiniz.. Hep birlikte tasarlayıcıyı arıyorduk.. Ama sakın tasarlayıcı kuvvete tesadüf demeyin çünkü yine başa dönmüş oluruz ve kat ettiğimiz yola yazık olur, heba olmasın bu kadar yazışma.. Saygılar..
  11. Nelermiş o şeşit çeşit teoriler, lütfen yazarmısın bazılarını.. Sonsuz evren teorisimi.. Canlılığın başlangıcının başka bir gezegenden gelme olaslığımı..? Bunlar son derece zorlanmış teorilerdir.. Zoraki üretilen teorilerdir ve hiç bir geçerlilik arzetmemektedir.. Bize dünyadan tesadüfe dair kanıt teşkil edecek fikirler ve buluntular lazım.. Ben bilince dair kanıtlar getiriyorum dimi.. Örneğin göz, öneğin DNA, örneğin Amino aistlerdeki simetrik dizilim, örneğin hassas ayarlama, örneğin, Antropic Principle, örneğin termodinemiğin ikinci kanunu.... Beş tuğlanın üst üste gelme olaslığının sıfır olmasına karşın tirilyonlarca hücrenin üst üste gelemekten daha muazzam şekillenmeleri ve görevlerine nasıl tesadüf dersin.. Bir hücrenin bile tesadüfen oluşması için gereken süre dünyanın ömrünü aşar.. Gerçi böyle bir olay imkansız olduğu için dünya ömrünü kıyas etmemek gerekir ama somutluk olsun diye dünya ömrüyle kıyaslıyorum.. Aslında sonsuz zamn olsa yine bir hücre tesadüfen oluşlamaz, çünkü hücrede amaca yönelik bir yapı vardır.. Klavye elbette kaçacak değil.. Saygılar..
  12. Bence kader meselesini bir kaç değişik kaynaktan araştırmalısın.. Senin bahsetiğini kader cebriye fırkasının bahsettiği kaderdir.. Birde ehli sünnetteki kaderi araştır.. Saygılar..
  13. İnsanlar kendi iradeleriyle hareket ederler.. Allah kendisinin bilinmesini istedi ve kendisine kulluk yapılmasını istedi.. Bilmesi farklıdır, bilmesine rağmen fizik aleminde bunların fillerini yaratması faklıdır.. Belki bir kanıt içindir.. Hesaptaki kanıt için.. Saygılar..
  14. Evet ne kafa yoracaksın değilmi.. Tefekkürede ihtiyaç yok.. Tesadüf de geç.. Saygılar..
  15. Ben "azl etmeyi de mi soracaklar" cümlesine gülmedim.. Sen azl 'i soracak kişiyi yazdın o na güldüm.. Değilse pegamber efendimizinm azl konusundaki bildirdiği bilgi bizim için elbette muteberdir.. Yemek yeme adabından, konuşma adamından, davranış şekillerindne tutunda sağlıklı ilişki meselesine kadar her konuda bizlere bilgiler verilmiştir.. Peygamber efendimiz neyin haram neyin serbest olduğunu Kur'an-ı Kerim ışığında öğretmiştir.. Saygılar..
  16. Kırkez açıkladık.. Allahın biliyor olması, Allah'ın ilminin büyüklüğüyle ilgilidir.. Bende biliyorum ki, gece hava kararacak.. Ben bildiğim için mi kararacak.. Saygılar..
  17. Ne oldu, Bilgisayarların düşündüğü iddasından kader konusuna mı geldiniz.. Akılları çok zorluyor dimi kader.. Rabbim ne büyükki yaptığı işlerde büyük.. Ne beyine ne ruha ne kadere akıl erdiremiyoruz.. Aklın sınırlarını aşıyor, idrak güçlüğü yaşatıyor.. eee sınırsız ilim bu olmalı.. Saygılar..
  18. Olmayan bir canlı illaki cennetten mi kovulmuştur.. Yeryüzünde yaratılamaz mı..? Siz tesadüflerle bu olayları açıklıyorsunuzda biz bilinçle yaratıldıklarını açıklayamazmıyız.. Ortada iki şık var, biri tesadüf biri bilinç.. Bilinç adı üstünde akılla ilintidir.. Bu durumda mantıklı olanda budur.. Saygılar..
  19. Bütün sorularının cevabı bir üstteki iletide mevcuttur.. Saygılar..
  20. Kuran'da Hz. Musa'dan pek çok ayette bahsedilir. Onun karşılaştığı olaylar, kavmine yaptığı tebliğ, sahip olduğu üstün ahlak, Allah'a olan imanı ve teslimiyeti, samimiyeti birçok ayetle müminlere bildirilmiştir. Hz. Musa ile ilgili bu ayetleri okuyan müminlere düşen de, Allah'ın, pek çok yönden üstün kıldığı bu resulünü örnek almak, onun kendi döneminde çevresindekilere tavsiye ettiklerini uygulamaya çalışmaktır. HZ. MUSA FİRAVUN'A, ALLAH'IN ELÇİSİ OLDUĞUNU VE KENDİSİNE TABİ OLURSA HİDAYET BULACAĞINI BİLDİRMİŞTİR Hz. Musa ilk olarak-Allah'ın emri ile-kavmin başında bulunan Firavun'a tebliğe gitmiştir. Firavun, o dönemde kendi ilahlığını ilan etmiş, son derece azgın bir insandır. Ve halkı da sahip olduğu maddi güç nedeniyle ona tamamıyla boyun eğmiş durumdadır. Allah, Hz. Musa'ya Firavun'a gidip onu hak yola çağırmasını ve şöyle söylemesini bildirmiştir: Haydi ona gidin de deyin ki: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder ve onlara (artık) azap verme. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun. Gerçekten bize vahyolundu ki: Doğrusu azab, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üstünedir." (Taha Suresi, 47-48) Başka bir ayette Allah, Hz. Musa'ya verdiği emri şöyle bildirmiştir: Firavun'a git; çünkü o, azdı. Ona de ki: "Temizlenmek ister misin? Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun." (Naziat Suresi, 17-19) Allah'ın vahyi üzerine kardeşi Hz. Harun ile Firavun'a giden Hz. Musa, Allah'ın emrettiklerini Firavun'a tebliğ etmiş ve ona şöyle söylemiştir: Musa dedi ki: "Ey Firavun, gerçekten, ben alemlerin Rabbinden (gönderilme) bir elçiyim. Benim üzerimdeki yükümlülük, Allah'a karşı ancak gerçeği söylemektir. Rabbinizden size apaçık bir belge ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder." (Araf Suresi, 104-105) HZ. MUSA FİRAVUN'A ALLAH'IN HER ŞEYİ YARATTIĞINI VE HER ŞEYİN BİLGİSİNE SAHİP OLDUĞUNU BİLDİRMİŞTİR Hz. Musa Allah'ın emri üzerine Firavun'a gittiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir: (Ona gidip aynı şeyleri tekrarladıklarında, Firavun onlara) Dedi ki: "Sizin Rabbiniz kim ey Musa?" Dedi ki: "Bizim Rabbimiz, herşeye yaratılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir." (Firavun) Dedi ki: "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?" (Musa) Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz." (Taha Suresi, 49-52) Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, Hz. Musa Allah'ın varlığını anlattığı sırada kendisine yöneltilen sorulara son derece hikmetli cevaplar vermiştir. Öncelikle herşeyin Yaratıcısının Allah olduğunu söyleyerek, ardından da Allah'ın üstün sıfatlarını bildirerek karşısındaki kişiye Allah'ın varlığını ve büyüklüğünü tebliğ etmiştir. HZ. MUSA ALLAH'IN HERŞEYİN RABBİ OLDUĞUNU TEBLİĞ ETMİŞTİR Hz. Musa Firavun'a karşı Allah'ın sonsuz gücünü şöyle tebliğ etmiştir: Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?" Dedi ki: "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan herşeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (böyledir)." Çevresindekilere dedi ki: "İşitiyor musunuz?" (Musa:) Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir."(Şuara Suresi, 23-26) "Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan herşeyin de Rabbidir" dedi. (Musa) (Şuara Suresi, 28) HZ. MUSA, ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURAN FİRAVUN'U VE BÜYÜCÜLERİNİ ALLAH'IN AZABI İLE UYARIP KORKUTMUŞTUR Hz. Musa'nın kendisini hak dine davet etmesi, Allah'ın tek ilah olduğunu anlatması üzerine Firavun, tüm inkarcılar gibi zorbalığa başvurmaya kalkışmıştır. Firavun, eğer kendisinden başka bir ilah edinirse onu hapse atacağını söyleyerek, Hz. Musa'yı tehdit etmiştir. Bu konuda Hz. Musa ile Firavun arasında geçen konuşmalar şu şekildedir: (Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." (Musa) Dedi ki: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" (Şuara Suresi, 29-30) Hz. Musa'nın gösterdiği mucizeye karşı Firavun yine de ısrarla inkar etmiş ve onu bu sefer büyücülükle suçlamıştır. Ardından büyücüleri çağırıp, eğer Hz. Musa'ya üstün gelirlerse kendilerini ödüllendirmeyi vaat etmiştir. Belirlenen bir vakitte Hz. Musa ile büyücüler karşı karşıya gelmişlerdir. Hz. Musa ilk olarak büyücülerle konuşmuş ve onları yaptıklarından dolayı Allah'ın azabına karşı uyarmıştır: Musa onlara dedi ki: "Size yazıklar olsun, Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir." (Taha Suresi, 61) HZ. MUSA SİHİRBAZLARA ALLAH'IN ONLARIN BÜYÜLERİNİ GEÇERSİZ KILACAĞINI ÖNCEDEN HABER VERMİŞTİR Diğer resullerin yaşamlarında da örneklerini gördüğümüz gibi, Allah her zaman iman eden insanları koruyacağını, inkarcıların onlara hiçbir zaman zarar veremeyeceklerini müjdelemiştir. Buluşma zamanı geldiğinde Hz. Musa Allah'ı inkar edenlerin müminlere karşı yaptıkları faaliyetlerin onlara zarar vermeyeceğini şöyle bildirmiştir: ... "Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez. Allah suçlu günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak) kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir." (Yunus Suresi, 81-82) Buna rağmen büyücüler yapacakları işte ısrarlı davranıp, Hz. Musa'ya karşı mücadele etmişler ve ellerindeki tüm imkanları kullanmışlardır. Konu ile ilgili ayetler şöyledir: Musa onlara dedi ki: "Atacağınızı atın." Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: "Firavun'un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler. (Şuara Suresi, 43-44) Bunun üzerine Allah Hz. Musa'ya şöyle vayhetmiştir: Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz. (Taha Suresi, 69) Gerçekten de Hz. Musa asasını bıraktığında Allah'ın vaadi gerçekleşmiştir: Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor. Anında büyücüler secdeye kapandılar. ve: "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler. (Şuara Suresi, 45-47) HZ. MUSA FİRAVUN'UN ÖLÜM TEHDİDİNE KARŞILIK ALLAH'A DAYANIP GÜVENDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİR Elbette mevcut düzeninin bozulması, menfaatleriyle çatıştığı için Firavun'un hoşuna gitmemiştir. Kendi çıkarlarını kaybetmemek için Hz. Musa'yı öldürmek istemiş ve "... Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." (Mümin Suresi, 26) demiştir. Firavun'un ölüm tehdidine karşı Hz. Musa -diğer resullerde de örneklerini gördüğümüz- kesin bir kararlılık göstermiş ve şöyle bir cevap vermiştir: Musa dedi ki: "Gerçekten ben, hesap gününe iman etmeyen her mütekebbirden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığınırım." (Mümin Suresi, 27) HZ. MUSA FİRAVUN VE ÇEVRESİNE ZULMEDENLERİN ASLA KURTULUŞA EREMEYECEKLERİNİ HABER VERMİŞTİR Firavun ve çevresindekiler, Allah'ın Hz. Musa'ya verdiği mucizeleri birer büyü olarak nitelendirmişlerdir. Hz. Musa, kendisine büyücülük iftirası atan ve "biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" diyen bu kimselere, "... Rabbim, kimin kendisinden bir hidayetle geldiğini ve bu yurdun sonucunun kime ait olacağını daha iyi bilir. Gerçekten, zulmedenler, felah bulmazlar" (Kasas Suresi, 37) diyerek cevap vermiştir. Allah Kuran'da vicdanları kabul ettiği halde gurur ve büyüklenmeleri nedeniyle Allah'ın ayetlerini görmezden gelen insanların varlığını bildirmiştir. Firavun da bu insanların en azgın olanlarından biridir. Hz. Musa kendisine apaçık deliller getirdiği halde, o bunları görmezden gelmiştir. Hatta Firavun taraftarları başlarına felaketler gelince-inanmadıklarını söyledikleri halde-Hz. Musa'dan kendileri için Allah'a dua etmesini istemişler ve istekleri gerçekleştiği takdirde iman edeceklerini söylemişlerdir. (Araf Suresi, 130-135) Hz. Musa, boş bir gurur ve büyüklenme içinde gerçekleri gözardı eden Firavun'a seslenerek azaba karşı onu şöyle uyarmıştır: Andolsun, biz Musa'ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğullarına sor; onlara geldiği zaman Firavun ona: "Gerçekten ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti. O da: "Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış-harab olmuş sanıyorum" demişti. (İsra Suresi, 101-102) HZ. MUSA KAVMİNE SABRI VE TEVEKKÜLÜ ÖĞÜTLEMİŞTİR Hz. Musa, Firavun'un iftira ve saldırılarına karşı müminlere sabırlı olmalarını söylemiş ve Allah'ın iman edenleri mutlaka inkar edenlere karşı başarıya ulaştıracağını müjdelemiştir: Musa kavmine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah'ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir." dedi. Dediler ki: "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa:) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi. (Araf Suresi, 129) Yine başka bir ayette Hz. Musa'nın kavmine tevekküllü olmalarını öğütlediği şöyle bildirilmektedir: Musa dedi ki: "Ey kavmim, eğer siz Allah'a iman edip Müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na tevekkül edin." (Yunus Suresi, 84) Hz. Musa'nın tavsiye ettiği şekilde bir zorlukla karşılaşıldığında sabırlı ve tevekküllü davranmak, bu güvenli ruh hali sayesinde akılcı kararlar almak, itidalli tavırlar göstermek her zaman iman edenlere başarı kazandırır. HZ. MUSA TEVEKKÜLÜYLE KAVMİNE ÖRNEK OLMUŞTUR Hz. Musa kendisine tabi olan müminlerle birlikte, Allah'ın emri üzerine Firavun'un kavminden ayrılmıştır. Firavun da ordusu ile birlikte onları izlemeye koyulmuştur. Deniz kenarına geldiklerinde Hz. Musa'nın yanındakiler kaçacak yerleri olmadığını düşünmüş ve bundan dolayı "... gerçekten yakalandık... " (Şuara Suresi, 61) demişlerdir. Ancak Hz. Musa bu durumda da tevekkülüyle örnek olmuştur. Yanındaki kişilere Allah'ın kendilerine mutlaka yardım edeceğini bildirmiştir: (Musa:) "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 62) Hz. Musa'nın zorluk anında gösterdiği bu kararlı tavır elbette tüm Müslümanlara önemli bir yol göstermektedir. Bir insan ne kadar zor şartlarla karşı karşıya olursa olsun, herşeyin Allah'ın kontrolünde olduğunu, O'nun dilediği şekilde gerçekleştiğini asla unutmamalıdır. Nitekim bu derin imanın karşılığında Allah, Hz. Musa'ya asası ile denize vurmasını emretmiştir. Deniz ortadan ikiye ayrıldığında inananlar karşı tarafa geçmişlerdir. Firavun da ordusuyla birlikte onları takip etmek istemiş ancak onlar geçerken su yükselmiş ve topluca boğulmuşlardır. Elbette bu olay, Allah'ın iman edenler üzerindeki yardımının açık bir örneğidir. Hz. Musa, Allah'tan başka ilah arayan kavmine Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri hatırlatarak, cahillik etmemeleri konusunda onları uyarmıştır İsrailoğulları Hz. Musa ile birlikte denizden geçtikten sonra putlara tapan bir topluluğa rastlamışlardır. Bunun üzerine kavmi Hz. Musa'ya "sen de bize bir ilah yap" diyerek ne denli çarpık bir iman anlayışı içinde olduklarını göstermişlerdir. Hz. Musa kavmine Allah'tan başka ilahlara tapanların içinde bulundukları durumu anlatmış ve nankörlük etmemeleri için Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri hatırlatmıştır: ... "O" (Musa): "Siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi. "Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir. O sizi alemlere üstün kılmışken, ben size Allah'tan başka bir ilah mı arayacağım? Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı." (Araf Suresi, 138-141 ) Allah insanlara saymakla bitmeyecek kadar fazla nimet vermiştir. İnsanın düşünebilmesi, konuşabilmesi, görebilmesi, çevresindeki güzellikler, dünyanın tam onun ihtiyacına yönelik olarak yaratılmış olması ve saymakla bitiremeyeceğimiz binlerce, milyonlarca nimet... Bu nimetlere şükretmek müminler için bir ibadettir. Bunları düşünüp, Allah'ın kendi üzerindeki rahmetini görebilen insanın Rabbimize olan bağlılığı artar. Böyle bir kişi, kendisine bu nimetleri sunan Allah'a karşı asla nankörlük yapamaz. Bu sebeple elçiler kavimlerine Allah'ın nimetlerini hatırlatmış ve Allah'ın emri gereği bu nimetleri anmalarını bildirmişlerdir. Hz. Musa da kavmine Allah'ın onlara verdiği nimetleri anmalarını şöyle hatırlatmıştır: Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden Peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi." (Maide Suresi, 20) HZ. MUSA ALLAH'IN VERDİĞİ NİMETLERE KARŞI NANKÖRLÜK EDEN KAVMİNİ UYARMIŞTIR Allah İsrailoğulları'nı Firavun'un zulmünden kurtardıktan sonra, onlara maddi ve manevi yönden birçok nimet vermiştir. Kuran'da onlara verilen nimetler şöyle bildirilmiştir: Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler. Ve hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız." (Bakara Suresi, 57-58) (Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın. (Bakara Suresi, 60) Ancak kavmi nankörlük etmiş, Hz. Musa'ya bir çeşit yemeğe katlanamayacaklarını, bundan dolayı Hz. Musa'nın Allah'a yalvararak kendileri için bakla, acur, sarımsak, mercimek ve soğan istemesini söylemişlerdir. Kavminin bu nankör tavrına karşı Hz. Musa şöyle söylemiştir. ... (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi. (Bakara Suresi, 61) Hz. Musa ile ilgili bu kıssada gördüğümüz gibi, Allah'ın elçileri insanlara daima ellerindeki nimetlere şükretmelerini, nankörlük ederlerse bunun sonucunda bir azapla karşılaşabileceklerini hatırlatmışlardır. Elbette onların bu uyarısı her dönem için geçerlidir. Allah, Rezzak (rızık veren)'tır; insanlara sayısız nimet vermekte ve bunların karşılığında da şükredilmesini emretmektedir. Aksi bir tavır gösterenler ise geçmişteki nankör kavimlerin başlarına gelenin bir benzeri ile karşılaşmaktan çekinmelidirler. Hz. Musa doğru yoldan sapan kavmine Allah'ın vaadini ve azabını hatırlatmış, onları derhal tevbe etmeye çağırmıştır. Hz. Musa Allah'ın emri üzerine Tur Dağı'na gitmek için kavminden bir müddet ayrılmış, bu sırada yerine kardeşi Hz. Harun'u bırakmıştır. Ancak Hz. Musa'nın yokluğunda hemen zayıflık gösteren halkı, içlerinde bulunan Samiri denilen bir kişiye uymuş ve kendilerine bir buzağı heykeli yaparak ona tapmaya başlamıştır. Bunun üzerine Hz. Musa kavmine dönmüş ve şunları hatırlatmıştır: ... Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" (Taha Suresi, 86) Hz. Musa bu hatırlatmasından sonra kavmini tekrar tevbe etmeye davet etmiştir. Yaptıkları hatayı onlara açıklamış, tevbe ederlerse kendileri için daha hayırlı olacağını bildirmiştir: Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 54) HZ. MUSA KAVMİNİ ŞİRKE SAPMAYA ZORLAYAN SAMİRİ'Yİ VE PUTUNU HOR VE ********* KILMIŞ VE ALLAH'I YÜCELTMİŞTİR Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (Taha Suresi, 97) Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi, Hz. Musa insanları saptırmaya çalışan bozguncu bir kişiye karşı keskin bir önlem almıştır. Samiri'nin bir daha başka insanları saptırmasına izin vermeyecek şekilde onu bulunduğu yerden uzaklaştırmıştır. Ve yaptığı putu yakıp darmadağın etmiş, sonra da denize savurarak tamamen ortadan kaldırmıştır. Hz. Musa'nın bu davranışı bu tip konularda nasıl tedbir alınması gerektiğine de işaret etmektedir. Ayrıca ona dünyada ve ahirette karşılaşacağı azabı da haber vermiştir. Bunun ardından Hz. Musa Allah'ın tek ilah olduğunu hatırlatmıştır: "Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır." (Taha Suresi, 98)ALINTIDIR..
  21. Arkadaşım ben bir kafeciyim ve her gün 45 bilgisayarla boğuşuyorum.. Heralde birşey biliyoruzda söylüyoruz burada.. PC aşırı ısındığında yavaşaldığı hatta hiç çalışmadığı gibi aşırı soğuktada yani ilk açılışta ortam soğuksa geç çalışır.. HDD aşırı soğukta bazen hiç çalışmayabilir.. Bilgisayarlar için uygun sıcaklık 5 derece ve 25 derece arasıdır.. Saygılar..
  22. TEŞEKKÜRLER Sayın ADMİN..
  23. aaaa farkında olmadan sorunun cevabını vermişim..
  24. Kimin yaptığından önce, bir aklın yaptığına emin omak yeterli.. Saygılar..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.