Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

cumhuriyetçiçocuk

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    119
  • Katılım

  • Son Ziyaret

cumhuriyetçiçocuk tarafından postalanan herşey

  1. beş milyon kilometra kare devleti sen 870 bine düşür sonra kalk bunu nesillerine başarı gibi sunacaksın sonra her vatanseverim diyenede inanacaksın egerki son 150 yıllık tarihimiz olmasa belki inanırdık bütün yaşanan bu tarihi gerçeklerden sonra inanan varsa yazık derim. samimi olmakda dogru davranmayı gerektirmez.
  2. hayır efendim siz olayı açık biçimde çarpıtıyorsunuz hiç kimseyi laiklik diyerek, hatta laik vatan vb diyerek bu ülkede cepheye gönderemezsiniz. bizim izledigimiz şehit cenazeleri başka ülkeden mi acaba? burada önemli olan laik devletin çok açık bir din istismarı yaptıgıdır. ben senin hala okudugunu anlamadıgını söylemek zorundayım, söylemiş oldkların seninle alakalı.. laik-kemalist elitin açık din istismarını ortaya koymak maksat kirli işlerinin örtülmesi içinde olabilir tüm bunlar. 6500 asker şehidini inceleyen izmirli bir şehit ailesi bunların içinden iki tane yarbay, bir tanede albay çocugundan başka kimseyi bulamadıgını ve hep belli bir kesimin çocuklarına nasip oluyormuş şehadet !!!! savaş naraları atanların çocuklarına bir türlü şehadet nasip olmazmış!!! bu kirli olan düzenin ortaya çıkarılması ancak açık olan islami kavramların istismarının önlenmesi ile mümkün.. siz hala anlamsız bir şekilde Muhammed için savaşmıyorlar diyorsunuz evet bu dogru, zaten Muhammed için veya başka biri, birşey için savaşan şehit olamaz bir kere. Sadece Allah için savaşan şehit olur, bu İslamda böyle. bizde diyoruz ki senin gibi başka bir şeye inananlar islamı kirli işlerine alet etmesinler. herkes inancı dogrultusunda anlamlandırsın olayı. islam şehadet kavramı ve şehitligini laik cumhuriyet kullanıyor mu? kullanmıyor mu? önce bunu bir cevapla bakalım. bana bir tane, sadece bir tane İslam dairesi içinde ugurlanmayan bir asker vb. göster. ben o zaman yazmayacagım bu konuda. tek bir tane.
  3. Muhammed için savaşan yok zaten, bu dinde şirk olurdu Muhammedin getirdigi din söz konusu sorunda bu ya işte islamın kavramlarından başka da bir şey yok ellerinde ''Laik bir devletin insanlara şehit veya gazi payeleri vermek gibi bir hakkı veya imkânı var mıdır? Dinle, ahiretle hiçbir ilişkisi olmadığını dosta düşmana karşı ballandıra ballandıra ilan eden bir siyasi merci, şehitlik ve gazilik gibi her ikisi de tamamen dinsel anlam dünyasından sadır olan, bütün boyutlarıyla dini içerikli olan makamları istese de insanlara bahşedebilir mi? Bunlar ilginç ve her gün karşılaşmakta olduğumuz derin bir çelişkiye ışık tutacak, ama genellikle kimsenin dilendirmeye yanaşmadığı sorular. '' evet sorunda burada işte. mantıklıyı arıyoruz sen galiba okudugun metni tam anlamamışsın. bu açık istismarı soruyoruz kime din istismarı , din istismarı deyip duranlara. söz konusu birilerinin çocuklarını ölüme göndermek olunca en ala islami kavramlar sorun olmuyor neden acaba? kirlerinin ortaya çıkmaması için mi? tekrar metne dönüp bir okursan daha iyi olur verdigin cevabın bir anlamı yok anlatılmak istenenle...
  4. sevgili yakışıklı ergenekon denilen tamda mevcut devletin kendisi. öyle bir şey ki bu a dan z ye herşeyimiz bozuk olmasına ragmen kimse sesini çıkarmıyor. bozuk bir düzen kendini içeriden degiştiremez bu ancak dışarıdan ve etkili bir degişim istenci ile olur. ergenekonun gözden çıkan unsurları ile muhatabız bir şimdi bunları oluşturan bu sistemin bizzat kendisidir. ergenekoncular içeride ama zihniyet ve söylemleri devletin başında. devletin başı derken sakın cumhurbaşkanı veya başbakan ve hükümeti, dogrusu meclisi falan düşünmeyin devletin başı bunlar degil devletin başı sivil ve asıl askeri bürokrasidir devir teslim törenlerinde yapılan konuşmalar bakın ergenekoncularla tıpa tık aynı düşünceler dedigim gibi, asıl degişim dışarıdan yani düzenin dışından yapılırsa kıymeti harbiyesi olur. türkiye malesef bir çiftlik ve sahipleri bunu terk etmek istemiyor .......... '' sömürü sömürenler tarafından degil, bizzat sömürülenler tarafından saglanır''..
  5. Yasin Aktay / Yeni Şafak Laik bir devletin insanlara şehit veya gazi payeleri vermek gibi bir hakkı veya imkânı var mıdır? Dinle, ahiretle hiçbir ilişkisi olmadığını dosta düşmana karşı ballandıra ballandıra ilan eden bir siyasi merci, şehitlik ve gazilik gibi her ikisi de tamamen dinsel anlam dünyasından sadır olan, bütün boyutlarıyla dini içerikli olan makamları istese de insanlara bahşedebilir mi? Bunlar ilginç ve her gün karşılaşmakta olduğumuz derin bir çelişkiye ışık tutacak, ama genellikle kimsenin dilendirmeye yanaşmadığı sorular. Taraf Gazetesi'nden Rasim Ozan Kütahyalı bir süredir bu soruları soruyor. Güneydoğu'da yitirdiğimiz askerlerimizin ülkenin her tarafına birer ateş koru gibi düşen acılarıyla yurt sathına yayılan cenaze törenleri vesilesiyle laik bir devletin cömertçe kullandığı şehit söylemleri üzerine yazıyor. Anadolu insanının şahadet ve genel olarak ölüm olgusu karşısındaki mümin ve mütevekkil tavrının Türkiye'de kirli savaşı sürdürmek isteyenler açısından bulunmaz bir sermaye oluşturduğundan bahsediyor Kütahyalı. Ona göre "Derin Anadolu'nun bu iman ve tevekkülü Türk devlet zihniyeti tarafından çok açık biçimde istismar ediliyor... Bu ailelerin imanlarından kaynaklanan ölüm karşısında mütevekkil ve metin duruşları, onların manevi dünyasına tamamen yabancı olan modernist bir zihniyet uğruna, dünyevileşmiş kirli ilişkiler adına sürekli istismar ediliyor..." Doğrusu PKK ile veya terörle mücadele adı altında yürütülen savaşın dinle hiçbir ilgisi yoktur. Savaşın haklı olup olmaması ayrı bir konudur, son derece makul çerçevede, tamamen laik temelde, bir ülkenin sınırlarını korumak üzere yürüttüğü bir savaş da olabilir. Gerçi bugünlerde Ergenekon soruşturmaları dolayısıyla bu savaşın başka kirli boyutlarına da vakıf oluyoruz. Vakıf olduğumuz hiçbir yanıyla bu savaşta dinin bir dahli yok. Buna rağmen savaşın yoğunlukla bir din diline müracaat edilerek yürütülmesi açıkça bir din istismarından başka bir şey değildir. Laiklik aslında dünyevileşmeyi ifade eden bir kavram ve dolayısıyla değer dünyası da ölümden ziyade hayatla, öldürmekten ziyade yaşatmakla ilgili olması beklenen bir kavramdır. Şu veya bu şekilde ölen insanların şehit olup olmadıkları gerçekten ayrı bir mevzudur. Bu, doğrusunu Allah'tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği bir mevzudur. Alan Allah'a ait bir alandır. Sorun, neredeyse Allah'la kavgalı bir laiklik anlayışı benimsemiş olanların, özü itibariyle Allah'a ait olan bir makamı nasıl bir yetkiyle dağıtabildikleridir. Kütahyalı, devletin Anadolu'nun şehadet kavramına yüklediği anlamı fena halde istismar ettiğinden yakınırken anlamlı bir çelişkiye daha dikkat çekiyor. "İslami kimliği benimsemiş insanların görünür olması, toplumsal ve siyasi arenada mesafe kat etmesi karşısında rahatsız olan, laiklik kavramını insanların hakkını, hukukunu gasp etmek için kötüye kullanan, fakat konu "devlet için" ölmeye ve öldürmeye geldiğinde İslami kavramları sonuna kadar istismar etmekte hiçbir sakınca görmeyen bir devlet..." Tabii ki İslami kavramları bu şekilde istismar eden söylemin hedefi büyük ölçüde Anadolu halkıdır. Seküler değerleri benimsemiş büyük kentli ailelerde dine dayalı ölüm veya ölüme teselli veren dinsel söylem işlevselliğini yitirmeye yüz tutmuştur. Genellikle kentli ailelerde çocuk sayısının azlığı ve alabildiğine seküler değerlerin benimsenmiş olması, devletin sürdürdüğü bir savaşın anlamını daha fazla sorgulamaya yol açmakta, laik devletin bahşettiği şahadet makamı bir teselli oluşturamamaktadır. Konuyu laik devletin şahadet kavramını bu kadar hoyratça kullanmasının haklı olup olmadığı noktasından, daha sosyolojik bir açıklama düzeyine taşıdığımızda karşımıza çıkan bir gerçek daha var. Gerçekten de laik de olsa, hatta ateist de devlet savaşa ihtiyaç duyduğunda ölen insanları, ölümü nispeten daha kolay kabullenebilecekleri bir ideolojiye ihtiyaç duyar. Böyle bir anda devlet söyleminin çekildiği nokta derin ve karmaşık kimlik (özdeşlik) noktasıdır. İnsanın bütün çelişkilerinin çıplak bir biçimde açığa çıktığı çizgidir burası. O yüzdendir ki, şahadet kavramını istismar eden sadece devlet değil. Ateist bir hareket olan PKK da, hatta yine ateist sol silahlı gruplar da şahadet söylemine başvurmaktan imtina etmiyorlar. Yine de dünyevileşme arttıkça bu istismar daha iyi görülüyor. Anadolu'da bile bu kavramın istismarı sınırsız değildir. Buna kendine göre muzip ve bilgece bir tavrı geçmişte de göstermesini bilmiştir. Hani birçok çocuğu sırayla şehit düşen ve artik iyice yaşlanmış babanın sn oğlunu da almaya geldiklerinde, "padişah efendimize selam söyleyin bu kalan son oğlum, devamı da yok, artık bana güvenip kimseye savaş açmasın!" Devletin artık vatandaşın şahadet inancına güvenip savaş ve kahramanlık söylemleri üretmekten vazgeçip, vatandaşını yaşatmayı önceleyen bir anlayış benimsemesi şart, çünkü vatandaşın da artık laiklik ve şehitliği birbiriyle uzlaştıran saflığı kaybolmaktadır KİMSEDE KALKIP LAİK-DÜNYEVİ DEVLETİN BU AÇIK İSTİSMARINA SES ÇIKARMIYOR.
  6. ERGENEKONCULAR HAPİSTE; TEZLERİ, SÖYLEMLERİ PAŞALARIN AĞIZLARINDA! 30 Ağustos 2008 Dünya değişse de, halkın tepkileri talepleri artık gizlenemez biçimde kendini açığa vursa da Türkiye'de bürokrasi başını kendi kabuğunun dışına çıkarıp etrafa bakmaya ve gerçeği görmeye yanaşmıyor. Bazı alışkanlıklar adeta bağımlılık oluşturmuş durumda. İşte son birkaç gün içinde ordunun üst kademesinde devir teslim törenleri vesilesiyle yapılan konuşmalar bu kötü alışkanlığın bir yansımasını oluşturmakta. Devir teslim törenleri yine siyasilere, her kesimden muhalifler ve en genelde de halka had bildirme ayinine dönüştürüldü. Gerek Genelkurmay Başkanlığı görevine atanan İlker Başbuğ, gerekse de onun yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanan Işık Koşaner yaptıkları konuşmalarda açıkça ordunun siyaset ve halk üzerinde kurmuş olduğu vesayeti sürdüreceklerinin mesajlarını verdiler. Paşalar neler söylemiyorlar ki? "TSK'nın cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkması iç siyaset sayılamazmış!" "Ulusun dışında bir denetim mekanizmasına ihtiyaç yokmuş!" vs. vs. Peki, cumhuriyetin temel niteliklerinin yorumunu kim yapacak? Aynı şekilde "ulus" kavramından neyin, kimin kastedildiğini kim belirleyecek? Tabiî ki kendileri! Hukuku da, yetkilerinin sınırlarını da, halkın neyi isteyip neyi istemediğini de belirleme yetkisi kendilerine ait! İşte sorun da tam burada! Geçen yıl seçilme aşamasında "siyasi kimliğinden dolayı sonsuza kadar düşman olarak göreceklerini" ilan ettikleri ve Çankaya'ya çıkmasını engellemek için gece yarısı bildirileri yayınladıkları Cumhurbaşkanı'nın ve halkın yarısının oyunu almış Başbakan'ın yüzüne karşı "tehlike altındaki laiklik" vurgulu konuşmalar açıkça ordunun devlet düzeni içinde başına buyruk bir konum iddiasının, talebinin ispatı olmuştur. Ne yazık ki, Türkiye'ye özgü bir garabet olan "bir memurun amiri konumundaki şahıslara had bildirme" tutumu neredeyse kanıksanan, bir hukuksuzluk, bir çirkinlik olarak ısrarla sürdürülmektedir. Bu tür düşük yoğunluklu muhtıralarla açıkça askeri bürokrasi sistem içindeki ayrıcalıklı, mütehakkim, hesap vermeyen, bilakis hesap soran tutumunu hiçbir kayıt ve sınırlama olmaksızın sürdüreceğinin mesajını vermektedir. Ardı ardına açığa çıkarılan darbeci girişimlerin, Genelkurmay imzalı muhtıraların, siyasete doğrudan ve dolaylı yollarla müdahalelerin olumsuz sonuçlarının ve ülkeye ve topluma yaşattığı ağır maliyetin etkilerinin henüz kendisini hissettirdiği; daha Ergenekon rezilliğinin dumanın tütmeye devam ettiği bir vasatta bu pervasızlık, hukuk tanımazlık son derece dikkat çekicidir. Darbe günlüklerinin faş olması ve Ergenekon tezgâhının dağıtılmasından sonra bu tür çıkışlarla bir anlamda militarizm gövde gösterisi yapmakta, "Hâlâ güç bende!" mesajı vermeye çalışmaktadır. Mesajların, muhtıraların, örtülü tehditlerin muhatabı olan siyasiler başta olmak üzere, militarizmin karanlığına karşı çıkan herkes bu çirkin tutuma karşı susmamalı, tepki vermelidir. Sindirilmek, baskı altına alınmak istenen halkın iradesidir; kendi geleceğini kendisinin belirleme kararlılığıdır. Halktan yetki alarak icra makamlarına gelen siyasi sorumluları bu tür dayatmalara karşı halkın hakkını, hukukunu korumaya; tüm toplumu silahlı bürokrasinin dayatmalarına karşı onurlu bir tutum takınmaya ve direnmeye çağırıyoruz. Özgür-Der
  7. tapınmak her insan için söz konusudur, önemli olan dogru Tanrıya tapınmak, tanrıcıklara degil. babanın şakagına ingiliz silah mı dayadı ? sen 18 ay yapmışsın ben 19 ay askerlik yaptım doguda 73/1 tertip, uzatmalı askerdik yani, kuzey ırak çıkarması vardı, bakarsın arşive senin anneni babanıda korudum ve hatta senide korudum sen başkası adına konuş, ben kemdimi korurum merak etme sen ve **** ülkeyi ingilizlere satan ideolojiyle işim yok. çanakkalede olanlarında işi yok lozanı bilmem siz şehitlige bile inanmazsınız kaldıki dgerler için ölecek degilsiniz. benim tanıdıgım tüm ateistler aynı, seni bilmem. dikkat ediyor olmalısın en hızlı laikler, vatanseverler, çagdaşlar askerden kaçmak için neler yapmış en büyük vatanseverlerimizden Veli Küçük aracı oluyormuş böylelerinin çocuklarına. şehit cenazelerine bakmak bile yeter kimin ne oldugunu anlamak için. izmir şehit aileleri dernegi başkanı aynen; ''6500 ASKER ŞEHİDİNİ TEK TEK İNCELEDİK, YÜZDE DOKSAN DOKUZU ANADOLU ÇOCUGU, FAKİR, ÇİFTÇİ VE ÖNEMLİSİ MUHAFAZAKAR KESİMDEN AİLELERİN ÇOCUKLARI'' ve şöyle soruyordu; ''kurşun hep bu sınıfın çocuklarına denk gelmiş.'' enteresan degilmi? kaç tane laik tipli ve maddeci görüşlü şehit gördün ki? kaç tane... bu vatan için ölenlerin senin dünya görüşün ile zerre alakası yok, beni neden yoruyorsun ki? her şey apaçık ortada. benim inandıgım degerler olmasa bu topraklar vatan bile olmazdı. tarih buna şahit arkadaşım. şehitlik ve şehadet kavramları ile anıyorsun hala askerde ölen şehitleri varmı senin inandıgın dünya görüşünün herhangi bir tanımı? doguda askerlik yapmışsan iyi bilirsin ki bu Allah deriz , Muhammed derisiz tehlike anlarında.. sen neler söyledin bari onu anlat bana. sevgiyle kal emi.
  8. Kemalist devrimi yönlendiren belirleyici -hatta tek- amacın, osmanlı-türk toplumunda mevcut olan hukuk devleti kurum ve degerlerini , kararlı, sistemli ve bilinçli bir şekilde tahrip etmekten ibaret oldugu çok açıkdır. '' Atatürk'ün hukuk inkilabı, eski hukukun sistem olarak dayandıgı temel kaynak ve ilkelerin terk edilmesini ve Batı hukukunun, sistem olarak, temel ve ilkelerinin kabul edilmesini ve asıl önemlisi batı hukuk zihniyetinin benimsenmesini ifade etmektedir ve bu sebeple gerçek bir inkilaptır''(...) Ord. Prof. Dr. Hulki Dönmezer.. kim kimi kimden kurtarmış arkadaşlar?? ben sölim; elbirligi ile Batıyı osmanlı-türkten kurtardık.. bu ülke yüzyıldır krizdedir ve krizin kaynagı ve çıkış yoluda bellidir aslında. mevki, makam ve çıkardan başka şeylerde olabilecegini düşünenlerin sayısı ve etkisi artmalı bu ülkede.. bu hukuk devrimini !! bir Almana, bir İngilize vb. anlatamazsınız arkadaşlar, kendi başlarına gelse anlatamazsınız bunu. çünkü anlamazlar, anlamakda istemezler.
  9. ***************** şöyle yapalım hangi devrimi istiyorsan onun üstünden gidelim sözkonusu başlıkta devam edelim
  10. yoo dostum ben yıllardır okurum baştan sona okurum sondan başa okurum ortadan açar okurum onu anlamak için yüzlerce kitap okurum bir türlü çıkamadım islamdan nasıl olacak şimdi? bırak çıkmayı, her okudugumda gerçekligini daha bir açıyor Kitap ne olacak benim bu halim ya? Kuran'ın söylediklerinin yanında diger şeyler ıvır zıvır gibi geliyor hatta. inan bunu şaka felan demiyorum. ben diyorum ki acaba sende mi bişi var? yani ikimizin okuduklarımıza yaklaşımı farklı olmasın? okuduklarımız aynı olmasına ragmen biz faklı olmayalım sakın? büyük ihtimalle böyle olmalı be dostum. not; inanan ve inanmayanların mevzusudur Muhammed, dünyada başka hiç kimseye nasip olmayan bir şey bu..
  11. *********** benim söylediklerimi bana neden yazıyorsun millet zaten kasketi ters yüz ederek bir formül buldu şapkayı dayatanlar başarılı olamayıncada ses etmemeye başladı bu millet bir çıkar yol bulur merak etme rizeyi denizden yunanlar bombalamadı, bunlar söylenmiyor diye bilinmiyor sanılmasın. süngü zoruyla yapılan devrim devrim degildir, ancak süngü zoruyla dayatmadır dayatmalar ise toplumu ile barışık olmayan yönetimlerin işidir dayatmalar ile yol alınmaz, alınmamışdır. 100 yıldır ülkenin hali ortada, herşey net zulüm ile abat olunmaz, baskılar bir yere kadar işe yarar mevziler kazanılsada savaş kazanılmaz. şapka zaten namaz ile alakası olmayan bir zihnin çıkarımıdır müslüman aklı şapka icad etmez, ilkelerine sadık kaldıgı müddet bu böyledir. müslüman halk zaten şapkayıda benimsemedi şapka devrim ayaklarına yapılan sözde devrimden sadece biri diger bütün devrimler Batı dayatması karşısında bir ÇİFTLİK sahibi olmak isteyenlerin çabasıdır İstiklal Marşı 1921 de kabul edilmiştir, Lozan ise 1923 imzalanmıştır. İstiklal marşını kabul eden meclis ile lozanı kabul eden meclis aynı meclis degildir arada nitelik farkı vardır, bunlar önemli şeyler, belki duymamış, bilmiyor olabilirsin. hele o zmanında yapılan cumhuriyet baloları komiklikleri en Atacılar bile o zaman düştükleri maskaralıkları içleri acıayrak ataya şikayetde bulunuyordu. hatta yabancı elçi görevlilerinin anılarında bu balolardan nasıl alaycı bir şekilde bahsetmeleri yok mu? ... sen kalkar basit yunan savaşını kurtuluş savaşı olarak******* ingiliz oyunlarını kurtuluş olarak bu millete 80 yıldır, oda silah zoruyla dayattılar. Vahdettin ingilizlerle konuşursa hain, Mustafa Kemal konuşunca kurtarıcı mı? oluyor. tabi yersen, bunları okulda falan anlatmazlar, biraz zahmet edip farklı kaynaklarıda okumak gerekir. *************** 1920 ve 1930 larda kurulan tüm sözde cumhuriyetler tek parti dikdatörlükleridir. kala kala bir bizdeki kaldı, o bütün ergenekonlar, laiklik ayaklar, sözde çagdaş kazanımlar iş bu saltanatın bitmemesi için. Türkiye bunlara laik degil arkadaşlar...
  12. kusura bakma dostum ama sen hiç tarih okumamışsın demek. demek zorlama olmadı diyorsun yani!! insanlar asıldı şapka devrimi için.. kimi insanlar giymemek için evlerinde ölmeyi tercih etti. gavurluk alameti idi çünkü şapka hemde namaz gibi ritüeli olan bir dinin aklı zaten şapka icad edemezdi öyle ilkellikle falan alakalı degildir sarık ya da fes tamamen islam aklının kendi deger ve yaşayışının bir ortaya çıkarımıdır. 2. mahmutda sarık yerine fesi zorla dayatmışdı, batılılaşma adına ne kadar hazin, aynı cumhuriyet gibi şekilsel bakışlar, ötesine geçemedi daha, ve hala öyle, şekilciler. millet püsküllü bela demeişti fesede. ama fesin üstünede sarıgı sardı 2. mahmut gene o kadar degerlerini satmamışdı. osmanlı batılılaşması osmanlı içindi cumhuriyetin ki çok farklı, bu milleti degerlerinde tamamen soymak, kimin adına??? sonra kasket dayatdılar, şapka pek olmayınca devletten beslenenler her zaman oldugu gibi 'emret' der takar zaten. millet ne yaptı? namaz için kasketi tersine çeviriverdi. şapka ile zaten namaz kılmak olmaz, secdeye varamazsın. yani bu basit şapka için ne kafalar kopardılar, ne zulümler ettiler millete. devrim miş, sözde devrim.. bütün o devrim ayaklarına yapılanlar milletten islam izini silmek içindir.. kim kimi kimden kurtarmış? bagımsız türkiye he, yüz yıldır yutturmaya çalıştıklar yalan bu, bagımsız türkiye..
  13. kimsenin atatürkle alıp veremedi yok. kişiler gelir geçer ilkeleri konuşalım eger kişi kültünden başka konuşacak ilkeleriniz varsa.. biz Efendimizi bile ibadet edecek derecede konuşmayız. kaldıki tırnagı olamayak kişileri ne diye ululayayım. millet Allahı bile eleştirirken Atatürk neden eleştiriye konu olmasın hemde şiddetle olmalı ve yakın tarih ve yakınındaki kişiler. daha 85 yıldır bişi konuşulmadı ...
  14. ******* ben maddeye tapmam senin gibi, madde içinde ölmem. Yüce olan bana öl derse ölürüm. bu ülkede en çok vatansever görünenler askerlik bile yapmamak için ne taklalar atmışlar. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz mış. vatanını satan vatan yapan degerleri satanlardır. benim ırkçılıkla bir alakamda yok her insan cinsi, rengi ne olursa olsun insandır sadece ben maddeci degilim ve insanları ırköılar gibi maddi temellere göre ayırmam. önemli olan insan, gerisi teferruattır. senin için insan önemli degilse bu da senin sorunun. bayrak, vatan, toprak, vb. maddi şeyler insana baglıdır, baglı degilse sadece teferruattır. insan olayımda varsın arap olayım. başka bişi olmakdan evladır anlatabildim mi:)
  15. Sayın hakanaytac şimdi islami ilkeler açısından fazla bilgi sahibi olmadıgın belli üç beş klasik argüman hepsi o işte islamın ilk doguşundan 1900 yıllara kadar süren bir hakimiyetden bahsediyoruz ama öyle ama böyle bunu çok basite almak abesle iştigal olsa gerek bu ülkede gayri müslümlerinde güvencesi islamdı yıllar boyu önce bunu bileceksiniz. islama inanmak zorunda degil kimse, bu iş nasip meselesi ülke siyasetine hakim olan ruh islam olacak, burada yaşayan tüm halkların huzur ve güveni buna baglıdır çünkü tarih bize açık biçimde bunu gösteriyor zaten biz gayri müslüimlere zımmi derdik, bunun ne anlama geldigini bir araştırıver bi zahmet şu veya bu cennete gitmiş ya da cehenneme, bu benim anlatmak istedigim mevzuda çokda önnemli degil. bu topraklar nasıl islam sayesinde vatan olmuşsa bunun üstünde yaşayanlara, gene vatan olarak kalmasının tek garantiside islamdır gene. anlatmak istedigimiz ve osmanlının bölünme sürecinin daha tamamlanmadıgından kastımız budur. önemli olan toplumsal hayata islam hukukunun hakim olmasıdır. sen nasıl inanırsan inan ve evinde ne yaparsan yap ama eşigi aştıgın zaman uyacagın bir takım ilkeler olacakdır. bu her düşünce ve hayat sisteminin olmazsa olmazıdır ve her kesimden insanın güvenligi için elzemdir osmanlı halkları şeriatten adaleti kast ederdi dışımızdaki ve içimizdeki islam düşmanları şeriati el kesme, rejm vb. hukuksal yorumlara hapsetmişdir. tabi bu bilinçli bir şey, bunların açılması lazım, mesele sizin ve benzerlerinizin sandıgından çok daha ciddi. umarım anlayacagın bir dille ifade etmişimdir sayın hakanaytac
  16. Özgür parlamenter rejimin anavatanı olan İngiltere bir krallıktır ve tarihi boyunca krallık olmuş. İngiliz tarihindeki tek cumhuriyet denemesi -1648-1660 arasındaki Oliver Cromwell rejimi- aynı zamanda ülkenin geçmişinde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanarak ideolojik bir diktatörlügün hakim kılındıgı tek dönem oldugu söylenir. Avrupa'da son 150 yıl boyunca hukuka dayalı parlamenter rejimden hiç sapmamış olan sekiz ülkeden yedisinin hükümdarlık idarelerine sahip ülkeler oldugunu biliyoruz. İngilizler Norveç, İsveç, Danimarka, Hollanda, Belçika... Tarihte yerleşik bir hükümdarlık rejimini devirerek cumhuriyet kuran ülkelerin hemen hemen hepsinin, rejim degişiminden kısa bir süre sonra, anarşiye ve/veya son derece kanlı ve zalim diktatörlüklere yuvarlandıkları görülmektedir. Fransa 1789 u izleyen yıllar Rusya 1917 de Alman ve Avusturya 1918 i izleyen yıllar 1930 larsa İspanya 1910 ve 1920 lerde İran ileahir... Japonya'da 1945 den sonra Amerikan eliyle demokratik anayasa oluşturulurken, imparatorluk makamının korunması rejimin istikrarı için elzem sayılmış. Monarşi idaresi ile özgür ve demokratik hukuk devleti ideali arasında zorunlu bir zıtlık bulunmaz. Birileri hemen ortaya atlayıp monarşiyi savundugumuz ya da istedigimiz sonucunu çıkarmasın, biraz dinlesin yeter İngiltere örnegi ortadadır. Parlamenter rejimin anavatanıdır üstelik. KEndinize Frnsa'yı örnek alırsanız ve Fransız olmadıgınız halde hemde alırsanız... Kılavuzu karga olanın burnu ***** kurtulmaz demişler, iyi demişler.. ''şu eskimiş, bu eskimiş mi?''.. kendi ülkesi ve toplumunun gerçeklerinden hareket edilmemişse zaten yeni olandan degil, bilakis dayatılandan bahsetmek gerekir. Kimse kızmasın, bu ülke yaklaşık yüz yıldır yönetilmiyori yönetiliyormuş gibi yapılıyor. siz bu kadar yolsuzlugun neden bu ülkede oldugunu anlayamıyormusunz yoksa? anlayana sivri sinek saz demişler... Türkiye laik dir layık kalacak...
  17. yakın tarihimiz yogun bir baskı altında bu bilinçli bir trecih birileri için tek adama dayalı bir anlayış dayatılmak isteniyor bu aslında topluma bir hakaretde içeriyor ama kimse sıkıntı çekmemek için dile getirmiyor resmi ideoloji kendi resmi tarihini yaratmışdır ve diger tarihler yok saymaktadır zulum ile abat olunmayacagını yakında birileride anlayacakdır umarım. kuru kuruya bir eski şanlı tarih edebiyatı yapmaya gerek yok. lakin tarihde hiç bir toplum için 1919 dan başlamaz bu büyük bir baskıdır o topluma tek bir kitaba ve tek kişinin anlayışına göre bir tarih zaten yalan bir tarihdir, bu kesin önemli olan yalanlarla yaşamak istemeyen kişi ve kişilerin sayısının artmasıdır. Türkiyede ne yapılmalıdır?? bu sorudan önce cevabı verilmesi gerek Türkiyeye nelerin yapıldıgıdır. bize neler yapıldıgını gün yüzüne çıkarırsak Türkiyede nelerin yapılması gerektigi zaten ortaya çıkacakdır. 1923 ten önce nasıl toplumsal ve hukuksal bir düzen kurmuştuk? 1923 den sonra nasıl bir düzen kurmuşuz? ... osmanlının bölünme süreci hala devam ediyor. Abdülhamit ittihatçılar için ''bunlar benden sonra 10 senede bu ülkeyi dagıtırlar'' demişti.. ittihaçı cuntacıların kimlerle kol kola girdigi hepimize malumdur. ergenekoncularında kimlerle kol kola oldukları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. ittihatçılarda bu ülkeyi kurtarmak için yola çıkmışlardı. samimi olanları dogru siyaset için samimiyet yetmedigini anlamışlardı. birileride anlasa iyi olacak, kenara çekilip gölge etmezler hiç olmazsa.. anadolu toprakları islam sayesinde bize vatan oldu ve vatan kalacaksada bu gene islam sayesinde mümkündür. kim ki bu ülkede islami degerler ugraşıyor, işte onlar gafildirler. gafillik ihanet ile at başı gider. bilmem anlatabildim mi? saygıyla kalın
  18. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz demiş Ziya Paşa.. ergenekon vb. örgütler her tür degeri kendi amaçları için kullanırlar. Hrantın ve saydıgın tüm cinayetlerin katilleri ve işletenler benim için ne dün nede bugün bilinmez degildi. yakında sizde ögrenirsiniz. türk islam ülküsü veya başka islama yamalar yapanlara her zaman temkinli yaklaşın. islamcı olmak dünyayı islami ilkelere göre düzenlemek isteyen siyaset tarzı demektir. bir takım gayri islami hedefler edinen müslümanlarda bulunabilir. bunlar müslümandır ama islamcı denilenden degil.. şuanda zaten Türkiyede eli ayagı düzgün bir islami siyaset güden yok, emekleme aşaması geçilmedi daha.. daha rüştünü ispat edemedi müslümanlar bu anlamda türkiyede
  19. kemelist-laik anlayış bu ülkeye ancak sömürü getirir ve getirmiştir. laiklik ve aslında 3. dünya batılılaşması denilen şey bizzati içten bir sömürge yaratmak için kurulan bir düzendir. dünyaya hakim olan sistemin acenta görevini yaklaşık 100 yıl başarı ile götürmüştür bu düzen. ergenekon vb. yapılanmalar tamamen bu düzenin korunmasına odaklanmış derin güçlerdir. nato şemsiye altında kurulmuş ve bu zamana kadar görevini başarı ile yürütmüştür. illegal bir yapılanma ve tamamen hukuk dışı işler için kurulmuştur, yasaların yetmedigi alanlarda top koştururlar. kemaliz, laiklik vb. deli gömlekleri bu topraklara hiç bir şey kazandırmamış ve kaybettirmiştir. prangadır bu ülke ve üstünde yaşayan halkla için laiklik neden en ufak ödün vermek istememelerini buradan anlayabilirsiniz. müslüman bir halkın pek tabiki dininden esinlenmesi kadar dogal bir durum olamaz. bunun aksi anormal ve geçici bir durumdur, hayat içinde bizim için istisnadır. inanç özgürlügü ve demokrasi ile alakalı falanda degildir. yıllarca islamın gölgesi altında yaşamış haklar var ve orjinal arap hıristiyanlar durmaktadır hala. batıcı tüm argümanlar batı için oluşturulmuştur ve afakidir. ******** yani bize giydirilen herşey aslına döner ve su yolunda akar...
  20. tabi tabi faili meçhulleride müslümanlar işlemişdi. yazarları, aydınları vb. de müslümanlar işlemişdi.. kesin Hrant'ıda müslümanlar öldürmüştür. ergenekon diye bişi vardı, duyan varmı?
  21. merak ediyorum ikide bir ''arap islamı'' vb. diyorlar acaba bunu söyleyenler tam olarak neyi kast ediyorlar acaba.? nedir arap islamı ve bunun dışındaki islam nedir? delil ve kaynakları ile biraz açıklasalar çok iyi olacak islam konusunda anlaşıyoruz galiba.. evet bize şu ''arap islam'' ı anlatacak bir arkadaş çıksa memnun olacagız. 'şu şöyle demiş', 'bu böyle yapmış' vb. *******, kulaktan bilgilerle degil, bilakis asıllara sadık kalarak, kaynakları zikrederek bir cevap verecek arkadaş arıyoruz..
  22. 1923 veya 1924'ten itibaren CHP rejiminin serbest seçim ve serbest basın ortamında iktidarda kalabilmesi imkansız bişidir. yahu milleti kurtardılar ama millet denilen o acaip! insanlar bir türlü bunu anlamak istemedi. dogal ortam hiç kemalist iktidar bu ülkede yönetime gelemez arkadaşlar. kendimizi kandırmayalım. CHP nin daha atatürk zamanında alternatifi çıkar çıkmaz millet kurtarıcılarını satmışdır. ne dedi kemalistler sonra ''işte millet hazır degil''.. yahu hazır degil dedigi insanlar 1000 seneye yakın bu cografyada yaşamış ve hükmünü yürütmüş insanlardı.. kemalist iktidar her ne koşulda olursa olsun iktidardan olmamak için bir çok tedbir almışdır. 1923 bir tedbirdi 1946-50 de 1960-65 de 1971-73 de 1980-83 de 1986-2000 de ve 2000 den sonraki ergenekon adlı süreçte yaşananlar hep bu tedbir mucibincedir. bir kere olsun halkı manipüle etmeden ve özgür bırakarak seçimlere girmek istememişdir CHP ve kemalist-laikler.. dünya tarihinde kendisini kurtaran!! kişileri 3-5 ayda satan bir topluluk heralde yoktur. ne hazindir ki 2008 senesinde bile laik-kemalist iktidar halkın ezici bir çogunluguna kendisini kabul ettirememişdir. bakmayın siz bizim mevki-makam-maaş üçgeni içinde hezeyanların savunup söyledigimize.. baştan aşagı ve bir eski başbakanın demesi gibi ''A dan Z ye herşeyimiz bozuk'' arkadaşlar... uyumayalım ve uyutmayalım...
  23. Sayın TAKLAMAKAN ben zaten netim bu kadar net ifadeleri anlamıyorsanız bu sizin kusurunuz bilen biliyor ben Allah'ın rızası umarak yaşarım bu bireysel tavrımdır toplumsallaştıgı zaman ortaya çıkana sen ne dersen de istersen islam şeriati de.. ne yani ben böyle yaşarken marksist bir şeriatmi isticem sanki senin bir şeriatın yok -ki şeriat en basit ifade ile yoldur seküler anayasa oluyorda neden islami anayasa olmasın hangi mümin buna karşı çıkar not; islamın yanına ekler ekleyen zaten dini anlamamış demektir sanki sadece mevlana çıkmış gibi konuşmayın bu dinden laik devlet neden mevlana ve yunusun din anlayışına mal bulmuş magribi gibi sarılır ki? ne yunus din alimi ne de mevlana bunlar fakih degiller birine ozan de digerine mutasavvuf de.. bunlar ne ilk ne de son hem...
  24. laiklik chp nin altı okundan biriydi yani 1937 de anayasaya girdi diger oklarla beraber neden mesela diger oklar degilde illa laiklik ön plana alınıyor...:? laiklikle beraber anayasaya giren diger ilkeler hiç savunulmuyor mesela. çünkü dünya sisteminin gözünde diger maddeler geçerliligini yitirdi. hatta bir müdddet sonra sıkıntı bile yaratmaya başlamıştı. kala kala laiklik ilkesi kaldı savunulan, çünkü her daim işlerine geliyor inanç özgülügüymüş, hadi ordan İslama ve müslümana savaş açma bahanesi degilde inanç özgürlügüymüş. ee tabi hem müslümanın deyip hemde kafir gibi yaşamak ancak böyle bir maske ile mümkün oluyor hemde savaş açma ve aziz İslamın degerlerini nerde görürse yok etmem maskesi.. bizdeki bu islama olan hınç artık klinink bir vakıa halini almış vaziyette. bu ülkenin en ciddi sorunu islam ile olan sorunudur bu ülkenin kaderini belirleyecek olan da islam ile arasındaki ilişkidir. başka tarihimiz yok dünya sahnesinde, görmüyormusunuz.. biz türküz ve müslümanız, başka degerimiz yok arkadaşlar, uyumayalım...
  25. Atatürk herşeyden önce tarihi bir kişilik ve her tarihi kişilik gibi.. 1920 li 30 lı yılların dünyası ve dahi avrupasının siyasal atmosferini anlamadan yapacagımız degerlendirmeler duygusal yaklaşımlardır. aynı bizde oldugu gibi... önce bu ülkede ne yapılmalıdan ziyade, bu ülkeye nelerin yapıldıgını iyi bellemek gerekiyor. osmanlı dünya görüşünün -ki esin kaynagı islamdır- yani dik duran başın agır , agır egilişi tarihi söz konusudur bizde. osmanlı hakimiyet alanlarını harita üstünde şöyle kabalama bir gözden geçirmek bile bize neyin neden yapıldıgını anlatır. avrupanın bir çok ülkesi kendi kültleri olan atacıklarını topraga gerçekten gömdü. çarlık rusyası kominizm prangasiyle dünya siyaset sahnesinden düşürüldü. diger imparatorluklarda benzer prangalarla bir müdet hizaya çekildi. bu arada osmanlıya düşünede cumhuriyet adı altında otoriter bir yönetimdi. cumhuriyet bir maske idi, iktidarda olmak demek meşruluk isteyen bişidir. kafanıza göre gelit tahta kurulamazsınız. işte bu meşruluk kaynagı bizde cumhuriyet diye yutturuldu. tabi millet yemedi, halada yemiş falan degil. rizeyi şapka için denizden bombalatan yunan falan degildi, hatırlatalım bu arada. neyse, bunun gibi yüzlerce şey işte. neymiş muasır medeneniyet seviyesine çıkacakmışısız, kendileri çıktı, ankarada bir çiftlik sahibi kıldı zamanın emperyal gücü ingilizler birilerinne. bu çiftlige sonradan laiklik ve aslında CHP nin altı oku denilen tamamen toplumu ve dgerlerini yok etmeye matuf bir takım ilkeler sokuldu. o zamanın bütün diktatör yönetimleri aynı ilkeler etrafında şekilleniyordu, sadece biz çagdaşlaşmıyorduk. bu otoriter yönetimler gelecegi gençlige emanet ederlermiş, aynı bizdeki gibi. yani işin özü birileri milleti kurtardık ayaklarına etti ne ettiyse. baş agır agır yere egildi. sovyetler prangasını attı ve tekrar rusya oldu. putine boşuna yeni çar demiyorlar. biz daha tartışma aşamasına bile gelemedik, bırak atmayı. laik cumhuriyet bu ülkenin ayagına prangadır arkadaşlar, bunu iyi bilin. hiç bir aklı başında ülkesi dini ile devletini ayırmaz. sadece bazılarını uyutmak için öyleymiş gibi yapar. bilmem anlatabildim mi? dünyaya egemen olan sistem böyle yapar işte adamı. ne konuştugunu bile bilmezsin bir zaman sonra. bu sistemin canına ot tıkayacaklar bile bir müddet sonra sistemin özünde bir kusur bulmaz, teferruat ile ugraşır..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.