hırçın karadenizli! tarafından postalanan herşey
-
Meğer Dink'in cinayetine göz yumulmuş…
Aslında doğru diyorsun.Yozlaşmışlıklar içinde gerçek tekse de görülmeli.Teşekkür ederim kardeşim.Siz varolun!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Hemde ne küçük üstelik kavga ederek başladı ve bitti gün.Bana ''ne kadar ukalasınız'' demişti üstelik. neyse fazla açmayayım o kızar şimdi.
-
AKP KAPATILACAK... Evet evet iddialıyım, bu partı kapatılacak...
Bu satırlarla başlayan bir demokrasi nasıl böylesi bir AKP dayatmasına dönüşüyor diye sormuyacağım bile çünkü yine herkes aynı noktaya gelmiş.Mavi olmayan gökyüzü sürekli tökezleyen,yok sayılan bir demokrasi de az önce olduğu gibi alternatifinize sunulan antidemokrasi ve onunla ilişkilendirilen dine baktığımda boşverin bizi anlamak istemiyorlar!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Mavi olmayan gökyüzü defterine bişeyler ekleyeceğim yine,izin var değil mi?Az önce o tartışmaları bende misafir olarak takip ettim.Tam anlamıyla ürktüm.İşte olduğumdan dolayı araya giremedim ya sen düşündüğümden de özel ve güzel bir yüreğe sahipmişsin.Senin gibi olmak,senin gibi biriyle hayata tavır almak!Yüreğine sağlık ha işe geç kalmayı kadere dönüştürenlerdensen ver telefon nummarasını,söz seni hersabah cebren de olsa uyandırırım
-
Tarihi Bir Sivil İtaatsizlik Çağrısı
Özel iş kısmını bende merak ettim.Fuzulli nin dediği gibi hoşgörünün olmadığı yerde sende boşver uzaklaş.Hem biz asi kızımızın ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
-
Meğer Dink'in cinayetine göz yumulmuş…
Değerli kardeşim tepkim M Ali Birand dahil bu ölüme sessiz kalan herkese.Ölüm dedim değil mi?Hayır cinayet!M Ali Birand ve diğerleri;siyasiler,medya,uyutulmuş insanlar ve insanı hedef gösteren herkesedir tepkim!!!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Söz konusu Mavi Olmayan Gökyüzü oldu mu o kadar çok yazılacak onunla anlam kazanan güzellik var ki!Foruma ilk geldiğimde kendisini taraf olmaya çağırmıştım.''Hayır'' demişti bana.''Taraf olursam başkalarını görmez hale gelirim''Ve bana taraf olmasını istediğim tarafla ilgili başından geçen talihsizliği yazınca,onun ifadesiyle benim de tüm iyi niyetlerim sadece bir palavraya dönüşmüştü.Daha sonra mı?Çok ilginç birşey oldu;o sevgiyi yüreğinde hapsetmiş asi kızla Kadıköy sahilinde çocuklar için beraber çalıştığımızı öğrendim.Çocuklar için mücadele eden o küçük kız mavi olmayan gökyüzünün ta kendisiymiş.Şimdi bizimle beraber değil ama çok daha güzel işlere yetişiyor.MAVİ OLMAYAN GÖKYÜZÜ mavi olan yüreğinde bana da yer ver olur mu?Bir parça gök,bir parça umut ile selamlar!!!
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Canın sağolsun asi kız maksat muhabbet yemek bahane hem Yayamaz Kayımca varmış yanında,lahmacunlar da işin cabası.Diyarbakır doğum günü hediyesini böyle sunmuş ise bayramda sen kaç oralardan.Hem seni ne zaman İstanbula alacağız.
-
Gencim milliyetçiyim milletten şikayetçiyim
can dündar-gencim milliyetçiyim milletten şikayetçiyim -------------------------------------------------------------------------------- • ‘Gencim, milliyetçiyim, milletten şikâyetçiyim’ Ankara Genç İşadamları Derneği bir “gençlik araştırması” yaptırdı. Sonuçlardan çıkan manzara şu: Gençlerin kafası karışık... * * * Ailelerinden dayak yiyorlar. “Kendine kimi örnek alıyorsun?” diye sorunca, “Anne babamı” diyorlar. * * * Sigara ve içki içiyorlar. En çok askere ve dine güveniyorlar. * * * Siyaseti takip etmiyorlar. Ama “Siyasi yelpazedeki yeriniz?” diye sorunca, ağırlıkla “Milliyetçi-muhafazakâr” seçeneğini işaretliyorlar. Yurtlarını çok seviyorlar yani... Aynı gençler, “Yurtdışında yaşamak ister misiniz?” sorusuna yüzde 80 oranında “Evet” diye kafa sallıyorlar. Yurdun en çok dışını seviyorlar. * * * “Türkiye AB’ye girsin mi”ye “Hayır” cevabı veriyorlar. Yani? “Ülkem dursun, ben gireyim” diyorlar. “Milliyetçi gençler”, gazete okumuyor; televizyonda da sadece eğlence programı izliyorlar. Polat gibi şekil yapmak, Koç gibi para kazanmak, Acun gibi sahillerde “sabaha kadar eğlence”ye dalmak istiyorlar. * * * Çoğu Türkiye’nin geleceğinden umutsuz... Kendi geleceklerinden ise umutlular. Yani? “Ülkem batar, ben yırtarım” sanıyorlar. * * * “Ülkem varsa ben de varım”, “Ülkem batarsa ben de batarım”, hatta “Ülkemi batmaktan ancak ben kurtarırım” diyen kuşakları birbirine kırdırıp darağaçlarında, cezaevlerinde yok ettiler. “Kitap günah, örgütlenmek yasak, siyaset tuzak” diye diye, dayağı, magazini, içi kof bir milliyetçiliği vere vere, her koyunun kendi bacağından asıldığını söyleye söyleye, “Okumadan da yırtmak mümkün”ü işleye işleye, siyasete aklı ermeyen, gözü dışarıda, “Polatist” umutsuzlar yarattılar. * * * Madem manzara böyle, ben de gençlerin yurtdışında yırtmış idollerinden Mert İçgören’in, gençler arasında pek yayılmış şarkılarından biriyle kutlayayım, yeni kuşağın Gençlik ve Spor Bayramı’nı: “Üç gün üç gece/ Bodrum’da eğlence/ Yanımda Ceylan, Merve ve Ece/ Teker teker ya da hep birlikte/ Üç gün üç gece, sabaha kadar eğlence.../ Kızı uçağa koydum/ iki tane kız buldum/ İyice yağladım, sonra güneşe koydum/ İki saat beklettim, çıkarıp soydum/ İkisini de yedim, ohhh doydum.”
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Asi kız yemek yapamıyor mu? Birde bana acemi diyor gelim bu arada mavi olmayan gökyüzümüzün evine hırsız girmiş Çok geçmiş olsun asi kızım.Sakın canını sıkma.Canın sıkıldı mı senin için Diyarbakıra gelir o hırsızları mahvederiz.Hem Yayamaza gideceğiz beraber Hülyamız yüzünde ki gülücükleri kaybetme sakın!
-
Tarihi Bir Sivil İtaatsizlik Çağrısı
Demokrasi anlayışları nasıl kendilerini kaldırıyor bir türlü çözemedim.%47 onlar için ne anlam mı ifade ediyorlar;Aysun Kayacı'nın dediği gibi çoban oylarını mı yoksa?Öyleyse uyanın bakın o çobanlar hergün daha bir güçlü haykırıyor.
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Şimdi teesüf ettim Comicti ;tatil yok ha!neyse biz yatarken sen yarın sabah işte nakarata devam Asi kız bitsin bu dünyaaaaa.
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Acısı fazla olmuş ya beni düşündüğün için sağol ama isot niye bana çok Asi kızı denize atalım;Ankara pişiyo,Diyarbakır kesin pişmiştir Çiğ köfteler çok güzel,eline sağlık.Ama Diyarbakır' a da gidelim.Asi kız bize yemek yapsın sonra onu oraya göndeririz olmaz mı?
-
Üsteki üyeden ne olmaz ?
Bir cadı olmaz
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
İlk silah eline alışıydı; o bir askerdi.Görevi öldürmekti.Karşısında ki çocuk ondan değildi.Iraklıydık üstelik.Gözleri donuk,bakışları şaşkındı.İlk cinayeti SAVAŞTI.Görevi öldürmek ama onunda bir çocuğu vardı;o ondandı.
-
Tarihi Bir Sivil İtaatsizlik Çağrısı
Biz sivil itaatsizlik eden Genç Siviller dün bu ülke için İstanbul caddelerinde;elimizde emek,sevgi,barış ve herşeye rağmen BARIŞ pankartlarıyla saatlerce umudumuzu dile getirdik.Bu bir SİVİL İTAATSİZLİKTİR;kendimizi ihbar ediyoruz!
-
Ahmet Kaya ve sonrası....
Sana mı kulak verecek arkadaş.O seni duymuyor bile çünkü sadece öfke ile düşünüyor;düşüncesi öfke!Yazın kesilmiş yine neyse ben devamını tahmin ediyorum!
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Asi kıssss tüm pastaları yeme emi kilo alırsın.Yahu neden karşılaşamıyoruz forumda Senin bi de iş vardı değil mi eee hadi bakayım Yayamaz Kayımca İle bensiz yemeğe devam!
-
ONLAR HEPPPPPPPPPPPP BURDAYDI!
Bana Kürtlüğün Resmini Çizebilir misin? Geçtiğimiz hafta, 1 Haziran Barış Mitingi sonrası Turgay Oğur'un Taraf Gazetesinde yayımlanan "Bir İç Dökme Mitingi Daha" başlıklı izlenim yazısı üzerine Hamza Aktan’ın kaleme aldığı "Genç Siviller'in Kürtleri" başlıklı yazısı bu sayfalarda yer aldı. Bir Genç, Sivil ve Kürt olarak üzerime alınıp bir cevap yazma gereği duydum. Öncelikle yazıda belirtildiği gibi; Genç Siviller edindikleri "beyaz" imajla son yıllarda esprili metinlerle gündeme gelen hatta zamanla uluslar arası etkinliklere de imza atan, Nişantaşı'nda oturup canı sıkıntısından kendini sivil topluma vurmuş bir steril grup değil. İlk toplantısını henüz OHAL bölgesiyken Van'da yapmış olan, güncel konulara hızlı ve yaratıcı tepkiler geliştirirken düşünsel anlamda derinleşmeyi de elden kaçırmamaya çalışan bir aktivist gruptur. Yazarın iddia ettiği gibi 1 Haziran mitingi sonrası verilen bu tepki de Genç Siviller’in sokağa ilk çıkışının amatörlüğü de değil. Miniaturk'ten, Anayasa Mahkemesi önüne, Galatasaray meydanına, Tuzla yürüyüşünden 1 Mayıs’a kadar haftada bir sokağa çıkan profesyonel eylemci bir gruptan bahsettiğini arkadaşımız unutmuş olmalı. Ayrıca yazıdaki teknik hatalardan birinde ifade edildiğinin aksine Genç Siviller ismi de darbe karşıtlığından değil Kürt sorununa sivil çözüm için 2006'da yayınladığımız bildiriden geliyor. Son olarak gerçekleştirilen ‘Kürtler yeterince Türkleşti, biraz da biz Kürtleşelim’ projesiyle, Hamza Aktan’ın küçümse de, temel Kürtçe kavramlardan, Kürt tarihine, Kürt edebiyatından, yarım düzine Kürtçe şarkıya kadar haftalarca 20’den fazla ders için dizini kırıp Kürtleşmeye çalışmış bir gruptan söz ediyoruz ayrıca. Mezuniyet törenini de Diyarbakır’da yapmış, benim gibi çok sayıdaki Kürt üyesinin yanında Türk üyelerinin de azıcık Kürtleşmiştir belgesi olan bir gruptan. Yazar, Kürt olmanın ön şartlarını işte böyle bir gruba hatırlatmıştır. Kürt şarkılarının, marşlarının birçoğunun politik olduğunu bilmeden Kürtleşmek, Aktan’a göre mümkün değil. Ancak kaçırdığı şey; Taraf’taki izlenim yazısında sorun edilen Kürt Marşları Antolojisi değil adı ‘Barış’ olan tek sloganlı mitingde tüttürülmeleriydi. Ölüm, kan, mitralyöz, intikam kelimelerinin marş, şarkı ve slogan olarak bir Barış Mitingi'ne hiç yakışmadığıydı. Aynı şarkıların Türkçe versiyonlarına, benzer şarkıların Türkçe söylendiği mitinglere de karşı çıkmış insanlar olarak bu itirazı dillendirme hakkımız Kürtlüğümüze de demokratlığımıza de halel getirmeyecektir. Turgay Oğur’un bu eleştirisine karşı salt bir slogan atma özgürlüğü açısından yaklaşan Hamza Aktan’ın bilmediği şey; mitingi düzenleyenlerin de mitingin amacına ulaşması için tek slogan üzerinde sıkı sıkıya durmalarıydı. Pekala ‘Öcalansız dünyayı başınıza yıkarız’ türü sloganları duymamazlıktan gelip hayallerimizdeki mitingle mutlu mesut yaşayabiliriz. Ama o sloganların Türkçe ve Kürtçe versiyonları karşılıklı olarak atılmaya devam ettikçe o mutlu mesut yaşantımızın uzun ömürlü olmayacağı ortada. Yazarın en sorunlu yaklaşımı ise; bu sloganların haklılığını; kitlelerin yıllardır yaşadıklarının ardından oluşan ruh haline ve gelişmiş hak taleplerine dayandırması. Eğer yaşanılan dramlar ve sonucunda oluşan ruh hallerine karşı anlayışlı tutumlar takınılacaksa; Balkanların kaybıyla girilen travma, Ermeni kıyımını en azından anlaşılır kılacak bir şeye dönüştürebilir. Sloganları eleştirme hakkını elimizden alan yazara göre söz konusu miting, başörtüsüyle ilgili bir miting olsaydı ve mitingde şeriatçı sloganlar atılsaydı biz buna itiraz etmeyecekmişiz. Bu afaki tahlil maalesef; Genç Siviller'i en sonunda AKP’li, tarikatçı ilan edip bir oh çekecek Türkiye solunun bazı kesimlerinin başvurduğu ulusalcı bel altı vuruşlarına benzemiş ki Yeni Şafak'ta çalışan demokrat bir solcu olarak tanıdığımız Hamza Aktan’a hiç ama hiç yakışmamış. Yazar, yazısının sonlarında Genç Sivil Türkler'in Biraz da Biz Kürtleşelim seminerine dokundurarak "Navê te çiye"'yi ezberleyip aksanlı bir şekilde konuşmanın Kürt olmaya yetmeyeceğini söylemekte. Doğrusu uzun yıllar anadilinin yasak olmasının tedirginliğini ve öfkesini yaşamış bir Kürt genci olarak bir Türk arkadaşımın ağzından duyduğum aksanlı bir "Navê te çiye" sesi bana huzur veriyor hatta "Ehmedê Xanî beyiti" gibi geliyor. Tabi burada Kürt olmaya neyin yettiğine vakıf değerli arkadaşımızdan şu sorunun cevabını da bekliyoruz: "Bana Kürtlüğün resmini çizebilir misin?" Aslında Aktan, bu sözleri ve yazısına hakim olan genel havayla Kürtlüğü "hayali" politik bir kimliğe dönüştürmekle kalmıyor yazısının bir yerinde "….kimi zaman linççiliğe varan radikalliğini veya yıllardır sayısız tahrifata yol açmış…" sözleriyle de tabi ki onun karşısında tanımladığı, Türklüğü de "hayali" politik bir kimliğe dönüştürüyor. Ve milliyetçiliğin tehlikeli sularına girmiş oluyor. Ayrıca yazar, daha vahim ve hiç pedagojik olmayan bir hata yaparak yıllardır bir baskı aygıtı olarak işlev gören devletin tüm hatalarını Türk halkına yıkıyor, partileri kapatılan, Meclis'i işlevsizleştirilen Türk halkını muktedir taraf olarak gösteriyor. Böylelikle aslında Türk halkını, Kürt meselesi konusunda ikna etme gibi bir derdinin olmadığını çok açık bir şekilde belli ediyor. İşte o mitingi kibarca eleştirmemizin nedenlerinden biri de bizim böyle bir derdimizin olmasıdır. Genç Siviller, en başta Türklere Kürt Sorununu anlatmak gerektiğine inanıyor. Yoksa Kürt'ün kurucu dışarısı olarak Türk'ü görüp, kimlik siyaseti çıkmazı içerisine gireceksek daha çok uzun yıllar "sen, ben, bizim oğlan" oturup bu meseleyi bir kısırdöngü içerisinde konuşup dururuz. O Barış Mitingleri'ne Türkler gelmemeye devam eder, mitingler de Kürdün Kürde propagandası olarak sürer. Ama derdimiz ikna, barış, bir milyon Türk'ün Kürt Sorunu'na çözüm için yürümesi ise bunu ancak ötekine açılan bir muhabbet diliyle, otoriter zihniyetin şekillendirdiği iktidar dilini alt-üst ederek yapabileceğiz. O zaman çözümü sadece Kürtler değil "HEPİMİZ" konuşmaya başlayacağız. [email protected] Değerli arkadaşım işte bir vparça genç sivil;omlar hep burada!!!
-
600 MILYON O... PARASI ÖDÜYORUZ
Bunun üstüne söylenecek tek kelime bulamıyorum.Bravo arkadaş!
-
ONLAR HEPPPPPPPPPPPP BURDAYDI!
Sana deMiştim ya boşuna uğraşma;sen herzaman bizimlesin,bizdensin.İnadına değil umuduna;Türk-Kürt'ün beraber ve bir olduğu bir TÜRKİYEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE!
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Bak şu asi kıza ben dosyalara gömüleyim ha dur ya ben oraya geleceğim.
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Ama olmaz ki ben yokken pastaları götürüyorsunuz ya Yayamaz Kayımca gel biz Diyarbakıra gidelim;asi kız bize ısmarlasın bu arada niye benim tabağım ayrı
-
Mavi olmayan gökyüzümüzün doğum günü....
Sende acemi öğretmen olcan yakında Diyarbakırdan İstanbula,fena mı Ankara'dan kaçarım bende oraya gelirim.Dur be cesur kız ne evlenmesi ya daha çok küçüüüksün ama dur Diyarbakıra gelince duruma el koyarım eee sen beni tanısan öyle demezsin,cesur kız iiii ki varsın;iii ki yanımızda.Binlerce kez İİİKİ VARSIN,İİKİ DOĞDUN!
-
600 MILYON O... PARASI ÖDÜYORUZ
Bizim ülkemizde bırakın ismi daha rus veya yabancı bir uyrukdan olan bayana bile öyle yakıştırmalar yapılıyor ki!Galiba bizler daha isimlere takılmaya devam edeceğiz.Kavramları yerle eden bir toplumun Esra Ceyhan denilen bir sunucumuzla basını haklamasıda galiba çok yadırganmamalı.