Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

karani

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    14
  • Katılım

  • Son Ziyaret

karani tarafından postalanan herşey

  1. Merhaba Fuzuli seninle Yan Yana yürüyelim.. yürürken üstümüzden bir kuş geçdiğini düşünelim diyeyim ki fuzuli bak üstümüzden kuş geçiyor.. fuzuli ne yapar bu işittiği doğru mu değil mi diye göğe bakar.. kuşu görürse kulağının duyduğunu doğrular..kuşu göremezse hadi canım der.. Kulağın duyduğunun ispatı görmektedir.. ayetlerde hep işitmek ve görmek beraber kullanılır.. semiül basir.. gözü hiç görmemiş olana gördüğünü nasıl gösterebilirsin demişsin.. bu benim de kafama çok takılan bir mevzu.. hep düşünürüm Efendimiz sidretül müntehanın yanında cebraili görür.. o görüyorda biz niye göremiyoruz.. efendimiz nasıl gördü ise bizde aynı yoldan görebiliriz.. bu yola da sıratı müstakim yolu deniyor süleyman çelebi hz.lerinin de bir sözünü yazalım.. Avdet edûp davet et kullarımı Tâ gelûben göreler dîdârımı demek ki görmek için davet.. davete de icabet gerekiyor inşallah davete icabet edenlerden olur da bizde görürüz Muhabbetle
  2. Konu Dini Konulardan Dini Şiirlere Taşınmış şiir gibi yazıyoruz anlaşılan neyse şiir gibi devam edelim inşallah ömer hayyamın rubaisinde dediği gönül denize kavuşunca bakar kendinden başka birşey yok görünürde sözünü kendime sık sık hatırlatırım.. ey karani gönül vahdete kavuşunca vahdetten gayrı görmez.. eğer gayrı görürsen bu gönülün bakışı değil senin zanni görüşündür.. demek ki zanlardan arınamamışsın tabi zanlarım hemen itiraz eder.. nasıl yani hiçbirşeyi gayrı görmeyecekmiyiz.. la ilahe illallah diyorsak görmeyeceğiz.. hem Allahdan başka ilah yok diyeceğiz sonra Allahdan başkalar ortaya çıkaracağız.. sübhaneke duasında da ne diyoruz ve la ilahe gayruke.. senden gayrı ilah yoktur.. bir kere la ilahe illallah diyen cennetliktir.. ben bir çok kere dedim.. cennetlik mi oldum.. öyle değil karani dediler.. dilin değil gönlün la ilahe illallah diyecek dediler.. o nasıl diyecek dedim.. görüşün hakkı görecek.. dilin hakkı söyleyecek.. kulakın hakkı işitecek.. hayatın hak.. ilmin hak.. isteklerin hak olacak dediler.. ben çok itirazcı olduğum için hemen bahane bulurum.. hakkı nasıl görüp işiteceğim.. hakkı musa bile görememiş.. dediler bak yunusemrem ne diyor Kim gördü onu ayan, ne nakşu ne hod nişan Söz "len terani" dir, Musa'ya Tur içinde Yunus sen ne dilersin, dostu görem der isen Ayandır görenlere, ol gönüller içinde hem denmiyor mu bu dünyada ama olan ahirette de amadır.. demek ki bu dünyada görmemiz gerekenleri görmemiz gerekiyor dediler.. bende nefsime diyorum bahane bulup durma.. dostu görmeyi istiyormusun istemiyormusun kim istemez ki.. deyince şöyle dediler kim istemez zanlarını bırakmak istemeyenler.. zanların hüküm sürdüğü kişiler istemez.. zanlardan medet umduğundan medetlerini bırakmak istemeyenler istemez.. halbuki medet haktandır.. hak doğruluk demektir.. bizim menfaatimize olan doğruluktan başkası değildir.. o halde kendimle yüzleşmekten başka çarem yok.. kendinle yüzleşemezsem bir ömür kendimden kaçar dururum kendimle barışık olamam.. kendim olamam.. kendim olamazsam kendimden emin olamam.. emin olamazsam imanlı olamam.. kendimize iman edenlerden oluruz inşallah sevgilerimle
  3. Aşk ile Gönülden Konuya Devam edelim Gönül Kadın Gibidir Aşk Erkek Gibi Kadın nasıl erkeğinin sarıp sarmalamasını isterse gönülde aşk tarafından sarıp sarmalanmak ister Kadın nasıl Erkeğine kendisini teslim etmek isterse gönülde aşka kendisini islam etmek ister nasıl ki kadın erkeğin tarlasıdır gönülde aşkın ekildiği mekandır nasıl ki kadın doğurgandır.. gönülde doğurgandır tasavvufi eserler verenler gönülü kadın olarak misallendirmişlerdir.. dervişlik gönül yolu olduğundan muhyiddin arabi hz.leri biz kadınız demiştir.. yani biz gönül yolcusuyuz demek istemiştir.. Mevlana hz.lerine sormuşlar Aşk nedir diye Ben olda anla diye yanıtlamış.. başka bir sözünde de bizi toprakta aramayın biz bizi sevenlerin gönüllerindeyiz demiş.. bundan maksat mevlana kendisini gönül olarak görüyordu.. ve gönül Aşk'ın evi olduğundan evdeki ev sahibinden başkası değildir.. yani gönüllü olda anla AŞK ne imiş demektedir.. ve gönüller bir olsun denir ya.. gönül birliği temsil ettiğinden Aşkı taşıyan gönül kimse kendisini O olarak görmektedir.. sık sık tekrar ediyoruz ama bu konu en önemli konudur ne mevlana, ne yunus, ne muhyiddin arabi kendisini suret olarak görmektedir.. ve kendi kişiliklerini anlatırken aşkın olan bu halleri suretlerle misallendirmişlerdir.. ki benim gibi bu hallerden anlamayanlar bu misallerle aşk'ın hallerinin neye benzediğini düşünsünler aşk hakkında gönül hakkında fikirleri olsun.. bu fikirlerle kendilerini arasınlar.. fakat suret ile manayı birbirine karıştırmamak gerekir.. suret surettir mana manadır.. nasıl ki sureti doğum suretimizin bu aleme gelişi ise bir gönülden doğmakda gönül alemine geliştir.. sureti doğum başka birşeydir manevi doğum başka bir şeydir.. mesela biz neden dünyaya geldik diye sorarlarsa önce bi bakmak lazım.. acaba biz manevi olarak bu dünyaya geldik mi? yoksa sureti bir anlayışla mı düşünüyoruz.. Bakalım Yunus ne için gelmiş Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim demek ki sureti cevaplardan önce manevi insanın, misyonunu vizyonunu anlamak gerekir.. bunun içinde algılayışımızı, görüşlerimizi içe manaya döndürmemiz gerekir.. ilim ilim bilmektir ilim kendini bilmektir sözü ile devam edelim.. bazı kavramları kavramadan o kavramlar hakkında ki fikirleri anlamaya çalışırız.. halbu ki ilk önce kavramları kavramamız gerekir.. benim için faydalı olan sana göre faydasız olabilir.. nasıl ki bir çocuk için faydalı olan oyuncaktır.. bu çocuğa oyuncaklarının gerçeğini versen de istemez.. neden bir faydası yok.. daha aklı gerçek oyuncaklara hazır değil.. demek ki fayda idrak seviyelerince değişir.. her insan kendi idrakince en faydalı şeylerle iştigal etmektedir.. aslolan ise idrakinin ona faya vereceği veya vermeyeceğidir.. yani biz bu idrak ve anlayışdan mutmainmiyiz.. eğer değilsek daha da ileri seviyeye ulaştırmamız gerekecektir.. bu yazıya da Ömer Hayyamdan bir rubai ile Mim koyalım.. Gönül dedi: Ben neyim ki, bir damla sadece; Ben nerde, görmediğim koca deniz nerde! Böyle diyen gönül denize kavuşunca Baktı kendinden başka şey yok görünürde
  4. İşitin ey yarenler Aşk bir güneşe benzer Aşk olmayan gönül Misal-i taşa benzer Taş gönülde ne biter Dilinde agu tüter Nice yumusak söylese Sözü savaşa benzer Geç Yunus endişeden Gerekse bu bişeden Ere aşk gerek evvel Ondan dervişe benzer YunusEmre Er'e her şeyden evvel Aşk gerekir demektedir.. Aşk olmadıkça kişi kendi nefsini tanıyamaz.. bilemez.. bilemedikçede terbiye edemez.. Aşk olmayan gönül taş ile misallendirilir.. zira taşa birşey ekemezsin.. aşk tohumu da gönüle ekileceğinden, gönülde filizleneceğinden, dallanıp yapraklanıp gönülleri yeşerteceğinden ve meyvasını gönülde vereceğinden aşkın mutlak gereksinimi gönüllü olmaktır.. Aşk imamdır bize gönül cemaat kıblemiz dost yüzü daimdir salat Aşk imamdır.. ve nefsimizde imam yetimdir .. bu sebeple yetimleri sahiplenmek güzeldir.. efendimiz yetim kaldığında O'nu Ebu Talip Sahiplenmiş ve korumuştur.. ebu talip talibin babası demektir.. bizlerde Ebu Talip olup Aşkı sahiplenmemiz gerekir.. nasıl ki cemaat uydum hazır olan imama der ve kendi bilişinden ve görüşünden geçip imama bağlanırsa.. bizlerde cemaatimizi(gönlümüzü) imama(aşka) bağlayıp Gönlümüzü Aşk'a kul eylemeliyiz.. Yunus canını terk et, bildiklerini terk et Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz Aşka uydukça gönül tamamen Aşka dönüşmeye başlar.. Aşk'ın halleri belirir.. bu gönül artık Aşk'a dönmüştür ve bu gönülden Aşk dile gelmeye başlar.. bu sefer aşk kendisini gene kendisi anlatır.. evvel benem ahir benem diyen arınmış tertemiz bir gönülden dile gelen aşkın kendisidir.. çünkü gönlün evveli AŞK Ahiri gene AŞK'tır.. Ben gelmedim da'vi için benim işim sevi için Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim ve Dostun evi gönüllerdir Gönüller yapmağa geldim diyerek.. kendini bilmek için kendi hakikatini taşıyabilecek bir gönül gerektiğini ve dervişlerin bu gönlün inşaası için uğraşdıklarını ifade eder.. kişi kendi nefsini bilmek tanımak istiyorsa AŞK Aynasına bakarak Gönlünü aşka uydurmaya çabalamalıdır.. konular ne kadar çoksa hepsi birbiri ile bağlantılıdır.. AŞK Hazır olan İmamdır.. Hazır Hızırdır.. Musa da hızıra tabi olmuş O'ndan ilmi leddün talim eylemişdir.. böylece hızır olan Aşkdan Abı hayat suyunu içmiştir.. bütün peygamberlerin, nebilerin, evliya ve erenlerin kılavuzu Aşktır ve Aşka tabi olmuşlardır.. kendisini bilmek isteyen kişi de Aşk ile yola girmesi gerekir.. bunun böyle olmasının gerekliliği ise konunun en başında söylediğimiz gibi kişi suret,beden değildir.. sureti kişiliğinden arınması için suret olmayan AŞK ile kişilik bulması gerekir.. bu kişiliği bulduğunda eski kişiliğini kendiliğinden bırakmak isteyecektir.. bu sebeple bu AŞK'a eren kişi daha önce nefsi ile çok didişdiğinden, kavga ettiğinden.. yani kendisi ile kavgalı barışık olmadığından Aşk ile tanışdığında ben nefsime zulmedenlerden oldum der.. nefsimize(kendimize) zulm etmek yerine Aşk'a tabi olmak gerekir.. efendimizin nefsinize zulm etmeyiniz demesinin sebebi de budur.. Aşk olmadıkça nefisle yani kendimizle barışık olamayız.. konuya gene YunusEmremden bir söz ile mim koyalım.. Ab-I hayatın çeşmesi aşıkların visalidir Sohbeti aşk ile eder, susamışları yakmaya
  5. karani

    Kendini Bilmek

    İlim İlim Bilmektir İlim Kendini Bilmektir Hadi Kendimizi Bilelim.. iki göz, iki kulak, burun, ağız, dil.. eller ve ayaklar iç organlarımız.. kalp, dalak, ciğer, mide.. şu kadar kan var.. sinirler, damarlar.. bunları bildiğimiz zaman kendimizi bilmiş mi oluruz.. kendisini arayan insanlar var.. eğer beden iseler neden kendilerini arıyorlar.. insanın kendisini araması bile insanın suret olmadığının bir ispatıdır.. biz suret olmadığımız için kendimizi arıyoruz.. kendi kişiliğimizi bulmaya uğraşıyoruz demek ki insan denildiğinde bir kişilik.. HUviyet gerekiyor.. kişi kişiliğini ve HUviyetini bulamadıkça sureten insan bedeninde olsa da kişilik yönü ile insandan haberi bile yoktur.. Yunus Emremin sözü ile bu konuya değinirsek.. en son İnsan ismi verildi bize İnsan olmak Kendini bilen bir fert olmaktır ve bu ferdiyete en sonunda ulaşılır.. kişiliğin kemalatı İNSAN olmaktır.. nasıl ki suret aynasına bakıp suretimizi görürüz.. Kendi Kişiliğimizi görmek içinde kişilik aynasına bakmamız gerekir.. İnsan bir Aynadır Bize bizi gösterir.. bu sebeple İnsan bilinmeklikde olmazsa olmazdır.. İnsan olmak için Yola Çıkan kişi kendi idrakinde mirac yaşayarak kendisini tanır.. bu tanıyışa tasavvufi eserler veren şahıslardan örneklerle konuya devam edeceğiz Sevgilerimle
  6. HUveysden HU.. Sevgili Dayı size Dayım diyebilirmiyim soru şöyleydi.. hz.ali 7 yaşında iken Alemin Nuru Muhammed peygamber oluyor.. yani hz.Ali doğduğu vakitlerde kabede putlar vardı peki Gönülden putlar çıkmadan Ali kabede doğarmı Dayım yoksa bu Âli Alemin Nuru Muhammed kabeyi Putlardan temizledikden sonra mı doğdu Biz Veysel Karani gibi Deve güttüğümüzden oralarda değildik sen görmüşsündür Dayım
  7. kişi Hakikati kendi nefsini tanıdığı ölçüde tanıyabilir.. mesela kapkara gecede kapkara karıncanın rızkını veren Allahtır ayetinde Allah karınca ile olan rabıtasını bizlere anlatır.. tabi biz bu rabıtayı(bağı) idrak edemeyiz.. çünkü kendi nefsimizin Allaha olan bağını Gözlemlememişizdir.. kendi nefsimizin bağını idrak ettiğimizde herşeyin Allah ile olan rabıtasını idrak edebiliriz.. bizim bağımız nasıl bir bağ ise tüm mahlukatın bağı bu şekildedir.. mahlukat yönü ile bir bağ vardır birde manevi yönümüzün bağı vardır.. misal vermek gerekirse anne rahminde ki bir bebek göbek bağı denilen bir bağ ile beslenir.. bu aleme geldiğinde ise anne rahminden değil rahmetinden beslenmeye başlar.. bu dünya bir geçiş alemidir.. bu dünyada bir rahme(gönüle) girip Allah ile Manevi bir bağ inşa edip bu bağdan nasiplenenler ancak Ahiretlerinde Rahmandan nasibini alabileceklerdir.. ahiret bizim İÇ Yüzümüzdür.. iç yüzümüzün oluşması için bir gönüle girmek gerekir.. bir gönüle girenlerin ancak bir içyüzü, hüviyeti vardır.. ayette de bu dünyada kör olan ahirettede kördür der.. maksat kendi nefsimizi bilmekdir.. kendi nefsini bilenler için iki dünyada birdir.. görüneni(dünya) ve görünmeyeni(ahiret) kendi nefsinde cuma, cem etmişdir.. selametle
  8. karani

    Merhaba

    Birdir Ol Birliğine Şek Yok Durur Gerçi yanlış Söyleyenler Çok Durur Süleyman Çelebi Hz.lerinin Mevlüdünden alıntıdır.. bunun devamı olarak bir iki mısra da biz yazdık İkiside Değil mi Dilden Kelam Dil Aynı Dil Lakin Nefes Tok Durur Nefsini Eyle Nefis Daim Nefes Düşme Andan gayre heves Çok Durur Sil Süpür her ne koydunsa Gönüle Tecelli eden Hüsnü Dil Ak Durur Müttaki Dirliğinle var Hazretin Hak İle Hakka Varanlar Halk Durur
  9. Sevgili birvarmışhiçyokmuş anlayışınız için teşekkür ederim.. zaten kelimelerle dans edebilmek bir marifettir.. sizde de bu marifetin optik algılayıcısı varmış.. daha iyi anlaşabileceğimizi umud ediyorum.. kelimeler birer sıfattır ve kullandığımız kelimeler bizim içyüzümüzü yansıtan birer aynalardır.. içyüzümüzün ayn-el vakileridirler.. tabi içimiz dışımız bir oldu ise.. bizim HİÇe büyük harflerle vurgu yapma nedenimiz HİÇ'liğin bizim anlayışımızda çok değerli olduğudur.. yani birisi bize sen HİÇ'sin dediğinde biz bunu iltifat kabul ederiz.. nickinize böyle bir vurgu yapma niyetimiz de böyle anlaşılır umarım diyerek görüşmek üzere diyelim.. selametle
  10. Sevgili birvarmışhiçyokmuş.. kusurumuz oldu ise özür dileriz.. polemiğe girmek gibi bir amacım yokdu konuya yazarken.. zaten sorumuzu kişiselleştirme olmasın diye ortaya sorduk neyse dediğiniz gibi biz önce forumu tanımaya çabalayalım.. tanışdıkça muhabbet ederiz inşallah.. selametle
  11. Unsuri olan her araç kullanılmaya müsaittir.. bu sebeple bu unsurlara araç deriz.. bıçak demirden bir unsurdur.. bu aracı kullanma yönünde iyi veya kötü diye niteleyebileceğimiz eylemler ortaya koyarız.. yani unsuri olan her araç kullanılmaya müsaittir.. bu sebeple Kovulmuş olan her surete bürünür derler.. inançlarda bir araçtır.. kullanılırlar.. kullanıldıkları zaman çelişkileride kullanımla beraber ortaya çıkar.. yani bu çelişkiler bizim inancdan umduğumuz beklentilerle yapdığımız eylemlerden ibarettir.. kişi çelişkilerden kurtulmak istiyorsa evvel beklentilerinden kurtulması gerekir.. Yunusemremin bir tecellide cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri isteyene ver anı bana seni gerek seni demesi gibi.. yada ne varlığa sevinirim ne yokluğa erinirim aşkın ile avunurum bana seni gerek seni demesi gibi.. evveliyatımız beklentisiz bir Aşkdır.. Bir Türkümüzde de şöyle bir söz var.. Dost Elinden Gel olmazsa varılmaz Rızasız bahçenin Gülü derilmez Kalpden Kalbe bir Yol vardır bilinmez Gönülden Gönüle gider Yol gizli Gizli unsuri olan inançlarda(zahitlikde) hep çelişkiler vardır.. laKin gönül Yolu unsursuz, beklentisiz.. kendi RIZAN ile Kurbiyet gerektirdiğinden kişide ki tüm çelişkileri ortadan kaldıran bir Yaşam biçimine dönüştürür.. yani kişi kendi HÜVİYETİ'ne samimi ve sadık ise seve seve dönüştürmek isteyecekdir.. Sevgiler
  12. kainata şöyle bi göz gezdirsek bulunduğumuz açıdan bi baksak sonra kendimize ve kendimizi gözlemlemeye başlasak kainatı gözlemlerken ne istiyoruz ne istediğimizi neyi aradığımızı ne olduğumuzu biliyormuyuz.. başkalarının açılarından da baksak bu kainata ne istiyorlar ne arıyorlar ne olarak tanımlamışlar kendilerini bütün insanların bakış açılarını gözlemlersek hepsi kendilerince bakdığı açıdan en doğrusunu söyleyeceklerdir peki öyle bir Bakış açısı olsun ki orada sana göre bana göre olmasın çıkalım senlik benlik duvarından öyle bi nazar edelim bu aleme işde orada sen ben yok kendi var ve kendisinin hak nazarı.. bi şarkıda söylüyorlar ya kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz.. Kuranda da iki kişinin üçüncüsü, üç kişinin dördüncüsü, dört kişinin beşincisi benim diyor ya Allah.. bütün bu çokluğun ne kadar çok olduğu hiç önemli değil aslında hepsi bir İdrak ve düşünce denizinde yüzen bireyler.. varlıkla yokluk arasında durmadan değişen suret perdeleri.. her an kendisini yenileyen bir oyun oyuncusu değişmeyen ve kuklalarız tek elden yönetilen.. hepimiz tek başımıza birer kendiyiz ve hepimizin toplamı sadece bir KENDİ.. sende insansın bende insanım farklılık düşüncelerde ve idraklerde.. nasıl ki deniz tek üstünde ki dalgalar beliriyorsa isimlendirilebilecek bir algıda bizlerde tek kainatta isimlendirilecek birer algılarız beliren.. ve dönüşümüz denize yeniden isim alıp belirmek döngüsü devri.. kabullenmesi ölüm gibi nefse.. yokluğun ve hiçliğin kendisi ölmek denilen ve aslında yepyeni bir doğuş yokluğa hiçliğe beliren.. biz birbirimizin aynısıyız.. birbirimizden ayrıyız.. böylece birbirimize aynayız Dayım ellerinden öperim bilirim o EL kendi El'im
  13. hadi diyelim ki bilim senin dediğini yapdı ve bu fiillerin bir Faili var ve Fail budur dedi güneş gibi gökyüzünde duruyor Fail gözü hep üzerimizde ve sende Fail'in seni izlediğini biliyorsun tam keratalık yapıcan tokatı basıyor sana o zaman hak ile batıl birbirinden ayrılırdı kimse de uğraşmazdı birşeyle tekamül olmazdı bilim yapması gerekeni yapıyor bilim kendi işini yapsın bizde kendi işimize bakalım bizden işleyen Fail kim.. yoksa Fail'i meçhul olur
  14. o her an yaratıp duruyor yaratılanın ise an'ı yok An'a bağımlı bu kainatta an diye birşey var mı yaratılan ama zamanlaştırıyoruz anı işde ne zaman yazdık yazıyı kürşat nickli arkadaşdan sonra ama an'ı ne zaman anı yok ama an'dan
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.