Zıplanacak içerik

pcked

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

pcked tarafından postalanan herşey

  1. pcked şurada cevap verdi: pale başlık Din Felsefesi
    bakın şimdi şu yazıyı okuyan kişi bu hikayeye inanırmı,resmen ben masalım, uydurmacayım diyor.işte birileride çıkmış onaylıyor islamın güzeliği diye.bu olayın bütününe bir bakın at elma yiyor, adam bir taş atıyor at ölüyor, sonra atın sahibi bir taş atıyor ,atı öldüren ölüyor,sonrasıda işte ortada.ya buna çocuklar güler insanı zorla dinden çıkarır böyle hikayeler uydurmacalar.işte hurafe denilenler bunlar,işte batıl denilenler bunlar,işte uydurmaca denilenler bunlar. hadisler de bu nedenle dışlanmalı,insanın şahitliğinin tek olmamasının nedeni bile yani ahdisin kendisi bile insanın nasıl uydurmacalar yapacağını açıkça söylüyor. bu tür yazılara onay vermeyin dinin gerçeği varmı yokmu diye arayanda uzaklaşır inanın. bu gerçek değil sadece islamın adaletini ,ve islamla yaşayan insanın merhametini anlatan güzel bir hikaye örneği denebilir.işte bu doğrusu olur.bunun dışında başka birşey eksinlikle düşünülemez bile.
  2. bak işte bomba soru bu olmalı,işte böyle biri söyleyince, nekadar basit bir soru ama kaç kişinin aklına geldi,bu arkadaş söyleyene kadar.işte bunun cevabı çok ağır,zordur herhalde.. elmayı yemeden öncede testemiydi insan,allahın yarattığı meleğe,allah emrediyor insana secde edin diyor,melek diyorki sen sana bizim gibi değer evrmiyecek bir mahlukata bizden üsütün olamayn bir mahlukata secde etmemizimi istiyorsun,ben secde etmem _???_ dur bidakka meleklerdemi testteydi bana öyle geliyorki yaratanın aleminin her an ı ,yönü testlerle geçiyor galiba bu olmaz böyle bir okuldan herkez sıkılır.off yeter artık der tabiri caizse hal diliyle **** öğrenci olmak lazım. ozaman bizim bilgimiz dahilinde kuran daki bilgiler ışığında ,öncesini bilmemekle beraber,allah melekleri yarattı peki ne için _? hizmet estsinler diye,sonra aynı zamanda onları test etti nasıl_? onlardan farklı mahlukat yarattı ve dediki sizden üstündür secde edin.sonra biri hariç hepsi secde etti.secde etmeyen melek dediki sen, sana benim gibi bağlı olmayan benden üstün olmayan bir mahlukatmı yarattın ben ona secde etmem(allahla yaratıcısıyla pazarlığa giriyor-diyebilirizki işte şimdi insanların yaptığının aynısını yapıyor)diye fakat melek bu allahın resmiyetinde özünde yani ondan şüphesi yokki yarattığından şüphesi var.bak şimdi geldiğimiz noktaya mantıklı demii_?.sonra allahta onun pazarlığına ortak oluyor ve diyorki ben insanların senin dediğin gibi olmadıklarını ,sendende üstün olduklarını sana göstericem sende onların özgür iradeleri dışında herşekilde yollarına akıllarına girebilirsin ziin veriyorum yani seninle ,insan zihnini savaştırıcıam dolayısıyla seninle ben savaşıcam diyor.sonra insanı cennette test ediyor şu elmayı yeme ne yaparsan yap diyor,ama her hissi duyguyuda kendisi vermiş.bırak onu test zaten orada birmiş aslında sınıfta kalmışlarda hadi birşans daha veriyim demiş ama bu verdiğim şansda kendi kendinize düşman olacaksınız demiş insan, insana.indirmiş dünyaya,peşinede şeytana hadi bakalım sende git elinden geleni ardına koyma (sonunda ya sen yanacaksın ya onlar). asırlar geçmiş insan düm yamyamlıkları yaşamış, tüm kötülükleri yapmış,hep aramış neyi herşeyi yaşamının anlamıyla beraber. giysiyi bulmuş yapraktan,taşı sivriltmiş avcı olmuş,karnını doyurmuş,oyuklara girmiş kendini korumuş sonra oymuş oyuk yapmış ev sahibi olmuş.(zaten bunu bir ayı inine bakıp,veya yeraltınada kazarak yaşıyan bir hayvana bakıp öğrenmek kolay)hem korktukça hem hayatı rahatladıkça boşluğu artmış güçler aramış tanrılar yaratmış.ozmanlarda vahiy varmıydı galipten sesler geliyormuydu,şunu yap şöyle yap diye bilinmez(hurafe).işte uzatmadan çeşitli şeylere inanmış,kendi yarattıklarına inanmış(put),tabi düşünce birken çoğalıyor sürekli hem kişi sayısı olarak hemde zihindeki bilgiler olarak. sayılar çoğaldıkça bölünmeler çoğalıyor yeni yerler yeni arayışlar(madem tek insandan devamsa insan oğlu böyle olmalı). e tabi ozman mektup yok telefon yok ulaşım araçları yok araba uçak,veya ne aklınıza gelirse hayvan vardır ama nereye kadar.bu olanaksızlıklarda yabancılaşma oluyor haliyle kavimler oluşuyor yülerce yıl birbirini görmeyen insanlar oluşuyor. renkler değişiyor,biçimler değişiyor,boylar ,kilolar değişiyor iklime uyum sağlıyor.sonra tanrılar çoğalıyor tabi kavimden kavime ,topluluktan topluluğa,çoğaldıkçada değişiyorda,bu arada yanlız inanç değil,yaşam biçimi,yemek içmek,ahlak anlayışı,yaşamsal ihtiyaç karşılamaları herşey adet,kültür yaşam tarzı oluyor.zamanla tek tanrılı inançlara kadar geliniyor. sonra dinler çıkıyor meydana (belki önceside vardır).din ne diyor peki inancıyorsun ama sadece inanmak yetmez birde yapman uygulaman gerekenler var diyor.insan bunu zaten yapıyordur mutlaka yani gelişimini değişimini insan zaten durduramaz biriken bilgiler ,daha büyük bilgi oluşturuyor.örnek ilk insanın avlanmasıyla şimdiki birmidir,veya ilk insanın avını yeme tarzıyla şimdiki birmidir,av aynı av olabilir ama yeme tarzı_? öyle değilmi insan zaten kendi kendini değiştiren kültürünü ahlakını oturtabilecek bir yaratık,örnek insan sahip olduğu eşini birde ondan yavrusu olunca bir başka kişiye bırakırmı ,yani ozmanın gelişme koşullarında da bu iyi yöne doğru mutlaka gidiyordur,(ozman koşullarında enset ilişkiler kavmi olduğuda söyleniyor ki bunun din kitapları dışında başka bir tarihsel doğrulu varmıdır onu bilemiyorum)ama değişim kötüden iyi ye olacağından bunlar yaşanmış olabilir,hatta bırakalım onu günümüzde bunun adı özgürlük değilmidir yani kendisi bilir anlamında.bu konuya madem öyle neden kendini geliştimedi ve hala böyle şeyler var denilemez.ahlakta tüm diğer değerler gibi insan kendini geliştirdikçe artıyordur,değişiyordur.ayrıca ahlak anlayışı kime göre neye göre _?işin aslı herzaman bunun cevabı= çoğunluğa göredir.bu şekilde genel bir analizle geldik günümüze ve akıllardaki soru işaretleri, ve arayışların aynı devamlılıkta sürmesi,toplumlarda gördüğümüz şimdi hurafe, batıl denilen yaşam tarzlarının aslında toplumu büyük çoğunluğuyla ifade etmesi.arap topluluğunun kabe kapısını belkide rant kapısı olarak kullandığımı bir gerçek diye düşündürüyor insana.insanı putlaştırmak, insanın yaptıklarını putlaştırmak.aslında yaratan inancıyla saygı arasında incecik bir çizgi olduğunu gösteriyor bize.sorgularken dini kitaplar hangi tarihlerde meydana çıkmış,ve o tarihlerdeki bilgi birikimi yaşanan gerçeklik nedir bunları bilmek gerek.açıkçası ben bilmiyorum tam olarak.1400 yıl deniliyor ben nasıl hatırlıyoruminasıl canlandırıyorum gözümde_? dini filmlerden tabiki.önce bir çöl canlanıyor aklımda sarı kum heryer bağzı noktalarda tek tük ağaç ve hemen hemen heryer kupkuru sadece yaşanılan noktalarda su var,herkez bezlerin içinde kafalar dahil ,erkekte böyle kadında,(örnek şimdi aklıma geldi kılıç var ama demirin gökten geldiğini nerden bilinecek o tarihte diyoruz.ma kılıç varsa demir var demektir,bilinen bir madde e zaten herşey gökten değilmi 1400 yıl öncesinden bahsediyoruz tabiki herşey gökten.)o tarihte insanlığın yanlız müslümanların değil tüm insanların,yani dünyanın bilgisi neydi ,işte bunları açıkça bilebilsek mutlaka netleşecektir soru işaretleri.örnek suda yüzen üstünde taşıyan gemi ta o tarihlerde ifade ediliyor deniyor.peki 1400 yıl önce su yokmuydu suyun üzerine konabilecek kağıt,veya benzeri hiçbirşey yokmuydu,örnek bir ağaç parçası.düşünürken bu mantık çerçevesinden bakılmalı ve somut bilinenler ortaya koyulmalı o döneme,tarihe ait.örnek şarap içiliyormuş o dönemde sadec üzüm suyumu bu şarap yoksa alkol halimi,alkol haliyse demekki çokta geri bir dönem değilmiş üzümden alkol yapmasını bilicek kadar araştırma yapılıyormuş. benim gibi kafasında sanki o dönem hiçbirşey yokmuş kuru bir kum,üstünde kurulmuş çadırlarda yaşayan insanlar, bulunan canlılardan yiyip içen,birde zamanının en çoğunu inanç işleriyle geçiren insanlar gelir akla.ozmanda şuan kitapta okunan veya kitapta olduğu söylenen herşey mucize olur.
  3. tabi bu yazıda şuda var. kuran diğer kitapların devamı ve sounucusu olduğuna göre tevratıda tastiklediğine göre.burada fitne sorumluluğunu yahudiye atmak nekadar gerçekçi olur. diğer ülkeler ele geçiriliyor ve o ülkelerin toplumlarından etkileşim oluyor demiş yazar.öylede diğer ülkelre ne için gidiliyor fetetmeye öyle değilmi,islamı yayıcam adına kılıçtan geçirme değilmidir bu yoksa tprak genişletme fetihlerimidir.benim bildiğim türklerde savaşarak müslüman olmuştur.yani kılıçtan dönme dedikleri bu olsa gerek, bizler millet olarak müslüman bir toplum olmayı nasıl seçtik buda önemli. geri kalan diğer yazılara katılıyorum hurafeden,batıldan,yalandan dolandan ibaret o toplumların adet ve kültürlerinden ibaret. bir başka yöndende insanın hayal gücünün ,uydurmacadaki sınır tanımayan üsünlüğü ve kendi gibi başka insanlarıda nekadar çabuk ve keskin etkilediği düşünülünce.herşey birer uydurmaca olabilirmi sorularıda akıllara geliyor tabi ister istemez.
  4. çok etkileyici ve doğru tesbitler var bu yazıda bana göre. sorgulayan insanlardaki dinde kafa karışıklılığının asıl sebepleride bunlar olmalı.ve benzeri daha birçok şey olmalı. hadislerin peygamber dışı yazılarlada dolu olduğu ve hepsinin doğruluklarının tartışılır olduğu ortada,aslında insanın ihtiyacı da olmamalı hadislere doğrusu bu olmalı. değiştirilemez kuran ı kerim yaşadığımız alem,yeryüzündeki her mahlukat diyebilirmiyiz. ozman kuran ı kerimin de bir yazılı kitap olarak hadisler gibi eksiltilerek veya artırılarak yazılarının değiştirildiğini düşünebilirmiyiz. şu gerçekki kuran ı kerim yazılı bir kitap, ve insan kalemiyle yazılmış,bağzı bölümleri ,insan silgisiyle silinip,tekrar yazılabilir. yaratanın o değiştirilemez dediği kitap taki yazılarmıdır _? sanmıyorum. ozman bir mana olmalı.(yaşadığımız alem olabilir yediğimiz, içdiğimiz, gördüğümüz herşey.tabi biz bunlarıda değiştiriyoruz fakat özü değişmiyor mutlaka) burada tek boşlukta kalan ksıım bu mana nın da aynı kitap ta yazılı oluyor olması. tamamının değilde bağzı sayfalarında eklemeler veya eksikler olabilirmi acaba. birçocuğun büyüme sürecinde gördükleri o ailenin veya bölge halkının toplumun kültürüyle ilgili,fakat bu adet,kültürü din olarak yaşıyorlarsa ,ki öyle yaşanıyor.zihnin kaydettikleri bunlar oluyor sürekli. yani yok yok olduğuna göre var olanda gördüklerimiz olduğuna göre,işte bunları gören çocuk bunları kaydediyor ve başlığını atıyor DİN im diye.bunun tersine inançsız gibi yaşasada belli bir süre eninde sonunda karar verme yetisinde hafızada kayıtlı olandan seçim yapmak zorunda yani çok fazla seçenek yok. tabi bu 21 .yüzyıl için geçerli değil.bilgi saklanamıyor artık teknoloji sayesinde seçeneklerin çoğalması yapılan seçim sayesinde ,kişinin ayaklarının daha sağlam yere basmasını sağlar diye düşünüyorum.
  5. AHADİYET-TEKLİK “De ki O Allah’tır, tekdir." (İhlas, 1) Arapçada Hu –O, zamiridir. Şimdi, bu Hu –O- zamiri üstünde duracağız. Bilindiği gibi O zamirdir. Ben, sen, o gibi. O sıfat değildir. Zamir ise bir şeyin kendisi, varlığı demektir. Sıfat bir nesnenin nasıllığı ve niteliğidir. Meselâ gül zamirdir. Gülün kırmızılığı veya beyazlığı onun sıfatıdır. Bunun gibi, Hu -O- Tanrı’nın kendisidir, sıfatı değildir. Tanrı’nın Rahman –acıyıcı-, Afuv –af edici, Gafur-bağışlayıcı- ve benzeri adları, sıfatlarıdır. Hu, kendisinin vücududur, onun için Tanrı Kur’an’da, O Tanrı’dır ve O tektir -eşsizdir- buyurmuştur. kaynak:KÂZIM YARDIMCI (Adıyaman) şimdi şu yazıya bakın,mantıklıda olabilir fakat bu yazı ne diyor açıkça ,anlıyan insan için direk diyorki,bırak sorgulama neyi sorgulamaya kalkarsan kalk düz mantıkla normal insanın aklıyla açıklanacak şeyler değildir bunlar. bnun için ilim sahibi olmaya ilme gerek var.zaten yazarın yazısı çok uzun gayet mantıklı gelen başka ayzılarıda olmakla beraber.bu üsteki yazıyı anlatırken açıkça diyorki tabiki her akıl anlıyacak diye birşey olurmu ,öyle olsa peygambere ne gerek vardı diyor.yani ilme gerek var manayı çözmek için diyor.bizim sıtandar aklımızda anlayamazmış diyor. ancak ansıl anlar sorgulamassan anlarsın anlamına gelmiyromu bu,direk inanırsan anlarsın anlamına gelmiyormu. önce okuttular bu apaçık kitaptır diye,şimdi diyorlarki yok okadar açık değil ilme,ilim sahibi olmaya gerek var. ilim sahipliliğine bakalım ozman neymiş_? şimdi bu hu =o anlamına gelyormuş o= da zamiri ifade ediyormuş,zamirde detaya inmeden genel özü anlatıyormuş vucudu yani.hatta örnekte vermiş gül =zamirdir ama rengini ifade etmez diye. buyur burdan yak ozman kitap ı açmaya gerek yok hiç,ya bu ilimciler hemen toplansın ilimle evire çevire yeniden yazsın komple kitap ı,yada zaten algımızın ilmimizin yetmiyeceğine, yada yetmesi için ömrümüzü verip ilim sahibi olmamız gerektiğine göre sorgulamayada ,kendimizi yormayada hiç gerek yok güzüküyor.direk kabul et kurtul derler buna.zaten sorgulanan konudada böyle zamir,v.s diye öyle dememiş böyle demek istemiş diye değiştiriliyor,ozman ne anlamı kaldı en azında kitap taki apaçık cümlesinine ne gerek var.milleti inandırıp ilimsiz sabah akşam okutmaya demezlermi. tabi yaratanın varlığını anlatan güzel uzun bir yazısıda var,evimizdeki eşyadan kendi varlığımızdan, herşeyin asıl görüntüsünde, yaratanın özünden parçalar olduğumuzu,yani herşey gördüklerimiz ,dokunduklarımız,duyduklarımız onun bize cisimleştirdiği. böylece aklımıza gelebilecek her cisimin görüntü itibariyle hayal, gerçekte yaratanın aslından olduğunu anlatıyor.
  6. bak işte buda tatmin edici olmuyor,işte böyle söyleyince cidden apaçıklık falan kalmıyor. ben arayıştayım tanrıyı değil ama tanrıyı buldumda din konsusunda sıkıntım var.sorular çok _?. bu partner arkadaş güzel örnekler veriyor,yanlız oda değil daha birçok ilim bilim en önemlsii dini tarih bilgisine sahip insanlar var.onlar olmasa bizlerin düşünmeside bukadar doruklara çıkmaz düşüncesindeyim. şimdi gerçek veya değil bizim dünyamızda,zamanımızda yaşandığı söylenen olaylar bunlar,ve arapça zor dil,birsürü lehçesi var,kuran yazı dili kureyşçe arap dilinin en zor lehçesi, bu nedenlede tercüme edenler yanlış yorumluyor,demenin manası kalmıyor artık,kısacası 21 .ci yüzyıldayız kaç yıl geçmiş aradan bilim okadar ilerliyorda şu arap ın dili birtülü doğru çevrilemiyormu._?. onuda bıraktım kureyşçemi anadan kureyyş dilini konuşan birini al getir ülkeye türkçeyi öğrensin,sonra yaşasın yıllarca kültürünü hareketlerini,neyi ne anlamda kulalnabileceğini herşeyi öğrensin,bir 10 yıl yetermi sanırım yeter bunun için olmadı 20 olsun yetermi _? sonra otursun tercümesini yapsın olduğu gibi kendi dilinden. sonuçta bu bir inanç din insanları peşinden sürüklemiş uğrunda neler,neler yaşanmış.insanların piskolojisi ve herdoğan yeni insanın yaşayacağı piskoloji bu karşılaşıcak yani.neden iğne ucu ilerleme yok.bakın ben size söyliyim.ülkemizde ki her ilerleme şartları gibi dini kitaplardada en ufak bir ilerleme olmuşsa bu ateistlerin veya sorgulayanların öncülüğünde ve sayesinde olmuştur. ben bunu kesinlikle bir atesit olmadığım halde.yaratıcı inancım olduğu halde böyle düşünüyorum.ve kura ı kerimden(veya din i) vazgeçmiş değil bulmaya çalışıyorum.
  7. diyoruz ki yaratan sonsuz olmalı,başlangıçsız.sonsuz olamıyacağına karşıt görüşte çok basit yöntemle ,alemi kim yarattı ?cevap=yaratan.peki onu kim yarattı diye devam eden sorular.neticesindede en net cevap o tektir geriside gayb dır insan için deriz. ben farklı bir açıdan bakıcam şimdi konuya. Aslında sonsuzluğun anlamını yoğun düşününce ,bu bir kaynak peki onu kim yarattı sorusuna mahkum kalıyor. fakat iki kaynak düşünüldüğünde dönüşümlü alışveriş yapan bu sorunun cevabı otomotikmen ortadan kalkıyor. iki kaynak biri a biri b olsun.a kaynak ve b kaynak birbiriyle sürekli dönüşümde olsun devirdaim. bunların herhangi brine seni kim yarattı demek karşı cevap olarak bir diğerini bulacağından,sorunun cevabı sonsuza gider. tabi ikinizi birden kim yarattı diye soruya muhattap olurmu _? bir bütün olmadığına göre ikinizi birden diye bir sorunun mantığı olmaz.ama bu işin kötü tarafı olurki tanrı teklikten çıkar. işte bu olmaz tekliği bozulmadan bu şekilde bir dönüşüm izzah edilmeli yani.tabi bu düşünce yine bizim şuanki zamnımızda bu algımızla ++-- mantığıyla baktığımızda oluşuyor. herşey bir karşılığından ibaret ve ama 2.3.4 değil bir karşılığından ibaret. aslında devamını anlatıyordumki ,bizim şu zamanki algımızla zaman,yön,ağırlık,tüm akıldan geçen şeyler düşündüğümüz boyuta,aleme göre mutlaka aynı olmayacaktır. yani bu yaşadığımız alem somut en gerçek alem olmalıki, içinde bizim koyduğumuz değerler ,düşünceler,algılar okadar gerçek olsun.buda yaraının varlığına aykırı olur. ben yaratıcıya inandığıma göre ,ozaman bu alemin düşünceleri,değerleri ve algısıyla yaratıcının bildiği alemi hesaplayamam,algılayamam,düşleyemem doğrusu bu olmalı.
  8. pcked şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    şimdi zaten parıltıları hep olan aydınlanmamda bir iki şimşekler çaktırmaya başladınız diye söze başlıyorumki, fikirlerinize değer verip kaale aldığımı, önemsediğimi bilesiniz,en azından bunun hatırınada olsa kimine göre mantıklı kimine göre mantıksız arayıştaki sualleri olana (benim gibi) cevap vermeye erinmessiniz. NARTKAN özelikle senden bekliyorum bu anlmda yardımı,DAYI yla aynı çizgide olduğunuzu düşünmüşsüznüz ama bakalım nereye kadar aynı çizgi merakla gözlemliycem bende.ki kimin kimle düşünceleri nekadar aynı çzigide okadarda önemli değil. şimdi ben soruyorum,maneviyatta rahatladık kulları aradan çıkardık,kulların diğer kulları etkilediği kubbelerde dahil,kabe de onlarıda çıkardık aradan,aslında uzatmadan döndük aklımzıın yettiği çocukluk hislerine temizliyine ama hakkı daha bi bilerek ,batılı hiç yok farzederek.döndük yüzümüzü sadece direk yaratana gözlerimiz kitap ta. senin domates diyorsun, bir örnekte ben veriyim çekirdek kondu toprağa içinden çıktı ağaç, verdi meyvelerini , içinden çıktı çekirdek.bunu düşünmenin ruhani boyutu büyük tabiki. buraya kadar tamamda kuran ı kerim tek rehper,diysun. namaz bunun neresinde diyorsun_? oruç bunun neresinde diyorsun_? kurban bunun neresinde diyorsun_? sayması uzun mantığı ortada uzar gider anladıysan. senin mantığınla bakıyorum ben,diyorumki namaz ibadet soyut belli bir şekli ilmi yok,yani şimdiki bildiğimiz secde şekli sabit değil aslında.konuşulan her doğru söz namaz,yaratana her şükür namaz,boşluğa düşmüş hayvanı (köpek diyelim) düze çıkardın işte namaz.bumudur. bildiğimiz oruç bedene işkence,ruhada işgence,açlıkla terbiye olmaz iyi biri olmakla kötü biri olmamak terbiyenin aslıdır.çünki iyi zaten iyidir terbiye edilecek arınacak brşeyi kalmaz. allah için birşey kesilmez dünyada kesilen hayvan sadece açlık için olmalıdır,yaratanın buna ihtiyacı olmaz,yaratılanında açlığını gidermek dışında ihtiyacı olmaz.iyi insan zaten iyidir kestiğini paylaşmasınıda bilir.herkez böyle iyi olsa aslında paylaştığının yarısı zaten paylaştığı kişinindir.(şir gibi oldu ama inan isteyerek,bilinçli değil) evet şimdi sendeki aydınlanmış düşünceleri netleştirirsek sonuçları bu konulara bakışta böylemidir.yada nasıldır_?
  9. Einstein Zaman Algısı Zaman algısı aslında bir anı başka bir anla kıyaslama yöntemidir. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme beş dakika sonra vurduğumuzda yine bir ses çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır. Aynı şekilde kişi, bir odaya kapısından girip sonra da odanın ortasındaki bir koltuğa oturan bir insanı gördüğünde, kıyas yapar. Gördüğü insan koltuğa oturduğu anda, onun kapıyı açması, odanın ortasına doğru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algısı, koltuğa oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasında kıyas yapılarak ortaya çıkar. Kısacası zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında kıyas yapılmasıyla var olmaktadır. Eğer bir insanın hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla zaman algısı da oluşmaz. Bir insanın "ben otuz yaşındayım" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait bazı bilgilerin biriktirilmiş olmasıdır. Eğer hafızası olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek, sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır. Zaman bir algıdan ibaret olduğuna göre de, tümüyle algılayana bağlı, yani göreceli bir kavramdır. Zamanın göreceliği, rüyada çok açık bir biçimde yaşanır. Rüyada gördüklerimizi saatler sürmüş gibi hissetsek de, gerçekte herşey birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüştür. Konuyu biraz daha açıklamak için bir örnek üzerinde düşünelim. Özel olarak dizayn edilmiş tek pencereli bir odada oturup, burada belirli bir süre geçirdiğimizi varsayalım. Odada geçen zamanı görebileceğimiz bir de saat bulunsun. Aynı zamanda odanın penceresinden güneşin belirli aralıklarla doğup-battığını görelim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldığımız sorulduğunda vereceğimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindiğimiz bilgi, hem de güneşin kaç kere doğup battığına bağlı olarak yaptığımız hesaptır. Örneğin, odada üç gün kaldığımızı hesaplarız. Ama eğer bizi bu odaya koyan kişi bize gelir de, "aslında sen bu odada iki gün kaldın" derse ve pencerede gördüğümüz güneşin aslında suni olarak oluşturulduğunu, odadaki saatin de özellikle hızlı işletildiğini söylerse, bu durumda yaptığımız hesabın hiçbir anlamı kalmaz. Bu örnek de göstermektedir ki zamanın akış hızıyla ilgili bilgimiz, sadece algılayana göre değişen referanslara dayanmaktadır. hayran olmamak elde değil yazısını şu an okurken işte benim anlatmaya çalıştığım şey bu.ve bukadar güzel anlatılabilir ancak.demekki zaman diye birşey yokmuş zaman bizim hafızlarımızda sürekli kaydettiğimizle ,yaşadığımız an arasındaki görüntüye verdiğimiz isimdir.kısacası alem sürekli akar zamansızlıkta film şeridi gibi içindekiler dünceleriyle ,kurdukları düzenle zaman algısını yaratır.
  10. ortada bir karpuz var tam 10 kilo,bu karpuzu miras edip dilimliyeceğiz şimdi mirasçı insanlara. sarıgölün örnekleri şunu gösteriyorki, karpuzun pay edilişinde hiçbir adaletsizlik yok, dilim olarak. karşıt görüş diyorki ama dilimlerin ağırlığı değişiyor. dilimlerin ağırlığı değişiyorda, neye göre değişiyor birine fazla birine eksik olarakmı _? hayır. mirasçı saysına ve hissesine göre göre değişiyor.sonuçta var olan 10 kiloluk karpuz ise ağırlığından hiçbir kayıp yok,bölünme paylamasındada hiçbir kayıp yok.ama bu değişen mirasçı durumlarında bölünmüş pay olarak ağırlıkları sabit kalmaması doğal olandır ve dikkat edilirse burada sonucun ağırlığından veya rakamlarından bahsedilmez,payın bölünme miktarından bahsediliyor. konuya böyle bakıncada yaratanın adaletinin hangi yöntemle yerine getirildiği değil hakkıyla yerine getirilip getirlmediğine bakılmalı. yaratan inancım var,din konusunda net değilim sıkıntıları olan birisiyim,ama bu idda çürük bu haliyle,daha keskin iddalar var onların net mantıklı açıklamalarına ulaşmak gerek aslında.bilgi paylaştıkça güzel ve büyür.
  11. biraz somut açık olamazmısın. sen bu söylediğin ve karşılarına gelen soru işaretlerden ne anladın.onları netleştirsen belki düşüncelerinle okuyanların düşünceleri örtüşüyordur bellimi olur.tecrübe etmişsin madem neler yaşadığını ,düşüncede bulduğun sırları anlat. örnek ne gibi hurafaler _?. kitap ı okurken hengi ayet,sure konusuna gelipte akıllara bahsettiğin hurafeler geliyor, örneklendirirsen okuyanların konulara bakış açısı değişebilir.
  12. sonsuzlukta sonlu bir alem yapmış olabilir aslında. güneş ışığına karşı yeraltından çıkamayan teknolojisi yetmeyen bir canlı için sonsuzluk yeryüzündeki toprağın etrafında gezinmesi gibidir.örnek bir karınca veya daha küçük bir canllı için insanın 1 kilometrede koşabildiği alan o canlı için sosuz sayılabilir. yaratıcı evrenin içinde olmak zorunda değil,evrende sonsuzluk olmak zorunda değil,biizm algılarımzla her sonluluk yaratanın sonluluğunu kanıtlamaz.biz kendi oluşturduğumuz düşüncelerin algıların neticesinde zaman,başlangıç,son v.s nedenleri belirliyoruz. evrenimiz bir adamın elindeki zeytin tanesi olabilir,bu adamın ve içindekilerin sonluluğunu isbatlamaz. tabi bu anlatıklarım kürşat otçunun verdiği tarifle ilgisi yok onu atladık. bu ayrı bir bakış açısı sadece.
  13. aslında bu biraz öyle değil,farklıda bakabiliriz. düşünki yaratan insanı yarattı,özgür iradeyi verdi ne kendisi nede hiçbir mahlukat bu özgür iradeyi yaratılan istemeden meil etmeden etkileyemiyor.yani özgür irade var. sonra bu hayatı yaşıyor yaratılan nefsinede uyuyor yeri geliyor yasaklanana,kötü olduğu söylenilene meilde ediyor. (-- ++ yaşamımızın gerçeğihayatımızın hiçbir saliselik hareketi yokturki bir zıt karşılığı olmasın).ve biz bu özgür iradeyle hayatımzıı yaşarken ,yaratan doğumdan ölüme yaşamımızın souclarını görüyor(kudretinden yaratabilen gücün kudreti). ve her kulunun alınyazı kitabına bunlar ilşleniyor.bir çekilmiş video gibi. tanrının gözünde bizim yaşamımız bu an ımız bir video kasetçiden alınmış çekimi bitmiş film olabilir.bu sadece yaratıcı için böyledir. ama biz yaratılanlar için daha çekilmemiş bir filim,geleceğimizi hazırlıyoruz bize göre bilinmez, bu nedenle heycanı arzusuda bitmez yaşamın.burada soru işareti tanrının bunu biliyor olması,yoksa bizim için yaşanmamış bir zaman dilimi. burada haksızlık yok aslında özgür iradeye koyulan bir engellde yok.yaratılan özgür iradesiyle yaşayacağı herşeyi yaşıyor ama nasıl yaşadığını önceden gören bir yaratan var.bu bakış açsıı mantıklı. tek soru işareti olabilir oda _? zaten tanrı bildiğine göre bu testi yapmaya gerek neydi,cennete ve cehenneme bile gerek olmayabilir.direk cennet olur hayırlı yarattığını alır cennetine hayırsız olanıda,nasıl yoktan var ettiyse tekrar ruhu ile tamamen yok edebilirdi,diye düşünülebilir.tabi ozmanda yaratılanı yaratıp böyle gezegenler, dünya, yeryüzü v.s kurmaya ne gerek vardı direk kendi istediği şekilde,bir şey yapabilirdi denebilir.şimdi bunlar muamma işte. ama bir gerçek varki biz faklıyız kendi zaman ve algımızda biz düşünen canlılarız, insanız.sorgulayabiliyoruz,duygusal yapımız var hislerimiz,kin,sevgi duyabiliyoruz. kendine bakan insan böyle bir varlığın tamamen yok olacağına, hiiçbir hissiyet, algı olmıyacağına inanabilirmi bu olamaz öldüm herşey bitti yok öyle birşey.yeryüzünde ölen hiçbirşey yok aslında tamamen hiç olan bişey yok herşey yeryüzünde kalıyor farklı boyutlara geçiş yapıyordur mutlaka.ki insan için en canlısı kendimiziz hissediyoruz tüm iç dış duyu organalrımızla ben inanmıyorumki aynada kendine bakan insan yeryüzünde tüm ruhani fonksiyoun veya enerji diyelim neyse olmak üzere herşeyiyle bu dünyadan yok olacağına inansın.hatta ben hiç uyuyacağıma inanmıyorum ölüm olarak.ölünce algımın yok olacağına inanmıyorum. tabi hangi boyutta nasıl asli halimize döneceğiz, algılayacağız o anı bilemiyorum şimdiden.şuan gördüğümüz görüntüler öldükten sonra gördüğümüz görüntülerle aynımı olacak yoksa çok farklımı olacak,aslında buranın hayal olduğunumu göreceğiz.ölümlerin acıların ,bu dünyaya ait bizim bu dünyadaki varoluşumuzla ilgili hislerini yaşadığımızımı anlıyacağız.yani aslında o anki gerçeğimizde bunların anlamsız olduğunumu göreceğiz.yoksa müslüm gürsesin bir şarkısı gibi HAYALLE YAŞARKEN GERÇEK DÜNYADA ZAMANI İÇMİŞİZ HABERİMİZ YOK sözleriyle yaşayanmı haklı çıkacak.sanmıyorum ama muamma .ama bu akıl o teraziyi çekmez denilen söz çok anlamlı. hani kelimelere dökmekte doğru kelimeleri bulamamaktaki sıkıntı var aslında,özeti gördüğümüz hiçbir şey olması gereken neyse olduğunda zamanı geldiğinde belkide sadece herkişinin kendi ölümünde anlayıp,algılayı,göreceği gerçektir. cennet ve cehennemden öte toplu aydınlanma değilde biraysel aydınlanma vardır,ölüm o an dır.metrix benzeri filmler gibi düşüniki öldün ve gerçeğe uyandın baktın ve gördüklerin noktalardan ibaret .boyuna vurulan kılıç,gövdeye atılan mermi,v.s v.s herşey yeryüzünde anlam ve his teşkil ediyor.ama gerçek uyanışta aslında hiçbir acı,boyundaki darbe,bedebdeki deliğin eseri yok.hatta ruh,enerji neyse her şekle girebilen birşey anlat anlat bitmez işte.abd filimlerinin etkisimi yoksa bir canlının hislerimi ne derseniz artık insan,canlı ölmez gerçek halini alabilir ancak.buda dini kuvevtlendiriyor aslında fakat din i çok iyi anlamak gerekiyor yi sorgulamak gerekiyor.tanrı var evet din ,herşeyiyle _?
  14. pcked şurada cevap verdi: murat1 başlık Din Felsefesi
    zaman geçmiş ama bu konularda zamanında fazla önemi yok bilgi her zaman içinde tazedir arayanın birikimine göre. kürşat otcu idi sanırım isim forumda her sayfada o uzun yazılarını okuduğuma emin ol. yazılarını videonuda izledim.açıkçası bu konularda savunan değil aslında hep arayan kişiyim ben değişik her görüş bünyemden,filtreden geçer.mantıklı gelen her yoruma açığım ve cidden kabullenebilirim taki daha mantıklısıyla karşılaşana kadar.dar kalıplarım yok yani.bu konularda. şimdi senin sorularının genel analizi diyorsunki tanrı başlangıçmı sonmu _?,zaman,tanrı,evren arasındaki ilişki,kader belliyse geri dönüşü veya üzerinde değişklilik mümkün değilse test etmeye ne gerek var _? ve buna bağlı olarak zaten olacak sonuçları belli olan yaşamın hiçbir evresinden,yaptıklarımızadan sorumlu olamayız,sorumlu tutulamayız. tanrı,yaratıcı konusunu özümsemiş kabullenmiş,inanmış olamakla beraber,din konusunda çok net ayakları yere çok sağlam basan fikirler tam olarak oluşturamamış sayabilirisin beni.durum bu olduğu halde soruların cevapsız değil aslında. cevap:önce zaman konusunu halledelim,zaman bizlerin alğıladığı,düşünsel yarattığı bir kavram olabilir. yaratanın zaman kavramının olması mantıklı değil,zamanın anlamı ve önemide yok. bizler aslında zamsızlığın içindeyizde ,yaşamımımız içinde gördüğümüz yapmak istediğimiz herşeye bir tiktak koyup kendi düzenimizi yaşıyor olabiliriz.dünya sadece dönüyor ama bir zamana bağlı olarak değil dedim ya zaman bizim algılayışımız .tanrının zaman kısıtlaması yok zaman o andır,bizim içinde zaman o andır. yaş hesabımız,gün hesabımız,saat hesabımız,aklınıza gelen her hesabımız zamnsızlık içinde bizim oluşturduğumuz zamandır. tabi insanoğlu olarak ilk insanın zamsızlığında değiliz,okadar geliştikki kendi düzenimizi kendi zamanımızı oluşturduk. cevap:kader ,insanlara yapacaklarını önceden söylemek gibi birşey,ama konuya allahın bir kitaba böyle birşey yazmadığını düşünerek bakarsak.insanlar gerçekten özgür iradesiyle, şeytanın ve hiçbir mahlukatın senin isteğin, meilin olmadan etki edemiyeceği irade ile yaşadığını, ve yeryüzene, insana birebir hiçbirşekilde karışmadığını,özgür iradelerini kendisinin dahi etkilemediğini,ve dünyada herşeyi insanlık için nimmet olarak eksiksik verdiğini,türkçesi bu saatden sonrada yeryüzüne ve içindekilere doğal süreci dışında karışmadığını düşünürsek. yaşanan savaşları,ölümleri,açlıkları,adaletsizlikleri,aklımzıa gelebilecek hertürlü olumsuzlukların, insanın insana ettiği olduğunu açıkça görürüz. burada insanın sıkıntı yaptığı şey sadece tanrının yaratıcılık gücünden dolayı,önceden biliyor olması ve kitap da bunu söylemiş olmasıdır. asıl soru şu olabilir peki sonucunu bildiği ve kimin iyi kimin kötü kul olacağını kendi iradesine bırakmış bile olsa,bildiğine göre bildiklerini yaşatmasına ne gerek var.bak bu mantıklı soru.oda herhalde bize şans tanımadın belkide bunları yapmıycaktık diyemememiz için için olabilir. tanrıyı bizim anladığımız şekilde zamana sığdırmamız mantıklı değil,zaman bizim icadımız. yanlız onu kim yarattı ,bunu kim yarattı,tanrıyı kim yarattı veya neden bildiğimiz bilemediğimiz herşey onunla başlar sorusu,cevabını bulamıyacağımız hatta bu sorunun cevabının aranmasının, ısrarının bile nekadar mantıksız olacağı ortadadır.hani beşer beşere konuşuyoruz derler gidip gelen yok.aynı nesilleriz insanoğluyuz yapımız hamurumuz bir üstünlüğümüzde yok gözle görülür.ama doğa var,tarih ve tarihin ilerleyiş ve değişim süreci var,sonra inanır veya inanmayız ortada kitaplar var.ve bilm var tabi son hız illerliyor.tabi bu elimizdeki mevcut delillerle gerçeğe ulaşacağız. yoksa allah ne yapıyordur şimdi orda benzeri gayb denilen ,yeryüzünde bulunduğumuz zaman diliminde cavabını şu an için verlilemiyecek sorular sormanın anlamı manası yok. tanrı konusunda şüphem yok aynaya baktığımda içimdeki ruh veya enerji herneyse özümün öleceğine hiç ihtimal vermiyorum.yani aklımın ucundan bile geçiremiyorumki tamamen tüm enerjim tüm varlığımla öleceğim.hayır böyle bir canlı değiliz inanmassan bak aynaya kendine bak ,doğaya bak.bir çekirdekten ağaç,ağaçtan meyve ve meyvenin içinde gene aynı çekirdek. benim hadis inancım yok mesela. dinler konsusundada gel git yaşamıyorum desem yalan olur. ama birçok yönüyle kuran ı kerim in söyledikleri sadece kitap olarak ben hermüslümanım diyenin uyguladıkları gördüklerimiz demiyorum.kuran ı kerimin söyledikleri hep iylik üzerine gerçekten insan için ne zararlıysa kitapta bunalr söylenmiş ve hep iylik istenmiş yani zararlı bir kitap değil insan için. ki bu peygamberin kendi eliyle yazılmış bile olsa içeriğinin insana karı zararından çoksa önemli. bunun dışında tabiki kitapta sürekli her yazı dizisi sonunda tehtitkar konuşma uslubu var,buda gerçek.yani kitap derinin yüzüleceğini yanıp kavrulacağını insana hiçmi hiç unutturmuyor abartıyorum az ama her satırbaşı nerdeyse bunu hatırlatıyor.ayrıca adetlerin büyük çoğunluğu din miş peygamberin isteğiymiş gibi yaşanıyor ve ben büyük çoğunluğuna nanmıyorum.mesela atrih incelendiğinde tamamen örtünmenin hatta kadın erkek güneş ışığının aşırı yakıcılığı ve o bölgenin kum fırtınalarından kaynaklandığı ortada.ayrıca hacerül esvet bir muamma,ayrıca gene aynı bölgede iki taş arası yedi defa gidip gelmek islam olmadan önce de arap geleniği olduğunu okumuştum.yani benzeri çok cevabı net alınamayan ve mantıksız gelen sorular var.peygamberle ilgili sorular var bunlar ahdis olduğundan ben direk hadisleri inkar ederek mantıklı yolu buldum sanıyorum.çünki çok fazla mantıksız şeyler.hacerül esvet kuran ı kerimde geçmiyor. ozman bununda bir hadis olduğu ortada ,ama kabe tavaf edilirken bunun etrafında dönülüyor ve öpülüp el sürülüyor.buda apaçık gözteriyorki araplar herşeyi soktukları hal gibi dinide bu hale sokmuşlardır.yani arap adatlerinin büyük çoğunluğunuda müslüman alemi din diye yaşıyor.arap rantı ortada bu birazda bu yönüyle bakılmalı. ayrıca her milletin kendi anladığı diliyle düm yakarışını ve bağını tanrıyla kurması gerektiğine inanıyorum.çok yanlış mlliyetçi değilim ama atatürkün söylediği ve bizimde çok geç öğrendiğimiz fikirleri bu anlmada çok mantıklı yerinde.bir kelimesini anlamadığı dili sırf o dille indirilmiş diye beyinler sulanıncaya kadar okumak ve hiçbirşey anlamamak nekadar mantıklı.konuştuğun dilinle tanrıya dua etmek gerekir .en önemliside zaten kitap arapçada değil arapçanın bir lehçesi ve en zor lehçesi odluğunu biliyorum kureyş çe ve herbabayiğidin kolay öğrenemediği bir lisan.yani gelde hadi bunu oku anla ömür yeterse olucak iş değil.ama biz kendi ailemize anlatamıyoruz bunu zaten karşmıyoruzda o başka.
  15. bizleri ,bu gençleri inanın gene bizim ülkemizin bu hacı hocaları bu hale getirdi.kesinlikle bu tesbitimde inatçıyım. bu hacı hocalar ın çoğu bilimadamı din adamı çok değerli ilim irfan sahibi olarak lanse edildiği için ,ülkenin her medya ,tv,kitap v.s sinde.insanlar robot gibi söylenen herşeyi kaydedip direk yaşamına alıyor.geçelim bunu bizim kültürümüz ve geleneğimiz olmuş bitmek tükenmek bilmeyen bu batıl inançlarla kuranı kerimin iç içe girmesini kim anlatabilir.işte önümüzde duran ******* ,bilgisizliğin,ve ilimde bilimde halkın önünde giden insanalrın ***** ,bilgisiz,ilimi irfanı uzunca kaba bir sakal bırakmak ve uzunca bir tesbih çekmek ve şalvar giymekten öteye geçmemiş,şu kendine hayrı olamayacak gereksiz insanların yüzünden değilmidir bu gençlerin bu arayışı.ne oldu ortaya çıkan bu genç ordu sorgulamay başlayıncamı sadece kuran referans gösteriliyor,ve ahdislerin uydurma olmasından söz ediliyor,ve halkın gelenek kültüründen kalma batıl inançlarını din gibi yaşadıkalrı lanse edilmeye başlanıyor. yenimi uyandı bilgin insanlarımız ne mutlu bence bu **** hocalara hiç gerek yoktur evet allah-kuran =insan tek birey arasına hiç bir eklam hibir kişi girmese bence insan daha sağlam yolunu bulur.bizim milletimizin gene kendi mileltinden çektiğini hiçbir düşmanından çekmemiştir. ******** insanlar varki bukadar gencin beynini örümcek ağlarıyla dolamış ve örmüşlerdir.hayat bukadar zor,inanç din bukadar zor olmamalıdır.çok absit olan şeyleri bizim ekndi insanlarımız gene kendi insanalrına zorlaştırmıştır.çoğunluğu para kaznma uğruna ,bir çoğuda üstadım dediği şıhları ,şehleri,liderleri ,tarikatlarının devamı için öyle inandığı için bukadar insanı zehirlemişlerdir. ama bunun acısını milletim denilen topluluğun yok oluşuyla ,kültürünü tamamen bırakması ,unutmasıyla, birbirine güvensizlik ,sürekli birbirne kazık atma hırsıyla,maneviyattan uzak sadece para kazanma hırsıyla yaşayacağını ve kendi topluluğunun yokoluşunu gerçekleştirdiğini düşünememiştir.
  16. başka bir sitede bir arkadaşın yazdığı bu yorum tam bu forumun konusuna ve içeriğine uydu diye düşünüyor ve sizlere aktarıyorum. İnsanların çoğu ****** birilerinin peşine takılarak (yol,tarikat v.s )hayatlarını zindan etmekte ve başkalarının hayatlarına müdahale etme süreci yaşamaktadırlar bunlar Kuranı okuyup anlama zahmetine katlanmamak yüzünden olmuştur.o başlarda zaten Kuranı okuyup anlamalarını istemezler çünkü o zaman insanlar aydınlanmış ve bilinçlenmiş olacaklarından kendilerine ihtiyaçları olmayacaktır.İnanmış ve Kuranı okumuş insanlar bile orda yazan "yol göstericiniz Kuran size yeter" ayetine bile bakmadan bunların peşine takılıyorlar varın siz okumayanı düşünün.Hepimizin etrafında namazında niyazında her gün Kuranı okuyan defalarca hatimler indirmiş insanlar vardır arada bir sorun bakalım okuduğu Kuran ın ne anlattığını ne yazdığını biliyorlar mı % 90 ı bilmiyor.sadece arapça olarak okuyor ne anlatıyor bilmiyor bu mudur okuyup anlayarak dini yaşamak uygulamak hepsi derki ben anamdan babamdan dedemden böyle gördüm bana bir şey söyleyip kafamı karıştırma ve okumuş anlamış birisinin söylediklerini rededer. ama kuran da şöyle bir ayet olduğunun farkında değildir "siz zannediyormusunuz atalarınız doğru yolda idiler sizde onların peşinden gidiyorsunuz"bu ayet sadece atalarının içki,zevk safa alemi içinde olanlara yada sapkınlığa düşmüş olanlara inmiş bir durumu anlatmıyor Kuran evrensel bir kitap ise her duruma ithaf edilen bir durumu anlatıyor. arada sırada ilahiyat yada imam hatip mezunu arkadaşlarla konuşuyoruz.Her daim hadislerle konuşmaya çalışırlar çoğu hadis peygamberimizin güzel sözleri ve hareketleridir eyvallah güzel olana sözümüz yok zaten müslümanlığın ilkeleridir doğru ve güzel ahlaklı olmak fakat sadece sözler kullanılmaz peygamberimizn attığı adımdan yattığı yatağa kadar ona mal edilerek her şey söylenir onu öyle yaptı bunu böyle yaptı dolayısıyla o günah bu sevap gibi .Peki bunları nerden biliyorsun diyorsunuz hemen karşınıza bütün islam alimlerinin kabul ettiği 4 büyük hadis yazarının kitaplarında yazdığını söylerler peki o hadis kitaplarını okudun mu okudum derler bende demek ki okumamışsın derim.Çünkü o hadis yazarları sanki peygamberle beraber yaşamışçasına kaleme almışlardır o yazıları halbuki peygamberden 400 sene sonra yazıya dökülmüş kitaplardır yani 6-7 nesil sonra ama anlatımları peygamberle koyun koyuna yatmış gibidir.Hepsinden önemlisi asıl önemlisi hepside kitaplarının başında şunu yazmışlardır."Peygamberimiz hadis yazımını yasaklamıştır." durum bu vaziyette iken peygamberin yasakladığı bir şeyi bile bile yapacaksın sonrada bunlar peygamberimizin sözleri hareketleri diye insanları etkilemeye çalışacaksın hangi akla mantığa zihniyete göre bir hareket ve düşünce tarzıdır siz karar verin ve bunu okuyup islam alimi olmuş kişilerde hala bunlarla alimlik yapmaktadırlar. benim sizlere naçizane tavsiyem inancınız varsa veya yoksa kuran ı türkçe okuyup anlamaya çalışınız ve inancınızı ona göre yaşayınız.Zaten okuyup anladıkça vicdanınız size yol gösterecektir emin olunuz yaratıcı biz kimseye taşıyamıyacağı yük yüklemedik diyor.
  17. koca kuranda arattırdım hz.muhamed den işte bukadar bahsediyor. ve diyorki allah o bir insandan başaksı değildir,sadece bana elçilik görevi üstlenmiştir. siz sadece muhamede indirirlene aracılığıyla inen kuran ı kerime benim kitabıma inanın diyor.açık ve net burada hadisler v.s çok ayrı konular bunlar,insanoğlunun ürettiği böyle olsa daha iyi olur dediği kendi zayıf nefsiyle değerlendirdiği şeylerdir.ben teslim oldum diyenelrinde böyle bakması gerek diye düşünüyorum yani bu amntıkta bakması gerekli değilmi. Ali İmran Suresi 144 muhammed bir resulden başkası değildir.Ondan önce de resuller gelip geçmiştir.Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçelerinizin üzerine gerisin geri mi döneceksiniz!İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.Allah, şükredenleri ödüllendirecektir. -------------------------------------------------------------------------------- Ahzab Suresi 40 muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; O, Allah'ın resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah herşeyi gereğince biliyor. -------------------------------------------------------------------------------- Muhammed Suresi 2 İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ve muhammed'e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir. -------------------------------------------------------------------------------- Fetih Suresi 29 muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir. --------------------------------------------------------------------------------
  18. hacer ul esvet inde kuranda olmadığı böyle bir kelimenin geçmediği kesinlik kazandı.arattım yok kuran da . bunun anlamı arapların dine kendi yorum ve ticaretlerini kattıkları kuranı kerimi doğru yaşamayan insanalrı örnek almak zorunda olmadığımızı,hatta türkiyede dahi yaşanan islamın örnek alınması gerekmediğini gösterir. işin özü allaha inanan kuranı kerime ve peygamberine inanan .sadece ve sadece kuranı kerimi kendine örnek almk zorunda.hz. muhamed peygemberin hayatı yaptıkları diye ,insanların önüne getirilen hadisleri mantık ölçüsünde değerlendirebilir yada hiç değerlendirmeyebiliriz bile.çünkü yaratanın özü kendi vahy ettiği kitabı ve kendisidir.diğer olan herşey beşerdir insandır.bir insanın hayatını peygamber hayatı bile olsa diğer insanlar ne kadar doğru ne kadar düzgün nekadar nefislerinden uzak anlatabilir ki.bu açıdan incelediğimizde ortaya çıkan amntık bu. allah ve kuranı kerim =insan arada hiçbirşey koymaya gerek yok. hatta bir an allah=insan araya birşey koymaya gerek yok düşüncesi oluştuysada,kuranı kerimle ilgili bir önce gönderdiğim yazıda ''Kur'an'da Haber Verilen Modern Keşiflere Misaller '' başlıklı yazı. görünen oki geçmişten geleceğe insanlara birşeyler anlatan ,yol gösteren,çok önemli bilgiler verilmiş gözüküyor. yani bu kitabın içinde geleceğe dönük kuran ı kerimin çıktığı yıllarda bilinmeyen ,fakat insanlık gelişmesiyle yıllar sonra ortaya çıkan mucizeler var durum tesbiti budur.varmı tersini söyleyecek çürütecek birisi.
  19. Kur'an'da Haber Verilen Modern Keşiflere Misaller meyve22.12.2006, 15:14 Astronomi Kainatın ilk maddesinin nasıl meydana geldiği bugün kesin bir şekilde bilinememektedir. Bu belki de hep böyle devam edecektir. Ancak doğruluk ihtimali olan ve bazı kaynakları bulunan birkaç nazariye geliştirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bu konu ile alakalı beyanları, bu nazariyelerle daha iyi anlaşılabilmektedir. “İnkarcılar bilmezler mi ki göklerle yer birbirine yapışık idi; onları biz ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. (Bilip de) hala iman etmezler mi? (Enbiya 30) “Sonra (Allah’ın iradesi) göğe yöneldi; o zaman gök duman halinde idi.”(Fussilet 11) Şimdilerde astrofizikçilerde genel olarak hakim olan kanaat da, bu ayetlerin çizdiği çerçevede dönüp dolaşmaktadır. Dünyanın yuvarlak olduğuna müteaddit ayetlerde işaretler vardır. Ezcümle: “Allah geceyi gündüze, gündüzü de geceye doluyor.”(Zümer 5) ayetinde geçen tekvir (yukevviru), baş gibi kürevi bir cismin etrafında, bir şeyi mesela sarığı döndürerek sarmak, Tam Türkçe tabiriyle dolamak demektir. Mahmud es-Savvaf’a göre, dünyanın döndüğüne veya dönmediğine dair Kitab veya sünnette kat’i delil yoktur. Ancak dünyanın döndüğüne işaret eden ayetler vardır. O, “Sen dağları görür, onları hareketsiz sabit sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi geçerler.”(Neml 88) ayetini birçok ayet meyanında, dünyanın döndüğüne işaret eden ayetlerden sayar. Fizik Göğe doğru yükseldikçe havadaki oksijen miktarı azalıp, hava basıncı her 100 metrede 1derece düştüğünden nefes darlığı, konuşma ve görme bozuklukları, baygınlık halleri meydana gelir. 20000 metreyi geçince özel cihaz olmadığı takdirde nefes alınamayıp ölüm durumu vaki olur. Kur’an şu ayetinde bu gerçeği bildirir: “Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslama açar; kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, o kimse gökte yükseliyormuş gibi dar ve tıkanık yapar.” (En’am 125) Jeoloji Jeoloji dağların yer üstündeki kısmı miktarınca yer altında da temelinin bulunduğunu ortaya koymuştur. Kur’an “Yeryüzünü bir yatak (gibi) yapmadık mı? Dağları da kazıklar (gibi) yapmadık mı?”(Nebe’ 6-7) ayetinde, dağları kazıklara benzetir. Zira çadır kazığının yarısına yakın bir kısmı yere çakılmaktadır. Başka bir ayette: “Dağları da (Allah) sapasağlam çaktı.”(Naziat 32) buyrulmaktadır. Dağların, atmosfer denizinde yüzen yerküresinin dengesini sağladığı da şu ayette gösterilir: “(...)Sizi sarsmasın diye yeryüzüne de sabit dağlar attı.”(Lokman 10). Jeolojide dağların isostasy denilen yer dengesi kanununun mühim bir unsuru olduğu, asrımızda anlaşılmıştır. Jeo-fizikte, “sıcak noktalar”(hot spots) denilen ve dünyada 110 kadar olarak belirlenen büyük dağ kitleleri vardır. Bunlar yerkabuğunun hareketine mani olmakta olup yerin çok derinliklerinden (mantodan) yükselen ve yer kabuğunu deldikten sonra yüzeyde katılaşarak adeta bir perçin şeklinde kabuğu tesbit eden (bazalt bileşiminde) büyük magma kitleleridir. Ayetlerin bildirdiği ile tekvini ayetlerin yorumu durumunda olan bilimin, şimdiki sonuçları arasındaki uygunluk meydandadır. Botanik Ağaçların aşılanması öteden beri bilinmekte ise de, yakın bir zamana kadar, rüzgarların aşılama ile herhangi bir ilgisi bilinmemekte idi.”Allah her meyveden yine kendilerinin içinde ikişer çift yaratmıştır.”(Ra’d 3) ayetinin bildirdiği hakikat keşfedilip bütün bitkilerin çiçeklerinde erkek ve dişi çifti bulunduğu ve erkeğin dişiyi aşılamasıyla meyvelerin meydana geldiği anlaşıldıktan sonra, döllenmenin ve aşılamanın rüzgarlar vasıtasıyla olduğu tesbit edilmiştir. Genetik “Rabbin, Ademoğularından, onların sulblerinden (bellerinden) zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”(demişti). “Evet (buna) şahidiz dediler. Kıyamet günü “Biz bundan habersizdik” demeyesiniz.”(A'raf 172) Seyyid Kutub bu ayeti açıklarken şu izaha da yer veriyor: “Gerçekten Kur’an-ı Kerim varlığın en derin noktalarından, insan fıtratının derinliklerinde gizlenmiş olan bu son derece derin müthiş hakikati, bu derecede parlak eşsiz ve hayret verici bir sahne içinde sergiliyor. Hem de bunu, içinde yaşadığımız zamandan 14 asır kadar önce insanların menşei ve gerçek tabiatları hakkında vehimlerden başka birşeyin bilinmediği bir ortamda bildiriyor. Bunca asırlar geçtikten sonra insanlık, bu hakikatler ve insan tabiatı hakkında bazı şeyleri öğrenme imkanı buluyor. Bir de görüyoruz ki ilim, genlerin (insanın bütün hayatını içine alan katalog durumunda olan ırsiyeti nakleden hücrelerin) bir sicil (kayıt) defteri olduğunu ve insanlar, daha sulblerde hücreler halinde iken onların bütün hususiyetlerinin o genlerde saklı olduğunu öğretiyor. Ve 3 milyar insanın kaydını muhafaza eden ve onların bütün hususiyetlerini ihtiva eden genlerin hacim itibariyle 1 cm3’ü geçmediğini, yani bir dikiş yüksüğü kadar bir yere sığdığını ifade ediyor. Bu öyle bir iddiadır ki eskiden bunu söyleyen birinin hemen deli olduğu söylenirdi. “Biz onlara hem dış dünyada hem de kendi nefislerinde, Kudretimizin işaretlerini göstereceğiz, ta ki kendileri de onun gerçek olduğunu iyice bilecekler.”(Fussilet 53) buyuran yüce Allah elbette doğru söyler. Daktiloskopi Bu bilim dalı parmak izlerini inceler. Bütün insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Kur’an, öldükten sonra insanın bütün teferruatı ile diriltileceğini bildirirken, insanın bu en ince özelliğine şöylece işaret eder: “İnsan, Bizim kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanıyor?Evet, toplarız; onun parmak uçlarını bile düzgünce, yerli yerinde yapmaya gücümüz yeter.”(Kıyame 3-4) Biyoloji İnsanın üremesi konusunda Kur’an’da geçen müteaddit ayetlerden özellikle Hacc 5,ve Mu’minun 12-14 ayetlerini ele alıp, modern biyolojinin bu konudaki tesbitleri ile karşılaştıran bir tıp profesörü, sonunda ikisi arasında tam bir mutabakat bulunduğunu, Kur’an’da bildirilenlerin 19. Asırdan önce dünyanın hiçbir yerinde malum olmadığını ifade edip sözlerini şöyle bitirir: “kur’an insanların keşfetmek için yüzyıllarını harcayacağı, insanın üremesi konusundaki temel gerçekleri, sade bir anlatımla insanlığa açıklıyordu.” Sözü edile ayetler şunlardır: “Ey insanlar!Eğer siz öldükten sonra dirilme hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki biz sizi(n aslınızı) topraktan, sonra (onun zürriyyetini) insan suyundan, sonra pıhtılaşmış bir kandan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten (ve bunları) size (kemal-i kudretimizi) apaçık gösterelim diye (yaptık). Sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, daha sonra da kuvvetinize (yiğitlik çağına) ermeniz için (büyütüyoruz). Kiminiz öldürülüyor, kiminiz de (evvelki) bilgi(sin)den sonra (artık) hiçbirşey bilmemek üzere ömrün en fena (devresine) doğru gerisin geri itiliyor. Sen Yer(yüzünü) kupkuru ve ölü görürsün. Fakat biz onun üstüne suyu (yağmuru) indirdiğimiz zaman o harekete gelir, kabarır, her güzel çiftten nice nebat bitirir.” (Hacc 5) “Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık. Sonra onu sarp ve metin bir karargahta bir nutfe yaptık. Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık, o bir çiğnem eti de kemik(ler)e kalbettik. (Çevirdik) de o kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu başka yaratılışla inşa ettik. Suret yapanların en güzeli olan Allah’ın şanı (bak) ne yücedir!” (Müminun 12-13-14) Hıfzı sıhha (Koruyucu Hekimlik) Kur’an-ı Kerim her sahada koyduğu hükümlerle, insan elinin beden ve ruh sağlığının korunmasını sağladığı gibi, inişinden çok sonra anlaşılıp kesinlik kazanmış mükemmel hıfzı sıhha kanunlarını da bildirmiştir. Kur’an’da hıfzı sıhha açısından da önemli olan örtünmeden, elbise temizliğinden, yeteri derecede istirahat etmekten, iyi bir beslenmeden, kötü ve bozulmuş yiyeceklerin yenilmemesinden, içki kullanılmamasından, leş, kan, domuz eti yenilmemesinden, zührevi hastalıkların başlıca sebeplerinden olan zinanın kötülüğünden bahsedilmektedir
  20. arkadaşlar birde sizin araştırmalarınıza göre dinlerin ve kutsal kitapların çıktığı tarihler nedir.ben araştırdım bulamadım daha doğrusu anlıyamadımda birsürü rakamalr çıktı.yani kaç yıl arayla çıkmıştır bu kitaplar.aradan geçen zaman ve uzun zaman dilimi arasında olan yaşamsal gelişmeler.örnek tevrat ın yazılldığı dönemde olmayan birşyin ,incil veya kuranı ekrimin yazıldığı zamanda mucizevi gibi gelebiliyor insana. yani işin kısası en önemli noktalardan biri gerçeği görmek adına bu kitapalrın çıktığı tarihlerde ozmanda yaşayan insanların gelişmişliği neydi nasıl yaşıyorlardı kafamızda nasıl canlandırmamız gerekiyor.hani çok fazla bilgisi olmayan biri araştırırken o dönemleri,insanlığın hiç gelişmediği hiçbirşey bilmediği nasıl söyliyim tabiri caizse yamyamlık dönemleri gibi düşüne biliyor.fakat bildiğim kadarıyla böyle değil bu. örnek kuranı kerimde yazıyorki denizin üzerinde rüzgarla giden (bizim tabirimizle gemiden bahsediyor)ama o dönemde deniz veya su yokmuydu ) yani bu suyun üstüne düşen bir ağacın veya atılan bir maddenin o suda batmadan yüzdüğünü rüzgarında buna destek verdiğini ,yön verdiğini anlıyamıyacak veya bilemiyecek bir gelişmemişlik çağındamıydı insanlar. eğer böyleyse ,yani onu bile bilemiyecek gelişmemişlik çağındaysa bu kuranı kerimde yazılan sözler ,bu bir mucize gelecekte olanı hatat biraz tiyo vererek anlatmış demektir. fakat kuranı kerimin yazıldığı dönemde bunu anlıyabilcek bir zeka ve çagda ise insanlar.bunun kuranı kerimde yazıyo olmasının insanlara zaten olan birşeyi anlatmasının ötesinde nasıl bir + sı olabilir.kısaca kendi döneminde bilinen şeylerle yazılarla dolu bir kitap tan bahsediliyorsa ozman rahatlıkla tartışma konusu olabilir. ve bizler cidden kitabı okurken kendimizi kaptırıken o dönemleri kitapta yazılı olanları hiçbir insanın keşfetmediği fakına varmadı özel sonradan anlaşılabilen şeyler,konular diye bakıyoruzda mucize diye adlediyoruz.bu konu çok önemli
  21. özetle diyorusnuzki kuranı kerim yazılmadan önce zaten demir vardı ve kullanılıyordu.o dönemde de gökyüzünden düşen bu meteorlar, insanlar tarafından farkedilmiş ve biliniyordu.hz.muhamed de bunu bildiğinden her insan gibi,ayet olarak bunu yazmasının mucizevi bir ifadesi yoktur.insanlar tarafından o dönemde kulalnılan ve meteor olrak gökyüzünden düştüğünü bilen toplum için bunun mucizevi bir anlamı yok.
  22. tabi yazıları yazarken gitgellerde yaşıyoruz sürekli,örneğin bilimin lesinleştirdiği ''demir'' örneği dünyada demirin olamdığını ,gökyüzünden yeryüzüne geldiğini. bunun kuranı kerimde anlatılmış olmasını nasıl açıklayabiliriz , buda işin diğer gerçek tarafı ve hiçbir yorum bulamadım bu konuya yapılan. DEMİRİN YERYÜZÜNE GÖKYÜZÜNDEN GELDİĞİNİ KURANI KERİMDE YAZILI OLMASI NE ANLAMA GELİR.?BUNUN CEVABINI NET VEREN KİMSEDE YOK
  23. HACER Ü ESVED konusuna gelene kadar olan yazıya bende katılıyorum .zaten onu insan bile yazmış olsa kuranı kerimde insanlar için çok iylik çok güzelik var diye yazmıştım,bunun bilincindeyim yani. konuyu daha açarsak ,o dönemlerde insanların yaptıklarına bakan gözlemleyen ve sorgulayan biri,tapılan ilahların çokluğu,taştan v.s olup kırılıp dökülmesi kendine bile faydasının olmaması,insanalrın köle,fakir,zengin diye onun haricinde bir sürü kavim v.s ayrışmalara girmelerine,fuhuşun ,adaletsizliğin,boşvermişliğin.insanlara nekadar zarar verdiğini,ve kendini arayışı içindede insanalrı ortak noktada birleştirmek ve içlerine onalrın kırılan ve ya gözüyle gördüğü ilahlarından daha üstün ve daha kalplerine korku salacak tek bir ilah gerekli olduğunu düşünmüş.ve bunu uzun yıllara dayanarak tane tane toparlamış bir kitap olarak düşünmek zor değil.kısca işin özünde o dönemin insanlara verdiği zarırı ve yanlışlığı gören bir düşünen ne daha düzgün yaşamak için böyle bir yöntem bulmuş olabilir.ki bunun kime ne zararı avr niyet güzel olduktan sonra bunada katılıyorum. fakat hadisler konusunda birçok idad atılıyor ve sağlam iddalar.örnek HACER Ü ESVED işte. biz şu zamanımızda düşününce pek garip gelmesede buradan ve birçok yerden aldığımız bilgiler ışığında o günleri o tarihi düşündüğümüzde insanalrın o zamandaki yaşam ve inaanç tarzlarını düşündüğümüzde,geneli puta tapan bir toplumdan çıkan bir kişiye gelen vahy üzerine oluşan bir din var birde onların yaşamları var ikiside kutsiyet atlediliyor. burada peygamberimiz bu kara taşı öpmüştür, etrafında 7 kez dönmüştür, el sürmüştür dersek,ona hangi kulbu takmaya çalışırsak çalışalım o dönem göz önüne alındığında insanların kafasında mantıken tamamen oturmaz.hatda diğer puta tapmakta ısrar eden insanları islma çekmek için bir yumuşama bir işte tanıdık simge anlayışı besler. allah bize şahitlik etsin diye sağ ve sol omzumuza 2 adet melek evrdiğine göre,bırakın onu tek asli şahitimiz herşeyi ve herkezi gören kalplerdekini bilen tek şahidimiz allah varken bize kabede şahitlik edecek bir taşın mantığı nedir ansıl bir anlamı olabilir.aynı şekilde mekke ve medine yolculuğu sırasında hz muhamedin yahudilerin tapındıkları yerde tapınmalarının, kıbleyi orası kabul etmelerinin ,sonra ayhudiler alay edince tekrar eski kıbleye dönmelerinin mantığı nedir,bu çelişki var diyen insanlra diyorki yahudileride islama toplayabilmek için böyle bir uygulama yapmıştır şimdi ben veya bir başkası buna karşı nasıl bir mantıklı açıklama geliştirebiliriz gözle görülene şahitmi arayalım. ve gene birbirine bağlı kuranı kerimde bukadar çok eskiden bahsetmesi zaten yaşanmış anıların anlatılması özelikle yahudilerden sıklıkla bahsedilmesi kitabın bu kadar kalın olmasına sebep değilmidir.aynı cümleleri toparlarsak sayfalarca aynı cümleler çıkmazmı kutsal kitaptan,zaten incil zebur,tevrat kuranın parçalarıdır ondan kuranı kerimin içinde hepsi yeralmaktadır, cevabı hz muhamed ve yanındakilerin yahudilerin kıblesine yönelmesiyle sonra yahudilerin bu iyi niyete yanıt vermemelrine verlicek cevapla buna verilecek cevap aynı değilmidir ve sizce nekadar mantıklı.insanın aklı ortada kalmış biriyim ben allahı biliyorum yani içimde bir enerjinin olduğunu biliyorum,dünyada evrende bir enerji olduğunu biliyorum,bunun kaynağının olduğunu düşünüyorum bu kaynağa allah diyoruz biz.bizi yaratan. bizim söylediğimiz isimlerin önemi yoktur önemli olan işin özüdür.ama bundan sonrası kuran ı kerim ve insanalrın işin içinde olduğu nokta için bukadar net konuşmak mümkünmü. zaten allahın olduğunu bilmeyen insan olurmu mutlaka her insan biliyor,hissediyor. ilk insanlar mesela putlara, ateşe taparken,neye dayanarak böyle birşeye kalkıştılar tabiki etrafına baktılar doğaya hayvanlara kendilerine canlılara baktılar.bizi biri yaratmış olmalı bizim bir sahibimiz olmalı dediler.bu türkçeyle dile getiremeselerde böyle birşeydir sanırım. hem herşeyi bilen allah neden insanlığa bir kutsal kitap gönderirken direk her insanın anlıyacağı ve koruyucusu kendi olan bir kitap indirmedi o insanalrın şansızlığımı bu,3-5 sayfa ayatler vahy ederek tevrat zebur incil indirmesi sonrada hepsinin toplamı ve daha fazlası bir kitep enden indirmedi. bakın ilk din ve kitap konusunu yahudiler çıkarmıştır zaten işin en önemli tarafıda budur.dikakt edin yahudiler çok zeki gerçekten zeki insanlardır.bakın dünyayı yönetiyorlar tüm dünayyı hala şu gelişmiş zamanımızda bile kendi ülkelerimizi yahudilerden bağımsız yönetemiyoruz,medya ekonomi teknoloji ellerinde.bu insanlar tam bir plan strateji üretme makinesi,planları 50-100-200 yıllık planlar kısa dönemli değil yani.ilk dini oluşumun bu insanlardan çıkması ilk kitabın bu insanlardan çıkması size hiç garip gelmiyormu.hala günümüzde bile diyorum işte yahudi ne yaparsa tüm insanlık takip ediyor.ne üretirse ama birebir ya ondan alıyor ya kopya edip üzerinde çıkartma ve eklemeler yapıyor.bunu yapmayan hangi ülke var sayın bana çin demi japonya mesela onalrın bir kitabı varmı ?inancı var budistlik sanırım .ama kitabı yok yahudileri takip etmeyen gelişimini tamamlamış bir japonya işte kendi teknolojisini üreten tek ülke.şimdi şu anlatıklarımın neresi yanlış söyleyin bana.
  24. birde ciddi anlamda ayetleri okuyorum şu anda dahil.hani söylenen bir söz var kuranda geçen kimki insan yazdı der. ozman bir ayette kendisi yazsın ? diye.hani bu yazılar insan aklıyla düşünülecek yazılarmı demeye geliyor.ama şu bir gerçekki evet rahatlıkla felsefeside kuvetli bir insanın düşünüp yazabileceği yazılar.ama böyle bir sonuca ulaşan insan içinde cehenneme gideceksin denirse tabiki insan bu açıdan sorgulamakta zorlanır. şimdi işin bir diğer tarafı gerçektende din korku salıyor,insanlara vadedilen güzeliklere korku ve azabı karşılaştırırsak korku çok fazla ağır basıyor. ayrıca hz. muhammed zamanında yani kuranı kerim ayetleri olşuştuğu zaman diliminde.en değerli takı gümüşmüdür.altının varlığı bilinmemektemidir. en değerli giyside ipekmidir yani ipek ozmanın şartlarında en değerli giysimidir bilinmektemidir. bunalrı sormamın nedenide ''insan suresi''nde vadedilen cennet ,ve cennete gümüş bilezikle,ipekten giysiler. bu kuranı kerimde değerli eşya diye geçiyorda mealciler gümüş bilezik,ipek giysiler demişse anlaşılabilir. lakin kurandaki tam manası buysa ozman o günün o zamanın şartlarında ve bilinebilirliğinde olan en değerli eşyalar sayılmış demektir.
  25. kardeşim soru gayaet basit ilk soru ''Hacer-ül Esved'' denilen bu taşın varlığı veya butaşın isminin geçtiği bir kelime kuranı kerimde varmı.yoksa sadece hz muhamedin hayatıyla ilgili hadislerden ibaretmi.soru bu ve diğer yorumlama sorusuysa bizler arapça bilmiyoruz ki arapça bildiğini idda eden yıllarını vermiş insanların bile yorumları farklılık gösteriyor konu aynı olsada söylemeler farkılı. diyorumki acaba bugün bilim birşey bulduğunda kuran yorumcularıda yeni meallerine bakın kuranın burasında yazan şu kelimede kuran bu konuyo işlemişmidir diyor olabilirmi böyle birşey.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.