Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

siya ewine

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    26
  • Katılım

  • Son Ziyaret

1 Takip eden

siya ewine - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir terör demişsiniz.bu durumda tanımınıza göre ulkemızde en buyuk sorun devlettır.bır de benım hıkayemı dınlemek ıstemışsınız.sızı tatmın eder mı bılmem ama öncelıkle şunu belırtmemde yarar var dıye düşünüyorum.benı sakın A veya B ideolojısını savunan bırı olarak değerlendırmeyın kafanızda. zıra boyle bı tutum kesınlıkle demokratık bır yaklaşım olmaz değer yargılarımda.Çünkü her şeyden önce devletlerın ve onu oluşturan halkların bellı ve tek bır ıdeolojıye sahıp olmaları eşıtlıkten,uzlaşmacı tavırdan, empatı kurmaktan oldukca uzak olan olgulardır. malesf kı halkımızın bellı bır kısmının bu konuda kesın hukumlerı ve sınırları vardır.ondan yana olan her zaman haklı,her zaman vatansever,farklı düşünce sunanlar ıse her zaman yok edılmye mahkum vatan haını olan ınsanlardır.tabı bunlar bızım ulkemızde normal karşılanıyor.ne de olsa sıyası hafızanın zayıf olduğu, devletın kendını vatandaşa karşı koruduğu bır ulkede bazı şeylerın kabul gormesı,yerıne oturması uzun surecler gerektıren durumlardır. Devlet en buyuk sorundur dedım yukarıda. bunu da şöyle acıklayayım:Yurttaşlarına hangı dını ınançtan ve etnık kokenden olursa olsun eşit yaklaşmayan, sureklı bellı ınanca veya ırksal kımlıge vurgu yapan, ıdeolojık duruşu olan, bır arada yaşamanın ortamını oluşturmayan bununla da kalmayıp bırbırnden uzaklaşması ıçın zamanında cok çaba harcayan bır devlet guvenılır bır devlet olamaz.boyle bır ortamda da ortalıkta hak arayan kımlığının peşine düşen horlanmaktan usanan çeteler doğar.Umarım bu kadarı yeterlı olmuştur.olayı dramatıleştırmek ıstemem onların da bır hıkayesı vardır derken bunu soylemek ıstemıştım tabı kı oraya gıdenler bu mazlum halkı oluşturan kesım olacaktır. ayrıca kurtlerın ulkenın belllı başlı kademelerıne yukselmelerı olağan bır durumdur.bunu bır ayrıcalık olarak sunmanız da aslında onları otekıleştırdığınız anlamı cıkarıyor bır nevı.sonuçta turkıye bır ulus devlet değildır bırcok etnık kımlığın bırarada yaşadığı kadim halklardan oluşur.yanı bu toprakların gercek sahıplerınden. Vahşetın karanlık sokağında insan, ya ası ışığın ya da koyu karanlığın ıslığını çalarak yurur.
  2. merak etme ben yazdıklarımı boş yere yazmam bellı bır bılgı bırıkımıne sahıp olmadan da başkaları gıbı laf olsun dıye konuşmam.samımılık payım oldukça yukseksen ınanmasan da. buna benzer yazılarla eleştırılecegımı bılıyorum tabıkı.teor dıyorsun sence teror kımdır ve ne iş gormektedır once bunu acıkla bana.belkı de senın teror dedıklerın benım ıçın başka ıfade şeklıne burunuyordur zıhnımde.kım bılır?bu konular boyle bı kac satır ahkam kesmekle konuşulmaz tarıhın derınlıklerınden sessız çığlıkları cıkarmak gerekır her şeyden once.ama tab kı bunlarla yuzleşmek her baba yığıdın harcı degıldır.unutma kı bu ulkede teror denılen ve lanetlenen dağdakı ınsanların da anlatacak bır hıkayesı vardır.tabı duyabılene.önce beynınızı kuşatmış zırhlara karşı savaşmanız gerekecek belkı o zaman sızınle daha ılımlı bır şekılde knouşabılırız fakat bunu ıstedığınızı hıç sanmıyorum alıştım nasıl olsa. kendını sutten cıkmış ak kaşık sanan zıhnıyetlere.....
  3. nedense bu sıtede benım yazdıklarım kişiler tarafından yasakalnıp konulmuyor ama bi başkasının hakaret dolu sozlerı bı guzel cevap olarak sunuluyo bızlere.ayıp ya kardeşim sana bu saatten sonra hıç bı şey dıyemem.yazdıklarını bı daha oku v e benımle oyle muhattap ol.benı neyle sucladıgının farkında mısın sen.kım olugunu sanıyosun.sankı bu ulkede bı tek sen savaştın tarıhın sızlere verılen sacma sapan bılgılerıyle donanıp bana cvp yazıyosun ya. admınler sızde şu adamın yazdıalrına kayıtsız kalıyosunuz ya şıkayetımı verecegım merak edılmesın.adama bak ya hangı cesaretle boyle bı yazıyı yolluyo bana senı n gıbılerın işi yaş arkadaşım o kadarını soyllıyım bu duygularla beslenen bı zıhnyetın gelecegını cok merak edıyorum bu kadar kın nefret dolu sozcukler neden.ama sen yolun otekı tarafına coktan gecmışsın sana ugurlar olsun benımle hıç bı şekılde muhattap olma bı daha.
  4. AKP nın Amerıkan emperyalızmın maşası olarak goren ınsanlara şunu da demek gerekır.Kendılerının dedığıne gore bır numaralı vatansever ve ABD karşıtı olanlar acaba neden bu emperyalızmın en saldırgan ve sevıyesız yuzunu temsıl eden güçlere(neokonlara) sempatı duyuyorlar?Amerıkan emperyalızmıne onurlu ulusal duruş boyle mı oluyor acaba?amerıkan ınsanlarının cıddıye bıle almadıkları bu ınsanları neden bızım ulkemızde en ıyı şekılde ağırlıyorlar hem de kendılerını mıllıyetcı kabul eden kışıler tarafından? bırılerını sert bır şekılde eleştırırken lafın bı ucunun da kendılerıne dokunacağını akıllarından gecıremeyen bu zatlar gerekırse neokonların isteklerı gıbı kuzey ırak konusunda en acımasız tavırlarını sergıleyıp kım ve ne için kanlar akıtmaya gıdeceklerını bılmeden(hıç sorgulamadan) bu vahşete ortak oluyorlar. Sonra da 'bu ulkede bazen bır somurgede yaşadığımı zannedıyorum' dıyebılecek kadar her an kan dokmeye musaıt ınsanlar apoyu neden asmadılar dıyerek de nasıl bır zıhnıyetın peşınde olduklarını cekınmeden sergıleyebılıyorlar ınsanlara.Ee tabı bu ulkede kım daha cok kavgacıysa kım daha cok oldurmeye eğımlıyse o kadar ulkesıne duşkun sayılıyor.Yapıcılıktan epey bı uzak olan bu soylemlerden herkesı barışçılığa en onemlısı de ınsanlığa davet edıyorum...
  5. siya ewine

    Derhal yeni anayasa

    Köşe yazısı yazmaya başladığımdan bu yana geçen yaklaşık 5 yıldır her fırsatta 'Yeni Anayasa'nın hazırlanması ve vakit kaybetmeden yürürlüğe konulması zaruretini anlatmaya çalıştım. Aslında, geçen yasama döneminde bunun yapılması lâzım gelirdi. Bu konuda gecikilmiştir. Zira, çeyrek asırdır Türkiye'nin önündeki en büyük engeli oluşturan bu gayrımeşru Anayasa'nın bir an evvel kaldırılması gerekir. Aksi takdirde, hiç bir köklü reformun ve değişikliğin gerçekleştirilmesi mümkün olamayacaktır. *** Bence Türkiye'de siyasî sistemdeki tıkanıklık ve istikrarsızlıkların temelinde, geçen yüzyıldan beri devam eden, aydınların halktan yabancılaşması, taklitçi ve şuursuz bir batılılaşmanın peşin hükümlü bir ideoloji hâline dönüştürülerek halka dayatılması yatmaktadır. Son iki asırdır Batı'daki gelişmeleri doğru teşhis edemeyen, pozitivizmi ve modernizmi en kaba şekliyle anlayıp Batı'yı gecikmeli olarak taklide çalışan bürokrat yarı aydınlarımız, milletin birikimini ve irfanını hiçe saymışlar; 'resmî ideolojiler' icat edip halka, bazen zor kullanarak darbelerle, çoğu zaman da hukuk yoluyla dayatmalarda bulunmuşlardır. Bu dayatmaların esas kaynağını ise anayasalar teşkil etmiştir . 127 yıllık bir anayasal tecrübeye, parlamenter geçmişe ve yarım asırlık bir demokrasi uygulamasına sahip olan Türkiye'de, anayasaların hiç biri millet tarafından, en azından milletin değer yargıları dikkate alınarak hazırlanmış değildir. Özellikle, son yarım asırlık 'darbeler dönemi'nde anayasalar, darbe sonrasında asker-sivil bürokratların hazırlayarak zorla millete kabul ettirdikleri 'antidemokratik metinler' şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu anayasalar, birbirlerine 'tepki' şeklinde hazırlanmışlar; bu yüzden öngörülen sistemin aksamadan işletilmesi mümkün olmamıştır. İfrat ile tefrit arasında dolaşan bu uç metinlerin uygulamasında istikrarsızlıklar ve krizler ortaya çıkmış; ya 'kuvvetlerin birliği ve temerküzü' ile (Misâl; 1924 Anayasası) veya 'kuvvetlerin infiradı' (ayrılıkçılığı) ile (Misâl; 1961 Anayasası) sistem kilitlenerek işlemez hâle gelmiştir. *** 1982 Anayasası, 'gayrımeşrû' bir hukukî metindir. Sadece bunun için dahi, 12 Eylül Cuntası tarafından yaptırılan bu gayrımeşrû ve antidemokratik Anayasa, mümkün olan en kısa zamanda yürürlükten kaldırılmalıdır. 'Kılıç zoru' ile iktidarı elde edebilirsiniz; anayasalar, kanunlar da yapabilirsiniz; fakat bunların meşrûiyetini asla sağlayamazsınız. Asıl ayıp olan, normal demokrasiye(!) geçildikten 57 yıl sonra dahi bu gayrımeşrû anayasanın yürürlükte bulunmasıdır. Bundan da, Türkiye'deki rejimin ne derece sınırlı bir demokrasi uygulaması olduğu anlaşılmaktadır. Anayasaların meşrû olmayan vazıları (koyucuları), kanunları vaz'eden milletin meclisine ve millî iradeye güvenmedikleri için, anayasaları çok teferruatlı ve sert (değiştirilmesi zor) metinler şeklinde hazırlamışlardır. Türk Anayasaları, özellikle hâlen yürürlükte olan 1982 Anayasası, çok ayrıntılı, katı, sert, merkeziyetçi ve sınırlayıcı hukuk metinleridir. 1982 Anayasası, antidemokratik bir anayasadır . Temel hak ve hürriyetler tümüyle sınırlandırılmıştır. Özellikle düşünce, düşünceyi ifade, din, vicdan ve ibadet hürriyeti önemli ölçüde tahdit edilmiştir. Laiklik anlayışı, -gerekçedeki ikaza rağmen- din ve vicdan hürriyetini ortadan kaldıracak şekilde yanlış vaz'edilmiştir. 1982 Anayasası, parlamenter sisteme göre hazırlanmış, ancak Cumhurbaşkanı'na bu sistemle bağdaşmayan yetkiler vererek, yetki-sorumluluk dengesini alt üst eden; çok ayrıntılı olmasına rağmen sistemin işleyişinde boşluklar bulunan; kuvvetlerin (erklerin) birbirlerinin alanına müdahale ettiği, 'devletçi' ve 'merkeziyetçi' bir anayasadır. Mevcut anayasada, Millî Güvenlik Kurulu gibi yarı bürokratik bir kurul, Bakanlar Kurulu'nun, yürütmenin ve bazı durumlarda TBMM'nin üstünde tasarlanmıştır. Silahlı Kuvvetlerin statüsü ve yetkileri hususunda tartışma vardır. Gene bu anayasada, Kuvvetler Ayrılığı prensibi işletilememiş; 'yargı bağımsızlığı' tam olarak sağlanamamış; bazı yüksek yargı kuruluşları, yasama ve yürütme organlarının üstüne çıkarılmış ve 75 yıllık metruk bazı kanunların ve darbe kalıntısı hükümlerin anayasa teminatı altında muhafazası sağlanmıştır. *** Kısaca, 1982 Anayasası, Türkiye'nin önünde, gelişmesini engelleyen bir ayakbağı durumunda bulunmaktadır. Artık bu gayrımeşru ayakbağı kaldırılmalı ve yerine 'milletin iştirakı' ile millet temsilcileri tarafından hazırlanmış bir 'Yeni Anayasa' yürürlüğe konulmalıdır. Hasan Celal Güzel(Radikal)
  6. botan kardeş düşüncelerinizi paylaşıyorum ama bu konuda ne yazık ki hiçbir şey yapamayacağınızı da(insanların önyargılarını kıramayacağınızı) malesef üzülerek söylemek istiyorum. İnsanlara bir şeyleri açıklamak gerçekten zor bu ülkede. en iyisi boşuna cok uç noktalarda yazan kişilere cevap yazmayın ne de olsa bu kişiler sizi dınlememekle kalmayıp düşman da ilan edebilirler.Daha ılımlı daha paylaşımcı fikirler öne süren insanlarla düşüncelerimizi paylaşmak her zaman yararımıza olur diye düşünüyorum.Yıne de sizin için doğru olduğuna inandığınız şeyı yapmakta hürsünüz her ne kadar bu farklı yerlere çekılmek ıstense de. çok mu karamsar oldum bu ülkede acaba?
  7. AKP nın ulke genelınde buyuk bır sıcrama yapması elbette beklenmedık bır netıceydı.Ozellıkle guney ve dogu ıllerınde bu kadar yuksek bır oranın ortaya çıkması şaşırtıcıdır. Fakat bunlar AKP nın 4.5 senedır gorevını cok ıyı yerıne getırdığı anlamını ıfade etmez.bunda cumhur başkanı secımlerı, anayasal değişiklerin gundeme getırılmesı gıbı magdurıyetle bıten netıcelerın AKP ye oy getırdıgı herkesın kabul ettığı bir gercektır.yanı aslında ulke genelındekı duşunce bu yondedır.halkımız artık refah ve barış ıstıyor ulkesınde muhtıraların baskıların savaşların kurbanı olmak istemıyor.Ak partınn bu konuda pek de onemlı adımlar attığını soyleyemyız buna karşın diğer partılerden daha ılımlı bır polıtıka surdurmuştur. diğer taraftan DTP için kullanılan bazı basmakalıpların değişeceğinğ de umut edıyorum.ulkemızın kanayan yarası olan bu savaşı elbette kı onlar da istemıyor ve desteklemıyorlardır.avrupa konusuna gelınce tabı kı de kurt sorununu acık ve carpıcı bır şekılde gozler onune seren bu partı dılerım meclıste de oncelıkle bu konu üzerınde durur. oradakı halk artık ekonomık ozgurluğunu elıne almaktan yana kımse savaş derdınde değil onlar yaşam mucadelesını zor bır şekılde verıyor bunu sağlamak ıçın de her şeyden once onların sesı olacak bır guce gerek var.lutfen bunu kımse başka taraflara çekip halkın zaten ağır olan yukune bu yuku de yuklemesınler.zıra bu yuk çoktandır sırtımızda ve yorulduk artık taşımaktan....
  8. CHP ve MHP nın secım sonucunda husrana ugradığını rahatlıkla soyleyebılırız.fakat DTP lıler ıcın bunu soylemek o kadar da yerınde bır soylem olmasa gerek.Bilindiği uzere bağımsız mılletvekıllerı uzun sureden sonra ılk defa meclıste grup oluşturabılecek seviyede sayısal bı çoğunluğu elde ettıler. Bu elbete kı takdır edılmesı gereken bır husustur. Ayrıca bu partının de dığerlerı gıbı mıllıyetcı duyguları baza alarak seçıme gıttiklerını düşünmüyorum.burada kabul edılmesı gereken en onemlı unsur, ülkemızde sesını duyurmaya calışan vatandaşların demokratık yollarla oluşturduğu bu partı ülkemızın huzuru, barış ve kardeşlığımızın bolunmezlık ılkesını korumak ıçın meclıse gırmışlerdır.Varolmak, unutulmamak, ses oluşturabılmek ısteyen tum halklara seslenen bır düşünüştür bu.Dilerım meclıste kazandıkları bu başarının hakkını vererek yandaşlarının ısteklerını dıle getırebılırler.
  9. Sizi anlayabiliyorum.aslında kurtuluş gayemiz açısından pek de uzak düşünmüyoruz birbirimizden.Siz hayatı anlamlı kılabılmek, hayatın dışında olmamak için dine sığınıyorsunuz ben ise içimden söküp çıkaramadığım bu olguyu kabullenmemekte ısrar ediyorum.Kendi varoluşum için ondan kaçıyorum.bu bir şekilde hayata tutunma çabası... Söylesenize bi insanın, parçası olduğu bir varlıktan böylesine kaçmak istemesi,ruhunun derinliklerinin sahibi olan o bütünden bu kadar ayrı olması neyle açıklanabilir. Belkı de kendisi olabılmek için onu unutmaya muhtaç bu ruh. Ya da ancak onun sayesınde kendisi olabılıyor insan.....
  10. 'Yalnız yaşamak için bır hayvan veya tanrı olmak gerekır.Yıne de üçüncü bir durum var kı ıkı durumda bırden olabılen:Filozof.' 'Kişisel acı bir nimettir, varolmanın acısını karşılayabilmek için girilen bir eğitim sahasıdır.' NIETCZSCHE.İçinde bütün meselelerını halletmış,maddesının otesıne gecmış,orada gozumuzun onunde bır yıldız uzaklığıyla parlayan bır ruhun saltanatını yaşayan buyuk dahı.... bu buyuk ruhun etkılendıgım en onemlı yonu can sıkıntısı ve ruh bunalımlarını bu kadar asıl ve bu kadar üstün şeklyle hayatı boyunca yaşamış olmasıdır. 'Acılarım derınleştıkçe, içimde bu acılardan garıp bır haz alma duygusu gelışıyor.' Fakat yıne de belkı yaşamda kendısıne duşenı yaptığını sandıgı için yalnızlığının bulanık labırentınde kaybolan bu dahı, huzuru derınlerde buluyordu.Ya da her şeyden ve herkesten sıyrıldığı, kendi köşesine çekıldığı içindi duydugu huzur.Onun da sırları vardı.Hatta kendi yokluğunda olsa bile buna eriştiği için mutlu ve rahat ayrıldı hayattan.kim bilir?ve insanlardan ayrılırken onu anlayacaklarnı hissediyordu.Fakat onu anlaya bilmek hiçte kolay değil... Yaşamının ayrı dönemlerinde büyük ölcüde etkilendiği Voltaire,Schopenhaver,Richard Wagner,Schumann,Dostoyevski gibi önemli şahsiyetleri bilmeden onun düşüncelerine ulaşmak inkansız gibi... 'CAN SIKINTISI VE ACIDIR VARLIĞIMIZ'
  11. herşey bu kadar basıt galıba sızın için.yaşamımıza dın gırdı ve bız huzur ve refaha kavuştuk.soylesenıze dının bızlere yukledıgı bı yıgın şey olmasaydı ınsanlık ıçın ne eksık olurdu.herkes tanrı yı ıçınde yaşar bunu kabul edıyorum ama bunu herkesın aynı şekılde yaması zorunlu olan gorevler halıne getırmek bıraz bencıllık olmuyor mu?belkı de herkesın kendısıne gore bı tanrısı vardır ve ona benlıgını farklı şekılde sunmak ıster.illahı namaz mı kuran mı?
  12. Din olgusu, aslında insanlığı yozlaştırdı ve zayıflattı. ama onu gelıştırdıgını ıddıa ettı.Bilinmeyene karşı tehlıke,endişe,rahatsızlık,suçluluk duygusu aşılayarak hayatı içinden çıkılmaz bır sınav maratonuna mahkum ettı. İnsanlık için de bilinmeyeni bilinir kılmak işi kolaylaştırdı, dinginlik,sevinç ve dahası bir guç duygusu yarattı.Bilinmeyeni açıkladıkları bu yaklaşımda bilinen o kadar ıyıydı kı gerçegın yerını aldı. sonuç:arzu edılen bu neden gıttıkçe daha baskın bır hal alıp bır sıstem içerısınde yogunlaştı ve tum degerlere hakım oldu.Diğer neden ve açıklamaları ise silip yok etti.bunu daha kolay yapabılmek içinse gunah ve ceza sıstemını yarattı. İnsanlık bu cambazlık oyununun ıcerısınde ınsan olabılmenın ozellıklerı unutup, vasıflarını bır kenara ıttı ve kutsanmış bu degerlere köru körune baglandı. yaşamdakı amaclar yerıne hayat, yaşam amacı uzerıne kuruldu.
  13. bır an once yuksek dunya yaşamına ulaşmalıyız.__cok daha alçak ve gerçek olanın yerıne!__mı demek ıstıyor sunuz?yoksa sokratesın dedıgı gıbı 'yaşamak uzun süre hasta olmak anlamı taşır' soylemı mı fıkırlerınızı ozetler?bılmıyorum ama bana bu duşunce tembellıgımızın arkasına saklanıyoruz hıssını uyandırır hep.sankı bu dunya sadece ruhumuzu kotu duşuncelerden sakınmak,ya da şoyle soyleyeyım sadece 'ruhumuzun huzuru' ıçın yaşamak zorunda kaldığımız bır goruntu dunyasıdır.gerçek yaşam ise uzun bır gerılım ve belırsızlık işkencesı sonrası kesınlık kazanacak ote taraftır. içimizdeki korkuyu bu şekılde uysallaştırıyoruz ve tembellığımızın arkasına bu gerekçelerle sıgınıyoruz.şunu da bılmek gerekır kı ruhun dınlenmemesı,huzur aramaması durumunda kişi yaşamı ve onun getırdığı gizemleri keşfeder.
  14. evet.İlahi varlık.Yaratılış gereği tüm iplerin sahibi, ruhumuzu engin bir öğrenme isteğiyle doldurup bulanık hisler labirentinde kendimizi ve onu bulma çabalarımııza göre bizleri sınayacak olan ve sonunda ona yöneleceğimizin tek kaçınılmaz yol olduğunu bilip, hakikat arayışlarımıza hülyalı bir sessizlık ıçınde şahit olan yüce ruh! insanlığın onu yargılamak ve doğasının emsalsizliğini anlamak gibi bir seçeneği yok.aslında o varlığına körü körüne inananlardansa cesaretle sorgulayan ve aklını kullanarak inananları tercih eder. Ondan en uzak olduğumuzu sandığımız bir anda bulanık,ıslak nefesini alnımızda duyarız.Ömrümüzü idare eden kudretler, arzularımıza ne kadar uygun olurlarsa olsunlar, bizi ondan kurtaramazlar. Elbette ki bu hüsranlı ve uzun karanlık yolda yürürken yaşam nedenimizi bilirsek neredeyse bütün niçin ve nasıllarla baş edebiliriz. okuyan arkadaşlara soruyorum nedenleri ve nasılları sorabilecek kadar cesaretli misiniz.Yoksa siz zaten her şeyi onun halledip bize sadece inanmak seçeneğini bıraktığını mı düşünüyorsunuz?
  15. yasak elma ile cezanın ve kötülüğün mekanizmasını kendi elleriyle yaratan Tanrının,özgür iradeye yüklediği sorumluluk altında ezilen insan, kendini kendinden başka hiç kimsenin yargılayamayacağından habersiz, yasak elmayı yediği için hala kendini cezalanırıyor.Halbukı yasak elmayı yaratan o.Demek ki Tanrının merakı seçımımızde.Kendi seçimimiz için kendimizi yargılamayı ve cezalandırmayı bize bırakmış.Zaten öyle şeylerle uğraşamaz,sıkılır Tanrı.Onun merakı sadece seçimimizdedir. Sonsuzlukta kendine akıl almaz eğlenceler yaratmakta üstüne olmayan tanrı,öyle şeyler düşünür ve yaratır kı onun önünde hayranlıkla, korkuyla tıtrerız.O her şeyı onceden bılmeyı secmez, bundan sıkıcı daha ne olabılır kı?Aptal değildır Tanrı.Yrattığına özgür irade verip eline yasak bir elma tutuşturuverır ve tahtına kurulur,gösteri başlamıştır.Tanrı elınde kocaman bır popcorn, merakla seyreder.Ne gösterıdır ama herkes bırbırını yer.İyı içindekı kotulukle, kotuluk içindekı ıyılıkle savaşır ve nedense bu savaş çok eglendırır Tanrıyı. 'Neden?' dıye sorarsın cevap vermez cunku cevap verme zorunluluğu yoktur.O normal yemek yemez, yaşamla beslenır, yanı yarattığını yer.B utun bu vurdumduymazlık maskesıyle , yarattıığının gösterısını seyrederken de, kötuluğu kendı ıstegı, kendı özgur ıradesıyle yenmesını, yok etmesını bekler ınsandan.....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.