Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

uahmet53

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    8
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İletiler gönderen: uahmet53

  1. İsrail Devleti 1948 yılında kuruldu. Yani gerçekten Abdulhamit büyük iş başarmış olmayan bir devletin teklifini reddederek :) Abdulhamit'İn tahtta olduğu yıllarda, bu israilin olduğu topraklarda bırak teklif yapmayı. Muhtar seçecek kadar yahudi yaşamıyordu.

     

    Evet o zamnlarda Filistin topraklarında yahudi yasamıyordu bunun sebebide Sultan Abdulhamiddir.

     

    Bir aralık İstanbula Avusturya'nın Mussevileri'nden ve Siyonistler'in erkanından bir zat(Thedor Herzl)geldi.Tercüman Münir paşayı ileri sürerek Kudüste bir musevi yurdu tesisine müsade istedi.Bu müracat ,Siyonistler namına icra ediliyor ve işin arkasında meşhur bankerlerden(Rochild) bulunuyordu.Talebin esası şu idi:

     

    Filstinde hükümetin emir ve ferman edeceği bir mahalde Musevi köyleri tesis edilecek ,hükümet arzu ederse bu köylerde islam haneleride bulunacaktı.Yabancı ülkelerden bu köylere gelecek olan yahudiler ,devletin kanunları ve düzenine tabi olacaklardı.Buna karşılık hükümete dış borçlar konusunda hizmet ve kolaylıklar arz edeceklerini ve bunun için yazılı ve geçerli güvence verileceğini söylemişlerdi.

    Ama yahudiler sistemli çalışmayı muvaffak edebilecek bir çok kuvvetlere sahip bulunuyorlardı.Para onlarda idi.Milletler arası ticaret münasebetleri'nin en önemlileri kontrolleri altındaydı.Avrupa basını ellerinde idi.Dünyada diledikleri fırtınayı koparabiliyorlardı.Önce dünya basınını harekete geçirdiler,sonra osmanlı topluluğunda Abdülhamid aleyhine mevcut bütün şartları birleştirme yoluna girdiler.O ana kadar tamamen başı bozuk bir hareket olan meşrutiyetçilik,birden bire disiplini bir saldırı halini almaya başladı.Osmanlıcılığın kozmopolit havası içinde yetişmiş olan Abdülhamid düşmanlarını hedefe doğru yürütmek güç olmadı.

     

    Birde hani derler ya tatlısu milliyetçileri diye. bu türde böyle. Hem ben milliyetçiyim diye gezineceksin, hem ittihat terakkiye düşman olacaksın. Milliyetçiliği türkiyeye getiren ittihat terakkidir, Türk milliyetçiliğinin ve Turancılığın babası ise Enver Paşa.

     

    Hem ben Turancıyım diyeceksin. Hem Turan fikrini uygulamaya kalkan tek lidere düşman olacaksın .

     

    Afedersin ama milliyetcilik akımı Osmanlı devletini parcalayan akımların basında geliyordu ve Enver pasada Osmanlı devletinin yıkılması icin diger milletlerin ekmegine yag surdu.Ayrıca Osmanlı Devletinin ciahn harbine katılmasına neden olan Enver pasanın hayal gucuydu.bunu kimse inkar edemezz..

  2. ben cok bişi demeyecem ama gercekten ulkeyi cok ii yonetmis bir sultan imis Sultan Abdulhamid. ve İT nin bir kac liderinin soyledigi bir kac yazıyı ekleme istiyorum.Onlar ozamn onu indirdikten sonra pismanlıklarını bu sekilde dile getirirken suanda kendini tarihci veya adam zannedenlerin Sultan Abdulhamid hanı kotulerken neye dayandıgını bilmiyorum ve anlamıyorum keske anlayabilsem..

    Rıza Tevfik de Sultan Abdülhamid'e karşı çıkanlardan; hatta, kendi ifadesiyle, 31 Mart komplosunu tertipleyenlerden biri. Seneler sonra Sultan Abdülhamid'den "özür dileyen" bu şiiri yazmış.

     

    Necip Fazıl Kısakürek bu şiiri 1947'de Büyük Doğu’da yayınladığı için bir süre hapis yatmış. Rıza Tevfik’in hastane yatağında şunları söylediği naklediliyor:

     

    "Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyle aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han'a edilen iftiraları tesbit gayesiyle yazdım. 31 Mart vakasını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. 31 Mart'ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart'ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın."

    Meşhur Dr. Rıza Nur Sultan Abdülhamid'e karşı çıkanlardan; hatta hatıralarında Sultan Abdülhamid aleyhine yer yer ağır ifadeler var (Dr. Rıza Nur ile şiiri yazan Rıza Tevfik farklı şahıslardır). Buna rağmen Cumhuriyet dönemini anlatırken şunları yazmaktan kendini alamamış:

     

    "Hürriyet imha edildi. Yeni bir zulüm ve istibdad dönemi başladı. Bu zulüm ve istibdad Abdülhamid'inkinden de İttihadçılarınkinden de dehşetli oldu. Zavallı Hamid kaç kişiyi asmıştı. Hiç...Hele hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı. Bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalıştı idi. Bu devre bakınca insan Abdülhamid aleyhine kıyam ettiğine utanıyor." (c.4, s.1503)

     

    "İttihadçıların halini görünce Abdülhamid aleyhine çalıştığıma utanmış, ne büyük günah işlemişim demiştim. Bunu görünce Abdülhamid'e de İttihadçılara da rahmet okuyor, aleyhlerine çalışmakla ettiğim günahların affını Allah'dan diliyorum." (c.4, s.1513)

     

    Bkz. Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Altındağ Yayınevi, İstanbul, 1967.

     

     

    ve birde Yılmaz ÖZTUNA'nın 7 yıl once Sultan Abdulhamid Han hakkında yazdıgı bir yazıyıda eklemek istiyorum umarım anlamıssındır kimi savundugumu

     

    SULTAN ABDÜLHAMİD

     

     

    İkinci Sultan Abdülhamid, dün İstanbul’da, ölümünün 88. yıl dönümü vesilesiyle anıldı. 32 yıl, 7 ay, 22 gün hâkan-halîfe olmuşsa da, devleti şahsen yönetmesi 30 yıl, 5 ay, 9 gündür. 27 Nisan 1909’da tahttan indirilip Balkanlı eşkıyanın yağmasına açılan Yıldız Sarayı’ndan ayrılırken; “Devleti 10 yıl idare edebilirlerse bir asır idare ettik diye sevinsinler.” keramete benzer tarihî sözünü söyledi. 10 Şubat 1918 günü saat 15’00’te Beylerbeyi Sarayı’nda öldü. 75.5 yaşında idi...

     

    İttihadçılar, Doğu Anadolu’da Ermenilere bugünkü 23 ilimizi vermediği için “Kızıl Sultan” (Le Soultan Rouge) diyen Fransız tarihçisi Kont Albert Vandal’ın bu sözünü, tahttan alınan Sultan Abdülhamid hakkında kullanırlarken, artık bundan vazgeçmişlerdi. Hükümdarı tahtta bıraksa idiler Balkan Savaşı çıkmayacağını, Dünya Savaşı çıksa bile kesinlikle katılmayacağımızı artık anlamışlardı, biliyorlardı. Aleyhinde vagon dolusu yayın yaptıkları eski hükümdara, tahttaki imparatorlara mahsus devlet cenaze töreni düzenlediler. Hıçkırıklarla cenazeyi izleyen İstanbul halkı, böyle istiyordu. Şehzadelerin arkasında, başkomutan vekili Enver Paşa, başı toprağa eğik, büyük üniforması ile, İttihadçı arkadaşları arasında yaya yürüyordu.

     

    Halkın gözyaşları, Cennet-Mekân için değildi. Bir daha avdet etmeyecek o haşmetler, o şevketler, o debdebeler, o satvetler içindi. Bir büyük millet, 2 500 yıllık gayretinin eseri olan Cihan Devleti’nin batışına ağlıyordu. Osmanlı milleti, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurup tarih sahnesinden çekilecektir. Batarken bile böyle bir eser oluşturacak kudrette idi.

    Gelmiş geçmiş en büyük devlet başkanlarımızdan biri ve bir diplomasi dehası olan Sultan Abdülhamid’in değerini bugünkü kuşaklar biliyor... Osmanlı’yı Cumhuriyet’in alternatifi ve Cumhuriyet’in gökten zembille indiğini sananlar, Osmanlı ile Cumhuriyet’i beraberce kucaklamak yeteneğinden yoksun olanlar hâlâ mevcuttur. Bunlar, Sultan Abdülhamid’in tarihî şahsiyetini sergilediğim için bana zarar da verdiler. Türkiye’de gerçekleri söylemek kolay değildir. </B></B>

     

    Yılmaz Öztuna Türkiye 13.02. 2006

  3. Sultan Abdülhamid Hân niçin tahttan indirildi?!.

     

    Necip Fazil Bey rahmetlinin ifadesiyle: “Mesrutiyet, bir takim fikirsiz Makedonya kabadayilarinin ruhuna gem takmis ve kör hamlelerini istismara yol bulmus teskilâtli Yahudilik, Masonluk ve Dönmeligin eseridir!..” Ittihatçi çete bu sekilde Ikinci Mesrutiyet hareketini basarmis fakat zamanin pâdisahi Ikinci Abdülhamid Hân’i devirememisti!.. Hem Sultan Hamid, hem o dönemin devlet adamlari iktidarda idi!.. Halbuki gaye, ne Kanun-u Esasî’nin (Anayasa) tekrar yürürlüge girmesi, ne Mesrutiyet’in ilâni, ne de Meclis-i Meb’ûsân’in açilmasiydi... Bunlar birer vasita idi ve bu vasitalardan istifade ile Sultan Hamid devrilecek, Pâdisahin Islâm âlemindeki hilâfet politikasi yok edilecek, Devlet-i Aliyye yagma edilecekti...

     

    Bize düsman ser kuvvetler bu gaye ile Ittihatçi çete efradinin elinden tutmustu amma, Mesrutiyet’in ilânina, Meclis-iotarih41.jpg (47760 Byte) Meb’ûsân’in açilmasina ragmen Sultan Ikinci Abdülhamid Hân hâlâ mevkiini muhafaza ediyordu. Üstelik millet çogunluguyla padisahi seviyordu, ordu, mühim ekseriyyeti ile Pâdisaha bagli idi, “Hareket Ordusu” Kumandani Mahmud Sevket Pasa, Meclis-i Meb’ûsân Baskani Ahmed Riza Bey’e söyle diyordu: “Ben maiyyetimdeki askeri, mesrutiyet ve pâdisahi kaldirmak isteyenleri te’dib edecegiz (cezalandiracagiz), Pâdisahin ve milletin cani tehlikededir diyerek buraya getirdim. Hal’in (Pâdisahi tahttan indirmenin) bizim tarafimizdan vuku’ bulacagini asker duyarsa isyan eder, mahvoluruz.” Milletvekilleri ise, Yildiz Sarayi’nin “Tûlânî Merasim Salonu”nda 31 Aralik 1908 Persembe günü verilen ziyafette birbirini çignercesine Pâdisahin elini etegini öpmüslerdi, koyu bir Sultan Hamid düsmani olan o devrin ünlü kalemsoru Hüseyin Cahid (Yalçin) hâtiratinda: “Abdülhamid ile görüsen Avrupalilar, onun pek çekici ve baglayici bir nezaket ve sahsiyyeti oldugunu ötedenberi yazarlardi. Bunu dalkavukluga ve menfaatperestlige hamlederek inanmazdik. Fakat bu gece Abdülhamid’deki büyük cazibeyi ben yakindan gördüm. Ziyafet sonunda hemen bütün mebuslarin/milletvekillerinin kalbini kazanmisti” diyerek bu gerçegi itiraf etmistir!.. Sultan Abdülhamid Hân’in saltanati boyunca (1876–1909) kazandigi bu muhtesem nüfuz ve itibar, Ittihatçilari korkutmus ve iste onlar, bütün gayretlerine ragmen sekiz buçuk aydir Pâdisahi devirmeye muvaffak olamamislardi!..

     

    Halbuki, Ittihad ve Terakki adli çetenin basindakilerin ekserisi masondu ve bu masonlarin kayitli bulundugu loca Sultan Abdülhamid Hân’in tahttan indirilmesine çoktan karar vermisti!.. Masonlar bu kararla Ittihatçilara yardimci olmuslar, tiyatro oyununu andiran bir merasimle (tekris) yemin ettirmislerdi!..

     

    Gizli anlasma!..

     

    Sevr’e kadar, düsmanlarimizin aleyhimize yaptiklari –elimizde bulunan bes gizli antlasmaya göre– gayeleri: Milletin ve devletin haklarini titizlikle koruyan, düsmanin bütün mel’anetlerini en ince teferruatina kadar bilen ve aldigi fevkalâde tedbirlerle, bu arada bizzat elindeki “Yildiz Istihbarat Teskilâti” çalismasiyle koskoca Osmanli Imparatorlugu’nu (Adriyatik’ten Bagdat’ta, Kuzey Karadeniz sahillerinden Orta Afrika’ya kadar) bütün iç ve dis düsmanlara ragmen ayakta tutan Sultan Ikinci Abdülhamid Hân devrilecek ve sonra... Ve sonra Yahudi Filistin’e yerlesecek, Pâdisahin Islâm âlemindeki taa Çin’e kadar uzanan büyük nüfuz ve itibari yok edilip Ingiliz emperyalizmasi hâkim olacak, Moskof, gözünü diktigi “Bogazlar”i alip Akdeniz’e inecek, “Türkiye’nin mirasi üzerinde Almanya’nin haklari”ndan bahseden Almanlar, Ingilizleri alt edip Anadolu ve Mezopotamya ile beraber Hindistan ve Misir’a sahip olacak, biri surayi, digeri burayi zaptedecek... Velhasil muhtesem Imparatorlugumuz yikilip gidecekti!..

     

    Asirlardan beri bu gaye pesinde kosan düsman, Tanzimâtçisini da, Yeni Osmanlisini da, Ittihatçisini da zaman zaman hep bu gaye ugruna besleyip bagrina basmis bu gaafilleri veya hainleri kendi usullerince ayni gaye ugruna yetistirmistir!..

     

    Tanzimâtçidan Yeni Osmanli’ya, ondan da Ittihatçi’ya intikal eden bu gaflet veya ihanet nihayet netice vermis, tarihimize “irticâ” diye geçen Rumi: 31 Mart 1325, Milâdî 13 Nisan 1909 olayi sonunda Sultan Ikinci Abdülhamid Hân al-asagi edilmis, kendi ifadesiyle: “........ fimabaad (bundan sonra) ne pâdisahligin ve ne de hilâfetin ehemmiyeti kalmayacaktir. Zannedersem ben, hateme-i müluk (pâdisahlarin sonu) olacagim” demis ve gerçekten ondan sonra gelen kardeslerinden Suldan Resad (1909–1918) Ittihatçilar elinde esâretten bir saltanat sürmüs; Sultan Vahideddin (1918–1922) ise bahtsiz bir Osmanoglu olarak yurt disina hicret edip hayatini gurbette tamamlamistir!..

     

    Ve sonrasi...

     

    91 yil evvel 27 Nisan 1909 Sali günü “Meclis-i Millî” denilen içlerinde pek çok hainin de bulundugu Âyan/Senatör ve meb’ûsanin/milletvekillerinin bulundugu topluluk “tamamen uydurma, iftira, yalan, efsane saheseri” bir fetvâ ile Abdülhamid Hân’i tahtindan indirdi!.. Böylesine bir fetvâya Fetvâ Emini Haci Nuri Efendi bütün tehdit ve tazyike ragmen muhalefet ederek meslek-i ilmiyyenin haysiyyetini korumustur. Mevlâ râhmet eyleye...

     

    Sultan Ikinci Abdülhamid Hân’i tahtindan indirenlerin basinda Talât Pasa vardir. Mason, hem de Üstad-i-a’zam derecesinde mason olan bu Talât Pasa için Falih Rifki Atay: “Imlâsini bizim düzeltecegimiz kadar Türkçesi vardi” der!.. hamid2.jpg (31483 Byte)Iste bu masonun basinda bulundugu çete, “tamamen uydurma bir fetvâ” ile Abdülhamid Hân’i devirdikten sonra, yeni bir “afvolunmaz hatâ”, “silinmez leke” ile, içlerinde ünlü bir Yahudi’nin, bir Ermeni’nin ve iki de karanlik islerin adamindan kurulu bir heyeti, “Osmanli tarihinde tek bir misli olmayan fâcia” ile Müslümanlarin Halifesi olan alti yüz yillik Osmanli devletinin hâkanina göndererek tahttan indirildigini bildirmekten utanmadilar!.. Ve sonra da ayni günün gecesinde alelacele bir kararla Selânik’e gönderdiler!.. Yirmi dört kisilik maiyyetiyle çok zor sartlar içindeki bu yolculugun ne müdhis bir eziyet içinde geçtigine dair pâdisahin kizlarindan Sadiye Sultan (1886–1977) ile Ayse Sultan’in (1887–1960) yayinlanmis hâtiralarinda ibretle okunacak sayfalar vardir!..

     

    O tarihe kadar pek çok pâdisah hal’ edilmis/tahtindan indirilmis, hattâ Ikinci Osman/Genç Osman (1618–1622) ve Abdülaziz Hân (1861–1876) gibi öldürülenler olmus, fakat Istanbul disina sürgün edilen pâdisah olmamisti!.. Hareket Ordusu basinda Istanbul’a giren ve Abdülhamid Hân’in “büyüklügü” sayesinde müdhis bir lüpçülükle zafer (!!!) kazanip tam bir diktatör kesilen Mahmud Sevket Pasa bu sürgün isini plânlayan kimsedir!.. Sultan Hamid bu nankörün tertibi, oyunu ile Selânik’e giderken, Istanbul’da korkunç bir soygun baslamis, daha evvel kaydettigimiz bu korkunç soygun tarihimize “Yildiz Yagmasi” diye geçmis ve bu “yagma”dan kurtulabilen yalniz Yildiz Kütüphânesi olmustur!..

     

    91 yil evvel 27 Nisan 1909 Sali günü baslayan Abdülhamid Hân’in Selânik’deki sürgün hayati 1912 yilinin 1 Kasim Cuma gününe kadar üç sene, alti ay, üç gün devam etmistir!.. Bu üç buçuk yillik sürgün hayatinin zorluklari, istirabi, hüznü ve üstelik servet gasbi basta Mahmud Sevket Pasa olmak üzere, Ittihatçi çete basindaki sergerdelerin yüz karasidir!..

     

    Bu haftaki yazimizi Ali Riza Alp’in bir cümlesiyle noktalayalim: “Abdülhamid’i kötülemek cehalettir.”

     

     

     

    Kaynak: Milli gazete, 28.04.2000

  4. peki cevap verebilirmisin onun yerinde kim olsa daha iyi bi sonuc alabilirdi devleti ondan oncekiler o duruma getirdikten sonra??

    ayrıca onun padisah oldugu zamanlarda kendilerini okumus zanneden bi kac grup vardı.sultan Abdulhamit evet mesrutiyete karsıydı o zamanlar cunku devlet sadece bir milletten olusmuyordu bir cok milletten olusuyordu.Osmanlı Devletinin tum devletlerden ayıran yanıda buydu.Acaba İngiltere parlementosunda o zmanlarda bir alman yahut yahudi varmıydı??yada alman parlementosunda bir Türk hic gorulmusmudur??ama o zamanlarda Abdulhamit dusmanları Avrupada okumus!! alimler mesrutiyeti ilan ederek devletin omrunu kısaltmıslardır, cunku bir devletin mebusları farklı farklı ırklardan oldugu zaman o devlete yabancı guclerin karısması kacınılmaz olur..buna ragmen 1. mesrutiyeti denenmesi icin ilan etti ve Sultan Abdulhamit devlete zarar verecegini dusunerek mesrutiyeti kaldırmıstır.

    Sultan Abdulhamiti tahtan indirmeye gelenler arasında kimler vardı peki??hepsi azınlıklar icindeydi..soylermisin kim ondan daha iyi idare edebilirdi o sekildeki bir devleti yada nasıl idare edilebilrdi??

  5. Arkadaslar keske gercekten İslamın ongordugu gibi yasasak..

    ama merak ediyorum kac kişi İslamın ne ongordugunu biliyor?olay malezya olmak felan degil.zaten malezya gibi olamaz olmazda.ama bu sekilde sagcı solcu catısmaları yuzunden kesinlikle en ii sekilde olamayacak Türkiye.

    herkes istedigi gibi yasasa istedigi dini ozgurce istedigi yerde yasasa. islamın ilkelerinde oldugu gibi kimse kimseye zarar vermese hakkını yemese. ac gozlu olmasa. zenginler ihtiyacından fazlası olanları fakirlere verip onlarında kotu isler yapmasını engellese ve aynı zamanda bu sekilde kendi guvenliginide saglasa. catısmalar olmasa.

    islamın ongordukleri bunlar.hanginiz acaba bunların olmasını istemiyor??solcunuz mu sagcınız mı? muslumanınız mı ateistiniz mi hristiyanınız mı yahudiniz mi??

    bir kesimin dedigi gibi Turkiye Malezya mı oluyor??neden diyor bunları.muslumanlar egitimlerini istedigi gibi alabilecekler die mi?yoksa bazılarının isine gelmedigi icin mi??

  6. Ben oncelikle baska bi yerden aldıgım bir yazıyı eklemek istiyorum ve sonrasında yorumumu yapacagım

     

     

     

     

    Atatürk gercekten buyuk isler basarmıstır.

     

    ama bi kac seyi bilmem gerek

     

    kim biliyor Atatürk'ün Mehmet Akif'in vefatından sonra yakın cevresinden Mehmet Akif'in cenazesine gidenlere neler dedigini??Yada neden daha onceleri devlete cok yakınken osmanlı padiasahına yakınken ve devletin guvenip gonderdigi kisi osmanlı devletinin sonu oldu?

     

    Yada harf kanunu ile bir anda tum ilim adamları bir anca ***** oldu.ulkenin bir anda ******** dolmasının sebebi ne??

    kurtulus savasında canakkale'de dusman askerlerine ilk olarak neden tıp ogrencileriyle bi kac liseden gelen ogrenciler yollandı??onlar sonucta en ii yaptıkları is kalem tutmaktı silah tutmayı bir haftada ogrendikleri kadar biliyordu??

     

    Türk Tarih kurumu..neden suanda okullarda genc beyinleri ecdadına dusman olarak yetistiriliyor?o zamanlarda yazmadılar mı Sultan Abdulhamit hanın Devleti icin gerekli bircok sey yaptıgını ve vatanını cok sevdigini??yada en azından neden suanda İngilizlerin Yahudilerin ve bir cok Avrupa devletinin tabiri olan Kızıl Sultan deniyorda Ulu Hakan yada en azından diger padisahlar gibi kotulenmeden anlatılmıyor??kusura bakmayın ama bunların altındada bir seyler yatıyor.

     

     

    Peki Atatürk'ün ongordugu yonetim bicimini Atatürk uyguladı mı??Ya da bir cok ulkenin kurtarıcısı oldu zamanında ve onlarınkide doneminin en ii yonetim bicimiydi ama hangisi suanda onların ismini durmadan kullanıyor yada hangi devlet onların arkasında saklanıyor hala??neden bizde onlar gibi suanda daha ileri donuk seyler pesinde degiliz??

     

    yanlıs anlamayın amacım Atatürk'ü kotulemek degildir.Zaten kotulememde haddimi bilirim cunku benim haddime dusmez.Ama merak ettigim bi kac soru vardı ve forumun geregi sormak istedim cevap verebilecek olanlar varsa lutfen cevap versin

    cunku bu soruların cevaplarını gercekten cok merak ediyorum..

     

     

    unutmayalım dusunce ozgurlugu olan bir ulkede yasıyoruz...

  7. bu foruma sırf bu topic icin kayıt oldum

    oncelikle sunu soylemek istiyorum ben ogrenciyim ve lisede inklap tarihi adlı bir ders goruyorum

    fakat okulda o kadar ecdadımızı kotuluyorlar ki artık iice sinirlerim bozuluyor ve dersi dinlememeye basladım

     

    suana kadar sultanabdulhamit hakkında bir kitap okudum ve o kitapta da sultanabdulhamit han hakkında unlulerin itirafları yer alıyordu

    ve suanda biliyorum ki sultanabdulhamit kesinlikle Kızıl sultan degil Osmanlı imparatorlugunun devamı icin elinden geleni ardına koymayan ulu bir padisahtı.

     

    ama suanda Sultanabdulhamit han hakkında daha cok bilgi edinmek istiyorum.

    bu topici baya bi okudum aynı zamanda tavsiye edilen kitaplarıda hemen aramaya basladım ve kısa sure icinde onlarıda okuyacagım.

     

    Ama aklıma takılan bi kac soru var NEDEN Sultanabdulhamithanı kotulemek istiyorlar neden genc beyinleri ecdadlarına dusman etmek istiyorlar?

    neden kimse hicbirsey yapmıyor bu konudada gozyumuyor?

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.