mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
Sorunların çözümlenmesi ve çözülmesi...
o zaman başlayayım... insana değer..... ------------- sevgi ve saygı... ------------- hak ve özgürlük kavramına bakış.... ------------- ortak sorunlarda ortak çözümler üretebilme... ------------- empati.... ------------- artı(+)aklıma gelmiyor valla!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
dur hele...sen neden okuldan çıktın ki?
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Sayın Taklamakan,ne sorunuzdan ne de amacınızdan herhangi birşey anlamadım.Bu tartışmayı sürdürmenin bir manası yok.Noktayı koydum.
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Jön yoksa seni okuldan mı alıp götürdüler,valla anlamadım
-
AZ SONRA...........
Şimdi kapatacağım bilgisayarı ve deliksiz uyuyacağım...
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Jönümüz beni çözmüş valla...çok güzel!yüreğine sağlık kaçak asker(nettesin ya ondan)
-
İĞRENÇ ŞARKI SÖZLERİ
Hakan sen güzel yazan bir arkadaş dışında bi sanatçımışsın da...ben de rocky dinlerim ama metali bilmem pek.senin için bi bakayım!Şarkı sözlerini satabilirim...dikkat
-
Uğur Mumcu Suikastı
Ne Ergenakon ne de bunun dışında olan örgütlenmeler,çeteler....zaten basit olarak düşünülmeyecek kadar karanlıktır. Hrant Dink,cinayeti kendini vatansever olarak iddia eden bir çoçuğun elinde ki silahla açıklanamaz. Bakın Susurluğa...Abdullah Çatlı,yaptığı eylemler...devlet kadrosunda ki yeri ve ölümüyle aydınlanamayan karanlığa(tam bunları yazarken galiba Diyarbakır yine karıştı...dışarda acayip bir tantana var) Yine Ergenakon ve onun öncesinde ortaya çıkan darbe günlükleri... daha sayılacak o kadar çok şey var ki...aslında herşey net ve açık!Bugün neden yıllardır aynı sorunlarla uğraştığımızın cevabı da burada saklı olmasın mı? ben ortaya çıkacak gerçeklerden umudumu kestim...
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Sevgili Emre,Ahmet Kaya ile tanıştığım bu güzel ve en çooooooooooooook sevdiğim mısralar sadece sana... UY HAVAR Yangınlar, ***** fakları, Korku çığları Ve irin selleri, aç yırtıcılar, Suyu zehir bıçaklar ortasındasın. Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay! Pusatsız, duldasız, üryan Bir cana bir de başa Seher vakti leylim -leylim Cellat nişangahlar aynasındasın. Oy sevmişim ben seni... Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu! He canım... Çiçekdağı kıtlık, kıran, Gül açmaz, çağla dökmez. Vurur alnım şakına Vurur çakmaktaşı kayalarıyla Küfrünü, Medetsiz, Munzur. Şahmurat Suyu kan akar Ve ben şairim. Namus işçisiyim yani Yürek işçisi. Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş, Ne salkım bir bakış Resmin çekeyim, Ne kınsız bir rüzgar Mısra dökeyim. Oy sevmişem ben seni... Ve sen daha demincek, Yıllar da geçse demincek, Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm, Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim, Yaran derine gitmiş, Fitil tutmaz, bilirim. Ama hesap dağlarladır, Umut, dağlarla. Düşün, uzay çağında bir ayağımız, Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri Düşün, olasılık, atom fiziği Ve bizi biz eden amansız sevda, Atıp bir kıyıya iki zamın Yarının çocukları, gülleri için Herbirinin ayvatüyü, çilleri için, Koymuş postasını, Görmüş restini. He canım, Sen getir üstünü. Uy havar! Muhammed, İsa aşkına, Yattığın ranza aşkına, Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü! Benim de boş yanım hançer yalımı Ve zulamda kan-ter içinde, asi, He desem, koparacak dizginlerini Yediveren gül kardeşi bir arzu Oy sevmişem ben seni... AHMED ARİF
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Ve Hırçın...Karadenizin bidanesi..Gümüşhane ha,bak üzüldüm...oralar baya uzak..sarptır dağları,korkarım ben o kentten.Bu arada geçen gün kapattıp giderken o bilgisayarı sen çevrimdışıydın,sen varken çekip gidermiyim.O kadar güzel cümleler ile yanımdaydın ki.Sana ne demeli.Nasıl anlatmalı...Sen,Ersal ve tabi ki İzmirin en yakışıklı,en tatlı polisi,9 yıllık can arkadaşım... Ha bu arada sen takmışsın benim uyumama..saya ne ya hem ben bugün 4'te uydum,7 de kalktım...şimdi eve geldim...kapatacağım telefonu şimdi,uyuyacağım;kıskan işte arkadaşları da kandırdım,nasıl olsa...hehe Ben bu yazdıklarını inan ki görmemiştim,bundan cevap yazmadım...yüreğini sıcak tutmaya devam...Bu şiiri yüreğime işledim,sağol!!!!!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Sevgili Muazzez ben çok teşekkür ederim...yüreğin ve umutlarınla kal.... BİR ŞEHRİ BIRAKMAK Bu şehirde yağmur altında dolaşılır Limandaki mavnalara bakıp Şarkılar mırıldanılır geceleri. Bu şehrin sokakları çoktur, Binlerce insan gelir gider sokaklarında.. Her akşam çayımı getiren Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir. Bu şehirdedir Valsler, foksrotlar altında Şuman'dan, Bramsdan Parcalar çaldığı zaman dönüp Bana bakan ihtiyar piyanist. Doğduğum köye müşteri taşıyan Şirket vapurları bu şehirdedir. Hatıralarım bu şehirdedir. Sevdiklerim, Ölmüşlerimin mezarları. Bu şehirdedir işim gücüm, Ekmek param. Fakat bütün bunlara mukabil Yine budur başka bir şehirdeki Bir kadın yüzünden Bıraktığım şehir. ORHAN VELİ KANIK yakında ardından bırakacağım herşeye rağmen güzel kentim olan Diyarbakır aklıma geldikçe bu şiire bakarım...çok zor olacak bu galiba...neyse umarım beğenirsin...
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Canım bende artık pek buralarda olmayacağım...yeni dönem,biraz daha yoğun!Neyse biraz geç cevap verdim...özür dilerim hepinizden.Ben çoooooooooook daha iyiyim...sağolasın tatlı kız!bu da sana... Kaldırımlar 1 Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi.. Necip Fazıl Kısakürek bu dizeler gerçekten çok güzel...tam benlik
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Bende tam demiştim ki Sercan,şimdi kesin çok kötü şeyler yazmıştır!Hım aslında bunun için okumuşsun ama neyse;canım dostuma kıyamam ben.Hele 24 saat,7 gün çalışıyorsa filmi anlatamadım sana,neyse şimdi mesajlar bedava nasıl olsa...ordan yazayım...bu sana.... ARABESK ıslığında usturalar bileniyor bıyıkları marşandiz katarı zulasında eroini esrarı tutuklandıkça yenileniyor kafası kızdı mı taksim'de akşam bütün lahmancunlar ondan sorulur oğlanın birine takıldı / tamam çengelköy'lü sevtap diye meşhur göğüsleri hakikat birer kumru eskiden de süslenir boyanırmış ayak ayak üstüne atıp oturdu mu insanda can mı bırakırmış sabaha karşı bir büyük rakı yıldız tozuması külüstür mehtap arabada sevişmek başlıca merakı ne kanun tanıyor ne de kitap bu yollara düşecek adam mıydı çiçek yaptırmalar parfüm filan bu sefer yakasını fena kaptırdı sevtap başını yiyecek anlaşılan boşversene / daha ölmedik ulan ATTİLA İLHAN nassı ama tam seni anlatyor iştesin değil mi?kolay gelsin...
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Çarpışık Tümceler, verdiğin örnek için çok teşekkür ederim.Oldukça keyifliydi.Ve oldukça açıklayıcı(ama bayanlara acıdım) Her ülke mutlaka ki diğer ülkeden farklıdır.Resmi olan tarihte savaşlar vardır,sınırlar vardır,yaşanan bunalımlar vs.....İnsanlar faklı,siyasi anlayışlar farklı,coğrafyalar farklı...ve illaki insanlar istediklerinden fazlasını isterler. Özgürlük kavramını demokrasi ile açıklamamın nedeni de özgürlüğün hiçbir şekilde sınırsız ve keyfi olmayacığını bilmemdendi.Onun için demokrasi ve onun için devlet dedim.Bakın Batı'nın demokrasi gelişimine,halk için var olan demokrasi devlete ve onun gücünü korumaya dönüşmüştür.Bu bile yeter anlamaya demokrasiyi,içindeki özgürlüğü ve devleti. Birlikte yaşamktır ölçüt diyorsunuz,bence de birlikteliktir asli olan.Ama nasıl bir birliktelik?Bu birliktelik içinde yer alan farklılıklar nasıl oturtulmalı...burada ölçüt olan farkındalığın içinde birliktelik mi yoksa yoksayamaya dayanan bir birliktelik. Tabi ki yasalar olacak,kanunlar işleyecek.Devlet bunu için ardır zaten.Peki bu yasalar size ve değerlerinize çelme oluyorsa ne yapacaksınız?Ben devlet birey için vardır diyorsam,şunu da derim o zaman devlet kendini bir gözden geçirmeli:(tabi yasalar uygulanıyorsa... bakın temel hak ve özgürlüklere hepimiz sahip çııkmalıyız.Diyorsunuz ki;kim zorla şunu yap diyor....alın size tek örnek...üniversite kapısında genç bayanın örtüsüne uzana el!Bu sizce nedir?
-
Ve Yayamaz Kayımca 100 yaşında...
Bak asin dün senden sonra hiç uyumadı...aldım kitabımı ve daldım bizim olan tüm güzel düşlere...net yok artık,sadece arada...sadece ben ve bana ait olan hayaller ve siz dostlarım...insanlar için dileyelim;yarın ki özel gün için dileyelim...alanlarda barış diye haykıralım...cansın,canansın...
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
Sevgili Angel, ben anladım,hemde çok iyi...BARIŞ için SAVAŞ! Hırçın,işte biz böyle severiz...acı veririz...bu arada adımı yazmışken soyadımı ve künyemi de verebilirsin! Bir çocuğum olsaydı Bir çocuğum olsaydı Adı Boran Barış olurdu Boran gibi asi ve kararlı Barış gibi hep dilenen Bir çocuğum olsaydı Adı Boran Barış olurdu Benim gibi inatçı ve özgür Senin gibi imrenilen Bir çocuğum olsaydı Adı Boran Barış olurdu Hep acılarla yoğrulan Ama hiçbir zaman pes etmeyen Bir çocuğum olsaydı Adı Boran Barış olurdu Senden olmalıydı Senin gibi sevilen Erkin Pirsultan
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Sayın Taklamakan, Birincisi, lütfen bana demogoji falan demeyin,gerçekten sinirimi bozmaya başladı bu demogoji vurdumduymazlığı...Tabi aslında bunca yaşananı size niye anlatıyorum ki;siz kendi evinizde internet başında sorunlara çözüm arayıp dururken,başka insanların yaşadıkları,sizin yaşamadıklarınız, sizi niye bağlasın. İkincisi,bana kimli kimlik diye sorup duran size cevabımı vermiştim.Yine vereyim.Ben Kürt kimliğinden bahsediyorum.Kürt dilinden,Kürt insanından...yeterli değil mi?Farkında olmaktır kendisinin,ben de buradayım kendimle diyebilmektir...bunları yazdım,siz bana Emine Ayna dediniz,bırakın dedim;eğer onların kimlik anlayışından haberdarsanız benim de ne demek istediğimi anlamışsınızdır.Yoksa,siz benim yazdıklarımı ayrı bir devlete kadar mı götürmek istiyorsunuz,yoksa benim bölücü olduğu duymak mı?Özür dilerim,öyle düşünmediğim için bunları yazmayacağım...Ben kimliği önyargılarla beslenen düşüncelere daha ne yazayım ki... Tık yok,yapmayın bu tartışmanın seyrini gel git kimliği anlat demeği nasıl haklı kılan bir kelime olabilir.Siz şimdi yine kalkıp kimlikte ki kastımı sorgulamadan ben yine yazayım.Bu ülkede çok şey yaşandı;ihtillaler oldu,insanlar diri diri yakıldı,isyanlar oldu,köyler yakıldı...başbakanlar asıldı,bombalar patladı...işte kimlik tam burada ürkekleşti.insanlar korktu,kendinden ve kendine dair tüm değerlerden.Şimdi yine kastımı mı soracaksınız?Ben doğuda gelen ölüm haberlerini kutsayanları göstereyim size,ben Şemdinlide patlayan bombayı göstereyim size,ben yok sayılan,dağ Türkleri diye nitelendiren halkı göstereyim size... Ölümleri,failleri yazmıyorum bile;çünkü bu sizce demogoji! ve samimi olun,ne duymak istediğinizi açık açık yazın.Ben kimliğimi açıkladım size,siz tekrar al başa...neden sorularımdan düşünce üretemiyorsunuz da...? evet buyrun bekliyorum.
-
nyx-fallen angel
Çok teşekkür ederim canım,ben çok daha iyiyim...sen de pek yoksun...kocaman kocaman öptüm...
-
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Yayamaz Kayımca'mız biraz hastayıdı,ama şimdi çok daha iyi...önce çok iyi dinleyecek,sonra buraya gelecek...kocaman sevgiler Yayamazımıza...
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
Sevgili Hırçın Karadenizli... gerçekten şimdi iyi değilim;çünkü tüm iyi niyetler bitmiş durumda... insan,onu da artık anlamıyorum... yine de belki son bir umutla,coğrafyamda barış için; ''Türkiye’ye de Gandhi Gerek'' diyorum...teşekkürler!
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
Sevgili Godzilla, sadece bir örnek... Irak'ı işgal etme arefesinde,alanlarda BARIŞ diye haykıranlar ve buna rağmen ABD tarafından savaş uçakları ile Demokrasi götürdüğü Irak'ta ki bilanço...bu bana BARIŞ sadece bizim kendimizle aldatmacaya dönüştüğüm büyük bir yanılgı dedirtiyor...sevgiler!
-
Türkiye'de ve dünyada kadının yeri........
'Kadınların İhlal Edilen Hakları İçin Yas Tutuyorum' Geçen yıl Nobel Barış Ödülü’nün sahibi olan İranlı kadın ve insan hakları savunucusu Şirin Ebadi, demokrasinin, Müslüman ülkelerde kadınların, eşit haklara kavuşmasının en iyi yolu olduğunu söyledi. Nobel ödüllü Ebadi, bu görüşlerini Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Cenevre’de Uluslararası Çalışma Örgütü’nün düzenlediği bir forumda dile getirdi. Şirin Ebadi, İran ve dünyanın diğer bölgelerinde kadınlara yapılan haksızlıkları Cenevre’deki toplantıda siyahlar giyerek protesto etti. Ebadi konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: "Bizim kültürümüzde, karalar giymek yas tutmayı simgeler. Bugün İran ve dünyanın diğer bölgelerindeki kadın hakları için yas tutuyorum. Kadınlar demokrasi ve sosyal haklardan en son yararlanan grup." İran’daki kadın hakları ihlallerinin, kadınlar arasında hiçbir ayrım gütmediğini söyleyen Ebadi, İranlı kadınların çalışmak için kocalarından izin almak zorunda olduklarını, erkeklerin, eşlerini hiçbir açıklama yapmaksızın boşayabildiklerini söyledi. İran mahkemelerinde de kadınların tanıklığı erkeklerinkinin yarısı değer taşıyor. Ebadi, adalet, demokrasi ve özgürlükler zayıfladığında ilk mağdur olan grubun kadınlar olduğunu söyledi. Nobel ödüllü kadın hakları savunucusu, gerçek İslam’ın kendi görüşlerini empoze etmek isteyenler tarafından yanlış yorumlandığını da belirtti: "Ne yazık ki, İslam ülkelerinin çoğu demokrasi ve dinin bir arada olamayacağına inanıyor. Bu İslam’ın yanlış kullanılmasına yol açıyor. İslami hükümetler kendi inançlarını ve demokratik olmayan politikalarını, İslam adı altında, halka zorla kabul ettiriyorlar.İslam’ın doğru yorumlanması demokrasiye saygıyı beraberinde getirebilir. Beni idealim de bu. İslam ülkelerine demokrasiyi getirmek." Şirin Ebadi aynı zamanda, İran’da düzenlenen Meclis seçimlerini de eleştirdi. Anayasayı Koruma Konseyi’nin yüzlerce reformcu adayın seçime katılmasını yasakladığı genel seçimlerde oy kullanmadığını belirten Ebadi, süreci hileli olarak niteledi. (alıntı)
-
Doğuda ÇOCUK,KADIN ve İNSAN olmak........
Doğu'da çocuk olmak da zor Cumartesi, 24 Nisan 2004 Diyarbakır İHD’nin “Çocuk Hakları İhlalleri 2003 Bilançosu”na göre Doğulu çocukların durumu kötü. Doğu Anadolu'nun sosyal ve ekonomik koşullarından en fazla etkilenen kesim çocuklar oldu. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nin “Çocuk Hakları İhlalleri 2003 Bilançosu” raporu, Doğulu çocukların durumunu gözler önüne serdi. Çocuklar, 1 yıl içinde, yaşam hakkı, kişi güvenliği, eğitim hakkına yönelik ihlaller ile aile içi şiddet ile cinsel istismara maruz kaldığını ortaya koydu. Rapora göre, 2003 yılı içinde 7 çocuk mayınlar nedeniyle hayatını kaybetti. 21 çocuk ise yaralanarak sakat kaldı. Çocuklar, oyun oynarken ya da koyun otlatırken mayın kazalarıyla karşılaştı. Mayın kazaları, Mardin, Diyarbakır, Van, Hakkari, Şırnak, Muş ve Bingöl illerinde gerçekleşti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da faili meçhul saldırılar nedeniyle hayatını kaybeden çocukların sayısı ise 5 olarak belirlendi. 1 çocuk ise yaralandı. Raporda, faili meçhul saldırılar olarak belirtilen olayların bazılarını tecavüz vakaları oluşturdu. Şırnak'ta 11 yaşındaki S.A. tecavüz edilmiş ve defalarca bıçaklanarak parçalanmış şekilde bulunurken, Diyarbakır'da G.B. ile Z.D. isimli çocuklar ölü bulundu. Van'da koyun otlatan N.Ç., D.K. adlı çocuklar, jandarma ekiplerince kaçakçı oldukları iddiasıyla roket mermisiyle öldürüldü. Mardin'de ise M.D evinin önünde otururken, askerlerin ateşi sonucu yaralandı. Çocukların ölümüne neden olanlar ise bulunamadı. 5 çocuk ise kayboldu. Rapor, yasaların 16 yaşından küçük çocukların gözaltına alınmasını yasaklamasına rağmen, bölgede çocuklara yönelik gözaltının boyutlarını da ortaya koydu. Rapora göre, bölgede 1 yıl içinde 102 çocuk çeşitli nedenlerle gözaltına alındı. Çocuklardan 40'ı Emniyet ve Jandarma tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı şikayetinde bulundu. 8 çocuk ise tutuklandı. Doğu ve Güneydoğu illerinde tepki toplamasına rağmen gösterime devam eden şiddet içerikli filmler, eğitim konusundaki şikayetlerin en büyüğünü oluşturdu. Kimi zaman Kürtler kimi zaman ise Ermeniler'in tarihinin öğretilmesi amacıyla gösterilen filmlerde, şiddet sahnelerin çok fazla olması ve propaganda yapılması, filmlerin çocuklara gösterilmesi şikayetlere neden oldu. Ailelerin bir çoğu, filmleri izleyen çocuklarının psikolojilerinin bozulduğu ve okula gitmek istemediklerini bildirdi. Bu nedenle Derneğe başvurarak yardım isteyenlerin sayısı 30 olarak belirlendi. Rapora göre, 4 çocuk aile içi şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle İHD'ye başvurdu. 1 çocuğun ise cinsel istismara maruz kaldığı belirlendi. Göçle beraber, yaşam koşulları ve ortamı değişen, yeme içme-barınma-eğitim-sağlık gibi zorunlu ihtiyaçları karşılanamayan çocuklar sokaklarda çalışmak zorunda kaldılar. 2003 yılı içinde Diyarbakır'da sokakta çalışan çocukların sayısı 28 bin olarak belirlendi. Sokakta çalışan çocuklardan 950'si belediye veya sivil toplum kuruluşlarınca koruma altına alındı. Eğitimlerine devam ederken, sokaklarda çalışmak zorunda kalan çocukların sayısı ise 1200 oldu. Bölgede, 8 bin civarında çocuğun madde bağımlısı olduğu belirlendi. Bölgenin sağlık sorunları da çocuklara yansıdı. Sağlık Bakanlığı'nın genelgesine rağmen, tedavi ücreti ödenmediği gerekçesiyle yıl içinde 2 çocuk hastanelerde rehin kaldı. 7 çocuk ise tedavilerinin yapılması için İHD'den yardım istemek zorunda kaldı. Raporda, Kürtçe'ye yönelik engellemeler de yer aldı. Buna göre, 2003 yılı içerisinde bölgede çocukların sadece fiziksel ihtiyaçları değil aynı zamanda kültürel ve etnik kökenlerinden dolayı da hak ihlallerine maruz kaldığı belirtildi. Raporda, "Kürt kökenli vatandaşlar kendi çocuklarkına Kürtçe isimleri verme, çocuklarına Kürtçe eğitim sağlama imkanlarından yoksun bırakılmıştır. Yeni çıkan yönetmelikle günde birkaç saat Kürtçe yayın yapacak tv'ler Kürtçe çizgi film konularında çocuklara yayın yapma yasağı getirilmiştir" denildi. Eğitim, sağlık, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar altında ezilen çocukların intihara sürüklendiği de ileri sürülen İHD Diyarbakır Şubesi'nin raporuna göre, bölgede 34 çocuk intihar etti. 12 çocuk ise intihara teşebbüste bulundu. 1990-2003 yılları arasında tespit edilen 544 mayın patlamasında 284 çocuk yaşamını yitirdi, 253'ü yaralandı. 2003 yılında işkence gören 779 kişiden 96'sını çocuklar oluşturdu. Şiddet içeren 109 bin olayda 10 bin 3 çocuk fiziki ve manevi zarar gördü. Aile içinde yaşanan 5142 şiddet olayında 424 çocuk şiddet görerek yaralandı. Sokakta yaşayan, evden kaçan, kaybolan, terk edilen, eylemlere katılan, su işleyen, suç mağduru ve şüpheli gibi nedenlerden dolayı 83 bin 249 çocuk hakkında polis tarafından işlem yapıldı. İşlem yapılan çocuklardan 12 bin 48'ini 0-10 yaş grubu çocuklar oluşturdu. 1811 çocuk ise gözaltına alındı. 57 bin 587 çocuğun bağımlılık içeren madde kullandığı belirlendi. 640 bin kız çocuğu okula gönderilmedi. (Kaynak, aa, Hürriyet, 18-22 Nisan 2004) Sevgili Emre bunu sana ve çoçuklar için çarpan yüreğin için ekledim...Karadenizin hırçını umutla kal.
-
Tuzla'da Yine Ölüm
"Benim oğlum öldü, başka çocuklar ölmesin" “Benim oğlum öldü, başka çocuklar ölmesin diye mücadele ediyorum” diyen Emine Bektaş bianet’e tersane işçisi oğlunun ölümünden sonra yaşadıklarını anlattı. “Oğlumun emekliliğine altı ay vardı. Ölümünden birkaç gün önce işten eve yüzü kızarmış bir şekilde geldi. ‘Neden yüzünün kızardığını’ sordum. ‘Çok çalışıyorum’ dedi. Morali bozuktu, evde de misafir olduğu için beni mutfağa çağırdı. Tersanede üzerinde çalıştıkları kalasların çok ince olduğunu ve bu nedenle başına bir şey geleceğinden endişe ettiğini’ söyledi. 18 Haziran’da tersaneden ayrılmayı planlıyordu. Ama olmadı...” "Başka canlar yanmasın diye eyleme katıldım" Diğer oğlu da tersanede işçi olarak çalışan ve Ekrem Bektaş'ın ölümünü protesto etmek için Liman Tersane Gemi Yapım ve Onarım İşçileri Sendikası'nın (Limter İş) düzenlediği eylemlere katılan Emine Bektaş “Başka canların yanmaması” talebiyle bu eylemlere katıldığını söylüyor. “Oğlum öldükten sonra sendika eylem düzenleyeceğini söyledi. Ben de eyleme katıldım. Çok kalabalıktı, çok insan vardı. Ben gazetecilere ve televizyon kanallarına konuştum. Hissettiklerimi, ölümlerin son bulması gerektiğini anlattım. Benim ciğerim yandı, başka annelerin, evlatların, eşlerinki yanmasın dedim.” "Ben para ya da araba değil, adalet istiyorum" Emine Bektaş “Çocuğumun hakkını ömrüm, nefesim yetene kadar arayacağım” diyor ve ölen işçilerin ailelerinin de sessiz kalmaması gerektiğini söylüyor. “Bana ‘terörist’, ‘komünist’ diyorlar. Ben sadece oğlumun hakkını arıyorum. Ölen işçilerin ailelerine işveren para veriyor, ‘susun’ diyor. İnsan hayatı üç kuruş olmuş. Benim canım gitmiş, dünyayı verseler ne fayda. Ben adalet istiyorum, işçileri öldürenlerin belirlenmesini istiyorum, para filan değil.” Gisan tersanesinde ölen üç işçinin haberini aldığından beri içinin yandığını ifade eden Emine Bektaş “Ölen her işçinin oğlu kadar canını yaktığını” söylerken gözleri doluyor. “Tuzla gençlere mezar olmuş artık. Bursa ve Kocaeli’nde kimseler ölmüyor. Ama Tuzla’da her gün işçiler yaşamlarını kaybediyorlar. Tuzla’da patronlar zenginleştikçe, işçiler yoksullaşıyor, ölüyorlar.” "Televizyonda Tuzla adını duyduğumda korkuyorum" Oğlunun davasının hâlâ sürdüğünü söylüyor ve ekliyor: “Televizyonu açamıyorum. Açtığımda Tuzla adını duyunca kalbim sıkışıyor gibi oluyor. Yine bir işçinin öldüğünü söyleyecekler diye çok korkuyorum. Herkes birlik olsun, ölen ve yaralanan işçilerin hakları aransın, sorumlular bulunsun ve cezalandırılsın. Eğer birlik olmazsak daha çok işçi ölecek, ailelerin hayatları kararmaya devam edecek.” 14 Haziran 2005’te Torgem tersanesinde gaz sıkışması sonucu meydana gelen patlamada hayatını kaybeden Ekrem Bektaş’ın ailesi "tüm baskılara rağmen hukuki mücadelelerini sürdürdüklerini, işverenin para ve araba tekliflerine rağmen davadan vazgeçmediklerini" söylüyorlar. Ekrem Bektaş’ın ölümünün ardından 4 bin işçinin de katıldığı “16 Haziran İş Cinayetlerine Karşı Kitlesel Eylem”i Tuzla’da yapılan en kalabalık protesto olmuştu.(ZG-BÇ/EZÖ) Tuzlayı unutmayalım...
-
Uğur Mumcu Suikastı
Veli Küçük`ün arşivinde yok yok! Veli Küçük`ün `meslek hastalığı` diye açıkladığı geniş arşivinden Ergenekon örgütünün yapılanma şemasından, gazeteci Uğur Mumcu`nun öldürülmesine kadar birçok konuda önemli belgelerin çıktığı öne sürüldü... Veli Küçük`ün arşivinden "Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi" dahil Veli Küçük`ün arşivinden "Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi" dahil dehşet bilgiler çıktı. Ergenekon soruşturmasında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük`ün `meslek hastalığı` diye açıkladığı geniş arşivinden Ergenekon örgütünün yapılanma şemasından, gazeteci Uğur Mumcu`nun öldürülmesine kadar birçok konuda önemli belgelerin çıktığı öne sürüldü. Küçük`ün tutuklanma gerekçelerinden biri `devlete ait bilgi ve belge bulundurmak`tı. İddialara göre Küçük`ün evinden çıkan bazı belgeler şöyle: Ergenekon soruşturmasının dayanaklarından biri olan gazeteci Tuncay Güney`in 2001 yılında alınan ifadesiydi. Güney`in ifadesinin örneği Küçük`ün evinde bulundu. Güney`in 2001 yılında gözaltına alındığı operasyonda Ergenekon belgeleri de ele geçirilmişti. Bu belgelerin benzerlerine Küçük`ün evinde de ulaşıldı. `Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi` başlıklı dokümanda Ulusal TV ve Cumhuriyet`in birleştirilmesi planı yer alıyordu. Yine Güney`in evinde de bulunan bir dokümanda `gelecekte özel güvenlik şirketlerinin istihbaratın arka bahçesi olacağı belirtilerek Ergenekon tarafından özel güvenlik şirketlerinin kurulması gerektiği anlatılıyor. Küçük bir özel güvenlik şirketinin ortağıydı. Güney`i gözaltına alan dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan`la ilgili mali, ailevi ve diğer konularda detaylı bilgi notu. Saçan, Küçük`ün yakın olduğu çete lideri Sedat Peker operasyonunu da yönetmişti. Perinçek tarafından yazılan `Arz ederim` diye biten fakslanmış bilgi notları. 21. Yüzyılda Casusluk İletişim ve Bilgi Çağında Global İstihbarat İstasyonları ve Değişen Casusluk Mesleği yazılı dokümanda MİT`in tarihsel süreç içinde misyonu ve işlevini yitirdiği öne sürülüyor. `Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi Dinamik Ulusal Güç Birliği- Kuvayı Milliye Cephesi` başlıklı dokümanda Ulusal Güç Birliği`ni Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesi gerektiği yazıyor. `Mafia` başlıklı dokümandaysa Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği anlatılıyor. Belgelerden biri Uğur Mumcu suikastiyle ilgili. Uğur Mumcu Araştırma Komisyonu`nda da bulunan 1993 tarihli MİT tarafından Başbakanlığa gönderilmiş belge ele geçirildi. Belgede, Mumcu`yu CIA denetimindeki İsrail timinin öldürdüğü yazıyor. Belgeye göre diğer hedefse Mehmet Ali Birand`dı. Ayrıca Küçük`ün arşivinde devlete ait çok sayıda gizli belge bulundu. Sayısız gizli MİT belgesi bulunurken, suikaste kurban giden Cem Ersever`in de arşivinin bir bölümüne ulaşıldı. Ergenekon soruşturmasında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük`ün `meslek hastalığı` diye açıkladığı geniş arşivinden Ergenekon örgütünün yapılanma şemasından, gazeteci Uğur Mumcu`nun öldürülmesine kadar birçok konuda önemli belgelerin çıktığı öne sürüldü. Küçük`ün tutuklanma gerekçelerinden biri `devlete ait bilgi ve belge bulundurmak`tı. İddialara göre Küçük`ün evinden çıkan bazı belgeler şöyle: Ergenekon soruşturmasının dayanaklarından biri olan gazeteci Tuncay Güney`in 2001 yılında alınan ifadesiydi. Güney`in ifadesinin örneği Küçük`ün evinde bulundu. Güney`in 2001 yılında gözaltına alındığı operasyonda Ergenekon belgeleri de ele geçirilmişti. Bu belgelerin benzerlerine Küçük`ün evinde de ulaşıldı. `Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi` başlıklı dokümanda Ulusal TV ve Cumhuriyet`in birleştirilmesi planı yer alıyordu. Yine Güney`in evinde de bulunan bir dokümanda `gelecekte özel güvenlik şirketlerinin istihbaratın arka bahçesi olacağı belirtilerek Ergenekon tarafından özel güvenlik şirketlerinin kurulması gerektiği anlatılıyor. Küçük bir özel güvenlik şirketinin ortağıydı. Güney`i gözaltına alan dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan`la ilgili mali, ailevi ve diğer konularda detaylı bilgi notu. Saçan, Küçük`ün yakın olduğu çete lideri Sedat Peker operasyonunu da yönetmişti. Perinçek tarafından yazılan `Arz ederim` diye biten fakslanmış bilgi notları. 21. Yüzyılda Casusluk İletişim ve Bilgi Çağında Global İstihbarat İstasyonları ve Değişen Casusluk Mesleği yazılı dokümanda MİT`in tarihsel süreç içinde misyonu ve işlevini yitirdiği öne sürülüyor. `Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi Dinamik Ulusal Güç Birliği - Kuvayı Milliye Cephesi` başlıklı dokümanda Ulusal Güç Birliği`ni Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesi gerektiği yazıyor. `Mafia` başlıklı dokümandaysa Genelkurmay denetiminde yepyeni bir mafya örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği anlatılıyor. Belgelerden biri Uğur Mumcu suikastiyle ilgili. Uğur Mumcu Araştırma Komisyonu`nda da bulunan 1993 tarihli MİT tarafından Başbakanlığa gönderilmiş belge ele geçirildi. Belgede, Mumcu`yu CIA denetimindeki İsrail timinin öldürdüğü yazıyor. Belgeye göre diğer hedefse Mehmet Ali Birand`dı. Ayrıca Küçük`ün arşivinde devlete ait çok sayıda gizli belge bulundu. Sayısız gizli MİT belgesi bulunurken, suikaste kurban giden Cem Ersever`in de arşivinin bir bölümüne ulaşıldı. aktifhaber(tümgazeteler)