Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. ''..... Eski Türkçe Türk yazı dilinin ele geçen ilk örnekleri Orhun Âbidelerinin metinleridir. Fakat bu metinler şüphesiz Türk yazı dilinin ilk örnekleri değildir. Çünkü Orhun Âbidelerindeki dil yeni teşekkül etmiş bir yazı dili olarak değil, çok işlenmiş bir yazı dili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan, Türk yazı dilinin başlangıcını ele geçen bu ilk metinlerden çok daha öncelere çıkarmak gerekir. Türk yazı dilinin sekizinci asırdan sonraki gelişmesi ile mukayese edilerek bir tahmin yürütülürse, Orhun abidelerindeki yazı dilinde hiç değilse bir kaç asırlık bir gelişme mevcut olduğuna kolaylıkla hükmolunabilir. Buna göre Türk yazı dilinin başlangıcını Milâdın ilk asırlarına, hiç olmazsa Orhun âbidelerinden bir kaç asır önceye çıkarmak doğru olur. Fakat Orhun kitabelerinden daha eski bir metin ele geçmediği için bu yazı dilini ancak sekizinci asırdan itibaren takip edebilmekteyiz. İşte nazarî olarak Milâdın ilk asırlarında başladığını kabul ettiğimiz ve ilk ele geçen metinleri sekizinci asra ait olan bu yazı dili 12 - 13. asra kadar devam etmiş olup, bu devre Türk yazı dilinin ilk devresini teşkil etmektedir. Bu ilk yazı dili devresi ayni zamanda müşterek bir yazı dili devresidir. Yani bu yazı dili bütün Türklüğün tek yazı dili olarak kullanılmış, Orta Asya’da geniş bir sahayı kaplayan Türklük âlemi asırlar boyunca hep ayni dille okuyup yazmıştır. O devirden kalma eserlerde görülen ufak tefek farklar ise saha ve zaman farklarından ileri gelen normal ayrılıklar olup tek bir yazı dilinin hudutlarını aşacak mahiyette değildir. Kâşgarlı’nın en çok beğendiği ve şivelerle karşılaştırırken “Türkçe” diye adlandırdığı, Hakaniye Türkçe’si, yahut başka eserlerde Kâşgar dili, Kâşgar Türkçe’si adı ile anılan dil hep bu ilk Türk yazı dilidir. Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük bir kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğu için bu devreye Uygur devresi, bu yazı diline de Uygurca denilebilir. Fakat Türkoloji öğretiminde Türkçe’nin bu ilk devresi için bugün en uygun isim olarak “Eski Türkçe” tâbirini kullanmaktayız. Türkçe’nin ondan sonraki çeşitli gelişmelerinin kaynağı hep bu devreye çıkmakla, bugün geniş sahalarda ayrı kollara ayrılmış bulunan Türkçe’nin bütün şekillerinin menşei bu devrede bulunmakta, kısacası, Türkçe’nin bütün yapısı bu devre ile izah edilebilmektedir. Demek ki bu devre Türkçe’nin ana Türkçe devresi, ilk devresi, eski devresidir. Onun için bu devreyi “Eski Türkçe” diye adlandırmak çok yerindedir. Bu kitapta biz de bu ismi kullanacağız. O hâlde Türk yazı dilinin ilk devresi Eski Türkçe’dir. Eski Türkçeden daha önceki devir ise Türkçe’nin karanlık devridir. O devir artık Eski Türkçe’nin Çuvaşça ve Yakutça ile, bunların da daha ileride Moğolca ile birleştikleri devirdir. Türkçe tarih boyunca iki gramer yapısına sahip olmuştur. Eski Türkçe devresi Türkçe’nin eski gramer yapısını temsil eder. Ondan sonraki devreler Türkçe’nin yeni gramer yapısına sahip olan devrelerdir.'' Değerli forumdaşım,çok sevgili hocamızla benim için çok özel bir isimden örnek vereyim o zaman.Muharrem Ergin,işte bu değerli hocamız için Eski Türkçe ve hemen akaibinde Osmanlı Türkçesi... ''..................... Osmanlıca Batı Türkçesinin ikinci devri olup 15. asrın sonlarından 20. asrın başlarına kadar devam etmiş olan yazı dilidir. Dört asırdan fazla bir ömrü olan Osmanlıca, şüphesiz hep ayni kalmamış, baştan ve sondan geçiş devirlerinde ve ortada, hudutları kesin olarak çizilemeyen birbirine geçmiş çeşitli iç merhâleleri olmuştur. Fakat iç ve dış bakımından esas vasıfları itibariyle Osmanlıca ismi altında bu ismin çok iyi ifade ettiği bir bütünlük gösterir. Türkçe bakımından, Osmanlıca’da aşağı yukarı mühim hiçbir değişiklik olmamış, Eski Anadolu Türkçe’sinden sonra günümüze kadar Türkçe’nin başlıca şekilleri hemen hemen hep ayni kalmıştır. Yani gramer şekilleri bakımından Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında belirli bir ayrılık yoktur. Yukarıda da söylediğimiz gibi Türkçe bakımından ancak bu son iki devre ile Eski Anadolu Türkçe’si arasında belirli ayrılıklar vardır. Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında çok küçük şekil farklarına rastlansa bile bunlar zaman ayrılıklarına dayanan basit değişikliklerden başka bir şey sayılmamalıdırlar. Eski Anadolu Türkçe’si, Batı Türkçesinin eski gramer şekillerini, Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si ise Batı Türkçesinin yeni gramer şekillerini ihtiva eden devrelerdir. Yani, gramer şekilleri bakımından Osmanlıca ile Türkiye Türkçe’si arasında bir devre farkı yoktur. Devrelerin birbirine geçişi keskin çizgilerle ayrılamayacağı için eski Anadolu Türkçe’si ile Osmanlıca arasında da uzun bir geçiş safhası olmuştur. Osmanlıca’nın başlangıcını teşkil eden ve 15. asrın ikinci yarısı ile 16. asrın ilk yarısını içine alan devirde eski gramer şekilleri, yerlerini henüz tamamıyla yeni şekillere bırakmış değillerdi. Bu eski şekillerden bazıları Osmanlıca’nın içinde daha sonraları da kendisini muhafaza etmiş, bunlardan klişeleşmiş olarak Türkiye Türkçe’sine geçenler bile olmuştur. Bazı yeni şekiller ise oluşunu ancak Osmanlıca içinde tamamlamış veya kullanış sahasına bu devirde çıkmıştır. İşte geçiş devrindeki normal gelişmeler, ondan sonraki küçük sızıntılar ve bazı yeni şekillerin ortaya çıkışı dışında, Osmanlıca’ya Türkçe bakımından başından sonuna kadar bir durgunluk hâkim olmuş, 16. asırdan günümüze kadar Türkçe gramer şekilleri bakımından belirli hiçbir gelişme kaydetmemiştir. Osmanlıca’yı batı Türkçe’si içinde bilhassa Türkiye Türkçe’sinden ayrı bir devre hâlinde tutan şey onun dış yapısıdır. İç yapı, yani Türkçe bakımından yalnız Eski Anadolu Türkçe’sinden farklı bulunan Osmanlıca, dış yapı, yani yabancı unsurlar bakımından Eski Anadolu Türkçe’sinden de, Türkiye Türkçe’sinden de çok büyük farklarla ayrılan bir devre manzarası gösterir. Bu devre Türkçe’nin yabancı unsurlar tarafından tam mânâsiyle istilâ edildiği, Türkçe’yi Arapça ve Farsça unsurların son haddine kadar sardığı devredir. Osmanlıca devrinde Türkçe’yi saran bu Arapça ve Farsça unsurlar, sayısız Arapça ve Farsça kelime ve terkipler olup esas itibariyle isim sahası içinde kalmıştır. Fakat bu sahada o kadar ileri gidilmiştir ki bütün isim cinsinden kelimeler ve cümle içinde isim muamelesi gören bütün kelime gurupları Arapça ve Farsça kelimelere ve terkiplere boğulmuştur. Bu müthiş istilâdan fiil kökleri bile yakasını kurtaramamış, Türkçe’nin basit fiil kökleri yerine Arapça ve Farsça kelimelerle Türkçe yardımcı fiillerden yapılmış birleşik fiiller kullanılarak Türkçe, bugün de yaşamakta olan sayısız yabancı köklü birleşik fiil ile dolmuştur. Fiil dışında kalan isim cinsinden bütün kelimeler ve isim muamelesi gören kelime gurupları sahasını böylece Arapça ve Farsça kelimelere, sıfat ve izafet terkiplerine kaptıran yazı dilinde umumiyetle Türkçe olarak isim ve fiil çekimi ile cümle yapısı kalmıştır. Fakat cümle yapısı da, Türkçe kalmakla beraber, ağır darbeler yemekten kendisini kurtaramamış, birçok defa esas bünyesi yıkılarak bozuk bir kelime yığınından ibaret olmuştur. Hülâsa, Türk yazı dili Osmanlıca devrinde esas yapısı Türkçe olan fakat Türkçe, Arapça ve Farsça’dan meydana gelen üçüzlü, karışık ve son derece sun’î bir dil manzarası göstermiştir.'' şimdilik sadece dil anlayışımıza bakalım,ben bunu okuyun beraber anlamaya çalışalım diye bitireyim...herkese iyi geceler!
  2. yaz yaz... ben de yarın Güneş hanımı döfecem ya,işe geç kalmayayım da rahat döfim
  3. yapma ya senin için araya birde pembe ekleriz ayıp edin
  4. ben seni tanıyom,sen parayı sevmezsin boşver sen onları...asalete bak
  5. nese olmadı mı ben mülteci olarak kaçarım yurttan makus kader işte
  6. Diyarbakırda yoğ ama Iğdırda var,memlekettiler gönderiyo atmakdan kim ölmüş ki
  7. hehehehe...vallaha bu kadar olur demi ama Güneş hanım kork benden sen yarın işe gelme,sünger Bob ile benzeteceğiz seni hahaha
  8. yooook,onlar pahalı...bildiğimiz ot yav
  9. he yoksa bilmin mi tabe sen Arsenal falan dersin şimdi
  10. HİHİHİ....toplayayım Şeytan diyor ki şu Güneş hanımın ağzını burnunu dağıt(kendisi idari amirim de olur) işte topladık...efem burası oyun yeri,nerede sünger bob'um
  11. ekmeğimi unutmuşum du hemen bi dakka hamur açıp,ekmeği yapem sen bana ver,daha mühimmiz bi kerem...yaşasın BJK ve yaşasın FİP
  12. yav heç sorma,ben hala bu kurban olayını heç çözemedim hakime anne de,ben de dede diyeceğim
  13. tamam kızma yavu ben sana oy vereceğim valla vermeyen Bush olsun hem tam Zehir Zemberek...başlığını okuyodum ki,ahanda yene ben efem cevap vereyim.Brn o partiyi kuracam...FİP(fuzuli işler partisi) sen o zaman memlekete gel sana kıymalı makarna
  14. oooooooooooooo ben sade bile yapamazken kıymalı felen hem ben emekçiyim,bende yok et met azcık otçulum.hahaha
  15. nakim amca ben genç yaşta kafayı sıyıran niriyim,sizi çok sevdim,ana diyebilir miyim bunu da dersin o zaman...hihi
  16. öle mi,o zaman bize niye soruyon kime verecen yahu sen kendine neden verin ki,allah rızası için ben sana verim
  17. cidden yoldan geçene ''amca seni cok sevdim baba diyebilirmiyim ''der misin?Emrah'a mı özendin bi kere o kerem değil,bi kerem(bu benim kullanımım,kendimle ne kadar gurur duysam az) Diyarbakır,hım sana anlatırım...sen ver azcık komisyon remix isterim
  18. makarna yapma yeteneğini(kendisinden başka kimse yemese de)
  19. hehehehe...yo emin ol ki oldukça mavi benim göğüm hemi de gereğinden fazla yukarda ki resmi görünce(resimi göremesemde) kime oy atacağı konusunda kafa karışıklığı yaşayan bir yakışıklı...
  20. Bir kerem Yakışıklı kardeş,ben Diyarbakır'ın surlarında atlayacağım.Hele Fiskaya denilen bir yer varmış,kesin ölürüm Diyarbakır'dan ayrılmadan atlamasam içimde kalır artık rahmet okursunuz sen ''lipton'' a hala mı diyon? vaaaaaaaaaav ilginç.
  21. ''yakılmış,yıkılımışlığım ve hainliğimsin. ............ oy beni yüzü gülmeyenim,oy benim gözleri görmeyenim,oy beni deryasını bilmeyenim ........... sen halkımsın'' bu şarkıyı dinledikçe,dalasım geliyor politikaya...ama bu akşam kendimi kandıracağım serbest kürsü demi,bende içimden geçeni yazacağım
  22. efem kesin bu geleceğin başbakanı var yane o potansiyel
  23. evde hala mı var ben ''tutmayın beni,kendimi surlardan atacağım'' diyorum yene bu aralar.ama bugün biraz sesli dedim ki;herkes bana bakıp sırıttı halbuki çok ciddiydim
  24. öle deme Rua...olmadı eme bak ben o kadar çok neşeliyim ki,paso havadan sudan takılıyorum şimdi foruma ne akepesi,oylar bana söz zam mam yok.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.