Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. EY YÜCE TÜRK DEVLETİ VE ASKERİ!!!!! YANLIŞSIZSIN,DOĞRUSUN VE HAKLISIN! NE ASKERİN YANLIŞ YAPAR NE DE HALKIN YANLIŞINA ORTAK OLUR! ALLAH SENİ VE ADALETİNİ BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN! söyletilmek istenen buysa;dayatılanı red ediyorum!
  2. anladım coplanmak bile bir lütufdur;canımızdan olmayalım da.1 Mayıs'ı kana bulayanları düşününce bu arada forumdaşımızın bu sözleri bana kendi ülkemi hatırllatı bir daha.Biz neredeyiz sorusunu tekrar sordurdu;alanlara çıkınca,başbakanımızın ifadesi ile ''ezip geçmek'' bir marifet olarak sunulurken,linc bir toplumsa tepkiye dönüştürülürken;işte tam bunları düşünürken;halkın tepkisi karşısında ''özür dileyen'2 bir Yunanistan Sahi,biz neredeyiz Sevgiler benden(bu arada sayın forumdaşım,anlamadığımı belirtmenin en önemli nedeni,düşüncelerinizi azçok bilmemdi;ondan merak ettim.Mizahı anlayamadığımdan dolayı tekrar özür)
  3. Bilinen ağızlar değil mi Kaplan,o bilinen ağızlardan bende haberdarım.Onun için hesap soruyorum,onun için ''dur arkadaşım,bu olan bitenler ne anlama geliyor" diye soruyorum. Roj Tv'yi izlemişliğim vardır,aynı anda bir ATV izleyişim de var;ben herkesin dilini çok iyi anlıyorum;hepsini ve söylemlerini çok iyi biliyorum.Yanlıi bilgi dediğiniz bilgilerden çok sorularım var,ben de buna dikkatinizi çekeyim. Arkadaşım,niye bazı şeyleri görmemezlikten geleyim ki?Ben bu ülkede çetelerden de mafyadan da;kan emicilerden de bunu vatan veya bağımsızlık kisvesi altında sunanlardan da haberdarım. Jitem denilen belalardan da,koruyucu denilen silahlardan da haberdarım.Vtan vatan deyip kara paraya bulananlardan da,Kürt halkı deyip de kana bulananlardan da! Kaplan,yazdıklarım inan ki yazamadıklarımın yanında sıfır.Ben tanığım;hem de tüm yangınları yüreğimde hissederek büyüyenlerdenim.Bu benim kaderim değildi,bunu kader olarak sunanları da biliyorum. Yeşil diyorsunuz,Yeşil'in Pkkdan farkı ne ki?O da öldürmedi mi,o da yakıp yıkmadı mı? Şemdinli de yaşananlara bilmeden,anlamadan yorum yapmamı eleştiriyorsunuz;ben neyi bileceğim,siz olan bitenleri anladığınızdan emin misiniz,neydi tüm yaşananlar,bana da anlatır mısınız? PKK yapmış diyorsunuz,belki o da vardır;yalnız arkadaşım orada silah sıkan da o bombayı patlatan da devletin yetkilendi,rdiği kişiler değil mi? Mahkeme sonucunu görmediniz mi? Patlamadan sonra olay yerine gidenler ne dedi,duymadınız mı? Mehmet Ağar'dan yardım isteyenler,neden devletin askerinden,polisinden yardım istemedi,hiç mi merak etmediniz. Sarıkaya!yı PKK ile aynı söylem kullanıyor diye ihraç edenler,neden Ergenekon'da söylem değiştirdi,sormadınız mı? Kardeşim,bu ülke de devletin ötesinde de olan bitenler var,Susurluklar var,Ergenekonlar var...ve devlet bundan haberdar,devlet tüm olanlardan haberdar.Sadece haberdar mı?Aynı zamanda ortak.Kimbilir Türk ve Kürt şahinleri de ortak kılan budur,ne dersiniz? Tanju Çolak,meşru müdafa dese de sınırlarını gelin sorgulayalım;bu PKK'nın işidir diyebiliyorsak;alanen sıkılan kurşunların olayı başka yöne çekebilme ihtimalini, de düşünelim. PKK ile hareket eden o vatanseverleri de düşünelim. Ağcayı,Çatlıyı da düşünelim;yaptıklarını,devletin onlara kucak açışını da düşünelim...Şemdinliyi bir kere olsun tüm yaşanlarla düşünelim... ben düşündüm,anlamadım.Güvenmiyorum;ne bana vatan diyenlere de nede bunları meşrulaştıranlara...anlamışsanız;anlatın,bekliyorum.
  4. Politika,lütfen bu soruma cevap verir misiniz?Ahmet Kaya hakkında ki düşünceleriniz de özgürsünüz;ben vatan haini değil diyorum,siz istediğinizi düşünebilirsiniz;yalnız Politika; AHMET KAYA,YENİ KASEDİNE KÜRTÇE BİR ŞARKI KOYMA İSTEĞİNİ İFADE ETTİĞİNDE,ÜSTÜNE YAĞMUR MİSALİ YAĞAN ÇATAL VE KAŞIKLAR SİZE NE İFADE EDİYOR,O ÇATAL VE KAŞIĞI VATANSEVERLİKLERİNE BİR ARAÇ OLARAK SUNANLAR,SİZE NE İFADE EDİYOR?LÜTFEN SADECE BANA BUNUN YANITINI VERİN!
  5. Demirefe, uzatılmış bayram tatili bitti,şimdi ''bu ne kardeşim,yeter ama'' desem ne olur tabi siz de haklı olarak,zaten kapattık biz bu olayı dersiniz tabi bu işin esprisi. Demek istediğimi net olarak ifade edemeyişimden kaynaklanan bir seyirde,ben şunu dedim,yok sen bunu dedin,şeklinde bir tartışmaya girmeyeceğim. ben ne demek istediğinizi anladım,siz birey olarak rahatsızsınız,dediğiniz gibi,insanlara yapılan zulümleri bir tarafa bırakmak değil,bunları yazmak,bunları tartışmak. yalnız arkadaşım,ben kendi adıma şunu söyleyeyim;rahatsızlığım tartışılan konudan değil,sürekli aynı şeylerin tartışılmasından.Ben bu foruma geldiğim ilk zamanlarda da bu tartışılıyordu,şimdi de. tabi ki eleştireceğiz,tabi ki tartışacağız.Yalnız birey bazında yapılan yanlışları değerlere yedirerek değil,sürekli aynı ifadeler ile kendi kendimizi haklı çıkararak değil;anlayarak ve tartışılması gerekenleri anlatarak,kendimizden başlayarak çözümde sesimizi duyurarak. bakın,geçen gün oldukça kalabalık bir arkadaş grubunda ki arkadaşlar;Kürtler var mıdır yok mudur'u tartışıyordu.Bir arkadaşımızın sözleri o laf kalabalığında bir ışıktı;o Kürtlerin varlığını değil,Kürtler ile nasıl beraber yaşayacağızı konuşalım dediği an;basitliğin bittiği andı. tabi bunlar özeleştiri olarak algılanırsa sevinirim kimseye değil,herkesden önce kendime tekrarladığım düşünceler. umarım ''demirefe'' ne demek istediğimi anlamıştır;ateşin olduğu yerde külü konuşmak,hele ki ateşi anlamadan küle laf anlatmak düşünen beyinlere yaraşmaz (bu da kendime )
  6. Perihan Mağden kimdir sorusuna bence de takılmaya gerek yok;sonuç itibari ile kendisi aracılığı ile ifade edilmek istenen,Mağden değil;bir vicdani retçinin yaşadıklarıdır. Bakınız,yine vicdani retçilerden ''Ahmet Karayay'' ne diyor; ''"Türk olarak ödevim ve hakkım askerlik yapmak değildir. İnsan olarak ödevim ve görevim yaşadığım coğrafyaya en az zarar vererek yararlı bir şey olmaktır. Dünyamızın ihtiyacı olan budur. Bunun için asker olmaya gerek yoktur. Hiç kimse için ölmeyeceğim ve öldürmeyeceğim, askeri herhangi bir eğitimi veya emri ömrüm boyunca yerine getirmeyeceğim. Bu şekilde düşündüğüm için hor görüleceğimi, dövüleceğimi ve insanlık dışı birçok muameleye maruz kalacağımı biliyorum"" Sayın Kaplan'nın verdiği alıntılamayı okurken,vicdani retçiler AİHM'de neyi arıyordu,şeklinde ki soruyu bu şekilde açıklamaya ne dersiniz? Evet,kendi ülkenizde,reddettiğiniz tabular sizi vatan haini ilan edebilir;bu tabuyu red edenler ''ben askere gitmek istemiyorum'' derken,vatanseverler ''ben paramla askerlik yaparım'' diyebilir.Biri vatanseverliği ile sorgulanırken,diğeri birilerini vatan haini ilan edebilir. Dünyanın ihtiyacı olan nedir;asker mi insan mı?Basit olan düşünceler,basit olan toplumlar !!insan!! dese de,devletleşen,sınırlar çizen modern toplumlar,kimbilir belki de haklı olarak ''güvenlik'' için asker diyebilir.Ne dediğiniz çok önemli değil,size dayatılanlar çok daha önemli.Güvenliğimiz için 20 yaşında elinize silahı alıp,can verebilirsiniz,can alabilirsiniz.Bu adı konulamamış tüm korkuların buluştuğu bir dayatmadır,kaçışı olmayan... Kimse bu yazdıklarıma bakıp da beni başka söylemlerle eleştirmeye kalkmasın;insan derim,sadece insan.Ama bunun yanında da farkındayım;dayatılanları yaşamak zorunda olduğumuza. Ne yazacaktım,nerelere geldim.Dönelim vicdani ret olayına.Olay dedim değil mi?Gerçekten de büyük olaydır,ben asker olmak istemiyorum diyebilmek.Sonucu sizi medya ile ezbere zihniyetlerle yok edebilir. Yine forumdaşımız Kaplan tarafında verilen alıntıya döneyim,dönerken başka düşüncelere;ben bu düşüncenin neresindeyim diye de sorayım. Vatandaşlık bağı ile bağlı olduğunuz ülkenin üniformasını red ederken,şehitleri,şehit annelerini hiç düşündünüz mü,diye soruyor tüm vicdanlara,o kendimde bulamadığım düşünceler! Özellikle o cümleyi okurken,sadece o cümleyi okurken yüzümde acı bir gülümseyiş hissettim.Sordum,o vatandaşlık bağını üniforma ile kutsayan bizler;o üniforma içersinde can veren bedenden kalanlara ne kadar sahip çıkıyoruz? Mayında ayağını kaybeden askere,hangimiz ekmek veriyoruz;çocuğunun gözlerinde o üniforma ile düşen bedenin,babasız kalan yüreğine hangimiz el uzatıyoruz. Bu arada,Politika;''ne demek ben asker olmak istemiyorum" demek de ki kastım;kimse asker olmaya zorlanamaz.Vicdani ret,haktır,tercihtir;vatan sevgisinde ölçüt olamaz. Ve lütfen,bir kez olsun olayı PKK ile açıklamaya çalışmayalım...saygılar tüm forumdaşlarıma
  7. Bush'a yapılan bu saldırıyı saygı ile açıklamak,gereksiz bulmak,Bush ile ''o gazeteci'' arasında farkı anlamaya çalışmak...Bunları düşünürken vicdanım bana;saygıyı haketmeyen saygı bulmaz diyor. *"Bir İsrail askeri. Gazze'de operasyonda. Ateş hattında kalan küçük bir Filistinli kız... Askerin mermilerine hedef olup öldü. Dün ortaya çıkan şok bir kasette, İsrailli askerin, hedefteki kişinin 13 yaşında bir kız olduğunu bildiği anlaşıldı" Lanet olası bir kandırmacada;yaşlı,kadın,çocuk demeden binlerin yaşama hakkını gasp etmiş bir insana hangi saygıyı yakıştırıyorsunuz.Ne saygısı! *"Felluce. ABD askerlerinin operasyonu sürüyor. Kentten kaçabilen Iraklılar yaşadıklarını anlatıyor: Hastaneler bile hedef alınıyor. Askerler 7 kişilik bir aileyi öldürdü. Hepsi sivildi. Aralarında 3 aylık bir bebek de vardı.." Dünyaya demokrasi dersleri veren,demokrasiyi silahla,kanla bir halka,hayır hayır halklara sunan birine hangi saygı? *"Dünya gündemine oturan iki çatışma bölgesi: Irak ve Filistin... Her ikisinden de neredeyse her gün sivil kayıplar, yaşanan dramlar, yitirilen masum hayatlarla ilgili haberler geliyor. Irak'ta Amerikan, Filistin'de ise İsrail askerleri "hedefte". Yani hedefin diğer ucunda. Bu iki bölgede kısa süre önce yaşanan iki olay, masum sivillerin ölümüyle sonlandı. Felluce ile Filistin'in Refah mülteci kampında askerlerin ateşinde can veren sivillerin ölümü, tanıkların anlattıkları ve video görüntüsü deliller ortaya çıktı." Benimde söyleyecek sözüm var;ezilen,vurulan,öldürülen kardeşlerime...duymasanızda hissedin! Direnmek bedel ister;sizleri yalnız bırakmışız,sizi acıya yazılmış kadere terketmişiz. Affedin demeyeceğim;affetmeyin. Bedeli attığı ayakkabı ile dirence taşıyan cesur yüreğinize sahip çıkın. O ayakkabı bir silah;o silah elimde olsaydı;gözümü kapatmadan sıkardım o mermiyi. Teşekkürler cesur yürekli gazeteci;kimsenin yapamadığını yaptığın için!
  8. Sayın forumdaşım,pardon ben ne demek istediğinizi anlamadım! Benden kaynaklanıyor olabilir,özür dileyerek biraz daha açmanızı istersem umarım saygısızlık yapmış olmam. Ayrıca Kaplan,beni patlayan bombalar konusunda ki bilgi ve söylemlerimden dolayı eleştirmişsiniz;şunu belirteyim en azından; ben kimsenin ağzı ile yazmıyorum,başkaları ile düşünmüyorum.Bilgi tekelimde değil,ama yine de bildiklerimi yazacağım yalnız yoğun olduğumdan dolayı biraz gecikecek bildiklerim:) herkese selamlar:)
  9. vay vay vaaaaaaaaaay,hey forumdaşlar bakın sayemde neyi öğrendiniz Kirazcım,ben anneni çoook sevdim,otomatiken seni de sevmeliyim. bu arada annen çok mu kötü pilav yapıyor Radyammmmmmmmmmmmmmmmmmmmm sen yap,benim bünye alışık zehirlenmeye hergün haftada bir yaptığım yemekle kendimi zehirliyom zaten.hehe ben bu arada Kiraz'ın sayfasına bakem
  10. yoğsa sen onu tanıyor musun?yoğsa sen o musun Kiraz,kardeş neredesin merak ettim cidden
  11. Demirefe, ben herhangi bir iletiye tepki olsun diye yazmadım bunu,hatta forumdaşlarımın bu konuda yazdıkları yorum ile de ilgili değildi;sadece düşündüklerim tabi ki bir konuyu ele alırken diğerini yok sayamayız,tabi ki insan diye hayvanlara yapılanları mazur görmeyeceğiz. yalnız siz de takdir edersiniz ki;kurban kesmek bir ibadettir.Onaylar ya da onaylamazsınız.Söz konusu ibadeti eleştirmek ile ilgili olan iletilerde yanlış biçimde kesilen hayvanı o ibadete indirgemek bana göre doğru değil. ben başka düşünürüm,başka yaşarım.Ben bu kadar başka iken başkaları da benim için benim kadar başkalarıyla özeldir. birey ve değerleri benim için saygı duyulması gerekendir. değerleri de dinleri de düşünceleri de eleştirelim.Ama birey bazında yapılan yanlışlarla eleştidiklerimizi yok saymalıyım.Öz eleştiri;kendim için ama şunu da belirteyim;insan(lık) bu kadar ayaklar altındayken,insanların canı bu kadar acırken,insan bu kadar rahat öldürülürken;galiba kendimle ilgili daha çok,başka konularda tıkanıp kalmak biraz sinirimi bozuyor. hele Kerkük'te yanan canları görünce,hayvan deyince,aklıma gelen hindi bağışlayıcı ****** söz konusu olunca
  12. Görmediniz mi? Teşekkür ederim.Görmediğiniz için,mahkemeye başvuranların neden ülkeyi şikayet etmeye bakmaksızın kim olduklarını sorguladığınız için. Süheda, Ben o yakılmış köyleri gördüm,oralarda gezdim.O insanların yaşadıklarına tanık oldum.Tanık olmakla kalmadım;bizzat yaşadım.Benim evimi sabahın bir vakti basan askerlerin tekmelerini,o ağır sözlerini,sabahın bir vakti topladığımız mermileri,sabaha kadar pencerelerin önünde ölümden kaçışımızı unutmadım.Unutmayacağım.Bana bunları yaşatanı da,göz göre göre yaşadıklarıma seyirci kalanları da affetmeyeceğim. Ben ömrümün her saniyesini,bunları anlamak istemeyenlere ısrarla anlatmakla geçireceğim. Yaşamadan,görmeden,kendi penceresinden ahkam kesenlere durması gereken yerleri de göstereceğim. Köyler yakılmamış,çocuklar öldürülmemiş,ne olduysa bölge halkının bilincsizliğinden olmuş...mış mış...işte rivayet ettikleriniz.Benimde gördüklerim ve yaşadıklarım.Sizinle yazışırken belgeler ile değil,alıntılamalar ile değil kendi cümlelerimlede çok net konuşurum.Çünkü ısrarla yabancı kaldığınız bu yaşanmışların tarağından geçenlerden biri de benim. Ayrıca AİHM,benim de gideceğim bir kapı.Şayet benim ülkemin hukuku beni yok sayıyorsa neden ülkemi şikayet etmeyeyim ki?Babalar da çoğu zaman şikayet edilir(aile bazında kutsallaştırılan ülke) Neyse siz bana yakılmadığına dair somut bilgi sunun da,ben susayım Sakın Suheda ile alıntıladığım cümleler ile arkadaşımızı hedef aldığım düşünülmesin;sadece düşünceler eleştiri alanım içerisinde
  13. 7.asır dediniz de aklıma her nedense 7.asırı bahane ederek Afganistan'ı kan gölüne çeviren batılı dostlar geldi,Irak'ı savaş uçaklarıyla özgürleştiren ABD geldi.Nedendir bilinmez ama 7. asrın ürünü olarak sunduğu teröristleri işine gelince besleyenler geldi.Neyi mi kurban sunalım;neyi kurban sunuyorsak 7.asır bayrağına!
  14. Ne yapalım,biliyor musunuz? Kurban bayramlarını es geçelim,koyun kesmeyelim;noelleri es geçelim,hindi kesmeyelim.Aslında o kadar ilginç varlıklarız ki;çoğu zaman ne düşüneceğimizi biz bile kestiremiyruz. Kendi adıma söyleyeyim;ben etten nefret ederim.Önümde değil koyun tavuk bile kesemez kimseler;gözümü kapatırım.Ama kalkıp da buna inanları,inandığını yaşamaya çalışanların bu ibadetlerini bu gibi nedenlere dayanarak yok saymam.İnsanı kurban olarak sunmayalım da! Kısa yolu,Bush gibi Irak'ta binler ince hesaplara kurban verilirken bir hindiyi bağışlayalım.Nasıl tezat ama Bırakalım,bu tartışmaları,daha ülkemizde insanlar kurban!
  15. Biri bana bu Kiraz adlı üyemizin annesinin kim olduğunu söyleyebilir mi? Yane her şakanın altında bir gerçek yatar zehirleniriz neme lazım (bu da şaka,ama altında gerçek yatanından) Deniz Kızı Hindistan da ne işin var,yaf get Afganistan'a..ikisi de ^^istanlı^^ne de olsa
  16. Benim aklıma taş devri gelmişken bu daha iyi geldi Saın Bush,ondan ala var mı vampir Onlar için bir fatiha okuyayım elim değimişken
  17. Duman'ı çoktandır dinlemiyorum,Sen Aşksın'ı da Hakan Yeşilyurttan dinlemek isterdim şimdi...tabi hemen ezberlemem gereken kelimelere dönmeliyim... Edip Akbayram'dan...yıllar ömrümü çaldınız....buluttan buluta uçuşan yıllar...Diyarbakır'ın bu puslu havasında çok güzel gidiyor
  18. Valla ben meditasyon hakkında bir kitap okumuş(mecbur kaldığım için okuduğum hayatıma giren en acayip kitap)tek birşey anlamamşıtım. Bana göre değil,ben yemek yerken ve çizgi flm izlerlen gayet mutlu oluyorum. Tabi komedi ve aksiyonları da es geçmeyeyim. Canınızı sıkan insan ve durumlar olmadığı sürece,rahat ve huzurlusunuzdur.Yeter ki kendinizle ve yaşadıklarınız ile barışık olun. Mesela ben yaşasın hayaaaaaaaaaaaaaaaaaaat yaşasın yaşamaaaaaaaaaak diyorum yine eskisi gibi
  19. Miili irade bireyin siyasi oluşumunda ki söz sahipliği ise bunu demokrasiden başka hangi düzen ile gerçekleştireceğiz? Miili irade derken,yok saydığınız yanlış olan demokrasi anlayışı mı yoksa demokrasinin kendisi mi? Sayın Wiston'a katılıyorum;ama bir farkla...bence de demokrasi muhteşem değil,diğer düzenler içinde en iyi olan. Biliyorum ki demokrasi,herşeyden önce bir zihniyettir.O kadar güzel insanlar,o kadar evrensel düşünceler var ki her yanımda;onlar ile demokrasi tüm güzellikleri ile yarınımızda olacak.İnanıyorum buna. Birey devlet için değil;devlet birey için vardır.Demokrasi araç ve yöntemleri ile bireye söz tanır.Partileri ile farklı kesimleri aynı parlemanto da buluşturur,seçme hakkı ile birey karşısında kendine çeki düzen vermek zorunda kalan siyasi oluşumları hatırlatır.O çoğunluktur,bizde ki gibi çoğullar değil. Bu ülke için var mı başka bir düzen öneren.Ne yapacağız?Farklı düşünenleri kovup,kendimize göre yasalar mı düzenleyeceğiz.Bunu yapamayız.Gücümüz yetmez. Demokrasinin kendi içinde ki öğeleri konuşalım;onun anlayış şeklimizi değil. Kaybederiz;Atina bile demokrasi derken,kadın ve köleleri yok saydı.Demokrasi bu değil,anlayışlarımız değil.Anlayışlarımıza takıldıkça kaybederiz.
  20. İstanbul benim için vazgeçilmez muhteşem bir kenttir ama böyle Londra resimleri görünce ''hım,orası da hoşmuş'' dedim.Oralara mutlaka gideceğim.Ama dediğim gibi İstanbul'umu hiçbir yere değiştirmem.Bu arada Sevgili Dipnot,daha Londra da mı?Bayram esnasında Londra'dan aldığım bayram mesajı ''keşke orada olsaydım'' dedirtse de kıskanmadım
  21. Vicdani retçi Mehmet Bal başına gelenleri anlattı Perihan Mağden BİA Haber Merkezi-İstanbul Ekim 2002 tarihinde Mersin’de askerlik yapmakta iken vicdani ret kararı aldım. Bu kararımı çarşı izninde basına duyurduktan sonra bana verilmiş olan askeri kimlik ve askeri eşyaları iade etmek için kendi isteğimle son defa askeri birliğe gittim. Sonrasında tutanaklar düzenlendi ve mahkemeye sevk edildim. Tutuklandım ve 33 gün tutuklu kaldım. Ardından tahliye edildim. Serbest olarak yaşamıma devam ederken Ocak 2003’te tekrar gözaltına alındım ve Askeri Mahkeme’ye çıkartıldım. Mahkeme tekrar beni serbest bıraktı. Bu defa askeri birlik beni hastaneye sevk etti ve 3 ay hava değişimi izniyle tekrar serbest bırakıldım. Aradan geçen yaklaşık 6 yıllık süreçte herhangi bir gözaltı vs. ile karşılaşmadım. 8 Haziran günü sokakta Gayrettepe İnfaz Bürosu’ndan gelen 2 sivil polis tarafından gözaltına alındım. Şişli Etfal Hastanesi’nden ‘darp-cebir’ raporu alındı ve aynı günün akşamı Beşiktaş İnzibat Birliği’ne teslim edildim. Beşiktaş İnzibat’ta ilkin üst araması yapıldı ve soyunmam istendi. Ben de vicdani retçi olduğumu ve askeri hiçbir talebi yerine getirmeyeceğimi beyan ettim. Tartışmalar, bağrışmalar sonucunda zorla tüm elbiselerim 2 subayın gözetiminde çıkartıldı. Üzerimde sadece don kaldı ve onu da indirip ‘çök-kalk’ yapmamı istediler. Ben yapmayınca da gene zorla donumu indirip ‘çök-kalk’ yaptırıldı. Sonrasında giyindim ve içeride sadece Oyak Bank logolu bank olan nezarete kapatıldım. Oradaki bankı da almak istediler ama zemine sabitlenmiş olduğu için sökemediler. Ben oraya oturduğumda nezarethane kapısına gelen nöbetçi ve diğer askerlerin oturmamam, ayağa kalkmam ve esas duruşa geçmemi istemelerini reddettiğim için gece boyunca küfür, hakaret, tükürme ve sabah uyanmam için üzerime bardakla sıcak su atılması gibi birçok şeye maruz kaldım. Gece 03.00 suralarında nöbetçinin tokat ve yumrukla saldırısına maruz kaldım. Bu saldırma ve tükürme olayı hakkında Hasdal Askeri Savcılığı işlem başlatmış durumda. 9 Haziran günü Hasdal Askeri Mahkemesi’ne çıkartıldım ve tutuklanarak Hasdal Askeri Cezaevi’ne kapatıldım. Hasdal Askeri Cezaevi iç güvenlik astsubayı bana cezaevine ilişkin kuralları aktarmak istediğinde ben gene vicdani retçi olduğumu ve cezaevindeki askerliğe ilişkin uygulamaları reddettiğimi belirttim. Tabii bunu ciddiye almadı ve gardiyan askerlere emir vererek önce zorla elbiselerim çıkartıldı ve 5-6 gardiyan asker beni tutarak saç-sakal-bıyık kesimi yapıldı. Sonrasında da beni bir koğuşa götürdüler. Koğuş mümessili ve yanındaki birkaç kişiye cezaevi iç güvenlik astsubayı “Siz gerekeni yaparsınız, ne yapacağınızı biliyorsunuz” şeklinde talimat verdi. Beni koğuşa alanlardan birisi eline 40-45 santim boyunda bir odun aldı ve sorular sormaya başladı. Ben de anlatmaya çalışırken bir ara odunla önce kafama, sonra omuzlarıma, bacaklarıma vurmaya başladı. Son olarak da boynumun sol tarafına vurdu. Sendeledim, düşmek üzereyken diğer tutuklular beni tuttu. Bu defa tokat, yumruk ve göğsüme tekmeler vurmaya başladılar. Daha sonra duşun altına iteklediler ve ben yüzüstü ellerim ve dizlerim üzerinde kaldım, duş bataryasından tutundum. Duşu açtılar ve arkamdan belime, bacaklarıma ve kuyruk sokumuma tekmeler vurmaya devam ettiler. İyice titremeye ve vücudum kasılmaya başlayınca şişeyle sanırım buzdolabından getirmiş oldukları suyu üzerime döktüler. Sonra beni sürükleyerek yatağa yatırdılar ve üzerimi örttüler. Öylece yarım saat gibi kaldım ama kasılma ve titremelerim durmadığı için diğer çocuklar koğuş mümessiline “Bu ölecek bunu idareye verelim” dediler ve beni kapıya sürükleyerek götürüp gardiyanlara teslim ettiler. Cezaevi iç güvenlik astsubayı hâlâ “Noldu Mehmet, neyin var?” gibi sorular soruyordu. Beni hemen revire, oradan da Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne götürdüler. Muayene olmayı reddettim ve tekrar cezaevine aynı koğuşa kapatıldım. Sabah bu kez Gümüşsuyu Askeri Hastanesi psikiyatri bölümüne sevk ettiler. Muayeneyi reddettim. Cerrahpaşa’dan iki doktor getirttiler ve onlar sadece uzaktan gözle muayene etti. Ama herhangi bir not ya da detaylı bir muayene yapmadılar. Sadece kan alımı ve serum bağlanmasının gerektiğini söylediler ve bunlar yapıldı. Akşama kadar orada kaldım ve akşam tekrar cezaevine götürüldüm. Bu kez farklı bir koğuşa koydular. Herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı diyerek soruşturmayı kapattılar. Yürüyemiyor ve ellerimi kullanamıyordum. Boynum, belim ve sağ bacağım kasılıyordu. Sonrasında avukatlarımın görüşmeleri ve beni de ikna etmeleri sonucu Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nde röntgen çekilmesi ve muayeneyi kabul ettim. 10 Haziran akşamı ise tek kişilik özel bir koğuşa koydular. Cezaevinde en başından itibaren zorla askeri elbise giydirme işlemi devam etti. Ben de bunu protesto amaçlı açlık grevine devam ettim. Sonraki süreçte cezaevi müdürü bir iç soruşturma başlattı ve hızla bitirdi. Benim ifademi almak istedi ben de avukatlarımın da bulunduğu bir ortamda ifade vereceğimi söyledim. Sonrasında benden herhangi bir ifade vs. almadan soruşturmayı “Herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır” diyerek kapattılar. Ve hızla sevk işlemlerini yaparak beni Beşiktaş İnzibatı’na teslim ettiler. Bu arada avukatların girişimleri sonucu Hasdal Askeri Savcılığı sevki iptal etti ve benim ifademi, sanık teşhislerini vs. tamamladı. Bunların tamamlanmasından sonra beni Adana’ya sevk ettiler. Yolda ve Adana’da hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Sadece İskenderun Askeri Hastanesi Karantina Subayı zorla kıyafetlerimi çıkartıp hastane kıyafeti giydirdi. 24 Haziran günü ise akşam 19.00 sıralarında gelen “barışta ve savaşta askerliğe elverişli değildir” raporu nedeniyle Adana Askeri Mahkemesi beni tahliye etti. Gece 12.00 gibi serbest kaldım.
  22. Ahlaki seçim yada politik nedenlerden dolayı askere gitmeyi red etmek en temel haktır.Birey tercihlerinde özgürdür.Askere gitmemek olmaz demek ne demek oluyorsa Öncelikle şunun farkında olmalıyız; şu veya bu nedenden dolayı birilerine silahı dayatmak,kutsal emanet deyip vatan için silahı meşru saymak doğru değil. Askerlik,zorunlu vatani hizmet.Dayatılan yönü ile sadece bizim ülkemizde sorun değil.Hepimiz az çok İsrail'de ki vicdani retçilerden haberdarız.Vicdani retçiler basında,kamouyunda "sen misin asker olmam diyen vatan haini" gibi onur kırıcı söylemler ile afaroz edilirken,nedense kirli savaşları,verilen bedelleri sorgulamak kimsenin aklından geçmedi.Üstelik vicdani retçiler;savaş için savaşmayacağız derken bile! Ben zorunlu askerliğe karşıyım.Kendi ülkemde 20 yaşına gelmiş gençlerin eline silah veren zihniyetten rahatsızım.Ölümü gören,öldüren ve öldürülenler bu kisve altında sadece kutsallaştırırken,şehit diye bir gün medya da yüceltilen;hemen ertesinde açlığa terkedilen aileleri düşünürken ben de vicdani retçilerdenim,tarafım. "savaşlarda asıl ölenler;öldü dedikleriniz değildir.asıl ölenler o savaşı görmüş olupta,gördükleri üzerine yeniden hayat inşa etmeye çalışanlardır" Kolay değildir,yıkımın üstüne temel kurmak.Güneydoğuda askerliğini yapmış olan,olmadık psikolojik problemlerle uğraşanlar size hiçbir şey anlatmıyorsa;Sarıkamışa dönün.İğrençlikleri,yarım kalmış hayatları inanın ki hemen göreceksiniz. Savaşın olmadığı bir dünya;vicdani retçiler ile var olacaktır.
  23. Ilımlı İslam'da neyin nesi oluyor ki İslam İslamdır,beğenen kabullenir beğenmeyen kabullenmez.Bir kavram radikalleşir ise terörü ifade eder oldu,Ilımlı ise olması gerekene dönüştürüldü.ABD ve bu zihniyeti taşıyanlara alkış,dikte edilmek istenen bu anlayış din olarak algılayanlara alkış...ABD'nin bu ince zekasına hayranım,ya da bunu doğru sananlara yanarım mı demeliydim
  24. Ben bu sorudan çok;Allah insanı neden yarattı sorusuna takılı kalıyorum.Bunu gerçekten çok merak ediyorum;yaşananlar bana bu soruyu sorduruyor!
  25. Vatanı sevmek,20 yaşında ki gencecik çocukların eline silahı verip onlara ölmeyi ve öldürmeyi emretmek değildir.Vatanı sevmek,masa başı hesapları ile kendi insanını kutsal öğretileri ile çıkarlarında kukla misali iple oynatmak hiç değildir.Vicdani retçiler,savaşa hayır diyenler yada başka nedenden dolayı ben asker olmayacağım diyenler;onlar bu vatanı eminim vatan naraları atanlardan çok daha fazla sevenlerdir. Silahı eline alıp,ölümü beklemek,hayatının en güzel yıllarını olmadık hesaplara heva etmek...vatanseverlik dayatılan ise buyrun tüm köleler vatansever!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.