Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

kaplan-200

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

kaplan-200 tarafından postalanan herşey

  1. Artık pkk istediği gibi istediği şekilde rahat hareket edebilir. Önceden pkk terörü korucu olmayan köylere, kurtarılmış köy ve kurtarılmış bölgeler diyordu, şimdi ise her yeri onlar için kurtarılmış bölge oluyor. Artık askerin olmadığı yerde bu teröristlerle mücadele edecek bir silahlı güçte kalmadı. Yazık.
  2. Bu konuda daha önce çok yazdık yine yazarım,istiyorsanız yine yazarım. Ben bu insanları tanımazdım bu forum sayesinde bu insanları tanıdım.Bende deniz gezmişi gerçekten dava adamı bilirdim bu forumdaki danışıklı yazıları görene kadar ! Her fırsatta Türklüğe,İslama ve değerlere saldıranların Deniz gezmiş,Deniz Gezmiş demelerinde bir şey vardır diye düşündüm. o günü yaşayan hem sağcısına hem solcusuna sordum araştırmalarımla bu gün ile kıyasladığımda kendilerine sözde bir kahraman yaratarak davalarını yürüttüklerine şahit oldum. Bu gün en önde dhkpc olmak üzere pkk,dtp gibi terör örgütlerini ve pertileride bu insanları savunmaktadırlar. Bu savunucularında bu zihniyetlerin amacını ortaya koyuordur zaten. Ayrıca zamanında [sağcıların içine sızmış ) sonradan işçi partili olmuş Ali yurtaslan diye birinin yalan İftiralarınına inanacak kadar saf değiliz. Bu ucuz yalan iftiralara ancak kendi zihniyetinde kendisininden başka doğruyu göremeyenlr inanır.
  3. Elbette Allah ile İman ile işi olmayanın öteki dünya ile işi olmaz.Bunu anlamak için imanlı olmak yeterli. Ayrıca, can korkusuyla bağırıp çağırıp son nefesinde bile hainlik düşünüp giydiği botları nın bile askere kalmamasını istemesimi gerekirdi.
  4. Sevgili Yarasa Deniz gezmişin Yol arkadaşı,yoldaşı bu günün gündem gazetesinin sahibi Yaşar kayadır. Siz sadece size anlatılanı biliyorsunuz ve öteki tarafını görmek istemiyorsunuz. Yaşar kayanın Anıları diye bir yazısı var okuyun bence. Yaptıkları bütün terör faliyetlerini anlatmaktadır.Şimdi ise ''Tam bağımsızlık harekatı'' gölgesinde kahramanlaştırılıyor. İşte yoldaşların son durumu pkk gazetesi''Gündem''Yaşar kaya. ideolojisi Marksist ve laninist olan zihniyet,Türkiyenin onca sorunları içinde İslama hizmet için filistin kampında gerilla eğitimi alış ! Bizde inandık! Bu gençleri Filistine kim gönderdi,hangi parayla ve kimin yardımıyla gitti? filistine nasıl bir hizmeti bulundu,filistinde ne kadar savaştı? Askere ve polise saldırdıkları silahlar ve el bombaları kime ve hangi devlete aitti ? Bazı guruplar davasını yüceltmek için kendisine uydurma bir kahraman seçer,himen,süpermen gibi. o gün deniz gezmiş değilde yaşar kaya asılmış olsaydı bu gün sizin kahramanınız yaşar kaya olurdu sanırım. Tekrar geriye dönüp bunları tartışmanın anlamı yok,konuda bunlar değil. Kimin ne olduğunu kime hizmet ettiğinide iyi biliyoruz.
  5. Bakış açısı ! Filistinde gerilla kampında eğitim alıı asker ve polisle çatışanların kahraman olduğu yerde Ali Bülent Orkanda kendi fikrince böyle olacaktır. 12 Eylül döneminde Terörist faaliyetlerde bulunanlara karşı bu böyle hararetli olmuyorsunuz !
  6. Demokrasi ve kardeşliği nasıl getireceksiniz ?dtp gibi pkk yı çaktırmadan meşrulastırarkamı? Yüzlerce kürt vatandaşımız gönüllü olarak bu terörle mücadele vermiştir,hemde hem kendini hemde ailesini bile hiçe sayarak kendisini feda etmiştir. Bingöl Solhanlı MAHMUT YILDIRIM(Yeşil) gibi. Siz istediğiniz kadar hikaye okuyun, sizin zihniyetinizde olmayan Kürt kardeşlerimiz zaten gerekeni yapıyor en büyük darbeyi vuruyor zaten.
  7. Ülküye darbe, Ülkücüye infaz 12 Eylül öncesini anlatan yüzlerce kitap, roman, araştırma, program ve senaryo yazıldı. Ancak bunların tamamına yakını tek yanlıdır. Bilindiği gibi o dönemin başlıca iki önemli aktörü vardı: Birisi devrimcileri temsil ettiği -sosyal demokratlıktan Marksist/Leninist/Maoizme kadar uzanan- sol, diğeri de Türk milliyetçilerinin temsil ettiği ülkücülerdir. 12 Eylüldeki mücadele çok genel olarak bu iki taraf arasında geçmiştir. Sol cenah 12 Eylülü ve sonrasında yaşadıkları travmayı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Türk milliyetçileri ise “devlettir, döver de sever de” ya da “kol kırılır yen içerisinde” anlayışıyla, yaşadıkları ya da uğradıkları zulmü ve haksızlıkları sineye çekmişlerdir. Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir. Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır. Hatıra niteliğinde yazılan bazı kitaplar ve ortaya konulan savunma amaçlı söylemler, ülkücülerin o dönemde katlandığı maliyeti yansıtmaktan uzaktır. Yavuz Selim Demirağ’ın ‘Darbe ve İnfaz’ adlı anı-belge türü sayılabilecek kitabı, yaşananların anlaşılması bakımından dikkatlice okunmayı hak eden bir çalışmadır. Kitapta anlatılanlar, yalnız dünün değil, bugünün anlaşılmasına da büyük katkı sağlayacak niteliktedir. Bu yönü itibarıyla da anlatılanlar çok önemli bir boşluğu doldurmaya adaydır. Demirağ’ın kitabının devamının geleceği konusundaki açıklamaları da sevindiricidir. Ülkücü adanmışlığın derecesini göstermesi bakımından kitapta anlatılan birkaç anekdota değinmek yararlı olacaktır: Mamak’ta idam için gün sayan ülkücü Ali Bülent Orkan’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na bir not gelir: “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kur’an hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” diye yazmaktadır. Yılma Durak, mahkeme heyetinin yüzüne karşı “Bu avukatı reddediyorum... Biz Ülkücüyüz! Bizi ülkücülükten yargılayın” der. Dündar Tanrıverdi, “12 Eylül ruhumuzu yok etti.../...12 Eylül darbesinin sebeplerinden birisi de Türk Milliyetçileri ile Türk milletinin sinesinden çıkan Türk Ordusu arasındaki bağı kopartmak senaryosuydu...”. Burhanettin Semerkantlı’nın “12 Eylül darbesinin olmasına önce çok sevinmiştik. Çünkü cenaze kaldırmaktan yorulmuştuk” der. Kitapta Demirağ, yaşanan hayal kırıklıklarına da çok özel bir biçimde yer vermiş: “Tarihin bütün safhalarında, ülkesine ve devletine hizmette kusur etmeyenlerin, araba düzlüğe çıktığında arabada olmayışının nedeni” ise “Evi yapan balta, kapının önüne bırakılır” ata sözüyle özetlenmiş. Kitapta anlatılan yargı ve yaşam hikâyeleri, aynı zamanda itiraflar, isnatlar, ithamlar, idealler, hayal kırıklıkları ve ibretlerin öyküsüdür. İnsan olan herkesin, insan olarak her aradığını daha çok da kendisini içinde bulacağı onlarca olay yer almış. Yalnız ülkücülerin değil aynı zamanda solcu/komünistlerin uğradıkları işkenceler de eserde geniş biçimde anlatılmıştır. Özellikle Mithat Evci’nin, İlhan Erdost’un işkenceyle öldürülmesinin trajik hikâyesi her insanım diyeni sarsacak niteliktedir. Erdost kardeşlerin dramatik hikâyesini anlatan satırlar, işkencenin ideolojisinin olmadığını göstermesi bakımından ibret vericidir. Teşekkürler Yavuz Selim Demirağ...! YENİÇAĞ
  8. PKK’nın istediği oluyor Korucuya tasfiye Yıllardan beri terör örgütüne karşı mücadele eden korucuların ellerindeki silahlar alınacak. Korucular maaşlarını köy işleri yaparak alacak Haber: Fatih Erboz Doğu ve Güneydoğu’da terörle mücadele için yıllar önce kurulan koruculuk sistemi son günlerini yaşıyor. Yıllarca terör örgütüyle amansız savaş veren koruculuk sisteminin kaldırılması için büyük bir çalışma başlatıldı. Bu konuda terör örgütünün Kandil’deki lideri Murat Karayılan ve bölücübaşı Abdullah Öcalan bile açıklamalar yapmış ve koruculuğun kaldırılmasını talep etmişti. Son alarak Mardin’in Bilgi Köyü’nde yaşanan katliamın ardından DTP de, koruculuğun kaldırılması için kampanya başlatmıştı. Hükümet de buna destek vererek, çalışma başlatmıştı. Mardin’deki katliamdan sonra Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nda koruculuğun kaldırılmasıyla ilgili bir rapor hazırlanmasına karar verildi. Genelkurmay ise, terörle mücadele devam ederken, bu kadar radikal bir önlem alınmasının doğru olup olmayacağını sorguladı. Sonuç olarak koruculuğun kaldırılmasıyle ilgili hazırlanan bir rapor, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’na da başkanlık eden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e sunuldu. Raporda neler var? Raporda ana hatlarıyla şu unsurlar yer alıyor: * Koruculuk kademeli olarak tasfiye edilmelidir. * Terörle mücadele için kurulmuş olan koruculuk sistemi, ilerleyen zaman içinde kendisi bölgede sosyal bir sorun haline gelmiştir. * Avrupa Birliği de, koruculuk sisteminin kaldırılması konusunda Türkiye’ye baskı yapmaktadır. * AB raporlarında, koruculuk sisteminin, terör örgütünde büyük eylemlere karışmamış militanların geri dönüşlerini engelleyen bir unsur olduğu da vurgulanmaktadır. Türkiye, yeni açılım çerçevesinde geri dönüş sağlayacaksa, bunu önce geri dönenlere yönelik oluşabilecek “intikam” hissini ortadan kaldırarak, yani koruculuk sistemini kaldırarak yapabilir. * Koruculuk sisteminin kademeli olarak kaldırılması çerçevesinde devletten maaş alan köy korucuları, özellikle hayvancılık ve tarım alanlarında, yine maaş alarak, görevlendirilebilirler. 80 bin korucu bulunuyor Türkiye’de 22 ilde görev yapan korucuların toplam sayısı 80 binin üzerinde. Bunlardan 59 bin düzenli maaş alan geçici köy korucusu, kalan 23 bin 274 kişilik kısmı ise maaş almayan gönüllü korucu. YENİÇAĞ 23/09/2009 23:27
  9. Yahu kardeşim bu adresi göstermek kaynakmı oluyor? Bu insanların düşünceleridir dedim kaynak değil.Her fırsatta kürtlerin adına söclük yapanlara karşı farklı düşünenlerinde olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Diğer görüşleri, ermeni meselesi ve devlet hakkındaki düşünceleri zaten aynı . Nesini örnek gösterceğim ben farkını göstermeye çalışıyorum. Umarım anladınız.
  10. Teşekkürler Sn Nail Amudi çok önemli noktalara değinmişsiniz fakat bunu görmezler,onlar kendi görmek istedikleri taraftan bakarlar !
  11. İzleyen kim? kaynak nerden? Sanırım hayranlık ve minnetle izleyen ''Taraf'' dan başkası değildir..Yada gündem. Çünkü hep aynı hikayeler, pkk sorununu kürt sorunu olarak göstermeye çalışıyor.hangi barış ? Kimsenin kürtler ile küs olduğu yok,sorun bebek katilleri pkk.Bu katillerin kardeşliğide sizde kalsın. Barış,barış deyip karşı tarafı barış karşıtı, sanki kürt düşmanı gibi gösterme çabaları ancak kendi zihniyetini kandırabilir.
  12. kaplan-200 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Teşekkürler kardeş.Forum yönetici ve üyelerinin bayramı mübarek olsun.
  13. Ya arkadaş anlamamakta neden ısrar ediyorsun ki. pkk teröristlerinin kumandasından bahsediyoruz. Biz pkk terör örgütünün gücünden, bu gücü nereden aldığından bahsediyoruz. Anlamazdan gelipte Türkiye Cumhuriyeti ile kıyaslamaya çalışma. T.C bir devlettir yanlış yada doğru kararlarla AB/D ye bazı konularda bağlı kalabilinir biz buna yok'da demedik. Bir gerçek var ki bu teröristler bu gücü AB/D den alıyor. Eğer pkk terör örgütünün kuruluş amacını bilmiyorsan biraz araştır.önce sözde bayrağını neden değiştirdi öğren ve arşiv gazete haberlerine bak teslim olan teröristlerin ifadelerinde AB/D nin terörist kamplarda seminerler ve eğitimler verdiğini göreceksin.
  14. Bu adamları ne siz nede biz indirebiliriz. Onların kumandası AB/D de, AB/D isterse desteğini vermeyip pilini bitirerek kendiliğinden bitirir. Bunu anlayacak seviyede olduğumuzu sanıyorum !
  15. Zazaki lehçe değildir,Daha önce çok yazdık tekrarlamaya gerek yok yine anlamazdan geliyorsunuz,araştırın ve görün. bu gün zazlalar, pkk ve dtp kendilerini asimile etmek istediklerini söyleyerek insan haklarına şikayet etmek istemişlerdir. -http://www.dersimsite.org/lehcedegil.ht-Bu yanlız bir önektir istersen yüz'e yakın örkek gösterebilirim. Normalde zaten konuşmalarda bile kürt demezler Örn:''kurmaci nizanım'' !gibi. ve zaza ve kurmaci arasındaki o büyük farkı tekrar yazmama gerek varmı?
  16. Sizin konuyu öylesine amlatıyorsunuzki sevgili mavi ,sanki asker doğu ve güney doğudaki çocuklara kastı var,sırf kürt oldukları için her önüne geleni canı sıkıldıkça öldürüyor,öldürmekten zevk alıyor ve o kadarda basit. Oysa o çocukları kendilerine kalkan eden katil çanakçılarını görmüyorsun. Polise ,Askere taşlarla ,bıçaklarla, soplarla saldırıp askeri polisi yaraladığında ne yapacak bu polis, yada asker? Güç kaldığında orantısız güç kullandı çocuklara saldırdı,çocukları dövdü vs olur. Madem o kdar tarafsızsınız birgünde bu çocukları kendine kalkan yapan yüreksizleri kınayın. Ama siz bu çocukları kullanan acizleri görmesiniz. Sizin geleceğinizi sizin bugun savunduklarınız çaldı başkası değil. Üstelik yine terörü meşru gösterme çabaları. Diyarbakır cezaevinde insanların yaşamı,onuru çalınmış..dağa çıkmak bir kurtuluş olmuş. Bu insanların yaşamı,onuru olmuş olsaydı dağa çıkmaz, onuruna namusuna sahip çıkıkardı. Kaymazın acısını his edenler devlet tarfından terörist ilan edilmiş diye, devlete düşman kesilip dağa çıkma sebepleri olmuş ! ! Bak sen sırf bu yüzden dağa çıkmılar ha.. Eline geçirdikleri taşlarla, soplarla, bıçaklarla polise saldırıp polisi askeri yarlamaları canilik değilmi ? Yoksa onların çocuk olmaları onları kamuflemi ediyor.Polisin canı yandığında böyle tepki göstermeside gayet normaldir.16-18 yaş arası bir çocuğun gelip sizi taşlarla soplarla dövemsinde siz ne yapardınız bunu merak ediyorum. Polis güç kullanıncada cani oluyor, yok efendim polis beklesin taşları sopları kafasına yesin !! Ve sana diyorum sevgili mavi;Güvenlik sebebi ile göç ettirdiği köylere fazlasıyla tazminatını verermiştir ve köyleri pkk teröristleri yakmıştır. Ersever adam öldürmedi,ersever teröristleri ve çanakçılarını öldürdü. Koruculuk sisteminden rahatsız olmanızın sebebi sizin kendi çıkar meselenizdir,bize bağlı köy korucuları neden kimsenin malını gasp edemiyor,korucuda bu yetki varmı sanıyorsunuz. Koruculuk sistemi katil pkk ya karşı kurulmuştur. Bu insanlar pkk teröristlerinden namusunu korumak için bir çoğu gönüllü bazılarıda geçiçici olarak bu sistemin içindedirler. pkk teröristlerine karşı olan bu koruculuk sistemi sizi neden rahatsız ediyor? yapılan bazı yanlışları 70 bin korucudan çıkaramasınız,asker hata yaptı diye ordu sisteminin kaldırılmasımı lazım ? Birazda siz analmaya çalışsanız !
  17. AKP benzeri adımlar atan İspanya’da yüz bulan Katalanlar ayrı devlet sloganlarıyla sokağa döküldü İSPANYOL hükümetinin, muhalefet ve ordunun tüm uyarılarına rağmen başkenti Barcelona olan Katalonya’ya daha fazla taviz vermesi, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdi. Hep daha fazlasını isteyen Katalanlar, bu kez ayrı devlet isteğiyle yürüdü. Komutanı istifa ettirdiler! AYRILMAK için referandum düzenlemeye kalkan Katalanlar, mahkeme kararıyla girişimin engellenmesi üzerine “Devlet istiyoruz, merkezi yönetime hayır” sloganıyla sokağa döküldü. Uyaran komutanın istifa ettirilmesi, siyaseti de karıştırdı. Açılımdan bölünmeye... ’Katalonya için bağımsızlık’ yürüyüşü düzenleyen binlerce Katalan, Barcelona sokaklarında “Devlet istiyoruz, merkezi yönetime hayır” sloganları attı. İspanya ordusu ise hükümetin tavizine sert çıktı Haber: Cevat KIŞLALI İspanya’nın doğusundaki Barcelona kentinde önceki akşam “Katalonya için bağımsızlık” gösterisi düzenlendi. Kentin Arenys de Munt ilçesinde belediyenin ayrılıkçılığı savunan referandum yapma girişiminin mahkeme kararıyla durdurulmasını protesto etmek için kalabalık bir grup Barcelona sokaklarında yürüdü. Katalan siyasetçilerin ve işadamlarının da destek verdiği göstericilerin arasında, Katalan milliyetçiliğinin sembollerinden olan FC Barcelona kulübünün başkanı Joan Laporta da yeraldı. ’Devlet istiyoruz’ talebi Arenys de Munt Belediye Başkanı Carles Moya , “Kendi geleceğine karar vermek için Arenys Hareketi” adlı grubun inisiyatifiyle başlayan ve belediye olarak destek verdikleri referandumun, mahkemenin karşı kararına rağmen yapılacağını söyledi. Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) partisinin başkanı Joan Puigceros ise konuşmasında, İspanya merkez hükümetini “dolandırıcılar çetesi” olarak tanımlayıp, “Madrid’in bakanlarına artık bir şey ödememek için bir devlet istiyoruz” dedi. Ülke parçalanmanın eşiğinde Arenys de Munt’ta yapılması öngörülen fakat durdurulan referandumda, halka “Katalonya’nın sosyal, demokratik, egemen bir devlet olmasından yana mısınız?” şeklinde bir soru yöneltilmesi planlanıyordu. İspanya hükümeti “Katalonya ayrılırsa İspanya parçalanır” teziyle bölgedeki eyleme karşı çıkıyor. Yöneticileri en fazla endişelendiren ise Katalan girişiminin diğer bölgelere de sıçrama potansiyeli taşıması. Jose Luis Rodriguez Zapatero liderliğindeki Sosyalist hükümet, sağ muhalefet ve ordudan gelen tepkilere rağmen, ülkenin zengin ve güçlü bölgelerinden Katalonya’ya daha fazla özerklik tanınması yolunda büyük bir adım atmıştı. Bölgesel dil zorunluluğu Katalanlar, merkezi hükümetten koparak ayrı bir ulus olmak isterken, bölge yetkililerine Katalanca konuşma zorunluğu getirilmesini istiyor. Ana muhalefette bulunan Halkçı Parti, bölgede düşünülen statü değişikliğine karşı çıkarken Zapatero hükümetinin attığı adımların ulusal bütünlüğe tehlikeli olduğunu belirtmişti. Zapatero’nun açılımı bomba İspanyol hükümetinin Katalanların talepleri doğrultusunda yapmaya çalıştığı ekonomik ve siyasi açılımlara en fazla tepki ise İspanyollardan geldi. Zapatero yönetiminin verdiği tavizlerin ülke için sakıncalı bir süreç başlatacağını ve bölünmenin engellenemeyeceğine vurgu yapan İspanyol muhalif siyasetçileri, Barcelona sokaklarında düzenlenen bölücü yürüyüşünün verilen tavizlerin bir devamı olduğunu belirtti. Katalonya’ya özgürlük adı altında başlatılan özerklik çalışmalarına tepki gösteren Ana Muhalefetteki Halkçı Parti ise Kara Kuvvetleri Komutanı Jose Mena Aguado’nun özerklik taleplerine tepki göstermesi sonucu istifasının istenmesinin anti demokratik olduğunu belirterek Zapatero’yu bölücülükle suçladı. Katalan sorunu nedir? Başkenti Barcelona olan zengin Katalonya, 1979 yılında imzalanan sözleşmeyle ülkenin 17 bölgesinden biri oldu. Katalan Parlamentosu 2005 yılında özerk statüsünü yeni yetkilerle donatmak üzere bir karar aldı. Bu karara göre Katalanlar İspanya içinde ayrı bir ulus olmayı, mali ve adli yetkilerinin artırılmasını ve bölge yetkililerine Katalanca konuşma zorunluluğu getirilmesini istiyor. Katalanlar 50 milyonluk İspanya nüfusunun 7 milyonunu oluşturuyor.
  18. Sevgili fuzuli Öncelikle şunu bilmeni isterimki benim ne bir kürt ile dede bir başka etnik gurupla sorun yoktur olamazdda. Çalıştığım bazı ortamlarda doğulu olduğumu söylediğim zaman ban kürtmüsün diye sorulduğu oluyordu ben ise kürt olmadığım halde evet kürdüm diyordum,çünkü gocunulacak bir taraf görmüyordum .Bu forumdaki kürdüm diye geçinip de katil pkk ve dtp ye açıkça ve çaktırmadan çanak tutanları tanıyana kadar. Şimdi bu zihniyetlerden dolayı fikrim deşmesede ben memleketimin kürdü kadar kürdüm, çünkü memleketimdeki kürt kökenli vatandaşlar ne bebek ketili pkk ya nede sözcüsü dtp ye çanak tutmuşlardır diyerek vurguluyorum. Bu ağlamda sorunuza dönecek olursak. Biz kürtleri diğer etnikler nasılsa onlarıda aynı şekilde algılamalıyız.Yani ayrı bir millet yada ayrıcalıklı olarak görmemeliyiz .Çünkü türk milletini oluşturan unsurlar kürt-laz-çerkez lerdir. Bu gün bir kürt ne ise laz da odur diğer etnik unsurlarda.Kürtlere ayrıcalık tanımak,pkk nın sözde mücadelesinin sonucu demek ve bölünmeye zemin hazılamak demektir. Bugün lazlar çerkezler,pomaklar,arnavutlar ve diğer etnik guruplarda aynı hakları istemeyeceklermidir sizce ? Örneğin ben kürtçe yayına karşı olmadım, fakat bu yayını devlet değil her etnik kendi yayınını devletin denetimi altında yapması gerekir düşüncesindeyim. Bu konuyu özal zamanında özalın danışmanlığını yapan bugünkü akp de bakan olan cemil çiçek özala teklifte bulunmuş fakat özal kabul etmemiş. Zamanında bu yayın yapılmış olsaydı belkide bu gün roj vt sayesinde bu kadar sayıda devlet düşmanı kürtde olmazdı. Kürtleri düşman olarak algılayacağızda ne demek ?Kürtler ile hiç kimsenin sorunu yok sorun kürdüm diye geçinip pkk cı olan çanakçılardır. Pkk ilk kurulduğunda kurucularından başka kaç kürt kökenli terörist vardı haberiniz varmı? pkk kurulduğunda diğer sol örgütlerin desteği ile suriye,iran ve ırkatan topladıkları teröristlerle eylemlerini yaptılar,kimilerini zorla kimilerini kandırarak,kimilerinide parayla satın aldı. Bu günkü senayonun başlangıcında köylüleri öldürüp askerin üzerine atarak kendi öldürdükleri insanların ailelerinden ve akrabalarından destek alarak onları kazanarak bu duruma senaryonun bu parçasına kadar geldi. Sonuç olarak;hiçbir etnik kökene ayrıcalık tanınmamalı,bu gün bir laz ne ise kürt te odur. Kürtçe resmi bir dil olmadığı içinde devletin üniversitelerinde kürtçe enstitü kurulamaz.. Bende Ahıskalıyım benim dilimde farklı ,lazlarında farklı,zazalarında her birimize enstitü kurulacakmı sizce? Bu arda Ahıskalılar derneği ile irtibata geçip bu konuda taleplerde bulunmasını iteyeceğim.Diğer etniklerde olan arkadaşlar sizler ne bekliyorsunuz ?
  19. PKK dedikleri... “PKK, ’Türklere karşı savaşırken şehit(!) oldu’ diye cenazelerinde slogan attığı bazı militanlarını kendisi öldürüyor!..” dedik.. Murat İrikmen, Bingöl Karlıova doğumlu “Rodi” kod adlı Metin İğne, Van doğumlu “Hozan Faraşin” kod adlı Hasan Maho, Bingöl doğumlu “Akif” kod adlı Muhittin Kelekçiler ve Hatay doğumlu “Hamza” kod adlı Musa Yılmaz adlı militanların başına gelen buydu... Aslında geniş bir liste vardı, PKK’nın kendi militanlarından infaz ettikleri için ve bir çırpıda, 1980 Diyarbakır Silvan doğumlu “Hogir Merqani” kod adlı Hayrullah Alphan, 1988 Diyarbakır Bismil doğumlu “Amed” kod adlı Sait Soylu ve 1966 Pülümür doğumlu Yüksel Yıldız’ın “kaza” (!) sonucu öldükleri açıklanmıştı. “İntihar etti”, “kendini yaktı”, “yıldırım düştü”, “kayadan yuvarlandı”, “ayağı kaydı, selde boğuldu”, “psikolojik bunalımdaydı”, “kalp krizi geçirdi”, “kaza kurşunu” türünden bahanelerle kamuoyuna duyurulan Faruk Bozkurt, Engin Sincer, Yasin Kanat, Viyan Soran, Berzan Dürre, Mustafa Günaydın, Murat Bayun, Nazime Adtürk, Salih Tatoğlu, Abdurrahman Öz, Bilal Dilek, Özcan Koyuncu, Atilla Kanda, Şeyhmus Erden, Suriyeli Ziryan, Sakine Kahraman, Akif Zagros, Şirvan Nali, Mehmet Taş, Şahbettin Kereman gibi militanların ölümlerinin “infaz” sonucu gerçekleştirildiği anlatılıyordu.. Ölüp gidiyorlar... Bir yanda milyonlarca doların üzerinde tepinen, dünyanın dört köşesinde lüks içerisinde “icrai sanat” içerisinde olan, uyuşturucu başta olmak üzere, karanlık ticaretle zenginleştikçe zenginleşen lider kadroları... Beri yanda da ömürleri en çok üç dört yıl olan, dağa taşınıp ellerine silah tutuşturulan kandırılmış zavallılar... İşte PKK... Son 25 yıl, hem Türkiye’nin güneydoğusundaki, hem de Irak’ın kuzeyindeki dağlar PKK’lıların yuvalandıkları alanlar olarak gündeme geldi... Bu bölgelerde, güvenlik güçlerinin müdahaleleri sonucu, binlerce PKK’lı can verdi... Bu PKK’lıların bir çoğunun cesetleri, işte bu dağların kuytularında kaldı, sarp kayalar arasında kayboldu gitti... Çatışmadan sonra ölen PKK’lıların cesetleri, kaçan arkadaşları tarafından terk edildi, cesetler ya vahşi hayvanlarca parçalandı, ya da oralarda çürüdü gitti... Bir çok operasyona katılan ve şimdi emekli olan görevlilerin hatıralarından çok çarpıcı bir sonuç ortaya çıkıyor... PKK’nın kodamanları, çatışmalarda ön saflarda, acemi, yaşı küçük çaresizleri kullanıyorlar... Bir çok cesedin 15-16 yaşlarında olduğu belirtiliyor... Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından kamuoyuna sunulan bilgi notu, çok çarpıcı ve acıklı bir manzarayı yansıtıyor... Polis kayıtları Aynen şöyle deniliyor... * Örgüte katılarak aç, susuz, sefalet içerisinde faaliyet gösterirken sağlığı bozulan militanların tedavilerinin yaptırılmayarak ölüme terk edildiklerini veya intihar türü eylemlere gönderilerek ölüme zorlandıklarını, * Örgüt içerisindeki kadın militanların erkeklerin zevk aracı olduğunu, erkek militanların da homoseksüel ilişkilere girdiklerini, örgütte kısa bir süre de olsa kalan genç kızların istemedikleri ilişkilere zorlandıklarını, direnenlerin de ajan, provokatör ve iş birlikçi iddiasıyla öldürüldüklerini, * Kimi zaman günlerce bir lokma ekmekten yoksun kalan teröristlerin katır, eşek, kaplumbağa, kurbağa gibi hayvanların etiyle beslenmeye çalıştıklarını, * Örgüte katılanların ömrünün fazla olmadığını, 3-4 yıl yaşayanların sayısının çok az olduğunu, onun için sorumluları hariç, örgüttekilerin yaş ortalamasının 18-20 civarında bulunduğunu, * Örgütten kaçıp kurtulma girişiminde bulunan veya örgüte uyum sağlayamayanların üzerinde naylon yakma, buz üzerinde bekletme, aç-susuz bekletme ve örgütten dışlama şeklinde cezalandırıldıklarını, * Örgüt mensuplarının, örgüte destek veren köylerden bazılarına erzak temini için gittiklerinde bazı ailelerin kızlarına, ölüm tehdidiyle tecavüz ettiklerini, * Örgütten ayrılmak istediklerini söyledikleri için veya kaçma girişiminde bulunan ve başarısız olan örgüt mensupları hakkında sözde mahkemeler kurarak idam kararı verip uygulandığını ve bunları diğer örgüt mensuplarına ibret olsun diye videoya kaydederek seyrettirdiklerini, * Örgütün, özellikle kendi kadrolarında duygusal ilişkiye giren ve evlenmek isteyenler hakkında ölüm emri verdiğini biliyor muydunuz?” Emniyet’in sunumu böyle... Hatırlatalım, çetenin lider kadroları, saltanat hayatı sürüyorlar!.. BEHİÇ KILIÇ
  20. Bazı arkadaşlar bu hassas konuya çok iyi niyetle yaklaşıyor..Oysa bu konu pkk kurulduğundan bu yana 50 yıllık planını adım adım uygulanmasıdır... PKK'nın asıl ideolojik yapısı Marksizm, Leninizm ve Maoculuktur. İlk dönemlerde diğer sol örgütlerden destek ve militan alarak ,BABALARI AB/D nin deteği ile(AB/D BABALARININ AMAÇI BAŞKA) kürdistanı kurmak için yola çıktılar. pkk nın ilk militanları suriye-ırak -iran ve diğer yabancı uyruklardan oluşturuldu,Marksizm, Leninizm ve Maoculu ideolılojisi ile kürtlerin bulunduğu bölgelerden destek alamayınca hem ideolojisini hemde Örs ve çekiç Olan sözde bayrağını değiştirdi. Yaklaşık 10 yıl önce bir yerde okumuştum bu süreç en az 50 yıllık bir süreçtir adım adım ilerleyeceğiz,bedeller ödeyeceğiz ve kürdistanı kuracağız diyordu. Adım adım derkende, görünürdeki sözde liderleri katil öcalanın en önceliği kürt dili enstiüsünün kurulmasının olduğunu, ondan sonra gerisinin mecburen geleceğini söylemişti. Ardından kürtçe eğitim,öğretim resmi yazışmlar ve en son referendumla federsyon ve bölünme (k.ırak'a bağlanma isteği). Ve bebek katilinin dediği gün geldi. Yine aynı zihniyette olan adını hatırlamadığım diyarbakır millet vekili Can Dündar'ın progremında ''önceliğimiz kürt dili enstitüsünün kurulmasıdır''demişti. Sonra camilerde kürtçe vaazların verilmesi daha sonra resmi yerlerde kürtçe yazışmaların yapılması ve kürtçe bilen memurların atanması demişti. Daha sonra Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan, Kürtçe'nin, yoğun olarak konuşulduğu bölgelerde ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Ardından DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ise Kürtlerin de kırmızı çizgilerinin olduğunu belirterek şu sözlerde bulunuyor. 'Hiçbir süreçte ben dilimden ve kültürümden vazgeçerim demedi Kürtler. Bunlar Kürtler için kırmızı çizgilerdir. Ama özerklik projesine biz Türkiye'nin demokratikleşme sürecidir dedik. Bir takım kırmızı çizgiler DTP tarafından masaya yatırıldı ve dendi ki Türkiye'de demokratik özerk bölgeler olabilir bu bölgelerin resmi dili Kürtçe olmak kaydıyla yerel dillerin eğitimin öğretiminin ve kamuda kullanımının önü açılabilir. Biz tüm Türkiye'de resmi dil Kürtçe olsun demiyoruz. Kürtlerin bulundukları bölgede resmi dil Kürtçe olsun' dedi. Bu gerçeği görmek o kadarmı zor.
  21. kaplan-200 şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Ne demek bu ,Hangi ayette ?
  22. 27 Ekim 1978 - PKK, Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde kuruldu.[1] 1979 - PKK, Adalet Partisi Şanlıurfa milletvekili Mehmet Celal Bucak'ın evine yaptığı baskın düzenledi Saldırıda Bucak yaralandı, sekiz yaşındaki oğlu yaşamını yitirdi.[1] 15 Ağustos 1984 - Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına PKK militanları tarafından silahlı ve bombalı saldırıda bulunuldu. Olayda 1 jandarma eri hayatını kaybederken 3'ü sivil 9 kişi yaralandı.[1][2] 17 Ağustos 1984 - PKK örgütünün, Şemdinli'de subay lojmanları, ilçe jandarma Karakolu ve Jandarma subay açık hava gazinosuna düzenlediği silahlı eylemde 1 subay, 1 astsubay ve 1 er yaralandı.[1][2] 15 Ağustos 1986 - Irak'taki PKK sığınakları Türk savaş uçakları tarafından bombaladı.[3] 22 Ocak 1987 - PKK, Hakkâri’nin Ortabağ köyünde soba içine koyduğu bombalarla 8 köylüyü öldürdü.[1] 23 Ocak 1987 - Örgüt, Midyat'a baskın düzenleyerek 10 kişiyi öldürdü.[1] 22 Şubat 1987 - PKK militanları Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Taşdelen köyüne yapılan silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda 14 kişi öldürüldü, 6 kişi yaralandı.[4] 4 Mart 1987- Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'ta PKK militanlarının kamp, depo ve sığınaklarını bombalandı.[3] 20 Haziran 1987 - PKK, Pınarcık köyü katliamını gerçekleştirdi. Mardin'in Ömerli ilçesindeki saldrıda 6'sı kadın, 16'sı çocuk 30 kişi öldürüldü. PKK lideri Öcalan, eylemin ardından “Öldürelim, otorite olalım” açıklamasını yaptı.[1] 8 Temmuz 1987 - Şırnak'ta Pençenek köyüne PKK'lılarca yapılan baskında 16 vatandaş öldürüldü, 6 kişi yaralandı.[4] 9 Temmuz 1987 - PKK militanları Mardin'in Midyat ilçesinde katliam gerçekleştirdi. Saldırıda 16'sı çocuk, 31 kişi öldürüldü.[2] 18 Ağustos 1987 - Eruh ilçesinin Kılıçkaya köyüne yönelik düzenlenen silahlı saldırıda 23 kişi öldürüldü, 1 kişi yaralandı.[4] 10 Ekim 1987 - Şırnak'ın Meşeiçi köyüne PKK'lılar tarafından yapılan silahlı saldırı sonucu 13 kişi öldü.[4] 29 Mart 1988 - Eruh ilçesinin Yağızoymak köyünde PKK'lılar 9 çobanı boğarak öldürdü.[4] 2 Mayıs 1988 - PKK, Hakkari'nin Uludere ilçesine bağlı Ortabağ köyünde yaşayan 6 vatandaşı öldürdü.[4] 7 Mayıs 1988 - PKK militanları Şırnak'a bağlı Dereler köyüne silahlı eylem düzenledi. Saldırıda 16 kişi öldürüldü.[4] 9 Mayıs 1988 - Mardin, Nusaybin ilçesinin, Taşköy Balminin mezrasına baskın düzenleyen PKK'lılar 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi öldürdü. 2 çocuğun ağır yara aldığı saldırıda saldırıyı düzenleyenlerin rehin aldıkları 3 kişi ölü bulundu.[2][1][4] 26 Kasım 1989 - Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyün Aşağımolla Yasin Mahallesindeki vatandaşlara yönelik düzenlenen silahlı saldırıda 28 kişi katledildi, 2 kişi yaralandı. 9 çoban ve 700 koyunu beraberlerinde götüren PKK üyelerinin saldırıyı düzenledikten sonra komşu bir ülkeye kaçtığı duyuruldu[2][1][4] 22 Mart 1990 - Elazığ'da PKK'lılar tarafından kaçırılan 9 mühendis öldürüldü.[2] 9 Nisan 1990 - PKK militanları Van’ın Övecik köyüne düzenledikleri baskında 5 kişiyi öldürdü.[2] 16 Nisan 1990 - Elazığ’da 4'ü öğretmen, 5 kişi PKK üyeleri tarafından öldürüldü.[1] 11 Haziran 1990 - Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinin Çevrimli köyüne PKK militanları tarafında yapılan silahlı saldırıda 12'si çocuk, 7'si kadın 27 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. PKK'lılar ile çıkan çatışmada 4 korucu yaşamını yitirdi, bir PKK'lı öldürüldü.[1] 22 Temmuz 1991 - Mardin-Midyat'ta PKK'lıların sivil araçlara yapılan saldırıda 19 kişi öldürüldü 5 kişi yaralandı.[4] 25 Aralık 1991 - İstanbul-Bakırköy İstanbul Caddesi'nde izinsiz gösteri yürüyüşü yapan 40-50 PKK yanlısı Egebank, Kit, Arçelik, Emlak Bankası ve Çetinkaya Mağazası'na molotof kokteyli atmış, dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşinin sahibi olduğu Çetinkaya Mağazası'nda çıkan yangında 7'si kadın 1'i çocuk 11 kişi öldürülmüştür. 14 kişinin yaralı kurtulduğu olayla ilgili olarak 47 kişi yakalanmıştır.[4][5][1] 14 Temmuz 1991 - Kahramanmaraş’taki Çağlayancerit ve Pazarcık ilçelerinde köyleri basan PKK militanları, otomatik silahlar ve bombalar ile kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 9 kişiyi öldürdü. Saldırının ardından cesetleri yakarak kaçtılar.[5][1] 25 Ekim 1991 -Hakkari'nin Çukurca ilçesi yakınlarındaki 3 jandarma karakoluna PKK tarafından saldırdı düzenlendi. Dasldırıda 17 Türk askeri yaşamını yitirdi. Bu olayın üzerine sınırötesi harekât başlatıldı.[3] 20 Şubat 1992 - İstanbul Ticaret Odası'na binasına çanta içindeki saatli bomba bırakıldı. Bombanın patlaması sonucu 1 kişi öldü, 16 kişi yaralandı.[5] 21 Mart 1992 - PKK, Nevruz Bayramını neden göstererek ederek bölge halkını genel bir isyana yönlendirmeye çalıtı. PKK örgütünün büyük hazırlıklar yaparak başlatmak istediği bu plan bölge halkının sağduyulu yaklaşımı ve, güvenlik güçlerinin çabası sonucu başarısız oldu.[1] 11 Haziran 1992 - PKK militanları Bitlis’in Tatvan ilçesinde, durdurdukları bir minibüsteki 13 kişiyi kurşuna dizerek katletti.[1][5] 27 Haziran 1992 - PKK’lılar Silvan’ın Yolaç köyünündeki bir camide namaz kılan vatandaşları dışarı çıkardı ve 10 kişiyi kurşuna dizerek öldürdü.[1] 30 Ağustos 1992 - İran'dan sızan PKK militanları Alan Karakoluna saldırı düzenledi. Çatışmada 43 PKK üyesi öldürüldü. Bu saldırı üzerine TSK'nın başlattığı sınır ötesi harekâtta da 100'den fazla PKK'lı öldürüldü.[3] 2 Eylül 1992 - TSK, PKK kamplarına yönelik operasyon düzenledi.[3] 5 Eylül 1992 - Bir grup PKK'lı Bingöl-Genç karayolunu kesip, çeşitli araçlardan indirdikleri 7 kişiyi kurşuna dizdi.[1][5] 15 Eylül 1992 - PKK militanlarının bombalı ve siahlı saldırısı sonucu Batman-Kozluk ilçesi yakınlarında bir minibüsteki 4’ü köy korucusu 10 kişi öldürüldü, 6 kişi yaralandı.[1][5] Ekim 1992 - Türk Silahlı Kuvvetleri Hakur Operasyonu'nu gerçekleştirerek PKK’nın kurtarılmış bölge oluşturma girişimini sonuçsuz bıraktı.[1] 1 Ekim 1992 - PKK, Bitlis’in Cevizdalı köyüne baskın düzenledi. Saldırıda, çocuk ve kadınların aralarında bulunduğu 30 kişiyi öldürüldü, 25 kişi de yaralandı. 13 köy korucusunu kaçıran saldırganlar köyü ateşe vererek olay yerinden uzaklaştı.[1][5] 20 Ekim 1992 - Bingöl’ün Solhan ilçesine bağlı Hazarşah köyü yakınlarında, bir otobüs PKK'lılar tarafından duruduruldu. 19 yolcuyu kurşuna dizilerek öldürdü, 6 kişi yaraladı.[5][4] 22 Ekim 1992 - PKK, Malazgirt'teki Dedebağ köyüne yapılan silahlı eylem gerçekleştirdi. Saldırıda 12 kişi öldürüldü, 4 kişi yaralandı.[4] 27 Ekim 1992 - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Hantur Dağı'ndaki PKK'lılara karşı gerçekleştirdiği operasyon sonucu 100 PKK militanı ölü ele geçrildi.[3] 29 Ekim 1992 - Kuzey Irak ve Türkiye arasında stratejik önemi olan Sinhat Boğazı, TSK'nın eline geçti. Çıkan çatışmalarda 90 PKK'lı ölü ele geçirildi.[3] 10 Kasım 1992 - Diyarbakır’ın Hani ilçesine PKK militanları tarafından baskın düzenlendi. Saldırıda, 1 yerel muhabir, 3 güvenlik görevlisi ve 9 vatandaş öldü.[5] 15 Kasım 1992 - Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Balpınar köyü ve Iğdır’ın Ortaalican köyüne düzenlenen baskında 8 kişi öldürüldü, 13 kişi yaralandı.[6] 7 Aralık 1992 - PKK'lılar Mardin’de bir minibüse pusu kurdu. Silahlı saldırıda 4 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.[6] 4 Haziran 1993 - PKK'lılar Hakkâri ve Bingöl’de köy bastı. Saldırılarda 7 kişi öldürüldü 3 kadın kaçırıldı.[1] 15 Haziran 1993 - PKK, Bingöl’e bağlı Ilıcalar Bucağı Üçpınar köyü ve Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Gözlüce köyünü roketatarla bastı. Silahlı saldırıda 9 kişi katledildi, 4 kişi kaçırıldı. Aynı gün Siirt-Eruh karayolunda bir sağlık memuru da kurşuna dizilerek öldürüldü.[1] 5 Temmuz 1993 - (Ana madde: Başbağlar Katliamı) Erzincan'ın Başbağlar köyüne yapılan silahlı saldırı sonucunda 33 kişi öldürüldü ve Köydeki 57 ev ateşe verildi. 3 vatandaş saldırıdan yaralı olarak kurtuldu.[1][4][6] 18 Temmuz 1993 - PKK, Van'ın Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüzlü yaylasında silahlı saldırı gerçekleştirdi. Olayda 24 kişi öldürüldü, 1 kişi yaralandı.[4] 4 Ağustos 1993 - Bir grup PKK'lı Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Yenidoğan ve Kavakbaşı köyleri arasında yol kesti. Durdurdukları iki yolcu minibüsünde bulunan toplam 15kişiyi kurşuna dizerek öldürdüler. Saldırıda 13 kişi yaralandı.[6][1][4] 10 Ağustos 1993 - PKK militanları Bingöl’ün Genç ilçesi yakınlarında bir yolcu minibüsünü pusuya düşürdü. Saldırıda 8 yolcu öldürüldü, 10 yolcu yaralandı.[6] 29 Ağustos 1993 - Van’ın Çaldıran ilçesinde 4 PKK'lı öldürüldü. Kocaeli’de PKK’ya yönelik gerçekleştirlen operasyonkapsamında aralarında DEP Gebze İlçe Başkanı’nın da bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı. PKK'lılar Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde baskın yaptıkları köyde, kaçırdıkları 14 kişiden 9’unu katletti.[6] 30 Eylül 1993 - PKK üyeleri, Batman’ın Kozluk ilçesinde bir mezraya yaptıkları baskında, köy korucusu bir aileden 7 kişiyi öldürdü, 3 kişiyi yaraladı.[6] 4 Ekim 1993 - PKK militanlarının Mardin’in Midyat ilçesindeki köy yoluna döşedikleri mayına bir yolcu minibüsünün çarpması sonucunda 26 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.[6][4] 4 Ekim 1993 - Siirt'in Şirvan ilçesine bağlı Deltepe köyüne PKK'lılar tarafından düzenlenen silahlı saldırıda 33 kişi öldürüldü 10 kişi yaralandı.[4] 5 Ekim 1993 - Hakkari, Siirt ve Batman’daki çeşitli köy ve mezralara PKK'lılar tarafında düzenlenen silahlı saldırılar düzenlendi ve 22 ev ateşe verildi. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 35 kişi öldürüldü, 10 kişi yaralandı, 22 ev yakıldı.[7] 10 Ekim 1993 - Türk güvenlik Kuzey Irak'a operasyon düzenledi. 41 PKK üyesi ölü ele geçirildi.[3] 21 Ekim 1993 - PKK militanları Derince köyünü bastı. Silahlı saldırıda 24 kişi öldürüldü, 7 kişi yaralandı.[4] 25 Ekim 1993 - Erzurum'daki Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine baskın yapıldı. PKK'lıların köy halkını bir kahvehaneye toplayarak PKK lehinde propaganda yaptıkları ardından otomatik silahlar ile tarandıkları öğrenildi. Saldırıda 35 kişi katledildi, 50 kadar kişi de yaralandı.[4][1][7] 30 Ekim 1993 - Bir grup PKK'lı Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çiçekli köyüne baskın düzenledi. Saldırılarda 6 kişi öldü, 5’i ağır 13 kişi yaralandı.[7] 30 Kasım 1993 - Türk savaş uçaklarının Kuzey Irak'taki 9 PKK kampına yönelik operasyonunda 40'ı aşkın PKK'lı öldürüldü.[3] 13 Aralık 1993 - Irak sınırında yer alan bir jandarma karakolunu baskın düzenleme hazırlığındaki bir grup PKK'lı tuzağa düşürüldü. Çatışmada 30 PKK'lı öldürüldü.[3] 18 Aralık 1993 - Türk savaş uçakları Kuzeyinden Irak'tan Türkiye'ye geçemek isteyen konvoyu bombalayarak 200 civarında PKK'lıya büyük kayıp verdirdi.[3] 20 Aralık 1993 - Türk komandoları Kuzey Irak'ta 27 PKK'lı öldürdü.[3] 29 Aralık 1993 - PKK'lıların Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin öğrenci kafeteryasına yerleştirdiği 2 bombanın patlaması sonucunda 23 öğrenci yaralandı.[7] 21 Ocak 1994 - Mardin'in Ormancık köyüne düzenlenen silahlı saldırıda 16 vatandaş öldürüldü, 4 kişide yaralandı.[4] 29 Ocak 1994 - Türk ordusu Irak'ın kuzeyine sınır ötesi harekât gerçekleştirdi. Operasyonda 500–2000 librelik 132 bomba atıldı. 100 PKK'lı öldürüldü.[1][3] 12 Şubat 1994 - PKK'lıların Tuzla tren istasyonundaki bir çöp kutusuna yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu, 5'i Tuzla Piyade Okulu yedek subay öğrencisi 6 kişi hayatını kaybetti, 16 askeri öğrenci ve 11 er yaralandı.[1][7][4] 18 Mayıs 1994 - Kuzey Irak'ta bulunan Zeli kampı Türk savaş uçakları tarafından bombaladı. Yüzlerce PKK'lı öldürüldü.[3] 26 Temmuz 1994 - Kuzey Irak'a yönelik hava harekatında 70 PKK militanı öldürüldü. 3 Ağustos 1994 - Türk savaş uçakları tarafından düzenlenen operasyonda 120'yi aşkın PKK üyesi öldürüldü. 30 Aralık 1994 - The Marmara Oteli’nin pastahanesinde patlayan bomba sonucu yazar Onat Kutlar ve arkeolog Yasemin Cebenoyan yaşamını yitirdi. Başta saldırıyı İBDA-C örgütü üstlenirken, soruşturmanın ilerlemesiyle beraber olayın bir PKK eylemi olduğu açıklandı.[7] 1 Ocak 1995 - PKK militanlarının Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Hamzalı köyüne düzenlediği silahlı saldırıda 18 kişi öldürüldü, 9 kişi yaralandı.[4] 19 Mart 1995 - PKK militanları Tunceli’den Ovacık ilçesine doğru yol alan 50 araçlık konvoya roketatarlarla saldırdı. Olayda 18 asker öldürüldü, 10 asker yaralandı.[1] 21 Mart 1995 - (Ana madde: Çelik Harekâtı) Türk ordusu Kuzey Irak’a yönelik en kapsamlı sınır ötesi operasyonunu gerçekleştirdi.[1] 4 Mayıs 1995 - PKK'lıların İstanbul-Küçükçekmece'deki Nazlı Giyim Mağazasına molotof kokteyli atması sonucu çıkan yangında 3 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi yaralandı.[4] 25 Mayıs 1995 - Batman’da bir minibüs durağına bomba yerleştirmek isteyen PKK'lının yerleştirmek istediği bomba elinde patladı. Olayda PKK militanının yanısıra 7 kişi öldü, 20 kişi yaralandı.[7] 24 Temmuz 1995 - Van’ın Gürpınar ilçesine PKK'lılar tarafından silahlı eylem düzenlendi. Saldırı sonucu 2'si güvenlik görevlisi 14 kişi öldürüldü, 1 güvenlik görevlisi yaralandı.[7] 5 Ağustos 1995 - PKK militanları Hatay'ın Hassa ilçesine bağlı Akbez beldesine roket atarlar ile saldırı gerçekleştirdi. Silahlı saldırıda 3’ü çocuk 8 kişi katledildi, 4 kişi yaralandı.[7] 23 Nisan 1996 - PKK'lılar Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesinde ilkokulda görev yapan 3 öğretmeni kurşuna dizdi.[8][9] 13 Ağustos 1996 - 2'si kadın 9 PKK militanı, Sivas-Kangal'daki Akçaşehir Köyü Demiriz Tren Istasyonu'nu baskın düzenledi. Silahlı saldırıda 6'sı TCDD çalışanı, 8 kişi öldürüldü.[10][9] 20 Ağustos 1996 - Sivas’ın Koyulhisar ilçesine bağlı Eğricimen Yaylası yakınlarında PKK'lılar yol kesip 4 aracı taradı. Araçlarda bulunan 3 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.[11][9] 22 Ağustos 1996 - Bir grup PKK'lı Şemdinli'de görevlerine giden köy korucularına Örencik Mezrası yakınlarında roketatarlar ile saldırdı. Saldırıda 3'ü korucu 5 kişi katledildi, 11 kişi yaralandı. [12] 22 Eylül 1996 - PKK militanlarının Elazığ’ın Alacakay ilçesi yakınlarındaki Etibank Şark Krom İşletmesi Müessese Müdürlüğüne silahlı saldırıda bulunması sonucu 4'ü özel güvenlik görevlisi 5 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca aynı gün içerisinde PKK, Tatvan'da yol kesip iki kişiyi katletti.[13][9] 25 Ekim 1996 - PKK üyesi bir kadın Adana Emniyet Müdürlüğü'nün Çevik Kuvvet Şubesi önünde bombalı intihar saldırı düzenledi. Saldırıda 3'ü polis 4 kişi hayatını kaybederken, 8'i polis 12 kişi yaralandı.[14][9][1] 29 Ekim 1996 - Sivas'ta Çarşı Karakolu önünde bombalı intihar saldırısı düzenlendi. Olayda 2 saldırganın yanısıra 3'ü polis 4 kişi öldü.[15][9] Aynı gün; Bitlis, Şırnak ve Diyarbakır'da düzenlenen terörle mücadele operasyonlarda, 27 örgüt üyesi ölü ele geçirildi. Diyarbakır'ın Kulp ilçesindeki çatışmada 14 er hayatını kaybetti, 10 er yaralandı. [16] 8 Kasım 1996 - PKK militanları Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Köprülü köyünde bir minibüse duzenlenen roketli saldırı gerçekleştirdi. Olayda 12'si köy korucusu 17 kişi katledildi, 8 kişi yaralandı. Ayrıca aynı gün güvenlik güçlerince Güneydoğu'daki çeşitli illerde gerçekleştirilen operasyonlarda 22 PKK üyesi ölü olarak ele geçirildi.[17][4][9] 15 Mayıs 1997 - Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak'a "Balyoz" adlı sınır ötesi operasyon gerçekleştirdi. 60 bin askerin Kuzey Irak’a girdiği ve 40 bin askerin geriden destek verdiği operasyon PKK’nın Simat, Avagöze, Aftanin, Kerşan, Zam kamplarına yönelik düzenlemiştir. Genel Kurmay Başkanlığından 23 Mayıs 1997’de yapılan açıklamaya göre operasyonda 1200 PKK’lı öldürülmüştür.[1] 15 Aralık 1997 - Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Yoncalı Köyü'nden ilçe merkezine giderken, Temelli Köyü Konaklı Mezrası'nda bir minibüs PKK örgütü tarafından yola döşenen mayına çartı. Olayda 12 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.[18] 9 Temmuz 1998 - Eminönü'deki Mısır Çarsında bulunan Ünlüoğlu büfesine yerleştirilen bombanın patlaması etmesi sonucu 3'ü çocuk 7 kişi öldü, 10'u yabancı 111 kişi yaralandı.[4][19] 16 Şubat 1999 - PKK lideri Abdullah Öcalan, yakalanarak Türkiye'ye getirildi. 13 Mart 1999 - Kadıköy'deki Fahrettin Kerim Gökay Caddesinde bulunan ve Mavi Çarşı olarak bilinen alışveriş merkezine molotof kokteyli atıldı. Çıkan yangından ve duman zehirlenmelerinden dolayı 13 kişi öldü. 6 kişi yaralandı.[20][4] 1 Temmuz 1999 - PKK militanları Elazığ'daki Poyraz Kıraathanesine, silahlı saldırı düzenledi. Olayda 4 kişi öldürüldü 5kişi yaralandı. 2 saldırgan ölü olarak ele geçirilirken, olayda yaralanan bir polis memuru altı gün sonra hayatını kaybetti.[4] Şubat 2000 - Irak-İran sınırındaki Kandil Dağı bölgesinde eğitim düzeyi nispeten yüksek ve şehirde kamufle olabilecek, güvenlik güçlerince deşifre edilmemiş örgüt üyelerinin sivil itaatsizlik konusunda eğitilmesi için "Demokratik Çalışma Grupları" adıyla bir kamp kurulmuştur.[1] Ağustos 2000 - "Demokratik Çalışma Grupları" militanları Türkiye'ye gönderilse de güvenlik birimleri tarafında deşifre edilerek eylem yapmaları engellenmiştir. Kandil Dağı'nda sivil itaatsizlik eğitimi gören 70'i aşkın kişi yakalanmıştır.[1] Temmuz 2001 - PKK tarafından "Serhildan Partisi" adında bir halk hareketi kurulmuştur. Amacı sivil itaatsizlik eğitimi görmüş militanları etkin kılarak bu eylemleri tırmandırmak olan bu hareket 2006 yılına kadar farklı ad ve gruplar altında varlığını sürdürmeye çalışsa da Türkiye'nin demokratikleşme atılımları nedeniyle amacına ulaşamamıştır.[1] 1 Haziran 2004 - Murat Karayılan liderliğindeki PKK/KADEK ateşkesi sona erdirdiğini açıkladı.[21][1] 15 Nisan 2005 - Türk ordusu Şırnak ile Siirt arasında Besta Dağı’nda PKK’ya karşı düzenlediği operasyonlarda 21 PKK militanını ölü olarak ele geçirdi. Çatışmalarda bir üsteğmen, iki uzman çavuş ile bir korucu yaşamını yitirdi.[22] 30 Nisan 2005 - (Ana madde: 2005 Kuşadası Saldırıları) Aydın'ın Kuşadası ilçesindeki Atatürk Heykeli önüne bırakılan şüpheli paketi, imha etmeye çalışan başkomiser Yaşar Aykaç, bombanın patlamasıyla hayatını kaybetti. Olay yerinde bulunan 4 polis de yaralandı.[23][24] 4 Haziran 2005 - Tunceli'ye bağlı Çiçekli Köyü yakınlarındaki dağlık kesimde PKK’ya yönelik operasyon düzenleyen Tunceli 4'üncü Komando Tugayı askerleri, PKK üyeleri tarafında pusuya düşürüldü. Çatışmada 4 Türk askeri hayatını kaybetti.[25] 2 Temmuz 2005 - PKK’lı teröristler Bingöl'deki demiryoluna yerleştirdiği mayının patladı. Olayda 5 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi.[26] 11 Temmuz 2005 - PKK'lılar Tunceli-Erzincan Karayolu’nu kesti. Araçlarda bulunan yolvuların para ve ziynet eşyalarına el koyan PKK'lılar bir eri kaçırarak olay yerinden uzaklaştı.[27] 16 Temmuz 2005 - (Ana madde: 2005 Kuşadası Saldırıları) Kuşadası ilçesinde hareket hâlindeki bir minibüste saat 10.30 sıralarında bomba patladı. Olayda İrlandalı ve İngiliz turistlerin de bulunduğu 5 kişi yaşamını yitirdi. 13 kişi yaralandı.[28][29][1] 5 Ağustos 2005 - Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı’na bombalı saldırı düzenleyen PKK militanları 3 uzman çavuş, 2 eri öldürdü. Olayda 1 er de yaralandı.[30] 3 Mayıs 2006 - Hakkari'de askerlerin çocuklarını taşıyan servis aracına PKK tarafında düzenlenen bombalı saldırıda 21 kişi yaralandı. Yaralananların 8'inin asker, 11'inin öğrenci, 2'sinin bayan olduğu öğrenildi.[31] 14 Mayıs 2006 - PKK üyeleri ile güvenlik güçleri Şırnak'ta çıkan çatıştı. Çatışmada 4 asker yaşamını yitirirken, 1 PKK'lı ölü ele geçirildi.[32] 11 Temmuz 2006 - Şırnak'ın İdil ilçesinde, 2 polis memuru öldürüldü.[33] 13 Temmuz 2006 - Bitlis'te bir askerî araç PKK'lıların döşediği mayına çarptı. Patlama sonucu 5 Türk askeri hayatını kaybetti, 4 asker yaralandı.[34] 15 Temmuz 2006 - Şırnak'taki Cudi Dağı'nda PKK'lılar ve güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. 1 PKK'lı ölü olarak ele geçirildi.[35] 16 Temmuz 2006 - Siirt'in Eruh ilçesinde PKK ve güvenlik güçleri çatıştı. 7 asker ve 1 korucu hayatını kaybetti. [36] 21 Temmuz 2006 - PKK örgütüne yönelik olarak Van'ın Gürpınar ilçesi kırsalında gerçekleştirilen operasyonlarda 5 örgüt mensubu ölü olarak ele geçirildi. Çatışmalarda 2'si ağır 4 asker yaralandı.[37] 21 Temmuz 2006 - PKK'lıların roketatar ve uzun namlulu silahlarla askerleri taşıyan helikoptere ateş açması sonucu bir asker hayatını kaybetti.[38] 27 Temmuz 2006 - PKK militanlarının Bingöl'ün Genç ilçesine yerleştirdiği mayın patladı. Olayda 1 subay yaşamını yitirdi, 1 subay ve 1 erbaş yaralandı.[39] 30 Temmuz 2006 - PKK mensuplarının yerleştirdiği mayının patlaması sonucu 1 çocuk yaşamını yitirdi, 3 çocuk yaralandı.[40] 13 Eylül 2006 - Diyarbakır'ın Bağlar beldesinde Koşuyolu Parkı'ndaki patlama sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 7'si çocuk 10 kişi öldü. Olayın termos içerisine yerleştirilmiş uzaktan kumandalı düzeneğin, taşınması sırasında patladığını duyuruldu.[41][42] 24 Mayıs 2007 - PKK'nın Şırnak'ın Bestler Dereler mevkiine yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu 4 uzman çavuş ve 2 er hayatını kaybetti, 10 güvenlik görevlisi yaralandı.[43][44][45] 29 Mayıs 2007 - Saat 14:45'te Siirt'e bağlı Eruh ilçesinin 12 kilometre güneyinde yapılan TSK operasyonunda PKK mensubu bir grup ile çatışma çıkmış, bu çatışmada 7 PKK mensubu öldürülmüş, silahları ele geçirilmiştir. Bu kişilerin 24 Mayıs'daki bombalı eylem ile ilgili oldukları düşünülmektedir.[46][47] 4 Haziran 2007 - PKK'lıların Pülümür'deki Kocatepe Jandarma Karakolu'na çaldıkları ciple gelerek el bombası ve silahla saldırması sonucunda 7 asker hayanı kaybetti, 7 asker yaralandı. Olayda 1 PKK mensubu öldürüldü.[48] 5 Temmuz 2007 - Tunceli'de güvenlik güçleri ve PKK arasındaki çatışmada 3 PKK'lı öldürüldü. Aynı gün Bingöl'de gerçekleşen bir çatışmada bir köy korucusu hayatını kaybetti.[49] 24 Ağustos 2007 - Şırnak'ın Uludere ilçesinde PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 2 uzman çavuş yaşamını yitirdi. 10 PKK mensubu ölü ele geçirildi.[50] 12 Eylül 2007 - Siirt'e bağlı Kelekçi köyünde arazi taraması yaparken karşılaştıkları 4 PKK üyesini öldürdü.[51] 25 Eylül 2007 - PKK'lıların Şırnak'ta güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada ve Tunceli'de karakola yönelik bombalı saldırıda 1 astsubay ve 1 er yaşamını yitirdi, 2 uzman çavuş ve 5 er yaralandı.[52] 27 Eylül 2007 - PKK militanlarının Bitlis'e bağlı Bölükyazı köyü yakınlarına yerleştrdiği mayına basan iki aker hayatını kaybetti.[53] 29 Eylül 2007 - Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Beşağaç köyündeki bir minibüs PKK mensupları tarafından tarandı. Saldırıda 7'si köy korucusu 12 kişi katledildi, 2 kişi yaralandı.[54] 4 Ekim 2007 - Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Eski Hisar köyünde arazi arama-tarama faaliyetleri yapan güvenlik güçleri bir grup PKK'lı ile karşılaştı. Çıkan çatışmada 3 PKK militanı ölü geçirildi, 1 asker yaralandı.[55] 7 Ekim 2007 - Şırnak'taki Gabar dağında PKK militanları operasyondan dönen askerleri pusuya düşürdü. Saldırıda 13 asker hayatını kaybetti, 3 asker yaralandı.[56][57] 8 Ekim 2007 - Şırnak ve Diyarbakır-Lice'de PKK'lıların yerleştirdiği mayınlara basan 1 astsubay ve 1 uzman çavuş yaşamını yitirdi.[58][59] 16 Ekim 2007 - Bingöl'de PKK'lıların döşediği mayının patlaması sonucu 1 asker hayatını kaybetti.[60] 21 Ekim 2007 - (Ana madde: 2007 Dağlıca saldırısı) Kuzey Irak'tan gelen yaklaşık 150 kişilik bir PKK grubu, sınıra 4 kilometre uzaklıkta olan Komando Taburu'na ağır silahlarla saldırdı. Çatışmada, 12 asker Türk askeri hayatını kaybetti, 16 asker yaralandı, 32 PKK militanı öldürüldü.[61][62][63][64] 23 Ekim 2007 - Şemdinli'de Yeşilova Hudut Karakolu tarafından tarafından saldırı hazırlığında olduğu tespit edilen 30 PKK'lı öldürüldü.[65][66] 28-29 Ekim 2007 - Şırmak ve Tunceli'de PKK'ya yönelik operasyonlarda 17 PKK'lı öldürüldü.[67] 13 Kasım 2007 - PKK ve güvenlik güçleri arasında Şırnak'ın Gabar Dağı'nda çatışma çıktı. Çatışmada 1 üsteğmen ve 3 er hayatını kaybetti, 2 güvenlik görevlisi yaralandı.[68][69] 4-5 Aralık 2007 - Küpeli Dağı'nda PKK'ya yönelik düzenlenen operasyonlarda toplam 14 PKK mensubu ölü ele geçirildi, 1 subay yaşamını yirirdi. Çukurca'da 1 er hayatını kaybetti.[70][71] 21-27 Şubat 2008 - (Ana madde: Güneş Harekâtı) Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak'a "Güneş" kod adlı operasyon düzenledi. Bir hafta süren harekâtta 240 PKK militanı etkisiz hâle getirildi. Operasyonlarda 24 Türk askeri ve 3 köy korucusu hayatını kaybetti.[72] 7 Mart 2008 - PKK, Hatay'ın Çağalı köyü yakınlarındaki maden ocağına baskın düzenledi Saldırıda bir kişi öldürüldü bir kişi kaçırıldı.[73] 12 Mart 2008 - Şırnak'ın Bestler Dereler bölgesi'ndeki çatışma sonucunda 11 PKK'lı güvenlik güçleri tarafından ölü olarak ele geçirildi.[74] 27-31 Mart 2008 - Bestler Dereler bölgesinde PKK'ya yönelik operasyonlarda 7 PKK mensubu ölü ele geçirildi. Çatışmalarda 1 üsteğmen, 2 astsubay hayatını kaybetti, 10 asker yaralandı.[75][76] 29 Mart 2008 - Irak'ın kuzeyindeki Avaşin-Basyan bölgesinde saldırı hazırlığında olduğu tespit edilen 15 PKK'lı öldürüldü.[77] 1-2 Nisan 2008 - Güvenlik güçlerinin Şırnak-Bestler Dereler bölgesinde düzenlediği operasyonlarda 16 PKK militanı öldürüldü. Çatışmalarda 1 yüzbaşı, 2 astsubay hayatını kaybetti.[78] 6 Nisan 2008 - PKK militanlarının, Şırnak'ın Uludere ilçesi Andaç köyüne yerleştirdikleri C_4 bombayı köy korucularının geçişi esnasında uzaktan kumanda ile patlatnaları sonucu 1korucu hayatını kaybetti, 4 korucu yaralandı.[79] 10 Nisan 2008 - Diyarbakır ve Tunceli'de PKK'ya yönelik operasyonlar sonrası 13 PKK'lı öldürüldü, 1'i yaralı ele geçirildi.[80] 18 Nisan 2008 - Şırnak'ın Bestler Dereler Bölgesi'nde PKK ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 2 PKK'lı öldürüldü.[81] 22 Nisan 2008 - Hakkari'de PKK'nın yerleştirdiği üç mayının patlaması sonucu 4 asker yaşamını yitirdi, 7 asker yaralandı.[82][83] 25-26 Nisan 2008 - PKK ve güvenlik güçleri Şırnak'ın Cudi dağında çatıştı. Çatışmada 3 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. 3 PKK militanı ölü ele geçirildi.[84][85][86] 27 Nisan 2008 - PKK mensupları ve güvenlik güçleri Bingöl'de çatıştı. Çatışma sonucunda 2 er yaşamını yitirdi, 1 asteğmen yaralandı.[87] 9 Mayıs 2009 - PKK'nın Hakkari'de bir jandarma karakoluna düzenlediği saldırıda 6 asker hayatını kaybetti. Saldırıdan sonra düzenlenenen operasyonda 19 PKK mensubu ölü ele geçirildi.[88][89] 10 Mayıs 2009 - PKK militanlarının Batman'ın Sason ilçesine bağlı Aydınlık köyündeki ola döşediği mayın patladı. Olayda 3 kişi öldü, 5 kişi yaralandı.[90] 17 Mayıs 2008 - Güvenlik güçleri tarafından Van'ın Başkale ilçesinde gerçekleştirilen operasyonda 6 PKK'lı öldürüldü. 3 PKK'lı yaralı olarak ele geçirildi.[90] 22 Mayıs 2008 - PKK ve güvenlik güçlerinin Beytüşşebap ilçesindeki Kato Dağındaki çatışmasında 2 asker yaşamını yitirdi, 1 asker yaralandı.[91] 21 Haziran 2008 - Gümüşhane'de PKK militanlarının askeri araca düzenlediği saldırıda 3 asker yaralandı.[92] 10-18 Temmuz 2008 - Güneydoğu'da çıkan çatışmalarda 38 PKK militanı ölü ele geçirilirken, 7 Türk askeri hayatını kaybetti.[93] 27 Temmuz 2008 - (Ana madde: 2008 Güngören saldırısı) İstanbul Güngören'de 10 dakika arayla iki bombanın patlatılması sonucu; beşi çocuk, biri doğmamış bebek olmak üzere 18 kişi öldü, 150 kişin yaralandı. Olayın daha sonra PKK tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıktı.[94][95][96] 31 Temmuz 2008 - PKK Sivas'ın Koyulhisar ilçesinde karakol basıp 1 uzman çavuşu katletti, 1'i sivil 3 kişiyi yaraladı. Aynı gün Tunceli'de 2 PKK militanı öldürüldü.[97][98] 11 Ağustos 2008 - PKK'lılar tarafında Erzincan'ın Kemah ilçesi Olukpınar köyüne yerleştirlen mayının patlaması sonucu, 9 asker yaşamını yitirdi, 2 asker yaralandı.[99] 26 Ağustos 2008 - Güvenlik güçleri ve PKK Bitlis'in Mutki ilçesinde çatıştı. Olay sonucu 15 PKK militanı öldürüldü 5 korucu hayatını kaybetti.[100] 31 Ağustos 2008 - PKK ve güvenlik güçleri arasında Bingöl'ün Yedisu ilçesinde çıkan çatışmada 2 PKK'lı öldürüldü, 4 asker hayatını kaybetti, 3 asker yaralandı.[101] 7 Eylül 2008 - Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde PKK'lıların operasyon düzenleyen güvenlik güçlerine açtığı ateş sonucu 3 asker ve 3 köy korucusu öldü, 2 er yaralandı.[102] 22 Eylül 2008 - Yüksekova'da meydana gelen patlamada, 1 asker hayatını kaybederken, 1 asker ve 1 sivil yaralandı. Aynı gün Hakkari Şemdinli'de çıkan çatışmada 1 asker yaralandı.[103][104] 1 Ekim 2008 - PKK militanları Diyarbakır'ın Hani ilçesinde PKK'lılar güvenlik güçlerine saldırdı. Olayda 1 kişi öldü 1 kişi yaralandı.[105] 3 Ekim 2008 - (Ana sayfa: Ekim 2008 Aktütün saldırısı) 350 PKK'lının ağır silahlarla Şemdinli Aktütün karakoluna Kuzey Irak'tan ateş açmaları sonucu 15 Türk askeri hayatını kaybetmiş, 2’si ağır olmak üzere 20 askerin de yaralandığı saldırıda 23 PKK'lı öldürülmüştür. Çatışma sırasından 2 askerle bağlantı kesilmiştir. 6 Ekim 2008 günü kaybolan iki askerin cesetlerine ulaşılmıştır. [106][107][108] 17 Ekim 2008 - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK'ya yönelik sürdürdüğü operasyonlarda 35 PKK militanı öldürüldü.[109] 22 Ekim 2008 - Bingöl'deki çatışmada 2 PKK militanı silahlarıyla beraber ölü olarak ele geçirildi. Aynı gün PKK'nın Irak'taki kampından kaçan 5 örgüt üyesi teslim oldu.[110][111] 31 Ekim 2008 - Muş'ta PKK üyesi olan 7 kişi yakalandı.[112] 11 Kasım 2008 - 5 örgüt üyesi yakalandı, 4 kişi de teslim oldu. [113] 19 Kasım 2008 - Ağrı'daki Sinek Yaylası'nda çıkan çatışmada 1 Jandarma Binbaşı hayatını kaybetti, 1 uzman çavuş ve 4 er yaralandı. Şırnak'ın İdil ilçesindeki Cehennem Deresi bölgesinde gerçekleştirilen operasyonlarda 2 PKK'lı ölü olarak ele geçirildi. Bingöl'ün Karlıova ilçesinde PKK mensuplarının yerleştirdiği mayının patlaması sonucu arazi taraması yapan 4 köy korucusu yaralandı.[114] 24 Kasım 2008 - Ağrı'daki Sinek Yaylası'nda çıkan çatışmada 2 PKK militanı öldürüldü.[115] 27 Kasım 2008 - Van'da düzenlenen operasyonda örgüt üyesi oldukları söylenen 2 kişi, çok sayıda silah ve mühimmatla birlikte yakalandı.[116] 7 Aralık 2008 - Şırnak'ta meydana gelen çatışmda 2 PKK militanı ölü olarak ele geçirildi.[117] 24 Aralık 2008 - Şırnak'ta Cizre Tank Taburu'na ait askeri bir araç, İpekyolu Camii civarında PKK mensuplarınca uzun namlulu silahlarla çapraz ateşe tutuldu. Saldırıda 3 asker yaşamını yitirdi, 12 asker yaralandı.[118] 4-5 Nisan 2009 - 29 Mart 2009 seçimlerine kadar ateşkes ilan ettiğini açıklayan PKK'nın mayınlı saldırılarında 2 güvenlik görevlisi ve 4 sivil vatandaş yaralandı.[119] 11 Nisan 2009 - Şırnak'taki çatışmalarda 2 güvenlik görevlisinin hayatını kaybetti, 1 güvenlik görevlisi yaralandı, 7 PKK'lı etkisiz hale getirildi.[120] 16 Nisan 2009 - Diyarbakır'da çıkan çatışmada 1 er yaşamını yitirdi, 1 asker yaralandı.[121] 29 Nisan 2009 - PKK militanlarının Diyarbakır-Bingöl karayoluna döşediği mayının patlaması sonucu 9 Türk askeri hayatını kaybetti.[122] 10 Mayıs 2009 - Şırnak'ın Kemerli köyü yakınlarında PKK mensupları tarafından döşenen mayın patladı. Olay sonucu 5 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi yaralandı.[123] 16 Mayıs 2009 - Siirt'in Eruh ilçesinde çıkan çatışmada 7 PKK'lı öldürüldü. Çatışma sırasında 1 korucu hayatını kaybederken 2 asker ve 2 korucu yaralandı.[124] 25 Mayıs 2009 - Tunceli'de çıkan çatışmada 1 asker hayatını kaybetti, 1 asker yaralandı.[125] 28 Mayıs 2009 - PKK'nın Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Hantepe mevkiinde döşediği mayının patlaması sonucu 6 asker yaşamını yitirdi, 8 asker de yaralandı.[
  23. Bunlar başlangıçtır, adımın ilkidir. Umarım bu yazdıklarınızı bir gün hatırlarsınız o zaman anlarsınız.Bunlar senaryonun en ufak parçalarıdır başlangıcıdır.katil herşeyden çok istediği en önceliklilerinden biri kürt enstitüsü'nün kurulmasır.Çünkü kürt enstitüsünün kurulması kürtçenin resmi dilinin önünün açılması demektir . Diye açıklamlarda bulunmuştur. Bunun ardından Camilerde kürtçe vaazların verilmesi,banka ve resmi dairelerde kürtçe yazışmaların yapılması,mahkamelerin kürtçe yapılması gibi şeylerle dierterek kürtçenin 2. resmi dil olması ve ardından diğer adımlarla ilerledikleri yollarla özerklik ve referndum sonrası k ırk. Bu senaryoyu yaklaşık 10 yıl önce okumuştum ve adım adım uygulanıyor. Bu durumda lazlar ve diğer etniklerinde bu konuda aynı şekillerde yol almaları gerekmektedir.
  24. DTP Iğdır İl Teşkilatı, “Barış” adı altında yaptığı mitingi yine PKK ve İmralı’da yatan PKK elebaşısı Abdullah Öcalan için destek mitingine dönüştürdü. Geçtiğimiz günlerde polisin “dur!” ihtarına uymayarak kaçan ve açtığı ateş sonucu 2 polisimizi yaralayan ve aynı çatışmada vurularak su kanalına düşüp ölen Suriyeli terörist için açık provokasyona dönüşen mitinge DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve DTP Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş katıldı. Mitingde yaptığı konuşmada çizgiyi aşan DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, “Iğdır’da meydana gelen olaylara değinerek Iğdır’da 2 gün önce vahşice bir katliam yaşandı. Kimliği bile belli olmayan biri katledildi. Bu infazla o insanın ideolojisine, inancına kurşun sıkılmıştır. Buda gösteriyor ki T.C hukuk devleti değildir.Vedat Aydın, Musa Anterlere sıkılan kurşun bu kişiye de sıkılmıştır.Berhuden Yoldaşa sıkılan kurşun Kürt halkına sıkılmıştır. Berhuden yoldaş yalnız değildir, Kürt Halkı yanındadır. Bu olay barış sürecine vurulan bir darbedir. Bu süreci baltalamak, köstek olmak sabote etmektir. Barış sürecinde Bombalar patlıyor, İnsanlar öldürülüyor. Berhuden yoldaşımız şehit olmuştur. Iğdır valisi bunun hesabını vermeden 4 gün izin alıp Iğdır’dan gitmiştir. Geldiğinde Berhuden yoldaşın hesabını bize vermelidir.” dedi. Kalabalık daha sonra Suriyeli teröristin 7 Kasım Mahallesinde bulunan su kanalının yanına gelerek suya karanfil bıraktı. Kalabalık sık sık “Iğdır Ovası Aponun Yuvası”, “TC Askerine intikam ölüm” gibi sloganlar attılar. Kalabalık daha sonra dağıldı. ---------------------------------------------------------- Iğdır’da adam kalmamış gibi Hakkari’den getirilerek Iğdır’da milletvekili yapılan Pervin Buldan önceki gün Iğdır’da öldürülen Suriyeli teröristin avukatlığına soyundu. Iğdır Valisi ile görüşen Buldan 7 Kasım mahallesindeki olay ile ilgili olarak “Iğdır da açık bir infaz oldu” dedi. Iğdır’da adam kalmamış gibi Hakkari’den getirilerek Iğdır’da milletvekili yapılan Pervin Buldan önceki gün Iğdır’da öldürülen Suriyeli teröristin avukatlığına soyundu. Iğdır Valisi ile görüşen Buldan 7 Kasım mahallesindeki olay ile ilgili olarak “Iğdır da açık bir infaz oldu” dedi. DTP Iğdır’da ilgin olaylara imza atıyor. Iğdır’da Türkü ile Kürdü ile o kadar adam varken Iğdırlı olmayan birisini Iğdırdan milletvekili yapan DTP son olarak da kazandığı Iğdır belediyesine Diyarbakır’dan Av. Kemal Şahin’i ve Muş’tan Evrim Turpçu’yu getirerek işe yerleştirmişti. Iğdırda yaşayan Kürtleri açıkça aşağılayan bu davranışlar yetmezmiş gibi bu defa da ithal milletvekili Pervin Buldan Suriyeli teröriste sahip çıktı. Iğdır’ın Iğdırlının o kadar sorunu varken bu sorunlarla ilgilenmeyen Buldan’ın kendi seçmenlerinin sorunlarıyla ilgilenmek yerine öldürülen Suriyeli teröriste avukatlığa soyunması Iğdırlı Kürt seçmenin de dikkatinden kaçmamıştır. IĞDIRLILAR SİTESİ
  25. YÖK, Mardin Artuklu Üniversitesi’ne Kürtçe yüksek lisans ve doktora programı açmak için izin verdi. Üniversite gerekli görürse Irak’ın kuzeyinden akademisyen getirecek İktidarın açılım çalışmaları meyvelerini veriyor. Yüksek Öğretim Kurulu dün toplanarak Kürtçe bölüm açmak isteyen üniversitelerin taleplerini ele aldı. YÖK Başkanı Yusuf Ziya zcan, YÖK Genel Kurulunun yaklaşık 8 saat süren toplantısının ardından gazetecilere açıklama yaptı. Mardin Artuklu Üniversitesinin Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması talebi bulunduğunu anımsatan Özcan, konuyu Genel Kurul’da görüştüklerini ifade etti. Diğer dilleri de kapsayacakmış! Özcan, toplantıda, Mardin Artuklu Üniversitesinde “Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü” adı altında bir enstitü kurulması kararı alındığını belirtilerek, “Üniversite, istediği taktirde bunun altını Kürtçe yüksek lisans ve doktora programıyla isterse Farsça, Arapça, Süryanice gibi programlarla doldurabilecek. Ben, biraz önce kendilerine de bunu duyurdum” dedi. Enstitüdeki programların sadece Kürtçe’yi değil diğer dilleri de kapsayacağını vurgulayan Özcan, şunları söyledi: Modeli çok beğenmiş “Bu, sadece Kürtçe’yi değil diğer dilleri de kucaklayan bir çözüm oldu. Zaten, geçen günkü toplantımızda rektörlerimizden birisinin fikriydi bu. Benim çok hoşuma gitmişti. Bugün Genel Kurulumuz da bu fikri çok iyi buldu. Bu modele sadece Kürtçe değil, diğer diller de dahil olacak” dedi. Kuzey Irak’tan hoca gelebilir Bir gazetecinin, “Lisans programı açmaktan neden geri adım attınız?” sorusu üzerine Özcan, “Geri adım atmadık. Buradaki esas amaç önce gerekli öğretim üyesini yetiştirmekti. Bu enstitünün asıl amacı lisans öğretimi açıldığı zaman ihtiyacımız olacak öğretim üyelerini yetiştirmek. Onun için yüksek lisans ve doktorayla başlayacak” dedi. Enstitünün ne zaman faaliyete geçeceğinin sorulması üzerine Özcan, “Biz birkaç güne kadar kararımızı kendilerine bildiririz. Onlardan gelen yüksek lisans ve doktor taleplerini de hemen kabul ederiz” diye konuştu. “Kuzey Irak’tan öğretim üyesinin gelmesi söz konusu mu?” sorusuna Özcan, “Zannediyorum Türkiye’den karşılayabilecekler” yanıtını verdi. Akademisyenler tepkili YÖK’ün kararına tepki gecikmedi. Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, YÖK’ün verdiği kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek, “Seçmeli ders olsun diyorlar, madem öyle neden seçmeli? Anadil anadan öğrenilir. Seçmeli olarak değil. İşte ’İngilizce, Sümeroloji ve Yunanca nasıl öğretiliyor’diyorlar, onlar devlet dilidir. Öğretilmesinde sakınca yoktur. Ama şu anda Türkiye, Kürdistan diye bir devleti kabul etmediğine göre, Kürtçenin de yabancı dil olarak okutulması hukuken mümkün değildir. Ama bizim haberimiz olmadan Kürdistan’ı tanımışlarsa bilemem. Anayasa’nın 42. maddesine aykırı bir karar vardır” şeklinde konuştu. Özerklik yok sayılıyor Üniversiteyi diğer eğitim ve öğretim kurumlarından ayıran en önemli özelliğinin özerkliği olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ayhan şöyle konuştu: “Eğer açılacaksa, bunu üniversite olarak biz açarız. Yani senatomuz bir araya gelir, karar verilir ve biz açarız. YÖK’ün bu şekilde üniversite özerkliğine doğrudan doğruya müdahaleden bir tarzda, ’şunu açacaksınız’diye dayatması son derece yanlıştır. Tabi ben bilemiyorum üniversitelerin özerkliği kalktıysa onu bilemiyorum. Ama üniversite özerkliği mevcut ve Anayasal teminat altında. YÖK’ün bu şekilde bir karar almaması gerekir. Bu durumun hukukende Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır.” ‘Devletin dili Türkçedir’ Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, iktidarın açılım adı altında Kürtçe ile ilgili atmayı planladığı adımlara karşı olduklarını açıklamıştı. Orgeneral Başbuğ, Zafer Haftası dolayısıyla yayınladığı mesajında, TSK’nın üniter yapının korunması konusunda taraf olduğunu belirterek şunları kaydetmişti: Anayasa’nın değiştirilmesi teklif bile edilemez olan 3’üncü maddesinde ifade edildiği gibi “Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir.” Türk Silahlı Kuvvetleri, ATATÜRK tarafından bizlere emanet edilen ve Anayasa’nın 3’üncü maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında taraftır ve taraf olmaya da devam edecektir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.