sosyalist_demokrat

politika arkadaşımız noktayı koymuş... hem ayrıca bir an için farzedelim ki öyle... öyle bile olsa bu adam bizim haklarımız savunmaya gidiyor. arkasında durmak gerekir

işte akp'nin gerçek yüzü... demokrasiden özgürlükten ne anladıkları açık bir biçimde ortada. oraya girmemesi gerekenler türbanlılardır. hiçkimse sıkmabaşlı olarak t.b.m.m'ye giremez. atatürk'ün devrimleri birer birer yok sayılıyor. bugün şapka devrimini deldiler. bakalım sırada ne var

proleterya diktatörlülüğü ile sosyalizmin bir alakası yoktur. proleterya diktatörlüğü komünizmle alakalıdır. komünizmin babası sayılan karl marx "devlet" olgusunun zaman içinde kendine son vereceğini ileri sürer. devlet ortadan kalktıktan sonra kişiler komün bir hayat yaşayacaklardır. ancak o zamana kadar kişilerin bu yönetime alıştırılması ve hazırlanması gerekmektedir. çünkü liberal demokrasi savunucuları komün hayata karşıdır . bu yüzden komün hayatın benimsetileceği toplumda bir otorite olmalıdır. bu otoritenin adı proleterya diktatörlüğüdür. bu diktatörlük bireyleri komün yaşama hazırlar. gerek ideolojik gerek ekonomik çalışmaları yapar ve insanları eğitir. amaç budur. bu ideolojide komün hayata geçilebilmesinin tek yolu devleti ön plana koymaktır. bu yüzden bütün ekonomik kaynaklar devletin elindedir sosyalizm ise komünizmden türemiş bir ideolojidir. devleti yıkma gibi bir amacı yoktur. rejimin adının sosyalizm olmasının nedeni halkın ön planda olmasıdır. ekonomik hayatta halk ön plandadır her şey halka aittir. devlet ise sadece bunları kullanan bir araç, yargılama yetkisine sahip bir mekanizmadır. örneğin küba'da toprak reformu yapılmış ve halka devredilmiştir. ancak ortaçağ derebeylerinin türememesi için verilen toprak miktarı belli bir seviyede tutulmuş ve kişilerin topraklarını birleştirmesi engellenmiştir. ben komünizmde sosyalizmdeki toprak reformlarına rastlamadım. ya siz? sosyalizmde demokrasi olması da mümkündür. ancak demokrasi bu ideolojide amaç değil araç olarak kullanılmaktadır. ekonomik faaliyetlerin daha sağlıklı yürütülmesinin bir aracıdır. sosyalist devlette demokrasi uygulamalarının en önemli kanıtı küba'dır. nitekim küba devrimini gerçekleştiren askeri kanadın lideri fidel casrto devrim gerçekleşir gerçekleşmez havana2ya gidip devlet başkanı olmamıştır zaten böyle bir amacı da yoktur o tarihlerde. 1959'da devrim yapıldıktan sonra ilk demokratik seçimler yapılmış ve devlet başkanlığına urrutia getirildi başbakanlığa da fidel castro seçildi. daha sonra toprak reformları yapılmaya başlandı. bundan hoşnut olmayanlar urrutia2ya baskı yapmaya başladılar. bunun üzerine castro başbakanlıktan istifa ettiğini açıkladı. ancak buna halk tepki gösterdi ve castro görevine dönerken urrutia devlet başkanlığından çekilmek zorunda kaldı. urrutia'nın yerine Osvaldo Doticos getirildi. görüldüğü gibi sosyalizm'de de demokrasi uygulanabiliyormuş. ben de bu yüzden kendimi sosyalist demokrat olarak adlandırıyorum. sonuçta sosyalizm ekonomik bir ideolojidir. komünizm ise daha üst düzeydedir ve sonuçta devlete son vermeyi amaçlar. elbette sosyal demokrasi liberal demokrasi ile aynı anlama gelmez ben bunu söylemiyorum. ben sadece sosyal demokrasinin sosyalist demokrasiye nazaran liberal demokrasiye daha yakın olduğunu düşünüyorum. ayrıca hiçbir öazgürlüğün sınırsız olamayacağını düşünen biri olarak liberal demokrasi ve sosyal demokrasi yerine sosyalist demokrasiyi savunuyorum.

arkadaşım sen ne diyorsun ya? bu seçimlerin amacı ne? yeni bir partiyi meclise getirmek ya da akp ile devam etmek. akp'nin iktidarından memnun olan kaç kişi gösterebilirsin? hadi onu da geçtim ülke satılıyor be! bunu nasıl önleyeceksin? gerçi ülke çok uzun zamandan beri satılıyor ve ne yazık ki chp de gerek muhalefetten gerekse de meclis dışından seyretmek zorunda kalıyor nitekim iktidara gelmeye yetecek oy verilmiyor! evet akp'den kurtulmanın tek adresi chp'dir. bana başka adres göstersene? gösterebilir misin? var mı öyle bir parti? bu arada sosyalist demokratın ne demek oduğunu da söyleyeyim: sosyalist demokrat birbirine taban tabana zıt iki ideolojiyi kendi çapında birleştirmey, yaşam tarzını ona göre düzenlemeye çalışan bir adamın rumuzudur yani koyu sosyalizm ile liberal demokrasiyi harmanlamaya çalışmak anlamına geliyor. sosyal demokrasi ise çok farklı. liberalizme daha yakın. sosyalist demokrasi ise daha çok sosyalizme yaslanan bi düşünce! bunu da böyle açıklamış oldum

ama o köprünün altından çok sular akmıştır kafkasx! şimdi türkiyenin ve tük halkının en büyük düşmanlar faşizm, şeriat ve emperyalizm komünizm de asla çok büyük bir tehlike olmamıştır. atamız bizi bir şeye karşı uyarmıştır ama zaman göstermiştir ki komünizmden değil emperyalizmden şeriattan ve faşizmden korkmamız gerekiyor. ayrıca atatürkçülük atatürk'ün dediklerini papağan gibi tekrarlamak demek değildir!!!

bir dakika bir dakika bir dakika!!! ne? bu ülke bölünmedi mi? bir daha söyle allah aşkına bu ülke bölünmedi mi? 12 eylül öncesi yaşananları nasıl açıklayacaksın? bir de ülkücüler şerfeli insanlardır yüreklerini ortaya koyarlar mazluma ilişmezler diyorsun. şereflerini bilmem ama az mazlum kanı içmediler 12 eylül öncesi. istanbul üniversitesinde üzerine bomba atılan öğrenciler de mazlumdu mesela. hiçbir sıçları olmadığı halde öldürüldüler!!! bana ülkücüleri anlatma! eğer illa ki bir şeylerden bahsetmek istiyorsan objektif olmayı dene

bu yazının altına imzamı atarım... ancak elbette ki her yasada olduğu gibi burada da bazı eksiklikler sözkonusudur. bu 301'in kaldırılması anlamına GELMEZ!!! eğer orhan pamuk "biz 1.500.000 ermeni 30.000 kürt öldürdük" derse bu bir hakarettir. eğer hrant dink "türklerin pis kanı ermenilerin temiz kanıyla temizlenecektir" gibi bir imada bulunursa bu bir hakarettir. tabii hrant dink konusu tamamen muallakta... o yazıda ne demek istediği tam olarak anlaşılamıyor. ve bazı faşist çevreler "suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur" kuralını unutarak hrant dink'i öldürmüş, ülkeyi bir kaosa sürüklemeye çalışmışlardır. unutmayın hrant dink öldürüldüğünde yargılaması halen daha devam ediyordu. kesinleşmiş bir ceza almamıştı elbette ki yargıtay'ın bozduğu birçok karar var bu madde ile ilgili... bu durumun düzenlenmesi de yargıtay'a düşmektedir. bilirsiniz yargıtay zaman zaman "içtihadı birleştirme kararları" çıkartır ve hakimler içtihadı birleştirme kararının konusuyla ilgili olan davalarda yargıtay'ın öngördüğü kararları alır ve bu durum hukuk devleti için çok olumludur. çünkü asıl olan ülkede bir hukuk birliği sağlamaktır. burada yapılması gereken şey 301. maddeyi kaldırmak ya da değiştirmek ya da açıklamak değildir. bunun yeri tck değildir. çünkü yasalar her şeyi ayrıntılı olarak düzenleyemezler. tck 301'den yargılanmak için neyin hakaret sayılacağını düzenlerse oldukça kazuistik bir yasa olur ki bu da son derece sağlıksızdır. o zaman yapılası gereken şey şudur. yargıtay ceza genel kurulu toplanmalı ve 301. madde ile ilgili bir içtihadı birleştirme kararı alarak maddenin daha düzgün uygulanmasını, yanlış anlaşılmalara engel olması sağlanmalıdır. bu durumda aslında türklüğe hakaret etmeyen ancak hakaret ettiği düşünülen bazı kişiler de arada kaynamamış olacaktır. yargıtay'a büyük görev düşüyor

her gün beni güldüren çok ilginç vaadlerde bulunan bir parti! bu vaadlere inanacak insanın zekasından şüphe ederim

akp'den kurtulmanın tek yolu chp'dir bu böyle biline!

CHP hep Atatürk'ün partisiydi ve hep öyle kalacak. Ben Baykal'cı değilim kendisini de pek sevmem ama Sezar'ın hakkını Sezar'a verecek kadar da objektif bir kişiliğe sahibim. Evet herkes gibi Baykal'ın da hataları oldu. Sarıgül'ü çok fazla ciddiye alıp bir çok CHP'liyi partiden uzaklaştırmak gibi bir hatası oldu. Oysa bunun yerine CHP'deki muhalifleri yanına çekebilmiş olsaydı hiçbir şey böyle olmazdı. Öte yandan parti içi demokrasiyi de hiçe sayan bazı hareketleri oldu. İşte benim Baykal'ı sevmeme nedenlerim bunlardır. Ama hiçkimse Baykal'ın muhalefet yapmıyor diyemez. Elbette ki muhalefet sadece eleştirmekten ibaret değildir ama Baykal üstüne düşen görevi yapıyor. Birisi diyor ki muhalefeti meclis içinde değil meclis dışında yaptı. Arkadaş muhalefet meclis içinde de yapılır meclis dışında da... Eğer siyaseti bilmiyorsan git staj yap da muhalefet nasıl yapılır öğren! Baykal'ı eleştirebileceğimiz iki nokta muhalefet yaparken çözüm üretememesi ve parti içinde tek adamlığa oynamaya çalışmasıdır ki bunlar Baykal'ı siyaset arenasından aforoz edip oy vermemek için bahane değildir. Baykal'a yani CHP'ye oy vermeyip AKP'ye yani Tayyip Erdoğan'a oy vermenin iki nedeni olabilir: Birincisi vizyon ve eğitim eksikliği. Bu seçeneği baştan eliyorum. Çünkü siyasi görüşü olup da bunları dile getirme kabiliyetine sahip her kişi vizyon sahibidir ve eğitimlidir. Siyasi görüşünün ne olduğu önemsizdir. Önemki olan kişinin siyasi görüşü olmasıdır. Buna göre ikinci seçeneğe gitmek zorunda kalıyoruz ki bu da siyasi tercih nedeniyle oy vermemek olabilir ve bu seçenek hem mantığa daha uygundur hem de günümüz siyasetinde daha geçerli bir nedendir. Bunun dışında ortaya sürülecek sebepler geçersizdir, saçmadır ve eğitimli bir insandan beklenmeyecek (eğitim her zaman diploma anlamına gelmez) telaffuzlardır. Aynı zamanda ikili oynamak demektir

şimdi ben bu konudaki düşüncelerimi açıklarken sistemli davranacam biraz. önce millyetçilik kavramının ne olduğunu bir irdeleyelim: milliyetçilik (nam-ı diğer ulusalcılık) ikinci dünya savaşında mussolini ve hitler'in benimsediği kafatasçı ve ırkçı politikadan farklı bir ideolojidir. örneğin bir milliyetçi aynı zamanda sosyalist olabilir çünkü milliyetçilikten amaç devletin ülkesi ve MİLLETİ ile bölünmez bütünlüğünü koruyabilmek adına yaptığı çalışmalardır. ama bir bir ırkçı bir sosyalist olamaz. çünkü ırkçılıktan amaç aynı kandan aynı ırktan aynı kültürden aynı dinden gelen insanları bir sentez içinde birleştirmek ve diğer halklardan üstün olduğu iddiası ile ARİ-IRK olarak kabul etmek ve bu şekilde yayılmacı emperyalist bir politika izlemektir. nitekim hitler'in ve mussolini'nin yaptığı budur gelelim adı geçen ABD dışişleri bakanı'nın yaptığı açıklamaya: ne demiş adam? milliyetçilik küçük halkların işidir. yani ne demek istiyor? yani şunu demek istiyor: "siz burakın milliyetçiliği falan bir kenara. bu artık safsatadır. 301'i de kaldırın gelen geçen canı istediğince milletinize de cumhurbaşkanınıza da ordunuza da meclisinize de sövsün saysın. eğer 301'i kaldırmazsanız siz milliyetçi bir ulus olacaksınız. yani ne olacaksınız? küçük bir ulus olacaksınız" adamın demeye getirdiği şey bu... şimdi burada bi noktaya değinelim. ABD dışişleri bakanının "milliyetçilik" adını verdiği ve bir halkı küçük düşüren şey aslında IRKÇILIKTIR. bir halk milliyetçi olursa küçülmez IRKÇI olursa küçülür. yani neymiş? bu 200 yıllık bilgisayar kabilesinin dış işlerden sorumlu oturan boğası aklı sıra bize milliyetçilik ırkçılık dersi verip 301'i kaldırmamız için baskı yapmaya çalışıyormuş. vay küstah vay... bir yasada eksiklikler yanlış uygulamalar olabilir. ama bu durum o yasanın kaldırılmasını değil yeniden düzenlenmesini gerektirir. buna 301 de dahildir. buradan kastım 301'in kaldırılması değil.!!. 301'in kaldırılmasına ben de karşıyım. ama eğer bu madde gerçekten yanlış anlaşılmalara neden oluyor yanlış uygulamaları beraberinde getiriyorsa tekrardan düzenlenmek için gözden geçirilmelidir. bunun için o maddeyi kaldırmak gerekmez. ayrıca bir ülkenin egemenlik haklarının içinde yasa yapmak yasa kaldırmak ya da değiştirmek de vardır. buna dışarıdan hiçbir şekilde müdahale edilemez. hiçbir ülkenin bir devletin egemenlik haklarına müdahale etmek gibi bir hakkı yoktur. bu böyle biline!!! arkadaşlar. sakın ola bu 200 yıllık bilgisayar kabilesinin sözcülerinin ipe sapa gelmez laflarını ciddiye almayın. herkes kendi eteğindeki taşları ayıklasın. amerika bizim milliyetçiliğimize 301'imize bakacağına önce vietnam'ın hesabını versin. amerika önce vietnama attığı napalmlerin japonyaya attığı atom bombalarının hesabını versin de ondan sonra konuşsun amerika önce 1700'lü kızılderililere 1960'larda da afro-amerikalılara yaptığı soykırım'ın hesabını versin. amerika önce hesap versin ondan sonra konuşsun!!!!