Zıplanacak içerik

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. kim kimi inkar ediyor ne inkariymis ,herkes kendi varligini bu ülkede doya doya ucsuz bucaksiz topraklarda yasiyor ,ne olduda birileri kurt olduda daga cikmis.. dagdan inip kuzulari bu vatan evlatlarini avlamaya kendini sanat edinmis.. DTP LİLER MECLİSİ TERK EDECEKMİŞ.. edin ya yarin edin ,azmi geldi cumhuriyet kuruldugundan beri meclisin yarisini temsil etmek.! etdinizde ne oldu. hem meclisi temsil ettiniz hemde kurt olup daga ciktiniz ,hangi kardeslik,birde ayni filizmis ne filizi, sizler heryerde filizleniyorsunuz ,yurdun her kösesinde ister kalemle ister bombayla ,, hadi birakinda bende filizleneyim oralarda özgürce konusarak.. bu millete kalkip birde sizler kurtsunuz suclamasi hadi ordan ya.! bu millet aslinda bir yönü eksik milliyetci yönü.. hani desen onlari birileri yillardir ümmetci akide sekeriyle kandiriyor o ayri mesele... Mhp bile ramazan davulu sesleri arasinda kaybolup gitti.! ramazan bitmek bilmiyorki ayilsinlar bir ramazan bitiyor ,hemen yenisi basliyor onlarda ümmet sarhosu.? sehit verdik sehit vermeye devam ediyoruz.! cünkü tek kanmayan okunmus akide sekerini kabul etmeyen tek bir cephe kaldi oda askerimiz bizim ordumuz.! fakat fakati var.? iste bu hesapta olmayan.. unutmayin ordumuzun yaninda yer almaya az kaldi onlar istemesede bizler ,inecegiz bu sahneye dagdaki ümmetcide sehirdeki ümmetcide gereken demokrasi cevabini alacaktir,, avrupadaki örneklerini aratmayacak. sekilde... yamyam frankfurt
  2. sefilleri oynayan türkiye,görüyormusunuz kadinlara saldiran zihniyet bu ülkeyi bitirmistir onlardan dogramaci bile olmaz.! yazik cok yazik bu güzelim bizim kardeslerimiz,bu topraklar icin can verirken.. birileri hale bagiriyor bizler bu topragin cocugu degiliz... bizim topragimiz ya cennettir ya cehennem.! ölen sehitlerimizin hepsine Allahtan rahmet diliyorum..
  3. Müslüman tıp fakültesi öğrencileri alkol kaynaklı ve seks yoluyla bulaşan hastalıklar hakkındaki derslere girmeyi reddediyor İngiltere'nin en büyük süpermarket zincirlerinden Sainsbury’de çalışan Müslüman kasiyerlerin alkol ve domuz ürünlerine dokunmayı reddetmesinin ardından ülkede tıp fakültelerinde de benzer bir kriz yaşanıyor. The Sunday Times’ın haberine göre, bazı Müslüman tıp fakültesi öğrencileri alkol kaynaklı ve seks yoluyla bulaşan hastalıklar hakkındaki derslere girmeyi reddediyor. Bazı Müslüman öğrenci ve stajyer doktorların da karşı cinsten olan hastalara bakmak istemedikleri kaydedildi. Haberde, bir erkek öğrencinin mezuniyet sınavında bir kadın hastayı muayene etmeyi reddettiği iddiasına da yer verildi. Haberleri doğrulayan İngiltere Tabipler Birliği öğrencilerden kendilerine, ’alkol ve seks ile ilgili hastalıkları öğrenmeden doktor olmanın yolunu açmaları’ için talep geldiğini açıkladı. İslam dernekleri tepkili Her iki kurum da gelişmeleri endişeyle izlendiklerini belirtirken, ülkedeki Müslüman dernekler de öğrencilere karşı ayaklandı. Öğrencilere destek vermeyeceklerini duyuran Müslüman Doktorlar Federasyonu ve İngiltere İslam Konseyi, öğrencilerin çok ileri gittikleri belirterek şu ifadeleri kullandı: “Artık bu kadarı da fazla! Hz. Muhammed bile ’Büyücülüğü öğrenin ama kullanmayın’ demişti. Alkolü, seksi ve kürtajı ne kadar iyi öğrenirseniz bunlara başvurmanın kötülüklerini de o kadar iyi anlatırsınız.” Öte yandan Sainsbury, eczanelerdeki Müslüman çalışanların doğumu önleyen ertesi gün haplarını satmayı reddettiğini doğruladı. ................................ ................... bunlardan ne köy olur ne kasaba.!
  4. hur iradeyi dünyadaki bütün kadinlarin basina türban gecirmeklemi yakalayacaksin,birakalim artik kadinin kafasini rahat,sonra onlar kel degilki.! onlarin saci zaten bir örtüdür bizim gibi sacciklari yoktur.. yüce tanrim en güzelini vermistir.. sonra sadece saclari farkli degildir bütün yüz hati farklidir ,nedir bu saclardan alip veremedigimiz.! inanin konu mini etek olsa farkli yaklasimlarimiz olabilirdi.? bayanlari askere gönderir gibi tek tip kafasina örtü gecirmeye calismanin anlami nedir.! yani bu komutanliga soyunmanin anlami ne , esarp diyorsan zaten bu konuyu kimse ele almiyor zaten bu geleneklerimizde var olan birsey... türban diyorsan oda hiristiyan degerlerinde var.!
  5. alakasi ikiside karanlik.! en azindan sacini örüp arap kizi camdan bakiyor dedittiremeyecek.. zaten hocamizda acikladi türban yoktur,dini degerlerimizde,simdiye kadar olmayan bir dali yaratmanin amaci nedir,? ATATÜRK’ÜN BİLİM VE FEN İLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, ********, doğru yoldan sapmaktır. 1924 İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur. İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir. 1930 igneden bahsetmissin.? Aslinda bu igneyi alip ilk önce bu düsüncedeki türk erkeklere batiracaksin ,yani beyinlere ilk önce onlar kullanacak ,bu türbani takip gezecek ,bütün gün boyu eyer hallerinden memnun kalirlarsa hep beraber takariz.. bizlerin gene avantasi var saclarimiz kisa ,onlar caysa bile bizler caymayalim en azindan bizim saclari örmek gibi bir olgumuzda yok bu öneriye nedersin en azindan biz kendi adımıza konusuyoruz.! varmisin türban takmaya.
  6. Sayin CYRANO bu yazimla konuyu anladigim halde senin lobi ortamini yakalaman burda bir sirri tekrar cözüyür onun icin bu degerli yaklasimini ele alarak birseyler vurgulamaya calistim .! bizler aydinlarimizi neden anlamiyoruz,bu ülkenin insanlari gercekten aydin oldugu halde,tabiki herkes üstün derecede aydin olamaz fakat özünde halkimiz aydindir.. bunu her alanda görebiliyoruz ,fakat aydinlik önemli degil o aydinliktan nasil yararlanabiliriz,o aydinligin isigindan hoslanmayanlarin önümüze cektigi seti nasil bertaraf edebiliriz.. bugün avrupayada bu kadar oyunlar oynansa inanin onlarin halklari bile ,bir ikilem icinde bir oraya bir buraya dengesizligine düsebilir.. birde bu oyuna din katilirsa nelerin olabilecegini ,tahmin edin .. din olgusu bir anda insanlarin rengini degistirebilir.. aslinda dinin kendisi degil ,dini silah gibi kullananlarin olgusunun yaratacagi ortamdir bu.. iste lobi ortamini bu olgu engellemistir.! ama gelin buralarda türklerin önderliginde hatta simdiki büyük özünde degerli insanlarimiz .. bu olgulara yani bu lobilere ziyarete gelmistir bu lobilerde bugün hükümet olmustur yani bizim lobilerimiz bizim hobileriz bu sekilde bunlar sayesinde bu sekil almistir... acikcasi yani bizim yaratilan dini agirlik lobiler bizim ic siyasetimiz icindir.? evet daha yazacagim cok seyler var ama unutmayin parca parca yaziyorum ,yorgunluk iste.! birde burda bu mayin tarlasinda masa basinda birseyler yazmiyorum ilerde belgeli gazte alintilariylada bazi konulari deginecegim, Tengeriin boşig kardesimizin icide rahat etsin.? yamyam frankfurt
  7. ülkemizin güzel insanlarin basina gecirilmek istenen türbanla ,askerlerimizin basina gecirilen cuvalla bir farki yoktur, ikiside kimligini elinden alir.! yamyam frankfurt
  8. Anlamadigim uyuşturucu üreten ülkelerin basini seriatla yönetilen ülkeler cekiyor.! tabi bati emrediyor onlarda üretiyor.. bati zehirle diyor zehirliyoruz.! bati öldür diyor öldürüyoruz.. ne perhiz ne perhiz ,,bati sayesinde yapmadigimiz bir deger kalmadi.! ne kadarda yüceymis bu bati ah bati ah sen neymissin sen.! acaba bende batiyi suclasam fonlardan yararlana bilecekmiyim.? yamyam frankfurt
  9. yazilanlarin hepsi bir deger inanin hepsi korkunc güzellikte analiz,,..!!! farkindaysaniz bu ülkede gercek aydinlar var vede azimsanamayacak kadar cogunlukta.! vede inaniyorum hepsi sartlar ne olursa olsun görünüste yapilamiyor denilen mücadeleyi yapiyor fakat günümüzün sartlari degisen hizli yasam kosullari onlari sakliyor veya saklanmis görüküyor... veya birileri onlarin hakkini gasp ediyor bende bir kac cümleme eklersem bunlari saklayan en büyük deger deger demek zorundayim.! görüntülü basin.. artik görüntü yok olamaz. onun arkasinda yillardir asamadigimiz güzel dinimizi türbana indirgemiz vede ,Atamizin biraktigi ülkeyi neden bize bu sekilde emenet etti sorgulamasindan vazgecmeyisimiz.. yani bu iki kavrami birtürlü cözemeyisimiz bizleri vede bu ülkeyi sikintiya sokmaktadir ,, sayin CYRANO avrupada lobilerin olmayisina deginmis,dogrudur.! bir örnek yazayim neden olamadi ...olmasi gereken 60.lardan beri saglikli topluma sahiptik buralarda,aydinligi yeterliydi,en azindan o topraklardan gelmesi yeterliydi ama ne olduda olamadi.. bakin buralarda 85.lere kadar hizla bir araya gelerek ,faliyetlerde bulunalacak spor ,külüpleri , türk dernekleri birer birer kuruluyordu, halkimiz cocuklarinin yanlis degerlerinden uzak yetismemesi icin bir araya gelip etkinliklerde bulunuyordu,okadar güzel ortamlar olusturulmustuki,, bu derneklerin hicbir siyasi adi yoktu,adi konmamis gurbetci türklerin kendi degerleri adina .. kültür faliyetler,de bulunuyordu en ufak kasabasina kadar.. icinde aradiginiz hersey yaratiliyordu.. müzik,inden folklarina kadar.. fakat 85.lerden sonra hersey tersine dogru gitmeye basladi,,gelen ilticalar hizla cogalmaya baslayinca ,degerlerde degismelerde kendini yavas yavas göstermeye basladi.. kisaca kahvelerle tanisma basladi.! kisaca artik enbüyük deger haftada inanin kapiya gelenlerin ibadet yeri icin para toplamaya baslamasi,bununla birlikte din kitaplarin verilmesi.. halkimizi hizla hedeflere götüren sonunda lobi olustaracak degerler..evet hizla yok olmaya basladi artik kasabalarda dernekler yok oldu ilk önce ondan sonra külüpler cami varsa onun icinde faliyet etmeye zorlandi olmayanda yok oldu.. evet camiler spor kulüplerine el koymustu,,geri kalaninida kahveler,ordada bölücü konusmalarin icinde yogrulmaya baslayan otomatikmen halk kesimi olusmaya basladi.!! artik birseyler degismeye baslamadi artik birseyler bu gelisen degerleri bilincli sekilde yok etti.. cünkü bu halkin neler yaratabilecegini görmüstü.. onun icin birilerini cagirdilar onlarda geldi ... o degerleri elimizden aldilar... bu saatten sonra lobide olmaz hobide.? üc milyon aydin hapsedilmistir, türkiyemizdeki 70.milyon aydin,gibi yamyam frankfurt
  10. Vatan, annem gibi aziz bir kavram İNGİLTERE’de yaşayan Hint asıllı yazar Salman Rüşdi, "vatanda iken vatandaşlara iyi davranmak gerektiğine" işaret ederken, Orhan Pamuk "Bir gerçek var: Vatan aziz bir kavram, annem gibi" dedi. Yaşadığı iki şehir, iki ülke arasında kıyaslama yapan Nobelli Türk yazar şöyle konuştu: "İstanbul’da iken herşeyden, Türkiye’den sorumlu hissediyorum kendimi. New York’da aynı hissi duymuyorum. Burada daha sık kalırsam herkes ve herşey hakkında sorumluluk duymaya başlayacağım kafama dank etti. New York’ta evimde gibiyim, zira sorumlulukları geride bıraktım. Burada vatan sorumluluğundan uzak, dilediğimi yapabilme özgürlüğünü yaşıyorum. Eğer bir yazarsan, herşeyin profesörüsün, her konuda bilgili olman gerek, ülkenin karşılaştığı her soruna yanıt vermen lazım." ORHAN’IN SÖZLERİ DUYGULANDIRDI Rüşdi bu sözlere gülerek, "Orhan’ın sorumluluk hissi beni duygulandırdı. Burada kimse Amerika’nın sorunlarını çözmemizi istemiyor" diye espri yaptı.
  11. Ülkemde din her şeyi ezemez Şeytan Ayetleri kitabının yazarı Salman Rüşdi ile New Yorker Dergisi’nin sanat etkinliklerinde buluşan Nobel Ödüllü Orhan Pamuk, "Memleketimde din her şeyi ezecek kadar güçlü değil" dedi. Rüşdi ise ülkesinde kendi gibi düşünenler olduğunu söyledi. NEW Yorker Dergisi, Sanat Etkinlikleri Festivali’nin ilk gecesinde, Nobel ödüllü Orhan Pamuk ile "Şeytan Ayetleri" kitabının Hint asıllı İngiliz yazarı Salman Rüşdi’yi buluşturdu. New Yorker’ın roman/kurgu editörü Deborah Triesman’ın yöneticiliğinde "Vatan" konulu sohbette bir araya gelen iki yazar, romanlarında anavatanlarının etkisini, işledikleri konulara yaklaşımlarını ve karakterlerin gerçek yaşama uygunluğu gibi konularda görüşlerini, konferans salonuna çevrilmiş bir gece kulübünde, 400 kadar edebiyat meraklısı önünde anlattılar. VATAN NEYMİŞ ANLADIM Editör Triesman’ın, "İkiniz de oldukça laik insanlarsınız. Dinin merkezi bir yere sahip olduğu ülkelerden geliyorsunuz. Kendinizi ülkenizde daha az rahat mı hissediyorsunuz ?" sorusuna, Rüşdi, "Hayır, benim gibi düşünen çok insan var" dedi. Orhan Pamuk ise "Memleketim güçlü bir laik tarihe sahip, din herşeyi ezecek kadar güçlü değil" diye yanıt verdi. Pamuk, kitaplarındaki karakterlerin başından geçenlerin çoğunun kendi başından geçenler olduğunu söyledikten sonra, bir ülkede birkaç ay geçirenlerin yazdığı kitapların gerçekleri yansıtmadığını ifade etti. "Vatan hakkında yazıyorum, çünkü bildiğim şey o. İstanbul’u yazıyorum çünkü hayatımın 50 yılı orada geçti. İnsanlıkla İstanbul’da karşılaştım. Vatan insanlığın olduğu yerdir" diyen Pamuk şöyle devam etti: "Genç yazarlar, dostlar, ’İstanbul’u niye siyah-beyaz anlatıyorsun, bu kent mutlu bir yer’ diyorlar. Ben hüzünlü İstanbul’u seviyorum. Anılarımı seviyorum, vatan annedir, başlangıçtır ve bir lisanımız var. Dünyanın öbür ucuna gidebilirim, ama Türk dili hep benimle beraber gelir. 1985 de Amerika’ya ilk gelişimde kimlik korkusuna kapıldım. İlk kez vatandan uzak olduğumda vatanın ne olduğunu anladım." Doğan ULUÇ / NEW YORK
  12. Sayin sinan arkadasim bu kismini anlayamadim biraz acarmisin.! burda alman ,italyan kiz arkadaslarima bu kismi tercüme edemiyorum.. bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz yani tam anlami ne oluyor.. neyin kurtulusuna erecekler.. bir zahmet .. aciklarsan artik son noktaya yaklasacagiz.! belki ister inan ister inanma onlari müslüman yapmak üzereyim.. yani Türbani geciriyorum kafalarina. Saygilarimla yamyam frankfurt
  13. EĞİTİMİN ÖNEMİ ARTARAK SÜRECEKTİR İnsanlık, geleceğe umutlar taşıyan değişimle, geçmişten haberler getiren tarihin buluştuğu 01 Ocak 2000 tarihinde yeni bir yüzyıla başlarken üçüncü binyıla da merhaba dedi. Bu tarihî buluşma, yaşlı dünyamız açısından eski bir yüzyılın bittiği, yeni bir yüzyılın başladığı sıradan bir takvim değişikliği gibi görünse de bugüne ulaşan herkes tarafından böyle algılanmamış, yeni yüzyıl, bütün ülkelerce diğer yüzyıllardan farklı bir yorumla karşılanmış, gösterişli törenlerle kutlanmıştır. 21. yüzyıla girişimiz sırasındaki bu gösterişli karşılamada, üçüncü binyıla girmenin de etkili olduğu bilinmekle birlikte, yeni yüzyıla gösterilen bu ayrıcalığın insanlığın geleceğe ilişkin güven ve beklentilerinin farklılığından kaynaklandığını söylemek de mümkündür. Zira Stefan Zweig'in (1881-1942) geçen yüzyılın ilk on yılı için söylediği, "Bizler yeni bir gündoğuşu kızıllığını gördüğümüzü sanıyorduk. Oysa bu kızıllık, yaklaşmakta olan yangının uzaktan vuran alevleriydi." sözleri ve bu tarihî tespiti izleyen iki dünya savaşı insanlığın belleklerinden henüz silinmemişken yeni bir yüzyıl başladı. Onun içindir ki insanlık, geçmişten aldığı dersle; kavganın yerine barışın, sefaletin yerine refahın, sömürgeciliğin yerine paylaşımın, köleliğin yerine özgürlüğün, cehaletin yerine bilginin, keyfî, monark ve totaliter sistemlerin yerine, hukukun ve demokrasinin egemen olduğu çağdaş bir dünya düzeninin özlemi içinde olmuş ve bu yolda büyük gayretler göstermiştir. Geçmişin deneyim ve birikimlerinin de ürünü olan bu büyük yönelimler 21. yüzyılın arifesindeki son on yılda umuda dönüşerek ivme kazanmış, ülkeler ve toplumlar; tarihin kaydetmediği hızda bilimsel ve teknolojik ilerlemelere, sınır tanımaz ekonomik ve sosyal gelişmelere, akıl almaz siyasal değişikliklere, beklenmedik sanatsal ve kültürel oluşumlara sahne olmuş ve 21. yüzyıl bu değişimin öne çıkardığı yenilik ve değerlerle başlamıştır. Ancak yeni yüzyılın değişen şartlarına ayak uydurabilmek, öne çıkardığı değerlere sahip çağdaş bir toplum olarak yaşayabilmek için, sadece okur-yazar olmak bile yeter sebep olmaktan çıkmıştır. Zira geçen yüzyılın son çeyreğinde meydana gelen hızlı değişim süreci, bireyleri ve toplumları kontrol edemedikleri yönelimlere sürüklemekte; böylece günümüzün ve geleceğin bilgi toplumu oluşmaktadır. Bu oluşum kişinin bir taraftan merkezî konuma gelmesini sağlarken, diğer taraftan demokratik sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi, gönüllü kuruluşların etkinleşmesi, doğal çevremize yönelen tehditler sonucu yeni bir çevre bilincinin gelişmesi, öğrenmeyi öğrenmek, gibi yeni oluşum ve kavramları da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla 21. yüzyılda eğitimin önemi daha da artacaktır. Zira rekabete dayalı yeni dünya düzeninde eğitime en fazla yatırım yapan ve eğitilmiş insan gücüne sahip ülkeler avantaj sağlayacaktır. Böylece eğitim, her zaman olduğu gibi, insan davranışlarını değiştiren, insanların birbirleriyle ve toplumla ilişkilerini sağlayan bir araç olarak 21. yüzyılda da etkinliğini sürdürecektir.
  14. Anne ve babaların eğitim alması şart Uzmanlar çocuklara destek için önce anne ve babanın eğitilmesi gerektiğini söylüyor. Çocuğunun hangi yaşta hangi özelliklerini gösterdiğini bilen anne ve babalar çocuğun gelişiminde destekleyici rol oynuyor Uzmanlara göre anne ve baba, çocuğun gelişiminde anahtar rol oynuyor. Bu yüzden anne ve babanın eğitilmesi büyük önem taşıyor. AÇEV'in ücretsiz Anne Çocuk Eğitim ve Baba Destek Programları aileleri çocuklarının gelişimi ve nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitiyor. "Anne Çocuk Eğitim Programı"nı AÇEV 5- 6 yaş arası okul öncesi eğitim sorununa çözüm olarak geliştirdi. Doğrudan annelere ulaşılarak bilinçlendirmeye yönelik eğitimler verilen programda amaç çocuğun eğitim ihtiyacını ev ortamında karşılamak. Anne Destek Programları Sorumlusu Canan Erman, 1993'ten bu yana yürütülen bu programın 76 ile yayıldığını ve MEB ile ortaklaşa yürütüldüğünü söylüyor. Yaklaşık 220 bin anne çocuk ikilisinin programdan geçtiğini anlatan Erman, "Hedefimiz kırsal kesimde ve çocuklarını ana sınıfına gönderemeyen aileler. Amaç ise sadece bilgi aktarmak değil, tavır değişikliği de yaratmak. Ceza ve şiddet yerine çocuğun gelişim özelliklerini bilmelerini sağlamak, nasıl iletişim kuracaklarını, dinlemenin, onlarla vakit geçirmenin ve kendini ifade etme fırsatı tanımanın çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini anlatmak. 25 haftalık bir program, haftada bir gün geliyorlar. Kursta daha değişiklikler başlıyor. Birlikte daha çok vakit geçirmeye başlıyorlar ve çocuklarını dinliyorlar" diye konuşuyor. BABA DESTEK PROGRAMI VAR 'Baba Destek Programı' ise 1996'da annelerin talebi üzerine başlamış. 13 haftalık periyotlar halinde uygulanan programın sorumlusu Hasan Deniz, "Tüm dünyadaki araştırmalar çocuğun gelişiminde anne ve babanın büyük rolü olduğunu kanıtladı. Ancak bizim toplumumuzda geleneksel anlayış hâlâ egemen. Oysa babalar çok önemli, çocukların gelişimini desteklemeliler. İşte biz babalara 'Sizler çocuğunuz için çok önemlisiniz, birlikte vakit geçirdiğinizde onun gelişimini olumlu etkilersiniz' mesajını veriyoruz" diyor. Deniz, babaların birbirleri ile deneyim paylaşan destek grubu haline dönüştüklerini söylüyor. 2-10 yaş arasında çocuğu olan babaların 10-15 kişilik gruplar halinde programa katıldığını, alt gelir kesimlerini hedeflemelerine rağmen üst sosyo ekonomik düzeyden babaların da programlara katıldığını anlatan Deniz, 30 ilde MEB ile uygulanan programa 10 binden fazla babanın katıldığını belirtiyor. 'KIZIMA ZIPLADIĞI İÇİN KIZMIYORUM' 25 haftalık programa geçen yıl gazetelerde okuduğu haberler üzerine katılmaya karar verdiğini anlatan Aysel Özkan, artık kızı ile ilişkisini "profesyonel" olarak tanımlıyor. Artık olaylara kızının gözünden baktığını, onu daha iyi anlamaya başladığını anlatan Özkan, "Şimdi kızım düştüğünde ona dikkatsizliği nedeniyle kızmak yerine kendimi onun yerine koyuyorum. Özkan, programdan sonra değişiklikleri şöyle anlatıyor: "Mesela eskiden zıpladığı zaman 'yapma kızım' diyordum. Ama şimdi biliyorum ki zıplamasının bir nedeni var. Kasları gelişiyor, o yüzden de zıplamak ihtiyacını duyuyor. Bunları bilmek size sabır veriyor. Yapma demiyorsunuz artık. Yorulunca zaten duracak bunu biliyorsunuz. Önemli olan çocuğunuzu yaşı ne olursa olsun bir birey olarak görmeniz. Kararlar almasına izin vermeniz, sorumluluk duygusu ile tanıştırabilmeniz. Sorduğu tüm sorulara doğru ve net cevaplar veriyorum." 'BU EĞİTİM PROGRAMINI TÜM ARKADAŞLARIMA TAVSİYE EDİYORUM' Oto tamircisi Hasan Yılmaz'ın 9 yaşında (Sümeyra) ve 5 yaşında (İsmail) iki çocuğu var. Kızı Sümeyra'nın okuldan eve getirdiği bir broşür sayesinde "Baba Destek Programı"ndan haberdar olmuş. Yılmaz, 13 haftalık eğitimden sonra çocukları ile ilişkilerinin tamamen değiştiğini anlatıyor: "Çocuğumuzu dinleyerek en uygun tepkiyi vermeyi, baskıcı tavır göstermemeyi öğrendik. Mesela ben gazete okurken çocuğum benimle konuşmak için geldiğinde onu geri çevirmiyor, artık dinliyorum, cevap veriyorum. Şiddeti tamamen kaldırdık, hatta oyunlardan bile. Arkadaşıma 'gidin' diye tavsiye ediyorum."
  15. Arkadasim galiba gelisen olaylari izlemekte zorlaniyorsun,ki olaylari basite indirgeye biliyorsun,burda bir ülkenin gelecegi tartisiliyor,bu gelecekte bu tartisma dona kadar indiyse tabiki hersey donun altina bakiyor.. neden islam Alemi geri kalmistir hic bir sekilde ciddi analiz yaptinizmiki herseyi te,ye alabiliyorsunuz,bu donlar bu donlarin alti tartisilmazsa hic bir sekilde ciddi adim atilmaz.! sayin rua Donu yakalamis bizimde birakmaya niyetimiz yok.. tabi biz kokmamis ahlakli Donlardan bahsediyoruz biz o Donlarla bir arada yürümeye kararliyiz.. pink floyd,un bir klipindede vardi cok hos.! temel hak gibi gördüklerin bir zulmün baslangici degil sonudur... Ha bir de su var kimseyi hain ilan etmiyoruz kimseyi kesmeye de niyetimiz yok seriatcilar gibi. Ama bu gidis kötü gidistir Ayak altında kalan bu cumhuriyetin cocuklari daha derinlemesine inersek bu cografya olur. Bu tarih boyunca böyle olmus.? Hitlerin partisine oy veren Almanlar sonucun 1945 yılındaki gibi olacagını hic sanmıyordu. Onlar Hitlerin söyledigi gibi olacak sandılar. Hesaplar yanlıs cıkınca Hitlerin verecek bir canı vardı verdi kurtuldu. Ama kabak halkın basına patladı.! ama unutma bu ülkede saglam insani bile delirtecek bastan cikaracak olgularin olusumlarin ,olduguna var sayarsak.! örnek asagiya koyacagim bu 2007,i türkiyesine ait.? Örümcek kaplamış beyinler.! Bir yobazlık abidesi gibi.. Saygilarimla ,bizim donumuza bize birak.! yamyam frankfurt
  16. Doğru ve yanlışı öğretin 60-66 AY Doğru ve doğru olmayan davranışların neler olduğunu bulmaya yönelik oyunlar oynayabilirsiniz. Örneğin, yerlere çöp atan biri ile ilgili bir resim gösterdiğinizde bunun doğru olup olmadığını sorabilirsiniz. Futbol oynayan üç çocuktan birinin topu diğerlerine vermediğini gösteren bir resim için neden yanlış olduğunu söylemesini isteyebilirsiniz. Arkadaşlarıyla birlikte zaman geçireceği ortamları hazırlamaya devam edin. Çocuklar bir araya geldiklerinde birlikte işbirliği gerektiren çalışmalar yapabilirler. Örneğin, kitap yapmaya karar verirler. Konusu belirlendikten sonra herkes bir sayfanın resmini yapar. Sonra da birleştirirler. Veya birlikte bir canlandırma oyunu planlarlar. Kimin ne rolü alacağı o roldekilerin neler söyleyeceğini çalışırlar. Okul öncesi eğitim israf değil, şarttır Erken çocukluk eğitimini destekleyen sivil toplum kuruluşlarından bir başkası da Türk Eğitim Vakfı. Genel Müdür Turgut Bozkurt çocuğun asıl hızlı gelişim gösterdiği dönemin 0-6 yaş arasında olduğunu söyleyerek, bu yaşlarda alınan eğitimin önemine dikkat çekiyor: "Çocuğun kimliğini, kişiliğini kazandığı bu dönem evde çocuğun boş boş oturmaması gereken dönem. Bu dönemdeki eğitim onun iyi bir yurttaş olmasını, topluma yararlı olmasını, ekonomiye katkı yapmasını sağlar. Bu dönemi boş geçirtmek ülke için de bir kayıp." GELİŞMİŞ ÜLKELERE BAKIN Bozkurt, "Gelişmiş ülkelerde bu çocuklar erken yaşlarda belirlenip, özel olarak eğitiliyor. Bu çocuklar ülkelerin ileriye gitmesi, atılım yapmasında liderlik yaptıkları için onların eğitimi de çok önemli oluyor. 70 milyon insanın yaşadığı ülkede tabanın ne kadar geniş olabileceğini tahmin edersiniz. Daha iyi gelecek ve liderleri belirlemek için okul öncesi eğitim önemsenmeli" diye konuşuyor. Okul öncesi eğitimin düşük oranda olduğunu vurgulayan Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Normal eğitim bile olması gereken kalite ve düzeyde değil. Önemli olan eğitimde sayısal olarak bir yere ulaşmak değil, kaliteyi sağlamak. Okul öncesi eğitimin maliyetli olduğunu savunmak yerine israfları önlemek gerek. Bütçenin israflara değil, eğitime harcanması gerek."
  17. Meclis'te 'Şeriat isteriz' sloganı 2 Ekim 2007 ANKA Türkiye Büyük Millet Meclisi Halka İlişkiler Binalarının önündeki bahçede 30 yaşlarında Süleyman Tanrıkulu isimli bir kişinin, “Şeriat isteriz” sloganı attığı bildirildi. Bunun üzerine Tanrıkulu’nun Meclis’teki güvenlik görevlileri tarafından hemen gözaltına alındığı öğrenildi. ............................... .......................... Akillilarin delileri idare edecek gücleri akillilar tarafindan zaafa ugratilmadigi müddetce ,onlari idare edecektir,Aksi takdirde o seni idare etmeye calisacaktir.! Biraksam seni basbasa kimlerle kalirsin kimlerle Benim güzel halkim ,benim aynam,benim gencligim yamyam frankfurt
  18. Okul ve iş hayatları başarılı Erken çocukluk eğitimi alanların en az üçte biri üniversiteye gidiyor. Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı, "Bu eğitimi alan çocuklar üniversiteye devam ediyor ve iş yaşamında daha başarılı oluyor" diyor "0-6 yaş eğitimin önemini anlamayan toplumlar yerinde saymaya mahkûmdur" sloganı ile çocukların eğitimi konusunda çalışan Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) kurucularından ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, Türkiye gibi genel eğitim düzeyi çok düşük bir ülkede insan kapasitesini artırmanın yolunun erken çocukluk eğitimi olduğunu vurguluyor. Erken çocukluk eğitimi alanların aradan yıllar geçse de bu eğitimin etkilerini taşıdığını araştırmaların gösterdiğini belirten Kağıtçıbaşı, bunu kanıtlayan araştırmayı şöyle anlatıyor: 29 YILLIK ARAŞTIRMA "Okul öncesi eğitim ile ilgili ilk araştırmamızı 1978-1980 yıllarında yaptık. Sonra bu çocukları 13-15 yaşlarında bulduk ve aldıkları eğitimin olumlu etkilerinin sürdüğünü gördük. İki yıl önce tekrar çocuklara ulaştık. 25-27 yaşlarına ulaşmışlardı. Erken çocukluk eğitiminin hâlâ etkili olduğunu, birçoğunun üniversiteye devam ettiğini ve iş hayatında da başarılı olduklarını gördük." AİLE ORTAMI YETERSİZ Çocuğun çok yönlü gelişiminde ilk yılların önemine işaret eden Kağıtçıbaşı, bu yıllardaki ciddi yoksunlukların daha sonra telafisi güç geriliklere neden olduğunu söylüyor. Çoğunlukla evlerdeki ortamın çocuğun çok yönlü özellikle de zihinsel gelişimini destekleyemediğini anlatan Kağıtçıbaşı, çocuğa destekleyici bir ortamın sunulması gerektiğini belirtiyor. 1978-1980 yıllarında bir grup çocuk psikoloğu ve eğitimcisi ile MEB için bir proje hazırladıklarını anlatan Kağıtçıbaşı, AÇEV'in doğuş öyküsünü şöyle anlatıyor: "Bu projede çocuklarla ilgili birçok materyal, erken çocuk eğitimi program ve kitapları ve ana-baba eğitim kitapları hazırlandı. Sonra bunların bir kısmını kullandığımız bir araştırmayı yönettim. Bu araştırmanın sonuçları hem bizim sağladığımız anne eğitiminin, hem de kurumsal okul öncesi eğitimin çocukların çok yönlü gelişimi ve okul başarısı için büyük yarar sağladığını gösterdi. AÇEV işte bu araştırmadan doğdu. " SONUÇ OLUMLU 22 yıl süren "Erken Müdahalenin Erişkinlikte Süren Etkileri" konulu araştırmaya, Çiğdem Kağıtçıbaşı ile birlikte öğretim üyeleri Sevda Bekman, Diane Sunar ve Zeynep Cemalcılar tarafından 1982'de başlandı. İstanbul'un çoğu gecekondu semtlerindeki anne ve 3-5yaşındaki çocuklarına eğitim verilmesinin ardından bunun etkileri önce 1992 sonra da 2004'te ölçüldü. Araştırma eğitim amaçlı anaokullarına giden çocukların, hem gündüz bakımevlerine giden, hem de evde bakılan çocuklara göre daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koydu. 2004'te yapılan takip araştırmasında okul öncesi eğitim alan ve 25-27 yaşlarına ulaşmış 217 katılımcıdan 133'üne ulaşıldı. 34'ü eğitim amaçlı anaokuluna 50'si bakımevine giderken 49'u hiç okul öncesi eğitim almamıştı. Bu çocukların yüzde 35'i üniversite eğitimi aldı. Anneleri de eğitime katılan çocukların yüzde 44.7'si üniversiteye giderken, eğitim almayanlarda bu oran yüzde 30.6 oldu.
  19. Bence biliyorlar en azindan sunu biliyorlar ,,yarı tanrılar haline getirdikleri seyh,leri tarafindan.! yamyam frankfurt
  20. bundan sonra bizde donumuzla ,yüregimizle bu sokaklarda dolasacagiz.. Durum onu gösteriyor... yamyam frankfurt
  21. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Oruç tutmayan gençlere... 1 Ekim 2007 KAĞITHANE'de üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Güney Minik ile yeğeni 17 yaşındaki Coşkun Minik, iddiayla göre gittikleri bir internet kafede sigara içtikleri için çevredekiler tarafından ramazan ayında sigara içerek saygısızlık ettikleri iddiasıyla dövülerek hastanelik edildi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'ne bağlı Bartın'daki Mobilya ve Dekorasyon Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Güney Minik ile aynı mahallede oturan yeğeni Coşkun Minik, bilgisayar oyunu oynamak için Yahya Kemal Mahallesi’ndeki internet kafeye gitti. Bir süre internette oyun oynayan dayı yeğen daha sonra dışarı çıktı. Oruç tutmayan Coşkun Minik internet kafe önünde sigara içerek Güney Minik'le sohbet etmeye başladı. Minik’lerin iddiasına göre bu sırada yanlarına gelen 5- 6 kişi, ramazan ayında sigara içilmeyeceğini ve kendilerine saygısızlık ettiklerini söyleyerek Minik’lere çıkıştı. Ne olup bittiğini anlamadıklarını söyleyen Güney Minik, gruptakilerin tekme tokatlarla üzerlerine saldırdıklarını belirterek “Daha sonra kendimi kaybettim beni hastaneye götürmüşler” dedi. Sağ gözüne aldığı darbealan Güney Minik, kaldırıldığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından gözü sargılanarak evine gönderildi. Olayı duyar duymaz internet kafeye gittiğini söyleyen Güney Minik’in annesi Remziye Minik, “Biz Atatürk’ün çocuklarıyız. Burası İran değil ki oğluma böyle yapıyorlar. İsteyen oruç tutar isteyen tutmaz” diye tepki gösterdi. Dayak yiyen gençlerin şikayeti üzerine harekete geçen polis saldırganların yakalanması için çalışma başlattı. Ümit TÜRK/İSTANBUL, (DHA)
  22. Kursun sesi kadar hizlidir yasamak ama zordur kursunu havada, dostu yürekte tutmak, alisik olsada yürek ayriliklara yoktur kitabimizda dostu unutmak yazilarinla biz seni dost bildik Sayin DİPNOT Aramiza tekrar hosgeldin , AHLAK İÇİN DİN ŞART MI?... sart degil, tabiki tartisilir,.! fakat Dini tartismak icin Ahlak gerekir.? Saygilarimla yamyam frankfurt
  23. Daha yaratıcı ve üretken oluyorlar AÇEV nitelikli ve etkili bir erken çocukluk eğitiminin Türkiye'ye katkılarını şöyle sıralıyor: * Çocukların uzun vadede daha üretken, daha yaratıcı, sorun çözmede daha yetkin olmalarını sağlar. * Dilsel, zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal açıdan gelişmiş çocuklar okula hazır olur, daha rahat uyum sağlar, böylelikle ilköğretim kalitesi yükselir. * Okula hazır çocukların sınıfta kalma ve okulu terk etme oranları düşer, bu da maliyetleri azaltır. * Toplumdaki vasıflı çalışan sayısı artar, yükselen üretim ekonomik yarar getirir. * Toplumda suç oranları düşer. * Sosyo-ekonomik ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerin etkisi hafifler. * Kadınların işgücüne katılımlarını, ayrıca çalışma verimliliklerini artırır. * Sağlıklı ve iyi beslenen çocukların ölüm oranları düşer. * Köyden kente göçün getirdiği sorunların çözümüne katkıda bulunur. Kitap okurken drama da ekleyin BEŞ-altı yaş grubundaki çocuğunuzla birlikte okuduğunuz kitap saatlerine dramayı ekleyin. Farklı karakterlerde ses tonunuzu değiştirin. Bildik hikâyeyi okurken belli bir yerde kesin ve çocuğun tamamlamasını bekleyin. Çocuğun size bir hikâye anlatmasını isteyin ve anlattıklarını yazın kendi hikâye kitabını oluşturun. Günlük hayattaki gerçek nesnelerle gruplama, birebir eşleme, sıralama yapmasını sağlayın. Sayma kavramını geliştirmek ve karşılaştırmak için oyun oynayın. Örneğin, sizin ve çocuğun önünde farklı sayıda meyveler olsun. Tek tek sayarak kiminki daha fazla kiminki daha az bulmaya çalışabilir. Bazı mekan kavramlarını oyun ortamında öğretin, "altında-üstünde", "içinde-dışında" gibi kavramları kullandırın. PROBLEM ÇÖZME YETENEĞİ Neden sonuç ilişkisi kurmaya yönelik oyunlar oynayın. Örneğin, "kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçerse ne olabilir? Evdekilere haber vermeden arkadaşıyla oynamaya giderse neler olabilir?" gibi sorularla düşünmesini sağlayın. Canlandırma oyunları oynayın. Örneğin, doğum günü partisi ortamı veya alışveriş merkezi, tren istasyonu gibi mekanlar canlandırılabilir.
  24. Arkadasim cok kisa cevaplayayim haklisiniz.. Arkadasim paketleme isinden baslarsak sormayin onlarin ta basindan beri canli sahidi biziz.! isin özeninden cok sark kurnazligi bizi buralarda üzmüstür.! Avrupayi avrupa degerlerini kaziklamaya calismak.. inanin bunun temeli 70.li yillara dayaniyor türkiyemizin hareretli heyacanli baslayan gida üzerine ihracati,ve gelen mallarin üzeri dizilimis incilergibi alti cürüklerle dolu kasalar.!! bugünde ayni.degisen cok farkli seyler olmadi, degisen bizim mallarimizin onlarin regallerinde yer almamasi.! sadece bizim sark bakkallarinda yer bulabilirse belki .!artik türk mali diye bulgar ,yunan,italyan mallari satiliyor onlarda bikmis..!!! bugün gidin gümrüge yurt disina giden tirlarimizin önünü cevirin tasidiklari artik ülkemizde üretilen fason mallar.! bir cayimiz yerli oda senin anlattigin gibi ,paketleri elimizde patliyor.! yerli televizyonlara gelince ,ne yazikki daha önceki bir iletimde yazmistim,,sark kurnazligiyla yapilmis camur programlar,birde yokmu azsonra ... inanilir gibi degil.! enazindan zamaninda trt yayinlari biraz bunaltsada bir egitim özelligi vardi.! zamanla güzel noktalara giderken, özel kanallarin cikmasi birden palyoca gibi ortaliga firlamalari tabiki baslangicta cok cekiciydi.!!! bugün resmen yayinlar halkimizi kirletiyor... yapilan yayinlar saygisizca ,,kimlere hitap ettigini bile bulmakta zorluk cekiyorsun.. zaten kanallar birbir satiliyor,yabancilara bunlarin yakinda magazin programlarindan cennet saticiligina gececeginden emin olabilirsin... teknoloji,evet ,teknoloji,ye gelince binlerce örneginden kendimize göre bir elbise bicememisiz sark kurnazligimiz yememis.! cünkü ona zaman ayiracak kafa lazim,kafa öyle degilmi sayin gugukcuk.. bicebildigimiz sadece pesinde kostugumuz bir türban.! onuda teknolojinin ürünü makasla nasil kesip bicecegimizi birtürlü beceremiyoruz, Hava Annemizin isi daha kolaymis almis yapragi koymus basina.! teknolojiyi,gelistiren ülkeler bulan degil belki arabayi amerikalilar buldu ama ... yani araba deyince akla almanya gelir dünyada bulunan hazir bilgilerden bile kendimize bir degerler yaratamamisiz ne aci degilmi.! sonra bir düsünelim arabanin ilahi almanyada üretiliyor diye dünya piyasasi almanlarinmi.! almanyanin yarisi bile bugün uzakdogu arabalarini binmiyormu.! araba sadece bir örnek.? bir kore bile bir araba markasi.!! bir araba demek binlerce yan sanayi demek o binlerce yan sanayi demek binlerce kasabanin modernlesmesi demek sadece bir ülke devrimlerle ayakta kalamaz.! modern,cagdas kalamaz,,ama ne yazikki bizler fason üretim yaptigimiz icin bir köprü oldugumuz icin o yan sanayiler bizde yok..!! onun icin fason üretimin bizleri yok etmesi gayet normaldir artik cirpinarakmi öldürür,yoksa nasil öldürür zannediyormusun halkimizin cogunlugu bugün yasarken ölü olmadigini.! tarimi elinden aldin fasonu verdin simdide onlari susturmak icin türban gecirmeye kalkiyorsun,zaten sen gecirmesen onlar gecirecek yasarken ölü insan kendini nereye hazirlar.! alsana boru demissin üret demissin ve üretmisler haklisin bende diyorum alsana bos arazi fabrika yapmayada lüzüm yok cevir etrafini duvari üstüne bir tenten ört alsana bir fabrika güney sicak sahillerinde ,,türkiyenin heryerinden en yetenekli bin tamirciyi bul bir okadar akademisyeni bir araya getir ver güzel bir aylik para ,ramazanlarda dagittigin parayi,bazi bosuna kutlanan askeri bayramlar,israf deyincede bir taneyiz ,bosunami yazdim ramazani bir haftaya indirsek diye,kim cevap verdi veya en azindan neden böyle yaziyorsun diye kizdi.!!! bak ozaman nasil ülkemize yerli araba kazandiriyorlar on sene icinde.! araba sanayisi sadece arabami üretir,o yüzlerce yan sanayisinle o teknolojisiyle ertesi gün kaliplari degistirdinmi istedigini üretir.! iste burda fason yoktur cirpinarak hic bir zaman ölmessin.! birde dünyanin en güclü silahlarin,birde okadar engüclü patlayacilarin bu yüzlerce yan sanayide,patlayicinin herbir parcasinin buralarda üretilip meydana geldiginden bilen varmi,, sonra iran bilmem neyi bulmus ,hadi canim onlar olsa olsa yarin ülkelerine gelecek Mc donals,in hazirliklarini yapiyorlar ,neymis söyle hakaret etmis yok meydan okumus.! onlar ülkelerine girecek fasonlarin hazirligini yapiyorlar ilk girecekte Mc donals.! ya diyeceksiniz pakistanda arabami var,yok, yok oldugu icin elindekiler kendisini isitir.! bak korkudan tanidigi kibristan bile geri adim atti.! bak sahte atom bombasi bile insanlari bagimsizliga kavusturuyormu.! ülkesinde köle gibi calisan cocuklar .. Aile boyu calistiklari halde sormayin hallerini.! neyse bir araba sanayisimi var dünyada,tabiki yok A.Z ye kendin üretirsen tabiki yok.! fason üretimden tabiki bahsetmiyoruz.!! Bakin bugün ülkemiz yeni giren Media Markt ilk acilisini yapti,onun karsisinda rekabet gücü olan bir degerimiz varmi.! bu sadece bir satis zinciri oldugu halde.. neden daha önce yaratilmadi,neden birtane bizde onun örnegi yok Akmerkezleri acanlar neden böyle birseyi yaratamadi insanlari balik istifi gibi binalari doldurup milyonlari götürenler ,ve rant pesinde kosan dinci kardeslerimiz neden yaratamadi,bu cumhuriyetin bütün kaymagini yiyen ve sadece ülkeyi onlarin yönetmege nasip oldugu ülkemizde neden,birakin üretmeyi satisda bile böyle degerler yaratilmadi, evet yarin oraya alis verise gidenler zevkle gezecekler,cagimizin ,medeniyetin ,teknolojisinin ürettiklerini birde üstüne üstlük medenice hizmetle kaziklanmadan seyrederek alisveris yapabileceklerdir.. soruyorum tamam gelsinler ,gelsinlerde varmi senin karsiligin.. Media Markt,a karsi altarnetif,in okadarmi zordu hazir teknolojiyi satmak Avrupa degerlerinde.! Burokrasi demissiniz evet bak onlar zoru basarmis.!! engelleyen tek osa.! kazanırken bu ülke de kaybediyor.. aslinda kaybettiginin belgesi bu,, adamlarin ürettigi mali bile satmasini bilmeyen egitimsiz toplum yetistiriyoruz meslek okullari deyince aklimiza gelen imamhatipler onlarin sorunlari ,onlari nasil birbir ülkemizin degerlerin basina gecirebiliriz.. benim simdiden merakim Media Markt,a calisacak elemanlarin okumus düzeyi.! ve hangi okuldan mezun olduklari ve gösterdikleri perfonsmanlari olacaktir.. alin ülkemize yeni giren bir kavram daha Media Markt,vede daha birileri türkce dilimizi din adina sömürmeye kalkanlar buyrun nerdeydiniz.! acsaydiniz onlar gelmeden önce sizde bir pazar adinada koyabilirdiniz aladdinin lambalari yada kirk haramiler., yada bilmiyorum baska altarnif isimler varmi.. gerci o isimden ben rahatsizlik duymuyorum ,cokda güzel bana yakin ,oraya gidipte o isimden rahatsizlik duyacaklari düsündügüm icin simdiden yaziyorum.. birde İlerideki kuşaklar,bunca zamanın nasıl uçup gittiğine sadece şaşırıp kalacaklar... tabiki sasiracaklar,, İlerideki kuşaklarada lüzum yok Aile boyu bugün Media Markt,a ziyarete gidecek olanlar bir kac kusak bir arada ,söyle bir icten ice gezmeleri yeterli olacaktir. Saygilarimla biraz degisik sekilde ele aldim kusura bakmayin Avrupa degerleri deyip kendimi suclu duruma düsürmek istemiyorum... bütün degerler ortada kullanana kimsenin birsey dedigi yok.! sonra kafaniz cok karismis Askeri konularda unutmayalim canakkalede,yakin tarihte kibrista,yakin tarihte 12.eylülde,onun daha yakini Irak savasina taraf olmamasi,,evet askerimizin,de starajik acidan durma noktasi oldugundan ,belki hata gibi görükenler hata degildir... bir gün issallah ülkemizi,de sol,vede sosyal degerlerin agir bastigi bir yönetimle basbasa kaliriz tabiki ne zaman egitim düzeyimiz bu kivama erirse.. olurmu olur. Saygilar yamyam frankfurt

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.