denizz

arkadaşlar.ülke yönetiminde aklın egemenliğini,demokrasiyi talep eden arkadaşların son dönemlerdeki olumsuz gidiş karşısındaki hareketsizliklerini yeniden düşünüp özeleştirilerimizi yapıp bundan sonrasını konuşursak daha olumlu hareket etmiş olmazmıyız.laikliğe inanmıyan kişilerle bu konu başlığı altında paylaşacağımız pek fazla bir şey olduğunu şahsen zannetmiyorum.

değerli dostlar.konu başlığını açarken gayem şu idi.cumhuriyet değerlerinin(bazıları her ne kadar kabul etmesede) toplumumuza getirdiği kazanımlar tehlike altında.farkındayız yada değiliz türkiye laik yönetim yapısını devlet sistemine yerleştirmiş aksaklıklarına,eksikliklerine rağmen demokratik parlementer sistemin yürüdüğü şaibesiz serbest seçimlerin yapıldığı bir ülke.petrol zengini değiliz, değerli yeraltı zenginliklerimiz olsada en azından şu an istifade edemiyoruz. tartışma ve karşıt görüşleri anlama kültürümüz her geçen gün artıyor.100 milyar dolara yakın ihracatımız var bu rakamın%70 de sanayi ürünleri.yükseköğrenim yapan gençlerimizin oranı gittikçe yükseliyor.bilimde sanatta spor dallarında insanlarımız dünya capında başarılara koşuyorlar.güçlü bir ordumuz ağırda çalışsa köklü ve oturmuş bir adalet sistemimiz mevcut.ülkemizin gelişme hızı eleştirilebilir,geldiğimiz noktayı yetersiz bulabiliz ama bu düzeyi yakalamış yegane müslüman ülkeyiz.tüm bunlar laik cumhuriyet rejiminin,medeniyet nerede ise yüzümüzü oraya dönmeliyiz düstürunun bize verdikleri.bizi biz yapan binlerce yıllık kültür birikimimizi batı medeniyetinin değerleriyle harmanlayarak elde ettiğimiz özgün bir yapının eserleri.arkadaşlar özellikle son 25 senedir cumhuriyeti kuranların bize bıraktıkları , hazır bulduğumuz çaba sarfetmeden elde ettiğimiz emanetleri,hassasiyetleri bir mirasyedi rahatlığı ile yediğimizi düşünüyorum.ayaklarımızın altındaki halı yavaşça çekiliyor farkında değiliz.hatta gerici ,tutucu değişime farkında olmadan uyum gösterip bu durumu içselleştiriyoruz bile denilebilir. dikkat çekmek istediğim nokta .birey olarak yapmamız gerekenleri yapmıyor,sorumluluk duymuyor hep başkalarından bekliyoruz.toplumsal sorunların bireysel çabalarla değil örgütsel yapılarla çözülebileceğini bilelim. sevgiler

değerli arkadaşlar.ülkemizle ilgili eski yeni bir çok olumsuzluklarla ilgili bu forumda feryatlar dile getiriyorsunuz.şikayetler ediyor,tespitlerde bulunuyorsunuz.laiklikten geri gidiş,yolsuzluklar,kötü yönetimler, şehirleşme ile ilgili sorunlar ,kadrolaşma vs vs .tamamda bu durumu değiştirmek için şimdiye kadar ne yaptınız.medeni toplumlar aynı zamanda örgütlü toplumlardır.şimdi soruyorum.siyasi partilere üyemisiniz,üye iseniz parti çalışmalarına aktif olarak katılıyormusunuz yoksa üyeliğiniz kağıt üzerindemi.ülkemizin esenliği için kendinize uygun kaç sivil toplum örgütünde çalışmalarınız var. geliriniz varsa bunlara aidat ödüyormusunuz.en son ne zaman bir mitinge katıldınız.aranızda kazancı iyi olanlar kaç tane öğrencinin eğitimine katkı sağladı.çeşitli zamanlardaki protesto kampanyalarına faks ve mail ile katılırmısınız.özetle şikayetçiler korosunun sesi, rengi belli olmayan bir üyesimi,örgütlü yapıların içerisinde ülkesi ve sahip çıkmak istediği değerler için mesaisini koyan varsa parasını harcayan,katkı sağlayanlardanmısınız.

bekir coşkun çok haklı. islami anlayışların hakim olacağı bir rejime adeta bu değişimi içselleştirerek yavaşça gidiyoruz.cumhuriyet değerlerine inanan insanlar hala çoğunlukta bu ülkede.farkında olmadıkları şey üzerine oturdukları zeminin hızla altlarından kaydığını hala anlamamış olmaları.rejimi ana ayakları bir bir devriliyor.en son hedefleride cumhurbaşkanlığı makamı.kürtçüsü,şeriatçısı,abd ve ab nin maaşlı maşaları o kalem erbabları görevlerini çok iyi yerine getiriyorlar.bunları yazarken mevcut ekonomik sömürü düzenini savunduğumu sanmayın.laik bir cumhuriyet rejiminin, adaletli bir paylaşımın, aklın egemen olduğu bir eğitim sisteminin,kendi değerlerini medeni dünyanın değerleriyle zenginleştiren,özgür bireylerden oluşan bir toplum yapısı ülkemde görmek istediklerim.karşıtlarımız ekonomik güçleri,dinamik parti yapıları,militan gazeteleri, vakıfları, yurtları bilimum örgütleri ile yılın 365 günü yurdun tamamını kendilerine benzetmek için çalışıyorlar.bizler ne yapıyoruz hiç bir şey.

vakit neşriyatının son bombası duyurulur.efendim tv dizilerindeki bir takım kötü varsayılabilecek karakterlere verilen isimlerin senaryo yazarları tarafından özellikle kuranda allahın ismi olarak belirtilen 99 isimden özellikle seçildiği iddası. nasıl ama . şeytan nerelerden içimize sızmaya çalışıyor görüyormusunuz . bunları savunan ciddiye alanlarlar hakikaten ziyanlık

sayın politika.adnan menderes ve 2 bakanın 27 mayısın arkasından idam edilmeleri bize tarihimiz içinde gurur veren bir olay değil.icraatları ne olursa olsun,ne kadar yanlış olursa olsun.hele şu anki ve yakın geçmişimizdeki bir çok hükümetlerin yaptıklarını,sergiledikleri tutumları görünce bunu daha iyi anlıyorum.demokrasi kültürümüzün bu güne göre çok daha geri olduğu bir dönemin sonuçlarıydı idamlar.tasvip edilecek bir tarafı yok bence.infazdan 4 saat önce prostat kontrolu yapılması ise(bu muaynenin nasıl yapıldığını biliyorsanız şayet)son derece terbiyesizce , yakışıksız ve aşağılamaya dönük bir hareket.belliki orada görevli doktorun işgüzarlığı, kişisel tavrı.

kendimi ifade edememek gibi bir sorunum olduğunu sanmıyorum.olsa olsa sizin kabul etmemek , anlamak istememek yada laf salatasıyla,ipe un sermek gibi bir durumunuz var. dünyadaki 240 ülke arasında arama motoru google vasıtasıyla en fazla seks konusunda arama yapan ilk 10 ülkeden 6 sı islam ülkesi.tüm fakirliklerine, internet kullanımındaki düşüklüğe rağmen,arkadaşlar yememiş, içmemiş aradaki farkı kapatarak bu dereceleri elde etmişler(hayvanlarla ilişki konusundaki aramada dünya 3 lüğümüz gibi)hayırlı olsun.sebebleri ile ilgili düşüncelerimi daha önce aktarmıştım.muhafazakar ve mütedeyyin kelimelerinin anlamlarını bilmiyorsan araştırır cümle icindeki yerlerine koyarsın cinsiyetler arasındaki sağlıklı ilişkiler ne demek, islam ülkelerinde insanların pratikte yaşayamadıkları cinsellik, kadınların sosyal hayatın dışında tutulması nedir.bu soruların cevapları belli ama konunun etrafında dolanıp problemleri kabul etmek istemeyenlere vericek cevabımda yok. kusura bakma vaktimde kıymetli.sizi kendi halinize bırakıyorum.bir taraftanda bu ülkede yaşayan ortak bir geleceği paylaştığımız halkım için üzülüyorum.

değerli kardeşim.seks düşünmekle çocuk po*nosu seyretmek arasında bir bağlantı kurmuş değilim.tam tersi insanımızın genelde muhafazakar ve mütedeyyin yapısını göz önüne alarak bu sonuca şaşırdığımı belirttim.gün içerisinde sıklıkla seks düşünmek bütün dünya insalarına özgü bir durum bunun dinle falan alakasıda yok.internette seksle alakalı linklere girilmesinide çirkinlik olarak nitelemiyorum (cocuk po*nosu hariç)ayrıca.kadın erkek arkadaşlığına ,ilişkisine sınırlar koymak sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmaya en büyük engel olarak görüyorum.sorun şuki islam ülkelerinde kadın erkek kamplaşması yüzünden daha doğrusu kadının devamlı sosyal hayatın dışında tutulması sebebiyle kadınlarımızın üretim ve beyinsel kapasitesinden istifade edilemiyor ve toplum herkonuda %50 kapasiteyle ilerliyor.sağlıklı ilişkiler ve cinsel hayatın olmamasıda bu yüzden.google verilerinden ortaya bir resim ve durum tablosu çıkmış.islam ülkelerindeki insanlar pratikte yaşayamadıkları cinselliği sanalda görsel olarak arıyorlar.

35 yaşımı geçeli birkaç yıl oldu.sendrom başladımı dersen bu yaşlar çoğu kişide yeni bir milat galiba.hayatla ilgili yeni kararların alındığı,belli bir statüye ve olgunluğa eriştiğiniz yaşlar.henüz sağlık problemleri yaşamıyorsunuz bi çok konuda tecrübe sahibi olmuşsunuz .enerjiniz 20 li yaşlardaki kadar çok değil ama şekil şemaliniz yerinde.eh biraz para kazanmayada başladıysanız aslında en güzel günlerin yaşanacağı dönemler.sendrom nerede başlıyor , kalan zamanınız,giden zamanınızdan daha az.bu durumda ister istemez endişelendiriyor insanı.yaşam temponuzu hızlandırmak istiyor ve bi çok şeyi yapmak istiyorsunuz.sorumluluklar ve iş temposuda çoğunlukla buna müsade etmiyor.velasılı işler ve kafalar karışıyor.bilmem anlatabildimmi

hiç şaşırmadım.zaten olması gereken bir sıralama.(çocuk pornosundaki duruma şok oldum yalnız hiç beklemiyordum) cinselliğin dinsel ve kültürel olarak bastırılmak istenmesinin doğal sonucu.cinsellik ve seks insan hayatının en önemli dinamiklerinden.insan davranışlarının alt yapısını oluşturan temel 2 öğeden biri.bunu reddetmek insanın kendini inkarı olur.araştırmalar sağlıklı kişilerin bir gün içerisinde en az 20 kez seks düşündüğünü ortaya koyuyor.kadın erkek ilişkilerinin sağlıklı bir temele oturmadığı ve adeta ayrı kamplar halinde yaşandığı islam ülkelerinde internet sanalda olsa bir çıkış noktası yaratmış bireylere.aşk,cinsellik gibi konulara teğet geçen gündelik hazlar diye küçümseyenler gizli gizli neler yapıyormuş meğer.

vakitin her zamanki uydurma ve tahrik edici başlıklarından birini referans kabul edip ardındanda cumhuriyet gazetesi ile arasında bir karşıtlık dengesi kurma çaban çok komik.yayın politikasını, değerlerini beğenmeyebilirsin.ama cumhuriyet gazetesi ciddi ve her yönden dolu, gazete gibi gazetedir.vakit ise kağıt ziyanlığı bir şeriat ve iftira neşriyatı.en son bombalarıda (hani sende çok önemsemiş ve katılmışsınki forumda bu konuda başlık açmışsın) pkk yı mit in kurdurduğu haberleri daha fazla bir şey söylemeye gerek yok sanırım

böyle başa böyle traş.müşterisi olmasa kanallarda böyle haber ve programları gündeme sokmaz.durum gerçekten içler acısı,bu programları yapanlar içinde seyredenler içinde. tam bir kısır döngü.tv yöneticilerinin sorumsuzluğu işleri bu noktalara kadar getirdi ve seviye gittikçe düştü.reiting ölçümleri meydanda.hangi programların hangi gruplarca tercih edildiği izlendiği biliniyor.kaliteli yayınlar yapan az sayıda kanallarda mevcut,onlarında seyredilme oranlarını biliyoruz.necip milletimizemi kızalım,para kazanma hırsıyla ortalamayı halkın en eğitimsiz kısmına göre tutturan televizyoncularamı.

maalesef ülkemizde özgür basın diye bir kavram kalmadı.basında dinci ve bölücü gazeteler zaten işlerini ve işlevlerinin farkında yollarına devam ediyorlar,bunların haber değil, mesaj vermek bütün gayretleri, sempatizan eğitimi bir nevi yaptıkları.80 sonrası gazetelerin bir bir sermaye gruplarınca ele geçirilmeleriyle bunlarda hükümetlere tutsak bir duruma geldiler.manşetler başbakanlar tarafından belirlenmeye,yada bağlı oldukları sermaye grubunun çıkarlarına göre atılır oldu.genel yayın yönetmenlerinin veya kalontor köşe yazarlarının akşam başbakan yada filan bakan aradı ona dedimki şeklinde yazılar okumaya başladık.toplumda zaten bozuk olan gelir dağılımı,dahada bozulurken.herşeye gözümüzü kapayıp televoleler dünyasında yaşamaya başladık çoğumuz.her gün kaç kişi ilaç alamamaktan yada yetersiz tedaviden hayatınını kaybediyor farkındamıyız.büyük kentlerimizde gece sokağa çıkmak cesaret işi oldu,neden.ülke gittikçe hindistana benzemeye başladı.kast sistemi, çok küçük bir mutlu azınlık ve hiçbir zaman statüsünü değiştiremeyecek eğitim ,sağlık hizmeti alamayan yarı aç yarı tok yaşayan çalışmaya iş bulamayan ve bulamıyacak, yetersiz beslenen,horlanan ezilen on milyonlarca insan.dinle ,tevekkülle futbolla,dizilerle uyutulan bir toplum ve onlara ninniler söyleyen medyamız.vatana millete hayırlı olsun.

kaynak eğer böyle bir yorumda, vakit denilen yayınsa(gazete demeye dilim varmıyor) kafadan at çöpe

çok haklısın.zaten başımıza ne geliyorsa bu yüzden geliyor hadi herkez işi gücü bıraksın.hep beraber ellerimizi açalım dua açığımızı kapatalım.ahh be kardeşim ben sana ne diyeyim yaaaa

kitapta vahdettin konusunun nasıl işlendiği çok küçük bir ayrıntı.genel manada milli mücadeleyi roman havasında ve cok çarpıcı gençlerin zevkle okuyacağı tarzda yazmış .özakmanın aklına eline sağlık

türk şiirinin en önemli eserlerinden biri bana göre.galiba şairimiz doğru kestirmiş 35 yaş insan hayatında bir çok konuda yolun yarısı sanki

hiçte dar bir çerçeveden baktığımı sanmıyorum.kimsede insanların başında hakem gibi durmayacak.insanları tanımamak gibi bir durumum hiç yok çalışma hayatında türkiyenin ve avrupanın her yerini gezdim ve binlerce insan tanıdım.her şeyde olduğu gibi alkolün nasıl alınacağı bir kültür ve bilinç meselesi.alkolla ilgili nasıl bir yaşamsal facia yaşanırmış tarif edebilirsen sevinirim.adam içki içti arabayla kaza yaptı,ne bileyim eve geldi eşini darp etti gibi şeylermi kastettiğin.bunların alkolle ne alakası var.facialar bunlarsa cehaletle alakalı konular bunlar.içki ,alkol hayattan zevk almak isteyen o küçümsediğin gündelik hazlar duymak isteyen insanlar için bir renktir,aynı seks gibi aynı aşk gibi.güçlülerin kendi hukukunu uygulaması düyamızda pratikte kısmen gerçek ama bunu doğal karşılanması haklı bulunması nasıl kabul edilebilir.belkide kul olmakla birey olmak arasındaki farkta buradan başlıyor

şarap fabrikasında çalışmayı dini gerekçelerle reddetmek insanların kişisel tercihidir.ama şarap fabrikasının kurulmasına ve çalışmasına engel olmaya kimsenin hakkı yok.içersin içmessin kendi bileceğin iş.alkolün ölçülü içildiğinde zararını hiç duymadım görmedim.tam tersi kararında alınırsa kişiye neşe verir,rahatlamasını sağlar.masa başı muhabbetlerininde tadına doyum olmaz.hiç alkol kullanmamış zevkini yaşamamış insanların bu konuda ahkam kesmesini anlamakta mümkün değil.alkolün zararları çok tüketmek ve alkolü taşıyamamakla alakalı.içki kültürü olan kişi nerde ne yapacağını bilir.

. sayın ASLAN34 arkadaş.yorumunuzda takıldığım nokta,taksimde türlü rezillikler yapan serserilerle, yılbaşını adabıyla kutlamak isteyen insanları bu serserilerin kalitelileri gibi göstermek gibi bir niyet içinde olup olmadığınızdı.cevap yorumunuzdanda anlayabilmiş değilim.kanaat önderi dediğiniz kişiler bu serserilerin elebaşılarımı oluyor,biraz daha açarsan yılbaşını kutlayan insanlara hakaret edip etmediğini anlayabileceğim.yılbaşını kutlamak yada reddetmek tamamen kişisel tercihin.aralık ayının son gününün son dakikalarında eğlenmek isteyen insanların bir : anlam dünyasının: peşinde olduklarıda yok zaten.doğada zaman kavramının olmadığını biliyoruz.saatler ,günler aylar ,yıl gibi kavramlar insanların hayatını kolaylaştırmak için sonradan gene insanlar tarafından üretilmiş ölçekler sadece.zaten ay insanlardan öncede milyarlarca yıl dünyanın etrafında dönüyordu.milyonlarca yıl insanlar dakikayı bilmeden yaşadılar.yapılan şey sembolik bir kutlama ve hoşluk yaratma çabası sadece.

taksimde bazılarının yaptığı çirkinliklerin islamla tabiiki alakası yok.ama sizin aşağıda yaptığınız dier yorumlada alakası yok.büyük kentlerin varoşlarında yaşıyan köy kökenli, eğitimsiz, cahil,köylülüğün doğal terbiyesini kente gelince unutmuş ama kent kültürünüde edinememiş işsiz güçsüz bazı tv ve basında yer bulan dejenere yoz yaşamları görüp özenen, kendi davranışlarınıda ayarlayamayan bir güruhun eseriydi bunlar.dejenere varoş serseriliği dünyanın her ülkesinde var ayrıca.burada sadece taksimde olanlarıda kastetmiyorum.yerlere tükürende,ürettiği çöpü olduğu yere bırakanda,ormanı kesip gecekonduyu oturtanda,tuttuğu takım için adam bıçaklayanda vs vs işleri yapanlarda bu kapsamda.yalnız sorun islam olmadığı gibi ima ettiğin gibi çözümde islam değil.plansız göçün,plansız sanayileşmenin plansız kentleşmenin plansız artan nüfusun ve eğitime verilmeyen önemin velasılı 40 senelik bir yönetimsel ihmalin neticeleri bunlar.elitleri derken basında çok sık görülen yaşadığı ilişkilerin sayısı randevu evlerinde çalışan kadınlarla boy ölçüşebilecek kadar çok, sözde bir işlerle uğraşır görülen zavallıları kastediyorsan haklısın.ama eğer yılbaşında eğlenen ve medeni bir yaşam tarzı ve insan ilişkileri içerisinde olan kişileri kastediyorsan yorumunla ilgili vereceğim cevapları burada yazmam bu forumun edep kurallarının dışına taşardı

eğer gerçekten sevgili olmuşsa 2 insan birbirine düşman olamaz.terkedilen için, alıştığı bir düzenin bozulması,gururun incinmesi insanı üzer tabii.nereye kadar yeni birini bulup yüzlerin tekrar güldüğü güne kadar.derin bir ilişki yaşadığımız insanı hep emsalsiz gibi görürüz, ama hepte yanılırız.gitmek isteyeni tutamazsın zaten sal ipini gitsin.

güzellik ve iyi bir karakter birbirlerinin zıttı kavramlar değil.ikiside olmalı.karekteri huyu iyi olmayan birine çirkinse ilgilenmezsiniz bile.güzel ama karaktersizse kısa süreli tahammül edilebilir.sadece karakter diyenlere iki çift lafım var.estetik ve güzellik o kadarda önemsiz bir kavram değildir.her kez herşeyin güzelini ister öncelikle manavdan aldığınız elmanın bile güzelini seçersiniz.mimari, resim,heykel.güzel sanatların tümü güzellik arayışının sonucudur.insanın içgüdüleriyle bile güzelin peşindedir.bu konuda felsefeyle,telkinle sadece uzun olmayan bir süre için kendinizi kandırırsınız sadece.

erkekler iş ve sosyal hayatta daha aktif oldukları imkan ve zaman yaratabildikleri için daha fazla aldatırlar.erkeğin yapısıda sadece seks için ve gururnu okşamak maksadıyla aldatmaya yatkındır.kadınlarda aldatır ama oransal olarak daha düşüktür.kadınlar aldatma işini daha zekice ve komplike yaparlar ayrıca kimseylede paylaşmazlar.erkek hele ağzı gevşekse,yaptığını uygun her ortamda anlatmaktan dangalakça bir zevk duyar

bu bilgiye nereden ulaştınız anlayamadım.herhalde sıkı bir chp lisiniz ve parti içinden haberleri alabiliyorsunuz.oranları partiden partiye değişebilir ama işçi partisinin bile bol miktarda türbanlı üyesi vardır sanırım türbanlı kadın bulmak için ankaradan kalkıp eskişehir ve bursaya uzanmakta gerekmiyor ayrıca.bu başlıktaki konuya kendinizde inanıyormusunuz samimi olarak soruyorum.asparagas haberlere basında çok raslıyoruzda forumlardada oluyormuş meğer.