-
İçerik Sayısı
1.168 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
iLyAdA tarafından postalanan herşey
-
Puzzle kartpostal
-
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım.. Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... Can yüceL
-
okulda bir gün daha
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları
Ben kesinlikle eminim ki forum arkadaşlarımız sadece bizimle birlikte olmakla kalmayıp, bu iletiyi tüm ulaşabildikleri kadar çok kişiye yayacaklardır...Ve yine ben eminim ki bu ülke de soyup soğana cevirme zihniyetinin dışında; duyarlı ,yararlı bir şeyler yapmak için çırpınan pek çok insan var...Bu ülke, bu çocuklar , bu gelecek bizim... Bunu en iyi anlayanlardan biri de benim..Çünkü ben anneyim -
Gerçekten siradisi bir calisma.....harflerin üstünü tıklayın.. sesli... blueangel katkıları ile harflerin üstünü tıklayın.. sesli...
-
okulda bir gün daha
iLyAdA şurada bir başlık gönderdi: Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşları
HEM SEVDİKLERİNİZİN YENİ YILINI KUTLAYIN HEM DE ÇOCUKLARIMIZA ''OKULDA BİR GÜN DAHA'' ARMAĞAN EDİN! GELİN BU YILBAŞINDA ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ İÇİN 1,5 MİLYON E-KART GÖNDERELİM. http://www.tev.org.tr/ Yeni sloganımız bu hiç bir ücret ödemeden çocuklar için bir şeyler yapmış olalım. -
Dünyada her yıl 2 milyon çocuğun seks kölesi pazarına sokulmasına, 20 milyar dolarlık insanlık dışı çocuk ******* sektörüne karşı %52’nin vicdana ve eyleme çağrısıdır! Çocukların cinsel sömürüsüne karşı SİYAH GÜN Dinî inancınız, siyasî görüşünüz ne olursa olsun, Hangi toplumsal kesimden olursanız olun... Hepimiz çocuk olduk, Hepimizin çocukları var. Biz, Dünyayı atalarından miras değil, Çocuklarından ödünç aldığını bilenler olarak, Vicdanı olan herkesi çocukların cinsel sömürüsüne karşı 23 Aralık Cumartesi günü 1 gün süreyle kendi internet sitelerini karartma eylemi yapmaya çağırıyoruz. İnternet sitelerimizi karartarak Çocuklara, insanlığa yapılan bu saldırıyı protesto edelim. Haydi! İnsanlık ölmesin! Her çocuk bir hayat Yaşasın Hayat!
-
tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak... evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin... sokağa fırlayacaksın... sokaklar da dar gelecek... tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi... ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü... kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin... birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan... "önemli olan sağlık." "yaşamak güzel." "boş ver, her şey unutulur." sen hiçbirini duymayacaksın... gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin... ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin... hep ondan bahsetmek isteyeceksin... "ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başını kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın... yalnız kalmak isteyeceksin... hem de kalabalıkların arasında kaybolmak... ikisi de yetmeyecek... geçmişi düşüneceksin... neredeyse dakika dakika... ama kötüleri atlayarak... onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin... gittiğin yerlere gitmek... bu sana hiç iyi gelmeyecek... ama bile bile yapacaksın... biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın... aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin... hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin... aksini iddia edenlerden nefret edeceksin... herkesi ona benzetip... kimseyi onun yerine koyamayacaksın... hiçbir şey oyalamayacak seni... ilaçlara sığınacaksın... birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan... sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren... bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin... uyumak zor, uyanmak kolay olacak... sabahı iple çekeceksin... bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin... ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler... ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin... belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin... nafile... düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek... rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin... her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin... telefonun çalmasını bekleyeceksin... aramayacağını bile bile... her çaldığında yüreğin ağzına gelecek... ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla... yüreğin burkulacak... canın yanacak... bir daha sevmemeye yemin edeceksin... hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden... onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın... defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin... yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin... onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek... ama bir umut... onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... bu umut seni gitmekten alıkoyacak... gel gitler içinde yaşayacaksın... buna yaşamak denirse... razı mısın bütün bunlara...? hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...? o halde aşık olabilirsin ...
-
merhaba
iLyAdA şurada cevap verdi: kral ve ben başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
evet, hoşgeldiniz bende yeni geldim ama olsun yine de senden eski görünüyor künye -
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
cümleten hoşbulduk sağolun hepiniz çok sıcaksınız;) mehmed, Allah zihin açıklığı versin cümlesini ben de üzerime alınıyorum. şunun şurasında ne kaldı ki derslerime, pazara başlıyor çok keyifliyim en güzel uğraşım diyebilirim..gülden sende hoşgeldin;) -
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
hoşbulduk, çok teşekkürler dört yapraklı yonca hem de -
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
hoşbulduk aaaaa kızım gibi şeboist -
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
çok hoş bir karşılama teşekkürler, sanırım sık sık karşılaşacağız -
Alleben Dedemi hatırlayıp, onunla yaşadığım geçmişimi yazmak isteyince, ister istemez kalemime mürekkep yerine gözyaşı dolduruyorum. Kalın, demir belbetlerden yine dışarıya bakıyorum o günleri yeniden yaşayınca, hayalimde. Kuşların, bir adam boyundaki ahşap pencerelere yaptığı yuvalardan dökülen tüyleri, tandır başındaki sıcak ve uzun sohbetleri anımsayarak yürüyorum yine, dedemin evine giden dehlizden. Bir soba bacasından çıkan duman kadar koyulaşıyor düşüncelerim. Şosede yürürken hatırlıyorum, hiçbir şeyi umursamadan önümde koşturan çocukluğumu. Dedem demek, zaman demek, geçen zaman, buruk hatıralar, sararmış bir fotoğraf karesi. Başım önde, düşüncelerimi biriktirerek yürüyorum geleceğim olan en kısa yarına, bir saniye ileriye ve sonrasına. Neye? Nereye? Dolu dizgin umutlarımı, damla damla akıtarak yürüyorum Alleben’in kenarında. Alleben ile Kavaklık birbirinden ayrı gibi görülen anayla çocuğudur benim için. Alleben, suyuyla emzirmiştir Kavaklığı. Kavaklık, yeşeren yapraklarıyla öpmüştür Alleben’i. Birbiriyle bir bütün oluşturan bu kan bağı, Antep’i yaratmıştır olanca cömertliğiyle. İlk baharda Cuma günleri, tatili getiren bu günün okul dönüşlerinde sabırsızlıkla ertesi günü beklerdim; çünkü Cumartesi’leri, halalarımın, teyzelerimin, ablalarımın, ağabeylerimin seyrengah dedikleri Alleben’e giderdik. Halamın evde doldurduğu acı dolmayı, bakır kazanın dışını külleyerek ocağa oturtuşunu görüyorum sisli gözlerinden. Hiç olmazsa halam çok yaşasa... İrice taşları hilal şeklinde yan yana dizerek yaptığımız ocağın üzerine kazanı büyük bir itinayla yerleştirirdi halam. Biz çocuklar, ocağa yakacak olarak çalı çırpı toplardık heyecanla; bir oyundu bu bizim için. Dayımın hanımı köfte yapar; ablalarım sofrayı kurardı. Babamla eniştelerim, iğde ağaçlarının diplerine sakladıkları rakı kadehlerini yudumlardı bizden gizli. Ama görürdük biz, gizlemeye çalıştıkları kadehleri. İs sinmiş dolmalı akşam yemeğinin unutulmaz keyfi sarardı bizi açık havada. Hepimiz gönülden mutluyduk, huzurluyduk; henüz, bizi bekleyen dertlerden sıkıntılardan uzaktık, çok uzak. Gelecekten. Sanki acılar, sıkıntılar, dertler sadece acıklı hikayelerde yer alırdı. O hikayelerse yalan gelirdi, uydurmaydı, gerçek olamayacak kadar ıraktılar bize. Biz çocuktuk. Bir at arabası zevki var mı şimdiki BMW’lerde, Mercedes’lerde? Nerede!.. Nerede çocukluğum? Nerede ben? Kaybolup gittiler, o arkası açık, cam el arabalarının dikdörtgen köşelerinden. Cam arabaların ardı sıra düşlerimi görmekteyim. Henüz dün gibi yakınlar. Rengarenk pamuklu şekerler, küncülü helvalar... Alleben’in kıyısına sıralanmış çekirdekçiler... Herkes, kendisini kahkahalarla güldüren bir oyunun içinde; kimi kaçıyor, kimi kovalıyor; kimi salıncak kurmuş kocamış ağaçlara; kimi top oynuyor… İp atlardık doğal bir yaşamın doğallığında. Alleben gürül gürül akardı yanımızda, serinletirdi, ferahlatırdı etrafındaki her şeyi, gönüllerimizi. Mezopotamya bereketi vardı Alleben’de. Yüzyıllar boyu, umutlarımızı derelere, suya bağlamışız. Bereket için, umut için. 6 Mayıs’ta Hıdırellez kutlanırdı Alleben’de. Rahmetli, nur yüzlü anama ne inatlar ederdim Hıdırelez’e gitmemek için. Şimdilerde, neden gitmek istemezmişim diye kızıyorum kendime. İnatçı ruhum, burnunun dikine giden mizacım, kendi doğru bildiğinden şaşmayan kişiliğim, küçüklüğümden bu yana çok dolandı ayağıma. Hayatta çok engelle karşılaştım, sırf bu yapımdan dolayı. Hepsinin üstesinden gelmeyi bildim de, insan o yaşlarda, Antep gibi bir yerde, anasının dediğinden çıkamıyor pek. İnadımı kırıp, anacığımın ardına düşer giderdim kutlamalara. İyi ki de gidermişim. Şimdilerde mumla arasan bulamayacağın anlarmış onlar. O huzur, o sükunet. Dalar giderdim o hareler çizen suyun yüzüne bakarken, derin derin. Bu su nereden gelir, nereye giderdi? Su demek, umut demekti. Acaba bana ne getirecekti Alleben? Beni de yeşertecek miydi Kavaklık gibi, bunlar geçerdi çocuk kafamdan. Diğer çocukları seyrederdim. Neşeyle suya girerlerdi zıbınlarını çemreyip . Dizlerine kadar suya batıp, Alleben’den çıkarttıkları kağıtları okurlardı ferman gibi. Gülerdim yaptıkları çocukluklara. Kızlar... Biz Antep kızları. Okul kapanıp da yaz tatiline girdiğimiz vakit, dikiş nakış ustasına giderdik, gitmeliydik. Elimiz iğne iplik tutsun diye bize dikiş nakış öğreten ustamızın da hizmetini görürdük bir taraftan, görmeliydik. Çok çalışıp didinmeyi ve bundan hiç şikayet etmemeyi öğrenirdik, öğrenmeliydik, el kapısına hazırlık niyetine. Sen, Nezihe ablam... Neşeli, gülen gözlerinle umudu aşılamıştın o günlerde bizlere. Sıcak bir Tomus günü ikindi serinliğinde, Nezihe ustamızın yıkanacak kilimlerini, yünlerini taşımıştık Alleben’e. Ama ne neşe, ne keyif, ne unutulmaz anılardı o anlar, geleceğimize, genç kız yüreğimize ne güzel hatıra. Öyle yaz tatilleri, beş yıldızlı otel keyifleriyle kıyaslanır mı? Sulaşmak , bir Alleben adetiydi. Hem iş tutar, hem de suyla oynardık, Alleben’i oyuncağımız yapıp. Üstümüz başımız sırılsıklam olurdu. Kimin umurunda? Neşe içinde yediğimiz o bir öğün yemeğin anlatılmaz tadı dolaşırdı damaklarımızda gün boyu. Alleben, genç neşemizin içinden akıp giderdi çağıl çağıl, hayallerimizi de peşine takıp... Büyüdük. Büyümeye direnmek isterdik. Ama mümkün mü? Bu devr-i devranın yasası bu. Değişiyor, her şey değişiyor. Hiçbir şey aynı kalmıyor ve hiçbir şey, bize çocukluğumuzu, gençliğimizi geri getirmiyor, biz ne denli istesek de, gözlerimizde hüzünle, yüreklerde kederle... Düşünüyorum, Alleben’e bakarken düşünüyorum; bana mı öyle geliyor yoksa zaman gerçekten kötüye mi oynuyor, diyorum. Eski, aynı zamanda eksilmek mi demek yoksa? Evet, zaman. Zaman, yılları eskitti, tıpkı Alleben’i eksilttiği gibi. Alleben’e bakıyorum, bir park köprüsünün üzerinden. Geride kalan, gördüğüm, korunmaya muhtaç bir Alleben, şehrin orta yerinde. Beton bir oluğun içinden akmakta. Ama yine de umutla, yanından geçenlere hala birilerine umut vermekte belki, diye düşünüyorum. Hala akıyor, diyorum kendi kendime. Doğallığı bozulmuş, yaşlı ninem gibi cılız olsa da. Hala akmakta içime, geçmişi dün gibi yaşatarak, o günü gören özüme buruk bir umudu sızdırarak... Ülkü Tamer’e saygılarımla -------------------------------------------------------- 1. -Belbet: G.Antep lehçesinde cumba. 2. -Alleben: G.Antep’in simgelerinden, şehrin ortasından akan, şimdilerde kurumuş sayılabilecek bir çay. 3. -Kavaklık: Alleben’in hemen yanı başında yer alan bir koruluk. 4. -Küncü: G.Antep lehçesinde susam. 5. -Çemremek: G.Antep lehçesinde, kıvırmak. 6. -Tomus: Halk arasında, Temmuz ayı. 7. -Sulaşmak: G.Antep lehçesinde, birbirinin üzerine su sıçratmak yada dökmek Bu Yazı Nesrin Özyaycı Adlı Arkadaşımızdan Alıntıdır Emeğine Buradan Teşekkerlerimi Sunarım _________________
-
düğün manileri: Havanda leymun tuzu Almayın el kızını Alırsan Antepden’den al Hem tadı var hem tuzu. Mangalda maşa külü Gelin de güveynin gülü. Söğütte serçeler bakışır Gelin de güveğiye yakışır. Tabahanada GaLa böyle Görümü ALLAH ala. Sahanda GabaK su Gaynananin Yidi Boha Bak. Ag Yarlik Yesil YarliK oynayanlarin eline Saglik. Goruklar üzüm oldu gelin kiz bizim oldu. Kellenin kefi geldi gaynananın keyfi geld.i Masa masa benzer damatta Pasaya benzer. Yerde Antep kilimi Gelinimizde baklava dilimi. Massalah Massalah abbiside bekarlara olur insallah
-
Gaziantep ağzı: Elden gelen düyün bayram. (Düşünmeye gerek yok,herkesin başına gelen bizimkine de gelir) Allah gendi gendini bilenlerle garşılaştırsın. (Allah iyi insanlarla karşılaştırsın) Oğlunla oba, kızınla komşu olasın. (Eski bir Türk geleneğini yansıtan bu dua, bir baba için oğlan ve kız çocuğu arasındaki adil tercihi yansıtır.) Ocak başından yırak. (Bir felaket veya feci bir olayı anlatmadan önce söylenir ve kendi aile ve çevresinin bu gibi durumlardan uzak kalması için) Allah huyu-husu, südü-sümüğü pak nasip eyleye. (Evlenecek kız veya oğlan çocuğunun iyi birine düşmesi için söylenir.) Göğsünde ak kıllar bitsin. (Çok yaşar, ihtiyar olursun inşallah) Ciğer acısı (veya ateşi) görmiyesin. (Evlat acısı görme İnşallah) Allah sonunu getire. (Bu söz başlanılan bir işin başarıya erişmesi temennisi ile söylenir) Mırazın karnında kala. (Hevesin kursağında kala) Dilin tepeden çekile. (Ölüm öncesi haldeki gibi dilin susa.) Çenen Çekile. (Ölesinde söyleyen çenelerin söylemeye.) Boyuna ip ölçüle. (Kefen ölçüsü iple alındığı için ölesin anlamında) Ayın bayın olasın. (Alil, mefluç olasın) El eli yur, elde döner yüzü yur.(yur=yıkar) (Alt üyelerin temizliği,dürüstlüğü,çalışkanlığı üst üyelere akseder.) Avradı boşayan topuğuna bakmaz. (Büyük bir olaya kalkışan küçük şeyleri düşünmez.) Herkesin ağzı çuval delki, çekip büzesin. (Başkalarının ağızlarını bir çuval gibi kapatamayız,isteyen istediğini konuşur.) Her rengi boyadın da, fıstıki yeşil mi kaldı ? (Önce kolay ve normal olan işlerini hallet,zor işleri yapmak için zaman harcama) Oğlum akıllı parey netsin, oğlum deli parey netsin. (1-Oğlum akıllıdır ekmeğini taştan çıkarır bu nedenle paraya ihtiyacı yoktur. 2-Oğlum deli olduğu için zaten paraya ihtiyacı yok.) Eldeki yara duvar deliği. Gomşu gomşunun eşşeğini türkü çağırarak ararmış. (Başkasına ait sıkıntıları fazla önemsemeden ilgilenmiş görünmek anlamında.) Yiğit iken yıkılasın. (Genç iken ölesin- Beddua.) Hamama giren terler, düğüne giden oynar, ölüye giden ağlar. (Bulunduğun ortama ayak uydur) Mum dibinde gidesin. (Damat olup mumlar arasında namaza gidesin) Yurdun yuvan dağıla. (Eşinden boşanasın - Beddua) Evde var eşiklik, Hamama gitmek eşeklik.(Deyimler) Al Allah kulunu, zapteyle delini.(Deyimler) Yüzün yüzüle. (Yüzünün şekli bozula anlamında.Bilhassa yüzsüzlük edenler için) Gözüne betire düşe.(Gözünde çıkma(çıban) çıka.) Ağzına Sapan Taşı değsin.(Yani keşke bunu söylemeseydin) Canından, ciğerinden bulasın. (Canın gibi bildiğin kişilerden kötülük bulasın) Allah sana dünyada tad aldırmaya. (Dünyadan hiç bir zevk almayasın,hayatın zehir olsun.) Babanın sinine nur yağa. (Babanın mezarına nur yağsın) Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa. (Sen ağa ben ağa gibi oturursak işleri kim görecek.) Parası olanın, balı Bağdat'tan gelir. (Parası olan işini her yerde görür.Elde edemeyeceği yoktur.) Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak. (İşinin görülmesi için cömert ol.) Oğlan olsun, deli olsun, ekmek olsun, kuru olsun. (Erkek çocuk isteyen kesimin feryadı.) Yurdun yuvan dağılsın. (Evin dağılsın,mutluluğun bozulsun,huzurun kaçsın) Ata dost gibi bakıp, düşman gibi binmeli. Bitli baklanın kör alıcısı olur. Gönül istemedik aş, ya karın ağrıtır ya baş. (Gönülsüz yapılan işten hayır gelmez.) Kırkından sonra azana defar olmaz. (kırk yaşından sonra azana çare bulunmaz.) İt iti yemiş kuyruğuna gelince bizim it demiş. Bıyığın uzunsa borazan çal. (Başkalarına muhtaç olma,yardım bekleme.Kendi ihtiyacını kendin gör) Yola çıkan yol alır, erken evlenen döl alır. Avrat malı kapı mandalı, girerken kafana çarpar, çıkarken kafana çarpar. (Hanım malına güvenenlere yada kayınpeder parasına göz dikenlere, bunun karşılığının da olacağını belirtiyor.) Ne yer ne yedirir, tükürür mundar eder. Et diye kaptım balcan börkü çıktı. (Et diye aldım, patlıcan başı çıktı) Kızım, Allah sana ocağı küllü, körüğü kirli yer nasip etsin. Arıca etek , kuruca yatak. (Bu dua bilhassa ihtiyar kimselerin yatalak olduklarında feci hallere düşmemeleri için söylenir.) Babanın sinine nur yağa. (Babanın mezarına nur yağsın.) Allah kimseyi yaz günü ayransız, kış günü yorgansız, bayram günü oğlansız, uşaksız etmesin. Yemeni ile yürüdüm de habbapla kaçmam mı kaldı.(deyim) Başını bargını yesin. (Verilecek birşeyi vermeyen için söylenir, O malın veya o verilmeyen nesnenin hayır etmemesi için kullanılır.) Kepeğin kesile. (Hayvanlar için söylenen bu beddua insanlar için cinaslı olarak kullanılır.) Allah tırnağını uzatmaya. (İflah, berhüdar olmayasın) Yahşi yiğit , yareninden belli olur. (Delikanlı mert yiğit sevdiğinden belli olur.) Üveye etme özde bulursun, geline etme kızda bulursun. (Üvey diye eziyet etme özünden aynı davranışı görürsün.Gelin diye eziyet etme kızında bulursun.) Bakmakla öğrenilse it kasaplığı öğrenir. (Çalışmadan uğraşmadan emek sarfetmeden bir şey öğrenilmez.) Arsız adama söz neylesin, kokmuş ete tuz neylesin. (Vurdumduymaz,düşüncesiz adama ne kadar nasihat ve söz söylersen söyle, kokmuş ete ne kadar tuz dökersen dök fayda etmez.)
-
Sevgili arkadaşlar sitede köşem için Gaziantep yazısına konu arıyordum. fakat bu vermiş olduğum GAZİANTEP ve GAZİANTEP'liler için görüşleri gördüğümde ben GAZİANTEP'li olduğuma bir kez daha gurur duydum sizlerle bu konuyu ve verilmiş çok hoş cevapları paylaşmak istedim eminimki sizlerde bana hak vereceksiniz BEN HER ZAMAN GAZİANTEP'LE VE GAZİANTEP'LİLERLE GURUR DUYDUM DUYMAYADA DEVAM EDECEĞİM.. İŞTE CEVAPLAR C 1 daha az önce okudum..kurtuluş savaşı sırasında ayıntapın nüfusu 18000 civarındaymış..daha sonra savaşta 6617 şehit verilmiş..yani orda yaşayan her üç kişiden biri şehit düşmüş..şimdi de GAZİANTEP in şehir merkezi nüfusu 1,300,000 kadarmış..varın siz hesaplayın nasıl bi şehir olduğunu...gaziantepi görmedim orda doğmadım ama elimde olsaydı bi gaziantepli olmak isterdim C 2 gaziantep.....yemek yemeyi seven insanların memleketi...atatürkün memleketi...22 km lik parkın memleketi...avrupanın 3.büyük hayvanat bahçesinin memleketi...dünyanın 2.büyük mozaik müzesinin memleketi...şahinbeylerin,karayılanların memleketi...sanayinin,ticaretin.tarımın,ekonominin,paranın memleketi...kebapların,lahmacunun,baklavanın,yemeğin memleketi...delikanlı insanların memleketi...DOĞUNUN PARİSİ.....GAZİANTEP.... C3 en gelişmiş sanayii bölgelerine,sahip bir ilimiz C 4 antepli bi arkadaş vardı..nohut dürümü nohut dürümü der dururdu...biz de gülerdik nohutun dürümü olurmu diye...antebe gidince öğrendik ki nohutun dürümü olurmuş arkadaş...hemde çok güzel olurmuş...küçük bi tavsiyem var.antebe gidince nohut dürümü ve baklava yemeyi unutmayın.. C 5 ülkenin batısında daha cok koca bi köy gibi bilinir.ama ne de aptalca bi yanılgı..o 100.yıl parkı diyolar aman ya rabbi o ne öyle ya..git git bitmiyo..yani 22 km lik bi park olabilir mi kardeşim....bu arada antep hayvanat bahçeside avrupanın 3.büyük hayvanat bahçesiymiş....valla bravo C 6 gaziantep....muhteşem yemekleri,tatlılaları hele baklavası ve katmeri...devasa sanayisi,çalışkan ve delikanlı insanları ile süper bi şehir...... C 7 herşeyiyle 4 X 4 lük değil 4x 5 lik bir şehir çalışanına öğrencisine yaşlısına gencine ev hanımına burası tam yaşanacak bir yer... C 8 gidip görmeyi çok istediğim şehir C 9 2 yıl görev yaptım.en ilginci kız isteme adetleriydi.oğluna kız arayan anne ve akrabalardan biri ev ev gezebiliyordu.girdiği evi tanıyıp tanımaması hiç önemli değildi.ilk sorulan soru evde bekar kız var mı olurdu.ve ben buna bizzat tanık oldum. mutfak kültürüne hayranım,misafirperverliğine de. C 10 üzerinde yaşanmaya devam edilen dünyanın en eski kenti.ŞAHİN BEYLERİN,KARAYILANLARIN Yurdu ' DÜŞMAN CESEDİMİ ÇİĞNEMEDEN YURDUMA GİREMEZ' Diyen şehitlerin mekanı.Adıyla müsemma GAZİ şehir GAZİANTEP...NAZIM HİKMET Kurtuluş savaşı destanında diyorki 'Antepliler yiğit olur,silahşör olur.Uçan turnayı gözünden kaçan tavşanı ard ayağından vururlar.'Şimdiki modern GAZİANTEP Dev bir sanayi şehridir.HALKININ % 90 TÜRK ve TÜRKMENDİR.ÇALIŞKANDIR.Medenidir.Okumaya ve tahsile çok önem verirler her aileden enaz birkaç kişi Üniversite okumuştur.Devletin kurduğu hiçbir fabrika yada büyük bir ekonomik teşebbüs yoktur.Keşke 10-15 adet şehrimiz daha GAZİANTEP Potansiyeline gelse TÜRKİYEM Refah ve Huzur yurdu olur.... C11 Atatürk'ün nüfusa kayıtlı olduğu il C 12 Sevgili dostum, can yoldaşım HASAN YILDIZ'ı çağrıştırıyor. Türkiye İşçi Partisi İstanbul-Gaziosmanpaşa ilçesinde işçi sınıfının mücadelesinde omuz omuza idik. 30 seneden beri kendisinden haber alamıyorum. Bu yiğit yoldaşımdan sağlık haberini alsam çok sevineceğim. Behçet C 13 3 yılım geçti güzel şehir allah için.. C 14 kuşbasısıyla, caartlagiyla ünlü, kebap diayarı güzel bir şehir. Amaaa üniversitesinde okuyan öğrenciler için bir hapishane... hatta ünlü bir söz vardır öğrenciler arasında.... ' burası bir bataklıktır cırpınan bogulur' diye C 15 ANTEPLİ Şahinler mekanı,yazılar,tepe Kara günler gitte,gelme Antep'e Çeteler takdırdı,tarihe küpe Hürriyet takısı,Gazi Antep'li Antebin her ferdi,bir Karayılan Gelmek haddine mi,düşman sayılan Özgürlük ateşi,yanıp kayılan Çetelerle yumruk,Gazi Antep'li Atatürk Antep'i,gözünden öper Yurdu da kurtardı,eylemi süper Gökler hainlerin,başına keper Yerle gök arası,Gazi Antep'li Yiğitli,gazilik,kitaba girdi Vatana, altı bin şehidi, verdi Tarih mazlumlara, örnek göster Şehit emaneti,Gazi Antep ' li Geneyikli,Antep altın ayarı Nüfusu olanın,canında yarı Karayılan,Şahin,çete diyarı Tarihin şerefi,Gazi Antep’li C 16 valla hiç görmedim ama antepli çok arkadasım var...hepsi harbi delikanlı..bu memleketten saglam adamlar cıkıyo arkadas... C 17 eski sevgilimin memleketi olması dolayısıyla zaten sevdiğim baklavayı bana daha da çok sevdiren şirin şehrimiz... tepsi tepsi baklava yesem döner mi acaba? C 18 Hızla gelişen sanayii şehri. C 19 yemek yemeyi sevenlerin yaşadığı bir şehir C 20 yıllardır gitmediğim memleketim... C 21 Hafta sonları üzeri mangal dumanı ile kaplanan şehir. C 22 güneydoğu anadolu bölgesinin en gelişmiş şehri C 23 güneydoğunun en güzel ve en şahane şehri C 24 dun gece roma ya cakan takim..helal olsun beeeee gaziantepspor 1-0 roma C 25 celal doğan...
-
Yağmurlu bir günde en çok neyi yapmak isterdiniz?
iLyAdA şurada cevap verdi: siyahx başlık Havadan Sudan Konular
En çok sevdiğim ama hiç zaman bulamadığım şeyi Sıcacık bir battaniye altında , camlara vuran yağmur sesi eşliğinde uyumak -
ÜSTTEKİ ÜYE ÜNLÜLERDEN OLSA OLSA KİM OLUR?
iLyAdA şurada cevap verdi: wet_sun başlık Havadan Sudan Konular
Orhan Pamuk... -
kocakafalar süper çalışmış hareketler ve senkron öyle uyumlu ki, ilk defa izliyorum çok beğendim sonradan Ankaralı olan birisi olarak
-
Evlenerek, yerleşip hayatımı kurduğum şehir...Aslında Ankara 'nın bende ki ilk çağrışımı GURBET kelimesidir, kolay değil o kadar sevdiğini geride bırakıp gelmek..Ama çok seviyorum bu şehri, bahsedilen asık suratlı insanlar kelimesini ise yadsıyorum.Sanırım başımızı her çevirdiğimizde, her şehirde, her kasabada , her mahallede, her sokakta ,bol miktarda mevcut asık yüzlü insanlar.İnsanları güldürmeyen hayat şartları bence, ne dersiniz Şehirlerin suçu ne?
-
Ayşeeee Emineee Fatma Bacıııı gomşular huuuu!!! Hazırlanın cumaya sahreye(piknik) gedicik.. Ne güzel anlatırdı babaannem;günler öncesinden hazırlıkar başlar herkes ne pişireceğine karar verir cuma sabahı erkenden herşey kap ,kacak ,yiyecekler, koca torbalara doldurulup ağzı bağlanırmış.O gün için kiralanan at arabası gelince ;yarısı torba ile dolu arabaya ayaklar sallandırılarak oturulur bebeler kucakta hoplaya zıplaya kavaklığın yolu tutulurmuş..Kilimler serilir yenir içilir daha sonra köfte yoğrulan leğen darbuka niyetine kullanılıp kurtlar da dökülürmüş.Kavaklığın ortasından bir dere geçer,kazara buraya düşen çocuklar üstüne iki de şaplak yiyip;gözü kör olmıyasıca dizimin dibinden neenn ayrıldın yanımda başga asbapda yok şindi saa ne geydiricim feryatları birbirine karışırken aynı at arabası dönüş için tekrar beklenirmiş...Bu arada Fatma Bacı : biiii bacım nerde galdı bu arabacı gözün körola herif adam galır galır da bu gadar mı geç galır?Tekeri patlıyasıca..Yok bacım yokkk artım Mamet Aganız beni sahreye mahreye göndermez çok geç galdık çok!!!(Bu arada Mehmet Amca dönüşte ne dedi acaba ( Gaziantep şivesiyle nostalji de böyle oluyor )
-
iLyAdA' dan selam
iLyAdA şurada bir başlık gönderdi: Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Ben, evli ve 3 çocuk annesi bir öğrenci olarak aranıza katılıyorum;) AOF kamu yönetimi 3. sınıfım, 4 öğrenci okutan eşime kolaylıklar diliyorum.. Mücadeleci , aklına koyduğunu yapan , kendi doğrularına inanan birisiyim..en zayıf noktamı aşırı hassasiyetim olarak görüyorum ama bu sanırım sizinle doğup yaşayan bir özellik, ne kadar denesem de başka türlü olmuyor:))Ama yapacak bişey yok, ben buyum.. Güzel paylaşımlarda bulunmak temennisi ile ;