
kaan_bebeto tarafından postalanan herşey
-
Cuma Sûresi
Cuma Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ı tespih eder. ﴾1﴿ O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Halbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. ﴾2﴿ (Allah o peygamberi) onlardan henüz kendilerine katılmayan başkalarına da göndermiştir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾3﴿ İşte bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. ﴾4﴿ Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. ﴾5﴿ De ki: "Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!" ﴾6﴿ Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. Allah zalimleri hakkıyla bilir. ﴾7﴿ De ki: "Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." ﴾8﴿ Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. ﴾9﴿ Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz. ﴾10﴿ (Durum böyle iken) onlar bir ticaret veya bir oyun eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona koştular ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." ﴾11﴿
-
Kakao Ağacı Nerede Yetişir ?
- Kakao Ağacı Nerede Yetişir ? Çikolata, pasta, puding vb. birçok farklı gıda ürününün yapımında kullanılan kakao tozları kakao ağacınde yetişen meyvelerden üretilmektedir. kakao ağacı ilk olarak bir bölgede keşfedildikten sonra zaman içinde farklı bölgelere yayılmış ve Dünya’nın çok farklı alanlarında yetişme imkanı bulmuştur. Genel olarak kakao ağacı ekvator bölgesinin 10 derece kuzeyi ile 10 derece arasındaki rutubetli ve sıcak bölgelerde yetişebilmektedir. İlk olarak nerede meydana çıktığı ve yetiştiği merak konusu olmasına ve tam olarak keşfedilememesine rağmen büyük çoğunluk tarafından kakao ağacının ilk yetiştirildiği alan olarak Honduras, Venezuela ve Meksika’nın tropik bölgeleri kabul edilmektedir.Geçmişte değilde şuan için kakao ağacı nerede yetişir ? Günümüzde Kakao Ağacı Kakao ağaçlar Latin Amerika, Afrika ve Asya’da bulunan yağmur ormanlarına ekilmektedir. Özellikle kakao üretiminde Fildişi Sahili, Endonezya ve Gana, Dünya’da ilk sırada yer almaktadırlar. Dünya’daki toplam kakao üretiminin %75’lik kısmı Afrika bölgesinde üretilmektedir. Afrika bölgesinde küçük köylerin birçoğunda yaşayan insanlar geçimlerini kakao ağacı yetiştirerek sağlamaktadırlar.
-
Doğa sı Mükemmel 10 İlimiz
BURSA Bursa gezilecek yerler Ulu Cami Bursa Teleferik Koza Hanı Yeşil Cami Emir Sultan Camisi Yeşil Türbe Bursa Şehir Müzesi Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri Gölyazı Uludağ Kayak Merkezi Muradiye Külliyesi İznik Soğanlı Botanik Parkı Hünkar Köşkü Yıldırım Beyazıt Camisi Saitabat Selalesi Orhan Gazi Camisi Geyve Han Gölbaşı Gölü Osman Gazi
-
Doğa sı Mükemmel 10 İlimiz
Muğla SaklıKent Kanyonu Bodrum Bodrum kalesi Fethiye Milas Marmaris Tios Gemile Turgut Reis Halikarnas Dalaman Gökova
-
Doğa sı Mükemmel 10 İlimiz
Trabzon Trabzonda gezilecek noktalar Gülbahar Hatun Türbesi Yeni Cuma Cami Merkez Maçka Uzungöl Sümela Kuştul Akçabak Çaykara of Ayasofya müzesi
-
ÇIĞ Nedir ?
- Saf Sûresi
Saf Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾1﴿ Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? ﴾2﴿ Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. ﴾3﴿ Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. ﴾4﴿ Hani Mûsâ kavmine, "Ey kavmim! Allah'ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah ta kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. ﴾5﴿ Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim" demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler. ﴾6﴿ Kim, İslam'a davet olunduğu halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. ﴾7﴿ Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. ﴾8﴿ O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. ﴾9﴿ Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? ﴾10﴿ Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. ﴾11﴿ (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. ﴾12﴿ Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke'nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü'minleri müjdele! ﴾13﴿ Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa da havarilere, "Allah'a giden yolda benim yardımcılarım kimdir?" demişti. Havariler de, "Biz Allah'ın yardımcılarıyız" demişlerdi. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir kesim inanmış, bir kesim de inkar etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler. ﴾14﴿- Doğa sı Mükemmel 10 İlimiz
Rizede gezilecek yerler Palovit şelalesi - çamlıhemşin Ayder yaylası - Ayder Kale yaylası - Ayder Mikron Köprüsü - Çamlıhemşin Kaçkar Dağları milli parkları - Ayder Büyük deniz Gölü - Çamlıhemşin Çat Köyü - Çamlıhemşin ikizdere - ikizdere Ayder yaylası kaplıcaları - Ayder Çağrankaya Yaylası - ikizdere Ovit Yaylası - ikizdere Elevit yaylası - Ayder Anzer Yaylası - ikizdere Çat Vadisi - Ayder Fırtına deresi - Çamlıhemşin Sal Yaylası- Ayder Gelintülü Şelalesi - Ayder Gito Yaylası - Çamlıhemşin Zil kalesi - Ayder Rize kalesi - Merkez Ciha kalesi - Pazar Kavrun Yaylası - Ayder- Doğa sı Mükemmel 10 İlimiz
1-RİZE rize --- ikizdere Rize -- hemşin Rize ayder yaylası- RAfTiNG
Rize - Fırtına Deresi (vadisi ) Mükemmel bir yer- 10 maddede Kamp kurarken dikkat edilmesi gerekenler
vay be- Su Nedir ?
insan Vücudundaki Su Oranı Kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1500, deri yoluyla 500, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda yaklaşık 2,5 lt) su kaybedilmektedir. İnsan vücudunun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir ( % 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50’dir.- Su Nedir ?
Doğada su Doğada su akarsulara dökülen atıklarla kirlense ve okyanuslarda tuzlu su haline gelse de, buharlaşıp atmosfere karıştığında yine temizleniyor ve tatlı suya dönüşüyor. Ancak yağmur suyu dahi kimyasal yönden saf değildir. Havadaki gazlar ve özellikle yoğun nüfuslu yerlerde kömürle birlikte açığa çıkan sülfirik asidi de bünyesine almaktadır. Doğada mutlak saf su yoktur ve sudaki tüm yabancı kimyasalların arındırılması labaratuvarlar için dahi zorlu bir işlemdir. Doğada sular, kaynaklarına göre klasik olarak 4 sınıfta incelenir: Meteor suları (yağmur ve kar suları): Mevcut sular içinde en saf olanıdır, bununla beraber havada bulunan bütün gazları içerdiği gibi, bazı anorganik ve organik maddeler de bulunabilir. Yeraltı ve kaynak suları: Bulunduğu ve geçtiği toprak tabakalarını çözmesi sonucunda, tabakaların cinsine göre, çözünmüş maddeleri içerir. Yeryüzü suları (nehir, göl, baraj ve deniz suları): Yüzeylerinin açık olması sebebiyle özellikle organik yapıdaki yabancı maddeleri almaya yatkındır. Buna karşılık hava ile temas halinde olduğundan karbonat sertliği azdır. Maden (mineral) suları: Doğal sulara oranla çözünmüş madde miktarı belirli bir sınırı aşmış veya temperatür ve radyoaktivitesi doğal sınırı geçmiş olan sulardır.- Su Nedir ?
Suyun Uygarlığa etkisi Su, Öyle ki günümüzden 6.000 yıl önce Sümerler, Mezopotamya'da Fırat ve Dicle nehirlerinden faydalanarak ilk sulu tarımı yapmışlar ve uygarlığı başlatmışlardır. Aynı şekilde Mısırlılar da Nil sayesinde birçok alanda gelişme göstermişlerdir. Denize kıyısı olan büyük göl ve nehirlere sahip kentler gelişirken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi suyun az bulunduğu yerler ise kalkınamamıştır.- Su Nedir ?
Su Nedir ? Oksijen ve Hidrojenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, kokusuz, renksiz, ve tatsız maddeye Su Denir. Günlük hayatta hem biz insanların, hem de ayrımsız tüm çanlıların hayati fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan en önemli, beklide yegâne içecektir. Su besinlerin sindirimi, emilim ve hücrelere taşınmasında, Hücre, organ ve dokuların düzenli çalışmasında, Zaralı maddelerin vücuttan atılmasına, Vücut ısısının denetiminde ve daha sayılamayacak kadar çok işleve sahiptir. Su, bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir. Su, canlıların yaşaması için hayati bir öneme sahiptir. Küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur. Su, kimyasal olarak pek çok olağanüstü özelliğe sahiptir. Her bir su molekülü, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomunun birleşmesiyle oluşmaktadır. Suyun kimyasal ve fiziksel özellikleri nelerdir? Suyun kimyasal formülü H2O'dur. Bunun anlamı bir su molekülünün iki Hidrojen ve bir oksijen atomundan oluştuğudur. İyonik olarak da, (H+) bir hidrojen iyonuna bağlanmış, (OH-) hidroksit iyonu; yani HOH şeklinde tanımlanabilir. Standart Sıcaklık ve basınçta, suyun buhar fazı ve sıvı fazı arasında dinamik (değişken) bir denge vardır. Saf su, kokusuz, tatsız, renksizdir; fakat havadaki Karbondioksit kalıntıları ile karbonik Asit çözeltileri oluşturmaya başladığı andan itibaren tadı bozulur ve tehlikeli bir hal alır. Dünya yüzeyinin %71'i suyla kaplıdır.Dünyadaki suların yaklaşık %97 si okyanuslarda bulunmaktadır. %2.4'ü buzul yada kardır. %0.6 lık dilimi ise göller ve nehirlere aittir. Suyun Rengi Nasıldır - Nedir? Kızılötesi ışın, elektromanyetik spektrum üzerinde kırmızı renkli ışık halini alır, absorbe edildiği için kırmızı rengin küçük bir kısmı görünürdür. Bu nedenle, Göl ve Deniz gibi büyük sukütleleri içindeki saf su, mavi olarak görünür. Bu mavi renk, temiz bir Okyanus veya gölde bulutlu bir Hava altında da kolaylıkla görünebilir, bu da mavi rengin gökyüzünün yansıması olmadığını gösterir. Pratikte suyun rengi, içindeki katkı, kirlilik vb. etkenlere bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Kireçtaşı, suyu turkuaz rengine çevirirken, demir ve benzeri maddeler kırmızı kahverengi renge döndürmektedir, Bakır ise mavi Alev rengi oluşturur. Suyun içindeki yosunlar, suyu yeşil renkli olarak gösterir. Çözücülük Su, eriyebilen birçok Madde için çok iyi bir (solvent) çözücüdür. Bu tip maddeler hidrofilik (hydrophilic) maddeler olarak da bilinir) iyice karıştırılmak sureti ile su içinde erirler (örneğin; tuz). Su ile karışmayan maddeler ise (örneğin; yağ) hidrofobik (hydrophobic) maddeler olarak bilinirler. Bir maddenin su içindeki erime kabiliyeti, maddenin su molekülleri arasına çekilme kuvvetinin durumuna bağlıdır. Eğer maddenin su içinde erime (çözülme) kabiliyeti yoksa, moleküller su molekülleri arasından dışarı itilir ve çözülme olmaz. SUYUN İTME GÜCÜ Kohezyon ve adhezyon Su kohezyon kuvvetine sahip bir maddedir, yani kendi molekülleri arasında çekim kuvveti sayesinde dağılmadan kalabilir. Su aynı zamanda adhezyon (farklı iki maddenin molekülleri arasındaki çekim kuvveti) kuvveti yüksek bir maddedir. Yüzey gerilimi Su, su molekülleri arasındaki güçlü kohezyon kuvveti nedeniyle oluşan yüksek yüzey gerilimine sahiptir. Bu etki görülebilir bir etkidir, örneğin, küçük miktardaki su çözünmez bir yüzey üzerine (örn: Polietilen ) konduğunda, su, diğer madde ile beraber düşene dek kalacaktır. Çok temizdir. Polietilen Nedir? Etilenin çeşitli yöntemlerle polimerleştirilmesinden elde edilen, dayanıklı, parlak, birçok kimyasal Madde etkisiyle bozulmayan saydam katıya Polietilen denir. Suyun Donma noktası Suyun basit fakat çevre açısından son derece önemli bir özelliği de suyun sıvı hali üzerinde batmadan yüzebilen, suyun katı hali olan buzdur. Bu katı faz, (sadece düşük sıcaklıklarda oluşabilen) hidrojen bağları arasındaki geometriden dolayı, sıvı haldeki su kadar yoğun değildir. Hemen hemen tüm diğer maddeler için, katı form sıvı formdan daha yoğundur. Standart atmosferik basınçtaki taze su, en yoğun halini 3.98 °C'de alır ve aşağı hareket eder, daha fazla soğuması halinde yoğunluğu azalır ve yukarı doğru yükselir. Bu dönüşüm, derindeki suyun, derinde olmayan sudan daha sıcak kalmasına sebep olur, bu yüzden suyun büyük miktardaki alt bölümü 4 °C civarında sabit kalırken, buz öncelikle yüzeyde oluşmaya başlar ve daha sonra aşağı yayılır. Bu etkiden dolayı, göllerin yüzeyi buz ile kaplanır. Hemen hemen tüm diğer kimyasal maddelerin katı halleri, sıvı haline göre yoğun olduğundan dipten yukarı donmaya başlarlar. Elektriksel iletkenlik Genellikle yanlış bir kanı olarak, suyun çok güçlü bir Elektrik iletken olduğu düşünülür ve elektrik akımının öldürücü etkilerini iletme riski bu popüler inanış ile açıklanır. Su içindeki tüm elektriksel özelliği sağlayan etkenler, suyun içinde çözülmüş olan karbondioksit ve Mineraltuzların iyonlarıdır. Su, iki su molekülünün bir hidroksit anyonu ve bir hidronyum katyonu halini alması ile kendini iyonize eder, fakat bu elektrik akımının yaptığı iş veya zararlı etkilerini taşımak için yeterli değildir. ("Saf" su içinde, hassas ölçüm cihazları, 0.055 µS gibi çok zayıf bir elektriksel iletkenlik değeri saptayabilirler.) Saf su, oksijen ve hidrojen gazları içinde de çözülmüş iyonlar olmadan elektroliz olabilir; bu çok yavaş bir süreçtir ve bu şekilde çok küçük bir akım iletilir.(Elektroliz, elektrik akımı yardımıyla, bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemine denir.) Suyun Halleri Su yerkürede değişik hallerde bulunur: su buharı, (bulutlar), su (denizler, göller), buz (kar, dolu, buzullar) gibi. Su sürekli olarak su döngüsü olarak bilinen döngü içinde değişik fiziksel hallere dönüşür. Yağışın insanlık ve tarım için öneminden dolayı, değişik biçimlerine farklı isimler verilmiştir: çoğu ülkede genel ismi yağmur'dur, dolu, Kar, sis ve çiy diğer örneklerdir. Uygun şartlar oluştuğunda, havadaki su damlacıkları güneş ışığını kırarak, gökkuşağı oluştururlar. Temel olarak, su akışı, nehirler ve tarım için su ihtiyacı gibi, insanlık tarihinde büyük roller oynamıştır. Nehirler ve denizler, ticaret ve ulaşım için elverişli yollar sunmuştur. Su akışı,Erozyon etkisi ile çevrenin şekillenmesinde büyük roller oynayarak, vadiler ve deltalar oluşmasını sağlamış ve insanların yerleşimine uygun arazi ve alanlar meydana getirmiştir. Su aynı zamanda zemine nüfuz ederek, yer altına doğru iner. Bu yeraltı suları daha sonra tekrar yüzeye çıkarak doğal kaynaklar, sıcak su kaynakları ve gayzerler oluşturur. Yeraltı suları, aynı zamanda ambalajlanarak maden suyu olarak satılmaktadır. Su, kendi içinde farklı maddelerin koku ve tadlarını barındırabilir. Bu nedenle, insan ve hayvanların, suyun içilebilirliğini anlamak için duyuları gelişmiştir. Hayvanlar genel olarak, tuzlu deniz suyunun ve bataklık suyunun tadından hoşlanmaz, dağlardan veya yeraltından gelen saf kaynak sularını ararlar. Kaynak suyu veya mineral su diye bilinen tat, aslında suyun içinde çözülmüş olan minerallerin tadıdır. Saf su (H2O), tatsızdır. Bu yüzden, kaynak veya mineral suyunun saflığı diye bilinen şey, suyun içinde zararlı (toksik) maddeler, kir, toz veya mikrobik organizmalar olmadığını belirtir. Biyolojik İşlevleri Suyun içerdiği organik bileşikler, birçok çeşitlilikle insan bedeninin başlıca gıdasıdır. Her türlü metabolik olayların temel katalizörüdür. Makromoleküllerin yapı taşıdır. Hidrojen köprüleri ile su moleküllerine bağlanan protein, karbonhidrat, nükleik asit gibi kompletma yeteneğine sahiptir. İyi bir substrattır. İyi bir ısı düzenleyicisidir. Isıyı düzenli bir şekilde ayarlar. Alıntıdır.- Mümtehine Sûresi
Mümtehine Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah'a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa mutlaka doğru yoldan sapmıştır. ﴾1﴿ Şâyet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar ve inkar etmenizi arzu ederler ﴾2﴿ Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. ﴾3﴿ İbrahim'de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. Yalnız İbrahim'in, babasına, "Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" sözü başka. Onlar şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." ﴾4﴿ "Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." ﴾5﴿ Andolsun, onlarda (İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye layıktır. ﴾6﴿ Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. ﴾7﴿ Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah âdil davrananları sever. ﴾8﴿Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. ﴾9﴿ Ey iman edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kafirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kafirlere helal değillerdir. Kafirler de müslüman hanımlara helal olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikahlarına tutunmayın. (Zira bu nikahlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kafir kocalarından) isteyin. Kafirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir(10) . Eğer eşlerinizden biri kafirlere kaçar ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız eşleri gidenlere sarfettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının. ﴾11﴿ Ey Peygamber! Mü'min kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ﴾12﴿ Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği, kabirlerdeki kafirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin. ﴾13﴿- Yeni Yıl Mesajı
1 den 365 kadar saydığımız sıralı gün ,ve ay . 365 gün tamamı için yapılan bir tanımlama olsa gerek- Haşr Sûresi
Haşr Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾1﴿ O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah‘ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret alın. ﴾2﴿ Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır. ﴾3﴿ Bu, onların Allah'a ve Resülüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah'a karşı gelirse bilsin ki, Allah'ın azabı şiddetlidir. ﴾4﴿ (Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah'ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir. ﴾5﴿ Onların mallarından Allah'ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah'ın her şeye hakkıyla gücü yeter. ﴾6﴿ Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah'a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir. ﴾7﴿ Bu mallar özellikle, Allah'tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah'ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. ﴾8﴿ Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine'ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾9﴿ Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin." ﴾10﴿ Kitap ehlinden O inkar eden kardeşlerine, "Yemin ederiz ki, siz (Medine'den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa size mutlaka yardım ederiz" diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. ﴾11﴿ Andolsun, eğer (kardeşleri Medine'den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile, andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez. ﴾12﴿ Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah'a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir. ﴾13﴿ Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır. ﴾14﴿ Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir'de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır. ﴾15﴿ Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, "İnkar et" der; insan inkar edince de, "Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" der. ﴾16﴿ Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur. ﴾17﴿ Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾18﴿ Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir. ﴾19﴿ Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾20﴿ Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz. ﴾21﴿ O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân'dır, Rahîm'dir. ﴾22﴿ O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah'tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah'tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. ﴾23﴿ O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah'tır. Güzel isimler O'nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾24﴿- BARIŞ MANÇO
selam sana Güzel insan unutmadık , unutamadık DÖNENCE Dün çoktan döndü buralarda Ve ben simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum ....... ....... HALİL İBRAHİM SOFRASI Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum İçi boş insanların bu dünyada yeri yok ....... ....... Barış Manço- EROZYON NEDİR ?
2015 EROZYON Erozyon, toprağın çeşitli etkenlerle aşınıp, taşınıp, birikmesidir. Erozyon, tabiatın normal süreci içinde meydana geliyorsa buna normal erozyon denir ve jeolojik oluşumlar içinde cereyan eder. Şayet insanın tabiattaki toprak-su-bitki arasındaki dengeyi bozucu nitelikteki müdahaleleri sonucu meydana geliyorsa buna da hızlandırıcı erozyon denir. Günümüzde dünya ülkelerinin pek çoğu erozyon tehlikesiyle karşı karşıyadır. Uzmanlarca yapılan araştırmalara göre; dünyada her yıl yaklaşık olarak ortalama 24 milyar ton toprak erozyonla kaybedilmektedir. Dünyada erozyon sebebiyle 110 ülke çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplamalarla, dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek için yılda 42 milyar dolar harcanması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Özellikle ülkemizde tahribatı büyük boyutlara ulaşan su erozyonu, erozyon çeşitleri içerisinde en önemlisidir. Su erozyonundan sonra, diğer erozyon çeşitlerini; rüzgar erozyonu, çığ erozyonu, heyelanlar, dalga erozyonu ve buzul erozyonu şeklinde sıralayabiliriz.- Mücâdele Sûresi
Mücâdele Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ﴾1﴿ İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. ﴾2﴿ Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾3﴿ Kim (köle azat etme imkanı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ardarda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar Allah'a ve Resülüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler için elem dolu bir azap vardır. ﴾4﴿ Allah'a ve Resülüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır. ﴾5﴿ Allah'ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir. ﴾6﴿ Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi hakkıyla bilir. ﴾7﴿ Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, "Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!" diyorlar. Cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası! ﴾8﴿ Ey iman edenler! Siz başbaşa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının. ﴾9﴿ O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, mü'minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler. ﴾10﴿ Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın" denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, "Kalkın", denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾11﴿ Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa konuşacağınız zaman, başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ﴾12﴿ Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resülüne itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾13﴿ Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler. ﴾14﴿ Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür! ﴾15﴿ Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır. ﴾16﴿ Onların malları da, evlatları da Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾17﴿ Allah'ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah'a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir. ﴾18﴿ Şeytan onları hakimiyeti altına alıp kendilerine Allah'ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. ﴾19﴿ Allah'a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. ﴾20﴿ Allah, "Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. ﴾21﴿ Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah'a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾22﴿- Mevlana 'dan Sözler
- Hadıd Sûresi
Hadîd Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾1﴿ Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O'nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. ﴾2﴿ O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın'dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. ﴾3﴿ O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş'a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir. ﴾4﴿ Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür. ﴾5﴿ Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. ﴾6﴿ Allah'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır. ﴾7﴿ Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun). ﴾8﴿ O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed'e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir. ﴾9﴿ Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾10﴿ Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır. ﴾11﴿ Mü'min erkeklerle mü'min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: "Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedi olarak kalacağınız cennetlerdir." İşte bu büyük başarıdır. ﴾12﴿ Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, "Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır. ﴾13﴿ (Münafıklar) mü'minlere şöyle seslenirler: "Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler de) derler ki: "Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı." ﴾14﴿ Bugün artık ne sizden, ne de inkar edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir! ﴾15﴿ İman edenlerin Allah'ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu fasık kimselerdir. ﴾16﴿ Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık. ﴾17﴿ Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır. ﴾18﴿ Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir. ﴾19﴿ Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah'ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir. ﴾20﴿ Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah'a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. ﴾21﴿ Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. ﴾22﴿ Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez. ﴾23﴿ Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır. ﴾24﴿ Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah da kendisine ve Resüllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. ﴾25﴿ Andolsun, biz Nûh'u ve İbrahim'i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir. ﴾26﴿ Sonra bunların peşinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik, ona İncil'i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir. ﴾27﴿ Ey iman edenler; Allah'a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾28﴿ Bunları açıkladık ki, kitap ehli, Allah'ın lütfundan hiçbir şeyi kendilerine has kılmaya güçlerinin yetmeyeceğini ve lütfun, Allah'ın elinde olduğunu, onu dilediği kimseye vereceğini bilsinler. Allah büyük lütuf sahibidir. ﴾29﴿- Vakıa Sûresi
Vakıa Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. ﴾1-2﴿ Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. ﴾3-7﴿ Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! ﴾8﴿ Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! ﴾9﴿ (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah'a) yaklaştırılmış kimselerdir. ﴾10-11﴿ Onlar, Naîm cennetlerindedirler. ﴾12﴿ Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. ﴾13-14﴿ Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. ﴾15-16﴿ Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. ﴾17-21﴿ Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. ﴾22-23﴿ (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.) ﴾24﴿ Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. ﴾25﴿ Sadece "selam!", "selam!" sözünü işitirler. ﴾26﴿ Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! ﴾27﴿ (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. ﴾28-34﴿ Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. ﴾35﴿ Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. ﴾36-38﴿ Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir. ﴾39-40﴿ Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! ﴾41﴿ Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.. ﴾42-44﴿ Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. ﴾45﴿ Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. ﴾46﴿ Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?" ﴾47﴿ "Evvelki atalarımız da mı?" ﴾48﴿ De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır." ﴾49-50﴿ Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. ﴾51-52﴿ Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. ﴾53﴿ Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. ﴾54﴿ Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. ﴾55﴿ İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. ﴾56﴿ Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? ﴾57﴿ Attığınız o meniye ne dersiniz?! ﴾58﴿ Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? ﴾59﴿ Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. ﴾60-61﴿ Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! ﴾62﴿ Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! ﴾63﴿ Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? ﴾64﴿ Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: ﴾65﴿ "Muhakkak biz çok ziyandayız!" ﴾66﴿ "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!" ﴾67﴿ İçtiğiniz suya ne dersiniz?! ﴾68﴿ Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? ﴾69﴿ Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. ﴾70﴿ Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! ﴾71﴿ Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? ﴾72﴿ Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. ﴾73﴿ O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). ﴾74﴿ Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- ﴾75-76﴿ O, elbette değerli bir Kur'an'dır. ﴾77﴿ Korunmuş bir kitaptadır. ﴾78﴿ Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. ﴾79﴿ Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir. ﴾80﴿ Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? ﴾81-82﴿ Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! ﴾83﴿ Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. ﴾84﴿ Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. ﴾85﴿ Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! ﴾86-87﴿ Fakat (ölen kişi) Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. ﴾88-89﴿ Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir. ﴾90-91﴿ Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. ﴾92-93﴿ Bir de cehenneme atılma vardır. ﴾94﴿ Şüphesiz bu, kesin gerçektir. ﴾95﴿ Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. ﴾96﴿- Rahman Sûresi
Rahmân Sûresi Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla Rahmân Kur'an'ı öğretti. ﴾1-2﴿ İnsanı yarattı. ﴾3﴿ Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. ﴾4﴿ Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. ﴾5﴿ Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler. ﴾6﴿ Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. ﴾7﴿ Ölçüde haddi aşmayın. ﴾8﴿ Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. ﴾9﴿ Allah yeri yaratıklar için var etti. ﴾10﴿ Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. ﴾11﴿ Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. ﴾12﴿ O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾13﴿ Allah insanı, pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. ﴾14﴿ "Cin" i de yalın bir ateşten yarattı. ﴾15﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾16﴿ O iki doğunun ve iki batının Rabbidir. ﴾17﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾18﴿ (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar. ﴾19﴿ (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. ﴾20﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾21﴿ O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar. ﴾22﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾23﴿ Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur. ﴾24﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾25﴿ Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. ﴾26﴿ Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. ﴾27﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾28﴿ Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilahi tasarruftadır. ﴾29﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾30﴿ Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! ﴾31﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾32﴿ Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz. ﴾33﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾34﴿ Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız. ﴾35﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾36﴿ Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?) ﴾37﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾38﴿ İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak. ﴾39﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾40﴿ Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. ﴾41﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾42﴿ İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir. ﴾43﴿ Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler. ﴾44﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾45﴿ Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır. ﴾46﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾47﴿ İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengarenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir. ﴾48﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾49﴿ İçlerinde akan iki pınar vardır. ﴾50﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾51﴿ İkisinde de her meyveden çift çift vardır. ﴾52﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾53﴿ Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. ﴾54﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾55﴿ Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. ﴾56﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾57﴿ Onlar sanki yakut ve mercandır. ﴾58﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾59﴿ İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir. ﴾60﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾61﴿ Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. ﴾62﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾63﴿ O iki cennet koyu yeşil renktedir. ﴾64﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾65﴿ İçlerinde kaynayan iki pınar vardır. ﴾66﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾67﴿ İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır. ﴾68﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾69﴿ Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır. ﴾70﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾71﴿ Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir. ﴾72﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾73﴿ Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. ﴾74﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾75﴿ Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler). ﴾76﴿ O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ﴾77﴿ Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir. ﴾78﴿ - Saf Sûresi
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.