by_x_man tarafından postalanan herşey
-
Direnen Öğrenciye Burs Yok
Bu iletide yazılan düşünce tam olarak 'FAŞİZM'le uyuşuyor...
-
FB Direnişe Böyle Destek Verdi
Rebul, Yazış tarzından anladığım kadarıyla bu olaylar seni çok etkilemiş gibi gözüküyor... Her türlü protestonun altına aynı tarzda bir cümle yapıştırıyorsun (Kendince dalga geçiyorsun yani).... Aslında yazıları yazanlar dalga geçmiyor ama sen kendince karşılık veremiyorsun ve dalga geçerek geçiştirmeye çalışıyorsun... Biliyorsun bunun adına psikolojide ne ad verilir!
-
Ahmet Şık: Türkiye’de gazetecilere güvenmiyorum
Ahmet Şık: Türkiye’de gazetecilere güvenmiyorum
-
Gezi Parkı Olaylarında Siz Neredesiniz?
Gezi Parkı Olaylarında Kendinizi Kimin Yanında Görüyorsunuz?
-
BİR YENİÇERİNİN HATIRALARI
Türklere karşı izlenmesi gereken taktikler BİR YENİÇERİNİN HATIRALARI Konstantin Mihailoviç Çeviren: Nuri Fudayl Kıcıroğlu, Behiç Anıl Ekin Ayrıntı Yayınları 2013, 144 sayfa, 14 TL Bu sıradışı tarih kitabı, köyünden Türklerce alınıp Yeniçeri Ocağı’na kaydedilen bir Sırpın Osmanlı ordusu içindeyken öğrendiklerinin, yaşadıklarının birinci ağızdan anlattıklarıdır! İlk kez 1565’te Çekçe, ikinci olarak 1824’te Leh dilinde basılmış, Sırpça ilk baskısı 1865’te Çekçeden tercüme edilerek yayımlanmış bir kitap bu. İlk yayımlandıkları zamanlardaki adı önemli; Türk Kroniği. Sonraki kuşaklar ise bu kitabı hep Bir Yeniçerinin Hatıraları olarak adlandıragelmiş. Sebebi ortada; İstanbul’un fethinden iki yıl sonra Niş yakınlarındaki köyünden Türklerce alınıp Yeniçeri Ocağı’na kaydedilen bir Sırptır Konstantin Mihailoviç. Balkanlardan Ege’ye, Tuna’ya, 1458 Mora, 1461 Sinop, 1462 Uzun Hasan’a karşı ve Trabzon Seferi’nde Osmanlı ordusunda bulunur. Birçok sıcak bölgede yer aldığı kadar, birtakım “bireysel” hilelere bile başvurur. Daha Osmanlı ordusunda kritik bölgelerde görevliyken, anlaşma yapılan devlet adamlarını gizliden gizliye uyaran Mihailoviç, 1463 ’te Macarlara esir düşer. Özgür kaldıktan sonra da Lehistan’a geçer ve Osmanlı Ordusu içinde yaşadıklarını kronik olarak yazdırır. İşte bu sıradışı tarih kitabı, Mihailoviç ’in İstanbul’da ve Osmanlı ordusu içindeyken öğrendiklerinin, yaşadıklarının birinci ağızdan anlattıklarıdır! Toplam 49 Kısım’dan oluşan kronikte Mihailoviç, bilhassa Doğu Avrupa ve Balkan topraklarında hüküm süren krallıklara, prenslere bir Türkleri kullanma kılavuzu kaleme almıştır. Tüm detaylarıyla (ve birçok yanlış aktarımla) İslamiyet hakkında bilgi verir. Hıristiyanlıkla mukayese ederek, Türklerin neden dikkat edilmesi gereken bir millet olduğunu söyler. Daha sonra, Osmanlı padişahlarını kendisinin bizzat tanıdığı Fatih Sultan Mehmed’e kadar, (ve yine yanlışlarla) kronolojik olarak sayar. Devletin nasıl gelişip genişlediğini aktardıktan sonra Fatih Sultan Mehmed’in karakterinden devlet adamlığına, nasıl bir komutan olduğundan savaş taktisyenliğine, girdiği muharebelerden kurulan oyunlara kadar her şeyi “kendi” bakış açısıyla aktarır. “Türk korkusu”nun yaygın olduğu bir atmosferde meydana getirilmiş bu kitabın amacı Balkanları fethetmiş, Orta Avrupa ve Macaristan sınırlarını tehdit eden Türkler ve Osmanlı ordusu karşısında bu devlet adamlarının, komutanların ne yapması gerektiğine dair bir kitap. Türklerle anlaşmak veya savaşmak durumunda kalanların izlemesi gereken taktikleri anlatıyor Mihailoviç. Padişah da zorluk çekiyordu Sinop gibi Trabzon da Karadeniz kıyısında bulunur. Yüksek ve dağlık Trabzon diyarının her bir tarafı kâfirlerle sarılıydı. Hepsi Büyük Han, Uzun Hasan ve Canik Beyi gibi Tatarlardır. Bu hükümdarlar aynı dinden olmalarına rağmen Osmanlı’ya komşu olmaktansa Trabzon’a komşu olmayı tercih ederdi. İşte bu sebeple Trabzon üzerine yürürken Rum ve Tatar topraklarında birçok zorluk ve sefaletle karşı karşıya kaldık. Büyük zorluklarla Trabzon’a doğru ilerliyorduk. Sadece ordu değil, padişahın kendisi de zorluk çekiyordu. Bir deve yüzünden bütün ordu durdu Bu sırada padişahın hazinesinin bir kısmını taşıyan deve, sandıklarla beraber uçurumdan yuvarlanarak düştü. Sandıklar kırıldı ve eyerindeki altmış bin florin döküldü. Yeniçeriler koşuştu ve hazinenin mesulü gelmeden kimse paralara dokunmasın diye, elleri kınlarında hazineyi beklediler. Bu deve yüzünden tüm ordu durdu. Çünkü başka yol yoktu, üstelik bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Padişah geldi ve ordunun neden ilerlemediğini sordu. Hal izah edildi ve padişah o vakit, ordunun gecikmemesi için kim olursa olsun parayı toplayabileceğini söyledi. Bu, paralara yakın olanlar için iyiydi, çünkü geride kalanlara çok az para kaldı. Son gelenler toprağı kazıdılar. Bir hafta işkence gördü Uzun Hasan, Türk hükümdarlarının kapılarına dayandığı toprakların sultanıdır. Sultan Mehmed, Bursa’dan ayrıldıktan sonra Petricalona denilen bir çayırlıkta otağını kurdurdu. Uzun Hasan yeri ve zamanı geldiğinde hizmet etmesi için Tatarlardan birini buraya göndermiş. Bu Tatar, Sultan’dan sonra gelen Mahmud Paşa’nın hizmeti altına girdi. Biz bu çayırlıkta kalırken bir gece, Mahmud Paşa iki hizmetkârıyla beraber dolaşmak için çadırından çıktı. Tatar, Paşa’yı vurmak için oku ve yayıyla pusuya yatmıştı. Onu gördüğünde korkuya ve dehşete kapılarak okunu bıraktı. Paşa’yı kaşlarının ortasından vurdu ve Paşa yere yığıldı. Hizmetkârları bir nida kopardı ve Tatar’ın peşine düşüp onu yakaladılar. Ertesi sabah haber Padişah’a ulaştı. Padişah, Mahmud Paşa’yı bizzat görmek için geldi ve öylesine kederlendi ki gözyaşlarına hakim olamadı. Zincire vurulmuş Tatarın getirilmesini, sırtüstü yatırılmasını söyledi. Yanan iki büyük balmumu taşıttı. Mumlar iyice tutuştuğunda padişan bir ayağını adamın göğsüne koydu ve tutuşan mumu ters çevirip damlalar, adamı kör etsin diye gözlerinin içine döktü. Sonra cellada belinden omzuna kadar derisinin yüzülmesini emretti. Tatar, bahsedilen işkencelere bir hafta daha maruz kalarak hayatını sürdürdü. Ardından yol kenarına bırakıldı ve köpekler tarafından parçalandı! Türkleri yenmenin yolu Biz yine biliyoruz ki Tatarlar, savaşta Türkler gibidir. Ne arkadan yapılan kuşatmalara ne kanatlara yönelen saldırılara müsaade ederler. Aksine Türklerin her birini savaşa dahil ederek göğüs göğse dövüşmeye zorlarlar. Bir de Tatarlar, Türklerinkine göre daha hızlı atlara sahiptir. Ayrıca pek cesur ve sabırlıdırlar. Bu tabiatları onlara üstünlük sağlar; çünkü ordu nizamları da Türklerinki gibidir. Oysa savaş nizamlarının benzemesi, Türklerin işine gelmez. Zira hal böyle olunca Tatarlar, Türkleri mağlup eder: Hıristiyanlarsa bunu asla başaramaz; hele mühim harplerde. Sebebi ise Hıristiyanların her zaman geriden kuşatmaya ve kanatlardan saldırıya mani olamamasıdır. Zırhlı askerlerin hizaya girdiğini gören Türkler, adamlardan ziyade atları hedef alır. Atları yaralayacak mızrak, kılıç ve silahlarla her iki yandan saldırırlar. Atından düşen süvariyle olan kısım zaten işin kolay tarafıdır. İşte bu sebepten ötürü ağır zırhlardan kaçınmak elzemdir. Türklerle çarpışmak isteyen kim olursa olsun güçlük çıkaran âdetlerini bir kenara koymalı. Bunlara münasip talimler yapılmalıdır. Yayalara mızrak vermek mühim ve lüzumludur; zira kılıçtan daha iyi iş görür. Elbette mızrağın nasıl kullanılması gerektiğinin de iyice öğrenilmesi lazımdır. Bu şekilde, Rabbin de yardımıyla Türk sultanlarını yeneceklerdir.
-
Taksim Dayanışması: Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz
Nerde kargaşa çıkarmışlar. Hiçbiryerde demokrasilerde görülen gösteri hakkını düşünce özgürlüğünü kullanıyorlar... Ama bizim okumayan zihniyet onları TERÖRİST yapıyor. Aklı fikri insanları ezmekte olan bu zihniyet farklılıkları EZMEK istiyor... Anlamadığı demokrasiyi bize SANDIK diye yutturmaya çalışıyor. AMA ben genede bu arkadaşa hiç bir isim takmayacağım... İnsanları bölmek böyle oluyor işte SANDIKTA kazandık TEK TİP olacaksınız. SİZ hakkınızı ararsanız sizinki Terörizm olur... Vay benim yurdumun demokratları, öğrenemeyeceğiz şu işi....
-
Taksim Dayanışması: Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz
İşte böyle dostlar anlamıdığı şeyler hakkında hala konuşmaya çalışıyor. Demokrasi sandıkmış.... Azcık okusa anlayacak ama okumuyor... Hala ötekileştirmeye devam ediyor... Bizi terörist yapıyor.... Şimdi ben bu arkadaşa isim takmayayım çünkü aynı duruma düşmek istemem....
-
Taksim Dayanışması: Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz
İşte Böyle bölünür bir ülke... Anlamadığı, aklının anlamaya yetmediği yerlerde ülkenin öteki yarısına 'terörist' der sonra da ülkeyi bölmekten bahseder... Ah benim güzel insanlarım, ne güzel demokrasi anlayışı var!!!
-
ADAMLIK DİNİ
Şimdi yukarıdaki yazıların hepsini okdum ve bu yazılarda anlatılan kişiyi resimledim.... KARŞIMA KİM ÇIKTI DERSİNİZ : @@dennise Tam kendini anlatmışsın arkadaşım başka diyecek bir şey bulamıyorum çünkü bu forumda okuduğum bütün yazılarında çıkardığım yukarıda anlattığın şahsiyet....
-
Şafak Pavey Meclis konuşması (Gezi Parkı)
-
TV’de ’ölü piksel’ oyunu bozuldu
- ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Kurnaz seni! Demek @@evrensel-insan seni bu kadar rahatsız ediyor ha....- Der Spiegel ilk kez Türkçe başlıkla çıkacak
Der Spiegel Türkçe başlıkla çıkacak Bu haftaki kapağını Gezi Parkı olaylarına ayıran Almanya'nın önde gelen siyasi dergilerinden Der Spiegel'in ilk kez Türkçe başlıkla çıkacağı bildirildi. BERLİN - Almanya'da yayımlanan siyasi dergilerinden Der Spiegel'in bu haftaki kapağını Türkiye'deki Gezi Parkı olaylarına ayırarak Türkçe başlıkla çıkacağı bildirildi. Spiegel dergisinden yapılan açıklamada pazar günü çıkacak bu yılın 26. sayısında 10 sayfa Türkçe özel ek hazırlandığı ve dergi kapağındaki başlığın da "Boyun Eğme" olduğu belirtildi. Derginin yayın hayatında ilk kez Türkçe başlık kullanacağı ve özel ek çıkaracağı ifade edildi. Derginin genel yayın yönetmeni yardımcısı Klaus Brinkbaumer, "Bizler Almanya'da yaşayan 3 milyon Türk'ün Almancalarının yetersiz olduğuna inanmıyoruz. Türkiye'de yaşanan olaylar Almanlar, Türkler ve Avrupalılar gibi herkesi ilgilendiriyor. Hükümetin bu olayların üstesinden gelmedeki yaklaşımı rahatsız edici. Biz hem Türkçe hem de Almanca olarak bu yaşananları buradaki Türklere ve Türkiye'deki Türklere sunabildiğimiz için mutluyuz" dedi. Der Spiegel dergisinin bu sayısının fazla basılacağı ve Türkiye'de de dağıtılacağı bildirildi.- Gezi Parkı Direnişi
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın-
Smokinli Direnişçi
-
Güle Güle Gezi Parkını Alacağız
-
Karşı Koy
-
Gaz Maskeli Ampül
-
Gaz Maskeli Direnişçi
-
Çocuklar - Gezi Parkı Direnişi
-
Diren Gezi Parkı Biz de Geliyoruz!!!
-
İşte Yürek İşte Direniş - Tekerlekli Sandalyede Direnen Özgürlük Savaşcısı
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 7
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 6
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 5
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 4
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 3
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın - 2
-
Kırmızılı kadından sonra siyahlı kadın
- Smokinli Direnişçi
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Smokinli Direnişçi- Güle Güle Gezi Parkını Alacağız
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Güle Güle Gezi Parkını Alacağız- Karşı Koy
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Karşı Koy- Gaz Maskeli Ampül
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Gaz Maskeli Ampül- Gaz Maskeli Direnişçi
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Gaz Maskeli Direnişçi- Çocuklar - Gezi Parkı Direnişi
Şu albümden: Gezi Parkı Direnişi
Çocuklar - Gezi Parkı Direnişi- Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Melih Gökçek, Zaytung haberini gerçek sandıAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Zaytung haberine inandı. Zaytung'un yaptığı haberi gerçek sanan Melih Gökçek, “Gezi Parkı’ndaki marjinal örgütlerin çadırlarından çıkan vahşet planları” adı altında paylaşımlarda bulundu. Söz konusu sitede yayınlanan haberde, direnişçilerin çadırlarından Atom Bombasının nasıl yapıldığını anlatan dökümanların çıktığı söyleniyordu. Yaptığı paylaşımı desteklemek amacıyla atom bombası planlarının yer aldığı eski bir gazete sayfasını delil olarak gösteren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Gezi Parkı’ndaki 'marjinal grupların' çadırlarında atom bombası hazırlığı yaptığına gerçekten inanmış gibi görünüyor. Bir süre sonra yaptığı hatanın farkına varan Gökçek, paylaşmış olduğu tweet'i hemen silme yoluna gitti ancak iş işten geçmişti çoktan. Gökçek'in attığı tweet'in ekran görüntülerini alan takipçileri sayesinde olay, oldukça kısa bir süre içerisinde sosyal medyada da yayıldı. Gökçek, aslında Zaytung'un ağına düşen ilk siyasetçi değil. Önceki günlerde de Zaytung haberlerini ciddiye alan İstanbul Valisi Mutlu da sosyal medyada paylaşılan bir haberin doğruluğunu araştırmadan provakatör olduğunu iddia ederek Zaytung'un haberlerini değerlendirmeye almıştı. "Hangi ş...siz uydurdu o twiti" Melih Gökçek, çıkan haberler üzerine Twitter'dan çok sert tepki gösterdi: Hangi ş...siz uydurdu o twiti. O twiti uyduran ş..sizdir. 17 Haziran 2013- Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
'Bu yürüyüşünün engellenmesi mümkün değildir!' Taksim Dayanışması'ndan gece açıklaması geldi. "Başbakan'ın niyeti bu ülkede toplumsal kutuplaşmayı arttırmak ve halkını ezerek otorite hırsını tatmin etmektir" denildi. Taksim Dayanışması'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Mahkeme sonuçlanıncaya kadar Gezi Parkının park olarak kalacağı sözünü veren yöneticiler, Gezi Parkını, İstanbul’u ve ülkemizi savaş alanına çevirdi! 15 Haziran akşam saatlerinde emniyet güçlerinin Gezi Parkı’na yapmış olduğu baskını kınıyor, kadın, çocuk ve yaşlıların parkta olduğu sırada, plastik mermiler, yoğun gaz ve ses bombaları ile yaptıkları saldırının bir insanlık suçu olduğunu bildiriyoruz. Saldırı an itibariyle başta Taksim Meydanı ve çevresi olmak üzere tüm yurtta devam etmektedir. Savaş koşullarında dahi görülmeyecek bir şiddetle yapılan saldırı esnasında Gezi Parkı ve Divan Otel’indeki revirler dahi saldırıya uğramıştır. Şu an ülkemizin dört bir yanında ve İstanbul’un her köşesinde halkımız hükümetin bu saldırısını protesto etmekte ve Taksim’e doğru yürümektedir. Şu an itibarıyla yapılan saldırının bilançosunu tespit etmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar defalarca güvenilirliğini yitirmiş valisinden, emniyetine kadar yapılan açıklamalar inandırıcı değildir. Sayısını henüz tespit edemediğimiz gözaltılar ve yüzlerce yaralı ilk elden tespit ettiklerimizdir. Plastik mermi ile vurulanlar, hastaneye gidemeyen onlarca yaralı vardır. Dayanışma temsilcilerimizin Başbakan ile yaptığı görüşme akabinde; Taksim Dayanışması bileşenleri bundan sonraki sürecin nasıl şekilleneceğini demokratik ve açık bir biçimde tartıştıkları anlarda bu saldırı gerçekleşmiştir. Parkın içinde nasıl bir planlama yapılacağını kararlaştırmaya çalıştığımız ve Taksim meydanında hiçbir gösterinin olmadığı bir anda yapılan bu saldırı gösteriyor ki; Başbakan’ın niyeti bu ülkede toplumsal kutuplaşmayı arttırmak ve halkını ezerek otorite hırsını tatmin etmektir. Çünkü Taksim Dayanışması olarak herkese açık olan karar alma süreçlerimizde hepsi de ülkemizin meşru ve yasal emek/meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve bütün gönüllü katılımcılarımız olarak haklı ve insani taleplerimizin takipçisi olacağımızı ilan etmiştik. Aynı zamanda Gezi Parkı’nda çadırlarımızı ve kalış biçimimizi düzenleme faaliyetleri ile meşguldük. Bu tablo gerek sanatçı ve gerekse milletvekilleri tarafından kamu görevlilerine iletilmişken yapılan saldırı, bu ülkede kamu düzeninin bizzat siyasi iktidar tarafından bozulduğunu göstermektedir. Taksim Dayanışması olarak aşağıdaki çağrıları acil olarak yapıyoruz; 1- Emniyet güçlerinin bu vahşi saldırısı durdurulmalıdır. Bu gece ve yarın olacak olaylardan bütünüyle siyasi iktidar sorumludur. 2-Basın kuruluşları açıklamalarımızın halkımıza duyurulması konusunda yardımcı olmalı, halkına savaş açan bir siyasi iktidarın dezenformasyonundan halkımızı korumalıdır. 3- Bu sert polis müdahalesi sonucunda yaralanan yurttaşlarımızın sağlığından endişeliyiz. Gönüllü hekimlerin engellemesi durdurulmalı, 112 ambulans başta olmak üzere mevcut kamu sağlık kurumları acilen güçlendirilmelidir. 4- İstanbul’un her yerinden on binlerce kişi Taksim’e yürümektedir. Halkımızın bu yürüyüşünün engellenmesi mümkün değildir.- Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Taksim Dayanışması: 16.00'da Taksim'deyiz Taksim Dayanışması: Söyleyecek söz bulamıyoruz, bugün saat 16.00'da hükümetin halka uyguladığı şiddet sonucu hayatını kaybeden yurttaşlarımız için Taksim Meydanında anma töreni düzenleyeceğiz. Taksim Dayanışması bir duyuru yayınlayarak dünden bu yana yaşananları değerlendirdi ve 16.00'da Taksim Meydanı'nda düzenlenecek olan anma törenine katılım çağrısı yaptı. Açıklama şöyle: SÖYLEYECEK SÖZ BULAMIYORUZ, ÜLKEMİZİN BUNU HAK ETMEDİĞİNİ BİLİYORUZ! Şu an sınavda olan öğrenci arkadaşlarımıza başarılar diler, babalar gününü kutlarız. Bu sınav süresince öğrenci arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları bütün problemlerin ve çocuklar, babalar hakkında duyulan tüm endişelerin sorumlusu ülkemizde kutuplaşmadan medet uman ülke yöneticileridir. Hükümet, Gezi Parkı’nın yoğun olduğu meydanda hiçbir gösterinin olmadığı bir anda aynı zamanda diyalog sürecinin kurulduğu bir dönemde vahşi bir saldırı gerçekleştirmiştir. Parkı ve yaşamı savunduğumuzda bu bir bahanedir diyenler dün geceki tutumlarıyla gerçekten de AKP hükümeti için parkın bahane olduğunu göstermiş durumdadır. Parkı bahane ederek her durumda polis saldırısı gerçekleştirmek gerçek amacın halkı sindirmek hak talep edemez, ses çıkaramaz hale getirmek olduğunu herkese göstermişlerdir.Yapabildiğimiz tespitlere göre şu ana kadar hastanelere başvuran 150 civarında yaralı vardır, yüzlercesi hastanelere gidememiştir. İstanbul Valisinin inandırıcılığını yitirmiş tüm açıklamalarına rağmen ne yazık ki hayati tehlikesi olan yurttaşlarımız hastane yoğun bakımlarında yatmaktadır. Plastik mermi yaralanması söz konusudur. Seyyar revirler dağıtılmış, hastanelere su sıkılmış, yurttaşlarımızın kendilerini gazdan korumak için kullandıkları gaz maskelerine, ilaçlara el konulmuştur. Her zamankinden farklı olarak alerjik cilt reaksiyonuna neden olan tazyikli suyun içeriği yetkililer tarafından halen açıklanmamıştır. Hükümet insanlık suçu işlemiştir. Çok sayıda gözaltı gerçekleşmiştir. Gezi Parkı’nda insanların şahsi eşyalarına el konulmuştur. Basının izlemesine izin verilmeyerek, saldırının delilleri karartılmaya çalışılmaktadır. Polis kasklarındaki numaralar kapatılmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki, başbakan diyalog esnasındaki saldırgan tutumunu bizzat bu ülkenin kolluk güçlerine suç işlettirerek devam ettirmekte ve diyalog yolunu tıkamaktadır. Gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır. Gezi Parkı, Taksim meydanı ve bütün deliller kamuya açılmalıdır. Dün akşam Gezi Parkı’na yapılan saldırı ve gece boyunca dayanışma içerisindeki halkımıza yapılan saldırı siyasi iktidarın ülkeyi yönetemediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini halkını katletmek amacında olduğunu göstermiştir. Gece boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından ulaşım araçlarının yasaklanması yapılan saldırının boyutlarını göstermektedir. Hükümetin halka karşı düşmanca bir tavır içine girdiği görülmektedir. İnsani ve haklı taleplerimizden vazgeçmiyoruz. Gezi Parkının park olarak kalmasını, polis şiddeti ile can alanların görevden alınıp yargılanmasını, biber gazı, plastik mermi vb. kullanımının yasaklanmasını v e yurttaşların başta Taksim olmak üzere ülkemizin her yerinde şehrin alanlarında özgürlük taleplerini haykırması önündeki engellerin sonlandırılmasını istedik. Bu talepler ilk günden sonra Taksim Dayanışmasının talepleri olmaktan çıkıp Türkiye’nin, milyonların talepleri haine geldi. Bu taleplere yönelik adım atılmaması yurttaşlarımızdaki isyan duygusunu arttırdı. Öncelik halkın tepkisinin görülmesi, çağrısının duyulması, beklentilerinin karşılanmasıdır. Acilen halka uygulanan şiddetin derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Bugün saat 16.00’da hükümetin halka uyguladığı şiddet sonucu hayatını kaybeden yurttaşlarımız için Taksim Meydanında anma töreni düzenleyeceğiz. Bütün gösteri ve törenlerimiz barışçıl ve şiddet içermemektedir. Şiddet hükümetin emri ile halka saldırarak gerçekleştirilmiştir. Emniyet güçlerinin müdahale etmediği her ortam barışçıl ve kardeşçedir. Dolayısıyla dün geceki saldırı, akabinde, hakkını talep eden, ülkemizde ve İstanbul’da sokakta olan yüzbinlerce insanımıza uygulanan bu terör biran evvel durdurulmalıdır. Ankara’da polis kurşunu ile öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesine saygı gösterilmelidir. 20 gündür yaşanan bu halk tepkisini ancak bu tepkiye yol açanların atacağı somut adımlar durdurabilir. Gezi parkında ağaçlardan başlayarak yurttaşların hayatına müdahaleye dönüşen bu saldırgan tutumdan geri dönüş yine Gezi Parkından başlayarak yurttaşların yaşamına müdahale edilemeyeceğine dair net tutumlarla hayata geçebilir. Halkımızı dünyanın bütün halklarını, bütün kurumlarını, halkımıza karşı uygulanan bu şiddetin durdurulması ve taleplerinin karşılanması için dayanışmaya çağırıyoruz. TAKSİM DAYANIŞMASI- Diren Gezi Parkı Biz de Geliyoruz!!!
- Diren Gezi Parkı Biz de Geliyoruz!!!
- ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.